Aylık arşivler: Mart 2025

Mevlevi Evi’nde Mevlana’nın öğretileri anlatıldı

Büyükşehir’in Ramazan ayında Mevlevi Evi’nde düzenlediği kültür söyleşilerinin konuğu Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Cançelik oldu. “Aşk Aynasında Hz. Mevlana” konulu söyleşide konuşan Cançelik, Kocaelililere maneviyat yüklü bir gece yaşattı.

 

MEVLANA VE MEVLEVİLİK KONUŞULDU

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Ramazan ayı etkinlikleri kapsamında “Aşk Aynasında Hz. Mevlana” konulu söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşinin konuğu olan Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Cançelik, Mevlana Celâleddin Rumi’nin aşk ve sevgi üzerine derin ve evrensel bakış açısını dinleyicilere aktardı. Mevlana’nın öğretilerini günümüz insanının hayatına nasıl adapte edebileceğini ifade eden Cançelik; aşkın, insanı yokluk âlemine adım attıran kutsal bir bağ olduğunu vurguladı.

 

MEVLEVİ EVİ’NİN HUZURLU ORTAMINDA SOHBET

Katılımcılar program sonrasında Mevlevi Evi’nin huzurlu ortamını gezerek, Mevlana’nın öğretilerini derinlemesine hissetme ve manevi mirasını keşfetme fırsatı buldu. Söyleşi sonunda katılımcılar, Doç. Dr. Ali Cançelik’e sorularını yönelterek, daha derinlemesine bir sohbet gerçekleştirdi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Polisan Holding 2024 yılı finansal sonuçlarını açıkladı

Polisan Holding, 2024 yılında, global ve bölgesel ekonomik durgunluklara rağmen, kimya, liman işletmeciliği ve yapı kimyasalları sektörlerindeki yatırımlarını sürdürürken, FAVÖK marjını koruyarak 1 milyar TL faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr (FAVÖK) elde etti. 

Türkiye ekonomisinin büyümesinde önemli konumda bulunan kimya, boya, liman işletmeciliği ve gayrimenkul sektörlerinde faaliyet gösteren Polisan Holding, 2024 yılı on iki aylık finansal sonuçlarını açıkladı. 2024’te 6,2milyar TL konsolide gelir elde eden Polisan Holding’in brüt kârı 1,45 milyar TL oldu. 2024 yılı FAVÖK rakamı 1 milyar TL’ye ulaşırken FAVÖK marjı ise %17 seviyesinde gerçekleşti.

2024 yılı finansal sonuçlarını değerlendiren Polisan Holding CEO’su Cantekin Dinçerler,2024 yılını küresel ve yerel piyasalardaki ağırlaşan koşullar ve belirsizliklerle geride bıraktık. İhracat pazarlarındaki zayıf seyir, iç talepteki daralma ve yılın ikinci yarısında ivmelenen enflasyon-kur makası, faaliyet kârlılığımız üzerinde etkili oldu. Katma değerli ürün ve hizmetlerin portföyümüzdeki payını artırırken, işletme sermayesi ve finansman maliyetlerini kontrol altında tutarak bu olumsuz etkileri sınırladık. Polisan Yapıkim’in 30.000 metrik ton kapasiteli polimer yatırımını ve Poliport’un 5.850 m³ kapasiteli 8. tank çiftliği yatırımını tamamladık; Polisan Holding olarak yılı 1,45 milyar TL brüt kâr ve 1 milyar TL FAVÖK ile tamamladık. 2025 yılında da bu yöndeki çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde piyasa koşullarını yakından takip ederek, hedeflerimiz doğrultusunda stratejik ve taktiksel adımlar atmaya devam edeceğiz” dedi.

 

Liman faaliyetleri Brüt Kar ve FAVÖK’de artış sağladı

Başta dış ticaret olmak üzere Türkiye ekonomisinde hayati bir rol oynayan limancılık sektörü, taleplerde yaşanan daralmaya rağmen katma değerli ürünlerin portföydeki ağırlığının artmasıyla brüt karda artış sağladı.2024 yılında en fazla yük elleçlemesi yapan ilk üç bölge liman başkanlığı arasında %15,8’lik pay ile Poliport’un da dahil olduğu Kocaeli Liman Başkanlığı’nın ikinci sırada yer aldığını söyleyen Polisan Holding CEO’su Cantekin Dinçerler, sektörel verilerin Holding’in bu alandaki yatırımlarının stratejik önemini bir kez daha kanıtladığını vurguladı. 

 

Üretim ve depolama kapasitesi stratejik yatırımlarla güçlendi

2024 yılı yatırımlarının planlandığı şekilde tamamlandığını da belirten Dinçerler “Bu doğrultuda Polisan Yapıkim’in Adana Fabrikası sınırları içerisinde 30 bin metrik ton kapasiteli PCE (polimer) yatırımı 31 Temmuz 2024 itibarıyla tamamlanarak devreye alındı. Bu yatırım sayesinde toplam PCE üretim kapasitemizi yıllık 50 bin tona ulaştırırken bölgesel talebe yakın üretim yapmanın yarattığı nakliye, ara mamul maliyetleri, depolama ve elleçleme giderlerinde tasarruf sağlamayı öngörüyoruz. Poliport’da 8. tank çiftliği yenileme ve modernizasyon yatırımımız Kasım 2024’te tamamlanmasıyla kullanılabilir ticari kapasitemiz 5.850 metreküp arttı. Poliport’un ek kapasite artış projesi için fizibilite çalışmalarımız sürerken, Dilovası sahamızda Poliport’un sıvı ve kuru yük depolama faaliyetlerinde büyümesine zemin oluşturacak fiziksel alan açma çalışmalarımız da tüm hızıyla devam ediyor” dedi. 

 

Avrupa’daki durgunluk kimya sektörünü etkiliyor

2024 yılında ihracat pazarlarında yaşanan gelişmelere paralel, küresel ve bölgesel ekonominin yavaşlamasının etkilerini bilançolarda görmeye devam ettiklerini belirten Dinçerler; “Özellikle Avrupa pazarında yaşanan talep daralması hem fiyatları hem de gelirleri olumsuz etkiledi. 2023 yılının son aylarında Yunanistan’da yaşanan sel felaketinden etkilenen iştirakimiz Polisan Hellas, Nisan 2024’te tekrar faaliyete geçebildi. Ticaret ve üretime ilişkin aldığımız taktiksel kararlar ile faaliyet zararını sınırlayacak adımlar attık. Önümüzdeki dönemde ise faaliyet zararını öngörülebilir ve sınırlı tutacak stratejik adımlar atmayı planlıyoruz” dedi.

Polisan Holding, boya segmenti ile ilgili olarak ise Dinçerler; “İç piyasadaki talep daralmasına rağmen brüt karlılığını koruyan Polisan Kansai Boya, yüksek finansman maliyetleri ve enflasyon baskısı ile net zararımızın ana unsuru oldu. Enflasyonun ve faiz oranların düşüş trendine girmesi ile birlikte bu olumsuz etkilerin azalmasını bekliyoruz” diye belirtti. 

Polisan Kimya’nın çevre dostu ve yüksek katma değerli ürünler geliştirmeye yönelik Ar-Ge çalışmalarına devam ettiğinin de altını çizen Dinçerler “2024 yılında ürün gamımıza eklediğimiz yeni ürünler ile müşteri sektör dağılımını genişletmeye başladık. Bu inisiyatiflerimizin orta ve uzun vadede Polisan Kimya’nın rekabetçiliğini güçlendireceğine, karlılığını artıracağına inanıyoruz” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı 2024/25 sezonunun ilk yarısında 310 milyon dolar oldu

Türkiye, üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzümde başarılı bir ihracat sezonuna imza atıyor.

Manisa, Denizli ve İzmir üçgeninde 55 bin üretici tarafından üretilen çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı 2024/25 sezonunun ilk yarısında yüzde 13’lük artışla 274 milyon dolardan, 310 milyon dolara yükseldi.

2024/25 sezonuna 176 bin ton çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı hedefiyle girdiklerini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, hedeflerinin yüzde 55’ini sezonun ilk yarısında gerçekleştirdiklerini kaydetti.

İklim değişikliğinin çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesinde kayıplara neden olduğunu o nedenle 236 bin ton olarak öngörülen 2024/25 rekoltesinin bu rakamında altında kaldığını vurgulayan Işık, “Rekoltedeki düşüş ihracatımızın miktar bazında yüzde 32’lik düşüşle 129 bin 416 tondan 87 bin 489 tona gerilemesine yol açtı. Dünya Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretici Ülkeler Konferansı’nda, 2024/25 sezonunda dünya genelinde 598 bin ton çekirdeksiz kuru üzüm ihraç edileceği öngörüsünde bulunulmuştu” diye konuştu.

Çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesindeki düşüşün ihraç fiyatlarını yukarı çektiği bilgisini veren Işık sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz sezon çekirdeksiz kuru üzümde ortalama ihraç fiyatımız 2 bin 120 dolar iken, bu yıl dolar bazında yüzde 67’lik artışla 3 bin 550 dolara tırmandı. Üreticilerimiz kaliteli ve gıda güvenliği sağlanmış şekilde ürettikleri ürünlerinin karşılığını fazlasıyla aldı.”

Önümüzdeki sezonda kalite ve gıda güvenliği açısından sürdürülebilir bir şekilde üretimimize devam edebilmek için Bakanlıklarımız, Araştırma Enstitüleri, Üniversiteler, Ticaret Borsaları ve İhracatçı firmalarımızla birlikte Üreticilerimizi ve tüm paydaşlarımızı bilgilendirme çalışmalarına devam ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde Kuru Üzüm Teknik Kurulu toplantıları, Bitki Koruma Ürünü Bayileri toplantıları ve Üzüm Çalıştayı düzenleyerek güncel gelişmeleri tüm paydaşlara aktarmaktayız.  

 

İngilizler, Türk üzümlü keklerle 5 çayını içiyor

Türkiye, 2024/25 sezonunun ilk yarısında 77 ülkeye çekirdeksiz kuru üzüm ihraç ederken, İhracatta İngiltere zirvedeki yerini korudu. İngiltere’ye kuru üzüm ihracatı yüzde 50’lik artışla 59 milyon dolardan 88,5 milyon dolara yükseldi.

Hollanda’ya yapılan kuru üzüm ihracatı yüzde 10’luk artışla 36 milyon dolardan 40 milyon dolara çıktı ve Hollanda zirvenin ikinci basamağında yerini aldı. İtalya, 2023/24 sezonunun ilk yarısında Türkiye’den 23,6 milyon dolar olan çekirdeksiz kuru üzüm ithalatını, 2024/25 sezonunun aynı zaman aralığında yüzde 32 artırarak 31,3 milyon dolara ilerletti ve Almanya’yı geçerek üçüncü sıraya adını yazdırdı.

Türkiye, 2024/25 sezonunun 6 aylık döneminde 310 milyon dolarlık çekirdeksiz kuru üzüm ihraç ederken, bu ihracatın yüzde 85’ini temsil eden 263 milyon dolarlık büyük dilimi Avrupa ülkelerine gerçekleştirildi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ciğercide can ciğer oldular


Dijital dünyanın yeni yüzü Habercaddesitv’nin Aksaray’da bulunan Ciğeristan’da verdiği iftar yemeğine ünlüler akın etti.

Bugüne kadar lezzetli ciğerleriyle ciğeri İstanbul’a sevdiren Ciğeristan bu kez habercaddesitv ‘yi ağırladı. Türk Sineması’nın ünlü ismi Meral Konrat, habercaddesitv yönetim kurulu başkanı Erol Taylan Tandoğan, Habib Babar, iş insanı sunucu Alparslan Selçuk, Almina Besra Babar, oyuncu ve sunucu Nergis Limanlı, Model ve sunucu, Dilek Kaya, Turgut Geleç, Levent Çekiç, sosyal medya fenomeni Mehmet Berk Ergin, sanatçı Kerem Özdemir gibi birçok ismin katıldığı iftar yemeğinde Kerem Özdemir Ciğeristan’a yazdığı şarkıyı okudu.

İSMAİL KAMBER BİZ ATIK BURADAYIZ

Türkiye’ye ciğeri sevdiren adam olarak bilinen Ciğeristan sahibi İsmail Kamber, yurt dışından Türkiye’ye kesin dönüş yaptığını ve ciğeri İstanbullulara sevdirmeye devam edeceklerini söyledi. Ciğeristan markasını yurt dışına açtıkları şubeleriyle dünyaya sevdirdiklerini belirten Kamber, ‘Uzun bir süredir Romanya’da yaşıyordum. Orada da Ciğeristanı marka yaptık. Ülkemi inanılmaz özlemiştim. Kısa süreliğine ara verdiğim işletmeciliğime kaldığım yerden devam edeceğim. Tabii ciğerin yanı sıra künefelerimiz de çok lezzetli’diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Genç Star Alper Erözer yeni tarzıyla dikkat çekiyor!

Müziğe pop soundlarıyla başlayan Alper Erözer, kariyerinde yeni bir döneme girerek sound’unu baştan sona yeniledi. Alternatif indie tınılardan ilham alarak rock temelli sesleri kendi tarzında yorumlayan sanatçı, modern dokunuşlarla klasik tınıları birleştirerek hem samimi hem de güçlü bir anlatım sunuyor.

Bu yeni dönemin ilk ürünlerinden biri olan “Bazen”, müzikseverlerle buluştu! Alper Erözer ve Engin Berk Söğüt imzası taşıyan şarkının sözleri ve bestesi, dinleyicileri derin duygulara sürüklerken, prodüksiyon tarafında ise Kult ve Bonnieroger bulunuyor. Futurhythm prodüksiyonuyla hayat bulan çalışmanın kreatif direktörlüğünü Fatih Tandoğan üstleniyor.

Alper Erözer’in bu dönüşümünü taçlandıran bir diğer şarkı ise “İyileşemem Ki”! Melodik yapısı ve etkileyici sözleriyle dikkat çeken parça, sanatçının müzikal olgunluğunu gözler önüne seriyor. Yeni tarzının en güçlü yansımalarından biri olan “İyileşemem Ki”, Alper Erözer’in duygusal derinliğini ve sahiciliğini ön plana çıkarıyor.

“Bazen” ve “İyileşemem Ki” tüm dijital platformlarda yayında!

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hacibab’dan yeni şarkı: İstikamet Gökyüzü

Rap ve alternatif hip-hop sahnesinin dikkat çeken isimlerinden hacibab (Aybars Gülümser), yeni şarkısı “İstikamet Gökyüzü” ile müzikseverlerle buluştu. Boombap altyapısıyla nostaljik bir hava taşıyan parça, güçlü sözleri ve etkileyici melodisiyle dikkat çekiyor.

Balbazar Records etiketiyle yayınlanan “İstikamet Gökyüzü”, dinleyicilere farklı bir hip-hop deneyimi sunarken, hacibab’ın kendine has tarzını bir kez daha ortaya koyuyor. Rap müziğin köklerine sadık kalarak modern bir dokunuş ekleyen sanatçı, şarkısında özgürlük ve hedeflere ulaşma temasını işliyor.

“İstikamet Gökyüzü” şimdi tüm dijital platformlarda yayında!

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Aslı Cevri’den Sezen Aksu imzalı Başka Bahar

Sezen Aksu’nun müzik dünyasında köşe taşlarından sayılan klasik eseri Başka Bahar, Aslı Cevri’nin yorumuyla yeniden dinleyicilerle buluşuyor. Söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait olan parçanın düzenlemesi Ömercan Özüaydın tarafından gerçekleştirilirken, klip yönetmenliği ve fotoğraf çekimleri Selahattin Çelik tarafından özenle hayata geçirildi.

Aslı Cevri’nin yorumu ile farklı bir boyut kazanan Başka Bahar, zamansız esere modern dokunuşlar ekleyerek dinleyicilere nostalji ve güncelliği bir arada sunuyor. Dijital platformlarda yayınlanan single, Sezen Aksu’nun unutulmaz eserine yeni bir perspektif getiriyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gökhan Duman, Dubai Moda Günleri’nde Türkiye’yi temsil edecek

Ünlü koreograf Gökhan Duman, Türkiye’de yaptığı başarılı çalışmaların ardından çalışmalarını yurtdışına taşıyor. Duman, “Modest Fashion Week” kapsamında 14/15/16 Nisan’da Türk koreograf olarak ülkemizi gururlandırmaya hazırlanıyor. 

Başarılı organizatör 30 farklı ülkeden tasarımcıyla birlikte çalışacakları Modest Fashion Week Dubai’de birbirinden özel koleksiyonları farklı sahne şovlarıyla podyuma taşımayı planladıklarını aktardı.

Gökhan Duman, “Serkan Duman ve ekibimizle birlikte unutulmaz bir organizasyona hazırlanıyoruz. Kariyerimiz için de eşsiz bir deneyim yaşayacağız. Heyecanlı, mutlu ve en önemlisi de çok gururluyuz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Boyun ağrısı ve migrenin çaresi düzenli egzersiz!

Boyun ağrısı ve migrenin çaresi düzenli egzersiz!

Boyun ağrısı ve migren ağrısının bağlantılı olabileceğini belirten uzmanlar fizik tedavi ve egzersizlerin bu ağrıların yönetiminde önemli bir rol oynadığını söylüyor.

Düzenli egzersizlerin kasları güçlendirdiğini, duruşu iyileştirdiğini ve ağrıların sıklığını azaltabileceğini vurgulayan Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, “Egzersizler, stres ve gerilimi azaltabilir. Stres, migrenin tetikleyicilerinden biri olduğundan, bu etki migrenin sıklığını ve şiddetini azaltabilir.” dedi. Boyun kaslarını esneten ve güçlendiren hareketlerin, ağrıyı hafifletmeye yardımcı olurken, yürüyüş, yüzme ve yoga gibi genel egzersizlerin de destekleyici olabildiğini dile getiren Op. Dr. Kemal Paksoy, ancak, egzersizlerin doğru teknikle ve bir uzman rehberliğinde yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, fizik tedavi ve egzersizlerin boyun ağrısı ve migren üzerindeki olumlu etkilerine değindi.

Boyun ağrısı ve migreni yönetmede fizik tedavi ve egzersizlerin rolü büyük!

Fizik tedavi ve egzersizlerin, hem boyun ağrısını hem de migreni yönetmede önemli bir rol oynadığına vurgu yapan Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu tür tedavi ve egzersizler, kasları güçlendirebilir, esneklik kazandırabilir ve genel duruşu iyileştirebilir. Böylece ağrının sıklığı ve şiddeti azalabilir.” dedi.

Fizik tedavi ve egzersizlerin boyun ağrısı üzerindeki olumlu etkilerinden bahseden Op. Dr. Kemal Paksoy, “Özellikle kas güçlendirmeye yönelik planlanan fizik tedavi ve egzersizler, boyun ve sırt kaslarını güçlendirerek omurganın desteklenmesine ve ağrının azalmasına yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz, boyun kaslarının esnekliğini artırabilir ve hareket aralığını genişletebilir, bu da sertliği ve ağrıyı azaltabilir. Egzersizler, duruşu düzeltmeye yardımcı olabilir. Kötü duruş, boyun ağrısına yol açabileceğinden, doğru postür kasların düzgün çalışmasını sağlar.” açıklamasını yaptı.

Hareketsizlik stresi, stres ağrıları artırabilir!

Migren ağrılarının boyun ağrısıyla ilişkili olabileceğini hatırlatan Op. Dr. Kemal Paksoy, doğru planlanmış fizik tedavi ve egzersizlerin migren ağrıları üzerinde de olumlu etkileri olabileceğini söyledi. Op. Dr. Paksoy, bu etkileri şöyle açıkladı:

“Egzersizler, stres ve gerilimi azaltabilir. Stres, migrenin tetikleyicilerinden biri olduğundan, bu etki migrenin sıklığını ve şiddetini azaltabilir. Düzenli egzersiz yapmak, genel ağrı eşiğini artırabilir ve migren atağını tetikleyen faktörlerle başa çıkmayı kolaylaştırabilir. Ayrıca egzersizler, beyne giden kan akışını iyileştirerek migreni hafifletebilir.”

Boyun kaslarını esnetecek ve güçlendirecek egzersizler ağrıları hafifletebilir!

Boyun ve migren ağrılarını hafifletmek için doğru egzersizlerin doğru şekilde yapılması gerektiğine dikkat çeken Op. Dr. Kemal Paksoy, “Öncelikle boyun egzersizlerine ağırlık verilmeli.” dedi.

Başın yanlara, öne ve geriye eğilmesi, boyun dönüş egzersizleri ve boyun çevresi güçlendirme egzersizleri yapılabileceğini aktaran Op. Dr. Paksoy, “Otururken veya ayakta dururken, başınızı yavaşça bir omzunuza doğru eğin ve 15-30 saniye bu pozisyonda kalın. Ardından diğer omza doğru eğilin. Bu hareket, boyun kaslarını esnetir ve gerginliği azaltır. Aynı şekilde başınızı yavaşça öne eğin, çenenizi göğsünüze yaklaştırın ve bu pozisyonda 15-30 saniye kalın. Ardından başınızı geri itin, gözlerinizi yukarı bakacak şekilde tutun. Bu hareket, boyun kaslarının esnemesine yardımcı olur. Başınızı yavaşça bir yöne döndürün, 15-30 saniye bu pozisyonda kalın, sonra diğer yöne dönün. Bu egzersiz, boyun kaslarının hareket aralığını artırır. Ellerinizle başınıza hafifçe baskı uygulayarak karşı tarafın kuvvetine karşı koyun. Bu hareket, boyun kaslarını güçlendirir ve stabilizasyonu artırır.” şeklinde konuştu.

Ağrıları yönetmek için genel egzersizler de yapılmalı…

Bazı genel egzersizlerin de boyun ve migren ağrılarına olumlu etki sağlayabileceğini dile getiren Op. Dr. Kemal Paksoy, şöyle devam etti:

“Yürüyüş, koşu, bisiklet sürme veya yüzme gibi kardiyovasküler egzersizler genel stres seviyelerini azaltabilir ve kan dolaşımını iyileştirebilir. Yoga pozları, duruşu düzeltir, kasları gevşetir ve stresi azaltır. Özellikle, çocuk pozu, köprü pozu ve kedi-inek pozları boyun ağrısını hafifletebilir. Pilates egzersizleri, core kaslarını güçlendirir ve duruşu iyileştirir. Bu da boyun ağrısını ve migreni hafifletebilir. Düzenli olarak yapılan tam vücut esneme egzersizleri, kas gerginliğini azaltabilir ve genel rahatlamayı artırabilir.”

Yanlış uygulamalar ek ağrılara neden olabilir!

Egzersizlerin etkili olabilmesi için düzenli olarak yapılmaları gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Kemal Paksoy, “Genellikle haftada 3-4 kez egzersiz yapmak tavsiye edilir.” dedi.

Her bireyin durumu farklı olduğunu bu nedenle de bir fizik tedavi uzmanı veya egzersiz terapistiyle çalışarak kişiye özel bir egzersiz programı oluşturmanın önemli olduğuna işaret eden Op. Dr. Paksoy, sözlerini şöyle tamamladı:

Egzersizleri doğru teknikle yapmak da çok önemlidir. Yanlış teknik, ek ağrılara veya yaralanmalara yol açabilir. Fizik tedavi ve egzersizlerin boyun ağrısını ve migreni yönetmede önemli faydaları olabilir. Ancak, egzersiz programlarına başlamadan önce bir sağlık profesyoneline danışmak, güvenli ve etkili bir tedavi süreci sağlamak için önemlidir.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kadınlar Hayatlarını Yakından İlgilendiren Bu Sağlık Sorunlarını İhmal Ediyor

Kadınlar Hayatlarını Yakından İlgilendiren Bu Sağlık Sorunlarını İhmal Ediyor

 

Dünya genelinde kadınların yeri ve gücü artmasına karşın araştırmalar ve istatistikler kadınların hala kendi sağlıklarını ihmal ettiğini gösteriyor. Günlük yaşamın yoğun temposu, toplumsal rolleri ya da bilgi eksikliği gibi farklı etkenler nedeniyle kadınların sağlıklarına yeterli özeni göstermediğini söyleyen Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, bu durumun ciddi sağlık sorunlarına zemin oluşturabileceğine işaret etti. 

 

Kadınların sağlık sorunlarını ihmal etmesinin yaşam kalitesini düşürmesinin yanında ciddi sonuçlara yol açabileceğini anlatan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, yeterli bilinç seviyesine ulaşmak ve düzenli kontrollere gitmenin bu sorunların önlenmesinde kilit rol oynadığını söyledi. Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadın sağlığını yakından ilgilendiren sorunlara dikkat çekti…

KALP HASTALIKLARI SESSİZ TEHLİKE OLARAK BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR

Her ne kadar istatikler kadınlarda kalp hastalıklarının giderek arttığını gösterse de kalp hastalıkları genellikle “erkek hastalığı” olarak algılanmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre kalp hastalıklarının tüm dünyada kadınlarda yaşam kaybı nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını hatırlatan Dr. Yeşiladalı, “Bununla birlikte American Heart Association’a göre, kadınların yüzde 54’ü kalp hastalıklarının farkında değil. Bu nedenle gerekli önlemleri almıyor.” Dedi. Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, sözlerine şöyle devam etti: “Amerikan Kalp Derneği’nin 2019 Ulusal Anketi sonuçlarına göre, kadınların kalp hastalığının bir numaralı ölüm nedeni olduğuna dair farkındalıkları son 2009-2019 arasındaki 10 yıllık dönemde önemli ölçüde azaldı. 2009’da kadınların yüzde 65’i bu gerçeği bilirken, 2019’da bu oranın yüzde 44’e düştüğü gözleniyor. Üstelik en büyük farkındalık kaybı da 25-34 yaş aralığındaki genç kadınlarda. Anketin öne çıkardığı bir başka önemli sonuç ise yüksek tansiyon gibi önemli risk faktörleri olan kadınlar dahi, kalp hastalığının birinci ölüm nedeni olduğunun farkında olmaları. Dolayısıyla bu konudaki farkındalık çalışmalarının yoğunlaştırılması önem taşıyor.”

MEME KANSERİ TARAMALARINA KATILIM ORANI HALA DÜŞÜK

Meme kanseri taramaları (mamografi) ve rahim ağzı kanseri taramaları (Pap smear testi) gibi rutin kontrollerin de kadınlar tarafından sıklıkla ertelenebilen rutin kontroller arasında yer aldığına işaret eden Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, özellikle de sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde taramaların ihmal edilebildiğine işaret etti. ABD’de 40 yaş üstü kadınların sadece yüzde 65’inin düzenli mamografi çektirdiğini belirten Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı “Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olmasına rağmen, taramalar sıklıkla ihmal ediliyor. International Agency for Research on Cancer’ın 2020 raporuna göre, düşük gelirli ülkelerde meme kanseri taramalarına katılım oranı yüzde 20’nin altında olduğu görülüyor” diye konuştu. 

RAHİM AĞZI KANSERİ VE HPV AŞISI

Rahim ağzı kanseri taramalarının (Pap smear testi) ve HPV aşısının kadın sağlığı açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, bu kontrollerin sıklıkla ertelendiğini belirtti. Düzenli taramaların ve aşılama programlarının, rahim ağzı kanserinden korunmada en etkili yöntemler olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, “HPV aşısı, rahim ağzı kanserine yol açan HPV virüsüne karşı yüzde 90’ın üzerinde koruma sağlıyor. Dünyada kanseri önleyen tek aşı. Buna rağmen, ülkemizde aşılanma oranları hâlâ düşük seyrediyor. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre düşük ve orta gelirli ülkelerde HPV aşısı yaptıran genç kızların oranı yüzde 30’un altında. Tarama ve aşı programlarının ihmal edilmesi, önlenebilir bir kanserin hâlâ ciddi bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmasına neden oluyor” diye konuştu

OSTEOPOROZUN ÖNEMİ YAŞAM SÜRESİ UZADIKÇA ARTIYOR

Osteoporoz (kemik erimesi), özellikle menopoz sonrası kadınlarda sık görülüyor. Uluslararası Osteoporoz Federasyonu verilerine göre, 50 yaş üstü kadınların yüzde 50’sinin kemik kırığı riski taşıdığını ancak sadece yüzde 20’sinin teşhis edilebildiğini hatırlatan Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, şu bilgileri verdi: “Dünya nüfusu giderek yaşlanıyor ve yaşam tarzı alışkanlıkları da değişiyor. Dolayısıyla osteoporoz da artış eğiliminde olacak hastalıklardan biri olarak gösteriliyor. Aslında, dünya çapında 50 yaş üstü her 3 kadından 1’inin ve her 5 erkekten 1’inin kalan yaşam süreleri içerisinde osteoporoz kırıkları yaşayacağı tahmin ediliyor. Sonuç olarak, ilgili kırılganlık kırıklarının hem yaygınlığında hem de insidansında artış olacağı öngörülüyor. Tüm bu ciddi sonuçlara rağmen önleyici tedbirler ve kemik taramaları ihmal ediliyor.” 

KONUŞULMAKTAN ÇEKİNİLEN SORUN: İDRAR KAÇIRMA

Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, özellikle doğum sonrası dönem ve menopoz sonrasında kadınların yaşamlarını ciddi oranda kısıtlamalara neden olan idrar kaçırma ve pelvik taban sorunlarının da kadınlar için önemli bir diğer problem olduğunu söyledi. Ancak çoğu kadının bu sorunu bireysel yöntemlerle çözmeye çalıştığını ve tedaviden kaçtıklarını anlatan Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, “40 yaş üstü kadınların yaklaşık yüzde 40’ının bu sorunu yaşadığı tahmin ediliyor. Yaşla birlikte de oran artıyor. İdrar kaçırma bu denli yaygın olmakla birlikte bu kadınların sadece yüzde 25 gibi çok küçük bir kısmı tedavi için hekime başvuruyor. Kadınların bu sorunun tedavi edilebildiğini bilmeleri gerekir.” Diye konuştu. 

TİROİD HASTALIKLARININ GÖZ ARDI EDİLEN BELİRTİLERİ

Özellikle kadınlar için bir başka yaygın ve önemli problem olan tiroid hastalıklarının da göz ardı edilebilen ya da farkında olunmayan sorunlardan biri olduğunu belirten Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, tiroid hastalıklarının kadınlarda erkeklere göre 5-8 kat daha sık görüldüğüne işaret etti. Üstelik bu sorunu olan kadınların yaklaşık yüzde 60’ı yaşadıkları sorunun farkında değil. En yaygın şikayetlerden olan yorgunluk, kilo değişiklikleri ve saç dökülmesi gibi belirtiler genellikle farklı nedenlere bağlanıyor. 

OBEZİTE VE METABOLİK SENDROM: GÖRMEZDEN GELİNEN RİSK

Obezite ve metabolik sendromun tüm yaş gruplarında olmak üzere özellikle menopoz sonrası kadınlarda sıklığının arttığını hatırlatan Dr. Öğr. Ü.  Mert Yeşiladalı, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde kadınların yüzde 40’ı obez veya aşırı kilolu. Metabolik sendrom ise menopoz sonrası kadınların yüzde 50’sini etkiliyor. Bu konuda alınacak önlemlerle sadece obezite ve fazla kilo değil neden olduğu diğer hastalıklar da büyük ölçüde yönetilebilir olduğu unutulmamalı. Bireysel önlemlerin yanında ihtiyaç duyanlar hekime başvurmaktan çekinmemeli.”

MENOPOZ UYKU BOZUKLUKLARINI DA TETİKLİYOR

Üreme hormonlarındaki değişikliklerden strese, adet döngüsünden sirkadiyen ritimlerdeki değişikliklere kadar pek çok durumun kadınlarda uyku sorunlarına neden olmasına karşın bu durumun göz ardı edilebildiğini belirten Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, “Kadınların yüzde 30’u uyku sorunları yaşıyor, ancak sadece yüzde 10’u teşhis edilebiliyor. Menopoz dönemindeki kadınların yüzde 60’ı ise uyku sorunlarıyla mücadele ediyor.” Diye konuştu. 

CİNSEL SORUNLAR HALA “TABU”

Cinsel işlev bozukluklarının kadınlar arasında yaygın olmasına rağmen konuşulmaktan kaçınılan bir sorun olarak kadın yaşamını etkilediğini anlatan Dr. Öğr. Ü.  Mert Yeşiladalı; “Dünya çapında yetişkin düzeyindeki kadınların en az üçte birinin cinsel işlev bozukluğu sorunu yaşadığı biliniyor. Cinsel işlev bozukluğu her yaştan insanı etkileyebilmekle birlikte, 40 yaş üstü kişilerde daha yaygındır. Cinsel işlev bozukluğu, insanların yüzde 30 ila yüzde 40’ını hayatlarının bir noktasında etkiler. Ancak bu soruna maruz kalan kişilerin sadece yaklaşık yüzde 12’si tedavi alıyor. Sonuçta kadınların cinsel işlev bozukluklarını genellikle konuşmaktan kaçındığı ve bu sorunların ihmal edildiği görülüyor.” Dedi.

KADININ SAĞLIĞI TOPLUMUN SAĞLIĞI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Kadın sağlığının önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, kadınların kendi sağlıklarını önceliklendirmeleri için de bir farkındalık günü olması gerektiğini belirtti. Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, “Bugün, kadınlarımıza verilebilecek en değerli hediye sağlıklı ve huzurlu bir yaşamdır. Bunun yolu ise düzenli taramalarını aksatmamak, koruyucu sağlık hizmetlerinden faydalanmak ve bilinçlenmekten geçiyor. Kendimize ve hayatımızdaki kadınlara vereceğimiz bu hediye, sadece bireysel sağlığımız için değil, ailemiz ve toplumumuz için de büyük bir önem taşıyor” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı