Etiket arşivi: çok

Gizem Güneş:” Feride karakteri benim için çok değerli”

Show TV ekranlarında yayınlanan Kuzey Yıldızı İlk Aşk dizisinde Feride karakterine hayat veren Gizem Güneş kariyer hedeflerini ve gelecek hayallerini MAG okurları için anlattı.
Kariyerine Binbir Gece dizisi ile başlayan genç ve yetenekli güzel, Kuzey Yıldızı İlk Aşk dizisinde canlandırdığı Feride’nin kendisi için çok değerli olduğunu belirtti. İlk dönüm noktasını Binbir Gece dizis ile yaşadığını belirten Güneş, Show TV’nin reyting rekorları kıran dizisinde başarılı performansı ile isminden söz ettiriyor. Dijital platformlarda oynadıkları işlerin reklamını yapıp daha geniş kitlelere hitap edebildiklerini belirten Gizem Güneş, “ Sosyal medya sayesinde insanlar, takip ettikleri oyuncuların yeni projelerinden de haberdar olabiliyorlar. Bunun yanında televizyonda tanıdıkları karakterlerden farklı olan gerçek bizi görebiliyorlar” dedi.
RÖPORTAJ: DİLARA YURTSEVEN   FOTOĞRAFLAR: ENES KAHRAMAN
Sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?
Kasım 1995 doğumluyum. İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Yabancı dillere büyük bir ilgim var. Bu nedenle lisede İngilizce eğitimi aldım, üniversitede de Fransızca eğitimi almayı tercih ettim. Kış çocuğuyum ama tamamen bir yaz insanıyım. Güneşi, neşeyi, dans etmeyi çok seviyorum. Küçüklüğümden beri oyunculuk ve dansa büyük bir ilgim vardı. Ailem de, sağ olsunlar, hep bana destek oldular. Kendimi bildim bileli babam kamerasıyla benim her anımı kayda alırdı. Bu yüzden ben de hep kamera karşısında yeteneklerimi gösterme hayaliyle büyüdüm. Şimdi de hayallerimi gerçekleştiriyorum.
Marmara Üniversitesi Fransızca Öğretmenliği Bölümü mezunusunuz… Nasıl başladı oyunculuk maceranız?
Dediğim gibi yabancı dillere büyük bir ilgim var. Yeni diller, yeni kültürler öğrenmeyi çok seviyorum. Oyunculuk benim hep hayalimdi. Ailem ben daha çok küçükken beni bir cast ajansına yazdırmıştı. İlk reklam filmim beş yaşındayken çekildi. İlk dizim de on iki yaşında “Binbir Gece” oldu. Ben de hem dans hem de oyunculuk adına eğitimler almaya başladım. Dört yıl bale eğitimi aldım, sonrasında iki yıl dans ve müzikal oyunculuğu eğitimleri ile devam ettim. Üniversite okurken de aynı zamanda oyunculuk eğitimimi sürdürdüm.
Show TV ekranlarında yayınlanan Kuzey Yıldızı İlk Aşk dizisinde, Feride Mollaoğlu karakteri ile izleyiciler sizi çok sevdi. Nasıl gidiyor çekimler?
Feride karakteri benim için çok değerli. Çünkü, hayat verdiğim önceki karakterlerden tamamen farklı. Seyircilerin beni Feride Mollaoğlu olarak sevmeleri, beni çok mutlu ediyor.
İkinci sezon çekimlerine başladık. Verdiğimiz ara boyunca seti çok özlediğimi fark ettim. Setimiz eğlenceli geçiyor, hem çalışıp hem eğlenebiliyoruz. Bildiğiniz gibi diziyi Ordu’da çekiyoruz. Şehrin verdiği keyif de bizim çalışma şeklimizi olumlu yönde etkiliyor.
Sinema mı, dizi oyunculuğu mu?
Karşılaştırma yapmam pek doğru olmaz. Çünkü ikisini oynaması da izlemesi de bana ayrı keyif veriyor.
Kendinizi üç kelime ile anlatacak olsanız nasıl anlatırdınız?
İlk görüşte soğuk bir insan gibi görünürüm ama beni tanıdığınızda samimiyetimi kesinlikle anlarsınız. Neşeli olmayı, insanları eğlendirmeyi seviyorum. O gün mutsuz da olsam, enerjilerini düşürmemek için çevreme bunu belli etmem. Herkes mutluysa ben de mutluyum. Gergin ortamlardan da bu yüzden uzak durmaya çalışırım.
Hayatınız için dönüm noktaları desek…
Binbir Gece dizisi ilk dönüm noktam diyebiliriz. Çünkü küçük yaşta bir televizyon dizisinde oynamak, hayallerime giden yolda ilk adımımdı. Kanatsız Kuşlar dizisi de öyledir mesela. Hayatımda kararsızlık yaşadığım bir dönemde karşıma çıktı. Ve hayallerimden vazgeçmemem gerektiğini o zaman anladım.
Seyrettiğiniz filmlerde ve dizilerde canlandırmayı en çok hayal ettiğiniz karakter hangisi oldu?
Fantastik ve aksiyon filmlerini izlerken çok heyecanlanıyorum. Kendimi içerisinde hayal ediyorum… Savaşçı, güçlü bir kadını ya da süper güçleri olan bir kadını canlandırmayı çok isterdim.
Sektörünüz açısından dijital platformlar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bildiğimiz gibi, çağımızda artık her şey dijital. Biz de dijital platformlarda, oynadığımız işlerin reklamını yapıp daha geniş bir kitleye hitap edebiliyoruz. Sosyal medya sayesinde insanlar, takip ettikleri oyuncuların yeni projelerinden de haberdar olabiliyorlar. Bunun yanında televizyonda tanıdıkları karakterlerden farklı olan gerçek bizi görebiliyorlar.
Gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz?
Küçük Gizem’in hayallerini gerçekleştirmek en büyük hedefim. Yani işimi hak ettiği şekilde yapabilmek, her zaman ve sürekli kendimi geliştirebilmek, hep daha iyisi olabilmek…
Son olarak aşkı nasıl tanımlarsınız?
Bence aşk, engel tanımamaktır. Bu herhangi bir kişiye veya yapılan işe duyulan aşk olabilir. Engelleri aşmak için sürekli mücadele etmek, sürekli istemek, tutkulu olmaktır aşk…
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

TÜİK işsizlik verileri gerçeği yansıtmaktan çok uzak

DEVA Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı İbrahim Halil Çanakcı, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 Haziran dönemi işsizlik verilerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
TÜİK tarafından yayımlanan 2020 Haziran dönemiişsizlik verilerinin ülkemizdeki gerçek işsiz ve atıl işgücü sayısının ulaştığı boyutları yansıtmaktan çok uzak olduğunu belirten DEVA Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı İbrahim Halil Çanakcı şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye İstatistik Kurumu, bugün 2020 yılı Haziran döneminde işsiz sayısını 4 milyon 101 bin kişi, işsizlik oranını ise yüzde 13,4 olarak açıklamıştır.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere bakıldığında işsizlik oranı tarihin en yüksek seviyesine çıkarak yüzde 14,3 olmuştur.
TÜİK tarafından yayımlanan dar tanımlı işsizlik verileri ülkemizdeki gerçek işsiz ve atıl işgücü sayısının ulaştığı boyutları yansıtmaktan çok uzaktır:
2020 Haziran dönemi itibariyle 4 milyon 575 bin kişi çalışmaya hazır durumda olmasına rağmen iş aramaktan vazgeçmiştir. TÜİK tarafından yayımlanan dar tanımlı işsizlik göstergelerinde bu kişiler işsiz olarak sayılmamaktadır.
Bu kişileri ve mevsimlik işçileri mevcut işsiz sayısına ekleyerek hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı 8 milyon 779 bin kişi, “Geniş Tanımlı İşsizlik Oranı” ise yüzde 24,6’dir.
İstihdam içinde gözüken ancak işbaşında olmayanlar eklendiğinde ülkemizdeki geniş işsiz ve atıl işgücü sayısı 12 milyon 284 bin kişi, oranı ise yüzde 31,4’dür. Diğer bir ifadeyle her üç kişiden biri işsiz ya da atıl durumdadır.
Genç nüfusa ilişkin işsizlik ve istihdam göstergelerindeki kötüleşme kaygı verici boyutlardadır:
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,3 puanlık artışla yüzde 26,1 olmuştur.
Gençlerde istihdam oranı 6,0 puan azalarak yüzde 28,2’ye gerilemiştir.
Eğitimde ve istihdamda olmayanların oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 3,1 puanlık artışla yüzde 29,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
İstihdam sayısı ve oranına ilişkin göstergeler ciddi kötüleşmeye işaret etmektedir.
Geçen seneden bu yana 1 milyon 981 bin kişi işini kaybetmiştir. Ekonomik durgunluğun başladığı Ağustos 2018’e göre istihdam kaybı 2 milyon 791 bin olarak gerçekleşmiştir.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış istihdam oranı Haziran dönemi itibariyle yüzde 41,6’dır. Bu oran son 9 senenin en düşük rakamı olup, Hükümetin iş ve istihdam yaratmaktaki performansındaki kötüleşmenin en belirgin göstergesidir.
İşini kaybedenlerin önemli bir bölümü işsizlik sigortası imkanlarından yararlanamayan ve geçimlerini sürdürmek için başka bir gelir ve güvenceye sahip olmayan çalışanlardan oluşmaktadır.
Koronavirüs salgınına yönelik açıklanan paketlerde bu kesime yönelik somut ve yeterli hiçbir destek mekanizması geliştirilmemiştir.
İşten çıkarmalar yasaklanmış böylece kayıtlı çalışanlar işlerini koruyabilmiştir. Ancak bu çalışanlar normal dönemde elde ettikleri gelirin çok altında bir gelirle yaşamak mecburiyetinde kalmıştır.
Kısa çalışma ödeneği alan çalışanlara Nisan-Temmuz döneminde ortalama olarak kişi başına aylık 1.545 lira, ücretsiz izne ayrılanlara ise net 1.168 lira ödeme yapılmıştır.
Asgari ücretin 2.324 lira, Türk-İş tarafından açıklanan açlık sınırının 2.384, yoksulluk sınırının ise 7.765 lira olduğu bir ortamda bu tutarların insanlık onuruna yakışmayan sefalet ücreti denilebilecek düzeyde olduğu açıktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Erinan hukuk bürosu yeni yerinde bir çok ünlünün katılımı ile açılışını yaptı

İş ve sanat camiasında birçok ünlü ismin avukatlığını yapan Avukat Ali Abdullah ERİNAN 22.08.2020 tarihinde yeni adresinde hizmete açıldı.
Açılış ünlü isimlerin, iş insanlarının, meslektaşların ve ailesinin yanı sıra bürokratların katılımıyla gerçekleşti. Avukat Ali Abdullah Erinan; Erinan Hukuk Bünyesinde başta ceza hukuku olmak üzere; şirketler, ticaret, bankacılık, fikri ve mülkiyet, iş ve sosyal güvenlik, otomotiv, sigorta, gümrük ve birçok hukuk alanında uzman avukatlar ile yeni yerinde hizmetlerine güncel ve daha yenilikçi bir yaklaşımla devam edeceklerini duyurdu.
Avukat Ali Abdullah Erinan açılış konuşmasında; “Köklü bir hukuk bürosunun deneyimi, tecrübesi, gelenekçiliği ile günümüz şartlarının araştırmacı, yenilikçi ve modernliğini bir arada tutarak bu mesleği icra etmeye devam etmekteyiz. Bu aşamada sadece bulunduğumuz il sınırları içinde değil Türkiye ve Dünya genelinde olan müvekkil portföyü ile çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam etmekle birlikte hukuk devleti deyince aklımıza gelen 3 vazgeçilmez unsurdan birisi olan savunmayı teşkil ettiğimiz için kişi, yer ve zaman mefhumu gözetmeksizin her zaman önce adaletin tecelli etmesi için gayret ve çaba sarf ettim ve etmeye de devam edeceğim.” Diyerek sözlerini tamamladı.
Ayrıca Erinan Hukuk bürosu Türkiye’de bir ilk olan branş avukatlık sisteminin ilk olarak Erinan Hukuk bünyesinde kemikleştiğinden ve bu yönü ile ileri derecede başarı sağlandığından bahsederek sistemin işlerliğini duyurdu.

Meslek seçiminde çok boyutlu düşünmek gerekiyor

Üniversite adaylarının heyecanla beklediği YKS sonuçları açıklandı. İnsanın hayatında iki önemli kararın evlilik ve meslek seçimi olduğunu hatırlatan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, doğru karar verebilmek için çok boyutlu düşünülmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Verilen kararların daha sonra telafisinin çok zor olabileceğini belirten Tarhan, çocukların güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi için meslek seçiminde swot analizini tavsiye ediyor.
Üniversite adayları için önemli bir dönemeç olan YKS’de sonuçlar açıklandı. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, üniversite yolculuğunda tercihlerde bulunacak adaylara meslek seçimine dair çok önemli tavsiyelerde bulundu.
Çocuklar doğru tercih endişesi yaşıyor
İnsan hayatında iki önemli karar, dönemeç olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunlardan birisi evlilik, diğeri de meslek seçimi. Bu iki kararda da kişinin doğru karar verebilmesi için geniş düşünmesi, çok boyutlu düşünmeyi başarması gerekiyor çünkü verilen kararın daha sonra telafisi zor oluyor. Meslek seçimi özellikle lise çağında, üniversite seçim döneminde önem kazanıyor. Öğrenciler kariyer kararlarını en doğru nasıl yapacaklarının endişesindeler” dedi.
Ebeveynler tercihleri nasıl etkiliyor?
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, meslek seçiminde anne ve babaların rolü çok önemli dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Çeşitli tercih teknikleri var. Meslek seçiminde kişinin hem başarılı hem de mutlu olmasını nasıl sağlarız? Konusunun üzerinde duruyoruz. Anne babalar çocuğum zeki olsun, çalışkan olsun, başarılı olsun istiyorlar ama sadece bunlar yeterli mi? Bakıyorsunuz bu üç özellik de çocukta var, iyi bir kimya mühendisi olmuş fakat hırslı ve sosyal başarı yönü zayıf. Örneğin yanlış yöntemlere başvurarak sentetik esrar üretiyor, sonra yakalanıyor ve hapse giriyor. Baktığımız zaman zeki, başarılı ve çalışkan ama mutlu olamıyor. O yüzden bizim ilk başta iyi insan yetiştirmemiz gerekiyor. Bu konuda üç parametreyle değil, dört parametreyle hareket etmek gerekiyor. İyi insan olmayı ego ideali olarak öğretemediğimiz zaman çocuk hırs, doyumsuzluk gibi çeşitli zevk tuzaklarına ve insani zaaflara yenik düşebiliyor.”
Çocuklara SWOT analizi yapılmalı
Ailelerin meslek seçiminde çocuklarına SWOT Analizi yapmaları gerektiğine dikkat çeken Tarhan, “Çocuk için tehdit ve zararlı olabilecekler, güçlü ve zayıf yönler belirlenmeli. Çocuk sosyal alanda veya matematikte çok başarılı olsa da anne ve babalar kendi fikirlerine göre çocuklarına meslek seçimleriyle ilgili çok fazla müdahale ediyorlar. Çocuklarını bir eşya gibi, kedi yavrusunu alıp oradan oraya koyma gibi davranışlar sergiliyorlar. Psikolojide Tanrı kompleksi denilen tam güçlülük, kadir-i mutlak duygusuyla hareket ediyorlar. Allah rolünü çalmak gibi, ebeveynler kendilerini o kadar yüksek ve karar noktası olarak görüyor ki çocuğun ölümüne bile ben karar verebilirim diye düşünüyor. Bazı anne ve babalar, çocuğumun üzerinde kararı ben verebilirim diyorlar ve çocuklarını eşya yerleştirir gibi yerleştirmeye çalışıyorlar. Anne babalar bu hatayı çok yapıyorlar” dedi.
Buyurgan yaklaşım çocuğu kaybettirebiliyor
Anne ve babaların ‘Ben başaramadım çocuğum başarsın’ şeklinde iyi niyetleri olduğunu ancak bu durumun sakıncaları olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuklar bu durumda anne ve babaya karşı ters kimlik geliştiriyor. Bu çağ özgürlük çağı. Çocuğa buyurgan yaklaşmak çocuğu kaybetmektir. Burada anne babanın uyarıcı vazifesi var. Annelik ve babalık rolünü yıpratmadan çocuğu yönlendirmek lazım. Buyurgan tarzda yaklaşmak, çocuğun tüm sorumluluğunu almak demektir. Makine Mühendisliği 4’üncü sınıfta okuyan bir genç okulu bırakmış, anne ve babası panik olmuş. Çocuk o bölümü okumak istemiyor, anne ve babasına hayır demeye başlamış. İnsan mesleğini yaparken başarılı ve mutlu olması önemli ama istekli olması da önemli. İşyerine zorla gitmek kişiye haz vermez. Çocuğa artıları ve eksileri söylemek lazım. Ortak noktada buluşmayı anne babalara öğretmek lazım, bu da konuşmakla olur.”
Tercih zamanı öncelik çocukta mı olmalı?
Ebeveynlerin ‘ben’ diliyle konuşmasının doğru olacağını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sen diliyle konuşmak çocukta tepki geliştirebilir. Bence böyle olmalı diye fikir sunmalı. Anne, baba ve çocuk ortak mutabakatla karar vermeli ama çocuk kararsızsa ebeveynler yol gösterebilir. Çocuk kararlıysa anne ve baba kendi fikrini gerekçeleriyle birlikte belirtip, seçimi çocuğa bırakmalıdır. Çocukların da ebeveynlerinin fikirlerine hayır deme hakları var. Anne ve babanın müdahale ettiği seçimlerde çocuk her olumsuz olayda onları suçlar. Ebeveyn rolü okuldan ve meslekten daha önemli” diye konuştu.
Kariyer Testi uygulayabilirler
Çocuğun zihinsel ve fiziksel gelişimini değerlendirmek üzere kariyer testi uygulanabileceğini söyleyen Tarhan, “Üsküdar Üniversitesi aday web sayfasında kariyer testi uygulaması var, herkes yapabilir. Kişinin hangi alanda daha iyi olduğu sonucunu bize veriyor. Ana meslek kategorilerinde kişinin kendini keşfetmesini sağlıyor. Kariyer testi sonuçları, kişinin bir manada daha mutlu olmasını, istediği alana yönelmesini sağlıyor. Hayatta başarılı olanlar değil, uyumlu olanlar muvaffak oluyor. Allah başarının mükafatını tahammül edenlere veriyor. Kişinin yeteneklerini, sosyal becerilerini de bilmesi önemli. Testle kişi kendini analiz ederse sonuca göre bir alana yönelebilir” dedi.
Çocuğun hayatta ego ideali olmalı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Türkiye’de pasif yaklaşım gösteren ailelerin sayısı çok fazla değil dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazı ebeveynler, özgürlük ve sorumluluk arasındaki dengeyi sağlayamıyorlar. Özgür bırakıyoruz demekle sorumluluk yüklememek ayrı şeyler. Çocuğun hayatta bir ego ideali olması gerekiyor. Ergenlik dönemi bitimine kadar 3’ncü kişilerin rolü çok önemli. 18 yaşına kadar anne baba çocuğun doğal vasisidir. Çocuklar 18 yaşına kadar maddi ve manevi anlamda ebeveynlerinin sorumluluğunda. Çocuklar bizim ama bizim uzvumuz değil. Onların psikolojik durumlarını da düşünerek hareket etmeli. Çocuklar o dönemde kısa vadeli düşünür, anne ve babalar orta ve uzun vadede düşündükleri için onların da tavsiyesi çok önemli tabi.”
Başarısızlığa karşı B ve C planları yapılmalı
YKS’nin hayattaki başarı basamaklarından birisi olduğunu söyleyen Tarhan, “Kişi eğer bu sınavda başarısız olursa kendisine B ve C planları yapması lazım. Bu sınavlara dünyanın sonu gibi anlamlar yüklenmemeli. Adayların kendilerine sürekli yeni yollar çizmesi lazım. Kesinlikle başkasının hatırı için okumayacakları bölümü yazmasınlar. Belki kazanırlar ama ya okuyamazlar ya da okurken çok zorlanırlar” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)