Yıllık arşivler: 2025

Sensodyne Klinik Beyazlık Reklam Kampanyasının Yeni Yüzü: Gökçe Bahadır

Diş hekimlerinin yıllardır hassasiyet için önerdiği Sensodyne Klinik Beyazlık serisinin yeni marka yüzü Gökçe Bahadır oldu. Bugüne kadar Türkiye’de ve dünyada sadece gerçek diş hekimleriyle reklam kampanyası gerçekleştiren marka, yeni çektiği reklam filminde bu yıl ilk kez bir ünlüyle diş hekimini bir araya getirdi. 

Türkiye’de tüketiciler, daha beyaz dişlere sahip olabilmek için pek çok farklı yöntem deniyor. Sensodyne Klinik Beyazlık, diş minesini koruyarak hassasiyet yaratmadan etkili beyazlık sunan formülüyle bu ihtiyaca yanıt veriyor.

Sensonyne Klinik Beyazlık serisinin yeni reklam filminde Gökçe Bahadır, diş hekimini ziyaret ediyor ve daha beyaz dişlere nasıl sahip olabileceğini soruyor. Diş hekiminin, diş minesi koruma özelliği bulunan beyazlatıcı bir diş macunu önerisiyle Sensodyne Klinik Beyazlık ile tanışıyor. 

Markanın reklam yüzü Gökçe Bahadır, Sensodyne Klinik Beyazlık’ın dişleri hassasiyet yaratmadan 8 hafta boyunca günde iki kez fırçalayarak günlük diş macunlarına kıyasla 2 ton beyazlattığını ve 7 kat daha iyi leke çıkaran formülüyle etkinliğini kanıtladığını vurguluyor.

Sensodyne Klinik Beyazlık ile artık hassasiyet yaşamadan beyaz bir gülümsemeye sahip olmak mümkün…

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Veteriner Dostlar’ 10 Şubat Pazartesi Günü 20.00’de National Geographic WILD Ekranlarında Başlıyor!

Uzun süredir arkadaş olan Veteriner dostlar Dr. Ferguson ve Dr. Hudges’ın, kırsaldaki kliniklerinde ilgilendikleri her tür ve boyuttaki hastalarının hikayelerini konu alan ‘Veteriner Dostlar’, 10 Şubat Pazartesi saat 20.00’de National Geographic WILD ekranlarında başlıyor.

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, vahşi yaşamın gözler önüne serildiği kaliteli yapımları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic WILD kanalını 

D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kış Kazalarına Karşı 7 Etkili Önlem!

Kışın dondurucu soğuklarıyla birlikte yurt genelinde çok sayıda ilde kar yağışı buzlanma ve don tehlikesini artırırken, kış kazalarına karşı son derece dikkatli olmak gerekiyor. Zira bir anlık dalgınlıkla düşme sonrası kırık- çıkık ve yumuşak doku yaralanmalarının yanı sıra yaşamı tehdit edecek çok ciddi sağlık sorunları da meydana gelebiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Nezih Ziroğlu “Kış aylarında günlük yaşamda kazalarla çok sık karşılaşılıyor. Özellikle kaygan zeminlerde düşme sonucu meydana gelen ortopedik yaralanmalar hastanelerin acil servislerini dolduruyor. Basit bir kayma dahi ciddi kırıklara veya bağ yaralanmalarına yol açabiliyor. Ancak kışın en sık görülen ortopedik kazalardan ve yaralanmalardan korunmak için bazı basit ama etkili önlemleri öğrenmek hayat kurtarıcı olabilir” diyor. Doç. Dr. Ziroğlu, kışın en sık görülen ortopedik kazalar ve yaralanmalar ile kış kazalarına karşı alınması gereken önlemleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

  • El bileği burkulması ve kırıkları

Kaygan zeminlerde düşme sonucu elde ve bilekte meydana gelen burkulmalar ve kırıklar oldukça yaygındır. Belirtiler arasında; şiddetli ağrı, morarma, şişlik ve bileği hareket ettirmede zorluk yer alır. Eğer kırık varsa, bilekte şekil bozukluğu da görülebilir.

  • Diz yaralanmaları

Karlı ve buzlu zeminlerde yapılan ani hareketler, dizde bağ yaralanmalarına ve menisküs hasarlarına neden olabilir. Özellikle ön çapraz bağ yaralanmaları sırasında dizde ani bir ses duyulabilir. Şişlik, hareket kısıtlılığı, ağrı ve güvensizlik başlıca belirtiler arasındadır.

  • Omuz Çıkıkları ve Rotator Manşet Yaralanmaları

Düşme sırasında omza alınan darbeler veya kış sporlarında kontrol kaybı, omuz çıkıkları ve omuz manşet kas ve tendon yaralanmalarına neden olabilir. Ani ağrı, omuzda şekil bozukluğu ve baş üstü aktivitelerde güçlük bu yaralanmaların tipik belirtileridir.

  • Kalça kırıkları

Kış aylarında özellikle ileri yaş grubu başta olmak üzere kalça kırıkları sık görülür. Şiddetli ağrı, bacağın dışa dönmesi ve yürüme zorluğu gibi belirtilerle kendini gösteren bu durum, yaşlı bireylerde yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir ve kalıcı sakatlıklara yol açabilir.

  • Ayak bileği burkulmaları

Buzlu zeminlerde dengesiz bir adım atma veya kayma ayak bileği burkulmalarına neden olabilir. Ağrı, şişlik, morarma ve üzerine basamama ayak bileği burkulmaları ve bağ yaralanmalarının en sık görülen belirtileridir.

 

Erken tanı ve tedavi çok önemli!

 

Doç. Dr. Ziroğlu, kaza geçiren kişinin olabildiğince hareket ettirilmeden, bilinçli şekilde taşınarak ya da gerektiğinde ambulans çağırarak sağlık kuruluşuna götürülmesi gerektiğini vurguluyor. Bazı basit görünen yaralanmalarda ise tedaviye geç kalınmasının ciddi komplikasyonlara yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Nezih Ziroğlu “Ortopedik kazalar ve yaralanmalarda; ıstırahatle geçmeyen ağrı, üzerine basamama ya da bölgeyi kullanamama, eklemde sertlik ve hareket kaybı ile şişlik ve morarmanın hızla artması gibi durumlarda zaman kaybetmeden Ortopedi hekimine başvurmak gerekir” diyor. 

Kış kazalarına karşı basit ama etkili önlemler!

Acıbadem Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Nezih Ziroğlu, kışın ortopedik kazalar ve yaralanmalara karşı alınabilecek basit ama etkili 7 önlemi şöyle anlatıyor: 

  1. Karlı ve buzlu havalarda yüksek topuklu bot ya da çizme giymeyin. Ayakkabınızın altının kaymaz dokulu olmasına dikkat edin.
  2. Özellikle karlı ve buzlu zeminlerde küçük adımlar atın. Adımların geniş olması kayma riskini artırır.
  3. Ani dönüş ve ani hareketlerden kaçının.
  4. Dengeyi sağlayarak düşme riskini azalttığı için elleriniz cebinizde yürümeyin.
  5. Yaralanma riskini azaltmak için kaslarınızı güçlendirici egzersiz yapın.
  6. Şapka ve eldiven takın. Kış sporları yaparken mutlaka dizlik, dirseklik ve kask kullanın.
  7. Soğuk hava kasları sertleştirip esnekliğini azalttığından dolayı, kaslarınızı sıcak tutacak kıyafetler giyin. Kasları sıcak tutmak dengeyi iyileştirerek düşme ve kaymalara karşı koruma sağlarken, ani hareketlerde sakatlanma riskini azaltır, aynı zamanda eklemlerin daha rahat hareket etmesini sağlayarak eklem sakatlıklarını önlemeye destek olur.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Aşırı ilgi kontrol, ilgisizlik duygusal mesafe ile ilgili…

Aşırı ilginin, kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerde ortaya çıktığını dile getiren Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bu bireyler, terk edilme veya reddedilme kaygısıyla ilişkiyi daha fazla kontrol etmeye çalışabilirler. Diğer taraftan, ilgisizlik genellikle kaçınan bağlanma stiline sahip, duygusal olarak mesafe koyma eğiliminde olan ve duygusal yakınlığa karşı direnç gösteren bireylerde görülür.” dedi. Bu dengesizliklerin, partnerler arasında güvensizlik yaratarak ilişkide duygusal kopukluğa neden olabileceğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, sağlıklı bir ilişkinin sürdürülebilmesi için bireylerin duygusal farkındalık geliştirmesi, sınırlarını açıkça ifade etmesi ve empati kurması gerektiğini hatırlattı. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, romantik ilişkilerde görülebilen aşırı ilgi veya ilgisizlik davranışını ve nedenlerini değerlendirdi.

İlişkideki dengesiz durumlar, psikolojiyi olumsuz etkileyebilir…

Romantik ilişkilerde aşırı ilgi veya ilgisizliğin bireylerin duygusal ihtiyaçları, güven duyguları ve bağlanma biçimleriyle doğrudan ilişkili olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Aşırı ilgi, genellikle partnerin duygusal onaya veya kontrol arayışına yönelik bir davranış olarak ortaya çıkabilir. Bu durum, bireyin güven duygusunda bir eksiklik veya ilişkiye dair güvensizlik yaşaması sonucu tetiklenebilir.” dedi.

Diğer taraftan ilgisizliğin bireyin duygusal mesafe koyma isteğinden ya da kayıtsızlık hissinden kaynaklanabileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “İletişim eksiklikleri, ilişkiyi algılama farklılıkları ve bağlanma tarzlarının uyumsuzluğu, her iki durumda da partnerler arasında duygusal kopukluk ve güvensizlik yaratabilir. Bu tür dengesizlikler, ilişkinin sağlığını olumsuz etkileyebilir ve uzun vadede partnerlerin psikolojik iyilik halleri üzerinde de ciddi olumsuz etkiler yaratabilir.” şeklinde konuştu.

Çocukluk deneyimleri, yetişkinlikteki ilişki davranışlarını şekillendirebiliyor! 

Aşırı ilgi veya ilgisizlik davranışlarının psikolojik açıdan bağlanma teorisi ile açıklanabileceğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Özellikle güvenli bağlanma stiline sahip bireyler, sağlıklı sınırlar koyarak duygusal yakınlık kurarken, kaygılı ve kaçınan bağlanma stilleri bu dengeyi kurmada zorlanabilirler.” dedi.

Bağlanma teorisine göre, bireylerin çocukluk dönemi deneyimleri ve geçmiş ilişkilerinin, yetişkinlikteki romantik ilişkilerdeki davranışlarını şekillendirdiğini hatırlatan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Aşırı ilgi, özellikle kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerde görülür. Bu bireyler, terk edilme veya reddedilme kaygısıyla ilişkiyi daha fazla kontrol etmeye çalışabilirler. Diğer taraftan, ilgisizlik genellikle kaçınan bağlanma stiline sahip bireylerde görülür. Bu kişiler, duygusal olarak mesafe koyma eğilimindedirler ve duygusal yakınlığa karşı bir direnç gösterirler. Bu bağlamda, geçmişteki duygusal travmalar, terk edilme veya ihmal edilme deneyimleri, bireyin ilişki içinde aşırı ilgi veya ilgisizliğe eğilimli olmasına neden olabilir.” açıklamasını yaptı.

Aşırı ilgi de ilgisizlik de güven duygusunu sarsabilir! 

Partnerlerden birinin aşırı ilgi göstermesi veya ilgisiz davranmasının ilişki dinamiklerine etkilerini değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın şunları söyledi:

“Aşırı ilgi, ilişkiye dair boğulma hissi yaratabilir ve partnerde baskı, tükenmişlik ya da bağımsızlık ihtiyacı doğurabilir. Bu durumda, bireyler kendilerini duygusal olarak kısıtlanmış hissedebilir ve bu da ilişkiyi daha fazla zorlaştırabilir. İlgisizlik ise, duygusal mesafe yaratır ve zamanla partnerler arasında empati kaybına yol açar. Bu, ilişkiyi soğutabilir ve duygusal kopukluk derinleşebilir.

Her iki durumda da, partnerlerin güven duygusu sarsılabilir ve bu da ilişkinin devamlılığı üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir. Ayrıca, her iki taraf da daha az tatmin edici duygusal deneyimler yaşar, bu da bireysel ve ilişki düzeyinde psikolojik zorlanmalara yol açabilir.”

Bireysel farkındalık geliştirmek dengeyi sağlamak için önemli

İlişkilerde aşırı ilgi veya ilgisizlik gibi dengesizliklerin önlenmesi için, öncelikle sağlıklı bir iletişim kurulması gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Partnerler, duygusal ihtiyaçlarını ve sınırlarını açıkça ifade etmeli ve birbirlerinin ihtiyaçlarına duyarlı olmalı.” dedi.

Bireysel farkındalık geliştirmenin, özellikle bağlanma stillerinin farkında olmanın ve bu farkındalıkla ilişkinin dinamiklerini anlamanın, çiftler arasında dengeyi sağlayabilecek önemli bir etken olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın , sözlerini şöyle tamamladı:

“Ayrıca, bireysel alan tanıma ve birlikte geçirilen zamanın kalitesine odaklanma, ilişkinin duygusal sağlığını destekleyecektir. Bir çiftin ilişkisini sağlıklı bir şekilde sürdürmesi için empati geliştirmek, güvenli bağlanma sağlamak ve birbirlerinin duygusal durumlarına duyarlı olmak gereklidir. Bu tür dengesizliklerin önlenmesi ve düzeltilmesi için, psikoterapi gibi profesyonel desteklerin de önemli bir yeri vardır.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

QNB Türkiye, İlk Yurtiçi Sürdürülebilir Bonosunu İhraç Etti

QNB Türkiye, yurtiçi yatırımcılara yönelik 250 milyon TL tutarındaki ilk yurtiçi sürdürülebilir bono ihracını gerçekleştirdi. Bu bono ile elde edilen fonlar, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve sosyal kapsayıcılığı destekleyen projelerde değerlendirilecek.

 

QNB Türkiye, sürdürülebilir finansman alanındaki liderliğini bir adım daha ileri taşıyarak, çevresel ve sosyal etkisi yüksek projelere kaynak sağlayacak ilk yurtiçi sürdürülebilir bono ihracını tamamladı.  Sürdürülebilir finans alanındaki yenilikçi adımlarına bir yenisini daha ekleyen QNB Türkiye, 250 milyon TL tutarında ve 185 gün vadeli ilk yurtiçi sürdürülebilir bono ihracını gerçekleştirdi. 

Bu bono ihracıyla sağlanan fonlar, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, çevresel ve sosyal kapsayıcılığı destekleyen projelere kaynak sağlamanın yanı sıra Türkiye’de finans sektöründe önemli bir kilometre taşı niteliğinde. Bu adım, QNB Türkiye’nin sorumlu bankacılık ilkelerine bağlılığını ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlama kararlılığını da ortaya koyuyor.

QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Sürdürülebilir finansman, ekonomik büyümeyi çevresel ve sosyal etkileri gözeterek desteklemenin en önemli yollarından biri. QNB Türkiye olarak bu bono ihracıyla yatırımcıları çevresel ve sosyal açıdan topluma fayda sağlayan projelere yönlendirirken, aynı zamanda sürdürülebilir finansman piyasasının gelişimine de katkıda bulunuyoruz. Önümüzdeki dönemde de Türkiye’de sürdürülebilir tahvil ve bono piyasasını güçlendirmek ve reel ekonomide dönüşümü hızlandırmak için yeni projelerle sürdürülebilir finans alanındaki öncü rolümüzü pekiştireceğiz.”

Sürdürülebilir finansmanda kapsamlı yaklaşım

Tan, “QNB Türkiye olarak müşterilerimize ‘sürdürülebilir mevduat’ sunan ilk banka olarak sürdürülebilir finans alanındaki liderliğimizi pekiştiriyoruz. Ayrıca, yalnızca müşterilere sunulan sürdürülebilir finansman olanaklarıyla değil, yurtdışı borçlanmalarını da sürdürülebilir finansman çerçevesine uygun hale getirerek bu alandaki etkinliğimizi artırıyoruz. Banka olarak Türkiye’nin karbonsuz ekonomi hedefleriyle uyumlu yeşil ve sosyal projeleri desteklemeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.

Banka, 2021 yılından bu yana imzaladığı sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyon kredilerine ek olarak QNB Grup Sürdürülebilir Finansman ve Ürün Çerçevesi kapsamındaki kullandırımları içeren ilk sürdürülebilir sendikasyon kredisini ve tahvil ihracını Mayıs ayında gerçekleştirmişti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hastalıkların Tanısı İçin Yapay Zeka ile Yeni Dönem Başladı

Yapay zeka, günümüzde makinelerin insan benzeri görevleri gerçekleştirmesine, deneyiminden öğrenmesine, yeni girdilere uyum sağlamasına olanak sağlayan sistemleri tanımlamaktadır. Yapay zeka ile temelde insan yetkinliklerinin geliştirilmesi ve bunlara katkı sağlanması amaçlanırken, şirketler ise yapay zekayı sektöre de bağlı olarak, müşteri hizmetlerinden tedarik zinciri yönetimine kadar birçok alanlarda kullanmaktadır. Sağlık sektöründe ise yapay zeka; karmaşık tıbbi ve sağlık hizmetleri verilerinin analizinde, insan bilişini örnek almak için makine öğrenimi algoritmaları ve yazılımlarını tanımlamak için kullanılan kapsamlı bir terim olarak karşımıza çıkıyor.

Aiforia firmasına ait algoritmalar da kısaca klinik teşhiste yapay zeka destekli patoloji görüntü analiz yazılımı olarak tanımlanabilir. Türkiye’de CE-IVD onaylı bir patoloji algoritması ilk olarak Memorial Sağlık Grubu’nda kullanılmaya başlandı. Patolojideki YZ uygulamaları ve 2025 yılı itibariyle hastalara hizmet edecek algoritmalar hakkındaki detayları, Memorial Sağlık Grubu Patoloji kurucu hekimi ve koordinatörü Prof. Dr. İlknur Türkmen aktardı. 

 

Yapay zeka, uzman değerlendirmesine katkıda bulunuyor

 

Patolojik inceleme, başta kanser olmak üzere hemen tüm hastalıkların altın standart tanısı için gereklidir. Patolojik tanı mikroskop altında hücrelerin incelenmesi ile yapılmakta iken, son 20 yılda bu görüntülerin dijitalize edildiği dijital patoloji kavramı hayatımıza girmiştir. Dijitalizasyon, pek çok alanda süreçlere katkı sağladığı gibi, yapay zeka destekli görüntü analizi yazılımları ile tanı, tedavi süreçlerini yönlendirme ve YZ’nın hastalar için kullanımı için uygun ortamın oluşturulmasını sağlamaktadır. Bu tür yazılımlar, dijitalleştirilmiş patoloji örneklerini analiz etmek için derin öğrenme ve makine öğrenimi algoritmalarını kullanmakta ve patoloji uzmanlarının doku örneklerini daha hızlı ve arttırılmış doğrulukla incelemelerine yardımcı olmaktadır. Yapay zeka modelleri, hücre tespiti, sınıflandırma, sayım ve anormal dokuların belirlenmesi gibi çeşitli görevlerde destek sunabilmektedir. Bu tür yazılımlar, görüntü analizini otomatikleştirerek patologların iş yükünü hafifletmeye yardımcı olmasının ardından hata riskini de en aza indirmektedir. Ancak, bu tür yazılımlar tek başına tanı koymaktan öte patoloji uzmanının değerlendirmesini tamamlayıcı nitelikte kullanılmaktadır. 

 

Daha doğru ve daha kısa zamanda teşhis imkanı sağlıyor

 

Aiforia yazılımları, özellikle dijital patoloji ve yapay zeka tabanlı görüntü analizi alanında önemli yenilikler sunan yazılım desteği olarak günümüzde kullanıma sunuldu. Bu yazılım, çeşitli hastalıkların teşhisinde ve araştırılmasında yardımcı olabilmeyi amaçlamaktadır. Genel olarak şu alanlarda etkili olabilir:

 

  • Kanser Tanısı: Aiforia, özellikle meme, prostat, akciğer ve deri kanserleri gibi çeşitli kanser türlerinin tanısında patoloji uzmanlarına yardımcı olur. Yapay zeka, anormal hücresel yapıları ve potansiyel tümör odaklarını tespit eder.

 

  • Nörolojik Hastalıklar: Alzheimer hastalığı gibi çeşitli nörodejeneratif hastalıkların analizinde kullanılabilir. Beyin dokusundaki yapısal değişiklikleri incelemek için yararlı olabilir.

 

  • Böbrek Hastalıkları: Glomerülonefrit ve diğer böbrek rahatsızlıklarının teşhisinde doku analizi yapabilir.

 

  • Enfeksiyon Hastalıkları: Bakteriyel veya viral enfeksiyonların sonucu olan patolojik değişikliklerin incelenmesine yardımcı olabilir.

 

  • Karaciğer Hastalıklar: Karaciğer fibrozisi veya siroz gibi durumların tanısında etkili olabilir.

 

Patoloji alanında CE-IVD onaylı yazılım algoritması olan Aiforia algoritmalarının güçlü yanı, büyük miktarda veriyi hızlı ve tutarlı bir şekilde analiz ederek patoloji uzmanlarının daha doğru ve daha kısa zamanda teşhis koymasına yardımcı olmaktır. 

 

Yapay zekanın bir diğer avantajı; kullanım alanındaki çeşitlilik

 

Bu yazılım desteğinin güçlü yanı, büyük miktarda veriyi hızlı ve tutarlı bir şekilde analiz ederek patoloji uzmanlarının daha doğru ve zamanında teşhis koymasına yardımcı olmasıdır. Patoloji alanındaki dijitalizasyon, YZ yazılımlarının kullanımına olanak sağlamakta ve patoloji alanında oldukça önemli bir yenilik sunmaktadır. Bu teknoloji ve yazılımların kullanım alanları şunlardır:

 

  • Uzak Erişim ve Paylaşım Kolaylığı: Dijital olarak taranan görüntülere dünyanın herhangi bir yerinden erişilebilir ve bu görüntüler kolayca paylaşılabilir. Bu, uzaktan çalışma ve ikinci görüşlerin alınmasını kolaylaştırır. Ekspertiz sahibi patologların hastalar için çalışabilmesine imkan sağlar.

 

  • Hız ve Verimlilik: Yapay zeka algoritmaları, görsel verilerin analizini hızlandırabilir ve patoloji uzmanlarının tanı koyma süreçlerini hızlandırarak daha verimli çalışmalarına olanak tanır. Böylelikle tekrarlayan işlerle vakit kaybetmek yerine, hastalara daha komplike süreçlerde fayda sağlayabilirler.

 

  • Hassasiyet ve Doğruluk: Otomatik analiz ve yapay zeka destekli algoritmalar sayesinde, doku örneklerinin incelenmesinde insan hatalarını minimize eder ve daha doğru sonuçlar elde edilmesini sağlar.

 

  • Büyük Veri Analizi: Bu tür yazılımlar büyük ölçekli patoloji verilerini hızlı bir şekilde işleyebilir ve analiz edebilir. Bu da araştırmalar için geniş kapsamlı veri analizi imkanı sunar ve yeni ilaç geliştirmeleri için çok önemli bir vizyon ve ufuk sunmaktadır.

 

  • Öğrenme ve Gelişme: Yazılım, makine öğrenimi algoritmaları sayesinde zamanla gelişir ve daha karmaşık patolojik anormallikleri tanıyabilme kapasitesini artırır.

 

  • Araştırma ve Geliştirme: Akademik kurumlar ve ilaç şirketleri, Aiforia benzeri yazılımlar üzerinde yürütülen araştırmalar sayesinde yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar geliştirebilir.

 

Yukarıda özetlendiği üzere; dijital patoloji ve bu alanda kullanılan klinik karar destek yazılımları, tıpta dijital dönüşümün önemli bir parçası olup, klinisyenlere ve araştırmacılara önemli avantajlar sunmaktadır. Bu tür yazılımlar, tıbbi araştırmalar ve klinik uygulamalarda büyük bir potansiyele sahiptir. Kişiselleştirilmiş tedavilerini geleceği büyük veri analizinden geçmektedir.

 

Dört yıllık bir süreçte, tam dijital iş akışı ile ülkede öncü, globalde bilinir hale gelen Memorial Sağlık Grubu Patoloji Bölümü, dijital patolojinin ana hedeflerinden biri olan yapay zeka kullanımını da hastaların yararına rutin işleyişine almıştır. 2025 yılı itibariyle prostat, meme ve akciğer kanseri hastalarında yapay zeka algoritmaları kullanılacaktır. Portföyü genişletme çalışmaları devam etmektedir. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Borusan Port, Zelkam ortaklığı ile yakıt tüketimini ve emisyonlarını önemli ölçüde azalttı

Borusan Port, Zelkam iş birliği ile sürdürülebilir operasyonlar ve çevre yönetimi konusundaki kararlılığı doğrultusunda yakıt ve emisyon azaltma projesini başarılı bir şekilde uygulamaya aldı. Bu yenilikçi proje ile kısa sürede azaltılmış yakıt tüketimi ve karbon emisyonlarında beklentilerin üzerinde azaltım sağlandı.

 

Borusan Grup şirketi ve Türkiye’nin önde gelen liman işletmecilerinden Borusan Port, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir adım atarak, Zelkam ile gerçekleştirdiği iş birliği sayesinde yakıt tüketimi ve emisyon azaltımında kayda değer sonuçlar elde etti. Dizel motorlarının performansını iyileştirmeye odaklanmış bir teknoloji şirketi olan Zelkam, özellikle yakıt tüketimini azaltma ve CO2 emisyonlarını düşürme konularında çözümler sunuyor. Borusan Port, Zelkam’ın yenilikçi projesi kapsamında, limanın dizel motorlu ağır iş makinelerinde gerçekleştirilen uygulama ile karbon ayak izini düşürmenin yanı sıra maliyet tasarrufu da sağladı. Aynı zamanda optimize edilmiş makine filosu genelindeki dizel kullanımında ve sera gazı emisyonlarında önemli oranlarda düşüş gerçekleşti. 

Borusan Port, çevre yönetimi ve sürdürülebilir operasyonlar konusundaki kararlılığını bu proje ile bir kez daha ortaya koydu. Gelişmiş katalizör teknolojilerinin önde gelen tedarikçilerinden Zelkam ile yapılan iş birliği kapsamında, limandaki 22 adet dizel motorlu ağır iş makinesine yakıt katalizörü takıldı. Bu cihazlar vasıtasıyla yakıt tüketimi optimize edilerek karbon emisyonlarının önemli ölçüde azaltılması sağlandı. 

Erçelik; “İnovasyon ve iş birlikleriyle çevresel etkimizi en aza indiriyoruz”

Borusan Port Genel Müdürü Hamdi Erçelik proje ile ilgili şu bilgilendirmede bulundu: “Borusan Port olarak, Borusan Grubu’nun iklim, insan ve inovasyon odaklı sürdürülebilirlik vizyonunu benimsiyor ve faaliyetlerimizin her aşamasındaki çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerimizi en aza indirmeyi hedefliyoruz. Borusan Port’ta sürdürülebilirlik sadece bir hedef değil, operasyonlarımızı yönlendiren temel ilkemiz. Bu proje, kritik çevresel zorlukların üstesinden gelmek için inovasyon ve stratejik ortaklıklardan yararlanma yeteneğimizin de bir göstergesi. Bu anlamda, projede birlikte yol aldığımız Zelkam’ın uzmanlığı, teknolojisi azaltılmış yakıt tüketimi ve daha düşük karbon emisyonları konusunda bu olumlu sonuçları elde etmemizde kritik bir rol oynadı.”

Zelkam’ın Başkanı Brian Livingston ortaklıkla ilgili olarak şunları söyledi: “Sürdürülebilir endüstriyel uygulamaları geliştirme misyonunda Borusan Port ile çalışmaktan onur duyuyoruz. Projemizin ölçülebilir sonuçları, bu teknolojinin önemli çevresel ve ekonomik faydalar sağlamadaki etkinliğini gösteriyor. Benzer sonuçlara ulaşma konusunda pek çok kuruma yardımcı olmayı umuyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sevgililer gününü Şile Gönen Hotel’de Bora Öztoprak’ın romantik aşk şarkılarıyla karşılayın

Sevgililer Günü, sevginizi en özel şekilde ifade etmek için eşsiz bir fırsat. İstanbul’un hemen yanı başında, modern mimarisiyle dikkat çeken ve doğanın huzurunu hissettiren Şile Gönen Hotel, Sevgililer Günü’nü unutulmaz bir deneyime dönüştürüyor. Bu eşsiz deneyimi taçlandırmak için, 14 Şubat gecesi Bora Öztoprak romantik aşk şarkılarıyla sizlere unutulmaz bir canlı performans sunacak.

Şile Gönen Hotel’de her detay, sizin ve sevdikleriniz için unutulmaz anılar yaratmak üzere düşünüldü. Bu özel mekan, aşkınızı daha da özel hissettirmek üzere deniz manzaralı odalarda özel oda süslemesi, romantik kahvaltılar, özenle hazırlanmış akşam yemekleri ve çiftlere özel indirimli spa terapileriyle tamamlanıyor.

 

Her Detay Aşk İçin Tasarlandı

Bu Sevgililer Günü, yalnızca romantizmle değil, aynı zamanda unutulmaz bir müzik ziyafetiyle de dolu olacak! 14 Şubat gecesi, romantik aşk şarkılarının unutulmaz ismi Bora Öztoprak, canlı performansıyla sahnede olacak. Sevdiğinizle birlikte büyülü bir atmosferde aşk şarkılarına eşlik ederken, bu özel günün keyfini doyasıya çıkaracaksınız. Şeflerin sizin için hazırladığı özel Sevgililer Günü menüsünde romantizmin ve lezzetin buluştuğu eşsiz tatları keşfedeceksiniz.

Tatiliniz süresince günün stresinden arınmak için deniz suyu ile doldurulmuş kapalı ve ısıtmalı havuzda huzurun tadını çıkarabilir ya da World Luxury Spa Awards ödüllü Qualia Wellness ve Spa’da çiftlere özel indirimli masaj terapileriyle ruhunuzu yenileyebilirsiniz.

Her detay, siz ve sevdikleriniz için unutulmaz bir deneyim yaratmak üzere tasarlandı. Şile Gönen Hotel, modern tasarımı ve doğayla bütünleşen huzur dolu atmosferiyle sizi bu Sevgililer Günü’nde aşkın en zarif haliyle buluşturuyor.

Doğanın kalbinde modern lüksün en güzel örneği olan Şile Gönen Hotel’de aşkınızı özel bir deneyimle taçlandırın. Sevginizi en güzel şekilde ifade etmek için bu fırsatı kaçırmayın!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

VakıfBank’ın 2024 Yıl Sonu Aktif Büyüklüğü 4 Trilyon TL Seviyesini Aştı

Türkiye ekonomisine kesintisiz bir şekilde destek sağlayan VakıfBank’ın aktif büyüklüğü, başarılı büyüme stratejileriyle geçen yıla göre yüzde 44 oranında artarak, 2024 yıl sonunda 4 trilyon TL seviyesini aştı.

Bankanın 2024 yılında nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla milli ekonomiye sağladığı finansman desteği ise yıllık yüzde 35 artarak 2 trilyon 687 milyar TL’ye ulaştı. VakıfBank, 2024 yılının tamamında elde ettiği 56 milyar 639 milyon TL brüt kârından 16 milyar 264 milyon TL vergi karşılığı ayırarak, 40 milyar 375 milyon TL net kâr elde etti. 

 

Türkiye’nin en büyük ikinci bankası olarak reel ekonomiye kesintisiz destek sağlayan VakıfBank, 2024 yıl sonu finansal sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.

 

“Toplam krediler ilk defa 2 trilyon TL seviyesini aştı”

2024 yıl sonu finansal sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, ‘’Ekonomi yönetimimizin izlediği makro ekonomik politikalarla birlikte, 2024 yılı hem ülkemiz için pozitif gelişmelerin yaşandığı hem de yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ve bankacılık sektörüne ilgisinin arttığı bir dönem olarak kaydedildi. Tüm bu pozitif gelişmeler ışığında biz de ekonomi yönetimimizle uyumlu olarak bilançomuzu güçlü ve verimli bir şekilde yönetmeyi sürdürdük. VakıfBank olarak seçici kredi politikamız çerçevesinde özellikle ihracat ve yatırım odaklı, ülkemiz istihdamına katkı sağlayan firmalarımızı desteklemeye devam ettik. Bu stratejimiz doğrultusunda Bankamızın toplam kredi portföyü yıllık bazda yüzde 34 artarak ilk defa 2 trilyon TL seviyesini aştı. Aynı dönemde aktif toplamımız yıllık yüzde 44 artış ile 4 trilyon TL seviyesini geçti. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin en büyük ikinci bankası olarak reel ekonomiye ve firmalarımıza ihtiyaç duydukları finansal desteği sağlamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

 

“Toplam mevduatlar ilk defa 2,5 trilyon TL’yi aştı”

Ana fonlama kalemi olan mevduat tarafında da başarılı bir dönemi geride bıraktıklarını vurgulayan Üstünsalih, “Toplam mevduatlarımız yıllık yüzde 29 artış ile 2,5 trilyon TL seviyesini aştı. Tabana yaygın mevduat yapısı ve müşteri portföyü stratejimiz doğrultusunda, bir önceki yıla göre yüzde 57 oranında artışla 1,2 trilyon TL’yi aşan tasarruf mevduatımızın toplam mevduatlar içindeki payı, yüzde 39’dan yüzde 48 seviyesine ulaştı. 2024 yıl sonunda 875 milyar TL’yi aşan Türk Lirası tasarruf mevduat portföyümüz ile halka açık bankalar arasında lider konumuna yükseldik. Tüm müşterilerimize yenilikçi çözümler sunarak finansal ihtiyaçlarına en doğru ve en etkili şekilde yanıt vermeye devam edeceğiz” dedi.

 

“11,5 milyar dolar ile yurtdışından en çok kaynak sağlayan banka”

2024 yılının, Türk bankalarının yurt dışından en çok fonlama yaptığı yıl olarak kayıtlara geçtiğine de işaret eden Üstünsalih, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz de bu dönemde oldukça aktif ve verimli şekilde ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ettik. DPR Seküritizasyon, sermaye benzeri tahvil ihraçları, eurobond ihraçları, çok uluslu kalkınma bankalarından temin edilen krediler gibi oldukça farklı kaynaklardan toplamda 11,5 milyar dolar tutarında kaynak temin ederek bu alandaki liderliğimizi perçinledik. Böylece uluslararası piyasalardan temin ettiğimiz yabancı kaynak toplamı 19,7 milyar dolar seviyesine ulaştı. 2025 yılına uluslararası fonlama tarafında hızlı bir giriş yaparak, ilk 4 yılı anapara ödemesiz toplam 10 yıl vadeli 700 milyon dolar tutarında kurumsal nitelikli yatırımcılarla yapılan en büyük tutarlı ve en uzun vadeli DPR Seküritizasyon işlemini başarıyla tamamladık. Çeşitlendirdiğimiz kaynak yapısı, uzun vadeli ve uygun maliyetli uluslararası fonlama imkânları ile yurt dışından ülkemize yeni kaynaklar temin etmeye devam edeceğiz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar” Filminin İlk Fragmanı ve Posteri Yayınlandı

Marvel Studios’un “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar” filmi için ilk fragman ve afiş, başrollerde yer alan Pedro Pascal, Vanessa Kirby, Joseph Quinn ve Ebon Moss-Bachrach tarafından tanıtıldı. 25 Temmuz 2025’te sinemalarda izleyiciyle buluşacak film için özel etkinlik, ABD Uzay ve Roket Merkezi’nde (Space Camp®) gerçekleştirildi. Fragmanın lansmanı, Satürn 5 roketinin fon oluşturduğu görkemli bir atmosferde canlı izleyiciler ve ana oyuncu kadrosunun katılımıyla yapıldı. Dünyanın dört bir yanından hayranlar, Marvel’ın canlı yayını aracılığıyla bu büyük anı anlık olarak takip etti. 

 

“Marvel’ın İlk Ailesi” olarak anılan Pedro Pascal, Vanessa Kirby, Joseph Quinn ve Ebon Moss-Bachrach, National Geographic Tiyatrosu’nun önünde hayranlarla bir araya gelerek geri sayımı başlattı ve fragmanı duyurdu. Etkinliğe, yıldızlarla yapılan özel bir soru-cevap oturumu ile devam edildi.

 

1960’lardan ilham alan retro-fütüristik bir dünyada geçen “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”, Marvel’ın İlk Ailesi’ni—Reed Richards (Pedro Pascal), Sue Storm (Vanessa Kirby), Johnny Storm (Joseph Quinn) ve Ben Grimm (Ebon Moss-Bachrach)—seyirciyle tanıştırıyor. Kahraman kimlikleri ile aile bağlarını dengelemek zorunda kalan ekip, Galactus (Ralph Ineson) adlı açgözlü bir uzaylıdan  ve onun gizemli habercisi Gümüş Sörçü (Julia Garner) ile karşı karşıya geliyor. Galactus’un dünyayı ve içindeki herkesi yok etme planı zaten yeterince korkutucuyken, işler aniden çok daha kişisel bir boyuta taşınıyor.

 

Aksiyon ve macera dolu yapımda ayrıca Paul Walter Hauser, John Malkovich, Natasha Lyonne ve Sarah Niles rol alıyor. Matt Shakman tarafından yönetilen filmin yapımcılığını Kevin Feige, yürütücü yapımcılığını ise Louis D’Esposito, Grant Curtis ve Tim Lewis üstleniyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı