Etiket arşivi: 12

Şarj adaptörsüz gelen iPhone 12 için farklı marka şarj kullanmak riskli mi?

iPhone 12 ile birlikte artık kutudan çıkmayan şarj adaptörü ve kulaklık yerine tüketicilerin alternatif markaları tercih edeceğini tahmin etmek zor değil. Peki farklı markaların ürettiği bu adaptör ve kulaklıkları kullanmak, telefonlar için hiçbir risk taşımıyor mu? Global mobil aksesuar markası Mcdodo’nun Türkiye Temsilcisi Mehmet Uçurum’a göre, riskin oranı duruma göre değişiyor
Ülkemizde yakında satışa çıkması beklenen iPhone 12 ailesi, telefon aksesuar pazarında yeni bir dönem başlatacak gibi görünüyor. Artık kutudan şarj adaptörü ve kulaklık çıkmayacak iPhone 12’ler için tüketicilerin alternatif markaları tercih edeceğini tahmin etmek zor değil. Peki farklı markalardan temin edilecek bu şarj adaptörleri ve kulaklıklar, binlerce liralık cep telefonlarına zarar verebilir mi? iPhone 12 serisinin Türkiye ve dünyada aksesuar pazarını yüzde 30 büyüteceğini söyleyen Mcdodo Türkiye temsilcisi Mehmet Uçurum’a göre cevap hem evet, hem hayır.
Merdivenaltı üretime dikkat
Mcdodo gibi dünya standartlarında üretim yapan, tüm dayanıklılık ve güvenlik testlerinden geçen markaların, hiçbir telefon için olmadığı gibi iPhone 12 için de bozulma ya da pile zarar verme gibi bir durum yaratmayacağını söyleyen Uçurum, “Tabi bunu kalitesiz malzemeyle ve yeterince testten geçmeyen merdivenaltı ürünler için söylemek mümkün değil. Kullandığınız adaptör ya şarj kablosu, iPhone 12’ye uyumlu ve yeterli kalitede değilse, telefonunuza ciddi zararlar verebilir” diyor.
90 güvenlik testi de başarılı!
Kutudan aksesuar çıkmamasının aslında tüketici açısından bir avantaj olduğunu belirten Mehmet Uçurum, tüketiciye diğer markaların ürünlerini deneme fırsatı sunacağını anlatıyor. Ayrıca bu arayış aksesuar pazarını da büyütecek.
Mcdodo şarj adaptörleri ve kablolarının 90 güvenlik testinden geçtiğinin altını çizen Uçurum şunları söyledi: “iPhone 12’ye hiçbir şekilde zarar vermeyeceğini söylerken, gerçekten bunun arkasında durabilecek bir araştırma ve geliştirme yatırımından bahsediyoruz. Mcdodo şarj aksesuarlarının; aşırı şarj koruması, aşırı ısınmaya karşı koruma, aşırı güç koruması, kısa devre koruması, aşırı voltaj koruması, otomatik engelleme koruması, ateşte yanmayan plastik kullanılması gibi pek çok fark yaratan özelliğiyle hızlı ve ‘güvenli’ şarj mümkün.”
Kabloların performansı kullandıkça düşüyor
Mcdodo’nun dijital göstergeli adaptörleri bulunduğunu belirten Uçurum, bu sayede kablodan geçen akımın görülebildiğini söylüyor. Şarj kabloları kullandıkça, deformasyona bağlı olarak içindeki bakır teller kopuyor ve azalan akım şarj süresini uzatıyor. Uçurum, A tipi USB ve USB-C ile iPhone şarj edebilen ‘dijital göstergeli’ Mcdodo adaptörleriyle, kablonun performans durumunun da izlenebildiğini ifade ediyor. Kutudan çıkmayan kulaklık için de alternatifler bulunuyor. Lightning ve bluetooth kulaklıklar, iPhone’un orijinal kulaklık fiyatının 4’te birine denk geliyor. Uçurum, bu durumda tüketicilerin en az yarı fiyatına bu aksesuarlara sahip olabileceğini söylüyor.
Satış rekortmeni
Kurulduğu 2013 yılından bu yana sektörde hızlı bir yükseliş gösteren global aksesuar markası Mcdodo, günlük pratik kullanım ihtiyaçlarına göre ürettiği şarj kabloları, powerbank’ler ve kablosuz şarj cihazlarıyla kısa süre içinde sektörün öncü markası haline geldi. Sunduğu ürünlerde kullandığı malzemenin kalitesine, tasarımının özgünlüğüne ve ürünlerin işlevsel oluşuna önem veren Mcdodo, yenilikçi genç ekibiyle ihtiyaca yönelik, ekonomik ve inovatif ürünleri tüketiciyle buluşturuyor. Türkiye’de Metro İletişim Aksesuarları güvencesiyle sunulan Mcdodo, tüm dünyada kalitesi kanıtlanmış ürünleriyle dikkat çekiyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Lider VakıfBank’tan 12’de 12

VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 2020-2021  Misli.com Sultanlar Ligi’nin 14’üncü haftasında PTT’yi deplasmanda 18-25, 13-25 ve 16-25’lik setlerle 3-0 mağlup etti ve 12’de 12 yaparak ligdeki liderliğini sürdürdü. Sarı-siyahlılar, Sultanlar Ligi’nin 15’inci haftasında 7 Kasım Cumartesi günü Çan Gençlik Kale Spor’u VakıfBank Spor Sarayı’nda konuk edecek.
Üç FIVB Kulüpler Dünya Şampiyonası ve dört CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuyla ‘Türkiye’nin uluslararası alanda en çok kupa kazanan takımı’ olan VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 2020-2021  Misli.com Sultanlar Ligi’nin 14’üncü haftasında PTT’yi deplasmanda 18-25, 13-25 ve 16-25’lik setlerle 3-0 mağlup etti ve 12’de 12 yaparak ligdeki liderliğini sürdürdü. TVF Başkent Voleybol Salonu’ndaki karşılaşmaya hücumda etkili başlayan sarı-siyahlılar, teknik molasına 12-8 önde girdiği ilk set 25-18 aldı.
Oyundaki üstünlüğünü ikinci sette de sürdüren VakıfBank, teknik molaya 12-5 önde girdi. Hücum ve savunmadaki performansına mola dönüşü de devam eden sarı-siyahlılar, seti 25-13 alarak karşılaşmada 2-0 öne geçti. PTT’nin üçüncü sette dönüşüne izin vermeyen VakıfBank, seti 25-16, maçı da 3-0 kazanarak, liderliğini sürdürdü. Ligde iki maçı eksik olan sarı-siyahlılar, Sultanlar Ligi’nin 15’inci haftasında 7 Kasım Cumartesi günü Çan Gençlik Kale Spor’u VakıfBank Spor Sarayı’nda konuk edecek.
MAÇIN İSTATİSTİĞİ
PTT-VAKIFBANK: 0-3
SALON: TVF Başkent Voleybol Salonu
HAKEMLER: Erhan Alparslan, İlknur Çakar
PTT: Bahar 2, Dimitrova 19, Ceyda 1, Vuchkova 4, Cansu 1, Merve 3, Simay (L), Mislina 1, Nur, Su 1
VAKIFBANK: Kübra 4, Maja 1, Gabi 19, Melis 9, Haak 15, Tuğba 9, Gizem (L)
SETLER: 18-25, 13-25, 16-25
SÜRE: 63 dakika (23′, 19′, 21′)
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Aziz Kocaoğlu’nun başlattığı süt projesi 12 yıl aradan sonra Tire’de

Bundan tam 12 yıl önce Tire’nin göz bebeği Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük tarafından sunulan, aynı zamanda kırsalda kalkınma projesi olan “OKULLARDA SÜT DAĞITALIM” önerisi, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından kabul edilmiş ve düzenli bir şekilde pastörize süt günlük olarak İzmir il merkezindeki ilköğretim okullarına dağıtımları başlanmıştı.
ATAKAN DURANIN TİRE ISRARI
Proje yıllardır İzmir’de başarılı bir şekilde devam ederken SÜT KUZUSU olarak isim değiştirilmiş okulların ardından evlere de dağıtımı başlamıştı.
Geçtiğimiz günlerde Tire Belediye Başkanı Salih Atakan Duran‘ın girişimleri ile Tire merkez de projeye dahil edilmesi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘e sunuldu ve proje Tunç başkan tarafından kabul edildi.
MAHMUT ESKİYÖRÜK İLE ÖZDEŞLEŞEN; İZMİR’İN ÇOCUKLARI SÜT ĪLE BÜYÜYOR SÜT ĪLE BÜYÜYEN ÇOCUKLAR DAHA ZEKİ OLUYOR BİZ DEMEKKİ İZMİR’DEN DAHA ÇOK MUSTAFA KEMAL’LER YETİŞTİRECEĞİZ SLOGANI Tire’ de başlıyor.
Girişimleri ile süt dağıtımını tireyi kapsayan bir öneri ile tunç başkanın önüne sunan Tire belediye başkanı Salih Atakan Duran’a teşekkürler…
Önemli not;
Proje ile 1 ila 5 yaş arası çocuklarımızın kendi kimlikleri anne ve baba kimlikleri ile bağlı bulundukları muhtarlıklara gitmeleri yeterli.
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

12. ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması

Arap gençlerin yaklaşık yarısı ekonomiyle ve yaygın hükümet yolsuzluğuyla mücadele etmekten bıkmış durumda ve ülkelerini terk etmeyi düşünüyor.
– Göç etme arzusu en yüksek ülkeler arasında Lübnan, Irak, Ürdün, Suriye, Yemen ve Filistin öne çıkarken, petrol zengini Körfez ülkelerinin genç vatandaşlarının göç olasılığı en düşük
– Araştırma bulguları, Arap gençlerinin hükümet karşıtı protestolar, cinsiyet hakları, kişisel kimlik, işler, dış ilişkiler ve COVID-19 salgını hakkındaki görüşlerine ışık tuttu.
Bugün yayınlanan 12. ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması’nın bulgularına göre, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki 200 milyon Arap gencin yaklaşık yarısı ekonomiyle ve yaygın hükümet yolsuzluğuyla mücadele etmekten bıkmış durumda ve ülkelerini terk etmeyi düşünüyor. Araştırma ayrıca üçte biri ülkesini terk etme olasılığına sahip Arap gençlerinin Covid-19 nedeniyle, göç etme arzusunun daha da arttığını ortaya koyuyor.
Bölgedeki Arap gençlerin yüzde 42’si başka bir ülkeye göç etmeyi düşünüyor. Lübnan, Irak, Ürdün, Suriye, Yemen ve Filistin’de yaşayan gençlerin %63’ü ülkeden ayrılma arzu ediyor. Bunun yanında, petrol zengini Körfez İş birliği Konseyi (KİK) eyaletlerindeki gençlerin ayrılık düşünceleri %13 ile düşük seviyede seyrediyor. Ekonomik nedenler (yüzde 24) ve yolsuzluk (yüzde 16) potansiyel göçün başlıca nedenleri; eğitim fırsatları, yeni deneyimler ve güvenlik de önemli bir rol oynuyor.
ASDA’A BCW için küresel bir stratejik araştırma ve analitik danışmanlık şirketi olan PSB tarafından yürütülen MENA’nın en büyük bağımsız çalışmasının bulguları, geçtiğimiz yıl bölgenin bazı kısımlarını kasıp kavuran hükümet karşıtı protestolar, cinsiyet hakları, kişisel kimlik, istihdam, kişisel borç, dış ilişkiler ve medya tüketimi gibi çeşitli konularda Arap gençlerin görüşlerini ortaya koyuyor.
Araştırma kapsamında, erkek ve kadın sayısı eşit olmak üzere, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki 17 Arap eyaletinden yaşları 18 ile 24 arasında değişen 4.000 genç Arap vatandaşıyla anket yapıldı. Araştırma, ilki COVID-19 salgını bölgeyi etkilemeden önce, 19 Ocak ve 3 Mart 2020 tarihleri arasında yapılan ana araştırma; ikincisi18-26 Ağustos 2020 tarihleri arasında altı Arap eyaletinde gerçekleştirilen COVID-19 nabız araştırması olmak üzere iki fazda gerçekleştirildi.
BCW (Burson Cohn & Wolfe) Global CEO’su Donna Imperato, “Arap Gençlik Araştırmamızın bulguları, Arap dünyasındaki gençlerin isteklerini karşılamak için ele alınması gereken karmaşıklıkları ve fırsatları vurguluyor. Dünyanın en çeşitli bölgelerinden biri olan ve nüfusun üçte ikisini 30 yaşın altındakilerin oluşturduğu bölgeye ilişkin bu bilgiler, hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör dahil olmak üzere müşterilerimize sunduğumuz iletişim danışmanlığının temelini oluşturuyor” dedi.
Orta Doğu, BCW Başkanı ve ASDA’A BCW Kurucusu Sunil John ise “Bağımsız bir çalışma olarak, ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması, Arap dünyasındaki gençlerin umutları ve hayal kırıklıklarına ilişkin sürekli olarak kanıta dayalı bilgiler sunuyor. Sokak protestolarına ve şiddetli hükümet bütçe açıklarına yol açan petrol fiyatlarındaki keskin düşüşe karşı koyan çalışma, zayıf yönetim ve fırsat eksikliği arasındaki bağlantıyı gösteriyor. Bulgular, MENA bölgesinin birçok kısmının gençlik temettülerine odaklanması ve onu karşılaması için ihtiyaçlarının ya da en parlak genç neslini kaybetme riskinin temelini oluşturuyor” dedi.
Araştırma, son 12 ayda bölgedeki hükümet karşıtı protesto dalgasının ardından, araştırma Cezayir, Irak, Sudan ve Lübnan’daki her 10 Arap gençten neredeyse dokuzunun kendi ülkelerindeki protestoları desteklediğini ortaya koyuyor. Bu dört ülkedeki gençlerin çoğunluğu, protestoların gerçek anlamda olumlu bir değişime yol açacağı konusunda iyimser.
Protestolar, Sudan’da yaklaşık otuz yıl iktidarda kaldıktan sonra Ömer El Beşir’in devrilmesiyle ve yirmi yıldan uzun bir süre Cezayir Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Abdülaziz Buteflika’nın istifasıyla sonuçlandı. Lübnan ve Irak da liderlikte bir değişiklik gördü. COVID-19 salgını, özellikle COVID-19 nabız anketine katılanların yaklaşık dörtte üçünün salgının siyasi statükoya karşı protestoları daha olası hale getirdiğine inandıklarını söylediği Lübnan’da daha fazla huzursuzluk olasılığını artırmış gibi görünüyor.
John, “Protestolarla yolsuzluk arasındaki bağlantı, hükümetteki yolsuzlukla mücadelenin (tüm yanıt verenlerin yüzde 36’sı) Arap dünyasında ilerleme sağlamak için en büyük öncelik olarak, yüksek maaşlı işler yaratmak (yüzde 32) ve terör örgütlerini yenmek veya Arap-İsrail ihtilafını çözmek de dahil olmak üzere başka herhangi bir sorunun önünde görülmesi gerçeğinden de anlaşılabilir” diyor.
Bölgesel ilerleme için ikinci en önemli öncelik olarak belirlenen istihdam yaratmanın yanında, her 10 gençten neredeyse dokuzu (yüzde 87) işsizlik konusunda endişeli olduğunu belirtirken; ancak yarısı (yüzde 51) hükümetlerinin işsizlikle başa çıkma becerisine güvendiğini söylüyor.
Devam eden ekonomik sıkıntılar, COVID-19’un etkisiyle daha da şiddetleniyor gibi görünüyor; gençlerin yüzde 20’si pandemi nedeniyle ailesinden birinin işini kaybettiğini belirtiyor, yüzde 30’u daha yüksek hane borcu bildiriyor ve yüzde 72’si salgının iş bulmayı daha da zorlaştırdığını söylüyor.
Dünyanın en yüksek genç işsizliğine sahip bölgede (Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre yüzde 26’nın üzerinde), giderek daha fazla sayıda Arap genç, kendileri veya aileleri için çalışmayı tercih etmek yerine (2019’da yüzde 23’e karşı yüzde 16) istihdam sağlamak için hükümetin veya özel sektörün ötesine bakıyor. Beşte ikisi de önümüzdeki beş yıl içinde kendi işini kurmayı düşünüyor – en büyük girişimci ruhu KİK’deki gençler gösteriyor (yüzde 55).
Araştırma ayrıca bölgeye ilişkin özellikle de cinsiyet haklarıyla ilgili basmakalıp fikirleri çürütüyor. Genç Arap kadınların güçlü bir çoğunluğu (yüzde 75) ülkelerindeki erkeklerle aynı veya daha fazla haklara sahip olduklarını söylüyor. Genç Arap kadınları (yüzde 76) ve erkekleri (yüzde 70), bir kadının evde kalmaktan çok çalışarak ailesine daha fazla fayda sağlayabileceği konusunda hemfikir.
Dış ilişkilerin değişen dinamiklerine ilişkin görüşlerini dile getiren Arap gençleri, Suudi Arabistan ve BAE’yi bölgenin jeopolitik çevresi üzerinde en fazla etkiye sahip iki yükselen Arap gücü olarak görüyor (sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 34). Arap olmayan devletler arasında son beş yılda bölgedeki etkisini en çok artıran devletin ABD olduğu görülüyor. Bu yıl ABD de Arap gençleri tarafından 2019’a göre (yüzde 41) veya 2016’dan bugüne herhangi bir noktadakinden daha olumlu görülüyor (yüzde 56).
BAE, arka arkaya dokuz yıldır Arap gençlerin yaşamak için (yüzde 46) ve kendi uluslarının (yüzde 52) benzemesi için tercih ettikleri ülke olarak hakim olmaya devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri, Arap gençleri arasında yaşanacak (yüzde 33) ve özenilen (yüzde 30) en popüler ikinci ülke.
Araştırmada elde edilen diğer önemli bulgular: Giderek daha çok Arap genç kişisel borç aldıklarını söylüyor. Arap gençlerin neredeyse üçte biri (yüzde 31) şu anda borçta olduklarını söylüyor, bu oranda önceki yıllara göre kayda değer artış var (2019 yılında yüzde 21) Din, Arap gençlerin kişisel kimliklerinin en önemli kısmını oluşturuyor (yüzde 40). Ailelerinden, milliyetlerinden, cinsiyetlerinden ve diğer faktörlerden daha önemli olduğunu belirtiyorlar. Arap gençliği dijital devrimi giderek daha fazla kucaklıyor: 2015’te Arap gençlerin sadece yüzde 25’i haber kaynağı olarak sosyal medyayı belirtirken, bu yıl yüzde 79’u haberleri sosyal medyadan aldıklarını söylüyor. E-ticaret, 2018’den bu yana Arap gençleri arasında da katlanarak büyüdü ve gençlerin büyük çoğunluğu (yüzde 80) çevrimiçi alışveriş yapmaya başladı.
Nüfusun üçte ikisinin 30 yaşın altında olduğu Arap dünyasında yapılan araştırma, Arap gençlerin tutumlarına ilişkin kanıta dayalı bilgiler sunuyor; kamu ve özel sektör kuruluşlarına karar alma ve politika oluşturma konusunda bilgi verecek veri ve analizler sunuyor.
ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması Hakkında
Yıllık ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması, 12. Yılında Orta Doğu’da yürütülen en önemli araştırmalardan biridir ve bölgenin en büyük demografisinin tutumları ve istekleri hakkında benzersiz bilgiler sunmaktadır. Arap nüfusunun yüzde 65’inin 30 yaşın altında olmasıyla araştırma, Arap gençlerinin tutumlarına ilişkin kanıta dayalı bilgiler sunmakta; kamu ve özel sektör kuruluşlarına karar alma ve politika oluşturma konusunda bilgi vermek için veri ve analiz sağlamaktadır.
Araştırma bölgenin en büyük demografisi olan gençlik türünün en büyüğü. Bu yıl, 18-24 yaşları arasındaki 4.000 Arap genci kapsayan araştırma iki bölüm halinde gerçekleştirildi: Koronavirüs salgınından önceki ilk Ana Anket ve krizin ardından ikinci COVID-19 Nabız Anketi.
Ana Anket, COVID-19 krizi bölgeyi etkilemeden önce, 19 Ocak – 3 Mart 2020 tarihleri arasında 17 Arap ülkesinde gerçekleştirildi. Profesyonel görüşmeciler tarafından 3.400 yüz yüze görüşme yapıldı. Görüşmeler, genç Arap erkek ve kadınlarla Arapça ve İngilizce olarak tamamlandı. Örnek bölünmesi 50:50 erkek / kadındı. Anket, her eyaletteki yalnızca genç vatandaşları kapsıyordu.
17 Arap ülkesi ve bölgesi kapsayan Ana Anket beş Körfez İş birliği Konseyi devletini (Bahreyn, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan ve BAE), Kuzey Afrika’yı (Cezayir, Mısır, Libya, Fas, Sudan ve Tunus) ve Levant’ı (Irak, Ürdün, Lübnan, Filistin toprakları, Suriye ve Yemen) içermektedir.
COVID-19 Nabız Anketi için, 18-26 Ağustos 2020 tarihleri arasında bölgedeki altı ülkenin – Cezayir, Mısır, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve BAE – genç Arap vatandaşları arasında 600 yüz yüze ve çevrimiçi mülakat yapıldı. Ankete katılanların coğrafi konumu, ülke başkentlerini ve diğer şehirleri içeriyordu.
COVID-19’un Arap gençliği üzerindeki etkisini anlamak ve Ana Anketin bulgularını doğrulamak için ek mülakatlar yapıldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Covid 19’a Karşı 12 Ülkeden Eşzamanlı Kalp Sağlığı Dayanışması

12 farklı ülkeden 13 kardiyoloji uzmanı, 14 saat boyunca Covid-19’a karşı anlamlı bir dayanışma örneği sergiledi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu İtalya, İngiltere, Hindistan, Almanya, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri, Tayvan, Suudi Arabistan, Fransa, Şili ve Brezilya’nın önde gelen girişimsel kardiyoloji uzmanları, canlı yayında sırayla gerçekleştirdikleri CTO işlemleri ile hastaların tam tıkalı damarlarını açtı. Covid-19 sürecinde konu ile ilgili farkındalık oluşturmak için düzenlenen “CTO Dünya Turu” organizasyonunda ayrıca “Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi” ile birlikte virüs nedeniyle zor dönemlerden geçen ülkeler için bağış kampanyası başlatıldı. Bu önemli organizasyonda ülkemizi Memorial Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ömer Göktekin temsil etti.
Etkinlik ayrıca girişimsel kardiyoloji uzmanlarının faaliyetlerine geri dönmesi, eğitim programlarını sürdürmesi ve kalp hastalarının tedavilerine devam etmesi amacıyla anlamlı bir başlangıcı hedefliyor. Zorlu pandemi sürecinde üst düzey eğitim ve tedavileri sürdürebilmek için duyulan yeni bir yol haritası ihtiyacı ve süreci destekleyici uyum mesajı yayma amacıyla hayata geçen organizasyon, aynı zamanda dijital bir bağış kampanyası ile koronavirüs mücadelesinde ön plana çıkıyor.
Girişimsel kardiyoloji konusunda başarılı çalışmaları ile tanınan Prof. Dr. Ömer Göktekin duygularını “Dünyadaki milyonlarca insanın yaşamına olumsuz etki eden covid-19 bazı bölgelerde kontrol altına alınabildi ancak halen pek çok ülkede zorlu mücadeleler devam ediyor. Biz de bu tablo içerisinde üzerimize düşeni yapmak istedik. Bu değerli organizasyonda Türkiye’den bizim seçilmemiz apayrı bir gurur oldu ve bunun bir parçası olmaktan onur duyuyoruz” sözleri ile ifade etti.
Canlı yayında tam tıkalı damarları açılan 51 yaşındaki elektrik mühendisi Fatih Emin İnci ise iyileşme sürecini şu sözlerle anlattı: “8 aydır yürürken göğüs ağrısı yaşıyordum. Yapılan anjiyo işleminde tam tıkalı damar tespit edildi. İlk olarak bypass önerilmişti ancak ben ameliyat olmak istemedim. Araştırmalarımız sonucu Prof. Dr. Ömer Göktekin’e ulaştık. Tam tıkalı damarıma stent takılması için anjiyoya girdim. Aynı zamanda işlem esnasında canlı yayın yaptılar. Uyanıktım ve duyduğum kadarıyla işlemim iyi geçmiş. İşlemden sonra Ömer Hocamız da tam tıkalı damarı tamamen açtıklarını ve işlemin çok güzel geçtiğini söyledi. İşleme girmeden önce covid-19’a farkındalık yaratmak amacıyla bir canlı yayın yapılacağını öğrendim ve böyle bir etkinliğin parçası olmaktan mutlu oldum. Bizim de bu şekilde bir katkımız oldu. Şu an kendimi çok iyi hissediyorum.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

CHP’li Beko: 12 Eylülcülerin kendileri mezarda, fikirleri iktidardadır

CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, 12 Eylül Darbesinin 40. yılında bir açıklama yaptı.
Beko’nun açıklaması şöyle:
Her türlü demokratik tepkiyi baskı ve zorla sindiren, işkenceyi/devlet terörünü kurumsallaştıran, siyasi partileri, DİSK başta olmak üzere sendikaları, meslek örgütlerini kapatan ve örgütlü toplumu lağveden 12 Eylül askeri darbesi 40. yılını doldurdu.
12 Eylül askeri darbesini yapanlar yargılanıp cezalandırılamadı. Darbeciler yargılanmadan ve ceza almadan öldüler. Darbecilerin yargılanması bir yana kurdukları rejim bütün kurumları ile hala ayakta. Yaptıkları Anayasa yürürlükte, yaptıkları yasaların çoğu yürürlükte. Dahası 12 Eylül askeri faşist darbesinin pek çok uygulaması 40 yıl sonra tekrar gündemde.
15 Temmuz 2016’da ülkemiz yeni bir darbe girişimini bertaraf etti. Halk iradesine silahla el koymaya çalışan darbeciler Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimini gerçekleştirdiler ve yüzlerce yurttaşımızı katlettiler. 12 Eylül’ün yıldönümü vesilesiyle 15 Temmuz darbe girişimini bir kere daha lanetliyor ve yaşamını kaybedenleri anıyorum.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra demokrasi ve hukuk ortak paydasında buluşmak ve darbe hukukuna kökten son vermek mümkün iken maalesef bu yol tercih edilmedi. Bombalanan parlamentonun rolünün artırılması gerekirken, parlamento devre dışı bırakıldı ve ülke Anayasayı askıya alan kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmeye başlandı. Darbe püskürtüldü ancak demokrasi kazanmadı. Tersine hükümet Anayasayı askıya alarak adeta bir sivil darbeye yöneldi.
Darbe zanlılarının siyasetteki destekçilerine, Cemaati yıllarca el üstünde tutanlara dokunulmazken binlerce kamu görevlisi sudan gerekçelerle işten atıldı ve açığa alındı. Darbeyle ilgisi olmayan binlerce kamu görevlisi işinden oldu. Akademisyenler darbe/terör torbasına konularak atıldı. Darbe/terör torbasına sığması mümkün olmayan yazar ve araştırmacılar tutuklandı. 11 bin öğretmen açığa alındı. Bu hak ihlallerinin arasına, halk iradesinin gasp edilmesi de eklendi. Belediyelere kayyum atandı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki kayyumlar giderek artıyor. Çeşitli bahanelerle adeta darbe hükümleri yeniden işletilmektedir. Demokrasilerde hiç kimsenin kendini yargı yerine koyup, hüküm verip, infaz etme hakkı yoktur. Halk iradesini hiçe sayarak, halk iradesini yok etmeye çalışan darbecilerle mücadele edilemez. Demokrasinin temelini oluşturan “hukukun üstünlüğü”, “kuvvetler ayrılığı”, “seçme ve seçilme hakkı” bu kararla açıkça ortadan kaldırılmıştır.
Artık gelinen noktada, Anayasa değişikliği ile yasama, yürütme ve yargı yetkileri cumhurbaşkanının elinde toplanmış, kuvvetler ayrılığı bitmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devleti tek adam iktidarına teslim edilmiştir. Demokrasinin olmazsa olmazı sayılan Meclis denetimi, bağımsız yargı, tarafsız medya ve sivil toplum katılımı ne yazık ki ortadan kaldırılmıştır.
Parlamentoyu kapatmak da, parlamentoyu bombalamak da, parlamentoyu işlevsizleştirmek de, yerel halk iradesi doğrultusunda oluşan belediyelerin yönetimine el koyarak kayyum atamak da, yalnızca darbecilere özgü yöntemlerdir. Darbeyle mücadele; darbeci yöntemleri meşru kılmaz.
12 Eylül darbesinin 40. yılında 12 Eylülcülerin kendileri mezarda, fikirleri iktidardadır.
Unutulmamalıdır ki, 12 Eylül Cuntasının ülke yönetimine el koyduğu dönemde idam edilenler bugün aramızda olmasa da, milyonlarca insanın kalbine gömülürken, Kenan Evren ve diğer cuntacılar halkın ve emekçilerin vicdanında yargılanmış, tarihin çöp sepetindeki yerlerini çoktan almışlardır!.
Biz bugün bu toprakların insanları olarak, özgürlük, eşitlik, demokrasi, barış ve kardeşlik mücadelemizi mevcut siyasal iktidara karşı, toplumsal muhalefet içerisinde, demokrasi mücadelesi verenlerle yan yana, omuz omuza birlikte vermekteyiz, vermeye de devam edeceğiz….40 yıl da geçse; halk düşmanı cuntacıların 12 Eylül Askeri Darbesi ile ülkenin geleceğine verdiği zararı; darbecileri ve darbe destekçilerini hatırlayacağız, hatırlatacağız!
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)