Aylık arşivler: Nisan 2025

Hayalleri doğal taş ile gerçeğe dönüştü

Hayalleri doğal taş ile gerçeğe dönüştü

Doğal taş sektörünün en büyük küresel buluşması Marble İzmir – Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 7. Uluslararası Değişik Doğal Taş Tasarım Yarışması’yla da genç yetenekleri sektör ile buluşturuyor. ‘Değişik oldu çok da güzel oldu’ mottosuyla düzenlenen yarışmada, 892 başvuru arasından seçilen 25 tasarım üretime dönüştürülecek.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından düzenlenen Marble İzmir Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 9-12 Nisan 2025 tarihleri arasında 30. kez kapılarını Fuar İzmir’de açmaya hazırlanıyor. Fuar kapsamında düzenlenen 7. Uluslararası Değişik Doğal Taş Tasarım Yarışması ile de doğal taş ihracatının tasarım ve mimariyle desteklenmesi amaçlanıyor. Katma değeri yüksek ürünlerle Türk doğal taşının piyasa değerinin artması hedefleniyor. Bu yıl ‘mobilya’ temasıyla düzenlenen yarışmada, genç yetenekler doğal taşlardan üretilen eşyalar tasarladı.

Gençler tasarlamaya teşvik ediliyor
Mermerin, gençlerin tasarımlarıyla buluşmasını ve Türkiye’den ihraç edilen mermerin katma değeri yüksek bir şekilde satılmasını amaçlayan yarışmaya, tasarımcı adayları doğal taş kullanarak oluşturdukları 892 projeyle katıldı. Tasarımcıların, jüri değerlendirmesi sonucu finale kalan 25 projesi, sektörün yenilikçi firmaları tarafından hayata geçirilecek. Gençleri teşvik etmek için ödüllerin verildiği yarışmada, kazananlar ise 30. Marble İzmir Fuarı’nda belli olacak. Hayallerinin gerçeğe dönüştüğünü söyleyen genç yetenekler, kendilerine böyle bir imkan sağlandığı için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve İZFAŞ’a teşekkür ettiler. 

Bu heyecanı yaşamak bile başarıyı yaşattı
Selçuk Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Sudenaz Rabia Yılmaz, klasik kitaplıklardan farklı olarak sahibi ile birlikte yaşayan, bilgileri taze tutan bir kitaplık tasarlayarak yarışmaya katıldığını belirtti. Tasarladıkları ürünlerin üretilmesinin öğrenciler için önemini anlatan Yılmaz, “Öğrencilik hayatımızda gerçek ürünlerle tanışamıyoruz. Tasarımlarımız maketler ve paftalarda kalıyor. Bu yarışma bize ürünümüzü gerçeğe dönüştürme fırsatı tanıyor. Fikrimizin bir ürüne dönüşmesi nasıl bir hissiyat onu da tatmış oluyoruz” dedi. 
Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık dördüncü sınıfta okuyan Duygu Ceren Köşüş ve Bahar Özcan, tasarımlarının Marble İzmir Fuarı’nda sergileneceği için çok heyecanlı olduklarını, bu heyecanın bile başarma duygusunu yaşattığını dile getirerek, tasarımlarının üretim aşamasını merakla beklediklerini söylediler. 

‘Hedefim farklı iş alanlarına açılmak’
Gazi Üniversitesi dördüncü sınıf Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi Sıla Çelik, iki ürünü ile yarışmaya katıldığını belirterek, “Zamanın ötesinde, eşyayı soyuttan somuta taşıyan tasarımlar yaptım. Tasarımcı olarak tasarımımın üretilmesi gerçekten heyecan verici bir olay. Tasarımı yaparken bile çok heyecan duyuyoruz. Bu yarışmada asıl hedefim network yapmak, farklı iş alanlarına açılmayı hedefliyorum” diye konuştu. 

12 ülkeden 66 üniversite katıldı
Yurt dışı başvurularıyla uluslararası boyut kazanan yarışmaya, bu yıl Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin yanı sıra 12 ülkeden 66 üniversitenin 892 öğrencisi başvurdu. Akademisyenler, tasarımcılar ve sektör profesyonellerinden önemli isimlerin oluşturduğu jürinin ön elemesinden geçen 33 proje arasından seçilen 25 tasarım üretime geçirilecek. 

600 bin TL ödül dağıtılacak
Yarışma sonuçları 9 Nisan’da gerçekleşecek ödül töreninden 20 dakika önce belli olacak.  Yarışan 25 tasarım ürün arasından “ilk üçe girenler seçilecek. Genç tasarımcıları desteklemek ve bir sonraki yıl tekrar başvurma yönünde teşvik etmek için tasarımcılara farklı kategorilerde toplamda 600 bin TL’yi bulan para ödülü verilecek. Kazanan tasarımcılara ayrıca tasarım tescili, yurt dışı fuar katılımı ve staj gibi ek ödüller de verilecek. Ödül kazanan tasarımcılara tasarım tescili, staj ödülleri ve yarışmaya en çok katılım sağlayan üniversiteye üniversite özel ödülü olarak (3D Printer) gibi ek destekler sunulacak.
 
Jüride akademisyen, tasarımcı ve sektör temsilcileri var
Yarışmanın jürisinde ise, İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Dr. A. Can Özcan, Endüstriyel Tasarımcı Adnan Serbest, Endüstriyel Tasarımcı Ahmet Toplu, İç Mimar Atilla Kuzu, Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşem G. Başar, İzmir Akdeniz Akademisi Tasarım Koordinatörü Dünya Tasarım Örgütü Türkiye İrtibatı İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Elif Kocabıyık, İç Mimar Esra Kazmirci, Sektör Temsilcisi Danışman Prof. Dr. Faruk Çalapkulu, Mimar Gökhan Karakuş, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Gelmez, Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Lütfi Hidayetoğlu, Kurucu Oben İnceler, Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Önder Küçükerman, Mimar Öznur Turan Eke, Çizgi Mermer Kurucusu Remzi Boncuk, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. S. Meltem Şen, Ege Antik Mermer Kurucusu S. Sabri Bora ve Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Serkan Güneş, İtalya’dan, Prof. Dr. Marinella Ferrara, Polonya’dan Varşova Güzel Sanatlar Akademisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Michal Stefanowski, Rusya’dan Prof. Dr. Ilia Palaguta, yer alıyor. 

17 firma üretim süreci için destek verdi
Fuar İzmir’de gerçekleşen tasarımcı – firma buluşmasında ise genç yetenekler, sektörün önde gelen üretici firmalarına tasarım sunumlarını gerçekleştirdi. 25 proje; Alimoğlu Afyon, Alimoğlu İzmir Mermer&Granit, Başaranlar, Ebla Stone, Ege Anti Mermer, Çizgi Mermer, Golder, Goldmer, Gürmas Gürel, İz Granit, Kar Maden, Laodikya, Marble Shop, Mercan Tasarım, Megamer, Naçev ve Sirmersan firmaları tarafından üretilecek.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bipolar bozuklukta kişi, tedavi ile iş ve sosyal hayatını sürdürebilir

Bipolar bozuklukta kişi, tedavi ile iş ve sosyal hayatını sürdürebilir
Düzenli duygudurum dengeleyici tedavilerle atakların tekrarı önlenebilir
Bipolar bozukluğun, manik ve depresif ataklarla giden arada tam düzelmenin olduğu bir
ruhsal hastalık olduğunu belirten Atlas Üniversitesi Hastanesi Başhekimi, İstanbul Atlas
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari, düzenli tedavi ve takiplerin önemine işaret etti.
Bipolar bozukluk tanısı konduğunda atakların tekrar etmesinin önlenmesi için koruyucu
tedavi başlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr.
Ensari, “Düzenli duygudurum
dengeleyici tedavilerle atakların tekrarı önlenebilir ve kişi tam iyilik hali ile normal iş ve
sosyal hayatını sürdürebilir” dedi. Prof. Dr. Ensari, mevcut psikofarmakolojik tedaviler,
psikoterapi ve rehabilitasyon ile çok güzel sonuçlar elde edildiği ve bu sayede hastalıkla
ilgili damgalamanın toplumda azaldığını vurguladı.
Atlas Üniversitesi Hastanesi Başhekimi, İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan
Yardımcısı, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari,
bipolar bozukluk ile ilgili değerlendirmede bulundu.
Tedavi edilmediğinde ataklar sıklaşıyor
Bipolar bozukluğun, manik ve depresif ataklarla giden arada tam düzelmenin olduğu bir
ruhsal hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Hülya Ensari, “Bipolar bozukluk, tedavi edilmediği
takdirde hastaneye yatışı gerektirebilecek kadar da ciddi belirtilerle seyredip; sosyal
mesleksel işlev kaybına da neden olabilmektedir. Dünyada yeti yitimi ile giden en sık görülen
hastalıklardan birisidir. Tedavi edilmediği zaman sık tekrarlayan depresyon veya manik
ataklarla seyretmektedir” diye konuştu.
Depresyon atağında intihar fikri ve girişimi görülüyor
Bipolar bozukluktan bahsetmek için intihar fikrinin ya da girişimlerinin de görüldüğü
depresyon ataklarına en az bir kez manik atağın eşlik etmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr.
Ensari, “Depresyon atağı, bilindiği gibi bıkkınlık, bezginlik, isteksizlik, yaşamdan tat alamama,
uykusuzluk veya aşırı uyku isteği, iştahsızlık veya aşırı yeme isteği ve suçluluk, değersizlik
duygularının eşlik etmesi ile intihar fikri veya girişimleri ile de sonuçlanabilen en az 15 gün,
gün boyu bu belirtilerin devam ettiği ve kişide sosyal mesleksel işlev kaybının görüldüğü
tablolardır. Tekrarlayan depresyon ataklarına en az bir kez manik atak eşlik ederse bipolar
bozukluktan söz etmiş oluruz” diye konuştu.
Erken müdahale edilmeyen manik ataklarına dikkat!
Manik atak denilen tabloda ise kişide depresyonun tam tersi duygudurumda yükselme,
coşku, heyecan ile enerjide artış, hareketlilikte artış, konuşmada artış, sinirlilik, çok gezme,
çok para harcama, cinsel istekte artış, uykusuzluk görüldüğünü belirten Prof. Dr. Hülya Ensari, “Erken tedavi edilmediği takdirde bu belirtiler hızla artarak taşkınlık düzeyine ulaşabilir veya
psikotik belirtiler tabloya eklenebilir. Kişi kendisini gerçeğe uygun olmayan şekilde çok ünlü
biri, keşif yapan biri veya peygamber zannedebilir. Belirtilerin hızla şiddetlenmeden bir ruh
sağlığı uzmanına başvuru ve erken tedavi çok önemlidir. Aksi takdirde belirtilerin hızla artıp,
psikotik belirtilerin ilave olması ile kişi tedaviyi reddedebilir ve hastanede yatarak tedavi
gerekebilir” uyarısında bulundu.
Düzenli duygudurum dengeleyici tedavilerle atakların tekrarı önlenebilir
“Bipolar bozukluğun en önemli özelliği, tam düzelme olsa bile tekrarlama riskinin var
olmasıdır” diyen Prof. Dr. Hülya Ensari, “Dolayısı ile bipolar bozukluk tanısı konduğunda
atakların tekrar etmesinin önlenmesi için koruyucu tedavi başlanması önem arz etmektedir.
Düzenli duygudurum dengeleyici tedavilerle atakların tekrarı önlenebilir ve kişi tam iyilik hali
ile normal iş ve sosyal hayatını sürdürebilir. Şu an mevcut psikofarmakolojik tedaviler,
psikoterapi ve rehabilitasyon ile çok güzel sonuçlar elde edilmekte ve bu konu ile ilgili
damgalama toplumda azalmaktadır” diye konuştu.
Düzenli takip ve tedaviyle normal yaşamlarını sürdürebilirler
Bipolar bozuklukta düzenli takip ve tedavi ile tam düzelme sağlandığını belirten Prof.
Dr. Hülya Ensari, “Tüm dünyada olduğu gibi şu an halen ülkemizde de her ilimizde mevcut
Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri’nde (TRSM) psikiyatrist, psikolog, psikiyatri hemşiresi,
ergoterapist, sosyal çalışmacılardan oluşan multidisipliner bakış açısı ile çalışan ekiplerin
kontrolünde ücretsiz olarak bipolar bozukluk tanısı almış kişilerin düzenli takip, tedavi ve
rehabilitasyon hizmeti verilmektedir. Ve bu bireyler düzenli takip ve tedavi ile tam
düzelmekte, normal yaşamlarını sürdürebilmektedirler” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çankaya’da eller otizm için birleşti

Çankaya’da eller otizm için birleşti

Çankaya’da otizm farkındalık günü: farklılıkları el baskısıyla kucakladılar

Çankaya Belediyesi Aşık Veysel Engelsiz Yaşam Merkezi, “2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” kapsamında özel bir etkinlik yapıldı. Engelsiz Yaşam Merkezi ve Sokullu Oyun Evi öğrencileri renkli boyalarla el baskısı yaparak, farkındalık mesajı verdi.

 

Çankaya Belediyesi, Birleşmiş Milletler tarafından otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla ilan edilen “2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” kapsamında etkinlik düzenledi. Aşık Veysel Engelsiz Yaşam Merkezi ve Sokullu Oyun Evi öğrencilerinin bir araya geldiği etkinliğe aileleriyle birlikte katılan kursiyerler, otizmin bir eksiklik değil; farklı bir bakış açısı olduğunu hatırlattı. Oyun Evi öğrencileriyle birlikte farklı renklerde boyalarla beyaz kumaş üzerine elleriyle baskı yapan Engelsiz Yaşam Merkezi kursiyerleri, farklılıklarına rağmen yaşamın bir parçası olarak her bireyin topluma eşit katılım hakkına dikkat çekti. 

“OTİZME KIRMIZI IŞIK YAK”

Etkinlikte öğrenciler ve aileleri, 2022 yılından bu yana otizmli bireylerin kendi seçtikleri renk olan ve kabullenmeyi vurgulayan “kırmızı” kurdeleleri yakalarına takarak “Farkında ol, kabul et, destekle!” mesajı verdi. Bu anlamlı günün sloganı olan “Otizme Kırmızı Işık Yak” diyerek sevgi ve dayanışmanın birleştirici gücünü vurgulayan öğrenciler, etkinliğin sonunda ellerinde “Otizm eksiklik değil farkındalık”, “Otizmle yakın olmak için yakının olması gerekmez”, “Otizm bir seçim değil, farkındalık ise senin seçimin” ve “Otizmi fark et yaşamı paylaş” yazan pankartlarla toplumu ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması ve duyarlılığın artmasına yönelik destek vermeye davet ettiler.

ENGELSİZ YAŞAM MERKEZİ’NDE BAYRAMLAŞMA

Etkinlikten önce bir araya gelen Engelsiz Yaşam Merkezi öğrencileri, Ramazan Bayramı dolayısıyla bayramlaşma merasimi gerçekleştirdi. Tek tek sıraya girerek öğretmenleriyle sarılıp bayramlaşan öğrencilere özel eğitim öğretmenleri de kolonya ve şeker ikram ederek bayramlarını kutladı. 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Diş eti çekilmesi sorunu diş kaybı ile sonuçlanabilir!

Diş eti çekilmesi sorunu diş kaybı ile sonuçlanabilir!

Diş eti çekilmesinin, diş köklerinin açığa çıkması durumu olduğunu belirten uzmanlar, bu durumun zamanla kemik kaybına yol açabileceğini söylüyor.

Yanlış diş fırçalama, diş sıkma ve kötü ağız hijyeni gibi faktörlerin diş eti çekilmesini tetikleyebileceğine dikkat çeken Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Karaduran, “Diş eti çekilmesi tedavi edilmediğinde ve dişleri çevreleyen sert dokunun tamamen ortadan kalktığı durumlarda süreç dişin kaybı ile sonuçlanabilir.” dedi. Erken aşamada fark edilen diş eti çekilmelerinin, düzenli bakım ve uygun tedavi yöntemleriyle durdurulabileceğini ifade eden Karaduran, ileri düzey vakalarda ise diş eti nakli gibi cerrahi tedaviler uygulanarak başarılı sonuçlar elde edilebileceğini aktardı.

Üsküdar Diş Hastanesi Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Karaduran,

Dişin kök kısmının açığa çıkması dişi çevreleyen kemik yapısının kaybına neden olabilir

Diş eti çekilmesinin, diş eti kenarının kök yüzeyine doğru geri çekilmesi durumuna denildiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kübra Karaduran, “Bu durum diş kökünün açığa çıkmasına neden olur. Diş eti çekilmesine neden olan faktörler arasında; diş pozisyon bozuklukları, yanlış teknikle veya sert diş fırçalama, diş sıkma, kötü ağız hijyeni ve diş eti hastalıkları yer alır.” dedi.

Diş eti çekilmesi ile dişin kök kısmının açığa çıkmasının bu bölgede bakteri birikimini kolaylaştırdığına dikkat çeken Karaduran, “Zamanla, bakteri plağı ve diş taşı birikimi sonucu oluşan diş eti hastalığı nedeniyle dişi çevreleyen kemik yapısı etkilenir, kemik kaybı yaşanabilir ve dişlerin destek yapısı zayıflar. Diş eti çekilmesi tedavi edilmediğinde ve dişleri çevreleyen sert dokunun tamamen ortadan kalktığı durumlarda süreç dişin kaybı ile sonuçlanabilir.” şeklinde konuştu.

Erken aşamalarda doğru tedavi yaklaşımı ile diş eti çekilmesinin ilerlemesi durdurulabilir!

Diş eti çekilmesinin erken belirtilerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Kübra Karaduran, “Diş etinde kanama şikayeti, diş etinde şişlik, kızarıklık veya hassasiyet olması, ağızda kötü tat veya kötü nefes varlığı ve dişlerde hassasiyet şikayeti diş eti çekilmesi belirtisi olabilir.” dedi.

Diş eti çekilmesinin erken aşamalarda, konservatif yöntemlerle tedavi edilebileceğini vurgulayan Karaduran, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diş taşı temizliği tedavisi ile plak ve diş taşı birikintileri uzaklaştırılır. Tedavi sonrasında doğru diş fırçalama ve diş ipi kullanımı konusunda hastaya bilgilendirme yapılır ve bu diş etlerinin sağlığını korumasında yardımcı olur. Eğer diş etinde enfeksiyon durumu var ise antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Erken aşamalarda doğru tedavi yaklaşımı ile diş eti çekilmesinin ilerlemesi durdurulabilir, ancak ileri düzey dişeti çekilmeleri olan durumlarda cerrahi tedavilere ihtiyaç duyulabilir.”

İleri düzey diş eti çekilmelerinde cerrahi tedavilerin başarı oranı yüksek…

İleri düzey diş eti çekilmelerinde, diş eti kenarının daha fazla geriye çekilmesini önlemek amacıyla, frenulumun uzaklaştırılması işlemi yapılabildiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Kübra Karaduran, “İleri düzey diş eti çekilmesinde hastanın ağız içinde başka bir bölgeden sağlıklı diş eti dokusu alınarak diş eti çekilmesi olan bölgeye yerleştirilmesi ameliyatı yapılabilir. İleri düzey diş eti çekilmelerinde cerrahi tedavilerin başarı oranı yüksektir ancak hastanın genel sağlık durumu, tedaviye uyumu ve diş eti çekilmesinin boyutu gibi faktörlere bağlı olarak  başarı oranı değişebilir.” açıklamasını yaptı.

Dişler yumuşak kıllı fırçalarla nazikçe fırçalanmalı…

Diş eti çekilmesinin bazı risk faktörleri tarafından tetiklenebildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Kübra Karaduran, “Yetersiz diş fırçalama, yanlış teknikle veya sert diş fırçalama, diş ipi kullanmama, diş taşlarının birikmesi, ailede diş eti hastalığı geçmişi olması, sigara kullanımı, diş pozizyon bozuklukları, diş sıkma ve hormonel değişiklikler diş eti çekilmesine neden olabilen başlıca risk faktörleri arasında sayılabilir.” dedi.

Diş eti çekilmesi şikayeti olan bireylerin, sert kıllı diş fırçalarından kaçınması gerektiğinin altını çizen Karaduran, “Daha yumuşak kıllı diş fırçaları tercih edilmeli. Ayrıca, diş fırçalama sırasında çok sert fırçalamadan kaçınılmalı. Dişler, diş etlerine zarar vermeyecek şekilde nazikçe fırçalanmalı. Dişler arasındaki plağın temizlemesi için diş ipi kullanılmalı.” diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

C vitaminin 5 faydası


4 Nisan Dünya C Vitamini Günü

C vitaminin 5 faydası

 

Vitamin ve mineraller; protein, karbonhidrat ve yağ gibi makro besinlerin işlevlerine yardımcı olan mikro besinlerdir. Her iki tür besinin de vücuda yeterli ve dengeli bir şekilde alınması genel sağlığın korunması için çok önemlidir. Soğuk algınlığı veya grip gibi enfeksiyonların yaygınlaştığı dönemlerde özellikle C vitamininin ön plana çıktığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “C vitamini veya bir diğer adıyla askorbik asit, vücudumuzdaki çeşitli hastalıklara yol açan zararlı moleküllerle savaşma konusunda önemli bir antioksidandır” dedi.

 

Türkiye’ye Özgü Besin ve Beslenme Rehberi’ne göre yetişkin kadınların günde 95 mg, erkeklerin ise 110 mg C vitamini almaları gerektiğini paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “1 orta boy portakalın yaklaşık 70-90 mg C vitamini içerdiğini göz önünde bulundurarak, aradaki farkı diğer kaynaklarla desteklediğimizde vitamin eksikliğinin önüne geçebiliriz. Vücudumuzda üretilemediği için besinlerden alınması gereken bu vitamin; kırmızı biber, kuşburnu, brüksel lahanası, brokoli, yeşil biber, çilek, kırmızı lahana, kivi, karnabahar, kavun, domates, karpuz, kiraz ve portakal gibi turunçgiller olmak üzere birçok sebze ve meyvede bolca bulunuyor” dedi.

 

Sigara içmek C vitamini ihtiyacını artırabilir

C vitamininden zengin besinlerin yeterli miktarda tüketilmesinin vücudun ihtiyaç duyduğu oranı karşılayacağını dile getiren Uzm. Dyt. Tuba Örnek, “Ancak stres, çevre kirliliği, sigara kullanımı, gebelik, emziklilik, enfeksiyon ve kronik hastalıklar gibi faktörlerin C vitamini gereksinimini hızlıca artırabileceği bilinmeli. Bu duruma karşı bir uzmana başvurup doğru dozda takviyeler alınarak gerekli ihtiyaç karşılanabilir ve bağışıklık sistemi desteklenebilir” dedi.

Besinlerin yanlış hazırlanmasının vitamin kayıplarına neden olabileceğinin altını çizen Örnek, “C vitamini; demir veya bakır pişirme kaplarıyla temas ettiğinde, oksijen veya ışığa maruz kaldığında, ezme, kesme, doğrama, yıkama veya konserve edilme gibi süreçlerden geçtiğinde etkisini kaybedebilir. Bu yüzden de genellikle çelik kaplarda buharda pişirilerek tüketilmesi tavsiye edilir” dedi.

 

Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Birçok metabolik süreçte rol oynayarak çeşitli hormon, enzim, kolajen ve beyaz kan hücreleri yapımına yardımcı olan C vitamini, bağışıklığı desteklemek konusunda hayati öneme sahiptir” diyerek C vitamininin en önemli 5 faydasını sıraladı:

 

  1. Demir, kalsiyum ve folik asit emilimini artırarak büyüme sürecini destekler, kemik sağlığını olumlu etkiler.
  2. Sindirimi kolaylaştıran ve toksinlerin atılmasını sağlayan safra oluşumunu artırmaya yardımcı olur.
  3. Bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı savaşır.
  4. Kolajen üretimini artırarak cilt sağlığını destekler, yaşlanmasını geciktirir. Artan kolajen miktarı yaraların daha hızlı iyileşmesini de sağlar.
  5. Eksikliği; obezite, kanser, diyabet, psikiyatrik bozukluklar, kemik, deri, göz, üreme sistemi hastalıkları ve nörodejeneratif veya kardiyovasküler sorunlar gibi birçok sağlık problemiyle ilişkilendirilir.

 

C vitamini deposu sağlıklı bir salata tarifi:

Marul, roka, tere, taze nane, semizotu, maydanoz ve hatta çiğ ıspanak seçenekleri arasından sevdiğiniz yeşil yapraklı sebzeleri bıçak kullanmadan el yardımıyla kopararak parçalayın. Bir kâsede topladığınız yeşilliklerin üstüne ayrı bir kapta limon suyu, zeytinyağı, sirke ve maydanoz ile hazırladığınız salata sosunu gezdirin. Yeşilliklerin üstüne rendelenmiş havuç ve turp, kırmızı pancar, mor lahana ve yeşil biber ekleyerek salatanızı zenginleştirebilirsiniz.  Bol limon sıkarak C vitaminini yoğunlaştırın, zeytinyağı ile de diğer vitaminlerin emilimini arttırın. Bu salatayı et, tavuk, hindi veya balığın yanında tüketerek, demirden aldığınız faydayı da artırabilirsiniz. Salatayı vitamin kaybı olmaması için bekletmeden tüketmeyi unutmayın.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İhracatçı birliklerinde genel kurul maratonu başlıyor

İhracatçı birliklerinde genel kurul maratonu başlıyor

 

Türkiye’ye 2024 yılına mal ve hizmet ihracatıyla 377 milyar dolar döviz kazandıran 150 bin ihracatçı 61 ihracatçı birliğinin mali genel kurullarında, 2025 yılı ihracat stratejilerini belirleyecekler ve 2025 yılı bütçelerini karar altına alacaklar.

 

İhracatçı Birliklerinde 2022 yılında yapılan seçimli genel kurullarda göreve gelen Yönetim Kurulları geçen 3 yıllık süreçteki performanslarını da genel kurul üyeleriyle paylaşacaklar. 2025 yılındaki genel kurullar, 2026 yılındaki seçimli genel kurullar öncesinde yapılacak son mali genel kurullar olacak.

 

Bünyesindeki 12 ihracatçı birliğiyle Türkiye’de ilk sırada yer alan Ege İhracatçı Birlikleri’nde genel kurul maratonu aynı zamanda ihracatın yıldızlarının ödüllendirilmesine de zemin hazırlayacak. 12 birliğin 6 tanesi genel kurullarında ödül törenleri düzenleyecek.

 

Genel kurul maratonunu şampiyon başlatacak

 

Ege İhracatçı Birlikleri’nde 2024 yılı mali genel kurul toplantılarının ilki, 4 Nisan 2025 Cuma günü 7 yıldır EİB bünyesinde ihracat şampiyonu olan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’yle başlayacak. EDDMİB üyeleri, Çin’in üretim kısıtlama kararı, AB’nin yeşil mutabakat şartları ve ABD’nin ilave gümrük vergileriyle yeniden şekillenen dünyada ihracatını güçlü tutmak için istişareler yapacak. EDDMİ B, Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkmasına rağmen genel kurul takvimine sadık kalma kararı aldı.

 

7 Nisan’da iki genel kurul birden aynı gün yapılacak

 

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Kurul Salonu, 7 Nisan 2025 Pazartesi günü iki ihracatçı birliği üyelerini ağırlayacak. İlk önce Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin genel kurul toplantısı yapılacak. 7 Nisan 2025 Pazartesi günü tekstil ihracatçılarından sonra salona Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği üyeleri gelecek. Türkiye’nin uyguladığı Orta Vadeli İstikrar Programı sürecinde döviz kurlarının enflasyon rakamlarının çok altında seyretmesinden en çok etkilenen iki sektörün genel kurullarında ihracatçıların bu cendereden kurtulmak için Ankara’ya taleplerini iletmeleri bekleniyor.

 

Doğal taş ihracatçıları iki fuar arası genel kurul yapacak

 

16-19 Mart 2025 tarihleri arasında Çin’de Xiamen Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu başarılı bir şekilde gerçekleştiren Ege Maden İhracatçıları Birliği, 9 Nisan 2025 tarihinde başlayacak olan İzmir MARBLE Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı öncesinde, 8 Nisan 2025 Salı günü saat 16:00’da 2024 yılı mali genel kurul toplantısını gerçekleştirecek.

 

Yaş meyve sebze ve mamul ihracatın yıldızları ödüllendirilecek

 

Türkiye’nin taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatının yüzde 22’sini tek başına gerçekleştiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, 9 Nisan 2025 Çarşamba günü saat 15:00’te 2024 yılı mali genel kurul toplantısı için üyelerine çağrıya çıktı. EYMSİB 2024 yılındaki 1,3 milyar dolarlık ihracatına en çok katkı sağlayan 48 üyesi içinde “EYMSİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni” düzenleyecek.

 

Kuru meyve ihracatında Türkiye’nin ihracatına yüzde 55’lik katkı sağlayan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği üyeleri 10 Nisan 2025 Perşembe günü mali genel kurul toplantısında bir araya gelecekler. EKMİB, bütçe ve iş programını karara bağlarken, 2025 yılı için belirlediği 1,2 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için genel kurulda görüş alışverişinde bulunacak.

 

7 kategoride 21 firma ödül alacak

 

2025 yılına başarılı bir giriş yapan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, 15 Nisan 2025 tarihinde yapacağı genel kurulda, 2025 yılı iş programı ve bütçesini görüştükten sonra, 2024 yılındaki 965 milyon dolarlık ihracatına büyük katkı sağlayan 7 kategoride 21 üyesi için ödül töreni yapacak.

 

2025 yılına 1 milyar dolar ihracat hedefiyle giren Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, 16 Nisan 2025 Çarşamba günü saat 14:00’te yapacağı genel kurul toplantısında 1 milyar dolara ulaşmak için izlenecek stratejileri belirleyecek. EMKOÜİB 2024 yılında Türkiye’ye 262 milyon dolar döviz kazandıran 15 üyesi içinde ödül töreni gerçekleştirecek.

 

Yeşil ödül töreni yapacaklar

 

Yumurta ihracatına getirilen 1,5 dolarlık fonla morallerin bozulduğu Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, 17 Nisan 2025 Perşembe günü genel kurulunu yaparken, 5 alt sektörde 27 üyesi için ödül töreni yapacak. İhracat şampiyonları için 500 fidanlık bir koruluk oluşturulacak.

 

Türkiye’deki tütün ve tütün mamulleri ihracatçılarını çatısı altında buluşturan Ege Tütün İhracatçıları Birliği, 2024 yılı mali genel kurul toplantısı için 18 Nisan 2025 Cuma günü Ege İhracatçı Birlikleri Genel Kurul salonunda bir araya gelecek.

 

Türk ekonomisini düzlüğe çıkarmak için uygulanan Orta Vadeli Program sürecinde doların enflasyon artış oranlarının çok gerisinde kalmasından en çok etkilenen sektörlerden birisi deri ve deri mamulleri sektörü oldu. Deri sektörünün ihracatı 2024 yılında Türkiye genelinde yüzde 18 kan kaybederken, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin ihracatı yüzde 9 geriledi. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği 24 Nisan 2025 Perşembe günü yapacağı genel kurul toplantısında ihracattaki kan kaybını durdurmak adına hükümet tarafından alınması gereken önlemleri bir kez daha kamuoyuyla paylaşacak. EDMİB, sektördeki kara bulutları dağıtmak ve sektöre moral vermek için 31 üyesi için ödül töreni de düzenleyecek.

 

EZZİB’ten çifte ödül töreni

 

2024 yılını ihracat yasaklarıyla moralsiz geçiren, 2025 yılında da dünya genelinde zeytin ve zeytinyağı rekoltelerindeki yükselme sonrasında zeytinyağı fiyatlarındaki düşüş nedeniyle zor bir süreçten geçen Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği 28 Nisan 2025 Pazartesi günü Ege İhracatçı Birlikleri’ndeki son genel kurul toplantısını yapan birlik olacak.

 

EZZİB Genel Kurulu’nda 2024 yılında sofralık zeytin ve zeytinyağı kategorilerinde ambalajlı ihracatta ilk 10’a giren firmalara ödülleri verilirken, ikinci ödül töreni EZZİB “OLIVEtoLIVE: Zeytinin Bereketinden Hayata 1. Ulusal Fotoğraf Yarışması” için yapılacak.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

8 Soruda Diyabet Testi!


Diyabet riski taşıyor musunuz?

Bu belirtilerden birisi bile varsa!

8 Soruda Diyabet Testi!

 

Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik ve fazla kilo gibi faktörlerle son yıllarda görülme sıklığı hızla yaygınlaşan diyabetin erken tanı ile önlenebileceğini biliyor muydunuz? Peki ya diyabetinin farkında bile olmayıp yaşam kaybına dahi yol açabilecek risklerle günlük yaşantısını sürdüren milyonlarca insan olduğunu?! Yapılan çalışmalara göre; ülkemizde yaklaşık her 8 kişiden birinin diyabeti var ama pek çoğu bundan habersiz! Oysa diyabetin kontrol altına alınmadığında çok ciddi tehlikelere neden olabildiğini belirten Acıbadem Taksim Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Edvin Murrja “Diyabet kontrol altına alınmadığında kalp ve damar hastalıkları, ayaklarda zor iyileşen hatta ampütasyona yol açabilen yaralar, görme kaybı ve böbrek yetmezliği gibi çok ciddi hastalıklara neden olabiliyor” diyor. Buna karşın diyabetin günlük yaşam alışkanlıklarını düzenleyerek kontrol altına alınabileceğini, erken teşhisin ise kritik önem taşıdığını belirten Dr. Murrja, bazı belirtilere özellikle dikkat etmek gerektiğini söylüyor. 8 sorudan oluşan diyabet testi hazırlayan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Edvin Murrja, bu belirtilerden birinin bile olması durumunda mutlaka doktora başvurmak gerektiğini belirtti, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

Çok sık su içme ihtiyacı hissediyor musunuz?

Aşırı susama ve sık su içme ihtiyacı, diyabetin erken belirtilerinden biri olabilir. Yüksek kan şekeri, vücudun dengeyi sağlamak için daha fazla suya ihtiyaç duymasına ve susuzluk hissine neden olur. 

 

Sık idrara çıkıyor musunuz?

Özellikle geceleri sık sık idrara çıkıyorsanız, bu durum kan şekerinizin yüksek olduğuna işaret edebilir. Kan şekeri belli bir seviyenin üzerine çıktığında (genellikle 180 mg/dL’nin üzerinde), böbrekler fazla şekeri idrarla dışarı atmaya çalışır. Bu sırada glikoz, suyu da beraberinde sürükler; bu da idrar miktarını artırır ve vücut daha fazla su kaybederek susuz kalır. 

  

Ani kilo kaybı yaşıyor musunuz?

Son zamanlarda bilinçli bir diyet yapmadan kilo kaybı yaşadıysanız, bu durum insülin eksikliğine bağlı olarak vücudun enerji üretiminde yağları kullanmaya başlamasından kaynaklanabilir. Normalde, hücreler enerji üretmek için kandaki glikozu kullanır. Ancak diyabette insülin hormonu yeterince etkili çalışmadığında veya üretilemediğinde, glikoz hücrelere giremez ve vücut enerji sağlamak için yağları ve kas dokusunu yakmaya başlar. Bu durum, hızlı ve ani kilo kaybına neden olabilir. Diyabetle ilişkili kilo kaybı genellikle iştahın artmasıyla birlikte görülür, çünkü hücreler yeterli enerjiyi alamadığı için beyin sürekli açlık sinyali gönderir.

 

Sürekli tatlı yeme isteği mi duyuyorsunuz?

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Edvin Murrja “Sürekli şekerli gıdalara yönelme isteği, kan şekeri düzeylerinizdeki dalgalanmaların bir göstergesi olabilir. Vücut yeterince insülin üretemediğinde ya da mevcut insülin etkili şekilde kullanılamadığında, hücreler enerji için ihtiyaç duyduğu şekeri düzenli alamaz. Bu da beynin acıkma sinyali ile birlikte tatlı isteğini artırır. Özellikle yemekten kısa bir süre sonra yeniden acıkma ya da enerji düşüklüğü hissediyorsanız, bu durum diyabetin habercisi olabilir” diyor. 

 

Yaralarınız geç mi iyileşiyor?

Diyabet, bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve kan dolaşımını olumsuz etkileyerek yaraların daha geç iyileşmesine neden olabilir. Yüksek kan şekeri, damar yapısını bozarak yaralanan bölgelerde yeterli oksijen ve besin maddelerinin taşınmasını engeller. Aynı zamanda bağışıklık hücrelerinin etkinliğini azaltarak enfeksiyon riskini artırabilir. Özellikle ayak yaraları ve enfekte kesikler diyabet hastalarında dikkatle takip edilmelidir.

 

Sürekli yorgun ve halsiz mi hissediyorsunuz?

Vücudunuz şekerden yeterince enerji üretemediğinde, kendinizi sürekli yorgun hissedebilirsiniz. Diyabet hastalarında bu belirti oldukça yaygındır ve genellikle insülin direnciyle ilişkilidir. Kan dolaşımında yeterince glikoz olsa bile, hücreler bu glikozu etkili bir şekilde enerjiye dönüştüremez. Bunun sonucunda kaslar ve organlar yeterli enerjiyi alamaz ve kişi gün boyunca halsiz ve bitkin hisseder. Uyku düzeninde bozulmalar da bu yorgunluğu artırabilir.

 

Ellerde ve ayaklarda uyuşma veya karıncalanma hissediyor musunuz?

Sinir hasarı (nöropati), diyabetin erken ve yaygın belirtilerindendir. Ellerde, ayaklarda veya bacaklarda uyuşma, karıncalanma ya da yanma hissi varsa dikkatli olmalısınız. Yüksek kan şekeri, sinir uçlarına zarar vererek his kaybına yol açabilir. Özellikle uzun yıllar diyabeti kontrolsüz şekilde seyreden hastalarda sinir hasarı gelişebilir. Düzenli kan şekeri kontrolü, bu tür komplikasyonların önlenmesinde büyük önem taşır.

 

Aile bireylerinizde diyabet hastası var mı?

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Edvin Murrja “Diyabet, genetik yatkınlıkla da ilişkili bir hastalıktır. Anne, baba veya kardeşlerinizde diyabet öyküsü varsa, risk altında olabilirsiniz. Özellikle birinci derece akrabalarda Tip 2 diyabet bulunması, kişinin ilerleyen yıllarda diyabet geliştirme ihtimalini artırır. Ancak genetik yatkınlık tek başına hastalığı belirlemez; sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve kilo kontrolü bu riski azaltmaktadır. Bu nedenle risk grubunda olan kişilerin düzenli olarak doktor kontrolünden geçmesi önemlidir” diyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Topuk çatlağını göz ardı etmeyin, enfeksiyonlara davetiye çıkarıyor!

Topuk çatlağını göz ardı etmeyin, enfeksiyonlara davetiye çıkarıyor!

Diyabetlilerde topuk çatlağı kangrene kadar gidebiliyor!

Yaygın görülen topuk çatlağı sorununa dikkat çeken uzmanlar, ihmal edilen çatlakların ciddi sağlık problemlerine yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Topuk çatlaklarının görüntü olarak kişileri rahatsız etmekle birlikte sonrasında bu çatlakların bakteri ve diğer mikroorganizmalar için vücuda giriş kapısı olabildiğini dile getiren Podoloji Programı Öğr. Gör. Muharrem Tosun, “Böylece ayakta enfeksiyon oluşmasına sebep olup ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Derin topuk çatlaklarında gerekli hijyen kurallarına dikkat edilmediği taktirde mikroorganizmaların vücuda girmesi ve enfeksiyona yol açması mümkün. Enfeksiyon riski diyabetlilerde ayak ülseri veya kangren gibi ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir” uyarısında bulundu.   

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Podoloji Programı Öğr. Gör. Muharrem Tosun, topuk çatlağı ve tedavisi konusunda önemli bilgiler verdi.

Yanlış ayakkabı kullanımı topuk çatlağına neden oluyor

Ayak topuğumuzdaki derinin kuruması, sertleşmesi ve zamanla derin yarıklar oluşmasının topuk çatlarına neden olduğunu dile getiren podolog Tosun, “Topuk çatlakları birçok sebeple oluşabiliyor. Bunların başında aşırı kilolu olmak, yanlış ayakkabı ve ev terliği kullanımı, cilt kuruluğu, basış problemleri ile egzama ve sedef gibi bazı cilt hastalıkları geliyor.” dedi.  

Topuk çatlakları kimlerde daha sık görülüyor? 

Topuk çatlağının herkeste görülebildiğini ifade eden Öğr. Gör. Muharrem Tosun, “Ancak ilerleyen yaşlarda derinin esnekliğini ve nem tutmasını kaybettiğinden orta yaş üzerinde daha sık görülüyor. Uzun süre ayakta çalışılması gereken meslek gruplarında da topuk çatlağı durumuyla daha sık karşılaşıyoruz. Ayrıca diyabetli bireylerde cilt kurumasına bağlı olarak sıklıkla görülebiliyor.” diye konuştu.

Çıplak ayakla sert zeminlerde yürümek de topuk çatlağı yapıyor

Özellikle kış aylarında nem oranının düşmesiyle cildin daha fazla kuruduğunu ve topuk çatlağı oluşumunun arttığını kaydeden podolog Tosun, “Ayrıca sert tabanlı ayakkabı giymek ve küçük numara giyilen ev terliklerinin topuk kısmına basılması da topuk çatlaklarının oluşumunu arttıran etkenlerden. Çıplak ayakla sert zeminlerde yürümek de topuk çatlağı oluşumuna neden olan başka faktördür.” ifadesinde bulundu.      

Enfeksiyona yol açabiliyor

Topuk çatlaklarının görüntü olarak kişileri rahatsız etmekle birlikte sonrasında bu çatlakların bakteri ve diğer mikroorganizmalar için vücuda giriş kapısı olabildiğini dile getiren Tosun, “Böylece ayakta enfeksiyon oluşmasına sebep olup ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Derin topuk çatlaklarında gerekli hijyen kurallarına dikkat edilmediği taktirde mikroorganizmaların vücuda girmesi ve enfeksiyona yol açması mümkün. Çıplak ayakla kirli ortamlarda yürünmemelidir.” uyarısında bulundu.    

Diyabetliler de ayak ülseri veya kangren gibi ciddi sağlık sorunlarına dikkat!

Diyabet hastalarında dolaşım bozukluğu sebebiyle ciltte daha fazla kuruluk söz konusu olduğunu ve bunun da diyabetlilerde topuk çatlağının daha fazla görülmesine neden olduğunu anlatan Tosun, “Topuk çatlakları sonucu oluşabilmesi muhtemel enfeksiyon riski diyabetlilerde ayak ülseri veya kangren gibi ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bundan dolayı diyabetli bireylerin bu durumu çok ciddiye almaları gerekiyor.” dedi.

Topuk çatlaklarının tedavisinde podoloji ne yapıyor?

Podologların medikal ayak bakımı ile topuk çatlaklarının giderilmesinde önemli rol oynadığını söyleyen Podoloji Programı Öğr. Gör. Muharrem Tosun, “Podologlar, doğru ayakkabı ve terlik seçiminde kişilere eğitim verebilir ve bası analizi yaparak kişilerde oluşabilecek basış bozuklukları tespit edebilir. Ortopedi ve Dermatoloji bölümleriyle multidisipliner çalışmalar yaparak oluşabilecek risklerin ortadan kalkmasına yardımcı olur.” şeklinde konuştu.  

Ayaklar çok iyi kurulanmalı

Topuk çatlaklarını önlemek için günlük olarak ayakların nemlendirilmesi, ayakkabı seçimine özen gösterilerek, ortopedik tabanlıkların tercih edilmesi gerektiğini de ifade eden podolog Muharrem Tosun, “Ayakların günlük olarak ılık suyla yıkanması gerekiyor. Sonrasında özellikle parmak araları dahil tüm ayağın çok iyi kurulanmasını öneriyoruz. Çoraplar günlük olarak değiştirilmeli; sentetik ve polyester çoraplardan uzak durulup pamuk ve bambu içerikli çoraplar tercih edilmelidir. Spor salonları, havuz ve sauna gibi ortak kullanım alanlarında çıplak ayakla gezmemeye dikkat edilmeli” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ay Yıldızlı Konak’ın ışıltısı gün yüzüne çıkıyor

Ay Yıldızlı Konak’ın ışıltısı gün yüzüne çıkıyor 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, Basmane Hatuniye Meydanı yakınında yer alan tarihi Ay Yıldızlı Konak’ta başlattığı restorasyon çalışmaları sona yaklaştı. Basmane bölgesinin gelişimine katkı sağlayacak restorasyon projesiyle yapının ay yıldız işlemeleri, göbek ve tavan süslemeleri gün yüzüne çıkarılarak özgün formuna kavuşturuldu.

Kentin tescilli tarihi yapılarını hayata döndüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, Basmane’nin özgün yapısı Ay Yıldızlı Konak’ın restorasyon çalışmalarında sona yaklaştı. Mülkiyeti Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret AŞ’ye (TARKEM) ait yapının restorasyon çalışmalarını yürüten İzmir Büyükşehir Belediyesi Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı, yakın zamana kadar otel olarak kullanılan yapının tarihi dokusunu gün yüzüne çıkardı. 390 metrekare inşaat alanı, 70 metrekare bahçe alanı olmak üzere toplam 460 metrekarelik alana sahip tarihi konak, bodrum katı ile beraber 3 kattan oluşuyor. Hatuniye Meydanı’nı Oteller Sokağı’na bağlayan 945 sokak üzerinde yer alan Ay Yıldızlı Konak’ın yaz aylarında hizmete açılması hedefleniyor. 

Gençlere hizmet edecek
Tarihi yapının gençlerin aktif kullanabileceği bir projeyle hizmete açılmasının planlandığını dile getiren İzmir Büyükşehir Belediyesi Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı Tarihi Yapılar Şube Müdürü Dilara Yöndem Kayan, “Ay Yıldızlı Konak, ismini giriş kısmında tavanda yer alan ay yıldız kabartmadan ve giriş kapısındaki ay yıldız demir işçiliğinden alıyor. 19’uncu yüzyıl sonlarında inşa edilen ve yakın zamana kadar otel olarak kullanılan binayı tarihi dokusunu koruyarak restore ediyoruz. Çalışmalarımızda yüzde 80 ilerleme kaydettik” ifadelerini kullandı.

“Ay Yıldızlı Konak özgün formuna kavuşturuldu” 
Tarihi yapıyla özdeşleşen işlemelerin titizlikle restore edildiğine vurgu yapan Dilara Yöndem Kayan, “Binanın özgün ahşap doğramalarını ve ahşap zeminlerini koruyarak bakım ve onarımını yaptık. Çeşitli göbek süslemeleri, tavandaki küçük detaylar korunarak boyandı, tekrar özgün formuna kavuşturuldu. Binayı teslim aldığımda doğramalarında, duvarlarında ve detaylarında kat kat boyalar vardı. İncelikle temizleyerek özgün formuna geri getirdik” dedi. 

“Basmane bölgesinin değişimine katkı sağlayacağız” 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın tarihi yapıların korunması ve restorasyonuna, kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasına büyük önem verdiğini belirten Yöndem Kayan, “Başkanımız Cemil Tugay, Basmane bölgesindeki tarihi dokunun yaşatılması çalışmalarını destekliyor. Bu tip dokunuşlarla Basmane bölgesinin değişime katkı sağlıyoruz.  Ay Yıldızlı Konak’ı restore edip, Basmane’nin simge yapılarından birisi haline getirmek ve İzmir’in tescilli yapılarını ayağa kaldırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” şeklinde konuştu. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dünya Tiyatro Günü Kocaeli’de kutlandı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlediği etkinlikle kutladı

 

Dünya Tiyatro Günü Kocaeli’de kutlandı

 

Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kapsamında Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde özel bir etkinlik düzenledi. Bu özel günde, hayatlarında ilk kez tiyatro izleyen kırsal bölgelerdeki öğrenciler ağırlanırken, “Radyo-yu Hümayun” adlı oyun ise ilgiyle izlendi.

 

SAHNENİN BÜYÜSÜ HAYAT BULDU

Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından belirlenen ve 1961’den bu yana her sene 27 Mart tarihinde kutlanan “Dünya Tiyatro Günü”, Kocaeli’nde de tiyatro sanatına gönül verenlerin bir araya geldiği anlamlı etkinlikle kutlandı. Gün boyunca çocuklar ve yetişkinler için hazırlanan çeşitli etkinliklerde sahnenin büyüsü bir kez daha hayat buldu. Programın en özel detaylarından biri ise, hayatlarında ilk kez tiyatro izleyen kırsal bölgelerdeki öğrencilerin ağırlanması oldu.

 

MİNİKLER KENDİ KUKLALARINI SAHHEYE TAŞIDI

Tatbikat Sahnesi’nde gerçekleşen Kukla Atölyesi’nde minikler kendi kuklalarını yaparak sahneyle tanışırken, “Hayal Perdesi” adlı Karagöz-Hacivat gösterisi izleyicilere geleneksel tiyatromuzun sıcaklığını yaşattı. Akşam saatlerinde ise Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Aydın Sigalı tarafından Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi sahnede okundu ve hemen ardından “Radyo-yu Hümayun” adlı oyun tiyatro severlerle buluştu. Kocaeli Şehir Tiyatroları, sanatı herkes için erişilebilir kılmak ve sahneyi toplumun her kesimiyle buluşturmak için çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı