Aylık arşivler: Aralık 2024

Kış aylarında bağışıklığı güçlendirmenin 12 yolu

Kış aylarında grip ve soğuk algınlığından korunabilmek için bağışıklık sistemini güçlendirmek çok önemli. Soğuk kış günlerinde sağlıklı kalmak için vücudu kış şartlarına uygun şekilde hazırlamak gerektiğinin altını çizen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Kış mevsimini karşılarken çoğu kişide fiziksel aktivitede azalma, iştah artışı, öğün düzeninde değişiklikler gözlemlenebiliyor. Bununla beraber gribal hastalıklarla karşılaşma riski de artıyor. Bu durumda özellikle kış döneminde bağışıklık sistemini güçlü tutmak çok daha önemli hale geliyor” diye konuştu.

 

Bağışıklık sistemi, vücuda giren hastalık yapıcı mikropları ortadan kaldırmak için savaşıyor. Bu yüzden de öncelikli olarak bu sistemi zayıf düşüren faktörlerden uzak durulması gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bu faktörler; hatalı beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, sigara, uyku düzensizliği ve stres. Bunların varlığı halen devam ederken bağışıklık güçlendiren takviyeler veya vitaminli bir besini aşırı tüketmek tek başına hiçbir işe yaramaz” dedi.

Tuba Örnek, kış mevsiminde bağışıklığı güçlendirmek için 12 beslenme önerisinde bulundu:

 

Şekerli yiyecekler ve kızartmalardan uzak durun

Öncelikle şeker ve şeker eklenmiş yiyecekler-içecekler, hamur işleri, kızartmalar, katkı maddesi içeren hazır yiyecekler, işlenmiş etler, katı yağ ile yapılmış yiyeceklerden uzak durmak gerekir. İlk kural dört besin grubundan yeterli derecede beslenmektir. Bunlar; süt ürünleri, et ürünleri, sebze-meyveler ve tahıllardır. Bu gruplar içerisinde enfeksiyon ile savaşma konusunda çok başarılı besinler ve besin öğeleri mevcut.

 

Sebze-meyve tüketimine ağırlık verin

Çeşitli antioksidan ve lif içerikleri nedeniyle kıymetli olan; soğan, sarımsak, lahanagiller, turpgiller, brokoli, nar, portakal, avokado başta olmak üzere tüm sebze ve meyvelere beslenme programınızda yer verin. Her yemeğin yanında zeytinyağlı sirkeli bol salata tüketin.

 

Yoğurt, kefir ve turşu tüketin

Sebze ve meyvelerin bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler olan probiyotiklerin çoğalmasına yardımcı olması özelliği de savunma sistemimize güç katar. Probiyotik sayımızı arttırmak için yoğurt, kefir, turşu, sirke gibi fermente ürünlerden faydalanacağımız gibi probiyotik-prebiyotik takviyelerden de doktor ve diyetisyeniniz uygun görürse kullanabilirsiniz.

 

Lifli, kepekli tahılları tercih edin

Karbonhidrat olarak basit yani sofra şekeri ve şekerle yapılan yiyeceklere ihtiyacımız olmadığı gibi bağışıklık sistemini de zayıflatır. Dolayısıyla lifli olan kompleks karbonhidrat yani rafine edilmemiş, kepekli, kabuklu tahıllar tercih etmeliyiz. Örneğin tam buğday ekmeği, karabuğday, yulaf ve bulgur tüketebilirsiniz.

 

Protein tüketin

Bağışıklık sisteminin salgıladığı antikorlar protein yapıdadır. Protein alımınızı yeterli düzeyde tutmalısınız. Et, tavuk, balık, hindi, yumurta, süt ürünleri, bakliyatlar protein içerir. Ayrıca bu grupta çinko minerali direncimizi arttırmamızda yardımcı olur.

 

Omega 3 içeren balık, ceviz ve semizotu tüketiminizi artırın

Omega 3 yağ asitleri de bağışıklık sistemimizi güçlendirmede önemli rol oynar. Başta balık olmak üzere semizotu ve cevizde de bulunur. Balık tüketiminiz ızgara veya fırında olmalı. Haftada 3 porsiyon öneriyoruz. Tüketemiyorsanız balık yağı kapsüllerini doktor veya diyetisyeninize danışarak tüketebilirsiniz. 

 

Çorbalarınıza zerdeçal ekleyin

Kurkumin içeren zerdeçal son zamanlarda üzerinde en çok çalışma yapılan bitkilerden biri. Bağışıklık sistemini harekete geçirdiğini biliyoruz. Baharat olarak karabiberle birlikte çorbalarınızda kullanabilirsiniz. Doktor veya diyetisyeninizin kontrolünde takviye olarak da kullanılabilir. 

 

Zeytinyağı ve avokadoya beslenmenizde yer verin

Yağlı tohumlardan ceviz, fındık ve bademin E vitamininin bitkisel yağ asidi ve çeşitli mineral içeriği oldukça faydalı. Yağ çeşidi olarak özellikle zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, çörekotu yağı, avokado yağı güçlü antioksidanlardır.

 

Bitki çayları ile vücut direncinizi artırın

Vücut direncinizi arttıracak örnek bitki çayı olarak; yeşil çay+ adaçayı+ 1 çay kaşığı doğal bal + birkaç karanfil ekleyip karıştırarak günde 2 fincan tüketebilirsiniz. Ihlamur, rezene, zencefil, kuşburnu çayları da önerilebilir.

 

Doktor kontrolünde propolis tüketin

Arıların kovanlarının hijyenini sağlamak için ürettiği Propolisin de bağışıklığımızı arttırdığına dair çalışmalar mevcut. Üretim koşullarının güvenirliği ve kişiye alerjik etkisi riski nedeniyle yine doktor veya diyetisyen görüşü alınmalıdır.

 

D vitamini düzeyinize dikkat edin

D vitamini düzeylerinizi arttırmak için güneşten yararlanın. Doktor önerisiyle gerekiyorsa takviyelerinizi kullanın.

 

Bol su için

Bol su tüketimi vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TİSEM’de sergi heyecanı

Bayrampaşa Belediyesi Türk-İslam Sanatları Merkezi’nin (TİSEM), Karma Sanat Sergisi büyük ilgi gördü. Çok sayıda özgün eserin yer aldığı sergi, 16 Aralık Pazartesi gününe kadar Bayrampaşa Millet Bahçesi’nde ziyaret edilebilecek.

Bayrampaşa Belediyesi Türk-İslam Sanatları Merkezi’nde hazırlanan çok sayıda özgün eser, Karma Sanat Sergisi ile sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Bayrampaşa Millet Bahçesi’ndeki serginin açılışına Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun eşi Safiye Sarı Mutlu, belediye başkan yardımcısı Gündüz Kalkan, meclis üyeleri, sanatseverler ve çok sayıda davetli katıldı.

Tezhip, rokoko tezhip, kufi hat, soft pastel, suluboya, akrilik, karakalem, vitray, yağlı boya mozaik, çini, ebru, kaligrafi, çiçek ressamlığı gibi çok sayıda sanatsal çalışmanın yer aldığı sergi, 16 Aralık Pazartesi gününe kadar Bayrampaşa Millet Bahçesi’ndeki fuaye alanında ziyaret edilebilecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Kültür harcamaları %84,7 arttı

Genel devlet kültür harcamalarının payı %64,3 oldu
 

2023 yılında toplam kültür harcamaları içinde genel devlet harcamalarının payı %64,3 oldu. Genel devlet kültür harcamaları önceki yıla göre %98,1 artarak 177 milyar 594 milyon 791 bin TL olurken, harcamaların %67,9’u merkezi devlet bütçesinden gerçekleşti. Genel devlet kültür harcamalarında en yüksek pay %24,4 ile mimarlık alanında oldu.

Hanehalkı kültür harcamasının %22,0’ı veri işlem ekipmanlarına yapıldı
 

Hanehalklarının 2023 yılında gerçekleştirdiği kültür harcamalarında; veri işlem ekipmanları %22,0, televizyon ve ekipmanı %21,0 ve kitaplar %15,0 paya sahip oldu.

Kültürel sektörlerin faktör maliyetiyle katma değeri %94,0 arttı
 

Kültürel sektörlerde faaliyet gösteren girişimlerin faktör maliyetiyle katma değeri %94,0 artarak 108 milyar 214 milyon 593 bin TL oldu. Katma değerin %22,2’si kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması, %13,0’ı sinema filmi, video ve televizyon programları yapımcılığı, ses kaydı ve müzik yayımlama faaliyetleri ve %12,1’i mücevher ve benzeri eşyaların imalatı alanında faaliyet gösteren girişimler tarafından üretildi.

Kültürel mal ihracatı %47,7 artarken, kültürel mal ithalatı %87,5 arttı
 

Kültürel mal ihracatı bir önceki yıla göre %47,7 artarak 263 milyar 740 milyon 463 bin TL olurken, kültürel mal ithalatı bir önceki yıla göre %87,5 artarak 149 milyar 553 milyon 210 bin TL oldu. Kültürel mal ihracatının toplam mal ihracatı içindeki payı 2023 yılında %4,3 olurken, kültürel mal ithalatının toplam mal ithalatı içindeki payı %1,8 oldu.

