Aylık arşivler: Mayıs 2025

Türkiye katma değerli üretim, tasarım ve markalaşmayla mobilyada 6 dolar ortalama ihraç fiyatına ulaşacak

Türk mobilya sektörü 3 dolar seviyesindeki ortalama ihraç fiyatını 6 dolara çıkarmak için kaliteli üretim ve tasarıma odaklanacak.

Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, mobilya sektöründe tasarım odaklı, katma değerli mobilya üretim ekosistemini kurmak için üniversitelerin mimarlık, orman endüstri mühendisliği, endüstriyel tasarım bölümü öğrencileri, mobilya sektöründe malzeme üreticileri, tasarımcılar ve katma değerli üretim yapan mobilya firmalarını “Kaliteli ve Katma Değerli Mobilya” panelinde buluşturdu.

Panelin açılışında konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türk sanayisinin geleceği, ihracatın niteliği ve sürdürülebilir büyüme perspektifi için kaliteli ve katma değerli üretimin zorunluluk olduğunu dile getirdi.

Mobilya sektörünün, Türkiye’nin en güçlü üretim kalemlerinden biri olduğunu bunun yanında istihdam yaratan, yenilik üreten ve yerli katma değeri yüksek olan stratejik bir sektör olduğunun altını çizen Eskinazi, “Ancak, sadece mobilya üretmekle sınırlı kalırsak, küresel rekabette geri düşeriz. Bizi geleceğe taşıyacak olan şey; hammaddeden son ürüne kadar değer zincirinin her halkasında katma değere odaklanmaktır. Katma değerli üretim demek; tasarımın, fonksiyonun ve çevreye duyarlılığın buluşmasıyla ihracatta kilogram başına düşen geliri artırmak demektir. Düşük hacimde yüksek gelir sağlayan bir ürün grubuna sahip olmak, Türkiye ekonomisinin dış ticaret açığını azaltacak temel taşlardan biridir” diye konuştu.

Avrupa Yeşil Mutabakatıyla üretimde karbon ayak izini nötrlemenin ve sürdürülebilirliğin zorunlu hale geldiğine temas eden Eskinazi şöyle devam etti: “Türkiye’nin mobilya sektörü, bu sürece hızlı uyum sağlamış, geri dönüştürülebilir malzemeler, emisyonu düşük ve çevreci üretim süreçleriyle rekabette öne geçmiştir. Yeşil dönüşüm, bizim için bir yük değil; tam tersine, küresel pazarda Türkiye’yi farklılaştıran bir avantaja dönüşmektedir. Önümüzdeki dönemde üç temel alana odaklanacağız: Ar-Ge ve Tasarım ile sadece üretmeyeceğiz, yenilikçi yüzey teknolojileri, akıllı çözümler ve modüler yapılarla dünya trendlerini biz belirleyeceğiz. Sadece üretici değil, dünya çapında tanınan Türk markaları yaratmak öncelikli hedefimiz olacak. Gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzla; doğaya saygılı bir üretim anlayışını yerleştireceğiz. Türkiye artık sadece üretim gücüyle değil, değer yaratma yetkinliğiyle öne çıkan bir ülke. Mobilyada sağladığımız kalite, inovasyon ve sürdürülebilirlik birleşimi, bu vizyonun en güçlü örneklerinden biridir. Güçlü üretim, sürdürülebilir ihracat, yüksek katma değerle geleceğe yürümeye devam edeceğiz.”

Türkiye’nin sorununu katma değerli ihracat, markalaşma ve tasarım olarak özetleyen Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, “Geçtiğimiz yıl 262 milyar dolar ihracatımız oldu. Ortalama ihraç fiyatımız 1 kg/1,42 dolar. Türkiye geçen sene 175 milyon ton mobilya, beyaz eşya, çelik ve diğer ürünleri ihraç etti. Buna karşılık Almanya’nın birim ihraç fiyatı 3,5 Euro. Bizim 175 milyon tonumuzu 3,5 Euro ile çarptığımızda 700 milyar dolar ihracat yapar. İşte burada bütün mesele katma değerli üretim yapmak, markalaşmak ve İnovasyon” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin yıllık 12 milyon metreküp yonga levha üretimiyle dünya ikincisi olduğunun altını çizen Gürle şöyle devam etti: “Biz 12 milyon metreküp yonga levha üretimiyle 3 dolar civarı ortalama mobilya ihracatıyla 5 milyar dolarlık mobilya ihraç ediyoruz. İtalya 5 milyon metreküp yonga levha üretimiyle kilogram başına ortalama 7-8 Avro ihraç fiyatıyla 40 milyar Avro mobilya ürünleri ihraç ediyor. Bunun altında kaliteli üretim, tasarım ve markalaşma yatıyor. Biz de ortalama ihraç fiyatımızı 6 dolara taşımayı hedefliyoruz.”

Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin “Kaliteli ve Katma Değerli Mobilya” panelinde birinci oturumda EMKOÜİB Mobilya Çalışma Komitesi Başkanı Müjdat Kemer’in moderatörlüğünde Sülekler Orman Ürünleri YK Üyesi Murat Sülek, Starwood Pazarlama Müdürü Volkan Yıldız ve Ananas Mobilya Kurucusu Çağdaş Cantürk “Kaliteli Malzeme” konusunu işlediler.

Tasarım Üssü Kurucusu Gamze Güven’in moderatörlük yaptığı ikinci oturumda ise; Mobilya Tasarımcısı Adnan Serbest, Klan Studio Kurucu Ortağı Tasarımcı Akın Oral, Dorya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Doruk Yorgancıoğlu ve Tilla Genel Müdür Yardımcısı Sadettin Bilal Savaş “Özgün Tasarım”ın katma değere etkisi üzerine görüşlerini paylaştılar.

EMKOÜİB YK Üyesi Cüneyt Başbakkal ise markalaşmanın önemi ve pazara özel ürünlerle girmenin önemine değindi.

Panele, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, İzmir Marangozlar ve Mobilyacılar Odası Başkanı Hasan Basri Özkoparan, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Orman Endüstri Mühendisliği, Demokrasi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencileri, mobilya ihracatçı firma temsilcileri yoğun katılım gösterdi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Finansın Geleceği Sahnede: ANDX Global, Webrazzi XYZ 2025’e Damga Vurdu!

Finansı yalnızca dijitalleştirmek değil, yeniden tanımlamak hedefiyle yola çıkan ANDX Global, 7 Mayıs 2025 tarihinde Wyndham Grand İstanbul Levent’te gerçekleşen Webrazzi XYZ 2025 etkinliğinde sahne aldı. Etkinliğin platin sponsorlarından biri olan ANDX Global’in kurucusu Viru Raparthi ve Yönetim Kurulu Üyesi Ali Erhan Tamer, holdingin vizyoner yaklaşımı olan ANDX.ONE‘ı anlattı.

ANDX Global: Finans Yeniden Tanımlanıyor

ANDX Global; yapay zekâ, Web3, tokenizasyon ve self-custody teknolojilerini bir araya getirerek kapsayıcı, modüler ve zeki bir finansal altyapı inşa etmeyi hedefliyor. Sadece bir teknoloji girişimi olmaktan öteye geçerek aynı zamanda finansal katılımı, sahipliği ve hareket kabiliyetini herkes için yeniden erişilebilir kılmayı hedefleyen stratejik bir sistem önerisi sunuyor.

Bu vizyon doğrultusunda emin adımlarla ilerleyen ANDX Global, yakın zamanda yapay zekâ asistanı geliştirme platformu Peki ve Web3 tabanlı sadakat/tokenizasyon altyapısı sunan Slash markalarını bünyesine katarak istikrarlı ilerleyişini sürdürüyor. 

Birleşmelerin sadece bir teknoloji yatırımı değil, aynı zamanda bir vizyon inşası olduğunu söyleyen ANDX Global Yönetim Kurulu Başkanı Viru Raparthi; “Yapay zekâ, sadakat, cüzdan ve tokenizasyon artık tekil araçlar değil, birlikte çalışan bir mimarinin parçaları. ANDX.ONE ile geleceğin finansını, birlikte hareket eden akıllı sistemlerle tanımlıyoruz.” şeklinde konuştu.

“ANDX.ONE’ın Özünde Kolektif Zekâ Var”

ANDX’in Webrazzi XYZ sahnesinde duyurduğu yenilikçi vizyonu ANDX.ONE; kullanıcılar, geliştiriciler ve kurumlar için ortak etkileşim alanını mümkün kılan çok katmanlı bir deneyim hedefliyor. Finansal etkileşimlere odaklanan bu yeni yapı; yapay zekâ, tokenizasyon, oyunlaştırma ve sadakat sistemlerini ortak bir çekirdekte buluşturuyor.

Lansmanda konuşan ANDX Ürün ve İnovasyondan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Erhan Tamer, ANDX.ONE vizyonunu şu sözlerle aktardı:

“Finans dünyası çok uzun süredir ayrı ayrı çözümlerle ilerliyor. ANDX.ONE, bu parçaları birbirine entegre eden bir temel katman olarak tasarlandı. ANDX.ONE ile finansal deneyimlerin altyapısını tanımlayan bir standart geliştiriyoruz. Yapay zekâyı bir eklenti olarak değil; finansal mimarinin çekirdeği olarak konumlandırıyoruz. ANDX.ONE’ın özünde karar destek sistemleri değil, kolektif zekâ var.”

Bu vizyonun temelini oluşturan yaklaşımı ise ANDX Global’in kurucusu Viru Raparthi şu sözlerle özetledi:

“ANDX Global’i finansı sadece dijitalleştirmek için değil, yeniden tanımlamak için kurduk. Bugün tanıtacağımız yapı; AI, tokenizasyon ve self-custody gibi teknolojileri tekil çözümler olmaktan çıkarıp bir mimari bütünlüğe dönüştürüyor.”

“ANDX AI Vizyonunu Daha Büyük Bir Ekosisteme Taşıyacağız”

Webrazzi XYZ 2025’te, ANDX tarafından sahiplenilen YZ by ANDX sahnesi, ANDX Global çatısı altında holdingin yapay zekâ girişimlerinden sorumlu olacak ANDX AI’ın tanıtımına da ev sahipliği yaptı. Aynı zamanda, ANDX AI yapısı altında geliştirilen ilk ürün olan yeni nesil yapay zekâ ajanı XORE da yine YZ by ANDX sahnesinde yerini aldı. Peki’nin satın alınmasıyla birlikte, ANDX Global’in AI Division Head görevine başlayan Peki Kurucu Ortağı Kıvanç Açıkgöz, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 

“Peki’de biz, yapay zekânın herkes tarafından özelleştirilebilen, yaşayan bir varlık olması gerektiğine inanıyoruz. ANDX AI Division çatısı altında bu vizyonu daha büyük bir ekosisteme taşıyacağız.”

Webrazzi XYZ 2025’te ANDX tarafından sahiplenen YZ by ANDX sahnesinde; AI ve Web3’ün birleştiği noktalar, yapay zekâ, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının 2025 ajandası gibi başlıklar öne çıktı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Nilüfer’de yıl sonu konserleri keman ve piyano ile başladı

Nilüfer Belediyesi Müzik Eğitim Çalışmaları’nda dokuz ay süren enstrüman kurslarını başarıyla tamamlayan kursiyerler, yıl sonu konserindeki performansları ile alkışları topladı.

Nilüfer Belediyesi’nin 2001 yılında başlattığı müzik eğitim çalışmalarının 2024-2025 dönemi sona erdi. Dokuz ay boyunca piyano, keman, gitar, yan flüt, bağlama, çello, ukulele ve bateri gibi çeşitli enstrümanlar üzerine eğitim alan öğrenciler, yıl sonu konserlerinde yeteneklerini sergilemeye başladı.

Eğitmenler, Sıla Arsever, Salthan Uğur, Ece Bahtiyar, Kardelen Özdemir, Korkut Şerbetçi, Aytur Uras, Ayşegül Parlak, Erdem Düvenci, Togan Üçok, Barbaros Işıldar, Burhan Büke, Barış Rodoplu, Noyan Kaplan, Mahmut Eren Çelenk, Fatma Muslu, Dilan Acar, Çağla Serpmen ve Asef Okan Yağcı tarafından verilen derslerin ardından, farklı yaş gruplarından öğrenciler ilk konserlerini piyano ve keman dinletisiyle Uğur Mumcu Sahnesi’nde gerçekleştirdi. Öğrencilerin performanslarına öğretmenler Sıla Arsever ve Salthan Uğur da eşlik etti. Konsere katılan aileler, çocuklarının ve yakınlarının performanslarını ilgiyle izledi. Kısa zamanda öğrendiklerini ortaya koyan kursiyerler, izleyenlerin beğenisini topladı.

Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nurgül Işık, konserin sonunda müzik eğitim çalışmalarında görev alan eğitmenlere ve emeği geçenlere teşekkür ederek, dönemi başarıyla tamamlayan öğrencilere “Katılım Belgeleri”ni takdim etti.

Yıl sonu konserleri, 17 Mayıs’a kadar farklı enstrümanların yer alacağı dinletilerle devam edecek. Program, ritim, keman ve piyano ağırlıklı “Müzik Eğitim Çalışmaları Özel Konseri” ile sona erecek.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yeşil Dönüşümün Kalbi Birgi’de Atıyor: SENTRUM Birgi Uygulama Merkezi Açıldı

Enerjisa Enerji ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) öncülüğünde başlayan ve ardından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) destekleriyle güçlenen SENTRUM Projesi’nin Uygulama Merkezi açılışı İzmir’in tarihi Birgi köyünde yapıldı.

SENTRUM Birgi Uygulama Merkezi’nin açılış törenine Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Monica Merino, Ödemiş Kaymakamı Fatih Aksoy ve Ödemiş Belediye Başkan Yardımcısı Cumhur Şener ile çok sayıda Birgili katıldı. TGA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Elif Balcı Fisunoğlu da tören için bir video mesaj gönderdi.

Törende, projenin sosyal, çevresel ve ekonomik etkileri değerlendirilirken, bugüne dek yürütülen çalışmalar ve geleceğe yönelik hedefler kamuoyuyla paylaşıldı. Sabancı Üniversitesi,  HiltonSA Otelleri ve Sabancı Vakfı’nın destekçi; Ödemiş Kaymakamlığı ve Ödemiş Belediyesi’nin ise yerel ortak olarak yer aldığı SENTRUM Projesi kapsamında Birgi’de başlatılan sürdürülebilir turizm çalışmaları, Uygulama Merkezi’nin açılışı ile yeni bir boyut kazandı.

Birgi’de yürütülen sürdürülebilir turizm çalışmalarına artık Uygulama Merkezi’nde yön verilirken, bu merkezle birlikte bölgede yerel miras odağında yürütülen tüm yeşil dönüşüm çalışmaları daha kalıcı, daha erişilebilir ve daha görünür hale gelecek.

Geliştirilen sürdürülebilir turizm modeli ile dört mevsime yayılan bir turizm anlayışı teşvik ediliyor

SENTRUM Projesi kapsamında Birgi’de yürütülen çalışmalar, Birgi’nin Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) kriterleriyle uyumlu bir sürdürülebilir turizm modeline dönüşmesini destekliyor. Birgi, bu dönüşümle birlikte çevresel, kültürel ve sosyo-ekonomik açıdan güçlenmeye devam ediyor.

Bu kapsamda bugüne dek yürütülen çalışmalarla yerel değerleri ön plana çıkaracak eğitim programları ve atölyeler düzenlendi. Turizm işletmelerinin temsilcileri, kadınlar, gençler ve çocuklardan oluşan toplam 1000 kişi 21 farklı eğitim programına katıldı. Yerel aktörlerle birlikte sürdürülebilir turizm, toplumsal cinsiyet eşitliği ve küresel standartlara uyum başlıklarında kapsamlı toplantılar düzenlendi.

Murat Pınar: “İlham veren başarı hikayeleri yazmayı sürdüreceğiz”

Uygulama Merkezi açılış töreninde konuşan Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar,  Enerjisa Enerji olarak Türkiye’nin enerji dönüşümüne öncülük ederken, ‘Daha İyi Bir Gelecek’ hedefiyle sürdürülebilirlik çalışmalarımızla tüm dünyaya örnek olmaya devam ediyoruz. SENTRUM Projemiz ile daha önce Ayvalık Küçükköy’de yazdığımız başarı hikayesini, İzmir’in tarihi Birgi köyünde de tekrarlayarak başarımızın tesadüf olmadığını gösterdik. Açılışını gerçekleştirdiğimiz Uygulama Merkezi’mizle de faaliyetlerimize hız verecek, çalışmalarımızı daha geniş kitlelerle buluşturacağız. Birgi’yi turizmin dört mevsime yayıldığı, sürdürülebilir ‘yeşil destinasyon’ haline getirirken, aynı zamanda bu alanda tüm dünyaya ilham veren başarı hikayeleri yazmaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Monica Merino: “Sürdürülebilirliği ve toplum refahını merkeze koyan bir turizm yaklaşımını savunuyoruz” 

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Monica Merino, Birgi Uygulama Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “UNDP olarak turizm alanında yeni bir yaklaşımı savunuyoruz; sürdürülebilirliği ve toplum refahını merkeze koyan bir yaklaşım. SENTRUM Projesi bu vizyonu somutlaştırıyor, yerel topluluklar için sürdürülebilir ve yaşanabilir destinasyonlar inşa etmeyi amaçlıyor. Bugün açılan yeni merkez, toplum eğitimleri, atölyeler, aile dostu ziyaretçi hizmetleri ve sürdürülebilirlik girişimlerine ev sahipliği yapacak. Birgi, sürdürülebilirlik ilkelerinin yerel turizmin gelişimine nasıl entegre edilebileceğini göstererek, tanınmış bir yeşil destinasyon olma yolunda istikrarlı bir şekilde ilerliyor.”

Dr. Elif Balcı Fisunoğlu: “SENTRUM Projesi, sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzu sahaya taşıyan öncü bir modeldir”

TGA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Elif Balcı Fisunoğlu, “SENTRUM Projesi, sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzu sahaya taşıyan öncü bir modeldir. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz SENTRUM Birgi Ofisi, bu vizyonun yereldeki uygulama merkezidir. Kadınlar, gençler, çocuklar ve yerel işletmeler için önemli bir buluşma noktası olan bu ofis, farkındalık, eğitim ve katılımcılıkla sürdürülebilir turizmi sahada güçlendirecektir. GSTC ile imzaladığımız ulusal program çerçevesinde, Türkiye sürdürülebilir turizmde küresel standartlara yön veren ülkeler arasında lider konumdadır. SENTRUM ise bu dönüşümün yerel ölçekteki en güçlü yansımalarından biri olacaktır.” dedi.

Küçükköy’den Birgi’ye uzanan turizmde dönüşüm yolculuğu

SENTRUM Projesi, ilk olarak Balıkesir’in Küçükköy Mahallesi’nde uygulanmaya başladı. Bu kapsamda kamu binalarında enerji etütleri yapıldı, güneş enerjisi sistemleri kuruldu. Necmi Komili İlk ve Ortaokulu, Türkiye’nin ilk “Net Sıfır Enerjili Okulu” olarak projede hem öncü hem de örnek model oldu.

Projenin ikinci uygulama noktası ise İzmir’in tarihi Birgi köyü oldu. Burada hem enerji verimliliğine dayalı altyapı çalışmaları hem de sürdürülebilir turizme yönelik kültürel ve üretim temelli faaliyetler hayata geçirildi. Proje kapsamında kadınlara yönelik, doğadan ilham alan kumaş boyama tekniklerinin uygulandığı Eko Print atölyeleri ile Şerife Aksoy’un rehberliğinde yürütülen gastronomi atölyeleri gibi el üretimi ve yaratıcılık temelli çalışmalar yapıldı. Yerel işletmelere ise sürdürülebilirlik, GSTC kriterleri ve afet farkındalığı konularında kapasite geliştirme eğitimleri verildi.

Yerelden küresele sürdürülebilirlik hikayesi

Birgi Uygulama Merkezi’nin açılışıyla bir adım daha ileriye taşınan SENTRUM projesi ile  sadece sürdürülebilir turizm değil, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi sosyal dönüşüm hedeflerine de katkı sağlanıyor. Kadınların karar alma ve uygulama süreçlerine aktif katılımı desteklenirken, sürdürülebilirlik odaklı turizm yaklaşımıyla bölgedeki ziyaretçi akışının yıl geneline dengeli biçimde yayılması hedefleniyor. Birgi’nin sürdürülebilir bir turizm destinasyonuna dönüşümünde önemli bir kilometre taşı olan SENTRUM Uygulama Merkezi, önümüzdeki dönemde artan iş birlikleri ve etkileşimle yerel kalkınmayı desteklemeye devam edecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Menderes Belediyesi Çocuk Tiyatrosu Sahnede

Menderes Belediyesi Çocuk Tiyatrosu ‘Bir Zamanlar “Ünlü”ydüm’ adlı Yeşilçam müzikal tiyatrosunun prömiyeri ile izleyicilerin karşısına çıktı.

Menderes Belediyesi’nin bünyesinde yer alan çocuk tiyatrosu akademisinin yeni oyunu ‘Bir Zamanlar “Ünlü”ydüm’ adlı Yeşilçam müzikal tiyatrosunun prömiyeri Menderes Belediyesi Nikah ve Kongre Sarayı’nda gerçekleşti. Büyük bir ilgi toplayan tiyatro oyunu için Menderesliler salonu tıka basa doldurdu. Elif Nur Sakal yönetmenliğinde sahneye çıkan Çocuk Tiyatro Akademisi oyuncuları gösterdikleri performans ile izleyicilerden yoğun alkış aldı. Menderes’te bir ilk olan çocuk tiyatrosunun oyunlarıyla izleyici karşısına çıkmaya devam edeceği öğrenildi.

Çocuklarımızı her alanda destekleyeceğiz

Çocukların sergilediği performanstan övgüyle söz eden Menderes Belediye Başkanı İlkay Çiçek, “Çocuk Tiyatro Akademisi’nde yer alan çocuklarımızın performansını ayakta alkışladık. Çocuklarımızın aylarca süren emeğinin karşılığını sahnede görmek mutluluk ve gurur veriyor. Vatandaşlarımızın yoğun ilgisi çocuklarımızı daha da motive edecektir. Biz çocuklarımıza ve onların potansiyeline inanıyoruz. O yüzden çocuklarımızı her alanda desteklemeye ve sanatla büyüyen bir nesil için çabalamaya devam edeceğiz. Tüm çocuklarımıza ve eğitmenimize teşekkür ederiz.” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye ve BAE ortaklığı ile kurulan United Global Ro-Ro, deniz yolu taşımacılığı ve otomotiv sektörünün global devlerini Çırağan Sarayı’nda buluşturdu

United Global Ro-Ro, deniz yolu taşımacılığında güçlü bir birleşim ve uluslararası lojistikte yeni bir dönemin başlangıcını simgeliyor. Özellikle bitmiş araç lojistiğinde yarattığı global deniz yolu taşımacılık ağı ile birlikte geleceğe yönelik güçlü bir vizyon sunan UGR, Çırağan Sarayı’nda bir araya getirdiği tüm paydaşlarına güvenli, sürdürülebilir ve entegre taşıma çözümlerini anlattı. “Ufukları Aşan Bir Birliktelik” başlığı altında düzenlenen davet aynı zamanda, UGR çatısı altında Türkiye ve BAE arasında pekişen ticari dostluğun da bir simgesi niteliğindeydi.   

Türkiye’ye Chery ve BYD marka araçlarını da taşıyan ve bu yönü ile otomotiv sektöründe Türkiye ile Çin arasındaki dev ticari ilişkilerin denizyolu taşımacılığında önemli bir destekçisi konumunda olan, United Global Ro-Ro’nun lokomotif gemisi UGR AL SAMHA’nın davetin her yanına yansıyan görkemi eşliğinde sektörün global ve Türkiye devleri Çırağan Sarayı’nda bir araya geldi. 

7 Mayıs Çarşamba günü gerçekleşen özel davetin açılış konuşmasını gerçekleştiren UGR CEO’su Tolga Emrah Gezgin, bu stratejik ortaklığın yerel tecrübeyle global gücü birleştirdiğini vurgularken, UGR’ın sadece bir marka değil; bir dönüşüm hareketi olduğunu belirtti. AD Ports Group Denizcilik ve Taşımacılık CEO’su Kaptan Ammar Al Shaiba, UGR’ın global lojistikte entegre çözümler sunarak Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Akdeniz ve Asya arasında yeni bir ticaret köprüsü kuracağını ifade etti. Konuşmasında dijitalleşme ve sürdürülebilirlik vurgusu ön plandaydı. UGR CCO’su Volkan Yaşayan ise markanın operasyonel yapısını detaylandırarak, bitmiş araç taşımacılığı ve ağır yük lojistiği alanındaki hat hizmetleri, filo yapısı ve müşteri odaklı çözüm modelleri hakkında bilgi verdi.

Networking ile Güçlenen İş Birlikleri

Konuşmaların ardından düzenlenen öğle yemeği ve networking oturumu, etkinliğin önemli bir tamamlayıcısı oldu. Erkport’un uzun yıllardır hizmet verdiği ve iş birliği içinde olduğu müşterilerinden oluşan davetli grubu, UGR’ın sunduğu vizyon doğrultusunda fikir alışverişinde bulunma ve potansiyel iş birliklerinin temellerini atma fırsatı yakaladı. UGR’ın bu özel daveti, yalnızca yeni bir markanın tanıtımı değil; deniz taşımacılığında yerelden globale uzanan güçlü bir yolculuğun ilk adımı olarak hafızalarda yer etti.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Dükkânda Sanat Var” bu yıl Nişantaşı’nda!

Kentin en eski ve şık semtlerinden Nişantaşı, 22-25 Mayıs tarihlerinde hareketli günlere sahne olacak. Tümü birbirine yürüme mesafesinde olan terlikçiden fotokopiciye, çiçekçiden tasarım butiğine çeşitli dükkanlarda sanat eserleri sergilenerek bu mekanlar alternatif birer sanat mecrasına dönüşecek. Günlük hayat akışı içinde ziyaret edilen, alışveriş yapılan dükkanlar, etkinlik süresince çağdaş Türk sanatçı ve tasarımcıların eserlerine ev sahipliği yapacak. 

Cubis Art tarafından tasarlanan ve Dreamscircle’ın organizasyonunu üstlendiği, bu yıl ikincisi gerçekleştirilen “Art In Shop”, dükkanları ziyaret edenlerin doğal akış içinde birer sanat izleyicisine dönüşmesini amaçlıyor. Geçtiğimiz yıl Tophane’de yapılan “Art In Shop”, bu yıl da yine bir başka köklü İstanbul semtine taşınıyor ve Nişantaşı’nın gerçek ruhunu yaşatan mekanlara konuk oluyor.  

“Art In Shop”: 22 Dükkanda, 27 Sanatçıdan 52 Eser İzleyici ile Buluşuyor

Candaş Şişman, Dilek Aksu, Artem Martis, Emre Tura, Kirkor Dabanyan, Lalehan Ünsal, Cüneyt Aksoy, Zeynep Beler, Elif Fırat, Bala Kavlakoğlu, Loya Kader Öztürkmen, Eri Mizugaki, Dilşat Erdil, Nesrin İçen, Zeynep Çilek Çimen, Pelin Güven, Şükriye Karaçay, Başak Güldürücü, Okan Koparan, Vedat Bilen, Hanım Taghieva, M.Kıvanç Gökmen, Aysun Öz, Begüm Malkoçlar, Gül Kozacıoğlu, Sinem Ören, Uğur Seyrek işlerinin Osmanbey metrosuna yürüme mesafesinde Valikonağı, Teşvikiye Caddeleri ve kesen sokaklar üzerinden Hüsrev Gerede’ye uzanan bir rotada yer alan Yastık by Rıfat Özbek, Plumon, Gönül Paksoy, Kürşat Zeytinyağı, Marcel Butik, Bobbin Living, Freedom of Space, Fuat Hayat Bale Giysileri, Lovekini, Narin Terlik, Vinus, Copyshop, Daima Dizayn, Ron Gym, Sipahi, İpek Hanım Çiftliği, Deauty Land, Bebij, Berasel Antika, Eye Connection, Dirhem Flowers, Meriç Tanın gibi dükkanlarda sergileneceği etkinlikte, sanatın beklenmedik noktalarda izleyicisiyle buluşması sonrası “mekan-eser-izleyici” arasındaki iletişim interaktif bir deneyime dönüşüyor.

Küratörlü Tur İçin Biletinizi Alın!

“Art In Shop”u Cubis Art İstanbul küratörleri eşliğinde gezmek, Nişantaşı 2025’te yer alan eserleri ve kavramı dinlemek isteyenler, 22 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleşecek küratör eşliğindeki özel turlar için bilet alabilirler. İki saatlik turda katılımcılara minik bir sürpriz de var. 

(biletler biletinial.com’da)

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konya 6. Sufi Sinema Festivali Başladı

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Teşrif-i Mevlana etkinlikleri kapsamında düzenlenen Sufi Sinema Festivali’nin açılışı yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda yapımcı, yönetmen ve oyuncunun katılımıyla yapıldı. Açılışta konuşan 6. Sufi Sinema Festivali Genel Sanat Yönetmeni İhsan Kabil, Konya’nın tüm dünyadan insanları bir araya getiren bir kutup olduğunu belirterek, “Duygularımızı yüceltiyor, ruhumuzu yükseltiyor” dedi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’yı bir film, belgesel ve dizi üretim merkezi haline getirmek için çalıştıklarını belirterek, “Bu yıl 6.’sını düzenlediğimiz Sufi Sinema Festivalimizin ana mottosu, Mevlana Celaleddin Rûmî’nin; ‘Aynada gördüğün suret senin, aynanın değil’ sözüdür. İşte bizler buradan, Konya’dan tüm insanlığa bu anlamı sinema diliyle ulaşmak istiyoruz” diye konuştu. Konya Valisi İbrahim Akın, “Doğu ile batı arasında kullanılan bu evrensel diyaloglar, her yıl olduğu gibi bu yıl da bizleri maddeden manaya taşıyor. Bu festivali seyirle birlikte iz bırakan bir tecrübeye dönüştüren herkese can-ı gönülden teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. 


Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Teşrif-i Mevlana etkinlikleri kapsamında 6. Sufi Sinema Festivali düzenleniyor.

Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat’ta düzenlenen açılış programında konuşan 6. Sufi Sinema Festivali Genel Sanat Yönetmeni İhsan Kabil, Konya Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve TRT’nin değerli destekleriyle düzenlenen festivalin hayırlı olmasını temenni etti. 

Kabil, Konya’nın tüm dünyadan insanları bir araya getiren bir kutup olduğunu, Hazreti Mevlana’nın şehri olduğunu anımsatarak, “Dolayısıyla biz uçları bir araya getiriyoruz, böylesi güzel bir faaliyetle biz şerefleniyoruz, Konya’mız büyük bir renk katıyor. Duygularımızı yüceltiyor, ruhumuzu yükseltiyor” değerlendirmesinde bulundu.

“BİRÇOK FARKLI KÜLTÜRDEN DOSTLARIMIZI KONYA’DA AĞIRLAMAKTAN ONUR DUYUYORUZ”

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Bosna’dan Amerika’ya, İngiltere’den İran’a, Özbekistan’dan İtalya’ya kadar birçok farklı kültürden sanat insanını, Mevlana şehri Konya’da ağırlamaktan büyük onur duyduklarını ifade etti.

KONYA’DA ÖNEMLİ ORGANİZASYONLARA YENİ BİR HALKA DAHA EKLEDİ

Şeb-i Arus törenleri, Uluslararası Mistik Müzik Festivali ve Kitap Fuarı gibi önemli organizasyonlara Sufi Sinema Festivali gibi yeni bir halka daha eklendiğini kaydeden Başkan Altay, “Bu festivalle, sadece düşünsel derinliği yüksek filmler değil; halk sinemasından çocuk filmlerine, belgesellerden uluslararası yapımlara kadar çok geniş bir yelpazeyi Konyalı ve ülkemizdeki sinemaseverlerle buluşturuyoruz” dedi.

“FESTİVALİMİZ, BİR SİNEMA ŞENLİĞİ OLMANIN ÖTESİNDE, SİNEMA ALANINDA BİR AR-GE MERKEZİ NİTELİĞİ KAZANMIŞ OLUYOR”

Festival kapsamında; Mevlana Kültür Merkezi’nde tasavvuf içerikli sinema filmleri, Depo No: 4’te belgesel film gösterimleri, Kültürpark Açık Hava Sineması’nda gişe rekortmeni yerli yapımlar, şehrin farklı noktalarındaki salonlarda ise çocuklar için özel animasyon seçkileri izleyicilerle buluşacağını paylaşan Başkan Altay şöyle devam etti:

“Festivalde sadece filmleri göstermekle kalmıyoruz; aynı zamanda tasavvuf alanında ve düşünsel sinema ekseninde film üreten yönetmenler, yapımcılar, eleştirmenler ve sinema insanlarını söyleşiler, paneller ve atölyelerle bir araya getiriyoruz. Böylece festivalimiz, bir sinema şenliği olmanın ötesinde, sinema alanında bir Ar-Ge merkezi niteliği de kazanmış oluyor. Bu yıl bir ilki daha gerçekleştiriyor; sadece gösterilen filmleri değil, filmin temelini oluşturan senaryoları da destekliyoruz. Festival kapsamında, en iyi senaryoya destek vererek senarist adaylarını yazmaya ve üretmeye teşvik ediyoruz. Ayrıca sinema vizyonumuz burada bitmiyor. İlk adımını attığımız MESEL – Medeniyet ve Sinema Akademisi projesiyle, genç kardeşlerimizi sinema sektörüne hazırlamak için online eğitimler sunacağız.”

“TÜM İNSANLIĞA BU ANLAMLI SİNEMA DİLİYLE ULAŞMAK İSTİYORUZ”

Konya’yı bir film, belgesel ve dizi üretim merkezi haline getirmek için çalıştıklarını dile getiren Başkan Altay, “Şehrimizdeki doğal plato alanlarını belirleyerek, ülkemizin ve dünyanın yapımcılarına tanıtarak, kültür ve sinema turizmine yeni bir ivme kazandırmayı hedefliyoruz. Bu yıl 6.’sını düzenlediğimiz Sufi Sinema Festivalimizin ana mottosu, Mevlana Celaleddin Rûmî’nin; ‘Aynada gördüğün suret senin, aynanın değil’ sözüdür. İşte bizler buradan, Konya’dan, tüm insanlığa bu anlamlı sinema diliyle ulaşmak istiyoruz. Festivalimizin hazırlanmasında emeği geçen tüm ekip arkadaşlarımıza, destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, Sinema Genel Müdürlüğümüze, TRT’ye ve siz değerli sanatçılarımıza gönülden teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

“HER YIL OLDUĞU GİBİ BU YIL DA BİZLERİ MADDEDEN MANAYA TAŞIYOR”

Konya Valisi İbrahim Akın da yaptığı konuşmada, “Konya’da sanat konuşursa, o ses Mevlana’nın hikmetiyle, Yunus’un diliyle, İrfan’ın özüyle yankılanır. Sufi Sinema Festivali işte tam da bu yüzden Konya’mızın köprü tasavvuf mirasını, sinemanın evrensel diliyle harmanlayarak kültürümüzün evrensel mesajlarını dünya sahnesine taşıyan nadide bir birikimdir” dedi. 

“Doğu ile batı arasında kullanılan bu evrensel diyaloglar, her yıl olduğu gibi bu yıl da bizleri maddeden manaya taşıyor” diyen Vali Akın, “Bu festivali seyirle birlikte iz bırakan bir tecrübeye dönüştüren herkese can-ı gönülden teşekkür ediyor; katkı sunan sanatçılarımıza, akademisyenlerimize ve emek veren tüm katılımcılarımıza özellik de emeği geçen Büyükşehir Belediye Başkanımıza şükranlarımı sunuyorum” açıklamalarını yaptı.

YURT İÇİNDEN VE YURT DIŞINDAN SUFİ SİNEMA PAYDAŞLARI KONYA’DA BULUŞUYOR

Tasavvufun evrensel mesajlarını sinema yoluyla insanlığa aktarmak ve sinemaya manevi bir derinlik kazandırmayı hedefleyen 6. Sufi Sinema Festivali kapsamında yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda yapımcı, yönetmen ve oyuncu Konya’nın manevi ikliminde bir araya gelecek.

FESTİVAL 11 MAYIS’A KADAR SÜRECEK

Tasavvuf içerikli sinema filmleri, belgeseller, söyleşiler, paneller, atölyeler ve çeşitli etkinliklerin sanatseverlerle buluşacağı 6. Sufi Sinema Festival; Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat, Mevlana Kültür Merkezi, Depo No: 4 ve Kültürpark’ta 11 Mayıs’a kadar devam edecek.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Humanis’ten 5 Mayıs’ta Pulmoner Hipertansiyon farkındalığı etkinliklerine koşulsuz destek

Dünya genelinde nadir görülen ve teşhisi zor olan Pulmoner Hipertansiyon (PH), akciğerlerdeki damar basıncının artması nedeniyle kalbin olağandan fazla çalışmasına yol açarak ciddi sağlık sorunlarına sebep oluyor. Genellikle KOAH gibi solunum hastalıklarıyla karıştırılabilen Pulmoner Hipertansiyon, erken teşhis edilmediğinde hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürerek ölüme sebebiyet veriyor. Bu hastalığa dikkat çekmek amacıyla 5 Mayıs Dünya Pulmoner Hipertansiyon Farkındalık Günü kapsamında Akciğer Damar Hastalıkları Araştırma Derneği (ADHAD), Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği ile Pulmoner Hipertansiyon ve Skleroderma Hasta Derneği tarafından Humanis’in koşulsuz desteğiyle Ankara’da üç önemli etkinlik düzenlendi. Humanis bu etkinliklerle Pulmoner Hipertansiyon konusunda bilinç oluşturmayı ve erken teşhisin önemini vurguluyor.

İlk etkinlikler Gazi Üniversitesi’nde düzenlenecek

4 Mayıs’ta Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’nde 2. Pulmoner Hipertansiyon Bocce-Petank Yarışması gerçekleştirildi. İlki 2024 yılında yapılan bu yarışmada, Pulmoner Hipertansiyonda azalan efor kapasitesine karşın hastaların sosyal ve sportif faaliyetlerden uzak kalmasına gerek olmadığı mesajı verildi. Ciddi efor kapasitesi düşüklüğüne karşın her hastanın yapabileceği bir spor faaliyeti bulunabilineceğine de dikkat çekildi. 

5-6 Mayıs’ta Gazi Üniversitesi Hastanesi Tıp Fakültesi’nde sanal bir bisiklet antrenman uygulaması olan Zwift etkinliği düzenlenerek Pulmoner Hipertansiyon hastaları için pedal çevrildi. Pulmoner Hipertansiyon tanısında ve izleminde kullanılan 6 dakika yürüme mesafesi testini referans alarak egzersiz kapasitesine dikkat çekmek amacıyla düzenlenecek bu etkinlikte, katılımcılar Zwift’e bağlı bisikleti 6 dakika boyunca kullanarak kat ettikleri mesafeyi ölçebildi. En yüksek mesafeyi tamamlayan ilk üç kişiye ödüller verildi.

Etkinliklerle erken teşhis bilinci oluşturulacak

İnsan sağlığına değer katan projelerin bir parçası olmaktan gurur duyduklarını söyleyen Humanis Ticari Operasyonlar Genel Müdürü Dr. Yalçın Yaşin, “Sağlık alanında farkındalık yaratmanın ancak bilimsel veriye dayalı, yenilikçi yaklaşımlarla mümkün olduğuna inanıyoruz sözleri ile bilimsel verilerin tedavi sürecindeki rolünü vurguladı. Pulmoner Hipertansiyon sıklıkla KOAH ile karıştırıldığına dikkat çeken Dr. Yaşin, “Pulmoner Hipertansiyon hastalığında erken ve doğru teşhis hayati bir öneme sahip. Humanis’in koşulsuz desteğiyle hayata geçen sergi ve Zwift etkinliği, Pulmoner Hipertansiyon konusunda toplumsal farkındalığı artıracak. Zwift’te 6 dakika boyunca çevrilecek pedalla PH tanısında kullanılan 6 dakika yürüme mesafesi testini simüle ederek 6 dakikanın önemini kavratmayı ve erken teşhis konusunda toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz dedi. Pulmoner Hipertansiyonun belirtileri ve tedavileri hakkında toplumsal farkındalığın bu yolda kritik olduğunun altını çizen Dr. Yaşin Farkındalığın artırılmasına yönelik projelere Humanis olarak koşulsuz destek vermeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.

 PH Hastalarının Mücadelelerinin Yansıtılacağı Fotoğraf Sergisi (5 – 11 Mayıs 2025) Humanis’in Koşulsuz Desteği ile Gerçekleşecek

5-11 Mayıs tarihleri arasında Ankara Büyükşehir Belediyesi Ulus Gençlik Merkezi’nde Humanis’in koşulsuz desteğiyle “PULMONER (Yalnızlık) HİPERTANSİYON (Farkındalık)” adlı fotoğraf sergisi düzenlendi. Sergide, PH hastalarının yaşamlarından kesitler sunuldu ve onların mücadeleleri, duyguları ve umutları Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi fotoğraf topluluğu öğrencilerinin modelliğinde görsel anlatımla izleyicilere aktarıldı. Ayrıca, serginin hikâyesini anlatan özel bir ön gösterim filmi, merkezin butik sinema salonunda ziyaretçilerle buluştu.

Pulmoner Hipertansiyon Hastalığında Erken Teşhis Hayat kurtarıyor

Toplumsal farkındalık çalışmalarının önemini vurgulayarak sözlerine başlayan ADHAD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serdar Kula, “Pulmoner Hipertansiyon hastaların hayat kalitesini ciddi şekilde düşürüyor ve ölümcül olabiliyor. Bu hastalıkta erken teşhis hayat kurtarıyor” sözleri ile erken teşhisin önemini vurguladı5 Mayıs Dünya Pulmoner Hipertansiyon Farkındalık Günü kapsamında açılan sergi hakkında konuşan Prof. Dr. Kula, “Hastaların tedavi sürecinde verdikleri mücadeleye ziyaretçilerin şahit olmasını sağlayacak, hastalık ve erken teşhis hakkında toplum bilincini artıracak” sözleri serginin anlamına dikkat çekti.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İlk yardımda “altın zamana” dikkat!

İlk yardım gerektiren durumla karşılaşıldığında soğukkanlı ve hızlı karar verici davranmak kadar zamanın doğru ve etkili kullanılması hayati önem taşıyor.  İstanbul Atlas Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Ameliyathane Hizmetleri Program Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Deniz Gür, özellikle kalp durması sonrası ‘Altın Zaman’ olarak adlandırılan ilk dört dakikanın çok önemli olduğunu vurgulayarak bu zamanın doğru ve etkili kullanılması gerektiğinin altını çizdi.

İstanbul Atlas Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Ameliyathane Hizmetleri Program Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Deniz Gür, ilk yardım eğitiminin önemini vurguladı.

Trafik kazaları önemli bir halk sağlığı sorunudur

Trafik kazası sonrası yaralanmalarda yapılacak ilk yardımın hayat kurtarıcı öneme sahip olduğunu kaydeden Gür, trafik kazalarının hem ülkemizde hem dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirterek trafik kazalarında acil durumlarda gerekli olacak temel ilk yardım bilgilerini öğrenmenin önemini vurguladı.

Temel düzeyde ilk yardım eğitimi alınmalı

İlk yardımın, tanımında da yer aldığı gibi “tıbbi araç gereç olmadan eldeki olanaklarla” hayat kurtarıcı müdahaleleri kapsadığını kaydeden Gür, “Bu yüzden sağlık çalışanları dâhil, özellikle öğretmenler, sürücüler, polisler, ebeveynler, yaşlı bakıcılar ve toplum liderleri ilk yardım bilgisiyle donatılmalıdır. Acil bir durumda profesyonel sağlık ekipleri gelene kadar geçen sürede, basit ve bilinçli girişimlerimiz hayat kurtarıcı olabilir. Bu nedenle herkesin en az temel düzeyde ilk yardım eğitimi alması önerilir. Sağlık Bakanlığı onaylı ilkyardım sertifikasıyla yasal uygulayıcı olmak bu konuda en faydalı yaklaşım olmaktadır” dedi.

Kalp durmasında ilk 4 dakika çok önemli

İlk yardım gerektiren durumla karşılaşıldığında öncelikle soğukkanlı ve hızlı karar verici davranmak gerektiğini vurgulayan Gür, “Özellikle kalp durması sonrası ‘Altın Zaman’ olarak adlandırılan ilk dört dakika çok önemlidir. Bu zamanın doğru ve etkili kullanılması gerekmektedir. En çok vurgulamam gereken diğer konuysa, önce kendi güvenliğimizi sağlamaktır. Örnek olarak uçaklarda oksijen maskesini çocuktan önce ebeveynin takması kuralını hatırlatabiliriz” dedi.

Ambulans gelene kadar hasta hareket ettirilmemelidir

Yangın ya da patlama durumlarına karşın aracın kontağını kapatarak kazazedelerin ve çevredekilerin güvenliğini sağlayıcı önlemler alınması gerektiğini ifade eden Gür, “Çevrede ilk yardım için yetkili kişiden destek alarak kazazede öncelikle bilinç, daha sonra yaşam bulguları yönünden hızlıca değerlendirilmelidir. İlk yardım gereksinimi belirlendiğinde, ambulans gelene kadar uygulamalar mümkün olduğu kadar hasta hareket ettirilmeden yapılmalıdır. Bu sırada kazazede mahremiyetine de özen gösterilmelidir” diye konuştu.

Bilinçsizce taşıma felç riski oluşturur

İlk yardımda yapılmaması gereken, hayati tehlike oluşturabilecek durumlara da dikkat çeken Deniz Gür, “Toplumumuzda birçok birey yardımsever, iyi niyetli ya da koruyucu davranışlarla hareket etmek istemektedir. Ne yazık ki yapılan yanlış müdahaleler nedeniyle birçok kazazede hayatını kaybedebilmekte ya da kalıcı hasarla yaşamaya mecbur kalmaktadır. En sık yapılan hata, motor ya da araç kazaları sonrası kazazedenin başını düzeltmek ya da kaldırıp taşımaktır. Özellikle omurga yaralanmalarında bilinçsizce taşıma felç riskine yol açmaktadır. Ayrıca bilinci olmayan (bayılan, epilepsi nöbeti geçiren vb.) kazazedeye ağızdan bir şey vermek, yüzüne su atmak, kolonya sürmek-koklatmak yararlı olmadığı gibi durumu kötü etkileyebilmektedir. Kaza sonrası sürecin iyi yönetilmemesi nedeniyle ambulansın ilgili yere geç ulaşması ya da ambulansın gereksiz meşgul edilmesi gibi sorunlar da yaşanmaktadır” uyarısında bulundu.

İlk yardım eğitimleri yenilenmeli

İlk yardım bilgilerinin zamanla unutulabileceğini veya eski bilgilerin güncelliğini yitirebileceğini ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Deniz Gür, “Bu nedenle belirli aralıklarla eğitimlerin yenilenmesi, bilgilerin tazelenmesi oldukça önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü ve yerel sağlık otoriteleri bu konuda düzenli eğitimlerin önemini hatırlatır. Evlerde, iş yerlerinde ve araçlarda standartlara uygun bir ilk yardım çantası bulundurmak, acil durumlarda vakit kazandırır. İlk yardımcının psikolojik olarak kişiyi iyi hissettirmeye çalışması, yanında olduğunu belirterek güven sağlaması önemlidir. Ayrıca çocuklarda da ilkokul seviyesinde ilk yardım eğitimleri önemsenmeli ve eğitimlerin artırılması gerekmektedir” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı