Aylık arşivler: Eylül 2025

İhsan Taş: Telif Yasasının Önündeki En Büyük Engel Başrol Oyuncularının Astronomik Ücret Talepleri

    
Ödüllü yapımcı ve yönetmen İhsan Taş, uzun süredir tartışılan fakat bir türlü hayata geçirilemeyen Telif Yasası hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“Bana göre bu yasanın çıkmamasının önündeki en büyük engel; yapım bütçelerinin büyük bir kısmını tüketen astronomik ücretler talep eden başrol oyuncuları” diyen Taş, “Bir yapımcı olarak telif yasası için mücadele edenlerin arasında, hatta en başında yer almak isterim ama tek başına yetmez. Telif yasası çıksın istiyorsak, oyuncusuyla, yapımcısıyla, senaristiyle, yönetmeniyle, kamera arkasındaki emekçilerle bir araya gelip, herkesi adaletlice kucaklayacak bir yasa çıkmalı ki çözüm olsun” ifadelerini kullandı.

Her projede pastanın neredeyse yüzde 70’inin başrol oyuncularına gittiğini söyleyen başarılı yapımcı, “Geriye kalanla projeyi mi tamamlayacaksınız, post prodüksiyonunu mu yapacaksınız, PR’ını mı yapacaksınız? Finale gelindiğinde çoğu yapımcı bütçesini bitirdiği gibi ya bankalardan kredi çekmiş oluyor ya da etrafına borçlanmış oluyor. Reklama ayrılması gereken bütçe kalmayınca, dağıtımcılar filmi almak istemiyor, gişede de karşılık bulmuyor. Sonuç olarak birçok yapımcı sektörden kopuyor, kimi inşaatlarda çalışmaya başlıyor, kimi köyüne dönüyor, kimi de intihar ediyor. Durum böyleyken Telif Yasası nasıl hayata geçirilecek?” dedi.

Sektörde gerçek bir değişim isteyen yapımcı, yönetmen ve sanatçılara da çağrı yapan Taş, “Eğer gerçekten daha adil, daha sürdürülebilir bir sistem istiyorsak önce kendi içimizdeki adaletsizliği değiştirmeliyiz ve kalıcı bir çözümü hep beraber üretmeliyiz” sözleriyle konuşmasını noktaladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

DEÜ’lü Uzmandan Yeni Eğitim-Öğretim Yılı Öncesi Uyarılar: Okula Yeni Başlayacak Çocuklar İçin Doğru Yaklaşım Kritik Öneme Sahip

2025-2026 Eğitim ve Öğretim Dönemi 8 Ekim’de başlıyor. Milyonlarca öğrenci ders başı yapmaya hazırlanırken, bu yıl ilk kez okula adım atacak çocuklar için ailelerin doğru yaklaşımı büyük önem taşıyor. DEÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Remzi Oğulcan Çıray, özellikle anasınıfı ve 1. sınıf öğrencilerinin okula uyum sürecine dikkat çekerek ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.

Dr. Remzi Oğulcan Çıray, çocukların okul sürecine adapte olma süreçlerinde sık sık yapılan hatalara dikkat çekti. Özellikle ilk kez okula gidecek çocukların okula, arkadaşlarına ve derslere adaptasyon sürecinde ebeveynlerin yapması gerekenleri tek tek sıralayan Çıray, “Okula başlama süreci, özellikle anasınıfına ya da birinci sınıfa adım atan çocuklar için önemli bir gelişimsel dönüm noktasıdır. Bu süreçte çocuğun duygusal olarak hazırlanması, güven duygusunun desteklenmesi ve düzenli bir rutine geçişi oldukça önemlidir. Okul başlamadan önce yapılacak küçük hazırlıklar, süreci oldukça kolaylaştırır. Yaz döneminde bozulan uyku ve yemek düzeninin, okul başlamadan bir süre önce yavaş yavaş düzeltilmesi çocuğun daha az zorlanmasını sağlar. Çocuğun okula başlamadan önce okul binasını görmesi, sınıfına girmesi, öğretmeniyle tanışması ve orada oyun oynayabilmesi de kaygıyı azaltır,” dedi.

“ÇOCUKLAR EBEVEYNLERİNİN KAYGILARINI KOLAYLIKLA HİSSEDER”

Ebeveynlerin kaygılarını okula ilk kez başlayacak çocuklarına yansıtmamaları gerektiğini vurgulayan Çıray, “Bu dönemde anne-babaların, okulun ne olduğunu ve neden gidildiğini çocuklarına basit, anlaşılır ve olumlu bir dille açıklamaları gerekir. Çocuğun ‘okulda yeni şeyler öğreneceği, arkadaşlar edineceği ve oyun oynayacağı’ vurgulanmalı, sürece dair belirsizlik azaltılmalıdır. Okulun ilk günlerinde ebeveynlerin en önemli rolü güven verici ve tutarlı bir duruş sergilemektir. Çocukla vedalaşırken kısa, net ve kararlı bir şekilde ayrılmak gerekir; uzun ve duygusal vedalar çocuğun kaygısını artırır. Anne-babaların sakin, güven veren bir tavır içinde olmaları çok önemlidir çünkü çocuklar ebeveynlerinin kaygılarını kolaylıkla hisseder. İlk günlerde zorlanılsa bile çocuğun okula düzenli olarak devam etmesi sağlanmalıdır, bir-iki gün ara vermek alışma sürecini daha da zorlaştırabilir. Ev ortamında da çocuğun sürece uyumunu desteklemek mümkündür. Okul sonrası oyun, dinlenme ve ödev için düzenli zamanlar yaratmak, çocuğa güvenli bir çerçeve sunar. Çocuğun çabasının övülmesi, başarıya değil gayrete odaklanılması özgüvenini pekiştirir. Her çocuğun uyum sürecinin farklı olduğu unutulmamalıdır. Bazı çocuklar birkaç gün içinde okulu benimserken, bazıları daha uzun süre desteğe ihtiyaç duyabilir. Bu süreçte kıyaslamalardan kaçınmak, sabırlı olmak ve çocuğun bireysel hızına saygı göstermek gerekir,” diye konuştu.

“ANNE-BABALARIN, ÇOCUĞUN DUYGULARINI ANLAMAYA ÖZEN GÖSTERMESİ ÖNEMLİ”

Çocukların sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel anlamda okula hazır olmasının kritik olduğunu belirten DEÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Remzi Oğulcan Çıray şunları söyledi:

“Okula hazır olma süreci bütüncül bir gelişim basamağıdır. Sosyal açıdan, çocuğun akranlarıyla iletişim kurabilmesi, oyun kurabilmesi ve paylaşabilmesi önemlidir. Bu beceriler, anaokulu döneminde grup oyunları, ortak etkinlikler ve yaşıtlarla zaman geçirerek gelişir. Ailelerin çocuklarına akran ilişkilerini deneyimleyebilecekleri fırsatlar sunmaları bu açıdan çok faydalıdır. Duygusal açıdan, çocuğun temel ayrılık kaygısını tolere edebilmesi, kendini ifade edebilmesi ve hayal kırıklıklarıyla başa çıkmayı öğrenmesi gerekir. Bunun için anne-babaların çocuğun duygularını anlamaya, kabul etmeye ve güvenli bir şekilde sınır koymaya özen göstermesi önemlidir. Kısa süreli ayrılıklara alıştırmak, duygularını kelimelerle ifade etmesine destek olmak ve başarıya değil çabaya odaklanan bir yaklaşım sergilemek çocuğun duygusal dayanıklılığını artırır. Zihinsel açıdan, dikkatini bir süre odaklayabilmek, yönergeleri takip edebilmek, temel kavramları (renk, şekil, sayı, karşıtlıklar gibi) bilmek okula hazır oluşun önemli göstergelerindendir. Çocuğun bu becerileri kazanabilmesi için evde masal kitapları okumak, soru–cevap oyunları oynamak, birlikte günlük yaşamı planlamak (örneğin, önce kahvaltı yapacağız, sonra parka gideceğiz) gibi etkinlikler yararlıdır. Fiziksel açıdan ise çocuğun kendi başına tuvalet ihtiyacını karşılayabilmesi, basit öz bakım becerilerini (el yıkama, giyinme, yemek yeme) yerine getirebilmesi, kalem tutma, kesme–yapıştırma gibi ince motor becerilerini ve koşma, tırmanma, zıplama gibi kaba motor becerilerini kazanmış olması önemlidir. Bu nedenle çocukların evde sorumluluk almasına izin vermek, hareketli oyunlar ve el becerisi gerektiren etkinlikler sunmak çok değerlidir.”

“UYUM SÜRECİNİN ZAMANA YAYILAN BİR SÜREÇ OLDUĞU UNUTULMAMALI”

“Okula uyum döneminde ebeveynlerin en sık yaptığı hatalardan biri kendi kaygılarını çocuğa yansıtmalarıdır,” diyen Çıray, çocuğun üzerinde gereksiz yük oluşturmaktan kaçınılması gerektiğini belirterek, “Anne-baba, çocuğun ayrılmakta zorlanacağını düşündükçe bu kaygı çocuğa da geçer; çocuk aslında kendi duygusundan çok ebeveynin tedirginliğine tepki verir. Özellikle ilk günlerde ağlayarak vedalaşmak ya da kararsız davranmak çocuğun güvende hissetmesini zorlaştırır. Bir diğer sık hata, vedaları uzatmaktır. Bazı aileler çocuğun daha kolay ayrılacağını düşünerek uzun uzun sarılır, sözler verir ya da ‘biraz daha bekleyeyim’ diye sınıfın kapısında kalır. Bu durum çocuğun ayrılığı daha da zor yaşamasına neden olur. Oysa kısa, net ve kararlı bir veda çocuğun güven duygusunu pekiştirir. Ebeveynlerin sıkça düştüğü bir başka yanılgı, çocuğun tepkilerini küçümsemek ya da kıyaslamaktır. ‘Koca çocuk oldun, ağlanır mı?’, ‘Bak diğerleri hiç ağlamıyor!’ gibi sözler, çocuğun hem duygusunu değersizleştirir hem de özgüvenini zedeler. Çocuğun duygusunu kabul etmek, ‘Biliyorum zorlanıyorsun, ama zamanla kolaylaşacak,’ gibi güven verici ifadeler çok daha işlevseldir. Bazı aileler ise okula gitmeme konusunda taviz vermektedir. ‘Bugün gitme, yarın başlarsın,’ ya da ‘Hastaymışsın gibi davranalım,’ şeklinde esnemeler, çocuğun okula karşı kaygısını pekiştirir ve uyum sürecini uzatır. Tutarlı olmak, okulun hayatın düzenli bir parçası olduğunu çocuğa hissettirmek çok önemlidir. Bunların yanı sıra, aşırı beklenti ve baskı da sık görülen hatalardandır. Çocuğun hemen arkadaş edinmesini, derhal uyum sağlamasını ya da derslerde başarı göstermesini beklemek onun üzerinde gereksiz bir yük oluşturur. Çocuğun uyum sürecinin zamana yayılan, kişisel bir süreç olduğu unutulmamalıdır,” ifadelerini kullandı.

OKUL KORKUSU VE KAYGISI

Okul korkusunun en sık görülen belirtilerini de paylaşan Çıray, “Sürekli karın ağrısı, mide bulantısı gibi bedensel şikayetler artıyorsa okul kaygısından söz edilebilir. Çocuğun duygularını küçümsememek, okuldan tamamen uzak tutmamak gerekir. Bu durumda öncelikle çocuğun duygusunu anlamaya çalışmak ve kaygısını küçümsememek çok önemlidir. ‘Ağlanacak bir şey yok!’ gibi ifadeler yerine ‘Zorlandığını anlıyorum, birlikte aşacağız,’ gibi destekleyici cümleler daha işlevseldir. Çocuğun okuldan tamamen uzaklaştırılması yerine, düzenli ve kısa süreli de olsa okulda bulunması sağlanmalıdır. Gerekirse öğretmenle iş birliği içinde, çocuğun kendini güvende hissedeceği bir düzen oluşturulabilir. Bu süreçte ebeveynin sakin ve kararlı olması, çocuğa güven verir. Okula uyum süreci; sabır, anlayış ve iş birliği ile başarıyla tamamlanabilir,” diye konuştu.

ÖĞRETMENLERE DE GÖREV DÜŞÜYOR

Çıray, son olarak, öğretmenlerin sürecin en önemli destekçisi olduğunun altını çizerek, çocuklara güven verici tutum sergilemelerini, bireysel farklılıkları gözetmelerini ve ailelerle sürekli iletişim halinde olmalarını önerdi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çim Konserleri’nde Mustafa Sandal coşkusu

94. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın en çok ilgi gören etkinliklerinden Çim Konserleri, Türk pop müziğinin güçlü ismi Mustafa Sandal’ı ağırladı. On binlerce kişi Sandal’ın şarkılarını hep bir ağızdan söyledi. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen 94. İzmir Enternasyonal Fuarı, kültür-sanat etkinlikleriyle kente renk katmaya devam ediyor. Fuar kapsamında düzenlenen Çim Konserleri’nin, 8. gününde Mustafa Sandal sahne aldı. Sandal, geçmişten günümüze uzanan repertuvarıyla on binlerce kişiye unutulmaz bir gece yaşattı. Sanatçı, sahneye çıktığında yaptığı konuşmada, “İzmir, bu akşam bambaşka. İzmir’e yakışan bir kalabalık bu akşam. Sizlere zaman tüneli tadında, 90’ların en güzel ve en keyifli yıllarına götürmek istiyorum. Bizim konserimiz hiçbir konsere benzemez, gerçekten çok özel bir gece yaşayacağız. Bizim konserimiz candan, içten, yürekten, bütün samimiyetiyle bir konser” sözleriyle dinleyicilere seslendi.

Sevilen şarkılarını seslendirdi
“Aya Benzer”, “İsyankar”, “Beni Ağlatma”, “Araba” ve “Aşka Yürek Gerek” gibi hafızalara kazınan şarkılarını seslendiren Mustafa Sandal’a, alanı dolduran kalabalık hep bir ağızdan eşlik etti. Her yaştan fuar ziyaretçisi, konser boyunca büyük coşku yaşadı. Yaklaşık iki saat sahnede kalan Mustafa Sandal, İzmir’in enerjisinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

Konser serisi devam ediyor
Kültürpark’ta düzenlenen Çim Konserleri, fuar boyunca ünlü sanatçıları ağırlamaya devam edecek. 6 Eylül’de Selda Bağcan, 7 Eylül’de Sertab Erener, 8 Eylül’de Duman, sevenleriyle buluşacak. Fuarın son günü 9 Eylül’de ise Mor ve Ötesi, İzmir’in kurtuluşunun 103. yılına yakışır bir final yapacak. Konserler saat 21.15’te başlıyor.

Miray Akovalıgil İzmirli sevenleriyle buluştu
İzmir Enternasyonal Fuarı’nın kültür-sanat alanındaki önemli duraklarından biri olan Atatürk Açık Hava Tiyatrosu etkinlikleri, beşinci gününde, “Ya Bende Bir Şey Yoksa” performansı ile sevilen komedyen Miray Akovalıgil’i ağırladı. İzmirli seyircilerin büyük ilgi gösterdiği akşamda Akovalıgil, sahne performansı boyunca hem kahkahalar attırdı hem de kendi hayatından ilham veren hikayeler anlattı. Gösteriyi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın eşi Öznur Tugay da izledi. 

Hem avukat hem oyuncu
Aslında oyuncu olmak istediğini, ancak annesinin ısrarıyla hukuk fakültesine giderek avukatlık mesleğini seçtiğini anlatan Akovalıgil, hayatının dönüm noktalarından bahsetti. Avukatlık yapan, sosyal medyada ürettiği eğlenceli içeriklerle de geniş kitleler tarafından tanınan Akovalıgil, bu süreçte ekran yolculuğuna nasıl adım attığını, “Aşk Yeniden” dizisinde “Şaziment” karakterini canlandırarak oyunculuk hayalini de gerçekleştirme fırsatı bulduğunu anlattı. Sahneye taşıdığı samimi ve içten anlatımıyla izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatan Akovalıgil, hukuk kariyerine ara vermediğini de vurguladı.

Atatürk Açık Hava Tiyatrosu’ndaki etkinlikler, tamamı ücretsiz olarak sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. 8 Eylül’e kadar sürecek programda; 6 Eylül akşamı sihirbaz Enver Ertaş “The Illusionist” gösterisiyle, 7 Eylül günü Anlatanadam (İbrahim Türker) ve 8 Eylül akşamı Tahsin Hasoğlu sahnede olacak.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmirli çocuklara çevre bilinci aşılandı

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kentteki çocuklara 94’üncü İEF kapsamında çevre duyarlılığı ve bilinci kazandırılması amacıyla etkinlikler düzenleniyor. İzmirli çocuklar “Dobi Eğitim Otobüsü” ve “Sanal Gerçeklik Oyunu” ile geleceğe temiz bir dünya bırakılması adına farkındalık kazanıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı, 94’üncü İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) kapsamında çocuklar için iki önemli etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Atık Yönetimi Projeler ve Planlama Şube Müdürlüğü yetkilileri tarafından Kültürpark’taki Belediye Sokağı ve yanındaki alana yerleştirilen “Sanal Gerçeklik Oyunu” ve “Dobi Eğitim Otobüsü” ile İzmirli miniklerin çevreye karşı duyarlılığının artırılması hedefleniyor. 

Eğitici bir sanal gerçeklik oyunu 
Aktivitelerle doğal kaynakların korunması, enerji verimliliği, sürdürülebilir bir atık yönetimi planı hazırlanması konusunda önemli bilgiler veriliyor. ESHOT Genel Müdürlüğü’nden tahsis edilerek dönüştürülen “Dobi Eğitim Otobüsü” oldukça ilgi çekiyor. Otobüsün içerisinde bir bilgi merkezi, dobirent ve dobitop isimli iki eğitici oyun bölümü, bir adet dönüşüm görsel bölümü, bir adet hediye bölümü ve atık yönetimi konulu eğitim verilebilen sinema bölümü yer alıyor. Ayrıca atıkların kaynağında ayrılarak enerji tasarrufu ve çevresel zararının azaltılması, doğal kaynakların korunması ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması için sürdürülebilir bir atık yönetiminin yaygınlaştırılması amacıyla eğitici bir sanal gerçeklik oyunu da tasarlandı.  

“Çocuklar 2050 yılına gidip geri dönüyor”
İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Atık Yönetimi Projeler ve Planlama Şube Müdürlüğü’nde görevli çevre mühendisi Burak Andaç, “Günde bir saatimiz var ve dolu dolu geçiyor. Otobüsümüzde ve buradaki amaç çocuklara teknolojiyle çevre bilinci aşılamak. Atık yönetimine ve iklim değişikliğine vurgu yapmayı amaçlıyoruz. Etkinliklerimizin gayet başarılı olduğunu düşünüyoruz. Çocuklardan geri dönüşler çok iyi. Sanal Gerçeklik Oyunu 2050 yılında geçiyor. Çöl bir dünyaya uyanıyorlar. Orada bir pandamız var. Bizim daire başkanlığımızın da maskotu aynı zamanda Zero… İsmi Zero Waste’den (sıfır atık) geliyor. Bu panda orada nasıl bir dünya olduğunu anlatıyor. Bütün kaynaklarımız tükenmiş, çöl olmuş, ağaçlarımızın yeşermediği, su kaynağımızın kalmadığı bir dünya. Sonra zamanda geriye götürüyorlar. Yapman gerekenleri yaparak dünyayı kurtarıyorsun. Mutfak alanında uyanıyorsun. Mutfakta gereksiz yere yanan lambamız var, çocuk onu kapatarak oyuna başlıyor. Daha sonrasında boş yere akan musluğumuz var, onu kapatıyor. En son atıkları ayrıştırması gerekiyor. Sonrasında 2050’ye geri dönüyor. Ama yemyeşil ve su kaynaklarının tükenmediği bir dünyaya dönmüş oluyor” ifadelerini kullandı. 

“Eğlenirken öğreniyorlar”
Atık Yönetimi Projeler ve Planlama Şube Müdürlüğü’nde görevli Emre Tuncer de otobüsteki eğitimler hakkında bilgi verdi: “Amacımız çocuklarımıza farkındalık yaratmak. Onların eğleneceği bir ortam oluşturduk. Çok ilgi gördük. Her şey çok güzel oldu. Eğlenirken öğreniyorlar.”

“Çevreyi, ağaçları seviyorum”
Sanal gerçeklik oyununa gireceği için heyecanlı olduğunu belirten Tanem Şen, “Oyunda kirlenen çevreyi temizlemek için doğru adımları atacağız. Işıkları kapatacağım, elektrik gitmesin, muslukları kapatacağım boşa akmasın. Böylece çevreyi koruyoruz. Çevreyi, ağaçları çok seviyorum” dedi.  
Eğitim otobüsünde etkinliğe katılan Furkan Asil Eroğlu ise etkinliği çok beğendiğini aktarırken, “Bence çocuklar gelip katılsınlar, çünkü çok eğlenceli” dedi. 

“Güzel bir tecrübeydi”
İzmirli minik Yağmur Özen de, “Güzel bir etkinlik. Yeni geldim. Çerçeveleme yaptım. Plastik atıkları geri dönüşüme kazandırdım. Boyama yapmayı çok seviyorum. Geri dönüşüm etkinliğini de çok seviyorum. Burayı çok sevdim” dedi. 
Sanal gerçeklik oyununda deneyim kazanan Orhan Çağrı Uyanık da, “Ekinlik çok güzeldi. Musluğu kapattım, ışığı kapattım. Güzel bir tecrübeydi” diye konuştu.  

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Selçuklu Sanat Akademisi’nin Yeni Yetenekleri Sanatseverlerden Büyük Beğeni Aldı

Selçuklu’da sanatın adresi olan ve şehrin sanat hayatına katkı sunan Selçuklu Belediyesi Sanat Akademisi güzel bir etkinliğe daha imza attı. Akademi bünyesinde eğitim alan Yetişkin Tiyatro Topluluğu tarafından Selçuklu Kongre Merkezi’nde sahnelenen “Şen Şakrak Şov 2” seyirciden tam not aldı.  6 aylık eğitimin ardından ilk defa sahneye çıkan kursiyerlerin oyunu ise sanatseverlerden büyük ilgi gördü.

Başkan Pekyatırmacı: “Selçuklu Sanat Akademimiz, vatandaşlarımızın yeteneklerini ortaya çıkarmalarına imkan tanıyor”

Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Selçuklu Sanat Akademisi’nin şehrin sanat ve kültür alanına önemli katkı sunduğunu ve akademinin her yaş grubundan bireyin yeteneklerini keşfetmesine olanak sağladığını belirterek, “Selçuklu Sanat Akademimiz, hem şehrimizin sanat hayatına canlılık katıyor hem de vatandaşlarımızın yeteneklerini ortaya çıkarmalarına imkan tanıyor. Kursiyerlerimiz, alanında uzman eğitmenlerle birlikte hem öğreniyor hem de gelişiyor. Bu süreçte onların heyecanına ve başarılarına tanıklık etmek de bizleri mutlu ediyor. Akademimizde eğitim alan ve ilk defa sahneye çıkan kursiyerlerimizin sergilediği performans ise takdire şayandı. Sanat Akademimizin bu başarılı çalışmaları neticesinde sanat ve kültürün kalbi Selçuklu’da atmaya devam edecek. Selçuklumuzu kültür ve sanatın başkenti yapma hedefimiz doğrultusunda, emeğimizin karşılığını böyle güzel etkinliklerle alıyor olmak bizleri ayrıca sevindiriyor. Gösteriye katkı sunan tüm kursiyerlerimize ve bizleri yalnız bırakmayan kıymetli hemşehrilerimize teşekkür ediyorum” diye konuştu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

15 Yeni Esere Görkemli Açılış

Haymanalıların heyecanla beklediği o gün yaklaşıyor. İlçeye kazandırılan yeni eserlerin açılışı görkemli bir etkinlikle gerçekleştirilecek. Açılışı yapılacak projeler arasında Haymana Belediyesi tarafından yapılan; Yeni Kaplıca Tesisi, Kent Meydanı, Kapalı Çarşı, Kent Sofrası, Açık Kapalı Düğün Salonları, Otopark, Kadın Kooperatifleri, Göletler/Yapıtlar, Ürofiz Otel-Şehitlik Meydanı Restorasyonu ve Kent Mobilyalarının yanı sıra Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Haymana’ya kazandırdığı Aile Yaşam Merkezi, tohum eleme selektör tesisleri ve köy konakları bulunuyor. 
Açılışa Mansur Başkan Katılacak
12 Eylül Cuma Günü saat 18.00’de gerçekleştirilecek açılışa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın yanı sıra ilçe belediye başkanları, siyasi parti temsilcilerinin de katılması bekleniyor.
Haymana Semicenk İle Coşacak
Açılışların ardından saat 20.00’de ise rap müziğin sevilen ismi Semicenk beğenilen şarkılarıyla Haymanalılarla bir araya gelecek. 
Başkan Koç “Türkiye’nin En Büyük Kaplıcasına Ankaralıları Bekliyoruz.”
Haymana’ya değer katacak, ilçeyi turizmde hak ettiği noktaya taşıyacak vizyon projeleri hayata geçirmenin gururunu yaşadıklarını belirten Haymana Belediye Başkanı Levent Koç “ Haymana için tarihi bir günü yaşayacağız. Başta Türkiye’nin en büyük kaplıca tesisi olacak yeni kaplıca tesisimiz olmak üzere 15 yeni eseri ilçemize kazandırıyoruz. Haymana’ya sadece bir kaplıca tesisi inşa etmiyoruz. Kaplıcaya gelecek misafirlerimizin ve hemşerilerimizin yararlanacağı durak alanları da inşa ediyoruz. Kent Meydanı, Kent Sofrası, Kapalı Çarşı ve Başdeğirmen Mesire Alanı gibi alanlarımız Ankaralı vatandaşlarımızın Haymana’ya geldiğinde kaplıca dışında da keyifli vakit geçireceği alanlar olacak. İlk hedefimiz yanı başımızdaki Ankara’yı Haymana’ya çekmek ve Ankaralı hemşerilerimize bildik birkaç gezilecek yerin ya da AVM’lerin dışında yeni bir alternatif sunmak. Bizler 7/24 yaşayan bir Haymana hedefliyoruz. Önce tüm Ankaralı hemşerilerimizi sonrasında ise Türkiye’nin her yerinden vatandaşlarımızı Dünyanın Tescilli En iyi Termal Suyu’na sahip Haymana’ya bekliyoruz.” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Keçiören’de Hababam Sınıfı Rüzgârı

Keçiören Belediyesi tarafından düzenlenen “Bir Yaz Akşamı Sineması ve Sokak Lezzetleri” etkinliği bu kez Türk sinemasının unutulmaz serisi Hababam Sınıfı filmleriyle ilçe sakinlerini bir araya getirdi. İlçedeki iki farklı mahallede gösterimi yapılan filmler izleyicilere keyifli anlar yaşatırken, Keçiören Belediyesi tarafından ikram edilen sokak lezzetleri de ağızları tatlandırdı.

Hababam Sınıfı filmleriyle eğlence dolu akşam

“Bir Yaz Akşamı Sineması ve Sokak Lezzetleri” etkinliği kapsamında Kanuni Mahallesi Mustafa Çelikten Parkı’nda usta Yönetmen Ertem Eğilmez’in imzası taşıyan; Kemal Sunal, Münir Özkul, Adile Naşit ve Şener Şen gibi Türk sinemasının efsane oyuncularını buluşturan “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı” filmi açık havada seyircisiyle buluştu. Subayevleri Mahallesi Atatürk Ankara Milli Mücadele Müzesi Parkı’nda ise yine aynı usta oyuncu kadrolarının yer aldığı “Hababam Sınıfı Tatilde” filmi izleyicilere nostalji dolu bir akşam yaşattı.

Sokak lezzetleri ve açık hava sineması vatandaştan tam not alıyor

Her iki etkinlikte de film gösteriminden önce sokak lezzetleri vatandaşlara ikram edildi. İlçe sakinleri, hem Türk sinemasının klasiklerini açık havada yeniden izleme fırsatı buldu hem de keyifli bir akşam yaşadı. Vatandaşlar, her mahallede düzenlenen açık hava sinema gösteriminden büyük memnuniyet duyduklarını dile getirerek hizmetlerinden ötürü Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan’a teşekkür etti.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Basmane’ye adını veren gelenek yeniden hayat buluyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği “Basmane’de Yeniden Basma Atölyesi” projesinin tanıtımı 94’üncü İEF kapsamında yapıldı. Basmane’ye adını veren geleneğin yeniden hayat bulacağı çalışma umut ve heyecanla başlatıldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi kentin tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Türk Kadınlar Birliği İzmir Şubesi ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ortaklığıyla hayata geçirilen “Basmane’de Yeniden Basma Atölyesi” projesiyle kentin köklü mirası yeniden canlandırılıyor.  Adını bölgede kurulan basma üretim tesislerinden alan Basmane bu projeyle yeniden tarihi kimliğine kavuşacak. Çalışmayla ayrıca hem Basmane’nin İzmir’in endüstri mirasındaki öneminin araştırılması ve bilimsel literatüre kazandırılması hem de geleneksel basmacılık mirasının atölyeler ve yenilikçi yöntemlerle sürdürülebilir bir üretim modeline dönüştürülmesi amaçlanıyor. Projenin tanıtımı 94’üncü İEF kapsamında Kültürpark’ta kurulan İzmir Büyükşehir Belediyesi Sokağı’nda yapıldı.

“Yeniden basma ile anılan bir bölge olacak”
Projeyle, Pazaryeri Mahallesi’nde bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait Fatma–Mustafa Hasdemir Binası gerekli dönüşümle bir basma deneyim atölyesine dönüşüyor. Aynı zamanda projenin paydaşları olan farklı konulardaki çalışma gruplarının üretimle iç içe çalışmalarını gerçekleştirecekleri bir kültür, eğitim ve paylaşım merkezi haline geliyor. Ustaların, zanaatkârların, bilim insanlarının, sanatçıların gençlerin ve meraklıların bir araya geleceği bu mekân, hem üretim kültürünü yaşatacak hem de geçmişin renkli hikâyelerini geleceğe taşıyacak. Çalışmayla; kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarına katkı sağlamak, bölgedeki yerel ekonomiyi ve turizmi canlandırmak, İzmir’in özgün desen ve tasarımlarını çağdaş yöntemlerle yeniden yorumlamak, ekolojik ve yenilikçi üretim modellerinin gelişmesine öncülük etmek amaçlanıyor. 

“Müjde vermek istedik”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı’na bağlı Kültürel Mirasın Yönetimi ve Tanıtımı Şube Müdürü Ayşegül Güngören proje hakkında bilgi verirken, “Basmane’ye adını veren basma zanaatının İzmir’de tanınmasını sağlamak istiyoruz. Aynı zamanda bir deneyim atölyesiyle üretime yönelik adımlar atmak istiyoruz. İzmir Kalkınma Ajansı ve derneklerin desteğiyle yola çıktık. Atölyemizi kurmaya başladık. Basmanelileri bu anlamda bilgilendirmek, ilgi duyan kadınlarımıza eğitim verebilmek için başladığımız yeni bir yolculuk. İEF’de projenin müjdesini vermek istedik. Çok da ilgi görüyoruz ve memnunuz” dedi. 

“İzmir mirasının öne çıkması için çalışıyoruz”
Ayşegül Güngören, İzmir’de tarihi kent merkezinin çok önemli bir parçasını kaplayan Basmane’ye de adını veren basma üretim merkezine değinirken, “Osmanlı kaynaklarında kadınların başörtüsü olan çember tarzı örtülerin, yazmaların basıldığına dair bilgiler var. Ama bazı Avrupa kaynaklarında da Smyrna Kumaşı olarak ünlenmiş ve İzmir’de basıldığını düşündüğümüz top kumaşlar da var. Bu önemli bir kültür. Osmanlı’da locası da olan bir üretim biçimi. Daha sonra ihraç ürünü olmuş. Bu peşinde koşulması gereken bir konu. Bu tür bilgilerin derlenip toparlanıp İzmir mirasının öne çıkarılması için çalışıyoruz. Projeye bir umutla ve heyecanla başlıyoruz” ifadelerini kullandı. 
Basmane üretim tesisi, 18. yüzyıl ortalarında bugünkü Basmane Garı’nın bulunduğu yerde kurulmuştu. 1850’li yıllara kadar aktif olan Basmahane Fabrikası, ithal ürünlere uygulanan düşük vergiler karşısında rekabetini sürdürememiş, binası kamulaştırılarak yıkılmış, yerine Kasaba Demiryolunu kente bağlayan gar inşa edilmişti.

İzmir için önemi 
Basmane semti, adını bölgede kurulan basma üretim tesislerinden aldı. 18. ve 19. yüzyıllarda İzmir’in ticaret hayatında önemli bir yere sahip olan bu üretim tesisi ve çevresindeki atölyeler, hem kentin yerel ekonomisini güçlendirdi hem de İzmir’in Avrupa’da o yıllarda basma kumaşlarıyla anılmasını sağladı. Günümüzde Basmane Garı’nın bulunduğu alan ve çevresi, o dönemde bu üretim tesislerinin yoğunlaştığı bölge oldu. Basmane’de doğan geleneksel basmacılığın, Cumhuriyet’in planlı sanayileşme hamlesiyle şekillenen Sümerbank çatısı ve yerel ölçekte Nazilli Fabrikası hattında evrilmesi, hem yerel üretim kültürünün dönüşümünü hem de ulusal ekonomik politikalarının yerele yansımasını göstermesi açısından dikkat çekici hale geldi. 
Proje, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı’na bağlı Kültürel Mirasın Yönetimi ve Tanıtımı Müdürlüğü yürütücülüğünde, Sosyal Hizmetler ile Kadın ve Aile Hizmetleri, Kültür ve Sosyal Hizmetler daire başkanlıklarının ilgili birimleri, Türk Kadınlar Birliği İzmir Şubesi ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ortaklığıyla hayata geçiriliyor. 

 

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Umut ve Dayanışma Mudanya Kitap Fuarı’nda

Mudanya Belediyesi tarafından “Adalet: Hak mı Hukuk mu” temasıyla düzenlenen Mudanya 7. Kitap Fuarı, söyleşi ve imza günleriyle kitapseverleri yazar, akademisyen ve siyasetçilerle buluşturmaya devam ediyor. 
Fuarın üçüncü gününde “Adalet Söyleşileri”nde Mudanyalılar ile bir araya gelen Bursa Milletvekili Av. Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Ankara Milletvekili Av. Umut Akdoğan ve akademisyen, yazar Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, “Yeni Türkiye” başlıklı söyleşide umudun kaybedilmemesi ve dayanışmanın büyütülmesinin önemine vurgu yaptılar. Mudanya Belediye Başkan Yardımcısı Av. Baran Güneş’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, Türkiye’nin adaletsizliğin normalleştiği bir ülkeye dönüştüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Hablemitoğlu, “Biz adaletsizliği ceza adaleti ile algılıyoruz. Sosyal, onarıcı, duygusal adaletin esamesinin okunmadığı bir yer olduk. Adaletsizliğin normalleşmesi topluma, devlete ve birbirimize olan güvenimizi elimizden aldı” diye konuştu.     
“UMUDUNUZU KAYBETMEYİN”
Bursa Milletvekili Av. Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Türkiye’nin yüz yıl önceden daha kötü durumda olmadığını söyleyerek, “Bulunduğumuz nokta umutsuzluğa kapılacak bir nokta değil. Büyük Atatürk 100 yıl önce bu ülkeyi nasıl emperyalizme diz çöktürüp kurduysa, sanatta, kültürde nasıl devrimler yaptıysa, biz de Atatürk’ün izinden giderek daha iyisini yapacağız.” ifadelerini kullandı.
Ankara Milletvekili Av. Umut Akdoğan ise “Sakın merak etmeyin, sakın endişeye kapılmayın, sakın üzülmeyin bu işlerin sonunda biz kazanacağız” diyerek, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin bugün bir değişime ihtiyacı var. Yeni Türkiye kavramını kabul etmiyorum. Türkiye buradadır. Türkiye Mustafa Kemal Atatürk’tür. Türkiye İsmet Paşa’dır. Türkiye Mudanya’dır. Türkiye Mütareke Evi’dir. Reçetemiz nettir. Umudunuzu kaybetmeyin. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.”

Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç ise, “Sarı saçlı mavi devin önümüze koyduğu ilkelere sıkı sıkı sarılırsak, hiçbir şekilde bize havada, karada ölüm yok. Mutlaka kazanacağız. Hiç de şüphemiz yok. Hem dayanışmalıyız, hem birbirimize sahip çıkmalıyız, hem devrimlere sahip çıkmalıyız” ifadelerini kullandı.
“SANSÜR AYAĞA TAKILAN EN BÜYÜK TAŞ”
Fuar kapsamında düzenlenen söyleşi ve imza günlerinde Doç. Dr. Tuğba Çelik Korat ile gazeteci, yazar Esra Yazdıç Demir “Edebiyatta Muhafazakarlaşma ve Çocuk Edebiyatında Sansür” başlıklı söyleşi gerçekleştirdi. Edebiyatın özgür bir alan olduğunu, yazarların aklından geçenleri rahatça anlatması gereken bir yer olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tuğba Çelik Korat, “Çocuk kitapları yetişkin kitaplarından farklı değildir. Onlar da insanı çok etkiliyor. Onu yazan insanlar yetişkinler için de yazıyorlar. Dolayısıyla orada sansür ayağınıza takılan en büyük taş. Sansür sadece cinsellik, politika değildir. Yazarlar bu buraya gidebilir diyerek sıkıştırılıyor.” dedi.

“ÖNCELİĞİ ÇOCUĞA VERİN”
Çocukların kendini gördüğü, kendisine parmak sallanmayan kitabı okumak istediğine dikkat çeken Esra Yazdıç Demir, “Çocuklar istediği kitabı okuyunca bundan zevk alır. Diğer türlüsü, üzerinden not alabildiği, dayatılan eserler olur” dedi. Çocuk edebiyatına eser vermeye çalışan yazarların kendi otokontrolleri devreye girdiğini ve kendilerine sansür uyguladığını da anlatan Demir, “Pedagojik bir sıkıntı var ise muhakkak yeniden gözden geçirilmeli ancak bir çocuğa kitap seçerken önceliği çocuğa verin.” diye konuştu.

“ÇOCUĞA VERİLECEK EN DEĞERLİ ŞEY SEVGİDİR”
Fatmanur Boylu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide ise Dr. Bahar Eriş, her çocuğun ihtiyaçlarının farklı olduğunu belirterek, çocukların görülmeye, dinlenmeye, sevilmeye, oldukları gibi kabul görülmeye ve güvenmeye aç olduklarını söyledi. Bir ailenin çocuğuna vereceği en değerli şeyin koşulsuz sevgi olduğunu söyleyen Eriş, çocuğun kabul gördüğünü hissettiği zaman istediği her şeyi yapabileceğini düşüneceğinin altını çizdi. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kurtuluş heyecanı Bornova’da bir başka yaşanacak

Bornova Belediyesi, İzmir’in kurtuluşunun 103. yıl dönümünü 8–9 Eylül’de düzenleyeceği törenler ve etkinliklerle kutlayacak. Programda Atatürk Evi ziyareti, Belkahve Ata Anı Evi’nde törenler, konserler ve 9 Eylül Şehitliği ile Belkahve Atatürk Anıtı’nda anma ve kutlama etkinlikleri yer alacak. Başkan Ömer Eşki, 9 Eylül’ün özgürlüğün ve bağımsızlığın simgesi olduğunu vurguladı, tüm Bornovalıları etkinliklere katılmaya davet etti.

İzmir’in ve Bornova’nın kurtuluşunun 103. yıl dönümü, Bornova Belediyesi’nin hazırladığı etkinliklerle büyük bir coşku ve gururla kutlanacak. 8 Eylül’de Kemalpaşa Atatürk Evi ziyareti ile başlayan program, Belkahve Ata Anı Evi’nde düzenlenen törenle devam edecek. Sanal gerçeklik uygulamalarıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırası yaşatılırken, keşkek ve lokma ikramı da yapılacak.

Aşık Veysel’de Yıldırım Bekçi konseri

Saat 19.00’da Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki’nin açılış konuşmasıyla başlayacak törende, Farabi Ayata ve Ahmet Garipler Türk Millî Mücadelesi ve 26 Ağustos’tan 9 Eylül’e uzanan destansı süreci anlatacak. Aynı akşam Aşık Veysel Rekreasyon Alanı Amfi Tiyatro’da Bornova Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu ve Yıldırım Bekçi konseri ile kurtuluş coşkusu taçlanacak.

9 Eylül’de Şehitlik ve Belkahve’de anlamlı törenler

9 Eylül Salı günü saat 10.00’da Bornova 9 Eylül Şehitliği’nde Bornova Belediyesi ve Bornova Kaymakamlığı’nın düzenleyeceği çelenk sunma töreni ile kutlamalar başlayacak. Ardından saat 10.30’da Belkahve Atatürk Anıtı’ndaki kutlama töreninde vals gösterisi, kadın ritim topluluğu, Grup Avaz ve halk dansları gösterileri sahnelenecek.

Başkan Eşki: “9 Eylül, özgürlüğün ve bağımsızlığın simgesi”

Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, 9 Eylül’ün sadece İzmir’in değil, tüm Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin dönüm noktası olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bizlere miras bıraktığı Cumhuriyet değerlerini yaşatmak, her Bornovalının ve her yurttaşımızın görevidir. 9 Eylül’ün 103. yılında, hem şehitlerimizi rahmetle anıyor hem de özgür ve bağımsız bir Türkiye için gururla bir araya geliyoruz.”

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı