Aylık arşivler: Nisan 2025

Sakıp Sabancı anıldı

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Sakıp Sabancı, aramızdan ayrılışının 21’inci yılında törenle anıldı. Törende, Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine hayata geçirilen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında 2025 yılının makale ödülü kazananları da açıklandı. 10 Nisan 2025 tarihinde Sabancı Center’da düzenlenen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ve Anma Töreni, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Törene; İstanbul Valisi Davut Gül, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici ile yabancı misyon temsilcileri, akademi çevrelerinden temsilciler, iş, sanat, medya ve cemiyet dünyasının önde gelenleri, Sabancı Ailesi ve çok sayıda konuk katıldı.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı törende yaptığı konuşmada; vizyonu, değerli fikirleri ve liderliğiyle Sabancı Topluluğu’nun bugünlere gelmesinde büyük emeği olan Sakıp Sabancı’nın, eğitime, bilime ve toplumsal gelişime çok önem verdiğini vurguladı. Güler Sabancı şunları söyledi: “Sakıp Sabancı, Türkiye’nin kalkınmasının nitelikli eğitim ve özgür düşünen donanımlı bireylerin katkısıyla olacağına inanıyordu. Eğitimi, yalnızca bireysel başarıların anahtarı değil, aynı zamanda toplumların aydınlık yarınlara ulaşmasını sağlayan en güçlü araç olarak görüyordu. Ülkesine bağlı, birlik ve beraberliğe çok önem veren biri olarak Türkiye’nin hak ettiği gibi muasır medeniyetler hedefine ilerlemesi için büyük emek verdi. Onu, çalışmaktan ve üretmekten hiçbir şey alıkoyamadı. Fikirleri, değerleri bizlerin yoluna hep ışık oldu.”

BİLİMİN IŞIĞINDA ÇALIŞMAYA DEVAM

Sakıp Sabancı’yı vasiyeti doğrultusunda, topluma fayda sağlayan bilimsel araştırmalara destek vererek andıklarını ifade eden Güler Sabancı, “Sabancı Üniversitesi’nin kuruluş aşamasındaki ortak hayallerimiz arasında; yalnızca bilgiyi aktaran değil, aynı zamanda üreten, sorgulayan, araştıran ve meselelere çözüm öneren saygın bir kurum olması vardı. Bugün, geride bıraktığımız 25 yılda, ortak hayallerimizin gerçekleşmiş olduğunun gururunu ve çok daha iyisini yapabilecek olmanın inancını yaşıyoruz. Sabancı Üniversitesi, bilimde ve toplum üzerinde dönüştürücü etkileri olan öncü konumunu vurgulayan çalışmalara imza atıyor. “Birlikte Yaratmak ve Geliştirmek” felsefemizle çalışmalarımıza bilimin ışığında tüm gücümüzle devam ediyoruz. Disiplinlerarası eğitim yaklaşımımızla küresel ölçekte rekabetçi, katılımcı ve topluma katkı sağlayan bir üniversite olmayı sürdürüyoruz. Sabancı Üniversitesi, kurulduğu günden bu yana, kıymetli akademisyen ve araştırmacıların yayımladığı 9 bini aşan bilimsel yayın; akademi-sanayi iş birliklerinde ulusal ve uluslararası düzeyde yürüttüğü çok sayıda proje ve 19 bine yakın lisans mezunuyla genç ve itibarlı bir kurum olarak ilerleyişine devam ediyor” dedi.

YENİLİKÇİ ÇALIŞMALARI TEŞVİK EDİYOR

Türkiye’de sosyal bilimler alanında uluslararası çapta verilen ilk ve tek ödül programı olan Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri için Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyetinde ayrı bir fon oluşturulduğunu dile getiren Güler Sabancı, “Bu fon, sosyal bilimler alanında genç akademisyenleri ve araştırmaları destekliyor, özgün ve yenilikçi çalışmalar yapılmasını teşvik ediyor. Ödül programının başlangıcından bugüne, başvuru alınan 40 ülkeden 600’den fazla makale, değerli jüri başkanlarımız ve üyelerimiz tarafından dikkatlice incelendi. Ekonomiden sosyolojiye, Türk ve İslam sanatından Türkiye tarihine kadar, farklı birçok alanda genç araştırmacılar ve alanında dünya çapında tanınan bilim insanları desteklendi. Bilimin ve düşüncenin sınırlarını genişleten, geleceğe yön veren araştırmaların ödüllendirilmesi, Sabancı Üniversitesi’nin özgür akademik düşünceye verdiği değerin de bir göstergesidir” diye konuştu.

SINIRLAR ÖTESİ YÖNETİŞİMİ YENİDEN DÜŞÜNMEK

Güler Sabancı, ödül programının bu yılki teması olan “Dönüşen Dünya Düzeninde Değerleri Yeniden Tasarlamak: Neler Korunmalı, Neler Yeniden Değerlendirilmeli ve Tanınmalı?” konusunda, “Yaşadığımız çağda değişimin her zamankinden daha hızlı gerçekleştiğini, değerlerin yeniden şekillendiği gözlemliyoruz. Bilim, siyaset, ekonomi, kültür ve toplumsal yapılar dönüşüm geçirirken hangi değerleri korumamız, hangilerini yeniden düşünmemiz gerektiği sorusu önem taşıyor” dedi. Ödül programının 2026 yılı için belirlenen araştırma konusunu da açıklayan Sabancı, şu ifadeleri kullandı: “Ulu Önder Atatürk’ün ‘Dünyada her şey için; maddiyat için, maneviyat için, hayat için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir’, sözünün verdiği ilhamla temelleri bilim ve akıl üzerine inşa edilmiş Cumhuriyet mirasımıza sahip çıkıyor, bilimin ışığında yılmadan çok çalışmaya devam ediyoruz. Bu doğrultuda, 2026 Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri konusunu, “Sınırlar Ötesi Yönetişimi Yeniden Düşünmek” olarak belirledik. Ödüle başvuracak, araştırmalarıyla özgün ve yenilikçi çalışmalara ilham olacak genç bilim insanlarına şimdiden başarılar dilerim.”

WENDY BROWN’A ÖDÜL

2025 Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında Jüri Özel Ödülü’ne bu yıl Institute Advanced Study’de UPS Foundation Kürsüsü Profesörü, akademisyen, siyaset teorisyeni ve toplumsal kuramcı Wendy Brown layık görüldü. Wendy Brown törende yaptığı konuşmada, “Bu ödül için Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi’ne derin teşekkürlerimi sunuyorum. Sakıp Sabancı, gelişen bir demokrasi için açık entelektüel sorgulamayı ve vatandaşların eğitimle gelişimini anlamış ve bunları cömertçe desteklemiş bir insandı. Sabancı Araştırma Ödülleri ve Sabancı Üniversitesi bu değerleri korumak ve yüceltmek için çaba gösteriyor. Ödül kapsamında onurlandırılanlardan biri olmaktan gurur duyuyorum” dedi.

Ödül programının bu yılki temasına da değinen Brown sözlerine şöyle devam etti: “Değerlerin insan yapımı olduğu gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Anlamı yaratanlar bizleriz. Değerleri keşfetmeyiz, ancak değerlere karar verir ve onları onaylarız. Değerlerin insan yapımı olmaları hiçbir şekilde önemlerini azaltmaz. Değerler insan özgürlüğünün temelidir. Sakıp Sabancı değerlerin değerini ve bunları geliştirmede eğitimin değerini biliyordu. Bu anlayış, Sakıp Sabancı Araştırma Ödülleri’nde ve adını verdiği Sabancı Üniversitesi’nin niteliklerinde somutlaşıyor. Böyle kurumları korumak bize düşüyor. Bu kurumlar kelimenin tam anlamıyla yaşamdaki demokrasinin geleceğini barındırıyorlar.”

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde 2025 yılının Makale Ödülü’ne ise Utrecht Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü’nden Uğur Aytaç, Sabancı Üniversitesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Cenk Özbay ve Sydney Üniversitesi Sosyal ve Siyasal Bilimler Fakültesi’nden Vafa Ghazavi layık görüldü.

Kaynak: Habertürk

İstanbul Film Festivali bugün başlıyor: Hangi filmler sanatseverlerele buluşacak?

Vakıftan yapılan açıklamaya göre festival, Türkiye ve dünyadan nitelikli ve ödüllü filmleri, özel gösterimleri, yıldız oyuncuları ve usta yönetmenleri sanatseverlerle buluşturacak. Bu yıl 139 uzun metrajlı ve 15 kısa filmin yer alacağı festivalde usta yönetmenlerin son eserleri ve dünya festivallerinden filmler görülebilecek.

Festivalde öne çıkan yapımlar arasında Berlin  Festivali’nde Altın Ayı ve FIPRESCI Ödülü’nü kazanan, Dag Johan Haugerud imzalı “Hayaller”, San Sebastian’da Jüri Özel Ödülü’nü kazanan Gia Coppola’nın “The Last Showgirl”, Cannes Eleştirmenler Haftası’nın büyük ödülünü alan “Dağların Simon’u” ve Berlin’de Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan “Mavi İz” yer alıyor.

Yönetmenler François Ozon, Tom Tykwer, Michel Franco, Burhan Qurbani, Mahdi Fleifel ve Gary Hustwit’in son filmlerinin yanı sıra David Lynch, Wim Wenders, Jacques Demy, Robert Bresson ve Quentin Tarantino gibi sinema tarihine yön veren kült yönetmenlerin restore edilmiş yapımları da festivalde izleyicilerle buluşacak.

Ayrıca Max Richter, Brian Eno ve Charles Aznavour gibi müzik dünyasının ikonik isimlerini odağına alan belgesel ve filmler, festivalin özel yapımları arasında yer alıyor.

“KÖLN 75” İLE FESTİVAL BAŞLIYOR

Festivalin açılış filmi, Ido Fluk’un yönettiği, 2025 Berlin  Festivali’ndeki özel galada prömiyeri yapılan “Köln 75” olacak. Norveçli yönetmen Dag Johan Haugerud, 16 Nisan Çarşamba saat 12.00’de Yapı Kredi Kültür Sanat’taki festival sohbetinde sinemaseverlerle buluşacak. Ödüllü yönetmen, 13, 14 ve 15 Nisan’da filmlerinin gösterimlerine de katılacak.

Fotoğrafçı, yazar ve vakanüvis olarak Nikaragua’dan Meksika ve Kanada’ya, Filistin’den Afganistan’a birçok tarihi olayı, insan haklarını ve çatışmaları belgeleyen Larry Towell, 19 Nisan Cumartesi saat 15.00’te Yapı Kredi Kültür Sanat’ta söyleşi yapacak. 20. Köprüde Buluşmalar kapsamında Yamaç Okur’un moderatörlüğünde “Rekabetçilik, Telif Hakları ve Sinemada İşbirliğini Yeniden Düşünmek” başlıklı panel düzenlenecek. HOPE Alkazar’da 15 Nisan Salı saat 15.30’da gerçekleştirilecek panelde Melis Behlil, Rossato Fernandes, Pelin Turan ve Antonios Vlassis konuşmacı olacak.

Yapı Kredi Kültür Sanat’ta 16 Nisan Çarşamba saat 14.00’te Gerhard Maier’in konuşmacı olacağı “ ve Yapay Zeka: Geleceğe Bakış” söyleşisi yapılacak.

Yine Yapı Kredi Kültür Sanat’ta Jay Weissberg’in moderatörlüğünde 17 Nisan Perşembe saat 14.00’te Ada Solomon, Burak Çevik, Kirsten Niehuus ve Mads Wolner Voss’un katılımıyla “Kimin Hikayesi? Film Fonları ve Yaratıcı Kararlar”, 16.00’da Çiğdem Öztürk’ün moderatörlüğünde, Anke Petersen, Aleksandra Derewienko, Louise Martin Papasian ve Anne Delseth’in katılımıyla “Doğru Hikayeyi Bulmak: Belgesel Anlatımında Güncel Yaratıcı Eğilimler” paneli gerçekleştirilecek.

YARIŞMALAR VE ÖDÜLLER

Festivalin resmi seçkisinde Altın Lale Yarışması, Kısa Film Yarışması ve Yeni Bakışlar bölümleri yer alıyor.

Yerli ve yabancı filmlerin bir arada uluslararası jüri tarafından değerlendirileceği Altın Lale Yarışması’nda 15 uzun metrajlı film izlenebilecek. Hint sinemacı Shekhar Kapur’un başkanlığını yürüteceği Altın Lale Yarışması’nın jürisinde yapımcı Ada Solomon, senarist ve yönetmen Ebru Ceylan, oyuncu Saadet Işıl Aksoy ve Toronto Uluslararası Film Festivali Başkanı Cameron Bailey yer alıyor.

YENİ BAKIŞLAR İLE GENÇ YÖNETMENLERE DESTEK VERİLMESİ PLANLANIYOR

Genç yönetmenleri desteklemek ve yeni çalışmaları daha görünür kılabilmek için yalnızca ilk ve ikinci filmlerini çeken yerli yönetmenlere açık olan Yeni Bakışlar bölümünde 11 film izlenebilecek. En iyi filme verilen ödül, Seyfi Teoman’ın adını taşıyor.

Bu yıl festivalde Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonunun (FIPRESCI) verdiği ödüllere ek olarak Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB), Film Yönetmenleri Derneği (Film-Yön) ve Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), festivaldeki filmleri bağımsız jürilerle değerlendirerek ödüller takdim edecek.

Altın Lale Yarışması ve Yeni Bakışlar bölümlerinde yer alan yerli kurmaca filmleri değerlendiren Film-Yön, bu yıl En İyi Yönetmen Ödülü’nü yakın zamanda vefat eden usta yönetmen Şerif Gören anısına verecek.

Emine Emel Balcı’nın “Buradayım, İyiyim”, Mehmet Akif Büyükatalay’ın “Histeri”, Pelin Esmer’in “O da Bir Şey mi”, Kohei Igarashi’nin “Super Happy Forever”, Sahand Kabiri’nin “Tayfa”, Tolga Karaçelik’in “Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikayesi”, Gürcan Keltek’in “Yeni Şafak Solarken”, Alireza Khatami’nin “Öldürdüğün Şeyler”, Damian Kocur’un “Yanardağın Altında”, Tayfun Pirselimoğlu’nun “İdea”, Balint Szimler’in “Ders Olsun”, Athina Rachel Tsangari’nin “Hasat”, Fabrice du Welz’in ise “Maldoror” adlı filmleri Altın Lale için yarışacak.

2026’DAN İTİBAREN BALKAN PRÖMİYERİ ŞARTI ARANACAK

İstanbul Film Festivali, 2026 yılından itibaren yarışmalarında yer alacak filmlerde Balkan prömiyeri şartı arayacak. Festival ,Türkiye’de film alanında çalışan farklı meslek birlikleriyle iletişim halinde planladığı tüm bu değişikliklerle kariyerinin başındaki, dikkat çeken yönetmenleri daha güçlü şekilde desteklemeyi, yenilikçi ve yaratıcı seslere ifade alanları açmayı, karşılıklı kültürel etkileşim ve bölgesel tanıtım imkanları yaratmayı ve Türkiye’deki sinema kurumları ve sinema profesyonelleriyle ilişkilerini güçlendirmeyi hedefliyor.

Festival filmleri “Altın Lale Yarışması”, “Kısa Film Yarışması”, “Yeni Bakışlar”, “Devrialem”, “Cinemania”, “Galalar”, “Genç Ustalar”, “Belgesel Kuşağı”, “Mayınlı Bölge”, “Heyula” ve Antidepresan”, “Dünden Bugüne Türk Klasikleri”, ve “Retrospektifler” başlıklarında gösterime girecek.

Dünden Bugüne Türk Klasiklerinde Ömer Kavur’un “Amansız Yol” filmi, Retrospektifler bölümünde de Dag Johan Haugerud ve Ayhan Ergürsel’in yapıtları sinemaseverlerle buluşacak.

Festival filmleri, Beyoğlu’nda Atlas 1948 ve Beyoğlu Sineması, Şişli’de CineWAM Premium+ City’s Nişantaşı ve Kadıköy’de Kadıköy Sineması, Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi ve Paribu Cineverse Nautilus’da izlenebilecek.

KÖPRÜDE BULUŞMALAR 15 NİSAN’DA BAŞLIYOR

Türkiye’den yapımcı, yönetmen ve senaristleri uluslararası sinema profesyonelleriyle buluşturan ortak yapım, eğitim ve ağ kurma platformu Köprüde Buluşmalar, 15-17 Nisan’da Hope Alkazar, Borusan Müzik Evi, Yapı Kredi Kültür Sanat ve Atlas 1948 Sineması’nda gerçekleştirilecek.

20. Köprüde Buluşmalar seçkisinde yer alan ilk filmlerden birine “İlk Film Teşvik Ödülü” verilecek. Bu yıl 20 projenin yer aldığı Köprüde Buluşmaların ödül töreni 17 Nisan’da yapılacak.

Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu, Goethe-Institut Istanbul, German Films, İtalyan Kültür Merkezi, Institut Français, Unifrance, Hindistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu, Norveç Krallığı Büyükelçiliği, Avusturya Kültür Ofisi, Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi ve Brezilya’nın İstanbul Başkonsolosluğu-Instituto Guimaraes Rosa festivale destek veriyor.

kaynek: Ntv

Bakan Şimşek’ten Özgür Özel’e: Yalan söylemek yakışmıyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kendisiyle ilgili son açıklamalarına cevap verdi.

Bakan Şimşek sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Mesnetsiz iddialarına ve suçlamalarına ilişkin yapılan birçok açıklamaya rağmen ana muhalefet liderinin şahsıma yönelik devam eden söylemleri doğrudan bir itibar suikastı olup siyaset kisvesi altında sunulamaz.

Ceza Muhakemesi Kanununun soruşturmanın gizliliğine ilişkin bağlayıcı hükmü gereğince Savcılık tarafından talep edilen bilgileri MASAK hiçbir makamın görüşünü, direktifini veya olurunu almadan doğrudan Savcılığa iletir.

Sayın Özel’in bahsettiği rapor, sadece veri içeren teknik bir doküman olup herhangi bir yorum içermemektedir. MASAK’ın mevzuatı uyarınca uzman/uzman yardımcısı ünvanı fark etmeksizin hazırladığı tüm raporlar aynı hukuki etkiye ve geçerliliğe sahiptir. Ana muhalefet partisi liderinin daha seviyeli bir dil kullanması gerekir, Sayın Özel’e yalan söylemek ve iftira atmak yakışmıyor.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Halk TV’de katıldığı bir programda Bakan Şimşek’in İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan MASAK raporundan önceden haberdar olduğunu iddia ederek şunları söyledi:

“Bal gibi biliyordu. Niye? MASAK raporu var. “MASAK raporundan haberim yoktu” diyor. Yalan söylüyor. Bakın aralık, ocak, şubat ayı boyunca televizyonlarda bütün yorumcular neden konuştu? MASAK raporu, MASAK raporu…. MASAK raporu ne zaman talep edilmiş? 3 Mart. Görevlendirme ne zaman? 10 Mart. Ne zaman imzalanmış? 17 Mart. Operasyon ne zaman? 19 Mart. 3 ay boyunca MASAK’ta büyük bir yolsuzluk raporundan bahsediliyor. Sen çıkıp da MASAK’a “Getirin raporu okuyayım” deme. “Ya böyle büyük bir rapordan bahsediliyor. Kim hazırladı o raporu?” deme.

Olmayan raporu konuşuyorlar, susuyor. 3’ünde istiyorlar, görevlendirme yok. Kendi talimatıyla bir başkan yardım uzman yardımcısı görevlendiriliyor. Yalan yanlış bir MASAK raporu imzalanıp yollanıyor. Utanç vesikası, böyle bir torba peçeteden ibaret, peçete. Ve Mehmet Şimşek kendine bağlı MASAK’ın siyasi operasyonda kullanılmasına sessiz kalmıştır. Hiç değilse kendine ait kurumu “Ya siz siz İsmail Bey olarak bakan olacaksınız. Size bağlı kuruluşun bir raporundan 3 ay boyunca herkes konuşacak, olmayan bir rapordan. Susacaksınız, olmayan raporu martın 10’unda isteyecekler, görevlendirme yapıp 17’sinde rapor vereceksiniz. O raporla adam tutuklanacak, yalancı raporla ve rezervler yanacak. Siz de diyeceksiniz ki: “Ben bu rezervleri bugünler için biriktirdim.” Eğer Mehmet Şimşek bu rezervleri bugünler için biriktirdiyse yazıklar olsun ona.”

Kaynak: Habertürk

Bayraklı’da Sağlık Haftası etkinlikleri ilgi gördü

Bayraklı Belediyesi, Dünya Sağlık Haftası kapsamında toplumda sağlık bilincini artırmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenledi. Bu kapsamda Sevgi Yolu’nda kurulan sağlık standında gün boyu tansiyon ve kan şekeri ölçümleri yapıldı, vatandaşlara sağlıklı yaşam önerileri sunuldu. Osmangazi Hizmet Binası’nda düzenlenen ilk yardım seminerinde ise hayati önem taşıyan bilgiler paylaşıldı. Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, “Halk sağlığı çalışmalarımıza ve bilinçlendirme etkinliklerimize devam edeceğiz” dedi.

DOĞRU MÜDAHALE HAYAT KURTARIR
Bayraklı Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü tarafından organize edilen Sağlık Haftası etkinlikleri kapsamda Sevgi Yolu üzerinde kurulan sağlık standı kuruldu. Belediye hemşireleri, gün boyunca vatandaşların tansiyon ve kan şekeri ölçümlerini gerçekleştirdi. Katılımcılara sağlıklı yaşam, dengeli beslenme ve düzenli kontrolün önemi hakkında bilgilendirme yapıldı. İlk yardım eğitimi ise büyük ilgi gördü. Osmangazi Hizmet Binası Konferans Salonu’nda Dr. Sibel Akay Tıkıroğlu tarafından verilen eğitimde; yaşam boyu karşılaşılabilecek kazalarda çevre güvenliğinin sağlanması, 112 ekiplerine haber verilmesi, temel yaşam desteği, kanama kontrolü, solunum yolu tıkanıklıklarına, yanık, zehirlenme, kırık ve çıkıklarda yapılacak müdahalenin önemi gibi önemli konular ayrıntılı şekilde anlatıldı. Dr. Tıkıroğlu, “Her birey temel ilk yardım bilgisine sahip olmalı; çünkü doğru müdahale hayat kurtarır” diyerek, doğru müdahalenin önemine dikkat çekti. Uygulamalı anlatımlar ve örnek vakalarla desteklenen seminerde katılımcılar, hayati durumlarda nasıl hareket etmeleri gerektiğini öğrenme fırsatı buldu.

SAĞLIK, HER ŞEYİN BAŞINDA GELİR
Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, “Sağlık, hayatın her alanında öncelikli konuların başında gelir. Vatandaşlarımızın bu bilinçle hareket etmesi, hem kendi sağlıkları hem de toplum sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Biz de Bayraklı Belediyesi olarak halk sağlığını öncelik olarak alarak çalışmalar yapmaya ve vatandaşlarımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ’de “İzmir’de İlmî ve Kültürel Hayat” sempozyumu başladı

 Ege Üniversitesi Birgivi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen  “İzmir’de İlmî ve Kültürel Hayat I (14-16. yy)” başlıklı sempozyum açılış konuşmaları ile başladı.

 Ege Üniversitesi Kültür ve Sanat Evinde yapılan sempozyumun açılışına; Bornova Kaymakamı Muzaffer Şahiner, Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, Bornova Müftüsü Fethullah Yavuz, Ege Üniversitesi Birgivi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Hanefi Palabıyık, Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Osman Ferda Beytekin, Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alev Fatoş Parsa, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Emrah Dindi, Ege Üniversitesi Birgivi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Topal ile Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ödemiş,  idari-akademik çalışanlar, konunun uzmanları ve öğrenciler katıldı.

Sempozyumun açılışında konuşan Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, “Birgivi İlahiyat Fakültemizin hazırlamış olduğu İzmir’de İlmi ve Kültürel Hayat konulu sempozyuma hoş geldiniz, onur verdiniz. Hafızamızı güçlü, bilinçli ve sağlıklı tutmanın yolunun, tarihi ve tarihçileri göz önünde tutmaktan geçtiğini söylemek isterim. Çünkü kişiler kendini, konumunu ve kimliğini ve daha da ötesi dünyadaki yerini ancak tarih yardımıyla bilir. Geçmişe bakarak geleceğini görür ve kurar, aynı zamanda kendini bilmesine yardımcı olan bu durum sayesinde Rabbini de bilir. İşte bu bilmeye yardımcı olarak araçlardan biri olan “mekân” tanıma hakkında hazırlanan bir sempozyuma iştirak ederek ve tarihsel bir bölge ve dönem hakkında İzmir ve 14-16. yüzyıllarını konuşarak hafızamı yenileyecek ve bilincimizi geliştireceğiz” dedi.

“Sempozyum, bugünkü bazı tartışmalara da cevap olacak nitelikte”

Tarihçilik açısından bu dönemleri ele almanın ve gelecek olan “İzmir Sempozyumu II” başlıklı toplantıların çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mehmet Ersan, “Çünkü bugünümüz orada saklı, şu anımızın kökleri orada. Bunların bilinmesi ve sonrasına etkisinin ortaya çıkarılması önemli bir faaliyettir. Bilgimiz ne kadar geniş ve zenginse, bakışımız da o kadar doğruya kayar. Bu yüzden çok çeşitli alanlardan müracaatla oluşan oturumların mümkün olduğunca takip edilmesi, hepimizin bilgi dağarcığını zenginleştirecek ve daha doğru düşünce ve senteze gitmemizi sağlayacak. Devletimizin konuşlandığı bu toprakların, bizim için vatan yapılmaya başlandığı ve bu yapılanmanın ne suretle ve nasıl bir çabayla ortaya konduğu dönemleri bazı açılardan ele alan bu sempozyum, bugünkü bazı tartışmalara da cevap olacak niteliktedir. Bunun en basit örneği, ‘vatan olma’ süreç ve serüveninin ilk başlangıcını görmektir. Yani ‘fetih’ olgusu, sadece kılıçla veya silahla değil, çok yönlü ve çok zahmetli bir süreçtir ki, sempozyum tebliğlerindeki birçok başlık da bunu ortaya koyacak niteliktedir” diye konuştu.

Prof. Dr. Mehmet Ersan, “Akademik dünyadan beklenen, bu kurumları diğer kurumlardan ve eğitimle ilgilenen cemaatlerden ayıran en belirgin faaliyet, konferans, panel, çalıştay, atölye ve sempozyum çalışmaları yapmalarıdır. Bunlar, hem akademik ve ilmi birikimlerin paylaşıldığı ve hem de tartışmaya açılarak test etmeye ve gelişip yenileşmeye imkân veren faaliyetlerdir. Birgivi İlahiyat Fakültemiz, birkaç senedir, bir çoğuna katılamamakla birlikte haberdar olduğum çok sayıda mezkur tarzda programa imza attı. Başından bugüne kadar sempozyumun hazırlanmasında emeği geçenlere ve katılımınız için sizlere teşekkür eder, sempozyumun başarılı geçmişini temenni eder, hayırlara vesile olmasını dilerim” dedi.

“Hem kentimizin hem de ülkemizin kültürel birikimine katkı sunacak”

Bornova Kaymakamı Muzaffer Şahiner, “Bu kıymetli sempozyumda bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Böylesine derin bir tarihî ve kültürel geçmişe sahip olan İzmir’in, özellikle 14. ve 16. yüzyıllar arasındaki ilmî gelişmelerinin akademik bir zeminde ele alınması, hem kentimizin hem de ülkemizin kültürel birikimine önemli katkılar sunmaktadır. Bu anlamlı sempozyumun Bornova’da, köklü bir eğitim ve kültür merkezi olan Ege Üniversitesi çatısı altında gerçekleştirilmiş olması da bizler için ayrı bir gurur kaynağıdır. Bu tür etkinliklerin, ilçemizin bilim ve kültür alanındaki değerini daha da pekiştireceğine yürekten inanıyorum” dedi.

“İzmir’in tarihî ve kültürel mirasına ışık tutulacak”

Ege Üniversitesi Birgivi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Hanefi Palabıyık, “Bugün burada, İzmir’in tarihî ve kültürel mirasına ışık tutan önemli bir akademik etkinlikte bir araya gelmiş olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. ‘İzmir’de İlmî ve Kültürel Hayat I (14-16. yy)’ başlıklı bu sempozyumun hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Başta bizlere her zaman destek olan Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak, Sayın Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Ersan hocamıza ve üniversitemizin değerli üst yönetimine şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca bu sürecin her aşamasında özveriyle çalışan fakültemizin kıymetli akademik ve idari personeli ve öğrencilerimize de teşekkürü bir borç biliyorum. Bu sempozyumun odağında yer alan 14. ile 16. yüzyıllar arası dönem, İzmir’in ilmî ve kültürel kimliğinin şekillendiği, pek çok değerli şahsiyetin ve ilim merkezinin ortaya çıktığı son derece önemli bir zaman dilimidir. Bu mirası anlamak, sadece geçmişi bilmek değil; geleceğe daha sağlam adımlarla yürümek demektir. Bu vesileyle özellikle genç akademisyen ve öğrencilere seslenmek istiyorum: Yorulmadan, yılmadan çalışın. Çünkü bilgiye duyulan ihtiyaç hiçbir zaman azalmayacak. Sizler bu mirası geleceğe taşıyacak nesillersiniz. Unutmayın ki bilim yolculuğu sabır, azim ve tutkuyla yürünür” diye konuştu.

“Alimler, Eserler, Kurumlar, Fikirler ve Toplumsal Yansımalar”

Yüz yüze ve çevrimiçi olarak “Alimler, Eserler, Kurumlar, Fikirler ve Toplumsal Yansımalar” teması ile yapılan sempozyum kapsamında İzmir ve çevresinde ilim ve kültür hayatında iz bırakan şahsiyetler, dini yapılar, kurumlar, tarihi mekânlar, din ve toplum, eğitim, dil, sanat, musiki gibi konular konuşulacak. Tarih, kültür ve bilim alanlarında çalışan akademisyenleri bir araya getirerek, şehrin Osmanlı öncesi ve erken Osmanlı dönemlerindeki entelektüel ve kültürel yapısı çok boyutlu olarak ele alınacak. Sempozyumda sunulan bildirilerle, dönemin ilim merkezleri, eğitim kurumları, edebî ve sanatsal faaliyetleri üzerine derinlemesine analizler yapılacak.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Şenlik coşkusu başlıyor!

Lüleburgaz Belediyesi’nin bu yıl düzenleyeceği 34’üncü Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği programı belli oldu. Şenlik coşkusuna bu yıl Bulgaristan, Bosna Hersek, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Tataristan’dan çocuklar da dahil olacak.

Lüleburgaz Belediyesi’nin Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği programı belli oldu.

33 yıldır artan coşkuyla gerçekleştirilmeye devam eden Lüleburgaz Belediyesi Uluslararası Çocuk Şenliği, bu yıl 34’üncü kez ‘merhaba’ diyecek.

Şenlik kapsamında bu yıl da spordan sanata dopdolu etkinlikler gerçekleştirilecek.

6 KONUK ÜLKE 111 EKİP

Şenliğe bu yıl da yerli ekiplerin yanı sıra Bulgaristan, Bosna Hersek, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan ve Tataristan’dan konuk ekipler katılacak.

Şenlik süresince devam edecek sahne gösterilerinde 111 ekip sahne alacak.

ŞENLİK PROGRAMI

Lüleburgaz Belediyesi 34. Uluslararası Çocuk Şenliği programı şu şekilde;

12 NİSAN 2025 CUMARTESİ

11.00- 17.00               Hayalimdeki Lüleburgaz Resim Yarışması (LYSA Fuaye Alanı)

13 NİSAN 2025 PAZAR

11.00- 17.00               Hayalimdeki Lüleburgaz Resim Yarışması (LYSA Fuaye Alanı)

 

19 NİSAN 2025 CUMARTESİ

08.30                           Uluslararası Satranç Turnuvası Kayıt ve Teknik Toplantı (LYKA)

09.30-19.00                Uluslararası Kort Tenisi Turnuvası (LYKA)

10:00 – 20:00              Taekwondo Turnuvası (LYFA)

10.00-15.00                Uluslararası Satranç Turnuvası (LYKA)

14.00                           Taekwondo Turnuvası Ödül Töreni (LYFA)

18.00                           Lüleburgaz Belediyesi Çok Sesli Çocuk ve Sevgi Korosu Konseri (LYSA- Cahit Irgat Salonu)

20 NİSAN 2025 PAZAR

09.30-19.00                Uluslararası Kort Tenisi Turnuvası (LYKA)

10:00 – 20:00              Uluslararası Satranç Turnuvası (LYKA)

11.00 – 17.00              Çadır Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

12:00-18:00                Şişme Oyun Alanı Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

12:00-18:00                Uzay Çadırı (Kongre Meydanı)

13:30                           Şenlik Yürüyüşü (Yeni Tören Alanı)

14:30                           Şenlik Çadırlarının Açılışı (Kongre Meydanı)

15.00                           Resim Yarışması Ödül Töreni (Kongre Meydanı)

15:30                           Sahne Gösterileri (Kongre Meydanı)

15.00-18.00                “Dinozorlar” Animasyon Gösterisi (Gençlik Parkı)

15.00-18.00                “Transformers” Animasyon Gösterisi (Kongre Meydanı)

16.00                           Uluslararası Kort Tenisi Turnuvası Ödül Töreni  (LYKA)

17.00                           Uluslararası Satranç Turnuvası Ödül Töreni (LYKA)

19:00                           Sahne Gösterileri (Kongre Meydanı)

21 NİSAN 2025 PAZARTESİ

11.00-13.00                Neşeli Kurabiyeler Atölyesi (Lüleburgaz Yıldızları Lezzet Akademisi)

12.00-18:00                Şişme Oyun Alanı Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

12.00-18:00                Uzay Çadırı (Kongre Meydanı)

12.00-17:00                Çadır Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

13.00-18.00                “Dinozorlar” Animasyon Gösterisi (Gençlik Parkı)

15:30                            Sahne Gösterileri (Kongre Meydanı)

15.00-18.00                “Transformers” Animasyon Gösterisi (Kongre Meydanı)

19:00                            Sahne Gösterileri (Kongre Meydanı)

22 NİSAN 2025 SALI

09.00 – 18.00              Uluslararası Masa Tenisi Turnuvası  (LYFA)

11.00 – 13.00              Neşeli Kurabiyeler Atölyesi (Lüleburgaz Yıldızları Lezzet Akademisi)

12.00-18.00                 Şişme Oyun Alanı Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

12.00-18:00                Uzay Çadırı (Kongre Meydanı)

12.00-17.00                Çadır Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

13.00-17.00                Maket Uçak Yapımı (LYSA Fuaye Alanı)

13.00-18.00                “Dinozorlar” Animasyon Gösterisi (Gençlik Parkı)

15.30                            Sahne Gösterileri (Kongre Meydanı)

16.00-21.00                “Transformers” Animasyon Gösterisi (Kongre Meydanı)

19:00                            Sahne Gösterileri (Kongre Meydanı)

 

23 NİSAN 2025 ÇARŞAMBA

10.00-17.00                Son Gün Çadır Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

11.00 – 13.00              Neşeli Kurabiyeler Atölyesi (Lüleburgaz Yıldızları Lezzet Akademisi)

12.00-18.00                  Şişme Oyun Alanı Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

12.00-18:00                Uzay Çadırı (Kongre Meydanı)

13.00-17.00                  Maket Uçak Yapımı (LYSA – Fuaye Alanı)

15:00-19:00                  Sahne Gösterileri (Kongre Meydanı)

16:00                             Uluslararası Masa Tenisi Turnuvası Final Maçları (LYFA)

19:00                             Final Gecesi Etkinlikleri (Kongre Meydanı)

26 NİSAN 2025 CUMARTESİ

09.00-21.00                Karate Turnuvası (LYFA)

10.00-19.00                U-11 / U-12 Futbol Turnuvası (LYFA Büyük Saha)

27 NİSAN 2025 PAZAR

10.00-19.00                U-11 / U-12 Futbol Turnuvası (LYFA Büyük Saha)

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

DYO GAZİRAY Projesi’yle toplumsal yatırımlarını sürdürüyor

DYO, Türkiye’nin dördüncü büyük banliyö hattı olan GAZİRAY Projesi’ne, raylı sistemler için geliştirdiği güvenlik ve dayanıklılık standartlarına uygun EN 45545-2 sertifikalı boyalarıyla değer katıyor. Yenilikçi boya çözümleriyle projeye katkı sağlayan DYO, ulaşım altyapısının güçlendirilmesine yönelik toplumsal yatırımını sürdürüyor.

 

DYO Boya, Milli Banliyö Tren Seti Projesi kapsamında Türkiye’nin dördüncü büyük banliyö hattı olan GAZİRAY Projesi’ne destek oluyor. Raylı sistemler için geliştirdiği güvenlik ve dayanıklılık standartlarına uygun EN 45545-2 sertifikalı boyalarıyla, toplumsal yatırımını sürdürüyor. Safkar Firması’yla gerçekleştirdiği iş birliğiyle DYO, GAZİRAY Projesi’ne zorlu koşullara karşı dayanıklığı yüksek DYO boyalarıyla uzun ömürlü koruma sağlıyor.  

 

Güvenli ve modern bir yolculuk deneyimi 

 

İstanbul, Ankara ve İzmir’in ardından Türkiye’nin dördüncü en büyük banliyö hattı olarak hayata geçirilen ve ilk seti Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edilen GAZİRAY Projesi, bölgenin ulaşım altyapısını güçlendirmeyi hedefliyor. Proje kapsamında toplamda 32 araçtan oluşan 8 adet banliyö tren seti üretilecek. Her bir tren seti, saatte 90 kilometre işletme hızıyla yolcu taşıyacak şekilde tasarlandı. İkisi sürücü kabinli olmak üzere dört araçtan oluşan bu setlerin her biri, 206’sı oturan toplamda bin yolcu kapasitesine sahip olacak.

 

DYO’nun raylı sistemler için geliştirdiği ürünler, dayanıklılığının yanı sıra yolcu güvenliğini de ön planda tutuyor. GAZİRAY Projesi’nde kullanılan EN 45545-2 sertifikalı boyalar, yangına karşı yüksek direnç göstererek güvenli bir yolculuk deneyimi sunuyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Marble İzmir’in 30’uncu yılına özel anıt Kültürpark’ta açıldı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Marble İzmir Fuarı’nın 30’uncu yılına özel olarak Kültürpark Mermer Sevgi Yolu’nda konuşlandırılan 30. Yıl Anıtı’nın açılışını yaptı. Fuara 20 yılın üzerinde katılım sağlayan firmaların isimlerinin yer aldığı anıtın açılışında konuşan Başkan Tugay, “Anıtımız ile geçmişe dönük bir teşekkür sunarken gelecek için de aslında bir söz veriyoruz. İzmir kıymet verenin kıymetini daima bilecek” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından organize edilen Marble İzmir – Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın 30’uncu yılında kente önemli bir eser kazandırıldı. Doğal taş sektörünün en büyük küresel buluşması Marble İzmir’in önemini ifade etmek adına Kültürpark Mermer Sevgi Yolu’nda İzmir Enternasyonal Fuarı’nın (İEF) hikayesinin başladığı yere konulan Marble İzmir Fuarı 30’uncu Yıl Anıtı’nın açılışı yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın gerçekleştirdiği açılışa İZFAŞ Genel Müdürü Tuğçe Cumalıoğlu, bürokratlar ve sektör temsilcileri katıldı.

“Kente kalıcı iz bırakanın her zaman yanında olacağız”

Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, ilk defa 1989 yılında Kültürpark’ta, İzmir Enternasyonal Fuarı içinde, üniversite sanayi iş birliği ile “İzmir Mermer Günleri 89” adıyla temelleri atılan Marble İzmir Fuarı’nın önemine değindi. 30 yıl önce başlayan uzun bir yolculuğun ilk adımlarını hatırlamak ve o yolculuğa en çok emek verenlere vefa göstermek için bir araya geldiklerini belirten Başkan Tugay, “Marble fuarının ilk adımlarını yurt dışındaki fuarları ellerindeki numunelerle gezen, makinelere uzaktan bakarken, ‘biz de yaparız, hatta daha iyisini yaparız’ diyenler atmıştı. 1989 yılında İzmir Enternasyonal Fuarı’nda Mogambo karşısında küçük bir stant kurarak bu hayalin peşine düşmüşlerdi. Sonraki yıllarda Mermer Sevgi Yolu’nu kendi imkanlarıyla düzenlediler ve taşlarını döşediler. Doğal taş sektörünü dünyaya tanıtan Marble İzmir o insanların emekleriyle açılan yolda filizlendi. 1995’te ilk kez uluslararası şekilde ayrı bir fuar olarak düzenlenen fuara 47 firma katılmıştı. Günümüzde ise binin üzerinde katılımcıyı, 147 ülkeden on binlerce profesyoneli ağırlayan, sektörün rotasını belirleyen fuarlardan biri haline geldi. Bu başarının arkasında yıllardır bu organizasyonun bir parçası olan firmalar, kurumlar, çalışanlar ve paydaşlar var. Fire vermeden her sene emek veren, katılım gösterenler var. Bunların hepsi, dostlarımız bizler için çok değerliler. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak kentimizde taş üstüne taş koyan, üretime katkı sağlayan, uluslararası arenada kentimizi temsil eden, daha görünür, bilinir kılan, değerine değer katan kim varsa her zaman arkasında olacağımızı tekrar ifade etmek isterim. Destek verenin, kalıcı iz bırakanın her zaman yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

“Birlikte nice Marble buluşmalarına diyorum”

Anıtın Elazığ Bölgesi’nde çıkarılan Türkiye’nin en özel doğal taşıyla yapıldığını aktaran Başkan Tugay, konuşmasını şöyle tamamladı: “Anıtımız ile geçmişe dönük bir teşekkür sunarken gelecek için de aslında bir söz veriyoruz. İzmir kıymet verenin kıymetini daima bilecek. Marble İzmir’in doğduğu, fuarın ilk adımlarının atıldığı yerde yükselen bu yapı bir dayanışma kültürünün, ortak bir vizyonun ve şehre duyulan aidiyetin simgesi olarak bütün İzmirlilerin gözbebeği olan Kültürpark’ta sergilenecek. Anıtın üzerinde en az 20 yıldır bizi yalnız bırakmayan, Marble İzmir’in tüm dünyada bilinir hale gelmesini sağlayan katılımcıların adı var. Her birine ayrı ayrı şehrimiz, belediyemiz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Birlikte nice yıllara, Marble buluşmalarına diyorum ve daha önemlisi nice yeni başarılı başlangıçlara diyorum.”  

Açılış programının sonlanmasının ardından Marble İzmir Fuarı’na açıldığı ilk günden itibaren 20 yıl üzeri katılım sağlamış olan 96 firmanın isimlerinin yer aldığı anıt önünde hatıra fotoğrafları çekildi.

Mermer Sevgi Yolu’nun doğuşu

İzmir Mermerciler Derneği’ne bağlı birkaç mermerci, 1989 yılında İzmir Enternasyonal Fuarı’nda, Mogambo kulübünün karşısında sergi açtı. Mermerden yapılmış havuzlar, radyatörler gibi dikkat çekici ürünlerle fuar ziyaretçileri büyülendi. İzmir Mermerciler Derneği Başkanı Yusuf Türkmen öncülüğünde, 26 Ağustos 1991’de Kültürpark’ta çalışmalarına başlanan, İZFAŞ yöneticilerinin ve sektör temsilcilerinin coşkulu katılımıyla açılan “Mermer Sevgi Yolu” ile sektörde ilk kez bir “mermer fuarı” heyecanı yaşandı. 1995 yılında “uluslararası” olarak “Marble 95” adıyla düzenlenerek dünyaya adını duyuran Marble İzmir Fuarı, böylece 30 yıla ulaşacak yolculuğuna başladı. Doğal taş teknolojilerine ürün grubunda büyük yer veren Fuar, makine ve doğal taş teknolojilerinin buluştuğu bir merkez olarak sektörü bir araya getirdi.

Taşla başlayan 30 yıllık hikaye

Yolculuk 1995’te 47 katılımcı ve 4 bin 719 ziyaretçiyle başlarken gelinen aşamada bini aşkın katılımcısı ile 30 yılı geride bıraktı. Türkiye’nin en büyük ihtisas fuarı Marble İzmir, aradan geçen 30 yılda uluslararası çapta dünyanın sayılı doğal taş fuarlarından biri haline geldi. Fuar, Türkiye’nin fuarcılık sektöründeki rol modeli oldu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Üç kozmetik şirketine dev ceza

Rekabet Kurumunun internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Kurulca, Bioxin, Bioder, Biobaby ve Nutraxin markalarıyla faaliyet gösteren Biota Bitkisel İlaç ve Kozmetik Laboratuarları AŞ, Derma Cos İlaç Medikal ve Kozmetik Sanayii ve İç Ticaret AŞ ile Derma-Cos Kozmetik Sanayi Ticaret İthalat ve İhracat Limited Şirketinden oluşan ekonomik bütünlük hakkında yeniden satıcıların satış fiyatlarını tespit ederek Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u ihlal ettikleri iddiasıyla yürütülen soruşturma tamamlandı.

Bu kapsamda, söz konusu ekonomik bütünlüğe uzlaşma talebi sonucunda 31 milyon 395 bin 634 lira idari para cezası uygulanması kararlaştırıldı.

Kaynak: Habertürk

Egeli bilim ekibi, kafein içeren sakızların kan plazma konsantrasyonu üzerindeki etkilerini araştıracak

Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülbin Rudarlı’nın yürütücülüğünü yaptığı “Kafeinli Sakız Uygulamasının Kafeinin Kan Plazma Konsantrasyonu Düzeylerine Etkisi” başlıklı TÜBİTAK 1002 A Hızlı Destek Projesi kabul aldı.

Prof. Dr. Gülbin Rudarlı ve ekibini makamında ağırlayarak tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam akreditasyona sahip araştırma üniversitemiz akademisyenleri, multidisipliner bir anlayış, yenilikçi bir bakış açısıyla özgün projeler üretmeye devam ediyor. Üniversitemizin araştırma geliştirme ve inovasyon kapasitesine katkı sunan önemli projeleri hayata geçiriyorlar. Üniversitemizin spor bilimleri alanında güçlü bir birikimi bulunuyor.

Prof. Dr. Gülbin Rudarlı ve ekibi tarafından hazırlanan, kafein içeren sakızların kan plazma konsantrasyonu üzerindeki etkilerini saptamaya yönelik proje TÜBİTAK’tan destek almaya hak kazandı. Değerli çalışmaları için akademisyenlerimizi tebrik ediyor başarılar diliyorum.” diye konuştu

Proje amacı ve kapsamı ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Gülbin Rudarlı, “Sakız yoluyla alınan kafeinin antrenman veya yarışma performansına olumlu etki edebilmesi için tam olarak ne zaman alınması gerektiği, sakızların ne kadar süreyle çiğnenmesi gerektiği ile ilgili net bir bilgi yokken, tek bir çalışmada sakız yoluyla alınan kafeinin kanda zirve değerlere ulaşma zamanı ve en yüksek ortalama değerlere ulaşma süresi de sportif performans için önerilen dozlarda (~3 mg.kg-1) değerlendirilmemiş, söz konusu çalışmada 200 mg kafein içeren sakız kullanıldığı rapor edilmiştir. Bu proje ile, performans için önerilen miktarda kafein içeren sakızların kan plazma konsantrasyonu üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçladık.” dedi.

Bu somut çıktıların hem sporculara hem de literatüre bilimsel bir temel sunacağını ifade den Prof. Dr. Gülbin Rudarlı, araştırma sonucunda kafeinli sakızların 5 ve 10 dakika çiğnenmesi sonrası kan plazmasındaki kafein düzeylerinin nasıl değiştiği, zirve seviyeye ulaşma süresi ve bu seviyeyi sürdürme süresi belirlenecektir. Bu proje kapsamında, 18-35 yaş arası, fiziksel olarak aktif ve sağlıklı erkek bireyler üzerinde (n=36) deneysel bir araştırma yürütülecektir. Katılımcılara belirlenen miktarlarda; 3-5 mg/kg kafein içeren sakız verilecek ve farklı zaman dilimlerinde [0., 5. (10.) dakikaları (çiğneme sırasında) ile 30., 50., 60., 80., 90., 120. ve 180. dakikalar] kan örnekleri alınarak analiz edilecektir. Kan plazmasındaki kafein seviyeleri, Sıvı Kromatografi-Tandem Kütle Spektrometrisi (LC-MS/MS) yöntemiyle ölçülecektir” dedi.

Prof. Dr. Gülbin Rudarlı’nın yürütücü olduğu projede; Öğr. Gör. Dr. Erhan Canbay, Dr. Hakan Arslan ve Araştırma Görevlisi Burak Alperen Ünsal araştırmacı olarak görev alıyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı