Aylık arşivler: Ocak 2025

İş Hayatı ve Özel Yaşamda Stresi Yönetmenin Yolları

Gün içinde gerek iş ortamında, gerekse sosyal yaşamda stres yönetimi birçok kişinin oldukça zorlandığı bir durumdur.  

Stresle başa çıkabilmek, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için oldukça önemlidir. Stresi iyi yönetmek; kişiye olumsuz etkilerini azaltmaya yardımcı olurken, aynı zamanda stres yönetimi becerileri kazanmak ise bireyin ruh sağlığına olumlu katkıda bulunur. Stres kişide hem psikolojik hem de fizyolojik olarak etkiler bırakabilir. Psikolojik olarak stres anında kortizol ve adrenalin gibi hormonların salınımının artması, kan basıncının yükselmesi, ardından da savaş ya da kaç tepkisi verme gerekliliği oluşturabilmektedir. Fizyolojik olarak ise midede hazımsızlık, sırt ağrıları, irritabl bağırsak sendromu, yeme alışkanlıklarında değişkenlikler ve kas gerginlikleri görülebiliyor. Peki, stresi hem iş hayatında hem de özel yaşamımızda nasıl yönetmeliyiz? Memorial Bahçelievler Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Klinik Psikolog F. Arzu Beyribey, iş yaşamı ve özel hayatta stresi yönetmenin yollarını tüm detaylarıyla aktardı. 

Stres, yönetilemediğinde birçok sorun da beraberinde gelebiliyor

Stres olarak bahsettiğimiz olgu, bireyin çevresel taleplerle baş edebilmek için gösterdiği,  psikolojik ve fizyolojik bir tepkidir. Hayatımızda doğal bir süreç olmasına rağmen, yönetilemediği takdirde başta sağlık, ardından da günlük yaşamda verimlilik ve yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. İş dünyasında yaşanılan stres; çalışanların motivasyonunu, ekip içi uyumunu ve kurumun başarısını etkileyebilirken, özel yaşamdaki stres ise kişilerarası ilişkilerde gerginlik, tükenmişlik, mutsuzluk ile genel yaşam memnuniyetinin azalmasına neden olabileceğinden üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konudur.  

Yönetilemeyen stres, ilişkileri de zedeleyebilir  

Stres, aile ilişkilerini ve sosyal yaşamı olumsuz etkileyebilmektedir. Stresin özel hayattaki etkileri düşünüldüğünde,  kısa vadede ilişki sorunları, duygusal iniş çıkışlar ve huzursuzluk yaratabilirken, uzun vadede yönetilemeyen stres, aile bağlarının zayıflaması, yalnızlık hissi, depresyon veya kaygı bozukluklarına yol açabilmektedir. Bununla birlikte,  kişinin kendi hayatında uyku sorunları ve bedensel yakınmalar da gözlemlenebilmektedir. Ek olarak; depresif ruh hali, sinirlilik ve aktivitelere ilgisizlik de oluşabilmektedir. İlişkilerde empati ve sabır kaybı, sosyal izolasyon artışı ile birlikte partnerinizle veya çocuklarınızla kalp bağınızın zedelenmesi ve uzaklaşmalar görülebilmektedir.  

İş hayatında stresin kısa vadede, konsantrasyon bozukluğu, hata yapma riski, iş doyumunda düşüş oluştururken,  uzun vadede ise bu durumun kronik yorgunluk, tükenmişlik sendromu ve fiziksel sağlık sorunlarına yol açabileceği bilinmelidir. Odaklanma, konsantrasyon kaybı,  hata artışı,   üretkenlik düşüşü,  karar vermede güçlük ve yaratıcılık kaybı meydana gelebilir. Bu durum iş arkadaşları ile çatışmaları artırabilir, ekip çalışmalarını olumsuz etkileyebilir, kişide iş tatmin düşüşü yaşatabilir. 

Stres yönetiminde terapi olmazsa olmazdır!

Psikoloji’de tedavi yöntemlerinden biri olarak kullanılan Bilişsel Davranışçı Terapi, stresle baş etmede oldukça etkili bir yöntemdir. Kişilerin zor durumlara yönelik yanlış düşünce ve inançlarını, bilişsel çarpıtmalarını fark etmesi ve yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi, sadece kişilerin düşünce yapısını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda bu düşüncelere karşı verilen davranış ve tepkilerin de olumlu şekilde dönüşmesini sağlamış oluyor. Örneğin Bilişsel Çarpıtmalarda, kişiler stresli durumları aşırı genelleştirme ya da felaketleştirme eğiliminde olabilmektedir. Psikologlar olarak biz burada realist değerlendirme ve alternatif bakış acıları kazandırmada rol oynuyoruz. Kişide özdeğer eksikliği, mükemmeliyetçilik inançları varsa fark etmesinde ve çözmesinde yardımcı oluyoruz. Problem çözme ve baş etme stratejileri geliştirmesine destek oluyoruz. Böylelikle Bilişsel Davranışçı Terapi,  bireyin stresle daha esnek bir şekilde başa çıkmasını desteklemiş bulunuyor.  

Stres faktöründe Maruz Bırakma Yöntemi de tedavinin bir parçası

Stresle başa çıkarken Katarsis yani duygu boşalımı yaşanabilmekte ve bunlar da sürece olumlu katkılar sağlamaktadır. Stresin fiziksel belirtileriyle başa çıkarken, davranışsal aktivasyon ve gevşeme teknikleri ve mindfullnes egzersizleri oldukça etkili olmaktadır. Tedavi sürecinde psikologlar, Maruz Bırakma Yöntemi ile de tedavi sürecini desteklemektedirler. Böylelikle kişide, riskli durum seviyeleri tespit ve uygulamaları,  kaygı seviyesi kontrolü, kendine güven artışı da sağlanması hedeflenmektedir. 

Stresin kaynağını tanımak ve anlamak neden önemli?

Kişiler yaşadıkları stresin kaynağını tanıdıklarında ve anladıklarında, ancak onunla yüzleşip başa çıkabileceklerdir. Yani tabiri caizse, düşmanınızı tanımanız gerekmektedir. Öncelikle sizde sıkıntı, gerginlik yaratan durumların nedenlerini belirlemek, onları görmezden gelmemek oldukça önemlidir.  Bu durum ve ortamları başlıklar halinde not almanız özellikle çözmeniz açısından kritik bir öneme sahiptir. Negatif anlamda nelerin stresi tetiklediğinin belirlenmesi, bedensel ve psikolojik olarak ne tepkiler verildiğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Yaşanan olaylar; ailevi problemler, iş hayatındaki krizler ya da herhangi bir durumla ilişkili olabilmektedir. Mühim olan enerjinin düşme sebeplerine odaklanmaktır.     

Etkili stres yönetim teknikleri ile stresinizi yönetin

Kişisel gelişim, bireye hayatın farklı alanlarında kendini tanıma ve anlama fırsatı sunmaktadır. Fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak bireyin ilgisini çeken noktalarını keşfetmesini amaçlamaktadır. Kişisel gelişim süreçlerinden geçen bireyler, çevresiyle daha sağlıklı ilişki kurmakta ve sosyal yaşamda daha verimli olmaktadırlar. Kitap okumak,  terapi almak,  size uygun olan meditasyon ve nefes egzersizlerini belirlemek,  spor faaliyetlerinden mutlaka birisine dahil olmak,   tüm hayat planlaması açısından ise zaman planlaması, hayatın her alanındaki stresi azaltabilecek ortak yöntemler sayılabilmektedir.

  1. Sosyal Desteğin Önemi: Aile, arkadaş gibi güvenilir kişilerin çevrenizde olması, duygusal dayanıklılığınızı arttıracaktır. Bununla beraber, psikolojik desteğin rolü büyüktür. Zaman zaman en yakınlarınıza bile anlatamayacağınız konularda, sizi yargılanmadan ve objektif bakış açısıyla yeni çözümler bulmanızı teşvik edebilecek bir profesyonelin hayatınıza dokunması,  size kendinizi daha iyi hissettirecektir. Destek sistemleri,  stres algısını gerçekten hafiflettiğinden paylaşımlar yalnızlık hissini azaltır ve anlaşıldığını hissetmek çok değerlidir. Ayrıca alınan sosyal destek kişileri; alkol tüketimi, aşırı yeme bozukluğu gibi sağlıksız başa çıkma mekanizmalarından da korumuş olur.
  2. Stres Yönetiminde Zaman Yönetimi ve Planlama: Zaman yönetimi ve planlı bir hayatın olması bireyin tüm yaşam tarzını daha düzenli hale getireceğinden,  stresin temel nedenlerinden biri olan belirsizlik ve zaman baskısını azaltmaya yardımcı olmaktadır. Özellikle profesyonel iş hayatında etkili ve huzurlu sonuçlar yaratmayı hedeflemektedir. Görevlerin önceliklendirilmesini sağlama, gerçekçi hedefler koyma, molaları düzenleme, odaklanmayı kolaylaştırma gibi artıları vardır. Bununla birlikte son dakika baskısını önlemekte, daha organize olunmuş bir yaşama kapı açmakta,  böylece özel hayatınızda olumlu etkiler katmaktadır.  Bu durum özgüven ve kontrol hissini de arttıracağından,  başarı duygusu da oluşmuş olur.
  3. Stres Yönetimin Fiziksel Sağlık: Sağlıklı yaşam alışkanlıkları hem vücut hem zihin olarak olumlu etki yaratacağından oldukça önemlidir. Egzersiz; stres hormonlarını azaltır, kortizol gibi hormonları düşürür,  mutluluk hormonu olan endorfini yükseltir, kas gerginliğini azaltır, kaliteli uyku uyumayı sağlar ve bağışıklığı destekler. Zihinsel olarak ise kaygı seviyesinin azalmasına yardımcı olur. Stres azaltıcı fiziksel aktivite önerilerini sayacak olursak; bunlar arasında yürüyüş, yüzme, yoga ve pilates yer alabilir. Beslenme konusunda ise dengeli olmak, kan şekerini dengeleyecek ve enerji düzeyini arttırarak, stres etkilerinin azalmasını yardımcı olacaktır. Ayrıca bol su tüketimi ile vücudun hidrasyon seviyesi mutlaka korunmalıdır.  
  4. Stres Yönetiminde Duygusal, Zihinsel Stratejiler: Zihinsel stratejiler arasında, durumları farklı açılardan değerlendirebilme,   tehdit edici unsurları yeniden çerçeveleme, sorunun kaynağını belirleyen, eylem planı oluşturan problem çözme stratejileri işe yaramaktadır. Ayrıca anı yaşamaya çalışmak, düşünce farkındalığı,  mükemmeliyetçilikten kaçınma, kendi sınırlarının farkında olma, duygusal farkındalık,  duyguları paylaşma adımları da bu süreçte önemlidir. Kendimize gerektiğinde daha anlayışlı bir tutum sergilemek,  kendi kendimizi sakinleştirme yollarını öğrenmek,  negatif duyguları yönetebilmek, kendimizi ödüllendirebilmek,  rahatlamak için meditasyon ve nefes egzersizlerini yapmak katkı sağlayacaktır.
  5. Klinik Psikologların Stres Yönetimindeki Fonksiyonu

Klinik Psikologlar, kişilerin duyguları hakkında farkındalık geliştirmeleri, stres yaratan kök nedenlere odaklanmak, yanlış otomatik düşünce ve davranışlardan kişiyi korumak,  duygu düzenleme becerileri kazandırmak için çalışmaktırlar. Ancak bunun yanında,  bireysel farklılıklara uygun planlamalar ile yaşam tarzı ve ihtiyaçları belirleyerek, kişideki zayıf yönlerin güçlendirilmesi,  kendine güven ve öz yeterliliğin arttırılması, özellikle stres toleransının geliştirilmesi konularına da ayrıca odaklanıyoruz. Terapide önceliğimiz kişiyi anlamak, sonrasında ise profesyonel yardım gerektiren durumları tespit etmek ve çözüme ulaştırmaktır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Eskişehir Şehir Hastanesi, Tüm Bloklarıyla Akredite Olan ‘İlk Şehir Hastanesi’ Oldu

uluslararası düzeyde ISQua (The International Society for Quality in Healthcare) ve ulusal düzeyde TÜSKA (Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü) çerçevesinde belirlenen standart ve hedefleri karşılayarak Türkiye’deki tüm blokları ile akredite olan “İlk Şehir Hastanesi” unvanını elde etti.

Akfen İnşaat tarafından Kamu-Özel İşbirliği (PPP) modeliyle hayata geçirilen ve 2018 yılında faaliyete geçen Eskişehir Şehir Hastanesi, uluslararası düzeyde ISQua (The International Society for Quality in Healthcare) ve ulusal düzeyde TÜSKA (Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü) çerçevesinde belirlenen standart ve hedefleri karşılayarak Türkiye’deki tüm blokları ile akredite olan “İlk Şehir Hastanesi” unvanını elde etti. Eskişehir Şehir Hastanesi, sağlık hizmetlerini ulusal ve uluslararası kalite standartlarına uygun sunma kararlılığı ile yürüttüğü bu çalışmalar sonucunda akreditasyon belgesi alarak başarısını tescillemiş oldu.

“TÜM HİZMETLERİN AYNI ANDA SUNULDUĞU

 İLK AKREDİTE EDİLEN HASTANEMİZ”

 

Kapasitesi bu kadar yüksek bir hastanenin akredite olmasının büyük bir başarı olduğunu ifade eden TÜSKA Başkanı Prof. Dr. Figen Çizmeci Şenel, Eskişehir Şehir Hastanesi’nin öncü çalışmalar ortaya koyduğunu belirtti. Şenel, “TÜSKA tarafından akredite edilen 17’nci hastane, Eskişehir Şehir Hastanemiz oldu. Ancak bu hastanemiz tüm hizmetlerin aynı anda sunulduğu ilk akredite edilen hastanemiz. Türkiye’de bin 566 hastanemiz var, bu hastanelerin sadece 17 tanesi şu ana kadar akredite oldu. Bu oranı görerek aslında ne kadar büyük bir başarıya imza attığımızı hem çalışanlar olarak hem yöneticiler hem de il olarak tekrar aslında ortaya koymuş oluyoruz. Bu boyutta bir hastanenin 17’inci hastane olması çok önemli bir başarı. Bin 150 yatak sayısı ve 3 bin 755 çalışanla hizmet verdiğini, görüyoruz. Hakikaten aslında birkaç hastanenin birleşiminden, belki de daha fazla sayıda hastanenin birleşiminden oluşan bir rakam. O açıdan bu başarıyı özellikle takdir ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

 

Eskişehir Şehir Hastanesi İşletme Müdürü Yalçın Temel, Türkiye’deki tüm blokları ile akredite olan ilk şehir hastanesi unvanından dolayı gurur duyduklarını belirterek “Tüm blokları ile akredite olan hastanemizde ekip ruhu ile hareket edilerek başarı elde edilmiştir. Tüm disiplinlerde koordinasyon ve iş birliği ile Akfen ailesinin destek ve yardımları sonucunda ulaşılmıştır.” ifadelerine yer verdi.

 DÜNYA STANDARTLARINDA HİZMET KALİTESİ

 Ağırlıklı olarak proje finansmanı ile hayata geçirilen 1150 yataklı Eskişehir Şehir Hastanesi 2018 yılında hizmete girdi. 333 bin metrekarelik alan üzerinde yükselen hastane, 254 polikliniği ve sahip olduğu dünya standartlarındaki ileri teknoloji medikal ekipmanları ile bölgesinin sayılı hastaneleri arasında konumunu koruyor. Hastanede onkoloji ve kardiyovasküler cerrahi bölümleri haricinde yüksek güvenlikli bölümü ile adli ve psikiyatri gibi özel güvenlik isteyen sağlık durumlarıyla ilgili ihtiyacı karşılamasıyla özel bir yere de sahip. Bunun yanı sıra 1790 hizmet personeli ile en yüksek standartlarda hasta memnuniyetini karşılıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Şubatta günler sanatla uzayacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) şubat ayını birbirinden farklı etkinliklerle karşılıyor. Bu yıl 28 gün sürecek şubat, adeta sanatla uzayacak; ay boyunca çok sayıda konser, sergi, yarışma ve atölye İzmirlilere unutulmaz anlar yaşatacak. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde ise İzmir Devlet Senfoni Orkestrası özel bir konser düzenleyecek.

İzmirli sanatseverlerin adresi şubat ayında da AASSM olacak. 28 gün boyunca farklı kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak merkez, İzmirlileri konser, sergi, yarışma ve atölyelerle buluşturacak. Fatih Erkoç, Musa Eroğlu, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Olten Filarmoni Orkestrası gibi önemli konserlerin yanı sıra Ulusal Genç Solist Yarışması Üniversite Kategorisi Finali, Ulusal Genç Solist Yarışması Genç Profesyonel Kategorisi Finali ve Ödül Töreni, Gündüz Öğüt ile Anlatılmayan Öyküler Yazma Atölyesi ile çok sayıda sergi sanatseverleri çağırıyor.

Etkinlikler, konser ve atölye ile başlıyor

Kültür sanat etkinlikleri, 7 Şubat’ta İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Konseri ile başlayacak. Büyük Salon’da saat 20.00’de yapılacak konserin bilet satışı biletinial.com üzerinden gerçekleştiriliyor. AASSM, Gündüz Öğüt ile Anlatılmayan Öyküler Yazma Atölyesi’ne şubat ayında da ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Keman sanatçısı ve yazar Öğüt’ün atölyesine katılan İzmirliler, eğlenceli bir yazarlık yolculuğuna çıkarken, müzik ve edebiyatın birbirini besleyen ortak yönleri, katılımcılara yeni ufuklar açıyor. 12-19-26 Şubat tarihlerinde yapılacak atölye, Müzik Kütüphanesi’nde saat 19.30’da başlayacak. Atölye hakkında aassm.org.tr adresi üzerinden bilgi edinilebiliyor. Atölye, mayıs ayı da dahil olmak üzere 4 ay boyunca İzmirlilerle buluşmaya devam edecek.

Sevgililer Günü ve Fatih Erkoç konserleri

14 Şubat Sevgililer Günü, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Sevgililer Günü Konseri ile renklenecek. Bu özel gecede verilecek konser, Büyük Salon’da saat 20.00’de olacak. Bilet satışları ise biletinial.com üzerinden yapılıyor. 15 Şubat günü ise pop ve caz müziğin önemli isimlerinden Fatih Erkoç, AASSM’de sevenleri ile buluşacak. Fatih Erkoç, Büyük Salon’da saat 20.00’de sahne alacak. Bilet satışları ise biletix.com ve bubilet.com.tr üzerinden yapılıyor. 17 Şubat’ta AASSM/ODA Trio Emerant Bach’a Saygı/Hommage A Bach Oda Müziği Konseri var. Konser, J. S. Bach’ın eserleri ve Bach’ın müziğinden etkilenen bestecilerin Bach’a ithaf edilmiş eserlerinden oluşuyor. Küçük Salon’da saat 20.00’de düzenlenecek konserin bilet satış ve bilgisi için kultursanat.izmir.bel.tr, aassm.org.tr ve izmir.art adresleri ziyaret edilebiliyor. 19 Şubat günü, Olten Filarmoni Orkestrası Büyük Salon’da saat 20.30’da sahne alacak. Bilet satışları bilet.oltensanat.com üzerinden yapılıyor.

Musa Eroğlu konseri ve yarışma ödül töreni

21 Şubat günü AASSM’de İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Konseri düzenlenecek. Büyük Salon’da saat 20.00’de yapılacak konserin bilet satışı biletinial.com üzerinden gerçekleştiriliyor. 22 Şubat’ta ise Ulusal Genç Solist Yarışması Üniversite Kategorisi Finali var. Küçük Salon’da saat 19.00’da yapılacak final programı ücretsiz olacak. AASSM, 22 Şubat günü önemli bir ismi daha ağırlayacak. Halk müziği sanatçısı Musa Eroğlu, Büyük Salon’da saat 20.00’de sahneye çıkacak. Bilet satışları ise bubilet.com.tr adresi üzerinden yapılıyor. 23 Şubat günü Ulusal Genç Solist Yarışması Genç Profesyonel Kategorisi Finali ve Ödül Töreni düzenlenecek. Büyük Salon’da saat 19.00’da yapılacak final programı ve ödül töreni ücretsiz olacak. 24 Şubat günü ise

Rüya Taner Piyano Resitali “Asya’nın Tatlı Suları” sahnelenecek. Küçük Salon’da saat 20.00’de yapılacak resitalin bilet satış ve bilgisi için kultursanat.izmir.bel.tr, aassm.org.tr ve izmir.art adresleri ziyaret edilebiliyor.

Türkiye-Almanya Dostluk Konseri 

24 Şubat günü Olten Filarmoni Orkestrası Konseri “Kemal ile Latife Danslı Anlatım”, Büyük Salon’da saat 20.30’da gerçekleştirilecek. Bilet satışları ise bilet.oltensanat.com üzerinden yapılıyor. 25 Şubat’ta İzmir Müzik Akademisi Popüler Müzik Korosu & 1978 The Band Konseri düzenlenecek. Büyük Salon’da saat 20.00’de yapılacak konserin bilgisi için izmamuzikyapim.com adresi ziyaret edilebiliyor. 28 Şubat’ta ise İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Türkiye-Almanya Dostluk Konseri sahnelenecek. Büyük Salon’da saat 20.00’de düzenlenecek konserin bilet satışı biletinial.com üzerinden yapılıyor.

AASSM’de pek çok sergi var

AASSM, yine birçok sergiye ev sahipliği yapacak. 6 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında “Pano Karelerin Işığı” Fotoğraf Sergisi Üst Kat Galeriler bölümünde, 10 Ocak-16 Şubat tarihleri arasında  “Dağdan Doğadan” Ertuğrul Tugay Fotoğraf Sergisi Giriş Kat Galeriler bölümünde, 4-23 Şubat tarihleri arasında “Tuvaldeki Mısralar 3” Necati Sayer Yağız Resim Sergisi Üst Kat Batı Galeri bölümünde, 6-27 Şubat tarihleri arasında Şeref Bigalı’yı Anma ve Saygı Sergisi Alt Kat Galeri bölümünde, 24 Şubat-30 Mart tarihleri arasında  “Sadece Sevgi Yaratır” Mira Licen Sergisi Giriş Kat Galeriler bölümünde ve 27 Şubat-5 Mart tarihleri arasında Wabi Sabi Japon Sanat Sergisi Üst Kat Batı Galeri bölümünde ücretsiz olacak. 20. Yıla Özel Geçmişten Bugüne Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri Sergisi de 11 Şubat-16 Mart tarihleri arasında hafta içi 10.00-17.00 saatleri arasında, hafta sonu 11.00-18.00 saatleri arasında Üst Galeri bölümünde meraklılarını bekliyor. Serginin açılışı ise 11 Şubat günü saat 15.30’da yapılacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dayanışma Noktaları çocukları sinema ve tiyatroyla buluşturdu

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “yerinde hizmet” anlayışıyla kentin farklı mahallelerinde kurduğu Dayanışma Noktaları, yarıyıl tatilinde çocukları sinema ve tiyatroyla buluşturdu. İlkokul ve ortaokul öğrencileri, aileleriyle 5. Çocuk Filmleri Şenliği kapsamında Tembeller Ailesi adlı animasyon filmini ve Kendini Arayan Zürafa adlı kukla tiyatrosunu izleyerek keyifli anlar yaşadı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal hizmet çalışmalarını mahallelere taşıdığı Dayanışma Noktaları, bu kez yarıyıl tatilinde öğrenci ve ailelerine yönelik etkinliklerle öne çıktı. Kent genelinde bulunan Dayanışma Noktalarından hizmet alan ilkokul ve ortaokul öğrencileri, aileleriyle birlikte sinema ve tiyatro izledi. Yaklaşık 200 öğrenci ve velinin Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı tarafından 15 ilçede düzenlenen 5. Çocuk Filmleri Şenliği’ne katılması sağlandı. Tania Vincent ve Ricard Cussó yönetmenliğindeki 2024 yapımı  Tembeller Ailesi adlı animasyon, Türkçe dublajlı olarak ekrana yansıtıldı. Çocuklar ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın sevilen eseri “Kendini Arayan Zürafa” adlı kukla tiyatrosunu da izleme fırsatı buldu. Kukla tiyatrosu, çocukların hayal dünyasına renk katarken, onlara farklı bakış açıları kazandırdı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyük Kediler Kuşağı’ndan ‘Jaguar Sahili’ 2 Şubat Pazar Günü 20.00’de National Geographic WILD Ekranlarında!

Uzak bir sahil şeridinde, bir deniz kaplumbağası ile bir jaguarın birbirlerinin hayatta kalması için farkında olmadan kurdukları ittifak ile bir yırtıcı koruyucuya dönüşmelerini konu alan Büyük Kediler Kuşağı’ndan “Jaguar Sahili”, 2 Şubat Pazar günü saat 20.00’de National Geographic WILD ekranlarına geliyor.

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, vahşi yaşamın gözler önüne serildiği kaliteli yapımları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic WILD kanalını 

D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Enerjisa Enerji, Türkiye’nin gücünü güneşten sağlıyor

Kamu ve özel sektör işletmelerine uyguladığı çevreci iş modelleri ile karbon ayak izini azaltan Enerjisa Enerji, 86 bin haneye enerji verebilecek GES projeleriyle sektörüne liderlik ediyor.  

Enerjisa Enerji, 2018 yılından bu yana yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği uygulamalarını bir çatı altında birleştirdiği ‘İşimin Enerjisi’ projeleri ile güneş enerjisinden enerji verimliliği uygulamalarına, rüzgâr enerjisinden kojenerasyona geniş bir yelpazedeki uçtan uca çözümlerini, kamu kurumları ve özel sektör işletmelerinin hizmetine sunuyor.

 

Enerjisa Enerji’nin Enerji Performans Sözleşmesi (EPS) modeli sayesinde işletmeler yeşil dönüşümleri için finansman bulmak zorunda kalmıyor, insan kaynağı ayırmıyor ve performans takibi yapmıyor. Profesyonel ekiplerinin fizibilite çalışmalarını gerçekleştirmesinden sonra tüm izin ve kurulum süreçlerini üstlendiği, sözleşme süresi boyunca performans takibi ile bakım ve onarım hizmeti vermeyi de sürdürdüğü bu projelerin verimli bir şekilde çalışmasını taahhüt ediyor.

 

Gücünü güneşten alan 86 bin hane 

Enerjisa Enerji, tecrübesi ve finansman gücünün de katkısıyla Müşteri Çözümleri alanında Türkiye’de lider enerji şirketi olmayı sürdürüyor. Sözleşmesi imzalanan ve 2024 yılında tamamlanarak devreye alınan GES projeleriyle birlikte, İşimin Enerjisi ilk gününden bu yana toplamda 102,4 MWp kurulu güce ulaşmış olacak. Yıllık yaklaşık 152 bin MWh elektrik üretimine denk gelen bu kurulu güç, 86 bin hanenin yıllık enerji tüketimine eşdeğer durumda. Fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişin insan sağlığı ve gezegen üzerindeki olumlu etkilerinin altını çizen Enerjisa Enerji, yılda 95 bin ton karbon salımının havayı kirletmesine de engel oluyor.

 

Türkiye’nin geleceği yenilenebilir enerjide

Türkiye’nin ve Birleşmiş Milletler’in karbon sıfır yolculuğunda en büyük katkıyı yenilenebilir enerji yatırımları sunacak. G20 ülkeleri arasında yenilenebilir enerjide 7. sırayı alan Türkiye, potansiyelini daha verimli kullanabilmek için 2030’a kadar yatırımlarını hızlandırıyor.

 

Enerjisa Enerji gibi Türkiye’nin hedeflerine katkı sunmaya çalışan özel sektör oyuncularının yatırımları sayesinde 2000 yılında toplam elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı yüzde 25 iken şimdi yüzde 50 seviyesine yaklaşmış durumda.

 

“Türkiye’nin enerji dönüşümünde itici güç olmaya devam edeceğiz”

Türkiye’nin cari açık problemine çözüm olacak pozitif ayrışmanın ilk şartının yenilenebilir enerjide rekabet gücünü artırması gerekliliği olduğunun altını çizen Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar, “Türkiye, toplam enerji üretiminde yenilenebilir enerjinin payını, sadece iklim krizine çare olmak motivasyonu ile büyütmüyor. Son 23 yılda 950 milyar doları enerji ithalatına harcayan Türkiye’nin, dış ticaret açığına çözüm üretmesi, toplam cari açığın 1,5 katına ulaşmış bu problemin çözülmesi gerekiyor. Ne kıymetli ki çeşitli uluslararası zirvelerde de teyit edildiği üzere Türkiye’nin yenilenebilir enerji tarafında net taahhütleri ve hedefleri var. Yenilenebilir enerji 2035 Yol Haritası’nın bakanlığımız tarafından ilanından sonra, yatırımları daha net bir şekilde konuşur olduk. Bugünü dörde katlamak ve 120 bin megavatlık bir toplam kurulu güce sahip olabilmek için Türkiye’nin her yıl en az 7 bin 500- 8 bin megavat kurulu gücü devreye alması gerekiyor.  Rekabet gücümüzü en çok etkileyen negatif faktörü, içinde bulunduğumuz coğrafyanın güneş ve rüzgâr enerjisinden yararlanma konusundaki avantajıyla tersine çevirebilirsek, Türkiye net pozitif ayrışan bir ülke olabilecek. Nitelikli istihdam ve yeşil büyüme üzerinden kaliteli ve sürdürülebilir bir büyüme fırsatını da yakalamış olacağız. Biz Enerjisa Enerji olarak sorumluluğumuzun farkındayız ve Türkiye’nin enerji dönüşümünde itici güç olmayı sürdüreceğiz. 2025 yılında da İşimin Enerjisi yatırımlarına hız kazandırarak şebeke altyapı yatırımlarında olduğu gibi yenilenebilir enerji yatırımlarında da ayrışacak, ‘herkes için daha iyi bir gelecek’ adına sürdürülebilir çevresel, ekonomik ve sosyal bir fayda yaratacağız. Bizlerle iş ortağı olan ve bu dönüşüme destek veren tüm kamu ve özel sektör müşterilerimize teşekkür ederim” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir’den “Ustalara Saygı” konseri

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 1 Şubat Cumartesi akşamı (yarın) Kocaeli Kongre Merkezi’nde “Ustalara Saygı ‘Metin Özülkü” konseri düzenliyor. Tüm vatandaşların davetli olduğu konser saat 20.00’de başlayacak.

 

UNUTULMAZ ŞARKILAR

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 1 Şubat Cumartesi akşamı (yarın) “Ustalara Saygı ‘Metin Özülkü” isimli konser etkinliği düzenliyor. Kocaeli Kongre Merkezi’ndeki ücretsiz konser saat 20.00’de başlayacak. Büyükşehir Belediyesi Oda Orkestrası şefi Engin Şen moderatörlüğündeki konserde, sanatçı Metin Özülkü ile müzikli sohbet programı gerçekleştirilecek. Sohbet aralarında Özülkü; Barış Manço, Cem Karaca, Özkan Uğur ve Kayahan şarkılarını seslendirecek. Konserin müzik yönetmenliğini Alkın Toy yapacak.

 

BARIŞ MANÇO UNUTULMADI

Büyükşehir tarafından gerçekleştirilecek konserde unutulmaz sanatçı Barış Manço’ya da ayrı bir parantez açılacak. Şarkıları ve sevilen karakteri ile Türk halkının yüreğinde özel bir yeri olan ve 1 Şubat 1999 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat ederek sevenlerini derinden üzen sanatçının ölüm yıldönümünün de konser gününe denk gelmesi nedeni ile konserde Barış Manço için özel bir bölüm sunulacak. Sanatçı Metin Özülkü’nin genç bir konservatuvar öğrencisi iken Barış Manço ile tanışmasını ve kendisiyle sokakta müzik yaptığı günleri de anlatacağı bu güzel ve anlamlı konsere tüm vatandaşlar katılabilecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Burnum Hep Tıkalı Diyorsanız Dikkat!

Günlük yaşamın koşuşturmacasında çoğu kişinin önemsemediği hatta adeta kanıksadığı kronik burun tıkanıklığı hemen her yaşta karşımıza çıkan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir sorun. Ancak çok daha fazlası var! Acıbadem Fulya Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları (KBB) Uzmanı Dr. Esin Özlem Atmış “Ülkemizde yaklaşık her 3 kişiden birinde burun tıkanıklığı izlenmektedir. Alerjik rinite bağlı burun tıkanıklığı yüzde 10-30 arasındadır. Ancak bu sorunu kesinlikle hafife almamalı, mutlaka KBB uzmanına başvurulmalı ve tedavi olunmalıdır. Çünkü burun tıkanıklığı kısa dönemde yaşam kalitesini olumsuz etkilerken, uzun yıllar süren tıkanıklıklar akciğer ve kalp hastalıklarına hatta kalp krizine,  uyku bozuklukları ve çocuklarda ortodontik diş bozuklukları gibi ciddi hastalıklara neden olabilmektedir” diyor. KBB Uzmanı Dr. Esin Özlem Atmış burun tıkanıklığına yol açan etkenleri ve alınabilecek önlemleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

Hayati sonuçlar doğurabiliyor!

Sürekli yorgun hissediyor, dikkatinizi toplayamıyor, ağzınız kuruyor, sık sık başınız ağrıyor ya da uyku bozukluğu yaşıyorsanız bu ve benzeri sorunlarınızın burun tıkanıklığından da kaynaklanabileceğini bilmenizde fayda var. Günümüzde hemen her yaşta karşılaşılan kronik burun tıkanıklığı günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde olumsuz etkilerken, çocuklarda gelişme geriliği, dikkat dağınıklığı ve hiperaktiviteye de neden olabiliyor. Hastaların çoğunun burun tıkanıklığı sorununu önemsemediklerini hatta kanıksadıklarını, oysa tedavi edilmediğinde hayati riske dahi yol açabildiğini belirten Acıbadem Fulya Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları (KBB) Uzmanı Dr. Esin Özlem Atmış “Burun tıkanıklığı nedeniyle solunum ağız yoluyla gerçekleştiğinden bu da diş ve diş eti hastalıklarını tetiklemektedir. Ayrıca akciğer filtrelenmiş hava alamayacağından dolayı astım ve alerjik bronşit gibi akciğer hastalıkları gelişebilir. Burun nefesinin sağlıklı şekilde yapılamaması kalp ve akciğerleri de basınç altına soktuğundan yüksek tansiyon riski oluşturmaktadır. Uyku apnesinin nedenleri arasında da başı çeken burun tıkanıklığı, geceleri uykuda solunumun durmasına ve kalp krizine varan ciddi tehlikelere yol açmaktadır” diyor. 

Burun tıkanıklığına yol açan etkenler!

 

Burun tıkanıklığına yol açabilen etkenleri; üst solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit, alerjik reaksiyonlar, burun eğriliği (Septum Deviasyonu), burun eti şişliği (Konka Hipertrofisi), geniz eti (Adenoid Vejatasyon) ve hormonal değişiklikler olarak sıralayan Dr. Esin Özlem Atmış, tedavinin, tıkanıklığa yol açan sebep veya sebeplere göre değiştiğini vurguluyor. KBB Uzmanı Dr. Atmış şöyle konuşuyor: “Burun tıkanıklığı olan hastanın öncelikle KBB hekimi tarafından muayene edilmesi ve tıkanıklığın nedeninin anlaşılması gerekir. Solunum yolu enfeksiyonu,  alerjik rinit veya hormonal durumlarda öncelikle medikal tedaviler tercih edilirken; burun eğriliği, burun etinde büyüme, geniz eti büyümesi ve burun polipleri gibi hastalıklarda cerrahi tedaviler ön plana çıkmaktadır. Özellikle burun eti büyümesinde cerrahi yöntemler radyofrekans uygulamaları ve lazer ile burun eti küçültülmesi tercih edilebilir. Oldukça kolay uygulanan, güvenli ve etkin yöntemlerdendir. Kanser şüphesi olan bir hastada ise öncelikle çeşitli görüntülemelerin yapılması, takiben biyopsi alınması ve sonrasında çıkan sonuca göre tedavinin düzenlenmesi gerekir.” 

Burun tıkanıklığına iyi gelebilen yöntemler

Burun tıkanıklığı olan bir kişinin doktor önermediği sürece, arkadaş çevresi ya da internetten öğrendikleriyle burun spreyi kullanmaması gerektiğini vurgulayan KBB Uzmanı Dr. Atmış, gelişigüzel kullanılan burun spreylerinin uzun vadede burun dokularını bozarak ciddi tehlikelere neden olabileceğini söylüyor. Dr. Atmış, buna karşın burun tıkanıklığına iyi gelen bazı basit ama etkili yöntemleri şöyle sıralıyor; bulunulan ortamın çok kuru olmaması için nemin sağlanması, açık havada burundan derin nefes almak, deniz suyu veya okyanus suyu olarak adlandırılan ve tuzlu su içeren spreylerle burun yıkaması yapılması. Eğer evde hazırlanacak ise; 1 bardak suya 1 çay kaşığı tuz ve 1 çay kaşığı karbonat eklenip aşırıya kaçmadan uygulanabilir. Ayrıca burun sıvılarının akışkanlığını artırmak için mutlaka gün içerisinde 2 litre su tüketmek gerekiyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Depremin yaralarını müzik ve dayanışma ile sarıyorlar

Nilüfer Çocuk ve Gençlik Korosu’yla birlikte, 1 Şubat akşamı Nazım Hikmet Kültürevi’nde sahne alacak olan Hatay ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen çocuk ve gençlik koroları verecekleri konser öncesi Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ile buluştu. Müziğin köprü olduğu 3 kentin çocuk ve gençlerinin buluşmasında, dayanışma mesajı verildi. 

 

6 Şubat depreminin 2’nci yıldönümü yaklaşırken, bazı öğrencilerini de kaybeden Hatay’daki Antakya Polifonik Korolar Derneği (APKORD) Çocuk Korosu ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) Ada Işığı Çocuk Korosu ve Ada Işığı Gençlik Vokal Topluluğu; Nilüfer Çocuk ve Gençlik Korosu’yla birlikte, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’i ziyaret etti. 

1 Şubat akşamı Nazım Hikmet Kültürevi’nde sahne alacak olan koroların, Nilüfer Belediyesi Halk Evi’ndeki buluşmasında çocuklar, gençler, veliler ve koroların şef ve yardımcıları da yer aldı. 

Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir yaptığı konuşmada, belediye olarak gençlerin ve çocukların öncelikleri arasında yer aldığını ve buna uygun projeleri hayata geçirdiklerini söyledi. 6 Şubat depremlerinde bir felaketin yaşandığını belirten Başkan Şadi Özdemir, “Bu kadar gencimizin, oradaki yaşanan felaketten sonra hala müzik yapıyor olması çok önemli. Müzik, aslında ruhun gıdası. Tabii ki eğitimi de hiçbir zaman da ihmal etmemek lazım. Çocukların başarıya giden yolunun yüzde 50’si çalışmaksa, diğer yüzde 50 için sosyal bir insan olmak önemli. Müzikle, sporla, sanatla, sosyal projelerle ilgilenen kişiler olmak başarının önemli bir kriteri” diye konuştu. 

Deprem zamanında Hatay’a giderek yaşananlara tanıklık ettiğini anlatan Başkan Şadi Özdemir, “Oradaki acıları gördük. Yaşanan acıları sizin gibi olmasa da biliyorum. Yardım etmeye çalıştık. Nilüfer Belediyesi Samandağ’da konteyner kent, aşevi kurdu. Nilüfer, o dönemde dayanışmanın güzel örneğini sergiledi. Dileğimiz bir daha o günler yaşanmasın. Biz sadece güzel anlar için bir araya gelelim. Hepiniz kentimize hoş geldiniz” dedi. 

 

“ÇOCUKLAR KAYNAŞIYOR”

Ada Işığı Çocuk Korosu ve Gençlik Vokal Topluluğu Şefi Erkan Dağlı, Gazimağusa ile kardeş kent olan Nilüfer’de olmaktan çok mutlu olduklarını dile getirdi. Geçtiğimiz aylarda KKTC’de ‘Korolar Buluşuyor’ temasıyla 3 koro olarak sahne aldıklarını söyleyen Dağlı, “Şimdi de Nilüfer’de sahneye çıkacağız. Hatay, Gazimağusa ve Bursa’daki korolar ile buluşmamızda, çocuklar ve aileleri kaynaşarak bir dostluk köprüsü kuruyor” dedi. 

 

“YAŞAMA TUTUNMAMIZI SAĞLADI”

APKORD Çocuk Korosu Şefi Sezgin Suna da, depremin ardından çok şeyin değiştiğini belirtti. Suna, “Her şeyden önce koromuzdan 3 çocuğumuzu yitirdik. Yetişkin koromuzdan 2 koristimizi kaybettik. Koca bir şehir yok oldu. Çocuklarımız da Türkiye’nin birçok yerine dağıldı. Online çalışmalar ve tatillerdeki kamplarla, koroyu bir araya getirdik ve tekrar el ele tutuşarak şarkı söylemeye devam ettik. Bu hem bize çok iyi geldi, hem de tekrar yaşama tutunmamızı sağladı. Çocukların da beraber olması, birbirleriyle özlem gidermesi, müziğin birleştirici ruhunu daha somutlaştırdı” diye konuştu. 

Şef Suna, çocukların kentin dışına çıkarak bu tür faaliyetlere katılmasının çok değerli olduğunu ifade ederek, “Bu tür organizasyonlara, davetler almamız bizim için çok önem arz ediyor. Nilüfer Belediyesi’ne bu anlamda, organizasyondaki emeğinden dolayı teşekkür ediyorum. Çünkü çocukların, beraber olabilmesi için manevi bir güç sağlıyor ve onları inanılmaz mutlu ediyor. Bu verilebilecek en büyük ödül diye düşünüyorum. O yüzden sizlere teşekkür ediyorum” dedi. 

Nilüfer Çocuk Korosu ve Nilüfer Gençlik Korosu Şefi Suat Şahin de, Başkan Şadi Özdemir’e organizasyona desteklerinden dolayı teşekkür etti.

 

“DEPREMDEN SONRA MÜZİĞE SARILDIM”

Yaklaşık 10 yıldır koro çalışmalarında yer alan APKORD Korosu’nun genç üyesi Umut Alkan, depremin yaralarını müzikle sarmaya çalıştıklarını söyledi. Konservatuvarda hoca olmayı hayal ettiğini belirten Alkan, “Depremden sonra müziğe daha sıkı sarıldık. Farklı şehirlerde konserler veriyoruz ve bu da önemli bir deneyim” dedi. 

APKORD Çocuk Korosu’nun bir diğer üyesi Beren Güzelyüz de müzik sayesinde insanlarla tanıştıklarını, sosyalleştiklerini söyledi. 

Buluşmada, iki koronun şefi; kentlerini anlatan hediyelerini Başkan Şadi Özdemir’e verdiler.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

2024 yılında Akbank’tan Türk ekonomisine 1 trilyon 728 milyar TL kredi desteği

Akbank’ın 2024 yılı finansal performansı üzerine açıklamada bulunan Genel Müdür Kaan Gür, “2024 yılında küresel ekonomik faaliyet dirençli seyrini korurken, enflasyondaki düşüş gelişmiş ülkelerde faiz indirimlerini beraberinde getirdi.

Türkiye’de ise bankacılık sektörü sıkı para politikasının getirdiği fonlama maliyet artışı ve makro ihtiyati tedbirler neticesinde kârlılık açısından zorlu bir yıl geçirse de ekonomideki dengesizliklerin giderilebilmesi ve risklerin azaltılabilmesi için atılan adımlar öngörülebilirliği artırdı. Akbank da bu süreçte Türk ekonomisini desteklemeye devam etti.”

 

“2024 yılında güçlü sermayemizle ekonomimize 1 trilyon 728 milyar TL kredi desteği sağladık”

Gür, açıklamalarına şöyle devam etti, “2024 yılında ekonomimize sağladığımız kredi desteğini 1 trilyon 376 milyar TL’si nakdi olmak üzere toplam 1 trilyon 728 milyar TL seviyesine çıkardık. Toplam mevduatımız 1 trilyon 633 milyar TL’ye, aktiflerimiz ise 2 trilyon 653 milyar TL’ye ulaştı. Yüzde 20,2 düzeyinde gerçekleşen güçlü konsolide sermaye yeterlilik oranımızla, reel sektörün büyümesine ve gelişmesine destek olmayı sürdürdük. Bankamız bu yıl 9 milyar 490 milyon TL vergi karşılığı ayırarak 42 milyar 362 milyon TL konsolide net kâr elde etti. Başarılı performansları için çalışma arkadaşlarıma ve bizlere duydukları güven için başta müşterilerimiz olmak üzere tüm paydaşlarımıza teşekkür ederim.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı