Aylık arşivler: Şubat 2025

‘Veteriner Dostlar’ Mart ayı Boyunca Her Pazartesi saat 20.00’de National Geographic WILD Ekranlarında!

Uzun süredir arkadaş olan Veteriner Dostlar Dr. Ferguson ve Dr. Hudges, kırsaldaki kliniklerinde her tür ve boyuttaki hastalarıyla ilgilenmeye devam ediyorlar.

“Veteriner Dostlar”ın yeni maceraları Mart ayı boyunca her Pazartesi saat 20.00’de National Geographic WILD ekranlarında izleyicilerle buluşmaya devam ediyor.

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, vahşi yaşamın gözler önüne serildiği kaliteli yapımları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic WILD kanalını 

D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Manisa’da “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” Film Gösterimi ve Söyleşisi

Manisa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Uğur Mumcu Sahnesi’nde, katıldığı uluslararası festivallerde birçok ödül kazanan Bir Zamanlar Gelecek: 2121 filminin özel gösterimini gerçekleştirildi. Gösterim sonrası, Yönetmen Serpil Altın ve Yapımcı Korhan Uğur’un katılımıyla söyleşi de düzenlendi. 

 

Serpil Altın’ın yönetmenliğini üstlendiği Bir Zamanlar Gelecek: 2121, izleyicileri geleceğe götürerek iklim krizi ve kıtlık nedeniyle yaşanmaz hale gelen bir dünyayı gözler önüne serdi. Film, hayatta kalabilmek için yer altındaki kolonilere sığınan insanların, “Genç Yönetim” tarafından uygulanan Kıtlık Kanunları karşısında verdiği mücadeleyi anlatıyor. Yer altındaki bir ailenin, yeni doğacak bir bebekle değişen yaşamları üzerinden insanlığın varoluş mücadelesini işleyen film, güçlü anlatımıyla dikkat çekti.  Yeni nesle yer açmak amacıyla yaşlı bireylerin sistematik olarak ortadan kaldırılması zorunluluğu ise izleyicilerde derin bir etki bıraktı.

 

Devam Filmi Manisa’da Çekilecek

Gösterimin ardından, Manisa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Kubilay Penbeklioğlu’nun moderatörlüğünde, Türkiye’nin ilk kadın bilimkurgu yönetmeni Serpil Altın ve Yapımcı Korhan Uğur’un katıldığı bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide, filmin teması, çekim süreci ve sinemanın günümüzle ilişkisi ele alındı. Serpil Altın, filmin distopik atmosferinin günümüz sorunlarına bir ayna tuttuğunu ve izleyicileri düşündürmeyi amaçladığını belirtirken Korhan Uğur ise filmin uluslararası festivallerde büyük ilgi gördüğünü ve Türk bilim kurgu sinemasına katkıda bulunmaktan gurur duyduklarını dile getirdi. Söyleşide kuşak çatışması, feminizm, küresel ısınma gibi konular da tartışıldı. Altın ve Uğur, merakla beklenen devam filminin, Manisa’nın Kula ilçesindeki, Kula Salihli UNESCO Küresel Jeoparkı’nda çekileceğini de duyurdu.

 

Sinemaseverler, yönetmen ve yapımcıya yönelttikleri sorularla filmin derinliklerine inerken özellikle insanlığın geleceğine dair öngörüler ve küresel krizlere dair anlatım izleyiciler tarafından ilgiyle karşılandı. Bir Zamanlar Gelecek: 2121, yalnızca bir bilim kurgu filmi olmanın ötesinde, insanlığın geleceğine dair önemli soruları gündeme getirerek izleyiciler üzerinde iz bıraktı. Etkinlik sonunda Genel Sanat Yönetmeni Kubilay Penbeklioğlu, Yönetmen Serpil Altın ve Yapımcı Korhan Uğur’a çiçek takdim ederek teşekkür etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konya Büyükşehir Gençlik Meclisi Üniversiteliler İçin Çeşitli Etkinlikler Düzenlemeye Devam Ediyor

Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi, üniversite öğrencileriyle bir araya gelmeye devam ediyor.

Fakültelerde düzenlenen “Gençlik Meclisi Fakülte Kahvaltıları” kapsamında, KTO Karatay Üniversitesi kantininde kahvaltı etkinliği yapıldı.

Öğrencilere çay, simit ve peynir ikramı yapılan etkinlikte, sıcak ve samimi bir ortamda keyifli sohbetler gerçekleşti.

Katılımcılar, Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi’nin öğrencilere yönelik projeleri hakkında bilgilendirildi. Aynı zamanda, öğrencilerin öneri ve talepleri dinlenerek üniversite gençliğinin beklentileri üzerine fikir alışverişinde bulunuldu.

Bu organizasyonda ayrıca, Genç Kültür Kart’ın Konya’da okuyan öğrencilerin hizmetine sunduğu, “Genç Kültür Kart Mobil Uygulaması” hakkında bilgi verildi.

Gençlik Meclisi’nin Ramazan ayı sonrasında da devam edecek fakülte kahvaltıları, öğrencilerle daha yakın bir bağ kurmayı, onların akademik ve sosyal hayatlarını desteklemeyi ve üniversite ortamında dayanışma kültürünü güçlendirmeyi amaçlıyor.

GENÇLİK MECLİSİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN GEZİ PROGRAMI DÜZENLEDİ

Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi, Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri fakülte temsilciliği tarafından düzenlenen kapsamlı bir gezi programı çerçevesinde Sosyal İnovasyon Ajansı (SİA), Depo No:4 ve Selçuklu Kongre Merkezi’ni ziyaret etti.

Gerçekleştirilen etkinlikle öğrencilerin sanatsal ve yenilikçi projelere dair farkındalıklarının artırılması, yeni iş birlikleri geliştirmelerinin sağlanması ve Konya’nın önemli kültürel mekanlarını daha yakından tanımalarını amaçladı.

Programın ilk durağı olan SİA’da öğrencilere özel olarak hazırlanan bir sunum gerçekleştirildi. Güzel sanatlar alanına yönelik inovatif projelerin tanıtıldığı sunumda öğrenciler, kendi sanat disiplinlerine uygun projeler geliştirme konusunda bilgi edinirken, farklı destek mekanizmalarına dair kapsamlı bir rehberlik aldı.

Program kapsamında ikinci durak olan Depo No:4, sanat eserleriyle dolu etkileyici atmosferiyle öğrencileri karşıladı. Daha önce görme fırsatı bulamadıkları sanat eserlerini inceleme imkânı bulan öğrenciler, eserler üzerine detaylı analizler gerçekleştirdi.

Son olarak Selçuklu Kongre Merkezi’ni ziyaret eden öğrenciler, merkezin çeşitli etkinlik salonlarını tanıma fırsatı yakaladı. Kongre ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği alanlar hakkında bilgilendirilen katılımcılar, büyük ölçekli organizasyonların planlama süreçlerine dair önemli detaylar öğrendi.

Bu kapsamlı kültür programı, öğrencilerin sanatsal üretimlerini geliştirmelerine katkı sağlamanın yanı sıra, akademik ve profesyonel kariyerlerinde ihtiyaç duyacakları bilgi ve bağlantıları güçlendirmelerine de olanak tanıdı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prime Video, Holland’ın fragmanını ve görsellerini yayınladı

Bu son derece öngörülemez gerilim filminde, Nicole Kidman titiz bir öğretmen ve ev hanımı olan Nancy Vandergroot’u canlandırıyor.

Toplumun saygın bir üyesi olan kocası (Matthew Macfadyen) ve oğlu (Jude Hill) ile lale tarlalarıyla ünlü Holland, Michigan’da sürdürdüğü kusursuz hayatı, beklenmedik bir şekilde karanlık bir hikâyeye dönüşür. Nancy ve dostane meslektaşı (Gael García Bernal) bir sırrın peşine düşerken, hayatlarındaki hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını keşfederler.

 

Yönetmen: Mimi Cave
 Senaryo: Andrew Sodroski
Yapımcılar: Kate Churchill, p.g.a., Peter Dealbert, Nicole Kidman, p.g.a., Per Saari, p.g.a.
Oyuncular: Nicole Kidman, Matthew Macfadyen, Jude Hill, Gael García Bernal

Süre: 108 dakika
Yaş Sınırı: R (18+)

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Şehirdeki Yılanlar: Zehirli Karşılaşmalar’ 2 Mart Pazar Günü 20.00’de National Geographic WILD Ekranlarında!

Yılan yakalama konusunda mükemmel bir ekip olan Simon, Sioux ve Mbali’nin, Güney Afrika’da telefonları susmazken, üçlü gelen çağrılara yetişebilmek için ayrılıyor.

Hindistan’da ise Simon ve Sioux, yerel yılan avcıları Snake Shyam ve Gowri Shanker ile birlikte çalışıyor. 

“Şehirdeki Yılanlar: Zehirli Karşılaşmalar” 2 Mart Pazar günü 20.00’de National Geographic WILD ekranlarına geliyor.

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, vahşi yaşamın gözler önüne serildiği kaliteli yapımları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic WILD kanalını 

D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kolon Kanseri ‘Kolonoskopi’ ile Önlenebiliyor!

Kolon kanseri, görülme sıklığı ve ölüm oranlarıyla küresel bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor.

Dünyada her yıl yaklaşık iki milyon, ülkemizde de yaklaşık 20 bin kişinin bu hastalığa yakalandığı belirtiliyor. Dünya genelinde en yaygın görülen kanserler arasında 3’üncü sırada karşımıza çıkarken, kansere bağlı ölüm nedenleri arasında da 2’inci sıraya yükseliyor. Kolon kanserinin en ölümcül kanserler arasında üst sıralarda yer almasının nedeni ise genellikle ileri aşamaya dek belirti vermeden sinsice ilerlemesi! Acıbadem Maslak Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Arzu Tiftikçi,  kolon kanserinin aslında düzenli yapılan kolonoskopi taramasıyla önlenebildiğine dikkat çekerek, “Kolon kanserinin en yaygın nedeni olan poliplerin tümörleşme süreci on yıldan uzun bir zamanı bulmaktadır. Bu nedenle kolonoskopi yöntemiyle polipler henüz tümöre dönüşmeden yakalanabilmektedir. Kolonoskopi sırasında, ileride kansere dönüşme potansiyeli taşıyan polipler kesilerek çıkarılır ve böylece tümörün gelişimi önlenebilir. Dolayısıyla, hiçbir yakınması olmasa bile herkesin  50 yaşında, hatta son kılavuzlara göre 45 yaşında kolonoskopi yaptırması önerilmektedir. Ailede kolon kanseri öyküsü olması durumunda 40 yaşında ve kişide iltihabi bağırsak hastalığı varlığı gibi risk faktöründe ise hastalık yaşına göre belki daha da erken kolonoskopi yaptırılması gerekmektedir” diyor.

 

En yaygın sebebi polipler, ancak… 

Kalın bağırsak kanseri, bir başka deyişle kolon kanseri, birçok risk faktörü ile ilişkilendiriliyor. Çevresel faktörler bağırsağın yangısal durumunu tetikleyerek, kalıtsal faktörler ise genetik mutasyonlar sonucu kanserin oluşumunu başlatabiliyor. Yaş, ırk, erkek olmak, inflamatuar bağırsak hastalığı varlığı (Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi), ailede kolon kanseri veya polip öyküsü ile genetik sendromlar, kolon kanseri için değiştirilemez risk faktörlerini oluşturuyor. Tütün ve alkol kullanımı, kırmızı ve işlenmiş et tüketimi, hareketsiz bir yaşam ve obezite ise kolon kanserinde değiştirilebilir risk faktörleri arasında yer alıyor.   Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolon kanserinin yaklaşık yüzde 85-90’ında polip olarak adlandırılan oluşumun sorumlu olduğunu belirterek,  “Ancak kolonoskopi sırasında çıkarılan bu poliplerin sadece onda biri kolon kanserine ilerleyecektir. Ülkenin sağlık politikalarına bağlı olarak ya yıllık gaytada gizli kan baktırılıp pozitifse kolonoskopi yaptırılmalı ya da doğrudan kolonoskopi yaptırılmalıdır. Ayrıca, kolon kanserinden korunmak için başta hatalı beslenme alışkanlığı, obezite, sigara kullanımı ve hareketsiz bir yaşam gibi risk faktörlerine karşı önlem almak da son derece önemlidir” bilgisini veriyor. 

 

Ailede varsa risk 4 kat artabiliyor! 

Ailede kolon kanseri öyküsünün olması kolon kanseri için önemli bir risk faktörü. Özellikle bir veya daha fazla sayıda birinci derece akrabalarda kolon kanseri öyküsü ile artan kolon kanseri riski arasında ilişki bulunuyor. Ayrıca kolon kanseri riskinde aile bireyinin tanı yaşı ve risk altındaki kişinin yaşı etkili oluyor. İsveç’te yapılan bir çalışmaya göre; annede veya babada kolon kanseri öyküsü olması kişide kolon kanseri riskini 2 kat arttırıyor. Anne veya babada tanı yaşının 60 yaşından küçük olması bu riski 3 katına çıkarıyor. Aynı çalışmada, yine anne ve babasında kolon kanseri öyküsü olan 30-39 yaş aralığındaki kişilerde ise bu riskin yaşıtlarına göre 4 kat artabildiği ortaya konmuş. 

 

Bu belirtileri asla göz ardı etmeyin!

Kolon kanseri genellikle başlangıç evresinde, hatta çok ileri aşamaya kadar hiçbir şikayet oluşturmadan sinsice ilerleyebiliyor. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Arzu Tiftikçi, kolon kanserinin en yaygın görülen belirtilerini şöyle özetliyor:  

  • Daha sık veya daha az tuvalete gitmek
  • Kabızlık veya ishal
  • Devamlı dışkının var olduğu hissi
  • Ani dışkılama hissiyatı
  • Ağrılı dışkılama
  • Dışkıyı tam boşaltamama hissi
  • Dışkıda taze kan görülmesi veya makattan kan gelmesi
  • Karında ani şişkinlik, gaz ve ağrı
  • Halsizlik, bulantı ve sebebi bilinmeyen kilo kayıpları
  • Kansızlık

 

Kolonoskopi ile kanser oluşumu önleniyor!

Kolon kanserinin önlenebilen bir kanser türü olmasının nedeni, en yaygın görülen sebebi olan poliplerin düzenli yapılan kolonoskopi taraması sayesinde kansere  dönüşmeden tespit edilebilmesi. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne bağlı Kanser Dairesi Başkanlığı tarafından belirlenen kolon poliplerinde izleme stratejisinde; ülkemizde 50-70 yaş arasındaki tüm kişilerin taranması hedefleniyor. Önce dışkıda gizli kan bakılması, pozitifse kolonoskopi yapılması öneriliyor. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolon kanserini önlemek için hiçbir yakınması olmasa bile herkesin 45-50 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması gerektiği uyarısında bulunarak, “Ailesinde kolon kanseri öyküsü olan kişilerin ise tarama programlarına en geç 40 yaşında başlamaları gerekmektedir. Taramada polip tespit edilmemiş ise bir sonraki kolonoskopi 10 yıl sonra, düşük riskli adenom saptanırsa beş yıl, yüksek riskli adenom varsa üç yılda bir yapılmalıdır” diyor. Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolonoskopi taramasında kansere dönüşme potansiyeli taşıyan poliplerin aynı işlemde kesilerek çıkarıldığını ve bu sayede kolon kanserinin önlenebildiğini söylüyor.

 

Erken evrede polipektomi yeterli geliyor! 

Kolon kanseri erken dönemde tespit edildiğinde, son yıllarda tedavide yaşanan gelişmeler sayesinde, tamamen iyileşme sağlanabilen bir kanser türü. Histopatolojik olarak tanı konulduktan ve hastalığın evresi tomografi ile PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) gibi çeşitli görüntüleme yöntemleriyle tespit edildikten sonra tedavi yaklaşımları belirleniyor. Erken evrelerde tedavideki amaç kür sağlamak, ilerlemiş olgularda ise tümörün büyümesini durdurmak ve metastaz yapmasını önlemek. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. D. Arzu Tiftikçi, henüz polip sapına kadar ilerlememiş bir tümörde polipektomi (polibin ameliyatsız, endoskopik olarak çıkarılması) yönteminin yeterli geldiğini belirterek, “Çok ileri olgularda ise tedavinin amacı yaşam kalitesini yükseltmektir. Cerrahi girişim, kolon kanserinin başlıca tedavisini oluşturmaktadır. Ameliyatla tüm kanserli dokunun çıkarılması hedeflenmektedir. Cerrahi yöntem sonrasında da tümörün evresine göre kemoterapi ve radyoterapi tedavisi yapılmaktadır” diyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ Etnografya Müzesinde “Sessiz Dünyada Sanat” sergisi sanatseverlerle buluştu

Ege Üniversitesi(EÜ) Etnografya Müzesinde Sualtı Belgeselcisi Haluk Cecan anısına “Sessiz Dünyada Sanat” sergisi düzenlendi. Küratörlüğünü Etnografya Müzesi Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko’nun yaptığı etkinlikte Emekli Koramiral Ressam Ekmel Totrakan resimleri sergilendi.

Serginin açılışında konuşan Etnografya Müzesi Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko, “Ressam Ekmel Totrakan hocayla tanıştığımızda ona ‘Ben resim yapamıyorum’ demiştim ve o da bana ‘Herkes resim yapar’ dedikten sonra resim yapmaya başladım. Sonra, sanat tarihi okuyup akademisyen oldum. Ressam Ekmel Totrakan hoca böyle bir ışıktır. Ona yakın çevresi paşam diyor, benim için o her zaman hocamdır” diye konuştu.       

Serginin Haluk Cecan anısına gerçekleştirildiğini dile getiren Ekmel Totrakan, “Bugün sadece sanat konuşacağız. Bu sergi, Türk fotoğrafçı, balıkadam ve su altı belgeselcisi Haluk Cecan anısınadır. Vefa, Allah’ın insana verdiği en önemli duygulardan birisidir ve layık olana gösterilir. Haluk Cecan, bir deniz sevdalısıdır. Hatta deniz altının güzelliklerini etrafa duyurmak çabasıyla hasta oldu.  Kendisi uluslararası alanda tanınmış biridir. Onun yanında resimler yaptım. Burada sizinle onunla ilgili bir denizaltı belgeseli izleyeceğiz” dedi.

“Yaşam denemeye dayanır”

Sanatın öneminden bahseden Totrakan,  “İnsanları bir araya getiren ortak yanlarıdır. Ortak yanlar ne kadar güzel olursa o kadar güzel ortamlar oluşur. Sanat da çok önemli bir yandır. Emeklilikten sonra bir araya gelmenin de bir yolu sanattır. Ben sanata şöyle bakıyorum. Yaşam, denemeye dayanır. Biz bebekken yürümeyi denemeseydik hala yerde sürünürdük. Resim de böyle. ‘Kimse ben resim yapamam’ demesin. Ressam olmak şart değil. Özellkle gençleri buna teşvik ediyorum. Benden önce sergi açanlar bile oldu. Ülke sınırlarını silahlı kuvvetlerle aşar geçersiniz ama iki taraf için de kanlı olur. Fakat sanatta, sporda, bilimde ilerideyseniz hudutlarda sizi kimse tutamaz” dedi.

“Kültürü tanıtmak çok önemli”

Sanat ve kültür ilişkisine değinen Totrakan, “Gittiğiniz ülkelerin takdirini kazanarak oraları kendi kültürünüzle işgal edersiniz. Kültür, birikim demektir. Biz nerede doğup büyüdüysek o birikimle yaşarız. Onun kültürü, benimkinden farklıdır. Kültürü tanıtmak çok önemli. Medeniyet, ayrıntı demektir. En ufak parçaya sahip olamadan bütüne sahip olunamaz.  Karşıyaka’dan bir sürü arkadaşım burada. Asker olmama rağmen hala karşılarında heyecandan titriyorum. Emeklilikte böyle işler yapmak şarttır. Ertesi gün için bir amacınızın olmaması, sizi yatağa bağlar” dedi.

         Sergi açılışı, düzenlenen kokteylin ardından son buldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye ile Suriye Arasında Ticari Köprüler Kuruluyor

Türkiye ve Suriye arasındaki diplomatik ve ticari ilişkiler yeniden canlanıyor. 13 yıl süren iç savaşın sona ermesiyle birlikte, bölgeye istikrar ve barış getirecek yeniden inşa süreci başladı. Türkiye, bu sürecin başlatılması ve ivme kazanması adına kritik bir rol üstleniyor.

 

Türkiye ile Suriye arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve iş birliğinin güçlendirilmesi amacıyla Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) ortaklığında “Yeni Dönemde Türkiye Suriye Ticari İlişkileri” toplantısı düzenlendi.

 

Toplantıda ticari engellerin nasıl aşılacağı, yeni yatırım fırsatlarının nasıl değerlendirileceği, iki ülke arasındaki ticaret hacminin nasıl artırılacağı, gümrük prosedürlerinin kolaylaştırılması, finansal işlemlerin hızlandırılması ve ticaretin önündeki bürokratik engellerin kaldırılması gibi konular gündemdeydi.

 

Türkiye, 13 yıl boyunca Suriye’ye tam destek vererek samimiyet testinden geçti şimdi samimiyet testi sırası Suriye’de

 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İki ülke arasında yoğun bir ticari ve diplomatik trafik yürüyor. Ticareti ve iş insanlarının seyahatlerini her daim kolaylaştırmalıyız, desteklemeliyiz. Suriye’nin bizlere her konuda daha yapıcı yaklaşımlar getireceğine inanıyoruz.  Yeni Suriye yönetiminin Türkiye’nin dost olabileceği bir yapılanma olmasını, dünya ile barışık bir yönetim olmasını temenni ediyoruz. Türkiye, 13 yıl boyunca Suriye’ye tam destek vererek samimiyet testinden geçti şimdi samimiyet testi sırası Suriye’de. Türkiye-Suriye Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA) daha kapsamlı ekonomik ortaklık anlayışıyla yeniden hayata geçirilmesi için müzakerelere başlanması hususunda mutabık kalındı. Ticaretimizi savaş öncesindeki seviyelere çıkartmalıyız. Türkiye, güçlü üretim kapasitesi, lojistik avantajları ve bölgeye olan yakınlığı sayesinde, Suriye’nin yeniden inşasında en güvenilir partnerlerden biri olacaktır. Ülkemizin en uzun kara sınırının bulunduğu Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için önemli, kuzeyde Türkiye’yi rahatsız edecek/tehdit edecek unsurlar olmamalı. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Türkiye, Suriye’yi iğneden ipliğe yeniden inşa ve ihya edebilecek, bunun liderliğini üstlenebilecek potansiyelde ve güçte bir ülke.” dedi. 

 

İzmir’in üretim gücü ve Suriye’nin ihtiyaç duyduğu hammadde ve sanayi ürünleri, karşılıklı bir denge içinde birbirine akmaya hazır 

 

İZSİAD Başkanı Hüseyin Cengiz, “Bugün, Suriye’nin uzun süren savaş yıllarının ardından toparlanma sürecinde olduğu bir dönemdeyiz. Yeniden yapılanma, ekonominin canlanması ve halkların refah içinde yaşayabilmesi için yeni iş birliklerine ihtiyaç var. İşte tam da bu noktada, İzmir gibi bir liman şehri devreye giriyor. Ayrıca, İzmir yalnızca bir liman değil; Türkiye’nin sanayi, tarım, lojistik, turizm ve ticaret merkezidir. Geldiğimiz noktada, İzmir’in üretim gücü ve Suriye’nin ihtiyaç duyduğu hammadde ve sanayi ürünleri, karşılıklı bir denge içinde birbirine akmaya hazır. İzmir toplumsal yapısı, siyasal duruşu ve çok kültürlü anlayışı ile Türkiye’nin birçok kentinden ayrılan bir şehir. Bu anlamda çok şapkalı yapısıyla da öne çıkan bir kent. Bu noktada İzmir’in kent anlamında aktif bir rol alarak Suriye’nin altyapısının tekrar tesis edilmesinin yanında tarımsal tecrübesi ve birikimiyle bu alanda da  Suriye ekonomisinin ayağa kaldırılmasında sorumluluk alabileceğimizi düşünüyorum. Suriye’nin ayağa kaldırılması elbette ticari bir yatırım fırsatı sunmakla beraber bir komşu ülke olarak insani bir sorumluluğumuzdur.” dedi. 

 

Serbest Ticaret Anlaşması Geri Dönüyor: Bölgesel Ekonomi Canlanıyor

 

Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Tayfun Kılıç, “Türkiye ile Suriye arasında 2007 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması (STA), 2011’de askıya alınmış ve iki ülke arasındaki ticari ilişkiler bu süreçte büyük oranda yavaşlamıştı. Ancak son dönemde yürütülen diplomatik temaslar sonucunda, STA’nın daha kapsamlı ve güncellenmiş bir çerçevede yeniden yürürlüğe girmesi için müzakereler başladı. Yenilenen STA ile iki ülke arasındaki gümrük vergileri kademeli olarak kaldırılacak, ihracat ve ithalat süreçleri hızlandırılacak, ticari işlemlerde bürokratik engeller azaltılacak. Böylece, Türkiye-Suriye ticaret hacmi savaş öncesindeki seviyelere çıkarılabilecek ve bölgesel ekonomi yeniden canlanacak.” dedi. 

 

Türk işadamları Suriye’de sanayi bölgelerini ziyaret etmeli 

 

IBF Uluslararası İş Forumu Başkan Yardımcısı Ghazwan Al-Masrı (Gazi Mısırlı), “Suriyeliler 13 yıl boyunca Türkiye’de Türkçeyi öğrendi, Türk okullarında okudular bununla gurur duyuyoruz. Suriyeliler Türkiye’nin yardımlarını kesinlikle unutmazlar, Türkiye’ye minnettarlar. Türk işadamları Suriye’de sanayi bölgelerini ziyaret etmeli depo/atölye açmalı. Bazı bölgeler tamamen güvenli İdlib, Bab el-Hava, Bab el-Selame gibi. Suriye’de herkes Türk malını arıyor. Özellikle büskivi, konserve, su, gıda, içeceklere ihtiyaç çok fazla. Suriye’deki içeceklerin hepsi Türk malı. Bakliyat ve yağ ihtiyaçları var, tarımda çok eksiklik var. Egeli tarım firmalarının oraya gitmesi lazım. Suriye topraklarının Türklere ihtiyacı var. Türk firmalarımız Suriye’den yerli firma ile ortaklık yaptığında yolun yüzde 80’ini yolun kat ederler. 2-3 sene kazanmış oluyorsunuz.  Türkiyesiz Suriye imarı olmaz. Suriye 5-10 sene içinde güçlenecek Türkiye’nin en önemli müttefiki olacak.” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

UN Global Compact Türkiye Genel Kurul Toplantısını Gerçekleştirdi

İş dünyasını sürdürülebilir kalkınma yolunda destekleyen UN Global Compact Türkiye Ülke Ağı, Küresel İlkeler Sözleşmesi İmzacıları Derneği, 3. Genel Kurul Toplantısını gerçekleştirdi. 

Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü, “Tüm belirsizliklere rağmen, UN Global Compact’in 10 İlkesi hâlâ geçerliliğini koruyor. İnsan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarında belirlediğimiz bu evrensel prensipler, sorumlu iş yapmayı ilke edinen şirketler için güçlü bir pusula olmaya devam ediyor. Çünkü sürdürülebilir iş, yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda geleceğe yönelik en doğru stratejidir.” dedi.

Türkiye’de “Küresel İlkeler Sözleşmesi İmzacıları Derneği” olarak yapılanan UN Global Compact Türkiye, 3. Genel Kurul toplantısını gerçekleştirdi. İş dünyasını sürdürülebilir kalkınma yolunda destekleyerek UN Global Compact’in 10 İlke’sinin ve buna paralel olarak sorumlu iş uygulamalarının ve iyi uygulamaların yaygınlaştırılmasını amaçlayan derneğin Genel Kurulu 27 Şubat Perşembe günü İstanbul’daki The Marmara Otel Taksim’de toplandı. 

Toplantıda Faaliyet Raporu sunumu ve Gelir-Gider Tablosunun görüşülmesi ardından Denetim Kurulu Raporu okundu. Daha sonra yapılan oylamalarla Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ve Denetim Kurulu Raporu ayrı ayrı ibra edildi.  Genel Kurul Toplantısının Açılış Konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü şunları söyledi: “Tüm belirsizliklere rağmen, UN Global Compact’in 10 İlkesi hâlâ geçerliliğini koruyor. İnsan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarında belirlediğimiz bu evrensel prensipler, sorumlu iş yapmayı ilke edinen şirketler için güçlü bir pusula olmaya devam ediyor. Çünkü sürdürülebilir iş, yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda geleceğe yönelik en doğru stratejidir.” dedi. 

Derneğin, 2024 yılı faaliyetlerini değerlendiren ve 2025 faaliyet planı hakkında bilgi veren Dördüncü: “UN Global Compact Türkiye olarak iş dünyasını sürdürülebilirlik yolculuğunda desteklemeye devam ediyoruz. 2024 yılında aramıza katılan 89 yeni şirket ile çabalarımızı daha da güçlendirdik. İklim değişikliği, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi temel konular ile hesap verebilirlik, faaliyetlerimizin merkezinde yer aldı. Türkiye’deki şirketlerin küresel sürdürülebilirlik gündemine örnek ve öncü uygulamalarıyla katkı sağladığı bir yıl oldu. Küresel platformlarda üyelerimizin öncü uygulamalarını tanıtmaya devam ederken, 2025 yılında sürdürülebilir tedarik zinciri dönüşümü ve bölgesel iş birlikleri ile şirketlerimizi sadece bugüne değil, geleceğe hazırlamak için kararlılıkla çalışacağız.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) yıllık %40,44 arttı, aylık %8,58 arttı

H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yıllık %31,01 arttı

Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %31,01 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %47,99 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %49,96 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %36,28 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %51,73 artış, idari ve destek hizmetlerde %48,45 artış gerçekleşti.

H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde aylık %5,75 arttı

Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %5,75 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %7,90 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %7,09 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %7,25 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %15,68 artış, idari ve destek hizmetlerde %14,13 artış gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı