Etiket arşivi: VE

Vivo X51, Yalın ve Zarif Tasarımıyla Trendleri Takip Eden Kullanıcıların Yaşam Tarzlarını Tamamlıyor

Vivo, amiral gemisi akıllı telefonlarından yepyeni X51 ile karmaşık dünyayı basitleştirerek, kullanıcıyı vivo’nun ileri teknolojisiyle bir araya getiren çağdaş ve zarif tasarım estetiği ile cihazların kullanıcılar için kendini ifade etme biçimi şeklinde hizmet etmesini sağlayarak, markanın orijinal tasarım hedefine geri dönüyor.
X51 akıllı telefonlarının benzersiz renk paleti, pürüzsüz şekli ve rahatlık hissinin kullanıcıların teknolojimizle bağlantı kurmasına yardımcı olmak için bilinçli tasarım seçeneklerini yansıttığını belirten vivo Türkiye CEO’su Andrew Liu, “X51’in tasarım özellikleri, dinamik tasarım felsefesinin zarafetiyle, daha iyi bir genel kullanıcı deneyimi sunmak için profesyonel fotoğrafçılık özelliklerini vurgulamaya yardımcı oluyor.” dedi. X serisi, teknoloji ve kullanıcı merkezli tasarım dengesi ile birinci sınıf bir fotoğrafçılık deneyimi sağlamayı hedefliyor. Yurtdışında piyasaya sürülecek ilk X serisi cihaz olan X51, bu amacı yansıtıyor.” şeklinde konuştu. Liu ayrıca, “X serisindeki önceki cihazlara benzer şekilde, vivo’nun yeni X51 amiral gemisi akıllı telefonları, küresel kullanıcıların modaya uygun ve akıllı yaşam tarzlarını tamamlamak için gelişmiş fotoğrafçılık teknolojisini şık ve çağdaş tasarım estetiğiyle dengeliyor.” dedi.
Benzersiz Tasarım, Profesyonel Fotoğrafçılık Yeteneklerini Sergiliyor
X51’in tasarımı, profesyonel fotoğrafçılık özelliklerini geliştirirken, çağdaş bir estetikle yönlendirilen serideki her akıllı telefon, yalın ama keskin bir görünüm sunan R3 yuvarlak köşelerin bulunduğu dikdörtgen bir kamera matrisine sahip. Tasarımcılar, daha rahat bir görünüm ve his yaratmak için X51 akıllı telefonlarda kare veya sert unsurlardan kaçındı.
X51 kamera matrisi ayrıca Çift Tonlu Adım tasarımına sahip. Büyük, çıkıntılı kameralar, fotoğrafçılık alanında amiral gemisi olan akıllı telefonlar arasında oldukça yaygın. Ancak vivo böyle bir tasarımın cihazın estetik çekiciliğini azaltacağını düşünerek bunun yerine, kamera matrisinin ve X51’deki Gimbal Kamera Sisteminin çıkıntısını azaltan, inceliği korurken derinlik ve düzen hissini artıran yaratıcı iki kademeli bir kamera tasarımı geliştirdi. Üst kademede siyah renkte ana kamera, bokeh kamera ve geniş açılı kamera bulunuyor. Alt kademe ise periskop kamerayı içerir ve arka kapakla aynı renge sahipken, tüm modülün etrafındaki CNC (bilgisayar sayısal kontrolü) parlak çerçeve, yumuşak bir son dokunuş sağlıyor. Çift Tonlu Adım tasarımı, kamera tasarımına benzersiz bir görsel odak noktası eklerken, daha büyük kameraların gerektirdiği daha büyük bir kamera matrisi zorluğunu çözerek hem işlevsel hem de estetik amaçlara hizmet ediyor.
Seçkin Tasarım, Düzen ve Zarafet Getiriyor
vivo X serisi, akıllı telefonların kullanıcılarının bir uzantısı haline geldiğini ve insanların kişiliklerini ifade etmek ve yaşam tarzlarını tamamlamak için kullandıkları araçlar olarak hizmet ettiklerinin farkında. Bu nedenle X51, yeni amiral gemisi cihazların kullanıcıların kendilerini ifade etmelerine ve düzenli ve samimi tasarımıyla daha fazla güzelliği keşfetmelerine yardımcı olmak üzere, zarafet ve sadeliği vurgulamak için vivo’nun orijinal tasarım hedeflerine geri dönüyor.
Tasarımcılar X51’in renk paleti için tüketicilerin kişisel ifade ve profesyonel fotoğrafçılık amiral gemisi konumlandırması isteklerini dikkate aldı. Modern yaşamın normal düzeninde süregiden aksamaların ortasında, renk paleti olumlu mesajlar sunmayı ve tüketicilerin endişelerini gidermeyi amaçlıyor. vivo, tüketicilere yüksek kaliteli bir görsel deneyim sunmak üzere renk paletini belirlemek için Fransa’daki Carlin Creative Trend Bureau gibi tasarım kurumlarıyla iş birliği yaptı. Tasarımcılar yaklaşık 600 prototipi sıraladıktan sonra uluslararası pazar için üç renge karar verdiler.
X51’in renkleri ise; canlılık ve umut dolu, akıcı açık mavi olan “Buz Mavisi”; derin gökyüzündeki gümüş maviyi ve düzenin yeniden kurulmasını temsil eden “Alfa Grisi”; ve gradyan etkisine sahip olan ve insanlara dünyayı berrak bir zihinle görmelerini söyleyen “Cam Siyahı”ndan oluşuyor. Buz Mavisi ve Alfa Gri modellerinde, telefonun arkasındaki cam yüzeyde, buzlu bir cila oluşturan işleme teknolojisi AG Frosting bulunuyor. Yumuşak ve rahatlık sağlayan görünüm, tüm yüzey boyunca yaşamın eşit dağılmış yansımasına neden oluyor.
X51, konforu, görsel çekiciliği ve performansı artırmak için daha ince bir cihaza (Buz Mavisi ve Alfa Grisi için 8.04mm ve Cam Siyahı için 8.07mm) izin veren COP (Chip on Plastic) paketleme teknolojisi sayesinde 3 boyutlu esnek kavisli ekrana sahip ve daha hafif. Ekranın nispeten bükülebilir, esnek ve dayanıklı olması, telefonun hasar görme ihtimalini de düşürüyor. Yenilikçi ekran tasarımı ayrıca zararlı mavi ışığa maruz kalmayı azaltıyor ve SGS Eye Care Display sertifikasına sahip olmasının yanı sıra, HDR 10+ teknolojisi eksiksiz video parlaklığı ve renk bilgilerini koruyor. Bu ekran özellikleri, X serisi tasarımının insan merkezli odağını yansıtıyor.
Y Serisinden iki model de satışta
vivo, X51 modeli ile birlikte, Y70* ve Y20* modellerini de Aralık ayı itibariyle Türkiye’de satışa sundu. Türkiye’de satışa sunulan yeni vivo cep telefonlarının tavsiye edilen perakende satış fiyatları; X51 için 8.999 TL, Y70 için 3.699 TL ve Y20 için ise 3.099 TL olacak.
Türkiye’de satışta olan tüm vivo cep telefonları Teknosa, Mediamarkt, Vatan gibi teknoloji satış noktaları üzerinden tüketicilerle buluşmaya hazır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Covid- 19 Hastaları ve Yakınlarına Motivasyon Önerileri

Pandemi süreci, toplumda psikolojik sıkıntıların, kaygı ve stres düzeyinin artmasına, bireylerin sosyal çevreleri ile iletişiminin bozulmasına neden olabiliyor. Yapılan çalışmalar, hastalığa dair yaşanan belirsizliğin, özellikle strese karşı savunmasız olan kişilerde yüksek risk oluşturduğunu ortaya koyuyor. Stres ve kaygının çok arttığı böyle bir dönemde korona pozitif bireylerin motivasyonu ise hastalığın hafif geçirilmesi açısından da büyük önem taşıyor. Çünkü endişe ve üzüntü halinde bağışıklık sistemi zayıflıyor, kişinin hastalıkla mücadele gücü düşebiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Klinik Psikolog Arzu Beyribey, covid-19 hastaları ile yakınlarının kaygı ve stres düzeylerini en aza indirmek için önemli önerilerde bulundu.
Salgınlar kaygı düzeyini tetikliyor
Belirsizliği en az tolere edebilen kişiler, salgınlar esnasında diğer bireylere göre daha fazla endişe yaşamaktadır. Daha önce Sierra Leone’de keşfedilen Ebola virüs salgını hakkında yapılan çalışmalar, çok sayıda kişinin zihinsel ve psiko-sosyal problemler yaşadıklarını ortaya koymuştu. Aynı şekilde, 2009 yılında, H1N1 İnfluenza salgınında da, fiziksel bir sebebe bağlı olmayan ancak, vücutta hissedilen  (somatoform) olarak adlandırılan ağrı ve yorgunluk semptomlarına rastlanmıştı.
İlişkilerin, cömertliğe en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemdeyiz
İzolasyondaki kişinin yaşadığı en önemli sorunlar; yaşadıkları durumu kabul etmekte zorlanmaları, sevdiklerinden uzak kalmaları, hastalığın getirebileceği daha olumsuz sağlık koşullarından ve işsiz kalmak gibi risklerden korkmaları, depresyon ve anksiyete riskleri ile karşılaşmaları gibi çok çeşitli bir alana yayılmaktadır. Yakınlarının, korona pozitif bireyleri anlayışla karşılamaları ve kendileri o kişinin yerinde olsalar “onlara nasıl davranılmasını isteyeceklerini” düşünerek hareket etmeleri, ilgili bireyin duygu durum bozukluğuna destek sağlayacaktır. Pandemi sürecinin ilişkilerin cömertliğe en çok ihtiyacı olan dönemlerden biri olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Koronavirüse yakalanan kişinin kendi kendine, odasında gerçekleştirebileceği uygun hobi faaliyetlerine yönelmesi, meditasyon yapması, egzersiz çalışmaları düzenlemesi, yakınlarıyla mümkünse görüntülü görüşmeler ile irtibatta kalması, hislerini ve düşüncelerini paylaşması, sosyal medyayı kendini rahatlatacak belgesel, eğlence programlarını izleyecek şekilde kullanması, karantina günlerini çok daha konforlu geçirmesine destek olabilecektir.
Yalnız yaşayanlar daha olumsuz etkileniyor
Virüse yakalanan ve test sonucu pozitif (+) çıkan kişiler arasında en şanslıları aslında evde ailesiyle ya da aynı evi paylaştığı bireylerle yaşayan hastalar olmaktadır. Çünkü karantina sürecini evde tek başına yaşayan kişilerin kaygılarının daha fazla olduğu bilinmektedir. Virüse yakalanan kişi ateş, enerji düşüklüğü, eklem ağrıları, baş ağrıları, ishal, mide bulantısı, öksürük, boğaz ağrısı gibi fizyolojik sorunları yaşayabilmektedir. Bunlara ek olarak bir de o süreci tek başına geçiren bireylerde ister istemez kaygı düzeyi yükselmektedir. Çünkü insan yapısı itibariyle sosyal bir varlıktır. Fiziksel izolasyonu takip eden sosyal izolasyonun gelişi,  bireyi zora sokabilmektedir. Zaten hayati bir endişe duyan kişi, bunu bir oda içinde, yemeğini dahil tek başına yerken 10-14 gün arası bir süre boyunca, kendisini insanlardan soyutlamak zorunda kalmaktadır. Toplumdaki bireyler tarih boyunca toplu halde yaşamın kendilerine getireceği güven duygusunu taşıdığı için, bu uzaklık kişide olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Kendisini izole ederek, felaket senaryoları için hazırlık yapan “korona pozitif” birey, yeterli güvenli alanı kendisi ve ailesi tarafından sağlayamaz ise;  asabiyet, dürtüsel tepkiler, psikoz veya paranoid eğilim riski ile, salgınla alakalı gerçekleri sanrılı düşüncelerine dahil etme davranışları gösterebilir. Burada kişiye destek olacak en anlamlı bakış açısı, hastaya kendisinin ve sevdiklerinin sağlığının güvence altında olduğunun hissettirilmesi olacaktır.
Hayatta, trafik de dahil her zaman kaza ve ölüm riski olduğu unutulmamalı
Korona pozitif olan birey, kendisi gibi birçok kişinin bu şartları yaşayıp, pek çoğunun da sağlıkla atlattığını unutmamalıdır. Sürü psikolojisinden çıkılarak, durum karşısında çevremizde gördüğümüz tepkileri vermek yerine, bir dakikalığına kendimizle baş başa kalarak, gerçekten olumlu ve sağlıklı adaptasyonu nasıl sağlayabileceğimize odaklanmak fayda sağlayacaktır. Beynimizin akıl yürüten tarafını kullanarak, dürtüsel düşüncelerimize hakim olup,  hayatta trafik de dahil her zaman kaza ve ölüm riski olduğunu ama her gün bunu bilerek yola çıktığımızı, hayattaki tehlikelerin her zaman farkında olduğumuzu ancak her sorunun bir çözüm yolunun olduğunu kendimize hatırlatmamız gerekmektedir. Uzun zamandır ilginiz olan,  ancak zamansızlıktan yapmaya fırsat bulamadığınız ilgi alanlarınıza yönelmenin tam vakti olan bu süreçte, bu uğraşlara zaman ayırdığınızda, kendinizi daha iyi hissettiğinizi gözlemleyeceksiniz. Yaşanan maddi manevi sorunların engellenebilmesi ve ruhsal sağlığın korunabilmesi adına, salgına dair farkındalığın artırılması, hijyen ve sosyal mesafeye dikkat edilmesi, çevremizdekilerle konu hakkında olumsuz paylaşımlarda bulunulmaması,  gerektiğinde psikolog desteği alınması, çocuklara ise yaşına uygun ve sakin bir şekilde bilgi verilmesi faydalı olacaktır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor / Sicil affı ve yapılandırma düzenlemesi talebi

Pandemiyle çek ve kredi ödemelerinde sıkıntı yaşayan işletmeler sicil affı talebinde bulundu. Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ etkinliğine katılan meslek odası başkanları yapılandırma taksitlerinin Ocak ayı yerine Haziran’da başlaması ve sicil affı talep etti. 
Ekonomi gazetecilerinin Türkiye’deki en etkin çatı sivil toplum kuruluşu EGD, üreten şehirlerin kanaat önderleriyle gazetecileri bir araya getiren ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ etkinliğini sürdürüyor.
Zoom üzerinden gerçekleştirilen iki saatlik programın bu haftaki konukları Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Tuncay Yıldırım, Sinop Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salim Akbaş oldu. Moderatörlüğünü EGD Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak ve EGD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Uluğtürkan’ın yaptığı toplantıda oda başkanları pandemi dolayısıyla zor günler geçiren işletmeler için sicil affı ve süreci hala devam eden yapılandırma için taksit ödeme ertelemesi istedi.
BANKALAR AFFEDİLEN SİCİLİ SİLMİYOR 
Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, bu dönemde krediye en fazla ihtiyaç duyan işletmelerin birçoğunun bozuk sicilden dolayı mağdur olduğunu belirterek, “Gerek geçmişte gerekse pandemi sürecinde çekini, kredisini zamanında ödeyemeyen işletme sayımız hayli arttı. Krediye en fazla ihtiyacı olan bu kesimi ayakta tutabilmemiz için sicil affı şart. TOBB bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Yakın bir sürede sicil affı düzenlemesinin yapılacağını umuyoruz. Yanı sıra bu kesime Kredi Garanti Fonu’nu daha etkin çalıştırarak ihtiyaçlarının giderilmesi lazım. Geçmişte yapılan sicil affı sonrası bankaların bu arşivlerini silmediklerini de biliyoruz. Yeniden gerçekleştirilecek sicil affında bu durumun da göz önünde bulundurulması gerekiyor” dedi. 
TAKSİTLER HAZİRAN’DA BAŞLAMALI
Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Tuncay Yıldırım da pandemide başta hizmet olmak üzere birçok sektörün çok zor durumda kaldığını, işsiz bir yaz döneminden sonra işletmelerin bir yaz dönemi daha atlatamayacağını belirterek, “Yapılandırma taksitlerinin en azından Haziran ayında başlatılacağını bekliyorduk. İşletmelerimiz uzun bir süredir kazanmıyor. Dolayısıyla yapılandırma taksitleri hangi parayla ödenecek. Yeni bir yasal düzenlemeye acil ihtiyaç var” diye konuştu. Sinop Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salim Akbaş da gerçekleştirilen yapılandırmaların ilk taksit dönemiyle birlikte bozulacağını belirterek, “Sicil affıyla birlikte daha rasyonel bir yapılandırma düzenlemesi bekliyoruz” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Yılın son festivali Randevu İstanbul tüm Türkiye ve İngiltere’yi çevrim içinde buluşturdu!

Türkiye ve İngiltere’den tüm sinemaseverleri 17-23 Aralık tarihleri arasında çevrim içinde buluşturan yılın son film festivali olan 23. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali tamamlandı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, 23. yılında pandemi koşulları nedeniyle tüm film gösterimleri ve etkinlikleriyle sinemaseverleri çevrim içinde buluşturdu. Türk ve İngiliz Sineması’nın son döneminde öne çıkan 20 kısa, 10 uzun metraj olmak üzere toplam 30 filmi, tamamı ücretsiz şekilde Türkiye ve İngiltere’den sinemaseverlerle buluşturan festival, ilgiyle takip edildi.
Dört Bölümde 30 Film ve Yönetmenlerle Söyleşiler
Bu yıl festivalde “İngiltere’ye Bak Dünyayı Gör”, “Türk Sinemasına Bir Bakış”, Türkiye’de 80. yılını kutlayan İngiltere’nin kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatlarından sorumlu uluslararası kurumu British Council’in destekleri ile “İngiltere’den Kısalar” ve TÜRSAK Vakfı’nın düzenlediği bir başka yarışma olan Geleceğin Sineması’nda destek alan filmlerin gösterildiği “Geleceğin Sinemacılarından Kısalar” bölümleri yer aldı. Bölümler kapsamında gösterimleri gerçekleştirilen filmlerin yönetmenleriyle TÜRSAK Vakfı YouTube kanalında soru-cevap etkinlikleri gerçekleştirildi ve sinemaseverler filmler hakkında merak ettikleri soruların cevaplarına ulaşma fırsatı buldu.
Festivalin Ödülleri
Festivalin ilk günü olan 17 Aralık’ta TÜRSAK Vakfı’nın YouTube kanalında gerçekleştirilen ödül töreninde Uluslararası Randevu Ödülü, Kültür ve Sanata Katkı Ödülü ve Sinemaya Katkı Ödülü sahiplerini buldu. Törende Türk Sineması’nın gelişmesine ve sektörleşmesine katkıda bulunan kişi ve kurumlara verilen Sinemaya Katkı Ödülü’nün sahibi Eğitim Yöneticileri Derneği Başkanı ve Avrupa Eğitim Araştırmaları Birliği Konsey Üyesi Prof. Dr. Kadir Beycioğlu oldu. Kültür ve sanat alanında fark yaratan çalışmalar ortaya koyan kişi ve kurumlara verilen Kültür ve Sanata Katkı Ödülü sahibi ise TRToldu. Kurum adına ödülü TRT Genel Müdürü İbrahim Eren aldı. İlki geçen yıl verilen ve Türk Sineması’nın yurt dışında tanınmasına ve uluslararası iş birliklerine katkıda bulunan çalışmalar ortaya koyan kişilere takdim edilen Uluslararası Randevu Ödülü’nün bu yılki sahibi de yapımcı Timur Savcı oldu.
 Sinema ve Dizi Sektörünün Güncel Konuları Masaya Yatırıldı
Festivalde bu yıl film gösterimlerinin yanı sıra çevrim içi panel ve endüstri buluşmaları da çevrim içinde herkese açık olarak gerçekleştirildi. Festivalin bu yılki uluslararası partneri olan İngiltere’den PACT (Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği) ile ortaklaşa gerçekleştirilen panellerde, film ve dizi sektörüne dair en güncel sorunlar ele alındı.
Festival kapsamında gerçekleştirilen COVID-19 Salgını Sürecinde Film ve Dizi Üretimi panelinde konuşmacılar COVID-19 salgınının sinema ve televizyon sektörleri üzerindeki etkisini değerlendirme fırsatı buldular. Yeni Nesil Televizyon Dizileri panelinde ise konuşmacılar yeni nesil televizyon dizilerinden bahsederek dizi izleyicisinin yeni izleme alışkanlıkları üzerinde tartışma fırsatı buldular. Festival kapsamındaki bir diğer panel de film ve televizyon dizisi yapımında fonlar, sponsorluklar ve diğer parasal kaynaklar, ürün yerleştirme gibi konuların masaya yatırıldığı Parasallaştırma ve Ürün Yerleştirme oldu.
Festival kapsamında gerçekleştirilen bir diğer önemli etkinlik de Sektör Buluşması oldu. Türkiye ve İngiltere’den birçok yapımcının katıldığı buluşmada T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerince İngiliz yapımcılara Türkiye’deki çekim mekanları, teknik altyapı, Türk Sinema endüstrisi, yabancı film yapım ve ortak yapım desteğine ilişkin bilgi verildi. Buluşmanın ilerleyen dakikalarında geliştirmekte oldukları projelerden bahseden konuklar, ortak yapım imkanları konusunda da görüşlerini paylaştılar.
Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından her yıl Aralık ayında yılın son film festivali olarak gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin 24.’cüsü Aralık 2021’de gerçekleştirilecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nden iş sağlığı ve güvenliği konusunda AB Projesi

Egeli madenciler, “Sürdürülebilir Madencilik” mottosuyla üretim ve ihracatlarını arttırmak için hareket ederken iş kazalarının önlenmesine yoğunlaşacak.
Ege Maden İhracatçıları Birliği, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yürütücülüğünü yaptığı  “Madencilik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi” operasyonu kapsamında yayınlanan İş Sağlığı Ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Hibe Programı kapsamında hibe almaya hak kazanan projelerden birine imza attı.
 
“Madencilik Sektöründe İş Kazalarının Önlenmesi İçin İSG Uygulamalarının Geliştirilmesi Projesi”yle 18 aylık süreçte 216 bin 615 Avro’luk projenin yüzde 90’ının Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından destekleneceği bilgisini veren Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, projede Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü ve TEKSMER A.Ş.’yle ortak çalışma yürüteceklerini dile getirdi. Kaya, “EMİB Yönetim Kurulu’nda proje yazma kararı verildiği andan itibaren Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nin başvurunun yapılması, takip edilmesi ile ilgili başarılı bir çalışma gerçekleştirdik. AB ve Türkiye Cumhuriyeti destekleriyle İş Sağlığı ve Güvenliğinde başarılı bir projeye imza atacağız” şeklinde konuştu.
 
Türkiye’deki İSG uygulamalarını AB seviyesine çıkarmak hedefleniyor
 
“Projenin genel amacını, iş kazaları ve yaralanmaları azaltmak için Türkiye’de doğal taş madenciliği sektöründe iş sağlığı ve güvenliği (İSG) konularında farkındalığı arttırmak” şeklinde özetleyen EMİB Başkanı Kaya, “Daha fazla işveren ve çalışana ulaşmak için farklı illerde (İzmir, Balıkesir, Afyon, Bilecik, Denizli, Burdur, Antalya ve Muğla) İSG çalıştayları ve eğitimleri düzenlemek, insan kaynakları düzeyini artırmak için bilgi sağlanması (İSG Kılavuzları, mobil İSG uygulaması, İSG Animasyon Filmi ve filmin sanal gerçeklik (VR) gözlükleriyle tanıtımı) risk analizi, güvenlik çalışma koşulları vb.),   İSG kültürünün oluşturulması ve mevcut durumun kapasitesinin güçlendirilmesi,  Türkiye’deki İSG uygulamalarını AB ülkeleri seviyesine yükseltmek için İtalya’daki madencilik şirketlerini ziyaret etmek, seçilen en az iki pilot madencilik şirketinde İSG odaklı uygulamalı eğitimler düzenlemek, hazırlanan tüm belgelerin ve görsel malzemelerin ilgili firmalara ulaştırılmasını sağlamak. Proje boyunca odaklanacağımız süreçler olacak” diye konuştu.
 
7 milyar dolar ihracat hedefine iş sağlığı ve güvenliğiyle ulaşılacak
 
Türk doğal taş sektörünün dünya rezervlerinin yüzde 35’ine sahip olmasına karşın, yıllık 2 milyar dolarlık ihracat rakamıyla dünya doğal taş ihracatından yüzde 10 civarında pay aldığı bilgisini paylaşan Başkan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Projeden elde edilen çıktılar, doğal taş madenciliği sektöründe İSG’nin AB ülkeleri düzeyine yükseltilmesi konusunda farkındalığın artırılmasına katkı sağlamanın yanında, doğal taş madenciliği sektöründe koruyucu sağlık ve güvenlik kültürünün geliştirilmesi, doğal taş madenciliği sektöründe üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması gibi sonuçları sağlayacağı gibi Türkiye’nin 7 milyar dolar doğal taş ihracat hedefine ulaşmasına da olumlu katkı sağlayacak. İSG’de istihdam kalitesinin artması ve Türkiye’de doğal taş madenciliği sektöründe iş kazalarının ve yaralanmaların azalması, itibarın artması, madencilik sektöründe yeni yaklaşımların geliştirilmesi şeklinde sonuçlar doğuracak.”
 BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Uzaktan eğitimde fırsat eşitliği için Nescafé ve Türk Eğitim Vakfı el ele

Nescafé ve Türk Eğitim Vakfı (TEV), 81 ilde öğrenim gören gençlere teknoloji desteği sağlamak için geçen yıl başlattığı iş birliğini bu yıl da sürdürüyor. Şimdiye kadar üniversiteli öğrencilere burs ve online eğitim desteği veren iki kurum, bu yıl pandemi nedeniyle de artan teknoloji ihtiyacına karşılık öğrencilere Türk Eğitim Vakfı’nın başlattığı “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi” ile destek veriyor. Nescafé, bu uzaktan eğitim hareketini çektiği filmle de sosyal medya üzerinden gençlere duyuruyor. 
Gençlerin en sevdiği kahve markası olan Nescafé’nin, iki yıl önce Türk Eğitim Vakfı ile imza attığı iş birliği, bu yıl “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi” ile hız kesmeden devam ediyor. Bugüne dek yapılan çalışmalarla uzaktan eğitime teknolojik desteğin yanı sıra bursiyerlerin Nestlé’de staj imkanına kadar gençlerin eğitimine maddi ve manevi pek çok alanda katkı sağlandı. Nescafé aynı zamanda “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketine desteğini, imza attığı kısa ama etkili mini filmi de sosyal medya kanallarından gençlerle buluşturdu.
Nescafé, TEV ile iş birliğini, yedi yıldır kendilerini üst üste Türkiye’nin en sevilen kahvesi seçen gençlere teşekkür etmek amacıyla başlattı. Şimdiye kadar bursiyerlere sadece maddi katkı sağlamakla kalmayan marka; gönüllü olarak Nescafé çalışanlarının sağladığı mentorluk desteğiyle gençlere eğitim ve iş hayatında ihtiyaç duydukları rol modelleri sunarak, manevi olarak da yanlarında yer aldığını gösterdi. Nescafé, gençler sadece gelecek hayalleri ile meşgul olsun, eğitimlerine kesintisiz devam edebilsin diye 81 ilde genç öğrencilere verdiği teknoloji desteğiyle onların yanında olmayı sürdürüyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

DEVA Partisi Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Başkanı Abdurrahman Bilgiç: “İktidarın Libya ile imzaladığı anlaşma içi boş bir belgedir”

DEVA Partisi Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Başkanı Abdurrahman Bilgiç, yaptığı basın açıklamasında, Libya’ya yatırım yapan Türk şirketlerinin Libya’da yaşanan iç savaş nedeniyle zarara uğradığını ve alacaklarını tahsil edemediğini söyledi. Zararın ekonomik sıkıntıları hafifletebilecek boyutlarda olduğunu ifade eden Bilgiç, hükümetin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle 13 Ağustos’ta imzaladığı anlaşmayı ise “içi boş bir belge” sözleriyle değerlendirdi.
 
“Libya’da yaşanan iç savaş, bölgeye yatırım yapan Türk şirketlerin projelerini olumsuz yönde etkiliyor. Şirketlerimizin iç savaş nedeniyle yarım kalmış projelerinin toplam tutarı ve bu dönemde uğradıkları zarar, çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Ciddi ekonomik sıkıntı yaşayan şirketlerimiz ve ülkemiz insanı için bu para yaşadığımız zorlukları hafifletebilir.
Libya’da ihalesi alınmış ve yarım kalmış projelerin toplam tutarı 19 milyar doları buluyor. Ayrıca birçok firma, Libya’da bırakmak zorunda kaldıkları yatırımların yağmalanmasını engellemek amacıyla Çad ve Nijerli güvenlik güçlerine aylık çok büyük bedeller ödüyor.
Mevcut iktidarın 2011 yılından beri bu konuda yapabildiği tek iş, “Şirketlerimiz, ilgili Libya İdaresi/işverenleriyle sorunlarını konuşarak ve sulh yoluyla çözsünler; biz de iki hükûmet olarak 90 ve 180 günlük süreler içerisinde duruma bakalım” anlamına gelen anlaşmayı imzalamak oldu. Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti’yle 13 Ağustos 2020’de imzalanıp, 13 Eylül 2020 tarihinde yürürlüğe giren bu anlaşma, içi boş bir belgeden daha ötesi değildir.
Şu ana kadar hiçbir firmamız bir kuruşluk alacağını bile tahsil edememiştir.
İktidarı, ülkemizin hak ve çıkarlarını korumada zamanlıca harekete geçmeye, boş laflardan uzak ve sorunları çözecek özenli adımları atmaya çağırıyoruz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Cemiyet ve Magazin dünyasından bir Zozo Geçti!

Türk Magazin ve sosyete dünyasının gelmiş geçmiş en renkli ve en ünlü paparazisi Don Joze De Tolode En Salinas, namı-dier Bay Zozo Toledo çağımızın vebası Covid 19 virüsüne yenilerek yaşamını yitirdi. Magazin ve sosyete dünyasına bomba gibi düşen haber üzüntüyle karşılandı. 1939 yılında istanbulda bir İspanyol ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Türkiyenin bilinen ilk paparazisi Zozo Renkli bir kişilikti. İlginç bir yaşam öyküsü olan ünlü gazeteci, anlatsam hayatım kitap olur dedirten bir yaşam öyküsüne sahipti. Tabutçuluktan, marangozluğa, masörlüğe, en sonunda paparazziliğe uzanan enteresan bir geçmişi olan Zozo savaş muhabirliği de yapmış. Bir yetimhanede büyümüş ve altı lisanı anadili gibi konuşabilmekteydi. Brigitte Bardot, Sean Connery, Sophia Loren gibi pek çok ünlü isimle çalışmış, Ferzan Özpetek’in filmlerinde oynamış renkli bir karakter. Mavi gözleri, küpeleri yüzükleri, aksanlı konuşması ile şahsına münhasır yeri doldurulamayacak bir gazeteciydi.
YAŞAR ŞENYÜZ – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
 

Ege Bölgesi’nden yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatında 54 yıllık rekor

Ege Bölgesi’nde 2020 yılında tarım ürünleri ihracatının zirvesine taze meyve sebze ve mamulleri sektörü oturdu.
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 7 tarım birliği içinde 2019 yılını 890 milyon dolarlık ihracat rakamıyla üçüncü sırada tamamlayan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (EYMSİB), 1 Ocak – 19 Aralık 2020 tarihleri arasında 1 milyar 3 milyon dolar ihracat rakamına ulaşarak 54 yıllık tarihinde ilk kez 1 milyar dolar barajını aştı ve 2020 yılında EİB bünyesindeki tarım birlikleri arasında zirveye çıktı.
“2020 yılının korona virüs ve yaşanan deprem nedeniyle hatırlamak istemeyeceğimiz şekilde olumsuzluklarla geçti” diyen Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, online düzenlediği basın toplantısında; “2020 yılını tamamlamaya sayılı günler kala Birliğimizden güzel bir haber geldi. 1966 Yılında kurulan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğimiz, 54 yıllık tarihinde ilk defa 2020 yılında 1 milyar dolar üzerinde yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatını kayıt altına aldı. Bu sene başında tüm olumsuz koşullardan habersiz olarak belirlediğimiz 1 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin ihracatının iki ana sektörden oluştuğu bilgisini paylaşan Uçak sözlerini şöyle sürdürdü: “Biri meyve sebze mamulleri sektörü, diğeri ise yaş meyve sebze sektörü. Birliğimizin 2020 yılının geride kalan diliminde gerçekleşen 1 milyar 3 milyon dolarlık ihracatın 670 milyon dolarını meyve sebze mamulleri, 333 milyon dolarını ise yaş meyve sebzeler oluşturdu. Üyelerimiz, meyve sebze mamullerinde şu ana kadar 140 ülkeye, yaş meyve sebzede ise 87 ülkeye ihracat yapmayı başardılar.”
Turşu ve kiraz ihracat şampiyonu oldu
Meyve sebze mamullerinde ihracat şampiyonu ürünün turşular olduğunun altını çizen Başkan Uçak, “Kornişon ve hıyar turşusu ihracatı 97 milyon 82 bin dolar olurken, biber turşusundan 90 milyon 650 bin dolar döviz geliri elde ettik. Kurutulmuş domates ise; 76,3 milyon dolar ile en fazla ihracatı yapılan üçüncü meyve sebze mamulleri oldu. Taze meyve sebze kategorisinin lideri ise; 54 milyon 695 bin dolarlık tutarla kiraz oldu. Sofralık üzüm ihracatından 48 milyon 682 bin dolar döviz geliri elde ederken, domates ihracatı 45 milyon 347 bin dolarla üçüncü sıraya yer aldı. Meyve sebze mamulleri ihracatında ilk üç ülke Almanya, ABD ve İngiltere olurken, en çok taze meyve sebze ihraç ettiğimiz ülkeler Rusya, Almanya ve Ukrayna şeklinde sıralandı” dedi.
Rusya’ya domates ihracatında kota 250 bin tona çıkıyor
Yaş meyve sebze sektörünün 2020 yılında Türkiye genelinde en fazla ihraç ettiği ürün olan domateste en büyük ihraç pazarı Rusya Federasyonu’nda 200 bin ton kotanın dolması nedeniyle sektör sıkıntılı günler yaşıyordu.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, kotanın 200 bin tondan 250 bin tona çıkmak üzere olduğu bilgisini paylaştı. Uçak, “Bu konuda Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan, Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli, TİM Başkanımız Sayın İsmail Gülle ve Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’ye de uğraşları için sektörüm adına teşekkür etmek istiyorum. Bu sene pandemi koşullarında özveriyle üretime devam eden üreticilerimize ve ihracata devam ederek ihracat rekoru kırmamıza katkı sağlayan 600’ün üzerindeki ihracatçımıza ve şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür ediyor, 2021 yılının sağlık ve mutluluk dolu olmasını diliyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Finansman ve Sigorta’nın Dijital Oyuncuları ParamKredi İçin Güçlerini Birleştirdi

E-ticaretin finansmanında öncü olmak vizyonuyla yola çıkan ve Türkiye’nin ilk dijital kredisi ParamKredi’yi sunan TURK Finansman AŞ, müşterilerinin kredilerini Aegon Emeklilik ve Hayat ile teminat altına alıyor. 
Bireylerin, şirketlerin ve meslek gruplarının e-ticaret alışverişlerinde ihtiyaç duydukları finansmana online platformlar üzerinden anında ulaşmalarını sağlayan Türkiye’nin ilk dijital kredisi ParamKredi, sigorta sektöründe dijital çalışmaları ile öne çıkan Aegon Emeklilik ve Hayat ile iş birliğine gitti. ParamKredi, gerçekleştirilen iş birliğiyle müşterilerini, içinde birçok teminatı barındıran “Kredi Hayat Sigortası” ürünü ile kredilerini ödeyememe riskine karşılık güvence altına alıyor.
Ekim ayında lanse edilen Türkiye’nin ilk dijital kredisi ParamKredi’ye olan ilginin her geçen gün arttığını beliren Turk Finansman AŞ Genel Müdürü Gökhan Ertürk, “Bu süreçte Aegon Emeklilik ve Hayat ile yapmış olduğumuz iş birliğiyle ParamKredi’yi kullanan müşterilerimize sigorta alanında da hizmet verme olanağına kavuşuyoruz. Bu sayede müşterimizin yalnızca kredi ihtiyacını karşılamakla kalmıyor olası ödeyememe durumlarında da poliçesinin kapsadığı teminatlar çerçevesinde kredilerini güvence altına almış oluyoruz. Bu kapsamda elbette hiç istenmeyen ama olası vefat ve tam maluliyet durumlarında da müşterimizin kredi riskini Aegon’dan yaptırmış olacağı sigorta poliçesi sayesinde teminat altına almış oluyoruz. Hedeflediğimiz dijital dünyanın sigorta alanında bizimle aynı vizyonu paylaşan Aegon Emeklilik ve Hayat ile gerçekleştirdiğimiz bu güçlü iş birliği ile müşterilerimizin sigorta isteklerini de dijital süreçler içinde karşılayarak onlara katma değerli bir müşteri deneyimi yaşatmak istiyoruz.” dedi.
Farklı, yenilikçi ve dijital süreçleriyle müşterilerinin yarınlarını garanti altına aldıklarını ve uçtan uca dijital kredi sürecinin sigorta adımında yer alarak müşteri portföyünü genişletmeyi hedeflediklerini belirten Aegon Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü Uğur Tozşekerli yeni iş birliği için şunları söyledi: “ParamKredi ile gerçekleştirdiğimiz anlaşma ile dijital dünyada faaliyet göstermeyi önceliklerine koymuş iki şirket olarak, geleceğin hizmetini şimdiden müşterilerimize sunmanın gururunu yaşıyoruz. Biz Aegon olarak sektörde her zaman yenilik arayan, gelişime açık, dinamik ve çevik bir kurum vizyonuyla hareket ediyoruz. Bu iş birliği, yıllardır yatırım yaptığımız dijital platformlarımızın gücüne güç katacak. Aynı zamanda tüketici finansmanında da bizim için ilk iş birliği olması açısından büyük önem arz ediyor.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)