Aylık arşivler: Ocak 2025

Çocukların kafa travması geçirme riski daha fazla!

Özellikle açık hava aktiviteleri ve trafik kazaları nedeniyle kafa travmaları görülme oranının arttığına dikkat çeken Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, “Travma sonrası devam eden veya giderek şiddetlenen baş ağrısı, bilinç kaybı, bulantı ve kusma, dengesizlik ve görme sorunları beyin travması şüphesini artırır.” dedi. Kafa travması şüphesi olan durumlarda hastanın hareket ettirilmemesi ve acil yardım ekiplerine haber verilmesinin hayati önem taşıdığını vurgu yapan Op. Dr. İdris Avcı, çocukların mutlaka koruyucu kask kullanması ve güvenli oyun alanlarının tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, kafa travmaları hakkında bilgi verdi.

Kafa travmaları ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir!

Kafa travmalarının, başa alınan darbe, düşme veya çarpma sonucu beynin zarar görmesi durumu olduğunu ifade eden Op. Dr. İdris Avcı, “Bu kısa veya uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açabilir.” dedi. 

Özellikle açık hava aktivitelerinin beyin travması riskini artırdığına dikkat çeken Op. Dr. İdris Avcı, “Dalış, denize veya havuza atlama gibi su sporlarında, kafa üstü atlama sırasında boyun veya baş yaralanmaları yaşanabilir. Sığ suya atlama, ciddi beyin ve omurilik yaralanmalarına neden olabilir. Dağcılık, bisiklet, kaykay gibi aktiviteler, denge kaybı sonucu kafa travması riski taşır. Özellikle koruyucu ekipman kullanılmadığında, beyin travması riski ciddi boyutlara ulaşır. Trafik kazaları nedeniyle de kafa yaralanmalarının görülme oranını artırır. Uzun yol seyahatlerinde emniyet kemeri kullanımı ve çocukların doğru şekilde taşınması bu riski azaltmak için önemlidir.” şeklinde konuştu.

Bu belirtilere dikkat!

Baş bölgesine alınan bir darbenin ardından bazı belirtilerin beyin travması şüphesine yol açabileceğini aktaran Op. Dr. İdris Avcı, beyin travmasına işaret eden belirtileri şöyle sıraladı:

“Travma sonrası devam eden veya giderek şiddetlenen baş ağrısı, beyin kanaması gibi ciddi bir durumu işaret edebilir. Kısa veya uzun süreli bilinç kaybı, bulantı ve kusma, kişinin normalden farklı davranışlar sergilemesi kişinin yürüyüş dengesinde sorun yaşaması veya bulanık görme gibi belirtiler yaşaması, beyin travması şüphesini artırır.”

Hastayı hareket ettirmemek ve sağlık ekiplerine haber vermek önemli…

Kafa travması şüphesi olan durumlarda hızlı müdahalenin hayati önem taşıdığına vurgu yapan Op. Dr. İdris Avcı, “Kaza sonrası ilk olarak hastanın baş ve boyun hareketleri en aza indirilmeli ve boyun stabil bir pozisyonda tutulmalı. Omurilik yaralanması şüphesi varsa hasta asla hareket ettirilmemeli.” uyarısında bulundu.

Bilinç kaybı, şiddetli baş ağrısı veya kusma gibi belirtilerin bulunması durumunda hemen 112 gibi acil yardım ekiplerinin aranması gerektiğini ifade eden Op. Dr. İdris Avcı, “Kafada şişlik veya morluk varsa, sağlık ekipleri gelene kadar bölgeye soğuk kompres uygulanabilir. Bu, şişliği azaltır ve ağrıyı hafifletir. Yine sağlık ekipleri beklenirken bilinci açık olan hasta sırt üstü yatırılmalı ve rahat bir pozisyonda kalması sağlanmalı. Kusma ihtimaline karşı hastanın başı yana çevrilebilir.” açıklamasını yaptı.

Çocuklarda kafa travması riski da yüksek

Çocukların yetişkinlere kıyasla daha yüksek beyin travması riski taşıdığının altını çizen Op. Dr. İdris Avcı, “Çocuklar düşme, çarpma ve hareketli oyunlar sırasında baş yaralanmalarına daha açıktır ve kafa kemikleri tam olarak gelişmediği için daha ciddi sonuçlarla karşılaşabilirler.” dedi.

Küçük çocukların, denge ve koordinasyonlarının tam anlamıyla gelişmemiş olduğunu dile getiren Op. Dr. İdris Avcı, bu nedenle ailelerin dikkatli olması gerektiğini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:

“Bisiklet, kaykay, paten gibi aktivitelerde çocukların mutlaka koruyucu kask kullanması gerekir. Kask, başa gelen darbeyi emerek beyin travması riskini önemli ölçüde azaltır. Çocukların oynadığı alanların güvenli olduğundan emin olunmalı. Sert zeminde oyun oynayan çocuklar, düşme sonucu ciddi kafa yaralanmalarına maruz kalabilir. Yumuşak yüzeyli oyun alanları tercih edilmeli. Evde veya dışarıda yüksek yerlerde oynayan çocuklar gözetim altında tutulmalı ve merdivenler, balkon gibi alanlarda güvenlik önlemleri alınmalı.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Vücuttaki toksik yükün sağlığa etkileri neler?

Modern yaşamın getirdiği toksinler, vücudumuzda birikerek sağlığımızı tehdit ediyor. Vücuttaki toksik yükün, kişinin vücudunda birikmiş zararlı kimyasallar, toksinler ve ağır metallerin genel miktarını ifade ettiğini kaydeden uzmanlar, vücudun toksinleri genellikle karaciğer, böbrekler, ter bezleri ve bağırsaklar gibi organlar aracılığıyla atmaya çalıştığını ancak, fazla miktarda toksin biriktiğinde veya vücut bu toksinleri yeterince etkili bir şekilde atamadığında, toksik yükün artarak sağlık üzerinde olumsuz etkiler oluşturabildiğini söylüyor.

Detoks yapmanın en iyi yolunun, sağlıklı beslenip mevsiminde ve doğal besinleri tüketmek, yeterli su içmek ve fiziksel aktiviteyi arttırmak olduğunu dile getiren Beslenme uzmanı Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Tıbbi bir sorun olmadığı sürece vücut kendi detoksunu yapar. Sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıklarının, uzun vadede detoks diyetlerinin sunduğu hızlı düzeltmelerden çok daha değerli olduğu unutulmamalıdır.” dedi. 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, vücuttaki toksik yük ve sağlık üzerine etkilerini değerlendirdi.

Toksik yük nedir?

Vücuttaki toksik yükün, kişinin vücudunda birikmiş zararlı kimyasallar, toksinler ve ağır metallerin genel miktarını ifade ettiğini kaydeden Beslenme Uzm. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Vücut, toksinleri genellikle karaciğer, böbrekler, ter bezleri ve bağırsaklar gibi organlar aracılığıyla atmaya çalışır. Ancak, fazla miktarda toksin biriktiğinde veya vücut bu toksinleri yeterince etkili bir şekilde atamadığında, toksik yük artar ve sağlık üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir. Toksik yükün birikmesi, farklı organ sistemlerinde işlevsel bozukluklara, bağışıklık sistemi zayıflamasına, inflamasyona ve kronik hastalıklara yol açabilir.” dedi.

Kirleticiler hava, su veya besin yoluyla vücuda alınarak toksik yük artıyor

Günlük yaşamda en sık maruz kalınan toksin kaynaklarının, çevresel faktörlerden beslenmeye, stres düzeylerinden alışkanlıklara kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını ifade eden Hatunoğlu, “Çevresel faktörler, özellikle hava, su ve toprak kirliliği gibi doğal çevremizdeki kirleticilerle başlar ve hava yoluyla solunduğunda ya da su ve besin yoluyla vücuda alındığında zaman içinde toksik yükü artırabilir. Ayrıca günlük olarak kullanılan plastiklerdeki BPA’lar, kozmetik ürünlerdeki parabenler ve şampuanlardaki sentetik maddeler vücuda doğrudan zararlı etki yapabilen maddelerdir.” diye konuştu.

İşlenmiş gıdalar ve kronik stres de toksik yükü etkiliyor

 

Beslenmenin, toksinlere maruz kalmanın en yaygın ve sürekli yolu olarak karşımıza çıktığını dile getiren Beslenme Uzm. Hatice Nurseda Hatunoğlu, şöyle devam etti:

“İşlenmiş ürünler, şekerler ve katkı maddeleri vücudun detoksifikasyon sistemini zorlayarak vücutta birikmelerine yol açabilir. Ayrıca bazı besin kaynaklarında bulunan ağır metaller ile pestisit kalıntılarına uzun süre maruz kalmak ve düzenli olarak sigara ve alkol tüketimi de vücutta toksik yükün artmasına sebep olabilir. Kronik stres, vücutta inflamasyonu arttırabilir ve bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Stresin getirdiği bu değişiklikler, aynı zamanda toksinlerin vücutta daha uzun süre kalmasına ve atılmalarının engellenmesine neden olabilir. Ayrıca, uyku düzensizlikleri ve fiziksel hareketsizlik de toksinlerin atılmasını zorlaştırır; vücut, yeterince dinlenmediğinde ve hareket etmediğinde, ter yoluyla toksin atımı azalır.”

Toksik yükün doğurduğu zararlar neler? 

Vücutta biriken toksik yük uzun dönemde bağışıklık sistemi sorunları, hormon düzensizlikleri, karaciğer hasarı, kardiyovasküler ve nörolojik sorunlara neden olabileceğini anlatan Hatunoğlu, “Bu nedenle bu riskleri azaltabilmek için antioksidandan zengin beslenme modeline uymak, bol su tüketmek, düzenli egzersiz yapmak, stres yönetimi ve uyku düzenine dikkat etmek oldukça önemlidir.” dedi.

Detoks diyetleri ve kürleri ne kadar etkili? 

Sağlıklı bir bireyin vücudunun doğal detoksifikasyon sistemlerinin (karaciğer, böbrekler, bağırsaklar) toksinleri etkili bir şekilde attığını dile getiren Hatunoğlu, şunları söyledi:

“Detoks diyetlerinin çoğu, kısa vadeli ağırlık kaybı ve sindirim düzenini iyileştirme gibi sonuçlar oluşturabilir, ancak bu etkiler genellikle sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve kalori kısıtlamasından kaynaklanır. Ayrıca, bu tür diyetlerin uzun vadede sağlık üzerindeki etkileri ve güvenliği konusunda yeterli bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Detoks yapmanın en iyi yolu, sağlıklı beslenip mevsiminde ve doğal besinleri tüketmek, yeterli su içmek ve fiziksel aktiviteyi arttırmaktır. Tıbbi bir sorun olmadığı sürece vücut kendi detoksunu yapar. Sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıklarının, uzun vadede detoks diyetlerinin sunduğu hızlı düzeltmelerden çok daha değerli olduğu unutulmamalıdır.”

Ne gibi önlemler alınmalı…

Toksin maruziyetini azaltmak için neler yapılması gerektiği konusuna da değinen Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, şeklinde sözlerini tamamladı:

“Toksin maruziyetini azaltmak için doğal temizlik malzemeleri kullanıp kimyasal kullanımını azaltmak, plastik kullanımını azaltmak, hava kalitesine dikkat etmek, pestisit ve katkı maddesi içeren besinlerin tüketimini azaltmak ve temiz su içmeye özen göstermek oldukça etkili yöntemlerdir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Emekli promosyonları için mart ayına dikkat! 2025 emekli promosyonları ne kadar olacak?

2025 yılının ocak-temmuz dönemi için emeklilere yapılan maaş zammı sonrasında, emekli promosyonlarına yapılacak artışlar da gündeme geldi.

ENUYGUN Finans İş Geliştirme Müdürü Erkam Adıyaman, SGK ve bankalar arasında yapılacak yeni protokol kapsamında, mart ayında belirlenecek emekli promosyonu ve bankaların promosyon kampanyaları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

 

Ocak ayında emekli maaşlarına yapılan zammın ardından, emekli maaşlarını 3 yıl boyunca aynı bankadan almayı taahhüt edenler için promosyon tutarları da güncellenecek. 2024 yılında emekli maaşlarını taşıyanlara sunulan banka promosyonları, kamu bankalarında 8 bin TL ile 12 bin TL arasında değişirken, özel bankalarda ise 21 bin TL’ye kadar emekli promosyonu kampanyaları bulunuyor. 2025 yılında, promosyon tutarlarının yeni anlaşmalarla birlikte kamu bankalarında 12 bin TL ile 18 bin TL arasında olması bekleniyor. Özel bankalarda ise her yıl olduğu gibi bu yıl da artış göstermesi ve yaklaşık yüzde 50 oranında artması öngörülüyor.

 

Emeklilerin beklediği promosyon rakamları, bankalar arasında başlayacak yarışla şekillenerek mart ayında belli olacak. Henüz devam eden bir maaş promosyon anlaşması olan kişiler cayma bedelini ödeyerek yeni bir promosyon anlaşması da yapabiliyor. 

 

Banka değişikliği için mart ayı kritik 

 

Enuygunfinans.com İş Geliştirme Müdürü Erkam Adıyaman, 2024 yılında SGK ile 19 banka arasında yapılan promosyon anlaşmasının güncelleneceğini ve yeni protokolle birlikte mart ayında promosyon tutarlarının artmasının beklendiğini belirtti. 2025 emeklilik promosyonlarıyla ilgili olarak ise şu değerlendirmede bulundu: “Emeklilerin heyecanla beklediği promosyon rakamları, bankalar arasında başlayacak rekabetle şekillenecek. Emeklilerin bu süreçte acele etmemesi ve en yüksek teklifleri değerlendirebilmek için SGK’nın protokolünü beklemesi gerekiyor. Kamu bankalarının öncülük edeceği promosyon kampanyalarının, mart ayında duyurulması planlanıyor. Ayrıca, emekliler Enuygunfinans aracılığıyla en yüksek emekli promosyonu veren bankaları inceleyerek kolayca başvuru yapabilir.”

 

Adıyaman, promosyon ödemesinden maaşlarını aynı bankadan almayı taahhüt eden ve 3 yıl süreyle bu taahhüde bağlı kalan emeklilerin faydalanabildiğini belirtti. Mevcut promosyon anlaşmasını iptal ederek yeni bir bankayla çalışmak isteyen emeklilerin ise erken iptal durumunda geri ödeme yapmaları gerektiğini hatırlattı.

 

Promosyon talebi nasıl yapılıyor? 

Promosyon talebi banka şubelerinden, internet bankacılığından, mobil bankacılıktan veya ATM’lerden yapılabiliyor.

 

Daha yüksek promosyon ödemesi yapan bankaya geçme şartları neler? 

 

Emekliler, promosyon tutarının düşük olduğunu düşünüyorsa daha yüksek ödeme yapan bir bankaya maaşlarını taşıyabiliyor. Ancak bu işlemi gerçekleştirebilmek için, aylık maaşı karşılığında kredi kullanılmamış olması (kredili mevduat hesabı olup da kullanılmayanlar ile kredi kartı hariç), mevcut bankaya promosyonla ilgili taahhütname, virman, takas veya mahsup talimatı verilmemiş olması, bankadan daha önce promosyon ödemesi alınmamış ya da alınmışsa üzerinden üç yıl geçmiş olması ve bankacılık işlemlerini etkileyen herhangi bir sorunun bulunmaması gerekiyor. Mevcut promosyon anlaşmasını iptal ederek yeni bir bankaya geçmek isteyen emekliler ise erken iptal durumunda kalan süreye göre promosyon tutarını iade ederek maaşlarını istedikleri bankaya taşıyabiliyor. Örneğin, 3 yıl için anlaşarak 12 bin  TL emekli promosyonu alan bir kişinin 1 yıl sonra bankadan ayrılmak isterse, kalan 2 yıl için aldığı promosyonun iadesini yapması gerekir. Bu durumda, bankaya 8 bin TL geri ödemek zorundadır. Adıyaman, bankaların şartlarının değişebileceğini ve en güncel bilgiye ulaşmak için doğrudan bankalarla iletişime geçilmesi gerektiğini belirtti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Fed faizleri sabit bıraktı, dün 101.400’e kadar gerileyen Bitcoin sabah saatlerinde 105.000 doların üzerine çıktı

Bitcoin 105.183 dolar, Ethereum 3.192 dolar seviyesinden işlem görüyor. Kripto para piyasasının toplam değeri 3,5 trilyon dolar. Bitcoin’in piyasa değeri 2,08 trilyon dolar, Ethereum’un piyasa değeri 384 milyar dolar. Dün, spot Bitcoin ETF’lerine 120,4 milyon dolarlık giriş gerçekleşirken, spot Ether ETF’lerinde 14,2 milyon dolarlık çıkış gerçekleşti. CoinTR Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan bültende kripto para sektöründeki önemli gelişmeler ele alınıyor.

Fed ‘yüksek enflasyon’ nedeniyle faizleri sabit tuttu

ABD Merkez Bankası (Fed), beklentilere paralel olarak faiz oranlarını %4,25-%4,50 aralığında sabit tuttu. FOMC açıklamasında, ekonomik büyümenin güçlü seyrettiği, işsizlik oranının düşük seviyelerde istikrarlı kaldığı ve enflasyonun hala yüksek olduğu vurgulandı. Fed, gelecekteki faiz politikalarını ekonomik verileri yakından izleyerek şekillendireceğini belirtti. Bitcoin, bu karar sonrası ılımlı bir yükseliş göstererek %0,5 arttı ancak Ethereum ve Solana gibi büyük altcoinler yaklaşık %1 değer kaybetti. Toplam kripto piyasası değeri ise %2 düşüş yaşadı. Bitcoin, 100.000 dolar seviyesinin üzerinde tutunarak piyasa sağlığı açısından kritik bir eşikte bulunuyor. Uzmanlar, yıl içinde iki veya daha fazla faiz indiriminin Bitcoin’in 110.000 doları aşmasına ve 125.000-150.000 dolar seviyelerini test etmesine yardımcı olabileceğini öngörüyor. Standard Chartered’ın analistlerine göre kurumsal yatırımcıların etkisiyle Bitcoin yıl sonuna kadar 200.000 dolara, Ethereum ise 10.000 dolara ulaşabilir.

SEC, Canary Litecoin ETF kararı için bir adım daha yaklaştı, kamuoyunun görüşlerini talep etti

SEC, Canary Litecoin ETF başvurusu hakkında kamuoyunun görüşlerini almaya başladı. Nasdaq, 16 Ocak’ta spot Litecoin ETF’si için 19b-4 formunu sundu ve SEC, başvuruyu Federal Kayıt’ta yayımlanmasının ardından 21 gün içinde yorumları kabul edeceğini duyurdu. Bloomberg analisti Eric Balchunas, bu başvurunun şimdiye kadar en ileri aşamaya ulaşan altcoin ETF süreci olduğunu belirtti. SEC’nin yeni liderliği, önceki Başkan Gary Gensler’in kripto karşıtı tutumundan farklı olarak, daha ılımlı bir yaklaşım sergiliyor. SEC, 2024 yılında Bitcoin ve Ethereum ETF’lerini onaylamıştı. Şimdi ise Solana ve XRP gibi altcoin tabanlı ETF’ler ve hatta Trump ve Melania Trump’ın adını taşıyan memecoin’ler için kaldıraçlı ETF’ler de gündemde. Analistler, SEC’in Litecoin ETF başvurusunu hızla mı onaylayacağı yoksa tam 240 günlük süreci mi bekleyeceğinin belirsiz olduğunu ifade ediyor.

Teksas Vali Yardımcısı, 2025 için öncelikli yasa tasarısı olarak ‘Bitcoin Rezervi’ni duyurdu

Teksas Vali Yardımcısı Dan Patrick, 2025 yasama önceliklerini açıkladı ve bunlar arasında eyaletinBitcoin rezervi oluşturmasını öngören teklif de yer aldı. Teksas da Arizona ve Utah gibi en az beş eyaletin kripto rezervleri oluşturma çalışmaları yürüttüğü ABD’deki eyaletler arasına katıldı. Eyalet Senatörü Charles Schwertner, 16 Ocak’ta sunduğu teklifte, bir Teksas Bitcoin rezervinin eyaleti dijital ekonominin öncüsü haline getireceğini ve ekonomik özgürlüğü güvence altına alacağını belirtti. Daha önce Aralık 2024’te Temsilciler Meclisi Üyesi Giovanni Capriglione de benzer bir yasa tasarısı sunmuştu. Teklif, vergilerin ve harçların Bitcoin ile ödenmesini ve bu gelirlerin rezervin oluşturulmasında kullanılmasını öngörüyor.

Tesla, yeni muhasebe kuralını kullanarak 4. çeyrekte 600 milyon dolarlık Bitcoin kazancı bildirdi.

Tesla, 2024’ün dördüncü çeyreğinde Bitcoin varlıklarından 600 milyon dolar kâr elde etti. Bu kazanç, şirketlerin kripto varlıklarını bilanço defterlerine piyasa değerleri üzerinden kaydetmelerine izin veren yeni muhasebe kuralları sayesinde gerçekleşti. Tesla’nın raporuna göre şirketin Bitcoin varlıkları 1 milyar doları aşarken, toplam BTC rezervi 9.720 BTC seviyesine ulaştı. Yeni Finansal Muhasebe Standartları Kurulu (FASB) kuralları, şirketlerin dijital varlıklarının piyasa değerini doğrudan bilançolarına yansıtmasına olanak tanıyor. Önceden, kripto varlıklarının değeri düştüğünde bilanço zarar yazıyordu ancak değer artışları satış gerçekleşene kadar yansıtılamıyordu. Bu değişiklikle Tesla, dördüncü çeyrekte 2,3 milyar dolar GAAP geliri bildirdi. Ancak şirketin toplam geliri 25,71 milyar dolarla Wall Street tahminlerinin altında kaldı. Ayrıca, hisse başına kazanç beklentisi 0,76 dolar iken, Tesla 0,73 dolar açıkladı.

 

Teknik Analiz

BTCUSDT

Bitcoin, 101.371 dolar seviyesinden aldığı destekle güçlü bir toparlanma göstererek 105.618 dolara kadar yükseldi. Teknik analiz hazırlanırken fiyat 105.348 dolar seviyesinde işlem gören Bitcoin, yükselişi devam ettirebilmesi için 106.000 dolar seviyesinin üzerinde kalıcı bir hareket yapması gerekmektedir. Bu seviye hacimli bir şekilde aşılırsa fiyatın önce 107.000 dolara, ardından 109.596 dolara kadar yükselme potansiyeli bulunuyor. 109.596 dolar seviyesinin üzerinde kalıcılık sağlanması halinde ise Bitcoin’in 110.000 – 115.000 dolar aralığını hedeflemesi mümkün olabilir. Ancak Bitcoin, 106.000 dolar seviyesini aşamaz ve satış baskısıyla karşılaşırsa, 104.081 dolara doğru bir geri çekilme yaşanabilir. Bu seviyede tutunamaması durumunda 101.000 dolara kadar bir düşüş ihtimali gündeme gelebilir. 101.000 dolar desteğinin kaybedilmesi halinde ise satış baskısının artmasıyla fiyat 99.600 dolara kadar gerileyebilir.

 

ETHUSDT

Ethereum, 3.055 dolar seviyesinden aldığı destekle toparlanarak 3.214 dolara kadar yükseldi. Teknik analiz hazırlanırken fiyat 3.187 dolar seviyesinde işlem gören Ethereum, 3.158 dolar seviyesinde tutunamaması halinde, 3.000 dolara kadar geri çekilmesi beklenebilir. Bu seviyenin de kaybedilmesi durumunda, düşüş ivme kazanarak 2.920 dolara kadar devam edebilir. Öte yandan, Ethereum 3.158 dolar seviyesini koruyarak yukarı yönlü bir hareket başlatabilirse 3.217 dolara doğru bir yükseliş gerçekleşebilir. Bu bölgenin hacimli bir şekilde aşılması yükselişi hızlandırarak fiyatı 3.350 dolar seviyesine taşıyabilir. Eğer Ethereum 3.350 dolar seviyesinde güç kaybetmez ve bu direnci aşarsa, yükseliş 3.503 dolara kadar sürebilir.

 

SOLUSD

Solana, 222 dolar seviyesinden aldığı destekle güçlü bir ivme yakalayarak 242 dolara kadar yükseldi. Teknik analiz hazırlanırken 240 dolar seviyelerinde işlem gören Solana’nın, 242 dolar direncini aşması halinde, fiyatın 246 dolara kadar yükselmesi beklenebilir. Bu seviyede hacimli bir kırılım gerçekleşirse, yükseliş ivme kazanarak 264 dolar seviyesine kadar devam edebilir. Ancak, 240 dolar seviyelerinde güç kaybeder ve satış baskısı artarsa, Solana’nın 229 dolara doğru bir geri çekilme yaşama riski bulunuyor. Bu destek seviyesinde tutunamaması halinde, düşüş derinleşerek 221 dolar seviyesine kadar devam edebilir.

 

Öne Çıkan Altcoinler:

Onyxcoin (XCN): Fiyatı $0,03648 son 24 saatte %25,83 ve 7 günde %193,48 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $1.123.244.994

Hyperliquid (HYPE): Fiyatı $26,08 son 24 saatte %13,51 ve 7 günde %13,73 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $8.710.645.031

Ondo (ONDO): Fiyatı $1,58 son 24 saatte %12,43 ve 7 günde %23,57 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $4.980.155.694

Raydium (RAY): Fiyatı $7,26 son 24 saatte %10,99 yükseliş ve 7 günde %4,90 düşüş gösterdi. Piyasa değeri $2.112.429.172

 

Yasal Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan ve hiçbir şekilde yönlendirici nitelikte olmayan içerik, yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Ulaşmış olduğunuz bu rapor kapsamındaki gerek sözel gerekse de görsel kripto para bilgileri, ulaşılabilen ilk kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil ve surette olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derelenmiştir. CoinTR, her an hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu kripto para bilgilerini değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Genel anlamda bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olan işbu rapor kapsamındaki bilgilerde, CoinTR hiçbir şekil ve surette herhangi bir taahhüdünü içermediğinden, bu bilgilere istinaden her türlü özel ve/veya tüzel kişiler tarafından alınacak kararlar, varılacak sonuçlar ve oluşabilecek her türlü riskler bizatihi bu kişilere ait olacaktır. Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin gerek doğrudan gerek dolaylı olarak uğrayacağı maddi ve/veya manevi zararı, kâr mahrumiyeti, velhasıl her ne nam altında olursa olsun uğrayabileceği zararlardan hiçbir şekil ve surette CoinTR sorumlu tutulamayacaktır.

 

CoinTR Hakkında

2022 yılında İstanbul merkezli hizmet vermeye başlayan CoinTR borsası,kamu ve özel sektörde finans alanında görev almış yönetim kadrosu ve global borsalarda çalışmış deneyimli ürün, pazarlama  alanında uzman ekip üyeleri ile Türkiye’nin lider borsası olmak için çalışmalarını sürdürmektedir. SPK’nın Kripto Varlık Sağlayıcı Listesi’nde yer alan CoinTR, mevzuatlara uygun hareket etmekte olup,  lisans sürecini titizlikle yürütmektedir. CoinTR, VakıfBank ve Ziraat Bankası ile entegre çalışmaktadır.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çocukluk Çağı Kanserleri Nasıl Fark Edilir?

Çocuklarda kanser erişkinlere oranla 100 kat daha az görülür. Türkiye’de ve dünyada her 1 milyon çocuktan 110-150’sinde kansere rastlanıyor.

Çocuk çağı kanserlerine dikkat çeken Liv Hospital Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, tüm kanserlerin sadece yüzde 2-4’ünün çocuklarda görüldüğünü belirterek, “Her yıl 1 milyon çocuktan 110-150’sinde kanser gelişiyor. Çocukluk çağı kanserleri en sık ilk 5 yaşta ve 10-15 yaş döneminde ortaya çıkıyor.

Tedavi başarısının yüksek olması ve çocukların önündeki beklenen yaşam süresinin uzunluğu, erken tanı ve tedavinin önemini ortaya koyuyor. Gelişmiş ülkelerde çocuklar arasında en sık ölüm nedenlerinde 2’nci sırada olan kanserler, ülkemizde enfeksiyonlar, kazalar, kalp hastalıklarından sonra 4’üncü sırada yer alıyor. Nüfusumuzun yüzde 26,3’ü 0-14 yaş arasında bulunuyor. Ülke nüfusumuzu 84 milyon olarak kabul edersek 21 milyon çocuk için yıllık beklenen yeni kanserli çocuk olgu sayısı 2 bin 500 ile 3 bin arasındadır” dedi.   

Çocukluk çağı kanserlerinde lösemi başı çekiyor

Türkiye’de ve dünyada çocukluk çağında görülen kanserlerin yüzde 30’unu lösemi oluşturuyor. Ülkemizde ikinci sırada lenf bezi kanserleri (Hodgkin ve Hodgkin-dışı lenfoma) yer alıyor. Bunları sırasıyla sinir sistemi tümörleri, nöroblastoma, Wilms tümörü ve yumuşak doku sarkomaları (rabdomiyosarkoma) izliyor. Kemik, deri, göz ve karaciğer tümörleri ise çocuklarda daha nadirdir. Çocukluk çağında tümörlerin çoğu embriyonel kaynaklı, erişkin kanserlerinin çoğu ise karsinomlardır. Genetik nedenler, erişkin kanserlerinden çok daha sık saptanıyor. Ailevi yatkınlık, doğumsal hastalıklar, doğumsal anomaliler, gen bozuklukları, immün yetmezlikler ve nörofibromatozis gibi genetik hastalıklar kansere yatkınlık yaratıyor. 

İyileşme oranları yüzde 5’ten 80’e çıktı

Çocuk kanserlerinin özelliklerinden biri, çok hızlı çoğalan ve büyüyen kanserler olmalarıdır. Hızlı büyüdükleri için de ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisine (radyoterapi) duyarlı oluyorlar. Çocuk kanserlerinde genellikle cerrahi, ışın ve ilaç tedavileri birlikte kullanılıyor. Işın geç yan etkileri fazla olduğu için giderek çocukluk çağı kanser tedavilerinde daha az sıklıkla ve azalan doz ve süreler ile yer alıyor. Genellikle tedavinin kesilmesinden sonra 5 yıl geçmiş ve kanser tekrarlamamışsa hasta tamamen kür olmuş deniliyor. 1960’lı yıllarda yüzde 5’i iyileşen çocukluk çağı lösemilerinin günümüzde yüzde 75-80’i şifa buluyor.

Hangi belirtilerde çocukluk çağı kanserlerinden şüphelenilmeli?

  • Çocukta beze, kansızlık, karın şişliği, herhangi bir dokuda anormal bir büyüme fark edildiğinde derhal hekime başvurmalı ve nedeni araştırılmalıdır.
  • Hastada solukluk, deride nokta kanamalar veya morluklar, halsizlik, yorgunluk, kemik ağrısı gibi belirtiler varsa; dalağı ve karaciğeri, bezeleri büyümüşse akla öncelikle lösemi gelmelidir. Bu durumda hemen bir kan tetkiki ve kesin tanı için gerekiyorsa kemik iliği tetkiki yapılır. Lenf bezi büyümelerine ateş, gece terlemeleri, halsizlik, kilo kaybı, kaşıntı gibi belirtiler eşlik ediyorsa, Hodgkin hastalığı düşünülmelidir. Tanıya, lenf bezinden biyopsi yapılarak gidilir.
  • Küçük çocuklarda ağrısız bir karın kitlesi, deri altında küçük şişlikler (nodül), öksürük veya ateş, solukluk, gözlerin tek veya çift taraflı öne fırlaması ve göz çevresinde morluk gibi belirtiler, kemik ağrıları varsa “nöroblastoma” adı verilen böbreküstü bezinden veya sempatik sinir sisteminden kaynaklanan bir tümör akla gelir. Tanıya biyopsi veya kemik iliği tetkiki, tümör belirteçleri (NSE testi) ile gidilir.
  • Ağrısız karın kitlesi veya nadiren karın ağrısı ve karında şişlik, idrarda kan, gözün renkli tabakası irisin yokluğu gibi belirtiler küçük bir çocukta böbrek tümörünü (Wilms tümörü) düşündürmelidir. Tanı, görüntüleme yöntemleri (MR veya BT) ve biyopsi ile konur.
  • Karaciğer bölgesinde şişlik, sarılık, bulantı, kusma, kilo kaybı gibi belirtiler ise karaciğer tümörünü akla getirmelidir. Bu durumda kanda alfa-fetoprotein (ALP) denen tümör belirteci yükselmiş olarak saptanacaktır. Tanı biyopsi ile konur.

Tedavide farklı yöntemler uygulanıyor

Çocuk kanserlerinde cerrahi yöntemler genellikle tümör kaynaklandığı organ içinde sınırlı ise tümörün çıkarılması şeklindedir. Ancak tümör çıkarılamayacak büyüklükte ise veya başka dokulara yayılma yapmış ise (metastaz) bu durumda tümörden biyopsi almakla yetinilir ve öncelikle kemoterapi uygulanarak tümör ve/veya metastazları bu yol ile yok edilmeye çalışılır. Tümör küçülüp, metastazlar kaybolduktan sonra tümör kalıntısı cerrahi olarak çıkarılabilir. 

Kemoterapi, belirli aralıklarla kemoterapi ilaçlarının ağız veya damar yolu ile verilmesiyle yapılır. Lösemi tedavisi sırasında ilaçlar beyin-omurilik sıvısı içine de verilebilir; buna “intratekal tedavi” denir.

Kemoterapi süreleri, uygulanan tedavi şemalarına göre farklılıklar gösterir. 2-3 günden 7-8 güne değişen sürelerde, blok halinde genellikle 21-28 günde bir ilaçların birlikte kullanımı söz konusudur. Kemoterapinin süresi genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında değişir.

Kemoterapide kullanılan ilaçların bazı yan etkileri olur ancak bu etkilerin çoğu geçicidir ve birtakım ilaçlarla başarılı bir şekilde önlenebilir. Kemoterapi döneminde çocuk oldukça halsiz olur, ayrıca bulantı, kusma, kemik ağrıları görülebilir. Kemoterapinin dıştan fark edilen en belirgin yan etkisi ise saçların dökülmesidir. Tedavileri biter bitmez saçlar hemen çıkmaya başlar. 

Kemoterapinin bir etkisi olarak enfeksiyon riski arttığından bu dönemde hijyen çok önem kazanır. Genellikle okul çağı çocukların bir süreliğine okuldan uzak kalmasında yarar vardır. 

Radyoterapi ise tümörün bulunduğu alana doğrudan ışın verilmesi şeklinde uygulanan tedavi şeklidir. Radyoterapi çocuklarda mümkün olduğu kadar az kullanılır, özellikle büyüyen vücutlarda gelişme bozukluklarına yol açabileceğinden zorunlu durumlar dışında ilk tercih edilen tedavi değildir. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Sağlıklı bir İzmir” konuşulacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından düzenlenen “Nasıl Bir İzmir” panel serisi devam ediyor. İzmir’in geleceğini şekillendirecek İzmir Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi’nin hazırlanmasına girdi oluşturacak serinin  “Sağlıklı Bir İzmir” başlıklı yedinci paneli, 1 Şubat Cumartesi günü İzQ İnovasyon Merkezi’nde yapılacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından düzenlenen ve İzmir’in geleceğini şekillendirecek İzmir Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi’nin hazırlanmasına girdi oluşturacak “Nasıl Bir İzmir” panel serisi devam ediyor. Serinin, “Sağlıklı Bir İzmir” başlıklı yedinci paneli, 1 Şubat Cumartesi günü İzQ İnovasyon Merkezi’nde yapılacak.

“Sağlıklı Bir İzmir” temasıyla kurgulanan yedinci panelde; İzmir’de yerel yönetimlerin kapasitelerini geliştirmek, bilgi paylaşımını artırmak, kentsel iyilik halinin inşasına rehberlik etmek amacıyla, tüm canlılar için sağlıklı bir kent yaratabilmenin şifreleri ele alınacak. Veteriner Hekim Adnan Serven, Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver ve Uzman Doktor Mevhibe Tümüklü’nün konuşmacı olarak katılacağı panel, saat 11.00’de başlayacak.

Panel serisi, 15 Şubat’ta sona erecek

İZPA Vizyon 2074 Strateji Ofisi yürütücülüğünde düzenlenen ve Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen panel serisi, İzmir’in ekonomik, ekolojik ve toplumsal geleceğine dair derinlemesine bir tartışma zemini sunmayı hedefliyor.

Toplam sekiz panelden oluşan Kent Konuşmaları serisi, İZPA ofislerinin çalışma alanlarını tamamlayacak şekilde tasarlandı. Panellerin her biri, İzmir’in öncelikli sorunlarına ve geleceğe dair fırsatlarına odaklanacak şekilde planlandı. Serinin her paneli, İZPA’nın YouTube kanalından erişime açılarak geniş bir izleyici kitlesine ulaşıyor. Seri; 15 Şubat 2025 tarihinde İzmir’de Birlikte Yaşamak başlığıyla düzenlenecek panel ile sona erecek.

“Nasıl Bir İzmir” panel serisi daha önce “İzmir’in 2074 Vizyonu” , “Gıda ve Tarım”, “Körfez ve Havzalar”, “Kent İçin Müşterek Veri”, “Bölgesel Kalkınma ve Kentsel İnovasyon” ve “Tasarım Kenti ve Kentin Tasarımı”  başlıklarıyla yapılmıştı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rahim Ağzı Kanserine Yol Açan HPV, İdrar Örneğiyle Kolayca Saptanıyor

Kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen rahim ağzı kanseri, erken tanıyla büyük ölçüde önlenebilir bir hastalık. Erken tanı içinse kadınların jinekolojik muayene sırasında alınan servikal sürüntü örneğinin incelenmesi gerekiyor. Acıbadem Üniversitesi Teknoloji Merkezi’nde geliştirilen yeni yöntemle servikal sürüntü yerine idrardan HPV testi yapılabiliyor. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ödülü alan bu yeni yöntemin pratikliği sayesinde HPV testi yaptırma oranının artacağı öngörülüyor. 

 

 

Rahim ağzı kanseri, jinekolojik kanserler arasında ilk sırada görülen kanser türüdür. Bu kanserlerin yüzde 99.7’sinin nedeni ise HPV.   Sık ve yaygın görülen Human Papilloma Virüs’ün (HPV) bazı tiplerinin yol açtığı rahim ağzı kanserleri, araştırmalara göre her 2 dakikada bir kadının hayatını kaybetmesine neden oluyor. Oysa rahim ağzı kanserine yol açan HPV’nin erken tanısı olanaklı. Yılda bir kez yaptırılan jinekolojik muayene sırasında alınan servikal sürüntü örneğinden HPV-DNA test incelemesiyle saptanabiliyor. Ancak kadınların jinekolojik muayenelerini düzenli yaptırma oranının düşük olması, bu testlerin de yapılma oranını düşürüyor. Dolayısıyla rahim ağzı kanserine yol açan virüslerin erken tanılanmaması, rahim ağzı kanserinin oluşmasına ve ilerlemesine neden oluyor. İşte bu gerçekten yola çıkarak servikal sürüntü yerine idrar örneğinin incelenmesini sağlayan yeni bir yöntem, HPV testini çok daha pratik ve kolay hale getiriyor. Yeni test yönteminin rahim ağzı kanserinin erken tanı oranının artmasına katkıda bulunacağı düşünülüyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özge Can ve araştırma ekibi tarafından geliştirilen bu yeni yöntem, gerek bireysel gerekse toplu HPV tarama testlerinin kolayca yapılmasına olanak sağlıyor. Yeni geliştirilen idrardan HPV testi Acıbadem Hastaneleri’nde uygulanıyor. 

 

TÜBA ödüllü yöntem

Rahim ağzı kanseri ile mücadelede önemli bir dönüm noktası olan idrar örneğiyle HPV testi yapılabilen yeni yöntem, Acıbadem Üniversitesi Teknoloji Merkezi’nde Bio-T firması tarafından geliştirildi. MyMagiCon adlı teknolojik yöntem, biyolojik sıvıları konsantre ederek yüksek duyarlılıkla test edebiliyor. Covid-19 pandemisi sırasında ağızdan alınan sürüntü yerine dünyada ilk kez, ağız çalkalama suyundan Covid-19 testi yapabildiklerini söyleyen Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “Corona testi için insanları rahatsız eden burundan boğaza kadar sokulan bir çubuk ile alınan sürüntü yerine, bir yudum suyun ağızda çalkalanması sonucunda alınan örneğin incelenmesiyle testi kolaylaştırdık. Aynı mantıkla şimdi servikal sürüntü yerine idrarı yoğunlaştırarak HPV testini gerçekleştirebiliyoruz” diyor. Geleneksel servikal sürüntü testleriyle kıyaslanabilir sonuçlar elde edilen yeni yöntem, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ödülü aldı. Sahip olduğu CE kalite belgesiyle Avrupa kalite standartlarına da uygun. 

 

Yeni HPV testiyle toplu tarama yapmak daha kolay 

Kadınların birçoğunun, servikal sürüntü yöntemiyle yapılan geleneksel testlerin rahatsızlık verebileceği düşüncesiyle bu taramaları geciktirdiklerine dikkat çeken Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “2017 yılında üniversitemizde çalışmalarına başladığımız ve geliştirdiğimiz bu yeni yöntem sayesinde tarama sürecini kolaylaştırmak olanaklı hale geldi. Bu teknolojik yöntemin en önemli avantajı, HPV testinin, idrar incelemesi gibi rahatlıkla yapılabilir hale gelmiş olması. Bu test, kadınların düzenli sağlık taramalarına erişimini de kolaylaştırıyor” diyor. 

“Cinsel hayatı aktif olan 25-65 yaş arasındaki kadınların, düzenli olarak 2-3 yılda bir HPV testi yaptırmaları öneriliyor. HPV, bulaştıktan yaklaşık 7 yıl sonra kansere dönüşebiliyor ve bu sürede erken tanı kritik bir rol oynuyor” diye belirten Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, bu testin Dünya Sağlık Örgütü’nün tarama önerileriyle de uyumlu olduğunu ifade ediyor. 

 

Evde yapılabilecek HPV testi de geliştirilecek 

Jinekolojik muayenenin zahmetli bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “Tarama yapmak istediğimiz grubun yaklaşık yüzde 80’i doktora gitmiyor. Ancak idrar testi sayesinde daha geniş kitlelere ulaşabileceğiz. Ayrıca bu yöntem erkekler için de geçerli, çünkü cinsel yolla bulaşan HPV erkeklerde de ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor” şeklinde sözlerini sürdürüyor. 

Gelecekte evde uygulanabilecek testler üzerinde çalıştıklarını da belirten Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “Bu yöntemin yalnızca HPV değil, birçok hastalığın idrardan tanısını kolaylaştıracağını öngörüyoruz” diyor. 

 

Acıbadem Hastanelerinde yaptırılabiliyor

İdrardan HPV Testi, Türkiye’de bir ilk olarak Acıbadem Hastaneleri’nde uygulanıyor. Randevu alınarak veya doğrudan laboratuvara başvurarak HPV testi yaptırmak isteyenler herhangi bir muayeneye gerek duymadan testlerini yaptırabiliyorlar. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Halk arasında ‘Atom’ olarak bilinen ‘Sarı Serum’ a dikkat!

Kış aylarının gelmesiyle birlikte özellikle üst solunum yolları enfeksiyonuna yakalananların tercih ettiği Sarı Serum’la ilgili bilinmesi gerekenleri Liv Hospital Vadistanbul Aile Hekimi Uzm. Dr. Didem Altay Gazi anlattı.

Gazi, “Sarı serum herkese uygulanmaz. Mutlaka öncesinde bir doktor muayenesi yapılmalı, muayene sonucunda doktorunuz uygun görürse acil servis ya da acil müdahale yapabilecek klinik ortamlarında uygulanmalıdır” dedi.

      

Atom yada kokteyl adıyla da bilinen bir ilaç karışımı. Özellikle kış aylarında sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonları, soğuk algınlıkları, grip gibi enfeksiyonları iyileşmeyi hızlandırdığı düşünülen bir ilaç karışımıdır. İçindeki B vitaminleri ve C vitamini nedeniyle enerjiyi arttırır ve bağışıklığı kuvvetlendirir, ağrı kesici ve ateş düşürücülerle semptomları azaltır. Bakteriyal enfeksiyon olduğu düşünüldüğünde antibiyotikler , mide bulantısı yada kusma olduğunda  bulantı yada kusmayı azaltıcı ilaçlar, tüm bu ilaçların irritan etkilerinden mide ve bağırsakları korumak için mide koruyucular, tüm ilaçların yapabileceği alerjik yan etkilerden kişiyi korumak için antihistaminikler ilave edilebilir. Dengeli elektrolitler içeren bir serum içerisinde damar yolundan uygulanır. Tek başına tedavi edici olmayıp, kişinin semptomlarını daha hızlı düzeltmek amacıyla uygulanır.

 

Sarı serum herkese uygulanmaz. Mutlaka öncesinde bir doktor muayenesi yapılmalı, muayene sonucunda doktorunuz uygun görürse acil servis ya da acil müdahale yapabilecek klinik ortamlarında uygulanmalıdır. İçeriğindeki ilaçlara karşı serum uygulaması sırasında ve uygulamadan birkaç saat sonra alerjik reaksiyon gelişebilir, bu alerjik reaksiyon ciltte oluşan kızarıklık ve kaşıntı gibi basit ya da solunum durmasına varacak kadar ciddi olabilir. Bu nedenle özellikle ev ortamında ya da acil müdahale yapılamayacak bir yerde kesinlikle yapılmamalıdır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Üniversiteli Gençlerin Üreme Yaşam Planı’na Yönelik Üreme Sağlığı Projesine TÜSEB’den destek

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Daşıkan’ın yürütücülüğünü yaptığı “Üreme Yaşam Planlı Eğitimin Üniversite Öğrencilerinin Fertilite ve Prekonsepsiyonel Sağlık Bilgisi ve Tutumuna Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışma” başlıklı proje, “TÜSEB  A Grubu Acil AR-GE Proje Çağrısı’’ kapsamında desteklenmeye uygun bulundu. Proje ile üniversite son sınıf öğrencilerinin üreme ve gebelik öncesi bakım konusundaki bilgi ve tutum düzeyleri saptanarak geliştirilmesi hedefleniyor. Proje, Bartın Üniversitesinde sağlık eğitimi almayan son sınıf öğrencilerine uygulanacak.

Proje ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesi olarak sağlık alanında referans niteliği taşıyan projelere imza atıyoruz. Hemşirelik Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Daşıkan hocamızın yürütücülüğünü yaptığı proje ile üniversite öğrencisi gençlerimizin üreme ve gebelik öncesi sağlık konusunda bilinçlendirilmesi hedefleniyor. TÜSEB tarafından da desteklenen projeyi hayata geçiren hocamızı ve ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.

“İleri  yaşlarda çocuk sahibi olmak riskleri artırıyor”

Evlenme ve doğurganlık yaşının her geçen gün arttığını belirten Doç. Dr. Zeynep Daşıkan, “Günümüzde eğitim, kariyer planı, uygun eş bulamama gibi nedenlerle evlenme, çocuk doğurma ve ebeveyn olma yaşında artış görülmektedir. Kadınlarda 35, erkeklerde ise 40’lı yaşlardan sonra çocuk sahibi olma oranı azalmakta ve infertilite tedavisine başvurular artmaktadır. Çocuk sahibi olma yaşının artması ile birlikte hem annede hem yenidoğanda riskler ve anomali’li çocuk doğurma oranı artmaktadır. Üreme Yaşam Planı, bireylerin önceliklerine, mevcut durumlarına ve hedeflerine odaklanarak, çocuk sahibi olma kararları, bu kararı ne zaman ve nasıl alacaklarına yardımcı olan kişisel eğitim  danışmanlığıdır.  Üreme Yaşam Planı  ile hem kadınların hem de erkeklerin üreme niyetleri üzerinde düşünmeleri, başarılı aile planlaması yöntemlerini kullanmaları,  istenmeyen gebeliklerden  üremeyi olumsuz etkileyebilecek sağlık sonuçlarından korunmaları amaçlanır” dedi.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden “Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam” hedefinde üreme sağlığının geliştirilmesi ve aile planlamasının önemi vurgulanmaktadır. Sağlık hizmeti sağlayıcılarının çocuk sahibi olmak konusunda insanları eğitme, bilgi verme ve üreme bakımı sağlama sorumluluğu vardır. Bu proje ile eğitim, iş ve kariyer olanakları doğrultusunda üreme ve çocuk sahibi olma ile ilgili önemli kararlar verme aşamasında olan kadın ve erkek üniversite  son sınıf öğrencilerine odaklanılacaktır. Proje ile öğrencilerin üreme ve gebelik öncesi bakım konusundaki bilgi ve tutum düzeyleri saptanarak geliştirilmesi hedeflenmektedir” dedi.

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Daşıkan’ın yürütücülüğünü üstlendiği projede, Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Öğrencisi, aynı zamanda Bartın Üniversitesi Hemşirelik Bölümü öğretim elemanı Öğr. Gör. Ebru Cirban Ekrem araştırmacı olarak görev alıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

National Geographic NOW Seç-İzle Servisi’nin Şubat Ayı Teması ‘Macera’…

Nefes kesen yapımların ve soluksuz izlenen belgesellerin yer aldığı, National Geographic’in zengin arşivini her ay meraklılarıyla buluşturan National Geographic NOW seç-izle servisinin şubat ayı teması ‘Macera’…

Kayalıklara tırmanmaktan, gezegenimizin en tehlikeli iklimlerinde hayatta kalmaya kadar, rekorları kırmak ve imkansızı başarmak için sınırlarını zorlayan, heyecanı bir an olsun azalmayan doğanın içinden hikayelerin anlatıldığı “Macera” temalı en beğenilen belgeseller ve en dikkat çekici bölümler Şubat ayı boyunca National Geographic NOW’da!

National Geographic NOW ile National Geographic’in zengin içerik arşivine TOD, KabloTV, KabloWebTV ve S Sport Plus platformları üzerinden erişebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı