Aylık arşivler: Aralık 2024

QNB Türkiye, rekor taleple yenilediği sendikasyon kredisi ile Türkiye ekonomisine 650 milyon dolar kaynak sağladı

QNB Türkiye, yoğun ilgi gören sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyon kredisiyle bir kez daha önemli bir başarıya imza attı. Banka, 1 yıl, 2 yıl ve 3 yıl vadeli olmak üzere altı dilim ile yenilediği sendikasyon kredisi ile hem Türkiye ekonomisine 650 milyon dolarlık kaynak sağladı hem de son 5 yılda 3 yıl vadeli kaynak temin eden tek Türk Bankası oldu.

 

650 milyon dolar değerinde sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyon kredisi temin eden QNB Türkiye, 3 yıl vadeli dilim ile yaptığı borçlanma ile Türk Bankaları Sendikasyon kredisi piyasasında son 5 yılda 3 yıl vadeli kaynak temin eden tek banka oldu. QNB Türkiye’nin yeni sendikasyon kredisine vadesi gelen kredi tutarının iki katını aşan, 1 milyar dolardan fazla yatırımcı talebi geldi. Bu güçlü talep sonrası, QNB Türkiye sendikasyon kredisini 650 milyon dolar karşılığı tutar ile yüzde 130 oranında yeniledi. 

 

Sendikasyon, bir yıl vadede 246 milyon, iki yılda 300 milyon ve üç yılda 103 milyon ABD dolarına karşılık gelecek şekilde altı dilimden oluşuyor. Sendikasyon işleminde toplam maliyetler, bir yıllık ABD doları dilim için yıllık SOFR+%1,75, iki yıllık ABD doları dilim için yıllık SOFR+%2,25 ve üç yıllık ABD doları dilim için ise yıllık SOFR+%2,35 olarak gerçekleşti. Ayrıca bir yıllık Avro dilim için yıllık Euribor+%1,50, iki yıllık Avro dilim için yıllık Euribor+%2,00 ve üç yıllık Avro dilim için yıllık Euribor+%2,10 olarak gerçekleşti. 

 

Yoğun ilgi gören QNB Türkiye sendikasyonunda, 28 ülkeden 64 bankanın katılımının yanı sıra 4 yeni ülke ve 21 yeni bankanın bulunması da dikkat çekti. Sendikasyon işleminin koordinatörlüğünü Mizuho Bank ve Abu Dhabi Commercial Bank paylaşırken, sürdürülebilirlik koordinatörlüğü rolünü ise Standard Chartered Bank ve Mizuho Bank üstlendi. 

 

QNB Türkiye, sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyon kredisi aracılığıyla Türkiye’nin yeşil ve sosyal dönüşümüne ve dış ticaretine destek vermeye devam edecek. Borçlanmada kullanılan sürdürülebilirlik taahhütleri arasında Türkiye’yi derinden etkileyen 6 Şubat Depremi nedeniyle hasar gören bölgelere kullandırılan krediler ve QNB Sürdürülebilir Finansman Çerçevesi’ne uygun olarak kullandırılan Yeşil Krediler yer alıyor.

 

Ömür Tan: “Yeni sendikasyon kredimizde ilklere imza attık”

 

QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, Türk bankacılık sektöründe geçtiğimiz beş yılda sadece QNB Türkiye’nin 3 yıl vadeli sendikasyon kredisi sağladığına dikkat çekerek, “Sendikasyon kredisine gelen yüksek talep hem Türkiye’ye hem QNB Türkiye’ye duyulan güçlü güvenin kanıtı oldu” dedi.  Ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına banka olarak sağladıkları katkıyı vurgulayan Tan, başarıyla tamamlanan sendikasyon kredisine ilişkin şunları söyledi: 

 

“Sürdürülebilirlik bağlantılı gerçekleşen yeni sendikasyon borçlanmamızın 3 yıla kadar yayılan vadesi ile Türkiye sendikasyon piyasasındaki öncü rolümüzü ve yatırımcılarımızın hem ülkemize hem de bankamıza duyduğu güveni bir kez daha ortaya koyduk. Son beş yılda gerçekleşen sendikasyon kredileri arasında 3 seneye kadar borçlanan tek Türk bankası olan QNB Türkiye, 2019’da gerçekleşen 3 senelik sendikasyon kredisinin ardından kendi belirlediği vade çıtasını yenileyerek sektördeki öncü rolünü pekiştirdi. Bankamızın başarısının uluslararası finansal piyasalardaki yansıması olarak gördüğümüz sendikasyonumuzda 21 yeni banka yer almasının gururunu ayrıca yaşıyoruz. Gerek deprem bölgesine sağladığımız krediler gerekse Yeşil Krediler kapsamında reel sektörün yeşil ve sosyal dönüşümü için verdiğimiz destek sendikasyon kredimizin odağında yer alıyor. Yeni sendikasyon kredimiz aracılığıyla, Türkiye ekonomisinin gelişimi ve dış ticaretin güçlenmesi hedeflerine ulaşmak için çalışmaya ve ekonomik kalkınmaya katkı sunmaya devam edeceğiz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gölcük Belediyesi’nin Ücretsiz Tiyatro Etkinlikleri Sürüyor

Gölcük Belediyesi kültür-sanat etkinlikleri kapsamında “Deliriyorum Ben Haberin Olsun” adlı yetişkin komedi oyunu, 4 Aralık Çarşamba günü Kervansaray’da ücretsiz olarak sahnelenecek.

Gölcük Belediyesi kültür-sanat etkinlikleri kapsamında tiyatroseverleri Kervansaray’da buluşturmaya devam ediyor. Etkinlikler kapsamında “Deliriyorum Ben Haberin Olsun” adlı yetişkin komedi oyunu; 4 Aralık Çarşamba günü Kazıklı Kervansarayı Kültür Yapısı’nda ücretsiz olarak seyircisi ile buluşacak. Yüksek derecede komedi içeren oyun saat 20.00’da perdelerini kahkaha için kaldıracak. Sırf Tiyatro ekibi tarafından sahnelenecek oyun, izleyicisine keyifli anlar yaşatacak.

 Kültürel faaliyetlerle ilçenin adını tanıtmaya devam edeceklerini belirten Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, tüm hemşehrilerini tiyatro oyununa davet etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Albaraka Türk ve Albaraka Pakistan, Ülkeler Arası Ticaretİ Güçlendirmek Amacıyla İş Birliği Yaptı

40. yılını kutlayan Türkiye’nin öncü katılım bankası Albaraka Türk, Albaraka Grubu B.S.C. (c) önderliğinde Albaraka Pakistan ile bir araya gelerek iki ülke arasındaki ticari etkileşimi güçlendirmeye yönelik iş birliği gerçekleştirdi.

 

Albaraka Group Trade Finance Collaboration” etkinliğinde bir araya gelen Albaraka Türk ve Albaraka Pakistan, Albaraka Grubu’nun dünyanın çeşitli ülkelerindeki üye banka müşterilerini buluşturmak üzere hayata geçirdiği B2B platformunda iş birliği başlattı. 

 

Her iki ülkedeki dış ticaret faaliyetlerine yön veren sektörleri belirlemek ve yeni pazar alanlarına dair potansiyelleri güçlendirmek amacıyla başlatılan iş birliğinin duyurulduğu toplantıya; Albaraka Türk Genel Müdürü Malek Temsah, Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Serhan Yıldırım, İstanbul Pakistan Başkonsolosu Nauman Aslam, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Pakistan İş Konseyi Başkanı Atilla D. Yerlikaya, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Veysel Vural, Albaraka Pakistan Genel Müdürü Muhammad Atif Hanif, Türkiye’nin Pakistan Başkonsolosu Cemal Sangu, Albaraka Türk ve Albaraka Pakistan’dan üst düzey yöneticiler ve her iki ülkeden dış ticaret firma yetkilileri ve iş insanları katıldı.

 

Toplantıdaki konuşmasında Türkiye ve Pakistan’ın, özellikle enerji, telekomünikasyon, tekstil, altyapı, gıda işleme, otomobil ve makine gibi sektörlerde son yıllarda güçlenen uzun ve iyi ekonomik ilişkilere sahip olduğunu vurgulayan Albaraka Türk Genel Müdürü Malek Temsah, şunları söyledi:

 

“Türkiye’nin ilk ve öncü katılım bankası Albaraka Türk olarak; faaliyet gösterdiğimiz küresel iş çevrelerinde ticareti ve yatırımları desteklemeyi amaçlayarak ülkeler arası iş birliklerine her zaman önem verdik ve vermeye devam ediyoruz. Albaraka Pakistan ile başlattığımız bu iş birliği, ülkelerimiz arasında 2022 yılında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması’na olan inancımızı ve yıllık ticaret hacmi hedefine olan desteğimizi açıkça ortaya koymaktadır. İki ülke arasında fikir ve fırsat alışverişini sağlamak üzere, Albaraka Pakistan ile bir araya gelmekten mutluluk duyuyor, bu ortak çabanın hem ülke ekonomilerine hem de ticari paydaşlarımıza önemli katkıları olacağına inanıyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Engelli bireylerin yakınları ruhsal sorunlara sürüklenebiliyor!

Engelli bireylerin yakınlarının, geleceğin belirsizlikleri ve engelli bireyin ihtiyaçlarını karşılayamama gibi endişeler duyduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, bu durumun aile fertleri üzerinde psikolojik ve sosyal etkileri olabildiğini söyledi.

Engelli bireylerin ebeveynlerinde veya diğer bakım verenlerinde, suçluluk ve yetersizlik duygularının yaygın şekilde görüldüğünü aktaran Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaları yahut yeterli bakımı karşılayamadıkları veya karşılayamayacakları düşünceleri ve inançları burada önemli bir rol oynar.” dedi. Engelli çocuğu olan ebeveynlerin ‘çocuğum benim ardıma kalmasın’ şeklinde düşüncelere sahip olabildiğine de değinen Beyaz, bu yöndeki düşüncelerin, annelerin veya babaların çocuklarının geleceği konusunda duydukları derin kaygı ve belirsizlikten kaynaklandığına dikkat çekti.

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında engelli yakını olma psikolojisini değerlendirdi.

Engelli bir yakına sahip olmanın karmaşık ve çok yönlü etkileri bulunabiliyor 

Engelli bir yakına sahip olmanın aile bireyleri üzerinde karmaşık ve çok yönlü etkileri bulunabildiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Bu durum karşısında öncelikle, hayal kırıklığı, umutsuzluğa düşmek, yas ile depresyon yaygın görülebilen psikolojik tepkiler olabiliyor. Bununla birlikte aile üyeleri, bakımı üstlenmenin getirdiği zorlukları kabullenmekte güçlük çekebiliyor ve bu süreçte, korku ile kaygı duygularını da sıkça yaşayabiliyorlar.” dedi.

Özellikle geleceğin belirsizlikleri ve engelli bireyin ihtiyaçlarını karşılayamama endişesinin, aile bireylerinin ruhsal durumunu olumsuz etkileyebildiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Ayrıca suçluluk ve yetersizlik duyguları da yaygındır. Aile üyeleri, engelli bireyin durumundan kendilerini sorumlu tutabilir veya yeterince iyi bakım veremediklerini düşünebilirler. Bu duygular zaman içinde depresyon ve umutsuzluk gibi ruhsal sorunlara sürükleyebilir. Sürecin olası sonuçlarından olan sosyal izolasyon da önemli bir etkendir. Aile fertleri, engelli bireyin bakımına odaklandıkça sosyal yaşamlarından uzaklaşabilirler. Stres düzeyleri artabilir, çaresizlik ve yalnızlık hissedebilirler.” şeklinde konuştu.

Psikolojik destek ile ebeveynler durumu daha sağlıklı ve gerçekçi bir şekilde algılayabilir 

Engelli bireylerin ebeveynlerinde veya diğer bakım verenlerinde, suçluluk ve yetersizlik duygularının yaygın şekilde görüldüğünü aktaran Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Özellikle ebeveynlerin bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaları yahut yeterli bakımı karşılayamadıkları veya karşılayamayacakları düşünceleri ve inançları burada önemli bir rol oynar. Çevresel desteğin görülemediğini varsaydığımızda, suçluluk ve yetersizlik duyguları daha da yoğunlaşıp, derinleşebilir.” dedi. 

Bu durumla başa çıkabilmenin mümkün olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, şunları söyledi:

“İlk adımda, profesyonel desteklerin ve çeşitli destekleyici sosyal etkileşimlerin önemli bir rolü vardır. Psikolojik destek ve terapi hizmetleri ebeveynlerin durumu daha sağlıklı ve gerçekçi bir şekilde algılayıp yorumlamalarına, duygusal yüklerinin hafiflemelerine, destek gruplarında ise benzer deneyimleri yaşayan bireylerle kurulan iletişimde yalnızlık ve çaresizlik duygularının azalıp, pozitif bir etkileşim imkanına ulaşmalarına vesile olabilir. 

Ayrıca, eğitime ve bilgilendirmeye yönelik programlar, ebeveynlerin daha fazla bilgi edinmelerine ve bu bilgiler ışığında etkili bakım stratejileri geliştirmelerine etki edebilir. Bu da ebeveynlerin kendilerini daha yetkin ve güvende hissetmelerine yardımcı olabilir. Bu durumların hepsi ebeveynlerin suçluluk ve yetersizlik duygularıyla başa çıkabilmelerine yardımcı olarak, hem kendi ruhsal sağlıklarını hem de çocuklarının genel yaşam kalitesini iyileştirebilir.”

Ebeveynlerin çocuklarının geleceği için kaygı duyması ruh sağlıklarını olumsuz etkiliyor!

Engelli çocuğu olan ebeveynlerin ‘çocuğum benim ardıma kalmasın’ şeklinde düşüncelere sahip olabildiğine değinen Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Sağlıklı olarak görülemeyecek olan bu yöndeki düşünceler, annelerin veya babaların çocuklarının geleceği konusunda duydukları derin kaygı ve belirsizlikten kaynaklanmaktadır. Anneler ve babalar, çocukların kendileri olmadan nasıl bir yaşam süreceklerini, yeterli bakımı, ilgiyi ve desteği alıp alamayacaklarını düşündüklerinde bu tür endişeler gelişebilir. Bu düşünce kalıpları hem annelerin hem de babaların kendi ruh sağlıklarını olumsuz etkileyip stres yaşamalarına neden olabilir.” dedi.

Ayrıca depresyon ve anksiyete gibi ciddi psikolojik sorunların birtakım belirtilerinin ortaya çıkmasında bu tarz düşünce kalıplarının etkisinin yadsınamayacak boyutta olduğuna vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Sağlıklı bir yaklaşım, annelerin ve babaların bu tür düşüncelerle başa çıkmalarına yardımcı olabilecek şekilde bir destek mekanizmasını içermelidir. Ebeveynler bu tür düşüncelerle başa çıkabilmeleri için hem duygusal hem de pratiğe yönelik destek almalılar. Bu vesileyle hem duygusal yüklerin hafifletilerek, yalnızlık ve çaresizliğin azaltılıp güven duygusunun artırılması hem de pratiğe yönelik yapılan eğitim ve bilgilendirmelerle çocukların yaşamlarını sürdürebileceklerine dair inançların pekişmesi mümkün olabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Muhasebenin Geleceği Kalfa 2.0 ile Şekilleniyor

Mali müşavirler için dijital iş platformu Kalfa, dijital dönüşüm vizyonuyla mali müşavirlerin operasyonel yüklerini azaltmayı ve iş süreçlerini kolaylaştırmayı hedefleyen Kalfa 2.0’ı tanıttı. Yeni ürün paketleri ve güçlü iş birlikleriyle muhasebe dünyasını yeniden tanımlayan Kalfa, muhasebesel iş süreçlerini daha dijital ve verimli bir hale dönüştürüyor. 

Mali müşavirlerin iş yüklerini azaltan, mükelleflerine sağlayabileceği katma değerli servislerle gelirlerini artıran, güncel regülasyonlar hakkında bilgiye erişimi kolaylaştıran mali müşavirler için dijital iş platformu Kalfa, mali müşavirlerin dijital dönüşüm yolculuğunu hızlandırmak amacıyla geliştirilen Kalfa 2.0’ı tanıttı. Türkiye’nin önde gelen yazılım şirketleri, sektörün önemli temsilcileri, yatırımcılar ve iş ortaklarının katıldığı lansman etkinliğinde, Kalfa’nın yeni ürün ve hizmetleri anlatıldı.

Muhasebe süreçleri yüzde 70 daha hızlı

Etkinlikte, Dijital Kalfa, Asistan Kalfa ve Profesyonel Kalfa olmak üzere üç ana paketin detayları paylaşıldı. Dijital Kalfa, OCR belge okuma teknolojisiyle faturaları, yazar kasa veya masraf fişlerini veya Z raporlarını tarayarak muhasebeleştirme süreçlerini yüzde 70 hızlandırıyor. Dijital entegrasyonlar sayesinde, mali müşavirlerin kullandığı programlara kolaylıkla aktarım sağlıyor. Asistan Kalfa, Dijital Kalfa’nın sunduğu hizmetlere ek olarak, evrakların muhasebeleştirilmesini üstleniyor ve mali müşavirlere yalnızca son kontrolleri yapma imkânı tanıyor. Profesyonel Kalfa ise beyanname hazırlığı, muavin ve mizan kontrolleri gibi süreçleri kapsayarak, mali müşavirlerin yasal süreçleri hızlı ve güvenilir bir şekilde tamamlamalarına destek oluyor.

Mali müşavirlerin iş süreçlerini kolaylaştırmayı hedefleyen Kalfa ayrıca, iki yeni finansal hizmet anlaşması gerçekleştirdiğini duyurdu. Bunlardan ilki olan Tahsilat Yönetim Çözümü, mali müşavirlerin tahsilat süreçlerini daha etkin bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyor. Finansal ve Gider Yönetimi Servisleri ise özellikle akaryakıt gider yönetimi gibi alanlarda mali müşavirlerin KOBİ’lere destek sunmalarını mümkün kılıyor ve işletmelerin finansal verimliliklerini artırmalarına katkı sağlıyor.

80.000 KOBİ’nin evrakları Kalfa’ya emanet

 

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kalfa CEO’su Çağrı Şafak, “Kalfa olarak vizyonumuz, mali müşavirlerin karşılaştığı operasyonel yükleri hafifletmekle kalmayıp mesleğimizi dijitalleşme, verimlilik ve sürdürülebilirlik temelleri üzerine inşa ederek geleceğe taşımak. Sistem Global’in bir spin-off şirketi olarak geliştirilen, Mayıs ayında Mihsap ile birleşerek daha dijital hale gelen Kalfa, mali müşavirlerin iş süreçlerini kolaylaştıran yenilikçi çözümler sunarken, aynı zamanda onların KOBİ müşterilerine sağladıkları hizmetlerin çeşitliliğini artırmalarını ve gelir potansiyellerini büyütmelerini sağlıyor. Kalfa 2.0 ile muhasebe dünyasına getirdiğimiz yenilikler, mali müşavirlerin tahsilat yönetimi, gider yönetimi ve dijital entegrasyon süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları çözüme ulaştırıyor. Özellikle OCR belge okuma teknolojisi, yapay zekâ destekli muhasebeleştirme süreçleri ve dijital entegrasyonlar sayesinde, mali müşavirlerimizin iş süreçlerini yüzde 70 oranında hızlandırarak zamandan tasarruf etmelerine yardımcı oluyoruz. Bugün 4.500’den fazla mali müşavir, 80.000 KOBİ’nin evraklarını Kalfa ürünleri ile işliyor. Bu başarı hem ekip arkadaşlarımızın özverisi hem de sektöre getirdiğimiz inovatif yaklaşım sayesinde mümkün oldu. Kalfa 2.0 ile muhasebe dünyasında daha az stresli, daha verimli ve daha sürdürülebilir bir çalışma ortamı yaratmaya kararlıyız. Lansmanımızda bu heyecanı bizimle paylaşan değerli paydaşlarımıza teşekkür ederiz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Karaca, Seçkin Pirim’in Milano Sergisinin Destekçisi Oldu

İnovatif ürünlerin ve modern tasarımların öncü markası Karaca, sanat dünyasına katkı sağlamayı hedefleyen projelere destek vermeye devam ediyor. 

 

Çağdaş tasarımları ve heykelleriyle günümüzün en önemli heykel sanatçılarından kabul edilen Seçkin Pirim, İtalya’nın en önemli müzelerinden Triennale di Milano’da kişisel sergisini açıyor. Karaca’nın da sponsorlarından biri olduğu bu sergi, Pirim’in daha önce sergilenmemiş veya sanatını temsil eden eserlerinden bir seçkiye ev sahipliği yapıyor. Seçkin Pirim’in 22 Kasım 2024 – 19 Ocak 2025 tarihleri arasında Triennale Milano’da gerçekleşen ilk kişisel sergisinin küratörlüğünü Tommaso Tovaglieri üstleniyor. 

 

Gate of Eye (Gözün Kapısı- 2024) sergisinin güzergahı Palazzo dell’Arte’nin dışında polyester üzerine araba boyası uygulanmış dev bir heykelle başlıyor. İçeride Vertical Touch (Dikey Temas), Seven Days (Yedi Gün) ve diğer eserlerle devam ediyor. 

 

Karaca, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen isimleriyle yaptığı iş birlikleri ve sponsorluklar ile ürünlerinde estetik ve tasarım anlayışını sanatla birleştiriyor. Bu anlayış, markanın yaratıcı vizyonunu ve toplumsal sorumluluk bilincini de pekiştiriyor. 

 

Karaca’nın sanatçıları desteklemeye yönelik projeleri, yaratıcı ve özgün tasarımlara sahip koleksiyonlar ve sanatçılarla iş birliği yapmak üzerine odaklanıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Decathlon, düşük karbon ekonomisine odaklandı

Global spor markası Decathlon, 2023 yılını kapsayan Finansal Olmayan Raporlama Beyanı’nı yayımladı. Raporda, çevresel ve sosyal taahhütlerin yanı sıra insan hakları, yolsuzlukla mücadele, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi önemli başlıklar ele alınıyor. Rapora göre Decathlon, 2023 yılında 15,6 milyar Euro vergi hariç satış geliri elde ederek 100.701 takım arkadaşıyla küresel spor ürünleri pazarında 3. sırada yer aldı. Şirket, kaynakların korunması, döngüsel ekonomi ve düşük karbon ekonomisine geçişi öncelikli hedefleri arasında konumlandırıyor.

Global spor markası Decathlon, 2023 yılına ait Finansal Olmayan Raporlama Beyanı’yla sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma kararlılığını ortaya koydu. 2023 yılında 15,6 milyar euro vergi hariç satış geliri elde eden şirket, büyümeyi çevresel ve toplumsal sorumluluklarla dengeleyerek, kaynakların korunması, döngüsel ekonomi ve çeşitlilik gibi öncelikli alanlarda kaydettiği ilerlemeyi kamuoyuyla paylaştı. Dünya genelinde 1749 mağaza, 72 depo ve lojistik platformu, 100.701 takım arkadaşıyla küresel spor ürünleri pazarında 3. sıraya yerleşen Decathlon, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşma yolunda güçlü adımlar atmaya devam ediyor.

Son 2 senedir satışlar yükselirken karbon emisyonu düşüşte

Raporda yayımlanan verilere göre Decathlon, son iki yıldır satışlarını artırırken tüm operasyonlarında karbon emisyonlarını azaltmayı başardı. 2023 yılında emisyonlar, 2022’ye göre yüzde 10, 2021’e göre ise yüzde 11,7 oranında azaldı ve hafif mobilite ürünlerinin kullanımıyla 909.423 ton CO2e’nin atmosfere salımı engellendi. 

Decathlon, çalışanlarının da çevresel dönüşüm sürecine dahil olmasını sağlamak amacıyla Türkiye’de Climate Fresk iş birliğiyle farkındalık atölyeleri düzenledi. Bu atölyelere katılan 160’tan fazla çalışan, iklim değişikliği hakkında bilinç kazandı. Ayrıca çalışanların Decathlon’un çevresel aksiyonlarını değerlendirdiği ankette, katılımcıların yüzde 76’sı görevlerine dahil edilen en az bir çevresel hedef olduğunu belirtti.

Gelirlerin yüzde 2,27’si ikinci el, kiralama ve onarım hizmetlerinden

Enerji verimliliği ve yenilenebilir kaynakların kullanımı, Decathlon’un sürdürülebilirlik stratejisinin temel taşları arasında yer alıyor. Türkiye’deki mağaza, ofis ve depolarında %100 yenilenebilir elektrik kullanan şirket, Antalya Muratpaşa mağazasına kurduğu güneş panelleri ile yerinde enerji üretimine geçti. Bu mağaza, sürdürülebilir mimariye yönelik LEED sertifikası ile ödüllendirildi. Bununla birlikte Decathlon, fazla üretimi önlemek amacıyla uygulamaya koyduğu 2. Şans ve Buyback modelleri ile hem müşterilere ekonomik seçenekler sunuyor hem de karbon salımını azaltıyor. Şirket 2023 yılında bu yolla, satışlarının yüzde 2,27’sini ikinci el, kiralama ve onarım hizmetlerinden elde etti. 

Çeşitlilik ve kapsayıcılık, Decathlon’un kurumsal kültürünün temel taşları arasında yer alıyor. 6 milletten toplam 11 üyesi olan İcra Komitesi’nin %45,5’inin kadın üyelerden oluşması ve bir önceki yıla göre ulusal çeşitliliğin artırılması, şirketin bu alandaki kararlılığını gösteriyor. Ayrıca, yönetim komitesinin yıllık bonuslarının yarısı, karbon emisyonu hedeflerine ulaşma performansına bağlı olarak belirleniyor. Tedarik zincirinde sürdürülebilir dönüşümü sağlamak amacıyla birinci derece tedarikçilerde kömür kullanımını 2025’e kadar sonlandırma hedefiyle ilerleyen şirket, değer zincirinin her aşamasında çevreye duyarlı bir yaklaşım benimsiyor.

“Amacımız, çevresel ve toplumsal etkimizi sürekli iyileştirerek kalıcı değerler yaratmak”

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Decathlon Türkiye Sürdürülebilirlik Lideri Güler Çetin, “Decathlon olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir hedef değil, her alanda iş yapış biçimimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Çalışanlarımızdan müşterilerimize kadar herkesin bu dönüşümün bir parçası olmasını sağlamak için kararlılıkla ilerliyoruz. Amacımız, yalnızca ekonomik başarı elde etmek değil, çevresel ve toplumsal etkimizi sürekli iyileştirerek kalıcı değerler yaratmak. Yayımladığımız 2023 rapor, 800’den fazla veri başlığı ve bağımsız denetim firmalarının onayladığı göstergelerle, Decathlon’un sürdürülebilirlik yolundaki somut adımlarını ve geleceğe yönelik taahhütlerini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor. Raporda yer alan bulgular, döngüsel ekonomi, iklim değişikliğiyle mücadele ve çeşitliliğin teşvik edilmesi gibi öncelikli alanlarda kaydettiğimiz ilerlemeleri gösterirken, aynı zamanda geleceğe dair motivasyonumuzu da güçlendiriyor. Türkiye’de ve dünyada sunduğumuz çözümlerle topluma katkı sağlama ve iş dünyasında anlamlı bir fark yaratma hedefiyle çalışmaya devam ediyoruz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dr. Muteber Gizem Keser’den Kış Ayları İçin Sağlıklı Beslenme Tavsiyeleri

Kış aylarında bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterilmesi büyük önem taşıyor. Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Muteber Gizem Keser, özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları gibi hastalıklara karşı korunmak için dikkat edilmesi gereken beslenme alışkanlıkları hakkında önemli bilgiler paylaştı.

“Güçlü Bir Savunma Mekanizmasının Temelinde Dengeli Beslenme Yer Alıyor”

Sağlıklı beslenmenin hastalıklara karşı koruyucu etkisini vurgulayarak kış aylarında beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmesinin bağışıklık sistemini güçlendireceğini ifade eden KTO Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Muteber Gizem Keser; “Kış mevsiminin etkisini göstermeye başlaması ve hava sıcaklığının azalmasıyla birlikte, üst solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere bazı hastalıklara daha açık hale geliyoruz. Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler de azalıyor.  Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yer alıyor. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık oluşabiliyor. Bu nedenle lif alımını arttıracak besinlerden olan kuru baklagiller; esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna, pirinç, erişte, un gibi kepekli tahıllar ve özellikle C vitamini yönünden zengin sebze ile meyvelerin tüketimine ağırlık verilmesi gerekiyor” dedi.

“İşlenmiş Ürün ve Rafine Şeker Tüketiminden Uzak Durmalıyız”

İşlenmiş ürünlerin ve rafine şeker tüketiminin, başta obezite ve kalp-damar hastalıkları olmak üzere pek çok hastalığa davetiye çıkardığını belirten Keser; “Özellikle kek, pasta, kurabiye gibi hamur işi, reçel, marmelat, şekerli meyve içecekleri, spor içecekleri, enerji içecekleri gibi ürünlerin tüketiminde porsiyon kontrolü büyük önem arz ediyor. Sağlıklı karbonhidrat seçenekleri olarak tam tahıllı besinler, eğer tatlı tüketilecekse mümkün olduğu kadar doğal ve az şekerli sütlü tatlıların beslenme planında yer alması gerekiyor. 

Ayrıca kış mevsiminde ülkemiz kuzey yarım kürede bulunduğundan dolayı, yeterli miktarda D vitamini alamıyoruz. Bu nedenle, havanın güneşli olduğu günlerde en az 20 dakika güneş ışığından direkt olarak yararlanmalıyız. Yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçınmalı; haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemlerini tercih etmeliyiz. Karanfil, karabiber ve zencefil gibi baharatları tatlılara, yemeklere, salatalara eklemeliyiz. A, C, E vitaminleri gibi bu baharatların da uygun miktarda ve çeşitli hastalıklara dikkat edilerek tüketilmesi durumunda antioksidan ve antimikrobiyal etkiye sahip olduğunu unutmamalıyız” şeklinde konuştu.

“Düzenli Beslenmeyi, Meyve-Sebze ve Fiziksel Aktivite ile Desteklemeliyiz”

Yüksek miktarda sıvı ve lif içeren meyve-sebzelerin beslenmede öneminin oldukça büyük olduğunu söyleyen Keser; “Vitamin ve mineral içeriği açısından önemli rol oynayan meyve ve sebzelerin pek çok hastalık gelişimine karşı koruyucu rol oymadığı biliniyor. Dolayısıyla her gün düzenli bir şekilde meyve-sebze tüketilmesini öneriyoruz. Eğer gerekli besin ögeleri zamanında ve yeterli miktarlarda alınmaz ise hastalıklara karşı direnç azalarak, hastalığın tedavisinin zor ve uzun sürmesine neden oluyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli rol üstlenen zengin meyve-sebzelerin, diyetten eksik edilmemesi ve günde en az 5 porsiyon tüketilmesi gerekiyor. 

Ayrıca, insan sağlığının korunması için yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra fiziksel olarak da aktif olmak gerekiyor. Fiziksel aktivite, bireylerin daha enerjik ve zinde olmasını, ideal vücut ağırlığının korunmasını sağlıyor ve çeşitli hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor. Yetişkin bireylerin, haftada en az 150 dakika orta şiddetli egzersiz yapması çok önemli. Asansör yerine merdiven kullanımını artırmak, toplu taşıma aracından erken inerek kalan mesafeyi yürümek, çalışma hayatında ise öğle aralarında dışarıda aktif zaman geçirmek fiziksel aktivite için dikkat edilmesi gereken önemli hususlardır” diyerek kış aylarında bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda önemli tavsiyelerde bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kitap Fuarına Muhteşem Final

İnegöl Belediyesi 8. Kitap Günleri Fuarı Pazar günü yapılan yazar buluşmaları, imza günleri ve söyleşilerle son buldu. Fuarın son gününde binlerce kitapsever fuara akın ederken, İnegöllülerin heyecanla beklediği yazar Dilek Cesur hem gündüz fuar alanında hem de akşam Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezinde sevenleriyle buluştu.

İnegöl Belediyesi’nin bu yıl 8’incisini düzenlediği Kitap Günleri Fuarı, 23 Kasım Cumartesi günü kapılarını ziyaretçilerine açmıştı. 9 gün süren fuar, 01 Aralık Pazar günü sona erdi. Her gün binlerce kitapseveri ağırlayan, 7’den 77’ye her yaştan vatandaşın katıldığı organizasyonda; 100’ü aşkın yazar ve yayın evi ile 1 milyonu aşkın kitap İnegöllülerle buluştu.

SON GÜN 20 YAZAR SEVENLERİYLE BULUŞTU

Her gün farklı yazarların misafir edildiği Kitap Fuarının final günü muhteşem oldu. Pazar günü İnegöl Belediyesi fuarda 20 farklı yazarı konuk etti. Dr. Filiz Orhan, Sabit Uzunel, Atilla Güney, Beren Kaya, Altay Cem Meriç, Saniye Bencik Kangal, Nurullah Genç, Dilek Cesur, Zümrüt Tanrıöver, Elif Ketenci, Meltem Korkmaz Pekdemir, Sinem Öztürk, Halid Emre Aslan, İpek Sarıca Çiğdemci, Şule Gizem Büyükboy, Semih Diri, Yusuf Samet Çakır, Özgül Bingül Ayhan, Cihat Dündar ve Hüseyin Durgut hem kitap stantlarında hem imza ve söyleşi salonlarında sevenleriyle buluştu.

BAŞKAN TABAN’DAN FİNAL GÜNÜ ZİYARETİ

Belediye Başkanı Alper Taban da fuarın son günü alanı ziyaret etti. Hem söyleşilere katılan hem stantları ziyaret eden Başkan Taban, fuar alanında öğrenciler ve vatandaşlarla da sohbet etme imkanı buldu. Eşiyle beraber fuar alanına gelen Başkan Alper Taban yazarlar; Nurullah Genç, Dilek Cesur, Saniye Bencik Kangal ve Altay Cem Meriç’in söyleşilerini dinledi.

KİTAPSEVERLER SON GÜN AKIN ETTİ

Kitap Fuarının son günü İnegöl ve çevre şehirlerden kitapseverler de fuara adeta akın etti. Açılış saatinden son ana kadar dolup taşan fuar alanı, binlerce ziyaretçiyi ağırladı.

FİNALİ DİLEK CESUR YAPTI

İnegöl Kitap Fuarının finali, akşam 19.00’da Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen Dilek Cesur söyleşisiyle gerçekleşti. “Rota Yeniden Oluşturuluyor” isimli söyleşiye ilçe halkının ilgisi yoğun oldu. Belediye Başkanı Alper Taban da programda vatandaşlarla birlikte yerini aldı. Yazar Dilek Cesur’un anlatımlarını ilgiyle dinleyen İnegöllüler, konuk yazarı program sonu alkışlarla uğurladı.

KİTAP FUARI YAPTIĞIMIZ EN KIYMETLİ İŞ

Söyleşi sonunda sahneye davet edilen Belediye Başkanı Alper Taban da kısa bir selamlama konuşması yaptı. Taban, “İnsan kolay yetişmiyor. Ben öncelikle Dilek Hanımı tebrik ediyorum. Daha önce de İnegöl’ümüzde kendisini ağırlama şansı yakalamıştık. Bugün yine Kitap Fuarımız vesilesiyle burada kendisini sizlerle buluşturmuş olduk. Çok keyifli mesajlar vardı konuşmasında. Kendisini can kulağıyla dinledik. Kitap Fuarımızın da bugün son günüydü. Bu organizasyon yaptığımız tüm işlerden kıymetli bizim için. Öncelikle onu ifade etmem lazım. Bu yıl bizler de acaba bu organizasyonu yılda bir kez değil de 2 defa mı yapsak diye düşündük. Zaman akıp gidiyor. Faydalı işlerle meşgul olmak için vesilelere ihtiyacımız var. Kitap Fuarı da bu vesilelerden biri. Bu yıl hem hafta içi hem hafta sonu çok ciddi manada katılımlar vardı. Ben tüm ilçe halkımıza da teşekkür ediyorum. Bu organizasyonu sahiplendiniz. 1 milyonu aşkın kitap ve çok değerli yazarlarımızı sizlerle buluşturmuş olduk” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Odeabank yeni sürdürülebilirlik stratejisini açıkladı

Sorumlu dönüşüm finansmanı yaklaşımıyla sürdürülebilirlik çalışmalarını sürdüren Odeabank yeni sürdürülebilirlik stratejisini açıkladı. Odeabank Genel Müdürü Mert Öncü, yeni sürdürülebilirlik stratejisi “Güçlendiren ve Dönüştüren Finansman” ile yeşil, teknolojik ve dijital dönüşümü destekleyerek müşterilerine geleceğe yönelik finansman çözümleri konusunda rehberlik eden bir banka olma yolunda ilerlediklerini ifade etti.

 

Odeabank, değişen dünya dinamikleri ve müşterilerine Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine paralel olarak yol haritaları sunma vizyonuyla gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik çalışmalarının stratejisini yeniledi. Yeni sürdürülebilirlik stratejisi “Güçlendiren ve Dönüştüren Finansman” ile  sorumlu ürün ve hizmetleriyle iş dünyasının dönüşümünü kolaylaştırmayı, dijital ve yeşil dönüşümü hızlandırmayı ve topluma değer katan projeleri artırmayı hedefleyen Odeabank, müşterilerine geleceğin ihtiyaçlarına uygun finansman modelleri sunuyor. İnsan odaklı bankacılık, finansal güçlendirme ve sorumlu dönüşüm finansmanı olmak üzere üç temel yaklaşımla şekillendirilen bu bütüncül strateji, bankanın sürdürülebilirlik çalışmalarına yön veriyor.

 

“Yeni sürdürülebilirlik stratejimiz Güçlendiren ve Dönüştüren Finansman ile müşterilerimize finansal çözümler konusunda rehberlik etmeyi sürdüreceğiz”

 

Odeabank Genel Müdürü Mert Öncü, finans sektörünün sürdürülebilirlik çalışmalarındaki kaldıraç etkisini vurgulayarak, şunları söyledi: “Türkiye’nin en genç ve dinamik bankası olarak finans sektörünün sürdürülebilirlik konusunda üstlendiği önemli sorumluluğu yeni bir stratejik temele oturtarak, ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına yönelik desteğimizi arttırmayı amaçladık. Küresel ve sektörel trendler doğrultusunda bu yıl güncellediğimiz Güçlendiren ve Dönüştüren Finansman stratejimizle yeşil, teknolojik ve dijital dönüşümü destekleyerek müşterilerimize geleceğe yönelik finansman çözümleri sunan ve bu konuda onlara rehberlik eden bir banka olma yolunda ilerliyoruz. Finansal güçlendirme çatısı altında dijital dönüşüme, müşteri deneyimini iyileştirmeye, inovasyon çalışmalarına odaklanıyor; sorumlu dönüşüm finansmanıyla düşük karbon ekonomisine geçişi destekliyor, çevresel etkimizi gözetiyor, sorumlu ürün ve hizmetleri, yenilenebilir enerji yatırımlarını ön planda tutuyoruz. İnsan odaklı bankacılık anlayışımızla, yaşamın her alanında çeşitliliği, eşitliği ve kapsayıcılığı savunuyor, çalışanlarımızın mutluluğunu, güvenliğini ve sağlığını önemsiyor, finansal ve dijital okuryazarlık eğitimleriyle gelişimlerini destekliyoruz. Tüm bu çalışmalarımızı ve güncellediğimiz sürdürülebilirlik stratejimizi raporumuzda detaylı bir şekilde paylaşıyoruz.” 

 

Yeni stratejisini, süregelen çalışmaları ve gelecek dönem hedefleri doğrultusunda paydaş ve sektör analizleriyle şekillendirdiğini 2023 Sürdürülebilirlik Raporu’nda açıklayan banka, bu stratejik yaklaşımla yeşil finansman projeleri ve diğer sürdürülebilirlik girişimlerine odaklanarak ülke ekonomisine katkı sağlama hedefini güçlendiriyor.

 

Odeabank’ın 2023 Sürdürülebilirlik Raporu, Küresel Raporlama İnisiyatifi (Global Reporting Initiative- GRI) standartlarıyla uyumlu olarak yayınlandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı