Kategori arşivi: Sinema

ELİF ANA FİLMİNE RUSYA’DAN İKİ ÖDÜL!

Yönetmenliğini KAZIM ÖZ & SEMİR ASLANYÜREK ‘in yaptığı ELİF ANA filmi Grozni’de düzenlenen 32. Uluslararası “Altın Şövalye” Film Festivali’nde jüri özel ödülü ve festival organizasyon komitesinin özel ödülünü kazandı.

06.06.2023 Uluslararası Altın Şövalye Film Festivali 32 yıldan bu yana ve her yıl farklı bir kentte düzenlenen ve bu yönüyle dünyadaki tüm film festivallerinden farklı olan bir film festivalidir. Bu yıl Grozni’de düzenlenen 32. IFF “Altın Şövalye” jürisi, 8 gün süren olağanüstü bir festivalin ardından kararlarını açıkladı. Rus tiyatro ve sinema yönetmeni Andrei Konchalovsky başkanı olduğu jürinin diğer üyeleri Mikhail Galubowich (Rusya), Vladimir Gostukhin (Belarus), Anjel Gutyerres (İspanya), Jovan Markovic (Sırbistan), Margarit Nikolov (Bulgaristan) sanatçılardan oluşuyordu. Uluslararası juri yarışmaya katılan 20 film arasından ELIF ANA’ya jüri özel ödülünü verdi. Ayrıca festivalin organizasyon komitesi de Elif Ana’yı ödüle layık buldu.

20’den fazla ülkeden temsilcilerin katıldığı film festivalinde ELİF ANA filmini temsilen yönetmen Semir Aslanyürek de katıldı. Sahnede kendisine takdim edilen ödülü alan Semir Aslanyürek festivale teşekkür ederek ‘Yaşasın Sinema, yaşasın festivaller! Umarım Altın Şövalye FF önümüzdeki yıllarda bir kez olsun İstanbul’da da düzenlenir’ dedi.

Yönetmenler Kazım Öz ve Semir Aslanyürek’in 2022 yılında birlikte yönettikleri ELİF ANA, bilgeliği ile tanınan Anadolu’nun kutsal annesi Elif’in sevgi, barış, eşitlik, paylaşım, hoşgörü ve merhamete dair değerlerini işleyen bir gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. Elif Ana’nın çocukluğundan ölümüne kadar geçen yaklaşık bir asırlık öyküsünü izlerken seyirci Türkiye’nin siyasi panaromasına da tanıklık ediyor.

Depremin yıktığı kentlerde deprem olmadan çekilen Elif Ana filmi geçen kış gösterime girmiş ve özellikle Avrupa’daki Alevilerin çok yoğun ilgisini çekmişti. Depremden dolayı gösterimleri devam etmeyen filmin sonbaharda yeniden gösterime girmesi bekleniyor.

Elif Ana’nın oyuncu kadrosunda Aliye Uzunatağan, Ali Sürmeli, Hülya Diken, Necmettin Çobanoğlu, İlyas Salman, Levent Üzümcü ve Sadık Gürbüz gibi Türkiye’nin önemli oyuncularının yer aldığı çok kalabalık bir cast yer alıyor.

SERHAT TURHAN 2 YENİ PROJE İLE DÖNÜYOR.

Oyunculuğa ara verip uzun yıllar yapımcılık ve birçok ünlü isime menajerlik yapan Serhat Turhan önemli iki proje ile oyunculuğa geri döndü. TRT’nin yeni dijital platformu olan TABİİ’de yayınlanan ÜNİVERSİTELİ isimli dizinin başrollerinden biri olarak deli profesör Kamran Hoca karakterne hayat verecek. Oyunculuğa geri dönen Serhat Turhan şidi de ATV’nin sevilen dizisi BEN BU CİHANA SIĞMAZAM’da AREF karakteriyle sevenleriyle buluşmaya hazırlanıyor.

Ünlü Oyuncu Meral Kaplan DmJoy Dergi ve Tiger Mek Reklam ve Yapım Şirketinin Ardından Blue Moon Pozitif Yaşam Merkezi’ni de Kurdu…

Ünlü oyuncu Meral Kaplan durmak bilmeden çalışmalarına devam ediyor…

İstanbul Ulus’da kurduğu reklam, pr şirketi yanısıra, Dm Joy dergisinin 14. Sayısını çıkaran Meral Kaplan durmaksızın çalıştığı firmalarına bir yenisini ekledi.Açılışını yaptığı Blue Moon Pozitif Yaşam Merkezi’nde kendisini ziyaret ettiğimiz Meral Kaplan’a neler yaptığını sorduk…

Bluemoon yaşam merkezi ne zaman kuruldu ve amacı neydi?

 

Bluemoon Pozitif Yaşam Merkezi 2022 yılında
Meral Kaplan tarafından kurulmuş bir terapi merkezidir.
Biorezonans Terapisi başta olmak üzere, Psikoloji ve Alternatif tedavi alanlarında alanının uzmanları tara­fından hizmet verilmektedir. Derin ve kronik rahatsızlıkları bile değiştirme­ ye yardımcı olmak ve kalıcı sonuçlar için sağlığı iyileştirmek ve aynı za­ manda güçlü tedavilerle akut sorun­ları ele alırken, her müşteriye son tek­noloji bir terapi protokolü hazırlamak için dünya çapında doğal ve entegre tıp dünyasının en son gelişmelerini kullanır.

Biorezonans Terapi Nedir?

Biorezonans Terapi, vücudun kendi ken­ dini düzenleme sistemine yardımcı olmak için doğu enerji tıbbı, homeopati ve kuantum fiziği kav­ramlarını kullanır. Alerjenler ve diğer stres etkenleri tarafından verilen sinyalleri bastırırken, bağışıklık sistemi ile vücuttaki tüm hücreler arasında geçen şifa sinyallerini artırarak vücuda yardımcı olur. Ba­ ğışıklık sistemi üzerinde çalışarak, sorunun kökünü iyileştirmeye yardımcı olur ve yalnızca semptomu bastırmakla kalmaz. Bu nedenle, Biorezonans teda­ visinin etkileri uzun sürelidir ve sorunun ortak kay­ nağını hedefleyerek birden fazla rahatsızlığın iyileş­ tirilmesine yardımcı olur.
Biorezonans Terapi bağışıklık sistemini güçlendir­ diği için sadece hastalıklarla savaşmak için değil, hastalıkları önlemek için de kullanılabilir. Vücudun enerjisini okuma yeteneği, Biorezonans tedavisine özgüdür ve vücudun kendini iyileştirme yeteneği ni geri kazandırarak daha hızlı sonuçlar sunar. Ek olarak, bu tedavi süreci ağrı yönetiminde yardımcı olabilir ve geleneksel tıbbi uygulamalarla birlikte alı­ nabilir. Biorezonans Tedavisi nazik, non-invaziv bir tedavi metodolojisidir.

Biorezonans Nasıl Çalışır?
1.Adım: Teşhis
Bu, ayrıntılı sonuçlar ve­ ren iyi tanımlanmış bir süreçtir. Belirli bir ma­ kine kullanılarak vücu­ dunuz gıda intoleransı, hormon ve kimyasallar­ daki dengesizlik ve bak­ teri, virüs, ağır metaller, mantar oluşumu vb. gibi

2.Adım: Terapi
Terapinin ilk kısmı, bir önceki adımda teşhis edi­len dengesizliklerle ilgi­ lenmeyi içerir.
Terapinin ikinci bölü­münde, terapistiniz evde uygulanacak gıda takvi­yeleri ve tedavileri sağla­yacaktır. (Bu talimatlara uymalı ve bol su içmelisi­niz.)
3.Adım: Takip
Koşulların ciddiyetine bağlı olarak, terapist zi­ yaretlerin sıklığını önere­cektir.

Her seansta ilerle­ meniz kaydedilecek ve buna göre tedavi sağlanacaktır.

4.Adım: Bakım
Tedavi seanslarınız tamamlandıktan ve iyileştikten son­ra, düzenli takipler için kliniği ziyaret etmeniz önemlidir. Terapistiniz bazı evde terapiler de önerebilir.

 

 

 

 

ENGELLİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ AV. SERKAN BAYRAM “BUĞDAY TANESİ” REKORLARA KOŞUYOR”

Engelli Milletvekili Serkan Bayram’ın hayatını konu alan “BUĞDAY TANESİ” filmi rekora koşuyor. 5 Mayıs’da Netfix’te gösterime girecek olan Buğday tanesi filmi Dünya engelliler haftası 10 Mayısta tekrar sinemalarda gösterime girecek. Bir hafta vizyonda kalacak film yurt dışı gösterilerinde büyük ilgi görmeye devam ediyor.

Yoğun bir tempo içinde olan Milletvekili Av. Serkan Bayram Buğday Tanesi filminin rüzgârının geçmeyeceğini ve her sene yıllarca defalarca dünyada ki tüm engellilere örnek teşkil edeceğini ve gerçek bir hayat hikâyesi olmasının filmi daha da öne çıkardığını belirtti. 3 Aralık Dünya Engelliler günü vizyona girerek büyük ilgi çeken film 2023 yılı itibariyle birçok ödülle de onurlandırılmaya devam ediyor. Haziran’da Almanya’da 23. Yapılacak Frankfurt film festivalin de özel gösterim ve ödüle layık görülecek.

Türkiye’de önümüzde ki aylarda düzenlenecek film festivallerinin gözde filmleri arasında gösterilen Buğday Tanesi güncelliğini korurken okullarda gösterime devam ediyor. Engelli Milletvekili av. Serkan Bayram tüm engellilere umut olurken filmin devamının çekileceğini ve hayatının sadece on da birini beyaz perdeye aktardıklarını belirtti. Bu sene için de senaryosunu tamamlayarak Buğday Tanesi 2 filmi engelli vatandaşlarımıza umut olmaya kendilerine olan güvenin daha da artmasına devam edecektir.

Filmden hemen sonra Buğday Tanesi kitabını da piyasaya süren Milletvekili av. Serkan Bayram bugüne kadar kitabına olan ilgiden çok memnun Türkiye ve Avrupa’yı karış karış dolaşarak yoğun programında kitabını sevenlerine imzalayarak dağıtan engelli milletvekili bugüne kadar en az 500 bin kitap dağıtıldığını bunların önemli bir bölümünde kitapçılarda satıldığını belirtti.

Bu ilgi ve alakanın katlanarak büyümesinden dolayı çok mutlu olduğunu belirten av. Serkan Bayram şimdi işinin daha zor olduğunu ve üstlendiği sorumluluğun farkında olduğunu söyledi. Engelli bireylere iş imkânları, sosyal alanlar, tedavileri ve tabi ki önemli ihtiyaçlarının karşılanacağı engelliler adına büyük bir Engelli Yaşam ve Kültür Merkezi açılacağı müjdesi de veren Av. Serkan Bayram filminin ve kitabının birçok engellinin hayatına dokunacağını belirtti.

Gece gündüz demeden sağlığını da hiçe sayarak yoğu temposuna devam eden av. Serkan Bayram tıpkı filmi gibi Buğday Tanesi kitabının da ikincisini yazacağını hatta ön çalışmalara başladığını açıkladı. Bir yola çıktığını ve engelliler adına kendi hayatını beyaz perdeye vererek onların hayata dair inançlarına ve kendilerine olan güvenlerine kılavuz olduğunu buna da hayatı el verdiğince devam edeceğini söyledi. Bugün engelliler memur olabiliyorsa, bakan, hâkim, savcı olabiliyorsa işte bu bir “BUĞDAY Tanesinin” gerçek hayat hikâyesidir. Hayallerin gerçeğe dönüştüğü ve umut kapılarının açıldığı tüm engelli kardeşlerim adına atılmış bir cesur yürek hikâyesidir.

Aleyna Solaker… ROMANTİK KOMEDİYLE DÖNÜYOR!

Başarılı oyuncu Aleyna Solaker, başrolünde yer aldığı romantik komedi filmiyle setlere döndü.

Rol  aldığı projelerde dikkatleri üzerine çeken ve sosyal medyada büyük bir takipçi kitlesine sahip olan başarılı oyuncu Aleyna Solaker, ‘Kocamı Kim Öldürür’ filmiyle beyazperdeye dönüyor.

Merve isminde eğlenceli bir karakterle izleyici karşısına çıkmaya hazırlanan Solaker, yeni filmi için kamera karşısına geçti.

Aleyna Solaker’in keyifli anlar yaşatacak bir rolle izleyiciyle buluşacağı filmin yapımcılığını ve yönetmenliğini Bilal Kalyoncu üstleniyor.

Güzel oyuncu ilk set gününden yaptığı paylaşımlarla beğeni yağmuruna tutuldu.

UDF 11 İLDE NEFES ALDIRACAK…

UDF 11 İLDE NEFES ALDIRACAK…

 

Melek yüzler mola evleri 21 Mart ta 11 il de açılıyor. Deprem bölgesi UDF başkanı Abdullah Tuncay ve UDF organizasyon başkanı Serpil Benay önderliğinde medya tanıtım kurul başkanı Hakan Solaker ve gönül dostu Şenol İpek ile 11 ilde nefes aldıracağız. Türkiye de örnek bir projedir. Tüm gönül dostlarımızı 21 Mart dünya Down sendromu gününde açılışımızda 11 ilimizde bekliyoruz. Genel sekreterimiz Hilal Baylan ve tüm yönetim kuruluna, 90 üye ülkeye teşekkür ederim.
Muhammet Abdullah Tuncay
Her şey 1 farklı olacak…

CEM UZAN’IN CUMHURBAŞKANINA SÖYLEDİ SÖZLERİ HAKARET OLARAK KABUL EDEN SİSİ, HEM AYAR VERDİ HEM DE İHTAR…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili her konuda korumacı ve savunucu bir özelliği olan aktivist gazeteci Seyhan Soylu, her seferinde “Ben yandaş medyadan değilim. Bir kere bile AKP’ye oy vermedim. Kur’an üzerine yemin edebilirim” diyor.  Cumhurbaşkanlığı makamına olan “biat kültürü”nü ise o makamın ebedi sahibi ulu önder Atatürk’e bağlıyor…  Sevginin ana kaynağının bu olduğunu her seferinde açıklarken “ o makamın sahibi devletin başıdır ona her zaman saygı duymamız gerekir” diyor…

Aktivist kimliği ve protest yapısıyla çoğu zaman  “Doğrucu Davut” kesilen Seyhan Soylu’nun çeşitli konularda sert çıkışları medyada, özellikle de sosyal medyada taraftar buluyor. Anlayacağınız Seyhan Soylu’nun seveni de çok sevmeyeni de, karşı çıkanı da, alkışlayanı da…

Cem Uzan’ın özellikle Asrın depremi sonrası mevcut iktidara, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan sözleri sınırları zorladı… Cem Uzan’ın, Gazeteci Tuba Emlek Neler Oluyor,   Mehmet Koyuncu’nun Sade Vatandaş adlı programlarındaki konuşmaları Seyhan Soylu’nun tepkisine yol açtı. İddiasına göre Cem Uzan “kırmızı bültenle” aranmakta ve bu nedenle yurtdışında kaçak olarak yaşamakta. Gazetecilerin “kaçak ve aranan” bir kişiyle söyleşi yapmaları kitle iletişim araçlarıyla temas kurması Seyhan Soylu’ya göre “suç kapsamında”…  Seyhan Soylu, Cem Uzan’ın söyleşilerde kullandığı “ağır dil” nedeniyle ona hem uyarı veriyor hem de Cumhurbaşkanından özür dilemesini

istiyor…  Cuma gününe kadar mühlet veren Seyhan Soylu’nun, Cem Uzan’a yönelik nasıl bir radikal tavır takınacağı da şimdilik bilinmiyor. İşte Sisi’nin sosyal medyasından yaptığı o uyarı mesajı ve Cem Uzan’ın  söyleşilerde kullandığı “ağır dil”in dökümü…

 

“Bu arada Cem uzan’ı çok çok severdim

Dün bir videosunu izledim Hatta Paris’e

Gittiğinde de kendisine görüşmek

istemiştim

Benim de hemşerim Arnavut biliyorsunuz

Dün bir videosunu seyrettim

inanılmazsa

Sen geçen yıl barışacağım diye

cumhurbaşkanına geri vites yapıp da

barışmak için konuşmadın mı.

2 yıl önceydi galiba

süreyi yanlış söylemiş olabilirim. Her

türlü yağlama yıkamayı Ağlama yapmadın mı

abiciğim sen ya

Vallahi çok kızıyorum ya.Adama şerefsiz

Ahlaksız vesaire bunu diyemezsiniz

Gerçekten diyemezsiniz yani. Ve ayrıca

Özür dilemezsen Cem Uzan, bakın ben

Erdoğancı değilim. Değilim…  Bak vallahi

Değilim, billahi değilim Yemin ediyorum

Kur’an için yemin ediyorum

Kur’an’ın adına bu mübarek günde Bakın

Bu mübarek günde ölmüş 80 100.000

kişinin Ruha adına and içiyorum ki

hayatımda hiç oy vermedim Tayyip Bey’e

hiç Vermedim ama

Kişiselliğin farklı ruhuna

Daha sonra ben ondan olmadan onu övdüğüm

İşler yaptığını söyledi hata yaptığında

da Eleştirdim. Biraz önce de eleştirdim.

koordinasyon hataları var diye ama

devletin en önemlisi Mustafa Kemal

Atatürk’ün makamı orası.

Bakın Cem Bey iyi dinleyin. Cuma gününe kadar 7 gün içerisinde Cem

Uzan Tayyip Bey ile ilgili Eğer ki Özür

Dilemezse!.. Bakın ben Cem Bey’i çok severdim diyorum

Fransa’ya gittiğimde de görüşmek istedim

Denk düşemedik ve görüşemedik. Ama vallahi de vallahi de

kıyameti koparacağım ve ben iddia

ediyorum Cem Uzan’la da kimse röportaj

yapamayacak… Bakın ben

tahmininizden çok zeki bir insanım.

Buradan sesleniyorummal varlığını kurtarırız ülkeye gireceksiniz diye söz vermiş olsalardı. Böyle davranır mıydınız? O günleri bilen, o günlerde

İstismar olan imar Bankasını bilen

Paralarını kaybeden bir de bir kitle var.

Burada bir sürü

İnsanda bir sürü şeyler yaşadı Onun için

Sizi uyarıyorum Cem Uzan Sayın

cumhurbaşkanından özür dilemediğiniz

takdirde, size cuma gününe kadar müddet

veriyorum. Bakın çok ciddiyim sizin mal

varlığınızı geriye vermiş olsaydı, hani siz

mal varlığınızdan da feragat ediyordunuz

böyle konuşmuştunuz.

ama siz

Üçkâğıtçı şerefsiz dolandırıcı diye

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir

Cumhurbaşkanına bu tür kelamlar

Söyleyemezsin Can Uzan.

kusura bakma

Siz onu oradan Fransa’dan yapamazsın Bir de

“Yiyorsa gitme” diyorsun cumhurbaşkanına.

tahrik ediyorsunuz. iş savaşa sebep

olacak bir durum çıkarsa Siz Fransa’da

maşaklarınızı yayarak yatacaksınız

Çünkü Fransız pasaportunuz var ama

Burada  Kardeşi kardeşe

vurdurtacaksınız kendi kişisel

menfaatleriniz veya hırslarınızdan

dolayı…  Hiç kusura bakmayın Buna müsaade

edemeyiz Biz ulusalcılar da Tayyip

Bey’in yanında oluruz her partiden

insanda bir anda HDP bile Tayyip Bey’in

yanında olur bizi kardeşi kardeşi

yeterince vurdunuz Siz, taşeronlar Siz

tranlara hizmet edenler

insanların sırtından para kazananlar

insanları yapmış olduğunuz düzenekte

kullanarak ihmal edenler on bin dolara

şampanya içenler Bin dolarlık Pro

içenler Siz bu halkın nasıl aç kaldığını

bilmezsiniz

bedenlerini çocukların sattığını

sokaklarda bilmezsiniz Çünkü siz

kendinizi zamparalık için güzellik

yarışmaları yaparak içinden Birlikte

olduğunuz karıları sizi memnun ederlerse

ana haber bültenine koyuyordunuz Siz bu

işe yaradınız Onun için benim

cumhurbaşkanımdan Özür dileyeceksiniz

benim cumhurbaşkanıma hakaret

etmeyeceksiniz siz eleştirebilirsiniz

bir şey söyleyeceğim siz kırmızı Bülten

ile aranıyorsunuz sayın cumhurbaşkanı

nasıl hakaret edersiniz Demek ki kırmızı

bültende aranmak demek teröris

suçlusu veya ülke ile ilgili yaşanmış

herhangi bir şekilde bir sıkıntıdan

dolayı

yenilenmediyse

ınterpolümüzün kabahati milli

istihbaratımızın zafiyeti

Tamam Cem Uzan

kırmızı Bülten aranılan birine herhangi

bir YouTube kanalı

 Babala TV dahi

bağlanamaz Efendim sizinle röportaj

yapamaz yapmış olduğu röportajları

silmek zorundalar onu biliyor musunuz

siz biliyorsunuzdur hep anayasaya

sokuyorsunuz.

anladınız mı

sakın unutmayın

Benim ülkemde Tayyip Erdoğan bu ülkede

ülkenin cumhurbaşkanı olarak muhafaza

etmek zorundasınız Çünkü neden Ben

demiyorum ki o makam onun ipoteğinde

seçimlere kadar saygı duyup onu korumak

zorundayız yerine kim gelirse onu

korumak zorundayız bu kadar net ama

gelene kadar benim ülkemde kendi

kişisel sözleriniz için kendi kişisel

menfaatleriniz için kendi kişisel

kaybetmiş olduğunuz mağdur ettiğiniz

binlerce insanın hakkına tecavüz ederek

yapmış olduğunuz serveti tekrar

kazanabilmek için asla ve asla

cumhurbaşkanıma hakaret edemezsiniz

bakın adam LGBT lileri sevmediğini

biliyorsunuz değil mi bana yani bana

ekranlarda bundan 6-7 yıl önce

biliyorsunuz

fetö’nün 15 Temmuz zamanı yapmış olduğum

eylemlerden dolayı teşekkür etti sayın

cumhurbaşkanı Ama şu an lgbt’lilerden

öyle bir şey söylemem geliştirdiler ki

ötekileştirdiler bana üvey babalık

ediyor şu an Tayyip Bey. Üvey Baba ben

onun için burada diyorum ki bakın

diyemezsin

Ben kendimden sorumluyum kardeşim

o adamın bana nasıl baktığı önemli değil

Ben kendim misyonumu temsil etmiş olduğum

insanları korumak içgüdüsüyle o refleksi

verirken o bana hakaret ediyor Lgbt li

kardeşlerime onların annelerinden

babalarından kardeşlerinin düğününden

cenazelerinden mahrum olduğunu

düşünmüyorlar ama sayın cumhurbaşkanı

iktidara gelmeden önce söylemişti hepsi

bizim çocuklarımız diye biz de onu Baba

Bildik

ama o makam öyle makam ki

Cumhurbaşkanlığı makamı

depremzedelere de baba olmama kanun

lgbt’lilere de veya kendinden olmayan

herkese tüm muhalefetin de babası 84

milyonun babası olması gerekirdi bana

göre cumhurbaşkanının da muhalefeti

ötekileştirme zihniyetindeki o

danışmanları bu zihniyete soktu adamı

Adamın televizyon izlemeye vakti yok.

Yapacak bir şey yok kolay değil ki o

makamlar hata yaptırır insan olmak

ama hakaret etmeyeceğiz bazen

eleştireceğiz Ama küfretmeyeceğiz onun

için herkes sınırını bilsin.

videoda o videoyu

çeken yayınlayan kişilerde sorunları

biliyor musunuz Çünkü siz kırmızı Bülten ile aranan biriyle

sizinle röportaj yapmış. Yapılamaz…Ha sizinle yapılmış ha

Abdullah Öcalan’la yani o paket oldu

tabii Osman Öcalan veya Murat Karayılanla.

aynı şey onu biliyor musunuz bütün

videolarınıza erişim yasağı gelir

Biz o videolarda bir terör örgütü

suçlusu bir kişinin kırmızı bülten

aranan biriyle röportaj yapılamaz Hani

Cumhurbaşkanına dediniz ya yiyorsa

gitme diye Yiyorsa sen gelsene Türkiye’ye

iyi olsa yemiyor oradan yiyorsun

oradan içiyorsunuz

çarpılar koydunuz Alevilere yemedik öbür

taraftan Kürt Türk kavgası yaratmak

istediniz yemedik

Ben Tayyip Bey’in yerinde olsam

Önümüzdeki seçimlere bile girmem çıkarım

oradan damatlarımı muhalefetteki şu anda

muhalefet seçim olsa yüzde altmışı Çünkü

psikoloji çok bozuk %60’ı %40 mı Vallahi

damadımı buraya hata sizin yüzünüzden bu hatalar

yapıldı diye Selçuk Bayraktar koyarım

oraya Kur’an çarpsın böyle yaparım bu

seçimlerde de bu yeter yorgunluğu var

diyelim yani Sayın cumhurbaşkanına Sen nasıl

hakaret edersin ya şerefsiz dersiniz… 

kimsiniz siz ya

bu ülkenin dinamikleri var siz onları aç

işte derseniz bu ülke Sizlerde Onun için

bu ülkede zeki insanlar var bu lisede bu

ülkede mekanizmayı savunacak insanlar

var iktidarı değil

iktidar beni üzerlerinden silindir gibi

geçiyor

benim ülkem için ben Taksim Meydanı’nda

asılırım ve şereftir net olarak

söylüyorum Taksim Meydanı sizin

zihniyetinizde ülkeye provokasyon

kelamları ederek Kardeşi kardeşe

vurdurtmak olan insanların yanında

olacağıma Tayyip Erdoğan’ın yanında O

dururum… “

 

 

Cem Uzan’ın  Tuba Emlek’le yaptığı söyleşilerdeki kullanıdığı cümleler ise aynen şöyle…

 

rüşvetler bunun için bakın bizim milletimizi

bazen insan anlamakta zorluk çekebiliyor. Nasıl oldu da bu insanı 20 sene boyunca

Defalarca seçtiler diye Peki ama herkesin burasına değil burasına gelmiş

vaziyette artık en basit göstergesi Kızılay’a vermiyor parayı

afada vermiyor parayı ahbaba veriyor Niye Çünkü Ahbap diyor ki ben hesabını

vereceğim kardeşim diyor iki tane Denetim Kurulu tuttum kuruluşu tuttum diyor şunu yapıyorum bunu yapıyorum şeffafım diyor öbür taraf ise hiçbir şey

biz yaptık tamam Bizimkilerden diyor son vurgunları bunlar sadece ve

sadece para düşünen kan içen mahluklar haline gelmiş vaziyetteler

bu iktidar bu ister beğensinler İster beğenmesinler sen de enkaz altında

yakınlık çıkaran yakınını çıkaran insanlar elleriyle yakınlarını çıkaran

veya çıkaramayan İnsanlar burada devlet yok diye bas bas bağırdıklarında Ne dedin onlara Sen şerefsizler dedin

Sensin şe….. Sensin şe……

…………………
Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne iktidara geldi başbakan oldu Mart ayında 3 ay sonra Evet ilk

önce kardeşimi tehdit etti çağırıp ofisine tehdit etti

Ondan sonra da hiçbir şey yokken Türkiye’nin en kıymetli şirketleri olan çerçeve Kepez’in bütün barajların

üzerine çöktü Bir kuruşta parasını ödemediler Geçenlerde Zaten şeye sordum hesabını babala TV’de Abdüllatif şener’e

cevap veremedi veremedi bir şeyin bir malı alabilir parasını ödemek zorunda

aldığınız ödediğiniz için Parasını yok şimdi onlara girmek istemiyorum ama

kumpasın 20 senelik mücadelesini Ben veriyorum her gün veriyorum pes etmedim

kendi şahsi mal varlığımı kazanıyorum kazanmaya devam edeceğim ve geri

alacağım hepsini en ufak bir tereddüdüm yok Benim. alacağım hepsini “

 

Cem Uzan’ın Mehmet Koyuncu ile yaptığı söyleşide kurduğu bir cümle var ki galiz bir ifadeyi ve iddiayı barındırıyor…

 

“pervasızca o kadar gaddarcı o kadar büyük kötülükler yaptılar ki insanlara Bakın

şimdi imar affları çıkartılan sorumsuzca imar affları oy avcılığı rant peşinde

yapılan işler para peşinde rüşvetle yaptırdıkları işler Bunların hepsi işi

bu depremin olduğu günkü sonucu yaratan ikballeri ve suistimalleri şimdi

Bir de depremden sonraki saatlerde ve günlerde yaptıkları var

Şimdi ben bunu daha önce de söyledim dünkü programda da söyledim başka bir

Yargılanacak Recep Tayyip Erdoğan insanlığa karşı suç işlemekten

Yargılanacak. Avukatlar Lahey uluslararası ceza mahkemesinde yaptılar. Uluslararası ceza avukatlarını

çalıştırıyorum bu konuda uzman danışmanım var orada yetkililerde temas halinde bu katliamdır

Siz Türk Silahlı Kuvvetlerinin olaya müdahalesini engelliyorsun şimdi bir taraftan enkaz alttan insan çıkarmaktan

bahsediyoruz bir taraftan sen çadırdan çıktığında Bir nevi tacize uğradığını

bahsettiğin hanımefendiden bahsediyorsun Mehmetçik  güvenliği sağlıyor

kardeşim

Sen Bizim evlatlarımızın bizim milletimize yardım etmeye gelmesini Niye engelliyorsun ya s…..(!) adam…”

 

 

LİNKLER:

YOUTUBE HABER : https://youtu.be/7M0ngxcaN94  SEYHAN SOYLUNUN SÖYLEDİKLERİ

VİDEOLAR WETRANSFER : https://we.tl/t-73DIOdSzro  CEM UZAN’IN HAKARETLERİ

SEREN SERENGİL VE SİSİ’DEN ÖRNEK OLACAK ONURLU HAREKET. DEPREM BEBEĞİ İÇİN BAŞVURDULAR…

Tarihe büyük yıkım olarak geçecek 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nde yaralar sarılmaya çalışılıyor. Her gün bir mucize haberi geliyor, buruk bir sevinç de olsa! Dünyanın dört bir tarafından arama kurtarma ekipleri geldi ve zamana karşı, ilikleri donduran ayazla mücadele ederek canla başla çalışıyorlar.

Enkaz altından canlı olarak kurtarılan yüzlerce “Deprem bebekleri”, devletin şefkatli kollarına teslim edildi. Büyük kentlerdeki çocuk esirgeme kurumlarına gönderilen bebeklerin sayısı şimdiden yüzleri geçti… Bu bebeklere yuva şefkati verecek “Koruyucu Aileler” fikri gelişmeye başladı.

İlk adımı Seyhan Soylu ve Seren Serengil atıyor. İki ünlü bütün yasal prosedürleri yerine getirip Koruyucu Aile ve anne olmak için harekete geçti. İşte iki ünlünün yaptığı telefon trafiğinden çıkan ilk açıklama…  Seyhan Soylu Seren Serengil’le konuştu.  O fikri, o yüce gönüllü hareketi kaleme aldı. Kararlarını böyle açıkladı.

“KEŞKE BİR BEBEĞE “ KORUYUCU ANNE “ OLSAK…

Az önce okuduğum bir haber ülkemizin yaşanış olduğu felaketten en ağır manzaralardan biriydi “ Deprem bölgesinde 400 ailesini kaybetmiş bebeğe “ KORUYUCU AİLE “ olmak için neler yapışmalı?

Bu rakam şimdilik 400 yetkililer bu rakamın 1.500 – 2.000 bulacağın ön görüyor.

Depremzede çocuklara koruyucu aile olmak isteyenler?

Kim istemez?

Şahsen ben seve seve olmak isterim.
Hem de çok.
Keşke bir bebeğe sahip olsam diye yıllardır içim yanar.
Haberi okuyunca “ KEŞKE BENİM OLSAN “ dedim
Hem o minicik elli bebeğim belki senin bana ihtiyacından çok senin bana ihtiyacım vardır. Seni gıgımda büyütürken onca yılın, yolun yorgunluğunu içimde biriktirdiğim, büyüttüğüm acılarıma merhem olursun minik bebeğim.”

Sonra @serenserengil aradım 400 bebekten bahsettim. Onunda benim gibi konuşması dokuz boğum oldu. Ağlaştık.

Biliyorsunuz Seren kayınvalidesini çok severdi. Ve bana ilk defa bir kayınvalidem bana annem kadar yakın oldu, kolladı, sahip çoktı. Hastalığım süresince Mustafa’m da @mustafarahmantohma ailesi de özellikle Şuna hanım bana çok yakın davranıp o süreçte beni hiç yalnız bırakmadılar bana yaşama gücü verdiler.

Maalesef bu acı olayda hakkın rahmetine kavuştu. Kayınpederim de yaralı. İstanbul’da bizimle beraber hem Mustafa’nın hem de Babamın yaralarına acılarına merhem olmaya çalışacağım. Seyhan gerçekten bu bebeklerden birini çok ama çok isterim. Ya gerçekten muhteşem olur, keşke kız bebek olsa kayınvalidemin adını “SUNA “koyardım.
Teşekkür ederim Seyhan iyi ki bunu söyledin o kadar çok isterim ki, nasip olmadı. Belli ki de nasip bu güneymiş. Sende birini alırsan harika olur bize yaşam sevinci gelir. TOHMA ‘nın da kayınpederimin de çok hoşuna gider bize, ailemize moral olur. “dedi.

Lütfen sevgili takipçilerim sizden ilk kez bir şey istiyorum ne olur çok dua edin de olsun …

Bu arada o minik bebekleri koruyucu anne olmak isteyen kişiler için geçiyorum…

Bunu da not alın : Deprem bölgesinde korunma ve bakım ihtiyacı belirlenen çocukların, sırada bulunan ve mevcut koruyucu ailelerin yanlarına yerleştirildiği, yeni aile adaylarının e-Devlet üzerinden başvuruda bulunabilirsiniz…

 

 

LİNK: https://www.youtube.com/shorts/gj-zV94fBNM

“Hayalim ise bağımsız bir filmdeki rolümle ödül almak”

Kanal D’nin gündüz kuşağı dizisi Aşk ve Umut’da Belkıs karakterini canlandıran Pınar Kankılıç, hayatı ve gelecek planlarına dair açıklamalar yaptı. Kişiliği, sanat hayatı, oyunculuk kariyerindeki planları ve daha pek çok konu hakkında Pınar Kankılıç’a sorular yönelttik. Sorularımızı samimiyetle yanıtlayan Kankılıç, kendisi hakkında bilinmeyen duygularını ve düşüncelerini aktardı. Kankılıç, hayalinin ise bağımsız bir filmden ödül almak olduğunu söyledi.

-Pınar öncelikle bize kendinden bahseder misin?

Pınar Kankılıç; “Türkiye’nin en güzel şehirlerinden birinde Gaziantep’te doğdum. Babam bestekâr ve müzisyendir. Yani sanatla ilgilenen bir ailenin içerisinde dünyaya geldim. Beş kardeşiz, Annem ise ev hanımı. Çocukluğumdan beri müzik, kitaplar ve sinema en yakın arkadaşlarımdı. Hatta defalarca izlediğim Pretty Woman filminden sonra oyuncu olmak istediğime karar verdim diyebilirim. Hala da sıkı bir Julia Roberts ve Richard Gere hayranıyım. Tüm filmlerini defalarca izlemişimdir kişilik özelliklerinden bahsedebilirsin; meraklı, cana yakın, yardımsever, kararlı bir yapım var”

 

-Oyuncu olmaya ailen mi teşvik etti yoksa bu yeteneğini keşfedip sen mi bu yola girdin?

Pınar Kankılıç; “Aslında oldukça komik, taklit ve ezber yeteneği kuvvetli bir çocuktum. Gelen misafirlere taklitler yapar onları güldürürdüm. Kumandadan mikrofonlar yapar şarkılar söylerdim. Babam pamuk gibi kalbi olan, elindekini paylaşmayı seven harika bir adamdı ama bir o kadar da otoriterdi. Aramızda saygıya dayanan bir mesafe vardı. Babamın karşısında tüm kardeşler hazır olda beklerdik yani asker gibiydik. Takdir edersiniz ki benim için oyuncu olmak istiyorum diye babamın karşısına çıkmak bir hayli zordu. Babam bırakın oyunculuğu, herhangi bir işte çalışmamıza bile izin vermezdi. Ben ise çocukluğumdan beri çalışıp kendi ayaklarım üzerinde durmaya kendi kendime söz vermiştim. Etrafımda maddi açıdan çok zorluk yaşayan kişi vardı. Zaten küçüklüğümden beri insanlara yardım etmeyi çok seven birisi olduğum için Çalışacak çok para kazanacak ve tanıdığım herkese yardım edecektim. Derken hayatımın fırsatı ayağıma geldi ve Gaziantep’e o zaman oldukça ilgi görmüş olan “Türkiye’nin Yıldızları” yarışmasının elemeleri geldi. Babamdan gizli bir şekilde yarışmaya girdim ve ilk elemeleri kazandım. Sonra finaller için İstanbul’a geldim”

 

-Yarışmada dereceye girdin mi?

Pınar Kankılıç; “Yarışmada Shakespeare’den bir bölüm oynayacaktım. Çok kısıtlı imkânlarla İstanbul’da olduğumdan kitapçıya gittim tabii kitabın fiyatını görünce onu alamayacağımı o anda anlayıverdim. Bir karar vermem gerekiyordu ya oradan öylece çıkıp gidecek ya da bir çözüm bulacaktım. Benim de pes etmeyen bir yapım olduğu için ve kitabı almadan gizliden dükkânda okumaya ve not almaya karar verdim. Kitapçı beni yakaladı ve elimdeki kitabı kızgınlıkla çekip aldı ve kitabı okumak istiyorsam onu almam gerektiğini söyledi. Yaşım çok genç bir şey diyemedim. Utanç içinde, kafası karışık neredeyse yerlerde sürünüyor gibi hissederek oradan çıktım ve o sinirle yarışmanın finaline girmedim. Giremedim aslında hazırlıksız bir şekilde jürinin önüne nasıl çıkacaktım?”

 

-Belli ki bu olay seni oyunculuktan vazgeçirememiş!

Pınar Kankılıç; “Yaşadığım zaman kötü bir olay gibi görünse de beni daha çok biledi ve oyunculuğa dört elle sarılmamı sağladı. Anlayacağınız toparladım ve yoluma devam ettim”

 

-Şu anda Kanal D’nin gündüz kuşağı dizisi Aşk ve Umut ‘da Belkıs karakterini canlandırıyorsun. Nasıl biri Belkıs? Belkıs ile bütünleşebildin mi?

Pınar Kankılıç; “Belkıs ile Pınar olarak bütünleşmek biraz zor aslında. İzleyicinin çok fazla sevmediği tiplerden Belkıs, sonradan görme, dedikoducu, ortalık karıştıran ve son derece sinir bozucu bir kadın. Belkıs olduğumda sinirim bozulduğu için içimden gülme geliyor. Ama her şeye rağmen de komik bir karakteri var. Olaylara müdahale etmeyi çok seviyor, oğlunun hayatına devamlı karışıyor. İnsanları manipüle etmekte üstüne yok”

-Bu tür karakterleri canlandırmak zordur ve anlaşılan oldukça zor bir karakter Belkıs?

Pınar Kankılıç; “Zorluktan ziyade bizim izleyicimizin çok sevmeyeceği bir tip olduğu için stres yaptım diyelim. Ama diziye güzel bir renk kattığını hissediyorum. Tabi ki Canan Evcimen, Osman Kazancı;  yönetmenlerimiz Reyhan Usta ve Gürsel Ateş, birbirinden kıymetli oyuncu arkadaşlarım ve mutfaktaki tüm ekibin  desteğiyle bir Belkıs karakteri yarattık. Muhteşem bir ekibiz biz, hepsini çok seviyorum”

 

-Oyunculuk adına herhangi bir eğitim aldın mı yoksa alaylı mısın?

Pınar Kankılıç; “Aldım tabi ki. Ayla Algan Ekol Drama, Kudret Sabancı Atölyesi ve Craft Oyunculuk atölyelerinden drama üzerine eğitim aldım. Ama şunu da eklemek isterim ki oyunculuk eğitimleri teknik bilgiler vererek yeteneğinizi daha iyi bir hale getirir. Fakat oyunculuk aşkı içinizde mutlaka olmalıdır. Beni Gaziantep’ten İstanbul’a, babam gibi bir otoriteye rağmen gözümü karartıp getiren bu aşk oldu. İnşallah hayatımın sonuna kadar da bu aşkla, tutkuyla devam edeceğim”

 

-İçinde bulunduğun projeler hangileriydi?

Pınar Kankılıç; “İlk oynadığım dizi Serseri dizisidir. Zeynep Eronat o dönem bana çok destek olmuştu sağolsun. İçimdeki oyunculuğu keşfeden kişi oydu aslında. O yüzden bendeki yeri çok farklıdır. Serseri’yi, Yer Gök Aşk, Kurtlar Vadisi Pusu, Aşk’ın Bedeli gibi diziler izledi. Türkan Şoray’ın Yönetmen koltuğunda olduğu “Uzaklarda Arama” ve Bir Mahsun Kırmızıgül filmi olan “Mucize” de oyunculuk kariyerimde bana çok şey katmıştır”

 

-Canlandırmayı hayal ettiğin bir karakter var mı ya da oldu mu?

Pınar Kankılıç; “Açıkça söylemeliyim ki Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni ve Hürrem Sultan’ın kızları Mihrimah Sultan’ı oynamayı çok istemiştim. Kısmet olmadı… Şimdi ise doğuda bir Hanım ağa rolü oynamayı çok isterim. İçinde komedi unsurları da olursa değmeyin keyfime”

 

-Herhangi bir karaktere can verirken yani o role hazırlanırken neler yaparsın?

Pınar Kankılıç; “Öncelikle karakteri iyi analiz etmeye çalışırım. Onu içselleştirmeye, onunla özdeşim kurmaya çalışırım. Karakterin iç çatışmaları bana o kişi hakkında çok fazla bilgi verir. Psikolojisini, yaşadığı ortamı, yarattığı etkiyi iyi anlamaya çalışırım. Karakterimle baş başa kalmaya çalışırım. Bundan dolayıdır ki, çalışmak için gece ve sessiz saatler tercih ettiğim zamanlardır.”

 

-Örnek aldığın ya da çok fazla hayran olduğun oyuncular var mı?

Pınar Kankılıç; “Olmaz mı? Demet Evgar, Meral Çetinkaya, Binnur Kaya, Çetin Tekindor, Halit Ergenç, Mehmet Günsur. Saymaya kalksam sayfalar yetmez sanırım”

 

-Sektörde kadının yeri sizce ne kadar önemli?

Pınar Kankılıç; “Hayat; kadınlardan, erkeklerden, ağaçlardan, havadan, hayvanlardan ve milyonlarca şeyden oluşur. Sektörümüz hayatın beyaz perdeye ya da ekranlara yansımasıdır. Sadece kadının yeri değil canlı cansız her şeyin bizim sektörde çok önemi vardır. Daha doğrusu hayatın bizim sektörümüzde çok önemi vardır. Bir kadın oyuncu olarak ben de elimden gelen en iyi şekilde taşıdığım sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyorum”

 

-Bu kadar koşturmanın arasında kendine nasıl vakit ayırıyorsun? Özel hayatın nasıl gidiyor?

Pınar Kankılıç; “O Konuda biraz dertliyim. Kendime hiç vakit bulamıyorum diyebilirim. Eve geldiğimde çok yorgun oluyorum. Ama o eve geliş halini bile hayal ediyorum bazen. Evde olacağım zamanın planını yapıyorum. 10 sayfa kitap okuyacağım, ya da sevdiğim bir filmi seyredeceğim diye. Elimde kitapla gün ışığının gözüme girmesiyle uyanıyorum. Uyuya kalmışım. Özel hayat ise unuttum diyebilirim. Kalbim boş ama aşık olmayı da özledim. Sonuçta bir Boğa burcu kadını olarak yalnızlık tanrıya mahsus diyenlerdenim”

-Son olarak bundan sonraki hayal ve hedeflerinden bahseder misin?

Pınar Kankılıç; “Hedeflerim zaten belli. Aslında çocukluğumdan beri belli diyebilirim… Çok çalışmak ve pek çok güzel projeye imza atmak istiyorum. Hayalim ise bağımsız bir filmden bir ödül almak. Çocukluğumda Altın Küre, Altın Portakal, Altın Koza ödül törenlerini izlerim. O zamandan beri de kendimi film festivallerinden birinde sahneye çağırılıp ödülümü alırken pencereden dışarı gözleri geleceğe umutla bakan kaç çocuğa ilham olabileceğimi hayal ediyorum”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BUĞDAY TANESİ’NİN BOY VERMESİ ENGELLENEMEZ…

AK Parti Milletvekili Bayram’ın Buğday Tanesi Filmi İçin Haklı Sitemi…

 

AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram’ın hayatını konu alan gösterime giren büyük ilgi ve beğeni ile izlenen Buğday Tanesi filmi için art niyetli olanlara karşı sitemini dile getirdi…

AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram’ın hayatını konu alan gösterime giren büyük ilgi ve beyeni ile izlenen Buğday Tanesi filmi için art niyetli olanlara karşı sitemini dile getirdi bu konuda açıklamada bulundu açık net konuştu.

Bayram : Partiler üstü siyaset üstü bir filimdir .Engelliler Türkiye ittifakıdır.

Milletvekili Serkan Sitem dolu açıklamasında :  Sinamaları bitirmeyelim,Sinama bir kültürdür bir medeniyettir,bunu her defasında her türlü ortamda söylüyorum.Filmimizin izlenmesine mani olmasınlar,çünkü iyi niyet içerisinde olduklarını düşünmüyorum.Bu umuda yolculuk filmidir,Onmilyon engelliden biri hayata tutunursa film amacına ulaşır demiştik,
Ama bunlar öyle algılamıyorlar ,bu filmi siyaset noktasından bir algı operasyonu olduğunu düşünerek engellemeye çalışıyorlar ki buna müsade etmiyeceğim.
Yine bazı yerlerden kulağıma gelen sendikalar bazı gruplar filmin yasaklanması için tetbir aldırmaya çalışıyorlar ,böyle bir şeye girişirlerse altında kalırlar.
Bu filmin izlenmesini durduramazlar çünkü dünya izleyecek.Türk sinamasında ve siyaset tarihinde bir ilktir.
Dünyada da bir ilktir,Hollywood da böyle bir film yoktur .Hollywood a kadar gidiceğiz.
Ve partiler üstü siyaset üstü bir filimdir .Engelliler Türkiye ittifakıdır.