Aylık arşivler: Aralık 2024

Enflasyon ve faiz ikilisi, makroekonomik gündemdeki yerini koruyacak

Yıl sonu yaklaşırken Türkiye’de finansal piyasalar faiz ve enflasyon verilerine odaklandı, yurt dışında ise Fed’in politikaları ve yeni Trump döneminin piyasalar için belirleyici olacağını belirten Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp piyasalara dair 2025 beklentilerini paylaştı.

 

Türkiye finansal piyasalarında faiz ve enflasyon dinamikleri belirleyici olmaya devam ediyor. TL’nin reel değerlenme süreci yatırımcıları döviz mevduatlarından uzaklaştırırken; borsa, yükselişi tetiklemek için yeni bir katalizöre ihtiyaç duyuyor. Küresel tarafta ise Trump’ın politikalarının ve Fed’in faiz adımlarının, küresel enflasyonist riskler açısından kritik olacağı öngörülüyor. Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp, piyasalara dair 2025 beklentilerini paylaşarak enflasyonda kalıcı düşüş ve faiz politikalarının etkilerine dair açıklamalarda bulundu. 

 

“TL’de reel değerlenme sürebilir”

 

“Makroekonomideki ana gündemimizi enflasyon ve faiz denklemi oluşturuyor. Türkiye’de enflasyon düşerken, faizlerin de enflasyonun üzerinde reel getiri sunacak şekilde yönetileceği öngörülüyor. Bu süreç, TL’de reel değerlenme temasının önümüzdeki dönemde de devam edeceğine işaret ediyor. Bu da yurt içindeki yatırımcıların döviz mevduatlarını bozma eğiliminin sürmesini sağlayabilir.  

 

“Borsaya yeni bir katalizör gerekiyor”

 

Hisse senedi piyasalarına gelecek olursak; 2024, yabancı yatırımcının nette çıkış yönlü hareket ettiği, yerli yatırımcının ise sabit getirili enstrümanlara yöneldiği bir yıl oldu. Merkez bankasının faiz indirimi sinyali ile borsada yeni bir beklenti oluşsa da yükselişi tetikleyecek yeni bir katalizör gerekiyor. Açığa satış yasağının yıl bitmeden kaldırılması, Borsa İstanbul’daki işlem hacimlerini artırarak piyasaya yeni bir denge getirebilir. Likiditenin artması piyasayı olumlu etkileyecektir ancak tek başına yetmeyebilir.

 

“Bilançolar için en kötüsü geride kalmış olabilir”

 

Yabancı yatırımcı tarafında ise açığa satış yasağının kalkmasından öte swap kanallarının açılması elbette daha büyük bir etki yaratacaktır. 2024’te yabancı yatırımcı haftalık bazda bazı haftalar borsada giriş yönünde hareket etse de yıl genelinde nette çıkış yönlü karar aldı. Borsada özellikle enflasyon muhasebesinin bilançolar üzerindeki bozucu etkisi net hissedildi. Bu anlamda sıkı para politikasının devamı ile enflasyonda kalıcı düşüş sağlanması önümüzdeki dönemde borsadaki şirketler için en kötüsünün geride kalmış olabileceğini düşündürüyor. Kademeli olarak gelecek faiz indirimi süreçleri ile bir süredir rekor büyüme gösteren para piyasası fonları 1,2 trilyon TL’ye ulaşırken, hisse senedi ve hisse senedi fonlarına ya da alternatif yatırım fonlarına yönelim görülebilir. Ancak bu borsada 2021-2022 yıllarındaki gibi bir ralliyi de düşündürtmemeli. Dolayısıyla borsa için 2025 yılı 2024’te olduğu gibi yine seçici olunması gereken bir yıl olacak. 

 

“Küresel enflasyonist riskler kapıda”

 

Öte yandan, ikinci Trump döneminde uygulanacak politikalar, küresel ekonominin gidişatı üzerinde belirleyici olacak. Özellikle uluslararası ticarete getirilecek gümrük vergileri ve bu vergilerin ABD’deki enflasyon üzerindeki etkisi dikkatle takip edilmeli. Çünkü bu hamleler ABD Merkez Bankası Fed’in elini zayıflatacaktır ve faiz indirimleri de sanıldığı kadar hızlı olmayacaktır. Trump yönetiminin Kanada ve Meksika gibi ülkelere yönelik ithalat vergilerini artırma sinyalleri, özellikle demir ve çelik sektörlerinde fiyat artışlarına neden olabilir. Üçüncü bir küresel enflasyonist süreç riski de unutulmamalı. Bu nedenle yatırımcıların riskleri dağıtarak portföylerini çeşitlendirmesi önemli. Bu anlamda son yıllarda artan fon çeşitleri yatırımcıların ihtiyaçlarına karşılık olabilir. Türk lirası sabit getirili likit fonların yanı sıra, düşük riskli arbitraj fonları, yurt içi ve yurt dışı hisse senedi fonları gibi alternatiflerle portföy çeşitlendirmesi yapmak önemli.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %29,47 arttı, aylık %0,66 arttı

Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık %31,31 arttı

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %38,01 artış, imalatta %31,31 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %4,65 artış ve su temininde %42,11 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %29,40 artış, dayanıklı tüketim mallarında %37,15 artış, dayanıksız tüketim mallarında %40,30 artış, enerjide %8,15 artış ve sermaye mallarında %30,94 artış olarak gerçekleşti.

Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık %1,07 arttı

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %1,15 artış, imalatta %1,07 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %3,58 azalış ve su temininde %1,14 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %0,64 artış, dayanıklı tüketim mallarında %1,0 artış, dayanıksız tüketim mallarında %2,21 artış, enerjide %2,32 azalış ve sermaye mallarında %0,62 artış olarak gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %47,09, aylık %2,24 arttı

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %26,24 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %92,49 ile eğitim oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup %-0,25 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %5,10 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu (ana harcama gruplarına göre endeksler, ağırlıklar ve değişim oranları Ek Tablo-1’dedir).

Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup %-0,25 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %5,10 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu (ana harcama gruplarına göre endeksler, ağırlıklar ve değişim oranları Ek Tablo-1’dedir).

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çene Eklemi Rahatsızlığı Kalça Ağrısına Yol Açabilir

Çene eklemi rahatsızlıkları en çok kadınlarda ve özellikle depresyon, anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıkları olan kişilerde ortaya çıkıyor. Yalnızca çene bölgesiyle sınırlı kalmayarak baş ağrısı, kulak çınlaması, boyun ağrısı, postür bozuklukları ve hatta kalça ağrısına kadar birçok farklı soruna neden olabiliyor. Bu rahatsızlığı yaşayanların çene cerrahisinin yanı sıra hangi şikayetlere sahiplerse ilgili branş hekimleri, fizik tedavi uzmanları hatta psikiyatristler tarafından oluşan bir ekiple multidisipliner yaklaşımla tedavi edilmesi önem taşıyor. Memorial Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Nöral Terapi Uzmanı Uz. Dr. Aziz Denli, çene eklemi rahatsızlıkları ve tedavi uygulamaları hakkında bilgi verdi.

Çene eklemi bozuklukları yaşam kalitesini düşürüyor

Temporomandibular eklem (TME) yani çene eklemi, kafatası kemiklerinden temporal kemik ile alt çene kemiği yani mandibulanın birleşmesi ile oluşan eklemdir. 

Kafatasına yakın olması ve birçok yapı ile ilişkili olması nedeni ile hem çok önemli hem de karmaşık bir eklem olarak nitelendirilmektedir. Bu eklem, sinir ve kas bağlantıları aracılığıyla vücudun farklı bölgeleriyle doğrudan etkileşim halindedir. Çene hareketlerini sağlayan ve konuşma, yutkunma gibi günlük aktivitelerde hayati öneme sahip bir yapıdır. Ancak, bu eklemin bozuklukları bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.  

Komşulukları, ortak sinir ve kas bağlantıları nedeni ile dişler, kulak, boyun bölgesinin üst kısmı ve kafatası ile ilgili rahatsızlıklardan etkilendiği gibi, bu eklemle ilgili rahatsızlıklar da bu komşu yapıları ilgilendirir.

Pek çok nedenle ortaya çıkabilir

Dişlerle ilgili yapısal problemler, çiğneme kaslarındaki tetik nokta denilen ağrılı kas gerginlikleri, eklemin aşırı zorlanması ve kullanılması yani mikro travmalar, boğaz ve kulak enfeksiyonları ve çeşitli romatizmal hastalıklar da temporomandibular eklemde fonksiyon bozukluklarına neden olabilmektedir.

Bu belirtilere dikkat!

Temporomandibular eklem rahatsızlıklarında sadece eklemle ilgili ağrı, şişlik, çene eklemini açmada zorluk, çiğnemede zorluk gibi lokal şikayetler ortaya çıkmamakta, aksine çok geniş yelpazede bir çok klinik bulgularla kendini gösterebilmektedir. Bunun dışında şu belirtilere de dikkat edilmelidir:

  • Baş ağrısı ve baş dönmesi
  • Kulak ağrısı
  • Gözlerde görme problemleri
  • Boyun ağrısı
  • Konsantrasyon bozukluğu
  • Çocuklarda okulda başarısızlık
  • Uyurken dişleri sıkma yani bruksizm
  • Kulak çınlaması
  • Duruş bozukluğu ve kalça bölgesindeki ağrı

Çene ve kalça eklemi arasındaki bağlantı hastaları şaşırtıyor

Bu belirtiler arasında kalça ağrısı oldukça dikkat çekicidir. Pek çok insan “Çene eklemi problemlerinde kalça ağrısı mı olur?” diye düşünebilmektedir. Ancak bu ilişki doğrudur ve çene eklemi rahatsızlıklarında postür yani duruş bozukluğu ile kalça ağrısı görülebilmektedir.

Çene eklemi yani temporomandibular eklem ile doktora başvuran hastalarda en çok sorulan sorulardan biri de özellikle aynı taraftaki sakroiliak eklemde de bir ağrı ya da sabah tutukluğunun olup olmadığıdır. Nedenine gelince, hem kas zinciri, hem fasya ve sinir bağlantıları nedeni ile çene eklemi ve kuyruk sokumuna komşu bir eklem olan sakroiliak eklem birbirleri ile direkt bağlantılıdır. Tedavi edilmediği takdirde ikisi de birbirini karşılıklı etkileyebilmektedir. Ve ikisi de tedavi edilmediği zaman sırt bölgesindeki omurgalarda hem ağrı hem de skolyoz gibi şekil bozukluklarına ve dolayısı ile postüral problemlere neden olabilmektedir.

Kişiye özel tedavi ve bütüncül yaklaşım önemli!

Bu rahatsızlığı olanlar genellikle ya diş hekimlerine ya da eğer bulabilirlerse bir çene cerrahına başvurmaktadırlar. Evet doğrusu da bu olmalıdır ancak yetersiz gelecektir. Diş hekimlerinin yanı sıra fizik tedavi uzmanları ve hatta psikiyatristler bu tabloyu birlikte değerlendirmelidir. Bu durumda fizik tedavi ve rehabilitasyon hekiminin mutlak yönetimi şarttır. Onun yönlendirmeleri ile diğer branş hekimleri de devreye girecektir.

Bu eklem kompleks bir eklemdir ve bir çok komşu yapı ile ilişkili olduğu için tedavisi de bir o kadar kompleks olabilmektedir.  Özellikle fizik tedavi uygulamaları, çene eklemi ve çiğneme kaslarına yönelik çeşitli egzersizler, dişlerle ilgili okluzal bozuklukların düzeltilmesi, kişinin stresle mücadeleyi öğrenmesi, anksiyete ve depresyonla mücadele başlıca tedavi yöntemlerindendir. Yani tedavisi mültidisipliner olmalıdır. 

Son yıllarda nöralterapi ve manuel terapi yöntemleri ise diğer tedavilerle birlikte yapıldığında son derece başarılı sonuçlar alınabilmektedir.

Nöralterapide kullanılan ilaçlar (düşük doz lidokain veya prokain) gerek kas rahatsızlıklarını, eklem içindeki enflamasyonu ve tüm sistemi etkileyen otonom sinir sistemini ve gerekse de uzak veya yakın bir bozucu alanları tedavi edebildiği için hem güvenli hem de çok etkili olabilmektedir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir’den 5 Aralık’a özel konser

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 90’ıncı yılı ve Dünya Kadın Hakları Günü kapsamında konser düzenleyecek.

5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 90’ıncı yıl dönümü İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi iş birliği ile düzenlenen konser programı ile kutlanacak. TOBAV Mandolin Orkestrası konseri, 5 Aralık günü saat 13.30’da Kültürpark İzmir Sanat’ta ücretsiz olarak sahnelenecek. Orkestranın şefliğini Uğur Sayınbatur üstlenecek. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gama Gallery, Art Miami Context’te Türk Sanatını ve Sanatçılarını Küresel Sahneye Taşıyor

Türkiye’nin çağdaş sanat alanındaki önde gelen temsilcilerinden Gama Gallery, 3-8 Aralık 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan Art Miami Context sanat fuarında, Türkiye’den katılan tek galeri olarak yerini alıyor. Galeri, 9 sanatçıdan 28 adet eseri dünyanın en büyük sanat organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Miami Sanat Haftası’nın köklü etkinliklerinden Art Miami Context’te uluslararası sanat dünyasıyla buluşturuyor.

 

Bu yıl 8. kez Art Miami Context’e katılan Gama Gallery, farklı disiplinlerden sanatçıların özgün eserlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Galerinin bu yılki standında, seramik ve heykel sanatçısı Tuba Önder Demircioğlu’nun eserlerinden, çağdaş fotoğraf sanatına yenilikçi bir soluk getiren Koray Erkaya’nın çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede eser seçkisine yer veriliyor. Ayrıca, dinamik renk kompozisyonlarıyla tanınan ressam Hakan Esmer ve tuval üzerine grafit, karakalem ve akrilik kadın portreleriyle eserleriyle öne çıkan Zarife Gizem İbrahimoğlu da galerinin bu özel seçkisini oluşturan sanatçılar arasında yer alıyor.

 

İnce işçilikle oluşturduğu tel heykelleriyle dikkat çeken Serap Kurtuluş ve izleyiciyi gerçeklik ile hayal gücü arasında bir yolculuğa çıkaran ressam Zeynep Güler Özgörüş de bu yılki koleksiyonun önemli parçalarını oluşturuyor. Ayrıca, renklerin çok katmanlı yapısıyla soyut figürler yaratan Gülten İmamoğlu, geleneksel malzemelerle tasarladığı çok katmanlı duvar heykelleri ile tanınan Taner Şekercioğlu ve tuval üzerine keçe ile yaptığı özgün çalışmalarıyla dikkat çeken Evren Temel de çalışmalarıyla galerinin zengin sanat anlayışını yansıtıyor.

 

Türk sanatını ve sanatçılarını global sahnede temsil etmeyi sürdüren Gama Gallery, A5 numaralı standında 9 sanatçıdan 28 eseri bir araya getirdiği özel seçkisiyle ziyaretçilerine eşsiz bir sanat deneyimi sunmaya hazırlanıyor. Bu katılım, galerinin Aralık ayında kutlayacağı 15. yıl dönümü öncesinde, Türk çağdaş sanatını uluslararası alanda tanıtma misyonunu bir kez daha pekiştiriyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kemer’de Kasım ayında 200 hayvan kısırlaştırıldı

Kemer Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne bağlı Hayvan Barındırma Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde Kasım ayında 200 hayvan kısırlaştırıldı.

 

Kemer Belediyesi Hayvan Barındırma Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde kısırlaştırılan hayvan sayısının 200 olarak açıklandığı verilerde, aşılanan hayvan sayısı 200, sahiplendirilen hayvan sayısı 67, barınağa bırakılan hayvan sayısı 59, toplanan başıboş hayvan sayısı 27 ve tedavi edilen hayvan sayısı 856 olarak belirtildi.

 

Kasım ayı içerisinde 1800 ihbar alan Kemer Belediyesi Hayvan Barındırma Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi çalışanları, belirlenen noktalarda sokak hayvanlarına su ve gıda desteği de sağlamaya devam ediyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kansızlık Kalp Yetmezliğine Neden Olabilir!

Toplumda ‘kansızlık’ olarak bilinen ve kandaki hemoglobin seviyesinin düşmesi veya alyuvarların azalması nedeniyle dokulara yeterince oksijen taşınamaması durumu olan ‘anemi’ pek çok sağlık sorununa yol açabilen önemli bir sorun. Dolayısıyla dünyada yaklaşık her 4 kişiden 1’ini etkileyen aneminin nedeninin belirlenmesi ve tedavi edilmesi yaşamsal öneme sahip. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Demet Çekdemir, ancak ülkemizde de yaygın görülen aneminin hastalar tarafından çoğu zaman önemsenmediğine işaret ederek “Hastalar anemiyi ‘yorgunluk dışında bir şey yapmaz’ düşüncesiyle dikkate almayabiliyorlar. Oysa anemi tedavi edilmediği zaman sebebi, düzeyi ve hızına göre, hayatı tehdit eden organ yetmezliğine yol açabiliyor. Kandaki dokulara az oksijen gitmesine bağlı olarak gelişen ve ‘hipoksi’ olarak adlandırılan oksijen yetersizliği sorunu yaşanabiliyor. Bunun sonucunda organların işlevleri bozulabiliyor ve zamanla organ yetmezliği gibi ciddi sorunlar gelişebiliyor. Dolayısıyla anemi tanısı için düzenli yapılan yıllık kontroller ile özellikle halsizlik, çabuk yorulmak ve ciltte solukluk başta olmak üzere, bazı yakınmalarda hekime başvurmayı ihmal etmemek gerekiyor” diyor. 

Çabuk yoruluyorsanız sebebi kansızlık olabilir!

Kırmızı kan hücrelerinin yetersiz olmaları nedeniyle organlara az sayıda oksijen taşınması sonucu oluşan halsizlik, çabuk yorulma ve ciltte solukluk, aneminin genellikle ilk belirtileri oluyor. Doç. Dr. Demet Çekdemir, aneminin diğer belirtilerini şöyle özetliyor: “Yine kandaki oksijen yetersizliğine bağlı olarak çarpıntı, baş dönmesi, nefes darlığı, saçlarda dökülme, tırnakların kırılgan hale gelmesi, dudak kenarlarında çatlama ve toprak gibi değişik şeyler yeme ihtiyacı da kansızlığın önemli sinyalleri arasında yer alıyor.”  

Teşhis edilmesi kolay, ancak… 

Anemi genel olarak kolay teşhis edilebilen bir sorun. Doğumdan itibaren her yıl düzenli olarak yapılan basit bir hemogram testi ve doktor muayenesi erken teşhisi mümkün kılıyor. Doç. Dr. Demet Çekdemir, ancak tam kan sayımı (hemogram) ile anemi fark edilebilse de altta yatan sebebin belirlenebilmesi için sonrasında ileri tetkikler gerekebildiğini  belirterek  “Örneğin, kanda ferritin ve demir seviyeleri, B12 ve folat seviyeleri, genetik birtakım hastalıkların yaptıkları anemi için özel tetkikler (örneğin talasemi), sindirim sistemi kanserleri için dışkıda gizli kan aranması gibi birçok ek tetkiklere ihtiyaç duyulabiliyor” diye konuşuyor.  

Pek çok sebebi olabiliyor!

Anemi en sık adet gören kadınlarda görülürken, bebek ve çocuklarda, hematolojik kanser veya onkolojik kanser tedavisi gören hastalarda ve kronik hastalığı olanlarda (diyabet, hipertansiyon, böbrek yetmezliği olan diyaliz hastaları) da yaygın olarak teşhis ediliyor.  Pek çok sebebi olmakla birlikte, aneminin en yaygın nedenleri demir, B12 ve folat eksikliği oluyor. Demirden yoksun (kırmızı etten eksik) beslenmek, fizyolojik kan kayıpları, çoklu ilaç kullanımı, bazı genetik hastalıklar ve özellikle kolon kanserinin yanı sıra çeşitli kanser türleri de anemiye yol açabiliyor. Bunların yanı sıra yaşlanmayla tanı sıklığı artan “Myelodisplastik Sendrom” ve sindirim sistemi kanserleri de aneminin önemli sebepleri arasında yer alıyor. Tedavi edilebilen “Myelodisplastik Sendrom” geç kalındığında ise akut lösemiye neden olabiliyor.  Özellikle ileri yaşta görülen sindirim sistemi kanserlerinin ilk tanısı çoğunlukla sinsi gelişen bir anemi ile konuluyor. 

Kalp yetmezliğine yol açabiliyor!

Kansızlık tedavi edilmediğinde dokulara az oksijen ulaşabildiği için dokular ‘hipoksi’ denilen ‘oksijen yetersizliği’ sorunu yaşamaya başlıyor. Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Demet Çekdemir, oksijen yetersizliği nedeniyle organların   işlevlerini yapmakta zorlandıklarını vurgulayarak, “Kaslar hipoksi yüzünden yorulunca kramp oluşuyor. Ellerde karıncalanma veya uyuşmalar başlıyor. Bayılmalar olabiliyor. Vücudun geneline dağılmış olan ağrılar, unutkanlık ve hafıza güçlüğü gibi sorunlar gelişebiliyor” bilgisini veriyor. Aneminin aynı zamanda organ yetmezliğine de yol açabileceği uyarısında bulunan Doç. Dr. Demet Çekdemir  “Kansızlık uzun süre devam ederse zorlanmaya bağlı olarak kalp büyüyor ve bunun sonucunda zamanla kalp yetmezliği gelişebiliyor. Akciğerler de zorlandıkları için nefes darlığı oluşabiliyor” diyor. 

Tedavi nedene göre planlanıyor! 

Anemi pek çok etken sonucu gelişiyor ve tedavisi sebebine bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Vitamin eksikliği (B12, folik asit) ya da demir eksikliği nedeniyle oluşan anemilerde eksik vitaminler ilaç olarak öneriliyor ve hasta düzenli olarak takip ediliyor. Hastalıklardan oluşan anemi tablolarında ise sebep olan hastalığa yönelik tedavi uygulanıyor. Anemilerde bazı durumlarda hastaneye yatış gerekebiliyor. Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Demet Çekdemir, tedavi sürecinde öncelikle hekimin önerdiği ilaçları uygun şekilde kullanmanın ve tetkikleri önerilen aralıklarda yaptırmanın büyük önem taşıdığına işaret ederek “Ayrıca genel olarak demirden zengin gıdalar ile beslenmeliyiz. Yeşil çiğ sebzeler, meyve ve  kırmızı et, demirden zengin gıdalar arasında yer alıyorlar” diyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kartepe’de Yüreklere Dokunan Tiyatro

Kartepe Belediyesi, kültür ve sanat etkinlikleri kış sezonu takviminde bu hafta yetişkinler için “Dökme Kurşun” adlı tiyatro gösterisi sahnelendi. Ardından hafta sonu da minik Kartepeliler için “Bir Deprem Masalı” oyunuyla devam etti.   

 

Kartepe Belediyesi, sanatı Kartepelilerle buluşturmak amacıyla düzenlediği tiyatro etkinlikleriyle büyük ilgi görüyor. Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde “Dökme Kurşun” ve “Bir Deprem Masalı” adlı tiyatro gösterileri ile dolu dolu bir hafta sonu yaşandı. İzleyiciler tarafından her iki oyunda tam not aldı.

 

DİRENİŞİN HİKÂYESİ; DÖKME KURŞUN

Erkan Yavuz’un yazıp yönettiği ve sahneye taşıdığı “Dökme Kurşun” adlı tiyatro oyunu, İsrail’in yıllardır Filistin’e uyguladığı insanlık zulmünü konu almaktadır. Oyunda kullanılan müzikler, görseller ve monologlar, izleyiciyi savaşın acımasız gerçekliğiyle yüzleştirirken, aynı zamanda Filistin halkının umut dolu direnişini de aktarmaktadır. Savaşın insanlık dışı yüzünü gözler önüne seren bu eser, izleyicilere bir kez daha barışın ve adaletin önemini hatırlattı.

 

BİR DEPREM MASALI

“Bir Deprem Masalı” oyunu, Ömer Burak Çınar’ın yazarlığı ve Asuman Arslan’ın yönetmenliği altında Deprem bilinci oluşturmayı ve çocuklara afet durumlarında doğru davranışları öğretmeyi hedefleyen oyun Kartepeli miniklerin büyük beğenisini kazandı. Eğitici ve eğlenceli bir dille hazırlanan minik tiyatrosu, doğal afetlere karşı farkındalığı artırmak amacıyla bir masal atmosferinde miniklere sunuldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Görme Sağlığında Erken Teşhis Hayat Kurtarır

Her yıl 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde engelli bireylerin yaşam koşullarını iyileştirmek için toplumsal farkındalıklar artırılıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre küresel olarak, 1 milyar insanın göz sağlığı sorunu yaşadığını belirten, Dünyagöz Ataköy Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Burak Erden, “Bu insanlar önlenebilecek veya henüz çözülmemiş bir görme bozukluğuna sahip. Önlenebilir göz hastalıkları genellikle rutin göz muayenelerinde tespit edilmektedir. Diyabetik retinopati ve glokom gibi göz hastalıkları sinsi ilerleyen ve tespit edilmesi çok zor olan hastalıklar olduğu için uzman göz doktorları tarafından erken teşhis edilerek ilerlemesi önlenebilir. Erken teşhis edilmeyen bu hastalıklar ileri seviyelere geldiğinde ise geri dönüşü olmayan görme kayıplarına yol açmaktadır. Şaşılık gibi bazı göz hastalıklarının tedavisi de çocukluk çağında mümkün olabilmektedir” diyerek 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde erken teşhis ve tedavinin önemine vurgu yaptı.

Görme Engelli Birey Yoktur Görme Engelli Aile Vardır

Görme engelli bireylerin yaşam boyu bakıma muhtaç hale geldiğini, bu sebeple yalnızca kendilerinin değil ailelerinin de engelli hale geldiğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Burak Erden, “Dünya genelinde çok sayıda insan önlenebilir sebeplerden dolayı görme kaybı hatta körlük ile yaşamak zorunda kalıyor. Bu körlüklerin birçoğu erken teşhisle engellenebilir ancak geç kalınmış vakalardır. Erken teşhis edilmeyen bazı göz hastalıkları, kalıcı görme kayıplarına veya körlüğe yol açabilmektedir. Bu hastalıkların başında diyabetik retinopati ve glokom gibi rahatsızlıklar geliyor. Ancak düzenli göz muayeneleri ve erken teşhisle, bu hastalıkların sebep olduğu görme kayıpları büyük ölçüde önlenebiliyor. Ülkemizde diyabet hastalarının büyük bir kısmı semptomlar görülmeye başladıktan sonra göz doktoruna başvuruyor” dedi. 

Diyabet Önlenebilir Körlüklerin Bir Numaralı Sebebi

Diyabetin, vücutta kan şekeri seviyesinin bozulmasına neden olan ve zamanla birçok organda kalıcı hasarlara yol açabilen bir hastalık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Burak Erden, “Diyabetik retinopati, diyabet gözlerdeki damar yapısına zarar vererek retina dokusunun bozulmasına yol açar. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu yani sarı nokta hastalığı ve diyabetik retinopati dediğimiz şekerin sinir dokularına yaptığı hasarlar ileri yaş görme kayıplarının yüzde 82’sinin nedenidir. Erken dönemde yapılan göz muayeneleri ile retina hasarları tespit edilebilir ve tedavi ile görme kaybı engellenebilir. Bu nedenle diyabet tanısı alan bir hastanın mutlaka göz hastalıkları uzmanına muayene olması gerekmektedir” uyarısında bulundu.

Glokom Görmenin Sinsi Hırsızıdır

Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom hastalığının körlüğe neden olabildiğini ifade eden Doç. Dr. Burak Erden; “Göz içindeki basıncın yükselmesi sonucu optik sinirlerin hasar görmesine neden olan glokom, başlangıç aşamasında herhangi bir belirti vermez; zamanla, görme kaybı başlar ve tedavi edilmezse körlüğe kadar ilerleyebilir. Göz hekimleri tarafından “sinsi” olarak ifade edilen hastalık erken teşhis edilmezse çok üzücü sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Glokomun en tehlikeli özelliği, görme kaybı başladıktan sonra artık meydana gelen görme kaybının geri dönüşünün mümkün olmamasıdır. Glokom hastalığı da genelde rutin göz muayenelerinde teşhis edilmektedir. Erken tanı almış bir glokom hastasının görme seviyesinin korunması mümkündür. Glokom tedavisinin amacı hastanın görme seviyesini korumaktır” diyerek bu sinsi hastalığa karşı erken tanının önemini vurguladı.

Katarakt’ın Tek Tedavisi Ameliyattır

Kataraktın göz içinde bulunan doğal, şeffaf lensin zamana ve çevresel faktörlere bağlı olarak bulanıklaşması ve net görüşü engellemesi olduğunu dile getiren Doç. Dr. Erden; “Katarakt en fazla yaşlılarda görülse de her yaşta, hatta doğumla bile olabilir. Göz yaralanmaları, diyabet, kortizonlu ilaç kullanımı ve metabolizma hastalıklarında da katarakt sık görülür. Başlangıçta katarakt görmeyi çok fazla etkilemez. Zamanla görme şikayetleri artar. Bu süreç bazen aylar, bazen de yıllar alır. Kişi günlük aktivitesini yapmakta zorluk yaşamaya başladığında göz doktoruna başvurur. Yaşa bağlı kataraktları önlemek de mümkün değildir. Kataraktın ilaçla tedavisi yoktur, tek tedavisi ameliyattır. Günümüz teknolojisinde, katarakt tedavisinde kullanılan akıllı mercekler ile hayatın son anına kadar net görüş mümkün olabilmektedir” şeklinde konuştu. 

50 Yaş Üzerinde Sarı Nokta’ya Dikkat

Genellikle 50 yaş üzerinde görülen sarı nokta hastalığının da görme kaybına yol açtığı bilgisini veren Doç. Dr. Erden; “Yaş ve genetik faktörlerin yanında sigara kullanımı ve obezite bu hastalığa neden olan faktörler arasında yer almaktadır. Ülkemizde oldukça sık görülen Sarı nokta hastalığı ‘makula’ adı verilen görme noktasında ortaya çıkarak merkezi görmeyi bozmaktadır. Kişinin baktığı bölgedeki yeri net görememesi, renkleri soluk görmesi, baktığı bölgede karanlık alanlar görmesi, düz çizgilerde eğrilik veya yamulma görülmesi, sarı nokta hastalığının belirtileri arasındadır. Daha ileriki noktalarda ise kişide ciddi görme kayıpları olmaktadır. Bu kişiler, sofrada kendi yemeklerini yiyemez hale gelebilmekte, okuma ve yakın görmede ciddi problemler yaşamaktadır. 

50 yaş üzeri kişilerin retina muayenesi de göz muayenelerinin içerisinde olmalıdır. Sarı nokta hastalığı erken dönemde fark edilirse ve enjeksiyonlara hızlı başlanırsa, görme kaybının ilerlemesi önlenebiliyor. Görme seviyesinde artış sağlamak da mümkün olabiliyor. 

Sarı nokta hastalığından korunmak için güneş gözlüğü kullanımı ve beslenme önemli. Sarı nokta hastası eğer obez ise, mutlaka kilo vermeli, yeşil sebzeler ve omega3 içeren besinler tüketilmeli. kardiyovasküler hastalığı varsa, bu hastalıkların tedavi edilmesi, kişi sigara kullanıyorsa mutlaka sigarayı bırakması gibi bir dizi önlemler alması ciddi önem taşıyor. Özel ultraviyole filtreli güneş gözlükleri kullanması gerekiyor” diyerek önemli bilgiler paylaştı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı