CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, itfaiyecilerin statüsünden istihdam artışına, özlük haklarının iyileştirilmesinden görevde hayatını kaybeden itfaiye erlerinin şehit, yaralananların ise gazi sayılmasına kadar pek çok sorununu Meclis gündemine taşıdı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde itfaiyecilerin sorunlarını 9 önemli soruda sıralayan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Özverili çalışmalarıyla görülmeyen kahramanlarımız itfaiyecilerimizin sorunlarına ülkedeki yüzlerce itfaiyeciyle birlikte yanıt bekliyoruz. Onların özlük haklarından meslek statülerine, hastalıklarından vefatlarında şehit, yaralandıklarında gazi statüsüne konulmalarına, belediye başkanlarının verdikleri yol yıkama, park bahçe sulama hatta pankart asma gibi görev tanımlarının dışında ‘her işi yapan’ değil, yangını önleme, bunun eğitimini verme, söndürmü ve yangından kurtarmayı kapsayan bir iş tanımlarının olmasına, mesleğin toplumsal saygınlığı için TJK bünyesinde bir itfaiye koşusu yapılmasına kadar pek çok sorunlarını dile getirdik. Her başımız sıkıştığında, yangın, afet gibi en zor günlerimizde omuzlarına yaslandığımız, kurtarıcı olarak alkışladığımız itfaiye erlerimizin tüm haklarının ve çalışma koşullarının güzelleşmesi, iyileşmesi adına sorularımızın dikkate alınarak aynı zamanda birer istek olarak da değerlendirilmesi gerekir” diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun 9 sorudan oluşan önergesi şöyle;
1. İtfaiyecilik, 2016 yılında Ulusal Meslek Standartları kapsamında kısmi olarak düzenlenmesine karşın 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda öğretmen, sağlıkçı, asker ya da polisler gibi ayrı bir meslek olarak kabul edilmemektedir. Bakanlığınız tarafından itfaiyeciliğin meslek sınıfları kapsamına alınması konusunda bir çalışma yapılmakta mıdır?
2. İtfaiye teşkilatının ve itfaiyecilerin; gerektiğinde belediye başkanının belirttiği görevleri yapan, yol yıkayan, park ve bahçeleri sulayan, halka su dağıtan, pankart asan, baca temizleyen bir kuruluş olduğu bilinmektedir. İtfaiyecilik mevzuatının sadece yangını önleme, bunun eğitimini verme, söndürme ve yangından kurtarmayı kapsayan bir iş tanımı ile yeniden düzenlenmesi konusunda bir planınız bulunmakta mıdır?
3. İtfaiyeciler, duman zehirlenmesi, yüksek ısıya bağlı yanıklar, kimyasal maddeye maruz kalma gibi sağlık risklerinin yanı sıra düşme, göçük altında kalma, travma ve trafik kazalarıyla da yüz yüze kalmaktadırlar. Ayrıca dumandan çıkan zehirli kimyasalların, deri yoluyla emilimi nedeniyle itfaiyecilere kalıcı zararlar verdiği de bilinmektedir. Bu durum itfaiyecilerin meslek hastalığı riski altında çalıştıkları anlamına gelmektedir. İtfaiyecilik, meslek hastalıkları kapsamında mıdır? Değilse neden?
4. İtfaiyeci istihdamı ile hizmetin görülmesinde ortaya çıkan riskler arasındaki doğrudan ilişki düşünüldüğünde bir zorunluluk olarak ortaya çıkan itfaiyeci istihdamının artırılması ve bu alanda standartların oluşturulması yönünde bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
5. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde ‘Fiili Hizmet Süresi Zammı’ başlığı altında düzenlenen ve madde kapsamında belirlenen işlerde çalışanlara, her yıl 60 ile 180 gün üzerinden verilen ek hizmet süresinden itfaiyeciler, alt sınır olan, 60 gün ile yararlanabilmektedir. Bu durumun yarattığı haksızlıkların önlenebilmesi için ivedilikle adım atılması ihtiyacı ortadadır? İtfaiyecilerin özlük haklarının iyileştirilmesi konusundaki çalışmalarınız hangi alanları kapsamaktadır?
6. İtfaiye hizmetleri sırasında hayatını kaybeden personelin şehit ve yaralanan personelin gazi sayılmadığı bilinmektedir. Bu durumun değiştirilmesi ve itfaiyecilerin de şehitlik mertebesine veya gaziliğe verilen ekonomik ve sosyal haklardan yararlanmalarını sağlama konusunda bir çalışmanız var mıdır?
7. İtfaiyecilerin, görevde yükselme şartları ve yıpranma payına ilişkin koşulların iyileştirilmesi amacıyla bir yasal düzenlemenin yapılması planlanmakta mıdır?
8. Özverili hizmetlerinin anısına hayata geçirilmesi itfaiyecilik mesleğinin toplumsal saygınlığını artıracağı kadar yangın, güvenlik ve sağlık alanlarında toplumsal duyarlığın güçlenmesine de katkıda bulunacağından TJK bünyesinde bir itfaiyeci koşusu organizasyonunun yapılması düşünülmekte midir?
9. Dünyanın ekolojik bir krizin eşiğinde olmasının getirdiği başlıca sonuçlar arasında tüm dünyada etkisi artan orman yangın dalgaları gelmektedir. Bu çerçevede 2020 yılı içinde İzmir’de yanan orman alanı ne kadardır? Bu alanlara yeniden ağaç dikimi için yapılmış planlamalar kapsamında ayrılmış olan kaynak miktarı nedir? Yeniden ağaçlandırma faaliyetinin bu sene yanan alanlar için tamamlanmasında öngörülen son tarih nedir?
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Beko:
CHP’li Beko: 12 Eylülcülerin kendileri mezarda, fikirleri iktidardadır
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, 12 Eylül Darbesinin 40. yılında bir açıklama yaptı.
Beko’nun açıklaması şöyle:
Her türlü demokratik tepkiyi baskı ve zorla sindiren, işkenceyi/devlet terörünü kurumsallaştıran, siyasi partileri, DİSK başta olmak üzere sendikaları, meslek örgütlerini kapatan ve örgütlü toplumu lağveden 12 Eylül askeri darbesi 40. yılını doldurdu.
12 Eylül askeri darbesini yapanlar yargılanıp cezalandırılamadı. Darbeciler yargılanmadan ve ceza almadan öldüler. Darbecilerin yargılanması bir yana kurdukları rejim bütün kurumları ile hala ayakta. Yaptıkları Anayasa yürürlükte, yaptıkları yasaların çoğu yürürlükte. Dahası 12 Eylül askeri faşist darbesinin pek çok uygulaması 40 yıl sonra tekrar gündemde.
15 Temmuz 2016’da ülkemiz yeni bir darbe girişimini bertaraf etti. Halk iradesine silahla el koymaya çalışan darbeciler Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimini gerçekleştirdiler ve yüzlerce yurttaşımızı katlettiler. 12 Eylül’ün yıldönümü vesilesiyle 15 Temmuz darbe girişimini bir kere daha lanetliyor ve yaşamını kaybedenleri anıyorum.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra demokrasi ve hukuk ortak paydasında buluşmak ve darbe hukukuna kökten son vermek mümkün iken maalesef bu yol tercih edilmedi. Bombalanan parlamentonun rolünün artırılması gerekirken, parlamento devre dışı bırakıldı ve ülke Anayasayı askıya alan kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmeye başlandı. Darbe püskürtüldü ancak demokrasi kazanmadı. Tersine hükümet Anayasayı askıya alarak adeta bir sivil darbeye yöneldi.
Darbe zanlılarının siyasetteki destekçilerine, Cemaati yıllarca el üstünde tutanlara dokunulmazken binlerce kamu görevlisi sudan gerekçelerle işten atıldı ve açığa alındı. Darbeyle ilgisi olmayan binlerce kamu görevlisi işinden oldu. Akademisyenler darbe/terör torbasına konularak atıldı. Darbe/terör torbasına sığması mümkün olmayan yazar ve araştırmacılar tutuklandı. 11 bin öğretmen açığa alındı. Bu hak ihlallerinin arasına, halk iradesinin gasp edilmesi de eklendi. Belediyelere kayyum atandı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki kayyumlar giderek artıyor. Çeşitli bahanelerle adeta darbe hükümleri yeniden işletilmektedir. Demokrasilerde hiç kimsenin kendini yargı yerine koyup, hüküm verip, infaz etme hakkı yoktur. Halk iradesini hiçe sayarak, halk iradesini yok etmeye çalışan darbecilerle mücadele edilemez. Demokrasinin temelini oluşturan “hukukun üstünlüğü”, “kuvvetler ayrılığı”, “seçme ve seçilme hakkı” bu kararla açıkça ortadan kaldırılmıştır.
Artık gelinen noktada, Anayasa değişikliği ile yasama, yürütme ve yargı yetkileri cumhurbaşkanının elinde toplanmış, kuvvetler ayrılığı bitmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devleti tek adam iktidarına teslim edilmiştir. Demokrasinin olmazsa olmazı sayılan Meclis denetimi, bağımsız yargı, tarafsız medya ve sivil toplum katılımı ne yazık ki ortadan kaldırılmıştır.
Parlamentoyu kapatmak da, parlamentoyu bombalamak da, parlamentoyu işlevsizleştirmek de, yerel halk iradesi doğrultusunda oluşan belediyelerin yönetimine el koyarak kayyum atamak da, yalnızca darbecilere özgü yöntemlerdir. Darbeyle mücadele; darbeci yöntemleri meşru kılmaz.
12 Eylül darbesinin 40. yılında 12 Eylülcülerin kendileri mezarda, fikirleri iktidardadır.
Unutulmamalıdır ki, 12 Eylül Cuntasının ülke yönetimine el koyduğu dönemde idam edilenler bugün aramızda olmasa da, milyonlarca insanın kalbine gömülürken, Kenan Evren ve diğer cuntacılar halkın ve emekçilerin vicdanında yargılanmış, tarihin çöp sepetindeki yerlerini çoktan almışlardır!.
Biz bugün bu toprakların insanları olarak, özgürlük, eşitlik, demokrasi, barış ve kardeşlik mücadelemizi mevcut siyasal iktidara karşı, toplumsal muhalefet içerisinde, demokrasi mücadelesi verenlerle yan yana, omuz omuza birlikte vermekteyiz, vermeye de devam edeceğiz….40 yıl da geçse; halk düşmanı cuntacıların 12 Eylül Askeri Darbesi ile ülkenin geleceğine verdiği zararı; darbecileri ve darbe destekçilerini hatırlayacağız, hatırlatacağız!
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)