Kültürel istihdam %9,0 arttı

Kültürel istihdam 2023 yılında bir önceki yıla göre %9,0 artarak 743 bin kişi oldu. Kültürel istihdamda olanların %60,8’i 30-54 yaş grubunda, %28,8’i 15-29 yaş grubunda, %10,4’ü ise 55 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldı.

El sanatları çalışanlarının payı %38,5 oldu
 

Kültürel istihdamın %89,3’ünü kültürel meslek alanlarında, %10,7’sini ise kültürel olmayan meslek alanlarında çalışanlar oluşturdu. Kültürel istihdamda olanların %38,5’ini el sanatları çalışanları, %18,7’sini mimarlar, planlamacı ve tasarımcılar, %9,9’unu yaratıcı sanatçılar ve sahne sanatçıları, %9,3’ünü ise yazarlar, gazeteciler ve dilbilimciler oluşturdu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Egeli akademisyenden gebelik sonrası depresyon riskinin azaltılmasına yönelik proje

Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü öğretim elemanı Arş. Gör. Ege Miray Topcu’nun yürütücülüğünü yaptığı “Annelere Güç Veren Hikâyeler Programının Primigravid Gebelerde Postpartum Depresyona Etkisi” başlıklı proje “TÜBİTAK ARDEB 1002 – B Acil Destek Modülü” kapsamında desteklenmeye uygun görüldü.

Danışmanlığını EÜ Hemşirelik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mahire Olcay Çam’ın üstlendiği proje ile kadınların Postpartum (gebelik sonrası) depresyonu yaşama risklerinin azaltılması amaçlanıyor.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, projesi kabul gören araştırma ekibini tebrik etti. Prof. Dr. Budak, “Üniversitemiz, sağlık alanında ürettiği projeler ile fark yaratmaya devam ediyor. Ekibimiz, gebelik sonrası yaşanan depresyonun önlenmesine yönelik önemli bir projeye imza attı. TÜBİTAK tarafından da desteklenen projelerinden ötürü hocalarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

Postpartum depresyonunun kadınlar ve bebekleri için önemli bir sağlık sorunu olduğunu dile getiren Arş. Gör. Ege Miray Topcu, “Postpartum depresyonu, kadınlar arasında yüzde 14 ile 33 arası oranlarda görülen, anne ve bebek sağlığını etkileyen ciddi bir ruhsal bozukluktur. Ruhsal bir bozukluğun en etkili tedavisi, risk etmenlerine karşı kişinin korunması ve güçlendirilmesidir. Postpartum depresyon risklerini belirleme, gebe ya da annenin ruhsal durumunu değerlendirme, uygun müdahalede bulunma ya da uygun destek kaynağına yönlendirme, psikiyatri hemşiresinin sorumlulukları arasında yer alan adımlardır” dedi.

Riskler belirlenerek farkındalık artırılacak”

Proje hakkında bilgiler veren Arş. Gör. Topcu, “Projenin ilk basamağı, ilk kez gebelik deneyimi yaşayan kadınların, doğum öncesi dönemde depresyon risklerini belirlemektir. Depresyon riski belirlenen gebeler içerisinde psikiyatri hemşireliği temel felsefesine dayanan ve sanat terapisi tekniklerini barındıran altı oturumluk bir program, online ve bireysel uygulanmaktadır. Programın temel amacı, kadınların postpartum yaşama risklerini azaltmaktır.  Projenin adı, program esnasında kişilerin sorun ve baş etme kaynaklarını belirlemek için kullanılan hikâye yazma oturumlarından oluşturulmuştur. Oturuma katılan kadınların kendileri ile ilgili farkındalıklarının artması, baş etme davranışlarını   desteklenmesi ve güçlü yönlerini keşfetmeleri, proje oturumlarının diğer amaçlarıdır. Projemiz, uzman psikiyatri hemşireleri tarafından oluşturulmuş bir doktora tezidir” diye konuştu.

Proje yürütücüsü Arş. Gör. Ege Miray Topcu aynı zamanda uluslararası onaylı bilişsel davranışçı terapist ve  sanat terapisi uygulayıcısı. Projenin danışmanlığını yapan Prof. Dr. Mahire Olcay Çam ise  uluslararası onaylı psikodramatist ve dans terapisti unvanlarını taşıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Heyecan Dolu Yeni Dizi ‘High Potential’ 3 Aralık’ta FX Ekranlarında Başlıyor!

Yeni dizi High Potential, yüksek IQ’ya sahip üç çocuklu bekâr bir anne olan Morgan’ın, temizlikçi olarak çalıştığı polis departmanında çözülemeyen bir suçun çözülmesine yardımcı olmasını ve Morgan’ın üstün zekası sayesinde işleri düzene koyma becerisiyle deneyimli dedektif Karadec ile birlikte çalışması için danışman olarak görevlendirilmesini konu alıyor. 

Yeni dizi High Potential, 3 Aralık Salı 21.30’da FX ekranlarında başlıyor!

Dramadan korkuya, animasyondan bilim kurgu ve fantastiğe, polisiyeden aksiyondan ve komediye kadar birçok farklı kategoride yapıma ev sahipliği yapan FX; renkli ve çeşitli bir dünyanın kapılarını aralıyor. FX kanalı; D-Smart, KabloTV, Tivibu ve TV+ platformlarından izlenebiliyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Keçiören’de Bir Günde İki Oyun Sahnelendi

Keçiören Belediyesinin düzenlediği 27. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nde bir günde iki oyun birden tiyatroseverlerle buluştu. Sanatseverlerin tiyatroya doyduğu Keçiören’de gündüz seansında çocuklar için tek perdelik Hacivat Karagöz oyunu, büyükler için ise Kurtuluş Savaşı’nın kahraman kadınlarının anlatıldığı Kuvayı Milliye Kadınları oyunu sahnelendi.

Ayakta alkışlandı

Tek perdelik Kuvayi Milliye Kadınları oyunu tiyatroseverlerden büyük ilgi gördü. Kurtuluş Savaşı döneminde cephede ve cephe gerisinde önemli görevler üstlenen sembol kadınların ve isimsiz kahraman kadınların hikâyelerinin anlatıldığı oyunda duygusal anlar yaşandı. Oyunun sonunda sanatçıların performansı ayakta alkışlandı. Hacivat karagöz oyunu ise minik izleyicilere aileleriyle birlikte eğlence dolu anlar yaşattı.

Kültür ve sanat şehri Keçiören

Keçiören’in artık bir kültür ve sanat şehri olduğunu söyleyen Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, “Festivalimizde çocuklara ve büyüklere yönelik sergilenen oyunlarımız büyük ilgi gördü. Kuvayi Milliye Kadınları oyunu Kurtuluş Savaşı’nda canını ve cananını hiçe sayan analarımızın hikâyesini bizlere sundu. Nice isimsiz kahraman kadınlarımızı anımsamamızı ve ecdadımızın ferasetini bizlere hatırlattı. Allah hepsinden razı olsun. Oyunları sahneleyen tüm tiyatrocularımıza ve festivalimizi ilgiyle takip eden sanatseverlere teşekkür ediyorum” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ani Isı Değişimlerinde Hastalığa Karşı Önlem Almanın Yolları

Ülkemizde son yıllarda görülen meteorolojik olaylardaki alışıldık olmayan artış eğilimi, iklim değişikliğinin göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Hem sıcaklık ve yağış normallerinde değişim gözleniyor, hem de iklim özellikleri gittikçe farklılaşıyor. Bazı zamanlar güne sağanak yağmurla başlanıp, öğleden sonra çıkan güneşin yakıcılığı ile karşılaşılırken; şiddetli rüzgar ve soğuk hava, aynı gün içinde yerini sıcak ve nemli havaya bırakabiliyor. Mevsimler bu kadar öngörülemez olduğundan, kişilerin kendini koruması da gittikçe zorlaşıyor ve bu ani ısı değişimleri hastalıklara eskisinden daha çok olanak sağlıyor. Memorial Antalya Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. İrem Özçelik, ani ısı değişikliklerinin sağlığa olumsuz etkileri ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

   

Gün içindeki ısı farkları hazırlıksız yakalıyor!

Sağlıklı bir kişide görülmesi gereken ortalama vücut ısısının 36,5-37 derecedir. Beyindeki kontrol merkezi dış ortam ile ilgili gerekli uyarıları alarak bu ısı ayarını düzenli olarak kan damarları, ter bezleri, akciğer, deri, böbrekler, böbrek üstü bezleri, yağ dokusu ve kaslar ile dengelemeye çalışır. Terleme ve üşüme duygusu da damarların genişlediği, büzüldüğü, ter bezleri salgılarının artıp azaldığı bu düzenleme sırasında ortaya çıkmaktadır. Hava şartlarında ani değişimler meydana geldiğinde, hissedilen rüzgar ve soğuk,  vücudumuzu hazırlıksız yakalayarak; bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden olmaktadır. Direncin düştüğü bu zayıf dönemde hastalıklara yakalanmak da kaçınılmaz hale gelebilmektedir. 

 

Bol sıvı tüketmek şart!

Bu dönemde tüketilecek doğru gıdalar metabolizmanın güçlenmesine yardımcı olmakta ve hastalıklara karşı kalkan oluşturabilmektedir. Gün içinde yeşil ve sarı meyveleri tüketmek C vitamini açısından zengin bir beslenme sağlayacaktır. Özellikle boğazda duyulan hassasiyet ya da öksürük için bu meyveler oldukça faydalı olabilmektedir. Günün geri kalanında ise bitki çayları tüketmek sıvı alımını sağlarken, güçlü bir koruma için metabolizmaya destek olmaktadır. Bağışıklık sistemini güçlendirirken önem verilmesi gereken diğer doğal takviyeler ise ekinezya bitkisi ve ekmek mayasından üretilen beta-glukandır. Öte yandan vücudun savunma sisteminin işlevini yapabiliyor olması için burun ve ağızdan başlayan giriş yollarının sağlıklı olması büyük önem taşır. Bu sistemin düzgün çalışması için günde ortalama 2-3 litre su tüketilmelidir.

 

Kaliteli bir uyku ve katlı kıyafet seçimi…

Günde en az 7-8 saatlik kaliteli bir uyku vücudun dinlenmesi ve ertesi gün için gerekli enerjiyi toplaması için önemlidir. Uyuduğunuz ortamın özelliklerine dikkat etmek önemlidir. İyi havalandırılmamış, nemli, çok sıcak veya çok soğuk bir ortam, uyku kalitenizi düşüreceğinden bağışıklık sisteminizi de olumsuz etkileyecektir. Kaliteli bir uykunun ardından alınacak ılık bir duş ise; sizi güne hazırlayacak ve gün boyu zinde kalmanızı sağlayacaktır.

 

Sıcaklık değişimlerinin sık yaşandığı günlerde en çok dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de havaya uygun giyinmektir. Soğuktan korunmak veya sıcaktan etkilenmemek için doğru kıyafetlerin seçilmesi gerekir. Tahmin edilemeyecek hava değişimlerine karşı giyim konusunda hazırlıklı olmanın, mümkünse kat kat giyimi tercih etmek önemlidir. Fazla sıkı veya gereğinden bol kıyafetler vücut ısısının korunmasını zorlaştırır.

 

Egzersiz ile bağışıklık sisteminizi güçlendirin

Vücudun savunma mekanizmasını desteklemek için düzenli egzersiz yapmak bağışıklık sistemini güçlendiren bir etkendir. Haftada 3-4 gün yapılan düzenli yürüyüşlerin yanı sıra; yaş ve fiziksel özellikler göz önünde bulundurularak tercih edilecek çeşitli sporlar hastalıkları önlemeye yardımcı olacaktır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ödüllü Filmler Çiğli’de İzleyiciyle Buluştu

25. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nde ödül kazanan filmler, sinemaseverlerle buluşmaya devam ediyor. Festivalin en beğenilen yapımları, Çiğli’de düzenlenen özel gösterimlerle bir kez daha izleyici karşısına çıktı. Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, “Çiğli Belediyesi olarak, sanata ve kültüre verdiğimiz değeri yansıtan etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Sinema tutkunları, kaçırdıkları bu nitelikli kısa filmleri görme fırsatı yakalarken, etkinlik yoğun ilgi gördü. Gösterimlerde, farklı türlerden seçilen ödüllü yapımlar sanatseverlere oldukça eğlenceli anlar yaşattı. Çiğli Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşen bu özel etkinlikte izleyiciler, kısa film dünyasının yaratıcı sürecine dair detaylı bilgiler edinme şansı buldu.

Seyirciden ödüllü filmlere büyük ilgi

En İyi Film ödülünü alan “Neredeyse Kesinlikle Yanlış”, En İyi İkinci Film ödülünü kazanan “Dilan Hakkında Konuşmalıyız”, En İyi Üçüncü Film seçilen “Mükemmel”, En İyi Yönetmen ödüllü “Eksi Bir” ve En İyi Senaryo ödülünün sahibi  “Mori” seyirciden tam not aldı.

Başkan Yıldız, “Sanata ve kültüre verdiğimiz değeri yansıtan etkinliklerimiz devam edecek”

Başkan Onur Emrah Yıldız, 25 yıldır devam eden Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’ne ev sahipliği yapmanın büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı olduğunu belirtti. Yıldız, “Böyle değerli bir festivale destek vermek bizim için büyük bir onur. Sanat, toplumları birleştiren ve daha yaşanabilir bir dünya için ilham veren bir güçtür. Bu tür etkinliklerin devamı için her zaman elimizden geleni yapacağız. Şener Şen’in de dediği gibi, ‘Kötülerin ve güçlülerin hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz, iyinin, doğrunun, güzelin hakim olacağı bir dünyada ancak sanata değer vererek var olabiliriz.’ Bu söz beni derinden etkiledi. Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dünyada, filmler aracılığıyla tatlıyı ve acıyı paylaşabileceğimiz bu tür etkinlikler büyük bir önem taşıyor. Bu etkinlikte olmaktan dolayı çok mutluyum. Etkinliklerimizin devam edeceğini bilmenizi isterim. Çiğli Belediyesi olarak, sanata ve kültüre verdiğimiz değeri yansıtan etkinliklere ev sahipliği yapacağız” diye konuştu.

Saygı: Festivale olan büyük ilgi beni çok mutlu etti”

Kare Film Sahibi ve Festival Direktörü Yusuf Saygı, 25 yıldır süregelen Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin artık bir gelenek haline geldiğini ifade etti. Saygı, “Gençlerin festivale olan ilgisi büyük ve burada da bu ilginin yoğun olduğunu görmek beni çok sevindiriyor. Daha nice yıllar boyunca etkinliğimizin devam etmesini diliyorum” dedi.

 

Başkan Yıldız’a plaket

25. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’ne sunduğu katkılardan dolayı Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız’a plaket takdim edildi. Başkan Yıldız, plaketini Kare Film Sahibi ve Festival Direktörü Yusuf Saygı ile İzmir Film Lab Direktörü Gülen Gözkara Saygı’nın elinden aldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kış Hastalıklarına Karşı 10 Etkili Öneri!

 Zira, havaların soğuması nedeniyle kapalı ve kalabalık ortamlarda daha çok bulunulması, havada asılı kalan virüs ile bakterilerin yayılmalarını kolaylaştırıyor. Bu hastalıklarda oluşan öksürük, burun akıntısı, boğaz ağrısı, yorgunluk ve ateş gibi sorunlar ise  okul ile iş gücü kaybına yol açıyor ve sosyal hayatı olumsuz etkiliyor. Dahası, özellikle risk grubundaki kişilerde hastaneye yatışa, hatta hastanın hayatını kaybetmesine bile neden olabiliyor. Acıbadem Beylikdüzü Cerrahi Tıp Merkezi İç hastalıkları Uzmanı Dr. Gültekin Barut, oysa bazı sağlık tedbirleri aldığımızda enfeksiyonlardan büyük oranda korunabileceğimize dikkat çekerek “Örneğin, risk grubundaysak grip aşışımızı yaptırarak; bağışıklık sistemimiz zayıfsa, kan düşüklüğü veya vitamin eksikliği sorunumuz varsa tedavimizi olursak; burun yolu ile solunum sistemimizde sıkıntılarımız varsa yine tedavilerle gidermeye çalışırsak, kış hastalıklarına daha iyi hazırlanmış oluruz” diyor. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonundan korunmada dikkat etmemiz gereken en önemli kural ise ‘el hijyenimize’ dikkat etmek!  İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gültekin Barut, üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için almanız gereken önlemleri anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Ellerinizi sık ve doğru şekilde yıkayın! 

Enfeksiyon hastalıklarının birçoğu el ve ağız aracılığıyla bulaşıyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gültekin Barut, bu nedenle enfeksiyonlardan korunmamız için ellerimizi sık ve doğru şekilde yıkamanın alacağımız en etkili önlem olduğuna işaret ederek  “Özellikle; kişiler,  eşyalar, araç ile gereçler ve yüzeylerle temas ettikten sonra, en kısa zamanda, bileklerimizi kapsayacak şekilde ellerimizin tamamını; avuç içleri, parmak araları ile parmaklar dahil olmak üzere, bol su ve sabunla, en az 20 saniye süreyle yıkamalıyız. El yıkama imkanımızın olmadığı durumlarda ise uygun el antiseptikleri ve dezenfektanlar kullanabiliriz” diyor. 

Gizli mikrop yuvalarına dikkat! 

Günlük hayatımızda kapı kolları, yürüyen merdivenler, asansör butonları, toplu taşıma araçlarındaki tutacaklar, market arabaları ve kapı zilleri gibi sıkça dokunduğumuz bu yüzeyler adeta gizli mikrop yuvalarına dönüşebiliyor. Dolayısıyla, bu yüzeyleri tutarken kağıt peçete kullanmayı alışkanlık edinin. Eğer bu mümkün olmamışsa elinizi yıkamayı ya da dezenfektan ile temizlemeyi ihmal etmeyin.

Grip ve zatürre aşınızı yaptırın

Özellikle kronik hastalıkları olanlar, 65 yaş üstü kişiler ile sağlık çalışanlarının grip aşısı; risk grubunda olanların zatürre aşısı olmaları, önemli korunma yöntemi olarak tavsiye ediliyor. 

Evde hasta kişiyle yakın temasta bulunmayın

Eğer aile bireylerinden hasta biri varsa, kişisel hijyen ve izolasyon kurallarına uymanız çok önemli. Hasta bireyle yakın temastan kaçınmak, bir arada bulunurken maske takmak, ortak kullanılan mutfak malzemelerini iyi yıkamak ya da ayırmak ve ortak havlu kullanmamak gibi alacağınız önlemler, mikropların bulaşma riskini büyük oranda önlüyor.

Kapalı ortamlarda ağız ve burnunuzu kapatın

Havaların soğumasıyla birlikte iş ile sosyal hayatımızda kapalı ve kalabalık ortamlarda daha çok zaman geçirmemiz bakteri ve virüslerin yayılımını kolaylaştırıyor.  İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gültekin Barut, dışarıya çıktığınızda,  özellikle soğuk havalarda ağız ve burnunuzu kaşkol veya atkıyla kapatmanız gerektiğini vurgulayarak, “Bu şekilde en azından soluduğumuz hava ısınırken bir yandan da havadaki mikroplar da kısmen bloke oluyor. Yine aynı şekilde, kalabalık ve kapalı ortamlarda, toplu taşımalarda ağız ve burnu kapatan maske kullanmamız da mikroplardan korunmamızda fayda sağlayacaktır” bilgisini veriyor.  

Çalışma masanızı düzenli olarak temizleyin

Ortak kullanılan ofis malzemelerinin, sabit telefon ahizelerinin, kapı kollarının, mouse ve bilgisayar klavyelerinin, masa ile yüzeylerin sık aralıklar ve uygun şekilde silinerek temizlenmeleri, mümkünse ortak kullanımın azaltılması gerekiyor. Zira, özellikle  öksürmenin ve hapşırmanın olduğu ortamda mikroorganizmalar yüzeylere de yayılabiliyor. Dolayısıyla her  sabah işe başlamadan önce masa ve bilgisayar klavyesi gibi  sık temas ettiğiniz yüzeyleri  temizlemeniz,enfeksiyonlardan korunmanızda yarar sağlıyor. 

Kaliteli uyuyun ve sağlıklı beslenin!

Bağışıklık sistemimizin güçlü kalmasında ve enfeksiyonlardan korunmada sağlıklı beslenmek son derece önemli bir işlev üstleniyor. İç hastalıkları Uzmanı Dr. Gültekin Barut “Sağlığımız için çeşitli türden ve mevsime özgü sebze ile meyveleri yeterli miktarda tüketmeli, dengeli beslenmeli, her gün 2- 2.5 litre su içmeli ve doğal ürünlerle beslenmeyi alışkanlık edinmeliyiz” diyor. Ayrıca güçlü bir bağışıklık sistemi için her gün yeterli ve kaliteli uyumaya da mutlaka dikkat etmemiz gerektiğine işaret eden Dr. Gültekin Barut, günlük çalışma şartlarında, gerekli durumlarda dinlenmeye  zaman ayırmanın da bağışıklık sitemimizin güçlü kalmasına katkı sağladığını belirtiyor.  

Her gün 7 – 10 bin adım atmayı alışkanlık edinin

Düzenli egzersiz yapmanız, örneğin günlük 7.000-10.000 bin adım arası yürümeniz, özellikle uygun havalarda açık hava yürüyüşleri yapmanız, bağışıklık sisteminizi güçlendirerek enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskinizi azaltıyor. 

Odanızı her saat 5 dakika havalandırın

Kapalı ortamın kalabalık veya havasız olması, solunum yoluyla ilgili hastalığı olan kişilerin konuşma, öksürük ve hapşırık  yoluyla virüs veya bakterileri bulaştırma riskini artırıyor.  Bu nedenle, ev ve işyerinizi, ortalama olarak her saat 5 dakika gibi bir süre düzenli olarak havalandırmayı ihmal etmeyin.

Kalem kullandıktan sonra mutlaka… 

Günlük hayatımızda banka, alışveriş merkezi ve işyeri gibi birçok ortamda sık sık kalem kullanıyoruz. Böyle durumlarda kendi kaleminizi kullanmayı alışkanlık edinin. Bu mümkün değilse, kullanım sonrasında el dezenfektanıyla elinizi mutlaka temizleyin. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstinye Üniversitesi’nde “Basınç Yaralanmalarını Önleme ve Farkındalık” sergisi gerçekleşti

İstinye Üniversitesi’nin, “21 Kasım Dünya Basınç Yaralanmalarını Önleme Günü” kapsamında farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediği “Basınç Yaralanmalarını Önleme ve Farkındalık Sergisi” Topkapı Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Sergide, Ameliyathane Hizmetleri Programı öğrencileri tarafından hazırlanan posterler sergilendi. Sağlık hizmetlerinde kalitenin ve nitelikli bakımın önemini vurgulayan farkındalık sergisinin, toplumsal bilinci ve sağlık okuryazarlığını artırma konusunda etkin bir adım olduğu ifade edildi.

 

İstinye Üniversitesi’nin 21 Kasım Dünya Basınç Yaralanmalarını Önleme Günü kapsamında farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediği “Basınç Yaralanmalarını Önleme ve Farkındalık Sergisi” Topkapı Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Yemliha Yıldız’ın açılışını yaptığı sergide, Ameliyathane Hizmetleri Programı öğrencileri tarafından hazırlanan posterler sergilendi. Sağlık hizmetlerinde kalitenin ve nitelikli bakımın önemini vurgulayan farkındalık sergisinin, toplumsal bilinci ve sağlık okuryazarlığını artırma konusunda etkin bir adım olduğu ifade edildi. Öğrenciler, sergiyi ziyaret edenlere posterler eşliğinde basınç yaralanmalarının önemi, risk faktörleri ve basit önleme yöntemleri konularında interaktif sunumlar gerçekleştirdiler. Etkinlik kapsamında, basınç noktalarına dikkat çekmek amacıyla öğrencilerin kendileri üzerinde yaptıkları işaretlemeler ilgiyle karşılandı. Sağlık hizmetlerinde kalitenin ve nitelikli bakımın önemini vurgulayan farkındalık sergisi, disiplinler arası katılımla desteklenerek bilimsel ve profesyonel iş birliklerine zemin hazırladı.

 

Basınç yaralanmaları ile oluşan doku hasarı hastalarda enfeksiyon riskini arttırıyor

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Yemliha Yıldız açılış konuşmasında, serginin hazırlanmasına öncülük eden Öğr. Gör. Nurten Tosun’a ve emeği geçen tüm öğrencilere teşekkür etti. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Nurten Tosun, katılımcıları basınç yaralanmaları ile ilgili bilgilendirdi:

“Basınç yarası (yatak yarası veya dekübit ülseri), yatağa bağımlı olan, tekerlekli sandalye kullanan, ameliyat veya kronik hastalıklar sebebiyle uzun süre hareketsiz kalan bireylerde görülür. Genellikle kemik çıkıntılarının üzerindeki yumuşak dokunun uzun süreli basınca maruz kalması ile ortaya çıkan lokalize doku hasarıdır. Basınç, kan akışını engelleyerek, cildin oksijen almasını ve beslenmesini zorlaştırır, bu da dokuların hasar görmesine yaralanmaya yol açar. Yaralanma, sağlam deride ya da bir açık ülser olarak görülebilir ve ağrılı olabilir. Farklı derinlik ve genişlikte olabilen bu yaralar, morbidite ve mortalite oranlarının artmasına, enfeksiyon, ağrı ve depresyon gibi sorunlara, bireyin hastanede kalış süresinin uzamasına, ek tedavi ve bakım maliyetine neden olan ciddi bir sağlık problemidir.”

Basınç yaralarının önlenmesi için nitelikli hasta bakımı önem taşıyor 

Basınç yaralarının enfeksiyon riski taşıması, açık yaraların mikroplara, bakterilere ve diğer patojenlere kapı aralaması nedeniyle büyük bir sağlık tehdidi oluşturduğu biliniyor. Erken tedavi edilmezse, bu yaraların daha derinleşebileceği, kan ve kemik dokusuna ulaşabileceği, sepsis gibi ciddi, hayatı tehdit eden durumlara yol açabileceği vurgulanıyor. Basınç yaralarının önlenmesi ve tedavisi için, hastaların pozisyonunun iki saat aralıklarla değiştirilmesi, aktif pasif hareketler yaptırılması, basıncı dağıtan yataklar, destek yüzeyler kullanılması ve riskli bölgelerin (kemik çıkıntılarının olduğu basınç noktaları) desteklenmesi önemli taşıyor. Ayrıca, cilt bakımı, hijyen ve beslenme gibi faktörler de iyileşme sürecini destekliyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı