Yıllık arşivler: 2025

Kerem Alışık ve Evrim Alasya 2200 Kişiye Oynadı!

Kerem Alışık ve Evrim Alasya’nın başrollerini paylaştığı oyun sezonun en çok ilgi gören oyunlarından biri olarak yoluna devam ediyor.

Yapımcılığını Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment’in üstlendiği, yönetmenliğini Işıl Kasapoğlu’nun yaptığı “Aşk Biter mi?”, 2024-2025 tiyatro sezonunun ilk yarısında en çok konuşulan ve her oyunu kapalı gişe sahnelenen yapımı oldu. Özgün konsepti ile de dikkat çeken Aşk Biter mi? yeni yıldan itibaren yoğun ilgi nedeniyle 2200 kişilik Zorlu Turkcell Sahnesi’nde sahnelenmeye başladı. Geçtiğimiz akşam 2025’in ilk oyununda kapalı gişe sahnelerini açan oyunun iki başarılı oyuncusu Kerem Alışık ve Evrim Alasya, 2 bin 200 kişi tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.

Kerem Alışık ve Evrim Alasya’nın tüm karakterleri canlandırdığı oyunda iki oyuncu geçmişleri ile hesaplaşırken “aşk biter mi?” sorusuna yanıt arıyor. Alışık ve Alasya, oyunda sadece kendi karakter hikayelerini yaşamakla kalmıyor, kimi zaman Attilâ İlhan, Orhan Veli, Cemal Süreya, kimi zaman Didem Madak, Maria Missakian , Sıdıka Su gibi hepimizin içine işlemiş, duygularımızın tercümanı olmuş büyük aşkların, büyük şairlerin karakterlerini sahneye taşıyor.

Etkili hikayesinin yanı sıra Alışık ve Alasya’nın seslendirdiği şiir ve şarkılar eşliğinde aşkı anlatan oyun izleyenleri kendi aşklarıyla baş başa bırakıyor… Serhat Yiğit’in yazdığı oyun, izleyenleri kendi aşklarıyla baş başa bırakıyor.

Oyunun biletlerine Biletix, Passo, Biletinial, Bubilet ve tiyatrolar.com’dan ulaşılabiliyor.

 

Aşk Biter mi Ocak-Şubat 2025 Programı

11 Ocak 2025 /Caddebostan Kültür Merkezi Büyük Salon, İstanbul

25 Ocak 2025/ Zorlu PSM – Turkcell Sahnesi, İstanbul

14 Şubat 2025 / Zorlu PSM – Turkcell Platinum Sahnesi, İstanbul

15 Şubat 2025 / Zorlu PSM – Turkcell Platinum Sahnesi

 

KÜNYE  

YAPIMCILAR: ÇOLPAN İLHAN & SADRİ ALIŞIK TİYATROSU ve PİU ENTERTAİNMENT

YAZAN: SERHAT YİĞİT

YÖNETEN: IŞIL KASAPOĞLU

DEKOR TASARIM: HAKAN DÜNDAR

IŞIK TASARIM: CEM YILMAZER

KOSTÜM TASARIM: İNCİ KANGAL ÖZGÜR

MÜZİK DİREKTÖRÜ: VOLKAN AKKOÇ

KOREOGRAF: MARAL CERANOĞLU

DANIŞMAN: İSMAİL SÜRÜCÜOĞLU

FOTOĞRAF: LEVENT ÖZDEMİR

YARATICI AJANS: BI CREATIVE

REJİ ASİSTANLARI: TÜLAY BEKAR ÖZTÜRK & BÜŞRA TEZCAN & SENANUR BELMA AĞCABAY &

YAPIM ASİSTANI: ÖMÜR KURŞUN

SAHNE AMİRİ: EMİR FURKAN ÇAVDAR

 

OYUNCULAR: KEREM ALIŞIK & EVRİM ALASYA

ORKESTRA:

PİYANO: VOLKAN AKKOÇ

KEMAN: BUSE KADEMLİ

BAĞLAMA: NUMAN DİREKÇİ

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Cesur İnsanların Heyecan Dolu Maceralarına Tanıklık Edeceğimiz ‘İspanya Sınır Güvenliği’ 8 Ocak Çarşamba 00.00’da National Geographic’te Başlıyor!

8.000 kilometrelik İspanya kıyı şeridini korumak için her gün hayatlarını riske atan profesyonellerden oluşan İspanya Sahil Güvenlik ekibi, uyuşturucu kaçakçılarını, insan tacirlerini ve yasa dışı kaçak avlananları engellemek ve tehlikede olanları kurtarmak için gece gündüz görevinin başında çalışıyor. 

 

Bu cesur ekibinin heyecan dolu maceralarını konu alan “İspanya Sınır Güvenliği”, 8 Ocak Çarşamba saat 00.00’da National Geographic’te başlıyor!

 

Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rahim Ağzı Kanserinde Hayat Kurtaran 3 Yöntem!

Rahim ağzı kanseri dünyada üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen kanser türü. Dünyada her yıl yaklaşık 600 bin ülkemizde de 2 binden fazla kadına rahim ağzı kanseri tanısı konuluyor.

Temel nedenini Human Papilloma Virüsü’nün oluşturduğu rahim ağzı kanseri, ülkemizde en sık görülen 3’üncü jinekolojik kanser olarak karşımıza çıkıyor. Rahim ağzı kanseri ileri evrede tespit edilirse hastalığın tedavi edilme şansı düşerken, erken teşhis ise hayat kurtarıyor! Acıbadem Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum / Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Engin Çelik,  düzenli  muayenelerini olan kadınlarda ileri evre rahim ağzı kanserinin neredeyse hiç görülmediğine dikkat çekerek, “Zira, rahim ağzı kanserinde aşı ve testlerden oluşan 3 yöntem hayat kurtarmaktadır.   Öyle ki bu kanser türü HPV aşılarıyla önlenebilmekte ve aynı zamanda PAP Smear ile HPV testleri sayesinde hücreler kansere dönüşmeden tedavi edilebilmektedir. Dolayısıyla, kadınların 21 yaşından itibaren hiçbir yakınmaları olmasa bile hekim aksini önermedikçe her 3 yılda bir PAP smear (rahim ağzı sürüntüsü) testi  ve 30 yaşından sonra her 5 yılda bir  Human Papilloma Virüsü taraması yaptırmaları büyük bir önem taşımaktadır.  Ayrıca HPV aşısı da yüzde 90’lara varan etkinliği sayesinde kanseri önleyebilmektedir. En uygun dönem 11-12 yaşları olsa da aşı 9-46 yaş arasında da etkili olabilmektedir” diyor.

 

Vücut virüsü genellikle temizliyor, ancak… 

DNA virüsü olan İnsan Papilloma Virüsü’nün (HPV) cilt ve mukozayı enfekte eden  200 kadar farklı tipi mevcut. En sık ciltte siğil yapan HPV tip 1 görülüyor. Bunun dışında, genital bölgede HPV tip 6 ve HPV tip 11’e rastlanıyor.  HPV en sık cinsel temas yoluyla bulaşıyor. Çok nadiren başka bir nedenle geçebiliyor. Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Engin Çelik, kadınların yüzde 80’inin hayatlarının bir döneminde HPV ile karşılaştıklarını belirterek, “Vücudun savunma sistemi, çoğunlukla 2 yıl içerisinde Human Papilloma  Virüsü’nü temizlemektedir. Ancak kanser yapan Tip 16 – 18 başta olmak üzere bazı HPV tipleri bağışıklık sisteminden kaçtıktan sonra rahim ağzı hücrelerinin genomunu değiştirerek kansere neden olabilmektedir. Türkiye’de 30 yaş üstü 7 milyon kadına yapılan HPV taramasında, kanser yapan tiplerin yaklaşık yüzde 5 oranında olduğu görülmektedir” diyor.   

 

Bu etkenler riski artırıyor! 

Sigara, bağışıklık sistemini bozan hastalıklar veya ilaç kullanımı, çok sayıda doğum yapmak, erken yaşlarda cinsel birliktelik yaşamak ve birden fazla cinsel partnerin olması rahim ağzı kanserinin risk faktörlerini oluşturuyor.   Ancak rahim ağzı kanseri düzenli jinekolojik muayene olmayan ve rahim ağzı kanseri taraması yaptırmayan kadınlarda görülüyor. Zira, erken teşhis sayesinde kanser öncüsü lezyonlar cerrahi müdahaleyle alınarak, kanserin oluşumu önlenebiliyor.

 

En sık görülen 3 belirtisine dikkat! 

Human Papilloma Virüsü bulaştıktan sonra kansere ilerlemediği sürece belirti vermiyor. Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Engin Çelik, rahim ağzı kanserinin çoğunlukla HPV enfeksiyonundan yıllar sonra geliştiğini belirterek, “Lezyon oluşan kadınlarda en sık görülen şikayetler ise cinsel ilişki sonrası kanama, akıntı ve düzensiz vajinal kanamadır” diyor. 

 

21 yaşından itibaren PAP Smear testi şart! 

Rahim ağzı kanseri taraması, 21 yaşından itibaren,  hekim aksini önermedikçe, her 3 yılda bir, jinekolojik muayene sırasında yapılan PAP Smear (rahim ağzı sürüntüsü) testiyle gerçekleştiriliyor. HPV taramasının da ülkemizde 30 yaşından sonra her 5 yılda bir yapılması öneriliyor. Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Engin Çelik, rahim ağzı kanseri taramasında ana hedefin rahim ağzı kanserine dönüşebilecek kanser öncülü lezyonların tespit edilmesi olduğunu vurgulayarak, “PAP Smear ve HPV testleri tarama testleri olup, anormal tarama testi sonuçları kanser varlığını göstermez. Tarama testlerinin sonuçları normal değilse tanı için rahim ağzının mikroskop benzeri bir aletle büyütülerek incelenmesini içeren kolposkopi işlemi yapılmaktadır. Kolposkopik inceleme sonrasında kanser öncülü lezyonlar tespit edilirse tedavi aşamasına geçilmektedir” diye konuşuyor.  

 

Erken evrede ameliyatla tedavi ediliyor! 

Rahim ağzı kanserinin tedavisi; hastanın yaşı, çocuk isteği ve hastalığın evresine göre planlanıyor. Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Engin Çelik, çok erken evrede tespit edilen ve rahminin korunmasını isteyen kadınlarda rahim ağzının koni şeklinde çıkarılmasının yeterli olabildiğini söylüyor. Hastalık çevre dokulara yayılmamışsa radikal histerektomi olarak adlandırılan ve rahmin alınmasını içeren ameliyatın yapıldığını   belirten Doç. Dr. Engin Çelik, “İleri evrede ise cerrahi tedaviden ziyade kemoterapi ve radyoterapi tedavisi uygulanmaktadır” diyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Örgü Tutkunu Kadınlar Bu Festivali Çok Sevecek

Gölcük Belediyesi; 11-12 Şubat tarihlerinde Kavaklı Kongre Sarayı’nda düzenlenecek olan Örgü Festivali ile el emeği ve hayal gücünün buluştuğu büyük bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

 

Gölcük Belediyesi, el emeği ve hayal gücünün buluştuğu büyük bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 11-12 Şubat tarihlerinde, Kavaklı Kongre Sarayı’nda düzenlenecek olan Örgü Festivali’nde katılımcılar ve ziyaretçiler; kendi malzemeleri ile katılarak hünerlerini sergileyebilecek. Festival boyunca GÖLMEK ile gönüllü eğitmenler, farklı teknik ve modellerin tanıtıldığı atölyelerde katılımcılara kapsamlı bilgiler sunacak.

 

BU FESTİVALDE HAYAL GÜCÜNÜN SINIRI YOK

Örgü Festivali’nde düzenlenecek yarışmalar, defileler ve sergiler de renkli görüntülere sahne olacak. Hayal gücünün sınırlarının olmadığı festivalde örgü ile üretilen ürünlerin sergilenerek; hem görsel bir şölen yaşanacak hem de katılımcılar birbirleriyle fikir alışverişinde bulunma fırsatı yakalayacak.

 

EL SANATLARININ YAYGINLAŞMASINA KATKI SUNULACAK

Örgüye ilgi duyan herkesin davetli olduğu bu festival, hem el sanatlarını yaygınlaştırmayı hem de kadınların el emeğini destekleyerek sosyalleşmesine olanak sağlamayı hedefliyor. Örgü meraklıları, iki gün boyunca renkli ve keyifli atölyelerde deneyimlerini paylaşacak, yeni teknikler öğrenip zanaatlarını geliştirecekler.

 

KÜLTÜR SANAT KENTİ GÖLCÜK

Etkinlik ile geleneksel el sanatlarını yaşatmayı ve gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan Gölcük Belediyesi, ilçedeki kültür-sanat faaliyetlerine önemli bir katkı sunacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Longines, ACE OF M.I.C.E. Awards ‘En İyi Halkla İlişkiler Etkinliği’ Kategorisinde Ödül Kazandı

İsviçreli lüks saat markası Longines, köklü tarihini tanıttığı Longines Heritage Conference etkinlikleriyle 22si düzenlenen ACE OF M.I.C.E. Awards kapsamında “En İyi Halkla İlişkiler Etkinliği” kategorisinde ödüle layık görüldü.

1832 yılında kurulan ve iki asırlık zengin bir geçmişe sahip olan Longines, İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirdiği miras konferanslarıyla marka dostlarına unutulmaz bir deneyim sundu. Longines Marka Direktörü Özlem Kıroğlu Geylan’ın ev sahipliğinde düzenlenen bu etkinliklerde, Longines Marka Miras Departmanı Direktörü Daniel Hug, markanın tarihindeki önemli dönüm noktalarını ve saatçilikteki öncülüklerini paylaştı.

Etkinliğin başarısına dair konuşan Longines Marka Direktörü Özlem Kıroğlu Geylan duygularını şu sözlerle dile getirdi: “Longines Heritage Conference ile 1832 yılında kurulan markamızın tarihte attığı birçok öncü adımı paylaşma fırsatı bulduk. Bu zengin mirası marka dostlarımızla böylesine görkemli davetlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Emeklerimizin karşılığını böyle prestijli bir ödülle almak ise bizler için ayrıca gurur verici.”

Longines’in PR çalışmalarını yürüten Bizce İletişim’in CEO’su Esra Dalgıç, şu ifadeleri kullandı: “Böylesine köklü bir tarihe sahip bir marka ile çalışıyor olmak bizim için büyük bir şans. Etkinliği organize ederken hepimiz büyük bir heyecanla çalıştık ve başarılı bir sonuç elde edeceğimizden emindik. Bugün bu ödülü almış olmak, Longines gibi bir marka ile uyum içinde çalışmamızın bir göstergesi ve bizler için büyük bir gurur kaynağıdır.”

Longines, 1832’den beri İsviçre’nin Saint-Imier kentinde faaliyet göstermektedir. Saat işçiliğindeki uzmanlığı, geleneğe, zarafete ve performansa olan güçlü bağlılığını yansıtır. Çok uzun yıllardır dünya şampiyonalarının resmi zaman tutucusu olan ve uluslararası spor federasyonlarıyla işbirlikleri gerçekleştiren Longines, spor dünyasıyla uzun yıllara dayanan sağlam ve uzun soluklu ilişkiler kurmuştur. Saatlerinin zarafetiyle tanınan Longines, dünyanın önde gelen saat üreticisi The Swatch Group ailesinin bir üyesidir. Kanatlı kum saati logosu taşıyan Longines’in 150’yi aşkın ülkede satış noktaları bulunmaktadır.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

BAŞKAN “Ev Hapsi”nin çekimleri başladı!

Oktay Kaynarca’nın başrolde olduğu BAŞKAN “Ev Hapsi”nde siyasi drama kara mizahla buluşuyor!

Oktay Kaynarca’nın başrolünü üstlendiği, ev hapsine mahkûm edilen bir belediye başkanının hikâyesini konu alan “BAŞKAN: Ev Hapsi” dizisinin çekimlerine başlandı. Kadrosu ve öyküsüyle merak uyandıran diziden ilk kareler de yayınlandı. Yakında GAİN izleyicisiyle buluşacak dizi, ihanet ve entrikalarla dolu bir dünyada, “Kim dost, kim düşman” sorusuna yanıt arıyor.

GAİN’in yeni dizisi “BAŞKAN: Ev Hapsi”nin çekimlerine başlandı. Kara mizah unsurları barındıran siyasi drama türündeki “BAŞKAN: Ev Hapsi”, iddialı oyuncu kadrosu, etkileyici senaryosu ve çok katmanlı hikâyesiyle 2025’in en çok konuşulan dizilerinden biri olmaya aday!

Oktay Kaynarca’nın başrolünde olduğu dizide ünlü oyuncuya Rojda Demirer, Kadriye Kenter, Hakan Boyav, İpek Çiçek, Hakan Karsak, Çiğdem Batur, Ziya Kürküt, Egemen Uysal, Gizem Terzi ile Mustafa Alabora gibi başarılı isimler eşlik ediyor. KYN Yapım imzalı “BAŞKAN: Ev Hapsi”nin senaryosunu Ercan Mehmet Erdem kaleme alırken yönetmenliğini ise Mustafa Şevki Doğan üstleniyor.

İstanbul’da bir ilçe belediye başkanı olan Aziz Saygın, yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla tutuklanır ve soruşturma sürecini ev hapsinde tamamlamasına karar verilir. Ancak bu durum Aziz Saygın için bir son değil, siyasetin ve aile içindeki oyunların başlangıcıdır. Hem itibarını geri kazanmak hem de ailesiyle kopan bağlarını onarmak için zorlu bir savaşa giren Aziz Saygın, siyasetin ve aile hayatının kirli gerçekleriyle yüzleşirken, adalet ve etik kavramlarını sorgulamak zorunda kalacaktır.

“BAŞKAN: Ev Hapsi” yakında sadece GAİN’de!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Cem Özer’den şaşılacak performans

Yapımını Diopter Film, Ubay Film Yapım ve Net Sanat’ın üstlendiği aksiyon dolu devam filmi “Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi” vizyon için gün sayıyor. Yönetmen koltuğunda Uğur Bayraktar’ın oturduğu film, ilk yapımıyla büyük beğeni toplayan serinin devamı olarak 7 Şubat‘ta sevenleriyle buluşacak.

Başrolünde Ufuk Bayraktar’ın yer aldığı ve zengin oyuncu kadrosuyla dikkat çeken “Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi” filminin kötü karakteri Cem Özer, rolüyle sevenlerini şaşırttı. Genellikle iyi karakterleri canlandıran usta isim, bu filmde karanlık bir karaktere dönüş yaparak izleyicileri şaşırtacak bir performans sergiledi. Özer’in canlandırdığı Adnan karakteri, kötülükleriyle Cevahir’in (Ufuk Bayraktar) hayatını altüst edecek. Özer’in bu beklenmedik performansı, filmin en çok konuşulan anlarından biri olmaya aday oldu.

“Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi” filminde Ufuk Bayraktar’a, Reha Özcan, Cem Özer, Yıldıray Şahinler, Ergül Miray Şahin, Recep Çavdar, Yüksel Arıcı, Bora Karakul, Sabahattin Yakut, Gizem Erdem, Serkan Genç, Umut Oğuz, Süleyman Kadim Kabaali, Arın Kuşaksızoğlu, Kadir Toprak Karaman, Pınar Şenol, Ebru Karanfilci, Şükrü Yıldız, Şenol Önder, Emre Ertunç, Önder Yalçın, Selim Güler, Ömer Sina Bayraktar, Deniz Felder, Sinan Çağala, Charles Carroll, Scott Wells ve Michel Qissi gibi birçok başarılı oyuncu eşlik ediyor.

2025 yılının en iddialı projesi Dayı 2: Bir Adamın Hikayesi” oldu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Masa başında çalışan kadınlar en çok boyun ağrısından şikayetçi…

Özellikle kadınlarda sık rastlanan boyun ağrılarının, masa başı çalışma koşullarıyla doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Nihal Özaras, “Masa başı çalışırken çoğu zaman sağlıklı postür kaybedilir, sırt kambur, baş önde bir duruş gelişir. Sadece bu pozisyonda çalışmanın bile yaşam kalitesini olumsuz etkilediği saptanmıştır.” dedi. Miyofasiyal ağrı sendromu ve karpal tünel sendromu gibi rahatsızlıkların da uzun süreli aynı pozisyonda çalışmaktan kaynaklandığına vurgu yapan Prof. Dr. Nihal Özaras, basit ergonomik düzenlemeler ve düzenli egzersizlerle bu sorunların önüne geçmenin mümkün olduğunu söyledi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Nihal Özaras, ofis çalışanlarının en sık karşılaştığı kas ve iskelet sistemi hastalıkları hakkında bilgi verdi.

Masa başında kaybedilen postür gelecekte ciddi problemlere neden olabilir!

Kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının doktora en sık başvurma nedenleri arasında yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Nihal Özaras, “Kas iskelet sistemi rahatsızlıkları ofis çalışanlarında da sıklıkla görülür. Bu rahatsızlıklar yaşam kalitesini bozar, iş yaşamında verimliliği olumsuz etkiler ve iş gücü kaybına neden olur.” dedi.

Boyun ağrıları, sırt/bel ağrıları, omuz, kol ve el bileği/el ağrılarının ofis çalışanlarında en sık görülen kas iskelet sistemi yakınmaları olduğunu dile getiren Prof. Dr. Nihal Özaras, “Boyun ağrıları özellikle masa başı çalışanlarda ve bilgisayar kullananlarda çok sık görülür. Kadınlarda daha sık olduğu bildirilmiştir. Masa başı çalışırken çoğu zaman sağlıklı postür kaybedilir, sırt kambur, baş önde bir duruş gelişir. Sadece bu pozisyonda çalışmanın bile yaşam kalitesini olumsuz etkilediği saptanmıştır. Ayrıca bu şekilde uzun süre çalışan kişilerin gelecekte ciddi problemlere maruz kalabileceği düşünülmektedir.” şeklinde konuştu.

Tekrarlayan hareketler ağrı oluşumu için risk faktörü… 

Ofis çalışanlarında görülen bir diğer rahatsızlığın da miyofasiyal ağrı sendromu olduğunu aktaran Prof. Dr. Nihal Özaras, “Aynı  hareketlerin tekrar tekrar yapılması, aynı pozisyonda uzun süre kalınması ile gelişir. Kasların uzun süre kasılı kalması kanlanmayı bozar, buna bağlı olarak kasların içinde sert bantlar ve ağrılı tetik noktalar oluşur. Çalışırken sık sık pozisyon değiştirmek ve bazı basit egzersizleri yapmak bu hastalığın gelişimini engeller.” dedi.

Omuz bölgesindeki ağrıların da ofis çalışanlarında oldukça yaygın olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Nihal Özaras, şöyle devam etti:

“Ağır klasörler ve benzeri cisimleri omuz seviyesinin üstünde bir yüksekliğe kaldırmak en önemli risk faktörü olarak bildirilmiştir. Tek bir büyük yaralanmadan çok, tekrarlayan hareketlerin oluşturduğu kümülatif travmanın omuz problemlerinde önemli olduğu düşünülmektedir. Basit ergonomik düzenlemeler ile risk faktörleri ortadan kaldırılabilir.”

“Fizik tedavi yöntemleri karpal tünel tedavisinde oldukça etkili…” 

Karpal tünel sendromu da ofis çalışanlarında sık görüldüğünü ifade eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Nihal Özaras, “El parmaklarının sinirsel beslenmesini sağlayan median sinir el bileğinde karpal tünelden adı verilen bir alandan geçer. El bileğinin sık hareketleri median sinirin bu alanda sıkışmasına neden olur ve ilk 3 parmakta ağrı, uyuşma, yanma, karıncalanma şikayetleri ile seyreden karpal tünel sendromu ortaya çıkar. Şikayetler gün içinde el bileğinin yoğun kullanımı ile artar ve çalışmayı zorlaştırır. Fizik tedavi yöntemleri bu hastalığın tedavisinde oldukça etkilidir.” bilgisini paylaşarak sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Aktivite ve Eğlence Dolu Sömestr Tatili Şile Gönen Hotel’de başlıyor

Şehrin yoğun temposundan uzaklaşıp ailenizle birlikte unutulmaz bir tatil deneyimi yaşamak ister misiniz? İstanbul’un hemen yanı başında, kolay ulaşılabilir konumuyla Şile Gönen Hotel, modern mimarisi ve huzur dolu atmosferiyle bambaşka bir dünyaya davet ediyor.

Doğayla iç içe vakit geçirebileceğiniz özel aktiviteler ve çocuklar için tasarlanmış eğlenceli programlarla hem sizin hem de sevdiklerinizin tatil keyfi ikiye katlanacak. Şile’nin büyüleyici doğasında, bambaşka deneyimler için hazır olun! Kolay ulaşılabilir konumu sayesinde yolculuk stresini geride bırakın, tatilin keyfini doyasıya çıkarın.
 
Şile Gönen Hotel, misafirlerine doğanın kalbinde deniz havasını soluyarak keyifli yürüyüşlere çıkabilecekleri, yerel pazarların renkli atmosferini keşfedebilecekleri eşsiz bir tatil deneyimi sunuyor. Özenle planlanmış özel sömestr paketi ise tatil keyfinizi ikiye katlıyor.
 
Sömestr Tatiline Özel Avantajlar
 
Şile Gönen Hotel’in “4 Gece Kal, 3 Gece Öde” kampanyası ile deniz manzaralı odalarda eşsiz bir tatil fırsatı sizi bekliyor. Tatilinize zengin sabah kahvaltıları ve lezzetli akşam yemekleri eşlik ederken, 0-12 yaş arası çocuklar ücretsiz konaklama ayrıcalığından faydalanıyor. Minik misafirler özel sinema gösterimleri ve eğlenceli aktiviteler ile hayallerindeki tatili yaşama fırsatını yakalıyor. Siz ise deniz suyu ile doldurulmuş kapalı ısıtmalı havuzda dinlenebilir, ses yalıtımlı odalarda huzurun tadını çıkarabilir ve World Luxury Spa Awards ödüllü Qualia Wellness & Spa’da kendinizi yenileyebilirsiniz.
 
Doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için Şile Gönen Hotel, çeşitli aktivitelerle zenginleştirilmiş unutulmaz bir sömestr tatili sunuyor. Hotelin hemen karşısında, yürüme mesafesindeki Şile Spor Akademisi, 6-12 yaş grubu çocuklar için voleybol, basketbol, tekvando, jimnastik ve rafting dersleriyle eğlenceli ve öğretici bir deneyim sağlıyor. Yetişkinler ise her Cuma, otelden alınarak özel trekking hocaları eşliğinde düzenlenen doğa yürüyüşlerine katılabiliyor
 
Bunun yanı sıra, Şile Gönen Hotel’e sadece 10 dakika uzaklıktaki King Çiftliği, doğayla baş başa zaman geçirmek isteyenler için ideal bir seçenek. Sömestr boyunca ücretsiz shuttle hizmetiyle kolayca ulaşılabilen bu özel çiftlik, ahşap dekorasyonu ve doğal yaşamı koruma hassasiyetiyle dikkat çekiyor. Çiftlikte hayvan dostları ziyaret edebilir, ata binebilir ya da ATV ile safarilere katılarak unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz. Üstelik Şile Gönen Hotel misafirlerine %15 özel indirim ayrıcalığı sunuluyor.
 
Şile Gönen Hotel, her detayı titizlikle düşünülmüş odaları, güler yüzlü hizmet anlayışı ve doğayla iç içe atmosferiyle sizi ve ailenizi huzurun kucağına davet ediyor. Hayata keyifli bir mola vermek için şimdi rezervasyon yapın, tatilinizi ayrıcalıklarla taçlandırın! Detaylı bilgi ve rezervasyon için silegonen.com adresini ziyaret edebilir ya da sosyal medya hesaplarımızı (@silegonenhotel) takip edebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye uyguladığı sıkı para politikasıyla 2025’te pozitif ayrışabilir

Küresel piyasalar gelecek yılın enflasyon ve büyüme dinamiklerine odaklanırken, TCMB’nin sıkı para politikasını sürdürmesi ve enflasyonda kalıcı düşüşün devamıyla birlikte ekonomik istikrarın artacağını söyleyen Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp, 2025 beklentilerini açıkladı.

 

ABD’de başkan değişimi, küresel merkez bankalarının faiz indirim süreçleri ve jeopolitik gelişmelerle birlikte, 2025 yılı finansal piyasalar açısından oldukça hareketli bir yıl olacak. Türkiye adına 2025 yılında ekonomik istikrarın ve öngörülebilirliğin artacağını belirten Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp, yeni yıla ilişkin beklentilerini paylaştı.

 

“ABD’de Donald Trump’ın seçim zaferi ardından yaşanan siyasi geçiş süreci ve özellikle Fransa, Almanya gibi ülkelerde yaşanan politik çalkantılar ABD ekonomisinin Avrupa’ya göre dirençli kalacağını bir kez daha teyit etti. Doların güçlü duruşu özellikle gelişen ülkeler adına baskı yaratma potansiyeli taşısa da Türkiye, sıkı para politikası devamıyla pozitif bir ayrışma yaşayabilir. Burada elbette Fed’in aksiyonları da belirleyici olacak. ABD’de, getirilmesi beklenen tarifeler nedeniyle daha düşük büyüme ve yapışkan enflasyon görülebilir.

 

Diğer bir önemli unsur, Çin’in gidişatı ve ABD’nin Çin’e uygulayacağı politikalar olacak. Çünkü Avrupa düşük büyüme ve yüksek bütçe açıklarıyla boğuşurken Çin de Japonya gibi uzun süreli bir yavaşlama döngüsüne girme tehdidiyle karşı karşıya kalabilir. 

 

“Yılın ikinci yarısında sermaye girişi hızlanabilir”

 

Yurt içine baktığımızda TCMB son Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimlerine devam edeceği sinyali verse de sıkı duruşun korunacağı mesajının altını çizerek piyasanın beklentilerinin üzerinde bir şahin bir duruş sergiledi. Bu da ekonomi için enflasyonla mücadelede kararlılık ve TL’de reel değerlenme temasının devamı anlamına geliyor. Bu gelişmeler doğrultusunda Türkiye’nin, gelişen ülkeler içerisinde pozitif ayrışabileceğini düşünüyoruz. 

 

Diğer taraftan Türkiye’ye sermaye girişleri devam ederken, TL’deki cazip getiriyle rezervler güçlü kalmaya devam edecek. Mevcut politika faiz oranını bileşikte yıllık yüzde 64,8 olarak kabul edersek, reel faizimiz yüzde 9,3 ile gelişen ülkelerden oldukça ayrışıyor. Özellikle yılın ikinci yarısından sonra, Merkez Bankası’nın swap kanallarını açması gibi konular da gündeme gelebilir. Bu da Türkiye adına sermaye girişlerinin hızlanması anlamı taşır ve Türk varlıklarına pozitif etki yaratır. Para piyasası fonlarının cazibesi devam ederken hem toparlanan bilançoların etkisi hem de yurt dışından artan ilgiyle birlikte borsa tarafında da yılın ikinci yarısında ciddi bir ivmelenme görebiliriz. 

 

Faiz indirim döngüsü borsaya katalizör olabilir 

 

Tüm bu değerlendirmelerimizin yanında, grup şirketlerimizden İnfo Yatırım’ın 2025 Strateji Raporu da hem yurt içi hem de yurt dışına yönelik önemli bir perspektif çiziyor. 

 

Raporda, küresel merkez bankalarının faiz indirim döngülerine devam edeceği, enflasyon tarafında dengelenme, büyüme tarafında ise yavaşlama görüleceği vurgulanırken, Türkiye için 2025’te yüzde 3 büyüme ve yüzde 28 seviyesinde bir enflasyon öngörülüyor.

 

Ayrıca raporda, Türkiye’de faiz indirim döngüsü ile yüksek faizlerden getiri elde eden yabancı yatırımcıların riskli varlıklara geçişinin hızlanabileceği de aktarılıyor. Bununla beraber, kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışlarının, swap kanallarının açılma beklentisinin, BIST 50’deki açığa satış yasağının kaldırılması ve CDS’te geri çekilme beklentisinin BIST’te katalizör etkisi yaratabileceği vurgusu yapılıyor. Bu kapsamda BIST 100 endeksindeki 2025 yıl sonu hedefi ise 14.500 seviyesi olarak belirtiliyor.’’

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı