DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Konya İl Kongresi’nde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Semptom göstermeyen pozitif vakaları da tespit edin
Salgının başından beri test istasyonları kurulmasını önerdik, dinlemediler. Şimdi de semptom göstermeyenlere test uygulanmıyor ve daha az vaka tespit ediliyor. Semptom göstermemesine rağmen pozitif olanlar tespit edilmeden yayılım nasıl önlenecek?
Daha grip aşısını bile yaptıramadık
Maalesef önlemler konusunda olduğu gibi aşı konusunda da geç kalındı. Bunun da sebebi hazineyi boşaltmış olmaları. Kalkınmış ülkeler tarafından şimdiden satın alınan ve rezerve edilen aşılar var. Amerika’da ve Almanya’da Aralık sonuna doğru aşılama başlayacak. 55 milyonluk İngiltere toplam 145 milyon doz aşı siparişi verdi bile. Biz ise henüz risk gruplarına mevsimsel grip aşısını bile yaptıramamış durumdayız.
100 milyon doz aşıya ihtiyacımız var
Bu hastalığa karşı bağışıklık kazanmamız gerekiyor. Uzmanlar bunun için en az 100 milyon doz aşıya ihtiyacımız olduğunu söylüyor. Kendi hekimlerimizin geliştirdiği ve tüm dünyanın sipariş listesine girdiği aşıdan yalnızca 1 milyon doz sipariş verilmiş. Çin’de daha fazları tamamlanmamış aşıdan ise 10 milyon sipariş etmişiz. Bu aşının etkisi nasıl belli değil. Daha ne zaman piyasaya sürüleceği bile belli değil. Ekonomi yönetiminde çuvallayanlar, ülkemizi ilaç ve tıbbi cihaz firmalarına karşı da borca soktular. İtibarımız azaldı. Tüm bunlar aşı ihtiyacımızı karşılamamızı olumsuz yönde etkiliyor.
İsrafa ve faize ödediğiniz parayla salgına karşı sunabileceğiniz paketi açıklayın
Ekonomiyi batırdığınız için, piyasa daha da durgunlaşmasın diye, halkımızın sağlığını gözden çıkardınız. On binlerce insanımızı, yüzlerce sağlık çalışanımızı kaybettik. Soru basit: İki yılda ülkemizi büyük zarara uğrattınız. Merkez Bankası rezervini bir çırpıda yaktınız. İsrafa devam ettiniz. İsrafa ve faize ödediğiniz parayla salgına karşı nasıl bir önlem paketi sunabilirdiniz? Bir düşünün. Cevap bekliyoruz.
Reformdan anladıkları sorunun ta kendisi
Reformu işlerin kötüye gitmemesi için, sorunları düzeltmek için reform yaparsınız. Dediler ki, “Cumhuriyet tarihindeki en büyük reform, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçiştir”. Olanlardan zerre kadar ders almamışlar! Biz reformdan çözüm anlıyoruz, meğer onlar reformdan sorunun ta kendisini anlıyormuş. Ülkemizin bugün her alanda reforma ihtiyacı olmasının sebebi zaten yaptığınız hatalar. Bunun en önemli sebebi de iki yıl önce getirdiğiniz Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi. Kötü örneği bize kılavuz diye gösteriyorlar.
Katar’la mutabakat vesilesiyle Varlık Fonu’nun işlemlerini açıklayın
Varlık Fonu aracılığıyla Katar’a satış mutabakatı anlaşması yapmışlar. İşte size fırsat. Şeffaflık öyle “şeffaf olacağız” demekle olmuyor. Haydi, bu satıştan başlayarak, Varlık Fonu’nun bugüne kadar yaptığı iş ve işlemleri şeffaf bir şekilde paylaşın.
Doğruyu söyle, sözünü tut ve emaneti koru ki güvensinler
Yatırım güvenle olur. Bizim geleneğimizde, değerlerimizde güvenin pek çok ölçüsü vardır ama en önemli üçünü sayayım: Birincisi, konuşunca doğruyu söyleyeceksin. İkincisi, söz verince yapacaksın. Üçüncüsü, size bir şey emanet edildiği zaman o emaneti gözünüz gibi koruyacaksınız. Emanete ihanet etmeyeceksiniz. Bu hükûmet nasıl güven oluşturacak?
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Bile
First’ten Serdar Ortaç’ı Bile Ferahlatan Yeni Reklam Filmi
First, Serdar Ortaç’ı bile ferahlatan yeni ürünüyle tüketicilerini 60 dakika boyunca ferah kalmaya davet ediyor. Yeni yeşil nane aromalı şekersiz sakızın sağladığı bitmeyen ferahlığın anlatıldığı eğlenceli reklam filmi ve jingle izleyenlerle buluşuyor.
Mondelēz International Türkiye’nin markaları arasında yer alan First’ün 60 dakika boyunca kesintisiz ferahlık sağlayan yeni yeşil nane aromalı şekersiz sakızının, sıkıntıdan bunalan Serdar Ortaç’ı bile nasıl ferahlattığını konu alan esprili yeni reklam filmi yayında.
First yeni reklam filmi Serdar Ortaç’ın pandemi döneminde bunaldığı andan paylaşımlarıyla başlıyor. Evde oturmaktan dolayı bunaldığını ve çok sıkıldığını belirten Ortaç, ferahlamak için ağzına First 60 Dakika sakızını atıyor ve sakızı çiğnemesiyle birlikte yoğun bir ferahlık etkisi yaşayarak devamlı “ay nasıl ferahladım” dediği bir döngüye giriyor. Reklam filminde, Serdar Ortaç’ın 60 dakika sonra bile First 60 Dakika’nın ferahlatıcı etkisinden çıkamadığı ve aradığı ferahlığa sonunda kavuştuğu görülüyor.
Serdar Ortaç aynı zamanda en sevilen şarkılarından biri olan Yaz Günü’nü de First 60 Dakika için uyarlıyor. “Buralara ferahlık az geliyor canım, ah bir First olsa dans edeceğim” cümlesiyle başlayan şarkı, yeni haliyle tüketicileri de ferahlığı yaşamaya davet ediyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Panjurlarınız bile sizi kısır bırakabilir!
Hormonların bozulmasına neden olan ftalatlar, plastik ve ev eşyalarından kişisel bakım ürünlerine kadar her şeyde bulunabilir. Araştırmalar, ftalatların kadınların üreme sistemlerine de zararlı olabileceğini gösteriyor. Ftalatlar, doğurganlığı azaltabiliyor ve bu kimyasala maruz kalmayı engellemek maalesef zor!
Ftalatların iyi bilinen hormon bozucu kimyasallar olduğunu belirten Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Kalay, ftalatlar ve üreme sağlığı hakkında şu bilgileri verdi:
İDRAR, KAN, TER, ANNE SÜTÜ, MENİ VE YUMURTALIK SIVILARINDA BULUNUYOR
“Ftalatlar, esnek, dayanıklı ve hoş kokulu olmalarını sağlamak için plastik, ev eşyası, ilaç, temizlik ve kişisel bakım ürününe eklenmektedir. Ftalatlar, bu ürünlerde buhar veya partikül olarak kolayca emilir ve günümüzde hemen hemen herkesin idrarında, bundan başka kan, ter, anne sütü, meni ve yumurtalık sıvılarında da bulunmaktadır.
Yiyecek ve içecek işleme ve paketleme malzemelerinden içeriye sızan ve ilaçlarda bulunan ftalatları tüketiriz. Cildimiz bu bileşikleri losyonlar, makyaj malzemeleri ve şampuanlar yoluyla emer ve hatta panjurlardan, duş perdelerinden ve linolyum döşemelerden çıkan gazı bile soluruz.
DOĞURGANLIĞI BOZUYORLAR
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, ftalatlar gibi hormonları bozabilen kimyasalların, rahimde üreme organlarının gelişimini değiştirdiğini, bir ömür boyunca ve hatta nesiller boyunca zararlı etkileri aktardığını gösteriyor. Bilim adamları, ftalatlara ve diğer toksik maddelere doğum öncesi maruz kalmanın PKOS (Polikistik Over Sendromu) gibi jinekolojik rahatsızlıklara zemin hazırlayabileceğini ve kadınları doğurganlığı bozan diğer kimyasallara daha duyarlı hale getirebileceğini düşünüyor.
Yağ hücrelerinde biriken bazı toksiklerin aksine, ftalatlar hızla vücuda geçer. Ancak, plastik ve kişisel bakım ürünlerimizde sürekli olarak diğer ftalatlar ile değiştirildikleri için, bilim adamları bunları “sözde-kalıcı” olarak adlandırıyor. Araştırmalar, parfüm, saç spreyi ve kozmetik gibi ürünleri kullanan kadınların erkeklere göre daha yüksek ftalat seviyelerine sahip olduğunu gösteriyor.
FTALATLARA MARUZ KALMAYI ÖNLEMEK İÇİN EN ÖNEMLİ İPUÇLARI NELERDİR?
Etiket okuyucusu olun: ‘Koku’ veya ‘parfüm’ içeren kişisel bakım ürünleri satın almaktan kaçının. Ftalat içermeyen oje seçin ve ftalat içermeyen bir seçenek sunulmuyorsa kuaföre giderken kendi ojenizi götürün.
Gıda hazırlarken ve saklarken plastiklerden kaçının: PVC plastiklerden yapılan gıda kapları, vinil plastik pişirme kapları, plastik gıda saklama kapları ve plastik gıda ambalajları ftalatlar içerir.
Sıcak yiyecekleri saklamak ve hazırlamak için cam, seramik veya metal kullanın.
Plastik ambalajlı sıcak yiyeceklerden kaçının. Mikrodalgaya cam veya seramik ürün koyun, asla plastik kap koymayın.
Paket yiyecekleri azaltın: Eviniz dışında hazırlanan yiyeceklerden daha fazla tüketirseniz, ftalatlara daha fazla maruz kalırsınız.
Eviniz için doğal malzemeler seçin: Vinil duş perdeleri, vinil zeminler, plastik pencere uygulamaları ve vinil pencerelerden kaçının.
Kokulardan ve oda spreylerinden kaçının: Ftalatlar, kokunun kalıcı olmasını sağlamak için genellikle kokuya eklenmektedir. Sonuç olarak, kokular, parfümler ve kokulu losyonlar, sabunlar ve diğer ürünler ftalat içerebilir. Bu nedenle parfüm kullanımınızı sınırlayın.
Fişe takılabilen kokular, oda spreyleri veya yapay kokulu mumları kullanmaktan kaçının. Evinizi ferahlatmak için doğal kokulu mumlar ve taze çiçek kullanın veya bir pencere açın.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Pelin Karahan: “Pandemi döneminde sushi bile yaptım”
Trendyol’un Instagram hesabı üzerinden yayınlanan “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Pelin Karahan oldu. Mutfakla arasının çok iyi olduğunu belirten Karahan, pandemi döneminde sushi bile yaptığını açıkladı. Tatlılarda çok başarılı olduğunu söyleyen Karahan, eşi Bedri Güntay’ın yemek konusunda seçici olduğunu ve yemeklerini zor beğendirdiğini itiraf etti. Üçüncü çocuğu düşünmediklerini söyleyen Karahan, 3 erkeğe anca yetişebildiğini belirtti.
Her Perşembe Trendyol Instagram hesabı üzerinden ünlü isimlerin konuk olduğu “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Pelin Karahan oldu.
Kadın oyuncular anne olduktan sonra setleri bırakacak gibi bir algı oluştuğunu belirten başarılı oyuncu, bu algının yanlış olduğunu ve hem anneliğin hem de oyunculuğun yapılabileceğini belirtti. Setlere çoktan hazır olduğunu söyleyen Karahan, “Şu anda reklam iş birliklerim ön planda. Pandemi nedeniyle dizi ve sinemada belirsizlik var. Çok özledim, inşallah yakında kavuşuruz” dedi. Oyunculuk öncesinde ilk parasını bir düğünde yer göstererek kazandığını belirten Karahan, o dönem 30 lira kazandığını ve bu parayla Zara’da beğendiği kırmızı ayakkabıyı aldığını söyledi. Karahan o ayakkabıyı hala sakladığını da açıkladı.
“Üçüncü çocuğu düşünmüyoruz”
Güzel oyuncu Mert Vidinli’nin annelik mi zor setler mi sorusuna ise “İkisi çok karşılaştırılabilecek şeyler değil. İkisinin de yaptıklarının karşısında aldığın duygular çok farklı. Annelik bambaşka bir şey” dedi. İki erkekten sonra bir kız çocuğu ister misin sorusunu ise “3 erkekle ilgilenmek kolay değil. Hepsi ayrı ilgi istiyor, ben ancak yetişebiliyorum. Bir de kızım olursa kim bakar bilmiyorum. Üçüncü çocuğu düşünmüyorum. Allah isteyenlere versin” şeklinde yanıtladı.
“Çocuklara paramız yetmez diyorum”
Hayatı boyunca gereksiz harcamalar yapmadığını ve iyi para biriktirdiğini söyleyen güzel oyuncu, “Hiç pişman olduğum bir harcamam olmadı. Çocuklar için gerçekleştirdiğim harcamalar da geçerli. Çocuklar her şeyi istiyor ve en pahalısını istiyor. Annecim onlara paramız yetmez diyerek, 20-30 liralık şeyler alıyoruz. En pahalısını da alsak o akşam hevesleri geçecek biliyoruz” diye konuştu.
“Pandemi döneminde sushi bile yaptım”
Mutfakla arasının iyi olduğunu belirten Pelin Karahan, tatlılarının çok başarılı olduğunu söyledi. Eşi Bedri Güntay’ın yemek konusunda seçici olduğunu ifade eden Karahan, “Tüm yemeklerimi yer ama zor beğeniyor. Canım çok istediği için pandemi döneminde sushi bile yaptım. Bedri, illa bir kulp buluyor” dedi. En sevdiği yemeğin makarna, vazgeçemediği tatlının da nutella olduğunu belirten Karahan, “Bunları her gün yiyebilirim. Hayatımda bir kez diyet yaptım. 21 gün boyunca karbonhidrat ve tatlı tüketmedim. Diyet biter bitmez makarna ve nutellaya koştum. Diyet yapmasam da düzenli spor yapıyorum” diye konuştu.
“Hamile olduğumu açıkladığım an çok özeldi”
Eşi ile en özel anının Ali Demir’e hamile olduğunu paylaştığı an diye belirten Karahan, “Bir zıbın ve ev için birkaç parça şey almıştım. Ev için aldıklarımı gösteriyordum sonra zıbını kucağına attım. Ne olduğunu anlayamadı ve hamile olduğumu açıkladım. Çok duygusal bir andı” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Poşet Bile Taşıyamayabilirsiniz
Sürekli, aynı şekilde yapılan hareketler el, bilek ve dirseklerde önemli sağlık sorunlarına neden olabiliyor.Bu sorunların başında ise daha çok bilgisayar başında çalışanlarda görüldüğü için halk arasında ‘Mouse Hastalığı’ olarak da bilinen ‘Karpal Tünel Sendromu’ geliyor. Ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösteren bu rahatsızlığın tedavisinin ertelenmesi sonucundan poşet dahi taşıyamaz hale gelebileceğimizin altını çizen Romatem Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Halil İbrahim Halil İbrahim Bekdemir , “ Sorunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Çözüm detaylı muayene sonrası uzman hekim eşliğinde yapılacak fizik tedavi. Sorunun ilerlemesi durumunda ise cerrahi müdahale gerekebilir. Uzun süre tek tip el işi yapanlarda görülen bu rahatsızlık, eskiden daktilo kullananlar arasında da ‘Sekreter Hastalığı olarak adlandırılıyordu” ifadelerini kullandı.
El parmaklarının hareket etmesinde ve hissin sağlanmasında önemli bir rol üstlenen median sinirinin sıkışmasıyla ortaya çıkan ‘Karpal Tünel Sendromu’, kişinin yaşamını olumsuz etkiliyor. Uzun süreli bilgisayar kullananlar, bazı müzik aletlerini çalanlar, ağır ve titreşimli el aletleriyle çalışanlar, el bileği hareketinin fazla olduğu tenis, masa tenisi gibi sporlarla uğraşanlar, sürücüler ve ev ile el işleriyle fazla meşgul olan ev hanımlarında görülen bu sorun, önemsiz gibi görülerek geçiştirilebiliyor. Ayrıca diyabet hastalığı, romatoid artrit, hipotiroidi, obezite ve gebelik gibi durumlarda da görülebiliyor. Oysa uyuşukluk, ağrı, hissizlik gibi belirtilerin ciddiye alınmaması kişilerde daha ciddi sorunlara yol açabilir.
Kısmi Felç Riski Olabilir
Elini yoğun olarak kullanan beyaz yakalıdan ev hanımına kadar birçok kişide görülebilen ‘Karpal Tünel Sendromu’ tedavisinde erken müdahalenin önemli olduğunu vurgulayan Romatem Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Halil İbrahim Bekdemir , “ Durum kötüleştikçe, elinizdeki kaslar küçüldüğü için daha az kavrama gücüne sahip olabilirsiniz. Daha fazla ağrı ve kas krampları yaşarsınız. Ayrıca en önemlisi ise sorunun ilerlemesi ile bölgeye daha fazla zarar vereceği için kısmi felç riski daha çok artabilir.O yüzden erken teşhis ve sorunu ciddiye almak önem taşıyor.Muayene ve EMG sonrasında rahatsızlığın tedavisi için ağrı kesici ve iltihap giderici ilaç tedavilerinin yanı sıra en önemlisi fizik tedavi süreci başlatılmalı. Lazer, ağrı kesici ve kas kuvvetlendirici akım tedavileri, mobilizasyon, manuel terapi, kuru iğneleme ve bantlama gibi fizik tedavi uygulamaları ile sorun tedavi edilebilir. Aynı zamanda esneklik ve kas kuvvetini arttırıcı egzersizlerde sürecin bir parçası olarak başlanmalı ve tavsiye edilen süre boyunca devam ettirilmelidir. El ve bilek bölgesinin aşırı ve zorlayıcı kullanımından dolayı oluşan problemi kısıtlamak için destekleyici el bileği atellerden de faydalanılabilir” dedi.
Çalışma Aralarında Egzersiz Yapın
Bekdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Bu rahatsızlığın ilk belirtisi olarak parmaklarınız uykuya daldığınızda ve geceleri uyuştuğunu fark edersiniz. Bu durum genellikle uyurken elimizi tutuş şekli yüzünden olur . Uyuşma, karıcalanma ve ağrı diğer belirtiler olarak görülebilir. Son evrede ise hissizlik ortaya çıkabilir. Durumun erken safhalarında, elleriniz sallamak daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir. Ancak bir süre sonra uyuşukluğun geçmesine neden olmayabilir. Bu sorunun oluşmaması için uzun süre aynı el hareketi yapmaktan uzak durun, iş arasında molalar verip el egzersizleri yapın, el bileğini sürekli bükülü halde çalışmaktan kaçının, bilgisayar kullanıyorsanız el bileğini destekleyici mouse padler ve klavye destekleri kullanın.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)