Tasarıma duyduğu ilgiyi profesyonelleştirerek mimarlık eğitimini tamamlayan ve sektörün önemli isimleri arasına adını yazdıran Ceylan Ateş, hayat hikayesinin Almanya’da başladığını ama aslen Sivaslı bir aileden geldiğini anlatarak başlıyor söze: “Almanya’nın Stuttgart şehrinde doğup ve büyüdüm. Aslen Sivaslı ve bağların çok kuvvetli olduğu bir ailede yetiştim. Beni yetiştiren ise anneannem ve büyükbabamdı.”
İlhamını seyahat etmekten alıyor
Özel hayatında tam bir jetsetter olarak adlandırabileceğimiz Ceylan Ateş, gezgin ruhuyla da çok konuşuluyor. Ateş, hayat enerjisini seyahat etmeye borçlu olduğunu söylüyor: “Yılın büyük bir kısmını seyahat ederek geçiriyorum. Favori uğrak yerlerim ise Dubai, Qatar, Mykonos, Milano, Londra ve tabii ki İstanbul. Seyahat ettiğim yerlerde alışveriş yapmak ise en büyük hobim.Lüks ve rafine yaşam stilimle öne çıkıyor görünsem de bulduğum her fırsatta memleketim Sivas’ı da ziyaret ediyorum. İnsanların evine misafir olmaya, kahvelerini içmeye, kangalları sevmeye ve laf aramızda, turşu kurmaya bayılıyorum. İlhamımı seyahat etmekten alıyorum diyebilirim.”
“Beyaz benim rengim”
Ceylan Ateş, yalnızca mimaride değil moda ve tasarım dünyasında da hayli başarılı bir isim olarak karşımıza çıkıyor. Haliyle renklerle olan ilişkisi de merak ediliyor. Ateş, “Beyaz rengin enerjisine ve temizliğine inanıyorum. Yeni fikirler ve tasarımlar ortaya koyarken, beyazın sunduğu o “temiz kağıt”, “boş kanvas” hissi beni inanılmaz etkiliyor. Stuttgart Mitte’de yer alan merkez ofisimde de ağırlık beyazda. Beyaz tam anlamıyla benim rengim.” diyor.
İdolü Estée Lauder
Kariyer basamaklarını bir bir değil adeta onar onar çıkan Ceylan Ateş, hem yaşam hem de kariyer yolculuğundaki idolünü de paylaşıyor: “Örnek aldığım isimlerin başında azmine ve zekasına hayran olduğum, dünyaca ünlü kozmetik devinin kurucusu Estée Lauder geliyor. Estée Lauder, kozmetik ve güzellik alanında döneminin tek kadın girişimcisi olarak. 1998’de 20. yüzyılın en etkili 20 iş dahisinden biri olarak da gösterilmiş muhteşem bir kadın. Başarılarından feyz almamak ise mümkün değil.”
“En büyük hayallerimden biri çocuk sahibi olmak”
Kariyerinde bu denli başarılı bir iş kadını olarak aile kurmaya nasıl baktığını da anlatan Ceylan Ateş, “Kariyer ve mutlu bir ailenin aynı anda mümkün olamayacağına dair kimi yargılar benim için her zaman çok yersiz olmuştur. Başarılı bir iş kadını olmak, sevgi dolu bir aile kurmaya asla engel değil. Daha önceki röportajlarımda da anneannem ve büyükbabamdan, köklerimin dayandığı Sivas kültüründen ilham aldığımı hep söyledim. Birgün çocuk sahibi olmak ve onlardan gördüğüm terbiye ile çocuğumu yetiştirmek en büyük hayallerimden biri.” dedi.
Etiket arşivi: Dair
“O” ve İnsanoğlu, Uyanışa dair konuşmalar.
Bildiklerinizi unutup yeni bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Kişisel Gelişim çalışmalarının yeraldığı birçok kitap okuduğunuz fayda sağladınız, bilgiler biriktirdiniz. Deneyimler ediniz. Bildiklerinizin ve aşina olduklarınızın, edindiğiniz deneyimlerinin ışığında yada hiç ilgi alanınızda yokken, bildikleriniz yada bilmediklerinizle kendiniz ile yeni bir yolculuğa çıkmak ister misiniz?
““O” ve İnsanoğlu”- Uyanışa dair konuşmalar kitabıyla yazar Caner Aktaş, farkındalık yolculuğuna davet ettiği kitapta okurlarına: “Bu kitaptan sen her ne alacaksan onu alacaksın. Yol senin yolculuk senin, alacakların kazanımların da senin… Uyanmaya gönüllü isen bu kitaptan, ne istiyorsan onu alabilirsin.” Diyor.
Bu kitapta yazar; kendi iç yolculuğunda edindiği deneyimleri harmanlayarak bir yıl içinde tamamladığı çalışmayı okurlarının bilgisine sunuyor. Altmış beş konu başlığı ile iç konuşmaların yeraldığı kitap, yaşamı, yaşamdan elde ettiklerimizi, bildiklerimizi, bilmediklerimizi, yaşam yolculuğunda ihtiyacımız olanın yada olmayanı nasıl sorguladığımızı, yaşamda her daim ihtiyaçlarımızın karşılandığını, uyanmaya gönüllü olanların bu ihtiyaç yerine hayatta kim olduğunu görmeye, anlamaya ve hayata sorduğu soruların, cevaplarını almaya gönüllü olup, olmadığını anlatıyor.
Ritim Sanat Yayınlarından çıkan kitap, okurları yaşam yolculuğuna çıkarıyor.
Kitaptan alıntı:
“YAŞAMAK..
Yaşar mı İnsanoğlu, yoksa yaşıyormuş gibi mi yapar? Cevap;-mış gibi yapar, yani yaşadığını zanneder de yaşamaz hayatı dolu dolu. Her an endişeleri ile boğuşur sonra da buna yaşam der….”
Adı:’O’ ve İnsanoğlu
Yazar: Caner Aktaş
Baskı tarihi: Ekim 2020
Sayfa sayısı: 200
Format: Karton kapak
ISBN: 9786257862882
Kitabın türü: Edebiyat, Hikaye (Öykü)
Dil:Türkçe
Ülke:Türkiye
Yayınevi:Ritim Sanat Yayınları
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kraliçenin Gölgesi – Hayvanların nasıl gördüklerine dair bir öykü
Cybèle Young’ın yazıp resimlediği “Kraliçenin Gölgesi” Koç Üniversitesi Çocuk’ta (KÜ Çocuk) yayımlandı. Çok sayıda ödül kazanan eser, hem düşsel anlamda zengin
hem de bilimsel gerçeklerle dolu bir dünya yaratıyor.
Kraliyet şenliği gecesi ve Kraliçenin balosu doruk noktasında. Aniden bir şimşek çakar, ardından da her şey karanlığa bürünür. Işıklar tekrar yandığındaysa cüretkâr bir soygun açığa çıkar. Biri Kraliçenin gölgesini çalmış!
İyi ki kraliyet dedektifi Peygamberdevesi Karidesi konukları sorgulamak için oradadır. Bay Bukalemun, Kaptan Köpekbalığı, Mızrakbaşlı Yılan, Keçi, Yusufçuk, Dev Mürekkep Balığı, Doktor Güvercin ve iki genç denizkestanesini teker teker sorgular. Her bir şüphelinin kendine has bakış açısı bulmacanın önemli bir parçasını oluşturur ve böylece gecenin olayları eksiksiz –ve eğlenceli– bir şekilde ortaya çıkar. Bu yaratıcı ve sıra dışı kitapta Cybèle Young, esprili anlatımı ve çarpıcı çizimleriyle hem düşsel anlamda zengin hem de bilimsel gerçeklerle dolu bir dünya yaratıyor. Hayvanların nasıl gördüklerine dair bilimsel gerçeklere dayanan, gerçeküstü bir dedektiflik hikâyesi…
Aldığı ödüller:
2016 Hayvan Davranışları Derneği, Yılın Olağanüstü Çocuk Kitabı
2015 Kanada Çocuk Kitapları Merkezi, Yılın En İyi Çocuk Kitabı
2015 Kanadalı Bilim Yazarları Derneği, Bilim ve Toplum Çocuk Kitabı Ödülü
2015 Fitzhenry Ailesi Vakfı, Lane Anderson Ödülü
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Doğa ve İnsana Dair Sıra Dışı Bir Film: Kovan
Başrolünde Meryem Uzerli’nin yer aldığı Kovan, 25 Eylül’de vizyona giriyor. Türk sinemasında insan ve doğa ilişkisi üzerine yapılan en özgün filmlerden olan Kovan, Almanya’dan memleketi Artvin’e dönüş yapan bir kadının arıların dünyasında var olma çabasını etkileyici bir hikaye ve çekimler eşliğinde anlatıyor.
Belgeselci Eylem Kaftan’ın yönettiği ilk uzun metraj sinema filmi olan Kovan, Almanya’dan gelip Artvin’in vahşi doğasında arıların dünyasında kendine bir varlık edinmeye çalışan bir kadının öyküsünü anlatıyor. Dağıtımını CGV Mars’ın üstlendiği filmde başrol oyuncusu Meryem Uzerli’ye Feyyaz Duman, Hakan Karsak ve Burcu Salihoğlu eşlik ediyor. Kovan filminin gişeden elde ettiği tüm gelir ise Haluk Levent’in yönetim kurulunda olduğu AHBAP’a bağışlanacak.
TRT ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen Kovan filmi, Artvin’in iki bin 500 metrenin üzerindeki, sis ve bulut denizleriyle kaplı zorlu coğrafyasında çekildi. Yönetmen Eylem Kaftan, filmin senaryosunu TRT Belgesel’de yayınlanan, sunuculuğunu ve yönetmenliğini üstlendiği Biçiftlik programında tanıştığı bir karakterden ilham alarak kaleme aldı. Mekan seçimleri için aylar süren uzun araştırmalar yapan Kaftan, dünyanın nadide ballarından olan Doğu Karadeniz’in kestane balının ve Kafkas arısının merkezi Artvin’e defalarca ziyarette etti. Ayı çekimlerinin nasıl yapıldığı büyük merak konusu olan filmin arılık çekimlerinde ekibe arı uzmanları, sağlık görevlileri ve veteriner eşlik etti.
Kovan’ın konusu kısaca şöyle: Almanya’da işleri bir türlü istediği gibi gitmeyen Ayşe annesi ağır hastalanınca memleketi Artvin’e döner. Annesi ölmeden önce Ayşe’ye, ona da kendi annesinden yadigar arılığı emanet eder. Bir zamanlar dillere destan bir bal çıkaran arılıkta son birkaç kovan kalmış, arılık yok olmanın eşiğine gelmiştir. Annesinin son isteğini yerine getirmek isteyen Ayşe başta karşı çıksa da çocukluğunun masalsı balını bir dünya markasına çevirme hayalini kısa sürede yaşam amacı haline getirir. Ancak Ayşe’nin hayalini hiç beklenmedik bir misafir bozar, dev bir ayı Ayşe’nin arılığına dadanır.
Gönül rahatlığıyla bir sinema deneyimi için maksimum hijyen!
Cinemaximum, gişeden salona kadar her adımda hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uyulması için tüm önlemleri alarak sinemaseverlere gönül rahatlığıyla yaşayabilecekleri bir sinema deneyimi sunuyor. Örneğin artık yan yana koltuk satışı yapılmıyor, satın aldığınız koltuğun her yönünden 2 koltuk boş bırakacak şekilde yeni bir oturma düzeni uygulanıyor. Cinemaximum teması en aza indirmek adına gişe ve büfelerde temassız ödemeyi önceliklendiriyor, bilet kontrolü yine temassız yapılıyor. Etkileşimi ve riski en aza indirmek adına 30 dakikaya çıkarılan seans aralarında ise salonlarda temizlik ve hijyen çalışmaları gerçekleştiriliyor. Tüm salonlar ve fuaye alanları nano gümüş teknolojisi ve onaylı dezenfektanlarla düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Ayrıca temasın fazla olduğu gişe ve büfe deskleri, fuaye alanlarındaki merdiven korkulukları, salon kapıları, kiosk ekranları gibi alanlar da sık sık dezenfekte ediliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)