Etiket arşivi: tarihi

DEVA’nın kongre tarihi kesinleşti

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) 1. Olağan Büyük Kongresi’nin yapılacağı tarih ve yer belli oldu.
Genel Başkan Ali Babacan başkanlığında yapılan Genel Merkez Yönetim Kurulu (GMYK) toplantısında, kongrenin 29 Aralık 2020 tarihinde Ankara Atatürk Spor Salonu’nda yapılması kararı alındı.
Pandemi tedbirlerine uyularak yapılacak kongre saat 10:00’da başlayacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi raflarda

VakıfBank Kültür Yayınları “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi” isimli kitabı yayımlıyor. Türk mutfağı üzerine önemli çalışmalarıyla bilinen Priscilla Mary Işın’ın bu kitabı, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih boyunca kendini sürekli yenilemeyi başaran yemek kültürünü anlatırken görselleriyle de okura renkli bir dünya sunuyor. 
VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi” kitabında, 600 yılı aşkın süre boyunca imparatorluğun değişen, gelişen ve zamana meydan okuyan yemek kültürü anlatılıyor. Türk mutfağı araştırmacısı Priscilla Mary Işın’ın kaleme aldığı kitap, Osmanlı mutfağını geniş bir açıdan değerlendiriyor.
Kitapta, Osmanlı mutfağını besleyen kökler, gıda yasaları, lokantalar ve görgü kuralları gibi konular da aktarılırken, yemek kültürü aracılığıyla çok kültürlü Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yaşama ışık tutuluyor.
600’den fazla kaynaktan yararlandı 
Işın anlatmaya, Osmanlı mutfağının temelini oluşturan değişik yeme-içme geleneklerine genel bir bakışla başlıyor. Konuyla ilgili zengin tarihi örnekleri sıralayan yazar, kitabın ilerleyen sayfalarında aşçılardan adabımuaşeret kurallarına kadar birçok detay veriyor. Işın’ın arşiv belgelerinden şiirlere kadar sayısı 600 fazla kaynaktan yararlanarak hazırladığı kitap, 120 görselle okura renkli bir dünya sunuyor. Işın’a göre, Osmanlıların yemek kültürüne verdiği önemden ötürü kutlama tasvirleri, mahkeme kayıtları, vakfiyeler, mutfak hesapları, fiyat listeleri, tıp kitapları, şiir, folklor ve minyatür gibi çeşitli kaynaklar yemekle ilgili bilgi açısından oldukça zengin.
Padişahın yükümlülüğü 
Işın kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’nun yemek kültürünün, farklı sınıflardan ve kökenlerden insanları birbirine bağladığını söylüyor. Işın, “Kimliklerinin bir parçası olmuş ve toplumsal, dini, siyasi ve askeri alanlarda simgesel işlevler görmüştür. Koruyucu rolüyle padişahın yükümlülüklerinden biri olarak görülen yiyecek tedariki ve düzeni, genişleyen imparatorluğun başarısını sağlayan önemli bir etkendi. Orta Asya Türk mutfağı ile Safevilerden, Abbasilerden ve Bizanslılardan miras alınan yemek kültürlerinin bir sentezi olarak ortaya çıkan Osmanlı mutfağı, 15. yüzyıldan itibaren kendine özgü, yenilikçi ve özgüvene sahip bir kimlik kazanmıştır. Zamanla Mısır’dan Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir coğrafyanın mutfakları üzerinde kalıcı bir iz bırakmıştır” sözlerini kaydediyor.
Bu yöntem kebapçılarla sınırlı kaldı 
Osmanlı yemeklerini pişirme konusunda pratik açıdan bazı zorlukların bulunduğunun bilgisini veren Işın, “Bugün şerbeti tatlandırmak için amber kullanmaya kimsenin maddi durumu el vermez ve menekşe reçeli yapmak için yeterli miktarda çiçek bulmak imkânsızdır. Yemeklerin tadında fark yaratan bakır tencereler, düzenli kalaylama gerektirdiği için artık pek kullanılmamaktadır. Modern mutfaklarda odun kömürü ateşinde yemek pişirmek olanaksızdır ve bu yöntem artık büyük ölçüde kebapçılar ve piknik mangallarıyla sınırlı kalmıştır” diyor. Işın ayrıca, Osmanlı yemekleri sunduğunu iddia eden restoranların nadiren hakiki Osmanlı yemeği sunduğunu ifade ediyor. Bazılarının Osmanlı mutfağına olan popüler talepten yararlanmaya çalıştığını dile getiren Işın, “Üzeri erimiş peynirli fırınlanmış patlıcan gibi bir yemeği ‘saray usulü’ olarak nitelemekten çekinmez…” diyor.
Dolma, mantı, peynirli baklava… 
Gerçek Osmanlı tariflerinden faydalanan aşçıların bile nadiren aslına sadık kaldıklarını belirten Işın, şu satırları kaydediyor: “Çünkü günümüzde yaratıcılık katmak aşçılığın temel şartlarından biri olarak görülmektedir. Türlü, dolma, börek ve mantı gibi Osmanlı döneminden beri fazla değişmeyen geleneksel yemekleri, mütevazı yerel lokantalarda bulmak daha olasıdır. İstanbul’un muhallebicileri ve baklavacıları, Osmanlı dönemine ait sütlü tatlı, baklava ve diğer hamur işi tatlı çeşitlerini sunmaya devam etmektedir. Yine de Osmanlı yemek kitaplarında kayıtlı peynirli sıcak baklavayı tatmak için, bu tatlının evlerde varlığını sürdürdüğü Urfa’yı, Amasya’yı veya Yalvaç’ı ziyaret etmek gerekir. Eskiden sokak satıcıları tarafından yaygın bir biçimde satılan, geleneksel yöntemle yapılan horoz şekeri, bugün yalnızca Bursa ve Bergama’da bulunmaktadır; buna karşın döner kebap varlığını sürdürerek dünyanın en popüler hazır yemeklerinden biri olmuştur.”
Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi”, farklı toplumsal kesimlerin birikimleriyle sosyal kimliğin inşasına nasıl katkı sağladıklarının bilgisini veren önemli bir başucu kaynağı.
Priscilla Mary Işın kimdir? 
1973’te Türkiye’ye yerleşen Priscilla Mary Işın, İngiltere’deki York Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. 1983’ten bu yana Osmanlı mutfak tarihi, kültürü ve Türk tatlıları hakkında araştırmalar yapıyor. Işın’ın bu konularda “Gülbeşeker” (2008), “Osmanlı Mutfak Sözlüğü” (2010) ve “Avcılıktan Gurmeliğe: Yemeğin Kültürel Tarihi” (2018) isimli kitapları bulunuyor. Işın ayrıca, Mahmud Nedim’in “Aşçıbaşı” ve Mehmed Reşad’ın “Fenn-i Tabâhat” başlıklı Osmanlı Türkçesi yemek kitaplarını, Ahmed Cavid’in “Tercüme-i Kenzü’l-İştihâ” başlıklı yemek konulu Farsça-Türkçe sözlüğünü ve Friedrich Unger’in 1837’de Almanca kaleme aldığı “Şark Şekerciliği” kitabını yayına hazırladı. “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı”, yemek tarihi konusunda çok sayıda kongre bildirisi ve makalesi yayınlanan Işın’ın VBKY’den çıkan ilk kitabı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi VBKY’de

VakıfBank Kültür Yayınları “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi” isimli kitabı yayımlıyor. Türk mutfağı üzerine önemli çalışmalarıyla bilinen Priscilla Mary Işın’ın bu kitabı, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih boyunca kendini sürekli yenilemeyi başaran yemek kültürünü anlatırken görselleriyle de okura renkli bir dünya sunuyor. 
VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi” kitabında, 600 yılı aşkın süre boyunca imparatorluğun değişen, gelişen ve zamana meydan okuyan yemek kültürü anlatılıyor. Türk mutfağı araştırmacısı Priscilla Mary Işın’ın kaleme aldığı kitap, Osmanlı mutfağını geniş bir açıdan değerlendiriyor.
Kitapta, Osmanlı mutfağını besleyen kökler, gıda yasaları, lokantalar ve görgü kuralları gibi konular da aktarılırken, yemek kültürü aracılığıyla çok kültürlü Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yaşama ışık tutuluyor.
600’den fazla kaynaktan yararlandı 
Işın anlatmaya, Osmanlı mutfağının temelini oluşturan değişik yeme-içme geleneklerine genel bir bakışla başlıyor. Konuyla ilgili zengin tarihi örnekleri sıralayan yazar, kitabın ilerleyen sayfalarında aşçılardan adabımuaşeret kurallarına kadar birçok detay veriyor. Işın’ın arşiv belgelerinden şiirlere kadar sayısı 600 fazla kaynaktan yararlanarak hazırladığı kitap, 120 görselle okura renkli bir dünya sunuyor. Işın’a göre, Osmanlıların yemek kültürüne verdiği önemden ötürü kutlama tasvirleri, mahkeme kayıtları, vakfiyeler, mutfak hesapları, fiyat listeleri, tıp kitapları, şiir, folklor ve minyatür gibi çeşitli kaynaklar yemekle ilgili bilgi açısından oldukça zengin.
Padişahın yükümlülüğü 
Işın kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’nun yemek kültürünün, farklı sınıflardan ve kökenlerden insanları birbirine bağladığını söylüyor. Işın, “Kimliklerinin bir parçası olmuş ve toplumsal, dini, siyasi ve askeri alanlarda simgesel işlevler görmüştür. Koruyucu rolüyle padişahın yükümlülüklerinden biri olarak görülen yiyecek tedariki ve düzeni, genişleyen imparatorluğun başarısını sağlayan önemli bir etkendi. Orta Asya Türk mutfağı ile Safevilerden, Abbasilerden ve Bizanslılardan miras alınan yemek kültürlerinin bir sentezi olarak ortaya çıkan Osmanlı mutfağı, 15. yüzyıldan itibaren kendine özgü, yenilikçi ve özgüvene sahip bir kimlik kazanmıştır. Zamanla Mısır’dan Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir coğrafyanın mutfakları üzerinde kalıcı bir iz bırakmıştır” sözlerini kaydediyor.
Bu yöntem kebapçılarla sınırlı kaldı 
Osmanlı yemeklerini pişirme konusunda pratik açıdan bazı zorlukların bulunduğunun bilgisini veren Işın, “Bugün şerbeti tatlandırmak için amber kullanmaya kimsenin maddi durumu el vermez ve menekşe reçeli yapmak için yeterli miktarda çiçek bulmak imkânsızdır. Yemeklerin tadında fark yaratan bakır tencereler, düzenli kalaylama gerektirdiği için artık pek kullanılmamaktadır. Modern mutfaklarda odun kömürü ateşinde yemek pişirmek olanaksızdır ve bu yöntem artık büyük ölçüde kebapçılar ve piknik mangallarıyla sınırlı kalmıştır” diyor. Işın ayrıca, Osmanlı yemekleri sunduğunu iddia eden restoranların nadiren hakiki Osmanlı yemeği sunduğunu ifade ediyor. Bazılarının Osmanlı mutfağına olan popüler talepten yararlanmaya çalıştığını dile getiren Işın, “Üzeri erimiş peynirli fırınlanmış patlıcan gibi bir yemeği ‘saray usulü’ olarak nitelemekten çekinmez…” diyor.
Dolma, mantı, peynirli baklava… 
Gerçek Osmanlı tariflerinden faydalanan aşçıların bile nadiren aslına sadık kaldıklarını belirten Işın, şu satırları kaydediyor: “Çünkü günümüzde yaratıcılık katmak aşçılığın temel şartlarından biri olarak görülmektedir. Türlü, dolma, börek ve mantı gibi Osmanlı döneminden beri fazla değişmeyen geleneksel yemekleri, mütevazı yerel lokantalarda bulmak daha olasıdır. İstanbul’un muhallebicileri ve baklavacıları, Osmanlı dönemine ait sütlü tatlı, baklava ve diğer hamur işi tatlı çeşitlerini sunmaya devam etmektedir. Yine de Osmanlı yemek kitaplarında kayıtlı peynirli sıcak baklavayı tatmak için, bu tatlının evlerde varlığını sürdürdüğü Urfa’yı, Amasya’yı veya Yalvaç’ı ziyaret etmek gerekir. Eskiden sokak satıcıları tarafından yaygın bir biçimde satılan, geleneksel yöntemle yapılan horoz şekeri, bugün yalnızca Bursa ve Bergama’da bulunmaktadır; buna karşın döner kebap varlığını sürdürerek dünyanın en popüler hazır yemeklerinden biri olmuştur.”
Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi”, farklı toplumsal kesimlerin birikimleriyle sosyal kimliğin inşasına nasıl katkı sağladıklarının bilgisini veren önemli bir başucu kaynağı.
Priscilla Mary Işın kimdir? 
1973’te Türkiye’ye yerleşen Priscilla Mary Işın, İngiltere’deki York Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. 1983’ten bu yana Osmanlı mutfak tarihi, kültürü ve Türk tatlıları hakkında araştırmalar yapıyor. Işın’ın bu konularda “Gülbeşeker” (2008), “Osmanlı Mutfak Sözlüğü” (2010) ve “Avcılıktan Gurmeliğe: Yemeğin Kültürel Tarihi” (2018) isimli kitapları bulunuyor. Işın ayrıca, Mahmud Nedim’in “Aşçıbaşı” ve Mehmed Reşad’ın “Fenn-i Tabâhat” başlıklı Osmanlı Türkçesi yemek kitaplarını, Ahmed Cavid’in “Tercüme-i Kenzü’l-İştihâ” başlıklı yemek konulu Farsça-Türkçe sözlüğünü ve Friedrich Unger’in 1837’de Almanca kaleme aldığı “Şark Şekerciliği” kitabını yayına hazırladı. “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı”, yemek tarihi konusunda çok sayıda kongre bildirisi ve makalesi yayınlanan Işın’ın VBKY’den çıkan ilk kitabı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

​DHL Express, e-ticarette tarihi zirve bekliyor

Covid-19, e-ticaretteki yükselişi daha da hızlandırırken Küreselleşme ve Dijitalleşme, çevrimiçi alışverişi ve dünyanın dört bir yanına gönderilen kargo miktarını yeni zirvelere taşıyor DHL Express’in global ağında bu sene yüksek sezonda, 2019’un aynı dönemine kıyasla %50’den fazla hacim artışı olması bekleniyor 10 binin üzerinde ek istihdam, yeni uçaklar ve yıllık ortalama 1 milyar euro’luk yatırım ile ciddi oranda büyütülen operasyon kapasitesi sayesinde DHL Express, artan talebi karşılamaya hazır
Dünyanın lider ekspres hizmet sağlayıcısı DHL Express, 2020’nin yaklaşan yüksek sezonunda bugüne dek görülmemiş çevrimiçi alışveriş ve kargo gönderim hacimlerine ulaşılmasını bekliyor. Giderek yükselen küreselleşme ve dijitalleşme seviyesi, küresel çapta satış yapan tüccarların sayısını çoğaltırken aynı zamanda da müşterilerin dünyanın dört bir yanında satışa sunulan ürünler arasında dilediklerini seçebilmelerini sağlayan alışveriş aplikasyonları gibi çevrimiçi pazaryerlerinin önemli ölçüde artmasını sağladı. Bunun sonucu olarak, ülkeler arası ticaret son yıllarda sürekli olarak büyümeye devam etti. Bu yıl pandemiyle birlikte gelen hâkim belirsizlik hali de eklenince, tüketicilerin alışveriş etkinlikleri, eşi görülmemiş biçimde çevrimiçi dünyaya taşındı. Bu durum, özellikle, yaklaşan “Kara Cuma” ve “Siber Pazartesi” gibi son derece popüler alışveriş günleri ve elbette yılbaşı alışverişi sezonunun tamamı için geçerli olacak. Bu nedenlerle, DHL Express, e-ticaret yoluyla alışverişte dünya çapında yepyeni bir zirveye ulaşılmasını bekliyor. 2020 yılında tüm ağında %35 civarında bir e-ticaret hacmi artışı deneyimi yaşayan DHL Express, yaklaşmakta olan yüksek sezonun bu oranı daha da artıracağını ve gönderi sayılarında, geçen yılın yüksek sezonuna kıyasla yüzde 50’den fazla artış olacağını öngörüyor.
Lassen; “Geçen yılın yüksek sezonuna göre %50’den fazla artış bekliyoruz”
DHL Express Türkiye CEO’su Claus Lassen, söz konusu durumu şöyle açıklıyor: “Küreselleşme ve dijitalleşme gibi mega trendlerin küresel ticaret üzerinde muazzam bir etkisi var. Aynı zamanda Covid-19’un, çevrimiçi alışveriş ve buna bağlı kargo süreçlerini yeni normal haline getirerek 2030’u 2020’ye çektiğini söylemek bile mümkün. Üstelik bu sadece B2C perakendeciler için değil B2B e-ticaret için de geçerli.  Yılın geride kalan kısmında önemli alışveriş tarihlerinde elde edilen rakamlar, çevrimiçi satışların en az yüzde 35 arttığını şimdiden ortaya koymuş durumda ve bu sonuç yüksek sezon için %50’nin üzerindeki beklentimizi doğruluyor.  Bizler de bu yoğun talebe en iyi şekilde cevap vererek gönderilerin mümkün olan en hızlı şekilde teslim edilebilmesini garanti altına almak için çalışıyoruz. İnsanları birbirleriyle bağlantılandırmak ve hayatlarına değer katmak için üstlendiğimiz misyonu yerine getirmek üzere gayret sarf eden çalışanlarımızın ve sahadaki kuryelerimizin, işlerini güçlü bir adanmışlıkla yapmalarından gurur duyuyoruz. Covid-19’un hem ekonomiyi hem de kişisel hayatları sekteye uğrattığı bu dönemde sergiledikleri performans olağanüstü.”
“1 milyar euro yatırım, 10 bin personel istihdamı”
Bir yandan gönderi hacminin böylesine artması ve bir yandan da Covid-19’un dünya çapında yayılması ile karşı karşıya olan lojistik hizmet sağlayıcılar açısından, son derece zorlayıcı koşullar söz konusu olduğunu dile getiren Lassen “Müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak ve ürünlerini mümkün olan en kısa taşıma süresi içerisinde dünyanın her yerine kargolamak için her yıl aşağı yukarı 1 milyar euro yatırım yapıyoruz. Covid-19 ikinci dalgasına hazırlıklı olmak adına dünya çapında 10 binin üzerinde yeni personel alımı gerçekleştirdik. Her yıl altyapıyı güçlendirmek adına hub’lara ve gateway’lere, uçaklara, araçlara ve son teknolojiye yaptığımız yatırımlar sayesinde, operasyonlarımızın kapasitesini katlayarak büyütmeyi başardık ve böylelikle gönderi hacminde beklenen artışı yönetmeye hazır hale geldik. E-ticaret gönderileri ve aynı zamanda son derece önemli koruyucu ve tıbbi malzemeler alanlarındaki büyük talepleri yönetebilmek için ciddi miktarda ek kargo uçuşu gereksinimi de söz konusu; aynı zamanda yolcu uçaklarının çoğu da hâlâ uçuş yapamıyor. DHL Express olarak bu sorunun üstesinden gelebilmek için günlük uçuş sayısında kayda değer bir artışa gittik. Bu yıl yalnızca DHL Express’te dört yeni B777 F tipi geniş gövdeli uçağı faaliyete geçirdik ve iki tanesinin de önümüzdeki ay faaliyete geçmesi bekleniyor. Bu altı yeni uçak, şirketimizin yılda 3 bin kıtalararası ek uçuş gerçekleştirmesini sağlayacak” dedi.
Yatırımlar ve katlanarak büyüyen kapasite (seçilmiş örnekler): Yer Yatırım Rakamı Hayata Geçtiği Tarih Kapasite artış % Köln (Almanya) 123 Milyon EUR Kasım 2019 Üçe katlandı Malmö (İsveç) 20 Milyon EUR Ekim 2020 Üçe katlandı Malpensa (İtalya) 109 Milyon EUR Eylül 2020 12 kat daha fazla İstanbul 135 Milyon EUR 2021’in ilk çeyreği 25 kat daha fazla
DHL Express’te Covid-19 önlemleri
DHL Express, dünya çapında 220’den fazla ülke ve bölgede 100 binin üzerinde çalışanı için, bir dizi koruyucu önlem aldı; yalnızca yüz maskeleri ve dezenfektan tedarik etmekle kalmayarak sosyal mesafe kontrol mekanizması ve uygun departmanlarda evden çalışma gibi unsurları hayata geçirdi. Şirket aynı zamanda alıcılar için de müşterinin gönderisini imza atmadan alabilmesini sağlayan güvenli teslimat prosedürleri geliştirdi. Tüm bunlar, DHL’in müşterileri açısından iş sürekliliğini teminat altına alıyor ve küresel ticaretin devam edebilmesini mümkün kılıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Çanakkale’den Cumhuriyet’e Gerçek Tarihi Objeler Sergisi Tepe Nautilus’ta

Tepe Nautilus, 29 Ekim – 10 Kasım tarihleri arasında Cumhuriyet’in 97. yılı kutlamaları kapsamında Çanakkale’den Cumhuriyet’e sergisine ev sahipliği yapıyor. Döneme ait üniformalarla giydirilmiş askerler, Çanakkale ve İstiklal Harbi’nin sembolü olmuş kahramanlar ve yapılarla ilgili maketler, fotoğraflar, gerçek savaş objeleri ve müziklerin yer aldığı sergide, Çanakkale mücadelesinden Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı dönemlere kadar yeniden yaşatılıyor. 29 Ekim tarihinde ise bando performansı Tepe Nautilus ziyaretçilerini karşılıyor.
Tepe Nautilus, 29 Ekim -10 Kasım tarihinde özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Cumhuriyet’in 97. yılı kutlamaları kapsamında Çanakkale mücadelesinden Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı dönemi anlatan Çanakkale’den Cumhuriyet’e sergisinde ziyaretçiler duygu dolu anlar yaşayacak. Savaşta kullanılmış silahlar, süngüler, mataralar, kıyafetler ve kişisel eşyalardan oluşan yüzlerce objenin yer aldığı sergide Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’na ait gerçek fotoğraflar da bulunacak.
29 Ekim’e özel bando gösterisi
Cumhuriyet’in 97. yılı kutlamaları kapsamında Tepe Nautilus’ta 29 Ekim’de ise ziyaretçileri bando gösterisi karşılayacak.
Tepe Nautilus 29 Ekim -10 Kasım tarihleri arasında ziyaretçilerini keyifli bir tarih yolculuğuna çıkaracak. Ziyaretçilerin güvenli ve konforlu bir zaman geçirmeleri için sosyal mesafe kurallarına uygun olarak düzenlenen sergi tüm tarih meraklılarını bekliyor.
Çanakkale’den Cumhuriyet’ e Sergisi
Sergi Tarihi: 29 Ekim – 10 Kasım
Etkinlik Yeri: Tepe Nautilus 1. Kat Sergi Alanı
Bando Gösterisi
Tarihi : 29 Ekim
Etkinlik Saati: 15:00 – 18:00
Etkinlik Yeri: Nautilus Meydanı
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Gönül Dağı’nın yayın tarihi kesinleşti

Reyting rekorları kıran dizileriyle gönüllerde taht kuran TRT 1, benzersiz, muhteşem bir yapımı daha izleyicileriyle buluşturuyor. 
Gönül Dağı, 17 Ekim Cumartesi akşamı saat 20:00’de ilk bölümüyle TRT 1 ekranlarına geliyor. 
Sapsarı toprakların, yıllarca dile gelen efsanelerin, unutulmaz aşkların hikayesini anlatan Gönül Dağı,  küçük dünyalarında büyük hayaller yeşerten Anadolu çocuklarının yaşamlarından kesitler sunuyor. 
Yazdığı tüm hikayelerde bozkırı ve bu coğrafyada yaşayan insanları samimi bir dille eserlerine yansıtan Mustafa Çiftçi’nin gün yüzüne çıkmamış öykülerinden esinlenilerek senaryolaştırılan Gönül Dağı, ilk bölümde izleyicilerin beğenisini kazanacak, yıldızlaşacak… 
Yapımcılığını Ferhat Eşsiz’in üstlendiği Gönül Dağı’nın yönetmenliğini Yahya Samancı yapıyor. Berk Atan ve Gülsim Ali İlhan’ın başrollerini üstlendiği dizide, Ecem Özkaya, Ferdi Sancar, Ali Düşenkalkar, Erdal Cindoruk, Gülhan Tekin, Feyza Işık, Ege Aydan, Eser Eyüboğlu, Cihat Süvarioğlu, Semih Ertürk, Nazlı Pınar Kaya, Şebnem Dilligil, Yavuz Sepetçi, Nuri Gökaşan, Hüseyin Sevimli ve Çiğdem Aygün rol alıyor.
İzlerken yaşayacak, hissedecek, duygulanacak ve gönülden bağlanacaksınız… 
Gönül Dağı’nın 1. Bölümü, 17 Ekim Cumartesi 20:00’de TRT 1 ekranlarında… 
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Shell Türkiye: Karadeniz’de yapılan tarihi keşif Türkiye’ye hayırlı olsun

Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem yaptığı değerlendirmede “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük doğalgaz keşfini gönülden kutluyoruz. Karadeniz’de Fatih sondaj gemisinin keşfettiği 320 milyar metreküp doğal gaz rezervinin Türkiye’ye hayırlı uğurlu olmasını dileriz” dedi.
Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, “Türkiye’nin hızlı büyümesi ve artan refah seviyesi ile birlikte giderek yükselen enerji ihtiyacının yerli kaynaklardan karşılanması ve bu yolla cari açığın önemli ölçüde kapatılması, ülkemiz ekonomisi ve ithalata olan ihtiyacın azaltılması açısından en önemli unsurdur. Bu keşfin arkasında son dönemde oluşturulan Enerji Stratejisi ve TPAO’nun açık deniz aramaları konusunda oluşturduğu kapasite bulunuyor.
Başta Cumhurbaşkanımız, bu süreçteki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarımız olmak üzere Türkiye’deki arama faaliyetlerimizdeki ortağımız Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı yönetimi ve çalışanlarını, ülkemize ve milletimize bu sevinci ve gururu yaşatan kurumlarımızın tüm mensuplarını, süreçte emeği ve katkısı olan herkesi gönülden tebrik ediyor, başarıların devamını diliyoruz.”
Shell Türkiye Hakkında:
Türkiye’de 1923’ten bu yana faaliyet gösteren Shell, enerji alanında sektöre yeniliklerle, yüksek standartlarla liderlik etmek ve ekonomiye katkıda bulunmak için çalışmaya devam ediyor. Shell, Türkiye’de; “Perakende Satışlar, “Madeni Yağlar Üretim ve Pazarlama”, “Filo Çözümleri”, “Ticari Yakıtlar”, “Enerji ve Gaz”, “Doğalgaz ve Petrol Arama”, “Havacılık Satışları”, “Kimya Satışları” ve “Denizcilik Satışları” alanlarında faaliyet gösteriyor.
Shell, her gün 1 milyondan fazla misafirini Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış 1000’nin üzerindeki istasyon ağında misafir ediyor ve yine her gün 500 binden fazla motorlu taşıta, yüzlerce şantiyeye akaryakıt ikmali yapıyor. Akdeniz’deki tek gres ve en büyük madeni yağ üretim tesisi olan Derince’deki Shell Madeni Yağ ve Gres Üretimi Tesisi’nden 61 ülkeye gerçekleştirdiği ihracatıyla da ülke ekonomisine katkı sağlıyor.
97 yıldır faaliyet gösterdiği Türkiye’de geçmişten beri sektöründe birçok alana liderlik etmektedir; müşteri memnuniyetini her zaman önceliğine koyan Shell, 480’den fazla istasyonunda Shell Select marketleri ile 1,500 farklı ürünü müşterilerine sunuyor. 300’den fazla istasyonunda çocuklar için özel tasarlanmış çocuk tuvaletleri bulunuyor. 500 ‘Engelsiz Hizmet Alanı’ ile istasyonlarını ziyaret eden engelli misafirlerinin yaşamlarını kolaylaştırmayı hedefliyor.
Shell, yol güvenliği, inovasyon, çevre, kadın&genç istihdamı ve engelsiz yaşam alanındaki sosyal yatırım programları ile Türkiye’nin sosyal gelişimine de katkıda bulunuyor. Yol emniyeti alanında “Trafikte Küçük Hata Yoktur” ile öğrencileri trafik güvenliği konusunda bilinçlendiriyor. İnovasyon alanında “Shell Eco-Marathon” ile her yıl yaklaşık 1000 lise ve üniversite öğrencisinin geleceğin enerjileri ile daha verimli araç üretmesine imkan sağlıyor. Engelsiz yaşam kapsamında müşterileri ve iş ortakları ile topladıkları kapakları tekerlekli sandalyeye dönüştürüyor. İstihdam alanında; akaryakıt sektöründe bir ilk olan “Shell’de Kadın Enerjisi” kadın istihdamı programı ile 2023 yılında 5000 kadına istihdam yaratmayı hedefliyor. Ayrıca, Türkiye genelinde belirlenen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde eğitim gören gençlere staj ve mezunlarına iş imkanı sunuyor.
Shell, Türkiye’deki faaliyetlerinde 757’si doğrudan, 15.000 kişiye dolaylı olarak istihdam sağlamaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)