Aylık arşivler: Şubat 2025

Londra Moda Haftası’nda Nutraxin Sponsorluğunda: Çağla Şikel, Ünlü Designer Neslişah Yılmaz’ın Barrus Koleksiyonu İçin Podyumda!

Dünya modasının kalbinin attığı Londra Moda Haftası, bu yıl Türk modasının görkemli yükselişine tanıklık etmeye hazırlanıyor! Altı kez Londra Moda Haftası’na katılarak moda severlerden tam not alan ünlü modacı Neslişah Yılmaz, Türkiye’nin lider ve ödüllü markası Nutraxin’in sponsorluğunda yedinci kez Londra Fashion Week’te adını altın harflerle yazdırıyor.

Yılmaz’ın bu yılki özel koleksiyonu, tarihin büyüsünü, sanatın zarafetini ve modern tasarımın gücünü bir araya getiren “Antik Mirasın Işıltısı” adlı 30 parçalık şaheser niteliğinde bir koleksiyon! İzmir ve dünyaca ünlü Efes Antik Kenti’nden ilham alınarak tasarlanan bu eşsiz koleksiyon, Londra Moda Haftası’nda tüm dünyayla eş zamanlı olarak moda tutkunlarının beğenisine sunulacak.

Ve bu muhteşem defilenin baş mankeni, Türk moda dünyasının parlayan yıldızı, efsanevi top model Çağla Şikel olacak! Nutraxin’in sponsorluğunda gerçekleşecek bu prestijli defilede, Şikel podyuma adım attığı anda tüm gözler onun üzerinde olacak! Neslişah Yılmaz’ın benzersiz tasarımları, Çağla Şikel’in kusursuz duruşu ve Nutraxin’in güzellik ve estetiğe olan vizyonu, Londra Moda Haftası’nın unutulmaz anlarından biri olarak hafızalara kazınacak.

Barrus’un zamansız ve özgün tasarımlarıyla, Nutraxin’in mükemmellik ve estetik anlayışının birleştiği bu görkemli defile, Türk modasının küresel moda sahnesindeki tartışılmaz gücünü bir kez daha ispatlayacak!

 Etkinlik Tarihi: 21 Şubat 2025

 Yer: Londra Moda Haftası

 Moda tarihine geçecek bu büyüleyici defileye tanıklık etmeye hazır olun! 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Paris’te Türk moda endüstrisinin şov zamanı

Türk moda endüstrisi, yıllık 29 milyar dolarlık hazırgiyim ithalatı yapan, dünyanın en önemli moda merkezlerinden biri olan Fransa’ya ihracatını artırmak için Paris yolcusu.

Hazırgiyim sektöründe dünyanın en büyük buluşmalarından birine sahne olan Premiere Vision Manufacturing Paris Fuarı, 11-13 Şubat 2025 tarihlerinde düzenlenecek. Türk moda endüstrisi, 26 firmayla bu büyük şölende yerini alacak.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, 2025 yılında Munich Fabric Start the Source Fuarı ile başlattığı tanıtım atağının ikinci halkasını Fransa’da ekleyecek.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Sektörler Konseyi Üyesi ve Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, moda sektöründe dünyanın önde gelen ve en prestijli fuarları arasında yer alan ve senede 2 kez düzenlenen Premiere Vision Manufacturing Paris Fuarı’na, 18. kez milli katılım organizasyonu gerçekleştirecekleri bilgisini verdi.

Türk moda endüstrisinin en büyük ihraç pazarının Avrupa Birliği olduğuna dikkati çeken Sertbaş, “Avrupa’da ekonomik resesyon hazırgiyim talebinde daralmayı beraberinde getiriyor. PV Fuarı’nın gündeminde sürdürülebilir, çevre dostu üretim ve dijital uygulamalar olacak. Türk hazırgiyim sektörü olarak yeşil dönüşüme hazır olduğumuzu alıcılara göstermek istiyoruz. Avrupa pazarındaki resesyon tablo yetmezmiş gibi, Türk hazırgiyim üreticileri olarak son dönemde yüksek enflasyon, düşük kur baskısı nedeniyle maliyet avantajımızı da kaybettik ve rekabette zorlanıyoruz. Bizim AB pazarındaki konumumuzu koruyabilmemiz, bu pazarı Hindistan, Vietnam ve Tunuslu rakiplerimize kaptırmamak için müşterilerimizle daha yoğun ilişkiler kurma zorunluluğumuz var. O nedenle Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu uzun yıllardır başarıyla yaptığımız Fransa’daki Premiere Vision Manufacturing Paris Fuarı’nı ve Almanya’daki Munich Fabric Start the Source Fuarı’nı çok önemsiyoruz. Bu fuarların eylül ayında düzenlenecek olan organizasyonlarında da yerimizi alacağız” diye konuştu.

Uğuz: “Fransa’nın dördüncü büyük tedarikçisiyiz”

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Dış Pazar Stratejileri Geliştirme Komitesi Başkanı Tala Uğuz, Türk Moda Endüstrisi olarak Çin, Bangladeş ve İtalya’nın ardından Fransa’nın dördüncü büyük tedarikçisi olduklarına vurgu yaptı.

PV Fuarı’nda, Türk hazırgiyim üreticileri olarak en yeni koleksiyonlarımızı uluslararası alıcılara sunarak sektörü ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etme çabası içinde olacaklarını dile getiren Uğuz, “PV Fuarı’nda Türk hazırgiyim üreticisi firmalarımızın kalite ve sürdürülebilirlik konusundaki güçlü yanlarını ön plana çıkararak alıcılarla uzun vadeli iş birlikleri kurmayı amaçlıyoruz. PV Fuarı’na Fransa yanında; İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya, ABD, Japonya ve Belçika başta olmak üzere 50 farklı ülkeden 1.000’in üzerinde üreticinin ve yaklaşık 25 bin profesyonelin katılmasını bekliyoruz. Türk moda endüstrisi olarak 2024 yılı Şubat fuarında da 26 firmayla yerimizi almıştık. Bu senede 26 firmayla katılıyoruz. PV’de gücümüzü koruyoruz. EHKİB olarak 2025 yılını 4 milli katılım fuarıyla kapatmayı hedeflerken, Kuzey ülkelere sektörel ticaret heyeti düzenlemeye yönelik temaslarımız sürüyor” şeklinde konuştu.

Türkiye, Fransa’ya 2024 yılında 970 milyon dolar hazırgiyim ihracatı yaptı. Fransa, Türkiye genelinde en çok konfeksiyon ihracatı yapılan 5’inci büyük pazar. EHKİB, Fransa’ya ihracattan 61 milyon dolar pay aldı.

PV Paris Fuarı, dünyanın en önemli tekstil fuarı konumunda. Türkiye, 203 kumaş, hazırgiyim, deri ve aksesuar üreticisiyle fuara bu yıl da en fazla katılımcı gönderen ülkelerin başında geliyor.

Premiere Vision Paris Şubat 2025 Fuarı’na katılacak firmalar; “AKÇAKAYA GROUP TEKSTİL A.Ş., AKÇINAR GİYİM ÜRT. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ., AYDIN SCV TEKSTİL GİYİM A.Ş., BAGGİ TEKS. ITH. IHR. SAN. TIC. A.Ş., BETA KONFEKSIYON TEKSTIL İTH. İHR. SAN. & TİC LTD. ŞTİ., BETOBE TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ, COLETTİ TOROSAN GİY. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ., DEMİRIŞIK TEKSTİL VE KONF SAN VE TİC A.Ş., DEMOTEKS TEKSTİL SAN.VE TİC. LTD.ŞTİ., DERA GİYİM SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ, DİDE TEKSTİL HAZIR DIŞ GİYİM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ., DND TEKSTİL İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ., ERTEN TEKSTİL VE ÖRME SAN. TİC. LTD. ŞTİ., GÜLSEN TEKS. SAN. VE TİC. A.Ş., İYA TEKSTIL SANAYI VE TICARET LIMITED SIRKETI, KREATEKS TEKSTIL A.Ş., LİNO GİYİM SANAYİ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ., MERGÜ TEKSTİL KONF. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ., MODALT TEKSTIL KONF. SAN. VE TIC. LTD STI, ONTEKS TEKSTİL MAKİNA GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ., ÖZTEK HAZIR GİYİM SAN. VE TİC. AŞ, RAL TEKSTİL A.Ş., RİKKOTEKS TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD.ŞTİ., SEYFELİ DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ., SİR HAZIR GİYİM TEKS. SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. ve YILMAZ TEKS. SAN. TİC. AŞ” olacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

BultenYolla ile Sanatınızı ve Markanızı Geniş Kitlelere Duyurun!

Sanatçılar, yazarlar ve markalar için etkili PR çözümleri sunan BultenYolla.com, geniş kapsamlı dijital ve geleneksel medya hizmetleriyle içeriklerinizi hedef kitlenize ulaştırıyor. Müzik sektöründe albüm veya single çıkaran sanatçılar, yeni klibini yayınlayan müzisyenler, kitaplarını okuyucularla buluşturan yazarlar ve marka bilinirliğini artırmak isteyen işletmeler için güçlü bir iletişim ağı sağlıyoruz.

BultenYolla.com; basın bülteni dağıtımı, dijital PR, radyo PR, YouTube Ads ve Apple Music “En Çok Satın Alınanlar” listesi gibi özel hizmetleriyle sanatçılara ve markalara kapsamlı tanıtım çözümleri sunmaktadır.

Sanatçılar ve Markalar İçin Kapsamlı Tanıtım Çözümleri

  • Basın Bülteni Dağıtımı: Türkiye’nin en popüler haber sitelerinde yayınlanarak geniş kitlelere ulaşma imkânı.
  • Dijital PR ve Radyo PR: Şarkı, albüm veya marka projelerinizin en doğru platformlarda tanıtılması.
  • YouTube Ads: Video içeriklerinizi hedef kitlenize en etkili şekilde ulaştıran reklam kampanyaları.
  • Apple Music Listeleri: Şarkılarınızın Apple Music’te “En Çok Satın Alınanlar” listesine girmesi için profesyonel destek.

BultenYolla.com’un sunduğu hizmetler sayesinde sanatçılar ve markalar, doğru stratejilerle hedef kitlelerine ulaşarak bilinirliklerini artırabilirler.

BultenYolla.com Hakkında

BultenYolla.com, Warble Medya Ltd. çatısı altında faaliyet gösteren, basın bülteni dağıtımı ve PR hizmetleri sunan bir iletişim platformudur. Türkiye’nin en geniş medya ağlarından birine sahip olan BultenYolla.com, sanat ve iş dünyasının önemli isimleriyle iş birliği yaparak, dijital ve geleneksel medya kanallarında etkili tanıtım fırsatları sunmaktadır.

 

Warble Medya Ltd. Hakkında

Warble Medya Ltd., Türkiye’nin önde gelen PR ve medya iletişim şirketlerinden biri olarak sanatçılar, markalar ve kurumsal firmalar için stratejik halkla ilişkiler hizmetleri sunmaktadır. Basın bülteni dağıtımı, dijital PR, sosyal medya yönetimi ve içerik pazarlaması gibi geniş bir yelpazede hizmet veren şirket, müşteri odaklı çözümleriyle sektörde fark yaratmaktadır.

Sanat, müzik, eğlence ve iş dünyasında güçlü bağlantılara sahip olan Warble Medya Ltd., medya ilişkileri konusundaki uzmanlığıyla sanatçıların ve markaların görünürlüğünü artırırken, onların hedef kitlelerine en doğru kanallar aracılığıyla ulaşmasını sağlamaktadır.

Bünyesinde faaliyet gösteren:

  • BultenYolla.com ile basın bülteni dağıtımı ve PR hizmetleri konusunda öncü rol üstlenmektedir.
  • WM Music ile dijital müzik dağıtım hizmetleri sunarak sanatçıların şarkılarını Spotify, Apple Music, Fizy, Muud, Deezer ve YouTube Music gibi tüm dijital platformlara ücretsiz olarak ulaştırmaktadır.

Warble Medya Ltd., hem medya hem de müzik sektöründe sunduğu yenilikçi çözümlerle sanatçıların ve markaların kariyerlerini güçlendirmelerine katkı sunmaktadır.

Warble Medya Ltd., markanızı ve sanatınızı en doğru stratejilerle tanıtmanız için yanınızda!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dayı:2 Bir Adamın Hikâyesi ilk oyunculu gösterimi ile Ankara’da

Dayı: 2 Bir Adamın Hikâyesi filminin ilk oyunculu gösterimini Ankara Acity ve Next Level alışveriş merkezinde yapıyor. 9 Şubat Pazar günü saat 16:00’da Acity AVM’de ardından saat 20:00’da Next Level AVM’de gerçekleşecek bu özel gösterimlerde, oyuncular sinemaseverlerle buluşacak. Bu heyecan dolu geceye katılmak ve film ekibiyle tanışmak için Acity ve Next Level alışveriş merkezinde buluşalım!

Aksiyon dolu devam filmi Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi filmi İstanbul galasının ardında Türkiye’yi dolaşıyor.

Diopter Film, Ubay Film Yapım ve Net Sanat’ın iş birliğiyle hayata geçirilen ve Uğur Bayraktar’ın yönetmen koltuğuna oturduğu başrolünde ise Ufuk Bayraktar’ın yer aldığı Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi’nin ilk durağı Ankara oluyor. Acity ve Next Level alışveriş merkezinde gerçekleşecek olan oyunculu gösterimlere Ufuk Bayraktar, Yüksel Arıcı, Umut Oğuz, Recep Çavdar ve yönetmen Uğur Bayraktar katılacak.

Net Sanat Cemalettin Kömürcü’nün organizasyonunda yapılacak olan bu özel etkinliklerde, oyuncular Ankara’daki sinemaseverlerle buluşuyor.

7 Şubat’ta vizyona giren Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi, Ankara’da izleyicilere unutulmaz bir aksiyon deneyimi sunacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Osmangazi Belediyesi Cem Karaca’yı andı

Osmangazi Belediyesi, Anadolu rock müziğinin efsane ismi Cem Karca’yı vefatının 21’inci yılında düzenlediği özel bir programla andı.

 

Şarkıları hafızalardan silinmeyen, yıllarca dilden dile dolaşan Cem Karaca, Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği özel gecede anıldı. Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen anma gecesinde Grup +1Compfmaliy sahne aldı.  Gecede, usta sanatçının ‘Tamirci Çırağı, Sen de Başını Alıp Gitme, Bu Son Olsun, Namus Belası, Islak Islak, Deniz Üstü Köpürür’ gibi dillere pelesenk olmuş şarkıları söylendi.  Cem Karaca’nın 21’inci ölüm dönümü dolayısıyla düzenlenen anma gecesine Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir ve çok sayıda Osmangazili sanat sever katıldı. 

 

Gecenin sunuculuğunu yapan Sinan Ebinç, anma gecesine katılanlara Cem Karaca’nın hayatından bilgiler verdi. Konserin sonunda Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir,  Grup +1Compfmaliy üyelerine, gecenin anısına hediye takdim etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rusya ve Uaea, Moskova’da Yeni Bir Bakanlıklar Arası İstişare Turu Gerçekleştirdi

Heyetler Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev ve UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi başkanlığında oluşturuldu

Rusya ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) arasındaki bakanlıklar arası istişarelerin bir turu daha Moskova’da gerçekleştirildi.

Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev’in başkanlık ettiği Rus heyetinde, Rostechnadzor Başkanı Aleksandr Trembitskiy, Viyana’daki Uluslararası Örgütler nezdinde Rusya Federasyonu Daimî Temsilcisi Mihail Ulyanov, Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Koruma Birlikleri ile Rusya Federal Ulusal Muhafız Birlikleri Servisi temsilcileri yer aldı.

Taraflar açık ve samimi bir diyalog yürütürken, görüşmelerde özellikle Zaporojye Nükleer Güç Santrali (NGS) ve diğer Rus nükleer santrallerinin güvenliği ve emniyeti ön planda tutuldu. Aleksey Likhachev, mevcut duruma ilişkin net ve ilkesel bir değerlendirme sundu. Rusya’nın, Zaporojye NGS’nin güvenli işletimini sağlamak ve sürekli olarak Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin (AFU) saldırılarına maruz kalan santralin bulunduğu Energodar kentindeki yaşam koşullarını iyileştirmek adına yürüttüğü çabaları vurguladı. Rosatom Genel Müdürü, UAEA ile santral sahasında yürütülen ortak çalışmanın önemine dikkat çekti.

Rafael Grossi ise UAEA Sekreterliği’nin Zaporojye NGS’deki çalışmaları organize etme yaklaşımı hakkında bilgi verdi ve kısa süre önce Ukrayna’ya gerçekleştirdiği ziyaretle ilgili açıklamalarda bulundu. Taraflar, UAEA uzmanlarının Zaporojye NGS’de düzenli rotasyonlarına ilişkin konuları özel olarak ele aldı.

Ayrıca, Rusya ile UAEA arasında karşılıklı ilgi alanına giren diğer iş birliği konuları da görüşüldü.

Taraflar, düzenli temaslarını sürdürme konusundaki taahhütlerini bir kez daha teyit etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

HMPV yeni bir tehdit mi?

HMPV’nin özellikle bağışıklığı zayıf bireylerde ciddi hastalıklara yol açabilen bir virüs olduğuna dikkat çeken Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Son zamanlarda artan vakalar nedeniyle bir endişe kaynağı olsa da, yeni bir salgın olarak değerlendirilmiyor.” dedi. COVID-19 sonrası solunum yolu enfeksiyonlarında artış gözlendiğini vurgulayan Dr. Dilek Leyla Mamçu, durumun hijyen ve mesafe önlemlerinin gevşetilmesiyle ilişkili olduğunu dile getirdi. HMPV için spesifik bir tedavi veya aşı bulunmadığını da aktaran Dr. Dilek Leyla Mamçu,  bağışıklık sistemi zayıf bireylerin erken belirtileri fark ettiklerinde doktora başvurmaları gerektiğinin altını çizdi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, dünyada yeni bir salgın endişesine yol açan HMPV virüsü hakkında bilgi verdi.

HMPV, diğer solunum yolu enfeksiyonları ile karıştırılabilir

HMPV’nin (İnsan Metapnömovirüsü) yeni bir virüs olmadığını ve aslında 2001 yılında keşfedildiğini aktaran Dr. Dilek Leyla Mamçu “Son zamanlarda artan vakalar nedeniyle bir endişe kaynağı olsa da, yeni bir salgın olarak değerlendirilmiyor.” dedi.

Bu virüsün, her yaşta görülebildiğine ve bağışıklık sistemi zayıf bireylerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğine dikkat çeken Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Özellikle kış ve ilkbahar aylarında daha sık rastlanan HMPV, grip ve diğer solunum yolu enfeksiyonları ile karıştırılabilen belirtiler gösterir. HMPV enfeksiyonu genellikle hafif seyreder ve soğuk algınlığı veya grip benzeri belirtilere neden olur.” şeklinde konuştu.

HMPV, ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına da yol açabilir!

En sık görülen belirtilerinin, burun akıntısı veya tıkanıklığı, öksürük, boğaz ağrısı, ateş halsizlik kas ağrıları ve baş ağrısı olduğunu ifade eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Bazı durumlarda HMPV, bronşit, zatürre, larenjit, astım alevlenmeleri gibi daha ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına da yol açabilir.” dedi.

HMPV’nin diğer solunum yolu virüslerinden farkına değinen Dr. Dilek Leyla Mamçu şunları söyledi:

“Virüs, Respiratuvar Sinsityal Virüs (RSV) ile genetik olarak yakından ilişkilidir ve her iki virüs de bronşiolit ve zatürre gibi ciddi durumlara yol açar. Moleküler tanı testlerinin daha yaygın kullanımı, HMPV’nin üst ve alt solunum yolu enfeksiyonunun önemli bir nedeni olarak tanımlanması farkındalığını artırmıştır.”

COVID-19 sonrası solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşandı…

COVID-19 pandemisi sonrasında solunum yolu ile bulaşan virüs enfeksiyonlarında bir artış yaşandığını vurgulayan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Ancak bu artışın pandemi ile doğrudan ilintili olmayıp, kişiden kişiye bulaşmayı önleyen maske, mesafe, kişisel hijyen gibi önlemlerin gevşetilmesiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.” açıklamasını yaptı.

HMPV için spesifik bir tedavi bulunmuyor

HMPV tanısının genellikle klinik belirtiler ve laboratuvar testleri ile konduğunu aktaran Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Solunum yolu patojenlerinin belirlenmesi için örnekler toplanır ve  HMPV enfeksiyonu genellikle nükleik asit amplifikasyon testi (NAAT) ile viral genomun doğrudan tespiti veya immünofloresan ya da enzim immünoassay kullanılarak solunum salgılarında viral antijenlerin tespitiyle doğrulanır.” dedi.

Dr. Dilek Leyla Mamçu ayrıca, tedavinin belirtilere yönelik ve destekleyici olduğunu, şu anda HMPV için spesifik bir antiviral tedavi veya aşı bulunmadığını söyledi.

Bağışıklığı zayıf kişiler dikkatli olmalı!

HMPV’nin de diğer solunum yolu enfeksiyonları gibi damlacık yoluyla bulaştığını hatırlatan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “HMPV özellikle kalabalık ortamlarda hızla yayılır. HMPV enfeksiyonu riskini azaltmak için el hijyenine dikkat edilmesi, hasta bireylerden uzak durulması ve kapalı alanların düzenli olarak havalandırılması önemlidir.” dedi.

Bağışıklığı zayıf bireylerin, hastalığın erken belirtilerini fark ettiğinde muhakkak doktora başvurmaları gerektiğine vurgu yapan Dr. Dilek Leyla Mamçu, sözlerini şöyle tamamladı:

“HMPV ve diğer solunum yolu virüslerinin yayılmasını önlemek için eller sık sık sabun ve suyla en az 20 saniye yıkanmalı. Yıkanmamış ellerle gözlere, buruna veya ağza dokunulmamalı. Hasta olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalı. Öksürürken ve hapşırırken ağız ve burun kapatılmalı. Hasta olan kişi evde kalmalı. Kapı kolları, oyuncaklar gibi kontamine yüzeyler temizlenmeli. Ayrıca kalabalık veya havalandırması yetersiz alanlarda maske takılmalı ve risk grubundaki kişilere uzman tavsiyelerine göre önerilen aşılar yaptırılmalı.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doğal süt ve yoğurt nasıl anlaşılır?

Süte yapılan hilelerin laboratuvar testleriyle tespit edildiğini ifade eden uzmanlar, fakat süt ve süt ürünlerinde yapılan taklit ya da tağşişin tat, yoğunluk, renk gibi basit fiziksel testler yapılarak anlaşılabildiğini söylüyor.  

Süt ve yoğurt tüketirken dikkat etmesi gereken noktalara işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Öznur Eyilcim, “Mutlaka güvenilen markaların tercih edilmesi gerekmektedir. Alınan sütün markası, etiket bilgileri ve sertifikası çok önemlidir. Süt ve yoğurtların pastörize olup olmadığı da önemlidir. Pastörize edilmemiş sütler sağlık riski oluşturabilmektedir.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Gıda Teknolojisinden Dr. Öğr. Üyesi Öznur Eyilcim, süt ve süt ürünlerinde yapılan hileleri ve bunları anlamanın pratik yollarını anlattı.

Süte su katılıyor mu nasıl anlaşılır?

Süte su katılması ile süt miktarının arttırılması ve maliyet düşürülmeye çalışılmasının hem sütün besin kalitesini düşürdüğünü hem de sağlık açısından büyük sorun teşkil edebildiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Öznur Eyilcim, “Süte yapılan hileler laboratuvar testleriyle tespit edilmektedir. Fakat süt ve süt ürünlerinde yapılan taklit ya da tağşiş tat, yoğunluk, renk gibi basit fiziksel testler yapılarak da anlaşılabilir.  Doğal süt porselen bir beyazlıkta, mat ve temiz olmalıdır. Hile amacıyla su katılmış sütlerin rengi hafif mavimsidir. Yoğunluk testi yapılarak sütün saf olup olmadığı anlaşılabilir. Saf sütün yoğunluğu suyun yoğunluğundan fazladır. Bu nedenle yoğun bir kıvama sahiptir. Bir yüzey üzerinde döküldüğünde yayılma ve iz bırakmasına bakılarak süte su katılıp katılmadığı anlaşılabilir. Su katılmış sütler daha hızlı akarken; saf sütler yavaş ve iz bırakarak akmaktadır. Ayrıca saf sütün yoğunluğunun fazla olmasından kaynaklı suyun içine saf süt damlattığınızda dibe çökerken, su katılmış süt damlatılması durumunda bardaktaki su ile hemen karışır ve bulanık bir renk almasını sağlar.” dedi.

Kaymak oluşmuyorsa su katılmış olabilir

Süte su katılıp katılmadığını anlamanın en etkili yollarından birinin de kaynatarak test etmek olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Öznur Eyilcim, “Saf süt kaynatıldığında yüzeyde yoğun bir kaymak tabakası meydana getirir. Fakat su katılmış sütlerde bu durum ya az kaymak oluşmasıyla ya da kaymak oluşmamasıyla sonuçlanır. Saf sütün kendine has bir tadı mevcuttur. Süt içildiğinde sahip olduğu yoğun bir tattan ziyade daha sulu bir tat hissediliyorsa süte su katılmış demektir. Sütün karakteristik tadından yola çıkarak da su katılıp katılmadığı anlaşılabilmektedir.” diye konuştu.

 Sütlerdeki asidik reaksiyon da su var mı yok mu belli ediyor

Sütlerde asit tayininin de en önemli analizlerden biri olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Öznur Eyilcim, şöyle devam etti:

“Yeni sağılmış taze süt, ilk başta normal sağlıklı bir asidik reaksiyon gösterir, bu durum ilk asitlik veya doğal asitlik olarak adlandırılır. Ancak süt, bu asidik özelliği uzun süre koruyamaz. Sağım ve bekletme koşulları nedeniyle farklı mikroorganizmalar süte bulaşır. Bu mikroorganizmaların etkisiyle süt asidik seviyesinin yükselmesine neden olur. Asitlik testi laboratuvar koşullarında yapılabilmekle birlikte evde basit bir test ile de süt asitliği fiziksel olarak anlaşılabilir.  Süte karbonat eklenmesi durumunda sütte köpürme olması içindeki doğal asit dengesinden kaynaklıdır. Fakat su katılması durumunda seyrelmeden ve asitlik dengesinin bozulmasından kaynaklı köpürme oluşmayabilmektedir. Bu durumda süte su veya nötralize edecek başka maddelerin katılmış olma ihtimali vardır.”

Piyasada satılan süt ve yoğurtları alırken nelere dikkat etmeli?

Süt ve yoğurt tüketirken dikkat etmesi gereken noktalara işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Öznur Eyilcim, şunları kaydetti:

“-Öncelikle güvenirlilik çok önemlidir. Mutlaka güvenilen markaların tercih edilmesi gerekmektedir. Alınan sütün markası, etiket bilgileri ve sertifikası çok önemlidir.

-Ürünün taze olup olmadığını kontrol etmek için son kullanma tarihine bakılmalıdır.

-Sütün veya yoğurdun içeriğinde katkı maddesi, koruyucu veya yapay tatlandırıcı gibi istenmeyen maddelerin bulunmaması önemlidir. Eğer organik ürün aranıyorsa, sertifikalı organik ürünleri tercih edilebilir. Bu, ürünün belirli standartlara uygun olarak üretildiğini göstermektedir.

-Süt ve yoğurtların pastörize olup olmadığı da önemlidir. Pastörize edilmemiş sütler sağlık riski oluşturabilmektedir.

Ambalajın sağlamlığına dikkat edin!

-Ayrıca ürünün ambalajının zarar görmemiş ve sızdırmaz olması, taze olduğunu ve hijyenik şartlarda saklandığının da bir göstergesidir.

-Tanınmış ve güvenilir markalar genellikle kaliteyi gösterebilmektedir. Tanımadığınız markalar hakkında araştırma yaparak daha güvenli bir tercih yapılabilir.

-Sütün ve yoğurdun yağ oranı, protein içeriği ve diğer besin değerleri mutlaka kontrol edilmelidir.  

-Süt ve yoğurt gibi süt ürünlerinin soğuk zincirde taşınması ve saklanması çok önemlidir. Satın alırken, ürünün soğuk tutulduğundan emin olması gerekmektedir.

-Fiyat kalite için bir kriter olmasa da çok düşük fiyatlar da ürüne hile katıldığının ve uygun olmayan koşullarda işlenmiş olabileceğini gösterebilir.”

Organik ve yerel ürünler daha güvenli mi?

Organik veya yerel işletmelerden alışveriş yapmanın, genellikle taklit veya tağşiş risklerini azaltabildiğini, ancak tamamen güvenli olduğu anlamına da gelmediğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Öznur Eyilcim, “Ne kadar sık denetimden geçerse geçsin, ürünlerin kaynağını, üreticisini ve işleme yöntemlerini dikkatle incelemek taklit ve tağşişin önüne geçebilmek için çok önemlidir. Bunun yanı sıra, yerel üreticiler bazen daha küçük ölçeklerde çalıştıkları için denetim süreçleri ve düzenlemeler büyük ölçekli üreticilere göre farklı olabilmektedir. Güvenilirlik, ürünün kaynağının, sertifikalarının ve üretim süreçlerinin yanında, tedarik edilen yerin izlediği kalite standartlarına, üretim koşullarına ve şeffaflığa da bağlıdır. Bu nedenle, organik veya yerel ürünlerden alışveriş yaparken, güvenilir sertifikaların ve etiketlerin bulunması, üreticilerin itibarı ve satış yerlerinin güvenilirliği gibi faktörlere de mutlaka dikkat edilmelidir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’ndan Saz Eserleri Konseri

Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı, “Saz Eserleri” konseriyle müzikseverlere Türk müziğinin en seçkin eserlerini sundu. 

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı, Şef Umut Murat Aytekin yönetiminde Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Perge Salonu’nda “Saz Eserleri” konseri düzenlendi. Türk müziğinin en seçkin eserlerinin sunulduğu konserde, Türk müziğinin farklı dönemlerinin önde gelen bestecilerinin eserleri icra edildi. Gazi Giray Han, Mısırlı İbrahim Efendi, Şerif Muhiddin Targan, Tatyos Efendi, Kantermiroğlu, Tanbûri Cemil Bey ve Sultan Abdülaziz gibi önemli isimlerin eserlerinden oluşan geniş repertuvar, dinleyicilere benzersiz bir müzik ziyafeti sundu. 

SANATSEVERLERDEN YOĞUN İLGİ

Geleneksel Türk müziğinin unutulmaması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşıyan konser, izleyicilerden tam not aldı. Konser sonunda Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuvar Şube Müdürü Okan Atila, Şef Umut Murat Aytekin’e konser anısına, çiçek takdim etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Epilepside önyargı ve yanlış kanılar bilinçlenme ile aşılabilir

Epilepside bilinçlenmenin ve toplumsal farkındalığın önemine işaret eden İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, epilepsi hastalığına karşı önyargıların ve yanlış kanıların olabildiğini ancak hastaların etkin ve yeterli tedavi ile hayatlarına devam edeceğini söyledi. Epilepsi hastalarının dikkat etmesi gereken en önemli hususun ilaç uyumu olması gerektiğini vurgulayan Bilgin Topçuoğlu, “İlaçlar düzenli, dozunda ve saatinde alınmalıdır. Doz atlanmamasına özen gösterilmelidir. Uyku eksikliği, aşırı fiziksel aktivite ve uzun süreli açlık gibi nöbet eşiğini düşürebilecek durumlardan kaçınılmalıdır” uyarısında bulundu. 

İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, 10 Şubat Uluslararası Epilepsi Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada epilepsi hastalığında toplumsal farkındalığın önemini vurguladı.

Epilepsinin dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkileyen kronik bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Bilgin Topçuoğlu, “Epilepsi, beyindeki sinir hücrelerinin aşırı ve anormal uyarılması sonucu ortaya çıkan klinik ve/veya elektrofizyolojik nöbetlerle karakterizedir” dedi.

Epilepsi korkulacak ve utanılacak bir hastalık değil

Epilepside bilinçlenmenin ve toplumsal farkındalığın önemine işaret eden Prof. Dr. Bilgin Topçuoğlu, hastalığın nöbet tipi nedeniyle önyargıların oluşabileceğini ve etiketlenme kaygısı gibi sorunların ortaya çıkabileceğini belirterek şunları söyledi: 

“Epilepsi nöbetleri çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmesine rağmen halk arasında en çok bilinen tipi hastada bilinç kaybı, kasılma, titremeler, zaman zaman dil ısırma ve idrar kaçırma ile seyreden jeneralize (beyinde yaygın olarak başlayan) nöbet tipidir. Bu nöbet tipinin doğası, oluş şekli nedeniyle epilepsi toplumda korkulan, epilepsi tanısı almak ise kişiyi hastalığını saklama ihtiyacına götüren durumlardır. Özellikle genç bireyler toplumda stigmatize olmaktan (damgalanmaktan) çekinmektedirler.  Oysa epilepsi düzgün ve yeterli tedavi ile kontrol altına alındığında kişi bazı güvenlik önlemleri eşliğinde normal yaşantısına sağlıklı bireyler gibi devam eder.”

Tedavideki en önemli adımın epilepsinin tanınması olduğunu belirten Prof. Dr. Bilgin Topçuoğlu, “Toplumsal farkındalık burada önem kazanmaktadır. Epilepsi de tıpkı diğer kronik hastalıklar gibi bir hastalıktır, korkulacak, utanılacak bir durum değildir” dedi.

Epilepsi hastalığına bilinçli yaklaşmak önemli

Epilepsi hastalarına herhangi bir özel yaklaşımın gerekli olmadığını belirten Prof. Dr. Bilgin Topçuoğlu, “Ancak epilepsi hastalığına bilinçli yaklaşmak önemlidir. Epilepsi nöbetleri sadece bilinç durumunun etkilenmesiyle ortaya çıkmaz. İdrar kaçırma, dil ısırma her zaman olmak zorunda değildir.  Parsiyel nöbetler dediğimiz beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler, beyinde kaynaklandığı alanlara özgü pek çok semptom verebilir. Sadece bir ekstremitede kasılma, ağız kenarında çekilme, bazen tek bir parmakta atma, hatta dirençli baş ağrısı ve baş dönmesi hallerinde epilepsi hastalığı akla gelmeli ve hekime başvurulmalıdır” uyarısında bulundu.

Etkin ve yeterli tedavi ile hayatlarına devam ederler

Epilepsi hastalığına karşı önyargıların ve yanlış kanıların olabildiğini ancak hastaların etkin ve yeterli tedavi ile hayatlarına devam edeceğini belirten Prof. Dr. Bilgin Topçuoğlu, “Epilepsi hastalarının okuyamayacağı, çalışamayacağı, evlenemeyecekleri, çocuk sahibi olamayacaklarına dair yanlış kanılar mevcuttur.  Oysa etkin ve yeterli tedavi altındaki epilepsi hastaları bunların tamamını yapabilirler” dedi.

İlaçlar düzenli, dozunda ve saatinde alınmalı

Epilepsi hastalarının dikkat etmesi gereken en önemli hususun ilaç uyumu olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bilgin Topçuoğlu, “İlaçlar düzenli, dozunda ve saatinde alınmalıdır. Doz atlanmamasına özen gösterilmelidir” uyarısında bulundu. 

Uyku eksikliği, uzun süre açlık ve aşırı fiziksel aktivite nöbetleri tetikleyebilir

Hastaların dikkat etmesi gereken diğer konunun ise nöbet eşiğini düşürebilecek durumlardan kaçınmak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bilgin Topçuoğlu, “Uyku eksikliği nöbet geçirilmesini tetikleyen önemli bir durumdur. Epilepsi hastaları uykularına, uyku sürelerine dikkat etmelidirler. Vücudu fiziksel ya da psikolojik strese sokan her durum nöbet geçirilmesini tetikleyebilir. Bunlar arasında en sık rastladıklarımız uzun süreli açlık, aşırı fiziksel aktivite, sık ve yüksek miktarlarda alkol tüketimidir. Güvenlik epilepsi hastalarının dikkat etmesi gereken ciddi bir husustur. Ekstrem sporlar yapılması, dalış, atıcılık gibi güvenlik sebepleriyle uygun olmayan aktiviteler olarak sayılabilir” diye konuştu.

Epilepsiden korkmak yerine hastalık kabul edilmeli

Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Epilepsiyi görmezden gelmek, inkar etmek maalesef hastalığı yok etmez. Epilepsi hastalığı ve epilepsi hastaları vardır. Öncelikle hasta ve hasta yakınları olmak üzere tüm toplum epilepsiden korkmak yerine hastalığı kabul etmeleri önyargıları yıkmak için büyük bir adım olacaktır.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı