Aylık arşivler: Nisan 2025

Borusan Ventures, Fourier yatırımı ile geleceğin enerjisini destekliyor

Borusan Grubu’nun girişim sermayesi şirketi Borusan Ventures, sürdürülebilir kaynaklardan enerji üretimi gerçekleştiren teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyor. Modüler elektrolizör yapısıyla hidrojen üretimi gerçekleştiren Fourier, Borusan Ventures’ın da katıldığı Seri A yatırım turunda toplam 18,5 milyon dolarlık yatırım aldı. 

 

Borusan Grubu’nun kurumsal girişim sermayesi şirketi Borusan Ventures, odak alanlarındaki yeni girişimleri destekleyen yatırımlarını sürdürüyor. Borusan Ventures bu vizyonla hidrojen üretimi için modüler elektrolizör geliştiren ABD merkezli Fourier’in 18,5 milyon dolar yatırım aldığı Seri A yatırım turuna katıldı. General Catalyst ve Paramark Ventures liderliğinde gerçekleşen turda Airbus Ventures, MCJ, GSBackers ve Positive Ventures gibi yatırımcılar da katkıda bulundu. 

Silikon Vadisi merkezli Borusan Ventures, ABD ve Avrupa’da enerji, mobilite, lojistik, tedarik zinciri ve endüstriyel teknolojiler gibi alanlardaki erken aşama girişimlere yatırım yapıyor. Borusan Ventures, Borusan Grubu’nun 80 yılı aşkın endüstriyel deneyiminden yararlanarak global başarı ve uzun vadeli etki hedeflediği girişimlere stratejik destek sağlıyor, yeni pazarlara erişim imkanı sunarak büyüme fırsatları yaratıyor. 

 

Fourier hidrojen üretimini kolaylaştırıyor

Dünyada enerji talebinin hızla artmasından yola çıkan Fourier’in geliştirdiği sistem, yerinde ve talep üzerine hidrojen üretimini mümkün kılıyor. Bu yeni dönemde, daha güvenilir, uygun maliyetli, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir enerji çözümlerine duyulan ihtiyaç her geçen gün büyüyor. Hidrojen, yüksek enerji yoğunluğu ve çevre dostu yapısıyla bu talepleri karşılamak için büyük biir potansiyele sahip. Ancak, yüksek maliyetler, verimsiz üretim yöntemleri ve karmaşık lojistik süreçleri, hidrojenin geniş çapta benimsenmesini uzun yıllardır engelliyordu.

Fourier’in teknolojisinin merkezinde hidrojen üretimini mevcut çözümlerden tamamen farklı kılan ultra-modüler, yazılım tanımlı bir sistem mimarisi bulunuyor. Yüksek verimlilik ve güvenirlik sağlamak için performansı gerçek zamanlı olarak optimize eden gelişmiş algoritmalar tarafından yönetilen bu mimari, yalnızca sistemi çalıştırmakla kalmıyor, aynı zamanda performansı izleyip tahmin ederek arıza sürelerini en aza indiriyor ve en yüksek operasyonel verimliliği sağlıyor.

 

Modüler sistem, bir hidrojen araç filosunu çalıştırmak veya endüstriyel operasyonlara enerji sağlamak gibi her bir saha veya uygulamanın özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kolayca yapılandırılabiliyor ve ölçeklendirilebiliyor. Bu modüler yaklaşım, ilk yatırım maliyetlerini düşürüp kurulum sürecini basitleştiriyor ve talep arttıkça ölçeklenebilirlik sağlıyor. Fourier, geleneksel hidrojen üretiminin lojistik kısıtlamalarını bertaraf ederek, hidrojenin ulaşım, ısıtma-soğutma ve enerji depolama gibi sektörler için uygulanabilir ve uygun maliyetli bir çözüm haline gelmesinin önünü açıyor. 

Daha önceki girişimlerini Apple ve Google gibi şirketlere satmış deneyimli bir girişimci olan Fourier’in kurucusu ve CEO’su Siva Yellamraju, geçmiş deneyimlerini bu kez enerji sektöründe gördüğü fırsatları değerlendirmek için kullanmayı amaçladığını belirtiyor.

Defne Kocabıyık Narter; “Fourier’i desteklemekten büyük heyecan duyuyoruz.”

Borusan Ventures Kurucusu ve Başkanı Defne Kocabıyık Narter yeni yatırımlarıyla ilgili şunları söyledi: “Fourier ilk olarak yüksek lojistik maliyetlerine ve karmaşık altyapıya sahip olan taşıma hidrojen pazarını hedefliyor. Modüler ve yerinde üretim modeliyle doğrudan bu zorlukları aşmaya çalışarak müşterilerin ihtiyaç duydukları yerde, düşük maliyetli ve çok küçük ölçeklerde bile üretim yapmalarına olanak veriyor ve anında değer yaratıyor. Fourier’in yenilikçi hidrojen üretim teknolojisine yaptığımız bu yatırım, Borusan Ventures ile sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunma ve temiz enerji çözümlerini destekleme vizyonumuzun da somut bir göstergesi. Hidrojenin yaygınlaşmasını hızlandırma yolculuklarında Fourier’e destek olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.”

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir Komisyonları Turgutlu’nun Turistik, Eğitim ve Kültürel Değerlerini İnceledi

Manisa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Turizm, Tanıtım ve Sanat Komisyonu ile Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeleri, Turgutlu’yu ziyaret ederek bölgenin turizm potansiyelini ve belediyeye ait spor ile eğitim tesislerindeki faaliyetleri yerinde inceledi.

Komisyon üyeleri, inceleme programı kapsamında, Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın’ı ziyaret ederek ilçenin sahip olduğu kültürel, tarihi ve turistik değerler hakkında kapsamlı bilgi aldı. Ziyarete, Komisyon Başkanları Lütfi Akdağ, CHP Grup Başkanvekili Erdinç Yavaşlı, Turgutlu Belediye Başkan Yardımcıları, komisyon üyeleri ve ilgili birim müdürleri de katıldı. Komisyon heyeti, inceleme gezisi çerçevesinde Turgutlu’nun önemli simgelerinden Eski Belediye Binası, Bankalar Binası ve Kent Müzesi’ni ziyaret ederek, ilçenin kültürel mirasını yakından tanıma fırsatı buldu. Ziyaret programında ayrıca, Asartepe ve Kısmalı Köprüsü gibi ilçenin tarihi öneme sahip diğer noktalarına da dikkat çekildi.

Eğitim ve spor altyapısını değerlendirmek amacıyla da Atatürk Kültür Merkezi, MABEM ve MASMEK gibi eğitim kurumları ile gençlik ve spor tesisleri de detaylı olarak incelendi. Yapılan incelemelerle Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin Turgutlu’nun turizm potansiyelini en üst düzeye çıkarma ve ilçe genelindeki spor ve eğitim faaliyetlerini destekleme çalışmalarına yönelik önemli bir adım atılmış oldu.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kütüphaneler Haftası Çocuklara Özel Atölyelerle Kutlandı

İnegöl Belediyesi, bu yıl 61’inci kez kutlanan Kütüphaneler Haftasını Yazar Berra Çakır ile düzenlenen çocuklara yönelik atölye çalışmalarıyla kutladı. Renkli görüntülere sahne olan atölyeleri Belediye Başkanı Alper Taban da ziyaret ederek minik kitapseverlerle buluştu.

 

İnegöl Belediyesi 61. Kütüphaneler Haftasını düzenlenen farklı etkinliklerle coşkuyla kutladı. Bu etkinliklerden biri de Cumartesi günü D Blok Nöbetçi Kitaphanede gerçekleştirilen ve Yazar Berra Çakır iş birliğinde yapılan atölye etkinlikleri oldu. Gün boyu süren atölyelerde onlarca minik kitapsever çeşitli etkinliklerle Kütüphaneler Haftasını kutladı.

 

3 AYRI YAŞ GURUNA YÖNELİK 3 AYRI ATÖLYE ETKİNLİĞİ YAPILDI

Çocuk kitapları yazarı Berra Çakır ile 11.00-13.00 saatleri arasında 2 ayrı seans olarak 4-6 yaş grubu çocuklara yönelik “Duyu Eğitimi” gerçekleştirildi. Yazarın “Kim Korkar Karanlıktan” kitabının işlendiği atölyede, minikler keyifli anlar yaşadı. 13.30-14.30 saatleri arasında ise 1 ve 2’nci sınıf öğrencilerine yönelik “Değerler Eğitimi” gerçekleştirildi. Son olarak 15.00-16.00 saatleri arasında 3, 4 ve 5’inci sınıflara yönelik “Hikaye Yazma Atölyesi ve Hayalimdeki Resim” etkinliği yapıldı. Atölye etkinliklerine öğrencilerin ilgisi yoğun oldu.

 

BAŞKAN TABAN ZİYARET ETTİ

Atölye etkinlikleri sırasında Belediye Başkanı Alper Taban da Nöbetçi Kitaphanede öğrencileri ziyaret ederek minik kitapseverlerle bir araya geldi. Başkan Taban Yazar Berra Çakır’a katkı ve destekleri için teşekkür etti. Yazar Berra Çakır da “İnegöl’de doğdum ve büyüdüm. Bugün de İnegöl’den yetişmiş bir yazar olarak Kütüphaneler Haftası etkinlikleri kapsamında İnegöl Belediyesi organizasyonuyla minik okuyucularımızla buluştuk. Kütüphaneler Haftasını bu şekilde kutlamak benim için de çok keyifli oldu. Bugün birlikte öğrendik, birlikte keşfettik. Öğrencilerimizin gelişim dönemlerine uygun aktiviteler yapıldı. Belediye Başkanımız da yanımızda oldu. Destek olan herkese teşekkür ediyorum” ifadelerinde bulundu.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Süleyman ve Öbürsüler” İzmirli tiyatroseverlerle buluştu

“Oyun Değişim Programı” kapsamında Bursa Şehir Tiyatrosu’nun “Süleyman ve Öbürsüler” isimli oyunu İzmir’de sanatseverlerle buluştu.  5 gösterim yaparak çok sayıda izleyiciye ulaşan oyun büyük ilgi gördü.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT) ile Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu arasında başlatılan “Oyun Değişim Programı” kapsamında, Bursa Şehir Tiyatrosu’nun ilgiyle izlenen “Süleyman ve Öbürsüler” isimli oyunu İzmirli tiyatroseverlerle buluştu. Max Frisch’in “Biedermann ve Kundakçılar” oyunundan esinlenerek Yavuz Pekman tarafından Türkiye coğrafyasına uyarlanan oyun, 10-11-12 ve 13 Nisan tarihlerinde, İzBBŞT İsmet İnönü Sahnesi’nde beş farklı gösterim gerçekleştirdi. Oyuncu performansları ve sahne tasarımıyla “Süleyman ve Öbürsüler” İzmirliler’den tam not aldı.

“Tiyatro ile paylaşma önemli’

Etkinliğin ardından konuşan İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü, paylaşmanın önemine vurgu yaparak, “Oyunlarımızı değiş tokuş ederek belli takvimlerle kentlerimizdeki seyircilerle buluşturuyoruz. Bu sayede tiyatro ile paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Burada, bu oyunu izlerken hissettiğiniz duyguları, geçen hafta Bursa’da yaşayan seyirci hissediyordu. Bu yolda bizimle beraber olan Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ali Düşenkalkar’a İzmir ve İzmir Şehir Tiyatroları adına teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

“Daha sık bir araya geleceğiz”

Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ali Düşenkalkar da konuşmasında iki tiyatro arasındaki iş birliğini sürdürmeyi hedeflediklerini dile getirerek, “Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in selamlarını getirdik. Aramızdaki iş birliğini sürdürmeyi, daha sık bir araya gelmeyi, birbirimizin sahnesine daha fazla konuk olmayı umuyoruz. Teşekkür etmemiz gereken çok insan var. Öncelikle İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü’ye, bizi harika ağırlayan İzmir Şehir Tiyatroları çalışanlarına, bu kurumun kedilerine ve tüm İzmirliye teşekkür ederiz” dedi.

Proje büyüyecek

Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ali Düşenkalkar’a, İzBB Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkan Vekili Yener Ceylan tarafından plaket, Şehir Tiyatrosu oyuncularına da çiçek takdim edildi. Yener Ceylan, iki tiyatro arasındaki paylaşımın artmasını temenni ettiklerini dile getirdi.

İzmir Şehir Tiyatroları ile Bursa Şehir Tiyatrosu’nun başlattığı “Oyun Değişim Programı’nın büyütülmesi, farklı şehirlerdeki tiyatroların da programa eklenerek, tiyatroseverlere bir yıl içerisinde farklı oyunlar izleme fırsatı sunulması hedefleniyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnegöl Belediyesi Nöbetçi Kitaphanelerinin En’leri Ödüllerini Aldı

İnegöl Belediyesi, Kütüphaneler Haftası etkinlikleri kapsamında 5 Nöbetçi Kitaphanenin En’lerini belirledi. “En Çok Kitap Okuyan” ve “En İyi Kullanıcı” seçilen gençler, ödüllerini Belediye Başkanı Alper Taban’dan aldı. Başkan Taban, ödül töreninde yeni kitaphanelerin de müjdelerini verdi.

 

İnegöl Belediyesi’nin örnek projelerinden olan ve 30 bin aktif üye ile günlük 800 ila bin öğrencinin kullandığı Nöbetçi Kitaphanelerde Kütüphaneler Haftası etkinlikleri kapsamında artık geleneksel hale gelen Kitaphane En’lerinin Ödüllendirilmesi programı Cumartesi günü gerçekleştirildi. Yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanı içerisinde bulunan D Blok Nöbetçi Kitaphanede yapılan törende, Nöbetçi Kitaphanelerin “En Çok Kitap Okuyan” ve “En İyi Kullanıcı” ödüllerini almaya hak kazanan öğrencilere ödül takdimini Belediye Başkanı Alper Taban yaptı.

 

BAŞKAN TABAN’DAN YENİ KİTAPHANELER MÜJDESİ

Ödül töreninde kısa bir selamlama konuşması yapan Başkan Taban, yeni kitaphane müjdeleriyle öğrencileri mutlu etti. Başkan Taban, “Bu hafta Kütüphaneler Haftası kutlanıyor. Bizim de Kitaphanelerimizin artmasıyla ilgili hedeflerimiz var. Bu konuda özellikle öğrencilerimizin, gençlerimizin ve yetişkinlerimizin dikkatini çekebilmek adına bir dizi hedefler koyduk kendimize. İçinde bulunduğumuz bu dönemde şehrimizde yeni kitaphaneler açmak istiyoruz. Bu merkezlerimizi mahallelerimize yaymak, vatandaşlarımızın yaşam alanlarını yaklaştırmak istiyoruz. Bununla ilgili de önümüzde yeni çalışmalar var. Özellikle Akhisar, Yenice, Alanyurt bölgesinde yapacağımız kitaphane çalışmalarımız olacak” dedi.

 

GENÇLERİMİZ MUTLU

Merkezlere gelen gençleri gözlemlediğini ve mutlu olduklarını gördüğünü de ifade eden Başkan Taban, “Öncelikle onlara çok teşekkür ediyorum. Bu çalışma azmi, isteği, hedeflerine varma isteği bizim için çok değerli. Ailelerimiz için, bu şehrin yöneticisi olan bizler için ve ülkemiz için çok değerli. İnegöl Belediyesi olarak biz şunu fark ettik. Bu tarz hizmetleri vatandaşlarımızın, gençlerimizin önüne koyduğumuzda kullandıklarını, faydalandıklarını gördük. Hatta ve hatta daha fazlasının ihtiyaç olduğunu gördük. Bunun için inşallah bu hizmetlerimizi arttıracağız” diye konuştu.

 

MERKEZLERDE AİLE ORTAMI KURULUYOR

Belediye Başkanı Alper Taban, kitaphane personellerinin de seçimine özen gösterdiklerini vurgulayarak; “Kitaphanede görev yapacak personellerimizi seçerken özellikle bu alanda uzman isimleri tercih ediyoruz. Burada evlatlarımıza rehberlik edebilecek arkadaşlarımızı özel olarak seçiyoruz. Onlara da çok teşekkür ediyorum. Burada aynı zamanda bir aile huzuru kurmaya gayret ediyoruz. Gelen her öğrenciyi arkadaşlarımız aileden biri olarak karşılayıp ilgileniyor” açıklamalarında bulundu.

 

NÖBETÇİ KİTAPHANELER ÖĞRENCİLERE DÜZEN KAZANDIRDI

Ödül alan ve Nöbetçi Kitaphanelerden faydalanan öğrenciler de merkezler hakkındaki görüş ve düşüncelerini paylaştı. Serkan Özdemir isimli öğrenci, “Bu ödülü aldığım için kendimi çok mutlu hissediyorum” dedi. Ruken Askar isimli öğrenci ise “Nöbetçi Kitaphanenin bana kattığı çok şey var. Düzenli ders çalışabiliyorum. Sürekli geliyorum” diye konuştu. Kerem Özkan isimli öğrenci de “Kitaphaneye her zaman sıklıkla geliyorum. Burası bana düzen, mutluluk, arkadaş ortamı kazandırdı. Benim yapamadığım soruları burada arkadaşlarımın anlatmasıyla daha kolay kavrayabiliyorum” ifadelerinde bulundu.

 

NÖBETÇİ KİTAPHANELERİN EN’LERİ

Nöbetçi Kitaphanelerin bu yılki enleri ise şöyle sıralandı: Gençlik Merkezi Kitaphanede en çok kitap okuyan Burak Gök, en iyi kullanıcılar ise; Zeynep Dündar ile Devrim İdil. D Blok Kitaphanede en çok kitap okuyan öğrenciler; İlkokul kategorisinde Elif Güney, Ortaokulda Ahmet Yasin Aras ile lise ve üzeri Ruken Askar. En iyi kullanıcılar da İlkokulda Elif Güney, Ortaokulda Yusuf Gezici, lise ve üzeri Yasin Turan. Huzur Kitaphane en çok kitap okuyanlar; İlkokulda Çağran Şentürk, Ortaokulda Enes Özlük, lise ve üzeri Zeynep Çelik. En iyi kullanıcılar; İlkokulda Çağran Şentürk, Ortaokulda Asmin Durmuş, Lise ve üzeri Nursel Durmuş. Mesudiye Kanal İnegöl Kitaphanede en çok kitap okuyan; İlkokulda Muhammet Emir Taş, Ortaokulda Serkan Özdemir, Lise ve üzeri Sevda Yılmaz. En iyi kullanıcılar; İlkokulda Muhammet Emir Taş, Ortaokulda Bestami Er, Lise ve üzeri Cihat Çetinkaya. Konak Kitaphanede ise en iyi kullanıcı Semanur Küçük.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Günümüzde zayıflayan iki duygu utanç ve merhamet duygusu!

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dürtü kontrol bozukluğu konusunu değerlendirdi.

Dürtü kontrol bozukluğu olanlar düşünceyi hemen eyleme döker

Dürtü kontrol bozukluğunun, psikiyatri sınıflandırma sisteminde ana başlıklardan biri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dürtüsellik, kişinin dürtülerini, arzularını kontrol etme konusunda yaşadığı başarısızlıkları ifade eder. Her insanın aklına anlık düşünceler gelebilir. Ama dürtü kontrol bozukluğu olanlar düşünceyi hemen eyleme döker ve kontrolsüz şekilde hareket edebilirler.” dedi.

Kleptomanide kişinin çalma dürtüsünü kontrol edemediğini, Piromani hastalarının yangın çıkarma isteğini engelleyemediğini, patlayıcı bozukluğu olan kişilerin, küçük bir engellenme karşısında orantısız ve aşırı tepkiler verebildiğini, Trikotillomani de ise kişinin sürekli saçlarını, kaşlarını veya kirpiklerini yolduğunu hatta deriyi kanatacak seviyeye getirdiğini anlatan Tarhan, “Adli vakalara da çok rastlanır. Birçok tecavüz, darp, cinayet gibi vahşi suçlarda arka planda dürtüsel davranışların yattığı biliniyor.” ifadesinde bulundu.

Orantısız tepkiler vererek haklıyken bile haksız duruma düşebilirler

Bu kişilerin hem kendilerine hem de başkalarına zarar verdiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Kişi hem kendine hem de başkalarına zarar veren bir eylemi şiddetle gerçekleştirme arzusu duyar ve bu arzuya karşı koyamaz. Eylemleri planlı olabileceği gibi, çoğu zaman plansız gerçekleşir.” diye konuştu.

Bu kişilerin, eylemden önce içlerinde ciddi bir sıkıntı, bunaltı ve agresyon hissettiklerini, eylemi gerçekleştirdikten sonra ise rahatladıklarını anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bu rahatlama duygusu, eylemi devam ettirmelerine neden olur. Eylemden sonra suçluluk hisseden vakalar olduğu gibi, daha ileri vakalarda suçluluk hissetmeyenler de vardır. Bu dürtü kontrol bozuklukları, özellikle evlilikteki birçok sorunun arka planındaki temel sebep olabiliyor. Geçici bir fırtına esiyor. Bu fırtına estiği zaman aslında niyet zarar vermek ya da karşı tarafı incitmek değil, ama dürtüsellik nedeniyle herhangi bir şekilde engellendiklerinde ya da kafalarındaki kaygı giderilemediğinde, orantısız tepkiler vererek haklıyken bile haksız duruma düşebilirler.” şeklinde konuştu.

Dürtüleri kontrol etmeyi çocuklar sonradan öğreniyor…

Bu durumun çocuklarda doğal olarak var olduğunu, çünkü dürtüleri kontrol etmeyi çocukların sonradan öğrendiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Aslında beynimizin ön bölgesinde orbit frontal korteks bulunur. Bu bölge, davranışlarımızın tekrarından sorumludur ve ‘Dur, yapmaya uygun/uygun değil, geçerli/geçerli değil’ diye karar veren beynimizdeki en önemli alandır. Obsesif Kompülsif Bozukluk da bu bölgedeki bozukluktan kaynaklanır. Çocuklarda beynin ön bölgesi daha olgunlaşmadığı için ayırt etmeyi yapamazlar. Mesela çocuk çarşıya, bakkala gitti ve kendisine ait olmayan bir şeyi para vermeden aldı ve geldi. Çocuk bunun ayıp, yasak, doğru olmadığını veya kuralları bilemez. Alıp gelir. Eve geldiği zaman ‘Bunu nasıl aldın, parasını verdin mi?’ diye sorulduğunda eğer baba ‘Aferin, açık göz oğlum benim, helal olsun’ derse o çocuk bu davranışı devam ettirir ve bir müddet sonra yasal sorunlar yaşamaya başlar. Ama baba, ‘Bak çocuğum, bunu almışsın ama parasını vermeyi unutmuşsun, hadi gidelim verelim’ deyip çocuğu götürüp ve elindeki parayı bakkala verdirtse, o zaman çocuk nerede duracağını, sınırları öğrenmiş olur. Nerede duracağını öğrenmiş olur çocuk. Sınırları öğrenmiş olur. Bu işte dürtü kontrol bu şekilde öğreniliyor. Dürtü kontrolü sağlayan en önemli duygu da utanç duygusudur.”

Utanç duygusu çok zayıfladı!

Utanç duygusunun çok zayıfladığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Utanç duygusu ve merhamet duygusu, gençler arasında bu çağda zayıflayan iki temel duygudur. Empati de aslında bizim kültürümüzde merhamet duygusu olarak ifade edilir. İşte bu duyguların zayıflaması dürtü kontrolünde büyük önem taşıyan utanç duygusunu da etkiliyor. Bilge kişiler bir olay karşısında “Allah mahcup etmesin” veya “Allah utandırmasın” derler. Neden? Çünkü o duygu, çocukları, gençleri ve insanları birçok kötülükten alıkoyuyor. Bu, başkasına zarar vermeme duyarlılığıdır.” dedi.

Dürtü kontrol bozukluğunun bir kısmının kişilik bozukluklarından kaynaklanıyor

Dürtü kontrol bozukluğunun bir kısmının kişilik bozukluklarından kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, şunları kaydetti:

“Mesela B kümesi kişilik bozuklukları var. Antisosyal kişilik bozukluğu ve histerik kişilik bozukluğu gibi durumlarda dürtüsellik çok görülür. Bu kişiler suç davranışına yatkın ve beceriklidirler. Antisosyal kişilikler, kriminal tiplerdir. Onlarda dürtü kontrol bozukluğu sıklıkla bulunur. Çoğu zaman planlayarak yapmazlar ama hoşlarına gideni veya kendilerini engelleyen şeyi ezip geçerler. Diğer taraftan Borderline Kişilik Bozukluğu olarak bilinen sınır kişilik bozuklukları da vardır. Adından da anlaşılacağı gibi, bu kişiler davranış sınırlarını tam olarak geliştirememişlerdir. Bir günde dört mevsimi yaşarlar. Sabah nefret ettikleri bir şeyi akşam sevebilirler. Bir diğer dürtüsellik türü de kendine zarar verme davranışı içeren bozukluklardır. Ayrıca kompulsif alışveriş de görülebilir. Kişi alışveriş yapar, eve gelir fakat kolileri bile açmaz. Sadece alma eyleminin kendisi önemlidir, amaçsızca yapılır. Otizm spektrum bozukluğunda da dürtü kontrol sorunları ve kompulsif davranışlar sıkça görülür.”

Narsistik özelliği olanlar tehdit olarak algıladıklarını yıkıp geçer

Narsistik özelliklere sahip kişilerin genellikle dürtüselliklerini, kendilerine uymayan veya kendilerini onaylamayan kişileri tehdit olarak algılayarak gösterdiklerini de anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bu tehdit olarak algıladıkları şeyleri yıkıp geçmeleri gerektiğine inanırlar ve öyle davranırlar. Bu da onların diğer zayıf yönlerinden biridir. Çoğu zaman ellerinde güç varken iyi gibi görünseler de güçlerini kaybettiklerinde yapayalnız kalırlar. Dürtü kontrol bozuklukları insan ilişkilerine büyük zarar verir.” dedi.

Patolojik kumar oynamada bu durum çok yaygın

Ajite depresyon ve bipolar bozuklukta da bu durumla karşılaşıldığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, şunları dile getirdi:

“Duygu durum bozukluklarında kişiler duygularını yönetemediği için aşırı ve orantısız sevgi veya nefret gibi iniş çıkışlar yaşayabilirler. Bu bozuklukta kişi, kendi kişiliğine dışarıdan bir gözlemci gibi bakar ve kendisinin tam olarak farkında değildir. Patolojik kumar oynamada bu durum çok yaygındır. Şu anda siber kumar çok yaygınlaştı, ciddi bir sektör oluştu. İnternet ortamı, dürtü kontrol bozukluğunu tetikleyen elverişli ve ödüllendirici bir ortamdır. Kumar oynama eğilimi olan kişiler kolaylıkla patolojik kumara yönelebilirler. Cinsel kompulsiyonlar da benzer şekilde yaşanır. Kişi cinsel dürtülerini kontrol edemediği için birçok sorun yaşar ve bu durum adli vakalara dönüşebilir. Yeme bozukluklarından tıkanırcasına yeme bozukluğu da bir örnektir. Kişi sürekli yer ve ardından kendini kusturur ya da yediklerini yakmak için günde beş saat spor yapar. Bu da dürtü kontrol bozukluğu olarak karşılaştığımız vakalardandır.”

Dürtü kontrol bozukluğu, tek başına bir rahatsızlık olarak nadiren görülüyor

Her hastalığın içinde dürtü kontrol bozukluğu bulunabileceğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Eğer başat bulgu dürtü kontrol bozukluğu ise, kişi dürtü kontrol bozukluğu tanısı alır. Ancak genellikle diğer hastalıklarla bir bağlantısı muhakkak olur. Yani dürtü kontrol bozukluğu, tek başına bir rahatsızlık olarak nadiren görülür.” diye konuştu.

Eğer kişi durumunun farkındaysa yüzde 50 oranında çözüm olduğunu, çünkü beynin davranışları, dürtüleri ve arzuları kontrol eden organ olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Nasıl midemiz sindirim organımızsa, beynimiz de duygu, düşünce ve davranışın organıdır. Beyindeki altyapı bozuksa nasihatin hiçbir faydası olmaz. ‘Yapma, kafana takma, senin her şeyin var, niye böyle yapıyorsun?’ gibi nasihatlerin hiçbir etkisi olmaz. Çünkü beyindeki nörolojik ve nörobiyolojik altyapı bozulmuştur. Kimyasal ve elektriksel iletimde sorunlar vardır. Önce bu altyapıyı düzelttikten sonra yüzde 50 yol alabiliriz. Ardından terapiyle devam ederiz.” şeklinde konuştu.

Dikkat eksikliği olan kişiler dürtüseller…

Eğer dürtü kontrol bozukluğu madde kullanımına bağlıysa, öncelikle madde kullanımını ortadan kaldırmadan bu bozukluğun düzeltilemeyeceğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Gerektiği durumlarda kişiler, 3 ila 6 ay rehabilitasyon merkezlerinde kalır, tedavi görür ve desteklenir. Kişi istemese ve bir süre sonra hastaneden çıksa bile, birkaç hafta içinde tekrar madde kullanmaya başlayabilir. Bu, dürtü kontrol bozukluğunun bir yansımasıdır. Kişi pişman olduğunu, kendine ve başkalarına zarar vereceğinin farkında olmasına rağmen engelleyemez. Sonradan pişman olsa da bu pişmanlığın bedelini ödemekten kaçınır. Ergenlik dönemi zaten dürtü kontrol bozukluğunun doğal olarak var olduğu, en fırtınalı dönemdir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun dört ana belirtisi vardır: Dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, dürtü kontrol bozukluğu ve davranış bozuklukları. Dürtü kontrol bozukluğu, bu dört ana belirtiden biridir. Dikkat eksikliği olan kişiler dürtüseldirler. Bu özellik de zaten beyindeki dopamin metabolizmasının yetersizliğinden kaynaklanır.” dedi.

Dürtü kontrol bozukluğu, ergenlik çağında fark edilebilir

“Ailelerin dürtü kontrol bozukluğu konusunda dikkat etmesi gereken en önemli şey, çocuk bir hata yaptığında, bir şeyi kırdığında veya döktüğünde pişmanlık duyup duymadığıdır.” diyen Prof. Dr. Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Eğer pişmanlık duyuyorsa, bu durum çocuğun pişmanlığı görmesi açısından yüzde 50’lik bir kazanımdır. Ailenin ‘Bunun tekrar olmaması için ne yapmamız lazım?’ şeklinde yaklaşması, çocuğun dürtü kontrol bozukluğu konusunda hayatta bir şeyler öğrenmesini sağlar. Öğrendiği bu şeyler, çocuğun olgunlaşma sürecine girmesine yardımcı olur. Dürtü kontrol bozukluğu, ergenlik çağında fark edilebilir ve tedavi edilmemiş olan durumlarda sonradan ortaya çıkar.”

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Köy Enstitüleri Ayvalık’ta 3 Gün Boyunca Gündeme Taşındı

Türkiye’nin en önemli eğitim ve aydınlanma modeli olarak bilinen Köy Enstitüleri, kuruluşunun 85’inci yılında Ayvalık Belediyesi’nin ev sahipliğinde, 3 gün boyunca, Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi’nde “Fikir ve Kültür Günleri” adı altında; eğitim, bilim ve sanat başlıkları ile gündeme taşındı. Öğretmen, gazeteci ve yazar Dursun Akçam anısına ithaf edilen ve 13 Nisan akşamına kadar süren “Fikir ve Kültür Günleri”  bu yıl da Ayvalıklıların büyük ilgi odağı oldu

5.Ayvalık Köy Enstitüleri Fikir ve Kültür Günleri’nin ilk gününde Pelin Batu ve Haluk Çetin “Şiir, Müzik, Öykü Dinletisi” büyük bir ilgi gördü. Pelin Batu okuduğu şiirleriyle, Haluk Çetin ise birbirinden değerli bestecilerin şarkılarını seslendirerek büyük alkış aldı, konuklar büyük bir keyifle şarkılara eşlik etiler. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, “Atölye Kültür Sanat organizasyonu ve belediyemizin ev sahipliğinde Eğitim, bilim, kültür, sanat ve edebiyat alanlarında 11-13 Nisan tarihlerinde arasında beşinci kez yine Ayvalık’ta gündem yarattık” dedi.

“Köy Enstitüleri’nden Günümüze Milli Eğitim Politikamız” konulu panele katılacak olan gazeteci yazar Murat Ağırel, tehdit ve şantaj” suçlamasıyla gözaltına alınması ve adli kontrol şartıyla serbest kalmasına karşın, resmi yazışmaların tamamlanması nedeniyle panele katılım sağlayamaması burukluk yarattı.  CHP Çanakkale Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyon üyesi İsmet Güneşhan,  “Köy Enstitüleri’nden Günümüze Milli Eğitim Politikamız” konulu paneli tek başına üstlendi.  Güneşhan, Köy Enstitülerinin Türkiye eğitim sistemine katkılarıyla günümüzdeki Milli Eğitim politikaları arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. Söyleşide; Köy Enstitüleri’nin kırsal bölgelerdeki eğitime erişimi artırma ve toplumsal kalkınmaya katkı sağlama gibi önemli rolü vurgulandı.

Köy Enstitüleri Fikir ve Kültür Günleri’nin son gününde ise,  yazar, gazeteci, tiyatro eleştirmeni, Kültür-sanat, insan hakları, kadın sorunları gibi konuların yakın takipçisi gazeteci yazar Zeynep Oral ile Nesin Vakfı Yönetmeni ve Ressam Süleyman Cihangiroğlu’nun katılımıyla “Köy Enstitüleri’nin Kapatılmasının Kültür Dünyamıza Etkileri” adlı panel gerçekleştirildi. Nesin Vakfı Yönetmeni ve Ressam Süleyman Cihangiroğlu, Matematik Köyü’nün kuruluş sürecini anlatarak, çalışmaların Köy Enstitüsü benzeri bir konumda yürüdüğünü ve yılda 15 bin öğrencinin yararlandığını söyledi. Cihangiroğlu, öte yandan, 8 yıldır çalışmaları yürütülen Matematik Lisesi’nin kuruluşunun müjdesini de verdi.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doğal taşa hayat veren genç tasarımcılar ödüllerini aldı

Türk doğal taşının vitrini Marble İzmir – 30. Uluslararası Doğal taş ve Teknolojileri Fuarı kapsamında bu yıl 7. kez düzenlenen Uluslararası Değişik Doğal taş Tasarım Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu. Doğal taşa tasarımla değer katan yarışmayla sektöre yeni yetenekler kazandırıldı.
 
İzmir fuarcılığının gururu Marble İzmir – Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı 30. kez kapılarını açtı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından 9 – 12 Nisan 2025 tarihleri arasında Fuar İzmir’de düzenlenen Marble İzmir Uluslararası Doğal taş ve Teknolojileri Fuarı kapsamında yapılan 7. Uluslararası Değişik Doğal taş Tasarım Yarışması da ödül töreni ile sona erdi. Katma değeri yüksek ürünlerle Türk doğal taşının piyasa değerini artırmayı hedefleyen ve bu yıl ‘mobilya’ temasıyla düzenlenen yarışmada, genç yetenekler doğal taşlardan üretilen eşyalar tasarladı. Akademisyenlerden tasarımcılara ve sektör profesyonellerine kadar birçok önemli ismin yer aldığı jüri tarafından tasarımcı adaylarının doğal taş kullanarak oluşturdukları 892 proje arasından 25 proje finale kalarak üretildi. Fuarın ilk gününde kazananlara ödülleri verildi. Birbirinden farklı tasarımla hayata geçirilen ve fuarda sergilenen eserler büyük ilgi gördü.
 
“Gençleri teşvik etmeliyiz”
Yarışma Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Selçuk Demirci, “Amacımız Türkiye’nin doğal taşına değer katmak, ağırlıkça değil tasarımca ön plana çıkan projeler hayata geçirmek. Bunun için yaklaşık 40 üniversite gezisi yaptık. Şimdi meyvelerini de burada görüyoruz. İZFAŞ’ın tüm ekibine teşekkür ediyorum. Genç tasarımcıları ne kadar ön plana çıkarıp onlara destek olursak, doğal taşımız daha çok değer kazanacak ve satışı artacak” dedi.
 
İlk üçe girene para ödülü
Kazananlar, ödül töreninden 20 dakika önce belli oldu. Yarışan 25 tasarım ürün arasından “Birinci, İkinci ve Üçüncü” seçildi. Yarışmada birinci, FİDES projesiyle Nisa Nur Gülmez ve Zeynep Bakırcı oldu. Gülmez ve Bakırcı Nevşehir’in tarihi Kaymaklı bölgesinden ilham alarak, Kaymaklı’nın özgün ve organik yapısını yansıtan bir form oluşturdu ve bu formu modern, işlevsel kent mobilyasına dönüştürdü.  Birinciler 150 bin liralık ödülü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan verdi. İkinci saat dilimlerinden ilham alarak, çeyrek, yarım ve tam saatlerin zamanı somutlaştırdığı 3 parçalık sehpadan oluşan Tempora projesiyle Sıla Çelik, 100 bin liralık ödülün sahibi oldu. Ödülü İZFAŞ Genel Müdürü Tuğçe Cumalıoğlu verdi. Yarışmada üçüncülük ödülünü ise PD adını verdikleri çeşitli doğal taşların katmanlarından oluşan komodin projesiyle Karolina Kubala ve Maria Jaworska aldı. 50 bin liralık ödülü, Tüm Mermer, Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Şimşek verdi.
 
Özel ödüller dağıtıldı 
Ege Maden İhracatçıları Birliği Yurt Dışı Fuar Katılım Ödülü’nü, Velo adlı projesiyle Doğa Çeşme aldı. Tatil Ödülü’nün birini Sonsuz adlı projesiyle Ayşenaz Yazıcı ve Gözde Gündoğdu aldı. Diğerini ise Marblok projesiyle Tuğçe Sevcan Gördün ve Muhammet Taha Yılmaz kazandı.  Üniversite Özel Ödülü’nü Gazi Üniversitesi aldı. Yarışmada firma özel ödülleri de dağıtıldı.
 
17 firma üretim süreci için destek verdi
Yurt dışı başvurularıyla uluslararası boyut kazanan yarışmaya, bu yıl Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin yanı sıra 12 ülkeden 66 üniversitenin 892 öğrencisi başvurdu. 25 proje; Alimoğlu Afyon, Alimoğlu İzmir Mermer&Granit, Başaranlar, Ebla Stone, Ege Anti Mermer, Çizgi Mermer, Golder, Goldmer, Gürmas Gürel, İz Granit, Kar Maden, Laodikya, Marble Shop, Mercan Tasarım, Megamer, Naçev ve Sirmersan firmaları tarafından üretildi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

GÜSOD üyesi şirketler 60 binin üzerinde istihdam sağlıyor

Sektörün en eski ve öncü sivil toplum kuruluşu Güvenlik Servisleri Organizasyon Derneği (GÜSOD), Türkiye’de özel güvenlik sektörüne ilişkin tüm tarafların ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya yönelik faaliyetlerine devam ediyor. Dernek bünyesinde yer alan özel güvenlik şirketlerinde ise 60 binin üzerinde özel güvenlik görevlisi istihdam ediliyor. GÜSOD Başkanı Turgay ŞAHAN, “Derneğimiz, özel güvenlik sektöründe yeni istihdam alanları yaratmaya yönelik çalışmalar yapmaya devam ederken sektör emekçileri olan özel güvenlik görevlilerinin özlük ve yan haklarında iyileştirmeler yapılması konusunda kamu otoriteleri nezdinde girişimlerde bulunuyor. Üyelerimiz, karmaşık güvenlik ihtiyaçlarına sahip stratejik lokasyonlarda; son teknoloji kamera sistemleri, video analitik yazılımları, x-ray, metal kapı dedektörleri, kişi sayaç yoğunluk tespit sistemleri, parmak izi tarayıcıları, yüz tanıma sistemleri ve iris tarama gibi biyometrik güvenlik çözümleriyle güvenlik hizmetlerini en üst seviyeye taşıyor. Teknoloji, sektörümüzün ayrılmaz bir parçası, bu sebeple; özel güvenlik hizmetlerinde yapay zekaya dayalı mühendislik faaliyetleri, yeni nesil güvenlik teknolojileriyle bütünleşmiş güvenlik uygulamalarının kullanımının teşviğine yönelik yasal düzenlemeler yapılarak, bu yönde kullanılacak teknolojilerin eğitimlere eklenmesi gerekmekte.” dedi.

 

Özel güvenlik sektöründe sivil toplum kuruluşu olarak üstlendiği misyonu kararlılıkla sürdüren GÜSOD, sektörün gelişim sürecine destek sağlamak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve bu alandaki diğer sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliklerine devam ediyor. 

Dernek bünyesinde faaliyet gösteren özel güvenlik şirketlerinde 60 binin üzerinde özel güvenlik görevlisi istihdam edildiğini açıklayan GÜSOD Başkanı Turgay ŞAHAN, “Derneğimiz, özel güvenlik sektöründe hizmet veren özel güvenlik görevlilerinin yüksek seviyede eğitim almaları ve sektör standartlarının yükseltilmesi konusunda çalışmalar yapmayı sürdürüyor. Diğer yandan, üye şirketlerimiz aracılığıyla teknolojik gelişmelerin özel güvenlik sektörüne entegrasyonunu sağlayacak çalışmalara katkıda bulunmaya da devam ediyoruz.” dedi.

Üye şirketler son teknolojik gelişmeleri sektöre kazandırıyor

GÜSOD üyesi şirketlerin son teknolojik gelişmeleri takip ettiklerinin altını çizen ŞAHAN, “Üye şirketlerimiz; karmaşık güvenlik ihtiyaçlarına sahip havalimanları, topluluklarla sağduyulu iletişim geliştirmenin önemli olduğu hastaneler ve insanların ihtiyaçlarını karşıladığı, sosyalleştiği AVM’ler gibi lokasyonlarda oldukça zor operasyonlara başarıyla imza atmaya devam ediyor. Üyelerimizin bu mekanlarda kullandıkları son teknoloji kamera sistemleri, video analitik yazılımları, x-ray, metal kapı dedektörleri, kişi sayaç ve yoğunluk tespit sistemlerinin güvenlik hizmetlerini en üst seviyeye taşıdığını söyleyebilirim. Üyelerimiz, ayrıca kullandıkları parmak izi tarayıcıları, yüz tanıma sistemleri ve iris tarama gibi biyometrik güvenlik çözümleriyle de fiziksel güvenliği artırıyor ve kimlik doğrulama süreçlerini güçlendiriyor. Önümüzdeki dönemde, sektördeki teknolojik donanımlarla birlikte özellikle yapay zekâ başta olmak üzere drone kullanımı ve biyometrik güvenlik sistemlerinin ön planda olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle de yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin sektörümüzde daha fazla benimsenmesi gerekiyor.” açıklamasında bulundu.

Daha etkin teknoloji kullanımı için özel güvenlik görevlilerinin nitelikli bir eğitimden geçmeleri gerekiyor

Teknoloji kullanımının önemine dikkat çeken Turgay ŞAHAN, “Önümüzdeki yıllarda gelişmiş alarm ve algılama sistemleri, gürültü filtreleme yetenekleri, daha hassas sensörleri ve hızlı tepki süreleriyle öne çıkma potansiyeline sahip. Tüm bu faktörlerin üye şirketlerimiz aracılığıyla sektörümüzde ağırlıklı olarak kullanılmasıyla birlikte, daha etkili ve güçlü bir güvenlik altyapısı oluşturulacağına inanıyoruz. Ancak, bu teknolojik gelişmelerin başarıyla uygulanması için güvenlik profesyonellerinin eğitilmiş olmaları ve gizlilik konularına özen göstermeleri gerekiyor. Bu nedenle sektörümüzün en büyük kaynağı olan özel güvenlik görevlilerinin nitelikli bir hizmet verebilmeleri için alacakları eğitimlerin içine bu konuların da dahil edilmesi gerekiyor.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

GÜSOD üyeleri CoESS bünyesinde aktif olarak görev alıyor

GÜSOD olarak 2000’den beri Confederation of European Security Services, CoESS Avrupa Güvenlik Hizmetleri Konfederasyonu’nun asli üyesi olduklarının ve ‘Maritime Security’ çalışma komitesinin kuruluşunda öncü rol üstlenerek bu komitede ilk başkanlık görevini yerine getirdiklerini açıklayan ŞAHAN, “CoESS, Avrupa özel güvenlik sektörünün en önemli sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet göstermekte. Kurum, Avrupa Birliği ülkelerinde özel güvenlik sktörü faaliyetlerini ilgilendiren tüm alanlarda aktif rol oynamayı sürdürüyor.  Konfederasyon, Avrupa’da faaliyette bulunan 45.000’in üzerinde özel güvenlik şirketini temsil ediyor. Bu yapıya 18’i AB üyesi olmak üzere 23 ülke üye. CoESS üyesi şirketlerde çalışan özel güvenlik görevlisi sayısı 2 milyondan fazla, Avrupa özel güvenlik sektörünün yıllık cirosu ise 40 milyar Euro’ya ulaşmış durumda.” açıklamasında bulundu.

Özel güvenlik sektörü işsizlik sorununun çözümüne katkıda bulunabilir

Sektörel verilere de değinen Turgay ŞAHAN, “Ülkemizde; 548 eğitim kurumu, 361 belediye şirketi, 73 alarm izleme merkeziyle birlikte 100 bini aşkın yerde görev yapan 371 bin özel güvenlik görevlisi bulunuyor. Ülke genelinde 1.684 özel güvenlik şirketi ve 539 özel güvenlik eğitim kurumu faaliyette bulunmakta… Özel güvenlik sektörü 2024’te Avrupa’da 40 milyar Euro büyüklüğe erişti, bu hacmin 2025’te Türkiye’de 5 milyar Euro’ya ulaşması bekleniyor. Özel güvenlik sektörünün Türkiye’de hızla büyümesine rağmen bu alandaki istihdam açığı giderek artıyor. 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 750 bin kişinin özel güvenlik görevlisi kimliği sahibi olmasına rağmen aktif olarak 371 bin özel güvenlik görevlisi hizmet veriyor. Özel güvenlik sektörü Türkiye’de işsizlik sorununun çözümüne katkıda bulunabilecek bir potansiyele sahip. Bunun sağlanabilmesi için sektördeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi, özlük hakları konusunda düzenlemeler yapılması ve maaşların düzenlenmesi gerekmekte…” dedi.

GÜSOD, sektöre öncülük etmeye devam edecek

ŞAHAN, “İçinde bulunduğumuz yıl ve sonrasında orta ve uzun vadede sektörümüzdeki gelişmeler hızla devam edecek. Bu sebeple özel güvenlik sektörü olarak yeni iş modellerine ve devamlılığına ihtiyaç duymaktayız. Bundan dolayı artık önceliğimiz; risk değerlendirmelerine ve kategorilerine göre hizmet anlayışı, daha çok bütünleşmiş hizmet modelleri, dijital dünyanın araçlarını kullanarak elektronik güvenlik hizmetleri, insan odaklı çalışmaya dayanan iş geliştirme modelleri ve daha çok yasal haklar… Tüm bunları yapabilmek için GÜSOD olarak stratejilerimizi sektöre öncülük edecek şekilde bir yol haritasıyla ortaya koymaya devam edeceğiz.” dedi.

 

 

Güvenlik Servisleri Organizasyon Derneği (GÜSOD) hakkında: 

GÜSOD; özel güvenlik sektörünün doğru çalışma ilkelerini ve asgari standartlarını oluşturmayı amaç edinmiş özel güvenlik şirketlerinin yöneticileri tarafından 25 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da kurulmuştur. Sektörün en eski ve öncü sivil toplum kuruluşudur. GÜSOD, bünyesindeki özel güvenlik şirketlerinde 60 binin üzerinde özel güvenlik görevlisi istihdam edilmektedir. Özel güvenlik sektöründe gerçekleşen cironun yüzde 25’i GÜSOD üyesi şirketlere aittir. GÜSOD; 2000 yılından bu yana Avrupa’da 23 ülkenin (bu ülkelerin 17’si AB üyesidir) üye olduğu Avrupa Güvenlik Hizmetleri Konfederasyonu’nun (Confederation of European Security Services (CoESS) asli üyesidir. GÜSOD; Konfederasyon bünyesinde aktif olarak faaliyetlerini sürdürmekte, ülkemizde sektör standartlarının gelişim sürecine katkı sağlamaktadır. GÜSOD üyeleri; Bantaş Nakit ve Kıymetli Mal Taşıma ve Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Brink’s Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Çetin Grup, Desmer Güvenlik Hiz. Tic. A.Ş., G4S Güvenlik Hizmetleri A.Ş., ISS Proser Koruma ve Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Loomis Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Pronet Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Securitas Güvenlik Hizmetleri A.Ş., TAV Özel Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Tepe Savunma ve Güv. Sis. Sanayi A.Ş.’dir.

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Otizmli Miral’den İlham Veren Sergi Küçükçekmece’de

Küçükçekmece Belediyesi Güzel Sanatlar Akademisi, Otizm Farkındalık Günü kapsamında 11 yaşındaki Miral’in kıyafet tasarımlarından oluşan “Miral” başlıklı sergisine ev sahipliği yaptı.

İki yıl boyunca Güzel Sanatlar Akademisi bünyesindeki yetenekli özel çocuk eğitimlerine katılan Otizmli Miral, özenli bir üretim sürecinin ardından ortaya çıkan 109 özgün tasarımını sanatseverlerle buluşturdu. Sergi açılışına Küçükçekmece Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Deniz Gürbey ve sanatseverler katıldı.

Miral, 7 yaşındayken Güzel Sanatlar Akademisi’ne kayıt olduğunu ifade ederek, “Önce çizgi film karakterleri çizmeye başladım. Ardından seramik hamur yaptık ve moda tasarımı yeteneğimi keşfettim. Bana bu yolda yardımcı olan öğretmenim Nimet Erdoğan’a ve bu fırsatı veren Belediye Başkanımız Kemal Çebi’ye teşekkür ederim” diye konuştu.  Miral’ın annesi Meryem Alyasin de heyecanlı olduğunu ifade ederek, sergide emeği geçenlere teşekkür etti.

Nimet Erdoğan: Otizmli bir öğrencimizin sanatsal yolculuğunu görünür kılmak istedik

Güzel Sanatlar Akademisi Engelsiz Sanat Eğitmeni Nimet Erdoğan, “2 Nisan Otizm Farkındalık Günü’nde, özel yeteneklere sahip otizmli bir öğrencimizin sanatsal yolculuğunu görünür kılmak amacıyla kişisel sergi düzenliyoruz. Bu yıl dördüncüsünü gerçekleştireceğimiz bu anlamlı sergimizin konuğu, iç dünyasını özgün bir biçimde eserlerine yansıtan sevgili Miral oldu. Özel çocuklar, çok anlamlı. Onlarla çalışmaya başladıktan sonra kendimi buldum diyebilirim. Her biri farklı bir yetenek. Henüz 11 yaşında olmasına rağmen, tasarıma olan tutkusu ve yaratıcı bakış açısıyla dikkatimizi çeken Miral, 9 yaşından itibaren geliştirdiği çizim becerileri ve estetik duyarlılığıyla kısa sürede öne çıkmayı başarmıştır. Geçen yıl beraber yaptığımız bir model çiziminin ardından, Miral’ın eskiz defterine çizdiğikıyafet tasarımlarıyla büyülendik. Miral, kendini bulmuştu” diye konuştu.

Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Deniz Gürbey de Küçükçekmece’de çocukların ve gençlerin potansiyellerini gerçekleştirebilecekleri alanlar ve imkânlar oluşturmaya devam edeceklerinin altını çizdi.

15 Mayıs’a dek açık kalacak

Sergi, renkli detaylar, simler ve farklı dokularla zenginleşen çalışmaları; Hint yerel kıyafetlerinden burç temalarına, bohem tarzdan konsept koleksiyonlara kadar uzanan geniş ve ilham verici bir yelpazeyi kapsıyor.  Miral’ın hayal gücünü, içsel zenginliğini ve sanata olan derin bağlılığını yansıtan sergi, 15 Mayıs’a dek GSA Performans Galerisi’nde görülebilir. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı