Yazar arşivleri: admin

Bırakın, zaman biraz da sizsiz ilerlesin!

Çağımızın yaşam biçiminin çoğumuza hızlı, sürekli yetişmeye çalışan, yoğun ve aktif olmayı gerektiren bir atmosfer sunduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, bu durumun birçok soruna neden olduğunu söyledi. Sosyal medya ve internet kullanımının da insanların hızlı yaşam temposunu etkilediğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, yavaş ve sakin bir yaşam sürdürmenin uzun vadede ruh sağlığı sorunlarını önleyebileceğine, bunun için de kendimize ait sınırlar oluşturmanın önemine vurgu yaptı.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, hayatın hızlı temposu içinde insanların karşılaşabileceği zorluklar hakkında bilgi verdi ve çözüm önerilerinde bulundu.

Özel alan yaratmakta zorlanan insanlar birçok problem yaşıyor

Çağımızın yaşam biçiminin çoğumuza hızlı, sürekli yetişmeye çalışan, yoğun ve aktif olmayı gerektiren bir atmosfer sunduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Tercihleri dışında bu hızlı tempoya maruz kalan insanlarda ruh sağlığından beden sağlığına kadar olumsuz etkileri bulunuyor.” dedi.

Kişilerin kendine ait bir zaman aralığı bulamamasının, sosyal ilişkilerinde yeterli alan yaratamamasının, gündelik yaşamın çoğunu ‘yetişmek, yetiştirmek’ üzerine kurmasının kişileri günün baskısı altında yaşamaya ittiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Özel alan yaratmakta zorlanan insanların tükenmişlik, sürekli yorgunluk hâli, somatik ağrılar, öfke, kaygı ve stres düzeyi, sosyal ilişkilerde iletişim soranları, uykusuzluk, depresyon gibi problemler yaşadığını görüyoruz. Özellikle metropollerin insanların yalnızlaşmasına etkisini de düşünürsek bu baş döndüren tempo içinde kendimiz için ‘dur’ demeyi öğrenmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Sosyal medya, sürekli üreten, aktif olan, yarışan, hırslı bir insan tablosu sunuyor…

Sosyal medya ve internet kullanımının, insanların hızlı yaşam temposunu nasıl etkilediğine değinen Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, sosyal medya ve dijital çağın insanlar üzerinde bir algı politikası amacı güttüğünü söyledi ve “Birileri sizin adınıza karar alsın, etkilesin ve yönlendirsin mi istersiniz yoksa kendi kararlarınızı alıp kendi farkındalığınızla mı karar almak istersiniz?” sorusunu yöneltti.

“Gelişen dünyanın sosyal medya algısı insanı sürekli üreten, aktif olan, yarışan, hırslandıran, bireyselliği yalnızlıkla harmanlayan bir tabloyu renklendiriyor.” diyen Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kararlarınızı doğru almak için kendinize duygusal ve ruhsal yatırım yapmanız çok önemli… Farkındalığınızı ne kadar beslerseniz o kadar sağlıklı yaşarsınız. Okumak, doğru kaynakları araştırmak, bilgiye doğru kişiler üzerinden ulaşmak doğru, kararlarınızın temellerini doğru değerlendirmek gerekiyor. Siz üretim bandının bir neferi değilsiniz, yaşamdaki varlığınızla bir değer taşıyorsunuz.”

Hayatın yoğun temposunu yavaşlatmak ruh sağlığı sorunlarını önleyebilir… 

Yavaş ve sakin bir yaşam sürdürmenin uzun vadeli psikolojik faydaları hakkında bilgi veren Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, şunları söyledi:

“Sakinleşen hayatınızdaki stres düzeyi azalacağı için öfke, kaygı, endişe gibi sınırları aştığınızda ruh sağlınıza zarar verecek etkenleri azaltmış olursunuz.

Yaşamın hızıyla gelen maruz bırakılmadan kurtulup kendinize bir alan yaratarak depresyon, tükenmişlik, uyku problemleri gibi sorunların önüne geçebilirsiniz.

Sosyal ilişkilerinizle yetişmek zorunda olduğunuz hayat arasına koyacağınız sınır sayesinde sevginin saran, iyi eden yanına daha fazla zaman ayırabilirsiniz. Sevginin iyileştiren şefkatli yanını unutmayın.

Hayatımızda sağlıklı karar almak için her zaman iç sesimizi duymaya ihtiyaç duyarız. Yoğun bir tempoda iç sesimizi duymamız zorlaşır, gürültü içinde kaybolur. Doğru kararlar vermek, farkındalığımızı beslemek bizi ruhsal yönden güçlendiren dayanaklardandır.

Hayatınızı saatler arasında koşturarak değil keyifli nefesler arasında yaşayarak değerlendirin…”

Gün içinde kendimize ara vermeliyiz 

Günlük hayatın telaşı içinde daha sakin ve yavaş bir yaşam sürmek için bazı stratejiler öneren Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Hayatımızı başkaları için yaşamadığımızın farkına varıp kendimize ait sınırlarımızı oluşturmak çok önemli.” dedi.

Öncelikle kendimizin dayanma kapasitesini fark edip, günlük yaşam temposunda nerede sınır çekmemiz gerektiğini bilmenin önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Gün içinde küçük zaman aralıklarıyla da olsa fırsat buldukça kendimize bir ara vermeliyiz. Bunu kahve içerek, bir iki sayfa kitap okuyarak, sevdiğiniz bir iki şarkı dinleyerek de yapabilirsiniz. Bırakın zaman biraz da sizsiz ilerlesin.” şeklinde konuştu.

Özel yaşamınızla iş yaşamınızın sınırları belli olsun…

Bazen hayatın telaşlı olmasıyla bizim hayatta telaşlı olmamızın da birbirine karışabileceğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Muhakkak önce bunun farkındalığına kavuşmalıyız. Çevrenizden, özellikle sosyal ilişkilerinizden bu durumla ilgili gelen uyaranlara açık olun.” dedi.

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Özel yaşamınızla iş yaşamınızın sınırları belli olsun, kontrol sizin elinizde olsun. Yaşamı bir bütün olarak algılamak her şeyin birbirine karışması anlamına gelmiyor. Sınırlar sizi yavaşlatacak, sizi temponuz dışında hızlandırmak isteyenleri de durduracaktır.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Nilüfer Yeni Yıl Festivali’ne yoğun ilgi

Nilüfer’de yeni yıl heyecanı başladı. 2025 yılına sayılı günler kala, Nilüfer Belediyesi’nin Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlediği “Nilüfer Yeni Yıl Festivali”; alışveriş stantları, konserler, DJ performans, atlı karınca, buz pisti gibi birçok etkinlik ile ziyaretçilerini ağırlıyor.

 

31 Aralık 2024 tarihine kadar Nilüfer Belediyesi Halk Evi önü Cumhuriyet Meydanı’nda devam edecek olan “Yeni Yıl Festivali” her yaş grubundan ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Festival kapsamında yiyecek-içecek ve alışveriş stantları kurulurken, çocuklar için de atlı karınca, buz pisti gibi çeşitli etkinlik alanları oluşturuldu. Festival, yeni yıla kadar DJ performansları ve konserlerle de eğlencenin adresi olacak. 

Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, hafta sonu yoğun ilgi gören festivalde alışveriş stantlarını gezerek, stant açan esnafla sohbet etti. Alana gelen ziyaretçilerle de günün anısına fotoğraf çektiren Başkan Şadi Özdemir, Bursalılar’ı Nilüfer’deki festival coşkusuna ortak olmaya davet etti. 

Ekonomik koşulların herkes için zorlayıcı olduğunu ifade eden Başkan Şadi Özdemir, “Vatandaşlarımız bu tip etkinliklerle keyifli zaman geçirerek, yeni yılı karşılasın istiyoruz. Ziyaretçiler, yeni yıl için hediyeler alabilir, yeme-içme stantlarında yerel lezzetlerin tadına bakabilirler. Festivalimizde çocuklarımız için de etkinlik alanları mevcut” diye konuştu. 

 

CENGİZ ATEŞ SAHNE ALDI

 

“Nilüfer Yeni Yıl Festivali” kapsamında Bursa’nın sevilen sanatçılarından Cengiz Ateş de 14 Aralık Cumartesi gecesi sahne aldı. Popüler şarkıları seslendiren Ateş ile dinleyiciler eğlenceli bir akşam geçirdi. Cengiz Ateş, konser sonunda Başkan Şadi Özdemir’i de sahneye davet etti. İzmir Marşı’nı birlikte söyleyen Başkan Şadi Özdemir ve Cengiz Ateş’e alanda bulunan vatandaşlar da eşlik etti. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gedik Yatırım, 2025 yatırım stratejilerinin konuşulduğu İstanbul Yatırımcı Semineri’ni gerçekleştirdi

Gedik Yatırım, 2025 beklentileri ve yatırım stratejilerinin derinlemesine ele alındığı yılın son Yatırımcı Semineri’ni alanında uzman konuşmacıların sözcülüğünde ve yüksek bir katılımla Borsa İstanbul’da gerçekleştirdi. 

 

Türkiye Sermaye Piyasaları’nın önde gelen kuruluşlarından Gedik Yatırım, finansal okuryazarlığın gelişmesini sağlamak ve yatırımcıları bilinçlendirmek amacıyla 2022 yılından bu yana düzenlediği Yatırımcı Seminerleri’ne devam ediyor. Bu yılki İstanbul seminerinin ilki Mayıs ayında gerçekleşirken İstanbul’da ikinci kez ve farklı şehirlerde gerçekleşen seminerlerin bu yıl ki son durağı, 14 Aralık Cumartesi günü Borsa İstanbul’da mevcut ve potansiyel yatırımcıların geniş katılımıyla yapıldı.  2025 yılına ilişkin beklentilerin, borsa ve piyasalarda yatırım stratejilerinin konuşulduğu seminerin açılış konuşmasını Gedik Yatırım Genel Müdürü Ersan Akpınar yaparken, Gedik Yatırım Genel Müdür Yardımcıları Gülten Esen ve Ergün Koşucu da katılımcılarla bir araya geldi. 

 

Akpınar: “Faiz indirimlerinin başlatılacağı sinyaliyle, Borsa İstanbul’da önemli bir yükseliş yaşandığını gözlemledik”

 

Gedik Yatırım Genel Müdürü Ersan Akpınar yaptığı konuşmada, “2024 yılında Merkez Bankası’nın sıkı para duruşunu koruyarak politika faizini uzun süre %50 seviyesinde tutması, mevduatı ve para piyasası fonlarını Borsa’nın önemli bir rakibi haline getirdi. Buna bağlı olarak, Borsa İstanbul her ne kadar yıl içinde dalgalı bir seyir izlese de yıl genelinde mevduat getirisinin altında bir performans sergiledi. 2024’ün Haziran ayından bu yana süregelen dezenflasyon sürecinin 2025 yılında da devam etmesi öngörülüyor. Merkez Bankası da bu beklenti dahilinde faiz indirimlerinin yakında başlatılacağı sinyalini verdi. Bu sinyalle birlikte Borsa Istanbul’da da kısa sürede önemli bir yükselişin yaşandığını takip ediyoruz. 2025 yılı boyunca devam etmesi beklenen faiz indirim döngüsü içinde Borsa İstanbul için daha destekleyici bir dönemin başında olduğumuzu düşünüyoruz.” diye sözlerine başladı.

Akpınar ayrıca, “Son dönemde yatırımcının sermaye piyasalarına olan ilgisinin arttığını görüyoruz. Bu durum hem yatırımcılar hem de şirketler için yeni fırsatlar sunuyor. Ancak bu konuda kararların daha bilinçli verilmesi büyük önem taşıyor. Bu kapsamda düzenlediğimiz yatırımcı seminerlerimiz ile Türkiye’nin pek çok ilinde, 5.000’nin üzerinde yatırımcıyla bir araya geldik. Finansal okuryazarlığın, her yatırımcının ve yatırımcı adayının mutlaka geliştirmesi gereken önemli bir yetkinlik olduğunu düşünüyorum. 33 yıllık tecrübemizle Türkiye Sermaye Piyasaları’nın gelişimine katkı sağlamak, finansal bilinci artırmak ve her eve yatırım hesabı açmak için seminerlerimize devam edeceğiz” diye konuştu.

 

Uzmanlar yatırım stratejilerini paylaştı

 

Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Eda Karadağ’ın moderatörlüğünde yapılan etkinliğin ilk oturumunda, Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici Şengül ile Gedik Yatırım Başekonomisti Serkan Gönençler, Türkiye ekonomisine ilişkin 2025 ekonomik görünüm ve beklentilerini açıkladı. Etkinliğin ikinci oturumunda ise Araştırma Direktörü Ali Kerim Akkoyunlu ise hisse ve borsadaki beklentilerini anlattı. ‘Teknik Analizde Başarının Sırları’ başlıklı oturumda ise Yatırım Danışmanlığı Müdürü Mesut Kurt ve Matriks Akademi Direktörü Kıvanç Özbilgiç değerlendirmelerini paylaştı.

 

Gedik Yatırım Strateji raporuna göre öne çıkan başlıklar ise şöyle: 

 

 

  • TCMB’den son dönemde gelen mesajlar faiz indirim sürecini başlatma niyetini net bir şekilde ortaya koyuyor.
  • Swap hariç net rezervlerin Mart sonundaki -65,5 milyar $ seviyesinden görülen artış  kabaca 113 milyar $’a ulaşmış durumda. TCMB’nin döviz pozisyonundaki bu iyileşme, TCMB’ye TL’de olası değer kayıplarını önleme/sınırlama konusunda önemli bir alan yaratıyor.
  • Cari açığın GSYH’nin %1,0’in altına gerilemesi ve carry-trade işlemlerinin devam eden cazibesi ve TCMB’nin döviz pozisyonunda yaşanan ciddi iyileşme gibi tüm unsurlar Türk Lirası’nda reel değerlenme sürecinin kısa vadede sürdürülebileceğine işaret ediyor.
  • TL’deki reel değerlenmeye ek olarak hizmet enflasyonundaki iyileşmenin desteğiyle TÜFE enflasyonunda kademeli gerilemenin önümüzdeki aylarda da sürebileceği öngörülüyor.
  • TCMB’nin Mart ayı için %38’lik TÜFE enflasyonu tahmini baz alındığında, Banka’nın Nisan ayına kadar 750-800 baz puan civarında bir faiz indirimi yapabileceği çıkarımı raporda yer alıyor.
  • Borsa faizin üzerinde getiri sağlama döngüsüne yakın.
  • Halihazırdaki endeks adil değer tahminimiz 13,037 ve yükselme potansiyeli %29. Ancak, karlılık döngü ivmesinin yukarıya evrilmesi ile birlikte çok daha yüksek seviyeler mümkün.
  • 2026 yılının öngörülebilirliği arttıkça hisse senetlerinin prim yapabileceğini düşünüyoruz ve faizin üzerinde getiri sağlamayabilme olasılığının mümkün olduğunu düşünülüyor.
  • 2025 yılında sektörel bazda reel kar performansı açısından, değerlemeleri de göz önüne alarak, öne çıkartmak istenen sektörler bankacılık, demir çelik, gıda perakende ve telekomünikasyon sektörleri.

 

 

Yatırımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşen seminerin sonunda bir de çekiliş yapıldı. 3 kadın ve 3 erkek katılımcıya Voleybol Kadın-Erkek Milli Takımlarından imzalı forma, 10 kişiye Paranın Gizli Yaşamı Kitabı, 10 kişiye de Matriks Grid Bot hediye edildi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Dünya Karşıyakalılar Günü” Kıraç konseriyle kutlanacak!

Karşıyaka sevdalıları tarafından ‘Dünya Karşıyakalılar Günü’ olarak kutlanan 19 Aralık, bu yıl ünlü sanatçı Kıraç’ın konseriyle muhteşem bir coşkuya sahne olacak. Karşıyaka Belediyesi’nin ücretsiz olarak düzenleyeceği büyük buluşma, Suat Taşer Sanat Merkezi’nde, 19 Aralık Perşembe günü saat 19.12’de başlayacak. Başkan Yıldız Ünsal “Yüreği Karşıyaka sevdasıyla çarpan herkesi, bu anlamlı günü birlikte kutlamaya çağırıyoruz” dedi.

 

Karşıyaka Spor Kulübü’nün kuruluş yılı olan 1912’ye ithafen her yıl 19 Aralık’ta kutlanan Dünya Karşıyakalılar Günü’ne geri sayım başladı. Bu anlamlı günü unutulmaz bir şölenle taçlandırmaya hazırlanan Karşıyaka Belediyesi, sevilen sanatçı Kıraç’ı Karşıyakalılar ile buluşturacak. Bostanlı Suat Taşer Sanat Merkezi’nde ücretsiz olarak düzenlenecek konser, 19 Aralık Perşembe günü, saat 19.12’de başlayacak. Program kapsamında ilk olarak Karşıyaka Belediyesi ile Ege Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (EFSA) tarafından Dünya Karşıyakalılar Günü temasıyla düzenlenen fotoğraf sergisinin açılışı yapılacak. Ardından da Kıraç sahneye çıkacak, en güzel şarkılarını Karşıyaka için söyleyecek. Kutlama gecesi, saat 21.30’da Akşit Ersoy Project ile devam edecek.

 

KARŞIYAKA’YA ÇOK YAKIŞACAK

Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal “Dünya Karşıyakalılar Günü; kökleri bu topraklara ait olan, burada yaşayan ya da sadece yürekten bu kente bağlı olan herkesin günüdür. Sevdamızı kutlamanın, coşkumuzu paylaşmanın, ışığımızla aydınlığı büyütmenin zamanıdır. Karşıyaka Belediyesi olarak, bu anlam yüklü günü bize en yakışır şekilde kutlayacağız. Geçen Ekim ayında Cumhuriyet Bayramı için planladığımız ancak hain terör saldırısı nedeniyle ertelediğimiz Kıraç konserini, 19 Aralık’ta gerçekleştireceğiz. Yüreği Karşıyaka sevdasıyla çarpan herkesi, tek ses tek nefes olup bu güzel günü birlikte kutlamaya çağırıyoruz” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Ücretli çalışan sayısı yıllık %2,5 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2024 Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %2,5 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 448 bin 458 kişi iken, 2024 yılı Ekim ayında 15 milyon 837 bin 471 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2024 Ekim ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe %1,1 azaldı, inşaat sektöründe %6,3 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %3,9 arttı.

Ücretli çalışan sayısı aylık aynı kaldı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2024 Ekim ayında bir önceki aya göre aynı kaldı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2024 Ekim ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe %0,3 azaldı, inşaat sektöründe %0,6 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %0,1 arttı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Hizmet üretim endeksi yıllık %2,0 azaldı

Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2024 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %2,0 azaldı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %4,6 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri %4,0 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri %3,2 azaldı, gayrimenkul hizmetleri %5,2 arttı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %9,5 azaldı, idari ve destek hizmetleri ise %2,8 arttı.

Hizmet üretim endeksi aylık %0,2 arttı

Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %0,2 arttı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %0,1 arttı, konaklama ve yiyecek hizmetleri %1,1 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri %2,5 azaldı, gayrimenkul hizmetleri %2,8 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %1,8 arttı, idari ve destek hizmetleri ise %1,3 arttı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“İki Liman Bir Yol” Anlaşması ile İstanbul Lojistik Bir Üs Haline Geliyor

2013 yılından beri İzmir’de deniz taşımacılığı ve liman hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren Erkport, Çin’den İstanbul’a uzanan denizyolu taşımacılığında yeni bir dönem başlatmak üzere Yantai Port Group ile stratejik iş birliği anlaşması imzaladı. “İki Liman Bir Yol” Anlaşması kapsamında Çin’in Yantai Limanı ile Haydarpaşa Limanı arasında bitmiş araç lojistiği, iş makineleri, proje yükleri ve Ro-Ro taşımacılığı yapılacak.

Haydarpaşa Limanı’nı bir aktarma limanı haline getirerek Türk limanlarına, Akdeniz ve Karadeniz limanlarına bölgesel olarak ciddi bir katkı sağlayacak olan “İki Liman Bir Yol” projesi ile İstanbul, Avrupa, Afrika ve Uzak Doğu arasında lojistik bir üs olacak.

Projeyle birlikte Kore, Japonya ve Avustralya limanlarının ana aktarma merkezi olan Yantai Limanı üzerinden, Erkport imzasıyla yıllık 100 bin binek aracın taşınması sağlanırken, gelişmekte olan pazarlara iş makinesi ve ticari araç taşımacılığı gerçekleştirilecek. Projenin otomotiv ihracatına ivme kazandırması hedeflenirken, işletmelerin hammadde ihtiyaçlarının da daha kolay tedarik edilmesi sağlanacak.

 İstanbul artık Avrupa ve Uzak Doğu arasında bir köprü rolünde

Çin’in Shandong Eyaleti Vali Yardımcısı Song Junji, Yantai Port Group Genel Müdürü Jiang Kai ve Erkport  Çin Temsilcileri ile bir araya gelen Erkport Liman Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Emrah Gezgin, “Japonya ve Kore’den Yantai Limanı üzerinden getirdiğimiz yük ve konteynerleri Haydarpaşa Limanı’na, oradan da tüm Karadeniz bölgesine, Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz limanlarına ulaştırıyoruz. Nakil görevi üstlenen feeder gemiler aracılığıyla Haydarpaşa Limanı aktarmalı olarak Romanya ve Gürcistan’ın liman şehri Poti’ye taşımacılık hizmetleri gerçekleştiriyoruz. İki Liman Bir Yol projesi ile İstanbul artık sadece Asya ile Avrupa arasında bir köprü değil; Avrupa ve Uzak Doğu arasında bir köprü rolünü üstleniyor. Çin ile Türkiye arasında ekonomik açıdan tarihi bir yakınlaşma başladı ve Erkport olarak buna öncülük etmekten mutluluk duyuyoruz. Çin, üretim faaliyetleri açısından Türkiye’yi önemli bir lokasyon görüyor ve aslında bu adım, iki ülke arasındaki lojistik altyapının güçlenmesi için büyük bir hamle. Biz de Erkport olarak bu hamlenin mimarlarından biri olduk. Süveyş Kanalı’nı kullanarak müşterilerimize hız avantajı yaratıyoruz ve Kızıldeniz’i geçen az sayıdaki taşımacıdan biriyiz. Bu da elbette müşterilerimiz için maliyet avantajı ve hız demek” dedi. 

Çin yatırımcısı için Türkiye pazarı ilgi çekici hale gelecek

Türkiye’nin büyük bir ithalatçı ülke olduğunu ve lojistik altyapısının Çin’deki yeni yatırımcıların ilgisini çektiğini ifade eden Yantai Port Group Genel Müdürü Jiang Kai, “Türkiye ile olan ilişkilerimiz, her geçen gün daha da güçlenerek ilerlerken bu iş birliği bizim için son derece önemli bir adım oldu. Çin ve Türkiye limanları arasında düzenli hat taşımacılığının başlaması ve lojistik altyapının güçlenmesi, ticari bağlarımızı daha da kuvvetlendirerek her iki ülkenin ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacak ve Çin yatırımcısı için Türkiye pazarını ilgi çekici hale getirecek. Transit taşımacılık süreçlerinin kolaylaştırılması ve hız kazanması ise küresel ticaret hacminin artmasını sağlayacak” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yanlış makyaj ürünü gözde enfeksiyona yol açabilir

Makyaj, çoğu insanın günlük rutininde vazgeçilmez bir yer tutuyor. Göz sağlığını korumak ve göz çevresine zarar vermemek için makyaj ürünlerinin bilinçli seçilmesinin göz sağlığı açısından çok önemli olduğunu paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Usta Uslu, “Yanlış ürün seçimi çeşitli enfeksiyonlar, kirpik kenarı iltihapları, alerjik reaksiyonlar veya göz kuruluğu gibi rahatsızlıklara neden olabilir. Göz ve çevresinde kızarıklık, batma, sulanma, çapaklanma ve görmenin bulanıklaşması gibi belirtilerin gözlemlendiği noktada hızlıca hekime başvurmak çok önemli” dedi.

 

Makyaj materyallerinin kirpik hattı ve meibomian bezlerinde birikmesi kronik inflamasyon ve göz kuruluğuna sebep olabilir. Bu yüzden her gün makyaj yapmaktansa, bu malzemelerin sadece özel günlerde kullanılmasının olası riskleri önemli ölçüde azaltabileceğini dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Usta Uslu, “Bu ürünlerin alerjik etkileri de çok önemli. Piyasadaki makyaj malzemelerinin çoğunda alerjik reaksiyon riski azaltılmış anlamına gelen hipoallerjenik ibaresi yer alsa da her bünyede etkilerin farklı olabileceği unutulmamalı. Kendimizi tanımalı ve vücudumuzun hangi ürüne nasıl tepki verdiğini aklımızda tutarak bize iyi gelmeyenlerden uzak durmalıyız” diye konuştu.

 

Makyaj mutlaka temizlenmeli

Her gün sonunda cildin makyajdan iyi bir şekilde arındırılması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Burcu Usta Uslu, “Piyasada çokça bulunan makyaj temizleme ürünlerinden hangisinin seçileceği konusunda bir göz doktoruna, dermatoloğa ya da eczacıya danışılması en sağlıklı opsiyondur. Ancak burada unutulmaması gereken nokta; seçilen ürün içeriğinin temiz olması, herkese uygun olacağı anlamına gelmediğidir. Alerjik reaksiyonlar açısından ürünün kişiye zarar vermeyeceğinden emin olmanın en iyi yolu deneme yanılmadır. Bu yüzden de amacı ne olursa olsun gözünüze uygulamayı düşündüğünüz her yeni ürünün tester’ını kullanmak ve vücudunuzun vereceği tepkiyi düşük dozlarda uygulayarak görmek, oluşabilecek zararları minimuma düşürür” şeklinde konuştu.

 

Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Usta Uslu, makyaj yaparken göz sağlığına zarar gelmesini önleyecek 11 öneriyi paylaştı:

 

  1. Göz çevresine yakın bölgelerde kapatıcılardan, suya dayanıklı ve parlaklık veren ürünlerden olabildiğince uzak durulmalı.
  2. Her gün makyaj yapılmamalı, yapılıyorsa da en azından günlük rutinde minimal ürünler gerektiren sade makyajlar tercih edilmeli.
  3. Kullanılan tüm makyaj ve makyaj temizleyici ürünlerin içeriği incelenmeli ve toksik barındırmamasına dikkat edilmeli, temiz içerikliler kullanılmalı.
  4. Satın alınan ürünlerin son kullanma tarihleri takip edilmeli ve tarihi geçen malzemeler enfeksiyon riskini artırdığı için kullanılmamalı.
  5. Makyaj malzemeleri ortak kullanılmamalı, kişiye özel olmalı.
  6. Rimel, kirpik diplerine çok temas etmeden üst ve uç kısımlara uygulanmalı.
  7. Göz kapağı iç kenar ve hatlarına eyeliner veya kapatıcı değdirilmemeli. Özellikle ürünlerin korneaya temasından kaçınılmalı.
  8. Yapılan makyaj, kalıntı bırakmayacak şekilde temizlenmeli. Blefrait, seboreik alt yapı veya demodex gibi paraziter bir göz hastalığı öyküsü varsa göz makyajı temizlik ürünü seçimi konusunda kesinlikle göz doktoruna danışılmadan hareket edilmemeli.
  9. Makyaj yapmadan hemen önce eller iyice yıkanıp kurutulmalı.
  10. Viral veya üst solunum yolu enfeksiyonları esnasında makyaj yapmaktan uzak durulmalı.
  11. Kirpik kıvırıcısının sık kullanılması, kirpiklerde mekanik ve termal hasarlar oluşturabileceği için kullanım sıklığında aşırıya kaçılmamalı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zona Bağışıklık Sistemi Güçsüzleri Seviyor

İsim olarak birçok kişinin bildiği Zona (Herpes Zoster) aslında çok iyi tanınan bir hastalık değil. Yetişkinlerin yaklaşık yüzde 20-30’unu etkileyen bu sorunun bağışıklık durumu ile yakından ilişkili olduğunu söyleyen Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Aliye Sevdem Gülcan, zonanın nadir de olsa bazen uzun süreli sinir ağrısı ve görme kaybı gibi ciddi komplikasyonlara neden olabileceğine işaret etti. Bu nedenle hastalığın önemsenmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Gülcan, hastalıktan korunmak için aşılanmanın önemine işaret etti. 

 

Ağrılı ve döküntülü bir hastalık olan zona, bağışıklık sistemi ile yakın ilişkili olan bir sorun. Hastalığın özellikle stres, yorgunluk ya da bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda ortaya çıkarak kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Aliye Sevdem Gülcan, özellikle içinde bulunduğumuz kış aylarında artan enfeksiyon hastalıkları ve zayıflayan bağışıklık sisteminin zonanın ortaya çıkma riskini de artırabileceğine işaret etti. “Bu dönemde grip, soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlar arttığı için vücut daha savunmasız hale gelir. Eğer kişi çocuklukta suçiçeği geçirmişse, suçiçeğine neden olan varicella-zoster virüsü (VZV) tekrar aktive olarak zona hastalığını tetikleyebilir” dedi. 

“GİZLİ KALMIŞ SUÇİÇEĞİ VİRÜSÜNÜN AKTİVE OLMASIYLA ZONA GELİŞYOR”

Halk arasında daha çok “gece yanığı” olarak da bilinen zona, varisella zoster virüsünden kaynaklanıyor ve yetişkinlerin yaklaşık yüzde 20-30’unda görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl tahminen bir milyon vaka tespit edildiğini söyleyen Dr. Aliye Sevdem Gülcan, “Zona, geçirilmiş suçiçeği enfeksiyonundan sonra, sinir köklerinde gizli kalan ve su çiçeğine neden olan varisella-zoster virüsünün yeniden aktif hala gelmesiyle ortaya çıkan viral bir hastalıktır.” dedi. Dr. Gülcan, “Suçiçeği geçiren bir kişide virüs vücudunda kalır. Yaşamının bir döneminde virüsün aktifleşmesi sonucu zona ortaya çıkar. Ancak hiç suçiçeği geçirmemiş ya da suçiçeği aşısı olmamış kişiler, hastalık olan bir kişiden VZV ile enfekte olabilir. Yani virüsü alabilir” diye konuştu. 

 

“BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLÜ KİŞİLERDE NADİREN GELİŞİYOR”

Zona görülme sıklığının bağışıklık durumu ile güçlü bir şekilde ilişki içinde olduğunu ve bağışıklığı güçlü bireylerde nadiren zona geliştiğini söyleyen Dr. Gülcan, “Bağışıklık sistemi zayıf kişilerin zona hastalığına yakalanma riski sağlıklı kişilere göre 100 kat daha fazladır. Kemik iliği veya organ nakli ya da lösemilenfoma veya solid malignite gibi herhangi bir nedenle kemoterapi ve/veya radyoterapi gören kişiler zona hastalığı açısından risk altında olabilir. HIV enfeksiyonu, diyabet ve romatolojik hastalıklar gibi kronik hastalıklar nedeniyle uzun süreli immünsüpresif ilaç kullanımı da zona hastalığı gelişiminde rol oynamaktadır. Bunun yanında ileri yaş, duygusal stres, akut veya kronik hastalık varlığı gibi birçok etken hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici rol üstlenir.”

 

ŞİKAYETLER ÖNCE TEK TARAFLI BAŞLIYOR

Zona hastalığı olan kişilerde genellikle ilk bulgunun vücudun sağ veya sol tarafında olmak üzere tek taraflı, belirli bir alanda, yanıcı batıcı şekilde şiddetli ağrı olduğunu belirten Dr. Gülcan, belirtiler konusunda şunları anlattı: “İlk bulguları takiben birkaç gün içinde, aynı bölgede döküntü başlar ve o alana yayılır. Döküntülerin zamanla içleri sıvı dolup daha sonra da kuruyup dökülürler ve bu süre ortalama 2-3 hafta sürebilir.”

 

DÖKÜNTÜ OLMADAN DA OLUŞABİLİR

Hastalığın çok nadir de olsa döküntü olmadan da oluşabildiğini ve bu durumun tanıyı da zorlaştırdığını söyleyen Dr. Gülcan, “Bununla birlikte nadir de olsa zona bazen yüzde göz veya kulak bölgesinde tutulum yapabilir, bu durumlarda görme kaybı veya duyma kaybı gibi önemli komplikasyonların önlenmesi amacıyla acil tedavi gerekir.” Diye konuştu. 

Virüsün temas yoluyla bulaştığını hatırlatan Dr. Gülcan, “Özellikle gebeler, kanser hastaları, kemoterapi/radyoterapi alan, yani bağışıklığı baskılanmış kişilerin zonaya yakalanma ihtimali daha yüksektir. Aynı zamanda bu kişilerde hastalığın seyri de sağlıklı bireylere göre çok daha şiddetlidir. Bu nedenle zona tanısı alanların özellikle riskli gruplardaki kişilerden uzak durması çok önemlidir” Dedi.

KENDİNİZİ AŞIYLA KORUYUN

Hem hastalığın önlenmesi hem de olası komplikasyonların önüne geçilmesi için aşılanmanın önemine işaret eden Dr. Aliye Sevdem Gülcan, sözlerine şöyle devam etti; “Aşı, kişinin zonaya yakalanma riskini tamamen ortadan kaldırmaz, ancak zona aşısı hastalığın seyrini hafifletebilir, şiddetini azaltabilir ve postherpetik nevralji olarak isimlendirilen zona sonrası görülen uzun süreli sinir hasarına bağlı ağrı riskini düşürebilir. Bu nedenle özellikle yaşla birlikte risk arttığı için 50 yaş üzerindekilere, hastalıklar ya da tedaviler dolayısıyla bağışıklık sistemi zayıflayan kişilere ve hastalıkla karşılaşma yüksek olduğu için suçiçeği geçirmiş olanların aşılanması çok önemlidir.”

 

“HASTALIĞI OLANLAR BAŞKALARINI KORUMAK İÇİN BU ÖNLEMLERİ ALMALI”

Hastalığa yakalanmış kişilerin kabarcıklar ortaya çıkmadan veya döküntüler kabuk bağladıktan sonra virüsü yayma tehlikesinin bulunmadığını belirten Dr. Gülcan, virüsün başkalarına geçmesini önlemek için yapılması gerekenler konusunda şu bilgileri verdi; “Virüsün başkalarına bulaşmasını engellemek için yapılması gerekenlerin başında döküntü bölgesinin örtülü tutulması geliyor. Ayrıca, kişisel giysi ve havlu gibi eşyalar başkalarıyla paylaşılmamalı. Özellikle suçiçeği aşısı olmamış, bağışıklığı düşük hamile kadınlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, kanser hastalarında ve bir aylıktan küçük bebeklerde enfeksiyon ağır seyredebileceğinden temas etmekten kaçınılmalı. Temas gerektiren sporlardan uzak durulmalı. Bir diğer önemli nokta ise el hijyeni. Döküntüyle temas halinde eller mutlaka yıkanmalı.”

 

TEDAVİDE AMAÇ HASTALIĞIN SÜRESİNİ VE ŞİDDETİNİ AZALTMAK

Zona iyileştikten sonra bile, birçok hasta postherpetik nevralji olarak bilinen orta ila şiddetli ağrıdan muzdarip olmaya devam ettiğini hatırlatan Dr. Gülcan, “Bu nedenle teşhisin erken konulup ilk 2-3 gün içinde anti-viral tedaviye başlanılması komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir” diye konuştu. Zona tedavisinde kullanılan ilaçlarla, virüsün yayılmasının kontrol altına alınabildiğini aynı zamanda enfeksiyonun süresini ve şiddetini azaltmanın mümkün olabildiğini söyleyen Dr. Aliye Sevdem Gülcan, “Ancak ilaçların etkinliği şikayetler başladıktan sonraki ilk 72 saatte en yüksek olduğundan tedaviye erken başlanması çok önemlidir. Bunun dışında ağrıyı hafifletmek ve kontrol altına almak için ağrı kesici ilaçlar, döküntü üzerine antibiyotikli kremler de kullanılmaktadır. Bu noktada önemli nokta zamanında hekime başvurmaktır. Ayrıca postherpetik nevralji ve diğer komplikasyonlardan korunmak adına 50 yaş üstü, kronik hastalığı olan kişilerin mutlaka zona aşısı yaptırmaları son derece önemlidir.” Diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yeni Yıla Setur Farkıyla ‘Merhaba’ Deyin

Koç Topluluğu şirketlerinden Setur, yılın bu özel zamanında seyahat severleri hayallerini kurdukları yılbaşı tatiliyle buluşturuyor. Türkiye’nin en gözde destinasyonlarındaki hareketli yılbaşı kutlamalarından doğa ve kültür kaçamaklarına kadar farklı zevklere uygun seçenekler sunan Setur, sınırların ötesine çıkmak isteyen gezginler için Balkanlar, Dubai, Paris ve Portekiz gibi rotalarda heyecan ve macera dolu bir yılbaşı yaşatıyor.

Seyahatin önündeki engelleri kaldırarak hayatları zenginleştiren Setur, yeni yılı farklı bir atmosferde karşılamak ve sevdikleriyle unutulmaz anılar biriktirmek isteyen tatil severlere birbirinden özel rotalar sunuyor. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yılbaşı ruhunu en iyi şekilde yansıtan bu seçeneklerle hayallerinizdeki tatil planları gerçeğe dönüşüyor.

Yılbaşı tatili için ünlü sanatçıların sahne alacağı ve coşkuyu zirveye taşıyan, eğlenceyi tatille birleştiren Kıbrıs veya yurt içi otelleri de yoğun ilgi görüyor. Kar tatili hayali kuranlar için Türkiye’nin önde gelen kayak merkezleri öne çıkarken; Pamukkale, Afyon ve Denizli gibi termal destinasyonlar ise yılın yorgunluğunu atıp yeni yıla enerji ve sağlık dolu bir başlangıç yapmak isteyenlerin gözdesi oluyor.  

Setur, bu bölgelerdeki farklı konaklama seçenekleriyle her tarza uygun alternatifler sağlıyor. Konaklama fiyatlarına dahil ya da ilave ücretle sunulan sanatçı programlarıyla yılbaşı akşamlarını unutulmaz kılan otellerden, sakinliği tercih edenlere hitap eden soft programlı otellere kadar geniş bir yelpaze mevcut.

Yeni yıl modunuza göre deneyimler: Doğa, deniz, kültürel keşifler, popüler rotalar ve sanatçılı programları ile eğlencenin zirveye ulaştığı oteller

Şehirden uzaklaşıp doğanın kucağında yeni yılı karşılamak isteyenler için ise Sapanca, Abant, Yalova, Bursa, Şile ve Ağva gibi yakın bölge destinasyonları oldukça ideal. Hem kolay ulaşım imkânı hem de doğayla iç içe atmosferleri sayesinde bu rotalar kısa süreli bir kaçış arayanları cezbediyor. Yeni yılı daha sıcak bir iklimde karşılamayı tercih edenler için ise Ege ve Akdeniz sahilleri cazibesini koruyor. Cunda ve Alaçatı, eşsiz atmosferleriyle dikkat çekerken; Antalya ve Mersin, Akdeniz’in ılıman havasında yeni yılı karşılamak isteyenlere keyif dolu seçenekler  sunuyor.

Bölge ve tema bazlı alternatifler de sunan Setur, yılbaşı tatilinde Kültür Turları kapsamında düzenlediği Kars Turları ile misafirlerine benzersiz bir kış masalı yaşatıyor. Üstelik yolculuk için uçağın yanı sıra son dönemin en popüler deneyimlerinden biri olan Turistik Doğu Ekspresi de tercih edilebiliyor.

Yılbaşını dünyanın dört bir yanında Setur farkıyla kutlayın 

Yeni yılı farklı bir coğrafyada karşılamak isteyen gezginler için ise Setur, benzersiz deneyimler sunan destinasyonlarıyla eğlenceyi sınırların ötesine taşıyor.

Türkiye’ye yakınlığı ve zengin kültürel mirasıyla Balkanlar, keyifli ve daha ekonomik tatil arayan seyahat severler için öne çıkıyor. Ayrıca, turların büyük bir kısmı vize gerektirmediği için tatilcilere yılın bu yoğun döneminde büyük kolaylık sağlıyor. Orta Doğu’nun gözde rotalarından Dubai ise etkileyici mimarisi ve kendine has kültürüyle, lüks bir yılbaşı tatili arayanların tercihi oluyor. Alışveriş merkezleri ve sıcak iklimin sunduğu benzersiz atmosfer, Dubai’yi bu özel dönemde popüler kılıyor.

Avrupa’nın kalbinde yer alan Benelüks ülkeleri ve Paris, yılbaşı dönemi için keşif dolu bir kaçamak arayanlar için ideal rotalar arasında. Geleneksel Noel pazarları, ışıklarla süslenmiş sokaklar ve tarihi mekanlar, Avrupa’nın kültürel zenginliğini yansıtan bir yılbaşı atmosferi sunuyor. 

Ilıman havası, zengin kültürü ve etkileyici manzaralarıyla Portekiz, yılbaşı tatilini daha dinamik bir şekilde geçirmek isteyenler için cazip bir seçenek. Gastronomi alanındaki zengin çeşitliliği tatilciler için benzersiz bir deneyim sunuyor.

Setur, her destinasyonda farklı tatil beklentilerine hitap eden zengin içerikli turlarıyla, misafirlerine unutulmaz bir yılbaşı deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Yeni yıl dileklerini gerçeğe dönüştürmek isteyen seyahat severler Setur farkı ve güvencesiyle avantajlı teklifler, indirim olanakları ve ödeme kolaylıklarıyla tatillerini daha da özel kılıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı