Yazar arşivleri: admin

Visa, küçük işletmelere yönelik hizmetlerini dijital içerik üreticilerini de kapsayacak şekilde genişletiyor

Dijital ekonomiye katkı sunan küçük işletmelere yönelik desteklerini artıran Visa, Web Summit’in açılış oturumunda içerik üreticilerini de küçük işletmeler kapsamında değerlendirdiğini duyurdu. Bu tanımla beraber dijital içerik üreticileri, Visa’nın dünya çapında sunduğu finansal çözümlerden faydalanarak kolayca ödeme yapma ve ödeme alma imkânı elde edecek.

 

Visa’nın dijital içerik üreticileri üzerine gerçekleştirdiği araştırmaya göre, içerik üreticilerinin üçte ikisinden fazlası yavaş ödeme süreçleriyle karşı karşıya kalıyor, bu da büyümelerinin önünde engel oluşturuyor, Visa’nın sunduğu Visa Direct çözümü ise, içerik üreticilerinin geçerli banka kartları ile gerçek zamanlı olarak ödeme alabilmeleri için sosyal medya ağları ve pazar yerleri ile ortaklıklar kurarak süreçleri kolaylaştırıyor.

 

Visa Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin bu önemli gelişmeyi şöyle değerlendirdi: “Tüm dünyanın gözü artık Visa’nın uzun bir süredir destek verdiği bir alanın üzerinde: Dijital içerik üreticileri. Visa olarak, dijital içerik üreticilerini desteklemenin yanı sıra onları dijital ekonominin önemli bir parçası olarak görüyor, birer küçük işletme olarak tanımlıyoruz. Dünya çapında milyonlarca küçük işletmeye sağladığımız finansal araçları, içerik üreticilerinin de kullanımına sunuyor, onların büyümelerine destek veriyoruz. Dijital içerik ekonomisi, günümüzde dünyanın her yerinde, gerçek zamanlı olarak erişmeyi beklediğimiz, giderek büyüyen dijital dünyanın önemli bir parçası. Ancak dijital içerik üreticileri, ödeme yapma ve alma konularında oldukça önemli engellerle karşı karşıya kalabiliyor. Visa, tam da bu noktada dijital içerik üreticilerinin daha hızlı ödeme almasına destek olan araçlar sunuyor, küçük işletmelere sağlanan kartlarla sermayeye erişmelerine olanak tanıyor. Bu sayede, dijital ekonominin küresel düzeyde büyümesine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz” dedi.

 

Visa tarafından gerçekleştirilen ve genç küçük işletme sahipleri ile finansal karar alıcılardan oluşan yeni nesli inceleyen “Next Gen” araştırması, içerik üreticiliğinin Avrupa’daki küçük işletme sahipleri ve finansal karar alıcılar arasında perakende ticaretin (%17) ardından ikinci en popüler sektör (%13) olduğunu ortaya koydu.

 

Araştırma aynı zamanda genç küçük işletme sahiplerinin ve karar vericilerin işlerini büyütmek için sanal kartlar, açık bankacılık, telefonla ödeme ve biyometri gibi yeni finansal araçları ve hizmetleri denemeye daha açık olduklarına da dikkat çekti. Gelirlerinin büyük bir bölümünün uluslararası satışlardan gelmesi ve bu grubun %20’den fazlasının birden fazla işletmeye sahip olması ise kolay ve güvenli ödeme çözümlerinin önemine işaret etti.

 

Visa, dijital içerik üreticileri için sağladığı desteklerle dijital ekonomiyi daha erişilebilir hale getiriyor

Visa önümüzdeki ay, ilk kez bir Dijital İçerik Üreticisi Zirvesi de düzenleyecek. Tokyo’da gerçekleşecek ve iki gün sürecek zirvede sektör devleri, kariyerlerinde yükselen influencer’larla bir araya gelecek. Hem kariyerlerinin henüz başında olan hem de tanınmış influencer’lar, Visa uzmanları eşliğinde, küçük işletmelerin dijital yolculuğuna ilişkin deneyimlerini paylaşacaklar.  

 

Visa, dijital ekonomiye erişimi her zamankinden daha kolay hale getiriyor. Sunduğu Visa Business kredi ve banka kartları, işletme raporlaması hizmeti, ödeme kontrolleri ve dijital ödeme yönetimi platformlarına ek olarak, Pratik İşletme Becerileri de dahil olmak üzere finansal eğitim ve iş becerileri eğitimleriyle de içerik üreticilerini ve tüm küçük işletmeleri destekliyor.  

 

Visa’nın küçük işletmelere verdiği desteklere ilişkin detayları öğrenmek için Creators | Visa adresini ziyaret edebilirsiniz. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sessiz Pandemi: Diyabet

Sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve aşırı kilo gibi etkenlerle tüm dünyada hızla yaygınlaşan diyabet tedavi edilmediğinde yaşamı tehdit edebiliyor! Acıbadem Üniversitesi Diyabet Araştırma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü, Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz “Dünyada 600 milyon, ülkemizde 12 milyondan fazla diyabetli bulunuyor. Araştırmalar; ülkemizde diyabetin görülme sıklığının her 10 yılda bir yüzde 100 oranında arttığını gösteriyor. Üstelik bu artış hızı dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının da 3 katından fazla!” diyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün diyabet hastalığını ‘Sessiz Pandemi’ olarak tanımladığını, 2050 yılında diyabetli sayısının 1.3 milyara ulaşacağnın tahmin edildiğini belirten Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, buna karşın toplumsal farkındalığın yetersiz olduğunu, milyonlarca kişinin diyabetinin farkında bile olmadığını söylüyor. Prof. Dr. Yılmaz 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında yaptığı açıklamada; diyabet hakkında bilinmesi gerekenleri, tedavide multidisipliner yaklaşımın önemini ve yapay pankreası anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

 

Kandaki şeker düzeyinin normalin üzerinde seyretmesi olarak tanımlanan diyabet iyi tedavi edilmediğinde koroner kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, görme kaybı ve nöropati gibi ciddi organ hasarlarına yol açabiliyor! Acıbadem Üniversitesi Diyabet Araştırma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü, Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, diyabetin çoğunlukla sessiz seyretmesi nedeniyle yol açtığı hastalıkların da gizli nedeni olduğunu belirterek, diyabetli hastaların yüzde 80’inin kalp sorunları nedeniyle hayatını kaybettiğini söylüyor. Yapılan araştırmaların; dünyada en çok ölüme yol açan beş hastalığın nedeninin diyabet olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz şöyle konuşuyor: “Diyabet damarlarda bozulmalara yol açıyor. Bu nedenle kalbi besleyen koroner damarlardaki sorunlar en çok can kaybına yol açan sebebi oluşturuyor. Ayrıca diyabete bağlı kötü kolesterol artışı damar sertliğine yol açtığı için felç, bacak damarlarındaki tıkanma nedeniyle ayakta yaralar, damar daralmasına bağlı cinsel sorunlar görülebiliyor. Damar hastalıklarına bağlı olarak ayak kaybı yaşanıyor. Yine damarlardaki bozulmadan en çok etkilenen organlarımızdan biri de gözlerimiz. Öyle ki dünya genelinde körlüğün başlıca nedenlerinden birini diyabet oluşturuyor. Böbrekler de kılcal damarlardaki bozulma nedeniyle üre yükselmesinden dolayı zarar görürken bu sorun böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebiliyor. Kontrol altında tutulamayan kan şekeri yüksekliği, hastanın diyalize bağlanmasını gerektirebiliyor. Nöropati olarak tanımladığımız sinir sistemi hastalıkları da diyabete bağlı gelişebiliyor. El ve ayaklarda yanmalar, uyuşmalar ve duyu kaybı gibi bulgular nöropatiye işaret ediyor.”

 

Bu belirtilere dikkat!

 

 

Genellikle hiçbir belirti vermeden sinsice ilerleyen hastalık, kimi zaman da aşırı su içme ihtiyacı, kilo kaybı, ağız kuruluğu, sık idrara çıkma, yorgunluk hissi ve bulanık görüş gibi belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Bu belirtiler dikkate alınmadığında hastalığın tanısında zaman kaybedildiğini belirten Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, ülkemizde her 4 diyabetliden birinin diyabeti olduğunun farkında bile olmadığını söylüyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) verilerine göre; Avrupa’da diyabet artış hızının en yüksek olduğu ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini, ülkemizde yaklaşık 12 milyon diyabetli kişi bulunduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz “Ülkemizde her 10 yılda diyabetli sayısı yüzde 100 oranında artıyor. Öyle ki; artış hızı dünya ortalamasının 2, Avrupa’nın 3 katını buluyor. Ülkemizde 12 milyon diyabetlinin 9 milyonu ilaç tedavisi görüyor ancak geriye kalan 3 milyon kişi ise diyabetinin farkında bile değil! Son 30 yılda tip 2 diyabet 20’li yaşlara kadar inmiş durumda” diyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün diyabet hastalığını “mikrobu ve bir etkeni olmayan sessiz pandemi” olarak tanımladığını belirten Prof. Dr. Yılmaz, dünya genelinde halen 600 milyon olan diyabetli hasta sayısının 2020 yılında 1.3 milyarı aşacağının tahmin edildiğini söylüyor. 

 

 

Her yıl düzenli tarama hayat kurtarıyor!

 

Diyabetin birden fazla organı ciddi şekilde etkilemesinden dolayı tedavisinin “multidisipliner” nitelik taşıması ve hasta hekim işbirliğinin tam olması gerektiğini vurgulayan Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz; “Diyabet, tedavi edilmediğinde ilerleyen, hayatı tehdit eden bir hastalıktır. Bu nedenle bilimsel açıdan hiçbir doğruluğu bulunmayan tedavi yöntemlerine itibar edilmemesi gerekiyor. Hastalığın tanısından itibaren uzman ellerde planlanan tedavi süreci ile diyabetliler yaşamlarını çok rahat sürdürebilir” diyor. Diyabet tedavisinde ilaç veya insülin kullanımının tek başına yeterli olmadığını, mutlaka sağlıklı yaşam tarzı benimsemek gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, yıllık kontrollerin ve taramaların kritik önem taşıdığını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Diyabetli hastalarda kalp krizi riski 2 ila 5 kat arttığı için hastanın kalp-damar hastalıkları açısından değerlendirilmesi gerekiyor. Böylece kalp krizi gibi ciddi riskler önceden fark edilebiliyor. Göz sağlığı uzmanları gözlerde meydana gelebilecek sorunları, nefroloji uzmanları böbrekleri değerlendiriyor. Yıllık organ tarama tetkiklerini yaptıran hastalar, organ hasarlarının erkenden fark edilerek önlem alınması sayesinde daha uzun ve sağlıklı yaşam sürebiliyor. Hiçbir belirti olmasa bile diyabet hastalarının yıllık kalp, böbrek, göz ve sinir sistemi kontrolünün yapılması gerekiyor.” 

 

Tedavide ‘Yapay Pankreas’ dönemi!

Son yıllarda diyabetin takip ve tedavisinde güncel teknolojilerin yaşamımıza girmesiyle hastalık yönetiminde birçok kuralın değiştiğini belirten Prof. Dr. M. Temel Yılmaz “Yapay pankreas kan şekeri kontrolü zor olan diyabetlilerde 21. yüzyılın en gelişmiş teknolojisidir. Yapay pankreas, üç sistemin; insülin pompası, sürekli glikoz ölçüm cihazı (CGM) ve bunlarla entegre çalışan bir akıllı zeka ile çalışan yapay pankreas programından oluşur. Yeni kuşak insülin pompaları, kablolu insülin pompaları ve yeni nesil, cilde yapışan ‘Patch Pump’lar olarak iki gruba ayrılır. Bu sistemlerle, dışarıdan enjeksiyon yapmaksızın insülin iletimi uzaktan kumanda ile sağlanabilir, gün içinde anlık olarak insülin iletim dozu ayarlanabilir. Glikoz ölçüm aletlerinin yerini almaya başlayan Sürekli Glikoz Ölçüm Sistemleri (CGM) cihazları ise; her 2 dakikada bir kan şekeri ölçerek günde 720 ölçüm yapar. Bu sistemlerle günün her saatinde telefonunuzdan veya mobil sistemlerden kan şekerinizi izlemek mümkündür. Yapay pankreas sistemleri CGM’den gelen uyarılarla diyabetli bireyi daha hipoglisemiye girmeden tespit edip, pompadan insülin akışını durdurabilir. Aynı şekilde kan şekeri yükseldiğinde otomatik olarak ara insülin dozu verilmesini sağlayabilir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Mide Ağrısıyla Gittiği Hastanede Mide Kanseri Olduğunu Öğrendi!

İlyas Volkan Yanık, aç kaldığı zamanlarda midesinin üst kısmında hissettiği şiddetli ağrılar nedeniyle bir yıl önce hastaneye başvurdu. Yapılan endoskopi ve tetkiklerin ardından, doktorlar mide ülseri teşhisi koyarak Yanık’ı takip altına aldı. Ancak şikâyetlerinin devam etmesi üzerine 9 ay sonra tekrar hastaneye gitme kararı aldı. Bu kez, yapılan tetkiklerin sonucunda mide kanseri teşhisi kondu.

Yanık, yaşadığı süreci şu sözlerle anlatıyor:

“Aç kaldığım zamanlarda mide ağrılarım şiddetleniyordu. Gün içinde hafif yemekler yememe rağmen ağrılarım dinmiyordu. Bazen su bile içemez hale geliyordum. Şikâyetlerim bir yıl boyunca devam etti, ancak ülser teşhisi almıştım ve ilaçlarla bu süreci atlatabileceğimi sanıyordum.”

Yanık, alınan biyopsi örneğinin patoloji sonucunda kötü huylu tümör tespit edilmesiyle kanser teşhisi aldığını öğrendi ve tedavi seçeneklerini değerlendirmeye başladı.

‘Ülser olduğumu öğrendiğimde ilaç kullanarak hayatıma devam edebilirim sanıyordum’

Yanık, hastalığın ciddiyetini öğrendiğinde büyük bir endişe yaşadığını ifade ediyor. Ancak, gerçekleştirdiği araştırmalar sonucunda, Genel Cerrahi bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Kağan Bey ile tanışarak tedavi sürecine yön verdi.

Aç kaldığım zamanlarda şiddetli olarak mide ağrısı çekiyordum. O yüzden aç kalmamaya çalışarak günde öğünlerimi hafif hafif açlık hissetmeyecek şekilde yiyordum. Fakat ağrım yine de geçmiyordu. Bazen o kadar dayanılmaz oluyordu ki su bile içemiyordum. Midemin üst kısmında sıkışma hissediyordum. Yediklerim sanki orada kalıyor gibi his oluyordu. Bu şikâyetlerimi 1-1,5 sene boyunca çektim. Kağan hocayla tanıştığımızda endoskopi işlemim tekrar yapıldı ve patoloji sonuçları incelendi. İlk başta çok korkmuştuk, ama Kağan hoca bize güven verdi. Ameliyatımı onun yapmasını istedim ve çok doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. Ameliyattan kısa süre sonra ayağa kalkabildim ve iyileşme sürecim çok hızlı ilerledi. Şu an gayet iyi durumdayım.” 

‘Eşimde beni böyle görmeye dayanamıyordu’

‘’Bazen ağrılarım o kadar sıkıştırıyordu ki yemek yiyemeyecek hale geliyordum. Eşim de beni o halde görmeye dayanamıyordu. Uzun zamandır reflüydüm ve şikâyetlerimde vardı fakat alınan parçanın kötü huylu olduğunu öğrendiğimizde böyle bir sonuç beklemiyorduk. Hemen doktor araştırmaya başladık. Şanslıydık ki Kağan hocaya denk geldik. İlk görüşmeye geldiğimizde endoskopiye tekrar girdim ve sonuçlarım patolojiden geldiğinde Kağan Bey inceledi. Bu süreçte çok karamsar ve korkuyorduk fakat açıklamalarıyla bizi çok rahatlattı. Kendisinden aldığımız güvenle ve hiçbir şey için geç kalmadığımı bir de kendisinden duyunca ameliyatımı onun yapmasını istedim. Şu an gayet iyiyim ve ameliyat olalı 1 hafta olmamasına rağmen yürüyebiliyorum hareket edebiliyorum. Ameliyattan sonraki sürecimi de hızlı ve rahat bir şekilde geçirdim. Hızlı toparlayabildim bu gözle görülür şekilde fark ediyor. İyi ki ameliyat olmuşum diyorum. “Bu süreçte en önemli şey, doğru doktora ulaşmak ve güven duymak. Kağan hocanın tecrübesi sayesinde bu zorlu dönemi atlattım ve tüm hastalara umut olmak istiyorum.” Mide kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarının erken teşhis ve doğru tedavi ile üstesinden gelinebileceğini vurgulayan Yanık, sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.

 

‘Ameliyatı Gayet Başarılı Geçti’ 

Genel Cerrahi bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Kağan Gökçe ‘’İlyas Volkan Bey bilinçli ve kararlı bir insan. Ameliyat öncesi süreçte oldukça aktif ve dinamik hareket etti. Net kararlarla ve yüksek seviyede hasta uyumu ile başarılı bir operasyon ardından hastane yatış süreci geçirdik. Minimal invaziv cerrahinin de katkısı ile en erken tarihte taburcu oldu. Kendisine ailesi ve eşi ile birlikte uzun ve sağlıklı bir yaşam diliyorum. Mide kanseri tedavi sürecimiz şükürler olsun artık geride kaldı.’’ şeklinde açıklamalarda bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uzun süre ekrana bakmak göz kuruluğu sebebi

Bilgisayarlar, televizyonlar, cep telefonları ve tabletler ekranlarından yaydıkları mavi ışık nedeniyle göz sağlığını tehdit eder. Günümüzde bu cihazların kullanımının artmasına bağlı olarak her geçen gün daha fazla mavi ışığa maruz kalındığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Dijital cihazları hem yakından hem de uzun süre kullanmak göz yorgunluğuna neden olabilir. Araştırmalar; insanların bu cihazları kullanırken normalden daha az göz kırpma eğiliminde olduklarını gösteriyor. Daha az göz kırpma daha az nem anlamına geldiği için; mavi ışık yayan bir ekrana uzun süre maruz kalmak kuru, yorgun, ağrılı veya tahriş olmuş gözlere ve baş ağrısına yol açıyor” dedi.

2020 yılında Hindistan Oftalmoloji Dergisi’nde yayınlanan bir araştırma, COVID-19 tecritleri sırasında çalışma popülasyonunun yüzde 32,4’ünün günde 9 ila 11 saat mavi ışık yayan bir cihaz kullandığını ortaya koyarak pandemi sırasında insanların çalışma biçimindeki değişikliklerin ekran süresinde önemli bir artışa yol açtığını gözler önüne serdi.

Mavi ışığın diğer görünür ışıkların çoğundan daha kolay dağıldığını ve bunun da mavi ışık alırken gözün odaklanmasını zorlaştırabildiğini açıklayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Gözünüz mavi ışığı zayıf odaklanmış görsel statik olarak sindirebilir. Kontrasttaki bu azalma, gözünüzün mavi ışığı işlemesini zorlaştırabilir ve potansiyel olarak göz yorgunluğuna katkıda bulunabilir” dedi.

Akşam saatlerinde mavi ışığa maruz kalınmamalı

Ciltteki ve gözlerdeki ışık sensörlerinin parlak gün ışığının yoğun mavi ışık dalgaları ile, günün bittiğini işaret eden daha sıcak ve kırmızı tonlar arasındaki farkı algılayabildiğini paylaşan Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Etrafınızdaki ışık gün batımıyla azalmaya başladığında, gözlerinizdeki sensörler vücudunuzun uykuyu tetikleyen melatonin hormonunun depolarını serbest bırakmasını sağlar. 2015 yılında yapılan küçük bir araştırma, insanların akşam saatlerinde mavi ışığa maruz kaldıklarında vücutlarının eskisi kadar melatonin salgılamadığını ve uyku döngülerinin geciktiğini veya bozulduğunu ortaya çıkardı” diye konuştu.

Mavi ışık hafızayı ve bilişsel işlevi artırıyor

Mavi ışığa maruz kalmanın sağlık açısından birçok önemli fayda da sağladığını vurgulayan Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Mavi ışık; uyanık kalmaya, hafızayı ve bilişsel işlevi artırmaya ve bazı cilt rahatsızlıklarına yardım eder. 2018’de yapılan bir çalışma, mavi ışığa maruz kalmanın tepki sürenizi uzatabildiğini ve gün içinde performansınız düşük olsa bile uyanıklığı artırabildiğini gösteriyor. Bu nedenle yatmadan önce dijital cihazlarınızı kullanmayı bırakmak veya sarı ışık moduna geçmek en sağlıklı yoldur” şeklinde konuştu.

 

Mevsimsel depresyon da mavi ışık ile iyileşebiliyor

Mavi ışık terapisinin artık mevsimsel depresyonu hafifletmek için başvurulan tedavilerden biri olduğunun altını çizen Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Araştırmacılar bunun, özellikle antidepresan ilaçlarla birleştirildiğinde mevsimsel olmayan depresyon için de etkili bir tedavi olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

Doğru reçeteyle gözlük kullanın

Gözlerin genel sağlığı açısından cihazların ekranlarına uzun süre kısık gözle bakılmasının önerilmediğini söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Görüşünüzü düzeltmek için numaralı gözlük takıyorsanız, gözleriniz ile ekranınız arasındaki mesafeye – ki bu da ideal olarak bir kol boyu mesafedir – uygun bir numaralı gözlük taktığınızdan emin olun” uyarısında bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Titanic Mardan Palace’in Etkileyici Atmosferinde Atatürk’ün Sofrasına Yolculuk

Titanic Mardan Palace, bu kez farklı bir etkinlikle misafirlerini ağırladı. Ulu Önderimiz Atatürk, aramızdan ayrılışının 86. yılına ithafen hazırlanan etkinlikle sevgi ve özlemle anılırken, onun meşhur yemek sofralarına kısa bir yolculuk yapıldı. “Atamızın Sofrasında…” etkinliğinde, Şef Elif Edes tarafından hazırlanan Atatürk’ün damak tadına uygun, geleneksel lezzetlerden oluşturulan özel menü misafirlere sunulurken, bu yemeklerin tarihçesi ve Atatürk’ün sofradaki alışkanlıkları hakkında da bilgiler verildi.

Dünyanın en etkileyici şehirlerinden İstanbul’u dört farklı mimari ile anlatan, Türk ve Avrupa kültüründen ışıltılı bir koleksiyona sahip müzeyi andıran Titanic Mardan Palace’ın etkileyici atmosferinde gerçekleşen etkinliğe Elif Edes’in yanı sıra Ayşe Tolga, Tolga Balta, Ayşe Kucuroğlu, Sinem Ertem, Sedef Çalarken, Ayfer Yavi ve Çağrı Bozkurt gibi isimler katıldı.

 

Gastronomide Liderlik

Misafirlerine her zaman keyifli bir yeme-içme deneyimi yaşatan Titanic Mardan Palace, zengin Türk mutfağını uluslararası tatlarla harmanlayarak gastronomi dünyasındaki öncülüğünü perçinliyor. Etkinlik süresince misafirler, Antalya’nın zengin yöresel mutfak kültürünü de keşfetme imkânı buldular. Titanic Mardan Palace’ın usta şefi Seyit Tezgel, Antalya’nın yerel lezzetlerini modern dokunuşlarla bir araya getirerek özel sunumlar hazırladı. Misafirler, bu sunumlar eşliğinde bölgenin geleneksel tatlarını deneyimleyerek benzersiz bir lezzet yolculuğuna çıktılar. Titanic Mardan Palace, Antalya mutfağının en seçkin örneklerini şık bir ortamda sunarak misafirlerine unutulmaz bir gastronomi deneyimi yaşattı. Etkinlik boyunca konuklar, Atatürk’ün sevdiği lezzetler eşliğinde Türk mutfağının köklü mirasına doğru bir yolculuk yaptılar. Şef, misafirlerine özel olarak yaptığı Anyalya turuncundan ev yapımı reçeller ayrıca beğeni topladı.

Titanic Mardan Palace, her zamanki gibi uluslararası gastronomi dünyasında öne çıkan ve Türk mutfağını en üst düzeyde temsil eden anlayışıyla hem geleneksel hem de modern tatları bir araya getirdi

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TikTok ve Master Media İş Birliğiyle İçerik Üreticilerine Markalarla İş Birliği Fırsatları: Yeni Gelir Yolları Açılıyor

Master Media, TikTok içerik üreticilerini markalarla buluşturarak geniş iş birliği ve sponsorluk fırsatları yaratıyor.

Bu ortaklık sayesinde içerik üreticileri, markalarla çalışarak ek gelir elde edebilirken aynı zamanda kendi kitlelerini genişletme şansı da yakalıyor.

Ürün tanıtımları, marka sponsorluğu, etkinlik katılımı ve ortak projeler gibi iş birlikleri sayesinde içerik üreticileri platformda kazanç sağlama imkanı bulurken, markalar da etkili tanıtım fırsatları elde edecek.

 

Resmi web sitemiz: https://mastermedyatr.com/ 

Çocuklar ara tatilde Edebiyat Müzesi’ni gezdi

Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Köyünün Geleceği Misin?” projesine katılan Korubaşı Mahallesi’ndeki çocuklar, ara tatillerinde Edebiyat Müzesi’ni ziyaret ederek Türk şiirinin usta kalemi Nâzım Hikmet’in eserlerini yakından inceleme fırsatı buldu.

Nilüfer Belediyesi, kırsal mahallelerde yaşayan çocukların kendilerine ve köylerine bir gelecek oluşturmaları için hayata geçirdiği “Köyünün Geleceği Misin?” projesiyle eğitim çalışmalarını sürdürüyor. Proje kapsamında Korubaşı Mahallesi’nden gelen çocuklar, ara tatillerini verimli bir şekilde değerlendirerek Türkiye’nin ilk ve tek Edebiyat Müzesi’ni ziyaret etti. 

Yaşadıkları bölgenin tarihi ve kültürel mirasını öğrenmeleri, iletişim becerilerini geliştirmeleri ve proje yazma konusunda deneyim kazanmaları hedeflenen çocuklar, Proje Eğitim Koordinatörü Sevil Şahin Hakverdi rehberliğinde müzedeki eserleri inceleme fırsatı buldular.

Dönem boyunca çalışmalarında Türk şiirinin ölümsüz ismi Nâzım Hikmet’i ele alan öğrenciler, Edebiyat Müzesi ziyaretlerinde şairin hayatı ve eserleri hakkında da detaylı bilgi aldılar. Müzede bulunan “Nâzım’ı Yazanlar” bölümü ile Nâzım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde kaldığı dönemde bizzat çizdiği resim ve Rusya’da bulunduğu sırada el yazısıyla imzaladığı kendi fotoğrafı, çocukların ilgisini çekti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Akbank Sanat Felsefe Seminerleri, Dijital Teknolojileri Odağına Alan Programıyla Kasım Ayında Başlıyor

Prof. Dr. Emre Şan moderatörlüğünde gerçekleşecek “Dijital Teknolojiler, Eleştiri ve Toplum” başlıklı felsefe seminerleri programı, Kasım ayında Akbank Sanat’ta başlıyor. Birbirlerine komşu disiplinlerin teknoloji ve toplum ilişkisine dair açtıkları yeni düşünce alanlarının ele alınacağı seminerler, ücretsiz olarak Akbank Sanat’ta takip edilebilecek.

 

Akbank Sanat’ın “Dijital Teknolojiler, Eleştiri ve Toplum” üst başlığıyla hazırlanan felsefe seminerleri programı, Kasım 2024 – Mayıs 2025 tarihleri arasında,  günümüz toplumsallığı, aklın kamusal kullanımı, yapay zeka, büyük verinin vaat ettikleri ve sorunları ile siyasi sistemlerle ilişkileri ele alıyor. Seminerlerde ayrıca, teknolojinin kimlik inşasındaki yeni rolü, yanlış bilgiyle mücadeledeki yılmazlığı ve dijital sanatın yaratabileceği yeni etkileşim biçimleri de katılımcıların tartışmasına sunulacak. 

 

Seminere katılım için akbanksanat adresi üzerinden ücretsiz kayıt yapılabilirken; katılım kontenjanla sınırlı olacak. Seminerlerin video kayıtları ise etkinlik sonrası Akbank Sanat Youtube kanalından paylaşılacak.

 

 

Seminer Programı:

  • 14 Kasım Perşembe 2024 / 18.30

Ebru Yetişkin, “Cehalet Epistemolojisi ve Kayıtsızlaşmanın Ardında”

 

  • 12 Aralık Perşembe 2024 / 18.30

Emre Şan, “Dijital Teknolojiler ve Aklın Kamusal Kullanımı”

 

  • 23 Ocak Perşembe 2025 / 18.30

Güven Güzeldere, “Dijital Teknolojilerde Son Durum: “Yeni Akım Yapay Zeka”, vaatler ve sorunlar”

 

  • 13 Şubat Perşembe 2025 / 18.30

H. Akın Ünver, “Platon’un mağarasına dönüş: Yapay Zeka, Büyük Veri ve Siyasal Sistemlerin Geleceği” 

 

  • 13 Mart Perşembe 2025 / 18.30

Dicle Yurdakul, “Sibernetik Benlikler: İnsan-Makine Entegrasyonu Çağında Kimliğin Nörobilimi”

 

  • 17 Nisan Perşembe 2025 / 18.30

Suncem Koçer, “Yanlış Bilgi Karşısında (Şüpheci) Atalet ve Yılmazlık”

 

  • 8 Mayıs Perşembe 2025 / 18.30

Emre Sünter, “Dijital Sanatın Derdi Ne? Simondoncu Bir Öneri”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kemer’in dansçılarından büyük başarı

Kemer Filiz Derneği bünyesinde faaliyet gösteren Freedom Dans Stüdyosu Gürcistan’da bu yıl üçüncüsü düzenlenen Antik Şehirler Festivali’nde dans yarışmasına katıldı.

 

Tiflis’te düzenlenen yarışmaya Kemer Belediyesi’nin destekleri ile katılan Luibov Pirigova liderliğindeki genç yetenekler sergiledikleri performansla yarışmanın hem birinciliğini hem de ikinciliğini kazandı.

 

Festivalin özel ödülünü de alan yarışmacılar başarılarını Kemer Belediyesi Başkan yardımcısı Mehmet Derya Baytekin’le paylaştı.

 

Başkan Yardımcısı Baytekin, dansçıları ve eğitmenlerini tebrik ederek, Kemer’in sanatsal alandaki uluslararası başarılarının devam edeceğini söyledi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kemer Belediyesi, sağlık hizmetleriyle de vatandaşının yanında

Kemer Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü, Ekim ayında sağlık hizmetlerini aralıksız sürdürdü.

 

Kemer Belediyesi sağlık hizmetlerini, vatandaşların ihtiyaçlarına göre şekillendirerek, yaşam kalitelerini artırmaya yönelik adımlar atmaya devam ediyor.

 

Ulaşım Desteği ve Evde Bakım Hizmetleri

 

Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada Ekim ayında, 365 hastanın sağlık kurumlarına otobüsle güvenli bir şekilde ulaştırıldığı belirtildi. Aynı açıklamada, evde bakım hizmetleri kapsamında ise 34 hastanın berber tarafından evlerinde tıraş edilerek kişisel bakım ihtiyaçlarının karşılandığı bildirildi.

 

Hasta Nakil Hizmeti

 

Sağlık İşleri Müdürlüğü, ekim ayı içerisinde 5 hasta yurttaşımızın hasta nakil ambulansı ile hastanelere ulaşımını sağladı.

 

Medikal Ekipman Desteği

 

Kemer Belediyesi, ihtiyaç sahibi vatandaşları da unutmadı. Ekim ayında, 6 hastaya hasta yatağı ve 2 hastaya tekerlekli sandalye sağlandı. Bu ekipmanlar, tutanak karşılığı teslim edilerek, hastaların günlük yaşam kalitelerini daha rahat sürdürebilmeleri sağlandı.

 

Psikolojik Danışmanlık Hizmeti

 

Ruh sağlığı alanında da önemli bir adım atıldı. 132 kişiye yüz yüze psikolojik danışmanlık hizmeti verildi.

 

Kemer Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Özden Sayındaş, ‘Bu hizmetlerle vatandaşlarımızın sağlık ve huzurunu ön planda tutarak, her geçen gün daha kapsamlı bir sağlık hizmeti sunmayı sürdürüyoruz. Kemer’de yaşayan tüm vatandaşlarımıza en iyi sağlık hizmetini sunma misyonuyla çalışmalarımıza devam etmekteyiz.’ Dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı