Yıllık arşivler: 2025

Uzm. Dr. Bekir Aktura: “Sağlık hizmetlerinde ekip çalışması hasta memnuniyetini artırır.”

İstanbul Atlas Üniversitesi Meslek Yüksekokulu tarafından “Sağlık, Bilişim ve İnovasyon” temasıyla düzenlenen ve mesleki eğitimi bilimsel araştırma ile buluşturmayı amaçlayan 1. Ulusal Meslek Yüksekokulu Öğrenci Kongresi, Türkiye genelinden meslek yüksekokulu öğrencilerini bir araya getirdi. Kongrenin açılışına katılan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkan Yardımcısı Uzm. Dr. Bekir Aktura, sağlık hizmetlerinde ekip çalışmasının önemini vurgulayarak “Ekip etkinliği ve iletişimi artarsa hasta bakım kalitesi de artar. Ekip çalışması hasta memnuniyetini artırır, tedavi süreçlerini iyileştirir” diye konuştu.

İstanbul Atlas Üniversitesi Vadi Kampüs Dr. Ralph A. DeFronzo Oditoryumu’nda gerçekleştirilen 1.Ulusal Meslek Yüksekokulu Öğrenci Kongresi, açılış töreniyle başladı.

Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak: “Bilişim ve inovasyon anlamında yapılması gereken ne ise bunların peşinden gidiyoruz”

İstanbul Atlas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersoy Kocabıçak, açılış konuşmasında günün sonunda katılımcıların bilgisini artırarak buradan ayrılacaklarını belirterek “Kongre, panel ve sempozyumlar bilim dünyasının en önemli etkinlikleridir. Bilgi paylaştıkça büyüyor. Francis Bacon ‘Bilgi güçtür’ diyor, aslında günümüzde bunu ‘Güncel bilgi güçtür’ diye modifiye edebiliriz. Bugünkü kongrenin teması da çok güncel. Yapay zeka var işin içinde. Belki de merak ettiğimiz şey şu: Acaba yönetip yönetemeyeceğimizi bilmediğimiz bir teknoloji üretiyoruz belki de şu anda. İşin tabi bu tarafı da var. Teknolojinin hep iyilik ve güzelliklerinden bahsediyoruz ama böyle bir dönüşüme insanlık ne derece hazır? Kendi etik değerleri ne kadar hazır? Bunlar hep cevaplanması gereken sorular. Günümüzde bilişim ve inovasyonun olmadığı bir bilim yuvası düşünülemez. Bizler de Atlas Üniversitesi olarak tüm gücümüzü ve bütün ülkümüzü buraya yönlendirmiş vaziyetteyiz. Bilişim ve inovasyon anlamında yapılması gereken ne ise bunların peşinden gidiyoruz, günceli yakalamaya gayret ediyoruz” diye konuştu.

Prof. Dr. Abdulhalim Şenyiğit: “Öğrencilerimizin çok yönlü gelişimine katkı sağlamayı hedefledik”

Kongre Başkanı, İstanbul Atlas Üniversitesi Rektör Yardımcısı, MYO Müdürü, Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulhalim Şenyiğit, ilkini gerçekleştirdikleri kongrede özellikle çağın ihtiyaçlarını ve geleceğin yönelimlerini yansıtan sağlık bilişim ve inovasyon temalarını merkeze aldıklarını söyledi. Şenyiğit, “Bu temalar doğrultusunda planlanan kongre sürecimiz yalnızca bir bilimsel etkinliğinin olmasının yanı sıra öğrencilerimizin çok yönlü gelişmelerine katkı sağlayan öğrenim ve deneyimlerine dönüşmesine de hedefledik” dedi.

Uzm. Dr. Bekir Aktura: “Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık Modeli hayata geçirildi”

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkan Yardımcısı Uzm. Dr. Bekir Aktura, “Türkiye Yüzyılı Sağlık Modeli ve Sağlık İstihdamı” başlıklı sunumunda “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı” ile Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık Modeli’nin 2025’te hayata geçirildiğini söyledi. Amacın önce korumak olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Bekir Aktura, “Koruyan Sağlık Modeli, hasta olmamayı önceleyen bir sistem. Bununla birlikte inanılmaz bir sağlık hizmet üretim kapasitemiz ve inanılmaz bilgimiz var. Bu bilgiyi neden üretime dönüştürmüyoruz, neden üretilen bilgileri, teknik cihazları kullanırken kendimiz üretmiyoruz? Milli sağlık teknoloji hamlesi, aynı milli savunma hamlesi gibi bizim gündemimizde” dedi.

Fikirden ürüne giden bir ekosistem…

Yeni vizyonun Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) üzerinden gerçekleştirildiğini belirten Uzm. Dr. Bekir Aktura, “Fikirden ürüne giden bir ekosistem inşa ediyoruz. Bu ekosistemin milli sağlık teknoloji hamlemizin taşıyıcısı olmasını hedefliyoruz. Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık Modelinde amaç, sağlık alanında marka ve katma değer oluşturduğumuz ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunduğumuz, kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız, dünyaya teknoloji ve ürün ihraç ettiğimiz önemli bir adım. Bu adımı atarken Türkiye’nin yetiştirmiş olduğu insan gücü ve tecrübemiz var, inanılmaz bir sağlık hizmet sunumu verimiz var. Akademisyenlerimizin birikimi, sanayicilerimizin üretim kapasitesi ve girişimciliği, devletimizin ve bakanlığımızın teşvik edici rolüyle geliştirilecek ve üretilecek yeni bir sağlık modeliyle artık dünyaya damga vuracağız” dedi.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) öncülüğünde üniversite, kamu ve özel sektörün üçlü sarmal modelle bir araya getirildiğini belirten Uzm. Dr. Bekir Aktura, “Sağlık çalışanlarını bu sürece güçlü şekilde dahil ediyor, AR-GE ve üretim süreçleri planlanıyor. Bu sadece planda kalmadı, ilk olarak sayın Cumhurbaşkanımızın hayali olan kaliteli yüksek kamu hizmeti sunan Etlik, Bilkent ve Çam Sakura’dan başlamak üzere şehir hastanelerimize teknoloji transfer ofisleri kurarak başladık” dedi.

Üreten sağlık modeli, 2025’in sağlık modeli

Uzm. Dr. Bekir Aktura, 2002 yılında doğuşta beklenen yaşam süresi 72,5 iken 2023’te 77,3’e yükseldiğini söyledi. Ülkemizde 65 yaş üzeri nüfusun 2020’de 8 milyonla yüzde 9,5 oranında olduğunu, bu oranın 2025’te yüzde 11 olduğunu belirten Aktura, bu oranın 2040’ta yüzde 16, 2080’de ise yüzde 25,6 olmasının beklendiğini söyledi. Aktura, yaşam süresinin uzamasıyla beraber kronik hastalık sıklığının arttığını belirterek “Dünyada diyabette ilk 10’dayız. Bununla birlikte maalesef toplum olarak fazla kiloluyuz, obezite yaygın. Sigara kullanımı çok fazla. Artık uzun yaşıyoruz, kolay ve ulaşılabilir bir sağlık sistemimiz var. Ancak kronik hastalıklarımız var. Bu yüzden koruyan sağlık modeli önemli. Sağlık hizmetini yoğun ürettik, önemli bir veri tabanına sahibiz. Bu yüzden geliştiren bir sağlık sistemi. Çok yetenekli hocalarımız, üst düzey girişimci sanayicilerimiz var, insan kaynağımız çok güçlü. O nedenle üreten sağlık modeli 2025’in sağlık modeli…” dedi.

Dünyada sağlık bakım trendi nereye gidiyor?

Dünyada ve ülkemizdeki sağlık bakım trendlerine değinen Uzm. Dr. Bekir Aktura, “Hastalık bakımından öte koruyucu bakımın öncelendiği, hastalanmamayı ya da hastalandıktan sonra hastalığı atlatmayı ve rehabilitasyonu önceleyen bir sağlık modeli. Biz de buna doğru gidiyoruz. Sağlık sisteminin dijitalleştiği, insana dayalı ve sosyal, kişiselleştirilmiş, önleyici ve güçlendirici bir sistem. Bununla beraber daha iyi bir sağlığa ulaşacağız. Sağlık hizmetleri daha ulaşılır olacak. Dijitalleşmeyle beraber daha sürdürülebilir olacak. Türkiye’nin yeni sağlık modelinde kolaylaştırıcı faktörler çok dikkate alınıyor. Devlet idaresi kolaylaştırmaktan yana…” dedi.

2024’te 1,5 milyon kişi sağlık hizmeti için ülkemize geldi

Ülkemizde 2024 yılı sağlık turizm verilerine ilişkin bilgiler de paylaşan Aktura, ülkemize 1 milyon 506 bin 442 kişinin sağlık hizmeti almak için geldiğini belirterek sağlık hizmetlerinden 3 milyar 22 milyon 957 bin ABD doları kazanç sağlandığını, İstanbul’da ise 2024 ocak-Aralık döneminde sağlık turizmi kapsamında 845 bin 7 başvuru gerçekleştiğini kaydetti. Aktura, Hizmet İhracatçıları Birliği (HİB) verilerine göre sağlık turizminden 2028’de 7 milyar dolar gelir beklendiğini söyledi.

Sağlık hizmetlerinde ekip çalışması önemli

Sağlık hizmetlerinde ekip çalışmasının önemini vurgulayan Aktura, “Sağlık sadece hekim, ebe ve hemşire ile olacak bir şey değildir. Aynı zamanda sosyal çalışmacı, fizik tedavi teknikeri, odyoloji teknikeri gerektirir. Sağlık fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir ve bu ancak multidisipliner bir yaklaşım yani sizlerin katkıları ve desteğiyle olur. Ekip etkinliği ve iletişimi artarsa hasta bakım kalitesi de artar. Ekip çalışması hasta memnuniyetini artırır, tedavi süreçlerini iyileştirir. Araştırmalar ekip çalışmasının iş doyumu üzerinde de etkileri olduğunu göstermektedir. Sağlık bir ekip işidir ve her bir parçası vazgeçilmezdir” diye konuştu.

17-18 Nisan 2025 tarihlerinde düzenlenen 1. Ulusal Meslek Yüksekokulu Öğrenci Kongresi’nde sözlü sunumlar, poster bildirileri, alanında uzman konuşmacılar, girişimcilik panelinin yanı sıra çeşitli üniversitelerden katılan akademisyenlerin katkılarıyla konferanslar ve atölye çalışmaları yer aldı. Mesleki dernek temsilcileri ve sektör liderleriyle öğrencileri buluşturmayı hedefleyen kongrenin, öğrencilere ilham vermenin yanı sıra akademik yolculuklarına ilk adımı atmaları için rehber olması amaçlandı. Ana sponsorluğunu sağlık ve optik sektöründen OHUP TÜRKİYE ve Seyhan Optik’in üstlendiği kongre, aynı zamanda üniversite-sanayi iş birliğinin güzel bir örneğini oluşturdu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Köy Enstitülerinin kuruluşunun 85’inci yılı kutlandı

Ülkemizin aydınlanma meşalesi Köy Enstitülerinin kuruluşunun 85’inci yılı Lüleburgaz Belediyesi ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği iş birliğiyle düzenlenen programla kutlandı. Lüleburgaz Belediyesi Başkanvekili Kemal Pektaş; “Açık kaldıkları ve sonradan da “öğretmen okulları” olarak eğitim vermeye devam ettikleri süre zarfında enstitüler, kuruldukları coğrafyalarda çok derin ekonomik ve kültürel izler bırakmışlardır. Bizler de Lüleburgazlılar olarak, Kepirtepe Köy Enstitüsü sayesinde buna ilk elden şahidiz” dedi.

Lüleburgaz Belediyesi ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği iş birliğiyle Köy Enstitülerinin kuruluşunun 85. yılını kutlama programı gerçekleştirildi.

18 Nisan Cuma akşamı saat 20.30’da LYSA Cahit Irgat Salonu’nda düzenlenen “85. Yılında Köy Enstitüleri” konulu programa Lüleburgaz Belediyesi Başkanvekili Kemal Pektaş, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği yönetimi ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Programda konuşan Lüleburgaz Belediyesi Başkanvekili Kemal Pektaş, köy enstitülerinin bir aydınlanma ve kültürel kalkınma projesi olduğunu hatırlatarak; “Maalesef, bu aydınlanma projesi, çeşitli bahaneler ileri sürülerek bir müddet sonra sonlandırılmıştır. Üzülerek söylüyorum ki Köy Enstitülerinin kapatılması cumhuriyet tarihimizde olumsuz bir durum oluşturmuştur. Açık kaldıkları ve sonradan da “öğretmen okulları” olarak eğitim vermeye devam ettikleri süre zarfında enstitüler, kuruldukları coğrafyalarda çok derin ekonomik ve kültürel izler bırakmışlardır. Bizler de Lüleburgazlılar olarak, Kepirtepe Köy Enstitüsü sayesinde buna ilk elden şahidiz” diye konuştu.

“Kepirtepe’den yayılmaya başlayan aydınlanma ışığının sönmemesi, gelecek kuşaklara da rehberlik edebilmesi adına yerel yönetim olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz” diyen Pektaş; “Bu amaçla, sivil toplum kuruluşlarımızla, kent konseyimizle ve toplumun her kesiminden vatandaşımızla iş birliği içerisinde çalışarak projelerimizi birer birer hayata geçiriyoruz. Bugün artık nüfusumuzun büyük bölümü köylerde değil kentlerde yaşıyor. Bizler de, bugün bir tanesinin de içerisinde bulunduğumuz akademilerimizle, bir nevi “kent enstitüsü” projesini hayata geçirmiş bulunmaktayız. Lüleburgaz Yıldızları Akademilerimizle bu kentte yaşayan her bir bireyin hayatına temas ederek, çağdaş cumhuriyet kentlilik bilincini onlarla paylaşarak; aydınlanma meşalesini elden ele taşımaya, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda çalışmaya, çok çalışmaya devam ediyoruz. Ve buradan bir kez daha söz veriyoruz; “Aydınlanma ışığı hiç sönmeyecek” ifadelerini kullandı.

Programda Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Lüleburgaz Şubesi Başkan Yardımcısı Ayşen İnan da bir konuşma yaptı.

Programında devamında Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Öğretmen Cengiz Öksüz ‘Köy Enstitüleri: Özgün Bir Eğitim Uygulaması’ başlıklı konuşma geçekleştirdi.

Konuşmaların ardından Eylül Akbaşak ve Nihal Anlaş Dal şiirler seslendirirken, Birgül Tınmaz ve Sevim Karasalih de müzik dinletisi sundu.

Gecede YKKED Balkan Dansları- Ensemble Lüleburgaz topluluğu da gösteri sundu.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Osmangazi Belediyesi’nden çocuklara tiyatro şöleni

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında, Osmangazi Belediyesi tarafından sahnelenen ‘Aymelek ve Bıdığın Büyülü Dünyası’ adlı çocuk tiyatrosu, küçük tiyatro severlere eğlence dolu anlar yaşattı.

 

Osmangazi Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında, çocukları macera ve eğlence dolu bir tiyatro oyunuyla buluşturdu. Osmangazi Çocuk Tiyatrosu tarafından Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde sahnelenen ‘Aymelek ve Bıdığın Büyülü Dünyası’ adlı oyun, küçük tiyatro severler tarafından büyük ilgi gördü. Ayça Dilsiz’in yazıp yönettiği, Belinay Özkan ve Taner Şenoğlu’nun oynadığı oyun, çocuklara keyifli anlar yaşattı. Küçük tiyatro severler, oyun boyunca kendilerini bol sürprizlerle dolu bir maceranın içinde buldu. Coşkulu alkışlarla renklendirilen oyun, çocuklar kadar ailelerin de beğenisini kazandı.

 

‘Aymelek ve Bıdığın Büyülü Dünyası’ oyunuyla keyifli dakikalar geçiren küçük tiyatro severler, kendilerine bu imkanı sunan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

23 Nisan coşkusu Gebze’den başladı

Kocaeliler, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen birbirinden özel etkinliklerle kutluyor. 5 gün sürecek dev organizasyon, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın’ın da katıldığı Gebze’deki kortej ile başladı.

 

KORTEJ RENKLİ GÖRÜNTÜLERE SAHNE OLDU

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın, Gebze’de düzenlenen “Bi Dünya Eğlence” temalı şenlikte çocuklar ve aileleri ile bir araya geldi. Gebze’deki 23 Nisan eğlenceleri kortej ile başladı. Bando takımı, dev kuklalar ve maskotlarla renklendirilen yürüyüş, vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılandı. Eskiçarşı’dan Gebze Kent Meydanı’na kadar devam eden korteje Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın’ın yanı sıra; Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Hasan Soba, AK Parti Gebze İlçe Başkanı Recep Kaya ve çok sayıda vatandaş katıldı. Yürüyüş boyunca çocuklarla yakından ilgilenen ve onlarla sohbet eden Başkan Büyükakın, miniklerle bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi. Büyükakın’a vatandaşların büyük ilgisi ve sevgisi vardı.

 

“23 NİSAN’I BÖYLE COŞKUYLA KUTLAMAK SİZLERE YAKIŞIR”

Gebze Kent Meydanı’ndaki törende konuşan Başkan Büyükakın, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu bayramı çocuklarımıza hediye etti. Bütün bayramlar sizin ama en çok 23 Nisan sizin. 23 Nisan’ı böyle coşkuyla kutlamak sizlere yakışır dedik. Kocaeli’nin her ilçesinde güzel etkinlikler düzenledik. Siz eğlenin, siz mutlu olun ve yüzünüz gülsün diye. Umarım sizler de mutlu olmuşsunuzdur” dedi.

 

“BU BAYRAM, EGEMENLİĞİMİZİN VE BİRLİĞİMİZİN SİMGESİ”

Konuşmasında milli birlik ve beraberliğe de vurgu yapan Başkan Büyükakın, “Bu bayram bizim birliğimizin, beraberliğimizin ve egemenliğimizin bayramı. Hepimize kutlu olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bu bayramı bize hediye edenleri, Kurtuluş Savaşı’nda bu topraklara şehit düşenleri ve bu vatanı bağımsız kılanları unutmuyoruz. Onları saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz. Tekrar bayramınızı tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz ise, 23 Nisan’ın dünyada çocuklara armağan edilen ilk ve tek bayram olduğuna dikkat çekerek, çocukların bayramını kutladı.

 

ŞENLİK GEBZE’DE TÜM GÜN DEVAM EDECEK

Gebze Kent Meydanı’nda kurulan etkinlik alanlarında şenlikler, sahne gösterileri, atölyeler ve eğlenceli aktiviteler gün boyu devam edecek. 23 Nisan kutlamaları, Kocaeli genelinde 5 güne yayılan renkli programlarla sürecek.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Orff Orkestrası’ndan muhteşem 23 Nisan konseri

Büyükşehir Belediyesi’nin İzmit Milli İrade Meydanı’nda düzenlediği 23 Nisan şenliklerinin ilk gününde Orff Orkestrası öğrencileri muhteşem bir konsere imza attı. Miniklerin eşsiz sahne performansı büyük alkış aldı.

 

HEM İZMİT’TE HEM DE GEBZE’DE

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl “Çocuk ve Aile” temasıyla düzenlediği “23 Nisan Bi Dünya Eğlence Şenlikleri” ilk gününde renkli görüntülere sahne oldu. Gebze ve İzmit’te birbirinden eğlenceli etkinlikler düzenlenerek hem çocuklar hem de aileleri keyif dolu anlar yaşıyor. İlk gün Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Orff Orkestrası öğrencileri İzmit Milli İrade Meydanı’nda muhteşem bir konser verdi. Öğrencilerin performansı kendilerini seyreden arkadaşlarından tam not aldı.

 

SENCER ÖZBAY YÖNETİMİNDE

Milli İrade Meydanı Performans Sahnesi’nde gerçekleşen konserde Orff Orkestrası’nı, Büyükşehir Belediye Konservatuvarı eğitmeni Sencer Özbay yönetti. 14 kişiden oluşan Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Orff Orkestrası konserde elementer müzik ve hareket repertuvarına ait parçaları seslendirdi. Ayrıca en sevilen çocuk ve gençlik şarkılarına yer verildi.

 

MİNİKLER ALDIKLARI EĞİTİMİ SERGİLEDİLER

Sene başında gerçekleşen alımlarla orkestra üyesi olan çocuklar, konserde sene içinde aldıkları kaliteli eğitimi sergileme imkanı buldu. Elementer müzik ve hareket eğitiminde kullanılan Orff çalgılarını başarı ile kullanan orkestranın minik üyeleri melodik ve didaktik çalışmaların kendilerine sağladığı katkı ile göz doldurdu. Konseri izleyen çocuklar ise yaşıtlarının kendileri için verdiği konseri büyük bir keyifle izledi. Seyirciler ise beğenilerini alkışlarla sergiledi.

 

ORFF SCHULWERK YAKLAŞIMI NEDİR?

Ünlü Alman besteci Carl Orff tarafından geliştirilen ve dünya genelinde kullanılan Orff Schulwerk Yaklaşımı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı’nda uygulanmaya devam ediyor. Büyükşehir Belediye Konservatuvarı bu sayede çocukların sanatsal gelişimine katkı sunuyor.

 

YEREL YÖNETİMLER İÇİNDE TEK UYGULAYAN BELEDİYE

Orff-Schulwerk Yaklaşımı, bireyin sahip olduğu tüm ifade alanlarını sanatsal estetik çerçevesinde ele alarak, müzik ve hareket aracılığı ile çocukların içindeki sanatçıya ulaşmayı hedefliyor. Yerel yönetimler içinde bu önemli yaklaşımı sadece Kocaeli Büyükşehir Belediye Konservatuvarı uyguluyor. Oynayarak ve eğlenerek öğrenilen bilgilerin kalıcı olması öğrencilerin gelecekteki sanatsal duruşları açısından önem taşıyor.

 

7-14 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLAR

Eğitimden Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Çocuk Korusu’nun 7-14 yaş arasındaki öğrencileri faydalanıyor. Eğitimler, Türkiye’de Orff-Schulwerk Yaklaşımı konusunda donanımlı isimlerden biri olan ve aynı zamanda konservatuvar eğitmenlerinden Orff Enstitüsü mezunu Sıtkı Sencer Özbay tarafından veriliyor. Derslerde, çocuklar Orff çalgılarını kullanarak müzikal oyunlar oynuyor, çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu sayede çocukların müzikal ifade alanlarının da gelişmesi hedefleniyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rengârenk hayaller gökyüzü ile buluştu

KO-MEK, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusunu gökyüzüne taşıdı. 2025 yılının “Aile Yılı” temasıyla birleşen kutlamalar kapsamında düzenlenen “Uçurtma Atölyesi”, çocuklara unutamayacakları bir deneyim sunarak aileleri ile birlikte eğlenme fırsatı sunuyor.

 

ÜRETMENİN VE BAŞARMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORLAR

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen 23 Nisan şenlikleri İzmit Milli İrade Meydanı’nda renkli görüntülere sahne oluyor. 19-23 Nisan tarihleri arasında, 5 gün boyunca sürecek olan etkinliklerde çocuklar ve aileleri doyasıya eğleniyor. KO-MEK tarafından Milli İrade Meydanı’nda kurulan “Uçurtma Atölyesi” alanında da çocuklar rengârenk kâğıtlar, çıtalar ve iplerle kendi uçurtmalarını tasarlıyor. Kendi elleriyle yaptıkları uçurtmaları gökyüzüne salan çocuklar, hem üretmenin hem de başarmanın mutluluğunu yaşıyor.

 

ANNE VE BABALAR DA ÇOCUKLUKLARINI YAŞIYOR

Uçurtma Atölyesi sadece çocuklara değil, ailelere de ortak bir keyif sunuyor. Anne ve babalar çocuklarıyla birlikte çalışarak hem kaliteli zaman geçiriyor hem de çocukluk anılarını tazeliyor. Etkinlik, çocukların el becerilerini geliştirirken aynı zamanda hayal güçlerini gökyüzüne taşıyor. KO-MEK’in Uçurtma Atölyesi’nde her uçurtma, bir hayalin kanatlanışı olarak gökyüzünü renklendiriyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rosatom, 10. Karbon Zirvesi Kapsamında Yeşil Dönüşümde Nükleer Enerjinin Önemini Anlattı

Etkinlikte, Türkiye’nin Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmasında nükleer enerjinin rolüne dikkat çekildi

 

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, İstanbul’da bu yıl 10’uncusu düzenlenen Karbon Zirvesi’ne katıldı. Temiz enerji ve çevre konularının etkileşiminde önemli bir platform olan ve 100’den fazla şirkete bağlı 1000’in üzerinde katılımcıyı bir araya getiren zirvenin ana ortaklarından olan Rosatom, iş programlarında aktif olarak yer aldı. 

 

Etkinlik kapsamında Rosatom Sürdürülebilir Kalkınma Departmanı Direktörü Polina Lion, yeşil enerji dönüşümünde nükleer enerjinin rolüne ilişkin bir sunum yaptı. Lion sunumunda, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına önemli katkılar sağlayan Rosatom’un nükleer enerji çözümlerini aktardı. Bu çözümler arasında bulunan 3+ nesil VVER-1200 reaktörlerine sahip nükleer güç santralleri ve küçük modüler reaktör projeleri hakkında bilgi veren Lion, sunumunda ayrıca  nükleer enerjinin sürdürülebilirlik kriterleri açısından değerlendirilmesi ve yeşil düzenlemelere uygunluğu konularında da bilgi verdi. Lion, nükleer enerjinin ‘yeşil’ niteliklerinden en yüksek düzeyde yararlanılabilmesi için dikkate alınması gereken yeşil ve iklim odaklı finansal araçlara da değindi.

 

Enerji sektörünün sera gazı emisyonlarının yaklaşık %70’inden sorumlu olduğunu belirterek düşük karbonlu enerji çözümlerinin her ülkenin enerji dönüşüm sürecinde merkezi bir rol oynadığını vurgulayan Lion, nükleer enerjinin “yeşil” doğasını kanıtlayan birçok kriter olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu kriterlerden ilki, nükleer santrallerin yaşam döngüsü boyunca sera gazı emisyonlarının son derece düşük olması, ikincisi ise çevre üzerinde olumsuz bir etkisinin bulunmamasıdır. Bu kapsamda ayrıca nükleer santrallerin güvenli işletilmesi, nükleer yakıtın güvenilirliği, minimum düzeyde nükleer atık üretme kapasitesi, bu atıkların işlenmesi ve depolanmasına yönelik açık bir mekanizmanın bulunması, ayrıca nükleer santrallerin hizmetten çıkarılmasının güvence altına alınması gibi unsurlar da yer alıyor. Rosatom olarak tüm bu kriterleri ayrıntılı şekilde çalıştık ve nükleer enerji çözümlerimizin ‘yeşil’ gerekliliklerle tam uyum içinde olduğunu teyit ediyoruz.” 

 

Şu anda Türkiye’de ‘yeşil taksonomi’ hazırlıklarının yürütüldüğünün altını çizen Lion, “Nükleer enerjinin bu belgeye ‘yeşil’ ve sürdürülebilir bir kaynak olarak dahil edilmesini umuyoruz. Bu adım, Türkiye’nin 2053 yılına kadar karbon nötr olma yönündeki uluslararası taahhütlerini hayata geçirmesi açısından büyük bir fırsat yaratacaktır” ifadelerini kullandı. 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bebeklikte sağlanamayan güvenli bağlanma tüm yaşamı etkileyebiliyor!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, bağlanma korkusunun nedenleri ve etkileri hakkında açıklamalarda bulundu.

Bağlanma, insan ilişkilerinin temelini oluşturur!

Bağlanma korkusu olarak ifade edilen ‘gamofobi’nin zaman zaman gündeme geldiğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bağlanma süreci, insanın hayatının ilk yıllarında, özellikle 0-3 yaş arasında annesiyle başlar. Bu dönemde annenin sevgisi ve varlığıyla kurulan yakınlık, insanın ilişkilerine temel oluşturur.” dedi.

Çocukların 0-3 yaş arasında bu bağlantıyı sağlayamadıklarında, ilerleyen zamanlarda sadece romantik ilişkilerde değil, sosyal ilişkilerde, arkadaşlıklarda, akademik ve kariyer başarılarında da sorunlar yaşayabileceklerine dikkat çeken Taşkın, bağlanmanın insanın temel bir ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Doğumdan itibaren sabit bir bakım verenin varlığı çok önemli…

Yakınlık ve temasın, psikologlar tarafından insanın doğduğu anda başlayan ve hayatı boyunca etkileyen temel kavramlar olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, şunları söyledi:

“Seanslarda, genellikle doğum sürecini sorgularız. Annenin emzirme durumu ve çocuğa bakım veren kişinin kimliği önem taşır. Çünkü bu temas doğumdan itibaren başlar ve özellikle 0-3 yaş aralığında kritik bir dönemdir. Annenin hayatta olmaması veya bir hastalık nedeniyle emzirememesi gibi durumlar söz konusu olduğunda, sabit bir bakım verenin varlığı son derece önemlidir. Bebek doğduğu anda kendi başına hayatta kalamaz; beslenmesi, altının değiştirilmesi, yaşaması ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanması için sürekli bir bakım verene ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, sabit nesne kavramı, bakım veren kişinin sürekliliğini ve güvenilirliğini vurgular.”

Önce fazla verici, ardından kaçıngan davranışlar bağlanma korkusu göstergesi olabilir… 

Bağlanma korkusunun, bireyin ilişkilerinde gösterdiği belirgin davranışlarla kendini gösterebileceğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bu korku genellikle yaşam boyu travmatik etkilere sahip olabilir ve özellikle çocukluk döneminde yaşanan istismar gibi yüksek uyarımlı durumlarla ilişkilendirilir. Bu tür deneyimler, bireyin yakınlık, cinsellik ve karşılıklı iletişim gibi konulara kuşkuyla yaklaşmasına yol açabilir, hatta paranoid bir çekirdek yapısı oluşturabilir.” dedi.

Bağlanma korkusu olan bireylerin gösterebileceği davranışlar arasında ani kaybolmalar, ani evlilik kararlarının iptali gibi davranışların öne çıktığını kaydeden Taşkın, “Bağlanma korkusunun belirtileri aslında ilişkinin başlangıcından itibaren görülebilir; birey, karşısındaki kişiye fazla vererek onu elde etmeye ve yanında tutmaya çalışabilir. Ancak ilişki bir noktaya geldiğinde, birdenbire kaçabilir çünkü bu noktada ilk kez derinlemesine temas etmektedir. Öncesinde ‘kaleyi fethedeceğim’ arzusuyla fazla vermesi, elde ettiğini düşündüğü noktada ani kaçışlarla sonuçlanabilir. Bu durum, evlilik teklifinden başlayarak birliktelik onaylamasına kadar her tür ilişkide ortaya çıkabilir. Bağlanma korkusu olan bir birey, ilişkisinin başladığı anda temasıyla bu korkuyu yaşayabilir çünkü bu alan onun için tanıdık değildir ve bu durum karşısında korku hissedebilir. Ne yazık ki, bu korkuyu yenmek için gereken kapasite genellikle mevcut olmaz.” şeklinde konuştu.

Psikoterapi desteği bağlanma korkusu sorunu için etkili bir yöntem!

Psikoterapinin, bağlanma korkusu gibi derin psikolojik konuları ele almak için etkili bir başlangıç noktası sağladığını dile getiren Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bireylerin bağlanma korkusunu fark etmeleri önemli bir adımdır ve bu farkındalık, bireyin kendini keşfetme ve ilişkilerindeki desenleri anlama sürecinin başlangıcı olabilir. Psikoterapi, bu süreci desteklemek için önerilen bir yöntemdir.” dedi.

Psikoterapiye ek olarak, bağlanma konusunda bilgilendirici kitapların da yararlı olabileceğini belirten Taşkın, “Özellikle anneyle olan bağ üzerine yazılmış kitaplar veya çocukluk dönemini anlama amacı güden kaynaklar, bireyin mevcut ilişkilerini daha iyi anlamasına ve bağlanma korkusunu yönetmesine yardımcı olabilir. Ancak, bağlanma korkusunu derinlemesine ele almak ve bu konuda yapılandırılmış bir destek almak isteyenler için uzman psikoterapi desteği en etkili seçenektir.” açıklamasını yaptı.

Bağlanma korkusunun çözümü hayatın her alanına olumlu etki sağlar…

Bağlanma korkusuyla başa çıkmanın ilk adımının bu durumu kabul etmekle başladığına vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bireyin kendini tanımak ve içsel dünyasını keşfetmek istemesi önemlidir. Bu süreçte direnci kırmak da büyük bir öneme sahiptir. Bağlanma korkusu yaşayan bireyler genellikle partnerlerinden gelen geri bildirimlerle bu konuyu fark ederler ve ‘kendimi inceleyeceğim’ gibi yanıtlar verirler. Ancak bu sürecin, partneri için değil, kendi içsel gelişimi ve iyileşmesi için olması gerekir.” dedi.

Taşkın ayrıca bağlanma korkusunu çözdüğünde, bireylerin sadece romantik ilişkilerde değil, akademik, iş ve diğer yaşam alanlarında da karşılaştığı problemleri aşabileceklerini aktardı.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konak Belediyesi Tiyatro Topluluğu ilk oyunuyla perdeyi açtı

Konak Belediyesi bünyesinde kurulan Gönüllü Tiyatro Topluluğu, “Aldatma Üzerine Güldürü Ya Da Tam Tersi” adlı oyunla ilk kez seyirci karşısına çıktı. Tamamı belediye personelinden oluşan topluluk, ilişkiler ve sadakat üzerine bol kahkahalı bir sorgulama sunan oyunla seyirciden büyük alkış aldı.

Konak Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde kurulan Konak Belediyesi Personeli Gönüllü Tiyatro Topluluğu (Gönül İşi Tiyatro) bir yıllık özverili çalışma sonucu ilk oyununu sahneledi. Ahmet Önel’in kaleme aldığı ve Şafak Sipahi’nin yönettiği “Aldatma Üzerine Güldürü Ya Da Tam Tersi” adlı oyunu ücretsiz sahneleyen Gönül İşi Tiyatro ekibi, Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’ni hınca hınç dolduran seyirci tarafından büyük alkış aldı. İlişkiler ve sadakat üzerine bol kahkahalı bir sorgulama sunan oyun önümüzdeki süreçte sahnelenmeye devam edecek.

“Çalışma arkadaşlarımı tebrik ediyorum”

Sanatın ışığının Konak’tan parlamaya devam edeceğini belirten Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, “İlk kez sahnelenen tiyatro oyunu için aylardır özveri ve fedakarlıkla çalışan çalışma arkadaşlarımı tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. Belediye bünyesinde sürekli aktif olmasını istediğimiz bu tiyatro topluluğumuz, önümüzdeki süreçte seyirci karşısında olmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Manisa’nın Festivali Başlıyor

‘Dolu Dolu Festival’ sloganıyla bu yıl 22 – 27 Nisan tarihleri arasında 485’inci kez gerçekleştirilecek Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali, katılımcılarına unutulmaz anlar yaşatacak. Ünlü sanatçılar Sıla, Can Bonomo ve Kenan Doğulu, konserlerde halkla buluşurken radyocu ve DJ Nihat Sırdar ile 90’lar Kafası, halk dansları gösterileri, çocuk ve gençlik korosu konseri gibi birçok etkinlikle Festival, her yaştan ziyaretçiye dolu dolu bir eğlence sunacak.

 

Manisa, bu yıl 485’inci kez düzenlenen Uluslararası Mesir Macunu Festivali ile tarihi bir kutlamaya ev sahipliği yapacak. ‘Dolu Dolu Festival’ sloganıyla düzenlenen Festival’de, her yaştan ziyaretçiye hitap edecek müzik, dans ve etkinliklerle kentte eğlence dolu bir hafta yaşanacak. Festival’in ilk günü 22 Nisan saat 21.00’de, ünlü sanatçı Sıla, Cumhuriyet Meydanı’nda halkla buluşacak. Festival etkinlikleri kapsamında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Şenliği de düzenlenecek. Şenlikte, gün boyunca şehrin farklı noktalarında renkli ve eğlenceli etkinlikler yapılacak. 19.30’da ise Cumhuriyet Meydanı’nda Büyükşehir Belediyesi Çocuk ve Gençlik Korosu sahne alacak, 20.00’de ise Şubadap Konseri minik misafirlere müzik dolu dakikalar yaşatacak.

 

24 Nisan Perşembe günü saat 19.00’da Atatürk Kent Park’ta Judith Malika Liberman ‘Büyüklere Şifa Masalı’ programıyla Manisalıların karşısında olacak. Saat 20.00’de Halk Dansları Gala Gecesi, saat 22.30’da Nihat Sırdar ile 90’lar Kafası programı gerçekleştirilecek. 25 Nisan Cuma gecesi ise saat 21.00’de Cumhuriyet Meydanı’nda Can Bonomo, konser verecek. 26 Nisan akşamı saat 21.00’de ise ünlü sanatçı Kenan Doğulu festival coşkusunu doruklara çıkaracak.

 

22-27 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek Festival, bu yıl dolu dolu programıyla geçmişin değerlerini bugünün dinamizmiyle harmanlarken yerli ve yabancı ziyaretçileri müzik, dans ve eğlencenin merkezine davet edecek. Tüm etkinliklerin halka açık ve ücretsiz olduğu 485. Uluslararası Mesir Macunu Festivali, her adımda ayrı bir coşku, her sokakta ayrı bir heyecanla unutulmaz anlar yaşatmaya hazırlanıyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı