Aylık arşivler: Mayıs 2025

Büyükşehir’in sosyal konut projesi için başvurular sonuçlandı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın seçim sürecindeki vaatlerinden 25 bin sosyal konut projesinin ilk ayağı olan, 3 bin 100 konutun inşa edileceği Egeşehir Menemen Konutları Projesi’nde başvuru sürecinin ardından sonuçlar belli oldu. 60 bini aşan başvurunun yapıldığı projede sonuçlar http://www.egesehir.com.tr adresinde yer alan Başvuru Sorgulama Sistemi üzerinden görülebiliyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın sosyal adalet ve eşitlik hedefiyle orta ve dar gelirli vatandaşları konut sahibi yapma hedefiyle başlattığı Egeşehir Menemen Konutları Projesi için başvuru sürecinde önemli bir aşama daha geride kaldı. Başvuru sahipleri http://www.egesehir.com.tr/ adresinde yer alan Başvuru Sorgulama Sistemi üzerinden sonucu öğrenebiliyor. Her bir başvurunun puanlama sonuçları ve sıralamaları da sistem üzerinden görülebiliyor.  Ayrıca SMS ile başvuru sahiplerine iletilen linkten 8 Mayıs 2025 tarihi itibariyle randevu oluşturma süreci başlayacak. Evraklarını teslim ederek sürecini tamamlamak isteyen vatandaşlar, kendilerine uygun zaman dilimleri için randevularını oluşturabilecek. Adaylar, evraklarını SMS ile iletilen konuma elden teslim edecek. Bu süreçte belgelerin eksiksiz ve doğru şekilde hazırlanması gerekiyor. Evraklarda eksiklik tespit edilmesi halinde, 5 iş günü içinde bu eksikliklerin giderilmesi istenecek. Hatalı beyan tespiti halinde ise ilgili başvuru iptal edilecek.

Süreçte neler yaşandı?

İzmir’de yaşayan her vatandaşın güvenli, erişilebilir ve çağdaş alanlarda yaşam hakkı olduğunu savunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay göreve gelir gelmez Egeşehir Menemen Konutları Projesi’ni devreye aldı. 120 ay vade ve 15 bin TL’den başlayan taksitlerle hayalleri gerçeğe dönüştürecek projeye başvuru süreci 4 Mart 2025 tarihinde başladı. İzmirliler projeye yoğun ilgi gösterdi. 60 bini aşan başvuru oldu. Tüm başvurular, adil ve şeffaf bir sistem üzerinden dijital ortamda alındı, kriterlere uygunluklarına göre değerlendirildi.

Rekreasyon alanından sosyal ve kültürel mekânlara
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki Egeşehir Yapı Planlama Müşavirlik ve Teknoloji Anonim Şirketi (Egeşehir) tarafından yürütülen proje, Menemen’in Koyundere Mahallesi’nde 90 bin metrekarelik yapılaşma alanı üzerinde gerçekleştirilecek. Yaklaşık 370 bin metrekarelik inşaat alanında 1+1, 2+1 ve 3+1 tipinde 3 bin 100 konut yapılacak. Projede sosyal ve yeşil alan, rekreasyon alanı, park alanı, sosyal yaşam merkezi, spor tesisleri, sosyal ve kültürel mekanlar, sağlık birimleri ve kreş hizmetleri gibi donatılar yer alacak.

Asgari ücrete endeksli
Projeyle İzmirlilerin ev kirasından daha düşük bedellerle ev sahibi olması hedefleniyor. Geniş peyzaj bölümleri, güvenli oyun parkları, spor ve kültür alanları, doğa dostu yapılar ve modern altyapı ile tasarlanan yeni yaşam merkezi, ödeme kolaylığı ile dikkat çekiyor. 1+1 daireler 15 bin TL’den, 2+1 daireler 22 bin TL’den, 3+1 daireler ise 28 bin TL’den başlayan taksitlerle satışa sunulacak. Proje, asgari ücrete endeksli yapısıyla erişilebilir bir sosyal konut projesi olarak Türkiye’de model olacak nitelikte.
 
2025’te temel atılıyor, iki yılda teslim ediliyor
Tüm etaplar için yapım ihalesinin ardından iki yıl içinde inşaatların tamamlanması ve dairelerin teslim edilmesi planlanıyor. 4 etabın da temelinin 2025 yılında atılması ve 2027’de yapıların tamamlanarak teslim edilmesi hedefleniyor. 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uzmanından Sosyal Medya Uyarısı: Normal Duygu Döngüsünü Bozuyor

Milli Eğitim Bakanlığı Ataşehir Rehberlik ve Araştırma Merkezi ile Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi iş birliğiyle düzenlenen ve Anadolu Yakası’ndaki psikolojik danışmanları bir araya getiren “Anadolu Yakası PDR Günleri” etkinliği gerçekleştirildi. Konferansta konuşan psikolojik danışman Doç. Dr. Serdar Körük, “Sosyal medyayı kullanarak fotoğraf paylaştığımızda ardından etkileşim alınca haz duyuyoruz. Haz duydukça regülasyonumuz bozuluyor yani haz eşiğimiz yükseliyor. Daha sonra yaptığımız aktiviteler bize yeteri kadar haz vermemeye başlıyor. Aslında normal giden bir döngüyü biz bozmuş oluyoruz” dedi.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’nin de destek verdiği etkinlik, Yeditepe Üniversitesi’nin Kayışdağı Kampüsü’nde yapıldı. “Koruyucu ve Önleyici Ruh Sağlığında Güncel Konular” temasıyla düzenlenen konferansa 900’den fazla Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (PDR) uzmanı katıldı. Etkinlikte dijital çağda duyguların yönetimi, ruh sağlığı, yeni nesil zorluklar ve çözüm önerileri gibi konular ele alındı.

Etkinliğe Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yelkin Diker Coşkun, Ataşehir Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Alaaddin Karaca, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Şube Müdürü Zeynep Aydın, Türk PDR Derneği Genel Başkanı Mesut Yıldırım, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş, araştırmacı-yazar Prof. Dr. Selçuk Şirin, Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Başkanı Doç. Dr. Serdar Körük, öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşen Köse Şirin ve çok sayıda akademisyen katıldı.

 Durman: “Toplumsal Bir Vizyonun Göstergesi”

Konferansın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman, “2025 yılı, bireyin ruh sağlığını yalnızca bir sağlık başlığı olarak değil; toplumsal vefa, eğitim ve sürdürülebilir kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirdiğimiz kritik bir döneme işaret ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030’a uzanan Ruh Sağlığı Eylem Planı sadece klinik müdahaleleri değil, toplum temelli önleyici yaklaşımları da kapsıyor. Bizler de bugün bu bilinçle bir aradayız. Bu buluşma yalnızca mesleki gelişim değil, aynı zamanda toplumsal bir vizyonun göstergesidir,” dedi.

“Amaç, Okul Psikolojik Danışmanlarını Güncel Konularla Buluşturmak”

Etkinliğin temel amacının, okul psikolojik danışmanlarını güncel konularla ilgili bilgilendirmek olduğunu belirten Prof. Dr. Yelkin Diker Coşkun ise “Psikolojik danışmanların mesleki gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla akademisyenler ile sahada çalışan profesyonelleri bir araya getirdik. Bugün burada 900’den fazla okul psikolojik danışmanını ağırlıyoruz. Gün boyunca iki panel ve 20’den fazla çalıştay ile danışmanların güncel bilgi ve yaklaşımlarla etkileşimli, verimli bir gün geçirmelerini hedefliyoruz” dedi.

Prof. Dr. Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü: “Okul psikolojik danışmanları ve ebeveynler, çocukların potansiyellerini ve kendilerini tanımalarını sağlayarak onlara ilk adımda yardımcı olabilir. Dijitalleşen dünyada çocukları dijital ortamdan tamamen koparmak kolay değil, doğru da doğru değil. Ancak dijital becerilerini geliştirerek, sosyal izolasyona düşmeden akranlarıyla etkileşime geçmelerini sağlamak ve böylece dijitalleşmeyle uyumlu bireyler olmalarını desteklemek gerekiyor. Yani çocukları engellemekten ziyade, dijital ve sosyal yaşam becerilerini birlikte geliştirmelerini sağlamak önemlidir.”

 “Dijital Bağımlılık Diğer Bağımlılıklarla Aynı Mekanizmaya Sahip”

Etkinlikte konuşan Yeditepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Serdar Körük, dijital medyanın bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini anlattı:

“Dijital medya, oyunlar, sosyal medya, çevrimiçi alışveriş platformları ve akıllı telefon kullanımı gibi birçok başlığı kapsayan bir alan. Tüm bu başlıklar, davranışsal ve teknolojik bağımlılıklar grubuna giriyor. Bu bağımlılıkların hem psikolojik hem de fizyolojik etkileri, diğer bağımlılık türleriyle aynı mekanizma üzerinden işler. Yani dopamin üzerinden çalışan haz sistemiyle.”

Doç. Dr. Körük, sosyal medya kullanımının bireyin haz eşiği üzerindeki etkisine de dikkat çekti:

“Dijital medya kullandığımızda ya da sosyal medyada etkileşim aldığımızda haz duyuyoruz. Bu haz, beyinde dopamin salgılanmasına neden olan biyokimyasal bir süreç. Ancak bu süreç sık tekrarlandıkça haz eşiğimiz yükseliyor, regülasyon bozuluyor ve daha önce keyif aldığımız aktiviteler artık yeterli gelmemeye başlıyor. Haz seviyesini korumak için aynı uyarana sürekli maruz kalma ihtiyacı doğuyor ve bu da dijital bağımlılığa zemin hazırlıyor. Uyarana ulaşamadığımızda ise yoksunluk belirtileri ortaya çıkabiliyor.”

“Dijital Medyayı Araç Olarak Kullanmalıyız”

Doç. Dr. Körük konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Haz eşiğimizi koruyabilmek için dopamin toleransını dengede tutmalıyız. Çocukluk döneminden itibaren aşırı uyarana maruz kalan bireylerin haz toleransı düşük olur. Dijital medya, ihtiyaçlarımızı karşılayan bir araç olarak kalmalı, ihtiyacın kendisine dönüşmemelidir.”

 “Okullar, Eşit ve Adil Erişimin Anahtarıdır”

PDR uzmanı Doç. Dr. Ayşen Köse Şirin ise, ruh sağlığı hizmetlerine erişimin eşit ve adil olması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:

“Bu noktada okul psikolojik danışmanları çok önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü farklı sosyo-ekonomik düzeydeki tüm çocuklar için erişilebilir durumdalar. Ayrıca yalnızca sorun çözen profesyoneller değil, okul iklimini destekleyen, topluluk temelli yapılar oluşturan ve önleyici çalışmalar yürüten kişilerdir.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir’den Çölyak Farkındalık Etkinliği

Manisa Büyükşehir Belediyesi, 11 Mayıs Pazar günü Atatürk Kent Parkı’nda düzenleyeceği Çölyak Farkındalık Şenliği ile çölyak hastalığına dikkat çekecek. Manisa Çölyak ve Organik Beslenme Derneği iş birliğiyle gerçekleştirilecek etkinlik, glütensiz yaşamı anlatmayı ve çölyaklı bireylerin sosyal hayata katılımını teşvik etmeyi amaçlıyor.

Atatürk Kent Parkı’nda gerçekleştirilecek etkinlik kapsamında, glütensiz kek ve makarna atölyeleri, çocuklar için oyun alanları, yüz boyama ve resim gibi eğlenceli aktiviteler ile Anneler Günü’ne özel sürprizler yer alacak. Ayrıca, glütensiz beslenmenin önemi üzerine bilgilendirici içerikler hem çocuklara hem de ailelere sunulacak.

Manisa Büyükşehir Belediyesi, yalnızca farkındalık etkinlikleriyle değil aynı zamanda sosyal destek projeleriyle de çölyak ve fenilketonüri hastası bireylerin yanında olmayı sürdürüyor. Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışmalar kapsamında, iki ayda bir, 357 çölyak ve 22 fenilketonüri hastasına glütensiz ve düşük proteinli özel gıda kolileri ulaştırılıyor. Bu destek, yerel üretimi ve kadın emeğini öne çıkaran örnek bir iş birliğiyle hayata geçiriliyor. Glütensiz ve düşük proteinli ürünler, çölyak hastası çocukların anneleri tarafından kurulan Mutlu Beslen Kadın Kooperatifi tarafından hazırlanıyor. Böylece hem hastalara yönelik destek sürdürülebilir hâle geliyor, hem de kadın girişimciliği teşvik ediliyor.

“Her zaman yanlarındayız”

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, çölyak hastalarının yaşadığı zorlukların farkında olduklarını vurgulayarak, “Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak, sosyal belediyecilik anlayışımız gereği toplumun her kesiminin ihtiyaçlarına duyarlı bir şekilde yaklaşıyoruz. Çölyak ve fenilketonüri hastası vatandaşlarımızın glütensiz, düşük proteinli özel gıda ürünlerine ulaşmasının ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Bu nedenle glütensiz gıda kolisi desteğimizi iki ayda bir vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz. Bu etkinlikle de toplumda farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz” dedi.

Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin bu etkinliği, çölyak hastalığı konusunda toplumda farkındalık yaratmayı ve glütensiz yaşama dikkat çekerek bu bireylerin sosyal hayata katılımını desteklemeyi hedefliyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Basına Ulaşmanın En Kısa Yolu Artık Tek Tık Uzağınızda!

Markaların, sanatçıların, girişimcilerin ve kurumların medya görünürlüğünü artırmayı hedefleyen Bultenyolla.com, haber niteliği taşıyan içeriklerin geniş kitlelere ulaşmasını sağlayan etkili bir basın bülteni dağıtım hizmeti sunuyor.

Platform, profesyonel editör ekibiyle hazırlanan basın bültenlerini, ulusal ve yerel çapta faaliyet gösteren 100’ün üzerinde haber sitesinde yayınlatarak hem marka bilinirliğini hem de dijital görünürlüğü destekliyor. Kısa sürede çok sayıda medya kuruluşuna ulaşma imkânı sağlayan sistem, aynı zamanda arama motoru optimizasyonuna katkı sunarak uzun vadeli dijital faydalar sağlıyor.

Basın bültenlerinin yanı sıra Bultenyolla.com üzerinden YouTube reklam çalışmaları, Spotify reklam kampanyaları, Apple Music çalma listelerine yerleştirme gibi dijital müzik pazarlama çözümleri de sunuluyor. Tüm bu hizmetler, özellikle müzik sektöründe faaliyet gösteren sanatçılar ve yapım şirketleri için geniş kapsamlı bir tanıtım ağı oluşturuyor.

Yeni ürün lansmanları, kurumsal duyurular, etkinlik tanıtımları, albüm ve single çıkışları gibi haber değeri taşıyan gelişmeler için etkili ve ekonomik bir iletişim alternatifi sunan Bultenyolla.com, dijital PR alanında güvenilir bir çözüm ortağı olmayı sürdürüyor.

Bultenyolla.com Hakkında

Bultenyolla.com, Warble Medya Ltd. çatısı altında faaliyet gösteren bir dijital PR platformudur. Sanatçılar, müzik yapımcıları, markalar, ajanslar ve girişimciler için kapsamlı basın ve tanıtım hizmetleri sunan Bultenyolla.com; basın bülteni dağıtımının yanı sıra YouTube reklam planlaması, Spotify ve Apple Music listeleme çözümleri gibi çok kanallı tanıtım hizmetleriyle öne çıkmaktadır. Platform, medya dünyasında görünür olmak isteyen tüm paydaşlara hızlı, profesyonel ve uygun maliyetli çözümler sağlamaktadır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İç dünyamız artık görülüp ölçülebiliyor!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sermin Kesebir, zihin, beyin ve bedenin birbiriyle uyum içinde çalışmasının sağlıklı yaşam için gerekliliğinden bahsetti ve bu bütünsel yapının hem psikolojik hem de nörofizyolojik düzeyde bilimsel verilerle izlenebildiğini anlattı.

Zihin, beyin ve beden uyumu, sağlıklı bir yaşamın temeli…

Zihin, beyin ve bedenin ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlev gördüklerine vurgu yapan Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Aralarındaki uyum, sağlıklı bir yaşamın temelidir. Biri hastalandığında, diğerleri de bu dengesizlikten etkilenir. Bu nedenle her biri birbirinin hem nedeni hem de sonucudur.” dedi.

Bu karşılıklı etkileşimin yalnızca fizyolojik düzeyde değil, psikolojik, duygusal ve sosyal düzeyde de kendini gösterdiğini dile getiren Kesebir, “Örneğin, zihinsel bir yük beden üzerinde çeşitli semptomlarla kendini dışa vurabilirken, bedensel bir rahatsızlık da zihinsel işlevlerde bozulmalara yol açabilir. Beyin bu etkileşimlerin merkezinde yer alırken, çevresel ve toplumsal faktörlerle olan sürekli alışverişi de göz ardı edilemez.” şeklinde konuştu.

Zihin-beyin-beden üçlüsünü birbirinden bağımsız düşünmek, insanı anlamakta eksiklik yaratır  

Günlük yaşamın stresi, çocukluk deneyimleri, sosyal ilişkiler, mesleki baskılar ve yaşanılan kültürel çevrenin bireyin zihinsel, bedensel ve nörolojik işleyişini şekillendirdiğini kaydeden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bu sistemler arasındaki uyum bozulduğunda, yalnızca bir organ ya da işlev değil, tüm yaşam deneyimi etkilenir. Uyku düzeninden duygusal tepkilere, karar alma süreçlerinden bağışıklık sistemine kadar pek çok alan bu etkileşimden beslenir veya yara alır.” dedi.

“Zihin, sadece düşünce üreten bir yapı değil, duygularımızı, kimliğimizi, toplumsal rollerimizi ve hayata dair anlam arayışlarımızı da barındırır.” diyen Kesebir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Beyin bu karmaşık yapının fizyolojik alt yapısını oluştururken, beden onun dışavurumu ve sahnesidir. Bu nedenle zihin-beyin-beden üçlüsünü birbirinden bağımsız düşünmek, insanı anlamakta ciddi bir eksiklik yaratır. Bu bütünsel anlayış, hem klinik uygulamalarda hem de gündelik yaşamda bireyin kendini daha derinlikli ve doğru bir şekilde değerlendirmesine olanak tanır. Her bir bileşen, diğerinin hem aynası hem de destekleyicisidir. Dolayısıyla bütüncül iyilik hali, bu üçlü yapının birbirini dengelemesiyle mümkündür.”

Bireylerin duygu, düşünce ve davranışları, EEG verilerine farklı frekans yapılarıyla yansıyor

Modern psikiyatri ve nörobilimin, artık hastalıkları yalnızca beyin kaynaklı yapısal bozukluklar olarak değil, aynı zamanda bireyin yaşam deneyimlerinin, ilişkilerinin, değer sistemlerinin ve hatta anlam dünyasının bir sonucu olarak da ele aldığının altını çizen Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Ruh sağlığındaki dengesizlikler, çoğu zaman bir sinyaldir. Kişinin yaşamındaki bir kopukluğun, bir uyumsuzluğun ya da bir içsel çatışmanın yansımasıdır.” dedi.

Bu noktada zihnin ve kişiliğin iz düşümlerinin gözlemlenebildiği EEG’nin (elektroensefalografi) önemli bir araç olarak karşımıza çıktığını ifade eden Kesebir, “Kendiliğimiz, yani benliğimiz; başka bir deyişle zihinsel kimliğimiz EEG dalgalarına yansır. Tıpkı parmak izimiz gibi biriciktir. Her bireyin duygu, düşünce ve davranış örüntüsü, EEG verilerine farklı frekans yapılarıyla yansır. Telafi edici ya da savunmacı yönlerimiz, yavaş ya da hızlı dalgalarla şekillenebilir.” açıklamasını yaptı.

Kişinin iç dünyasının dışarıdan görülebilmesi, psikiyatrik bilimde yepyeni bir çağın habercisi!

Bu sinyaller, yalnızca mevcut durumu yansıtmakla kalmadığına, aynı zamanda bazı psikiyatrik tabloların erken biyobelirteçleri olarak da işlev görebildiğine işaret eden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Örneğin, duygudurum bozuklukları (depresyon veya mani) ile ilişkili epizotlar, özellikle değersizlik duygusu ya da grandiyözite (yükselmiş ve çarpıtılmış özgüven) gibi uç noktalar EEG bulgularıyla öngörülebilir.” dedi.

Aynı şekilde psikoterapi süreçlerinde bireyin yaşadığı değişim ve dönüşümlerin de EEG verilerine yansıyabildiğine değinen Kesebir, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özellikle aynalama, empati ve idealizasyon gibi psikodinamik süreçler, bireyin nörofizyolojik yapısında iz bırakır. Bu da psikoterapinin yalnızca sözle değil, beyin aktivitesi düzeyinde de etkili olduğunu gösterir. Aynı aynalama, empati ve idealizasyon süreçlerinin yalnızca terapi odasında değil, ailede, işyerinde ve toplumda da var olması, bireyin bütünsel iyilik halini güçlendirir.

Zihin, beyin ve bedenin birlikte çalıştığı bu ince sistem, modern çağın hızına, karmaşasına ve yalnızlığına karşı bir direnç noktasıdır. Ve bu sistemin dili, artık yalnızca hislerle değil, aynı zamanda bilimsel verilerle de okunabilir hale gelmiştir. EEG gibi araçlar sayesinde, iç dünyamızın dışarıdan görülebilir hale gelmesi, psikiyatrik bilimde yepyeni bir çağın habercisidir.” 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Anneler Günü’nde Marmara Denizi Manzarasında Brunch Keyfi: Sky167’de Annenize Lezzetle Taçlanan Bir Gün Hediye Edin!

İstanbul’un kalbinde, Marmara Denizi’nin kıyısında Mövenpick Hotel Istanbul Marmara Sea’nin 12. katında yer alan Sky167 Rooftop, Anneler Günü’nü unutulmaz kılacak özel bir brunch deneyimiyle annelere hak ettikleri değeri sunuyor. Marmara Denizi’nin büyüleyici manzarası eşliğinde, annenize gastronomi ve zarafetin buluştuğu seçkin bir hediye vermeye ne dersiniz?

12 Mayıs Pazar günü, 11.00–14.00 saatleri arasında gerçekleşecek Anneler Günü özel brunch’ı, Sky167’nin sofistike atmosferinde sunulacak. Modern iç mimarisi, yüksek tavanları ve panoramik camlarıyla göz alıcı bir ambiyansa sahip olan mekan; annenizi şehrin kalbinde ama tüm karmaşasından uzak, huzurlu bir güne davet ediyor.

Sky167’nin zengin açık büfe brunch menüsü, Akdeniz’in taze aromalarından Asya’nın zarif baharatlarına, Orta Doğu’nun geleneksel tatlarından Avrupa’nın klasiklerine kadar uzanan eşsiz lezzetleri bir araya getiriyor. Mövenpick’in usta şefleri tarafından özenle hazırlanan her tabak, annenize layık bir gastronomi şölenine dönüşüyor.

Menüde; taze kahvaltılıklar, şarküteri çeşitleri, sıcak yemekler ve özenle hazırlanmış tatlıların yanı sıra, miksolojist Sezer Tekeli’nin brunch’a özel hazırladığı imza kokteyller de bulunuyor. Taze meyveler ve doğal aromalarla zenginleştirilen bu özgün içecekler, zarif sunumlarıyla sofralara şıklık katıyor.

DJ Sinan Uçan’ın özel müzik seçkileri eşliğinde, annenize kendini özel hissettirecek bir atmosfer sunan Sky167, Anneler Günü’nde her detayıyla ayrıcalıklı bir deneyim yaşatmayı vadediyor.

Bu Anneler Günü’nde annenizi Sky167’de Marmara Denizi manzarasına karşı ağırlayın; lezzet, müzik ve manzaranın iç içe geçtiği unutulmaz bir pazar sabahı armağan edin.

Rezervasyon ve detaylı bilgi için:
+90 (212) 401 10 10

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ATSO Proje Geliştirme ve Devlet Destekleri Bilgilendirme Toplantısı yapıldı

Kemer’de Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Proje Geliştirme ve Devlet Destekleri Ofisi Kemer Bilgilendirme Toplantısı yapıldı. 

Kemer Belediyesi’nin destekleriyle Kemer Belediyesi Kültür Salonu’nda düzenlenen toplantıya, Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, CHP Kemer İlçe Başkanı Sedat Karakaya, Kemer Emniyet Müdürü Furkan Gediktaş, ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Kemer Turizmci ve İş İnsanları Derneği (KEMİAD) Başkanı Rıza Sönmez, Kemer Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (KETOB) Başkanı İlhan Arıdıcı, ATSO Yönetim Kurulu Üyeleri, muhtarlar ve belediye birim müdürleri katıldı. 

İlk ilçe toplantısının Kemer’de yapıldığı toplantıda, ATSO Proje Geliştirme ve Devlet Destekleri Ofisi’nin amacı, hedefleri, çalışma alanları, yapılacak olan projeler hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. 

Toplantının açılışında konuşan Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, her yerin lokomotifinin başka olduğunu, Kemer’in ise turizm olduğunu söyledi. 

Kemer’e ilk geldiği zaman turizmin arkasına sıralanmak gerektiğini söylediğini anlatan Kaymakam Solmaz, “Turizmin arkasına eğitim, tarım, spor olarak bağlanıp doğru yolda gideceğiz. Kemer’de kaynaklarımız yeterli. Kaynaklarımızı doğru şekilde kullanma noktasında yeterli bilince sahip olmadığımız kanaatindeyim. Şu anda bunun üzerine çalışıyoruz. Var olan kaynakları öncelikle turizmin geliştirilmesi için harcamalıyız. Turizm gelişirse, tarım, sağlık ve eğitim gelişecek. Bu altyapı sağlam kurulursa diğer envanterleri turizm içerisinde güzel değerlendiririz.” dedi. 

 

Başkan Topaloğlu ise eğitime yaptıkları desteklerden bahsederek şunları söyledi:

“27 yıl öğretmenlik yaptım. 16 yıldır da belediye başkanlığı yapıyorum. Bunun 10 yılını Göynük Belediye Başkanlığı olarak yaptım. 6 yıldır da Kemer Belediye Başkanlığı görevini sürdürüyorum. Kemer Belediyesi olarak eğitime büyük destek veriyoruz. Ana sınıfından sekizincisi sınıfa kadar eğitim alan 6 bin 500 öğrencinin kırtasiye malzemeleri hazırlandı. Kırtasiye malzemeleri, okullar açıldığı zaman öğrencilerimizin sıralarının üzerinde olacak. Turizmcilerin desteğiyle geçen sene bölgemizde bulunan 1109 öğrenciye burs desteği sağladık. Bu sene ise 990 öğrenciye ayda 2500 lira burs desteği veriyoruz. Çocuklarımızın boyunları yerde kalmasın diye uğraşıyoruz. Bir ülkenin milli gelirlerini, mutluluğunu ve huzurunu artıracaksak mutlaka eğitimi düzeltmemiz lazım. Hayırsever bir iş insanına Arslanbucak Mahallesi’nde kreş ve gündüz bakımevi yaptırdık. Burada 189 öğrenci eğitim alıyor. Önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında da Çamyuva ve Tekirova mahallelerin de ana okulu açmayı düşünüyoruz. Eğitim konusunda vatandaşa yardımcı olmaya çalışıyoruz. Kemer Belediyesi’nin 2024 yılında eğitim ve öğretime harcadığı para 120 milyon liraydı. Analarının ak sütü gibi helal olsun. Herkese iyi bir turizm sezonu diliyorum.” dedi. 

ATSO Başkanı Hacısüleyman da ATSO Proje Geliştirme ve Devlet Destekleri Ofisi olarak yapacakları projelerden bahsetti. 

Kemer’in en önemli gelir kaynağının turizm olduğuna işaret eden Hacısüleyman, ATSO üyeleri ve diğer kurumlarla önemli çalışmalara imza atacaklarını kaydetti. 

Toplantı sonrası, Kaymakam Solmaz, Başkan Topaloğlu, ATSO Başkanı Hacısüleyman ve diğer protokol üyeleri, toplantıda sunum gerçekleştiren konuşmacılara plaket takdim etti. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Pirge, IFFA Frankfurt 2025’te sektörün global profesyonelleri ile buluştu

Türkiye’de bıçak sektörünün gelişimine, 146 yıllık tecrübe ve 80’den fazla ülkeye gerçekleştirdiği ihracatla öncü olan Pirge, ihracat ağını genişletmek adına IFFA Frankfurt 2025’teki yerini aldı. Et işleme, protein üretimi ve gıda teknolojileri alanında dünyanın önde gelen ihtisas fuarı IFFA’da Pirge, profesyonel bıçaklardaki uzmanlığını ve yenilikçi ürünlerini sergiledi.

146 yıllık tecrübe ve kalitenin birlikteliği Pirge, 3 – 8 Mayıs 2025 tarihleri arasında Almanya Frankfurt’ta düzenlenen et işleme, protein üretimi ve gıda teknolojileri alanında dünyanın önde gelen fuarı IFFA’ya (Uluslararası Et ve Alternatif Proteinler Fuarı) katıldı. Her üç yılda bir düzenlenen fuarda Pirge, profesyonel çözümlerini 70’ten fazla ülkeden gelen sektör profesyoneline tanıttı. Pirge, fuarda sergilediği yenilikçi ürünleriyle profesyonel kullanıcılara vadettiği işlevsellik, güvenlik, kullanım ergonomisi ve verimliliği global arenada görücüye çıkarmış oldu. Et işleme sürecinin tüm aşamalarını temsil eden sektör profesyonelleri için geliştirdiği 100’den fazla ürünü sergileyen Pirge, IFFA ile birlikte özellikle Avrupa başta olmak üzere uluslararası varlığını ileri taşıyacak iş birliği görüşmeleri de gerçekleştirdi. 

“Bıçaklarımızı globalde tanıştırmak istediğimiz onlarca ülke, milyonlarca mutfak var”

Fuar katılımıyla ilgili açıklamalarda bulunan Pirge Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer Pirge, “Sektörün en önemli buluşma noktalarından IFFA’daki yerimizi alarak; global arenadaki varlığımızı, gerek doğrudan temas ettiğimiz sektör profesyonelleri gerek yurt dışı pazarlardan gelen satın almacılar ve gerçekleştirdiğimiz iş birliği görüşmelerimizle çok daha sağlamlaştırdık. IFFA’da yer almanın bizim için bir diğer önemli yanı da sektörün önemli oyuncularına bıçak, ürün çözümleri ve üretim teknolojilerinde geldiğimiz noktayı, ürünlerimizin kalite, dayanıklılık ve işlevselliğini, iş verimliliğine olan katkılarını ilk ağızdan, uygulamalı olarak anlatabilmemiz oldu. Yine IFFA ile globaldeki rekabetimizi artırmak, her geçen yıl sektöre çok daha iyi çözümler sunabilmek adına sektördeki gelişmeleri yerinde takip ettik. Pirge olarak bugün 80’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Hikayesi Bursa’da başlayan bir marka olarak globalde oldukça güzel bir ivme yakaladık. Ancak kalitemizi, dayanıklı, ergonomik ve işlevsel bıçaklarımızı globalde tanıştırmak istediğimiz onlarca ülke, milyonlarca mutfak var. IFFA’nın da bizi bu amacımıza yaklaştırdığına inanıyoruz. Yüzlerce global oyuncunun yer aldığı böylesi bir alanda katılımcıların standımıza ve ürünlerimize gösterdiği yoğun ilgi inancımızı daha da güçlendiriyor” dedi.   

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“KO-MEK’in ortak teması mutluluk ve üretkenliktir”

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın, KO-MEK’in ilçe sergilerine katılarak kursiyerlerin heyecanına ortak oluyor. Şenlik havasında açılan İzmit ilçe sergisinde konuşan Başkan Büyükakın, “KO-MEK’te her bir hikâyenin ortak teması mutluluk ve üretkenliktir” dedi.

EL EMEĞİ GÖZ NURU ÜRÜNLER TAM NOT ALDI

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Meslek ve Sanat Eğitim Kurslarının (KO-MEK) “Orta Asya’dan Anadolu’ya ortak mirasımız” temasıyla düzenlediği ilçe sergilerinin açılışları devam ediyor. Bu kapsamda kursiyerlerin bir yıl boyunca ürettiği el emeği göz nuru ürünlerin vatandaşlarla buluştuğu İzmit ilçe sergisi şenlik havasında açıldı. Kocaeli Kongre Merkezi’nde geçekleştirilen sergiye Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın’ın yanı sıra; Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Nuh Zafer Cantürk, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Oldukça yoğun katılımın olduğu ve birbirinden güzel ürünlerin yer aldığı sergide el emeği göz nuru ürünler ziyaretçilerden tam not aldı.

TÜRK DÜNYASI ÖĞRENCİLERİ GÖSTERİ SUNDU

Kursiyerlerin bir yıl boyunca büyük emekle hazırladığı el işi ürünlerin sergilendiği etkinlik, renkli görüntülere sahne oldu. KO-MEK müzik grubu usta öğreticilerinin seslendirdiği eserlerle başlayan açılış, izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Ardından Kocaeli’nde eğitim gören Türk dünyası ülkelerine mensup öğrenciler kendi kültürlerine özgü gösteriler sundu.

“KO-MEK BANA YENİ BİR HAYAT KURMA FIRSATI VERDİ”

Halk oyunları gösterilerinin ardından saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile başlayan programda kursiyerler adına konuşan Nergis Baştürk, 20 yıl önce yüksek lisans eğitimi için geldiği Türkiye’de KO-MEK ile tanışma sürecini anlattı. Baştürk, “Kazakistan tüm Türk soyunun anası sayılır. Türkiye’ye geldiğimde bu kültürel bağı hemen hissettim. KO-MEK kurslarını ilk duyduğumda bir belediyenin yüzlerce alanda ücretsiz eğitim vermesi beni çok şaşırttı. Hobi olarak başladığım kurslar sayesinde iş sahibi oldum. Ürettiklerimi satarak gelir elde ediyorum” dedi.

“BİR MİLLETİN KÜLTÜRÜ YOKSA VARLIĞI TEHLİKEDEDİR”

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın, KO-MEK’in sadece bir kurs değil, hayatın kendisi olduğunu vurgulayarak, “Kimisi için rehabilitasyon merkezi, kimisi için meslek öğrenme yeri. Burada her bir hikâyenin ortak teması mutluluk ve üretkenliktir. Bir milletin kültürü yoksa o millet yok olmaya mahkûmdur. Kültürümüze sahip çıkalım. Bazı gruplar kendi kültürünü hor görüp başka kültürleri yüceltiyor. Bu farkında olmadan kültürel yozlaşmaya sebep olabilir” dedi.

“ZULME SESSİZ KALIRSAK SIRA BİZE GELİR”

Her fırsatta Filistin’de yaşanan soykırıma değinen Başkan Büyükakın, “KO-MEK’in artık diğer sosyal sorumluluk projelerinde olduğu gibi Filistin meselesine de katkı sağlamasını istiyorum. Filistin meselesine dünya kör sağır kalıyor orada katliam yaşanıyor adeta. Bu acıyı, katliamı, zulmü lütfen içimizde hissedelim. Bir an ölenlerin kendi yakınlarımız olduğunu düşünelim. Yıllarca orta doğuya kan kokusu almış kuşlar gibi üşüştüler Irak’ın, Suriye’nin başına. Zulme sessiz kalmak bir gün sıranın size geleceğini bilmektir. Uyursanız ölürsünüz. Lütfen uyanık kalmaya devam edin” diye konuştu.

“KO-MEK AYNI ZAMANDA BİR TERAPİ MERKEZİ”

Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Nuh Zafer Cantürk ise yaptığı konuşmada, KO-MEK’in eğitimin ötesinde bir işlev gördüğünü belirterek, “Binlerce kişiye eğitim verip meslek sahibi yapmak kolay değil. KO-MEK, yeteneklerin keşfedildiği ve özgüvenin geliştirildiği bir ortam sunuyor. Bu katkılarıyla adeta bir terapi merkezi işlevi görüyor” ifadelerini kullandı.

KO-MEK BOHÇASI NİŞANLI KURSİYERE VERİLDİ

Konuşmaların ardından KO-MEK bohçası nişanlı kursiyere hediye edilerek protokolle birlikte açılış kurdelesi kesildi. Açılışın ardından protokol hep birlikte sergi alanını gezilerek, el emeği göz nuru ürünler incelendi. Kursiyerlerin ürünlerini tek tek inceleyerek bilgi alan Başkan Büyükakın, sergide yer alan ürünleri oldukça beğendi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ’de “Memleketimin Türküleri” dinletisiyle Kastamonu ezgileri yankılandı

Ege Üniversitesi (EÜ) Devlet Türk Musikisi Konservatuvarında (DTMK), 70. Yıl Etkinlikleri kapsamında “Memleketimin Türküleri (Kastamonu)” adlı dinleti gerçekleştirildi. EÜ Konservatuar Etkinlik Salonunda gerçekleştirilen konsere, DTMK Müdürü Prof. Dr. Ali Maruf Alaskan, konservatuvar yönetimi, akademisyenler, idari personel, öğrenciler ve sanatseverler katıldı.

Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Ali Maruf Alaskan, “Çocukluğumda radyodan dinlediğim türküleri, şimdi buradan canlı bir şekilde gençlerden dinlemek beni çok mutlu etti ve 70’li yıllardaki çocukluğuma götürdü. Başta etkinliğimizin koordinatörü  Öğr. Gör. Fikret Döğücü hocamız olmak üzere, pırıl pırıl gençlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Hepinize emeklerinizden dolayı çok teşekkür ediyorum” dedi.

Etkinliğin Koordinatörlüğünü üstlenen Öğr. Gör. Fikret Döğücü ise “Türk Müziği Bölümü öğrencilerimizden Dilek İnce bizlere, Kastamonu yöresine ait bir dinleti sunacak. Kastamonu bölgesi çalması ve söylemesi zor bir bölge. Öğrencilerimizin mutlaka mezun olmadan önce bu sahne tozunu yutması lazım. Sahneye çıkıp o heyecanı yaşaması lazım. İleri ki hayatlarında, iş hayatına atıldıklarında özgeçmişlerinde böyle işlerin olması şart. Topluluk ile icra biraz daha kolaydır. Çünkü hata yapsan da telafisi olur ama tek başına sahneye çıkıp bir şey icra etmek zordur. Bu anlamda bu kilit noktasıdır.” diye konuştu.

“Elinde sazıyla, dilinde sözüyle Kastamonu’nun hafızası”

Etkinliğin açılışında İhsan Ozanoğlu’nun hayatıyla ilgili sunumunu gerçekleştiren Türk Müziği Bölümü öğrencisi Gözde Akça, “Bugün size Kastamonu’nun sesi, sözü, hafızası olmuş bir ismi anlatmak istiyorum: Âşık İhsan Ozanoğlu. Dedesi ve babası da saz şairi olan Ozanoğlu, küçük yaşta hafız olmuş, medrese eğitimi almış ve ardından öğretmenlik mesleğine adım atmıştır. Kastamonu köylerinde yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra halk kütüphanesi müdürlüğü görevine getirilmiş, bu görevdeyken bölgenin kültürel zenginliğini gün yüzüne çıkarmak için büyük emek vermiştir. Keman, ud, mandolin, tanbur gibi pek çok çalgıyı çalmış; hem divan hem de âşık tarzında şiirler yazmış, yüzü aşkın eser yayımlamıştır. Kastamonu türkülerinin TRT repertuvarına kazandırılmasında büyük katkı sağlamıştır. Ozanoğlu için Kastamonu sadece bir şehir değil, bir kimlikti. Onun hayatı, Kastamonu’nun kültürüyle harmanlanmış bir şiirdi adeta. Ata Erdoğdu’nun sözleriyle ‘Cidelinin sarı yazmasının esintileri, Ozanoğlu’nun namelerine akseder.’ İşte böyle bir ruhtu Âşık İhsan Ozanoğlu” dedi.

DTMK Türk Müziği Bölümü öğrencisi Dilek İnce tarafından “Gapudan Girdim Şamdan”, “Aşık-ı Ezeli Aşık’a İlham-i Hüdadır”, “Şu Çırdaktan Gece Seçtim”, “Yine Cüda Düştüm Nazlı Yârimden”, “Beyler Bahçesi” adlı türküler seslendirildi. Soliste bağlamada Bertan Demiral, Oğuz Korkut, Serhat Aksu ve Bilgehan Şeker; ritimde ise Umut Yasin Gökgöz eşlik etti. Etkinlikte ayrıca Zeybekler Berkay Özkan ve Civan Al tarafından halk oyunları gösterisi sahnelendi.

Dinleyicilerin ilgiyle izlediği konserin sonunda, Prof. Dr. Ali Maruf Alaskan, solist Dilek İnce ve enstrüman icracılarına, “Teşekkür Belgesi” takdim etti. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı