Aylık arşivler: Şubat 2025

Büyükşehir’den Hocalı Katliamı’nın 33. Yıl Dönümünde Anma Sergisi

Manisa Büyükşehir Belediyesi, Hocalı Katliamı’nın 33’üncü yıl dönümü dolayısıyla Manisa Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği iş birliğiyle bir anma sergisi düzenledi. Sergi, 1992’de Azerbaycan’ın Hocalı kentinde yaşanan insanlık dramını unutturmamak ve farkındalık oluşturmak amacıyla hazırlandı.

 

Kültür Merkezi Lale Fuaye’de düzenlenen serginin açılışına, Şehzadeler Kaymakamı Fatih Genel, Azerbaycan’ın İstanbul Konsolosu Zaur Allahverdizade, Diaspora Bakanlığı Türkiye Şubesi Müdürü Javid İsmail, Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Kültür ve Sanat Şube Müdürü Okan Gündüz, Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürü Metin Gençay, Manisa Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Şentürk Hoşgül ile dernek üyeleri, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Sergide, Hocalı’da hunharca katledilen 613 Azerbaycan Türkü’nün anısı yaşatılırken ziyaretçiler, fotoğraflar ve belgeler aracılığıyla yaşanan acıyı bir kez daha derinden hissetti ve tarihe tanıklık etti. Sergi, Hocalı Katliamı’nın unutulmaması ve gelecek nesillere aktarılması için de önemli bir platform sundu.

 

Azerbaycan İstanbul Konsolosu Zaur Allahverdizade, Hocalı’da yaşanan insanlık dramını unutmamanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemini vurgulayarak, etkinliğin, tarihe tanıklık etmek ve adalet arayışını sürdürmek adına büyük bir anlam taşıdığını, hayatını kaybeden masum insanların hatırasını yaşatmaya devam edeceklerini ifade etti.

 

Hocalı’da Ne Olmuştu

Hocalı Katliamı, 26 Şubat 1992’de Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kentinde, Ermeni kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen toplu bir kıyım olarak tarihe geçti. 7 bin kişinin yaşadığı kentte, 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycan vatandaşı katledildi. 487 kişi ağır yaralanırken bin 275 kişi esir alındı ve bu esirlerden 150’sinden hala haber alınamıyor. Katliamda 8 aile tamamen yok olurken 25 çocuk anne ve babasını, 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

QNB Global Trade ile Dış Ticarette Yeni Dönem

QNB Türkiye, dış ticarete özel çözümler sunmak amacıyla “QNB Global Trade” markasını duyurdu. Finansmandan dijital çözümlere, danışmanlıktan eğitimlere kadar geniş bir destek paketi sunan QNB Global Trade, başta KOBİ’ler olmak üzere, dış ticaret yapan tüm firmaların küresel pazarda daha güçlü ve rekabetçi olmalarını sağlıyor.

Dış ticaret müşterilerine yönelik çözümlerini bir üst seviyeye taşıyan QNB Türkiye, müşteri deneyimini odağına alarak geliştirdiği yeni markası QNB Global Trade’i hayata geçirerek, küresel ölçekteki güçlü varlığını pekiştiriyor. Dış ticaret firmalarına finansal destekten danışmanlığa, dijital çözümlerden eğitimlere kadar geniş bir hizmet yelpazesi sunan QNB Global Trade, Türkiye’deki firmaların dış ticaret potansiyelini artırmayı ve küresel pazarda daha etkin olmalarını sağlamayı hedefliyor.

QNB Türkiye OBİ ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Engin Turhan, yeni marka ile ilgili şu açıklamada bulundu: “Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan KOBİ’ler başta olmak üzere, tüm firmalarımızın büyümesini desteklemek bizim önceliğimiz. Uluslararası ticarette rekabet gücünün artırılması, nakit akışı ve likiditenin kolay yönetilebilmesi hedefiyle dış ticaret yapan firmalar için uçtan uca bir çözüm platformu oluşturduk. Bu sayede, dijital ve hızlı çözümlerle firmalarımızın operasyonel süreçlerini kolaylaştırırken; aynı zamanda, kampanyalarımız ve ücretsiz danışmanlık hizmetlerimizle stratejik çözümler sunuyoruz. Böylece, ülkemizin ekonomik kalkınması ve küresel refahın artırılmasında çok önemli bir role sahip olan ihracatçılarımızı tüm gücümüzle destekliyoruz.” 

İhracatçılara özel finansman çözümleri

QNB Global Trade kapsamında sunulan finansman çözümleri arasında dikkat çeken yeniliklerden biri “İhracatınla Öde Kredisi”. Döviz geliri olan firmaların ithalat ödemelerinde kullanabilecekleri bu kredi, avantajlı fiyatlarla alternatif finansman imkânı sunuyor.

Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenlemesi’ne uyum sağlamak isteyen firmalar için geliştirilen “Yeşili Arttıkça Faizi Düşen Kredi” ile karbon ayak izini azaltan yatırımlara finansman desteği sağlanıyor. Ayrıca, Türk Eximbank kaynaklı Kadın Girişimci İhracat Destek Kredisi ile kadın girişimcilerin global pazarlardaki rekabet gücünün artması hedefleniyor.

Danışmanlık desteği ile KOBİ’lere güçlü rehberlik

Dış ticaret yapan firmalara sadece finansman değil, danışmanlık desteği de sunan QNB Türkiye, “Adım Adım İhracat Danışma Hattı” ile tüm firmalara dış ticaret mevzuatı, Eximbank destekleri gibi konularda danışmanlık sağlıyor. Turhan, “Finansmana erişim, nakit akışını yönetmek, yeni pazarlara açılarak sürdürülebilir bir büyüme hikayesi yazmak, özellikle KOBİ’ler için çok kritik önem taşıyor. QNB Global Trade ile, yüksek ihracat potansiyeli taşıyan KOBİ’lerimizin dış ticaret yolculuğuna rehberlik ediyoruz” diyerek, bankanın uluslararası ticarete verdiği stratejik desteği vurguluyor.
 

QNB Global Trade, dijital çözümlerle müşterilerine hız sunuyor

Dış ticaret yapan firmalar için döviz dalgalanmalarına karşı koruma sağlayan QNB Global Trade Dijital Hazine, rekabetçi fiyatlarla döviz alım-satım işlemlerini gerçekleştirmenin yanı sıra, uluslararası para transferlerinde hızlı çözümler sunuyor. Aynı zamanda, ithalat akreditiflerinin Dijital Köprü İnternet Bankacılığı üzerinden şubeye gitmeye gerek kalmadan oluşturulabilmesi, zaman ve maliyet tasarrufu sağlıyor.

Turhan, “Rekabetin yoğun olduğu günümüz dünyasında, müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirirken, yalnızca finansal destek sağlamanın yeterli olmadığını düşünüyor; aynı zamanda onlara, hızlı ve sorunsuz bir deneyim sunmayı hedefliyoruz.”, diyerek müşteri deneyiminin önemini vurguluyor.

İhracata katkı ve gelecek vizyonu

QNB Türkiye, dış ticaret yapan firmaların finansal sürdürülebilirliğini desteklerken, yeni pazarlara açılmasına rehberlik ediyor ve yenilikçi çözümlerle rekabet avantajlarını güçlendirmelerine yardımcı oluyor. Önümüzdeki dönemde de Türkiye ekonomisinin büyüme hedeflerine paralel olarak dış ticaret yapan firmaları desteklemeye devam edeceğini belirten QNB Türkiye, küresel pazarlardaki firmaların, özellikle KOBİ’lerin, konumunu güçlendirmek için yeni finansal çözümler geliştirmeye devam edecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Buca’da Kıvırcık Ali’yi anma etkinliği

Buca Belediyesi, Türk Halk Müziği’nin unutulmaz ismi Kıvırcık Ali’yi türkülerle andı. Belediye Başkanı Mimar Görkem Duman, “Sesini ve sazının tınısını her duyduğumuzda, gönlümüzün en derin yerlerine dokunan Kıvırcık Ali’yi sevgiyle anıyorum” dedi.

 

Geçirdiği trafik kazası nedeniyle 2011 yılında henüz 42 yaşındayken hayatını kaybeden Kıvırcık Ali (Ali Özütemiz) için Şirinyer Düğün Salonu’nda anma etkinliği düzenlendi.  Buca Belediye Başkanı Mimar Görkem Duman’ın da katıldığı etkinlikte, sevilen sanatçı Caner Gülsüm, türküleriyle geceye katılanlara unutulmaz dakikalar yaşattı. Daha sonra sahne alan Kıvırcık Ali’nin oğlu Eren Özütemiz ise babasının birbirinden güzel türkülerini Bucalılar için seslendirdi.

 

“UNUTMADIK”

Duygusal anların yaşandığı gecede konuşan Buca Belediye Başkanı Mimar Görkem Duman, etkinlikte emeği geçenlere teşekkür etti. Başkan Duman, “Türk Halk Müziği’nin sevilen ismi, şarkılarıyla ve sesiyle gönlümüzde derin bir yer edinmiş Kıvırcık Ali’yi yani Ali ağabeyi anmak için bu akşam bir araya geldik. O elim kazada yitirdiğimiz güzel insanı asla unutmadık. Sesini ve sazının tınısını her duyduğumuzda, gönlümüzün en derin yerlerine dokunur. Ülkemizin genelinde çok büyük bir sevgi ve saygıyla dinlendi. Hala sevgi ve saygıyla anılıyor. Buca’da da çok sevildiğini bildiğimiz için bugün burada anma etkinliğini gerçekleştirdik. Bu akşam Caner kardeşim ve Ali ağabeyimizin bizlere emaneti Eren kardeşim sazları, sözleri ve deyişleriyle bizlerle beraberler. Ali ağabeyimizi anıyoruz.  Devri daim olsun” diye konuştu.

 

KIVIRCIK ALİ KİMDİR?

 

Ali Özütemiz ya da bilinen adıyla Kıvırcık Ali, Âşık Ali adlı halk ozanının oğludur. Tokat’ın Turhal ilçesinin Erenli köyünde doğdu. 1983 yılında İstanbul’a geldi ve saz yapım atölyesinde çalışmaya başladı. Bu sırada katıldığı bir ses yarışmasında âşıklama dalında birinci oldu. Konfeksiyon atölyesinde çalışırken, bir yandan da solfej dersleri aldı ve düğünlerde saz çaldı.1992 yılında Âşık Nuri Yücel’in “Hapishane Ranzaları 2” isimli albümüne bağlamasıyla katılarak ilk profesyonel stüdyo çalışmasına başladı. 1995’te iki arkadaşı ile birlikte Grup Turnalar’ı kurdu ve “Türkülerden Türkülere Yol Eyledik” ve “Türküler Kimliğimiz” adlı iki albüm çıkarttı. 1999’da ilk solo albümü “Gül Tükendi Ben Tükendim”i çıkardı. Türkiye’de ve Almanya’da çok sayıda konser verdi; bestelerini birçok sanatçı seslendirdi. Sanatçı, 11 Ocak 201’de geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

e-hastalıklar çağı! Dijitalleşmenin gölgesinde beynimiz ve sosyal ilişkilerimiz nasıl değişiyor?

Dijitalleşmenin, insan hayatına hız ve kolaylık kazandırırken, etik kuralların yeterince gelişmemiş olmasının yeni sorunları da beraberinde getirdiğine dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, “Sadece dijital öğrenme ya da beyni sadece dijital materyalle kullanmak eksik öğrenmeye yol açıyor. Bu durum ‘Dijital Faşizm’ ve ‘Sosyal Otizm’ gibi yeni kavramların ortaya çıkmasına yol açıyor.” dedi. Dijital dünyanın yarattığı ‘e-hastalıklar’ın bireylerin psikolojik ve sosyal gelişimini olumsuz etkilediğine de vurgu yapan Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, çocuklar ve yetişkinlerin, siber zorbalık, bağımlılık ve bilgi kirliliği gibi risklerle karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

Yüz yüze iletişimin önemine değinen Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik ise grup terapilerinin yüz yüze yapılmasının, katılımcıların beden dili, mimikleri ve jestleri aracılığıyla duygularını tam anlamıyla ifade edebilmesi için büyük önem taşıdığını aktardı. Dr. Öğr. Üyesi Burkovik, ekran karşısında eksik kalan bu unsurların, empati kurma ve duygusal farkındalık geliştirme sürecini olumsuz etkilediğinin altını çizdi. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ ile NPİSTANBUL Hastanesi Psikoloji Hizmetleri Genel Koordinatörü ve Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik, dijital dünyanın öğrenme ve sosyal ilişkiler üzerindeki etkilerinden bahsetti.

Problem dijitalleşme değil, etiğinin yeterince oluşmamış olması…

Çevrimiçi alışveriş, bulut bilişim, yapay zeka, mobil uygulamalar, sanal gerçeklik gibi hayatımızın ayrılmaz parçası olan tüm bu kavramların, dijitalleşmenin insan beyni ve zihninin evrimi içinde elde edilen muazzam ölçüdeki bilgi birikiminin pratik ve hızlı biçimde kullanılmasını sağlayan teknolojiler ve bilginin evrimi açısından kaçınılmaz bir süreç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, “Ancak hayatımıza artıları ile değer katan dijital çağ, bir yandan aşırı kullanım ve sürekli maruziyet nedeniyle toplumsal ve bireysel anlamda olumsuz bir takım etkiler de oluşturuyor. Dijitalleşmenin yarattığı etkiler dijital toplum, dijital insan, dijital vatandaş, dijital davranış, dijital beyin, dijital ahlak gibi bazı yeni  tanımlamalar ve kavramları da ortaya çıkarttı.” dedi.

Dijitalleşmenin insan beyninin ve zihninin evrimiyle ortaya çıkan ve yaşadığımız dünyanın vazgeçilemez bir gerçekliği olarak karşımızda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tanrıdağ, “Kanımızca problem dijitalleşmede değil, onun etiğinin yeterince oluşmamış olmasındadır. Dijital beceriler, insanların yararlı bilgilere hızla ve kolayca erişmesine, başkalarıyla mümkün olan en verimli şekilde iletişim kurmasına ve projeler üzerinde daha hızlı ve çevik bir şekilde işbirliği yapmasına olanak tanır. Dijital vatandaşlar, online ortamda başkalarına saygılı davranmalı ve siber zorbalık veya tacizde bulunmamalıdırlar. Ayrıca, yanlış bilgi paylaşmak veya nefret söyleminde bulunmak gibi online eylemlerinin başkaları üzerindeki etkisinin de farkında olmalıdırlar.” şeklinde konuştu.

Dijital dünya yeni ‘e-hastalık’lar yarattı

Dijitalleşmeyle birlikte saatlerini hatta günlerini ekran karşısında geçiren çocuk ve yetişkin bireylerin, güvenlik sorunları, bağımlılık, siber suçlar, çevrimiçi tehditler, veri ihlalleri gibi güvenlik sorunları ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, şunları söyledi:

“Dijital dünya ‘e-hastalık’ları da yarattı. Bir çoğumuzun adını bile bilmediği, haberdar olmadığı ‘Cheesepodding’, ‘Photolurking’, ‘Ego sörfü’, ‘Facebook depresyonu’, ‘Youtube Narsizmi’, ‘Borderline selfitis’, ‘Fantom titreşim sendromu’ gibi kavramlar ortaya çıkarak ilişkileri, dolayısıyla aile ve toplumu etkisi altına aldı. Tüm bunlar yaşanırken akla gelen ilk soru şu; dijitalleşme hayatımızın bir parçasıyken bunu insanlığın yararına ve en az dezavantajlı bir şekilde nasıl kullanabiliriz?”

Dijital öğrenme, görsel öğrenmeyi ve duygusal zekayı ihmal ediyor!

İnsan beyninde iki tür öğrenme olduğunu aktaran Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, “Bunlar, ‘Dijital Öğrenme’ ve ‘Analog Öğrenme’dir. Analog veri, zamana göre değişen başka bir türden niceliği temsil edip kendisi de zamana göre değişen ve sürekli bir özellik gösteren veridir. Bu tür öğrenme daha çok sağ beyinle ilgili bir öğrenme biçimidir. Her iki öğrenme biçimi hem sözel hem de görsel özellik taşır.” dedi.

Salt dijital öğrenmenin, beynin bir öğrenme biçimini eksik kullanarak insan beyninin önemli bir öğrenme biçimi olan görsel öğrenmeyi ve duygusal zekayı ihmal ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Tanrıdağ, “Dolayısıyla sadece dijital öğrenme ya da beyni sadece dijital materyalle kullanmak eksik öğrenmeye yol açan beynin eksik kullanımıdır. Bu olgu insan ve toplum bazında bazı yeni kavramların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bunlar arasında ‘Dijital Faşizm’ ve ‘Sosyal Otizm’ kavramları yer alıyor.” açıklamasını yaptı.

Dijitalleşmenin aşırı kullanılması sosyal otizme yol açabiliyor! 

Dijitalleşmeyle birlikte gündeme gelen ‘Sosyal Otizm’ kavramlarına açıklık getiren Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, şöyle devam etti:

“Otizm zaten sosyal beyni kullanma becerisinin azalmasıdır. Bunun da temelinde beyinde taklit ve öğrenmeden sorumlu ayna nöronların çalışmasındaki aksaklık vardır. Öteden beri ünlü matematikçilerin arasında otistiklerin varlığı bilinmektedir. Bu biyolojik kökenli bir olaydır. Ancak dijitalleşmenin aşırı kullanılması bağımlı olanlarda öğrenilmiş ya da sosyal otizme yol açmaktadır.”

İyi bir dijital toplum için öneriler…

Dijital toplumun bilincinde olmak.

Çevrimiçi davranışlarının etik sonuçlarını bilmek.

Teknolojiyi kötüye kullanmamak.

Mülkiyet haklarına karşı saygılı olmak.

Kendine karşı saygılı olmak.

Grup terapileri yüz yüze yapılmalı!

Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla bazı eğitimlerin ve terapilerin de dijital platformlar üzerinden gerçekleştirilebildiğini hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Yıldız Burkovik, “Ancak eğitimlerin yüz yüze olmasının yanı sıra grup terapilerinin de yüz yüze olması çok önemlidir.” dedi.

“Grup çalışmalarında yüz yüze olunduğunda tüm mimik ve jestler ile birlikte bedenin duruşu, herhangi bir anlatı sırasında bedenlerdeki değişim ve diğer üyelerin tepkilerini görebilmek olması gerekendir.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Burkovik,  kişinin ağlama, ellerini sıkma, bacağını sürekli oynatma gibi tepkilerinin grubu yöneten kişiye bir veri sağladığını, ekranda sadece yüzler görüldüğünden bu verilerin eksik kaldığını söyledi.

Yüz yüze iletişim empati kurmayı sağlıyor… 

Yüz yüze birbirini görebilmenin, kişilerin birbirleriyle bağ kurabilmelerinin, oturdukları yerden kalkıp birbirlerinin yaşantısının içinde rol almalarının hem kişinin kendisine, hem de grupta rol almasa da izleyene çok şey öğrettiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Yıldız Burkovik, “Bir role girildiğinde bazen kalkıp yürümek veya tüm bedenin kullanıldığı bir hareket yapmak, kimi zaman yer değiştirmek gibi uygulamalarla konunun tam içinde, duyguların yoğunlaştığı evrede birbiriyle ilişki çok önemlidir. Yaşanan roller duygu ve düşüncelerimizle karşılaşmamızı sağlar. Ayna nöronlar başkalarının duygularını ve davranışlarını anlamamızı ve empati kurmamızı sağlar.” dedi.

Bu sayede farklı perspektiflerden bakmanın da deneyimlenebildiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Burkovik, “Aslında herkesin kendi duygusal süreçlerini anlama ve düzenleme becerilerini nasıl geliştirdiğini gözlemleme fırsatına sahip olunmakla birlikte, herkesin kendi içsel süreçlerini de daha yakından inceleme şansı bulması sağlanır. Kendini keşfetme ile birlikte farkındalıklar artar.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İftar sofrasında hurma neden önemli?

Ramazan ayına sayılı günler kaldı. Toplum olarak ramazan ayında yemek çeşitlerini artırmayı sevdiklerimizle soframızı paylaşmayı severiz. Ramazan ayında beslenme şeklimizde büyük değişiklikler meydana gelmektedir. Yemek yenilen saatler, açlık süresi ve yediğimiz yemeklerin çeşitleri değişmektedir. Ramazan ayında yanlış beslenme şekilleri kilo artışına ve bazı mide-bağırsak rahatsızlıklarına neden olabilir. Ramazan ayını sağlıklı geçirmenizi sağlayacak beslenme ipuçlarını Liv Hospital Uzm. Diyetisyen Özgenaz Kazan anlattı.

 

Ramazan ayında beslenme alışkanlıklarımız, açlık süremiz ve yediğimiz yemeklerin çeşitliliği değişmektedir. Ancak sağlığımızı korumak için beslenmemize dikkat etmemiz gerekmektedir. Öncelikle orucumuzu açarken dikkat etmemiz gereken bazı noktalar var. Bunlardan ilki yemek yemek için acele etmemek. Bir adet hurma ile orucumuzu açtıktan sonra çorba ile devam etmeliyiz. Uzun süreli açlığın ardından aniden yüklenmesi mide ve bağırsak problemleri yaşanmasına sebep olabilir. Orucumuzu çorba ile açtıktan sonra 5-10 dakika bekledikten sonra ana yemeğe geçilmelidir. Neden 5-10 dakika beklemeliyiz? Bunun nedeni beynimiz doyma sinyalini 15-20 dakika sonra verir. Beynin tokluk sinyali göndermesine zaman tanıdığınızda fazla besin alımı ve buna bağlı kilo artışını önlemiş olursunuz. Uzun süreli açlık sonrası iftar öğününde kan şekeri seviyesi düşük olduğundan fazla miktarda besin tüketim isteği doğmaktadır. Bu da hem fazla kilo almamıza hem de mide ve bağırsak hastalıklarına neden olabilir. İftar menüsünde ana yemek olarak ise; az yağlı sebze ya da kuru baklagil yemekleri veya et, köfte, tavuk, balık gibi protein kaynaklarını ızgara, fırın ya da haşlama yöntemi ile pişirerek tüketmeyi tercih etmek gerekir. İftar sorasında mutlaka yeşil yapraklı sebzelerden oluşan salataya da yer vermek gerekiyor.  İftar sofranızda yeşil yapraklı sebzelerde oluşan bir salataya yer verin.  İftar sonrası tatlı tüketimine dikkat Ağzımızın tadı kaçmasın iftar sonrası tatlı tüketimi tercihinizi haftada 2 gün ev yapımı sütlü tatlıdan yana kullanın. Az şekerli meyve tatlıları veya meyve komposto tercih edebilirsiniz. 

İftar sofrasında hurma neden önemli?

Ramazan ayı denilince akla ilk gelen hiç şüphesiz ki Hurma. Hurma, potasyum açısından oldukça zengin bir meyvedir. Potasyum, sinir sistemi ve kasların çalışmasında önemli rol oynar. Ayrıca vücutta kırmızı kan hücresi yapımını desteklediği için de kansızlığa da iyi gelir. Ramazan ayında hurma tüketimine de dikkat etmek gerekir. 

Sahurda aşırı yağlı yemekler ve hamur işinden uzak durun 

Ramazan ayında uykusunun bölünmesini istemeyenler sahur yapmadan oruç tutmayı tercih ediyorlar. Ancak sağlık açısından mutlaka sahur yapmak gerekiyor. Ramazan ayında ilk öğün olarak adlandırdığımız sahur öğünü oldukça önemlidir. Sahur yapılmaması iftar saatine kadar olan açlık süresinin uzamasına ve gün içinde kan şekerinin düşmesine neden olur. Sahur öğününün yüksek karbonhidrat içeren hamur işi, unlu mamuller, şeker ve tuz içeriği yüksek gıdalardan oluşması ise yağlanmayı dolayısıyla kilo artışını tetikler. Sahurda ne tükettiğiniz çok önemli. Sahurda; peynir, yumurta, tam tahıllı ekmekler ve sebze grubundan oluşan besleyici bir kahvaltı veya çorba ve hafif zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir menü tercih etmek doğru olacaktır. Aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemeklerle hamur işlerinden uzak durulması gerekir. 

İftar ile sahur arasında 2-2,5 litre sıvı tüketin 

Yeterli sıvı aldığınızdan emin olun oruç tutarken gün içinde sıvı ve mineral eksiklikleri yaşanır. İftar ile sahur arasında 2-2,5 litre su tüketmeye özen gösterin. Ramazanda hareketsizlik kilo artışına ve bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına neden olabilir. İftardan sonra 30-45 dakika orta tempolu yürüyüş sindirim sistemini destekler ve kilo artışını önler. Kronik hastalığı olanlar oruç tutmadan önce mutlaka hekime danışmalıdır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prime Video, Picture This Filminin Fragmanını ve Görsellerini Paylaştı

Bu samimi romantik komedide, zor zamanlar geçiren fotoğrafçı Pia (Simone Ashley) bir kehanet alır: Gerçek aşk ve kariyer başarısı, çıkacağı sonraki beş randevuda onu beklemektedir. Kız kardeşinin düğünü yaklaşırken ve ailesi çöpçatanlık yaparken, eski sevgilisi (Hero Fiennes Tiffin) yeniden ortaya çıkar ve hem aşk hem de profesyonel hayatını altüst eder.

 

Yönetmen: Prarthana Mohan (The Miseducation of Bindu)

Senaryo: Nikita Lalwani (Gifted)

Oyuncular: Simone Ashley (Bridgerton), Hero Fiennes Tiffin (After), Sindhu Vee (Matilda: The Musical), Luke Fetherston (Still Up), Nikesh Patel (Four Weddings and a Funeral), Adil Ray (Citizen Khan), Anoushka Chadha (You) ve Phil Dunster (Ted Lasso)

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

3 Bölümden Oluşan ‘Vahşi Hindistan’ 1 Mart Cumartesi Günü 20.00’de National Geographic WILD Ekranlarında Başlıyor!

Büyük Hindistan Çölü’nden dünyanın en yüksek dağlarına kadar geniş bir alanda, kaplanlar sık ormanlarda av peşinde, orman filleri dağlarda su arayışında, kurak düzlüklerde ise leoparlar Hindistan’ın en büyük antilopuyla karşı karşıya geliyor.

Avcılar ve avlarının hem birbirleriyle hem de sert doğa koşullarıyla hayatta kalma mücadelesi verdiği üç bölümden oluşan “Vahşi Hindistan” 1 Mart Cumartesi saat 20.00’de National Geographic WILD’da başlıyor!

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, vahşi yaşamın gözler önüne serildiği kaliteli yapımları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic WILD kanalını 

D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Ocak ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %5,8, ithalat %9,6 arttı

Ocak ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %5,0, ithalat %11,8 arttı   
              

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2025 Ocak ayında %5,0 artarak 18 milyar 576 milyon dolardan, 19 milyar 508 milyon dolara yükseldi.

Ocak ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %11,8 artarak 18 milyar 646 milyon dolardan, 20 milyar 845 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Ocak ayında 1 milyar 336 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %8,4 artarak 40 milyar 353 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %93,6 oldu.

Dış ticaret açığı Ocak ayında %21,9 arttı

Ocak ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %21,9 artarak 6 milyar 185 milyon dolardan, 7 milyar 538 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak ayında %76,4 iken, 2025 Ocak ayında %73,7’ye geriledi.

Ocak ayında imalat sanayinin toplam ihracattaki payı %93,4 oldu

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2025 Ocak ayında imalat sanayinin payı %93,4, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %4,5, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,5 oldu.

Ocak ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %72,9 oldu

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2025 Ocak ayında ara mallarının payı %72,9, sermaye mallarının payı %13,0 ve tüketim mallarının payı %13,9 oldu.

Ocak ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu

Ocak ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 782 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 371 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 280 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 12 milyon dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri, 979 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %30,3’ünü oluşturdu.

İthalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı

İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Ocak ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 4 milyar 399 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 4 milyar 86 milyon dolar ile Çin, 1 milyar 854 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 430 milyon dolar ile ABD,  950 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %44,3’ünü oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %0,4 arttı
 

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2025 Ocak ayında bir önceki aya göre ihracat %0,4 artarken, ithalat %1,0 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2025 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %6,0, ithalat %9,6 arttı.

Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,4 oldu
 

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Ocak ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %93,4’tür. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,4’tür.

Ocak ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %77,3’tür. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %12,1’dir.  

Özel ticaret sistemine göre ihracat 2025 yılı Ocak ayında 19 milyar 277 milyon dolar oldu
 

Özel ticaret sistemine göre, 2025 yılı Ocak ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %7,5 artarak 19 milyar 277 milyon dolar, ithalat %8,6 artarak 26 milyar 932 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak ayında dış ticaret açığı %11,3 artarak 6 milyar 876 milyon dolardan, 7 milyar 655 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak ayında %72,3 iken, 2025 Ocak ayında %71,6’ya geriledi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Perakende Sektörünün en büyük buluşmasına geri sayım başladı!

Türkiye’nin en büyük iş dünyası organizasyonu ve uluslararası perakende sektörünün en önemli buluşmalarından biri olan ve bu yıl 24’üncüsü yapılan Perakende Günleri 2025, 28-29 Mayıs tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. 

“Perakendenin Geleceğini Şekillendirmek – Müşteriyi ve Teknolojiyi Kucaklamak” ana temasıyla bu sene sektörün dönüşümüne odaklanan etkinlik, ilham verici konuşmaları, yenilikçi çözümleri ve güçlü iş birlikleriyle sektöre yön vermeye devam edecek. 

Türkiye’nin en büyük, uluslararası perakende sektörünün en prestijli buluşmalarından biri olan Perakende Günleri 2025, 28-29 Mayıs tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde kapılarını açıyor. 

Soysal Eğitim ve Danışmanlık tarafından düzenlenen ve gıda dışı perakende, gıda perakendesi, e-ticaret, e-ihracat, alışveriş merkezleri, dijital dönüşüm, yapay zekâ, sosyal medya, teknoloji şirketleri, ödeme sistemleri, sektöre hizmet verenler, STK’lar, lojistik, hizmet sağlayıcılar gibi tüm ekosistemi bir araya getiren Perakende Günleri, Türkiye’nin özel sektör tarafından gerçekleştirilen en büyük iş dünyası etkinliği olmasının yanı sıra dünyanın perakende alanında yapılan sayılı etkinliklerinden biri olma özelliğini taşıyor. 

Teknoloji ve insan dengesi 

Etkinlik ile ilgili bilgi veren ve Perakende Günleri 2025’in sektöre yapacağı katkıları anlatan Soysal Eğitim ve Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Suat Soysal, “Etkinliğimiz, 2001 yılında 1.043 kişinin katılımıyla başlayan, bugün 10 bin 500 katılımcıya, 4 bin 900 firmaya ve yüzde 88 oranında üst düzey yöneticiye ev sahipliği yapan dev bir etkinliğe dönüştü. Güçlü bir konferans programı, fuar, ödül töreni ve farklı etkinliklerle öne çıkan Perakende Günleri, aynı zamanda B2B görüşmeler, özel toplantılar ve networking olanakları ile öne çıkıyor” dedi.

Bu yıl ana temanın “Shaping the Future of Retail – Embracing Customer and Technology” olduğunu ve perakendede teknoloji ve insan dengesinin öneminin gündem olacağını belirten Soysal, şöyle konuştu:

Tüm sektörlerde olduğu gibi perakende sektörü de dijitalleşme ve müşteri beklentilerindeki değişimle birlikte önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu yılki ana temamız olan ‘Perakendenin Geleceğini Şekillendirmek – Müşteriyi ve Teknolojiyi Kucaklamak’ ile biz de bu dönüşüme odaklanıyoruz. Teknoloji iş yapış şekillerini değiştiren çok önemli bir unsur haline gelse de perakendenin merkezinde her zaman müşteri olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu nedenle, Perakende Günleri 2025’te sektör profesyonellerine hem en yeni teknolojik gelişmeleri hem de müşteri odaklı stratejileri bir arada sunacağız. E-ticaret ve e-ihracat en önemli gündem maddelerimizden biri olurken, fiziksel mağazacılığın küresel yükselişini de ele alacağız. İlham verici konuşmalar, yenilikçi çözümler ve güçlü iş birlikleriyle çok önemli bir etkinlik bizi bekliyor.” 

Dünya Çapında Konuşmacılar ve Öne Çıkan Konular

Etkinlik, bu yıl da dünyanın dört bir yanından gelen uzmanları ağırlayacak. Teknoloji alanında dünyanın en saygın uzmanlarından biri olan Peter Hinssen, perakende sektöründe yapay zekanın etkilerini ve gelecekte bizi nelerin beklediğini paylaşacak. Dünyanın en ünlü “beyaz şapkalı” hacker’larından Freaky Clown, iş dünyasında fiziksel güvenlik açıklarını nasıl tespit ettiğini ve şirketlerin bu tehditlere karşı nasıl önlem alabileceğini gerçek örneklerle anlatacak. WPP ABD’nin Chief Creative Officer’ı Walter Geer, müşteri deneyiminde yenilikçi yaklaşımları ele alırken, renk körlerine doğanın güzelliğini hissettiren teknolojilerden, engelleri aşan sadık dostlara kadar ilham veren projeleri paylaşacak. Global Blue Dünya CEO’su Jacques Stern ise dünya çapında turistlerin alışveriş alışkanlıklarını ve hangi ülkeleri tercih ettiklerini analiz edecek. Ayrıca, Türkiye’nin bu alandaki konumunu ve potansiyelini değerlendirerek sektör için önemli bilgiler sunacak.

1 milyonun üzerinde iş görüşmesi, 200 binin üzerinde iş bağlantısı

Konferansta, yapay zekâ, dijital dönüşüm, ödeme sistemleri, insansız kasa teknolojileri, e-şarj çözümleri ve Asya’dan gelen teknoloji firmalarının yenilikleri ön plana çıkarken, 125 fuar katılımcısı firma ve 90 sponsor yer alacak. Etkinlik boyunca 1 milyonun üzerinde iş görüşmesi, 200 binin üzerinde iş bağlantısı yapılması bekleniyor. Organizasyon aynı zamanda sektöre yön veren büyük lansmanlara da ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar Hopi ve Metro Group Future Store’un lansmanı ilk kez Perakende Günleri’nde yapıldı. Yine önemli AVM projelerinin duyurulması ve yeni teknoloji çözümlerinin sektöre tanıtılması gibi çığır açan gelişmeler bu etkinlikte gerçekleşti. Perakende Günleri 2025’te de sektöre damga vuracak yeniliklerin ilk kez tanıtılması bekleniyor.

Etkinlik kapsamında Perakende Güneşi Ödülleri de sahiplerini bulurken sektörün Derimod, Lufian Global Blue, Çift Geyik Karaca ve Teknosa gibi köklü markalarının 25 ila 108 yıl arasındaki yıl dönümleri de kutlanacak. Yoğun geçen iki günün ardından, Perakende Günleri, Sibel Can’ın konseriyle sona erecek. Daha önce Ajda Pekkan, Ceza, Emel Sayın ve Ebru Gündeş gibi isimlerin sahne aldığı etkinlik, bu yıl da coşkulu bir kapanışa imza atacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ramazan Ayı İçin Sağlıklı Sahur, İftar ve Tatlı Önerileri

Ramazan ayında beslenme düzeni, sağlıklı kalmak ve oruç tutarken enerjik hissetmek için oldukça önemlidir. Doğru beslenme; gün boyunca açlık, susuzluk, halsizlik gibi sorunları azaltmaya yardımcı olur ve sindirim sistemi rahatsızlıklarının önüne geçer. Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Büşra Şen, sahur ve iftar vakitlerinde sağlıklı beslenme için dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

Siyez unu ve karabuğdaylı yiyecekler tok tutuyor 

Sahur, gün boyunca tok kalmayı sağlamak ve kan şekerini dengede tutmak için çok önemlidir.  Sahurda tüketilecek bazı gıdalar günü çok acıkmadan ve enerjik geçirmenize yardımcı olur.   

  1. Siyez unlu ekmek, karabuğday unlu makarna gibi uzun süre tok tutan kompleks karbonhidratlar tüketin.
  2. 1 yumurta ve 1 dilim az tuzlu peynir ile protein ihtiyacınızı karşılayın.
  3. Ceviz, badem, avokado gibi sağlıklı yağlar ile gün içerisindeki tokluk sürenizi uzatın.
  4. Susuzluğu en aza indirmek için 2 bardak su içmeyi ve tuzlu besinlerden kaçınmayı ihmal etmeyin.

İftarda tabağınızın yarısı sebze ve salata olsun

İftarda birden mideye yüklenmek yerine dengeli ve yavaş yemek önemlidir. Bu şekilde sindirim sorunlarının ve kilo alımının önüne geçmek mümkün olabilir. 

  1. İftarınızı 2 hurma ya da 1 kepçe sebze çorba ile açın ve 15 dakika bekleyin.
  2. Yeterli lif alımını sağlayabilmek için tabağınızın yarısını mutlaka sebze ya da salatadan oluşturmaya özen gösterin.
  3. Fırında sulu köfte ya da mantarlı hindi sote gibi protein kaynaklarına öğününüzde yer vermeyi ihmal etmeyin.
  4. Hızlı yemek mideyi zorlar, porsiyonları küçük tutarak yavaş yiyin. Masada 20 dakika oturmaya özen gösterin.
  5. Kilo alımına neden olabilecek kızartmalar ve şerbetli tatlılardan kaçının. İftardan sonra ara öğün olarak nar, yaban mersini ya da kivi gibi antioksidan meyveler ile kombine edilmiş çiğ badem ya da elma konsantresi ile tatlandırılmış şeker ilavesiz meyveli sütlü tatlı tercih edilebilir.
  6. Hazımsızlığı önlemek için yemeklerinize kimyon ekleyebilir ve yemeklerden sonra 1 fincan sıcak suda kimyon tohumu ile 15 dakika demlenmiş rezene çayı tüketebilirsiniz.
  7. Ayrıca iftardan 1 saat sonrasında yapılacak hafif tempolu yürüyüşler hem kan şekerinizi dengeleyecek hem de hazımsızlığı önlemeye yardımcı olacaktır.

Ramazan ayında tatlılar da büyük öneme sahiptir. Bu dönemde tatlı yeme isteği sağlıklı ürünlerle hazırlanan lezzetlerle giderilebilir. Ramazan ayının geleneksel tadı güllacı bu şekilde deneyebilirsiniz.

Şeker ilavesiz güllaç tarifi

Malzemeler:

  1. 1 paket güllaç
  2. 4 su bardağı laktozsuz süt ya da Hindistan cevizi sütü
  3. 1 kahve fincanı elma suyu konsantresi
  4. 2 yemek kaşığı toz Antep fıstığı
  5. 2 yemek kaşığı toz Hindistan cevizi
  6. 1 su bardağı nar

Yapılışı:

Sütü ısıtın. Elma suyu konsantresi ve Hindistan cevizi ekleyip ılımasını bekleyin. Güllaç yapraklarının yarısını sütlü karışımla ıslatıp cam bir kaba dizin. Nar serpip üzerine kalan yaprakları sütle ıslatarak dizin. Güllaçlar sütü iyice çektiğinde Antep fıstığı ve nar ile süsleyin.

Afiyet olsun! 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı