Etiket arşivi: “Araç

67 Nerenin Plakası? 67 Plaka Kodu Hangi Şehrin? 67 Hangi İlimize Ait?

67 Nerenin Plakası 67 Plaka Kodu Hangi Şehrin 67 Hangi İlimize Ait
expand

KAYNAKCnnturk.com

Hangi İlimiz 67 Plaka Koduna Sahiptir? 

Türkiye’ye bağlı olan iller içerisinde bir tanesi 67 plaka koduna sahiptir. Bu ilin ismi ise Zonguldak olarak bilinir. Son derece ilgi çeken Zonguldak 67 plaka kodunun sahibidir. Yani çevrenizde 67 plaka kodunu gördüğünüz zaman aklınıza Zonguldak gelmelidir. 

67 Nerenin Plakası? 

67 plaka kodunu sadece bir şehir kullanır. Zaten aynı plakaya sahip olan iki şehir yoktur. Bu açıdan Zonguldak için 67 plaka koduna sahiptir diyebiliriz. 

67 Plaka Kodu Hangi Şehrin? 

Şehirlerin en ayırt edici özellikleri içerisinde plaka kodları gelir. Bu sayede karışıklık çıkmadan her şehir kendi plaka kodunu kullanmaktadır. Zonguldak şehri ise 67 plaka koduyla ünlü olan bir yerdir. Şehrin plakaları her zaman için 67 olarak çıkar. 

67 Hangi İlimize Ait?

Türkiye’nin her ili ayrı bir öneme sahip olmasıyla bilinir. Bu iller içerisinde bazı konularda ayrım olması gerekir. Yani ili tanımak ve akla getirmek için plaka kodu vs. bulunur. İllerimizden birisi olan Zonguldak plaka kodu olarak 67’yi kullanır. Bu plaka koduna göre Zonguldak hemen bulunabilir. 

67 Nerenin Plakası?

Bilindiği üzere plakalar şehirlerin tanıtıcı kodlarıdır. Bu kodlar plaka taşıma zorunluluğu olan araçlarda yer alır. Buna göre plakada görülen ilk sayılar şehrin neresi olduğuna işaret eder. Sayılar tek veya iki basmaktan oluşmaktadır. Ancak tek basamaklı olan sayılar için en başa ‘0’ koyulmaktadır.

67 olarak bilinen plaka koduna baktığımız zaman Zonguldak şehrini nitelediği görülür. Kolay ve akılda kalıcı bu plaka kodunu Zonguldak kullanır.

 Zonguldak ve bu ile bağlı her şehir 68 plakaya sahip olarak dikkat çeke. Çünkü illere verilen plakalar o ile bağlı olan her yer için geçerlidir. Zonguldak 67 plakalı olduğu için ile bağlı olan her yerleşim yerinde 67 plakası kullanılmalıdır. Buna göre herhangi bir karışıklık çıkmamış olur.

Kaynak: cnnturk

66 Nerenin Plakası? 66 Plaka Kodu Hangi Şehrin? 66 Hangi İlimize Ait?

KAYNAKCnnturk.com

66 Hangi Şehir Plakasıdır? 

66 plaka kodu ile anılan şehir için Yozgat akla gelir. Bu şehir 66 plaka koduna sahip olarak ilgi görmektedir. Birçok yerde 66 plakalı araçlara denk gelmek mümkündür. Buda görülen plakanın direkt olarak Yozgat’a ait olduğunu gösterir. Bunun gibi daha birçok plaka kodu vardır ve her bir kodun ait olduğu şehir farklıdır. 

Plaka kodları arasında 66 ve birçok kodun sırayla gittiği bilinir. Bu sıralama sayesinde illere göre araçlar kaydedilmiştir. Yani plakalı olan araçlar için ait olan şehir açıkça bilinir. 

66 Nerenin Plakası? 

Yozgat için belirlenmiş olan plaka kodu için 66 karşımıza çıkar. Bundan dolayı 66 plakalı şehir öğrenilmek istenirse eğer Yozgat akla gelir. Ülkemizde 65 plaka kodunu kullanan tek şehir Yozgat’tır. Buradan anlaşılacağı üzere plaka kodları sabit olarak tek bir il için verilir. İlin sahip olduğu yerleşim yerleri de bu kodu kullanırlar. 

66 Plaka Kodu Hangi Şehrin? 

66 plakayla bilinen şehrin Yozgat olarak ifade edildiği bilinmektedir. Şehirde kayıtlı olan araçlarda 66 plakayı en başta görmek mümkündür. 

66 Hangi İlimize Ait? 

Türkiye’de yer alan her il farklı kodlar kullanmaktadır. Bu kodlar içerisinde plaka ile ilgili olan kodun olduğu da görülmektedir. Buna göre 66 plaka kodunun sahip olduğu il için Yozgat demek mümkün olur. 

66 Plakalı İl Neresi?

İllerin arasında yer alan Yozgat için plaka kodu 66 şeklindedir. Bu şehirde ve buraya ait olan yerlerde kayıtlı her araç 66 plaka kodunu alır. Açıkça belirtilen bu kural her şehirde geçerlidir. Böylelikle karışıklık olmadan her şehrin kullandığı plaka kodu belli olur. Yozgat içinde bilinen plaka kodu 66 şeklinde görülür. Şehirde kayıtlı araçların başka plaka kodu kullanma şansları yoktur.

Kaynak: cnnturk

65 Nerenin Plakası? 65 Plaka Kodu Hangi Şehrin? 65 Hangi İlimize Ait?

KAYNAKCnnturk.com

  65 Nerenin Plakası?

 65 plaka kodu Van şehrine aittir. Bu şehirden çıkan araçlar yasal olarak 65 plaka kodunu kullanır. Özellikle herhangi bir yazar uygulama söz konusu olduğu vakit, 65 plaka kodu üzerinden işlem yapılır. Özellikle Türkiye’de şehirler kategorize edilmesi noktasında plaka kodları kullanılmaktadır.

 Bu plaka kodları alfabetik sıraya göre ele alınır. O yüzden Van şehri yapılacak sıralama ile birlikte 65 plaka kodunu almaktadır. Başta araçların plakalarında olmak üzere özel ve kamu kurumları doğrultusunda değişik yapılarda değerlendirilir.

 65 Plaka Kodu Hangi Şehrin?

 Kentsel açıdan uzun bir tarihe sahip olan Van, Türkiye’nin her açıdan en önemli şehirlerinden biridir. Aynı zamanda Van şehri 65 plaka üzerinden tanımlanır. Baş harfini ve olması ile beraber alfabetik sıra doğrultusunda Van şehri için 65 numara denk gelmektedir.

 Balıkçılık ve hayvancılık ile birlikte tarım konusunda da önemli yer Taşıyan Van, Doğu bölgesinin en güçlü şekillerinden biridir. Aynı zamanda GAP projesi doğrultusunda da ön plana çıktığını ifade etmek gerekir.

 65 Hangi İlimize Ait?

 Türkiye’de her şehrin bir plaka kodu bulunur. Şehirler ve plaka kodu üzerinden kategorize edilir ve düzen sağlanır. Bu bağlamda Van şehri için ise 65 plaka kodu ön plana çıkmaktadır. Van şehrinden merkezli olarak trafikte yer alan araçların arka ve ön plakalarında 65 numara yer almaktadır.

 Hem tarihi açıdan hem de kültürel noktada Türkiye’nin en güçlü şehirleri içerisinde yer alan Van ili adına, 65 plaka kodu farklı yerlerde kullanılabilir. Özellikle idari işlemler trafik kapsamında yapıldığı vakit plaka kodu kullanılır.

Kaynak: cnnturk

64 Nerenin Plakası? 64 Plaka Kodu Hangi Şehrin? 64 Hangi İlimize Ait?

KAYNAKCnnturk.com

  64 Nerenin Plakası? 

 Trafiğe çıkan araçlar, tescil edildikleri ilin plakasını almaktadır. Yeni düzenlemede, araç başka bir ile satılsa bile, alıcı plakayı değiştirmeyip, aynı şekilde kullanabilmektedir. Durum böyle olunca “01” plakaya sahip Adana’da 64 plaka görmek mümkündür.

 64 plakası Uşak iline aittir. Uşak, Ege Bölgesi’nde yer alan bir şehirdir. Ege Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesinin birleştiği, geçiş yolu üzerindedir. İl merkezi ve 6 ilçesinde tescil edilen bütün araçların plakaları 64 ile başlar. Daha sonra il ve ilçelere belirlenen harf-harf grubu ve rakamsal dizini alırlar.

 64 Plaka Kodu Hangi Şehrin? 

 64 plaka kodu Ege Bölgesi’nde yer alan Uşak iline aittir. Bu şehir 1953 yılında il olmuştur. 1989 yılına kadar il olan bütün iller alfabetik sıraya göre plaka kodlarını almıştır. Alfabetik sıraya göre Uşak’ın plaka kodu da 64 olmuştur. Bu plakaya sahip olan araçlar bu şehrin Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne kayıtlıdırlar.

 Uşak iline kayıtlı araçların plakaları 64’le başlasa da ilçeleri birbirinden ayırt etmek için her ilçeye belirli harf-harf grubu verilmiştir. Bu harf veya harf grubuna bakılarak aracın Uşak’ın hangi ilçesine kayıtlı olduğu bilinmektedir.

 Uşak’ın merkez ilçesi dahil 6 ilçesi bulunmaktadır. Bu ilçeler ve plakalarında kullandıkları harf veya harf grupları şu şekildedir;

 Uşak Merkez ilçesi; M – K – S – T – AC – AZ – DA – DZ – KA – KZ

 Banaz ilçesi; FA – FZ

 Ulubey ilçesi; HA -HZ

 Eşme ilçesi; EA – EZ

 64 Hangi İlimize Ait?

 Türkiye’deki iller plaka ve posta kodlarıyla tanınmaktadır. Bir plakaya bakıldığında aracın hangi ile kayıtlı olduğu bilinmektedir. Bir aracın plakası 64 ile başlıyorsa, o araç Uşak iline kayıtlı demektir. Uşak, Ege Bölgesi’nin küçük ama şirin bir şehridir.

Kaynak: cnnturk

Renault Trucks, elektrikli araç serisini genişletiyor

Renault Trucks, müşterilerinin temiz enerjiye geçişlerini hızlandırmalarına yardımcı olmak için tam elektrikli ürün gamını genişletiyor. Dağıtım gamı elektrikli araçlar için daha geniş batarya seçenekleri bulunuyor: Renault Trucks D ve D Wide Z.E artık 66 kWh bataryaları ile de sunuluyor. Ayrıca Renault Trucks Master Z.E.’nin, 3,5 tonluk modeli pazara sürülüyor. 
Tam elektrikli ürün gamı olan Renault Trucks Z.E. serisindeki araçlar, gürültü kirliliğini önlüyor ve kentsel hava kalitesini koruyor. Sıkı trafik kısıtlamalarına tabi olan uygulamalara bile şehir içi bölgelere erişim sağlıyor.
Nakliye şirketlerinin elektrikli araçlara geçmesine yardımcı olmak için tam elektrikli Renault Trucks kamyonlar, 400 km’ye kadar çalışma menziliyle 3,1 ila 26 ton brüt araç ağırlığı arasında özelleştirilebiliyor.
Renault Trucks D ve D Wide Z.E. şimdi 66 kWh batarya donanımı ile sunuluyor
Batarya, bir elektrikli kamyondaki en maliyetli bileşenlerden biri olarak ön plana çıkıyor. Renault Trucks, maksimum çalışma aralığını sistematik olarak dahil etmek yerine müşterilerine gerçekten ihtiyaç duydukları menzili sunmayı tercih ediyor. Müşterilerin gerçek uygulama gereksinimlerine göre uyarlanmış bu çözüm, hem yükleri koruyor hem de firmaların rekabet güçlerini arttırıyor.
Renault Trucks D ve D Wide Z.E, artık çeşitli menzil opsiyonları ile sunuluyor. Önceden 50 kWh ile sınırlandırılmış olan bataryalar bulunurken artık araçlar 66 kWh lityum iyon bataryalar ile de donatılıyor. Müşteriler, Renault Trucks D Z.E. için beş farklı konfigürasyonda 66 kWh’ya kadar maksimum altı batarya grubundan seçim yapabiliyor ve bu da 400 km’ye kadar çalışma menzili anlamına geliyor.
Renault Trucks Master Z.E., 3,5 tonluk bir modeliyle piyasaya sürüldü
Renault Trucks, Master Z.E. serisini de genişletiyor. Bu kamyon artık, önceki versiyon olan 3.1 tona yerine 3.5 tonluk brüt araç ağırlığı ile sipariş edilebiliyor. Renault Trucks Master Z.E., 400 kg ek yük taşımasına rağmen 120 km’lik gerçek çalışma menzili sunuyor ve sadece altı saatte tamamen şarj edilebiliyor.
3,1 tonluk ürün yelpazesi, üç farklı uzunlukta (L1, L2, L3) ve iki ayrı yükseklikte (H1, H2) bulunan iki modelden (panelvan ve düz zeminli kabin) oluşuyor. 3,5 tonluk panelvan versiyonu halihazırda piyasada bulunuyor.
Ayrıca 3,5 tonluk Renault Trucks Master Z.E. tam elektrikli hizmet kamyonu, kısa bir süre sonra bir boşaltma römorku veya kaldırma bagaj kapağı olan yüksek hacimli bir konteyner gibi çok çeşitli ekipmana sahip bir platform kabini ve şasi kabini ile birlikte satışa sunulacak.
 Renault Trucks Z.E. serisi teknik özellikleri  
Renault Trucks Master Z.E. 
– Toplam brüt araç ağırlığı 3.1t ile 3.5t arasında
– 57 kW elektrikli motor
– Maksimum tork: 225 Nm
– Maksimum hız: 100 km/h
– Batarya: 33 kWh lityum-iyon bataryalar
– NEDC’ye bağlı menzil aralığı: 200 km
– Gerçek uygulama menzil aralığı: 120 km‘ye kadar
– Şarj : 7 kW AC
 
Renault Trucks D Z.E. 
– Toplam brüt araç ağırlığı: 16t – Ağırlık: 16.7t.
– Mevcut dingil mesafesi: 4,400 mm ve 5,300 mm
– 185 kW elektrikli motor (130 kW kesintisiz güç)
– Elektrikli motorun maksimum torku: 425 Nm.
– Arka aks için maksimum tork: 16 kNm
– İki vitesli şanzıman
– Batarya: Toplamı 200 ila 400 kWh olan lityum-iyon bataryalar
– Gerçek uygulama menzil aralığı: 400 km’ye kadar
– Şarj : 20 kW AC ve 150 kW DC
 
Renault Trucks D Wide Z.E. 
– Brüt araç ağırlığı: 26 t Ağırlık: 27 t.
– Mevcut dingil mesafesi: 3,900 mm, diğerleri talep üzerine mevcut
– Toplam 370 kW’lik iki elektrik motoru (260 kW kesintisiz güç)
– Elektrikli motorun maksimum torku: 850 Nm
– Arka aks için maksimum tork: 28 kNm.
– İki vitesli şanzıman
– Batarya: 200 ila 265 kWh olan lityum-iyon bataryalar
– Gerçek uygulama menzil aralığı: 180 km’ye kadar
– Şarj : 20 kW AC ve 150 kW DC
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Elektrikli araç sayısı gün geçtikçe artıyor

2020 yılının ilk 9 ayında satılan yüzde 100 elektrikli ve hibrid otomobil sayıları belli olurken, elektrikli modellerin 261 adet, hibrid modellerin ise 9 bin 788 olduğu satıldığı gözlendi.
Medya takip kurumu Ajans Press, elektrikli ve hibrid araçlarla alakalı basına yansıyan haber adetlerini inceledi. Ajans Press’in dijital basın arşivinden derlediği bilgilere göre bu yıl elektrikli ve hibrid araçlar ile alakalı basına 2 bin 334 haber yansıdığı tespit edildi. Geçmiş yıllara bakıldığında ise geçen yıl bin 961, 2018 yılında ise 2 bin 653 olduğu kaydedildi.
Ajans Press’in, Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçları Derneği (TEHAD) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, elektrikli ve hibrid otomobil satışlarının arttığı saptandı. Böylelikle 2020 yılının ilk 9 ayında elektrikli modellerin 261 adet, hibrid modellerin ise 9 bin 788 olduğu satıldığı gözlendi. Açıklanan verilere göre 2020 yılının ilk 3 ayındaki Elektrikli ve Hibrid otomobil sayısı 2019 yılının tüm satışlarını geçmiş durumda. Türkiye’de otomobil pazarında pasta payına bakıldığında hibrid araçlar yüzde 3’ünü, elektrikli araçlar ise yüze 0,1’ini temsil etti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

LPG’li araç sahipleri kış bakımında nelere dikkat etmeli?

Kış şartları ülkemizde iyiden iyiye hissedilmeye başlandı. Hava sıcaklarının düşmesiyle araçlarımız kışa uygun ekipmanlara ve bakıma ihtiyaç duyuyor. LPG’li araçların ise daha farklı ihtiyaçları doğabiliyor. Hava – yakıt karışımının soğuk havada değişiklik gösterdiğini belirten BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “LPG’li araçlar kışın yakıt-hava karışımının yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyarlar. BRC sistemleri aracın sensörlerinden aldığı verileri benzin ECU’su üzerinden otomatik olarak alıp işlediğinden ayrıca bir ayara gerek duymaz. Ayrıca her araçta olduğu gibi LPG’li araçlarda da hava filtresi, antifriz değişimi, ateşleme sistemi kontrolü ve bujilerin bakımı, akü kontrolü, kış lastiklerine geçilmesi kışa girmeden yapılması zorunlu işlemlerdir” ifadelerini kullandı.
LPG’li araçlar da diğer tüm araçlar gibi mevsim değişiklerinde ve belirli periyodlarda bakıma ihtiyaç duyuyor. Kış mevsiminin yüzünü göstermeye başladığı şu günlerde LPG’li araçlarda nelere dikkat edilmeli?
Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, LPG’li araçların kış bakımına yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Örücü, LPG’li araçlarda kışa yönelik yakıt-hava ayarının kışa göre düzenlenmesi gerektiğine ve antifriz, filtre, akü, bujiler, motor yağları, fren balatalarının kontrolünün ve gerekirse değiştirilmesinin önemine dikkat çekti.
‘BRC’Lİ ARAÇLAR HAVA-YAKIT AYARINI OTOMATİK OLARAK GERÇEKLEŞTİRİR’
Kış aylarında soğuyan havanın daha yoğun bir şekilde motora gireceğini söyleyen BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Rölantide veya motora gaz verildiğinde devir saatinde yaşanan dalgalanmalar motora giden gaz-hava karışımının yeniden düzenlenmesi gerektiğini gösterir. BRC dönüşüm kitlerinde bu düzenleme aracın sensörlerinden gelen bilgiyle otomatik olarak gerçekleştirilir. Havanın yoğunlaştığını algılayan sensörler bilgiyi elektronik kontrol ünitesine (ECU) gönderir. ECU da bu veriye göre hava-yakıt oranını yeniden ayarlar. Dış hava koşullarına göre yakıt kalibrasyonunu otomatik ayarlayan sistemlerde devirde dalgalanmalar görülmez, araç daha verimli ve düzgün çalışır” ifadelerini kullandı.
‘FİLTRE, YAĞ VE ANTİFRİZ GİBİ SARF MALZEMELERİNİN DEĞİŞİMİ ÖNEMLİ’
Tüm araçların periyodik bakımlarda değişimine ihtiyaç duyduğu sarf malzemelerinin kış aylarına girmeden önce değiştirilmesinin önemine değinen Örücü, “Hava filtresi aracın doğru ve sağlıklı nefes almasını sağlayan ekipmandır. Temiz, yeni değiştirilmiş hava filtresi kesintisiz ve sağlıklı hava akışı sağlar. LPG’li araçlar motorun soğutma suyu sıcaklığından faydalanarak buharlaştırılan gaz fazındaki LPG ile çalışır. Bu nedenle LPG regülatörünün yeterli ve sürekli ısıtılması motorun düzgün ve verimli çalışması için en önemli koşuldur. Bu noktada motorun ve soğutma suyunun belirli bir sıcaklıkta tutulması, suyun tüm su kanallarından rahatlıkla geçebilmesi için antifriz büyük önem taşımaktadır. Hava değişiminden etkilenen diğer önemli donanımlarda aracın aküsü, ateşleme sistemi ve bujilerdir. Bunların kontrol edilmesi, gerekirse değiştirilmesi yakıt ekonomisi için zorunlu olmaktadır. Ayrıca kış aylarında üreticinin ve yetkili servislerin önerdiği viskozitede yağ kullanılması ve değişiminin yapılması, fren ve balataların kontrolü doğru bir karar olacaktır” şeklinde konuştu.
‘KIŞA UYGUN LPG’NİN PROPAN ORANI YÜKSEK OLMALIDIR’
LPG yakıtının yaz aylarında yüzde 70 bütan, yüzde 30 propan gazlarından oluştuğunu belirten Kadir Örücü, “Kış aylarında daha kolay buharlaşan ve yüksek buhar basıncına sahip LPG’ye ihtiyaç duyulduğundan; yüzde 50 bütan, yüzde 50 propan karışımı kullanılmaktadır. Kış aylarında tüketiciler, LPG’nin kış şartlarına göre üretilip-üretilmediğini sorgulamalıdırlar. Propan bakımından zengin yakıt kış şartlarında daha kolay buharlaşacağından aracın daha sağlıklı çalışmasını sağlayacaktır” dedi.
‘KIŞ LASTİĞİ UNUTULMAMALI!’
Kış aylarının olmazsa olmazı kış lastiği değişimini sürücülere hatırlatan Örücü, “Kullandığımız araç ne olursa olsun, havaların soğumaya başlamasıyla lastiklerimizi kış lastiğiyle değiştirilmeliyiz. Yağışlı havalarda güvenli tutuş ve sağlıklı fren mesafesi için kış lastiğini paha biçilemez bir önem taşıyor. Lastik masrafından kaçmak ileride kazalara davetiye çıkartabilir. Küçük bir masraftan kaçmanın bedelini daha kötü şekilde ödeyebiliriz” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

OTAM Elektrikli Araç Testlerinde Merkez Üs Olmayı Hedefliyor

Otomotiv Teknolojileri Araştırma Geliştirme Merkezi (OTAM)’da elektrikli ve hibrit araç testleri de başarıyla gerçekleştiriliyor. Bu yıl 4 firmanın elektrikli araç testlerini merkezlerinde yaptıklarını belirten OTAM Genel Müdürü Ekrem Özcan, “Otomobil ve hafif ticari araçtan oluşan toplam 4 araca yönelik; Enerji Tüketimi, Menzil ve Motor Performans Testleri gerçekleştirildi. Her test süreci yetkinliğimizi artırırken hedeflerimizi de büyütmemize yardımcı oluyor. Önümüzdeki günlerde Türk otomotiv sanayisinin yurtdışında yapmayı planladığı testleri de OTAM’a çekmek için yoğun çalışmalar yürütüyoruz” dedi.
Elektrikli ve hibrit araçlara olan talep her yıl giderek büyümeye devam ediyor. TÜİK verilerine göre 2020’nin ilk 9 ayında trafiğe kaydı yapılan otomobil sayısı 409 bin 538 adet. İlk 9 ayda kaydı yapılan otomobillerin yüzde 3,1’i elektrikli ve hibrit otomobillerden oluşuyor.
İlk 9 ayda 12 bin 572 adet elektrikli ve hibrit otomobil satıldı
İlk 9 ayda trafiğe kaydı yapılan elektrikli ve hibrit otomobillerin sayısı 12 bin 572 adet. Bu rakam 2019’un ilk 9 ayında 8 bin 700 adetti. Geçen yıla göre bu yıl yüzde 44.5 oranında artış yaşanmış durumda. 2019-2018 ’in yıl bazında toplam otomobil kıyaslamasına baktığımızda ise, 2019’da trafiğe kaydı yapılan elektrikli ve hibrit otomobillerin sayısı, 2018’e göre yüzde 180 artarak 15 bin 53 adet olmuştu.
Pazardaki elektrikli ve hibrit araç dönüşümünde OTAM yerini aldı
Toplam araç parkındaki değişimin ve elektrikli ve hibrit araçlara olan ilginin her yıl giderek artmasının geleceğe yönelik çok önemli sinyaller verdiğini belirten OTAM Genel Müdürü Ekrem Özcan, “OTAM olarak bu dönüşüme yönelik adımlarımızı biz de hızlıca attık ve her yeni süreçle birlikte merkezimizin yetkinliğini artırmak için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalardaki elde edilen başarının en önemli göstergelerinden birisi de elektrikli araç testinde tercih edilen bir merkez olmamız. Son 1 yılda yapılan 4 ayrı firmanın elektrikli araç testlerini OTAM olarak laboratuvarlarımızda gerçekleştirdik. Testleri yapılan araçlar hafif ticari araç ve binek otomobildi. Merkezimizde bu 4 araca yönelik; Enerji Tüketimi, Menzil ve Motor Performans Testleri gerçekleştirildi” dedi.
“Yurtdışında değil OTAM’da testinizi yapın” diyoruz
Türk otomotiv sanayisinin yurtdışında yapmayı planladığı testleri OTAM’a çekmek için de çalışmalar yaptıklarını belirten Ekrem Özcan, “Teorik bilginin yanında, son 1 yılda 4 ayrı firmanın elektrikli araç testlerini de yaparak pratikte de deneyimimiz arttı. Her süreçle birlikte ekibimizin yetkinliği, bilgi birikimi günden güne artırıyor. Halihazırda toplamda 8 bin 500’den fazla testi başarıyla yapmış bir merkeziz. Merkezimizde mevcut 6 farklı test laboratuarımız yer alıyor. Gerek araç geliştirme gerek motor testleri kapsamında özellikle Avrupa’da yapılması planlanan işlerin Türkiye’de, OTAM’da gerçekleştirilmesini sağladık, yeni işler de almaya devam ediyoruz. İhracatta elde ettikleri başarılarıyla ülkemizin gurur kaynağı olan otomotiv sektörünün gelişimine katkı sağlamaya devam ederken, onların yurtdışında yapmayı planladığı testlerle ilgili biz de firmalara “Yurtdışında değil gelin OTAM’da testinizi yaptırın” diyoruz. Böylece her süreç iki tarafın da teknolojik gelişimine ve ekonomisine büyük katkılar sağlamış oluyor ” dedi.
İlk 9 ayda ciroda yüzde 30 artış
OTAM’da laboratuarların 3 vardiya esasına göre çalıştığını belirten Ekrem Özcan, “Pandemi dönemi olmasına rağmen, Artırılmış Gerçeklik Uzaktan Yönetim Platformlarımızla testlerimize 3 vardiya devam edebildik. Yurtdışından alınan projelerin de katkısıyla, ciromuzu Ekim sonu itibariyle geçen sene aynı döneme göre yüzde 30’a yakın artırmış durumdayız” dedi.
OTAM Hakkında
2004 yılında; İTÜ Vakfı, OSD ve TÜBİTAK ortaklığı ile; Üniversite-Sanayi işbirliğini güçlendirerek, otomotiv sektörünün küresel pazarlardaki rekabetçiliği artırma, üretim öncesi Ar Ge, test ve sertifikasyon çalışmalarını gerçekleştirmek amacıyla 15 milyon Euro’Luk altyapı yatırımıyla bir merkez yapısında kurulan OTAM, 2018 yılından itibaren İTÜ Vakfı şirketi olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. İTÜ Ayazağa yerleşkesinde yeralan OTAM, Emisyon Laboratuvarı ve Mekanik Laboratuvarları’nda; araç ve güç aktarma organları, titreşim ve akustik, dayanım ve ömür testlerinin yanında; elektrikli ve hibrit araçlar, bağlantılı-otonom araçlar, batarya yönetim ve şarj sistemleri geliştirilmesi, taşıt elektrikli motoru geliştirme ve aracın gerçek yol koşullarına en yakın şartlarda simülasyon tabanlı test gibi alanlarda da mühendislik çözümleri sunuyor.
OTAM TEST LABORATUVARLARI
-Araç Test Laboratuvarı
-Motor Test Laboratuvarı
-Mekanik Test Laboratuvarı
-Titreşim/ Akustik Test Laboratuvarı
-Uçucu Emisyonlar Test Laboratuvarı
-Mekatronik Eğitim Araştırma Laboratuvarı
OTAM’DA YAPILAN TESTLER
-Dayanım/ Ömür Testleri
-Motor Emisyon Performansı
-Titreşim ve Akustik (NHV)
-Taşıt Yol Verisi Toplama ve Taşıt Testleri
-Araç Emisyon ve Performansı
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

“Araç ve yolculuk paylaşımı gibi mobilite çözümler sektörün geleceğini belirleyecek”

TEB Cetelem, Cetelem Araştırma Merkezi desteğiyle hazırlanan “Mobilite, Coğrafya, Kuşaklar – Otomotiv Dünyasındaki Bölünme” başlıklı 2020 raporunu açıkladı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 15 ülkede, yaşları 18 ile 65 arasında değişen 10 bin kişiyle gerçekleştirilen araştırma, tüketicilerin otomobiller ve yeni mobilite uygulamalarıyla ilgili düşüncelerine yer veriyor. Rapor kuşaklar arası fark ve benzerlikleri ortaya koyarken, coğrafi değişikliklere bağlı olarak otomobil sahiplik oranları ve alışkanlıklarındaki farklılıkları da gözler önüne seriyor.
Otomotiv endüstrisi, teknolojik, çevresel ve sosyal açıdan yaşadığı zorluklara karşın, yasal düzenlemelerle sürekli değişip gelişiyor ve kurallar her kıtada farklılıklar gösteriyor. TEB Cetelem, her yıl Cetelem Araştırma Merkezi’nin desteğiyle sektörde farklı konularda hazırlanan, “Mobilite, Coğrafya, Kuşaklar – Otomotiv Dünyasındaki Bölünme” başlıklı 2020 raporunda otomobillerin rol ve kullanım şekillerinin, kent merkezinde mi yoksa kırsal kesimde mi yaşandığına ve ayrıca kişilerin yaşına ve yaşadığı ülkeye bağlı olarak değiştiğini gösteriyor. Araştırma otomotiv dünyasında bir bölünmenin var olduğunu ortaya koyarken, sürücülerin mevcut ihtiyaç ve beklentilerinin çok değişken olduğuna ve bunların karşılanabilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
TEB Cetelem Genel Müdürü Gamze Halide Berberoğlu Cetelem Gözlemevi 2020 raporunun otomobilin uzun yıllar daha hayatımızda önemli bir rol alacağını gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Cetelem Gözlemevi araştırması, otomotiv sektörünün sürekli geliştiğini ve değişim gösterdiğini gözler önüne seriyor. Özellikle Avrupa’da karbondiyoksit emisyonlarının azaltılmasına yönelik hedefler, otomotiv üreticilerinin üretimlerini bu kriterlere uygun hale getirmek için baskı altına sokuyor. Hedeflerini gerçekleştirmek zorunda olan üreticilerle birlikte elektrikli ve hibrit modellerin yaygınlaşması da kaçınılmaz oluyor. 2019 Cetelem Gözlemevi araştırmasına verilen cevaplardan yola çıkarak, 2030 yılında satılacak elektrikli araçların klasik araçlara oranının ortalama yüzde 25’ler seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Bu tahminlerin gerçekleşmesi için otomobil üreticilerinin çok değişken olan sürücülerin mevcut ihtiyaç ve beklentilerini de karşılayacak çözümler üretmesi gerekiyor.”
Otomobil satın alma maliyetinin yanı sıra, yakıt, sigorta, bakım masrafları gibi kullanım maliyetlerinin de yüksek olmasının kişileri farklı tasarruf yöntemleri uygulamaya yönlendirdiğini belirten Berberoğlu, araç sahiplerinin araçları üzerinden para kazanma yöntemlerini değerlendirmeye başladıklarını söyledi. Berberoğlu; “Araç ve yolculuk paylaşım gibi yeni mobilite çözümleri, otomobiller üzerine reklam alma ya da otomobillerine yerleştirilen sensörler aracılığıyla kişisel verilerini satma yöntemlerini ön plana çıkarıyor. Genç nesiller, teknolojiye çok aşina olmayan 55 yaş ve üzerinin aksine gelecekte dijital teknolojilerle reklam desteği alarak ücretsiz ve kaliteli hizmet sunan çözümlerle ücretsiz otomobillerin var olacağına inanıyor. Otomobiller bir gün ücretsiz olabilecek mi bilemiyoruz ama o zamana kadar çevre dostu ve düşük maliyetli teknolojilerin ve yeni mobilite çözümlerinin sektörde yaygınlaşması kaçınılmaz görünüyor” diye konuştu.
Türkiye’de otomobil sahipliğinin her 1000 kişide 200 adet civarında olduğunu belirten Berberoğlu, “Bu sebeple Türklerin araç paylaşımı, yolculuk paylaşımı gibi yeni otomobilite kavramlarını çabuk benimsemesi, kısa ve uzun yolculuklarda tercih etmesi şaşırtıcı değil. Çoğunlukla büyük şehirlerde araç sahipliğinin yoğun olması kırsal bölgelerde araç sayısında artış potansiyelinin yüksek olduğunu gösteriyor” dedi. Berberoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Pandemi ile birlikte otomotiv sektörü, yolculuk ve araç paylaşım çözümleri en çok etkilenen sektörler oldu. Kısıtlamaların azalması ve yeni normale dönüşle birlikte kişilerin toplu taşıma yerine otomobil sahipliğine yöneldiğini gözlemliyoruz. Yine bu dönemde firmaların sunduğu dijital çözümlerin ön plana çıkacağını ve araç satın alımlarında önemli bir rol oynayacağını öngörüyoruz. TEB Cetelem olarak dijital ve yenilikçi çözümlerimizle iş ortaklarımızın ve müşterilerimizin ihtiyaçlarını ön planda tutmaya devam ediyoruz.”
Mobilite çözümleri otomobillere alternatif olarak öne çıkıyor
Cetelem Gözlemevi 2020 araştırmasında; otomobilin mali yükünün fazla olmasından dolayı toplu taşıma, yolculuk ve araç paylaşımı gibi mobilite çözümlerin otomobil sahibi olmanın önemini azalttığına dikkat çekiliyor. Bu konuda kentsel bölgede yaşayanlar ve mobilite çözümlerinin pek var olmadığı kırsal kesimler arasında görüş ayrılıkları bulunuyor. Kırsal kesimlerde ise toplu taşıma seçenekleri yeterince gelişmiş olmadığından otomobil sahipliği önemini koruyor.
Cetelem Gözlemevi araştırmasına katılanların beyanlarından elde edilen sonuçlara göre her 10 kişiden 6’sı otomobilleri olmadan yaşamaya hazır olduklarını belirtiyor. Toplu taşıma ağlarının gelişmiş olduğu kentsel bölgelerde bu oran artıyor. Toplu taşıma gençlerin ve kentlilerin gözünde otomobile ciddi bir rakip olarak görülüyor. Toplu taşıma, yaygın olduğu mega kentlerde otomobile alternatif olarak öne çıkıyor.
Türkler, araç ve yolculuk paylaşım uygulamalarını dünya ortalamasının üzerinde tercih ediyor
Araştırmada araç ve yolculuk paylaşımı gibi yeni mobilite çözümlerinin gittikçe yaygınlaştığı ve otomobil maliyetlerini düşürmek için ciddi bir alternatif olarak ortaya çıktığı gözlemleniyor. Yeni mobilite yaklaşımlarının büyük otomobil markaları tarafından yaratılması, otomobillerin geleceklerini sürüş paylaşımı ve araba paylaşımı gibi yeni uygulamalar etrafında inşa edeceği gerçeğini gözler önüne seriyor.
Otomobiller yeni paylaşım yöntemleri düşünüldüğünde sadece masraf kalemi olmaktan çıkıp, gelir kaynağına dönüşüyor. Türkiye’de her üç kişiden ikisi araç paylaşımına açık olduğunu söylüyor ve aylık 105 Euro gibi bir tutar karşılığı otomobillerini araç paylaşımına açabileceklerini belirtiyor.
Tüketicinin otomobile ilgisi değişmedi
Cetelem Gözlemevi’nin 2020 araştırması ile 2017’de yayınlanan “Otomobilimi Seviyorum” araştırması karşılaştırıldığında ise aradan geçen üç yıl içinde tüketicilerin otomobillere olan ilgisinin pek değişmediği görülüyor. 2017 tarihli Cetelem Gözlemevi araştırması, 10 sürücüden 9’unun araçları hakkında olumlu ya da çok olumlu görüşlere sahip olduğunu vurgularken, 10 sürücünün 8’i ise otomobilleri olmadan yapamayacaklarını belirtmişti. 2020 yılı “Mobilite, Coğrafya, Kuşaklar – Otomotiv Dünyasındaki Bölünme” araştırması sonuçlarına göre katılan her 10 kişiden 8’i araçlarına bağlı olduğunu belirtti.
Otomobil sahiplik oralarında son yıllarda gözlemlenen artış da otomobillere olan bağlılık ve sevginin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Batı dünyasındaki büyük şehir merkezlerinde azalan otomobil sahiplik oranlarına karşın, sahiplik oranlarının arttığı Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Türkiye benzer özellik göstererek otomotiv sektörünü etkileyen coğrafi bölünmeyi temsil ediyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise otomobil sahiplik oranı en yüksek seviyede bulunuyor.
2020 Cetelem Gözlemevi araştırma sonuçları kuşaklar arası otomobillere olan bağlılık farklarını da ortaya koyuyor. Y kuşağının, 55 yaş ve üzeri kişilere kıyasla araçlarına daha bağlı olması otomobillerin gençlerin hayatındaki yeri ile bağlantılı olarak açıklanıyor. Kuşaklar arası bu fark en belirgin olarak Çin’de görülüyor. Türkiye’de ise gençler yüzde 85 oranında otomobillerine bağlı olduklarını belirtirken, 55 yaş ve üzeri otomobil sahipleri yüzde 76 oranında bağlılık gösteriyor. Bu oranlar dünya ortalamasının az da olsa üzerinde seyrediyor.
Otomobiller insanların düşlerini süslemeye devam ediyor
Sürücüler, araç sahibi olmaya devam nedenleri sorulduğunda, pragmatik olmaktan ziyade idealist görüşler ileri sürerken, katılımcıların yüzde 59’u otomobilin kendilerine verdiği özgürlük duygusunun bu kararda etkili olduğunu belirtiyor. Katılımcıların yüzde 38’i otomobillerini sevdiğini belirtirken, yüzde 23’ü otomobilleri olmadan yaşamayı düşünemediklerini iletiyor. Türkiye’de ise otomobil sahibi olmaya devam etme nedeni olarak özgürlük hissini sevme görüşü öne çıkıyor.
Ankete katılanlara otomobil sahibi olmak ile ilgili düşünceleri sorulduğunda ise farklı görüşler belirtilirken, yüzde 39’u otomobil sahibi olmayı elzem bir ulaşım şekli olarak görüyor. Otomobil sahibi olmayı özgürlük ve zevk ile ilişkilendiren sürücülerin yanı sıra giderek artan mali bir yük olarak görenlerin oranı da oldukça fazla. Türkiye’de “otomobil elzem bir ulaşım şeklidir” görüşü ağır basıyor.
Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 50’si otomobilin kesinlikle gerekli olabileceği durumlar olduğunu düşünüyor. Bu görüş Çin’de yüzde 61 ile son derece yaygın, Türkiye’de ise bu oran yüzde 26.
Otomobiller çevre kirliliğinin esas nedenlerinden biri olarak görülüyor
Araştırmaya katılanların yüzde 66’sı otomobilleri bir numaralı kirlilik kaynağı olarak görüyor. Türkiye’den araştırmaya katılanların yüzde 89’u otomobillerin çevre kirliliğinin esas nedeni olduğunu düşünürken, dünya ortalamasının da yüzde 23 üzerinde görüş bildirdikleri görülüyor.
Ancak katılımcıların sadece yüzde 3’ünün otomobil sahibi olmanın çevreye karşı saygısızca ve zararlı olduğuna inandığı göz önüne alınacak olursa, sürücülerin kendilerinden ziyade kullandıkları araçların çevre dostu olması gerektiğini düşündüğü sonucu çıkartılabilir.
Katılımcıların yüzde 26’sı otomobilin düşük ekolojik ayak izine sahip olması gerektiğini belirtirken, özellikle kentlerde doğa dostu tercih olan hibrit ve elektrikli otomobil satın alma eğilimlerinde artış gözlemleniyor. Benzinli otomobil almak isteyenler hala çoğunluğu oluştursa da giderek daha fazla kişi hibrit ve elektrikli otomobilleri tercih ediyor. Dizel otomobillerin egemenliği ise son bulmuş gibi gözüküyor. Çevreye uyumlu otomobiller söz konusu olduğunda Türk katılımcılar hibrit otomobilleri yüzde 47 oranında tercih ederken, elektrikli otomobilleri tercih edenlerin oranı yüzde 35.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)