Yazar arşivleri: admin

Erken ergenlik kızlarda 10 kat fazla görülüyor!

Ergenlik çocukluktan genç olmaya doğru küçük adımların atıldığı ama fiziksel ve ruhsal olarak büyük değişimlerin görüldüğü önemli bir süreç. Cinsel organların gelişmesi, tüylenme, ses değişiklikleri gibi pek çok değişim iç içe yaşanıyor ve yaşananlar çocuklar kadar anne babaları da şaşırtıyor! Bu değişimlerin hangisinin normal, hangisinin normal sayılmayacağını gözlemlemek de anne babalara düşüyor. Akıllarını kurcalayan ‘neler bilmeli, nelere dikkat etmeli, erken ergenlikten ne zaman şüphe edilmeli?’ sorularının yanıtlarını Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Bahar Özcabı’dan öğrendik. 

 Ergenlik çocukluktan erişkinliğe geçiş süreci olarak tanımlanıyor.  Bu dönemde; üreme yeteneği kazanılıyor, ikincil cinsiyet özellikleri denilen meme gelişimi, sakal çıkması gibi cinsiyete özgü değişimler yaşanıyor. Ayrıca boy uzuyor ve nihai boya ulaşılmış oluyor. Normal ergenlik süreci kızlarda 8-13, erkeklerde ise 9-14 yaş arasında görülüyor. Bu yaşlarda kızlarda meme, erkeklerde ise testis boyutları artıyor ve hacmi büyüyor. Ergenliğin ne zaman normal, ne zaman erken ergenlik olacağının belirtilerini Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Bahar Özcabı şöyle anlatıyor: “Ergenlik süreci kızlarda meme gelişimi ile 8-13 yaş, erkeklerde ise testis boyutlarının artması ve hacmin 4 ml’nin üzerine çıkması ile 9-14 yaş arasında başlar. Kız çocuklarında meme gelişiminin 8 yaşından önce başlaması ‘erken ergenlik’, 8-9 yaş arasında başlaması ise ‘erkence ergenlik’ olarak tanımlanır. Erkek çocuklarında ise 9 yaşından önce testis boyutlarının artarak 4 ml’nin üzerine çıkması ‘erken ergenlik’ olarak kabul edilir”

Erken Ergenlik: Gerçek mi, yalancı ergenlik mi?

Erken ergenlik de iki farklı biçimde kendini belli ediyor.  Yalancı ve gerçek ergenlik olarak ikiye ayrılan bu durumun nedenleri de farklı. Yalancı erken ergenlik; cinsiyet hormonlarının miktar ya da etkisinin artmasına bağlı gelişiyor. Gerçek erken ergenlik ise yönetici merkezler olan hipotalamus ve hipofiz bezlerindeki hormonların salınımının artması, bu hormonların erkeklerde ve kızlarda üreme organlarını uyararak cinsiyet hormonlarının (kızlarda östrojen, erkeklerde testosteron) artışına neden olmasıyla ortaya çıkıyor. 

Erken ergenlik kızlarda ve erkeklerde değişiyor!

Gerçek erken ergenlik kız çocuklarında erkeklere göre yaklaşık 10 kat daha sık görülüyor. Kızlarda daha sık görülmesinin nedeni tam olarak bilinmese de genetik ve çevresel etmenlere bağlanıyor, çoğunlukla altta yatan organik bir neden bulunmuyor. Doç. Dr. Bahar Özcabı “Nedenlere baktığımızda çocuğun ailesinde benzer öykünün varlığı büyük önem taşır. Daha nadir olarak altta yatan ek tıbbi bir durum saptanabilir. Erkek çocuklarında gerçek erken ergenlik nedenine biraz daha şüpheyle yaklaşmak ve detaylı incelemek gerekir. Bazı genetik sendromlarda, hematolojik ve onkolojik tedavi gibi bazı özel durumlarda erken ergenlik daha sık görülebilir. Anne babalar şunları bilmeliler; kızlarda 8, erkeklerde 9 yaşından önce ergenlik bulgularının ya da tüylenmenin başlanması durumunda aileler hekime başvurmalılar” diyor. 

Bu belirtilere dikkat!

Ergenlikte, meme ve testis gelişiminin yanı sıra kilo alımı, vücut yağ dağılımında değişim ve boy uzamasında hızlanma görülebiliyor. Tüylenme, çoğunlukla böbreküstü bezlerinden salınan hormonların etkisi ile gelişiyor. Ancak farklı nedenlerle de tüylenme olabileceği için uzmanların değerlendirmeleri gerekiyor. Adetin başlaması kızlarda 10-16 yaşları arasında normal sayılırken erken ergenlikte daha erken yaşta başlayabiliyor.   Erkeklerde ise testis boyutlarında artış yanında kas dokusunda artış, ses kalınlaşması ve sakal gelişimi gibi normalde daha ileri ergenlik aşamalarında görülen belirtiler daha erken görülebiliyor. Bu dönemde psikolojik farklılıklar da yaşanabiliyor; sinirlilik, içe kapanma, vücuttaki değişikliklere tepki, ruh halinde dalgalanma ve duygusal davranma gibi değişimler de oluşabiliyor. Ancak bu değişimlerin büyük kısmı ergenliğin ileri aşamalarında hafifliyor ve kayboluyor. 

Obeziteden mavi ışık maruziyetine…

Obezite, erken ergenliğe yol açan en önemli sebeplerden biri. Bu nedenle çocuğun sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve egzersiz yapması çok önemli bir hale geliyor. Ayrıca pestisitler, plastik içinde bulunabilen bisfenol A gibi ‘endokrin bozucu maddeler’ de erken ergenliğin ortaya çıkmasında etki gösteriyor.   Lavanta ve soya, iyi bilinen östrojen benzeri bitkilerin kullanılması, çocuklarda meme büyümesine neden olabiliyor. Propolis ve keçiboynuzunun da hormonlar üzerinde etkili olabileceği ve ergenlik sürecini olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Tablet ve bilgisayar gibi mavi ışık yayan teknolojilerle uzun zaman geçirmenin de hormonları yine olumsuz etkileyerek erken ergenlikte rol oynadığı biliniyor. 

Erken ergenlik yeni sorunlara davetiye çıkarıyor

Erken ergenlik çocuklarda hem fiziksel hem psikolojik olarak yeni sorunlara yol açabiliyor. Yaşıtlarından daha gelişkin görünmek psikososyal sorunlara yol açabiliyor, özellikle kızların erken adet ile baş etmeleri zor olabiliyor.  Kemiklerdeki büyüme noktaları yaşıtlarına göre daha önce kapanabiliyor ve bu durum boyunun kısa kalmasına neden olabiliyor. Ama dikkat! Bu durum her çocukta görülmüyor. 

Düzenli takip çok önemli! 

Erken ergenlik saptanan her çocuğun mutlaka tedavi olması gerekmiyor. Tedavi kararı; erken ergenliğin başlangıç yaşı, klinik bulgular ve bulguların seyri, çocuğun öngörülen boyunun hedef boyun altında kalması, kızlarda adetin öne kayması gibi etmenlere bağlı olarak veriliyor. Doç. Dr. Bahar Özcabı, erken ergenliğe giren çocukların çocuk endokrinoloji uzmanı tarafından düzenli olarak takip edilmelerinin büyük önem taşıdığını belirterek, “Tedavide kullanılan ilaçlar ise (GnRH analogları) ayda bir kez ya da 3 aylık enjeksiyonlar halinde uygulanmaktadır ve etkileri sadece kullanıldıkları süre içinde geçerlidir. Çocuk ergenlik için uygun yaşa geldiğinde, örneğin kızlar 11, erkekler 12 yaşında olduklarında enjeksiyonların kesilmesiyle beraber gelişim kaldığı yerden devam edecektir. Özel durumlarda ek bazı ilaçlar da kullanılmaktadır” diyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyük Bir Vahşeti Ortaya Çıkaran ‘Sugarcane’ 10 Aralık Salı 00.00’de National Geographic Ekranlarına Geliyor!

Kanada’da Katolik Kilisesi tarafından yönetilen bir Kızılderili yatılı okulunda çok sayıda işaretsiz mezarın dehşet verici bir şekilde bulunmasının ardından, bir yerli topluluğu yakınlardaki bir okulda yaşanan vahşete ilişkin kendi soruşturmalarını başlatır. Hayatta kalanların geçmişlerinde yaşadıkları korkunç olaylarla yüzleşmelerini konu alan bu araştırma onların yaşam biçimlerini yok etmek için tasarlanmış bir sistemi ortaya çıkarır. 

 

“Sugarcane” 10 Aralık Salı saat 00.00’de National Geographic ekranlarına geliyor.

 

Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

IATA’nın dünya çapında en fazla istasyonda ‘Geliştirilmiş Yer Destek Ekipmanları Sertifikası’nı alan firma Çelebi Havacılık oldu

Çelebi Havacılık, uçak operasyonlarındaki güvenliği daha da güçlendirerek Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) tarafından verilen “Geliştirilmiş Yer Destek Ekipmanları Sertifikası”nı almaya hak kazandı. Çelebi Havacılık, dünya genelinde en fazla istasyonda çarpışma önleyici sistemleri hayata geçirerek sektörde yeni bir standart belirliyor.

 

65 yılı aşkın deneyimiyle 3 kıtada, 6 ülkede ve 70 istasyonda faaliyet gösteren Çelebi Havacılık, operasyonel güvenliği en üst düzeye taşıma hedefiyle yenilikçi teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyor. 2019 yılında IATA, uçak yakınında kullanılacak tüm yeni ekipmanlarda çarpışma önleyici sistem bulunmasını önerdi. Çelebi Havacılık, bu standardı bir adım ileriye taşıyarak, aynı yıldan itibaren mevcut ekipmanlarının tamamına çarpışma önleyici sistemleri entegre etmeye başladı. Şirket, her yıl düzenli modifikasyonlarla tüm filosunu bu güvenlik teknolojisiyle donatma çalışmalarını sürdürüyor.

 

Çelebi Havacılık, tüm filosunda en yüksek güvenlik standartlarını koruyor

 

IATA’nın 2024 yılında hayata geçirdiği “Geliştirilmiş Yer Destek Ekipmanları Sertifika Programı” kapsamında bir istasyondaki ekipmanların çarpışma önleyici sistemle donatılması ve uçak hasar riskinin en az %20 oranında azaltılması durumunda şirketler sertifika almaya hak kazanıyor.

 

Çelebi Havacılık, şu ana kadar 17 istasyonunda bu sertifikayı almayı başardı ve ekipman modifikasyonlarını hızla tamamlayarak bu başarıyı tüm operasyonlarına yaymayı hedefliyor. Çarpışma önleyici sistem, ekipmanların uçağa yaklaşırken hızını otomatik olarak düşürürken, kritik bir mesafeye ulaşıldığında durdurma işleviyle operasyonel güvenliği en üst seviyeye taşıyor.

 

Çelebi Havacılık Grup CEO’su Dave Dorner, bu başarıyla ilgili olarak, “Çelebi Havacılık olarak güvenlik her zaman en büyük önceliğimiz oldu. Yer hizmet ekipmanları, operasyon alanındaki kazaları önleyerek hem çalışanlar hem de uçaklar için daha güvenli bir ortam sağlama konusunda kritik bir rol oynuyor. Yaptığımız yatırımlar ve uzman teknik ekibimizin çabaları sayesinde hayata geçirdiğimiz IATA’nın Geliştirilmiş Yer Destek Ekipmanları Sertifika Programı ile güvenliğe olan bağlılığımızı bir kez daha göstermiş olmaktan gurur duyuyoruz. Bu adım, küresel güvenlik standartlarının yükselmesine de katkıda bulunacaktır.” dedi.

IATA Operasyon, Emniyet ve Güvenlikten Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Nick Careen ise “Çelebi Havacılık’ı, 17 istasyonda IATA’nın Geliştirilmiş Yer Destek Ekipmanları sertifikasını almalarından ötürü tebrik ediyor ve bu uygulamayı tüm operasyonlarına yayma konusundaki kararlılıklarını memnuniyetle karşılıyoruz. Çelebi Havacılık’ın erken benimseyen bir lider olarak, çarpışma önleyici teknolojileri hızla hayata geçirmesi, apron güvenliğinde çığır açıyor ve sektörde örnek teşkil ediyor. Bu çığır açan yaklaşım, apron güvenliğinde yeni bir dönemin kapısını aralıyor.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Egeli akademisyenler Toksoplazma parazitine karşı aşı geliştirecek

Berlin Humboldt Üniversitesi Moleküler Parazitoloji Anabilim Dalında çalışmalarını sürdürürken TÜBİTAK 2232-B Uluslararası Genç Araştırmacılar Programı kapsamında Türkiye’ye dönen ve Ege Üniversitesi Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezinde bilimsel çalışmalarını başlatan Dr. Özlem Günay Eşiyok, “Yenilikçi Optogenetik Teknoloji Kullanımı ile Siklik AMP Sinyal Yolağının Aktive Edilerek Toxoplasma gondii Parazitinin Virülansından Sorumlu Yeni Proteinlerin Keşfedilmesi” başlıklı projesi ile ARDEB “1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı” kapsamında destek almaya hak kazandı. Proje ile kedi dışkısından bulaşıp, insanlar dahil sıcakkanlı hayvanları enfekte ederek yayılım gösteren “Toxoplasma gondii” parazitine karşı ileri bir genom düzenleme yöntemi olan “CRISPR-Cas9” teknolojisi kullanılarak canlı-atenüe bir aşı geliştirilmesi hedefleniyor.

Proje ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemiz, sağlık alanındaki yetkinliğini hem tedavi hem tanı hem de korunma alanlarında gerçekleştirdiği projelerle pekiştirmeye devam ediyor. Üniversitemize Berlin Humboldt Üniversitesinden gelerek araştırmalar yapan Dr. Özlem Günay Eşiyok hocamız, hem insanların hem de hayvanların yaşamını tehdit eden, besi hayvanlarında ekonomik kayba sebep olan Toxoplasma gondii parazitine karşı aşı geliştirme çalışmalarına başladı. TÜBİTAK tarafından da desteklenen projeyi gerçekleştiren ekibi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.

“Bağışıklığı düşük bireyleri daha fazla etkiliyor”

“Toxoplasma gondii” parazitinin özellikle düşük bağışıklığa sahip bireylerde tehlikeli olduğunu ifade eden  Dr. Günay Eşiyok, “Dünya popülasyonunun yüzde 30’unun seropozitivite gösterdiği Toxoplasma gondii parazitinin enfeksiyonu, bağışıklık sistemi güçlü olan insanlarda semptomsuz seyrederken bağışıklık sistemi zayıf olan (örn. kronik rahatsızlığı olan, organ nakli yapılmış, kanser tedavisi gören, HIV-pozitif ya da bağışıklık baskılayıcı ilaç tedavisi alan) bireylerde ciddi komplikasyonlara yol açabilir; hatta ölüme kadar götüren ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Ayrıca, hamilelik döneminde parazit ile karşılaşılması durumunda parazitin fetüse aktarılması ile düşüklere, ölü doğumlara ve merkezi sinir sisteminde görülebilecek doğumsal anomalilere neden olabilmektedir” dedi.

“Enfekte hayvanlarının etinin tüketilmesi halk sağlığını tehdit ediyor”

Parazitin bulaşma yollarını anlatan Dr. Özlem Günay Eşiyok, “Sağlıklı bireylerin ve besi hayvanlarının beyin, göz gibi merkezi sinir sistemi organlarına ya da kas hücrelerine yerleşerek doku kisti formunda fırsatçı şekilde bekleyen parazit, akut forma dönüşüp doku nekrozlarına sebep olabilir. Doku kisti taşıyan besi hayvanların etlerinin iyi pişmeden tüketilmesi, parazit ile bulaşı olan su ve gıdaların tüketilmesi ya da kedi fekal atıkları ile birebir kontaminasyon, insan enfeksiyolarının başlıca sebepleri arasında yer almaktadır. Koyun, keçi, sığır gibi çiftlik hayvanlarında parazitin doku kisti oluşturan formunun varlığı hayvanların telef olmasına sebep olmakta ve ciddi ekonomik kayıpları beraberinde getirmektedir. Doku kisti ile enfekte bu hayvanların etlerinin tüketilmesi ise halk sağlığını ciddi ölçüde tehdit etmektedir. Kompleks yaşam döngüsünden kaynaklı, parazite karşı mücadelede yüksek etkiye sahip ve insanlara uygulanabilen önlem amaçlı kullanılabilecek herhangi bir aşı bulunmamakla beraber, enfeksiyonu tedaviye yüzde 100 yanıt veren bir ilaç da mevcut değildir. Günümüzde sadece koyunlarda kullanımı ruhsatlandırılmış olan ve yalnızca birkaç ülkede satışı gerçekleşen ‘ToxoVax’ adı verilen tek bir aşı mevcuttur. Bu nedenle hem besi hayvanları hem de insanlar üzerinde uygulanabilecek ve koruma amaçlı kullanılabilecek yerli ve etkin bir aşının geliştirilmesi ülkemizde hala büyük bir ihtiyaçtır. Parazite karşı etkin bir mücadele stratejisinin geliştirilebilmesi için organizmanın biyolojisi ile ilgili detaylı bilgiye sahip olmak şarttır” diye konuştu.

“Parazitin genetiğinin belirlenmesi mücadeleyi kolaylaştıracak”

Dr. Günay Eşiyok,  “Projemizde; T. gondii parazitinin virulansından yani konağını enfekte etme ve hastalık yapma yeteneğinden sorumlu olan proteinlerin keşfedilebilmesi için yeni nesil bir teknoloji olan ‘Optogenetik’ yaklaşımıyla ışık ile aktive edilebilen bir proteini kodlayan gen diziliminin parazit genomuna entegrasyonunu ve mavi ışık altında sinyal yolağını aktive ederek patojenitesini düzenleyen proteinlerin saptanmasını amaçlıyoruz. T. gondii’nin konağını istilası sırasında görev alan ajanların keşfi sayesinde parazit ile mücadelede daha somut adımlar atılabilecek. Gelecekte, parazitin virulansından sorumlu olduğu belirlenen proteinleri kodlayan genlerin hedeflenmesi ve moleküler yöntemlerle silinmesi ile mutant parazit suşları oluşturup, mutantların canlı ancak zayıflatılmış yani attenüe parazit aşıları olarak test edilebilecek. Gelişen teknolojiler ve genom düzenleme yöntemlerinin yaygın şekilde kullanılmaya başlanması, parazitin isteğe bağlı şekilde virulansının azaltılmasına izin verecek ve umut ediyoruz ki yakın gelecekte T. gondii enfeksiyonuna karşı etkili, veteriner amaçla kullanılabilecek, canlı-atenüe bir aşı geliştirmesine olanak sağlanacak” dedi.

Yürütücülüğünü Dr. Özlem Günay Eşiyok’un yaptığı proje ekibinde; Ege Üniversitesi Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mert Döşkaya, Doç. Dr. Aysu Değirmenci Döşkaya ve Doç. Dr. Muhammet Karakavuk ile Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Can yer alıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kış Sebzelerini Tüketirken Aşırıya Kaçmayın

Kışın çokça tüketilen ıspanak, havuç, marul, salatalık, karalahana, Brüksel lahanası, maydanoz, pancar, brokoli ve bal kabağı gibi sebzelerin içeriğinde bulunan karotenoidler vücutta antioksidan görevi yapıyor. Bu sebzeler bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalığa karşı vücudu koruyor. Ancak turuncu, sarı ve yeşil yapraklı meyve ile sebzelerde bulunan karotenoidlerin aşırı miktarda vücutta bulunması, cildin sarı ve turuncu renk tonlarında olmasına yol açarak, aslında zararsız bir tablo olan karotenemiye neden olabiliyor. Özellikle bebeklerde çok sık görülen bu durum sarılıkla karıştırılabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Betül Merd, karotennoidler ve karotenemi ile ilgili bilgi verdi. 

600’den fazla karotenoid türü var 

Bitkilerde bulunan, açık sarı ve kırmızı arası renkleri oluşturan pigmentlere karotenoidler denilmektedir. Karotenoidler, birçok meyve ve sebzede parlak kırmızı, sarı ve turuncu tonlardan sorumlu bitki pigmentleridir. Bu pigmentler bitki için önemli bir rol oynar. Ayrıca karotenoidler insan vücudunda antioksidan görevi de yapmaktadır. Yapılan araştırmalarda 600’den fazla karotenoid türü vardır. En çok üzerinde araştırma yapılanlar alfa-karoten, beta-karoten, beta-kriptoksantin, lutein, zeaksantin ve likopendir.

Çok renkli sebze ve meyvelerde miktarı fazla

Besin döngüsünü sağlayan fotosentez, bitkiler için önemli bir döngüdür. Bitkilerin yapısında bulunan bir bileşik olan karoten, fotosentez yapmakla görevlidir. Fotosentez, bitkilerin yapısında bulunan klorofil sayesinde dışarıdan karbondioksiti alarak oksijeni geri vermesi ve kendileri için besin oluşturduğu bir süreçtir. Karoten; turuncu, sarı ve yeşil yapraklı meyve ile sebzelerde bulunmaktadır. Havuç ve bal kabağında çokça bulunan karoten, ıspanak, domates, havuç, marul, salatalık, karalahana, brüksel lahanası, maydanoz, fasulye, dolmalık biber, pancar, brokoli gibi sebzelerin yanı sıra mısır, papaya, karpuz, kavun, elma, portakal, kayısı, incir, kivi, şeftali, mango ve ananasta da vardır. Renkleri çok olan meyve ve sebzelerindeki beta-karoten miktarı yüksek olmaktadır. 

Karotenoidlerin 8 faydası

Karoten bileşiği vücuda aşağıdakileri sağlıyor;

  • Tokluk hissi vererek kilo vermeyi hızlandırır
  • Bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalığa karşı vücudu korur
  • Kanser oluşumunun önlenmesi sürecine katkıda bulunur
  • Soğuk algınlığına iyi gelir, detoks etkisi vardır
  • Karaciğer yağlanmasını önleyici etkileri vardır
  • Katarakt oluşma riskinin düşürülmesinde rol oynar
  • Gece körlüğüne iyi gelir
  • Sinir sistemine iyi gelir, hafızayı güçlendirir.

Fazlalığı vücutta cilt rengini değiştiriyor

A vitaminine dönüştürülmek üzere karaciğerde depolanan beta karotenin, günlük 6-12 miligram kadar kullanılması yeterli olacaktır. Beta karoten vücutta fazla olması, pigment bozukluğuna neden olduğu için cildin sarı veya turuncu bir görünmesine neden olmaktadır. Hiperkarotenemi veya karotenemi, aşırı karoten anlamına gelmektedir. Karoten açısından zengin besinlerin aşırı miktarda tüketilmesi, kandaki karoten seviyesinin yükselmesine neden olmaktadır. Aşırı miktarda havuç püresi içeren mamaları tüketen bebeklerde karotenemi görülmektedir. Karotenemi nedeniyle deri bir süre sonra turuncu veya sarı renk almaktadır. Ciltteki bu renk değişiminin bir zararı yoktur. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kent belleğinde önemli yeri olan Kültürpark’taki Göl ve Ada gazinolarını aslına uygun bir şekilde yeniliyor.

Türkiye’nin öğrenci odaklılık alanında ödüllü ilk ve tek yükseköğretim kurumu olan Ege Üniversitesi bünyesinde 85 öğrenci topluluğu bulunuyor. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ın desteği ile geniş bir yelpazeye kavuşan topluluklar, kampüse ayrı bir dinamizm katıyor.

Ege Üniversitesi öğrencilerini toplulukların faaliyetlerine katılmaya davet eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam akreditasyona sahip, öğrenci odaklılıkta ödüllü, sağlık temalı, öncü araştırma üniversitemizde öğrenimlerine devam eden öğrencilerin; sosyal, kültürel, sanatsal, sportif faaliyetlere aktif olarak katılmasını çok önemsiyorum. Geleceğimiz olan gençlerimizin serbest zamanlarını daha verimli bir şekilde değerlendirmeleri amacıyla öğrenci topluluklarımızın yelpazesini hem günün koşulları hem de gelen talepler doğrultusunda zenginleştiriyoruz. Son dönemde topluluk sayımızı 85’e ve bu topluluklara üye öğrenci sayısını ise 30 bine çıkardık. Yani üniversitemizde eğitim öğretimine devam eden aktif iki öğrenciden birisi topluluk üyesidir. Bu konuda sadece niceliksel olarak değil niteliksel olarak da büyük bir gelişim gösterdik” diye konuştu.

    “Öğrencilerimize uluslararası standartlarda yetkinlik kazandırıyoruz”

Toplulukların öneminden bahseden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Öğrencilerimiz üniversitemizin en önemli paydaşlarıdır. Çünkü ben her daim şunu vurguladım. Her bir öğrenci benim danışmanımdır. Öğrencilerin talepleri doğrultusunda Türk yükseköğretim siteminde daha önce olmayan yüze yakın uygulamayı hayata geçirdik. Öğrencileri merkeze alarak kampüsü sıcak bir yuvaya,  bilim yuvasına dönüştürdük. Stratejik ve hedef odaklı yol haritamızın somut ifadesi olarak göreve başladığımız yılı Öğrenci Odaklılık Yılı olarak belirleyerek tüm etkinlerimizi bu tema ile gerçekleştirdik. Üniversitemizin mottosunu Huzurlu Üniversite, Kaliteli Eğitim, Aydınlık Gelecek olarak belirledik. Öğrenci Senatosu ve Dekanlığı, Öncelikli Randevu Sistemi, Turkuaz Masa Çözüm Merkezi, Uzaktan Eğitim Merkezi, Öğretim Teknolojileri Koordinatörlüğü ve Araştırma Odaklı Öğrenci Merkezini kurarak öğrenci dostu bir kampüs inşa ettik. Kütüphanemiz bünyesine, ulusal ve uluslararası veri tabanları, dünyaca ünlü e- kitaplar, Rosetta Stone dil öğrenme programları; kampüse, uluslararası standartlarda spor tesisleri, Gençlik Merkezi, Spor Kulübü kazandırdık. Öğrencilerimizle Avrupa’nın en büyük Kariyer Fuarını gerçekleştirdik. TEKNOFEST’in akademik paydaşı olduk. Ek Gelişim Etkinlikleri Karnesi Ege Plus ile öğrencilerimizin ders dışı faaliyetlerini belgelendirdik. Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırmasında memnuniyet seviyemizi A plus düzeyine yükselterek, ülkemizdeki 200 üniversite içinde ilk 5’te yer aldık. Üniversitemize; 21. yüzyılın gereksinimlerine uygun, modern ve yenilikçi eğitim modelini; öğrencilerimize ise uluslararası standartlarda bilgi, beceri ve yetkinlik kazandırdık” dedi.

“Egeli olmanın ayrıcalığını doya doya yaşayın”

Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Öğrenci odaklılık ilkemiz doğrultusunda, her yıl daha da büyüyen ve enerjileriyle kampüsümüze renk katan öğrenci topluluklarımız faaliyetlerini sürdürüyorlar. Her türlü desteği sunduğumuz topluluklarımızın faaliyetlerini ve projelerini sürdürmeleri için her zaman yanlarında olmaya, başarılarını desteklemeye devam ediyoruz. Egeli olmanın ayrıcalığını doya doya yaşamak isteyen öğrencilerimi bilim, sanat ve spor ile iç içe olan kampüsümüzün ayrıcalıklarından faydalanmaya davet ediyorum. Yeteneklerini ortaya çıkarmalarını istiyorum.” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zeytin ve sanat Urla’da buluştu

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Urla Belediyesi iş birliği ile bu yıl ilki düzenlenen Urla Zeytin ve Sanat Festivali, zeytine gönül verenlerin buluşma noktası oldu.  Festivalin açılışını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Türkiye’nin cenneti Urla’nın değerlerini korumanın ve sahip çıkmanın önemine değinerek, önümüzdeki yıllarda festivalin daha etkin hale gelmesi için gereken tüm desteği vereceklerini söyledi. Büyük ilgi gören festival kapsamında zeytinyağı tadımları, panel, çocuk atölyeleri, müze gezileri, zeytin sıkımı gibi etkinlikler düzenlendi. 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Büyükşehir Belediyesi ve Urla Belediyesi iş birliği ile Köstem Zeytinyağ Müzesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Birinci Urla Zeytin ve Sanat Festivali’nin açılışını yaptı. Açılışa Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, Köstem Zeytinyağı Müzesi Kurucusu Doç. Dr. Levent Köstem, Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu, Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan siyasi partilerin, oda ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, mahalle muhtarları ve vatandaşlar katıldı. 

“İzmir’in değerini bilenlerin çizgisindeyiz”
Festivalin açılışında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Üzerinde yaşadığımız bu kadim kültür çok değerli. Bizim için birlik, beraberlik, ortak duyguda buluşmak en değerlisi. Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilmek, korumaya çalışmak, bir çizgide yürümek önemli.  Bu çizgi, İzmir’in değerini bilenlerin çizgisi” dedi. 2004-2019 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüten Aziz Kocaoğlu’na da konuşmasında  teşekkür eden Başkan Tugay,  “Sayın Aziz Kocaoğlu şehrimize verdiği 15 yıllık hizmet süresince İzmir’i ve değerlerini koruyan ve İzmir Modeli’nin ortaya çıkmasını sağlayan, yaptığı çalışmalarla hepimize yol açan ve bugün o yolda yürümenin onurunu bizlere sağlayan kişidir. Sağ olun Aziz Başkan’ım” diye konuştu. 

“Bu festivalin daha etkin olması için bütün gücümle katkı vereceğim”
Urla’nın doğası, tarihi, toprağı, denizi, zeytini ve üzümü ile ülkenin cenneti olduğunun altını çizen Başkan Tugay, burada yaşayan herkesin bu değerlere sahip çıkması gerektiğini aktardı. Urla’nın değeri olan zeytini sanatla bir araya getiren festivalin önemine dikkat çeken Başkan Tugay, “Önümüzdeki yıllarda bu festivali daha etkin, başarılı hale getirmek hepimizin boynunun borcu olsun. Ben de bütün gücümle katkı vermeye devam edeceğim” açıklamasında bulundu.  

“Çok çalışıyoruz”
İzmir’in  siyaseten hedef alındığına da değinen Başkan Tugay, “Dünya cenneti İzmir’i korumak için çaba gösteren insanlar hiçbir şekilde hak etmediği iftiralara maruz kalıyor. İzmirlilere ricamdır; lütfen hiçbir zaman hiçbir şekilde başınızı öne eğmeyiniz. İzmir kötüye gidecek diye düşünmeyin. Biz buradayız. Çok çalışıyoruz. İzmir’i, Türkiye’de de dünyada da layıkıyla temsil edeceğiz” ifadelerini kullandı.  

“Bizlere güç katan Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyorum”
Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan da, İzmir Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile hayata geçirdiğimiz festivalde geçmişin bilgelik dolu mirasını geleceğin yaratıcı enerjisiyle buluşturduklarını söyledi. Balkan, “Zeytin ağacı; kökleriyle toprağa, dallarıyla gökyüzüne uzanan bir yaşam öğretisidir. Tıpkı bir baba gibi kök saldığı topraklara güven verir. Ailesine rehberlik eden bir baba gibi, zeytin ağacı da nesilden nesillere uzanan bilgeliğiyle bizlere yol gösterir. Belediye olarak, tarım arazilerimizi, zeytinliklerimizi ve bu toprakların bereketini geleceğe taşımak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. İmar yasalarının bize tanıdığı yetkileri, doğayı korumak ve tarımsal üretimi desteklemek için kullanacağız. Bu festivalde olduğu gibi her daim destekleriyle bizlere güç katan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan’ım Cemil Tugay’a ve tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu. 

“Zeytinin ana vatanı sayılacak bir yerdeyiz”
Festivale ev sahipliği yapan Köstem Zeytinyağı Müzesi Kurucusu Doç. Dr. Levent Köstem Urla’nın zengin tarihinden örnekler verdi. Köstem zeytin coğrafyasının korunması gerektiğini aktarırken, “Zeytinin ana vatanı sayılabilecek bir yerde bulunuyoruz. Bugün burada bu festivali yapıyorsak Klazomenai kazılarının büyük emeği var. Umarım bu etkinlikler Urla’daki kadim vadilerin korunmasında faydalı olur” dedi. 

Ölümsüz ağacın izinde
Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan ise, “Bugün burada kutsallığı, bolluğu, refahı, bilgeliği ve zeytini konuşmak için toplandık. Zeytin ağacı mitolojide ölümsüz ağaçtır. Zeytin ve zeytinyağı sadece bir gıda ürünü değil sağlıklı bir yaşam ve Ege’nin bereketli topraklarının ürünü olarak görülür” açıklamasında bulundu. 

Panel, zeytin sıkımı ve atölyeler
Açılış konuşmalarının ardından Zeytinyağı Uzmanı Ümmühan Tibet  tadım sunumunda bulundu. Başkan Tugay  festival kapsamında düzenlenen çocuk atölyesine katıldı,  müze ve fotoğraf sergisini gezdi. Program  “Urla’da Zeytinin ve Zeytinyağının Marka Değerini Arttırmanın Önemi”, zeytinyağı tadımı, “Bir Fonksiyonel Besin: Zeytin ve Zeytinyağı” konulu söyleşi, zeytin sıkımı ve sabun yapımı anlatımı ile devam etti. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Akbank Hepsiburada’nın İş Ortakları için Yeni Bir Ticari Kredi Hizmeti Başlattı

Akbank, KOBİ’lerin hız, kolaylık ve esneklik ihtiyacına yanıt veren yeni bir iş birliğine imza attı. Hepsiburada iş birliğinde Akbank, pazaryeri sahiplerine özel bir Ticari Kredi başvuru sistemi yarattı. Akbank’ın ilk banka olacağı sistem sayesinde Hepsiburada İş Ortağım platformuna entegre edilen bir başvuru süreciyle Akbank’ın avantajlı faiz oranlarıyla ticari kredi ürünlerine kolay ve hızlı bir şekilde ulaşılıyor. 

Akbank, KOBİ’ler için sunduğu yenilikçi hizmetlerine bir yenisini ekleyerek Hepsiburada ile ticari kredi başvuru entegrasyonu projesini hayata geçirdi. Akbank’ın ilk banka olacağı sistem sayesinde Hepsiburada İş Ortağım platformunda yer alan KOBİ’ler, Hepsiburada’nın kendi ekranları üzerinden kredi başvurularını yapabiliyor ve kredi karar sonuçlarını takip edebiliyor. Kredi başvurusu onaylanan Hepsiburada’nın iş ortakları, Akbank kanallarına yönlendirilerek hızlı ve kolay bir şekilde avantajlı faiz oranlarıyla ticari kredi ürünlerinden yararlanabiliyor. KOBİ’ler ilerleyen aylarda da farklı kampanya ve tekliflerle Akbank’ın sunduğu ayrıcalıklardan faydalanmaya devam edecek. 

İlk kez Akbanklı olacak Hepsiburada iş ortakları ise uzaktan müşteri edinimi süreciyle hızla bu ürün ve hizmetlere ulaşabilecek. Aynı zamanda sınırlı bir süre için, tek sefere mahsus 50.000 TL’ye kadar 12 ay vadeli, 0 faizli kredi avantajına sahip olacak. 

KOBİ’lerin büyüme ve gelişim ihtiyaçları için yeni nesil iş birliklerini hayata geçirdiklerini belirten Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz; “Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan verilere göre; 2019 – 2023 döneminde e-ticaret hacmi 14 katına, pazaryerinde faaliyet gösteren işletme sayısı ise 10 katına ulaştı. Yine aynı dönemde e-ticaretin toplam ticaretteki payı %10’dan %20’ye çıktı. Biz de Akbank olarak e-ticaret alanında faaliyet gösteren KOBİ’leri destekleyecek yenilikçi ürün ve hizmetlerle bu gelişimi destekliyoruz. Bunun son örneği olarak, Türkiye’nin lider pazaryerlerinden Hepsiburada ile özel bir iş birliğine imza attık. Hepsiburada ile gerçekleştirdiğimiz ticari kredi başvuru entegrasyonu, pazaryeri sahiplerinin hız, kolaylık ve esneklik ihtiyacına yanıt sunuyor. Hepsiburada’nın iş ortağı olan KOBİ’ler, Akbank’ın işlerinde fark yaratmalarını sağlayacak bankacılık ürün ve hizmetlerine Hepsiburada ekranlarından hızla ulaşıyor ve ticari kredi süreçlerini ayrıcalıklı bir şekilde yönetebiliyor. Yenilikçi çözümler ve iş birlikleriyle KOBİ’lerimizin işlerine hız, güçlerine güç katmaya devam edeceğiz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir’in en neşeli festivali başladı

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kentte ilk kez düzenlenen Yeni Yıl Festivali Kültürpark’ta renkli görüntülerle başladı.  Alışveriş ve yiyecek stantlarının yanı sıra çocuk oyun alanları ve yapay buz pistinin de yer aldığı festival,  konserlerden dans gösterileri ve sahne şovlarına kadar birçok etkinliğe ev sahipliği yapacak.  İzmirliler için hazırlanan rengarenk ve coşku dolu festival 31 Aralık’a kadar devam edecek. 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın Karşıyaka’daki görevi sırasında hayata geçirdiği Yeni Yıl Festivali artık tüm İzmir’e hitap ediyor. 2025 yılına sayılı günler kala İzmirlileri Kültürpark’ta buluşturacak festivalin açılışını İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır yurttaşlarla birlikte yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Bandosu eşliğinde kortej yürüyüşü ile başlayan  açılış töreni konser ve gösterilerle devam etti. Festival kapsamında 40 uluslararası firmanın yanı sıra üretici, işletmeci ve esnaf stant açtı.  

“Kara bulutları dağıtmak için buradayız”
Festivalin açılışında konuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır, “Bütün İzmirlilerle birlikte Kültürpark’ta olmak istiyoruz. Biz bugün buradayız, birlikteyiz ve dayanışma içinde olduğumuzu hissetmek istiyoruz. Ortak değerlerimizi sahiplenelim. Bağlılığımızı bir kez daha doğrulayalım. Yeni yıla yeni bir ruhla giriş yapalım istedik. Kara bulutları dağıtmak için buradayız. Elimizden geleni yapacağız. İzmir mutlu bir kent olarak yaşamına devam edecek. Belediye olarak bu kentte yaşayanlara daha iyi hizmet edebilmek için her geçen gün daha iyisini yapmak için uğraşacağız. Kimsenin bundan endişesi olmasın. Herkesi festivale bekliyoruz” dedi. 

Festival İzmirlilerde büyük mutluluk yarattı
Yeni yıl festivali, festivale katılan firmalar ile festivali alanını ziyaret eden İzmirliler de coşku yarattı. Ailesiyle birlikte festivale katılan Muammer Çakır, “Çok güzel olmuş. Çocuklarımız eğleniyor, Büyükşehir Belediyesi her türlü imkanı sağlamış. Teşekkür ederiz. Yeni yıl herkese güzel şanslar getirsin” dedi. Ceyhan Gülten, “Çok eğlenceli, ışıl ışıl bir ortam. Yeni yıla hazırlanırken İzmirlilerin güzel zaman geçirmesi için gereken her şey yapılmış. İzmir’de yaşamanın güzellikleri bunlar. Çok beğendim” diye konuştu. Arzu Cengiz ise “Harika bir organizasyon olmuş. İzmir’in böyle bir motivasyona ihtiyacı var. İzmirliler huzuru ve eğlenceyi sever. Böyle bir etkinlikten keyif aldım. Kent merkezinde tramvayla, otobüsle çok kolay ulaşılabilecek bir yer. Bence herkes bu festivale gelmeli” ifadelerini kullandı. 

Başkan Tugay’a teşekkür
Festivalde stant açan oyuncak üreticisi Senem Şenyuva Başdönmez, ülke olarak çok zor zamanlardan geçildiğini vurgulayarak “Böyle bir festivale hepimizin çok ihtiyacı vardı. Başkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Dilekte bulunmak istiyorum; umarım bu yıl hiçbir çocuk ağlamaz, acı çekmez ve hepsi çok mutlu olur. Bir çocuk gülümserse tüm dünya gülümser. Umarım bu yıl herkes çok mutlu olur” dedi. 

Dolu dolu program
Festivalin ilk gününde renkli anlar yaşandı. Pakistan Pavyonu’nda Turgut Pura Vakfı Seramik Atölyesi kuruldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Pop Orkestrası ile Armoni Bandosu konser verdi.  İzmirliler ayrıca Adasu Akın Çello konseri, Anıl Gale DJ performansı, Grup 1 oda konseri, DJ perküsyon performansı, Flow Chill Sirk Sanatları Gösterisi ve Flow Jam Ateş Gece Gösterisi ile keyifli anlar yaşadı. 

İzmir’in ilk yeni yıl festivali 
Festival kapsamında alışveriş ve yeme içme stantlarının yanı sıra çocuk oyun alanları ve yapay buz pisti de kuruldu. Konserlerden dans gösterileri ve sahne şovlarına kadar birçok etkinlik devam edecek. Kültürpark Lozan Kapısı’ndan itibaren ziyaretçileri dev bir yılbaşı ağacı karşılıyor. Stantlar, yılbaşına özel temalarla süslendi. Festival alanında kurulacak sahne İzmirli amatör müzik ve gösteri gruplarına, okullara, derneklere açık durumda. Sahnede her gün 13.00-22.00 saatleri arasında etkinlik yapılacak. Festival kapsamında yılbaşı tatlarından uluslararası mutfaklara uzanan geniş bir yelpazede lezzetler, ziyaretçilerin damak zevkine hitap edecek şekilde planlandı. Türkiye’nin her bölgesinden ziyaretçinin beklendiği festivalin İzmir’de gelenekselleşmesi ve önümüzdeki yıllarda yabancı turistlerin de uğrak noktalarından biri olması hedefleniyor. Bu kapsamda İzmirli turizmciler ve esnafla ortak bir çalışma modeli oluşturmak üzere çalışmalar yapılıyor. Işıl ışıl süslemeleri, özel tasarlanmış yılbaşı köşeleri ile dikkat çeken İzmir Yeni Yıl Festivali hem eğlencenin hem de ticaretin merkezi olacak.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Selçuklu Belediyesi öğrencilere tiyatro aracılığıyla sıfır atık bilinci aşılıyor

Sıfır atık bilincini toplumun her kesimine yaymak adına farklı platformlarda çalışma yürüten Selçuklu Belediyesi, İklim Değişikliği ve Sıfır Atık  Müdürlüğü ile Belediye Tiyatro Müdürlüğü bünyesindeki  Selçuklu Sanat Akademisi iş birliğinde Selçuklu’da bulunan İlkokul 3-4. sınıflara “Elden Ne Gelirse” isimli oyunu sahneliyor. Kasım ayında başlayan ve haftada 500 öğrencinin yararlandığı  tiyatro etkinliği sanat ve çevre bilincini harmanlayarak öğrencilerin çevre ve sıfır atık farkındalığını artırmaya katkı sağlıyor.

Başkan Pekyatırmacı: “Daha yaşanabilir ve yeşil bir dünyayı öğrencilerimizle inşa edeceğiz”

Sıfır atık farkındalığının oluşması için Selçuklu Belediyesi olarak çok ciddi çalışmalar yaptığının altını çizen Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı: “Temiz çevre ve sıfır atık artık dünyanın en çok konuşulan ve üzerinde çalışma yürütülen konularından bir tanesi haline geldi.  Bizler de toplumumuzda çevre, sıfır atık alanında refleks oluşması için çok önemli çalışmalar yürütüyoruz. Geleceğimizi emanet ettiğimiz öğrencilerimizin de temiz çevre ve sıfır atık bilincinde olması gelecek planlamalarımızın temelini oluşturuyor. Bu çerçevede İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğümüz ile Selçuklu Sanat Akademimizin geçtiğimiz yıl başlattığı “Elden Ne Gelirse” isimli oyunu ilçemizde öğrenim gören ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencilerimizle buluşturmayı sürdürüyor. Cuma günü hariç hafta içi her gün okullardan servislerle alarak  Selçuklu Kongre Merkezi’ne getirdiğimiz  öğrencilerimiz  yarım saatlik süreyle  günde 2 seans olmak üzere “Elden Ne Gelirse” isimli oyunu izleyerek sıfır atık ile ilgili farkındalık çalışması gerçekleştiriyor. Bu etkinliklerden  haftada ortalama 500 öğrencimiz faydalanıyor. Bu çalışmamızdan 2023-2024 eğitim öğretim yılında şu ana kadar  52 okuldan 19 bin 200 öğrencimiz faydalandı. Yıl bitimine kadar ve yeni yılda da binlerce öğrencimiz bu etkinliğimizden faydalanmış olacak. Böylelikle öğrencilerimizde çevre ve sıfır atıkla ilgili bilinç ve refleksin oluşmasına katkı sağlamış olacağız.  Ayrıca gerçek geri dönüşüm malzemelerinden ve marangozhane personelimiz tarafından  madeni yağ varili ile  atölyeden çıkan hurda parçalardan yapılan uçak sıfır atık konusunda öğrencilerin bilinçlenmesine önemli bir katkı sağlıyor. Bu çalışmanın tamamında kendi imkanlarımızı kullanarak böyle bir çalışmaya imza attık ve bundan ayrıca memnuniyet duyuyorum. Bu çalışmada  emeği geçen personellerimiz olmak üzere etkinliğimize katılan okullarımıza, öğrencilerimize ve öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı