Aylık arşivler: Mart 2025

Şehrin Tiyatrosu “Maviydi Bisikletim” Oyunu ile Ataşehir’de

Dinçer Sümer’in yazdığı, Ersin Umulu’nun yönettiği “Maviydi Bisikletim” 11 Mart 2025 Salı günü saat 15.00 ve 20.30’da İnal Aydınoğlu Kültür Merkezi Şener Şen Sahnesi’nde seyirci karşısına çıkıyor.

 

İstanbul’un her noktasına oyunlarını götürmeyi hedefleyen İBB Şehir Tiyatroları, klasik ve çağdaş oyunlarını İstanbul’un birçok ilçesinde seyirciyle buluşturmaya devam edecek.

 

MAVİYDİ BİSİKLETİM

İlk gençlik yıllarını geçirdiği İzmir’e duyduğu özlemin ve ilk aşkının izinden giden bir adamın, anılarına yaptığı bu yolculuk, bizi 1950’lerin İzmir’inden günümüze taşıyor.  Oyunda Çağrı Büyüksayar rol alıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

QNB Leasing ve IFC’den Yeşil Dönüşüme Güçlü Destek

QNB Leasing, IFC ile imzaladığı 100 milyon USD’lik kredi anlaşmasıyla sürdürülebilir enerji, enerji verimliliği ve mavi finans projelerine uzun vadeli finansman sağlayarak yeşil dönüşümü hızlandırıyor.

 

QNB Leasing ve Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Türkiye’deki sürdürülebilir yatırımları desteklemek amacıyla 5 yıl vadeli 100 milyon USD’lik yeni bir kredi anlaşması imzaladı. Bu anlaşmayla QNB Leasing, sürdürülebilir ekonomiye katkısını bir adım öteye taşıyor. Kredi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) yeşil dönüşümünü hızlandırmayı; yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı için uzun vadeli finansmana erişimlerini desteklemeyi amaçlıyor. Bu yatırım sayesinde QNB Leasing, işletmelerin ekipman yatırımlarını artırmalarına, enerji maliyetlerini düşürmelerine ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemelerine yardımcı olacak özel hizmetler sunacak.

Kredinin tamamı iklim dostu projelere yönlendirilecek ve en az yüzde 10’u mavi finansman faaliyetlerine ayrılarak Türkiye’de sürdürülebilir verimliliğin artırılmasına katkıda bulunacak.

 

Yeşil Ekonomiye Güçlü Finansman Desteği

QNB Leasing Genel Müdürü Osman Taş, bu önemli kredi anlaşmasıyla ilgili olarak şunları söyledi:

“QNB Leasing olarak, sürdürülebilir finansmanın bir alternatif değil, yerine getirilmesi gereken bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz. İşletmelerin yatırımlarını geleceğe dönük bir bakış açısıyla şekillendirmelerine yardımcı olmak için sürdürülebilirliği iş modelimizin merkezine entegre ediyoruz. IFC ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, Türkiye’nin ekonomik büyümesini inovatif ve sürdürülebilir yatırımlarla destekleme hedefimizde önemli bir adımı temsil ediyor. KOBİ’leri destekleyerek inovasyonu teşvik ediyor, istihdam yaratıyor ve daha yeşil bir geleceğe katkıda bulunuyoruz.

 

IFC ile yaptığımız yeni kredi anlaşması, yeşil dönüşüme olan bağlılığımızı pekiştirirken, sektörde sürdürülebilir finansal çözümler sunma konusundaki liderliğimizi daha da güçlendiriyor. Kalkınma finansmanı alanında küresel bir lider olan IFC ile iş birliği yapmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Önümüzdeki yıllarda ortak çalışmalarımızı genişletmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Türkiye’nin önde gelen leasing şirketlerinden biri olarak, yarının sürdürülebilir ekonomisini şekillendirecek işletmeleri güçlendirmeye odaklanmaya devam edeceğiz.”

 

IFC Finansal Kurumlar Grubu Orta Doğu, Orta Asya, Türkiye, Afganistan ve Pakistan Bölge Başkanı Momina Aijazuddin “IFC, özel sermayeyi mobilize etmek ve yenilikçi finansman çözümleri sunmak yoluyla Türkiye’nin sürdürülebilir, düşük karbonlu bir ekonomiye geçişine yardımcı olmaya kararlıdır” dedi. 

 

Aijazuddin: Bu yatırımın, IFC’nin küçük işletmelere geleneksel banka kredilerinin ötesinde alternatif finansman kanalları sunan leasing sektörüne devam eden desteğini vurgulamanın yanı sıra, teminat gereksinimleri ve yetersiz kredi geçmişi gibi engelleri ortadan kaldırmayı hedeflediğini belirtti. 

 

Aijazuddin; “QNB Leasing ile olan stratejik ortaklığımız, küçük işletmelerin gelişmesi için yeni fırsatlar yaratmaya, acil çevre sorunlarını ele almaya ve diğer leasing şirketlerini sürdürülebilir finansman konusunda teşvik etmeye devam edecek” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Fantastik Çocuk Oyunu “Sesler Ülkesi” Seyirciyle Buluşuyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Gizem Padar’ın yazdığı, Nihat Alpteki’nin yönettiği “Sesler Ülkesi” adlı çocuk oyununu seyirciyle buluşturuyor. 2024-2025 sezonunun yeni çocuk oyunu “Sesler Ülkesi”, 9 Mart 2025 Pazar günü 12.00’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde ilk gösterimini yapıyor.

“Sesler Ülkesi” Oyununun Konusu:

 

Uzun zamandır çocuklar tarafından ihmal edilen Keman, Piyano, Flüt kendileri gibi çalınmayan arkadaşları Gitarı da yanlarına alarak Sesler Ülkesi’ne dönmeleri gerektiğini anlatırlar. Gitar kendisini çalmayan Deniz’i uyandırır.  Gitar, Deniz’den ayrılmak istemediği için onu da Sesler Ülkesi’nde bir yolculuğa çıkarmaya karar verir. Böylece ilk kez Sesler Ülkesi’ni bir çocuk ziyaret eder.

 

Sesler Ülkesi’nde enstrümanları ve müziği yakından tanıyan Deniz, Vivaldi, Mozart ve enstrümanlara hayran kalır ve enstrümanların hepsini öğrenmeye heveslenir. Enstrümanlar, Deniz’e kendini beğendirmek için bir yarışa girer ve akordları bozulur. Beethoven enstrümanların akordunu düzeltir ve onları orkestra şefi gibi yöneterek bir eser çaldırır. Aralarındaki uyumu hatırlayan enstrümanlar ve çalacağı enstrümana karar veren Deniz mutludur.

 

Oyunun Yönetmeni Nihat Alpteki “Sesler Ülkesi”ni Anlatıyor

 

“Birazdan salonunun ışıkları sönecek ve içinde bulunduğumuz dünyadan başka bir dünyaya, Sesler Ülkesi’ne doğru yola çıkacağız. Bu yolculukta aslında evde, sokakta, okulda, duyduğumuz bütün seslerin ve enstrümanların seslerinin hayatımızı nasıl güzelleştirdiğini, bizi hayata bağladığını ve bize iyilik neşe getirdiğini hatırlayacağız. Doğanın sesinin de müzik olduğunu bir melodi olduğunu hatırlayacağız ve bu  yolculukta bize Keman, Flüt, Piano, Gitar rehberlik edecek. Onlar konuştukça biz müziği hatırlayacağız, onlar birbirini sevdikçe biz müziğin evrenselliğini ve müziğin dili olmadığını müziğin dilinin sevgi dili olduğunu hatırlayacağız.

Enstrümanların ve müziğin Sesler Ülkesi’ndeki hikayesini izlerken özellikle bu oyunumuz için tasarlanmış 3D ve hologram görüntülerle renk, ışık, hareket çokluğuna alışmış çocuk izleyicilerimizin seyir algısına paralel ve görsel dünya yaratarak hikayemizi onlar için daha zevkli ve estetik bir seyir sürecine dönüştürmeye çalıştık.”

 

Müziğini Ali Otyam’ın, dramaturgisini Ergun Özdemir’in, dekor tasarımını Cihan Aşar’ın, kostüm tasarımını Gamze Kuş’un, koreografisini İlkem Ulugün’ün, ışık tasarımını Gökhan Davulcu’nun, efekt tasarımını Ersin Aşar’ın yaptığı, fotoğraflarını Sadi Ayan’ın çektiği oyunda Aslı Şahin, Bahar Çebi, Cihat Faruk Sevindik, Çağlar Polat, Damla Cangül Yiğit, Lale Kabul rol alıyor.

 

Oyun, 9, 16, 23 Mart 2025 tarihlerinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

VakıfBank, CDP İklim ve Su Güvenliği Programı “Global A” Listesinde!

VakıfBank, iklim değişikliğiyle mücadelede gösterdiği başarılı performansla, dünyanın en büyük çevresel raporlama platformu olan Karbon Saydamlık Projesi (CDP) tarafından en yüksek seviyede değerlendirildi. 2024 yılı CDP sonuçlarına göre, Banka İklim Değişikliği Programı’ndaki “A” notunu korurken, Su Güvenliği Programı’ndaki notunu bir basamak yükselterek “A” seviyesine çıkardı. Böylece, CDP’nin 2024 Global A Listesi’nde İklim Değişikliği ve Su Güvenliği programlarında yer alma başarısını gösterdi.

Sürdürülebilirlik ekseninde geliştirdiği yenilikçi ürün ve hizmetlerle bankacılık sektörüne yön gösteren VakıfBank, 2015 yılından bu yana CDP İklim Değişikliği Programı’na katılım sağlayarak iklim değişikliği ile mücadele stratejisini uluslararası yatırımcılar ve kamuoyu ile paylaşıyor. VakıfBank’ın sürdürülebilirlik alanındaki kararlılığı ve çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde yönetme yaklaşımı ise CDP tarafından en üst seviyede takdir ediliyor. 

Sürdürülebilirlik perspektifinde ortaya koyduğu performansı dünyanın en büyük çevresel raporlama platformu olan CDP’ye büyük bir titizlikle raporlayan VakıfBank, Su Güvenliği Programı’nda notunu bir basamak yükselterek “A” seviyesine taşıdı. Banka, İklim Değişikliği Programı’ndaki “A” notunu ise korumayı başararak daha yaşanabilir bir dünya inşa etme idealine olan bağlılığını bir kez daha kanıtladı.

“Finansal gücümüzü, yalnızca ekonomik büyüme için değil, aynı zamanda gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için seferber ediyoruz”

Dünyanın geleceğine katkıda bulunmayı temel misyonlarından biri olarak tanımladıklarını kaydeden VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, “CDP’de elde ettiğimiz bu çifte ‘A’ derecesi, gezegenimize karşı sorumluluğumuzun da güçlü bir yansımasıdır. Her iki programda “Global A” listesinde yer almak, çevresel etkilerimizi en aza indirme, kaynak verimliliğini artırma konusundaki istikrarlı çabalarımızın uluslararası ölçekte takdir edilmesi anlamına geliyor.

İklim krizi ve su güvenliği gibi küresel sorunlara karşı ortak bir akıl çerçevesinde çözüm üretmenin artık kurumsal bir tercih değil, bir zorunluluk haline geldiği günümüzde, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı çözümlerimizle bankacılık sektörüne öncülük ediyoruz. Finansal gücümüzü, yalnızca ekonomik büyüme için değil, aynı zamanda doğal kaynakları korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için seferber ediyoruz. Bugün olduğu gibi gelecekte de tüm paydaşlarımızla el ele vererek daha yeşil, daha adil ve daha sürdürülebilir bir gelecek için çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki insanlığın yarınları gezegenimizle uyum içerisinde yaşamamıza bağlı” dedi.

VakıfBank, sürdürülebilir bir gelecek için kararlılıkla çalışmaya devam ediyor 

VakıfBank, 2024 yılında dünya çapında 25 bine yakın kuruluşun dahil olduğu CDP değerlendirmelerinde elde ettiği bu çifte başarıyla, sadece finansal alanda değil, çevresel ve sosyal alanlarda da ne kadar güçlü bir kurumsal yapıya sahip olduğunu gözler önüne serdi.

VakıfBank’ın CDP’den aldığı bu prestijli dereceler, bankanın doğal kaynakları koruma, iklim değişikliği ile mücadele ve su güvenliği alanındaki kararlılığını göstermenin yanı sıra sürdürülebilirlik odaklı stratejilerinin de uluslararası standartlara uygunluğunu teyit ediyor.

VakıfBank’ın kaydettiği bu güçlü performans, çevresel sorumluluk anlayışını ve geleceğe yönelik taahhütlerini pekiştirirken, paydaşlarıyla birlikte daha sürdürülebilir bir dünya için kararlılıkla çalıştığını göstermesi bakımından da önem arz ediyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ahşapla sürdürülebilir bir gelecek inşa edebiliriz

Yıllık 4,5 milyar dolar ihracat ve 3,5 milyar dolar dış ticaret fazlası veren Türk mobilya sektörü ahşapla sürdürülebilir gelecek mümkün mesajı verdi. Türk mobilya sektörü, yapılarda ve yapıların içinde yer alan mobilya üretiminde ahşap kullanımının sürdürübelirlik yarınların anahtarı olacağına inanıyor.

Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi iş birliğinde, Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “Ahşap ile Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, mobilya sektöründe sürdürülebilir üretim, döngüsel ekonomi, tasarım ve markalaşmanın rekabet gücünü artırmadaki önemi vurgulandı.

“Ahşap İle Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, Ege İhracatçı Birlikleri Basın Müşaviri Murat Demircan’ın moderatörlüğünde, EMKOÜİB Mobilya Komitesi Başkanı A. Müjdat Kemer, BASİFED Yönetim Kurulu Başaknı Mimar Semiha Güneş, İç Mimarlar Odası İzmir Şubesi YK Başkanı Burcu Yazgan Parlak ve EMKOÜİB Başkanı Ali Fuat Gürle konuşmacı olarak katıldı.

Gürle: “Yonga levha üretiminde dünya ikincisiyiz” 

Panelin açılış konuşmasını yapan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, mobilya sektörünün Türkiye’deki tarihini aktardı. Türkiye’de ilk mobilya fabrikasının 1882 yılında kendiside bir marangoz olan II. Abdülhamit tarafından İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda kurulduğunu paylaşan Gürle, 1935 yılında Kelebek Kontraplak Fabrikasının kurulduğunu, 1970 yılında yonga levha üretiminin başladığını, 1982 yılında Ordu’da MDF fabrikasının kurulmasıyla Türkiye’nin MDF üretiminde Çin ile rekabet ettiğini söyledi. Gürle, “Ülkemiz yonga levha üretiminde Çin’den sonra ikinci sırada. 12 milyon metreküp üretimiz var. Bugün 45 bin üreticimiz var 600 bin kişi bu işten karnını doyuruyor. 6 yılda yaptığımız çalışmalarda 14’üncü sıradan dünyada 8’inci sıraya yükseldik. Mobilya ustalık isteyen bir iş. Ustalık isteyen sanattır. Bilgisayar kontrollü makinaların devreye girmesi ile mobilya ustalıktan çıkmıştır” dedi. 

Marka yaratmak kumbaraya para atmak gibi 

Dünyada 500 milyar dolar civarında mobilya pastası olduğunu ve Çin’in yüzde 36 pay aldığını belirten Ali Fuat Gürle, “Çin, Vietnam, Polonya ve Meksika’nın dünya mobilya ihracatının yüzde 52’sine sahip. Türkiye yüzde 1 gibi pay alıyor. Bizi bekleyen en büyük sıkıntı 2 yıldan beri kurların düşük olmasıdır. Türkiye genelinde ihracatta 27 sektör var, hizmetle birlikte 28. 27 sektörde en büyük sorun kurları düşük seyretmesidir. Polonya’da fuar ziyaret yaptık. Endüstriyel anlamda bizden çok ilerideler. Rekabet şansımız çok az. Marka olmak çok önemli. İtalya ülkenin kendisi bir marka, Almanya’da öyle. Tasarım, marka, markalaşma ve inovasyon sektör için çok önemli. Ülkemizin geçen yıl ihracatının toplam kilogram fiyatı 1,5 dolar. Mobilyada bu 2,8 dolar. İtalya’da kilogram fiyatı 8 Euro. Marka yaratmak kumbaraya para atmak gibidir. Sabır gerekir” ifadelerini kullandı.

İşbırakmaz: “İhracatımızı 20-21 milyar dolara çıkarmak için çalışıyoruz”

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz ise; EİB bünyesinde 12 ihracatçı birliği bulunduğunu, 2024 yılında 18,4 milyar dolar ihracat yaptıklarını, bu rakamı 20-21 milyar dolara çıkarmak için Fuarlar, URGE Projeleri, TURQUALITY Projeleri, Sektörel Ticaret Heyetleri ve Alım Heyetleri organize ettiklerini, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin 12 birlik içinde en yoğun etkinlik yapan birliklerden biri olduğunu, üniversitelerle iş birliklerini çok önemsediklerini, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’yle de yoğun ilişkiler içinde olduklarını ifade etti.

Konukçu: “Öğrencilerimiz mezun olmadan işbaşı yapıyor”

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin 2010 yılında kurulmuş bir devlet üniversitesi olduğu bilgisini veren İKÇÜ Orman Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Arif Çağlar Konukçu, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü’nün 2018 yılında, Orman Mühendisliği Bölümü’nün de, 2020 yılında öğrenci almaya başladığını, yüksek lisans ve doktora programlarıyla eğitim verdiklerini dile getirdi.

Türkiye’de 12 orman fakültesi arasında en çok tercih edilenlerden biri olduklarını vurgulayan Konukçu, “Öğrencilerimiz 8 dönem eğitimlerinin 1 dönemini işletmelerde alıyorlar. Staj yaptıkları yerlerde çoğunlukla işbaşı yapıyorlar ve mezuniyet törenine işleri hazır geliyorlar. Sanayici ve ihracatçı firmalarla iş birliğimizi artırmak istiyoruz” diye konuştu.

Kemer; “En yalın şekilde üretim yapmalıyız”

Sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekerek tasarımların mümkün olduğu kadar az malzeme, demonte ve tamir edilebilir olması gerektiğini ifade eden Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mobilya Çalışma Komitesi Başkanı A. Müjdat Kemer, “Bizde mobilyanın ömrü ortalama 7 yıl. Bu süre çok kısa ve emisyon salınımı konusunda sıkıntılı bir süre. Bu ömrü zamansız hâle getirmek çok uzun süre kullanılacak mobilyalar yapmalıyız. Bu konu tasarım noktasında modüler demonte veminimalist bir bakışla ambalaj dahil bertaraf aşamasının da tasarlanmasını gerektiriyor. Hepimizin sonu en yalın şekilde üretim yapmak. Bu nedenle mobilyalarin uzun ömürlü olması gerekiyor. Ürünlerini geri alarak tamir ediyor veya başka türlü değerlendiriyor. Tüm firmaların bunu yapması gerekiyor. Avrupa için üretim yapmak istiyorsak AB kurallarına uymak zorundayız. AB 2050 yılı için nötr kıta hedefini koymuştur. Bu 2050 de her üretimin döngüsel yöntemle üretimini ve yeni kaynak kullanmamayı gerektiriyor” diye konuştu.

Yapılarda ahşap tercih etmeliyiz

Yapılarda beton veya çelik yerine ahşabın daha fazla tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan BASİFED Başkanı Semiha Güneş, “Çok zarar veren malzemelerle inşaat yapmaya devam ediyoruz. Yenilebilir ve sürdürülebilir malzemelerle bu işi yapmalıyız. Orta Çağ’da kiliselerle, Selçuklular’da camilerde ahşap kullanıldığını görüyoruz. Osmanlı’da çok güzel kasırlar, yalılar, camiler var. Günümüzde genelde cam, beton, çelik binalara dönmeye başladık. Cam İzmirle uyumlu değil. Çelik işlenip getirmesi zor bir malzeme. Japonya ve İskindinav ülkelerinde geleneksel bir mimaride yapılıyor. Norveç’te 18 katlı ahşap bina yapılıyor. Ahşaptan köprü yapılıyor, kilise, müze yapılıyor. İspanya’da dünyanın en büyük ahşap binası var ve turistik özelliği sahip. Japonya’da 100 metre yüksek ahşap yapılar yapılıyor. Günümüzde elzem olan bir malzeme çünkü kendisini yenileyen tek malzeme ahşaptır. Kesilen ağacın yerine diktikçe ormanlar büyüyor. Ahşabın geri dönüşümü olmasıyla birlikte müthiş bir malzeme. Avantajı ve dezavantajı var. Hafif malzeme taşınması kolay, doğal izolasyon sağlıyor. Esnek tasarım olanakları var. Çelik gibi dayanıklı. Aynı zamanda psikolojik etkisi var. İçerde temiz hava sağlıyor. Karbon ayak izinin yok edicisidir. Yangında ilk önce ahşaplar yanar diye bir yanlış algı var. Biz yapay malzemeden kaçmalıyız. Depreme daha dayanıklı, yapılarda ahşap teşvik edilmeli. Beton ve çeliğin yerini almalı” diye belirtti.

Kendi tasarımlarımızı anlatmalıyız 

İçmimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Burcu Yazgan Parlak ise, “Ahşabı yapısal ve hareketli malzemeler olarak düşünebiliriz. Ahşap iç mimarlar olarak yapısal anlamda öncelediğimiz bir konu. Mevcut yapıda restorasyon yapacaksak ahşaptan çok büyük destek alıyoruz. Ahşabın sürdürülebilirliğini konusunda New Europan Bauhaus çok önemli. Burada Avrupa’nın öngördüğü ve tasarımcılara önerdiği çalışmalarda ahşap ön planda. Ahşabın kullanımını iç mimarlar olarak öncülüyoruz. Görsel olarak değil ama bu süreçte bize gelecek olan birtakım zorlamalar olacak sürdürülebilirlik için. Zorunlu kalacağımız durumlarda ahşap en önde gelecek. İşlerimizi birlik olarak tanıtmalıyız ve kamu ile daha sık iş birlikleri yapmalıyız. Kendi tasarımlarımızla kendi bölgemizi anlatan etkinlikler yapmalıyız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

AVM sektöründe enerji tüketimi ve karbon ayak izini ölçen ilk endeks çalışması açıklandı

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) ile Akademetre Research tarafından ortaklaşa oluşturulan “Sürdürülebilirlik ve Enerji Endeksi” lansmanı Maslak Orjin Plaza’da düzenlenen toplantı ile kamuoyuna aktarıldı. Toplantıya AYD Başkanı Nuri Şapkacı, AYD Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Cem Eriç, Akademetre Research Kurucusu Dr. Halil İbrahim Zeytin ve EY Türkiye Şirket Ortağı, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Ece Sevin katıldı.

 

Türkiye’nin alışveriş merkezi sektöründe enerji tüketimi ve karbon ayak izini sistematik olarak ölçen ilk endeks çalışması sonuçları açıklandı. AYD (Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği) ve Akademetre iş birliğiyle hayata geçirilen AVM Sürdürülebilirlik ve Enerji Endeksi, AVM’lerdeki enerji tüketimi, karbon salınımı ve sürdürülebilirlik performansını ölçülebilir ve hesap verebilir hale getiriyor. Bu çalışma, dünya genelinde alışveriş merkezleri için düzenli karbon ayak izi ölçümlemesi yapan ilk sistematik araştırma olma özelliği taşıyor. Endeks sayesinde AVM’lerin çevresel etkileri somut verilerle analiz edilecek ve sürdürülebilirlik stratejilerine yön verilecek.

 

Toplantının açılış konuşmasını yapan AYD Başkanı Nuri Şapkacı: “Dünyamızın ve ülkemizin içinde bulunduğu iklim krizi nedeniyle de sürdürülebilirlik hayati bir önem taşıyor. Bu bağlamda AVM’lerinde sürdürülebilirlik adımlarını çok hızlı atması gerekiyor. Geçen yılın sonlarında ilk adımlarını attığımız raporun ana eksenine iklim değişikliği, yatırımcı talepleri, değişen yasal düzenlemeler, mega trendleri ve tüketici beklentilerini aldık.  Sektör paydaşları ile yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye AVM Ekosistemi/sektörel sürdürülebilirlik yol haritasını oluşturduk. EY ile birlikte hazırladığımız ve AVM sektöründe bir ilk olan kapsamlı sürdürülebilirlik çalışmasının ikinci fazını 2 Mayıs 2024 tarihinde düzenlenen basın toplantısıyla açıkladık. Sektör için bir yol gösterici olacak bu raporun da çok kıymetli olduğuna inanıyoruz.” dedi.

 

AYD Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Cem Eriç, konuyla ilgili şunları söyledi: “İklim değişikliğine bağlı sorunlar herkesin gündeminde. Bu sorunları konuşmanın değil çözüm önerileri üretmenin, aksiyona geçmenin zamanı geldiğine inanıyorum. Bizler de AYD üyeleri olarak bu konuda aksiyona geçtik. Bu noktada devletlerin, kamu-özel sektör tüm kuruluşların iş birliği içinde çalışması gerekiyor. Sektör hareketi olarak da AYD’nin bu çabası önemli. Bu çalışmada tüm paydaşlarımızla sürdürülebilirliği bütünsel bir çerçevede ele aldık. Bu çalışmalar kolektif hale gelmezse, etki gücünü artırmazsak istediğimiz sonuçları alamayız. Bu çalışma paydaşların kıyaslama yapması için önemli bir kaynak olacak. Sonra AVM’lere rehberlik etmek istiyoruz. Karbon ayak izini azaltmak için bir sektör hedefi oluşturacağız.”

 

Sektörün Karbon Salınımı İlk Kez Şeffaf Biçimde Ölçülüyor

AVM Sürdürülebilirlik ve Enerji Endeksi, elektrik, su, doğalgaz tüketimi gibi kritik verileri değerlendirerek toplam kapalı alan (TKA), ortak alan (OG) ve kiralanabilir alan (GLA) bazında enerji kullanımını raporluyor. Ayrıca iklim bölgesi, mimari yapı ve teknik altyapıya bağlı enerji tüketim analizleri gerçekleştiriliyor.

  • Türkiye genelinde 13,9 milyon m² GLA (kiralanabilir alan) dikkate alınarak hesaplanan enerji endeksi, kiralanabilir alan bakımından AVM’lerin yaklaşık 1/5’inin veri paylaşımıyla oluşturuldu.
  • Türkiye’de AVM’lerin ortalama karbon ayak izi (OA+GLA) 65,4 kgCO₂e/m²/yıl olarak hesaplandı.
  • Elektrik kaynaklı karbon salınımı 63,6 kgCO₂e/m²/yıl, doğalgaz kaynaklı ise 1,56 kgCO₂e/m²/yıl olarak belirlendi.

 

Bu değerler, uluslararası karbon ayak izi kriterleriyle kıyaslandığında Türkiye’deki AVM’lerin sürdürülebilirlik açısından orta seviyede yer aldığını gösteriyor: Enerji verimliliği önlemleri alınmamış AVM’ler dünya genelinde 100-150 kgCO₂e/m²/yıl karbon salınımına sahip. Türkiye’deki AVM’ler ise bu seviyenin altında kalarak daha iyi bir performans gösteriyor.

 

GES Kullanımı Artıyor, AVM’ler Kendi Enerjisini Üretiyor

Güneş Enerji Sistemleri (GES) kullanımına ilişkin çarpıcı veriler de endekste yer alıyor:

  • GES kullanan AVM’lerde, ortak alan elektriğinin %40,3’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor.
  • GES yatırımları ile AVM’lerin karbon ayak izinde yıllık %20’ye kadar azalma sağlanabiliyor.

Bu veriler, alışveriş merkezlerinin sürdürülebilir enerji dönüşümüne hızla adapte olduğunu ve sektör genelinde yenilenebilir enerji kullanımının artacağını gösteriyor.

AYD ve Akademetre’nin öncülüğünde yürütülen bu endeks çalışması, sadece AVM’lerin çevresel etkilerini ölçmekle kalmayıp, enerji verimliliği artırıcı önlemler için de rehber niteliği taşıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TEB Arval, elektrikli araçlara geçişi teşvik etmek için Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) 50 milyon Euro’luk sürdürülebilir mobilite kredisi alacak

Operasyonel araç kiralama ve filo yönetiminde sürdürülebilir mobilite çözümleriyle öne çıkan TEB Arval, sektöründe bir ilke imza atarak Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) 50 milyon Euro’luk sürdürülebilir mobilite finansmanı alıyor. EBRD ile TEB Arval’in imzaladığı kredi anlaşması, sektörde ilk sürdürülebilir mobilite kredisi olma özelliği taşıyor. Karbon ayak izini azaltmayı ve sürdürülebilirlik hedeflerini güçlendirmeyi amaçlayan TEB Arval, krediyi elektrikli araçlar (BEV’ler) ve şarj edilebilir hibrit elektrikli araçlar (PHEV’ler) dahil olmak üzere toplam 1.200’den fazla aracın finansmanı için kullanacak. 

 

Türkiye’nin önde gelen filo kiralama ve mobilite çözüm sağlayıcılarından TEB Arval ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası arasında 50 milyon euro tutarında sürdürülebilir finansman kredisi anlaşması imzalandı. Anlaşma kapsamında EBRD’den 50 milyon Euro’luk finansman desteği alan TEB Arval, krediyi elektrikli araç filosunu genişletmek için kullanacak. Proje kapsamında bataryalı elektrikli araçlar (BEV) ve şarj edilebilir hibrit elektrikli araçlar (PHEV) dahil olmak üzere müşterilerine sunacağı toplam 1.200’den fazla kiralık aracı finanse edecek olan TEB Arval, bu yatırımla birlikte, karbon emisyonlarını azaltarak sürdürülebilirlik konusundaki taahhütlerini güçlendirmeye devam edecek. 

 

Türkiye’de hızla artan kentleşme ve ulaşımın çevresel etkileri göz önüne alındığında bu yatırım, düşük karbonlu ulaşım çözümlerine geçiş için önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Sürdürülebilir filo kiralama alanında Türkiye’de sektöre öncülük etmeyi hedefleyen TEB Arval ise 2027 yılına kadar toplam filosunda elektrikli araçların payını artırmayı planlıyor.

 

Kağan Yaşa: “Ülkemizde düşük karbonlu ulaşımın yaygınlaşmasına katkıda bulunacak”

 

TEB Arval Genel Müdürü Kağan Yaşa, “TEB Arval olarak, sürdürülebilir mobilite çözümlerimizle operasyonel araç kiralama sektörünü şekillendirmekte kararlıyız. Danışmanlık, şarj çözümleri, yedek araç ve sürüş eğitimiyle birlikte sağladığımız kapsamlı elektrikli araç kiralama çözümlerimiz, yalnızca karbon salımını azaltmakla kalmıyor aynı zamanda müşterilerimize daha sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler sunma hedefimizi de pekiştiriyor. EBRD ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, ülkemizde düşük karbonlu ulaşımın teşvik edilmesi yönünde önemli bir adım.” açıklamasında bulundu. 

 

Mehmet Erdem Yaşar: “Sektörde bir ilk olarak örnek teşkil ediyor”

 

EBRD Türkiye Başkan Vekili Mehmet Erdem Yaşar ise konuyla ilgili olarak, “EBRD olarak, TEB Arval’i daha sürdürülebilir bir geleceğe yönelik hedeflerinde desteklemekten gurur duyuyoruz. Elektrikli araçları filosuna entegre ederek sadece karbon ayak izini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda sektör için de bir örnek teşkil ediyor. Bu yatırım, daha sürdürülebilir ulaşım çözümlerine geçişi hızlandırma, yeniliği teşvik etme ve sektör genelinde çevresel sorumluluğu artırma konusundaki kararlılığımızı vurguluyor.” dedi.

 

EBRD, Türkiye’nin en büyük yatırımcılarından biri olarak 2009 yılından bu yana sürdürülebilir kalkınma projelerine 22 milyar Euro’nun üzerinde yatırım gerçekleştirdi. TEB Arval ile yapılan iş birliği ise bu vizyonun bir parçası olarak, sürdürülebilir mobiliteye geçişi destekleyen en yeni projelerden biri olarak öne çıkıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ramazan’da beden sağlığı için 8 öneri

Sporun pek çok olumsuz durumla baş etmeyi kolaylaştırdığı için her yaştan insanın odağı olduğu bir gerçek. Hal böyleyken ramazan ayıyla beraber oruç tutmanın kas kaybına sebep olup olmayacağı da büyük bir merak konusu haline geliyor. Bir aylık sürenin sağlıklı bir insanda belirgin bir kas kaybı geliştiremeyeceğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, “Beslenmeyi iftar ve sahur olarak günde 2 öğün düşünürsek, günlük aktivitelerimiz azalmadığı sürece kas kütlemizde çarpıcı bir değişim söz konusu olmaz” dedi.

 

Kas kaybının, oruç tutmaktan daha çok fiziksel aktivitelerin aynı tempoda devam edip etmediğiyle ilişkili olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, “Günlük aktivitelerimize özellikle de egzersiz ve spor alışkanlıklarımıza ramazanda da aynı şekilde devam etmemiz, kas kaybını engellemek için yeterli olacaktır. Bunun yanı sıra kas hacmine etkileri dışında sporun pek çok açıdan hayati bir gereklilik olduğunu da unutmamalıyız. Solunum, dolaşım ve sindirim sistemi gibi vücuttaki kritik pek çok fonksiyonu destekleyerek genel sağlığımızı iyileştirmemize yardımcı olur” şeklinde konuştu.

 

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, ramazan ayını hem kas kaybı olmadan hem de genel beden sağlığını koruyarak geçirmek için 8 öneri paylaştı.

 

  1. Düzenli olarak yapılacak tempolu bir yürüyüş en basit ama etkili yollardan biridir. İmkân varsa bisiklet sürmek veya yüzmek de büyük yararlar sağlar. Bu aktiviteler hem kas yapısını hem de dolaşım ve solunum sistemini destekleyecekleri için çok önemlidir.
  2. Kişinin performansına göre değişecek olmasıyla beraber, ortalama olarak günde 2 defa yapılacak 15-30 dakikalık egzersiz programları yeterli olacaktır.
  3. Egzersiz ve spor aktiviteleri için en uygun zaman iftar ve sahur sonrası 1-2 saat içindedir.
  4. Ramazan ayının ilk günlerinde adaptasyonu kolaylaştırma açısından egzersiz süresini kısa gerekir. Günler ilerledikçe hem egzersiz süresini hem de aktivite derecesini kademeli olarak artırmak en güvenli yoldur.
  5. Uzun süreli açlık, tansiyon ya da kan şekeri düşüşü ataklarına yol açarak denge bozukluğunu tetikler böylece düşme riski artmış olur. Bu yüzden aç karna zorlayıcı fiziksel aktivitelerden kaçınmak gerekir.
  6. Kasların sertleşmesi hareket etmeyi zorlaştırır. Sahurdan önce 10-15 dakikalık hafif esneme ve nefes egzersizleri kasların sertleşmesini önler.
  7. Spor ve egzersiz alışkanlığının başarılı şekilde devam ettirilmesinin yanında yeterli protein miktarının alınması da çok kıymetlidir. Tavuk, balık, yumurta, yoğurt ve peynir gibi kaynakları tüketmeyi ihmal etmeyin.
  8. Susuzluk kas krampları ve kasılmalarını artırabileceği için iftar ve sahur arasında 2-2,5 buçuk litre su içmeye özen gösterin.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, 7. Kez “Türkiye’nin En Güçlü 50 Kadın CEO’su” Listesinde

Sigorta sektöründe eşitlikçi ve ilham veren liderliğiyle öne çıkan QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, Ekonomist Dergisi tarafından düzenlenen “Türkiye’nin En Güçlü 50 Kadın CEO’su” listesinde 7. kez yer aldı.

 

QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, ‘Türkiye’nin En Güçlü 50 Kadın CEO’su ‘ araştırmasında üst üste 7. kez yer alarak kadın liderlere ilham vermeye devam ediyor. Çalışanlarının başarılarını destekleyen, fırsat eşitliği sağlayarak kapsayıcı ve adil bir çalışma ortamı yaratan Kuriş, bu yıl listede üç sıra birden yükselerek 22. sırada yer aldı. Ekonomist Dergisi’nin 13 yıldır düzenlediği bu araştırma, yönetim kurullarında daha fazla kadının yer almasını teşvik etmeyi ve farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

 

İnsan odaklı ve kapsayıcı liderliğiyle, kadınların iş hayatında daha fazla yer almasını ve yönetim kadrolarında güçlenmesini destekleyen yaklaşım sergileyen QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, konuya ilişkin şunları söyledi;

 

“Bir kadın lider olarak, iş dünyasında kadınların gücünü görünür kılmak en büyük hedeflerimden biri. Çünkü iş dünyasında kadınların önündeki engellerin kaldırılması hem güçlü bir toplum hem de güçlü bir ekonominin olmazsa olmazıdır. Ülkemizde bugün üst düzey ve orta kademe yönetici pozisyonundaki kadın oranını OECD ülkeleriyle karşılaştırdığımızda alacak çok yolumuz olduğunu görüyoruz. Kadınların iş dünyasında önemli rollerde yer alması gençler için rol modeller oluşturmaları, kadın çalışanların desteklenmesi ve şirketlerin karlılığına farklı bakış açılarıyla katkı sunmaları açısından oldukça önemli. Ben de çeşitlilik, kapsayıcılık ve fırsat eşitliği vizyonuna sahip bir şirkete liderlik etmekten dolayı da büyük bir gurur duyuyorum. QNB Sigorta’da kadın istihdamı yalnızca bir istatistik değil, kurumsal bir dönüşüm yaklaşımı olarak ele alınıyor. Şirketimizin kadın çalışan oranı %68, üst yönetimde kadın temsil oranı ise %50 seviyesinde.  Bu oranlar kadınların iş hayatında sadece “var olmasını” değil, aynı zamanda kariyer yolculuklarını eşit şartlar altında sürdürmeleri konusunda hayata geçirdiğimiz uygulamaların da pozitif etkisini gösteriyor.  Uygulamalarımız, kadınların sektörümüzdeki güçlü varlığını ortaya koyarken, QNB Sigorta olarak eşitlikçi ve kapsayıcı bir çalışma ortamı oluşturma kararlılığımızı da yansıtıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Netflix, Ata Demirer Uğur Yücel’in 20 Mart’ta Yayınlanacak Bir İhtimal Daha Var’ın Fragmanını Paylaştı

Netflix, başrollerini Ata Demirer, Uğur Yücel, Esra Bilgiç ve Lale Mansur’un paylaştığı yeni dizisi Bir İhtimal Daha Var’ın fragmanını diziden yeni görsellerle paylaştı. Komedi ve macerayı, keyifli ve gizemli bir örgüde ustaca harmanlayan Bir İhtimal Daha Var, 20 Mart 2025’te Netflix’te izleyici ile buluşacak. 

İsa (Ata Demirer), babasından miras kalan tahmin yeteneğiyle gazetede spor bahisleri yazarken, tutturamadığı tahminleri yüzünden hayatı altüst olur. Hem işini hem de peşine düşen mafyanın parasını kaybeden İsa, kaçmaya çalışırken kendini Refik Argun (Uğur Yücel)’un gizemli cinayetinin içinde, memleketi Urla’da bulur. Cinayeti çözebilecek tek kişi odur, ancak küçük bir sorun vardır: Refik’in hayaleti yalnızca İsa’ya görünmektedir. Altüst olmuş hayatına giren Refik’in ruhu İsa’ya bir çıkış yolu sunarken İsa, Refik’i kimin öldürdüğünü bulmalı ve ölümünün ardındaki gerçeği açığa çıkarmalıdır.

Deniz Akçay’ın yazıp, Hakan Algül’ün yönettiği, yapımı BKM imzası taşıyan, başrollerin yanı sıra Hakan Salınmış, Sezin Akbaşoğulları, Beyti Engin, Ümit Kantarcılar, Cihan Ercan, Tuna Orhan, Murat Kılıç, Ediz Akşehir ve Altan Erkekli’nin etkileyici performanslarıyla renklenen Bir İhtimal Daha Var, 20 Mart’ta sadece Netflix’te izleyiciyle buluşacak.

Bir İhtimal Daha Var Hakkında:

Biri bu dünyada diğeri öteki dünyada kaybolmuş iki ruhun tuhaf ve trajikomik yolculuğu…

 

Bir gazetede spor bahisleri yazarı olarak çalışan İsa, babasından miras kalan yeteneği sayesinde bir zamanlar fırtınalar estirmiş, bahis dünyasının bir numaralı ismi haline gelmiştir. Ancak son zamanlarda tahminleri tutmamaya başlar, bu da onun işini kaybetmesine ve düşman kazanmasına sebep olur. İsa tüm umutlarını kaybetmişken, karşısına ünlü iş adamı Refik çıkar. Refik onu tüm dertlerinden kurtarabilecek tek kişidir ama ortada ufak bir sorun vardır: Refik’in ölü olması. Altüst olmuş hayatına giren Refik’in ruhu İsa’ya bir çıkış yolu sunarken İsa, Refik’i kimin öldürdüğünü bulmalı ve ölümünün ardındaki gerçeği açığa çıkarmalıdır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı