Aylık arşivler: Eylül 2025

ŞMS Kopuz, Yeni Nesil Kakao ve Yağ Ürünleriyle Fiyat Artışlarına Çözüm Sunuyor

Gıda sanayisinin önde gelen tedarik ve çözüm ortaklarından ŞMS Kopuz, kakao ve çikolata sektörlerini olumsuz etkileyen ham madde fiyatı dalgalanmalarına yönelik geliştirdiği yenilikçi çözümlerini WorldFood İstanbul’da tanıttı.

Kakao sektörünün ham madde sorununa yerli çözüm: KOP Kakao

Son dönemde kakao fiyatlarındaki ciddi artış sebebiyle, müşterilerine ekonomik ve kaliteli çözümler sunan güçlü alternatifler geliştirdiklerini dile getiren ŞMS Kopuz Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burak Kopuz, “Kakao ürünlerimiz fiyat avantajı sağlamanın yanında, kalitesiyle birçok üreticinin tercihi haline geldi. Üreticiler, kakao fiyatlarının sürekli arttığı bir ortamda istikrarlı kalitesi ve rekabetçi fiyatlarıyla öne çıkan ürünlerimizi tercih etmeye başladı” diye konuştu.

Kakao çekirdeğinde yaşanan sıkıntıların raflardaki ürünlerin maliyetini artırdığını ve tedariki zorlaştırdığını dile getiren Kopuz, “Bu süreçlerin devam etmesi beklenilmiyor fakat emtialar da hareketli. Bundan dolayı da biz de kendi markamız ‘KOP’ kakao ürünlerini yerli ve uluslararası pazarlara kazandırdık. Yerli üreticimizle beraber kendi markamızla, yeni bir reçeteyle kakao tozu ve türevlerinde çözüm ortaklarımıza bir alternatif oluşturduk.” şeklinde konuştu.

Söz konusu bu adımın hem rekabet açısından hem de nihai tüketicinin maliyetlerinin düşürülmesi ve doğru entegre edilecek ürüne erişimin kolaylaştırılması anlamında sanayicilerin yanında olduklarını gösterdiğini vurgulayan Kopuz, ürünlere hem yurt için hem de yurt dışından yoğun talep geldiğini, ihracatta artışın sürdüğünü kaydetti.

2024 yılının başından itibaren keskin bir şekilde artan kakao fiyatları, maliyetleri tüketicilere yansıtmamak için çalışan üreticileri yeni arayışlara yönlendirdi. ŞMS Kopuz, bu piyasa koşullarını göz önünde bulundurarak geliştirdiği KOP Kakao ürünleriyle ekonomik ve kaliteli alternatifler sunuyor. Şirket, fiyat istikrarsızlığının yüksek olduğu ortamda, üreticilerin kaliteli üretime rekabetçi fiyatlarla devam edebilmesine yardımcı oluyor. Firmanın kendi markasına ait Kop K10, Kop K9, Kop K9-T, Kop Abe-10 ve Kop K5 ürünleri, ürün çeşitliliğinin fazla olduğu çikolata ve şekerleme sektörlerinin tüm ihtiyaçlarına yanıt verecek nitelikleri taşıyor.

Bunge Exclusive Distribütörlüğü Avrupa ile genişledi 

ŞMS KOPUZ, gıda sektöründe uluslararası standartlarda çözümler sunma vizyonunu, global markalarla geliştirdiği stratejik ortaklıklarla güçlendirmektedir. Bu çerçevede, sektörün dünya liderlerinden Bunge Loders Croklaan ile kurulan iş birliği, şirketin en önemli kilometre taşlarından birini oluşturmaktadır.

2023 yılından bu yana Bunge Malezya Exclusive Distribütörlüğü görevini başarıyla sürdüren ŞMS KOPUZ, 2024 itibarıyla bu kapsamı genişleterek Bunge Avrupa Exclusive Distribütörlüğü sorumluluğunu da üstlenmiştir.

Bu stratejik iş birliği sayesinde, endüstriyel yağlar ve ayçiçek lesitini gibi birçok yüksek kaliteli ürün, güvenilir tedarik zinciri yönetimiyle Türkiye pazarına sunulmaktadır. ŞMS KOPUZ, güçlü uluslararası vizyonu ve kurumsal sorumluluk anlayışıyla, Türk gıda sanayisine katma değer sağlayan yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunmaya devam etmektedir.

Ar-Ge ile sektöre değer katma vizyonu 

ŞMS Kopuz, yalnızca bir tedarikçi olmanın ötesinde Ar-Ge ve teknik danışmanlık hizmetleriyle de iş ortaklarına katma değer sunuyor. Bu çerçevede iş ortaklarına özel teknik danışmanlık, reçete ve formülasyon geliştirme, yerinde teknik destek gibi hizmetler veriyor. Ürün tedarikiyle bir araya getirildiğinde iş ortaklarına uçtan uca çözümler sunmasına olanak tanıyan bu yaklaşım, ŞMS Kopuz’un sektörde ve pazardaki konumunu güçlendiren en önemli niteliklerinden biri olduğunu dile getiren Kopuz sözlerine şöyle devam etti;

“AR-GE ekibimizle müşterilerimize farklı portföylerde katkılar sağlıyoruz. ‘Creative’ stüdyoda en lezzetli ürüne ulaşana kadar sürekli olarak denemeler yapıyoruz. Bu durum da bizi rakiplerimizden   farklılaştıran alan. Aslında biz hem müşterimizin mutfağına giriyoruz, hem de tüm Türkiye ve çalıştığımız ihracat ülkelerindeki kazanımları, ileri teknoloji ile harmanlayarak bilgi tecrübelerimizle müşterilere referans olarak sunuyoruz.”

Yurt dışındaki payımızı da arttırmak istiyoruz

ŞMS Kopuz’un kurulduğu günden bu yana endüstriyel ham madde pazarında güçlü bir oyuncu olduğunu kaydeden Kopuz, sektörün önde gelen firmaları arasında yer aldıklarını vurguladı.

Kopuz, bilinirliğin tek başına yeterli olmadığını, müşterilerin gönlüne dokunmanın ve onları bir aile gibi kucaklamanın önemli olduğunun altını çizerek, gerek teknoloji gerekse yapay zeka destekli Ar-Ge çalışmalarının birlikteliklerde çok katkısı olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu sadece söylemlerle olmuyor, bunları eyleme de dökmek gerekiyor. Biz de bu hususta AR-GE ekibi kurduğumuzdan bahsetmiştim. AR-GE atılımımızla ve inovatif yaklaşımımızla beraber alanımızda farklılaştık. Biz aslında her yerden mal alıp satan değil, partnerlik ilişkilerine önem veren ve partnerlerimizle birlikte iyi sonuçlar alıp birlikte başaran bir firmayız.  Bu da bizi farklılaştırıp güçlü partnerlerle, güçlü çözüm ortaklarıyla bir araya getiriyor. ŞMS Kopuz, profesyonel yöneticileriyle ve ekibiyle, profesyonellik ve aile olgusunu birleştirerek alanında farklılaşacak. Bunun hem yurt içinde hem yurt dışında olmasını istiyoruz.”

ŞMS Kopuz fuara güçlü bir şekilde katıldı

ŞMS Kopuz Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı WorldFood İstanbul’a güçlü bir şekilde katıldı. 2-5 Eylül tarihlerinde İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilmekte olan fuarda ziyaretçilerini Hall 11 – B571 numaralı standında ağırlayan firma, gıda sektörüne odaklanan geniş ürün yelpazesi ve katma değerli çözümleriyle öne çıkıyor.

100 ülkeden 900’ü aşkın satın almacının katıldığı fuarda, 4 gün boyunca 4 ana tema altında 30’u aşkın tematik etkinlik düzenlenecek. Fuarda dünyanın çeşitli bölgelerinden alıcı ve profesyonellerle bir araya gelecek olan ŞMS Kopuz, köklü aile değerlerini modern yönetim anlayışıyla bir araya getirdiği vizyoner yaklaşımını fuar ziyaretçilerine tanıtıyor.

Fuar katılımını değerlendiren ŞMS Kopuz Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burak Kopuz, WorldFood İstanbul Fuarı’na uzun süredir katıldıklarını belirterek, her geçen yıl gerek yurt içinden gerekse yurt dışından katılımın ciddi şekilde arttığını söyledi.

Fuarın kendileri için mevcut ve yeni müşterilerle buluşma fırsatı sunduğunu dile getiren Kopuz, ” Dünyanın birçok alanında bizleri ziyaret eden çözüm ortağı adayları, çözüm ortaklarını bulabiliyoruz ve iş birlikleri konuşma fırsatımız oluyor. Ben burayı mini bir Dubai Gulfood Fuarı’na benzetiyorum. İnşallah hem bizler için hem Türk sanayisi için uluslararası bir buluşma noktası olur burası. Daha da gelişmeye devam eder, biz de bu hususta heyecanlıyız.” değerlendirmesinde bulundu.

Geniş ürün yelpazesi 

ŞMS Kopuz gıda, kimya ve sanayi sektörlerinin çeşitli ihtiyaçlarına yanıt veren geniş bir ürün portföyüne sahip. Firma fuarda kakao, endüstriyel yağlar, süt tozu, peynir altı suyu tozu ve laktoz, nişasta, kahve kreması, katkı maddeleri, jelatin, kuruyemiş ve endüstriyel şeker ürün kategorilerinde yer alan 100’ün üzerinde ürünü tanıtmayı hedefliyor.

Yarım asırlık tecrübe ve yenilikçi yaklaşım

Yönetim Kurulu Başkanı Şemsi Kopuz ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burak Kopuz’un liderliğinde ŞMS Kopuz, yarım asrı aşan tecrübesini ve sektördeki itibarını, günümüzün hızlı ve değişken koşullarına adapte ederek faaliyetlerini sürdürüyor. Ham madde üreticileri ile nihai üreticiler arasında güvene dayalı, stratejik bir köprü kuran şirket, iş ortaklarına belirgin bir rekabet avantajı sağlıyor. Birçok dünya devi firmayla iş ortaklığını devam ettiren, 500’ü aşan müşterisiyle sektörde oldukça güçlü bir yere sahip olan ŞMS Kopuz, 3 kıtada 20’den fazla ülkeye yüksek kaliteli ürünler ihraç ediyor.

Kopuz, kendisi de genç kuşak bir yönetici olarak firmanın vizyon, misyon, kurumsal değerler ve sürdürülebilirlik politikalarına bağlı kalarak yeniliklerle beraber yeni portföyler, yeni partnerler ile teknoloji ve yapay zeka destekli entegre çalışmalarla bayrağı ilerletmeye çalıştığını dile getirdi.

Firmanın endüstriyel gıda ham madde satış ve pazarlama alanında faaliyet gösterdiğini aktaran Kopuz, şöyle konuştu:

“Bisküvi, çikolata, içecek, süt ve süt ürünleri, dondurma gibi rafa gittiğimizdeki atıştırmalık grubunun üretiminde yer alan tüm üreticilere hammadde tedariki yapıyoruz. Bunun içinde kakao, bitkisel yağ ve türevleri, süt tozu ve türevleri, endüstriyel şeker, kuruyemiş, jelatin ve katkı maddeleri gibi hammaddeler var.  Bunları da doğru partnerlerle çalışıp o partnerlerden hammadde tedariki sağlayıp doğru zamanda stoklayıp, doğru anda bunları servis etmeye çalışıyoruz. 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“DMA benzeri düzenlemeler, Türkiye’de rekabeti güçlendirerek dijital ekosisteme dinamizm katabilir”

Avrupa Birliği’nin Dijital Piyasalar Yasası (DMA) kapsamında hayata geçirdiği düzenlemeler, dijital piyasalarda rekabetin artırılması ve kullanıcıların tercih özgürlüğünün korunması açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Bu düzenlemelerin küresel yansımalarını değerlendiren İ.D. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Av. Dr. Yavuz Selim Günay, DMA ve uluslararası rekabet uygulamalarına ilişkin olarak şunları söyledi:

“DMA’nın en önemli katkısı, dijital ‘geçit bekçilerini’, yani yüksek pazar gücüne sahip teknoloji devlerini daha şeffaf, denetlenebilir ve rekabetçi hale getirmesidir. Özellikle seçim ekranı uygulamaları, kullanıcıların cihazlarını açtıklarında arama motorunu özgürce seçmelerine imkan tanıyor. Bu model, varsayılan ayarların sağladığı tekelci avantajı zayıflatarak alternatif hizmet sağlayıcıların önünü açıyor. Türkiye’de benzer düzenlemelerin yürürlüğe girmesi, yalnızca tüketicilerin tercih özgürlüğünü güçlendirmekle kalmayacak; aynı zamanda dijital ekosistemin daha rekabetçi, yenilikçi ve sürdürülebilir hale gelmesini sağlayacaktır.”

ABD’de Google’a karşı açılan dava kararına değinen Av. Yavuz Selim Günay şunları söyledi;

“ABD’de mahkemenin nihai karar öncesi açıkladığı görüş, ‘seçim ekranı’ gibi kullanıcıya arama motorunu ve tarayıcıyı seçme şansı tanıyan çözümleri kapsamıyor. Google şirketinden Chrome ve Android’in ayrıştırılması ve bunların başkaca şirketlere satılması gibi yapısal bir yaptırım öngörmüyor. Görüş, temel olarak Google’ın münhasırlık uygulamalarını yasaklıyor ve bu yönüyle piyasalardaki mevcut güç dengesini büyük ölçüde korumaktadır. Münhasır anlaşmalar yapmıyor olmak, yani telefon üreticilerinin Google hizmetlerine rakip hizmetleri de telefonlara yükleyebilecek olması, tek başına sağlıklı rekabeti sağlamaz. Google, akıllı telefon üreticilerine milyarlarca dolar ödeyerek bu cihazlardaki varsayılan ayarları kendi avantajına olacak şekilde düzenlemeye devam edecek gibi görünüyor. Akıllı telefon üreticileri ile yapılan yüksek tutarlı anlaşmalar, Google’a hala akıllı telefonlardaki konumunu koruma imkanı sunuyor. Bu nedenle ABD’deki mahkeme görüşünün ABD’de serbest rekabeti güçlendirmek yerine statükoyu pekiştirdiğini söylemek mümkün.”

Yakın dönemde yaşanan Google kesintisini de hatırlatan Yavuz Selim Günay sözlerini şöyle tamamladı: 

“Google gibi dev hizmet sağlayıcıların hizmetlerindeki kesintiler, kullanıcıların ve kurumların günlük işleyişini kısa süreli de olsa ciddi şekilde etkileyebiliyor. Bu durum, hem yerli hizmetlerin geliştirilmesinin, hem de Google ile rekabet edebilecek teknik kapasiteye sahip olan yerelleşmiş alternatif hizmet sağlayıcıların önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Dijital pazarlarda  tekelleşme ne yazık ki kullanılara, şirketlere ve bür bütün olarak ekonomiye zarar veriyor; rekabet ise alternatif hizmet sağlayıcıların önünü açarak tek bir şirkete bağımlı kalmamayı sağlıyor, tüketiciler farklı alternatifler arasından tercih yapma olanağına sahip oluyor, yenilikçiliğin önü açılıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin DMA benzeri düzenlemelerle rekabeti artırması, yalnızca tüketicilerin değil, aynı zamanda yeni girişimlerin ve teknoloji ekosisteminin de önünü açacaktır.”

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

YEO, TÜREK’te iki önemli anlaşmayla rüzgarı arkasına aldı

Türkiye’nin önde gelen mühendislik ve teknoloji şirketlerinden YEO Teknoloji, sektörün en büyük buluşması olan Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi (TÜREK) 2025 kapsamında iki önemli iş birliğine imza attı. Enerjisa Üretim ve Met-Gün Enerji ile atılan imzalar kapsamında Muğla ve Kırklareli’nde toplam 166 MW kurulu güce sahip santraller inşa edilecek. YEO Teknoloji, sözleşmelerle Türkiye’nin sürdürülebilir enerji kapasitesine ve net sıfır yolculuğuna katkı sağlayacak. Muğla ve Kırklareli’nde hayata geçirilecek santraller, yıllık karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltarak hem çevresel hem de bölgesel kalkınmaya destek verecek.
TÜREK, rüzgar enerjisi sektöründe yatırımcıları, teknoloji sağlayıcıları ve kamu temsilcilerini bir araya getirdi. Her yıl sektörün geleceğine yön veren TÜREK, yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlanmasına katkı sunuyor. 

Muğla’ya temiz enerji nefesi 

YEO Teknoloji TÜREK 2025 kapsamında ilk olarak Enerjisa Üretim ile Muğla’da kurulacak 96 MW kapasiteli rüzgar enerjisi santrali için anlaştığını açıkladı. Proje kapsamında YEO, elektrifikasyon ve otomasyon işlerini üstlenirken, Enerjisa Üretim, sürdürülebilir enerji portföyünü büyütme yolunda önemli bir adım atmış olacak. 

Kırklareli’nde karbon ayak izi azalacak 
Ayrıca YEO Teknoloji, Met-Gün Enerji ile Kırklareli’nde 70 MW kurulu güce sahip rüzgar enerjisi santrali kurulumu için anlaştığını açıkladı. YEO Teknoloji, Met-Gün Enerji için Kırklareli Elmacık Rüzgar Enerji Santrali’nin dizayn, mühendislik, tedarik, montaj, test ve devreye alma süreçlerini üstlenecek. Bu yatırımla Türkiye’nin temiz enerji kapasitesi daha da güçlenecek.

TÜREK 2025 kapsamında yeni anlaşmalarla ilgili açıklama yapan YEO Teknoloji CEO’su Tolunay Yıldız şöyle konuştu: “YEO Teknoloji olarak mühendislik ve teknoloji gücümüzü, sürdürülebilirlik vizyonu taşıyan yatırımlar ve iş ortaklarımızla birleştiriyoruz. Dekarbonizasyon, desantralizasyon ve dijitalizasyon odaklı stratejimiz doğrultusunda, Türkiye’nin 120 GW rüzgar ve güneş kurulu güce ulaşma hedefi için çalışmaya devam edeceğiz. Toplam 166 MW’lık yeni kapasite, yalnızca Türkiye’nin enerji arz güvenliğine değil, aynı zamanda net sıfır hedeflerine ve iklim değişikliğiyle mücadele vizyonuna da katkı sağlayacak.”

Gelişmiş enerji depolama çözümlerinden, elektrik şebekelerine; yüksek voltaj trafo merkezlerinden, yenilenebilir enerji santrallerine; endüstriyel, ticari tesisler ve hanelerin enerji dönüşümünden hidrojene kadar farklı alanlarda projeler yürüten YEO Teknoloji, 3 kıtada ve 30’dan fazla ülkede 400’den fazla proje tamamladı. YEO Teknoloji, dekarbonizasyon, desantralizasyon ve dijitalizasyon odaklı çalışmalarıyla daha yaşanabilir bir dünya için ‘Bizce mümkün’ sloganıyla büyümeye devam ediyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Üreten Kadın Meydanı’nda toplumsal cinsiyet eşitliği atölyeleri sürüyor

Lüleburgaz Belediyesi Kültürel Miras Koruma Müdürlüğü’nün yürüttüğü Üreten Kadın Meydanı projesi, toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı çalışmalarla güçlenmeye devam ediyor.

Bu kapsamda projede yer alan kadınların katılımıyla gerçekleştirilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Atölyesi, katılımcıların aktif katkı sunduğu interaktif bir deneyimle tamamlandı. Burcu Aslan rehberliğinde düzenlenen atölyede, kuşaklararası farkındalığın artırılması, farklı inanç ve ekonomik koşulların baskı unsuru olmadan hak temelli bir yaklaşımın benimsenmesi amaçlandı.

Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği atölyenin ardından, önümüzdeki hafta düzenlenecek ikinci oturumda “Tasarım Odaklı Keşif Atölyesi” gerçekleştirilecek. Disiplinlerarası yöntemlerle hazırlanan bu oturumda da kadınların bilgi, deneyim ve yaratıcılıklarını paylaşabilecekleri güçlü bir öğrenme ortamı oluşturulacak.

Lüleburgaz Belediyesi, kadınların sosyal ve ekonomik hayatta daha etkin bir rol almasını sağlamak için projeler üretmeye ve kadın odaklı çalışmalarıyla kente değer katmaya devam ediyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sivas Kongresi’nin 106. Yılı Keçiören’de Coşkuyla Kutlandı

Keçiören Belediyesi ile Ankara Sivaslı Dernekler Federasyonu (ASİDEF) iş birliğinde, Sivas Kongresi’nin 106. yılı anma programı ile kutlandı. Neşet Ertaş Kültür ve Kongre Merkezi’nde Keçiören Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen programa Keçiören Belediye Başkan Yardımcıları Selçuk Karadağ ve Av. Serkan Bedirhanoğlu, ASİDEF Genel Başkanı Maksut Yücegöğ, federasyon yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

“Sivas Kongresi’nin 106. yılını gururla kutluyoruz”

Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunması ile başlayan programın açılış konuşmasını yapan ASİDEF Genel Başkanı Maksut Yücegöğ, Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan’a teşekkür ederek şunları söyledi: “Bugün, Sivas Kongresi’nin 106. yıl dönümünü anmak üzere bir aradayız. 106 yıl önce, büyüklerimiz, dedelerimiz ve Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Sivas’ta tarihi bir kongre gerçekleştirdi. O gün, Cumhuriyetimizin temelleri Sivas’ta atıldı. Sivas’ta yanan o istiklal meşalesi, dalga dalga tüm Anadolu’ya yayılarak Cumhuriyetimizi meydana getirdi. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu güçlü temeller üzerinde ilelebet varlığını sürdürecektir.”

“Bu tarihi değeri yaşatmak ve korumak hepimizin görevidir”

Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Selçuk Karadağ ise yaptığı konuşmada Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütülen bağımsızlık mücadelesine ve milletin zorluklar karşısındaki birlik ruhuna vurgu yaptı. Karadağ, “Sivas Kongresi, Cumhuriyetimizin temel taşlarının atıldığı bir istiklal meşalesidir. Bu tarihi değeri yaşatmak ve korumak hepimizin görevidir.” dedi.

“Sivas Kongresi önemli bir dönüm noktasıdır”

Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Av. Serkan Bedirhanoğlu da Sivas Kongresi’nin yalnızca bir toplantı değil, esaret zincirlerini kırmak isteyen bir milletin kaderini kendi elleriyle yeniden yazdığı dönüm noktası olduğunu hatırlattı. Bedirhanoğlu, “Sivas Kongresi, bir milletin ayağa kalkışıdır. Bugün bizlere düşen görev, o büyük mirası korumak ve Sivas’ta atılan kararlı adımları geleceğe taşımaktır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Millî Mücadele’nin tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyorum.” şeklinde konuştu.

Sivas Kongresi’nin toplanma sürecini ve Millî Mücadele’de gösterilen kahramanlıkları anlatan ASİDEF Genel Başkan Yardımcısı Turgay Sağdıç ise, kongrenin tarihi önemine ve Cumhuriyetin temellerini atan kararlılığa dikkati çekti. Sağdıç, Sivas Kongresi’nin, millet iradesinin tecelli ettiği ve bağımsızlık yolunda atılan en güçlü adımlardan biri olduğunu vurguladı.

Türküler söylendi, halk oyunları gösterisi yapıldı

Katılımcılar, Sivas Kongresi’nin 106. yılı anma programında Sanatçı Cankat Erdoğan’ın seslendirdiği türkülerle coşkulu bir akşam yaşadı. Ahmet Necip Günaydın’ın kaleme aldığı “Millî Mücadelede Sivas 108 Gün” kitabı da davetlilere hediye edildi. Program, ‘Sivas Halk Oyunları Ekibi’nin sergilediği yöresel halk oyunları gösterisi ve toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İlham Veren Hikâyeler Edebiyatla Buluştu

Mudanya Belediyesi’nin “Adalet: Hak mı, Hukuk mu?” temasıyla düzenlediği 7. Kitap Fuarı’nın konuğu yazar ve yönetmen Tuluhan Tekelioğlu, umut, birliktelik ve cesaret mesajları verdi.

Mudanya Belediyesi’nin bu yıl yedincisini düzenlediği kitap fuarı, Mudanya’nın kalbi Mütareke Meydanı’nda gazeteci, akademisyen ve yazarları kitapseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Fuarın ikinci gününde, kadın hikayelerini anlattığı kitap ve belgeselleriyle yurt içi ve yurt dışında geniş kitlelere ulaşan yazar ve yönetmen Tuluhan Tekelioğlu, Mudanyalılarla bir araya geldi.

Tekelioğlu, kendi imzasını taşıyan; Adıyaman, Hatay, Kars, İstanbul, İzmir ve Mersin’den hayallerinin peşinden giderek sadece kendisini değil çevresini de değiştirmiş dokuz kadının hikayesinin anlatıldığı belgeseli “Yapabilirsin” ile azmin cesaretle buluştuğunda neler başarılabildiğini gözler önüne serdi. Edebiyat ve sanatı, ilham veren insanların başarı hikayeleriyle buluşturan Tekelioğlu, belgesel gösteriminin ardından “Cesaret ve Hayal” söyleşisinde, kadınların iş ve sosyal hayatta belirlediği hedeflere ulaşmasında ortaya konulan güçlü iradenin önemini anlattı.

“UMUDU ELDEN BIRAKMAMAK LAZIM”

Kadınların içindeki gücü hissettiğinde yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını belirten Tekelioğlu,  “Bu uyanışta da rehberimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu topraklar üzerinde hepimiz kardeşiz, hepimiz biriz. Ancak kenetlenerek özgürlük ve mutluluğa erişebiliriz. Cumhuriyetin en büyük kazanımı laikliktir. Laikliğin bekçilerinin de kadınlar olduğuna inanıyorum. Biz kadınlar daha cesuruz. Hep birlikte çok güzel, çok umutlu, iyi bir Türkiye’yi kuracağımıza inanıyorum. Çünkü bu umuda çok ihtiyacımız var” diye konuştu. Türkiye’de yaşanan kadın cinayetlerine de değinen Tekelioğlu, “O kadar acı ki, her yanımız öldürülen kadınların anılarıyla dolu. Gerçekten yapabileceğimiz tek şey kaldı. Umudu elden bırakmamak lazım. Birlikteliğe, kardeşliğe ve adalete sarılmak lazım. Cumhuriyetin kurucu ilkelerine sarılmak lazım. Kuşun iki kanadı var. Biri kadın, biri erkek ve biz ancak bu iki kanadı açarak uçabileceğiz” dedi.

“MUDANYA’DA ATATÜRK VE CUMHURİYET RUHU VAR”

Söyleşi sonunda Tekelioğlu’na teşekkür eden Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, her şeyin dayanışmanın ürünü olduğunu ifade etti. Mudanya’da Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün ruhu olduğunu vurgulayan Dalgıç, şöyle konuştu:  “Sarı saçlı, mavi gözlü dev bize dayanışmayı, birlikte nelerin başarılabileceğini bundan 100 yıl önce gösterdi. Hiçbir şey kolay başarılmamıştır. Çok önemli, değerli kültürümüz ve geçmişimiz var. Bunun farkına varmamız ve buna sarılmamız gerekiyor”

Mudanya 7. Kitap Fuarı’nın ikinci gününde çocuklara ve yetişkinlere özel “Kitap Kapağımı Tasarlıyorum”, “Özgürlük Üzerine Kısa Öykü Yazımı” ve “Çocuklarla Hak ve Özgürlükler” temalı atölyeler gerçekleştirildi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kalp krizi riski gece saatlerinde artıyor

Toplumda kalp krizi atlatan kişilerin genellikle gece saatlerinde ya da sabaha karşı fenalaştığı konuşulur. İlk bakışta bu durum bir tesadüf gibi görünse de aslında gerçek farklıdır. Kalple ilgili rahatsızlıkların gece saatlerinde oluşma riskinin arttığını açıklayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nermina Alagiç, “03.00-07.00 saatleri arasında kalp krizi veya ritim bozukluğu tehlikesi artar. Bunun temel nedeni vücudumuzun uyku düzenini ayarlayan biyolojik saatimiz sirkadiyen ritmin etkileridir. Bedenimiz, uyanmamızı kolaylaştırmak ve günün stresini kaldırabilmemiz için sabaha karşı kortizol ve katekolamin isimli adrenalin benzeri hormonlar salgılar. Bu hormonlar da tansiyonu, nabzı ve pıhtılaşmayı artırır, damarları daraltır. Dolayısıyla özellikle bu saatlerde damar tıkanıklığı problemi olan hastalarda kalp krizi tehlikesi artar” dedi.

Sirkadiyen ritim yani vücudun doğal biyolojik saatinin bozulması, kalp damar sistemi üzerinde çok yönlü olumsuz etkilere neden olabilir. Özellikle gece vardiyasında çalışanlar ve farklı zaman dilimlerine seyahat ederek sıklıkla jet lag yaşayanlar çoğunlukla uykusuz kalır, düzensiz beslenir dolaysıyla da stres hormonları yükselir. Vücut saatinin sürekli bozulmasının, uzun vadede kalp hastalıkları riskini artıracağına dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nermina Alagiç, “Tütün kullanımı, hareketsiz yaşam, yüksek kolesterol, obezite gibi risk faktörlerini en aza indirerek sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla kalp sağlığını korumalıyız” dedi.

Erken müdahale hayat kurtarıyor 

Kalp krizinde müdahale zamanlamasının çok kritik olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Alagiç, “Yalnızca hayata tutunmak için değil kriz sonrasında kalp yetmezliği yaşamamak için de zamanlama çok önemli. Özellikle gece saatlerinde gelişen semptomlarda hastaların zaman kaybetmeden hızlıca bir sağlık merkezine başvurmaları şart. Bu belirtiler; göğüste sıkışma, baskı, yanma tarzında ağrı, ağrının sol kola, çeneye veya sırta yayılması, nefes darlığı, soğuk terleme, baş dönmesi, bayılma, çarpıntı, bilinç değişikliği veya panik hissi olarak sıralanabilir. Hastaların ambulans arandıktan sonra efor sarfetmemeleri gerekir. Sarf edilen efor kalbi daha fazla çalıştıracağı için durumu kötüleştirebilir. Ayrıca fenalaşan ve ambulansı çağıran kişinin, tek başına yaşıyorsa müdahalenin gecikmemesi için dış kapıyı açık bırakması önerilir” dedi.

Tedavi edilmeyen uyku apnesi de kalp krizine zemin hazırlıyor

Gece saatlerinde meydana gelen kalp krizinin bir başka sorumlusunun uyku apnesi olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Alagiç, “Gece boyunca tekrarlayan üst hava yolu tıkanıklıklarıyla, ara ara nefesin belli sürelerde duraksamasına yol açan uyku apnesi, kalp rahatsızlıklarını tetikleyebilir. Bu yüzden uyku apnesi, kalp damar sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturur ve mutlaka tanı alıp tedavi edilmeli” dedi.

Uzm. Dr. Alagiç, gece saatlerinde kalp sağlığını korumak için 6 öneri paylaştı.

  1. Sirkadiyen ritmin korunması için her gün aynı saatte uyuyup uyanmaya özen gösterilmeli.
  2. Yatmadan önce ağır yemekler, alkol ve kafein tüketiminden uzak durulmalı.
  3. Fiziksel aktivite genel sağlık için çok önemli olsa da zamanlamasına dikkat edilmeli. Uyku saatine yaklaştıkça bedensel faaliyetlerden kaçınılmalı.
  4. Nefes egzersizi ve meditasyon gibi stres yönetimi teknikleri ile günlük yaşamın gerginliği azaltılmalı.
  5. İlaç kullanan özellikle gece hipertansiyonu olan kişilerde, gece dozlarına dikkat edilmeli.
  6. Uyku apnesi gibi uyku bozuklukları olan hastalar polisomnografi yani uyku testine başvurulabilir.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kadınların en çok merak ettiği jinekolojik sorunlar!

Ülkemizde kadınların sağlıklarıyla ilgili en çok merak ettikleri konuların başında jinekolojik sorunlar geliyor. Ancak çoğunlukla utandıkları ya da ihmal ettikleri için doktora başvurmayı geciktirebiliyorlar. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doktor Harika Bodur Öztürk, kadınların jinekolojik sağlığıyla ilgili farkındalıklarını artırmanın önemine dikkat çekerek “Vücudumuzun verdiği sinyalleri ciddiye almak, erken tanı ve tedavinin en etkili yoludur. Oysa ülkemizde kadınlar çoğunlukla ‘bu sorun arkadaşımda da var, demek ki normal’ diye düşünerek doktora gitmiyorlar ya da utandıkları için anlatmaya dahi çekiniyorlar. Bu yaklaşım ise önemli bir hastalığın tanısını geciktirebiliyor. Vücut bir sinyal veriyorsa, onu yok saymak yerine anlamaya çalışmalıyız. Sorunları doktorla paylaşmaktan ise kesinlikle utanmamalıyız. Unutmayın, erken teşhis için ilk adım farkındalık ve düzenli muayene olmaktır” diyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Harika Bodur Öztürk, ülkemizde kadınların jinekolojik sorunlara yönelik en çok yönelttiği 9 soruyu ve yanıtlarını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

  • SORU: Kadınlarda idrar kaçırma neden olur?

CEVAP: Özellikle gebelik, kilo alıp verme, kronik kabızlık, menopoz ve vajinal doğumlar sonrasında pelvik taban kaslarının zayıflamasıyla birlikte, öksürme veya hapşırma gibi karın içi basıncını artıran durumlarda idrar kaçırma sorunu yaşanabiliyor. Tedavide pelvik taban egzersizleri ve genital laser tedavileri oldukça etkili olabilirken, anatomik bozulma durumunda ise ameliyatla tedavi ediliyor. İdrara zor yetişme gibi daha farklı bir şikayet olduğunda ise ilaç tedavileri ile bu sorun çözülebiliyor.  

  • SORU: Adet düzensizliği normal olabilir mi?

CEVAP: Adet döneminde bir iki günlük sarkma normaldir. Genç bir kızda menstruel kanama başladıktan sonra ilk 2 yıl düzensiz kanamalar normal kabul edilir. Ancak sonrasında düzensizlik devam ediyorsa değerlendirilmelidir. Ani ve hızlı kilo kayıpları ile aşırı egzersizde adet olamama şikayeti gelişebilir. Kilo almaya eğilim ile birlikte adetlerin arası 35 gün üzerine çıkıyorsa polikistik over sendromu veya tiroit hormonu bozuklukları değerlendirilmelidir. Yaş ilerledikçe peryodlar 24-25 gün gibi öne gelmeye başladıysa perimenopoza giriş süreci de araştırılabilir. 

  • SORU: Doğum kontrol hapı kullanırsam ilerde çocuğum olmaz mı?

CEVAP: Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Harika Bodur Öztürk “Dünya Sağlık Örgütü doğum kontrol haplarının kısırlığa yol açmadığını belirtiyor. Hap bırakıldığında, yumurtlama yeniden başlıyor ve gebelik planlanabiliyor. Çoğu kadında doğurganlık, hap bırakıldıktan sonraki ilk 1–3 ayda geri dönüyor. Burada önemli olan doğum kontrol ilaçlarını kullanırken hastanın yaşının ilerlediği ve yaşla birlikte doğurganlığın azaldığı bilgisinin unutulmamasıdır” diyor. 

  • SORU: Yumurta rezervim nasıl artabilir?

CEVAP: Kadın doğurganlığının limitleri olduğu için yumurtalık rezervini değerlendiren muayene, ultrasonografide antral folikül sayısının değerlendirilmesi ve kan testlerini yapmak önemlidir. 35 yaş civarında halen gebelik planlamayan kadınların yumurta rezervi araştırılarak (ailede erken menopoz gibi risk faktörü varsa daha öne çekilmeli) yumurta dondurma veya tüp bebek uygulamasıyla ileride gebelik şansı artırılabilir. 

  • SORU: Menopozla birlikte neler yaşayacağım?

CEVAP: Menopoz aslında kadınların yeni hayatlarını kucakladığı bir dönemdir. Halk arasındaki tabiriyle sıcak basmaları, gece uykusuzluğu, çarpıntı, anksiyete, cilt ve saçlarda değişim, vajinal kuruluk, libido azalması, unutkanlık ve beyin sisi gibi şikayetler menopoz öncesi geçiş dönemi veya menopozla ilgili olabilir ve destekle düzelebilir. Menopozla birlikte başlayan kalp damar hastalığı ve kemik erimesi riski hormon replasman tedavileriyle azaltılabilir. 

  • SORU: Vajinal akıntı ne zaman normal, ne zaman hastalık belirtisidir?

CEVAP: Dr. Harika Bodur Öztürk “Vajinal akıntı varlığını sorduğumuz her hasta evet cevabını verebilir. Şeffaf ve koku içermeyenler normaldir. Ancak sarı, yeşil, süt kesiği karakterinde, yoğun beyaz, özellikle de koku, kaşıntı ve genital bölgede yanma varsa mantar veya bakteriyel enfeksiyon olabilir. Mutlaka uzman hekim tarafından değerlendirilip tedavi edilmelidir. Bulaşıcı enfeksiyonlar infertiliteye de yol açabilir” diyor. 

  • SORU: Ağrılı cinsel ilişki bir kader mi?

CEVAP: Hayır. Bu sorun altta yatan nedenin tedavisiyle tümüyle ortadan kaldırılabilir ve tedavi edilebilir. Ağrı birçok mekanizma ile gelişebilir. Mantar enfeksiyonu, menopozla birlikte vajinal kuruluk, doğum sonrasında hormon dengesindeki değişiklikler veya endometriozis gibi nedenler ağrıya yol açabilir. Ülkemizde tanı konulmamış ve uygun tedavi edilmemiş vajinismus vakalarında da ağrılı cinsel ilişki bir kadermiş gibi algılanabilir ancak tedavisi mümkündür. 

  • SORU: HPV nasıl bulaşır?

CEVAP: Dr. Harika Bodur Öztürk “HPV virüsü hamam, güzellik merkezi ve ortak kullanılan tuvaletler gibi ortamlardan bulaşmaz. En yaygın cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biridir. Prezervatif kullanımı riski azaltsa da tamamen ortadan kaldırmaz. Tek partnerli ilişkiniz olsa bile riskim yok diye düşünmeyin. HPV’nin bazı tipleri rahim ağzı kanserine, bazı tipleri ise genital siğillere neden olur. Dünya Sağlık Örgütü, korunmada en etkili yöntemin HPV aşısı olduğunu vurgulamaktadır, bu nedenle taramalar ve HPV aşısı çok önemlidir” uyarısında bulunuyor. 

SORU: Miyomlar kötü huylu mudur? Mutlaka ameliyat olmak mı gerekir? 

CEVAP: Miyomlar rahim dokusunun kas tabakasından gelişen çoğunlukla iyi huylu tümörlerdir. Üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 40’ında miyom tespit edilebilir. Genellikle belirti vermez ve rutin muayenede fark edilip takibe alınır. Ancak rahim duvarına yakınsa veya büyükse aşırı derecede kanama yaparak kansızlık nedeni olabilir. Büyük miyomlar bulunduğu konuma göre mesaneye veya bağırsaklara bası şikayetine yol açabilir. Sık idrara gitme, karında büyüme, ele gelen kitle gibi durumlara yol açabilir. Dr. Harika Bodur Öztürk “Hastanın şikayetine göre cerrahi endikasyon konulur. Kanama, anemi etkeniyse, gebeliğe engel olduğu veya tekrarlayan düşüklere yol açtığı düşünülüyorsa, takiplerde hızlı büyüdüğü tespit edilirse hastanın yaş ve klinik durumuna göre cerrahi laparoskopik olarak myomun çıkarılması veya histerektomi yapılması tıbben gerekir. Binde 3 oranında ‘leiomyosarkom’ adını verdiğimiz kötü huylu tümör saptanabilir. Menopozdan sonra miyomda büyüme varsa, kısa sürede boyutunda değişiklik olduysa ‘sarkom’ ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır” diyor.  

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnegöl Belediyesi TSM Korosundan Muhteşem Konser

İnegöl Belediyesi’nin “Zaferden Kurtuluşa” etkinlikleri kapsamında Türk Sanat Müziği Konseri düzenlendi. İnegöl Belediyesi TSM Korosu, performansıyla beğeni topladı.

İnegöl Belediyesi’nin 30 Ağustos Zafer Bayramı ile başlayıp 6 Eylül İnegöl’ün düşman işgalinden kurtuluşunu da kapsayan süreçte düzenlediği “Zaferden Kurtuluşa” etkinlikleri devam ediyor. Her gün farklı bir programla süslenirken, Perşembe akşamı İnegöl Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu konseri gerçekleştirildi. Heykel önünde düzenlenen konserde, koro ve solo eserlerle sanat dolu bir gece yaşandı.

VATANDAŞLARDAN YOĞUN İLGİ
Şef Diler Yalaza yönetimindeki koro, zaferin coşkusunu sanatla buluşturdu. Alanı dolduran vatandaşlar, koronun muhteşem performansıyla unutulmaz bir gece yaşadı. 7’den 77’ye her yaştan vatandaşın katıldığı konserde, Belediye Başkanı Alper Taban da konseri izleyenler arasında yerini aldı.

BAŞKAN TABAN’DAN KOROYA ÖVGÜ
Konser sırasında sahneye davet edilen Başkan Alper Taban, kısa bir selamlama konuşması yaptı. İnegöl Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosundan övgüyle söz eden Başkan Taban, “Bu ekip çok eski bir ekip. Üstatlarımızın yer aldığı değerli bir ekip. İnegöl’ümüzün iftiharla seyrettiği bir ekip. Kendilerine bu özel gece için teşekkürü bir borç biliyorum” dedi.

YETER Kİ BİR VE BERABER OLALIM
30 Ağustos Zafer Bayramı ile 6 Eylül İnegöl’ün düşman işgalinden kurtuluşuna da değinen Taban, “Bu vesileyle 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bu uğurdaki tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm gazilerimizi saygı ile anıyorum. Önümüzde de 6 Eylül var. İnegöl’ümüzün düşman işgalinden kurtuluşu. Bakın bugün huzurlu bir ortam içerisinde müziğimizi dinliyoruz, konserimizi gerçekleştiriyoruz. Ama çok yakın tarihte, 100 yıl kadar önce bu topraklarda neler yaşandı? Savaşlar yapıldı. Mücadeleler verildi. Bugün o mücadeleyi verenler sayesinde burada yaşıyoruz, mutluyuz, huzurluyuz. Bizler bu toprakları yoldan geçerken bulmadık. Bedeller ödedik. Bu bedeli bizler de ödemeye hazırız. Bu ülkenin şehitleri, gazileri bitmez. Kimse test etmeye kalkmasın. Yeter ki bizler birlik beraberliğimizi bozmaya kalkanlara fırsat vermeyelim. Paylaşamayacağımız hiçbir şey yok. Bu akşam bizleri yalnız bırakmadığınız için de teşekkür ediyorum” diye konuştu.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Her mevsim sağlıklı ve ışıltılı bir cilt mümkün…

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Programı Başkanı Öğr. Gör. Birgül Erbaş, sağlıklı ve ışıltılı bir cilt için kritik uyarılarda bulundu.

Sıcak ve nem cildi sağlığını etkiliyor 

Güneşin sıcak etkisi ve nemin artışının cilt sağlığını olumsuz etkilediğini ifade eden Öğr. Gör. Birgül Erbaş, “Cildimizi korumak ve aynı zamanda bakımlı görünmek için doğru ürünleri seçmek büyük önem taşıyor. Her mevsim güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmanın en etkili yolu güneş koruyucu kullanmaktır. En az SPF 30 içeren, UVA-UVB filtreli güneş kremleri düzenli olarak yenilenmeli, ayrıca şapka ve gözlük gibi fiziksel koruyucular da tercih edilmelidir.” dedi.

Su bazlı nemlendirici kullanılmalı

Sıcak havanın cildin nem kaybını artırdığına işaret eden Erbaş, “Bu nedenle su bazlı, hafif nemlendiriciler kullanılmalıdır. Aloe vera ve hyaluronik asit içeren ürünler cildi ferahlatır, nemi hapseder. Düzenli nemlendirme cilt lekelerinin oluşumunu da azaltır. Ciltte en sık görülen sorunlardan biri güneş lekeleridir. C vitamini gibi antioksidan içerikli serumlar lekelerin oluşmasını önlemeye yardımcı olur. Var olan lekeler içinse uzman desteğiyle tedavi uygulanmalıdır.” diye konuştu.

Makyajı cildi yormadan yapın

Özellikle sıcak aylarda makyajda amacın cildi yormadan doğal bir ışıltı yakalamak olduğuna dikkat çeken Öğr. Gör. Birgül Erbaş, “İnce yapılı BB/CC kremler veya hafif fondötenler, suya ve tere dayanıklı maskara ve eyeliner ile doğal tonlarda ruj ve allıklar tercih edilebilir. Sıcak havada makyajın kalıcı olması için ürünlerin üzerinde waterproof (suya dayanıklı) ve long-lasting (uzun süre kalıcı) ibareleri aranmalıdır. Suya dayanıklı makyaj ürünleri çift fazlı veya yağ bazlı temizleyicilerle arındırılmalıdır. Gece makyajla uyumak, cildin nefes almasını engelleyerek en sık yapılan hatalardan biridir.” ifadesinde bulundu.

Güneşten korunmayı alışkanlık haline getirmeliyiz

Koruyucusuz güneşe çıkma, aşırı ağır makyaj yapma, yeterince su içmeme, makyajı temizlemeden uyumanın cilt sağlığını olumsuz etkilediğini kaydeden Öğr. Gör. Birgül Erbaş, “Cildimizi korumanın sırrı; doğru ürünleri seçmek, hafif makyajla cilde nefes aldırmak ve güneşten korunmayı alışkanlık haline getirmektir. Bu sayede hem sağlıklı hem de ışıltılı bir görünüme sahip olmak mümkündür.” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı