Yıllık arşivler: 2025

Görünmez Tehdit: Mikroplastiklere Dikkat!

Görünmez Tehdit: Mikroplastiklere Dikkat!

 

İçtiğimiz su, yediğimiz gıda hatta aldığımız nefes…Mikro ve nanoplastikler hayatımızın her yerinde ve  bunlar insan sağlığı ile  çevremizi tehdit eden görünmez tehlikeler olarak ifade ediliyor. Mikroplastikler ve nanoplastiklerin zararlı etkilerinden korunmak için bireysel ve toplumsal olarak bazı önlemlerin alınması büyük önem taşıyor. Memorial Şişli Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. İbrahim Şahin, mikroplastiklerin sağlığımız üzerindeki etkileri ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

 

Pek çok kaynaktan çevreye yayılıyor

 

Mikroplastikler, uzunluğu 5 mm’den küçük olan plastik parçalarıdır. 1 µm’den daha küçük olanlar ise nanoplastikler olarak adlandırılır. Bu parçacıklar, plastiklerin bozunarak ufalanması sonucu oluşurlar. Plastiklerin dayanıklılığı ve geri dönüşüm oranlarının düşük olması nedeniyle çevrede birikmekte, en uzak okyanuslardan yağmur ormanlarına kadar dünyanın her köşesine yayılmaktadırlar. Plastikler; güneş radyasyonu, sıcaklık değişimleri, yağmur gibi doğal faktörlerin etkisiyle parçalanmaya başlar ve mikroplastiklere dönüşür. Tekstil ürünleri, balıkçılık, tarım, sanayi ve genel atıklar gibi birçok kaynak mikroplastiklerin çevreye yayılmasına neden olur. Bu mikroplastikler besin zinciri aracılığıyla bitkiler ve hayvanlar yoluyla insanlara kadar ulaşmakta, su, toprak, hava ve hatta yağmurda bile yer almaktadır. Bilinçsiz plastik kullanımı, her geçen yıl bu tehdidi büyütmektedir. 

 

Beynimize kadar ulaşabiliyorlar

 

Mikroplastikler vücudumuza solunum, sindirim sistemi ve cilt teması ile üç temel yoldan girebilir. Nefes aldığımız havada bulunan mikroplastikler akciğerlerimize ulaşabilir, oradan da kan dolaşımına geçerek vücudumuzun en kritik organlarına kadar taşınabilirler.

 

Araştırmalar boyutu 100 µm’den küçük olan mikroplastiklerin vücuttaki bariyerleri geçerek; karaciğer, böbrek ve hatta beyin dokusunda biriktiğini ortaya koymaktadır. Kan-beyin bariyerini aşmayı başaran bu partiküller, beynimizde depolanabilir. 2023 yılında yapılan bir çalışmada, otopsi yapılan insan bedenlerinden alınan organ örneklerinde mikroplastikler tespit edilmiştir. Sonuçlara göre beyindeki mikroplastik miktarı karaciğer ve böbrekten 7 ila 30 kat daha fazladır.

 

Üstelik bu birikim sürekli artmaktadır. 2016 yılındaki beyin örneklerindeki mikroplastik miktarıyla 2024 yılına ait örnekler karşılaştırıldığında, günümüzdeki miktarın %50 oranında daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum, Alzheimer ve demans gibi hastalıkların artışında rol oynuyor olabileceği yönünde endişeleri artırmaktadır.

 

Anne sütünde ve yeni doğan bebeklerde mikroplastikler

 

Mikroplastiklerin anne sütüne de geçebilmektedir. Bu partiküller plasentadan geçerek anne karnındaki bebeklere bile ulaşabilir ve onların gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu bulgular, özellikle anne sağlığı ve bebeklerin uzun vadeli gelişimi açısından ciddi endişelere neden olmaktadır.

  

Basit bir kirlilik mi, yoksa büyük bir tehlike mi?

 

Mikroplastikler yalnızca kendi yapıları nedeniyle değil, içerdikleri zararlı kimyasal maddeler ve taşıdıkları çevresel kirleticiler nedeniyle de bir sağlık riski oluşturmaktadır. Bu partiküller, bisfenol A, fitalatlar ve diğer toksik kimyasalları bünyelerinde barındırır. Üstelik “Truva atı” gibi davranarak ağır metaller, zararlı virüsler ve bakterileri üzerinde toparlayarak bu zararlı maddelerin vücudumuza girmesini kolaylaştırmaktadır.

 

Hayvan deneyleri buna dair pek çok veriyi desteklemektedir. Mikroplastiklere maruz kalan farelerde sinir sistemi hastalıkları, bağışıklık sistemi bozuklukları, metabolik rahatsızlıklar (örneğin diyabet), davranış bozuklukları ve üreme sistemi problemleri gözlemlenmiştir. Ayrıca, farelerde mikroplastiklerin serotonini düşürdüğü ve sosyalleşmeyi azalttığı gösterilmiş durumdadır. İnsan sağlığı üzerindeki etkileri ise potansiyel olarak çok daha büyük olabilir ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

 

Doğurganlık ve üreme sağlığı üzerinde etkilerine dikkat!

 

Araştırmalar mikroplastiklerin testislerde birikebildiğini ve sperm sıvısında bulunabildiğini ortaya koymuştur. Farelerde yapılan bir çalışmada mikroplastiklerin üreme sağlığını ve embriyo gelişimini olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Plastik içerikli kimyasallar endokrin bozucular olarak bilinir ve hormonları etkileyerek doğurganlık üzerinde ciddi zararlar verebilir. 

 

Mikroplastikler gıdalara nasıl giriyor?

 

Mikroplastikler sadece hava ve su yoluyla değil, tükettiğimiz gıdalara da sızmaktadır. Yapılan çalışmalar, plastik şişelerdeki su, şeker, tuz, süt ve bal gibi besinlerde bile mikroplastikler bulunduğunu göstermektedir. Deniz yüzeyinin %88’inin plastik atıklarla kaplanmış olduğu tahmin edilimeketdir. Okyanusa her yıl yaklaşık 15 milyon ton plastik girdiği belirtilmektedir, bu da balıklar ve diğer deniz ürünleriyle mikroplastiklerin sofralarımıza kadar geldiği anlamına gelmektedir.

 

Toprakta bulunan mikroplastiklerin bitki köklerinden dokularına geçtiği ve beslenme zincirine katıldığı da yine bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu durum, tarım ürünlerinin verimliliğini ve kalitesini ciddi anlamda tehdit etmektedir. 

 

Mikroplastiklerden korunmak İçin bunlara dikkat!

 

Mikroplastikler morfolojilerine, renklerine, boyutlarına ve polimer türlerine göre sınıflandırılabilir. İçerdikleri kimyasallar farklı olabildiğinden bazıları daha sakıncalıdır. Özellikle nanoplastikler daha küçük boyutlarda oldukları için ve daha fazla nüfuz edebilirler ve bu nedenle vücudumuzdaki bariyerini daha kolay geçebilirler ve potansiyel olarak daha yüksek riskler oluşturabilirler.

Mikroplastikler, bilim insanları tarafından insanlık için yeni bir tehdit olarak kabul edilmektedir. Başta çevresel kirlenme olmak üzere pek çok sağlık sorununa yol açma potansiyeli olan bu soruna karşı toplumsal önlemler ve bireysel farkındalık şüphesiz hayati önem taşımaktadır. Daha iyi plastik atık yönetimi, çevre dostu malzemelerin geliştirilmesi ve geniş çaplı bilimsel araştırmalar, bu görünmez tehlike karşısında önem kazanmaktadır. Bu tehditten korunmak için bireysel ve toplumsal önlemler almak mümkün olabilmektedir. İşte mikroplastikler konusunda farkındalığı artırmak ve daha sağlıklı bir çevre için yapılması gerekenler:

 

1. Tek Kullanımlık Plastikleri Azaltın: Plastik bardak, çatal ve tabak gibi ürünlerin kullanımını sınırlayabilirsiniz.

2. Geri Dönüşümü Destekleyin: Plastik atıkların doğru şekilde toplanması ve geri dönüştürülmesi önemlidir.

3. Doğa Dostu Malzemelere Yönelin: Plastikten alternatif çevre dostu ürünler tercih edin.

4. Yasal Düzenlemeler: Plastik kullanımını sınırlayan, üretimini kontrol altına alan ve geri dönüşümü teşvik eden politikalar hayata geçirilmelidir.

5. Araştırmaların Desteklenmesi: İnsan sağlığı üzerindeki olası zararları belirlemek ve mekanizmayı anlamak için daha fazla bilimsel çalışma yapılmalıdır.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

MÜSİAD’dan Sinema Dünyasına Yeni Bir Festival: MAFF Başlıyor!

 500.000 TL ödüllü kısa film festivali

 MÜSİAD’dan Sinema Dünyasına Yeni Bir Festival: MAFF Başlıyor!

 

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen MÜSİAD Altın Çark Kısa Film Festivali (MAFF), 9-12 Nisan 2025 tarihleri arasında İstanbul’da sinemaseverlerle buluşacak. Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek festival, 15 farklı kategoride ödüller ve 500.000 TL’yi aşan para ödülüyle kısa film dünyasına güçlü bir destek sunmaya hazırlanıyor.

 

MÜSİAD tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen MAFF ile, sinema sanatına ve genç yeteneklere verdiği destekle dikkat çekiyor. 9-12 Nisan 2025 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan festival, Türkiye’den ve dünyadan kısa film yapımcılarını bir araya getirerek kültürel bir köprü kurmayı hedefliyor. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması’nda film gösterimleri ve AKM Tiyatro Salonu’nda düzenlenecek görkemli ödül töreniyle sona erecek olan festival, toplamda 15 farklı dalda ödül ve 500.000 TL’yi aşan para ödülüyle sektörde yankı uyandırmaya hazırlanıyor.

 

Sinema ve Al’ın buluşma noktası: En iyi yapay zeka film ödülü

Festival, En İyi Ulusal Kısa Film, En İyi Uluslararası Kısa Film, En İyi Öğrenci Filmi, En İyi Yapay Zeka Filmi ve En İyi Belgesel gibi kategorilerin yanı sıra En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Özgün Müzik, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Senaryo ve En İyi Kurgu gibi şahsi ödülleri de sahipleriyle buluşturacak. Ayrıca, MÜSİAD Özel Ödülü sektörün duayen isimlerine takdim edilecek. Festivalin yenilikçi ödüllerinden biri olan “En İyi Yapay Zeka Filmi Ödülü”, yapay zekanın sinema sanatındaki yaratıcı gücünü ve gelecekteki potansiyelini öne çıkaracak. 

 

MAFF, alanında uzman isimlerden oluşan jürisiyle kısa film dünyasında en iyileri belirleyecek. Jüri üyeleri arasında deneyimli yapımcılar, yönetmenler, oyuncular, akademisyenler ve teknik uzmanlar yer alıyor. Festivalin sanatsal ve teknik açıdan en iyi yapımlarını titizlikle değerlendirecek jürinin başkanlığını yapımcı Cemil Yavuz üstlenirken, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven’de yapay zeka jürisinde yer alıyor. 

 

Kısa film dünyasına yeni bir perspektif

MAFF, kısa film dünyasına yepyeni bir perspektif sunarken, yalnızca bir yarışma platformu olmanın ötesine geçmeyi amaçlıyor. Film gösterimlerinin yanı sıra, sektör profesyonellerinin katılacağı paneller, söyleşiler ve atölyelerle sinema tutkunlarına ilham verici bir deneyim sunulacak. 

 

MÜSİAD Festival Başkanı Sadettin Budak:“MAFF’ı film fonuna dönüştürmeyi hedefliyoruz”

Festivalin ilerleyen yıllarda uzun metrajlı filmleri de kapsayacak şekilde genişleyerek sinema sektörüne yeni projeler kazandırmayı amaçladığını belirten MÜSİAD Basım, Yayın ve Medya Sektör Kurulu ve Festival Başkanı Sadettin Budak, festivalin sadece bir etkinlik olmanın ötesine geçerek kalıcı bir yapı oluşturacağını vurguladı. MÜSİAD’ın Türkiye’nin ekonomik gücünü kültürel zenginlikle harmanlama misyonunu üstlendiğini belirten Budak, “MAFF, iş dünyasının yenilikçi ruhunu sinema sanatıyla buluşturan bir köprü olacak. Bu festival, genç yetenekleri destekleyerek geleceğin kültürel liderlerini yetiştirmeyi ve MÜSİAD’ın sürdürülebilirlik anlayışını sanatla taçlandırmayı hedefliyor. Önümüzdeki yıllarda, yalnızca kısa filmleri teşvik eden bir platform olmaktan çıkıp, sinema sektörüne uzun vadeli destek sağlayan bir yapı haline gelerek, sanatçılar ve iş dünyası arasında güçlü ve kalıcı bir iş birliği ağı kuracağız” dedi. 

 

Festival Direktörü Kerem Kurtuluş:“MAFF, sinemanın geleceğini şekillendirecek”

Festival Direktörü Kerem Kurtuluş, sanatın evrensel gücüne vurgu yaparak MAFF’in kısa film sanatına sunduğu değeri şu sözlerle ifade etti: “Kısa filmler, insanlığın en derin duygularını ve hayallerini yansıtan, sinema tarihinin en cesur anlatılarını barındıran bir sanat formudur. MAFF ile bu güçlü hikâyeleri, AKM’nin eşsiz sahnesinde dünya standartlarında bir prodüksiyonla seyirciyle buluşturuyoruz. Sanat dünyasının tüm aktörlerini, kısa filmin gücünü keşfetmeye ve bu özel festivale ortak olmaya davet ediyorum. MAFF, yalnızca bir festival değil, sinemanın geleceğini şekillendirecek önemli bir buluşma noktası olacak.”

 

MÜSİAD’ın sanata ve genç yeteneklere olan desteğini gözler önüne seren MAFF, Türkiye’deki ve uluslararası alandaki film yapımcılarını bir araya getirerek zengin bir kültürel paylaşım alanı sunacak. 

 

Festival hakkında daha fazla bilgi için https://altincark.com

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Akbank’tan KOBİ’lerin Nakit Akışına Destek: Ramazan’a Özel Kredi

Akbank’tan KOBİ’lerin Nakit Akışına Destek: Ramazan’a Özel Kredi

 

Akbank, 36 aya varan vadede sunduğu Ramazan Kredisi’yle, ister 3 ay ödemesiz dönem ister haftalık taksit ödemeli seçeneğiyle KOBİ’lere esnek bir finansman fırsatı sunuyor.

 

Akbank Ramazan Kredisi, KOBİ’lerin finansal ihtiyaçlarını esnek koşullarla karşılamasına olanak sağlıyor. 36 ay vadeye kadar kredi imkânı sunan bu özel kampanya, işletmelerin ödeme planlarını kendi nakit akışlarına uygun şekilde belirlemelerine yardımcı oluyor. Ödemeler aylık eşit taksitlerle yapılabileceği gibi, dileyen işletmeler 3 ay ödemesiz dönem ya da haftalık taksitli ödeme avantajından da yararlanabiliyor. 

 

KOBİ’lere Özel Esnek ve Güçlü Finansman Modelleri

Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz; “Akbank olarak KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak, iş süreçlerine destek olmak en temel önceliğimiz. Ramazan ayı gibi iş hacminin arttığı dönemlerde, müşterilerimizin nakit akışlarını daha rahat yönetebilmeleri için yenilikçi çözümler sunmaya devam ediyoruz. Ramazan Kredisi ile KOBİ’ler hem işlerini güvenle büyütebilecek hem de ödeme planlarını kendi dinamiklerine uygun şekilde belirleyerek esneklik kazanacaklar” dedi. 

 

31 Mart 2025 tarihine kadar geçerli olan kampanyaya Akbank Mobil ve şubeler aracılığıyla başvurmak mümkün.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesinde 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla etkinlik düzenledi.

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesinde 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla etkinlik düzenledi. Programa, EÜ Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Devrim Bozkurt, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Burcu Barutçuoğlu ve Doç. Dr. Güneş Ak, akademisyenler, sağlık çalışanları ve öğrenciler katıldı.

EÜ Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Devrim Bozkurt’un açılış konuşmaları ile başlayan program kapsamında Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Şahin, Sağlıkta İş Birliği Platformu Kurucusu Prof. Dr. Melih Bulut, Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Hüdaver Alper, EÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz ve Acil Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Sercan Yalçınlı sunum yaptılar.

EÜ Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Devrim Bozkurt, “Tıp Bayramı, doktorluk mesleğinin aslında bir yaşam biçimi olduğunu bizlere hatırlatıyor. Bu meslek, adanmış bir hayatı, onurlu ve saygın bir duruşu ifade etmektedir. Bizler de mesleğimizin gerektirdiği saygınlığı, özsaygımızla pekiştirerek, sağlık alanında önemli katkılar sunmaya devam ediyoruz. Ege Üniversitesi olarak; tam akredite, öğrenci odaklı,  sağlık temalı bir araştırma üniversitesi  olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu yıl, fakültemizin gösterdiği üstün Ar-Ge performansı nedeniyle tıp ailemize ve fakültemize teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ın selamlarını da sizlere iletmek isterim. Şahsım ve ekibim adına hepinizi saygıyla selamlıyor, Türk tıp camiasının Tıp Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum” diye konuştu.

 “Tıp Bayramının tarihsel gelişimi”

Tıp Bayramının tarihsel sürecinden bahseden EÜ Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Şahin, “14 Mart’ın çıkış nedenine baktığımız zaman, 1700’lü yılların sonundaki Fransız Devrimi’nden sonra dünyada değişim yaşanıyor. Bu değişim ister istemez Osmanlı dönemini de ilgilendiriyor. Bizim için II. Mahmut dönemi çok önemli. Burada hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’yi anıyorum. Onun, bir hekim olarak Osmanlı döneminde tıp eğitiminin modern dünyayı yakalaması adına bir çabası var. Çünkü Fransız İhtilali’nden sonra tıp eğitimi alanında ciddi sıçrayışlar var. 14 Mart 1827’de Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire ismiyle Tıp Fakültesi kuruluyor. Tıp eğitimi 1919’a kadar Fransızca ve İtalyanca olarak okutuluyordu. 1918’de İngilizlerin İstanbul işgaliyle beraber tıbbiyeliler İngiliz askerleri tarafından aşağılanıyor.  Hamidiye Tıp Fakültesi Haydarpaşa binasında işgal altında tutuluyorlar. Bunu kabullenmeyen tıpçılar mücadele başlatıyor. İkiz kulelerin arasına bayrak dikip bunun gururunu yaşıyorlar. Böylece 14 Mart kutlanmaya başlanıyor. Benim için 14 Mart, bir bayram değil bir mücadeledir. Tıp bayramınız kutlu, mücadeleniz hayırlı olsun. Hepinizin tıp bayramını kutluyorum” dedi

“Türk Tıpı Uluslararasılaşıyor”

         “Dijital Sağlık Teknolojileri ve Hekimlik Sanatının Geleceği” başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Prof. Dr. Melih Bulut,  inovasyonun sağlık sektörü için öneminden bahsetti. Prof. Dr. Bulut, “Farklı olmak önemli. Bunun için dünyaya bakmak gerekiyor. Sağlık krizi tüm dünyayı şu anda etkilemiş durumda. Sağlık sistemleri dünyanın her yerinde verimsiz. Hastanelerimizdeki hastaların yüzde 60’ını çok iyi bir şekilde iyileştirirken yüzde 30’unu tam iyileştiremiyoruz. Sağlığı geliştirmemiz için elimizde yeterli teknolojiler var ve artık bunları kullanmalıyız. Yaşlılık, günümüzde dünya ve Türkiye için çok büyük bir sorun. Aynı şekilde kronik hastalıklar, kanser, demans gibi hastalıklara çözüm bulmalıyız. Dünya ve toplum sağlığı için uğraşmalıyız” dedi. Türkiye’deki Tıp Fakülteleri’nin dünyada öncü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Melih Bulut, “Türk tıpı uluslararasılaşıyor.  Dünyanın birçok yerinden Türkiye’ye tıp okumaya öğrenciler geliyor. Örneğin, Erzurum Atatürk Üniversitesinde  Güney Afrika’dan bir öğrenci ile karşılaştım. Vakıf üniversitelerinde 50-60’a yakın yabancı uyruklu öğrenci var ancak biz bunlardan yararlanamıyoruz.  Ülkemizdeki tıp fakülteleri dünyada önemli bir konumda bulunuyor, bunu daha iyi değerlendirmeliyiz” diye konuştu.

Yapay zekâ uygulamalarının tıp alanına katkısı anlatıldı

Prof. Dr. Hüdaver Alper, Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz ve Doç. Dr. Sercan Yalçınlı “Klinisyen, Radyolog ve Yapay Zekânın Üçlü Dansı: İnteraktif Acil Torakoabdominal Radyoloji Okumaları” başlığıyla interaktif bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinlik kapsamında 10 soruluk bir yarışma düzenlendi. Daha sonra bu 10 soru, yapay zekâya soruldu. Cevaplanan 10 sorunun sonucunda kazanan katılımcıya ödül verildi. Etkinlikte, yapay zekâ uygulamalarının tıp alanında sağladığı faydalara vurgu yapıldı.

ROCKET Öğrenci Müzik Topluluğu sahne aldı

Etkinlik sonunda konuşmacılara teşekkür belgeleri verildi. ROCKET Öğrenci Müzik Topluluğu’nun “Ritim ve Şifa: 14 Mart’ta Öğrencilerimizden Müzikal Bir Dokunuş” konserinin ardından etkinlik sona erdi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Graffiti Sanatı Kamusal Mekanda!

Graffiti Sanatı Kamusal Mekanda!

BYSEYF’in ilk kişisel grafiti sergisi Küçükçekmece’deki Galeri Cennet’te açıldı.

Küçükçekmece’nin genç yeteneklerinden BySeyf, graffiti sanatındaki 20 yıllık yolculuğunu bir adım öteye taşıyarak, ilk kişisel sergisini Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluşturdu.

Graffiti sanatının ilk kez bir kamusal mekâna taşınması yönüyle öne çıkan serginin açılışına özellikle gençler büyük ilgi gösterirken, Küçükçekmece Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Deniz Gürbey de katıldı.

2005 yılında amatör olarak desen çalışmalarına başlayan ve zamanla kendini geliştirerek profesyonelleşen BySeyf, heyecanını paylaşarak, doğup büyüdüğü Küçükçekmece’de ilk kişisel sergisini açmış olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

“Gençlere alan açmaya ve fırsat tanımaya devam edeceğiz”

Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Deniz Gürbey de genç sanatçıyı tebrik ederek, “Graffiti artık sadece duvarlarla sınırlı kalmıyor. Sergi salonlarına taşınıyor. Sanat galerilerinde yer buluyor. Küçükçekmece Belediyesi olarak, sanatı destekleyerek genç yeteneklere alan açmaya ve kentimizin sanat kimliğini güçlendirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Sergi açılışında gençler, Underground HipHop DJ performansı ile eğlendi. Küçükçekmece’de duvarları birer sanat tuvaline çeviren BySeyf,  graffiti meraklılarıyla sohbet ederek sergiyi anlattı.

Sergi, 13 Nisan’a dek Galeri Cennet’te görülebilir. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Menopoz Sonrası Göz Kuruluğu ve Katarakt Riski Artıyor

Menopoz Sonrası Göz Kuruluğu ve Katarakt Riski Artıyor

Dünyagöz Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Bu dönemde göz kuruluğu ve katarakt gibi göz hastalıklarının riski artıyor. Menopozdaki Kadınların Yüzde 10’u Göz Kuruluğu Tedavisi Görüyor Kadınların erkeklere kıyasla yaşadıkları bezlerinde, korneada ve retinadaki farklılıkların olduğunu belirten Dünyagöz Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Mehmet Gülez, “Östrojen, progesteron, androjen gibi cinsiyet hormonlarına bağlı olarak; yaş, adet dönemi, hamilelik, menopoz ve andropoz görmeyi bekliyor. Menopoz, kadınların üreme döneminin sonlanmasıyla birlikte yapıların yapısının gelişmesiyle gelişir. Bu hormon değişimi, pek çok fonksiyon gerçekleşirken, ağrı üretimi de doğrudan etkiler. Östrojen seviyesi düştüğünde, göz yaşı üretimi azalır ve bu durum, göz kuruluğuna yol açar. Göz kuruluğu, gözde yabancı cisim hissi, yanma, batma ve bütünlüğünü görme gibi rahatsız edici düzenleyici bira neden olabilir. Menopoz dönemiyle birlikte yaşadığı dönemde yaşanan azalma, göz hastalıkları olumsuz olabilir. Menopoza giren kadınların yüzde 10’unun göz kuruluğu değişiyor, ancak başka bir kesim yapılmadan bu sorun yaşanıyor. Ayrıca menopoz döneminde verilen hormon desteği tedavisinin de sanılmasının aksine göz kuruluğuna neden olabiliyor. Özellikle bu dönemlerde kadınlar, göz kuruluğu nedeniyle sık sık doktora başvurusu yapıyor. Göz kuruluğu tedavi edilmediğinde, daha ciddi göz problemlerine yol açabilirsiniz. Aynı Yaştaki Erkeklere Göre Kadınlarda Katarakt Riski Daha Fazla Menopoz döneminin başka bir önemli etkisi de katarakt riskin olduğunu söyleyen Op. Dr. Mehmet Gülmez, “Katarakt, gözün merceğinde ortaya çıkan büyümeyi görmeyi arayarak yol buluyor bir oluyor. Katarakt, menopoz sonrası daha sık görülüyor. Bu nedenle düzenli göz muayeneleri, teşhis ve tedavi açısından oldukça önemlidir, ayrıca UV ışınlarına karşı korunmak, kronik beslenme ve kronik hastalıklardan korunmada etkilidir. ” tavsiyelerinde bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Şubat 2025

 

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Şubat 2025

Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık %29,89 arttı, aylık %2,70 arttı

Tarım-ÜFE’de (2020=100), 2025 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %2,70 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %5,52 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %29,89 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %42,60 artış gerçekleşti.

Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %2,49 artış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %6,80 artış ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde %5,20 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde %0,61 artış, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde %1,79 azalış ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde %5,93 artış gerçekleşti.

Sektör ve ana gruplara göre Tarım-ÜFE ve değişim oranları(%), Şubat 2025

Endeks Bir önceki aya göre değişim oranı (%) Bir önceki yılın Aralık ayına göre değişim oranı (%) Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı (%) On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı (%)
Tarım-ÜFE 792,15 2,70 5,52 29,89 42,60
Tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetler 784,22 2,49 4,88 29,84 42,82
Tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünler 760,86 0,61 0,74 23,39 31,76
Çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünler 719,71 -1,79 2,74 38,05 58,46
Canlı hayvanlar ve hayvansal ürünler 844,90 5,93 9,56 33,19 47,18
Orman ürünleri ve ilgili hizmetler 981,23 6,80 19,92 20,62 28,58
Balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetler 891,95 5,20 12,50 43,11 52,96

Tarım-ÜFE yıllık değişim oranı (%), Şubat 2025

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %166,37 artış ile turunçgiller, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %13,95 artış ile tropikal ve subtropikal meyveler oldu.

 

 

Alt gruplara göre Tarım-ÜFE yıllık değişim oranları (%), Şubat 2025

 

 

Alt gruplara göre Tarım-ÜFE aylık değişim oranları (%), Şubat 2025

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası  25. sezonunda Birleşik Krallık turnesine çıkıyor

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası  25. sezonunda Birleşik Krallık turnesine çıkıyor

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), 4-11 Nisan 2025 tarihleri arasında müzikseverlerle Birleşik Krallık’ta bir araya geliyor. Sanat yönetmeni ve sürekli şefi Carlo Tenan yönetimindeki BİFO, sırasıyla Perth, Edinburgh, Londra, Guildford ve Sheffield’da vereceği bu konserlerde çellist Pablo Ferrández’e eşlik edecek. 

 

Türkiye’nin önde gelen senfonik topluluklarından Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), 25. sezonunda Birleşik Krallık’ta müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. En son 2018’deki Avrupa turnesiyle büyük beğeni toplayan BİFO, 4-11 Nisan 2025 tarihleri arasında Perth, Edinburgh, Londra, Guildford ve Sheffield’i kapsayan bir turne gerçekleştirecek. BİFO’nun Birleşik Krallık’taki bu ilk turnesi, 5 Nisan’da İskoçya’nın Perth şehrindeki Perth Concert Hall’da vereceği konserle başlayacak. Konserlerin solisti ise tekniği ve ruhunu müziğe yansıtmasındaki ustalığıyla tanınan çellist Pablo Ferrández olacak. 15. Uluslararası Çaykovski Yarışması’nda ödül kazanan ve Sony Classical’in özel sanatçısı olan Pablo Ferrández, “yeni bir çello dehası” (Le Figaro) olarak selamlanıyor. 

Klasiklerin büyüsü ve Ferit Tüzün’ün eseriyle zenginleşen repertuvar

Programda, Ferit Tüzün, Franz Schubert ve Ludwig van Beethoven ve Fransız müziğinin zarif temsilcisi Saint-Saëns’ın yapıtları yer alıyor. Turne boyunca, Schubert’in “Bitmemiş” başlığını taşıyan 8. Senfonisi, Saint-Saëns’ın 1. Çello Konçertosu ve Beethoven’ın “Pastoral” başlıklı 6. Senfonisi seslendirilecek. Londra ve Sheffield konserlerinde ise bu programa ek olarak, Ferit Tüzün’ün Nasreddin Hoca “Humoresque” adlı eseri dinleyiciler ile buluşacak. Müzikseverler, BİFO’nun Birleşik Krallık turnesini, borusansanat ve borusanistanbulfilarmoni sosyal medya hesapları ile Nisan ayının başında aktif olacak bifoturne.com blogu üzerinden yakından takip edebilecekler.

Geçtiğimiz yıllarda da uluslararası alanda başarılı konserlere imza atan, 2014’teki konserinde BBC Proms’ta sahneye çıkan ilk Türk orkestrası olarak yer alan BİFO, 2016’da Viyana’dan Almanya’ya uzanan ve Avrupa basınından övgü dolu eleştiriler alan bir turne gerçekleştirdi. 2017’de Hong Kong Sanat Festivali’nde iki konser vererek, Daniel Hope ve Vadim Repin ile başarılı bir Avrupa turnesine imza attı. 2018’de Daniel Hope ile başlayan ve Nemanja Radulović ile devam eden Avrupa turnesinin son durağı olan Théâtre des Champs Elysées’de ayakta alkışlandı. 

Borusan Kocabıyık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi, BİFO’nun uzun bir aranın ardından tekrar çıktığı yurtdışı turnesi ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, bugüne taşıdığı başarılarıyla hem Türkiye’de hem de yurtdışında bilinen ve takdir edilen bir senfonik topluluk. Şimdi Birleşik Krallık turnesiyle, yalnızca 25 yıllık deneyimini değil, özgünlüğüyle ortaya koyduğu birikimini de farklı sahnelere taşıyor. Ülkemizi her zaman en iyi şekilde temsil eden bir orkestra olarak, müziğin evrensel dilini paylaşmaya ve uluslararası sahnelerdeki varlığımızla yeni başarılara imza atmaya hazırlanıyoruz.”

Borusan Sanat Müdürü Aydın Dorsay bu özel turneye dair şunları söyledi: “Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın 25. sezonunu bir turneyle taçlandırdığımız için mutluyuz ve heyecanlıyız. BİFO’nun kurulduğu günden bu yana şekillenen başarısı, dünya çapındaki tanınırlığını ve saygınlığını artırdı. Müziğin bir araya getirme gücünü izleyicisiyle paylaşan bir orkestra olarak, Birleşik Krallık’taki müzikseverlerde de kalıcı bir iz bırakmayı amaçlıyoruz.”

 

Birleşik Krallık Turnesi, Konser Programı:

  • 5 Nisan Cumartesi, 19.30
    Perth Concert Hall, Perth (İskoçya)

 

  • 6 Nisan Pazar, 15.00
    Usher Hall, Edinburgh (İskoçya)

 

  • 8 Nisan Salı, 19.30
    Cadogan Hall, Londra (İngiltere)

 

  • 9 Nisan Çarşamba, 19.30
    G Live, Guildford (İngiltere)

 

  • 10 Nisan Perşembe, 19.00
    Sheffield City Hall, Sheffield (İngiltere)

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Oruç tutarken tok kalmak için 3 altın öneri!

Oruç tutarken tok kalmak için 3 altın öneri!

      Yavaş yemek, bol su içmek, protein + lif  kombinasyonu!       

Ramazan’da Uzun Süre Tok Tutan 8 Güçlü Besin! 

Ramazan’da şekerli tatlıları soframızdan eksik etmiyor, hamurlu gıdalara yöneliyor, mis gibi kokan pideye karşı koyamıyoruz…  Oysa bu besinler kan şekerimizi hızla düşürüp açlık krizlerine neden olabiliyor. Ayrıca halsizlik ve baş ağrısı gibi etkileri de enerjimizi gün boyu düşürebiliyor. Aslında bazı besinler mide boşalmasını geciktirerek ve iştah düzenleyici mekanizmaları destekleyerek daha uzun süre tok kalmamıza yardımcı olabiliyor. Dolayısıyla sahurda doğru besinleri seçerek gün içinde açlık krizlerini önleyebilir ve enerjinizi daha fazla koruyabilirsiniz. Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Oğuz, oruç tutarken tok kalmanıza yardımcı olan 8 güçlü besini ve nasıl tüketmeniz gerektiğini anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu. 

 

Yumurta: Yüksek kaliteli protein içeriğiyle tokluk süresini uzatın

Yumurta, içeriğindeki yüksek kaliteli protein sayesinde mideyi geç terk ediyor ve uzun süreli tokluk sağlıyor. Aynı zamanda kas kaybını önleyerek metabolizmayı destekliyor ve gün içinde enerji seviyenizi korumanıza yardımcı oluyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Oğuz, yumurtayı sahurda haşlanmış, omlet veya menemen şeklinde tüketebileceğinizi belirterek, “Yanında tam tahıllı ekmek, avokado veya sebzelerle birlikte dengeli bir öğün oluşturabilirsiniz. Ancak, kolesterol seviyelerini dengelemek için yumurtayı günde 1-2 adetten fazla tüketmeyin” diyor.

Yulaf ezmesi: Zengin lif içeriğiyle kan şekerini dengeliyor

Yulaf ezmesi, yüksek lif içeriği sayesinde mide boşalmasını geciktirerek uzun süre tok kalmanıza destek veriyor. Sindirimi yavaşlatan yapısı sayesinde kan şekerini dengede tutuyor ve açlık krizlerini önlüyor. Sahurda süt veya yoğurt ile tüketebilir; üzerine tarçın ekleyerek kan şekerinin ani yükselmesini önleyebilirsiniz. Ancak, fazla tüketimi bağırsaklarda gaz ve şişkinlik gibi sorunlara yol açabildiği için yulaf ezmesini ölçülü tüketmenizde fayda var. 

Avokado: sağlıklı yağlar sayesinde tokluk süresini uzatıyor

Avokado, içerdiği tekli doymamış yağlar sayesinde sindirimi yavaşlatarak gün boyunca süren bir tokluk hissi sağlıyor. Aynı zamanda beyin fonksiyonlarını destekleyerek gün içinde enerjinizi dengede tutuyor. Sahurda tam tahıllı ekmek üzerine ezilmiş olarak ya da salatalara dilimlenmiş halde ekleyerek tüketebilirsiniz. Ancak, kalorisi yüksek bir besin olduğu için günlük tüketimi yarım adet avokado olarak sınırlamaya dikkat edin. 

Badem ve ceviz: Sağlıklı yağ ve protein kaynaklarıyla açlık krizlerini önlüyor

Badem ile ceviz, sağlıklı yağ ve protein içerikleri sayesinde mideyi geç terk ediyor ve tokluk süresini uzatıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Oğuz, badem ile cevizin aynı zamanda kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olarak ani açlık krizlerini önlediklerini vurgulayarak, “Ancak yüksek kalori içerikleri   nedeniyle tüketiminde aşırıya kaçmayın, aksi takdirde kilo kontrolünüz zorlaşabiliyor. Sahurda 10-15 adet badem veya 2-3 tam ceviz tüketmeniz ideal bir tercihtir” diye konuşuyor. 

Yoğurt ve kefir: Bağırsak dostu probiyotiklerle sindirimi destekleyin

Probiyotik  içeriği sayesinde bağırsak sağlığını destekleyen yoğurt ve kefir, sindirimi düzenleyerek tokluk süresini uzatıyor. Özellikle protein içeriği yüksek olan süzme yoğurt kan şekerini dengeleyerek açlık krizlerini önlüyor. Sahurda tek başına veya yulaf, chia tohumu gibi besinlerle birlikte tüketebilirsiniz. Ancak, şekerli yoğurtlardan kaçınmalı ve sade olanlarını tercih etmelisiniz. 

Tam tahıllı ekmek: Pideye göre daha uzun süre tok tutuyor

Beyaz ekmek ve pideye kıyasla daha fazla lif içeren tam tahıllı ekmek, mideyi geç terk ederek gün boyu süren bir tokluk hissi sağlıyor. Tam tahıllı ekmeğin aynı zamanda kan şekerinin ani dalgalanmalarını önleyerek açlık hissini kontrol altına aldığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Oğuz, “Sahurda yumurta, peynir veya avokado ile birlikte tüketebilirsiniz. Ancak fazla tüketimi gereksiz kalori alımına yol açabileceğinden tam tahıllı ekmeği 1-2 dilimle sınırlandırmaya dikkat edin” diyor. 

Kuru baklagiller: Yüksek lif ve protein içeriğiyle uzun süre doygunluk sağlıyor

Mercimek, nohut ve fasulye gibi kuru baklagiller, yüksek lif ve protein içerikleri sayesinde sindirimi yavaşlatarak uzun süreli tokluk hissi sağlıyorlar. Aynı zamanda bağırsak sağlığını destekleyerek sindirimi düzenliyor ve gün boyu enerjinizi korumanıza yardımcı oluyorlar.  Kuru baklagilleri sahurda çorba ya da salata içinde tüketebilirsiniz.  Ancak gaz yapıcı etkileri nedeniyle aşırı tüketmemeye dikkat edin. 

Chia tohumu: Jel kıvamına gelerek tok hissetmenizi sağlıyor

Chia tohumu sıvıyla birleşerek jel kıvamına geliyor ve mideyi doldurarak uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. İçeriğindeki lifler bağırsak sağlığını desteklerken, omega-3 yağ asitleri de enerji seviyesini dengede tutuyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Oğuz, “Chia tohumunu, sahurda yoğurt veya sütle karıştırarak tüketebilirsiniz. Ancak yeterli sıvıyla tüketmeye dikkat edin, aksi halde şişkinlik yapabiliyor. Dengeli bir diyet içinde küçük porsiyonlar halinde tüketmeniz en iyi sonucu verecektir” diyor. 

—————kutu bilgisi ————

Ramazan’da tok kalmanın 3 altın kuralı!

Yavaş yemek: Sindirimi kolaylaştırıyor, daha uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor.

Protein + lif kombinasyonu: Daha uzun süreli tokluk sağlıyor, kan şekerini dengede tutuyor.

Su tüketimi: İftardan sahura kadar tüketeceğiniz bolca su açlık hissinin giderilmesine destek oluyor.  

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir’den koruyucu diş sağlığı hizmeti

Hedef, 10 bin kişiye ulaşmak

Büyükşehir’den koruyucu diş sağlığı hizmeti

Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında İzmir’in 30 ilçesinde ağız ve diş sağlığı eğitimleri veren ve ön bakı çalışması yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi uzmanları, sağlık sorunu tespit edilenleri ise ilgili kurumlara yönlendiriyor. Hem çocuk hem de yetişkinlerin faydalandığı hizmetle bu yıl 10 bin kişiye ulaşılması hedefleniyor. Eğitimlerin sonunda vatandaşlara diş macunu ve fırçası da hediye ediliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, ağız ve diş sağlığı alanında koruyucu sağlık hizmetini kentin geneline yayıyor. Muhtarlık, okul ve sivil toplum kuruluşu gibi kurumlardan Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı’na iletilen yazılı talep veya 153 Hemşehri İletişim Merkezi’nden yapılan başvuru doğrultusunda 30 ilçede ağız ve diş sağlığı eğitimleri veriliyor. Bu kapsamda eğitime katıldıktan sonra isteyen vatandaşa ön bakı hizmeti de sağlanıyor. Sağlık sorununun fark edilmesi durumunda vatandaşa tedavi konusunda yönlendirme yapılıyor. Eğitimlerin bitiminde diş macunu ve fırçası da hediye ediliyor. Yetişkinlere ve çocuklara yönelik yapılan ağız ve diş sağlığı eğitimi ile ön bakı hizmetinin bu yıl 10 bin kişiye ulaşması hedefleniyor.

“Farkındalık oluşturuyoruz”

İzmir Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Sağlık Eğitimleri Şube Müdürlüğü’nde görevli diş hekimi Koray Engin, yapılan çalışma hakkında şunları söyledi: “30 ilçede ve merkezde ağız ve diş sağlığı eğitimiyle isteyen vatandaşlarımızın ön bakılarını yapıyoruz. Amacımız, koruyucu diş hekimliği hizmetlerini yaygınlaştırmak ve eğitimlerle farkındalık yaratmak. Ağız ve diş bakılarında tespit ettiğimiz sistemik rahatsızlıkları hastalarımıza söylüyoruz. Çürük neden olur, çocuklarda çapraşık dişler neden olur, nasıl tedavi ettirilebilir, diş fırçalama teknikleri nelerdir gibi soruları yanıtlıyoruz.”

Farklı hastalıklar da tespit ediliyor

Eğitimler ve ön bakı hizmeti sırasında önemli sağlık sorunlarının fark edilebildiğine dikkat çeken Engin, “Çoğu hastamız hangi hastalığı nasıl tedavi ettireceğini bilemiyor. Çürük oranı özellikle çocuklarda çok artmış durumda. Ailelerin çocukların ağzına bakmalarını ve kontrol etmelerini çok önemsiyoruz. Çocuklara dişlerini ve dillerini doğru fırçalamayı öğretmeleri gerekiyor. Örneğin Kınık’ta bir hastanın ağzında şişlikler gördüm ve hastada sistemik diyabet hastalığı çıktı. Bergama’da ağız kanseri vakası gördük. Biz, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı’na yazılı olarak talep eden ya da 153 üzerinden başvuru yapan her yere elimizden geldiğince koşuyoruz” dedi.

“Bu hizmeti burada almak cevher gibi”

Bayraklı Gümüşpala Kurs Merkezi’nde dikiş kursuna giden kadınlar da ağız ve diş sağlığı eğitimi aldı. Özellikle çocukları için diş hekimi Koray Engin’den bilgi alan kadınlara, isteğe göre ön bakı hizmeti de sağlandı. Eğitimlere 3,5 yaşındaki Zehra Karaderi ile katılan anne Zerrin Karaderi, “Eğitimler çok güzeldi. Ben kızım için katıldım. Dişine çözüm bulmak istedim, sağ olsun hocamız yönlendirecek. Kızımın dişlerinin çoğu çürük” dedi. Neriman Ökten ise “Eğitimi çok beğendim. Doktor bey, çok güzel ve detaylı bir şekilde anlattı. Alanında uzman olduğu belli ve doğru noktalara dokundu. Burada olduğum için mutlu oldum. Kendimize nasıl bakacağımız konusunda yönlendirdi. Diş sağlığı hizmetine ulaşmak çok zor ve bu hizmeti burada almak cevher gibi oldu” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı