Yazar arşivleri: admin

Ozanlar Günü Deyişlerle Kutlandı

Çankaya Belediyesi halkın sesi olmuş ozan ve aşıkları ‘Ozanlar Günü’ etkinliğinde Çankayalılarla buluşturdu.

 

Yüzyıllar boyunca halkın dertlerini, sevincini deyişler ve türküler eşliğinde dile getiren ozanlar ve aşıklar, Çankaya Belediyesinin ev sahipliğinde buluştukları etkinlikte sahne aldı. Etkinlikte Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcıları İrfan Alkan ve Aydın Özsoy da türkü severleri yalnız bırakmadı.

 

Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesinde gerçekleşen etkinlikte Halk Ozanları Kültür Derneği (Ozan-Der) ile Anadolu Halk Ozanları Kültür ve Dayanışma Derneği (An-Der) başkan ve üyeleri anlamlı günde birlikte sahne alıp deyişlerini ve türkülerini seslendirdi.

 

Unutulmaya yüz tutmuş deyişleri halkla buluşturan ozanlar seslendirdikleri türkülerle Yılmaz Güney Sahnesini dolduran türkü dostlarına güzel bir akşam yaşattı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Emmy ve Altın Küre Adayı ‘The Old Man’ 2. Sezonuyla Disney+’a Geri Dönüyor

 Bridges’ın eski CIA ajanı Dan Chase’i canlandırdığı dizinin yeni sezonunda Chase’in aynı zamanda bir FBI ajanı olan kızının kaçırılması coğrafyalar arası kedi-fare kovalamacasında adrenalini doruk noktasına çıkaracak. 

 Yıllar önce CIA’den kaçmış ve o zamandan beri gözlerden uzakta yaşayan Dan Chase, ailesiyle tehdit edildiği hayati bir mesele nedeniyle sahaya geri dönüyor. Oscar ödüllü oyuncu Jeff Bridges’ın başrolünde yer aldığı ve bugünden itibaren sadece Disney+’ta izleyicilerle buluşmaya başlayan ‘The Old Man’in 2. sezonunda Chase’in aynı zamanda FBI ajanı olan kızının kaçırılması tüm dengeleri değiştirecek. 

 

İlk sezonda geleceğini garanti altına almak için geçmişiyle barışması gerektiği gerçeğiyle yüzleşen eski CIA ajanı, yeni sezonda ailesine olan sevgisinin derecesini hayatta yapacağı fedakarlıklarla gösterecek. Bu konuda ne kadar ileri gideceği ise izleyicilere aksiyon ve gerilim dolu anlar yaşatacak. 

 

Thomas Perry’nin aynı adlı romanından uyarlanan ‘The Old Man’de Bridges’a Altın Küre ödüllü oyuncu John Lithgow, Alia Shawkat ve Amy Brenneman eşlik ediyor. İlk sezonuyla Emmy ve Altın Küre’ye aday gösterilen dizinin yaratıcılığını ise Robert Levine ve Jonathan E. Steinberg üstleniyor. 

 

Güçlü bir aksiyon drama olan ve Jeff Bridges’ı 14 yılın ardından ekranlara döndüren ‘The Old Man’in nefes kesici yeni sezonu bugünden itibaren Disney+’taki yerini aldı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sakıp Sabancı Müzesi’nden Yetişkinlere Özel Seminer ve Atölye Programları

Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), kasım ve aralık aylarında yetişkinler için özel olarak hazırlanmış, sanatı tarihsel bir perspektifle ele alan seminer ve yaratıcı atölye programları sunuyor. Sanatın çağdaş yorumları ve tarihsel süreçleri ile estetik deneyimlerin detaylıca inceleneceği seminerler, Alman ressam, heykeltıraş ve baskı sanatçısı Georg Baselitz’in eserlerinden ilhamla hazırlanan yaratıcı bir atölye ile desteklenecek.

 

Kasım ayında Sanat Tarihçisi Dr. Osman Erden’in eğitmenliğinde gerçekleşecek olan “Çağdaş Alman Sanatı” başlıklı seminer serisi, 16 ve 23 Kasım tarihlerinde 11.00 – 13.00 arasında gerçekleşecek. II. Dünya Savaşı’ndan günümüze çağdaş Alman sanatının izini sürecek bu seminerlerde, Almanya’nın bölünme ve birleşme süreçlerinin sanattaki etkileri detaylıca incelenecek. Joseph Beuys, Georg Baselitz ve Gerhard Richter gibi dünyaca ünlü Alman sanatçıların gözünden, kimlik arayışları, toplumsal travmalar ve politik temaların sanat ile nasıl iç içe geçtiği ele alınacak.

 

Aralık ayı boyunca Prof. Dr. Tarkan Okçuoğlu’nun vereceği “Minyatürlü Yazmalardan Duvar Resimlerine: Modernleşen Osmanlı’da Görsel Kültür” başlıklı dört haftalık seminer serisi sanatseverlerle buluşacak. Her salı 11.00 – 13.00 arası gerçekleşecek olan seminerler, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme süreci boyunca değişen görsel kültürü mercek altına alacak. Saraylardan çarşılara, trenlerden gemilere gündelik hayatın dönüşümünü inceleyen seminer dizisi, Topkapı Sarayı’nda kurumsallaşan minyatür sanatı ile Osmanlı toplumunun Batı resmine açılan penceresi arasındaki ilişkileri de detaylandırılacak.

 

SSM Öğrenme Programları kapsamında 16 Kasım Cumartesi günü gerçekleşecek Ham Formun Peşinde: Kil ile Yaratıcı Süreç başlıklı atölye ise katılımcıları Uzman Dışavurumcu Sanat Terapisti Bihter Yasemin Adalı ile yaratıcı bir yolculuğa çıkartacak. Baselitz’in eserlerinden ilhamla, formların eksiltme ve minimalizm yaklaşımıyla şekillendirileceği bu atölyede, katılımcılar özgünlüğün gücü ve sanatın dinginleştirici etkisini kendi iç dünyalarını sanata yansıttıkları farklı bir keşif sürecinde deneyimleyecek ve atölye sonunda kendi yaratıcı çalışmalarını ortaya koyacaklar.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi

Ar-Ge harcamasının gayrisafi yurt içi hâsıla (GSYH) içindeki payı %1,42 oldu
 

Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcamasının GSYH içindeki oranı 2022 yılında %1,32 iken, 2023 yılında 26 trilyon 545 milyar 722 milyon TL’lik GSYH içindeki oranı %1,42 oldu.

En fazla Ar-Ge harcaması mali ve mali olmayan şirketler tarafından yapıldı
 

Ar-Ge harcamalarında mali ve mali olmayan şirketler %65,1 ile en büyük paya sahip olurken, bunu %30,0 ile yükseköğretim takip etti. Kâr amacı olmayan kuruluşlar tarafından yapılan Ar-Ge harcamalarının da dâhil olduğu genel devlet Ar-Ge harcamalarının toplam Ar-Ge harcamaları içindeki payı ise %4,9 oldu. Ar-Ge harcamaları içerisinde personel harcamaları %52,5 ile en büyük harcama kalemini oluşturdu.

Mali ve mali olmayan şirketler Ar-Ge finansmanında %52,6 ile ilk sırada yer aldı

Ar-Ge harcamalarının 2023 yılında %52,6’sı mali ve mali olmayan şirketler tarafından finanse edilirken genel devlet Ar-Ge harcamalarının %33,1’ini, yükseköğretim %12,7’sini, yurt dışı kaynaklar %1,6’sını ve diğer yurt içi kaynaklar yaklaşık olarak %0,03’ünü finanse etti.

Tam zaman eşdeğeri cinsinden 290 bin 850 Ar-Ge personeli çalıştı

Tam zaman eşdeğeri (TZE) cinsinden 2023 yılında toplam 290 bin 850 kişi Ar-Ge personeli olarak çalıştı. Sektörler itibarı ile dağılımına bakıldığında ise TZE cinsinden toplam Ar-Ge personelinin 2023 yılında %65,4’ü mali ve mali olmayan şirketlerde, %31,4’ü yükseköğretimde ve %3,1’i kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlet sektöründe yer aldı.

TZE cinsinden kadın Ar-Ge personelinin oranı %34,1 oldu   

TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel sayısı, 2023 yılında 99 bin 195 kişi ile toplam Ar-Ge personel sayısının %34,1’ini oluşturdu. Sektörler itibarı ile TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel oranı yükseköğretimde %47,7, kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlette %29,6, mali ve mali olmayan şirketlerde ise %27,8 oldu.
 

Ar-Ge personelinin %31,0’ı doktora veya eşdeğeri eğitim seviyesine sahip

Ar-Ge personeli öğrenim durumuna göre incelendiğinde, Ar-Ge personelinin %38,3’ünün lisans eğitim düzeyine sahip olduğu görüldü. Bunu sırasıyla %31,0 ile doktora veya eşdeğeri, %21,4 ile yüksek lisans, %4,9 ile meslek yüksekokulu ve %4,4 ile lise ve altı kategorileri takip etti. TZE cinsinden Ar-Ge personelinin eğitim durumuna göre dağılımı ise sırasıyla; %47,4 ile lisans, %21,9 ile doktora veya eşdeğeri, %19,8 ile yüksek lisans, %5,8 ile meslek yüksekokulu ve %5,1 ile lise ve altı eğitim düzeyi şeklinde oldu.

En fazla Ar-Ge harcaması TR51 (Ankara) bölgesinde gerçekleşti

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzeye göre 2023 yılında Ar-Ge harcamalarının en yüksek olduğu bölge toplam Ar-Ge harcamasının %29,7’sini gerçekleştiren TR51 (Ankara) iken, bunu %28,9 ile TR10 (İstanbul) ve %10,6 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi takip etti.

Toplam Ar-Ge personel sayısının %31,7’si TR10 (İstanbul), %19,4’ü TR51 (Ankara) ve %8,1’i TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesinde istihdam edildi.

Mali ve mali olmayan şirketlerde Ar-Ge harcamasının %53,2’si Ar-Ge merkezlerinde yapıldı

Mali ve mali olmayan şirketler tarafından 2023 yılında gerçekleştirilen 245 milyar 966 milyon TL Ar-Ge harcamasının %53,2’si Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirildi. Ar-Ge merkezlerinde yapılan Ar-Ge harcamasının %88,3’ü, 250 ve üzeri çalışan sayısına sahip olan girişimler tarafından yapıldı.

En fazla Ar-Ge harcaması yüksek teknoloji faaliyetlerindeki girişimler tarafından yapıldı

İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimler teknoloji düzeylerine göre sınıflandırıldığında, 2023 yılında imalat sanayinde gerçekleştirilen 139 milyar 469 milyon TL Ar-Ge harcamasının %47,5’inin yüksek teknoloji faaliyetinde yer alan girişimler tarafından gerçekleştirildiği görüldü. İmalat sanayindeki toplam Ar-Ge harcamasının %40,0’ı orta yüksek teknoloji faaliyetindeki girişimler, %8,5’i orta düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler ve %4,0’ı düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler tarafından yapıldı.  

Grafikteki rakamlar, yuvarlamadan dolayı toplam 100’ü vermeyebilir.

İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimlerdeki araştırmacı sayıları incelendiğinde 2023 yılında en fazla araştırmacının 32 bin 778 kişi ile orta yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler tarafından istihdam edildiği görüldü. Bunu 19 bin 865 araştırmacı istihdamı ile yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler takip etti. TZE cinsinden araştırmacı sayıları dikkate alındığında da en fazla değerin 30 bin 144 ile orta yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimlerde olduğu saptandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Vodafone’un Sadakat Platformu 25 Milyon Kullanıcıyı Aştı

Vodafone Happy,  Portekiz, Almanya, Romanya, Türkiye, İspanya, İtalya ve İrlanda’yı içeren aktif pazar portföyüne yıl sonu itibarıyla Çek Cumhuriyeti’ni de eklemek üzere çalışmalarına devam ediyor.

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, ülkedeki başarılı uygulamalarını yurtdışına ihraç etmeyi sürdürüyor. Vodafone’un geliştirdiği ve bugün Türkiye dahil 7 Vodafone ülkesinde kullanılan Vodafone Happy global sadakat platformunun dijital kullanıcı sayısı 25 milyonu aştı. Mayıs 2022’de Portekiz implementasyonuyla başlayan, ardından Almanya, Romanya, Türkiye, İspanya, İtalya ve İrlanda pazarlarında aktif hale gelen Vodafone Happy, yıl sonu itibarıyla Çek Cumhuriyeti’nde de hizmet verebilmek üzere çalışmalarına devam ediyor.

 

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Ayşegül Arıcan Şeker, şunları söyledi:

 

“Vodafone Türkiye’deki sadakat platformumuzu daha kapsamlı hale getirerek bu ürünü Vodafone Happy markasıyla uluslararası pazarlara sunmaya başladık. Türk mühendislerimizin geliştirdiği bu platform, Avrupa’daki üçüncü parti çözüm alternatifleriyle karşılaştırıldığında esneklik, teknoloji trendlerine uygunluk ve dijital verimlilik açısından öne çıktı. Bu nedenle, Vodafone Happy platformunu diğer Vodafone ülkelerinde de ‘en iyi uygulama’ olarak yaygınlaştırmaya başladık. Şu anda Türkiye dahil 7 Vodafone ülkesinde aktif kullanıcılarımız var. Yıl sonuna kadar bu sayıyı 8 pazara çıkarmayı ve portföyümüze partner pazarları da ekleyerek büyümeyi hedefliyoruz. Vodafone Happy, müşterilerimize hem global hem de yerel markalardan indirimler sunduğumuz, onları kişiselleştirilmiş fırsatlarla buluşturduğumuz bir sadakat platformu. Bu platform, aktif olduğumuz her pazarda müşteri memnuniyetini artırırken, işbirliği yaptığımız markalar ve iş ortaklarımız için yeni iş fırsatları yaratıyor ve Vodafone için ana gelir kalemleri dışında yeni iş modelleri sunuyor. Ayrıca, Vodafone’un teknoloji ve platform şirketi olma stratejisine de önemli katkı sağlayan bir girişim.”

 

Yenilikçi yazılım geliştirme süreçleri dijital verimlilik sağlıyor

 

Vodafone’un yenilikçi yazılım geliştirme yaklaşımları ve çevik çalışma kültürü, şirketin teknoloji vizyonuna büyük katkı sağlıyor. Yeni fikirlerin hızla hayata geçmesi için geliştirilen çözümlerde yeniden kullanılabilirlik esas alınarak etkin kaynak kullanımı ve dijital verimlilik sağlanıyor. Katılımcı ve kapsayıcı iş ortamı sayesinde paydaşlarıyla sürekli iletişim halinde olan Vodafone, her aşamada onların katkılarıyla fikirler geliştirip bunları projelere dahil ediyor. Vodafone Happy gibi birçok ürün ve projede de benzer süreçlerle Türkiye’den liderlik ediyor.

 

Farklı ülkelerden insanlarla çalışma fırsatı

 

Vodafone Türkiye’de tüm çalışanlara farklı ülkelerden kişilerle ekipler halinde çalışma imkânı sunuluyor. Bu ekipler, hedef ve iş önceliklerini gruptaki yöneticilerden alıyor ve işlerini buna göre planlıyor. Dijital Ürün Yönetimi ve Teknoloji’den Finans Operasyonları’na, Satınalma’dan İç Denetim’e kadar pek çok ekip bu düzende çalışıyor. Bu sayede, hem bilgi paylaşımı ve öğrenme artıyor, hem de pek çok farklı kültürle çalışma imkânı sağlanıyor. Günlük akışlarında farklı ülkelerden insanlarla bir araya gelen bu ekiplerin iş çıktıları Türkiye’ye ve farklı ülkelere hizmet ediyor. Vodafone Türkiye çalışanı olarak hayatlarına devam etseler de tamamen global bir deneyimin parçası oluyorlar.

 

Çalışanlarına global deneyim kazandırıyor

 

Vodafone’da çalışanların global deneyim kazanmasına önem veriliyor. Bu yönde hayata geçirilen program ve inisiyatiflerle çalışanların yurtdışında kariyer yapmasına destek olunuyor. Özellikle Türkiye’den yurtdışına giden çalışanların ülkeye ve şirkete sağladığı en büyük avantaj temsiliyet oluyor. Bu çalışanlar, temsil ettiği kültür ve gösterdiği örnek davranışlar sayesinde gerek ülkenin gerekse şirketin daha fazla cazibe merkezi olmasını sağlıyor. Diğer yandan, global fırsatlar sayesinde Vodafone Türkiye de yetenek kazanımı anlamında avantajlı bir konumda oluyor. Global yetenek hareketleri, ülkeler arasındaki işbirliklerini kuvvetlendirip iyi örneklerin karşılıklı olarak paylaşılmasına büyük ölçüde destek sağlıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prof. Dr. Şengün, “Gıda kaynaklı hastalıkların birçoğu uygunsuz şartlarda üretilen ürünlerden kaynaklanıyor”

“Herkes İçin Sağlık Kongresi” kapsamında bir sunum yapan EÜ Rektör Yardımcısı ve Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi  Prof. Dr. İlkin Şengün, “Güvenilir olmayan bir gıdanın tüketimi sonucunda gıda kaynaklı mikrobiyal hastalıklar meydana gelebilmekte ve bunların büyük bir çoğunluğuna patojen mikroorganizmalar neden olmakta, bu hastalıklar yüksek oranda morbidite veya mortalite ile sonuçlanmaktadır” diye konuştu.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde “İyi Yaşamın Merkezi İzmir, Sağlıklı Yaşamın Öncüsü Ege Üniversitesi” teması ile gerçekleştirilen Herkes İçin Sağlık Kongresi kapsamında “Yaşam İçinde Sağlığın Korunması ve Sürdürülebilirliği: Gıda Güvenliği ve Beslenme” oturumu gerçekleştirildi.

EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda,  EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlkin Şengün, “Gıda Güvenliği ve Sağlık İçin Öneriler”  başlıklı sunumunu yaparken Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hatice Özaktan “Bitki ve İnsan Sağlığında İyi Tarım Uygulamalarının Önemi”, Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şevki Çetinkalp “Beslenmenin Hastalıklar Üzerine Etkisi: Tehditler ve Fırsatlar”, Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi  Doç. Dr. Özge Küçük Erdönmez ise “Sağlıklı Yaşam İçin Nasıl Beslenmeli – Popüler Diyetler” konularında kapsamlı bilgiler verdiler.

“Türkiye’de 4.9 milyon ekmek israf ediliyor”

EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlkin Şengün, “Öncelikle gıdayı fizyolojik temel ihtiyaç olarak tanımlıyoruz. Çünkü gıdalar sağlığımızı doğrudan tehdit eden unsurlar olarak karşımıza çıkabiliyor. Gıdayı ne kadar etkin kullandığımız konusunda oldukça sıkıntılar var. BM Çevre Programı (UNEP) 2021 gıda israfı indeksi raporuna göre dünyada 1.05 milyar ton, Türkiye’de ise ortalama yaklaşık 26 milyon ton gıda israf ediliyor. 2024 verilerine baktığımızda bu rakam 3,5 kat artmış olarak karşımıza çıkıyor, dolayısıyla gün geçtikçe gıdayı daha fazla israf eder hale geliyoruz. Bir taraftan da dünyanın önemli sorunlarından biri, açlık sorunu var.  FAO verilerine göre israf edilen gıdaların sadece üçte birinin bile dünyadaki açlığın sonlandırılmasına yetecek miktarda olduğu belirtilmektedir. Bu israf edilen gıdaların üçte birini israftan kurtarsaydık, dünyada açlık sorunu yaşanmayacaktı. Gıdaları israf etmenin birçok faktörü var. Bunlardan en önemlisi gıdaların bozulmasıdır. Doğru muhafaza yöntemi uygulanırsa gıdaları bozulmasının önüne geçilmiş olacak. Gıda israfında önemli rol alan uygulamalar arasında kötü hasat ve paketleme uygulamaları, yiyeceklerin yanlış saklanması, yanlış soğutma yöntemleri, altyapı sınırlamaları, arz fazlasına yol açan aşırı üretim, tedarikçiler ve perakendeciler arasındaki yetersiz iletişim, dış görünümü mükemmel olan ürünlere yönelik tüketici talebi gibi etmenler yer almaktadır. Aşırı satın alım, doğru bir şekilde depolamama, sürekli taze gıda tüketimi ve saklama yerinin olmaması da bu nedenler arasındadır. En fazla israf ettiğimiz gıda ekmektir. Türkiye’de 4,9 milyon ekmek israf ediliyor. Bunun yanında meyve sebzeler, süt ve süt ürünleri, dondurulmuş ürünler, alkolsüz içecekler israf edilen gıdalar arasında yer almaktadır.  Üretilen sebze ve meyvelerin ise yaklaşık yüzde 25’ini israf ediyoruz” dedi

“Gıda kaynaklı bin 714 kişi hayatını kaybetti”

Prof. Dr. Şengün, “Gıdalardaki tehlikelere bakacak olursak; fiziksel tehlikeler, kimyasal tehlikeler ve mikrobiyolojik biyolojik tehlikeler diye sıralayabiliriz. Gıdalarda bulunmaması gereken cam, plastik, metal gibi yabancı maddeler, fiziksel tehlike olarak karşımıza çıkmakta. Yabancı maddelerin gıdalarda çıkması, örneğin cam gibi kırılacak maddelerin gıdanın çevresinde bulunması tehlikelidir. Kimyasal tehlikelerde ise gıdalara eklenen veya çevreden, ambalaj malzemelerinden gıdaya geçiş yapan kimyasallardır. Biyolojik tehlikeler gıda bileşiminde doğal olarak bulunan toksinler (örneğin; yeşillenmiş ve filizlenmiş patateste oluşan solanin, zehirli mantarlar, bazı bitki meyvelerindeki siyanatlar) olabildiği gibi, gıdalara bulaşan ve uygun koşullarda üretilmeme veya saklanmama nedeniyle gelişen mikroorganizmalar (küfler, parazitler, bakteriler), virüsler ve mikrobiyal toksinler de olabilmektedir. Sağlıklı olmak, bir insanın en temel hakkıdır. Gıda ürünleri sağlığımızı en kolay etkileyecek etmenlerin başında gelmektedir. Dolayısıyla, gıda ürününün güvenli olması, tüketicinin mutlak bir talebidir ve üreticinin sorumluluğudur. Güvenilir olmayan bir gıdanın tüketimi sonucunda gıda kaynaklı mikrobiyal hastalıklar meydana gelebilmekte ve bunların büyük bir çoğunluğuna patojen mikroorganizmalar neden olmakta, bu hastalıklar yüksek orada morbidite veya mortalite ile sonuçlanmaktadır. Gıda kaynaklı hastalıklarda rol oynayan gıdalar arasında tavuk vb. kümes hayvanlarının etleri, et ve et ürünleri, hayvansal kaynaklı diğer gıdalar, yumurta ve yumurta içeren gıdalar, çiğ süt ve süt ürünleri, kontamine su kaynakları veya kontamine sular ile temas etmiş sebzeler, salatalar, çiğ sebze ve meyveler, çiğ veya tütsülenmiş balık, kabuklu deniz ürünleri, ev yapımı konserveler, soğuk sandviç ve hazırlanırken el ile temas eden ve hazırlama sonrasında ısısal işlem görmeyen gıdalar yer almaktadır. Ülkemizde birçok koruyucu katkı maddesi ekleniyor. Kullanılan bu kimyasalların miktarı önemlidir. Bununla beraber kullanılan ambalajlardan da kimyasalların geçmesi mümkündür. Bazı gıdalar  doğal olarak içerisinde toksinleri barındırıyor. Örneğin filizlenmiş bir patatesi tükettiğimizde solyanin denilen bir toksini tüketmiş oluyoruz. Bu toksik madde kanserojen etki yapabiliyor. Biyolojik tehlikelere baktığımızda kavun karpuz ele aldığımızda bu ürünleri doğru bir şekilde dezenfekte etmeden uygunsuz şekilde kesilirse dışındaki biyolojik dengeler iç yapıya geçip hastalığa neden olabiliyor. 2015-2020 arasında gıda kaynaklı hastalıklar nedeniyle hastanelere 18 milyon 314 bin 239 başvuru olduğunu yaptığı, başvuranların arasından 5 yılda gıda kaynaklı bin 714 kişinin ise bu sebepten hayatını kaybettiği bildirilmiştir” diye konuştu.

“Gıda güvenliğinde beş anahtar kural”

Prof. Dr. İlkin Şengün, “Mikroorganizmaların kontrol altına alınmasında dört temel ilke uygulanmaktadır. Kontaminasyonun önlenmesi, mikroorganizmaların uzaklaştırılması, mikrobiyal gelişmenin inhibisyonu, mikroorganizmaların öldürülmesi. Gıdaları muhafaza ederken öncelikle gıdayı korumamız gerekiyor; kontaminasyonu engelleyerek, uygun paketleme, doğru bir şekilde muhafaza etme, mikroorganizma bulaştıysa ayıklanarak bunun uzaklaştırılması, çoğalmasının engellenmesi, mikroorganizmanın öldürülmesi şeklinde olmalıdır. Buzdolabında en altta sebze meyve onun üstünde çiğ et ürünleri, bir üzerinde pişmiş et ürünleri, peynir süt ürünleri en üste pişmeden tüketilecek gıda şeklinde dizayn edilir. Böylelikle gıdalar daha güvenilir saklanmış oluyor. Gıdaları buzdolabında tutuğumuzda belli ölçüde mikroorganizmaların üremesini engellemiş oluyoruz. Pişirme işlemi uyguladığımızda mikroorganizmaların öldürülmesini sağlıyoruz. Dondurma yöntemiyle sakladığımız gıdalarda, gıdayı çözdükten sonra tekrar dondurmamak önemlidir.  Donmuş gıdaları en ideal şekilde 4 derecede çözdürmek önemlidir. Gıda kaynaklı hastalıkların önlenmesi, sağlıklı bir topluma ulaşması için güvenilir gıda çok önemli. Bu kongrenin amacı farklı konuların sağlığı ne şekilde etkilediğini irdelemektir. Dünya Sağlık Örgütü’nün güvenli beslenmek için 5 anahtar kuralı; temizliğe önem verin,  pişmiş ve çiğ gıdaları ayrı tutun, iyice pişirin, yiyeceklerinizi doğru ısıda saklayın, temiz su, temiz malzeme kullanın. Sonuç olarak tüketici sağlıklı beslenmeyi göz önüne alarak;  yeterli ve dengeli beslenmeyi, gıda kaynaklı yaygın hastalıkları ve önleme yöntemlerini, güvenli gıda sağlama basamaklarını, gıda etiketlerinde yazılanları bilmelidir” diye konuştu.

Prof. Dr. İlkin Şengün, “Sonuç olarak, gıda kaynaklı hastalıklar insan sağlığı üzerinde özellikle de bağışıklık sistemi zayıf olan çocuk, yaşlı ve hamile guruplarında ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Gıda kaynaklı hastalıkların birçoğunun gıda güvenilirliğinin sağlanamadığı, uygunsuz şartlarda üretilen ürünlerden kaynaklandığı bilinmektedir. Tüketici öncelikle sağlıklı beslenme bilincini göz önünde bulundurarak ‘güvenilir gıda’ tüketmelidir. Yeterli ve dengeli beslenmeyi ve doğru gıda tercihlerini, gıda kaynaklı yaygın hastalıkları ve önleme yöntemlerini, güvenli gıda sağlama basamaklarını ve gıda etiketlerinde yazanları bilmelidir” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tosla İşim X Teknosa İş Birliği “Kredi ile Ödeme Geçidi” Alışverişe Yenilik Getiriyor

Türkiye’nin öncü finansal teknoloji şirketi AKÖde’nin markası Tosla İşim ile Türkiye teknoloji perakendeciliğinin ve e-ticaretin öncü markası Teknosa, müşterilerine konforlu ve kolay bir alışveriş deneyimi yaşatmak için güçlerini birleştirdi. Tosla İşim’in “Kredi ile Ödeme Geçidi” hizmeti sayesinde Teknosa müşterileri artık anlaşmalı banka ve kurumların kredi tekliflerini tek ekranda görüp karar verirken, dilediği ürünü uygun kredi imkânı ile satın alabiliyor.

 

Tosla İşim ve Teknosa, benzersiz müşteri deneyimi için iş birliği yaptı. Bu iş birliğiyle Tosla İşim’in geliştirdiği “Kredi ile Ödeme Geçidi” hizmetinden faydalanmaya başlayan Teknosa müşterileri anlaşmalı banka ve kurumların kredi tekliflerini tek ekranda görüp karar vererek, dilediği ürünü uygun kredi ile satın alma imkânına kavuştu. Müşteriler bu sayede tek ekranda kendilerine özel faiz ve taksit imkanları ile kredileri karşılaştırabiliyor ve en uygun buldukları seçenekle ödemelerini tamamlayabiliyor. Aynı zamanda üye işyerleri de tek entegrasyonla, birden fazla banka ve finansman kuruluşunun alışveriş kredisi seçeneklerini müşterilerine sunarak müşterilerinin ödeme imkanını çeşitlendirebiliyor. Müşteriler beş banka ve iki kurumun kredi seçeneğinden yararlanarak ödemelerini anında yapabiliyor. “Kredi ile Ödeme Geçidi” hizmetinden yararlanan müşteriler dakikalar içinde kendilerine en uygun krediyi seçerek kredi kartı limitlerini kullanmadan taksitli bir şekilde ödemelerini gerçekleştirebiliyor. 

 

“Alışveriş deneyimini bir adım öteye taşıyacağımıza inanıyorum” 

Ödeme hizmetleri sektörüne öncülük eden Kredi ile Ödeme Geçidi’nin böylesine önemli bir iş birliğine konu olmasını heyecan verici bulduğunu belirten AKÖde Genel Müdürü Emel Arseven açıklamasında “Tosla İşim olarak Türkiye’nin en büyük teknoloji marketlerinden Teknosa ile bu denli önemli bir iş birliğine imza attığımız için mutluyuz. Aynı grupta olmamız sebebiyle anlamlı da bulduğumuz bu birliktelik ile Teknosa’nın ödeme hizmeti sağlayıcıları arasında yer almamızı hem işimiz hem de bundan yararlanacak müşteriler açısından değerli buluyorum.  Teknosa’nın eşsiz online deneyimine entegre olan Kredi ile Ödeme Geçidi ürünümüzle alışveriş deneyimini bir adım öteye taşıyacak olmanın değerine inanıyorum. Tosla İşim ve Teknosa iş birliğinde emeği olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

 

“Müşterilerimizin teknolojiye erişimini kolaylaştırmaya çalışıyoruz” 

Teknosa CEO’su Sitare Sezgin AKÖde ile iş birliğine imza atmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Tüketici taleplerine zamanında ve doğru bir şekilde cevap verebilmek için tüm kanallarda hızımızı artırarak, benzersiz bir deneyim yaşatmak için çalışıyoruz. Özel kampanyalar, avantajlı ödeme seçenekleri ve farklı finansman çözümleriyle müşterilerimizin teknolojiye erişmesini kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Müşterilerimize hızlı, kolay ve güvenilir şekilde, cazip faiz oranlarıyla, mağazadan çıkmadan veya online platform üzerinden masrafsız alışveriş kredisi ile ödeme imkanları sağlıyoruz. Bu kapsamda Tosla İşim’in ‘Kredi ile Ödeme Geçidi’ hizmetini de müşterilerimizle buluşturmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu güçlü iş birliğiyle müşterilerimizin alışveriş deneyimini bir üst seviyeye taşımayı hedefliyoruz” diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Beyin Sağlığı İçin 6 Etkili Önlem

Modern çağın yoğun koşuşturmacasında unutkanlık ve bilişsel gerileme artık sadece yaşlılara özgü sorunlar olarak karşımıza çıkmıyor. Son yıllarda gençlerin de giderek daha fazla unutkanlık ve konsantrasyon sorunu şikayetleriyle başvurduğunu belirten Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Seda Koşak Kağanoğlu “Modern çağda özellikle çok daha yoğun yaşanan kronik stres, sağlıksız beslenme, uyku eksikliği, hareketsizlik ve sigara-alkol gibi zararlı alışkanlıklar zihinsel yorgunluğa ve bilişsel gerilemeye neden olabiliyor. Bu nedenle yaşamın erken dönemlerinden itibaren önlem almak, sağlıklı alışkanlıklar kazanmak büyük önem taşıyor. Bazı basit ama etkili önlemlerle beyin fonksiyonumuzu önemli ölçüde artırmak ve beyin sağlığımızı korumak mümkündür” diyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Seda Koşak Kağanoğlu, beyin fonksiyonlarının her yaşta sağlıklı kalmasını sağlayacak 6 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

 

Bağırsak sağlığınızı güçlendirin 

 

Yapılan araştırmalar bağırsak sağlığının beyin fonksiyonu üzerindeki önemli etkisini ortaya koyuyor. Bu nedenle; yoğurt, kefir, lahana turşusu vb probiyotik içeriği yüksek besinler ile sarımsak, soğan, pırasa ve muz gibi prebiyotik içeriği zengin besinleri mutlaka diyetinize ekleyin. Tam tahıllar, meyveler ve sebzeler gibi lif açısından zengin yiyecekler, yeşil çay, bitter çikolata ve kırmızı üzüm gibi polifenol içeriği yüksek besinler de bağırsak sağlığını destekleyerek bilişsel işlevi artıracağından beslenmenizde mutlaka yer verin.   

 

Yeterli ve kaliteli uykuya özen gösterin 

Beyin sağlığı için 6-8 saatlik kaliteli bir uyku büyük önem taşıyor. Her gün aynı saatte uyumak için yatağa yatmak ve aynı saatte kalkmak, yatmadan en az bir saat önce telefon, tablet ve tv gibi ekranlardan uzak durmak, yatak odanızı karanlık, serin ve sessiz tutarak uyku getiren bir ortam yaratmak kaliteli uykuyu destekleyecektir. Bu uygulamaları günlük alışkanlığınız arasına katarak beyin sağlığınızı güçlendirmeye katkı sağlayabilirsiniz. 

 

Vitamin ve mineral değerlerinizi kontrol ettirin

Beyin sağlığı için vitamin ve mineral değerlerinizi kontrol ettirin. Çalışmalar; magnezyumun beyinde çok sayıdaki biyokimyasal reaksiyon için kritik önem taşıdığını, magnezyum eksikliğinin bilişsel gerilemede rolü olduğunu gösteriyor. Diyetinize yeşil yapraklı sebzeler, badem, ceviz gibi kuruyemişler ve tam tahıllar gibi magnezyum içeriği yüksek besinler ekleyin. Doktorunuz gerekli görürse magnezyum takviyesi ve beyin fonksiyonunu destekleyen B vitaminleri ile bilişsel sağlıkla bağlantılı D vitamini takviyesi kullanabilirsiniz.

 

 Omega-3 yağ asitlerine öncelik verin

 

Omega-3 yağ asitleri beyin sağlığını korumada hayati rol oynarlar. Araştırmalar, omega-3 yağ asitlerinin yeni nöronların oluşumunu destekleyerek beynin yaşlanma sürecini yavaşlatabileceğini gösteriyor. Bu temel yağ asitlerinden faydalanabilmek için somon, uskumru ve sardalya gibi yağlı balıklar, ceviz, keten tohumu ve chia tohumu tüketebilirsiniz. Yeterince balık tüketmeyenler doktor önerisiyle, gerekli dozda ve ağır metallerden arındırılmış omega-3 yağ asidi içeren yüksek kaliteli takviyeleri kullanabilir. 

 

 Düzenli bilişsel egzersizler yapın

 

Düzenli yapılacak bilişsel egzersizlerin zihinsel gerilemeyi yavaşlatıp hafızayı güçlendirdiğini ve beyin sağlığında kritik önem taşıdığını belirten Dr. Seda Koşak Kağanoğlu “Bulmaca çözmek, hafıza oyunlarına ağırlık vermek, kitap okumak, grup aktivitelerine katılmak ve yeni beceriler öğrenmek beynin yeni bağlantılar kurma ve yeni bilgilere uyum sağlama yeteneğini geliştirir. Beyin eğitimi uygulamaları olan dijital araçlar da, hafıza, dikkat ve problem çözme becerileri gibi bilişsel işlevin çeşitli yönlerini geliştirmek için tasarlanmıştır” diyor.  

 

Bilişsel işlevleri artıran takviye kullanabilirsiniz, ama!

 

Bilişsel işlevi artırabilen maddeler olan nootropiklerin son yıllarda revaçta olduğunu belirten Dr. Kağanoğlu şöyle konuşuyor: “Bilişsel işlevi destekleyen, hafızayı güçlendiren, yorgunlukla mücadele etmeye, odaklanmaya ve stres altında zihinsel performansı iyileştirmeye yardımcı olan nootropikler mutlaka doktor önerisiyle kullanılmalıdır. Hekiminizle karar verdiğiniz bu takviyeler beyin sağlığını güçlendirmeye katkı sağlayabili Mevcut ilaç kullanımlarınız varsa ilaç etkileşimlerini göz önünde bulundurmak her zaman çok önemlidir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye, 120 ülkeye 506 milyon dolarlık altın sıvı ihraç etti

Zeytinyağı sektörü kısıtlama ve kotalarla geçirdiği zorlu 2023/24 sezonunda 70 bin 750 ton zeytinyağı ihraç ederek 506 milyon 374 bin dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı. 2023/24 sezonunda prina yağı ihracatı da 11 bin 38 ton karşılığı 48 milyon 59 bin dolar olarak kayıtlara geçti.

 

Eylül ayı sonunda biten sofralık zeytin ihracat sezonunu 210 milyon dolarla geride bırakan Türk zeytincilik sektörü, 2023/24 sezonunu 765 milyon dolarlık döviz getirisiyle geride bırakmış oldu.

 

Türk zeytincilik sektörü olarak 2022/23 sezonunda 932 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını hatırlatan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Emre Uygun, 2023/24 sezonunda, 2022/23 sezonuna göre ihracatta zeytinyağı kaynaklı yüzde 18 kayıp yaşadıklarını belirtti.

 

Türk zeytinyağı sektörünün, çetin geçen 2023/24 sezonunda 70 bin 750 tonluk ihracatının 54 bin 405 tonluk dilimini ambalajlı ihraç ettiğini paylaşan Uygun, “Aslında ambalajlı zeytinyağı ihracatının çok büyük kısmı büyük ambalaj olarak yapıldı ve dökme zeytinyağı ihracatının yerini aldı. Son dönemde kota verilmesi ve kısıtlamaların kalkmasıyla birlikte dökme ve varilli zeytinyağı ihracatımız 100 milyon dolar oldu” şeklinde konuştu.

 

Zeytinyağı dolar bazında yüzde 54 değer kazandı

 

Altın sıvı olarak tabir edilen zeytinyağı 2023/24 sezonunda altın gibi ihraç edildi. EZZİB Başkanı Emre Uygun, zeytinyağının 2022/23 sezonunda ortalama ihraç fiyatının 4,64 dolar olduğunu, 2023/24 sezonunda dolar bazında yüzde 54’lük artışla 7,16 dolara ilerlediğini vurguladı. Uygun şöyle devam etti; “Zeytinyağı ihracatında miktar bazında düşüş yüzde 52’ye ulaşırken, ortalama ihraç fiyatındaki artış sayesinde döviz getirisindeki gerileme yüzde 29’la sınırlı kaldı.”

 

2024/25 sezonunda ihracat hedefi 200 bin ton 

 

Türkiye’nin 2024/25 sezonunda 475 bin tonluk zeytinyağı rekoltesiyle İspanya’nın ardından dünya ikincisi olacağı bilgisini veren EZZİB Başkanı Emre Uygun, “Rekolteyi katma değere dönüştürebilmek, üreticilerimizin emeklerinin karşılığını alması sağlamak için 2024/25 sezonunda 200 bin ton zeytinyağı ihracatı hedefliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

 

ABD, zeytinyağı ihracatında lider

 

2023/24 sezonunda Türkiye, 120 ülkeye zeytinyağı ihraç ederken zirvede 135 milyon dolarlık tutarla Amerika Birleşik Devletleri yer aldı. İspanya 110 milyon dolarla ikinci olurken, İtalya’ya 42,8 milyon dolarlık altın sıva ihraç edildi.

 

Türk zeytinyağı sektörünün son yıllarda güç kazandığı ihraç pazarlarından Japonya’ya 2023/24 sezonunda ihracatı yüzde 19’luk artışla 28 milyon dolardan 33,5 milyon dolara yükseldi. Türkiye’nin zeytinyağı sektöründe geleneksel ihraç pazarlarından Suudi Arabistan’a 15,7 milyon dolarlık zeytinyağı ihraç edildi. Rusya 14 milyon dolarlık Türk zeytinyağı talep ederken, Almanya’ya 7,7 milyon dolar, Portekiz’e 7,4 milyon dolar, Brezilya ve Avustralya’ya 6’şar milyon dolarlık altın sıvı ihraç edildi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Almina Dijitalde 1 Numara


Türkiye’nin en genç realite program sunucusu Almina Babar’ın habercaddesitv’de  yaptığı ‘O An’ isimli realite programı başarıdan başarıya koşuyor.

 Yaklaşık bir ay önce başlayan programında 5 kayıp kızı bulup ailesine kavuşturan ve 2 küs aileyi barıştıran Almina Babar, her bölümde birbirinden kopmuş insanları buluşturuyor. Çok uç noktada problemlerle karşılaştıklarını ifade eden Babar, ‘Kendim gibi genç bir ekiple çalışıyorum. Her ayrılık ayrı bir hüzünse de her buluşma güzel bir sevinçtir. Birbirlerinden kopan insanları buluşturmaktan mutluluk duyuyorum. Aldığım dualardan çok mutluyum. diyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı