Aylık arşivler: Şubat 2025

“Gençler, yalnızlık ve aidiyet eksikliği gibi duygularla mücadele ediyor”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılına ait Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçları geçtiğimiz gün yayınlandı. Araştırmaya göre Türkiye’de mutlu olan bireylerin oranı azaldı.

Mutlu olduğunu beyan eden 18 ve üzeri yaştaki bireylerin oranı 2023 yılında yüzde 52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak yüzde 49,6 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında yüzde 13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak yüzde 14,5 olarak gerçekleşti.

İstanbul Okan Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İlker Çayla mutlu birey sayısındaki düşüşü değerlendirdi.

“Mutsuzluk, yalnızca bireysel bir duygu değil, aynı zamanda toplumsal koşulların bir yansıması. Ekonomik zorluklar, işsizlik ve yaşam pahalılığı gibi sorunlar, bireylerin geleceğe dair kaygılarını artırıyor ve toplumsal mutsuzluğu besliyor” diyen Çayla ekonomik eşitsizliğin Türkiye’de büyük bir sorun haline geldiğini belirtiyor: “Zenginle fakir arasındaki uçurum giderek büyürken, orta sınıf giderek küçülüyor. Ev fiyatlarının hızla artması, geçim sıkıntısını daha da derinleştiriyor. Özellikle büyük şehirlerde konut fiyatları ile gelir artışı arasındaki dengesizlik, pek çok kişiyi maddi anlamda zor durumda bırakıyor.”

“Sosyal medya üzerinden sürekli paylaşılan mükemmel yaşamlar toplumsal stresi artırıyor”

“Kentleşme, göç ve dijitalleşme, insanları birbirine bağlamaktan çok, birbirinden uzaklaştırdı” tespitinde bulunan Çayla, aidiyet eksikliğinin ve yalnızlık hissinin, özellikle genç kuşakta belirgin bir umutsuzluk dalgasına dönüştüğünü aktarıyor. “Sosyal medya üzerinden sürekli paylaşılan mükemmel yaşamlar ve başarılar, insanlar arasında karşılaştırmalar yaparak, gerçek hayattaki sıradanlıkla uyuşmayan beklentiler oluşturuyor. Bu da toplumsal stresin artmasına neden oluyor.”

“Alkol ve madde kullanımı arttı, psikolojik destek eksik kaldı”

Çayla, dijital medyanın bu mutsuzluk üzerindeki etkisini şu sözlerle ifade ediyor: “Hayatlarımızı her an sergilediğimiz dev bir sahneye dönüşen dijital platformlarda, herkes en mutlu, en başarılı, en güzel halini ortaya koyuyor. Ancak gerçek hayatta kimse sürekli lüks otellerde, restoranlarda değil, her gün kusursuz görünmüyor ya da mükemmel ilişkiler yaşamıyor. Buna rağmen, başkalarının güzel anlarını kendi sıradan günlerimizle kıyasladığımızda kendimizi eksik ve yetersiz hissediyoruz. Bu da bizi mutsuz, kaygılı ve sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı hisseden bireylere dönüştürüyor. Özellikle gençler, yalnızlık ve aidiyet eksikliği gibi duygularla mücadele ediyor. Son yıllarda Türkiye’de de alkol ve madde kullanımı artmışken, psikolojik destek ve sağlıklı başa çıkma yöntemleri konusunda ciddi bir eksiklik bulunuyor.”

Kabul görme kaygısının mutsuzluğu tırmandırdığını anlatırken Çayla “Türkiye’de toplumsal değerlerde yaşanan değişim ve çatışmalar da mutsuzluğu besleyen önemli faktörlerden biri. Kimlik, inanç ve yaşam tarzı konularındaki gerilimler, bireylerin kendilerini ifade etmesini zorlaştırırken, kabul görme kaygısını artırıyor ve toplum genelinde derinleşen bir huzursuzluk yaratıyor” diyor.

“İnsanları gerçek dünyada daha fazla etkileşimde bulunmaya teşvik etmek, uzun vadede toplumsal mutluluğu artırabilir”

Çayla’nın mutlu birey sayısını artırmak için önerisi Türkiye’de kamusal bağları güçlendirecek ekonomik projeler ve sosyal dayanışmayı artıracak çalışmalar. “Kamusal desteği ve gerçek ilişkileri değerli kılmalıyız. Yerel toplulukları daha güçlü hale getirmek, refah devleti uygulamaları, sosyal sorumluluk projeleriyle yardımlaşma kültürünü yaymak, insanları gerçek dünyada daha fazla etkileşimde bulunmaya teşvik etmek, uzun vadede toplumsal mutluluğu artırabilir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Engel Tanımayan Resim Sergisi

Keçiören Belediyesi, engelli bireyleri desteklemeye devam ediyor. Ankara sokaklarını renklendirmesiyle bilinen, engel tanımayan sanatçı Muhammed Yalçın’ın birbirinden özel resimlerinden oluşan sergisi Estergon Türk Kültür Merkezi’nde Keçiörenlilerle buluştu. 30’u aşkın resmin yer aldığı sergi vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gördü.

Tablolar renk cümbüşü ile bakanların gözlerini alırken, keman ve çellodan oluşan klasik müzik dinletisi ise sanat severlerin kulaklarının pasını sildi. Sergi açılışını gerçekleştiren Keçiören Belediye Başkan Yardımcıları Atila Zorlu ve Av. Serkan Bedirhanoğlu sanatçı Muhammed Yalçın ile sergiyi gezdi. Engelli bireylere en büyük desteğin aile bireyleri olduğunun altını çizen baba Hasan Yalçın, “Biz oğlumuzun yeteneğini özel eğitim merkezinde eğitim görürken oraya davet edilen bir resim öğretmeni sayesinde keşfettik. Oradan dört arkadaş yola çıktılar ama sadece Muhammed kaldı. Çünkü diğer öğrencilerin aileleri çeşitli sebeplere bağlı olarak evlatlarına destek olamadı. Bizler çocuklarımıza destek vererek onların topluma karışmasını ve kendilerini keşfederek başarılı olmalarına yardım etmeli, onlardan asla vazgeçmemeliyiz” dedi.

Destek olmak görevimiz

Engellerin aslında zihnimizdeki duvarlar olduğunun altını çizen Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Av. Serkan Bedirhanoğlu, “Engeller insanların düşünce dünyalarındadır. Engelli bireylere verilen destek onların yolunu açmak bizlerin görevidir. Sanata, sanatçıya, engelli vatandaşlara ve tüm Keçiörenlilere hizmet etmeye devam etmek boynumuzun borcu” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

KAÇUV Psikolojik Danışma ve Destek Umut Merkezi açıldı

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın (KAÇUV) kanser tanısı almış çocuklar ve ailelerine yönelik disiplinler arası destek sunma ve bunu tek çatı altında yapma amacıyla hayata geçirdiği KAÇUV Psikolojik Danışma ve Destek Umut Merkezi, İstanbul’da açıldı. Merkez, psikolojik destek sunma başta olmak üzere tedavi sürecindeki ailelerin yaşam kalitesini artırmayı, psiko-sosyal bütünlüğünü korumayı, toplumsal entegrasyonlarını desteklemeyi ve bireylerin sağlıklı bir şekilde süreçle başa çıkabilmelerini sağlamayı hedefliyor.

 

Türkiye’de maddi sorunları nedeniyle tedavileri aksama riski taşıyan çocukların tedavilerinin sürekliliğini sağlamak, kanserle mücadelede önemli bir gereksinim olan psikososyal hizmetler sunmak ve çocuk psikolojisine uygun tedavi ortamının sağlanması ve desteklenmesi amacıyla kurulan Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın (KAÇUV) yeni merkezi “KAÇUV Psikolojik Danışma ve Destek Umut Merkezi” İstanbul’da açıldı. Kanser tanısı almış çocuklar ve ailelerine yönelik disiplinler arası destek sunma ve bunu tek çatı altında yapma amacıyla açılan Umut Merkezi, İstanbul’un merkez noktalarından Şişli’de faaliyetlerini yürütecek. 0-18 yaş arası kanser tedavisi gören çocuklar, kanser tedavisini tamamlamış çocuklar, bu çocukların aileleri ve bakım verenleri ile sağlık çalışanları Umut Merkezi’nin hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanabilecek. Merkez hafta içi saat 09:00-17:30 arasında randevu sistemiyle hizmet verecek.

 

Çocukların bilişsel, psikolojik ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesi hedefleniyor

 

KAÇUV Psikolojik Danışma ve Destek Umut Merkezi, sosyal hizmet, psikolojik destek ve atölye çalışmaları olmak üzere üç ana eksende hizmet verecek. Merkezde psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları görev alacak. Uygulanacak faaliyetlerle çocukların hastalıkla başa çıkabilme yetileri kazanmaları, bilişsel, psikolojik ve sosyal gelişimleri yönünden desteklenmesi hedefleniyor. Aile merkezli ve aile sisteminin dengesini gözeten hizmet modeliyle aile bireylerinin ve bakım verenin hastalık hakkında bilinçlendirilmesi, tedavide işbirlikçi olmalarının sağlanması, çocuklarda ve ailelerde tedavinin getirdiği psikolojik zorlanmalarla baş etmelerini kolaylaştırmak merkezin amaçları arasında. Ayrıca danışmanlık, hizmet faaliyetleri ve etkinlikler ile toplumda farkındalık, bilinçlendirme çalışmaları yürütülmesi, sosyal fayda sağlanması hedefleniyor.

 

“Merkezimizde kanser tanısı almış çocuklarımıza disiplinler arası destek sunacağız”

 

KAÇUV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İnci Yıldız, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“2025 bizim için özel bir yıl. KAÇUV olarak 25’inci yaşımızı kutluyoruz. 25 yılda binlerce çocuğa, aileye ve sağlık çalışanlarına ulaşmış olmak bizim için çok değerli ve çok anlamlı. Bundan 25 yıl önce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji Ana Bilim Dalı Hekimleri ile çocukları burada tedavi gören aileler tarafından kurulan Vakfımız, bugün maddi sorunları nedeniyle tedavileri aksama riski taşıyan çocuklarda tedavinin sürekliliğini sağlamak, kanserle mücadelede önemli bir gereksinim olan psikososyal hizmetler sunmak ve çocuk psikolojisine uygun tedavi ortamı sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. KAÇUV psikoloji biriminde bugüne kadar toplamda 7 bin 629 seans yapıldı. Bunların 3 bin 622’si kanser tedavisi gören çocuklarımız, 4 bin 133’ü bakım verenler, 330’u bursiyerler, 205’i ise sağlık çalışanları ile gerçekleştirildi. 25’inci yılımızda merkezlerimize bir yenisini daha ekliyoruz. Açılışını gerçekleştirdiğimiz KAÇUV Psikolojik Danışma ve Destek Umut Merkezimizle, kanser tanısı almış çocuklarımız ve ailelerine yönelik disiplinler arası destek sunmayı ve bunu tek çatı altında yapmayı amaçlıyoruz. 

 

Dünyada her yıl yaklaşık yeni 400 bin çocukluk çağı kanseri tanısı alınırken, Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 4 bin çocukluk çağı kanseri tanısı konuluyor ve devam eden tedaviler/nükslerle beraber yaklaşık 5 bin kanser öyküsü bulunuyor. Artık iyileşme oranları gelişen tıbbi tedavi imkanları ile birlikte çok daha yüksek. Yenidoğan döneminden ergenlik dönemine kadar her yaşta görülebilen çocukluk çağı kanserlerinde, erken tanı ve doğru tedaviyle iyileşme oranları bugün yüzde 90’lara varıyor. Bu nedenle umudumuz ve çabamızla birçok çocuğumuza ulaşabilir, onların hayata tutunmalarına destek olabiliriz. Bundan aldığımız güçle ve sizlerin de desteğiyle çalışmalarımızı yeni yaşımızda da sürdüreceğiz.”

 

Aileler öncelikle merkezden randevu talep edecekler 

 

KAÇUV Genel Müdürü Alican Yurtsever, merkezin işleyişiyle ilgili bilgi vererek şöyle konuştu:

“Aileler telefon, e-posta veya yönlendirme yoluyla merkeze ulaşarak randevu talep edebilecekler. Aile KAÇUV’a kayıtlıysa psikolojik destek birimine yönlendirilerek ön görüşme randevusu ayarlanacak. Kayıtlı değilse Sosyal Hizmet Birimine iletilecek. Sosyal hizmet uzmanı, aileyle ilk görüşmeyi yapacak, ihtiyaçları belirleyecek ve kaydını oluşturacak. Ardından gerekli sosyal hizmet müdahalesi uygulanacak ve talepler doğrultusunda gerekli destek yönlendirmesi yapılacak. Psikolojik desteğe ihtiyaç duyan danışanlar ve aileler psikolojik destek ekibine yönlendirilecek. Psikolojik destek süreci, ön görüşme sonrası ataması yapılan psikolog tarafından yürütülecek. Psikolog, çocuğun ve ailenin ihtiyaçlarına göre bir terapi planı oluşturacak. Belirlenen ihtiyaca göre düzenli olarak bireysel ve grup seansları gerçekleştirilecek.”

 

Atölyeler ve etkinlikler de gerçekleştirilecek

 

“Ayrıca merkezde atölyeler ve etkinlikler de gerçekleştirilecek” diyen Yurtsever, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocukların tedavi sürecinde karşılaşılabilecek zorluklara dair aile görüşmeleri düzenlenecek. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve sosyal destek mekanizmaları hakkında ailelere bilgilendirme yapılacak. Çocuklara yönelik sanat, yaratıcı etkinlikler ve dijital becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikler düzenlenerek onların moral ve motivasyonunu artırmaya yönelik atölyeler gerçekleştirilecek. Sağlık çalışanlarının baş etme becerilerini geliştirecek sanat terapisi grup çalışmaları da düzenlenecek. Kurumsal gönüllülerle etkinlik planlamaları yapılacak. Son olarak izleme ve değerlendirme süreci gerçekleştirilecek. Sosyal hizmet uzmanı ve psikolog, süreç boyunca aileyi, çocuğu izleyecek ve gelişimi değerlendirecek. Gerektiğinde ilgili destek kurumlarına yönlendirme yapılacak. Danışan, merkezdeki sürecini tamamladıktan sonra vakfın diğer hizmetleri hakkında bilgilendirilecek ve destek almaya devam edebileceği hizmetlere yönlendirilecektir.”

 

#sarıyıfarket etiketiyle çocukluk çağı kanserlerine dikkat çekebilirsiniz

 

KAÇUV, 15 Şubat Çocukluk Çağı Kanser Günü kapsamında şubat ayı boyunca #sarıyıfarket ile kamuoyunda dikkat çekmek için farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştiriyor. Siz de #sarıyıfarket etiketiyle yapacağınız bireysel etkinliklerle, çocukluk çağı kanserlerine dikkat çekebilir, farkındalığın artmasına destek olabilirsiniz. KAÇUV’un çalışmalarına destek olmak isteyenler kacuv.org adresini ziyaret edebilirler.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Disney+, Üç Fenomen Yapım ile Dizi Severleri Maratona Davet Ediyor

‘Young Sheldon’, bu ayın ilk yarısında platformdaki yerini alırken, 19 Şubat itibarıyla ‘How to Get Away with Murder’ ve 1 Mart’ta da ‘Gilmore Girls’ dahil oluyor.

Disney+, diziseverler için hazine niteliğinde üç fenomen diziyi kütüphanesine dahil ediyor ve kesintisiz izleme maratonunu başlatıyor. Platform, ilk olarak fenomen dizi ‘The Big Bang Theory’nin ikonik karakteri Sheldon Cooper’ın çocukluğuna götüren ‘Young Sheldon’ı seyircilerle buluşturdu. Yedinci ve final sezonuyla geçtiğimiz sene ekranlara veda eden, televizyon dünyasının dahi isimlerinden Chuck Lorre’nin yaratıcılığında izleyicilerle buluşan dizide, 1989 yılına gidiyor ve 9 yaşındaki Sheldon Cooper ile tanışıyoruz. Dört sınıfı birden atlayarak liseye başlayan Sheldon’ın ailesi, sınıf arkadaşları ve komşuları tarafından anlaşılma çabası seyircileri kahkaha dolu bir serüvene davet ediyor. Karakterin günümüzdeki halini canlandıran ve performansıyla 4 kez Emmy Ödülü’ne layık görülen Jim Parsons’ın anlatıcılığını yaptığı Sheldon’ın “dahi”lik yolundaki hikayesi, 15 Şubat’tan itibaren tüm sezonlarıyla Disney+’taki yerini aldı. 

 

Oscar ödüllü Viola Davis’e ilk Emmy Ödülü’nü kazandıran ve 2014 ila 2020 yılları arasında 6 sezon boyunca diziseverlere gizem ve gerilim yüklü bir yapboz sunan ‘How to Get Away with Murder’ da 19 Şubat itibarıyla platformda izlenebilecek. Ekran macerasına 21’inci sezonuyla devam eden fenomen medikal drama ‘Grey’s Anatomy’nin yaratıcısı Shonda Rhimes’ın yapımcıları arasında yer aldığı dizide bir grup hırslı hukuk öğrencisi ile kriminal savunma profesörlerinin, hem kendi hayatlarını değiştirecek hem de tüm üniversiteyi çalkalayacak bir cinayet davasına karışmaları sonucu yaşananlar anlatılıyor. 

 

Maraton, son olarak yayınlandığı 2000 ila 2007 yılları arasında pek çok ödül kazanan ve günümüzde sosyal medyaya konu olmaya devam eden sahneleriyle kült mertebesine yerleşen ‘Gilmore Girls’ ile devam edecek. Henüz izleme fırsatı bulamayanlar ve her sezon izleme listesindeki yapımlar dururken bu seyir deneyimini kış mevsiminin geleneksel ritüeline dönüştüren diziseverler için 1 Mart’tan itibaren tüm sezonlarıyla Disney+’ta olacak. Fenomen dizi, jenerik şarkısı, Lauren Graham ile Alexis Bledel’ın hayat verdiği anne-kız Lorelai ile Rory’nin gizli koreografiyi andıran iletişimleri, popüler kültürü merkezine alıp seneler sonra dahi hatırlanan zekice replikleriyle keyifli bir izleme maratonuna seyircileri davet ediyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Nevbahar Mübadele Yüzyıllık Sürgün’ Osmangazi’de sahnelendi

Mübadele döneminde yaşanan zorlukları etkileyici bir şekilde anlatan ‘Nevbahar Mübadele Yüzyıllık Sürgün’ tiyatro oyunu, Osmangazili sanatsever ile buluştu.

Osmangazi Sanat Tiyatrosu’nun hazırlayıp sunduğu ve RUMELİSİAD’ın katkılarıyla sahnelenen ‘Nevbahar Mübadele Yüzyıllık Sürgün’ tiyatro oyununda, yüz binlerce insanın korku ve panik içinde doğdukları toprakları terk ederek Anadolu’ya sığınması anlatıldı. Balkanlar, Ege Adaları ve Anadolu’da yaşanan büyük acıların hikayesinin ele alındığı oyun, sanatseverler tarafından çok beğenildi. Osmangazi Gösteri Merkezi’nde sahnelenen oyunu izleyen Osmangazili sanatseverler,  zaman zaman duygusal anlar yaşadı. Mübadelede yaşanan acıların tatlı ve sert bir dille anlatıldığı oyun izleyenleri o günlere götürdü. Muratcan Kibiroğlu’nun yazdığı, Ali Volkan Çetinkaya’nın yönettiği ‘Nevbahar Mübadele Yüzyıllık Sürgün’ oyununu, Bursa Devlet Tiyatrosu oyuncusu Serkan Çetinkaya, Ayşe Hande Gençosman, Emre Yaşa, Ayşe Dinç, Fatih Kasap ve Bilge Eylem Özgür oynadı. 

Mübadele döneminde yaşanan hikayelerin anlatıldığı oyuna Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir ve çok sayıda Osmangazili sanat sever katıldı. Oyun sonunda izleyiciler, yönetmen ve oyuncuları ayakta alkışladı. Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, oyun sonunda yönetmen ve oyunculara teşekkür plaketi etti. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Neova Sigorta 2024’te prim üretiminde yüzde 65,22 büyüdü

Neova Sigorta, 2024 yılında bir önceki yıla göre prim üretiminde yüzde 65,22 büyüyerek 19 milyar TL’ye çıkardı.  Öz sermayesini ise yüzde 121 artışla 4,2 milyar TL’ye çıkaran Neova Sigorta, toplam aktiflerini ise yüzde 76 büyümeyle 26,3 milyar TL’ye yükseltti. 

 

Son teknolojileri ve sektördeki en iyi uygulamaları hayata geçirme vizyonuyla hareket eden Neova Sigorta, 2024 yıl sonuna dair finansal sonuçlarını kamuoyuna açıkladı. Öz sermayesini yüzde 121 artışla 4,2 milyar TL’ye çıkaran Neova Sigorta, toplam aktiflerini ise yüzde 76 büyümeyle 26,3 milyar TL’ye yükseltti. Aktif büyüklükte sektörde 9’uncu sıraya yükselen Neova Sigorta,  2024 yılında ödenmiş sermayesini ise 900 milyondan 2 Milyar 150 Milyon TL’ye çıkararak büyük bir atılım gerçekleştirdi.

 

Kasko prim üretiminde sektörün üzerinde büyüme yakaladı

 

Kasko prim üretiminde yüzde 46 oranında bir artış sağlayarak sektörün üzerinde bir büyümeyle 3,5 milyar TL’ye ulaştı. Neova Sigorta ayrıca, kefalet sigortaları alanında 63 milyon TL ve finansal sigortalar alanında toplam 115 milyon TL’lik prim üretimiyle ilk 3 sırada yer aldı.

 

Broker kanalında 1 milyar TL prim üretimi ve yüzde 5 iç pay oranına ulaştı. Bankasürans ağını da büyüten şirket, bu kanalda 3,5 milyar prim üretimiyle yüzde 3,9 pazar payını yakaladı. Neova Sigorta en güçlü kanalı olan acente ağında da yatırımlarını sürdürdü. Şirket, çalıştığı acente sayısı 3.555’e çıkararak acente kanalında 13 milyar TL prim üretimi ve yüzde 69 pazar payına ulaştı. Ayrıca acentelerin segmentlere ayrılarak daha odaklı ve verimli çözümler sunulması sağlandı. Şirket, dijital dönüşüm stratejilerinde yaptığı başarılı projelerle dijital kanallar üzerinden 236 milyon TL’lik satış gerçekleştirdi. Tüm bu çalışmalarıyla uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch tarafından A+ kredi notu aldı.

 

Sağlık branşında iddialı

 

2024 yılı finansal sonuçlarına ilişkin görüşlerini açıklayan Neova Sigorta Genel Müdürü Neslihan Neciboğlu, “2024 yılı, hedeflediğimiz pek çok branşta büyüme yakaladığımız bir yıl oldu. Toplam prim üretimimizi yüzde 65,22 oranında büyüterek sektördeki güçlü konumumuzu pekiştirdik. Dijital dönüşümde attığımız adımlar, iş birliklerimiz ve güçlü satış kanallarımız, broker ağımız müşterilerimize daha hızlı ve verimli hizmet sunmamızda ve yıl sonuna yansıyan sonuçlarda etkili oldu. Geldiğimiz noktada, sürdürülebilir bir büyüme modeli oluşturduğumuzu görmekten gurur duyuyoruz. 2025 yılında tamamlayıcı sağlık sigortası gibi yeni ve iddialı olduğumuz alanlarda daha hızlı büyüme kaydederek bu başarıyı daha ileriye taşıyacağız. Müşteri odaklı, inovatif ve yenilikçi çözümlerimizle sektöre yön vermeye devam edeceğiz.” dedi.

 

2024 sonu itibarıyla sağlık branşında Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS) alanında bir atılım yapan Neova, sektör geneline göre kapsamı çok geniş ürünüyle fark yarattı. Bu branşta ayrıca kritik hastalıklara karşı NeoKritik Güvence Sigortası ürününü geliştirerek bu alanda büyüme yakaladı. Değişen ihtiyaçlara özel çözümler de sunan şirket, sayıları hızla artan elektrikli araç sahipleri için ise NeoEnerjik Kasko Sigortasını sunarak sektörde yenilikçi konumunu kanıtladı. 

 

İnsan kaynağına yatırım yapıyor

 

Neova Akademi ile çalışma arkadaşlarının gelişim süreçlerini destekleyen şirket, teknoloji ve inovasyon ekibiyle şirket içi ‘’Dijital Düşün’üyorum’’ eğitim programı düzenliyor. Bu programla çalışma arkadaşlarının dijital gelişimini desteklemeyi hedefliyor. Şirket içi fikir yarışması Neovasyon ile çalışma arkadaşlarımızın fikirlerini hayata geçirerek onları motive ediyor. Bunun yanı sıra şirket kültüründeki pozitif özelliklere vurgu yapan “Neova ile yüzünüz hep gülsün” konseptiyle reklam filmini yayınlandı. Birçok projesiyle teknoloji inovasyon, pazarlama ve sigorta alanlarındaki önemli yarışmalarda da ödüller kazandı.

 

Ar-Ge alanına da yatırım yapan Neova’nın ilk kurumsal makalesi olan “Yapay Zeka Tabanlı Siber Olay Bildirimi ve Önleme Platformu(AICINPP)” adlı çalışması IEEE tarafından yayımlanmak üzere kabul edildi. Ayrıca 2024’te iş süreçleri ve teknoloji alanları dahil olmak üzere tüm sigortacılık faaliyetlerinin kapsamda olduğu ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi sertifikasını da alarak, kesintisiz hizmet sunma taahhüdünü uluslararası standartlarla pekiştirdi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir İhtimal Daha Var, 20 Mart’ta Sadece Netflix’te

Yapımını BKM’nin üstlendiği, yönetmen koltuğunda Hakan Algül’ün oturduğu, senaryosunu ise Deniz Akçay’ın kaleme aldığı Bir İhtimal Daha Var, izleyicileri trajikomik ve eğlenceli bir maceraya davet ediyor.

Tüm umudunu ve yeteneğini kaybeden İsa’nın (Ata Demirer) yolu, iş insanı Refik Argun (Uğur Yücel) ile beklenmedik bir şekilde kesişir. Ancak ufak bir sorun vardır: Refik bir cinayete kurban gitmiştir ve bu dünyada onu görüp konuşabilen tek kişi ise İsa’dır. Zaten yeterince derdi olan İsa’nın hayatı, hayatına giren bu hayaletle iyice kontrolden çıkar. Peşindeki adamlardan kaçarken bir de görünmez bir iş ortağıyla uğraşmak zorunda kalan İsa için tek bir çıkış yolu vardır: Refik’in gizemli katilini bulup bu ortaklığı sonlandırmak. İsa ve Refik keyifli bir maceranın içine düşerken, izleyicileri de sürprizlerle dolu bir final beklemektedir.

Eğlenceli anlatımı ve güçlü isimlerden oluşan oyuncu kadrosu ile Bir İhtimal Daha Var, 20 Mart’ta yalnızca Netflix’te.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Genç Günler Festivali Başvuruları Başlıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 9-19 Mayıs 2025 tarihleri arasında gerçekleştireceği 39. Genç Günler Festivali, sahnelerini genç kuşağın sanatçılarına ve sanatçı adaylarına açıyor.

Genç Günler kapsamında üniversitelerin konservatuvarları ve tiyatro bölümlerinin yanı sıra üniversite kulüp ve tiyatro topluluklarının oyunlarının başvuruları da kabul ediliyor.

Programa alınan projeler, 10 gün boyunca Şehir Tiyatroları sahnelerinde, İstanbul seyircisiyle ücretsiz buluşacak.

Başvurularınızı, başvuru formunu doldurarak 7 Mart 2025 Cuma günü sonuna kadar [email protected] adresine e-posta olarak gönderebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Fayn’dan Love Fest’e büyük destek

İzmir Fuarı’ndan sonra şehrin en büyük açık hava etkinliği olan Love Fest 2025, bu yıl da büyük ilgi gördü. Fayn, festivale verdiği güçlü destekle hem ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sundu hem de İzmir’in kültürel ve ticari hayatına değer kattı.

Yenilikçi yaklaşımı ve çevresine duyduğu sorumlulukla Fayn, festivalin enerjisini zirveye taşıyan markalardan biri oldu. Bölge esnafına ve yerel girişimcilere destek vererek şehrin sosyal dinamiklerini güçlendirdi.

Love Fest’te gösterdiği etkin varlık, markanın sadece bir ticaret aktörü değil, aynı zamanda bir şehir paydaşı olarak konumlandığını kanıtlıyor ve şehre değer katan projeleriyle her yıl daha güçlü bir şekilde büyüyor.

İzmir’in sosyal hayatına vizyoner bakışı ve yaratıcı projeleriyle değer katan Fayn, gelecek yıllarda da bu tür etkinliklerin vazgeçilmez bir destekçisi olmaya devam edecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tek farkları bakış açıları… Asperger sendromlu bireyler sosyal becerilerden yoksun değil!

Asperger sendromunun sosyal etkileşimde güçlükler ve belirli ilgi alanlarına yoğunlaşma ile karakterize olduğunu belirten uzmanlar, bu sendromu otizm spektrum bozuklukları içinde yer alan bir nörogelişimsel bozukluk olarak tanımlıyor.

18 Şubat Dünya Asperger Günü kapsamında açıklama yapan Ergoterapist Emrullah Harun Kaya, “Asperger sendromunun erken teşhis edilmesi bireyin sosyal, duygusal ve akademik gelişiminde kritik bir rol oynar.” dedi. Asperger sendromlu bireylerin detaylara odaklanma, sistematik düşünme ve problem çözme gibi güçlü yönlerine dikkat çeken Kaya, toplumda hoşgörü ve farkındalık oluşturmanın, bu bireylerin sosyal uyumunu destekleyeceğini, empatik yaklaşımlar ve çevresel düzenlemelerle onların yaşam kalitesinin artırılabileceğini dile getirdi.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Ergoterapisti Emrullah Harun Kaya, 18 Şubat Dünya Asperger Günü kapsamında, Asperger sendromu hakkında açıklamalarda bulundu.

Asperger sendromlu bireyler, sosyal ipuçlarını anlamada zorluk yaşayabilirler…

Asperger sendromunun, otizm spektrum bozuklukları içinde yer alan bir nörogelişimsel bozukluk olarak bilindiğini ifade eden Ergoterapist Emrullah Harun Kaya, “Bu sendrom özellikle sosyal etkileşimde güçlükler ve sınırlı ilgi alanlarına sahip olma ile karakteridir.” dedi.

Asperger sendromunun sosyal etkileşim zorlukları, tekrarlayan hareketler ve sınırlı ilgi alanları, dil gelişimi ile motor becerilerde zorluklar gibi temel özellikleri olduğuna dikkat çeken Kaya, “Asperger sendromlu bireyler, yüz ifadeleri, vücut dili, göz teması gibi sosyal ipuçlarını anlamada zorluk yaşayabilirler. Empati gösterme ve sosyal ilişkiler kurma konusunda sıkıntılar yaşayabilirler. Belirli bir konuya aşırı ilgi duyabilirler. Bu ilgi, bazen yoğun bir şekilde belirli bir alan üzerinde derinleşebilir. Bu bir bilim dalı veya hobi olabilir. Asperger sendromlu bireyler genellikle normal dil gelişimine sahiptir. Ancak sosyal dil kullanımı ve ifadeleri konusunda zorluk yaşayabilirler. Yazı yazmak, küçük nesneleri tutmak gibi ince motor becerilerinde zorluklar görülebilir. Ayrıca kaba motor becerilerinde, motor planlama alanlarında ve denge koordinasyonunda da sorunlar görülebilir.” şeklinde konuştu.

Tanı ve tedavi multidisipliner bir yaklaşımla ilerliyor… 

Asperger sendromunun erken teşhis edilmesinin bireyin sosyal, duygusal ve akademik gelişiminde kritik bir rol oynadığına vurgu yapan Ergoterapist Emrullah Harun Kaya, “Tanı konulduktan sonra, bireyin bağımsızlığını desteklemek amacıyla uygun bireyselleştirilmiş eğitimler, terapiler ve destek planları geliştirilmelidir. Multidisipliner bir yaklaşım, tanı ve tedavinin kapsamını genişletir.” dedi.

Multidisipliner ekip içerisinde nörologlar, psikiyatristler, psikologlar, özel eğitim öğretmenleri, dil ve konuşma terapistleri, ergoterapistler, fiziksel aktivite ve hareket eğitim öğretmenlerinin aileler ile iş birliği içinde çalışmalarının gelişim açısından çok önemli olduğunu aktaran Kaya şöyle devam etti:

“Tanı koyma sürecinde birey, psikiyatristler tarafından kapsamlı bir değerlendirmeye alınır. Tanı koyma süreci bireyin gelişimsel öyküsünün detaylı olarak incelenmesi, gözlem ve klinik değerlendirmelerin yapılması ile başlar. Bunun yanında bireyin ihtiyaçları doğrultusunda nöropsikolojik testler, standartlaştırılmış değerlendirme ölçekleri ve biyolojik tetkikler gibi çeşitli tanı araçları kullanılır.”

Tedaviyle, bireyin yaşam kalitesinin en üst düzeye çıkarılması hedefleniyor

Tanı kesinleştikten sonra, oluşturulan multidisipliner tedavi planında uzmanların bireyin ihtiyaçlarını gözettiğini dile getiren Ergoterapist Emrullah Harun Kaya, “Ergoterapistler, duyusal entegrasyon, ince motor becerileri ve günlük yaşam aktiviteler konusundaki ihtiyaçlarını değerlendirir ve müdahale planı oluşturur. Özel eğitim öğretmenleri bilişsel, akademik ve sosyal becerilerin destekleyici bireyselleştirilmiş eğitim planlarını geliştirir. Fiziksel aktivite ve hareket eğitim öğretmeni, motor koordinasyonu, denge koordinasyon ve genel fiziksel gelişimini destekleyici hareket temelli müdahaleler yapar. Dil ve konuşma terapisti, bireyin sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerini geliştirmek için bireyselleştirilmiş terapi programı hazırlar. Klinik psikologlar, bireyin duygusal düzenleme, anksiyete yönetimi ve sosyal etkileşim becerilerini güçlendirmek amacıyla kanıta dayalı psikoterapötik yaklaşımlar uygular. Bu şekilde bireyin yaşam kalitesi artırılarak sosyal, akademik ve günlük yaşamda işlevselliğini en üst düzeye çıkarmaya yönelik kapsamlı bir destek sağlanır.” açıklamasını yaptı.

Asperger sendromu hakkında yanlışlar ve doğrular…

Asperger sendromu hakkında yaygın yanlış inanışlar olduğuna değinen Ergoterapist Emrullah Harun Kaya, bu yanlış inanışları ve doğruları şöyle aktardı:

Yanlış: Asperger sendromu olan herkes otistiktir.

Doğru: Asperger sendromu, otizm spektrumunun bir parçasıdır ancak klasik otizmden farklı özellikler gösterir. 

Yanlış: Asperger sendromu olan bireyler sosyal becerilerden tamamen yoksundur.

Doğru: Asperger sendromlu bireyler sosyal etkileşimde zorluk yaşayabilir, ancak bu herkes için aynı değildir. Bazıları sosyal ilişkilerde oldukça başarılı olabilir. 

Yanlış: Asperger sendromlu bireyler duygusal olarak soğuk ve ilgisizdir.

Doğru: Asperger sendromlu bireyler duygusal olarak derin ve samimi olabilir, ancak duygularını toplumun alıştığı şekilde ifade etmekte zorlanabilirler. Duygusal ipuçlarını anlamakta güçlük çekebilirler ancak bu, duygusuz oldukları anlamına gelmez.

Yanlış: Asperger sendromu olan bireyler hep aynı davranışları sergiler.

Doğru: Asperger sendromu çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Aynı tanıyı almış bireyler bile farklı özellikler gösterebilir. Kişinin ilgi alanları, davranışları ve sosyal becerileri bireyseldir.

Yanlış: Asperger sendromu bir hastalık değil, sadece bir davranış bozukluğudur.

Doğru: Asperger sendromu, beynin gelişimsel bir farkıdır ve nörogelişimsel bir durum olarak kabul edilir. Kişinin zekâsını veya potansiyelini sınırlamaz, ancak sosyal, duygusal ve davranışsal anlamda bazı farklılıklara yol açabilir.”

Asperger sendromlu bireyler güçlü yeteneklere sahip olabiliyor!

Asperger sendromu olan bireylerin genellikle toplumsal normların ve geleneksel öğrenme yöntemlerinin dışına çıkabilen yetenekleri olabildiğini dile getiren Ergoterapist Emrullah Harun Kaya, “Bazen farklı bir bakış açısına sahip olabilirler ve problemleri farklı şekillerde çözebilirler.” dedi.

Kaya, Asperger sendromu olan bireylerin bazı güçlü yanlarını ise şöyle sıraladı:

“Detaylara dikkat ederler, küçük ayrıntıları gözden kaçırmadan derinlemesine incelerler. Bir konu hakkında yoğun ilgi ve bilgi sahibi olabilirler. Problemleri sistematik ve mantıklı şekilde çözme yetenekleri vardır. Hedeflerine ulaşmak amacıyla karşılarına çıkan engellere rağmen ısrarcı olabilirler. Asperger sendromlu bireyler duyusal dünyayı bazen farklı algılayabilirler.   Çevresel değişikliklere karşı daha duyarlı olabilirler. Karmaşık sistemleri analiz etme, kategorize etme ve düzenleme becerileri oldukça gelişmiştir. Sistematik düşünce tarzları sayesinde problem çözme süreçlerinde fark yaratabilirler. Tekrarlayan görevlerde motivasyonlarını kaybetmeden uzun süre çalışabilirler. Bu özellik, özellikle üretim süreçleri, veri analizi veya teknik işler gibi alanlarda avantaj sağlar.” 

Toplumda hoşgörü ve anlayış geliştirilmeli

Asperger sendromlu bireylerin toplumsal entegrasyonunu ve ikili ilişkilerindeki etkileşimlerini artırmak için, açık ve doğrudan iletişim, empatik bir yaklaşım ve sosyal beceri eğitimleri önerildiğini ifade eden Ergoterapist Emrullah Harun Kaya, “Bu bireylerin sosyal becerilerini geliştirmek için yapılandırılmış eğitimler, göz teması kurma, uygun tepki ve sıra ile konuşa gibi becerileri öğretir. Ayrıca ilgi alanlarına dayalı gruplar oluşturmak, doğal ve rahat bir şekilde sosyal etkileşimde bulunmalarını sağlar.” dedi.

Toplum içerisinde Asperger sendromu ile ilgili farkındalık sağlayıp hoşgörüyü ve anlayışı geliştirerek bu bireylerin entegrasyonunun desteklenebileceğini de dile getiren Kaya, “Bu bireylerin duyusal hassasiyetlerini ön planda tutarak çevresel düzenlemeler yapmak, kaygılarını azaltarak sosyal katılımı artırabilir. Bu yaklaşımlarla birlikte hem ikili ilişkilerde hem de toplumda daha uyumlu ve etkin bir şekilde yer almalarına yardımcı olunabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı