Aylık arşivler: Kasım 2024

Kadınlar gelecek için iklim krizini masaya yatırdı

Uluslararası İş Kadınları Derneği (USİKAD), BM İklim Değişikliği Konferansı kapsamında (COP29), iklim krizine karşı kadınların perspektifinden çözüm önerileri sundu. ‘İş Kadınlarının Perspektifinden İklim Değişikliği ve Çözüm Önerileri’ panelinde iş dünyasından güçlü kadınlar sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji ve çevre dostu iş modelleri konularında ilham verici fikirler paylaştı

 

İş kadınları, dünyanın en önemli iklim değişikliği organizasyonunda gelecek için iklim krizini masaya yatırdı. Uluslararası İş Kadınları Derneği (USİKAD) üyeleri, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bir araya geldi. Düzenlenen “İş Kadınlarının Perspektifinden İklim Değişikliği ve Çözüm Önerileri” başlıklı panelde, iş dünyasından güçlü kadınlar sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji ve çevre dostu iş modelleri konularında ilham verici fikirler paylaştı.

 

Türkiye standında gerçekleştirilen ve yoğun ilgi gören panelin moderatörlüğünü İstinye Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Figen Yıldırım gerçekleştirdi. Panelistler arasında USİKAD Başkanı Müge Eker Öz ve USİKAD yönetim kurulu üyelerinden oluşan farklı sektörleri temsil eden başarılı iş kadınları yer aldı. 

 

Sürdürülebilir gelecek için

 

USİKAD Başkanı Müge Eker Öz, etkinlikte yaptığı konuşmada, “Kadınların iş hayatında etkin şekilde yer aldığı bir gelecekle sürdürülebilir kalkınma mümkün olacaktır. Bu panelde, iş kadınlarının bakış açısını paylaşarak iklim değişikliği ile mücadelede farkındalık yaratmayı ve çözüm önerileri geliştirmeyi amaçladık” dedi. 

 

Kadın liderliğinin çevresel ve sosyal sorunlara çözüm üretme konusundaki önemine vurgu yapıldı. Panelistler, iklim değişikliğinin yalnızca çevresel değil, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini belirtti. Kadınların sürdürülebilir gelecekteki kritik rollerinin tartışıldığı toplantıda panelde; yenilenebilir enerji, sürdürülebilir iş modelleri ve kadın liderliğinin sürece katkıları öne çıktı. 

 

Sosyal, çevresel ve ekonomik bütünlük içerisinde ‘sürdürülebilir gelecek’ ilkelerini savunan ve kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan USİKAD, COP29’da da derneğin küresel düzeydeki etkisini ve bu alandaki öncülüğünü bir kez daha ortaya koydu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Superyacht Summit Türkiye 2024: Global Denizcilik Dünyası İstanbul’da Buluştu !

İki gün sürecek bu özel organizasyon, denizcilik sektörünün önde gelen isimlerini, yatırımcıları, fikir liderleri ve uzmanları bir araya getirerek, süperyat endüstrisinin geleceğine dair önemli atılımların ele alınmasına olanak sağladı.

 

Her yıl İstanbul’da düzenlenen Superyacht Summit Türkiye, bu yıl da sektörün önde gelen uluslararası yaklaşık 250 uzmanını bir araya getirerek Türkiye’nin denizcilik sektöründeki gücünü dünyaya tanıtma hedefiyle ilk gününü büyük bir ilgi ile tamamladı. Yalıkavak Marina’nın da ana sponsorlarından biri olduğu Superyacht Summit Türkiye 2024, 26 Kasım 2024’te Çırağan Palace Kempinski’nin görkemli atmosferinde gerçekleştirilen oturumlarla başladı.

 

Türkiye’nin ilk yüksek kapasiteli süper yat marinası ve dünyanın ilk 10 marinası arasında yer alan Yalıkavak Marina, Superyacht Summit Türkiye 2024’ün ana sponsorlarından biri olarak (Diamond Sponsor) etkinlikteki katılımıyla sektöre olan desteğini ve ve katkılarını paylaştı. Geleceğe yatırım yaparken dünya çapındaki marinalar için bir rol model olma misyonunu sürdüren Yalıkavak Marina, Türkiye’nin denizcilik sektöründeki küresel başarısını daha da ileri taşımayı hedefliyor.

 

Etkinlik kapsamında düzenlenen panellerde denizcilik sektörünün en güncel konuları ele alındı. Bu yılki oturumlarda, Yacht Tourism Association’dan Begüm Doğulu, Yalıkavak Marina, Marina Direktörü Deniz AkaltanAntalya Free Zone Business Association’dan Efe Ülken ve Jetcraft’tan Yıldırım Demir gibi sektöre yön veren isimler konuşmacı olarak yer aldı. Panelde, 2024 yılı süperyat sektöründeki performans değerlendirmeleri, öne çıkan trendler, çevresel sürdürülebilirlik ve sektörel iş modelleri gibi önemli başlıklar tartışıldı.

 

Etkinliğin ilk günü, Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleşen panellerde sürdürülebilirlik, inovasyon ve uluslararası iş birlikleri gibi konular ele alındı. Yalıkavak Marina, Marina Direktörü Deniz Akaltan, panelde moderatörlerin yönelttiği “Sizin segmentiniz bu yıl nasıl bir performans gösterdi? Segmentinizi şekillendiren dikkat çekici trendler neler oldu?”, “Segmentinizin karşı karşıya olduğu en önemli zorluklar nelerdir ve keşfedilmeye değer yeni fırsatlar neler olabilir?” ve “Rusya pazarı veya etkisi 2024 yılında nasıl bir değişim gösterdi? Önümüzdeki 3-5 yıl içinde bu etkinin nasıl gelişmesini bekliyorsunuz?” gibi sorulara yanıt verdi.

 

Yalıkavak Marina, Marina Direktörü Deniz Akaltan, panelde yaptığı konuşmada Türkiye’nin dünya çapında süperyat turizmi için en cazip destinasyonlardan biri olduğunu vurguladı ve Yalıkavak Marina’nın bu başarının merkezinde yer aldığını ifade etti.

 

Sektörün performansını değerlendirirken, özellikle elektrikli ve hibrit yatların yükselen önemine dikkat çeken Akaltan, bu trendin marinaların altyapı yatırımlarını dönüştürdüğünü ve çevreci teknolojilere geçişi hızlandırdığını belirtti. Aynı zamanda, lüks ve kişiselleştirilmiş hizmetlere yönelik artan talebin sektörde yeni iş modellerini teşvik ettiğini de ekledi. Çevresel sürdürülebilirliğin sektörde karşılaşılan zorluklardan biri olduğunu dile getiren Akaltan, “Deniz ekosisteminin korunması adına atık yönetimi, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik sertifikasyonlarına daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Marinaların altyapılarını güncelleyerek çevreci uygulamalara öncelik vermesi gerekmektedir.” dedi.

 

Deniz Akaltan, Türkiye’nin stratejik konumunun yalnızca yaz aylarında değil, yılın her döneminde eşsiz fırsatlar sunduğuna dikkat çekerek, “Yalıkavak Marina, Akdeniz’in doğusunda bir mücevher gibi parlıyor.” ifadesini kullandı. Ege’nin doğu kıyısındaki Yalıkavak Marina’nın, yaz aylarında süperyat sahipleri, denizcilik ve yelken tutkunları için vazgeçilmez bir rota sunduğunu, düşük sezonda ise yalnızca birkaç saatlik bir mesafeyle farklı ülkeleri keşfetme imkânı sağladığını belirtti. Bu özelliklerin Türkiye’yi önümüzdeki 3-5 yıl içinde süperyat turizminin önde gelen merkezlerinden biri haline getireceğini öngördüğünü vurguladı.

 

Yalıkavak Marina’nın lüks restoranları, seçkin otelleri ve kişiselleştirilmiş hizmet anlayışıyla misafirlerine benzersiz bir deneyim sunduğunu ifade eden Akaltan, “Bu lüks deneyimler, yalnızca bir noktada değil, önümüzdeki üç ile beş yıl arasında Ege ve Akdeniz’in dört bir yanına yayılacak. Türkiye, turizmde bir üst seviyeye çıkmaya hazır.” diyerek ülkemizin turizmdeki potansiyelini ortaya koydu.

 

Son olarak, Yalıkavak Marina’nın sunduğu ayrıcalıkların Türkiye’yi süperyat turizminde benzersiz bir destinasyon haline getirmeye devam ettiğini belirtti. Akaltan, bu başarıların hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde önemli bir etki yarattığını söyledi.

 

Konuşmasının sonunda genç profesyonellere de tavsiyelerde bulunan Akaltan, sektöre tutkulu olanların sürekli öğrenmeye açık olmaları, denizcilik kültürünü anlamaları ve kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini ifade etti. “Bu alanda çalışmak bir meslekten öte, bir yaşam tarzıdır.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

 

Etkinliğin ikinci günü, 27 Kasım’da 2Plan Terminal’de düzenlenecek masterclass oturumlarıyla devam edecek. Kripto varlıklar, otomobiller ve sürdürülebilirlik gibi farklı konuların ele alınacağı bu oturumların ardından Superyacht Summit Türkiye 2024, 71 yaşındaki klasik yat Halas 71’de gerçekleştirilecek VIP Boğaz turu ile sona erecek.

 

Superyacht Summit Türkiye 2024’ün ikinci gün networking etkinlikleri ise Halas 71’de düzenlenecek ve katılımcılar, denizcilik sektöründeki diğer profesyonellerle birebir bağlantılar kurarak iş birliklerini güçlendirme fırsatı bulacaklar.

 

Superyacht Summit Türkiye 2024, Türkiye’nin yatçılık sektöründeki potansiyelini uluslararası arenada güçlendirmek için önemli bir fırsat sunuyor. Yalıkavak Marina’nın yanı sıra Begüm Yachting’in de ana sponsorlar arasında bulunduğu etkinlik, sektördeki inovasyon ve iş birliklerini keşfetmek için eşsiz bir platform olma özelliği taşıyor. Alanında prestijli markaların desteğiyle gerçekleşen zirve, Türkiye’nin denizcilik alanındaki gücünü dünyaya tanıtma yolunda önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Fibabanka ve Finberg’ten, Pionr’ın B2B Tahsilat Platformu Tahsildar’a Stratejik Yatırım

Geleceğin teknolojilerine yatırım yaparak finansal çözümler geliştiren Fibabanka,  yenilikçi vizyonuyla dikkat çeken Finberg ile, Fintek sektörünün önde gelen oyuncularından Pionr’ın online tahsilat ve sipariş yönetimi platformu Tahsildar’a stratejik yatırım yaptığını açıkladı. Bu olağanüstü iş birliği, ile KOBİ’lerin operasyonel maliyetlerinin azaltılarak tüm tahsilat süreçlerinin dijitalleştirilmesi hedefleniyor.

Tahsildar, tüm banka ve ödeme kuruluşu POS’larının tek bir ödeme geçidinde organize edilebildiği, bayi ve alt bayi yönetim sistemi ve kapalı devre e-ticaret platformu üzerinden doğrudan sipariş ve ödeme emri ile tahsilatların alınabildiği, işletmelerin finansal işlemlerini kolaylaştıran ve optimize eden kapsamlı bir tahsilat platformu. 

Fibabanka, Finberg üzerinden gerçekleştirdiği Tahsildar yatırımıyla  işletmelerin satış zincirinin farklı seviyelerinde sorunsuz ödeme ve sipariş tahsilatına olanak tanıyarak, dijital ödeme ihtiyaçlarını en etkili şekilde karşılamayı ve finansal süreçlerine öncülük etmeyi hedefliyor.

Fibabanka Yatırımlar ve Girişimler İş Geliştirme Direktörü Murat Aşık, yaptığı açıklamada Tahsildar ile birlikte işletmelerin ödeme süreçlerini daha kolay, güvenli ve verimli hale getirmek için yenilikçi bir çözüm sunduklarını belirtirken “Tahsildar, işletmelere sadece bir ödeme hizmeti değil, işlerini dönüştürme fırsatı sunuyor. Amacımız, Tahsildar’ın sunduğu benzersiz özellikleri Fibabanka’nın güçlü ürünleri ile birleştirerek mükemmelleştirmek. Böylece, bankamızın ürün çeşitliliğini artırırken, farklı müşteri segmentlerine yönelik finansal işlemleri de tek bir merkezden yönetmelerini sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Girişim sermayesi fonu yönetim şirketi  Finberg’in Yatırım ve Stratejiden Sorumlu Direktörü Gaye Or ise, “Hem Fibabanka hem de Fiba Grup şirketlerine değer sağlayabilecek ve birlikte büyüyebileceğimiz girişimleri desteklemeye devam edeceğiz.  Tahsildar’ın, KOBİ’lerin karmaşık ödeme süreçlerini basitleştirerek işlerini daha verimli yönetmelerine olanak tanıyan çözümler sunması, sektöre de yeni bir perspektif kazandıracak. Bu yenilikçi yaklaşımın, KOBİ’lerin büyümesine ve pazardaki dinamiklerin dönüşmesine önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

“Fibabanka ve Finberg’in stratejik yatırımıyla yeni zirvelere ulaşacağımıza inanıyoruz!”

“Fibabanka gibi güçlü bir kurumun arkamızda olması, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor diyen Pionr Kurucusu Yakup Sezer: “Tahsildar, artık güçlü bir banka desteği ile ilerleyerek farklı bir lige adım atıyor. Fibabanka ve Finberg’in stratejik yatırımı sayesinde yeni zirvelere ulaşmayı hedefliyoruz. Tahsildar, yenilikçi çözümleri ile Fibabanka’nın geleceğe yönelik vizyonunu birleştirerek KOBİ’lere olağanüstü büyüme fırsatları sunacak. İşletmelerin operasyonel maliyetlerini azaltarak hızlı büyüme imkânı sağlayan bu güçlü ortaklık, güvenli ödeme alma ve B2B süreçlerini tek bir noktadan yönetme olanağı sunuyor. Ayrıca, işletmelere özel tahsilat çözümleri ve avantajlı komisyon oranları ile kusursuz bir ödeme deneyimi sağlıyor. Türkiye’nin fintech dünyasında fark yaratmaya hazırlanıyoruz ve bu heyecan dolu yolculuğun her anını birlikte paylaşmayı dört gözle bekliyoruz!” diyerek sözlerini tamamladı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

HIV ön yargılarını yıkıyoruz, geleceğe umutla bakıyoruz

rcan Müftüoğlu, Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Önder Bora ve Pozitif Yaşam Derneği Dernek Koordinatörü Yağmur Şenoğuz’un katılımlarıyla gerçekleşen toplantıda HIV alanında doğru bilinen yanlışlar, Türkiye ve dünyadan güncel veriler ve HIV’le ilgili kamuoyu farkındalığını artırmaya yönelik adımlar konuşuldu. 

 

HIV artık çaresiz bir enfeksiyon değil”

Erken tanı ve etkin tedavi yöntemleri sayesinde HIV ile yaşayan kişilerin yaşamlarına sağlıklı bireyler olarak devam edebildiğini vurgulayan HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı’na göre dünyada yaklaşık 39 milyon insanın HIV ile yaşadığını söyledi ve şu bilgiyi paylaştı: “Türkiye’de HIV vakalarının artışı dikkat çekici boyutlarda. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2024 itibarıyla Türkiye’de kayıtlı HIV pozitif birey sayısı 40 bini geçti.” 

 

Uzmanlara göre Türkiye tedaviye erişim ve tedavi başarısı konularında hedeflere yakın olsa da test ve tanı alanında ne yazık ki hedeflerin gerisinde kalıyor. Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özgür Günal’a göre damgalanma ve ayrımcılık korkusu, HIV testi yaptırmanın ve tedaviye başlamanın önünde önemli bir engel: “Tanıdaki yetersizlik ve gecikme sorunlarını aşmak için gönüllü danışmanlık ve test merkezlerinin (GDTM) sayısının artırılması gerekiyor. Ancak Türkiye’de sadece beş ilde, toplam altı GDTM bulunuyor.”

 

“HIV el sıkışarak, aynı bardaktan su içerek bulaşmaz”

HIV tanısında anonimliğin çok önemli olduğunu vurgulayan Güneydoğu Nöroloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen, dünyada kendin yap testlerin yanı sıra “checkpoint” adı verilen hızlı test noktalarının yaygınlaştığını belirtiyor ve ekliyor: “Ülkemizde tüm sağlık kurumlarında HIV testi yapılıyor. İstanbul, İzmir, Ankara ve birkaç şehirde daha bulunan GDTM’lerde ise anonim HIV testi yapılıyor. Ayrıca HIV alanında test farkındalığının artırılması amacıyla Kasım ve Mayıs aylarını kapsayan Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası, geçen yıldan beri Türkiye’de de hayata geçiriliyor. Hafta boyunca, ücretsiz ve kimlik bilgisi vermeden test yaptırabilecek yerler ve bilgileri paylaşılıyor.”   

 

HIV’le ilgili ön yargılar ve doğru bilinen yanlışlar, HIV testi yaptırma konusunda çekimserliğe yol açarak enfeksiyonun ilerlemesine ve yayılmasına yol açıyor. AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği Üyesi Uzm. Dr. İlkay Akbulut toplumda hâlâ HIV’in gündelik temasla bulaştığına dair yanlış bir inanışın varlığından bahsediyor ve şöyle devam ediyor: “HIV el sıkışarak, aynı bardaktan su içerek, aynı tuvalet veya havluyu kullanarak bulaşmaz. Bu ön yargıları aşıp doğru bilgiyi topluma yaymalıyız.”

 

“HIV pozitif bireyler HIV’le enfekte olmamış bebekler dünyaya getirebiliyorlar”

HIV AIDS Korunma ve Eğitim Derneği & Güneydoğu Nöroloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Üyesi Prof. Dr. Yeşim Taşova ise HIV enfeksiyonunda en savunmasız grubun kadınlar olduğunu söylüyor. Tanısını bilmeyen ve tedavi almayan HIV ile enfekte gebelerin gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirmeyle bebeğe gerekli önlemler alınmadığı için HIV bulaştırabildiğini belirten Taşova, şu bilginin altını çiziyor: “Ne mutlu bize ki, ileri tıbbi uygulamalar sayesinde HIV pozitif kişiler HIV’le enfekte olmamış bebekler dünyaya getirebiliyorlar.”

 

“Etkin tedavi alan kişiler, HIV’i cinsel partnerlerine bulaştırmıyorlar”

Uzmanlar HIV’i, bir pandemi olarak tüm dünyayı etkileyen bir halk sağlığı sorunu olarak nitelendiriyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından resmi olarak onaylanan ‘B=B’, yani ‘Belirlenemeyen = Bulaş(tır)mayan’ ilkesinin çok önemli bir kavram olduğunu vurgulayan Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği HIV Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Asuman İnan, HIV ile yaşayan bireylere tanı konulmasının en önemli basamak olduğunu, antiretroviral tedavi sayesinde kandaki virüs miktarı belirlenemeyen düzeye düşürüldüğünde, bu kişilerin enfeksiyonu cinsel yolla bulaştıramayacaklarını vurguluyor: “Bu nedenle bugünden başlayarak test farkındalığını ülkemizde artırmayı önemsiyoruz.”

 

“HIV’in bulaşma yollarıyla ilgili yanlış bilgiler hâlâ yaygın”

HIV tanısı almak tedavi için çok kritik bir eşik olsa da tanı alan bireylerin genellikle birden fazla duygusal ve fiziksel zorlukla karşı karşıya kaldığını belirten Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Önder Bora, tanı sonrasındaki duygusal süreci şöyle özetliyor: “İlk aşamada, tanıyı öğrenmekle birlikte yoğun bir şok, korku, üzüntü, öfke veya inkâr gibi duygular yaşanabiliyor. Bu süreç, HIV ile ilgili toplumsal damgalanma ve yanlış bilgilerin kişide oluşturduğu kaygılarla daha da zorlu bir hale gelebiliyor. Bu nedenle HIV ile yaşayanların Derneklere bağlı çalışan bir akran danışmanından destek alması son derece önemli.”

 

Özellikle gençlere ve kadınlara yönelik farkındalık ve eğitim programlarıyla bilgi eksikliğini gidermeye çalıştıklarını belirten Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Genel Koordinatörü Nurcan Müftüoğlu, HIV’in bulaşma yolları, korunma yöntemleri ve tedavi olanakları konusunda bilgi eksikliklerinin hâlâ yaygın olduğunu söylüyor. 

 

Gilead Türkiye Pazara Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Toros Şahin, “Gilead olarak 1987’den bu yana HIV sağlık yolculuğuna dönüştürücü bir katkı verdik. Özellikle 1990’ların ortasından bu yana HIV’in ölümcül olmaktan çıkıp kronik bir enfeksiyona dönüşmesine sadece geliştirdiğimiz tedaviler ile değil tüm paydaşlarımızla ortak çalışarak tanı ve tedavi sunumunu da yeniden şekillendirecek şekilde öncülük ettik. Bu kapsamda ülkemizde 2007’den bu yana yıllara yayılmış olarak Hayat Bulan Fikirler destek programı, Zeroing In HIV Bağış Programı, uluslararası bağışlar gibi destekler, HIV/AIDS Politika Raporu, Covid-19 Sonrası HIV Politikaları Raporu gibi sağlık politikasına yönelik çalışmalarla Sağlık Bakanlığı’nın 2019-2024 HIV Hedeflerine destek olduk. 2025 ve sonrasını kapsayacak yeni planda Türkiye’deki HIV enfeksiyonunun yayılım hızının azaltılabilmesi için dünyada uygulanan birçok iyi uygulamalara dair bilgilerimizi tüm paydaşlarımız ile paylaşarak ülkemize uygun bir hareket planı oluşturulmasına destek olmaya hazırız.” şeklinde konuştu.

 

Pozitif Yaşam Derneği Dernek Koordinatörü Yağmur Şenoğuz ise HIV hakkında doğru bilgilerin yayılmasını sağlamanın damgalamayı ortadan kaldırmanın ilk adımı olduğuna dikkat çekiyor: “Bu amaçla özellikle gençlere ve geleceğin sağlık profesyonellerine yönelik eğitim programları ve seminerler düzenliyoruz. Bir yandan da birçok zorlukla karşı karşıya kalan HIV ile yaşayan kişilerin ve yakınlarının yanındayız. Destek ve danışmanlık hizmetlerimizi ücretsiz, gizlilik ve mahremiyet içinde sunarak, bu süreçte kimseyi yalnız bırakmıyoruz. Alanında uzman çalışanlar eşliğinde HIV ile yaşayan kişiler ve yakınları için sosyal hizmet danışmanlığı, psikososyal destek, hukuki danışmanlık ve akran danışmanlığı hizmetleri veriyoruz. “

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

HIV ön yargılarını yıkıyoruz, geleceğe umutla bakıyoruz

rcan Müftüoğlu, Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Önder Bora ve Pozitif Yaşam Derneği Dernek Koordinatörü Yağmur Şenoğuz’un katılımlarıyla gerçekleşen toplantıda HIV alanında doğru bilinen yanlışlar, Türkiye ve dünyadan güncel veriler ve HIV’le ilgili kamuoyu farkındalığını artırmaya yönelik adımlar konuşuldu. 

 

HIV artık çaresiz bir enfeksiyon değil”

Erken tanı ve etkin tedavi yöntemleri sayesinde HIV ile yaşayan kişilerin yaşamlarına sağlıklı bireyler olarak devam edebildiğini vurgulayan HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı’na göre dünyada yaklaşık 39 milyon insanın HIV ile yaşadığını söyledi ve şu bilgiyi paylaştı: “Türkiye’de HIV vakalarının artışı dikkat çekici boyutlarda. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2024 itibarıyla Türkiye’de kayıtlı HIV pozitif birey sayısı 40 bini geçti.” 

 

Uzmanlara göre Türkiye tedaviye erişim ve tedavi başarısı konularında hedeflere yakın olsa da test ve tanı alanında ne yazık ki hedeflerin gerisinde kalıyor. Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özgür Günal’a göre damgalanma ve ayrımcılık korkusu, HIV testi yaptırmanın ve tedaviye başlamanın önünde önemli bir engel: “Tanıdaki yetersizlik ve gecikme sorunlarını aşmak için gönüllü danışmanlık ve test merkezlerinin (GDTM) sayısının artırılması gerekiyor. Ancak Türkiye’de sadece beş ilde, toplam altı GDTM bulunuyor.”

 

“HIV el sıkışarak, aynı bardaktan su içerek bulaşmaz”

HIV tanısında anonimliğin çok önemli olduğunu vurgulayan Güneydoğu Nöroloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen, dünyada kendin yap testlerin yanı sıra “checkpoint” adı verilen hızlı test noktalarının yaygınlaştığını belirtiyor ve ekliyor: “Ülkemizde tüm sağlık kurumlarında HIV testi yapılıyor. İstanbul, İzmir, Ankara ve birkaç şehirde daha bulunan GDTM’lerde ise anonim HIV testi yapılıyor. Ayrıca HIV alanında test farkındalığının artırılması amacıyla Kasım ve Mayıs aylarını kapsayan Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası, geçen yıldan beri Türkiye’de de hayata geçiriliyor. Hafta boyunca, ücretsiz ve kimlik bilgisi vermeden test yaptırabilecek yerler ve bilgileri paylaşılıyor.”   

 

HIV’le ilgili ön yargılar ve doğru bilinen yanlışlar, HIV testi yaptırma konusunda çekimserliğe yol açarak enfeksiyonun ilerlemesine ve yayılmasına yol açıyor. AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği Üyesi Uzm. Dr. İlkay Akbulut toplumda hâlâ HIV’in gündelik temasla bulaştığına dair yanlış bir inanışın varlığından bahsediyor ve şöyle devam ediyor: “HIV el sıkışarak, aynı bardaktan su içerek, aynı tuvalet veya havluyu kullanarak bulaşmaz. Bu ön yargıları aşıp doğru bilgiyi topluma yaymalıyız.”

 

“HIV pozitif bireyler HIV’le enfekte olmamış bebekler dünyaya getirebiliyorlar”

HIV AIDS Korunma ve Eğitim Derneği & Güneydoğu Nöroloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Üyesi Prof. Dr. Yeşim Taşova ise HIV enfeksiyonunda en savunmasız grubun kadınlar olduğunu söylüyor. Tanısını bilmeyen ve tedavi almayan HIV ile enfekte gebelerin gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirmeyle bebeğe gerekli önlemler alınmadığı için HIV bulaştırabildiğini belirten Taşova, şu bilginin altını çiziyor: “Ne mutlu bize ki, ileri tıbbi uygulamalar sayesinde HIV pozitif kişiler HIV’le enfekte olmamış bebekler dünyaya getirebiliyorlar.”

 

“Etkin tedavi alan kişiler, HIV’i cinsel partnerlerine bulaştırmıyorlar”

Uzmanlar HIV’i, bir pandemi olarak tüm dünyayı etkileyen bir halk sağlığı sorunu olarak nitelendiriyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından resmi olarak onaylanan ‘B=B’, yani ‘Belirlenemeyen = Bulaş(tır)mayan’ ilkesinin çok önemli bir kavram olduğunu vurgulayan Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği HIV Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Asuman İnan, HIV ile yaşayan bireylere tanı konulmasının en önemli basamak olduğunu, antiretroviral tedavi sayesinde kandaki virüs miktarı belirlenemeyen düzeye düşürüldüğünde, bu kişilerin enfeksiyonu cinsel yolla bulaştıramayacaklarını vurguluyor: “Bu nedenle bugünden başlayarak test farkındalığını ülkemizde artırmayı önemsiyoruz.”

 

“HIV’in bulaşma yollarıyla ilgili yanlış bilgiler hâlâ yaygın”

HIV tanısı almak tedavi için çok kritik bir eşik olsa da tanı alan bireylerin genellikle birden fazla duygusal ve fiziksel zorlukla karşı karşıya kaldığını belirten Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Önder Bora, tanı sonrasındaki duygusal süreci şöyle özetliyor: “İlk aşamada, tanıyı öğrenmekle birlikte yoğun bir şok, korku, üzüntü, öfke veya inkâr gibi duygular yaşanabiliyor. Bu süreç, HIV ile ilgili toplumsal damgalanma ve yanlış bilgilerin kişide oluşturduğu kaygılarla daha da zorlu bir hale gelebiliyor. Bu nedenle HIV ile yaşayanların Derneklere bağlı çalışan bir akran danışmanından destek alması son derece önemli.”

 

Özellikle gençlere ve kadınlara yönelik farkındalık ve eğitim programlarıyla bilgi eksikliğini gidermeye çalıştıklarını belirten Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Genel Koordinatörü Nurcan Müftüoğlu, HIV’in bulaşma yolları, korunma yöntemleri ve tedavi olanakları konusunda bilgi eksikliklerinin hâlâ yaygın olduğunu söylüyor. 

 

Gilead Türkiye Pazara Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Toros Şahin, “Gilead olarak 1987’den bu yana HIV sağlık yolculuğuna dönüştürücü bir katkı verdik. Özellikle 1990’ların ortasından bu yana HIV’in ölümcül olmaktan çıkıp kronik bir enfeksiyona dönüşmesine sadece geliştirdiğimiz tedaviler ile değil tüm paydaşlarımızla ortak çalışarak tanı ve tedavi sunumunu da yeniden şekillendirecek şekilde öncülük ettik. Bu kapsamda ülkemizde 2007’den bu yana yıllara yayılmış olarak Hayat Bulan Fikirler destek programı, Zeroing In HIV Bağış Programı, uluslararası bağışlar gibi destekler, HIV/AIDS Politika Raporu, Covid-19 Sonrası HIV Politikaları Raporu gibi sağlık politikasına yönelik çalışmalarla Sağlık Bakanlığı’nın 2019-2024 HIV Hedeflerine destek olduk. 2025 ve sonrasını kapsayacak yeni planda Türkiye’deki HIV enfeksiyonunun yayılım hızının azaltılabilmesi için dünyada uygulanan birçok iyi uygulamalara dair bilgilerimizi tüm paydaşlarımız ile paylaşarak ülkemize uygun bir hareket planı oluşturulmasına destek olmaya hazırız.” şeklinde konuştu.

 

Pozitif Yaşam Derneği Dernek Koordinatörü Yağmur Şenoğuz ise HIV hakkında doğru bilgilerin yayılmasını sağlamanın damgalamayı ortadan kaldırmanın ilk adımı olduğuna dikkat çekiyor: “Bu amaçla özellikle gençlere ve geleceğin sağlık profesyonellerine yönelik eğitim programları ve seminerler düzenliyoruz. Bir yandan da birçok zorlukla karşı karşıya kalan HIV ile yaşayan kişilerin ve yakınlarının yanındayız. Destek ve danışmanlık hizmetlerimizi ücretsiz, gizlilik ve mahremiyet içinde sunarak, bu süreçte kimseyi yalnız bırakmıyoruz. Alanında uzman çalışanlar eşliğinde HIV ile yaşayan kişiler ve yakınları için sosyal hizmet danışmanlığı, psikososyal destek, hukuki danışmanlık ve akran danışmanlığı hizmetleri veriyoruz. “

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Emirates, ilk A350’sini teslim aldı

İlk Airbus A350 uçağını teslim alarak filosuna katan Emirates, önemli bir dönüm noktasına imza attı. A6-EXA, önümüzdeki birkaç yıl içinde havayoluna teslim edilecek 65 adet A350 uçağının ilki olma özelliğini taşıyor. Teslim alınan bu uçak, aynı zamanda 2008’den bu yana Emirates filosuna katılan ilk yeni uçak tipi olarak da öne çıkıyor.

Emirates’e resmi olarak dün sabah teslim edilen uçak, dün yerel saatle 16.00’da Toulouse’dan (TLS) Dubai’ye nakil uçuşunu gerçekleştirdi.

Havacılık meraklıları ve Airbus A350 hayranları, uçağın yolculuğunu Flight Radar 24 üzerinden gerçek zamanlı olarak takip etti. Dubai’ye iniş yaptıktan sonra Emirates Mühendislik Merkezi’nde son düzenlemeleri yapılan Emirates’in A350 uçağı, bu hafta içinde düzenlenecek özel bir etkinlikte resmi olarak tanıtılacak.

Emirates filosunun en yeni üyesinin teslimat uçuşu, jet yakıtı ve sürdürülebilir havacılık yakıtının (SAF) bir karışımı kullanılarak gerçekleştirildi.

Uçak, Ocak ayında resmi bir şekilde ticari olarak hizmet vermeye başlayacak ve ilk seferini Edinburgh’a gerçekleştirecek. Ardından, Orta Doğu, Batı Asya ve Avrupa’da bulunan diğer 8 seyahat noktasına uçacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Emirates, ilk A350’sini teslim aldı

İlk Airbus A350 uçağını teslim alarak filosuna katan Emirates, önemli bir dönüm noktasına imza attı. A6-EXA, önümüzdeki birkaç yıl içinde havayoluna teslim edilecek 65 adet A350 uçağının ilki olma özelliğini taşıyor. Teslim alınan bu uçak, aynı zamanda 2008’den bu yana Emirates filosuna katılan ilk yeni uçak tipi olarak da öne çıkıyor.

Emirates’e resmi olarak dün sabah teslim edilen uçak, dün yerel saatle 16.00’da Toulouse’dan (TLS) Dubai’ye nakil uçuşunu gerçekleştirdi.

Havacılık meraklıları ve Airbus A350 hayranları, uçağın yolculuğunu Flight Radar 24 üzerinden gerçek zamanlı olarak takip etti. Dubai’ye iniş yaptıktan sonra Emirates Mühendislik Merkezi’nde son düzenlemeleri yapılan Emirates’in A350 uçağı, bu hafta içinde düzenlenecek özel bir etkinlikte resmi olarak tanıtılacak.

Emirates filosunun en yeni üyesinin teslimat uçuşu, jet yakıtı ve sürdürülebilir havacılık yakıtının (SAF) bir karışımı kullanılarak gerçekleştirildi.

Uçak, Ocak ayında resmi bir şekilde ticari olarak hizmet vermeye başlayacak ve ilk seferini Edinburgh’a gerçekleştirecek. Ardından, Orta Doğu, Batı Asya ve Avrupa’da bulunan diğer 8 seyahat noktasına uçacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Buca’da “Kadına Yönelik Şiddet ve Toplumsal Cinsiyet” paneli

Buca Belediyesi, şiddetin temel nedeni olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile kadına yönelik şiddete karşı hukuki mücadele yollarını masaya yatırdı.

 

Buca Belediyesi Kadın Aktivite Merkezi’nde, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında “Kadına Yönelik Şiddet ve Toplumsal Cinsiyet” konulu panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Avukat Zeynep İlayda Karadağ ve Avukat Zübeyde Aksay katıldı. 

 

6284 SAYILI KANUN KADINLARIN TEK DAYANAĞI

 

Kadına yönelik şiddete karşı hukuki mücadele yollarını anlatan Avukat Zeynep İlayda Karadağ, “6284 Sayılı Kanun, herhangi bir şiddet durumunda kadınların tek dayanağıdır. Bu kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi olan kadını korur. Kadınlar, tehlike ve tehdit altında bulunduğu anlarda bile kendileri için koruma kararı aldırabilir. Sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan şiddet türlerinde de 6284 Sayılı Kanun uygulanır. Yani şiddetle sonuçlanan bir eylem olmasına gerek yok” dedi. Karadağ, şiddete uğrayan kadınların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri, Alo 183 telefon hattı, sağlık kuruluşları, polis ve jandarma, savcılık, belediyelerin kadın danışma merkezleri ve baroları arayabileceklerini sözlerine ekledi. Avukat Zübeyde Aksay ise toplumsal cinsiyet kavramı üzerinde tarihten bugüne gelen süreci anlatarak, cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalık yarattı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Avrupalı enerji altyapı şirketi Snam, Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu ile stratejik bir sürdürülebilirlik projesi başlatıyor

Dassault Systèmes (Euronext Paris: FR0014003TT8, DSY.PA), Avrupa’nın önde gelen gaz altyapı operatörlerinden Snam’ın 3DEXPERIENCE platformu ile dijital dönüşümünü hızlandırdıracağını duyurdu. Bu dönüşüm sürecinde sürdürülebilir enerji geçişini desteklemek amacıyla gerçekleştirilecek yeni varlık yönetimi projesinin merkezinde 3DEXPERIENCE platformu yer alacak.

 

Snam, İtalya’daki gaz boru hattı ağı, depolama alanları ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) terminallerinin yanı sıra enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için gelecekte geliştireceği varlıkların sanal ikizlerini oluşturmak için 3DEXPERIENCE platformunu kullanacak. Snam, bu sayede varlık operasyonlarını yönetip optimize edebilecek, yapısal güvenliği artırabilecek ve emisyonları azaltabilecek.

 

Snam’ın geniş varlık ve operatör ağı, İtalya genelinde ve uluslararası alanda istikrarlı bir enerji arzı sağlıyor. Sürdürülebilir bir gelecek için enerji altyapısını geliştirme hedefi doğrultusunda, şirket mevcut ve gelecekteki varlıklarını daha işbirlikçi bir şekilde yönetmek, mühendislik süreçlerini basitleştirmek ve varlıkların verimliliğini, güvenliğini ve güvenilirliğini artırmak amacıyla teknolojiyi devreye almak istedi.

 

3DEXPERIENCE platformu, Snam’ın bu karmaşık varlık ağını simüle eden sanal ikizler etrafında tüm paydaşları bir araya getirmesini sağlayacak ve sahadaki sensörler tarafından toplanan gerçek zamanlı veri ve bilgileri sorunsuz bir şekilde entegre edecek.

 

Dassault Systèmes Mimarlık, Mühendislik ve İnşaat Endüstrisi Başkan Yardımcısı Remi Dornier şunları söyledi: “Operasyonel verimlilik ve güvenlik, uygun fiyatlı ve erişilebilir enerji hizmetleri sunmanın vazgeçilmez unsurları. 3DEXPERIENCE platformumuz, Snam gibi kamu hizmeti şirketlerinin varlıklarını yaşam döngüsü boyunca korumasına, enerji sistemlerini en çok ihtiyaç duyulduğunda çalışır durumda tutacak şekilde uyarlamasına ve yeni çözümler sunmasına olanak tanıyor.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Şikayetvar verilerine göre: Kombi şikayetleri son bir haftada yüzde 134 arttı

 Bu dönemde en çok şikayet edilen konular arasında servis hizmetlerinin yetersizliği, garanti kapsamındaki ürünlerde yaşanan sorunlar ve teknik arızalar yer aldı.

Tüm yurdun soğuk hava etkisinde olduğu şu günlerde, kombi şikayetleri de sıklıkla dillendirilen konular arasında yer alıyor. Şikayetvar’ın açıkladığı verilere göre kombi şikayetleri son bir haftada yüzde 134 artış gösterdi. 2023 ilk 11 ayı ile 2024’ün aynı dönemi kıyaslandığında şikayetler yüzde 8 arttı. Bir önceki ayla kıyaslandığıysa Kasım ayında şikayetlerin yüzde 111 arttığı gözlemlendi.

Şikayetlerde öne çıkan başlıklar:

2024 Şikayetvar verilerine göre kombi şikayetlerinde öne çıkan başlıklar ise şu şekilde açıklandı:

Servis Hizmetleri: Randevu planlaması, gecikmeler ve servislerin yeterliliği konularında memnuniyetsizlik… Özellikle arızaların tamirinde kalıcı çözümler sunulamaması sıkça dile getirilen sorunlar arasında yer alıyor.

Garanti ve İade Sorunları: Garanti kapsamındaki hizmetlerde yaşanan problemler ve ücret iadesi taleplerinde karşılaşılan zorluklar.

Teknik Arızalar: Kombilerin sık sık arıza yapması, su basıncı problemleri, yüksek sesle çalışma gibi teknik sorunlar

Yedek Parça Temini: Yedek parçaların temininde yaşanan gecikmeler

Ücretlendirme: Servis ve yedek parça ücretlerinin yüksek olması.”

 Platforma ulaşan bazı şikayetler ise şöyle sıralandı:

Ürün 3 günde geldi, montaj 4 gündür sağlanmadı

“7 gün önce bir kombi satın aldık. Ürünü 3 günde gönderdiler fakat ürün için gelecek yetkili servis bugün itibarıyla artık 4 gün oldu. Sabır sınırımız kalmadı, ürün kolisiyle birlikte duruyor. Montajı kendimiz yaptıracağız fakat garantisi bozulur diye bir şey yapamıyoruz. Yetkili servisi arıyoruz, yoğunluk nedeniyle 1 hafta içerisinde gelebileceklerini söylüyorlar. Yani ürün 3 günde geldi, montaj 4 gündür sağlanmadı.”

1,5 buçuk aylık kombi, uçak gibi gürültü çıkarıyor

“Kombimiz uçak gibi gürültülü uğultulu ses çıkartıyor. Komşularımız rahatsız oluyor. Henüz daha 1,5 aydır kullanıyoruz. Sorunun en kısa zamanda çözülmesini, yetkili servisin bir an önce ulaşmasını istiyoruz.”

Garantiniz olsa da yok diyorlar

“2022’de 7 yıl garantili kombi aldım. 25.11.2024 tarihinde, garantimin olmadığını söylediler. Kendi hatalarından dolayı yine müşteri mağdur oldu. Bu marka kombi aldığım için pişmanım. Sıcak su sorunu yaşıyorum. Sıcak su sürekli kesiliyor; 5 dakika sıcak geliyor, 5 dakika soğuk. Garantiniz olsa da yok diyorlar.”

Garantili üründen servis parası aldılar

“Kombimiz hata veriyordu, servisi aradım. Birkaç şey söylediler ve yaptık. ‘Bacaya bakın’ dediler. Bacada dış kısımdan bir çıkıklık mevcut değildi. İçten bir çıkma olmuş, biz de bunu bir usta olmadığımız için doğal olarak göremedik. Garantisi olan bir üründe nasıl olur da gelindiği için ücret talep edilir? 580 TL ücret ödemesi alındı.”

Günlük servisi aramaktan bıktım

“Kombim Wi-Fi’ye bağlanmıyor. Servis de sanki çaresiz. Sorunun çözülmesini istiyorum. İnternetten kaynaklı olabilir diyorlar ama aynı internet, aynı duvar. Kombi aynı yerinde 1 sene sorunsuz kullandım. Günlük servisi aramaktan bıktım.”

Mağdur edildik

“Kombimiz A01 uyarısı veriyor. Birkaç sefer sıfırladım, kapatıp açtım, hala devam ediyor. Müşteri hizmetlerine ulaşmak başlı başına bir mesele zaten. Temsilciyle konuştuğumda resetleyip açmamı söyledi. Hiçbir şekilde yardımcı olmuyorlar. Cihazda seri numarası da yazmıyor. Tam olarak mağdur edildik.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı