Yazar arşivleri: admin

Akbank, Birlikte Geleceğe Buluşmaları’na Bursa’da Devam Etti

Yoğun ilgi gören buluşmada, Bursa’nın başarı hikâyesinin daha da geliştirilmesi için iş birliği ve çözüm önerileri ele alındı.

 

Akbank, Birlikte Geleceğe Buluşmaları’yla Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundaki yerel işletmelere destek sağlamaya devam ediyor. Bu kapsamdaki etkinliklerin dördüncüsü, 6 Kasım 2024 tarihinde, iş dünyası ve kamu liderlerinin yanı sıra Akbank üst yönetiminin de katılımıyla Bursa’da gerçekleşti. Buluşmada, sürdürülebilir finansman, yeşil ve dijital dönüşüm gibi kritik konularda işletmelerin ihtiyaçlarına yanıt verecek yenilikçi çözümler konuşuldu. 

 

Açılış konuşmasını yapan Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, “Bursa, ekonomik dinamikleriyle dikkat çeken bir şehir. Yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında parmakla gösterilen bir başarı hikâyesi. Akbank olarak, Bursa’nın büyüme ve gelişim yolculuğuna katkıda bulunmayı bir öncelik olarak görüyoruz. Bursa gibi güçlü ekonomilere sahip şehirlerimizde varlığımızı her geçen gün daha da pekiştiriyor, bu şehirlerin gücünü Türkiye’nin gücüne dönüştürmeyi hedefliyoruz. Her zaman olduğu gibi, yenilikçi ürün ve hizmetlerimizle, şirketlerimizi sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmada desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

 

Akbank Birlikte Geleceğe Buluşmaları kapsamında düzenlenen panelde Umut İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Hazır, Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz ve Akbank Yatırım Bankacılığı Bölüm Başkanı Serkan Duruduygu yer aldı. Panelde, Bursa’nın sanayi ve ticaret hacmini sürdürülebilir şekilde büyütecek ve geleceğe hazırlayacak adımlar konuşuldu. Ayrıca işletmelerin finansmana erişimini güçlendirmek adına Akbank’ın sunduğu hizmetler ve stratejik hedefler de paylaşıldı.

 

Etkinlikte ayrıca Akbank Baş Ekonomisti Çağrı Sarıkaya, “Makro Ekonomik Görünüm ve Beklentiler” başlıklı sunumuyla ekonomiye dair önemli öngörülerini paylaştı ve katılımcıların sorularını yanıtladı. 

 

Akbank, Birlikte Geleceğe Buluşmaları ile farklı illerde iş dünyasının liderleriyle buluşturmaya devam edecek. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu: “Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum!”

Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, Dubai çikolatası ile gündemde olan Antep fıstığında “küf ve aflatoksin” iddialarını değerlendirdi.

Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlar…

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, son günlerde Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlara dair uyarıda bulunarak, fıstığın ani şekilde piyasada fazlalaşmasının arkasında yatan sebeplerin halk sağlığını ilgilendiren riskler barındırabileceğine dikkat çekti.

Özellikle yakın zamanda haberlere de konu olan aflatoksin sorununa değinen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Aflatoksin maddesi, bazı mantar türlerinin ürettiği ve insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri olan bir toksin olarak biliniyor. Kontrolsüz şekilde tüketilmesi halinde bu madde, karaciğer hasarından kansere kadar çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.” dedi.

Halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir

Geçtiğimiz günlerde aflatoksin tespit edilmesi nedeniyle Avrupa’ya ihraç edilen bazı Antep fıstıklarının geri gönderildiğine dair haberlerin gündeme geldiğini hatırlatan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Şimdi iç pazarda ucuz fiyata satılmaya başlayan fıstıkların, iade edilen bu ürünler olup olmadığı konusunda endişelerim var. Maalesef bu tür durumlarda, ‘dış piyasada satılamayan ve geri dönen ürünler iç piyasada tüketiciye sunulabilir mi’ diye korkular taşıyoruz. Bu durum, halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir, açıkça yurtdışına aflatoksin gibi sebeplerle satılamayan ürünlere yurtiçinde ne olduğunun tüketicilerle paylaşılması şart, gıda güvenliği çok önemli bir husus” ifadelerini kullandı.

Emin olmadığınız ürünlerden uzak durun!

Aflatoksin riski taşıyan ürünlerin özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, vatandaşlara Antep fıstığı tüketiminde daha temkinli olmaları çağrısında bulunarak, “Sağlığınızı riske atmamak adına Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum. Aflatoksin gibi toksik maddelerin olası zararlarından korunmak için kalite ve güvenilirlik açısından emin olmadığınız ürünlerden uzak durun.” dedi.

Aflatoksin nedir?

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, aflatoksin konusunda kamuoyuna önemli bir uyarıda bulunarak, bu maddenin yaygın olarak bazı küf mantarları tarafından üretilen son derece tehlikeli bir toksin olduğunu belirtti.

Aflatoksinin özellikle Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus türü küf mantarları tarafından üretildiğini söyleyen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu toksinlerin genellikle nemli ve sıcak ortamlarda kolaylıkla gelişebildiğini vurguladı.

Besinlerin uygun koşullarda saklanmaması durumunda küflerin hızla çoğalarak toksin üretebileceğini ifade eden Yılancıoğlu, özellikle tahıllar, fındık, fıstık, mısır ve bazı baharatlarda aflatoksin riskinin daha yüksek olduğunu belirtti.

Uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, şöyle devam etti:

“Aflatoksine maruz kalmak, kısa vadede mide ve bağırsak rahatsızlıkları gibi hafif semptomlar gösterse de uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle bu toksine uzun süre maruz kalan kişilerde karaciğer hasarı ve kansere kadar varan ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.”

Karaciğer kanserinin, aflatoksinle uzun süreli temasın en tehlikeli sonuçlarından biri olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu kanser türünün genellikle tedaviye yanıtının zor olduğunu ve ölümcül seyredebildiğini vurguladı.

Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri hızlı bir ilerleme gösterebiliyor

Aflatoksinin karaciğer üzerinde yarattığı tahribatın geri dönüşü olmadığını belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Karaciğer kanseri, dünyada en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kabul edilir ve maalesef bu hastalığa yakalanan kişiler için yaşam beklentisi kanserin türüne göre düşüktür. Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri genellikle hızlı bir ilerleme gösterebilir ve teşhis konulduktan sonra hastaların 6 ila 12 ay içinde hayatını kaybetmesine yol açabilir,” dedi.

Fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın

Bu nedenle tüketicilere önemli bir uyarıda bulunan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, sağlıklı gıda tüketiminin önemine de dikkat çekerek, “Tükettiğiniz gıdaların üretim koşullarına, saklama ve depolama süreçlerine dikkat edin. Güvenilir ve iyi koşullarda saklanmış ürünleri tercih etmeye özen gösterin. Özellikle fıstık gibi riskli ürünlerde, fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın. Gıda güvenliği konusunda bilinçli tüketici davranışları, aflatoksin gibi tehlikelerden korunmak için son derece önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Son olarak, aflatoksin kontaminasyonunu azaltmak için alınabilecek önlemler hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Üreticilerin, aflatoksin oluşumunu engellemek için tarla ve depolama süreçlerinde dikkatli olmaları gerekiyor. Tarladan sofraya kadar geçen süreçte her aşamada gerekli denetimlerin ve uygun saklama koşullarının sağlanması, bu toksinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini büyük ölçüde azaltabilir” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu: “Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum!”

Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, Dubai çikolatası ile gündemde olan Antep fıstığında “küf ve aflatoksin” iddialarını değerlendirdi.

Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlar…

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, son günlerde Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlara dair uyarıda bulunarak, fıstığın ani şekilde piyasada fazlalaşmasının arkasında yatan sebeplerin halk sağlığını ilgilendiren riskler barındırabileceğine dikkat çekti.

Özellikle yakın zamanda haberlere de konu olan aflatoksin sorununa değinen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Aflatoksin maddesi, bazı mantar türlerinin ürettiği ve insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri olan bir toksin olarak biliniyor. Kontrolsüz şekilde tüketilmesi halinde bu madde, karaciğer hasarından kansere kadar çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.” dedi.

Halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir

Geçtiğimiz günlerde aflatoksin tespit edilmesi nedeniyle Avrupa’ya ihraç edilen bazı Antep fıstıklarının geri gönderildiğine dair haberlerin gündeme geldiğini hatırlatan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Şimdi iç pazarda ucuz fiyata satılmaya başlayan fıstıkların, iade edilen bu ürünler olup olmadığı konusunda endişelerim var. Maalesef bu tür durumlarda, ‘dış piyasada satılamayan ve geri dönen ürünler iç piyasada tüketiciye sunulabilir mi’ diye korkular taşıyoruz. Bu durum, halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir, açıkça yurtdışına aflatoksin gibi sebeplerle satılamayan ürünlere yurtiçinde ne olduğunun tüketicilerle paylaşılması şart, gıda güvenliği çok önemli bir husus” ifadelerini kullandı.

Emin olmadığınız ürünlerden uzak durun!

Aflatoksin riski taşıyan ürünlerin özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, vatandaşlara Antep fıstığı tüketiminde daha temkinli olmaları çağrısında bulunarak, “Sağlığınızı riske atmamak adına Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum. Aflatoksin gibi toksik maddelerin olası zararlarından korunmak için kalite ve güvenilirlik açısından emin olmadığınız ürünlerden uzak durun.” dedi.

Aflatoksin nedir?

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, aflatoksin konusunda kamuoyuna önemli bir uyarıda bulunarak, bu maddenin yaygın olarak bazı küf mantarları tarafından üretilen son derece tehlikeli bir toksin olduğunu belirtti.

Aflatoksinin özellikle Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus türü küf mantarları tarafından üretildiğini söyleyen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu toksinlerin genellikle nemli ve sıcak ortamlarda kolaylıkla gelişebildiğini vurguladı.

Besinlerin uygun koşullarda saklanmaması durumunda küflerin hızla çoğalarak toksin üretebileceğini ifade eden Yılancıoğlu, özellikle tahıllar, fındık, fıstık, mısır ve bazı baharatlarda aflatoksin riskinin daha yüksek olduğunu belirtti.

Uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, şöyle devam etti:

“Aflatoksine maruz kalmak, kısa vadede mide ve bağırsak rahatsızlıkları gibi hafif semptomlar gösterse de uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle bu toksine uzun süre maruz kalan kişilerde karaciğer hasarı ve kansere kadar varan ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.”

Karaciğer kanserinin, aflatoksinle uzun süreli temasın en tehlikeli sonuçlarından biri olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu kanser türünün genellikle tedaviye yanıtının zor olduğunu ve ölümcül seyredebildiğini vurguladı.

Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri hızlı bir ilerleme gösterebiliyor

Aflatoksinin karaciğer üzerinde yarattığı tahribatın geri dönüşü olmadığını belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Karaciğer kanseri, dünyada en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kabul edilir ve maalesef bu hastalığa yakalanan kişiler için yaşam beklentisi kanserin türüne göre düşüktür. Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri genellikle hızlı bir ilerleme gösterebilir ve teşhis konulduktan sonra hastaların 6 ila 12 ay içinde hayatını kaybetmesine yol açabilir,” dedi.

Fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın

Bu nedenle tüketicilere önemli bir uyarıda bulunan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, sağlıklı gıda tüketiminin önemine de dikkat çekerek, “Tükettiğiniz gıdaların üretim koşullarına, saklama ve depolama süreçlerine dikkat edin. Güvenilir ve iyi koşullarda saklanmış ürünleri tercih etmeye özen gösterin. Özellikle fıstık gibi riskli ürünlerde, fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın. Gıda güvenliği konusunda bilinçli tüketici davranışları, aflatoksin gibi tehlikelerden korunmak için son derece önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Son olarak, aflatoksin kontaminasyonunu azaltmak için alınabilecek önlemler hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Üreticilerin, aflatoksin oluşumunu engellemek için tarla ve depolama süreçlerinde dikkatli olmaları gerekiyor. Tarladan sofraya kadar geçen süreçte her aşamada gerekli denetimlerin ve uygun saklama koşullarının sağlanması, bu toksinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini büyük ölçüde azaltabilir” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rengarenk elleriyle Gezici Kütüphaneye iz bıraktılar

Osmangazi Belediyesi’nin merkeze uzak mahallerdeki çocukları kitap ile buluşturmak ve onlara okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla hayata geçirdiği Gezici Kütüphane’ye gelen küçük öğrenciler, rengarenk boyadıkları elleri ile hatıra panosu oluşturdu. 

 

Osmangazi’nin kırsal mahallelerini tek tek dolaşarak çocukları birbirinden güzel kitaplarla buluşturan Gezici Kütüphane’de çocuklar için el boyama etkinliği düzenlendi. ‘Gezici Kütüphaneye Sen de İz Bırak’ adı altında düzenlenen etkinliğe katılan Geçit Mahallesi’ndeki çocuklar, rengarenk boyadıkları elleri ile hatıra panosu oluşturdu. Doyasıya eğlenen miniklere, etkinlik sonunda görevliler tarafından boyama kitabı hediye edildi.

 

Renkli görüntülere sahne olan etkinliğe katılan çocuklar, kendileri için düzenlenen eğlence dolu proje için Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti.

 

Osmangazi Belediyesi tarafından Ağustos ayında hizmete sokulan Gezici Kütüphane, çocuklar tarafından çok sevildi. 6-18 yaş arasındaki çocuklara hitap eden yüzlerce kitaba ev sahipliği yapan Gezici Kütüphane, hafta içi her gün iki mahalleye gidiyor. Hizmete girdiği günden bu yana toplam 52 mahalleye giden kütüphaneye, şuana kadar 729 çocuk üye oldu. Üye olan çocuklar, kütüphaneden toplam 1208 kitap ödünç aldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Borusan Contemporary Çocuk Atölyeleri Kasım ayında da Borusan Hikâye Evi ve atölyepikolo ile çocukları sanatla buluşturmaya devam ediyor!

Borusan Hikâye Evi ve atölyepikolo’nun, Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” ve “Ebedi Prelüd” sergilerinden ve Perili Köşk’ün eşsiz atmosferinden ilhamla hazırladığı 4-12 yaş gruplarına özel atölyeler; 9, 17 ve 23 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. Bu özel atölyelerde, çocuklar sanat eserlerini incelerken yaratıcılıklarını özgürce ifade etme fırsatı bulacaklar.

Borusan Contemporary, minik sanatseverleri sanatla iç içe olacakları ve unutulmaz deneyimler yaşayacakları Borusan Contemporary Çocuk Atölyeleri’ne davet ediyor. 9, 17 ve 23 Kasım tarihlerinde Perili Köşk’te gerçekleştirilecek etkinliklerde, çocuklar hem eğlenirken merak duygularını geliştirecek hem de kendi yaratıcılıklarını keşfedecekler. Borusan Hikâye Evi ve atölyepikolo tarafından Borusan Contemporary sergilerinden ve Perili Köşk’ün ilham verici atmosferinden esinlenerek, farklı yaş gruplarına özel olarak tasarlanan atölyelerde çocuklar, sanatsal bir yolculuğa çıkacaklar. 

Bu yılki etkinliklere Borusan Kocabıyık Vakfı’nın eğitim programı olan, bugüne kadar binlerce çocuğa ulaşan Hikâye Evi de dâhil oldu. Çocukların kendilerini daha rahat ifade etmelerini ve özgüvenlerini geliştirmelerini hedefleyen Borusan Hikâye Evi, Borusan Contemporary’deki çocuk atölyelerinde 4-6 yaş grubuna odaklanıyor. Bu atölyeler, “Jeux dramatiques” alanının ülkemizdeki en önemli temsilcisi Bahar Gürey rehberliğinde Borusan Contemporary’nin 2024-2025 sezonunda ağırladığı Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “İçimdeki Şehir”den ilham alarak düzenleniyor. Çocuklar bu etkinliklerde duygularını ifade etmenin, hikâyeler anlatmanın ve yeni dünyalar keşfetmenin keyfini çıkarıyorlar.

 atölyepikolo’nun geçici ve koleksiyon sergileriyle paralel olarak düzenlediği özel atölyelerde ise çocuklar, meraklarını keşfetmeye, araştırma yapmaya, soru sormaya, sorgulamaya, tasarlamaya ve bilgiyi yapılandırmaya teşvik ediliyor.

Şehri hareketlendir!

9 Kasım Cumartesi günü, saat 11:00’de Borusan Hikâye Evi’nin geliştirdiği özgün atölyeleriyle 4-6 yaş grubundaki çocuklar ve ebeveynleri ile buluşuyor. Bahar Gürey, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan enstalasyonlarından esinlenerek, Perili Köşk’ün dingin atmosferinde okul öncesi çocuklar için “Şehri Hareketlendir!” isimli bir atölye tasarladı. Yaratıcı dans yönteminin kullanıldığı bu atölyede çocuklar, ebeveynleriyle birlikte bir şehre bakmayı, bazen yeniden tasarlamayı ve en önemlisi kendi bedenleriyle o şehrin hayalini kurmayı deneyimleyecekler. 

“Nefes Almayı Unutma”

9 Kasım Cumartesi günü, saat 12:30’da 4-6 yaş grubundaki çocukların ebeveynleriyle birlikte katıldığı bu atölyede, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan, fiziksel olarak birbirinden izole; fakat içsel ritmi birbirine bağlı “3 Modern Figür (Nefes Almayı Unutma)” (2018) adlı eseri inceleniyor. Çocukların bu figürlerden ilham alarak bedenleriyle heykeller oluşturması amaçlanıyor. Böylece hem bu heykellerin duruşu, düşüncesi ve nefesi olacaklar hem de nefes egzersizleriyle sakin ve zinde hissedebileceklerinin farkındalığını yaşayacaklar. 

Perili Köşk’ü yeniden tasarlayacaklar 

17 Kasım Pazar günü, saat 11:00’deki atölyeyi atölyepikolo 6-8 yaş grubu için hazırladı. “Ebedi Prelüd” sergi turuyla başlayacak olan bu çalışmada çocuklar, yaklaşık yüz yıl önce Yusuf Ziya Paşa tarafından yapımına başlanan ancak tamamlanamadığı için Perili Köşk olarak anılan müze binasının 2011 itibarıyla Borusan Contemporary ile yeniden şekillenen döngüsünden ilham alacaklar. Boyalar, ışıklar ve farklı dokularda kâğıtlar kullanarak Perili Köşk’ü yeniden tasarlayacaklar. 

Bir doğa harikası 

17 Kasım Pazar günü saat 13:30’daki atölye 8-12 yaş grubuna özel hazırlandı. Ebedi Prelüd sergi turuyla başlayacak olan bu atölyede, doğa, sanat ve tasarım arasında bir köprü kurarak çocuklarla doğada yaşanan döngüler üzerine sohbet edilecek. Atölyenin üretim aşamasında ise sanatçı José Maria Mellado’nun “Tequendama Şelaleleri” (2008) isimli eserinden ilham alarak çocuklar, eserde gördükleri doğa manzarasının üç boyutlu bir maketini tasarlayacaklar.

Şehri hareketlendir!

23 Kasım Cumartesi günü, saat 11:00’de Borusan Hikâye Evi’nin geliştirdiği özgün atölyeleriyle 4-6 yaş grubundaki çocuklar ve ebeveynleri ile buluşuyor. Bahar Gürey, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan enstalasyonlarından esinlenerek, Perili Köşk’ün dingin atmosferinde okul öncesi çocuklar için “Şehri Hareketlendir!” isimli bir atölye tasarladı. Yaratıcı dans yönteminin kullanıldığı bu atölyede çocuklar, ebeveynleriyle birlikte bir şehre bakmayı, bazen yeniden tasarlamayı ve en önemlisi kendi bedenleriyle o şehrin hayalini kurmayı deneyimleyecekler.

“Nefes Almayı Unutma”

23 Kasım Cumartesi günü, saat 12:30’da 4-6 yaş grubundaki çocukların ebeveynleriyle birlikte katıldığı bu atölyede, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan, fiziksel olarak birbirinden izole; fakat içsel ritmi birbirine bağlı “3 Modern Figür (Nefes Almayı Unutma)” (2018) adlı eseri inceleniyor. Çocukların bu figürlerden ilham alarak bedenleriyle heykeller oluşturması amaçlanıyor. Böylece hem bu heykellerin duruşu, düşüncesi ve nefesi olacaklar hem de nefes egzersizleriyle sakin ve zinde hissedebileceklerinin farkındalığını yaşayacaklar. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uzun süren kabızlık hemoroid sebebi

Halk arasında basur olarak da bilinen hemoroid, yaşam kalitesini düşüren önemli bir hastalık. Hemoroidin toplumda oldukça yaygın olduğunu paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Özellikle sık sık kabızlık yaşayan, uzun süreli hareketsizliğe maruz kalan veya tam tersi ağır spor yapanlarda bu hastalığa daha çok rastlanıyor. Basit ve başlangıç evresindeki olgularda beslenme önerileri, bazı ilaçlar ve kabızlığın giderilmesi tedavide etkili oluyor. İlerlemiş yani yılda 2-3 kez ağrılı ve şişmiş hemoroid atakları geçiren olgularda ise cerrahi tedavi yöntemleri gündeme gelebilir” dedi.

 

Hemoroidler genel olarak makat bölgesinde yer alan toplardamarlara verilen isimdir. Bu damarların başta kabızlık, uzun süre ayakta kalma, hareketsizlik ve ağır spor yapma gibi çeşitli nedenlerle genişlemelerine ‘hemoroidal hastalık’ dendiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Hemoroid damarlarının genişlemesi makatta kanama ve ağrıya neden olur. Ağrı dışkılama esnasında olabileceği gibi dışkılama olmaksızın da görülebilir. Hastalar genellikle ellerine ağrılı bir şişlik geldiğini ifade ederler. Bu hastalar genellikle uzun süredir kabızlık çeken kişilerdir. Ağrılı dönemlerde yaşam kalitesini ileri derecede bozan hemoroidal hastalık, kanama nedeniyle de ağır kansızlık tablolarına sebebiyet verebilir” şeklinde konuştu.

 

Hemoroid kanser tanısını geciktirebilir

Hemoroidin en önemli özelliğinin, şikayetlerin çeşitli nedenlerle ihmal edilip altta yatan rektum veya kalın bağırsak kanseri gibi hastalıkları gizlemesi olduğunu paylaşan Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Bu durum da kanser tanısının gecikmesine neden olabiliyor. Hemoroid ya da basur hastalığında çoğunlukla makatta ele gelen bir şişlik, kanama ve kabızlık vardır. Bu şikayetler kalın bağırsak ve özellikle rektum kanserlerinde de görülebilen ortak şikayetler. Bu nedenle de hemoroid denip geçilmemeli, kesin tanı için doktora başvurulmalı” dedi.

 

Hemoroid, lazer ile tedavi edilebiliyor

Makatta ele gelen şişlik, kanama ve kabızlık şikayetlerin varlığında basit bir fiziki muayene ve takiben aynı gün yapılacak kısa kolonoskopi veya rektosigmoidoskopi ile hastalığın tanısının kolayca konabildiğini belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Son yıllarda hemoroid hastalığının tedavisi gelişti ve lazer gibi ileri teknolojiler uygulama alanına girdi. Bu sayede yaşam kalitesini son derece olumsuz etkileyen bir hastalık başarılı ve acısız yöntemlerle ortadan kaldırılabiliyor” açıklamasında bulundu.

Hamilelik hemoroid riskini artırıyor

Hamile kadınların önemli bir kısmında kabızlık ve rahim büyümesi nedeniyle hemoroid riskinin arttığını belirten Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Hamilelikte görülen hemoroidler çoğunlukla ameliyatsız olarak tedavi edilebilirler. Genellikle gebeliğin sonlanmasıyla birlikte de şikayetler tamamen ortadan kalkar. Hemoroidal hastalığın tedavisinde günümüzde çok değişik ameliyat yöntemleri uygulanabiliyor. Uygulanacak yöntem hastanın genel durumuna ve hastalığın evresine göre değişiklik gösteriyor” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Keçiören’in Renklerinde Azerbaycan Sanatseverlerle Buluştu

Keçiören Belediyesi ve Azerbaycan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı iş birliğinde, Karabağ’ın Zafer Günü dolayısıyla, Estergon Türk Kültür Merkezi’nde resim sergisi açıldı. Azerbaycanlı Ressam Pervana Aliyeva’nın, Altın Çember temalı ‘Keçiören’in Renklerinde Azerbaycan’ adlı resim sergisi, sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sanatçının bireysel çalışmalarının yanı sıra Azerbaycan kültürünü yansıtan çalışmalarının da yer aldığı serginin açılışı, Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Atila Zorlu, Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Reşat Memmedov, Azerbaycan Kültür Merkezi Başkanı Samir Abbasov, Kazakistan Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Dinara İzanova, Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Mehmet Kutluhan Yayçılı ve büyükelçilik yetkililerinin katılımıyla yapıldı. İstiklal Marşı ve Azerbaycan Milli Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, iki ülke arasındaki dostluğu ve kültürel bağları güçlendirme mesajı verildi.

Azerbaycan ile ortak tarihimiz, ortak kültürümüz var

Programın açılış konuşmasını yapan Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Atila Zorlu, iki ülke arasındaki dostluk, tarih ve kültürel bağları vurgulayarak “Azerbaycan deyince aklımıza ilk gelen söz ‘İki devlet, tek millet’ ifadesidir. Azerbaycan ile ortak tarihimiz, ortak kültürümüz var. Karabağ’ın kurtuluşunun dördüncü yıl dönümünü kutluyorum. Keçiören Belediyesi olarak bütün Türk dünyası yetkililerinin projelerini kendi projemiz gibi görüyoruz, yapacağımız çalışmalarla birliğimizi daha güçlendireceğiz” dedi.

Türkiye’nin desteği unutulmaz

Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinde yaşadığı zorlukları dile getiren Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Reşat Memmedov “Biz bağımsızlık mücadelemizde çok zor dönemlerden geçtik, çok büyük hüzünlerle karşılaştık, topraklarımız işgal altında kaldı, vatandaşlarımız hayatlarını kaybetti. Bu yaşananlar sırasında kimin dost olduğunu iyi tanıdık, Türkiye’nin desteği unutulmaz. Bugün, Karabağ’ın kurtuluşu olan bu özel günde bizleri buluşturan Keçiören Belediyesine ve sanatçımız Pervana Aliyeva’ya çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Ressam Parvana Aliyeva, eserlerini Azerbaycan için özel bir gün olan Karabağ Zafer Günü’nde sanatseverlerle buluşturan Keçiören Belediyesine teşekkür etti. Azerbaycan kültürünü ve tarihini sanatsal bir bakış açısıyla yansıtan sergideki birbirinden güzel eserleri görmek isteyenler 11 Kasım’a kadar sergiyi ücretsiz ziyaret edebilecekler.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Seka Kâğıt Müzesi’ne 8 yılda 1 milyon ziyaretçi

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Seka Kâğıt Müzesi, 8’inci yılını özel bir programla kutladı. Programda ‘Hikâyelerin Dönüştüğü An: Sayfalardan Gerçeğe’ adlı sergi açılışı da gerçekleştirildi. Kâğıt Müzesi’nde düzenlenen programa Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Berna Abiş, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Murat Yavuz, Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Kemal Taha Hülagü, Yerel Kalkınma Ofis Başkanı Hasan Aydınlık ve çok sayıda davetli katıldı. Katılımcılar sergi alanını ziyaret ettikten sonra 8’inci yıl pastasını keserek hatıra fotoğrafı çektirdi.

 

ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK DENEYİMİ

‘Hikâyelerin Dönüştüğü An: Sayfalardan Gerçeğe’ sergisi, izleyicilere bir çocuk kitabı okumanın dışında kitabın dünyasına aktif bir şekilde katılma imkânı sunuyor. Ses, hareketler ve dokunmatik etkileşim sağlayan sergi, eğlenerek öğrenmenin gücünü yansıtıyor. Bir deneyim alanı olan sergi, kitapların geleneksel sınırlarının ötesine geçerek izleyiciyle hikâye arasında yeni bir bağ oluşturmayı hedefliyor. Artırılmış gerçeklik deneyimini yaşamak isteyenlerin yapmaları gereken tek şey Seka Kâğıt Müzesini ziyaret ederek QR kodunu telefona indirmek.

 

BİR MİLYONU AŞKIN ZİYARETÇİ GEZDİ

1936 yılında açılan SEKA Kağıt Fabrikası, Büyükşehir’e devredilmesinin ardından yaklaşık 3,5 yıl süren restorasyon çalışmaları sonucu müzeye dönüştürüldü. Kâğıt üretiminde kullanılan eski makinelerin de sergilendiği, 12 bin 345 metrekare büyüklüğe sahip müze, 18 salonu, 115 vitrin, 443 belge, 337 objesiyle yurt içi ve yurt dışından ziyaretçilerini ağırlıyor. Müzeyi açıldığı 6 Kasım 2016’dan bu yılın ekim ayı sonuna kadar 1 milyon 11 bin 787 ziyaretçi gezdi. El yapımı kâğıt, kağıt sanatları, sanat ve ahşap atölyeleri de 45 bin 678 kişiye hizmet verdi, müze 36 süreli sergiye ev sahipliği yaptı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dubai Çikolatası furyası pastanelerden sonra e-ticarete de sıçradı

Hepsiburada verilerine göre Ekim ayından bu yana kullanıcıların en çok arattığı kelimeler arasında Dubai Çikolatası üçüncü sırada yer alıyor.

Sosyal medyada hızla yayılan ve viral hale gelen Dubai çikolatası, Türkiye’de büyük bir ilgiyle karşılanarak pastaneler önünde uzun kuyruklara yol açarken e-ticaret platformlarında da hızla kendine yer buldu. Eylül ayında Hepsiburada’da satışa sunulmasının ardından platformda güçlü bir satış ivmesi yakalayan Dubai Çikolatası, ev kategorisinin ardından en çok aranan ilk 3 kelime arasına girdi.

En Yoğun Talep İstanbul, Ankara ve İzmir İllerinden

Geçen aya kıyasla Hepsiburada’da çikolata kategorisindeki satışlar genel olarak 1,5 kat artarken, Dubai çikolatası özelinde 5 kat gibi çarpıcı bir büyüme görüldü. En yoğun talebin gösterildiği ilk 3 şehirde ise İstanbul, Ankara ve İzmir yer alıyor.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zatürreye Karşı 7 Etkili Önlem

Pnömoni, toplumda yaygın bilinen adıyla “zatürre” virüs, bakteri veya mantarlar nedeniyle akciğer dokusunda bulunan hava keseciklerinin enfeksiyonu olarak tanımlanıyor. Soğuyan havanın vücut direncini düşürmesi, grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarındaki artış  ve mikropların kolayca yayıldığı kapalı ortamlarda sık zaman geçirilmesi nedeniyle zatürre sonbahar ve kış aylarında daha fazla görülüyor. Hastalık özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan yaşlılar, kronik hastalığı olan kişiler ile çocuklarda daha ciddi seyredebiliyor ve tablo hızlı bir şekilde kötüleşebiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürre belirtileri fark edildiğinde tıbbi yardım almanın son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Hava keseciklerinde oluşan enfeksiyon oksijen alımını zorlaştırarak öksürük, yüksek ateş, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi semptomlara yol açıyor. Bu tür yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurulması büyük bir önem taşıyor. Zira, zatürre enfeksiyonlara bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Tedaviye erken başlamak ise genellikle iyileşme sürecini hızlandırıyor ve komplikasyon riskini azaltıyor” diyor. 

En sık solunum yoluyla bulaşıyor! 

Zatürre bulaşıcı bir hastalık ve çoğunlukla solunum yoluyla bulaşıyor. Hastalığa neden olan etkenlerin bulaşma riski, virüslerin veya bakterilerin türüne göre değişiyor. Özellikle kalabalık ortamlarda, hastanelerde veya kapalı mekânlarda bulunmak bulaşma riskini artırıyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürrenin en yaygın olarak solunum yoluyla bulaştığına işaret ederek, “Bakteriler, virüsler veya mantarların neden olduğu zatürre etkenleri; hastanın öksürmesi, hapşırması veya konuşması sırasında etrafa yayılan küçük damlacıklarla sağlıklı bireylere geçebiliyor. Enfekte yüzeylere dokunduktan sonra ellerin ağza, buruna veya göze temas ettirilmesiyle de mikroplar vücuda girebiliyor. Bunların yanı sıra nadir olmakla birlikte, özellikle doğum sırasında veya sonrasında yeni doğan bebeklerde, anneden kan yoluyla bulaşma da görülebiliyor.” 

En yaygın görülen belirtilerine dikkat! 

Zatürrenin belirtileri hafif ya da şiddetli olabiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürrenin belirtilerini şöyle sıralıyor: “Balgamlı veya kuru öksürük, bazen titremenin ve aşırı terlemenin de eşlik ettiği yüksek ateş, solunumun hızlanması ve nefes alıp vermede zorlanma ile halsizlik, en yaygın görülen belirtilerini oluşturuyor. Derin nefes alırken veya öksürürken genellikle batıcı bir göğüs ağrısı hissedilebiliyor. Baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, mide bulantısı ve kusma ile iştah kaybı zatürrenin diğer belirtilerini oluşturuyor. Özellikle yaşlılarda ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde bilinç bulanıklığı veya kafa karışıklığı da görülebiliyor”

Hastaneye yatış gerekebiliyor!

Zatürrenin tedavisi hastalığa sebep olan mikroorganizmaya göre değişiklik gösterse de genellikle antibiyotikler veya antiviral ilaçlar kullanılıyor.  Bakteriyel zatürre  vakalarında antibiyotiklerin en yaygın tedavi yöntemi olduğunu belirten Prof. Dr. Reha Baran, “Pnömoniye virüsler, örneğin grip virüsü neden oluyorsa antiviral ilaçlar kullanılabiliyor. Ateş, baş ağrısı ve kas ağrıları gibi semptomların hafifletilmesi için doktor tarafından ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçlar önerilebiliyor” diyor.  Ağır zatürre tablolarında ise özellikle yaşlılar, çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan hastalar için hastane yatışı gerekebildiğine işaret eden Prof. Dr. Reha Baran, bu durumda damar yoluyla verilen antibiyotikler, sıvı tedavisi ve oksijen desteği gibi daha yoğun tedavilerin uygulandığını belirtiyor.

Bol su içmek ve istirahat çok önemli!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürre oluştuğunda vücudun sıvı kaybına uğrayabildiğini vurgulayarak, “Bu nedenle bol su içmek, vücudun hidrasyonunu sağlamak ve mukusun incelmesine yardımcı olmak için önem taşıyor. Ayrıca vücut enfeksiyonla savaşırken yeterli dinlenme iyileşme sürecini hızlandırıyor. Dolayısıyla hastaların mümkün olduğunca dinlenmeleri gerekiyor” bilgisini veriyor. 

Zatürreye karşı 7 etkili önlem!

Zatürre, aslında bazı önlemlerle büyük oranda önlenebiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürre riskini önemli ölçüde azaltabilen önlemleri şöyle özetliyor:

Aşınızı yaptırın: Zatürre aşısı bu hastalığı önlemenin en etkili yollarından biri. Özellikle risk grubundakiler (5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üstü bireyler ve kronik hastalığı olanlar) için pnömokok aşısı öneriliyor. Ayrıca grip virüsü de zatürreye yol açabileceği için yıllık grip aşınızı yaptırmayı ihmal etmeyin.  

Ellerinizi sık sık yıkayın: Mikropların yayılmasını önlemek için ellerinizi sık sık ve doğru şekilde yıkamanız çok önemli. Özellikle dışarıdan geldikten sonra, yemeklerden önce ve hasta bireylerle temas sonrasında ellerinizi yıkamayı ihmal etmeyin.  

Sigarayı mutlaka bırakın:   Sigara, akciğerlerin savunma mekanizmasını zayıflatıyor ve zatürre riskini artırıyor. 

Kalabalık ortamlardan kaçının: Özellikle salgın dönemlerinde, kalabalık ve kapalı ortamlarda bulunmak bulaşma riskini artırıyor. Mümkünse bu tür yerlerden kaçının, gitmek zorundaysanız maske kullanın.  

Hasta kişilerden uzak durun: Zatürre bulaşıcı olabileceği için hasta kişilerle yakın temastan kaçının. 

Odanızı sık sık havalandırın: Bulunduğunuz ortamdaki mikrop miktarının azalmasını sağlayacağı için odanızı her gün en az 3 kez olacak şekilde 15’er dakika havalandırın. Ayrıca klimalarınızı düzenli temizletmeyi de alışkanlık edinin.

Bağışıklık sisteminizi güçlendirin: Sağlıklı bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla daha iyi mücadele ediyor. Dengeli beslenme, yeterli uyku ve düzenli egzersiz, bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye yardımcı olacaktır. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı