Yıllık arşivler: 2025

İki yaş altı çocuklarda ekran maruziyeti dil gelişimini geciktiriyor!

Teknolojinin hayatımızda her geçen gün daha fazla alan kapladığını belirten uzmanlar bu durumun çocukların dil ve konuşma becerileri üzerinde ciddi sorunlara yol açabildiğini söylüyor.

Çocukların ekran ile tek yönlü iletişim içinde olduklarını ifade eden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Bu çocuklarda, karşılıklı ve çok yönlü etkileşiminin engellenmesi sebebiyle dili kullanma gereksiniminin ve göz kontağı kurma süresinin azalması sonucunda dil ve konuşma gelişiminin olumsuz etkilendiği yapılan çalışmalarda görülüyor.” dedi. Birçok ebeveynin, erken yaşta ekran maruziyetinin çocuğun bilişsel gelişimini destekleyeceğine inandığını aktaran Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Yapılan çalışmalar, iki yaş altı çocuklarda ekrana maruz kalmanın, dil gelişimini desteklemek yerine tam tersine geciktirdiğini gösteriyor.” uyarısını yaptı. Anuş Tahmincioğlu ayrıca bilimsel araştırmalar ve klinik deneyimlere göre, ekran sürelerinin kısıtlandığı ve çocuklara yüz yüze etkileşim fırsatları sunulduğu durumlarda, dil gelişiminde belirgin bir iyileşme gözlemlendiğini vurguladı. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, erken yaşta ekran maruziyetinin çocukların dil ve konuşma becerilerine etkisi hakkında açıklamalarda bulundu.

Tek yönlü iletişim dili kullanma ve göz kontağı kurma süresini azaltıyor!

Teknolojinin hayatımızda kapladığı alanın her geçen gün arttığına dikkat çeken Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Ancak bu durumun, özellikle çocuklar üzerindeki etkilerini anlamak ve tartışmak, toplum olarak önceliklerimiz arasında yer almalı. Çünkü ekran karşısında geçirilen uzun saatler, çocukların dil ve konuşma becerileri üzerinde ciddi sorunlara yol açabiliyor.” dedi.

Çocukların ekran ile tek yönlü iletişim içinde olduklarını ifade eden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Bu çocuklarda, karşılıklı ve çok yönlü etkileşiminin engellenmesi sebebiyle dili kullanma gereksiniminin ve göz kontağı kurma süresinin azalması sonucunda dil ve konuşma gelişiminin olumsuz etkilendiği yapılan çalışmalarda görülüyor.” şeklinde konuştu.

Çocuklar, duydukları kelimeleri aktif bir şekilde kullanabilmeli!

Birçok ebeveynin, erken yaşta ekran maruziyetinin çocuğun bilişsel gelişimini destekleyeceğine inandığını aktaran Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Ne yazık ki bilimsel araştırmalar bu yaygın inancının tam tersini söylüyor. Yapılan çalışmalar, iki yaş altı çocuklarda ekrana maruz kalmanın, dil gelişimini desteklemek yerine tam tersine geciktirdiğini gösteriyor.” uyarısını yaptı.

Ekranın, çocuğun yüz yüze iletişim ve sosyal etkileşim fırsatlarının yerini aldığının altını çizen Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, çocukların kelime hazinesinin gelişmesinde duydukları kelimeler kadar, bunları aktif bir şekilde kullanma fırsatlarının da önemli bir rol oynadığını söyledi.

Çocuklar televizyon veya tabletten dil öğrenmez! 

Bir diğer yaygın yanılgının, televizyon veya tablet üzerinden çocukların dil öğreneceğine dair inanç olduğuna vurgu yapan Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, şunları söyledi:

“Bu inanç gerçekliği yansıtmamaktadır. Çünkü çocuğun soru sorma, cevap verme ve göz kontağı kurma gibi temel iletişim becerilerini geliştirmek için interaktif etkileşimlere ihtiyacı vardır.

Günümüzde sıklıkla evlerde ve restoranlarda karşılaştığımız bir durum ile örnek vermek gerekirse, anne ve babaları, çocuklar ile birlikte yemek masasında sohbet etmek yerine çocukları ellerinde telefon ya da tablet ekranlarına dalmış halde görüyoruz, böyle zamanlarda çocuk bu ailesi ile geçireceği değerli iletişim fırsatından mahrum kalıyor demektir.”

Yüz yüze etkileşim, dil gelişiminde belirgin bir iyileşme ortaya koyuyor 

Bilimsel araştırmaların ve klinik deneyimlerin, ekran sürelerinin kısıtlandığı ve çocuklara yüz yüze etkileşim fırsatları sunulduğu durumlarda, dil gelişiminde belirgin bir iyileşme gözlendiğini ortaya koyduğunu belirten Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Çocukların dil ve iletişim becerilerini desteklemek, basit ama etkili adımlarla mümkün. Kitap okumak, sohbet etmek, birlikte oyun oynamak gibi aktiviteler, çocuğun dil ve bilişsel gelişimlerine çok daha fazla katkı sağlar.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Diyabet hastalarında ayak sağlığına dikkat!

Ayak sağlığı ve hastalıklarıyla ilgilenen, yardımcı tedavi ve bakım hizmeti sunan podologların, diyabet yönetiminde multidisipliner yaklaşımın vazgeçilmez bir parçası olduğunu ifade eden uzmanlar, “Yalınayak yürümeyin, doğru ayakkabıyı seçin, düzenli kontrolleri ihmal etmeyin.” uyarısında bulunuyor.

Diyabetik bireylerin ayakkabı seçiminde nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatan Podolog Meldağ Turhan, “Topuğu 2-4 cm arasında olan ayakkabılar tercih edilmeli. Yumuşak dokuda ayakkabı seçilmeli.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Podoloji Bölümü Öğr. Gör. Meldağ Turhan, diyabette ayak sağlığı ve bakımı hakkında bilgi verdi.

Diyabetli hastalarda nöropati başlayınca ne olur?

Ayak sağlığı ve hastalıklarıyla ilgilenen, yardımcı tedavi ve bakım hizmeti sunan podologların hastaların ayak bakımında rol oynadığını dile getiren Öğr. Gör. Meldağ Turhan, “Diyabetli hastalarda nöropati (his kaybı) başlar, böylelikle açılan yaralar geç iyileşir ya da hiç iyileşmez ufak kesik ve sıyrıklar büyük sorunlara yol açabilir. Basınç noktaları değiştiği için ayak deformiteleri oluşmaya başlar.” dedi.

Podologlar hastaların ayak bakımında nasıl rol oynar?

Öğr. Gör. Meldağ Turhan, podologların hastaların ayak bakımında nasıl rol oynadığını da şöyle anlattı:

– Podologlar diyabetli hastaların ayaklarını düzenli muayene eder

– Hastalara nöropati (his kaybı testi) uygular

– Ayağın ısı durumunu kontrol eder

– Ayak deformitelerine bakar

– Batık tırnak, nasır gibi sorunların ilerlemesini önleyecek tedbirler alır

– Doğru ayakkabı önerisinde bulunur

– Enfeksiyonları önleyici tedbirler alır

– Bireylere evde ayak bakımlarını nasıl yapacağı hakkında bilgi verir.

Ayaklar günlük olarak kontrol edilmeli! 

Diyabetli bireylerin günlük ayak bakımında nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Turhan, şöyle devam etti:

– Ayaklar günlük olarak kontrol edilmelidir. Gerekirse bir ayna yardımıyla ayak tabanları ve parmak araları kontrol edilmeli

– Parmak araları hariç nemlendirilmeli

– Tırnaklar ne kısa ne uzun olmalı ve düz kesilmeli

– Çoraplar her gün değişmeli ve beyaz renk tercih edilmelidir

– Aşırı sıcaktan kaçınılmalı (sıcak kum, sıcak suyla yıkama, ısıtıcılarda ayakları ısıtma)

Diyabetik ayak yaralarının büyümesini önlemek için alınacak önlemler neler?

Öğr. Gör. Meldağ Turhan, diyabetik ayak yaralarının büyümesini önlemek için alınacak önlemleri de dile getirerek, şöyle devam etti:

– Yalınayak yürümemeli

– Enfeksiyon riski fazla olduğu için mutlaka ayak bakımı için podolog tarafından yardım alınmalı

– Düzenli ayak kontrolleri yapılmalı

– Hijyene dikkat etmeli

– Kan şekerini kontrol altında tutmalı

– Travmalardan korunmalı

– Düzenli egzersiz yapılmalı

Diyabetik bireyler yumuşak dokuda ayakkabı seçmeli

Diyabetik bireylerin ayakkabı seçiminde nelere dikkat etmesi gerektiğini de anlatan Öğr. Gör. Meldağ Turhan, şu bilgileri verdi:

– Geniş ayarlanabilir ayakkabılar olmalı

– Ayakta gün içinde ödem oluşma ihtimali nedeniyle esnek ayakkabılar tercih edilmeli

– Ayak içi yastıklama ve destek verilmeli

– Ayakkabı topuğu 2-4 cm arasında olan ayakkabılar tercih edilmeli

– Yumuşak dokuda ayakkabı seçilmeli

– Hava geçirgen olmalı

– Diyabetik bireyler için tasarlanmış ekstra koruma sağlayan ayakkabılar tercih edilmeli.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tolga Çevik ve İbrahim Büyükak’ın Başrollerini Paylaştığı Yeni Komedi Filmi ‘Kalender Pide’ Yakında Disney+’ta!

The Walt Disney Company’nin tüm dünyada milyonlarca üyeye sahip dijital yayın platformu Disney+, Türkiye’deki yeni lokal içeriklerini duyurmaya devam ediyor. Birbirinden iddialı projeleri yakında izleyicilerle buluşturmaya hazırlanan platform, iki başarılı komedyen Tolga Çevik ve İbrahim Büyükak’ı ‘Kalender Pide’ isimli filmde buluşturuyor. Fırat Parlak ve Koray Şahin’in yapımcılığını üstlendiği filmin senaryosunu İbrahim Büyükak kaleme alırken yönetmen koltuğunda ise Ömer Sinir oturuyor. Geçtiğimiz ay çekimleri tamamlanan filmden ilk kare yayınlandı.

 

‘Kalender Pide’, babasından kalan ve son zamanlarda işleri iyi gitmeyen restoranının mal sahibi tarafından satışa çıkarıldığını öğrenen Kalender’in (Tolga Çevik), hayatına hiç beklenmedik şekilde giren Öcü (İbrahim Büyükak) ile beraber bu satışı engellemek için aradığı yolları eğlenceli bir dille anlatıyor. Birbirlerinin hayatlarına tesadüfen giren iki karakterin yaşadığı zorluklar ve onların başına gelen komik olayları anlatan samimi bir aile komedisi olan filmde Tolga Çevik, İbrahim Büyükak, Esra Ruşan, Almila Ada, Mustafa Kırantepe ve Gafur Uzuner gibi usta ve genç isimler birlikte yer alıyor. 

 

Disney+ Türkiye, ayrıca yeni reklam özelliğini Şubat 2025’te hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu özellik ile, platforma özel orijinal yapımlar, gişe rekorları kıran filmler, ödüllü ve eleştirmenlerce beğenilen dizilerin yer aldığı herkese hitap eden içerik kütüphanesi sürekli büyüyerek izleyiciye sunulmaya devam ederken, hem üyelere hem de reklamverenlere yeni fırsatlar sunuluyor olacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hastalık Hastası İkinci Gösterimde De Kapalı Gişe

İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosunun yeni oyunu “Hastalık Hastası” ikinci gösterimiyle seyirci karşısına çıktı. İlçe halkının yoğun ilgi gösterdiği oyun kapalı gişe oynandı.

İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosu yeni oyunu “Hastalık Hastası” Aralık ayında yapılan gala gösteriminin ardından ikinci kez seyirci karşısına çıktı. Ünlü Fransız oyun yazarı Moliere’in son eseri olan oyun, Volkan Derman yönetmenliğinde İnegöl sahnesine taşındı. 1673 yılında kaleme alınmış ve ilk kez aynı yıl sahnelenmiş olan oyun 351 yıldan beri birçok topluluk tarafından sergilenirken, İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosu da oyunu başarıyla sanatseverlere sundu.

İKİNCİ GÖSTERİME DE İLGİ YOĞUN OLDU

Çarşamba akşamı 20.00’da ikinci kez seyirciyle buluşan oyuna ilçe halkının ilgisi de yoğun oldu. Beşinci Mevsim Kültür Merkezinde oyunu izlemeye gelen kalabalık adeta salona sığmadı. Hastalık Hastası tiyatro gösterisinin izleyemeyen vatandaşlar için belirli aralıklarla sahnelenmeye devam edeceği ifade edildi.

HASTALIK HASTASI OYUNUNUN KONUSU

Beğeniyle izlenen Moliere’in vefatından önce yazdığı ve başrolünü bizzat oynadığı son eseri Hastalık Hastası oyununda saf bir adam olan Argan’ın onu gelir kapısı olarak gören şarlatan doktorunun yalanlarına kanarak kendini ölümcül bir hasta zannetmesini konu alınıyor. Gerçekte de Moliere’in sağlığının çok kötü olduğu bir durumdayken yazdığı oyun en parlak komedilerinden biri olma özelliğini taşımakla birlikte, sanatının zirvesine ulaşmak için tüm dehasını ortaya koyan bir tiyatro devinin ürettiği son klasiktir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

10 Bölümden Oluşan ‘Esrarengiz Adalar’ 12 Ocak Pazar 21.00’de National Geographic Ekranlarına Geliyor!

Dünyanın dört bir yanındaki izole edilmiş, kaynakları kısıtlı gizemli adaları keşfe hazır mısınız? Garip mezarlardan, ürkütücü seslere kadar uzman ekiplerin araştırdığı unutulmaz tarihi kalıntıların, tuhaf canlıların ve geçmişteki karanlık olayların araştırıldığı 10 bölümden oluşan “Esrarengiz Adalar”, 12 Ocak Pazar günü saat 21.00’de National Geographic ekranlarına geliyor.

 

Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

2025’te Fintek ve Ödeme Dünyasında Büyük Dönüşüm: Türkiye Bölgesel Merkez Olmaya Hazırlanıyor

Finansal teknolojiler (fintek) ve ödeme sektörleri, hızla değişen kullanıcı beklentileri ve teknolojik yeniliklerle 2025’te de dönüşümüne hızla devam edecek. Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, ödeme yöntemlerinin hem hız hem de güvenlik açısından önemli ölçüde gelişeceğini belirterek, bu ivmenin ülkenin bölgesel bir fintek merkezi olma hedefine güçlü destek sağlayacağını vurguluyor.

 

Yeni nesil ödeme çözümleri, yapay zekâ, davranışsal biyometri, dijital cüzdanlar ve anında ödeme sistemleri gibi teknolojiler, fintek ve ödeme endüstrilerinde köklü değişimleri beraberinde getiriyor. Tüketicilerin ödeme alışkanlıklarındaki dönüşüm, sektördeki tüm oyuncuları etkiliyor. Dijitalleşme ve teknolojik yeniliklerin hızlanmasıyla birlikte, 2025 yılı itibarıyla Türkiye’deki fintek ve ödeme ekosistemi daha da güçlü bir ivme yakalayacak. Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, bu dönüşümün ana odağında küresel ve yerel gelişmelerin önemli fırsatlar sunduğunu belirterek, 2025’te öne çıkacak dijital cüzdanlar, yapay zekâ çözümleri ve açık bankacılık gibi trendlerin hem kullanıcı deneyimini hem de işletmelerin iş modellerini yeniden tanımlayacağını söylüyor.

 

Ekemen Fidan’a göre, dijital cüzdanlar, yapay zekâ destekli çözümler, gömülü finans uygulamaları ve sürdürülebilir ödeme yöntemleri, özellikle genç ve teknolojiye yatkın nüfusu sayesinde Türkiye’de hem tüketici deneyimini hem de iş dünyasının rekabet avantajını artıracak.

 

Dijital Cüzdanlar ve Gömülü Finans, Ödeme Dünyasını Yeniden Şekillendiriyor

 

Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, fintek sektöründeki dönüşümün 2025’te hız kazanacağını belirterek, dijital cüzdanlar ve entegre finansal çözümlerin sektördeki rolünün giderek arttığını vurguluyor: “Dijital cüzdanların ve gömülü finans uygulamalarının yaygınlaşması, kullanıcı deneyimlerini yeniden şekillendiriyor. Bu gelişme, tüketicilerin nakit ve fiziksel kart kullanımını azaltarak mobil ödeme sistemlerini ve dijital çözümleri merkezine almasını sağlıyor. Özellikle genç neslin bu çözümlere olan ilgisi, Türkiye’de dijital ödeme ekosisteminin hızlı büyümesinin önünü açıyor. Aynı zamanda dijitalleşme, işletmeler için operasyonel verimlilik kazandıran ve yeni iş modelleri oluşturma fırsatı sunan bir dönüşüm olarak öne çıkıyor.”

 

Yapay Zekâ ile Akıllı Finans, Rekabette Fark Yaratıyor

 

Yapay zekâ uygulamalarının müşteri davranışlarını analiz ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunduğuna ve risk yönetimini daha etkin hale getirdiğine işaret eden Ekemen Fidan, özellikle KOBİ’lerin bu sayede rekabet gücü kazanacağını belirtiyor. Robo-danışmanlık teknolojileri de bireylerin yatırım kararlarını optimize ederek, finansal okuryazarlığı artırma potansiyeli taşıyor.

 

Açık Bankacılık ve Sürdürülebilir Ödemeler: Geleceğin Finans Ekosistemi

 

Gömülü finans çözümleri, şirketlerin finansal hizmetleri iş modellerine entegre etmesine olanak tanırken, açık bankacılık uygulamaları finansal verilerin güvenli şekilde paylaşılmasıyla inovasyonun önünü açıyor. 2025 ve sonrasında finans sektöründe açık bankacılık uygulamaları, önemli dönüşümlere yol açacak. Açık bankacılığın benimsenmesi, bankaların ve finansal hizmet sağlayıcıların müşteri deneyimini geliştirmek için daha kişiselleştirilmiş ve yenilikçi çözümler sunmasını sağlayacak. Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin entegrasyonu, risk yönetimi, müşteri hizmetleri ve dolandırıcılık tespiti alanlarında daha etkin uygulamaların geliştirilmesine katkı sağlayacak. Türkiye’de, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), dijital bankacılık ve açık bankacılık alanında önemli adımlar atıyor. 2025 yılına kadar denetim ve gözetim faaliyetlerinin artırılması planlanıyor, bu da sektördeki güvenliği ve düzenlemelere uyumu güçlendirecek. 

 

Sürdürülebilir finans çözümleri ve çevre dostu ödeme yöntemleri de 2025’te hem tüketiciler hem de işletmeler için öncelikli hale gelecek. Karbon ayak izini azaltmayı hedefleyen yeşil finans girişimleri, çevresel sorumlulukların yerine getirilmesinin yanı sıra marka itibarını da güçlendirecek.

 

Türkiye’nin Küresel Fintek Atılımı: 2025 Vizyonuna Doğru

 

Sürdürülebilirlik ve regülasyon alanındaki yeniliklerin de 2025’in önemli gündem maddeleri arasında yer alacağını belirten Ekemen Fidan, fintek oyuncularının bu dönüşümlere hızla uyum sağlamalarının kritik olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’nin güçlü bankacılık altyapısının ve yenilikçi finansal çözümler üretme potansiyelinin, İstanbul’u küresel bir finans merkezi haline getirme hedefini desteklediğini söyleyen Ekemen Fidan, On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028) kapsamında fintek sektörüne yönelik adımların da bu hedefe önemli katkı sağlayacağını ifade ediyor: “Finansal teknolojiler alanında uzmanlık sertifikası programlarının başlatılması, İstanbul Finans ve Teknoloji Üssü’nün kurulması ve fintekler için teknoloji tedarik destek programlarının uygulanması gibi adımlar, sektörü daha da güçlendirecek. Ayrıca, Dijital Türk lirası Projesi’nin ikinci fazının tamamlanması, Türkiye’nin dijital finans dünyasında daha da güçlü bir konum elde etmesini sağlayacak.”

 

Ekemen Fidan konuyla ilgili olarak: “Dijitalleşme, sadece teknolojik bir değişim değil, aynı zamanda kullanıcı deneyimini yeniden tanımlayan bir süreç. Türkiye, genç ve yeniliklere açık nüfusuyla bu dönüşümün merkezinde yer alarak, küresel fintek dünyasında rekabet gücünü artıracak. 2025 ise fintek ve ödeme sistemleri için önemli bir yıl olacak. 2025 yılı, finansal teknolojilerde yeniliklerin sınırlarını zorlayacak bir dönem olarak öne çıkarken, Türkiye güçlü altyapısı ve dinamik pazarıyla bu dönüşümde önemli rol üstlenmeye hazır. İş dünyası, bu fırsatlardan yararlanarak geleceğin finansal çözümlerine öncülük etmek için şimdiden harekete geçmeli.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Soğuk Hava Çocuklarda Astımı Tetikliyor

Ülkemizde de okul çağındaki her 7 çocuktan 1’inde astım görüldüğü belirtiliyor. Kış aylarında soğuk hava, grip gibi viral enfeksiyonlar, hava kirliliği ile kapalı ortamlarda artan hayvan tüyü, toz ve küf gibi alerjenler astımı tetikliyor. Bu nedenle, kış aylarında okul çağındaki çocuklarda daha yaygın görülen astım tedavi edilmediğinde veya kontrol altına alınamadığında çocuğun fiziksel aktivitelerini kısıtlayabiliyor ve okul performansını olumsuz etkileyebiliyor. Ayrıca sürekli tedavi gerektiren durumlarda psikolojik sorunlara da neden olabiliyor. Çocuklarda okul kaybı ve hastane yatışlarının önemli bir sebebi olan astımın belirtileri ise tedaviyle kaybolabiliyor. Ancak,  bu durum tüm çocuklar için geçerli olmuyor, hastalık kontrol edilmezse yaşam boyu sürebiliyor.  Acıbadem International Hastanesi Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Feyzullah Çetinkaya, astımın kontrol altına alınmasında hekim, ebeveyn ile çocuğun işbirliği ve düzenli yapılan takiplerin büyük bir öneme sahip olduğuna dikkat çekerek, “Doğru tedaviyle çocuklar yaşıtları gibi sosyal aktivitelere katılabilir ve okul hayatına sorunsuz devam edebilirler. Anne babaların dikkat etmeleri gereken en önemli nokta ise çocuk biraz düzelince ‘iyileşti’ düşüncesiyle hemen ilaçları bırakmamak olmalı. Aksi halde hastalık ilerleyip kalıcı bir iz bırakabilir” diyor.

 

Çocuklarda astımın 4 önemli sinyali! 

Astım, solunum   yollarının kronik bir   şekilde  yüzeysel olarak iltihaplanması sonucu daralması ve aşırı duyarlılık göstermesiyle ortaya çıkan bir solunum hastalığı. Prof. Dr. Feyzullah Çetinkaya, solunum yolunda enfeksiyon gibi çeşitli  sebeplerle tahriş oluştuğunda gelişen belirtileri şöyle özetliyor: 

  • Düzelmeyen  öksürük
  • Sık sık nefes alma veya  nefes  alırken zorlanma
  • Hırıltılı solunum (vizing)
  • Efor sırasında ( özellikle koşarken veya spor yaparken) nefes almakta güçlük çekme veya hırıltı oluşması

Atakları önlemek için bu kurallara dikkat!Çocuklarda astım; atopi (yani  doğuştan  yatkınlık),   alerjenlere yoğun maruz kalma (ev tozu akarları, polenler, küf), evde sigara içilmesi, hava kirliliği ve sık geçirilen solunum yolu enfeksiyonları gibi etkenler nedeniyle oluşuyor. Prof. Dr. Feyzullah Çetinkaya, astım ataklarının önlemesinde çocuğun ilaçlarını düzenli kullanmasının, sigara dumanından uzak kalmasının, okul ortamında ve servislerde toz ile hayvan tüyü gibi ortamlardan kaçınmasının ve kokulardan uzak kalmasının büyük bir önem taşıdığını söylüyor.

Okul yönetimini mutlaka bilgilendirin! 

Hafif astımı olan çocuklar dahi bazen çok ağır astım atakları yaşayabiliyorlar. Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Feyzullah Çetinkaya, bu nedenle öğretmenlerin ve okul  yönetiminin   mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğine işaret ederek, “Bu sayede okul yönetimi çocuğun sağlık durumu için acil müdahale gerektiğinde hazırlıklı olur ve doğru müdahalede bulunur. Ayrıca çocuğun tetikleyici ortamlardan kaçınabilmesi sağlanabilir. Bunların yanı sıra   çocuğa, örneğin spor derslerindeki aktivitelerin düzenlenmesi gibi özel düzenlemeler yapabilir” diyor. 

Yaşına uygun olarak eğitim şart!

Okulda oluşabilecek astımla ilgili sorunları öneyebilmek için çocuğa, yaşına uygun olarak astım hastalığı ve ilaçları hakkında bilgi vermenin son derece önemli olduğunu vurgulayan Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Feyzullah Çetinkaya, “Çocuğa astım atağı geçirirse ne yapması gerektiği ve ilaçların doğru kullanımı mutlaka anlatılmalıdır. Bu bilgiler kendine olan güvenini artırır ve acil durumlarda paniğe kapılmasını önler” diye konuşuyor.

“Çocuğum iyileşti” düşüncesiyle ilacı asla bırakmayın! 

Okul çağındaki çocuklarda gelişen astımın tedavisinde, her yıl grip aşısı dahil olmak üzere, genel koruyucu önlemlerin alınması büyük bir önem taşıyor. Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Feyzullah Çetinkaya, tedavinin çocuğun yaşı ve hastalığın seyri gibi etkenlere bağlı olarak planlandığını vurgulayarak, “Astımı uzun vadede kontrol altına almak için ‘kontrol edici’ ilaçlara başvurulmaktadır. Ayrıca atak sırasında semptomları hafifletmek amacıyla hızlı etki gösteren ilaçlar verilmektedir. Tedaviden etkin sonuç alınabilmesi için ilaçların doğru şekilde ve zamanında kullanılması, çocuğun hastalığı konusunda eğitilmesi, düzenli olarak doktor kontrolünden geçmesi, tetikleyici faktörlerden uzak durması gerekmektedir. Doktorun önerilerine uyulması çok önemlidir. Örneğin, çocuk biraz  düzelince, anne babalar ‘çocuğum iyileşti’ düşüncesiyle ilaçları asla bırakmamalıdır. Aksi halde hastalık ilerleyip kalıcı bir iz bırakabilir” diyor.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ormanın Ruhu Dile Geldi

Keçiören Belediyesi Mehmet Ali Şahin Çocuk Eğitim Merkezi ve Osman Hamdibey İlkokulu öğrencileri sıfır atık ve geri dönüşüm temalı bir tiyatro gösterisi hazırladı.

Çevre duyarlılığını artırmak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla hazırlanan oyun, özellikle çocukları eğlendirirken öğretti. Birinci sınıf öğrencileri tarafından sergilenen “Ormanın Sıfır Atık Seferberliği” adlı tiyatro gösterisini öğrenciler büyük ilgi ile izledi. Öğrencilerin üç hafta boyunca titizlikle hazırlandığı tiyatro gösterisinde birçok canlıya ev sahipliği yapan ormanların, insanlar tarafından nasıl kirletildiği, bu kirliliğin yarattığı sorunlar ve bu kirliliğin yaşanmaması için alınabilecek önlemler, mesajlar verilerek anlatıldı.

Desteğe hazırız

Oyunun hazırlık aşamasından itibaren ulaşım ve mekân, tiyatro gösterisinde kullanılacak materyal ve drama hocalarıyla her aşamada destek veren Keçiören Belediyesi Eğitim Birimi yetkilileri, “Böyle anlamlı projeler için her daim desteğe hazırız. Öğretmenlerimiz bizden bir talepte bulunduğunda mutlaka gereken desteği vermek için elimizden geleni yaparız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

The Walt Disney Studios, Türkiye’de Ve Dünyada 2024’ün En Çok Gişe Yapan Stüdyosu Oldu

The Walt Disney Studios yapımları, 2024 yılında Türkiye’de yaklaşık 1 milyar TL gişe hasılatı ve 5.742.333 seyirciyle yaklaşık %46’lık pazar payına ulaştı. Bu başarı, Disney’i yabancı film stüdyoları arasında Türkiye’nin en başarılı stüdyosu konumuna taşıdı. Disney, aynı zamanda dünya genelinde 5,46 milyar dolar gelir elde ederek küresel anlamda da en başarılı stüdyo oldu. 2019’dan bu yana dünya çapında 5 milyar doları aşan ilk stüdyo olarak Disney, son 9 yılın 8’inde küresel gişe liderliğine ulaşmayı başardı.

Disney yapımları yıl boyunca sinemaseverleri salonlara topladı. Ters Yüz 2, yaklaşık 2,5 milyon izleyiciye ulaşarak Türkiye’de 2024 yılının en çok izlenen yabancı filmi olurken aynı zamanda Türkiye tarihinin en çok izlenen yabancı animasyon filmi ünvanını kazandı. Öte yandan, Deadpool ve Wolverine ise yaklaşık 1,5 milyon izleyiciyle 2024 yılında Ters Yüz 2’den sonra en çok izlenen yabancı film olmayı başardı. Bu başarıyla Deadpool ve Wolverine tüm zamanların en çok izlenen süper kahraman filmleri arasına girdi.

Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip olan Moana’nın yeni macerası Moana 2, 2024’ün en çok izlenen 3. yabancı animasyon filmi oldu. Moana 2, yaklaşık 1 milyon kişi tarafından sinemada izlenirken, 175 milyon TL’nin üzerinde bir gişe hasılatı elde etti. Bu başarıya katkı sağlayan filmler arasında, halen vizyonda olan Mufasa: Aslan Kral, 2024 yılında yaklaşık 110 bin seyirciyi sinema salonlarına çekti. Ayrıca, “Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık “417 bin, “Zavallılar” 213 bin ve “Alien: Romulus” 119 bin izleyiciye ulaşarak önemli bir başarı elde etti. 

Disney, 2024’te de sinema endüstrisindeki gücünü ve başarısını bir kez daha gösterdi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gölcük Belediyesi, Türk müziğinin efsane ismi Zeki Müren’i anmak üzere özel bir gece düzenleyecek.

Gölcük Belediyesi, Zeki Müren’i vefatının 29’uncu yılında unutmadı. Bu kapsamda Gölcük Belediyesi; eserleri ve yaptığı bestelerle yaşadığı döneme damga vuran ve besteci, söz yazarı ve yorumcu Zeki Müren için 10 Ocak Cuma günü konser programı düzenleyecek. Kazıklı Kervansarayı Kültür Yapısı’nda düzenlenecek olan ‘Zeki Müren Şarkıları Konseri saat 20.00’da başlayacak. Programda “Sanat Güneşi” olarak tanınan sanatçının en güzel şarkıları, Gölcük Belediyesi Türk Sanat Müziği Gölcük Korosu tarafından seslendirilecek.

 

Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, tüm hemşehrilerini ücretsiz olarak düzenlenecek konsere davet etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı