Yıllık arşivler: 2025

Basın Emekçileri Beykoz Belediyesi ev sahipliğinde bir araya geldi

Beykoz Belediyesi, Türk Basınında mücadele ve dayanışmanın simgesi ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü Beykoz’da düzenlenen özel bir geceyle kutladı.

Gazetecilik mesleğinin toplum ve demokrasi için önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen gecede medyada farklı kademelerde görev yapan gazeteciler ve basın emekçileri ağırlandı.

Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in açılış konuşmasını yaptığı gece, Siyasetçi ve Gazeteci Barış Yarkadaş ve Belgesel Yönetmeni Nebil Özgentürk’ün gazeteciliğin değeri ve anlamı üzerine yaptıkları konuşmalarıyla devam etti.

 

Başkan Köseler; “Bugün, Ülkemizde Gazetecilerin Karşılaştıkları Baskı ve Zorlukları Hatırlamak ve Hatırlatmak İçin Önemli Bir Vesiledir”

Açılışta yaptığı konuşmada basının demokrasi ve toplumların özgürlük mücadelesinin olmazsa olmaz unsuru olduğunu vurgulayan Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler; “Bugün burada, mesleklerine onurlu bir şekilde gönül vermiş gazetecilerimiz için bir araya geldik. ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ özellikle ülkemizde, gazetecilerin karşılaştıkları baskı ve zorlukları hatırlamak ve hatırlatmak için önemli bir vesile ve görevdir. Halkımızın en doğru bilgiye tarafsız bir şekilde ulaşmasını sağlamak için emek ve mücadele veren elçilerimizsiniz. Bu bilinçle, Beykoz Belediyesi olarak her zaman yanınızda olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu geceye değer katan, fikirleriyle topluma ışık tutan kıymetli konuklarımıza katılımları için gönülden teşekkür ediyor, gazetecilik mesleğine tarafsız ve ilkeli bir şekilde gönül veren tüm yerel ve ulusal basın mensubu arkadaşlarımın ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü’ kutluyorum” dedi.   

Gecede Nebil Özgentürk imzası taşıyan ve gazetecilik tarihini anlatan özel belgesel gösterimi de büyük beğeni topladı.

 

Hasan Fehmi Anıldı

Gecede Şair, Yazar ve Gazeteci Sunay Akın’ın 1909 yılında uğradığı suikast sonucu hayata veda eden Hasan Fehmi’nin anısına “Hasan Fehmi’den Bugüne Babıali Yokuşu” adlı tek kişilik bir gösteri alkış topladı.

Halk Müziği Sanatçısı Hasan Yükselir, usta şair Nazım Hikmet’in, kendisini vatan hainliğiyle suçlayanlara cevap niteliği taşıyan “Vatan Haini” şiirini okuduğu gece anma ve dayanışma mesajları ile son buldu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ustalara Saygı Sergisi Kent Müzesinde Açıldı

İnegöl Belediyesi Kent Müzesi’nin kuruluşunun 16’ncı yılı ve İnegöl Mobilyacılar Odasının kuruluşunun 60’ıncı yılına özel iki kurum iş birliğinde hazırlanan “Ustalara Saygı” isimli sergi, bugün düzenlenen törenle açıldı. İnegöl’ün eski mobilya ustalarının fotoğraflarının yer aldığı sergi adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor.

İnegöl Belediyesi’nin 10 Ocak 2009 tarihinde hizmete açtığı ve açıldığı dönemde Türkiye’nin ilk İlçe Kent Müzesi olma özelliğini taşıyan İnegöl Kent Müzesi, kuruluşunun 16’ncı yılını kutluyor. Her yıl kuruluş yıl dönümünde özel bir sergiyle ilçe halkını karşılayan İnegöl Kent Müzesi, bu yıl kuruluşunun 60’ıncı yılını kutlayan İnegöl Mobilyacılar Odası iş birliğinde “Ustalara Saygı” isimli özel bir sergiyi izlenime açtı. Sergide İnegöl mobilyasını bugünlere getiren ustalara ait bilgi ve belgeler ile 160’a yakın fotoğraf bulunurken, ayrıca mobilya ustalarının eski dönemlerde kullandıkları malzemeler, mobilya yapımında kullanılan teknikleri yansıtan ürünler de sergileniyor.

SERGİ BUGÜN İZLENİME AÇILDI

31 Ocak Cuma gününe kadar İnegöl Kent Müzesinde açık kalacak serginin açılış töreni bugün 14.00’da gerçekleştirildi. Açılışa; AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, BESOB Başkanı Fahrettin Bilgit, Mobilyacılar Odası Başkanı Özcan Ayhan, siyasi parti temsilcileri, STK temsilcileri, mobilya sektörü temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

“ÖZELLİKLE GENÇ MOBİLYACILARIMIZIN GEZMESİNİ İSTİYORUZ”

Sergi açılışında konuşan Mobilyacılar Odası Başkanı Özcan Ayhan, “İnegöl mobilya ile bütünleşmiş bir şehir. Tarımı, turizmi, köftesi ile de bilinen şehrimizde mobilya özellikle son yıllarda ulusal ve uluslararası alanda adını duyurdu. Bugün 175 ülkeye ihracat yapılıyor. Fakat bu günlere gelişin bir altyapısı var. Ustalarımızın emekleri var. Bu zanaatın bugünlere gelmesinin arkasında gizli kahramanlarımız, büyüklerimiz var. Biz de odamızın kuruluşunun 60’ıncı yılında onları anmak istedik. 300 bin nüfuslu İnegöl’ün 200 bini mobilyadan geçimini sağlıyorsa, atalarımızın, eski ustalarımızın bunda emeği büyük. 1500’lü yıllarda ahşap ile uğraşmaya başlamış İnegöl. 1900’lü yıllarda mobilya başlamış ve 2000’li yıllarda da sanayileşme hız kazanmıştır. Bugünlere gelirken çok emekler verildi. Kolay olmadı. Sergimiz 1 ay burada açık olacak. Özellikle genç mobilyacılarımızın gelip sergimizi gezmesini istiyoruz” dedi.

MOBİLYA SERÜVENİ BÜYÜYEREK DEVAM EDİYOR

BESOB Başkanı Fahrettin Bilgit ise İnegöl’de mobilya deyince arkasında pek çok hatıranın yer aldığını ifade ederek sergide emeği geçen herkese teşekkür etti. Kısa bir selamlama konuşması yapan İTSO Başkanı Yavuz Uğurdağ, “Bugün burada mobilyanın geçmişini oluşturan ve geleceğini oluşturacak isimlerle bir aradayız. İnegöl Mobilyası serüvenimiz büyüyerek devam ediyor. Bu işin temelini atan ağabeylerimiz burada. Ben tüm ustalarımıza İnegöl ve İnegöl Mobilyası adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.

MOBİLYAMIZLA HER ZAMAN GURUR DUYDUK

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban da İnegöl Kent Müzesinin kuruluşunun 16’ncı yılı, Mobilyacılar Odasının da kuruluşunun 60’ıncı yılında özel bir sergi hazırlandığını ifade ederek “Sergimiz ay sonuna kadar da müzemizde açık kalacak. Aslında bugün burada vefanın ne kadar önemli olduğunu da sergiliyoruz. Ben de bu vesileyle İnegöl’de ağacın sanata dönüşmesinde emeği olan başından sonuna kadar tüm ustalarımıza, zanaatkarlarımıza teşekkür ediyorum. İnegöl’ün lokomotif sektörüdür mobilya. Bundan da her zaman gurur duyduk. Her şartta ve koşulda da kendisini yeniliklere taşıyan, geliştiren mobilyacılarımız var. Dışarıdan gelenler bizi ya mobilyacı ya köfteci olarak adlandırıyor. Bundan gurur duyuyoruz. Tarihe baktığımızda 1500’lü yıllardan itibaren Osmanlı kayıtlarında İnegöl ile ilgili ağaç işçiliği yapıldığını görüyoruz. Donanmaya kereste ve kürek gönderildiğini, sonrasında bunların farklı evrelerden geçerek günümüz mobilyalarına evrildiğini görüyoruz. Her dönem yenilikleri takip ederek bugünkü özgün tasarımlı mobilyalar ortaya çıktı. Bu bizim adımıza da çok kıymetli. Bundan sonraki aşamalarda da bunun devamını sağlamak hepimizin sorumluluğu” şeklinde konuştu.

İNEGÖL KENT MÜZESİ ŞEHİR İÇİN ÖNEMLİ BİR DEĞER

Başkan Taban, İnegöl Kent Müzesinin de şehir için önemli bir değer olduğunu kaydederek “Müzemiz de şehrimiz adına bir değer. Hemen yan tarafta da bir Mobilya Müzemiz var. Müzelerimizin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen başta Alinur Aktaş Başkanımıza, Nedim Bayram ağabeyimize, rahmetli Serdar Rubacı ağabeyimiz ve diğer büyüklerimizin emek ve gayretleri var burada. Katkı sunan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

İNEGÖL’ÜN DEĞERLERİYLE GURUR DUYUYORUZ

Son olarak kürsüye gelen AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman, İnegöl’ün pek çok yönüyle özel bir şehir olduğuna dikkat çekti. Şehrin mobilyası, köftesi, sanayisi, tarımı, turizmi ve daha pek çok farklı yönüyle öne çıktığını kaydeden Salman, “Mobilyacılar Odamızın kuruluşunun 60’ıncı yılı bu yıl. İnegöl’ümüz her yönüyle çok güzel bir şehir. Ekonomisiyle, nüfusuyla, sanayisiyle, tarımıyla, kültürel etkinlikleriyle Cenabı Allah’ın birçok nimetine sahip. Bizler İnegöl’ün istihdamıyla, değerleriyle, ticaret hacmiyle övünüyoruz. Bu övüncümüzün pek çok alanı var. Tarımda, sanayide, turizmde… Özellikle mobilya sektöründe zamanında ustalarımızın başlattığı serüvende bugün gelinen nokta çok kıymetli. Her bir markamızı biz gittiğimiz şehir ve ülkelerde gördüğümüzde gurur duyuyoruz. 60 yıl önce İnegöl’de mobilya sektörü kurumsal bir adım attı. Bugüne kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.

SERGİ ZİYARET EDENLERİ ZAMANDA YOLCULUĞA ÇIKARDI

Konuşmaların ardından kurdele kesimiyle sergi açılışı gerçekleştirildi. Daha sonra sergiyi gezen misafirler, özellikle yer alan fotoğraflarla adeta zamanda yolculuğa çıktı. Eskilerin yad edildiği, hatıraların yeniden canlandığı sergi, misafirler tarafından büyük ilgi gördü.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sinan Damgacıoğlu ‘Japon Mutfağı İyi Niyet Elçisi’ ünvanı alan ilk Türk Şef oldu

Japon mutfağının tanıtılmasına yaptığı katkılarla dikkat çeken Uzakdoğu Mutfak Akademisi Kurucu Ortağı Şef Sinan Damgacıoğlu, Japonya Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı (MAFF) tarafından Japon Mutfağı “İyi Niyet Elçisi” unvanına layık görüldü. Bu prestijli unvan, Japon mutfağı için verilen en önemli ödüllerden biri olup, ilk kez bir Türk şef tarafından kazanıldı.

 

Japon Hükümeti’nin Özel Eğitim Programına Katılan İlk Türk Şef

Sinan Damgacıoğlu, Japon Hükümeti’nin yabancı şefleri eğitmek için 2016 yılında açtığı ve dünya genelinde sadece 15 şefin kabul edildiği programa burslu olarak katılmaya hak kazandı. Japon mutfağının felsefesini, geleneklerini ve tekniklerini öğrenen ilk ve tek Türk şef olma başarısını gösterdi. Mezuniyeti ile birlikte yabancı şef eğitim programının ilk adımı olan “Bronze” unvanını aldı.

Damgacıoğlu, Japonya’nın ünlü şeflerinden Masahiro Kasahara’nın Tokyo’daki “Sanpi Ryoron Kaiseki” restoranında çalışarak, Japon tekniklerinin en seçkin örneklerinin uygulandığı kaiseki mutfağı üzerine yoğunlaştı. Japonya’da yaşadığı süreçte halkın günlük yemek kültürünü ve mutfak alışkanlıklarını da özümseme fırsatı buldu. Ayrıca Japon mutfağının sadece elit kesimlere değil, herkes için erişilebilir bir deneyim olması gerektiği fikrini de benimseyerek, menü tasarımlarında Japonların günlük tükettikleri yemeklere de yer verdi. Japon mutfağının geleneksel lezzetlerinin korunarak servis edilmesine odaklanan şef, Japonya’nın sokak lezzetlerinden geleneksel yemeklere kadar pek çok farklı alanda çalışmalar yaptı.

 

Japon Mutfağına Katkıları

Türkiye’ye dönüşü ile birlikte Japon mutfağının doğru tanıtılması için çalışmalarına başladı. Birçok atölye düzenledi ve üniversitelerde gastronomi öğrencileri ile buluştu. Katıldığı televizyon ve radyo programları, yazılı basında yer alan haberleri ile gerçek Japon mutfağının tanıtılmasında önemli rol oynadı.

Kurucu ortağı olduğu Uzakdoğu Mutfak Akademisi, Japon hükümetinden akredite edilen ilk kurum olarak büyük bir başarıya imza attı. Akademi, Türkiye’nin ilk Japon Mutfak Sanatları Programı’nı hayata geçirerek, 2024 itibarıyla 21 Bronze unvanlı Türk şefi mezun etti. Çalışmaları ile Japonya Başkonsolosluk Onur Ödülü’ne layık görüldü. Aynı yıl, zorlu bir sertifikasyon süreci olan Silver unvanını alarak, dünyada aynı unvana sahip 278 şeften biri oldu.

Damgacıoğlu, Japon mutfağı üzerine yaptığı çalışmalar hakkında şunları söyledi: “Japon mutfağı, sadece bir yemek kültürü değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir. Doğaya duyulan saygı, estetik ve denge anlayışı, mutfağın her detayında kendini gösteriyor. Bu unvanı almak benim için büyük bir onur ve Japon mutfağını daha geniş kitlelere tanıtmak için çalışmalarımı sürdüreceğim.”

 

Uluslararası ve Ulusal Düzeyde Yeni Projeler

Japonya Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı’nın himayesinde Japon Mutfağı “İyi Niyet Elçisi” olarak görevlendirilen Sinan Damgacıoğlu, Japon mutfağının cazibesini uluslararası ve ulusal düzeyde yayma konusunda yeni projeler geliştirmeye devam edecek. Özellikle Türkiye’de Japon mutfağına ilgi duyan tüketicilere bilinçli ve doğru bilgiler aktarmayı hedefliyor.

Sinan Damgacıoğlu’nun bu başarısı, Türk gastronomi dünyasında bir gurur kaynağı olurken, Japon-Türk kültürel ilişkilerine de önemli bir katkı sağlıyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak: “DBS’de yeni gelişmeler ele alındı”

“Derin Beyin Stimülasyonu Derneği 1. Kongresi” alanında uzman isimleri bir araya getirdi

Alanında uzman isimleri bir araya getiren Derin Beyin Stimülasyonu Derneği 1. Kongresi, İstanbul Atlas Üniversitesi Vadi Kampüsünde gerçekleşti. Ulusal Derin Beyin Stimülasyonu Derneği Başkanı, İstanbul Atlas Üniversitesi Rektörü, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak, halk arasında “beyin pili” olarak bilinen Derin Beyin Stimülasyonu (DBS) alanında çalışan farklı branştan bilim insanlarının bir araya geldiği kongrede yeni gelişmelerin ele alındığını ve kongrenin oldukça verimli geçtiğini söyledi. Kongreye beyin pili ameliyatlarının öncülerinden olan Uluslararası DBS Derneği Başkanı Prof. Dr. Abdelhamid Benazzouz da katıldı.

Derin Beyin Stimülasyonu Derneği 1. Kongresi, 3-5 Ocak tarihlerinde İstanbul Atlas Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.

Beyin pili ameliyatlarının öncülerinden olan Uluslararası DBS Derneği Başkanı Prof. Dr. Abdelhamid Benazzouz ve Maastricht Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı, Derin Beyin Stimülasyonu Dergisi Editörü Prof. Dr. Yasin Temel ve Fransa’dan katılan yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Elena Moro‘nun katıldığı kongrede Parkinson, tremor, epilepsi, distoni, obsesif kompulsif bozukluk, Tourette Sendromu ve ağır depresyon gibi pek çok farklı hastalıkta beyin pilinin kullanımı, tedavideki etkileri ele alındı.

Prof. Dr. Abdelhamed Benazzouz: “Parkinson’da belirgin fayda sağlanıyor”
İstanbul’da bulunmaktan ve kongreye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Prof. Dr. Benazzouz, Uluslararası DBS Derneği’nin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Parkinson’da artık hastaların çok belirgin fayda görebildiğini ve daha az ilaç ihtiyaçları olduğunu belirten Benazzouz, günümüzde esansiyel tremor, distoni, obsesif kompulsif bozukluk hastalarında ve depresyon hastalarında da derin beyin stimülasyonunun çok başarılı sonuçlar verdiğini söyledi.

Prof. Dr. Benazzouz,Türkiye’deki beyin cerrahlarının Parkinson hastalarına uygulanan derin beyin stimülasyonu ameliyatlarında çok başarılı olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak: “DBS öncelikle Parkinson hastalığında kullanılıyor”
Ulusal Derin Beyin Stimülasyonu Derneği Başkanı, İstanbul Atlas Üniversitesi Rektörü, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak, düzenledikleri kongre ile özellikle derin beyin stimülasyonu ameliyatlarının hangi endikasyonlarda yapıldığını ve ne gibi sonuçlar doğurduğunu, güncel sonuçları ele aldıklarını söyledi.

Derin Beyin Stimülasyonu Derneği’nde pek çok disiplin ve branşın bir araya geldiğini ifade eden Kocabıçak, “Halk arasında beyin pili olarak bilinen DBS nörolog, beyin ve sinir cerrahisi doktorlarımız, psikiyatristlerimiz, psikologlarımız ve diğer branşlardan hocaların, bilim insanlarının, nörobilimcilerin bir araya geldiği, tamamen multidisipliner yapıda olan ameliyat yöntemidir.  Derin beyin stimülasyonu uygulamaları öncelikle Parkinson hastalığı olmak üzere  el titremeleri (tremor) ve distonide de kullanılıyor.  Aynı zamanda epilepside, bazı psikiyatrik hastalıklarda kullanılan DBS, obsesif kompulsif bozukluk dediğimiz takıntı hastalığında ya da sürekli tiklerin olduğu Tourette Sendromunda, hatta ağır depresyon vakalarında kullanılan bir tedavi yöntemidir” şeklinde konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başarılı oyuncu Ufuk Bayraktar ‘Dayı’ oldu

7 Şubat’ta vizyona girmek için gün sayan Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi filminin başrol oyuncusu Ufuk Bayraktar, kız kardeşi Sema Bayraktar sayesinde dayı oldu.

Film çekimleri sırasında doğum haberi alan Bayraktar, çekimlerin bitmesiyle soluğu yeğenlerinin yanında aldı. Mehmet Sarp ve Ahmet Pars isimlerini alan ikizler, ailenin en yeni fertleri oldu. İlk defa dayı olan Bayraktar, güzel havayı da fırsat bilerek yeğenleriyle keyifli bir gün geçirdi.

 

“Minik dayılar geldi”

Yönetmen koltuğunda Uğur Bayraktar’ın oturduğu Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi filminde Cevahir karakterine hayat veren Ufuk Bayraktar’ın yeğenleriyle çekildiği fotoğraf yakın çevresinde de esprilerin yapılmasına neden oldu. Kız kardeşinin ikiz bebekleri Mehmet Sarp ve Ahmet Pars’ı görenler minik dayılar geldi yorumunu yaptı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Şebo Müzikali” sokak hayvanlarının sesi oldu

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, tiyatrocular tarafından sokakta bulunan ve sahiplenilen bir köpeğin gerçek yaşam hikayesi olan “Şebo Müzikali”nin prömiyerini gerçekleştirdi. Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde prömiyer yapan müzikal, izleyicilerden tam not aldı.

 

BÜYÜK BEĞENİYLE İZLENDİ

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yeni yıla hızlı bir başlangıç yaptı. Şehir Tiyatroları, “Şebo Müzikali” ile izleyicileri hem duygusal bir yolculuğa çıkardı hem de çocuklara hayvan sevgisini aşılamayı hedefleyen gerçek bir öyküyü sahneye taşıdı. Süleyman Demirel Kültür Merkezi (SDKM) Büyük Sahne’de gerçekleşen prömiyer, salonu dolduran izleyiciler tarafından büyük beğeniyle izlendi.

 

BERNA ABİŞ’TEN AÇIK DAVET

Oyuncuların etkileyici performansları ve yaratıcı sahne tasarımı izleyicilerden alkış alırken, Şebo’nun hikayesi herkese unutulmaz bir deneyim yaşattı. Müzikali izleyenler arasında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Berna Abiş de yer aldı. Müzikalin sonunda oyuncuları tebrik etmek için sahneye çıkan Berna Abiş, “Sosyal sorumluluk projesi olarak çok güzel bir oyun izledik. Müzikalde de anlatıldığı üzere petshoplardan değil sokaklardan ve barınaklardan hayvan sahiplenmeyi herkesi davet ediyoruz” dedi.

 

GERÇEK BİR HİKAYEYİ ANLATIYOR

Arzu Demirel’in yazıp Ersin Ayhan’ın yönettiği “Şebo Müzikali” tiyatrocular tarafından sokakta bulunarak sahiplenilen bir sokak köpeğinin gerçek hayat hikayesini konu alıyor. Oyunun kahramanı Şebo, iki yıl önce Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Aydın Sigalı’nın eşi tarafından sokağa terk edilmiş halde bulunuyor. Şebo, Sigalı çifti tarafından sahiplenildikten sonra hem ailenin hem de tiyatronun vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Müzikal, çocuklarda hayvan sevgisini pekiştirmeyi amaçlarken, hayvanların insanlarla kurdukları bağları kuklalar eşliğinde müzikal formda gözler önüne seriyor.

 

OYUNUN OYUNCU KADROSU

Sanat ve hayvan sevgisini bir araya getirerek fark yaratan müzikalde; Başar Alemdar, Işık Öztorun, Çiğdem Sarıhan Benli, Zeynep Dilara Saydam, Sezen Duzakar, Cansu Mengüç, Güliz Gençoğlu, Umut İsfen, Cüneyt Gürbüz, Sevcan Kuş Efe, Su Özdemir, Ahmet Buğra Karakoyun, İbrahim Aydın, Çağla Buldak Akarsu ve Onursal Yıldırım rol alıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gece Söyleyemedim oyunu büyük ilgi gördü

 Gece Söyleyemedim oyunu büyük ilgi gördü. Ayvalık Belediyesi Nejat Uygur Sahnesi’nde tiyatro severlerle buluşan oyunda iki kadın sanatçı; Buse Ertürk ve Burcu Yaşar Ceylan sahnede adeta devleşti. Bir saat boyunca oyunun temposunu bir an olsun düşürmeyen iki sanatçı performanslarıyla dikkat çekti.

      Aşık olmanın, hatta gülmenin ve ağlamanın bile yasaklandığı bir ülkede ve mecburen aynı evde yaşamak zorunda kalan iki kadının öyküsünün anlatıldığı oyun, kadın olarak zorluklarla mücadele edebilmenin ve tüm baskılara rağmen kadınların var edebilme gücünün önemini yüceltiyor. Sezon boyunca Nejat Uygur Sahnesi’nde gösterimlere devam edecek oyunu Can Ceylan yazdı ve yönetti.

     Reji asistanlığını Aydın Tosun’un yaptığı Gece Söyleyemedim’de, Ayvalık Belediye Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Erkan Cılak da dekor, ışık ve tasarımı üstlendi. Erkan Cılak, oyun sonrası yaptığı konuşmadı, “Yaşam dediğimiz şu hayatta Kadına yönelik her türlü baskı zulüm taciz ve şiddet bir mesel’dir ve bu mesel’de sıradan anlatılar cevap vermemektedir. Gece Söyleyemedim oyunu en az bu hayattaki bir kadının yaşadıkları kadar cesur yazılmış, bu gidişatın olası distopyasında bir gecede söylenemeyenleri anlatmaktadır. Keşke bunlar yaşanmasaydı bu oyun da oynanmasaydı” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yüzünüzü Ameliyatsız Gençleştirmeniz Mümkün

Ameliyat olmadan, sosyal hayattan kopmadan, yaşlanma belirtilerini ortadan kaldıran, gıdı ve yüz sarkmalarını tedavi eden birçok yöntem bulunuyor. Minimal invaziv olmaları, hızlı iyileşme süreleri ve genellikle daha uygun maliyetleriyle dikkat çeken bu yöntemleri “İğneli radyofrekans, fokus ultrason, ip uygulamaları, likid yani sıvı yüz germe” olarak sıralayan Liv Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Günay Mammadova, problemlerin farklı yöntemlerle çözülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Yıllar içerisinde cildimiz güneş, yerçekimi ve çevre kirliliği gibi etkenler sebebiyle esnekliğini kaybeder, özellikle yüz ovalinde cilt sarkmaya, hacmini kaybetmeye başlar ve kırışıklıklar oluşur. Bu sorunun çözümü olarak karşımıza çoğu zaman cerrahi müdahaleler çıksa da son yıllarda ameliyatsız yüz gerdirme, süreci cerrahi seçeneklere çok daha kolay hale getirmesinden dolayı sıkça tercih edilen bir yöntem haline geldi. Hastanın beklentilerine ve uygulanacağı bölgeye göre farklılık gösteren yüz gençleştirme yöntemleri arasında; iğneli radyofrekans, fokus ultrason, ip uygulamaları, likid yani sıvı yüz germe bulunuyor ve bu noktada cilt problemi dikkate alınarak kişiye özgü yöntemler uygulanıyor. “Cildi gençleştirmek için kişinin yaşını ve cilt yapısını göz önünde bulundurarak hangi yöntemle maksimum derecede ciltte toparlanma sağlayabiliriz, aynı zamanda kolajenleri de uyararak hastanın cildine nasıl yatırım yapabiliriz sorularının cevabını arıyor ve aldığımız sonuçlara göre de kişiye özel yöntemler kullanıyoruz” şeklinde konuşan Liv Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Günay Mammadova farklı problemlerin farklı yöntemlerle çözülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kolajen üretimini uyarıyor

45 yaş altı için genellikle fokus ultrason, sıvı yüz germe gibi yöntemlerin ön planda olduğunu belirten Dr. Günay Mammodova, bu yöntemin daha çok kalın ve yağlı deriye sahip kişilerde kullanıldığını belirtiyor. Gözenek problemleri olan birinde ise önceliklerinin iğneli radyofrekans yöntemi olduğunu ifade eden Dr. Günay Mammodova, “Altın iğne, cildin alt katmanlarına mikro iğnelerle ince ve küçük delikler açarak doğal iyileşme sürecini tetikleyen ve kolajenlerin uyarılmasını hedefleyen bir tedavi yöntemi. Bu yöntemle cilt mikro travmalarla uyarılıyor, yeni hücrelerin üretimi artıyor ve derin kırışıklıklar, ince çizgiler gibi yaşlanma belirtileri azalıyor. Özetle aslında kolajen üretimini uyararak cildin daha genç, daha sıkı, daha pürüzsüz ve daha ışıltılı görünmesini sağlıyor. Tedavi sonrası ciltteki sıkılaşma, gerginlik genellikle birkaç hafta içerisinde belirginleşmeye başlıyor” dedi.

“Cilt yaşını yıllar önceki cilt yaşına geri çevirmeyi amaçlıyoruz”

İğneli radyofrekansı sadece yüz germe için değil akne izleri ve cilt lekelerinde de kullandıklarını belirten Dr. Mammodova sözlerine şöyle devam etti: “Sarkmadan farklı olarak kombine kullandığımız mezoterapi içerikleri değişiyor. Örneğin kuru ya da ince cilde sahipseniz bunu hyaluronik asit içeren mezoterapi ya da gençlik aşıları ile kombine tedavi şeklinde planlayarak uyguluyoruz. Özellikle yaş aldıkça yerçekiminin de etkisiyle, çene hattındaki ‘bulldog sarkmaları’nı tedavi ediyor, sarkmış göz kapaklarını düzeltiyor bunun haricinde gıdı toparlanması, çene hattının dolgu enjeksiyonu olmadan belirginleşmesini sağlayarak kişinin cilt yaşını yıllar önceki haline geri çevirmeyi amaçlıyoruz.”

Dr. Mammodova, ameliyatsız yüz germe tekniklerini ve uygulama yöntemlerini şöyle sıraladı;

Örümcek ağı ve ip tedavisi: Ortalama 30 dakika sürüyor. İşlem sırasında anesteziye gerek olmuyor ve uygulama lokalanestezik kremlerle, genellikle 35 ile 70 yaş arası gruba yapılıyor. Ancak yöntem 25’li yaşlarda da uygulanabiliyor. 

İğneli radyofrekans: Fraksiyonel radyo frekans cihazının altın iğne uçları ile sorunlu bölgedeki cilt altına yüksek radyo dalgaları verilmesiyle yapılıyor. Uygulama; ihtiyaca göre 35-40 dakika boyunca devam ediyor. Cildin durumuna göre ortalama 3 seans sonunda etki gösteriyor, ortalama 2-4 hafta ara ile yapılıyor.

Fokus ultrason: Tek seanslık bir uygulama olan fokus ultrason, hafif ve orta derecede cilt gevşekliği olan kişilerde tek seans da bile sonuç veriyor.  Klinik gözlemlere göre 1,5-2 sene kadar etkisini sürdüren bu uygulamada asıl sonuçlar vücudun doğal olarak kolajeni yeniden üreteceği 2-3 ay içinde gerçekleşiyor. 

Likid yüz germe: Bu işlemde, uygulama bölgesi anestezik krem sürülerek uyuşturuluyor. Çok ince uçlu iğneler kullanılarak daha önce belirlenen bölgelerden deri altına sıvı yüz germe enjekte ediliyor. Yaş ve cilt yapısına bağlı olarak bir ay arayla 2 seans şeklinde yapılan bu uygulamanın senede bir defa yaptırılması tavsiye ediliyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

David Schwimmer’ın Oyuncu Kadrosuna Dahil Olduğu ‘Goosebumps: The Vanishing’, Bugünden İtibaren Sadece Disney+’ta!

Anthony’nin (David Schwimmer) ikiz çocukları Devin ve Cece, yaz tatilini babalarının evinde geçirecektir. Babaları, onlara eğlenceli ve güven dolu bir tatil vaat ederken, tek bir uyarıda bulunur: Bodruma asla inmeyeceklerdir. Ancak o çevrede tanıştıkları ve arkadaş oldukları gençlerin, ikizlerin amcalarının 30 yıl önce kaybolan çocuklar arasında olduğunu ve işin içinde hayalet gibi gerçeküstü varlıkların yer aldığını söylemesi, yaz tatillerinin başındaki “güven dolu” sıfatını tamamen silecektir.

 

Rob Letterman ve Nicholas Stoller’ın yaratıcıları olduğu ve Justin Long’lu Goosebumps ile önemli bir seyirci kitlesine ulaşan dizi, bu sefer oyuncu kadrosuna dahil ettiği David Schwimmer ile ‘Goosebumps: The Vanishing’ olarak kaldığı yerden çok daha heyecanlı, gizemli ve tüyler ürpertici şekilde geri dönüyor. Cece ve Devin karakterlerinde genç ve performanslarıyla dikkat çekecek oyuncular Jayden Bartels ve Sam McCarthy’yi izleyeceğimiz dizi, özellikle doğaüstü, korku, fantastik ve macera türü severlere soluksuz bir seyir deneyimi yaşatacak. 

 

‘Goosebumps: The Vanishing’, bugünden itibaren sadece Disney+’ta yayında…

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Buca’da üniversitelilere de diyabet ölçüm sensörü dağıtılacak

Buca Belediye Başkanı Mimar Görkem Duman’ın hayata geçirdiği Diyabet Sensörü Destek Programı’nın kapsamı genişletildi. Belediye Başkanı Duman, ilk etapta 0-18 yaş için başlatılan programdan artık Buca’da öğrenim gören diyabet hastası üniversite öğrencilerinin de yararlanacağını söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in, Tip 1 diyabet hastaları için çağrıda bulunduğu Diyabet Sensörü Destek Programı’nı hayata geçiren öncü belediyelerden Buca Belediyesi, ilçede yaşayan 72 Tip 1 diyabet hastası çocuğa diyabet ölçüm sensörlerini geçtiğimiz günlerde törenle dağıttı. İzmir Awards 2024 Yılın Enleri Ödül Töreni’nde “Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi” ödülünü alan çalışmanın kapsamını genişlettiklerini müjdeleyen Buca Belediye Başkanı Mimar Görkem Duman, bundan sonra Buca’da yaşayan Tip 1 diyabet hastası üniversite öğrencilerinin de diyabet ölçüm sensörlerine ücretsiz olarak kavuşacaklarını açıkladı.

“DAHA EŞİT BİR DÜNYA YARATMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Diyabetli çocuk ve gençler için daha eşit bir dünya yaratma hedefiyle çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, şunları söyledi:
“Daha önce tüm Türkiye’de örnek gösterilen projelerden biri olarak, 18 yaş altındaki Tip 1 diyabet hastası çocuklarımız için Diyabet Sensörü Programı’nı başlatmıştık. Bu çalışma ulusal ölçekte bir ödüle de değer bulunmuş ardından da Sosyal Güvenlik Kurumu 18 yaş altındaki çocuklar için diyabet sensörü uygulamasına başlamıştı. Konunun ülke geneline yayılmasına ve çocuklarımızın hayatını kolaylaştırmasına katkı sağladığımız için oldukça mutlu olmuştuk. Şimdi de projemizi genişleterek Buca’mızda üniversite okuyan diyabet hastası gençlerimize de bu sensörlerden dağıtma kararı aldık. Umarım bu çalışmamız da örnek alınır ve tüm yurda yayılır.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı