Etiket arşivi: Saray

Babacan: ‘Esnaf can derdinde, Saray vergi peşinde’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Eskişehir İl Kongresi’nde konuştu. Babacan’ın gündeminde partisinin gençlik politikaları ve ekonomik kriz vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Esnaftan stopaj vergisini hiç almayın
Kredi borçlarını pandemi döneminde ödemesiz ve sıfır faizli yeniden yapılandırmak lazım. Anladık kasayı boşalttınız, hibe vermiyorsunuz. Esnafı hiç olmazsa “vergi vergi” diye sıkboğaz etmeyin. Dükkan kapalı, siftah yok, esnafın cebine para girmiyor. Kirasını bile ödemekte zorluk çekiyor. Kira stopajını hiç almayın. Zamanı gelince mal sahibinden alırsınız.
Çiftçi desteklerine artış sıfır, Cumhurbaşkanlığı ödeneğine artış %28
Meclis’te gelecek yılın bütçesi görüşülüyor. Bakıyoruz, gelecek yıl için tarımsal destek ödeneği 22 Milyar TL. Bu yıl da zaten 22 milyar TL idi. Yani 2020’den 2021’e artış sıfır. Bir de Cumhurbaşkanlığı ödeneğine bakıyoruz; 2021 bütçesinde 2020’ye göre tam %28 artış var. Siz “itibardan tasarruf olmaz” diyerek, kendi harcamalarınızı her yıl enflasyonun çok üzerinde artırırken, çiftçimizin en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda gereken desteği vermeyeceğinizi ilan ediyorsunuz. Bu, ülkenin gerçeklerinden, tarımından, çiftçisinden habersiz olmak demektir.
Gençlerimizin özgürlüğü bir parmak şıklatmaya bakar
Gençler “Düşüncelerimi yazarsam gece yarısı polis kapımızı çalar, ileride bu yazdığımı önüme koyup iş vermezler” diye çekiniyor. “Silivri soğuktur şimdi” diye şakalaşıyor. İfade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmadıkça demokrasimiz ilerlemeyecek. Tüm bu sorunların çözümü çok kolay, tek bir harekete bakar. İktidara geldiğimizde bir parmak şıklatacağız, “Gençler özgürsünüz” diyeceğiz.
YÖK’ü kaldıracağız
Üniversitelerimizi özgürleştireceğiz. Bunun yolunun Yüksek Öğretim Kurulu’nu kapatıp kaldırmaktan geçtiğine inanıyoruz. 12 Eylül darbesinin akademideki kalıntılarına son vereceğiz. Üniversitelerde itaatin değil, aklın ve bilimin önünü açacağız.
Yerli ve milli anlayış, gençleri kendi vatanlarından kaçırmak değildir
Gençlerimiz “Boşuna mı okuduk?” diyor. Gençlerin hayallerine vurulan prangaları teker teker söküp atacağız. Gençlerimiz kendi ayakları üstünde duracaklar. Kara kara düşünmeden yuvalarını kuracaklar, ailelerine muhtaç bir şekilde yaşlanmayacaklar. Her gün bize yerlilik ve millilik anlatanlara sesleniyorum: Gençlerimizi öyle bir noktaya getirdiniz ki, gençlerimiz yarınlarını kendi vatanlarında kurmak istemiyor. Bu mudur yerlilik? Bu mudur millilik? Bu mudur milliyetçilik?
İşe alımlarda mülakatı kaldıracağız
Kamuda işe alımlarda mülakat sistemine son vereceğiz. Mülakat olmuş particilik aracı, mülakat olmuş bazı toplum kesimlerini dışlama aracı, mülakat olmuş eş, dost, ahbap kayırma aracı. Onun adamı, şunun yakını, bu partiden demeyeceğiz. Liyakata ve bilgiye değer vereceğiz.
Limanlarla demiryollarının bağlantılarını kuracağız
Kanal İstanbul gibi çevre etkisini bile doğru düzgün ölçmedikleri rant projeleriyle yatıp kalkıyorlar. Zihniyet bu. Bunlardan önce yapmamız gereken çok iş var. Depreme hazırlık, tarımda sulama projeleri gibi. Ayrıca ülkemizin limanlarını büyütmemiz gerekiyor. Limanlarla demiryollarının bağlantılarının kurulması gerekiyor. Doğudan batıya, kuzeyden güneye yük taşımacılığını demiryollarıyla sağlayacağız.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Babacan: ‘Salgının bu noktaya gelmesinin sorumlusu Saray yönetimidir’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Kocaeli İl Kongresi’nde konuştu. Konuşmasının sonlarına doğru, eş zamanlı gerçekleşen Tunceli İl Kongresi’ne bağlanan Babacan şu ifadeleri kullandı:
Salgının faturasını vatandaşa kestiler
Demiştim ki “Lütfen ‘Biz elimizden geleni yaptık, halkımıza söz dinletemedik’ demeyin.” Bunu da dediler. Hatta dün sayın Erdoğan “Sorumluluk Bilim Kurulunda. Vatandaşlarımız da önlemlere uymuyor” dedi. Faturayı; rapor bile tutamayan, vaka sayıları kendilerinden gizlenen, konunun tüm uzmanlarının yeterli oranda temsil edilmediği Bilim Kurulu’na kesti. Peşinden de vatandaşa.
Salgınla mücadelede gerçekleri gizleyen, yeterli önlem almayan, kendileri değilmiş gibi önce Bilim Kurulu’nu, peşinden de vatandaşı suçluyorlar. Canıyla uğraşan vatandaşımız, ölürken bile suçlu.
Hangi kararı Bilim Kurulu verdi?
Yaygın bir şekilde tarama testi yapmıyorsunuz. Hastayla yakın temas edenlerde semptom yoksa test yapmıyorsunuz. Şehirlerin farklı noktalarına, hastanelerden bağımsız test istasyonları kurun dedik, kurmadınız. 1 Haziran’dan sonra önlemleri iyice gevşettiniz, bunun kararını kim verdi? Bunların kararını Bilim Kurulu mu verdi, vatandaş mı verdi yoksa siz mi verdiniz?
Kimse suçu üzerinden atmasın
Bu sistemde ilgili bakan bile karar veremiyor. Bakanlar kendi alanlarındaki konularda konuşurken “sayın Cumhurbaşkanının talimatlarıyla” diye söze başlıyor. Daha ilk zamanlarda sokağa çıkma sınırlandırılması ile ilgili krizi hatırlayın. Bir bakan “sınırlandırma var” dedi, diğeri “yok” dedi. En son yine Cumhurbaşkanının talimatını beklediler. Bu salgına karşı alınmayan tüm önlemlerden kimin sorumlu olduğunu herkes biliyor. Kimse suçu kendilerinden dahi bilgi gizlenen Bilim Kuruluna, hele hele vatandaşımıza atmasın.
Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını çözeceğiz
Dersimli dostlarımın huzurunda sesleniyorum. En yakın zamanda Dersim’e geleceğiz, Munzur Gözeleri’nde sizlerle çay içeceğiz. Geçmişte yaşanan olayları çok iyi biliyoruz ve acıları paylaşıyoruz. Yarınlarımızı birlikte inşa edeceğiz. Tüm vatandaşlarımızın, inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalara son vereceğiz. Alevi vatandaşlarımızın başta Cem Evlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözümü için gerekli her türlü adımı atacağız.
Yüzde 1 bile oy alamayan şahıs “fikirlerim iktidarda” diyor
“Milli irade“ diyenler, milletin iradesini bir hiç yaptılar. Grup Başkanvekilleri “Biz bir hiçiz“ diyor. Yüzde 1 bile oy alamayan, 28 Şubat karanlığının destekçisi bir şahıs da “Fikirlerim iktidarda“ diyor.
Ülkemizi de yüzde 10 oy almış bir genel başkan, diğer küçük ortak yönetiyor. Daha da şaşırtıcı olanı, büyük ortağın iç işlerini de küçük ortak yönetiyor. Türkiye siyasi tarihinde görmediğimiz manzaralara şahit oluyoruz.
İki yıldır Kanal İstanbul’la mı yatıp kalktınız?
17 Ağustos 1999’da deprem gerçeğiyle en ağır yüzleşmeyi Kocaeli’nde yaşadık. Kaynaklarımızı Kanal İstanbul gibi dipsiz bir kuyuda, ranta dönüştürmek isteyenler, en azından Kocaeli’ndeki 1500 konutun iyileştirilmesine neden kaynak bulamazlar? İlgili bakan, iki yıl evvel, dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon konut bulunduğunu açıklamıştı. Aradan iki yıl geçti, maalesef en son İzmir depremini yaşadık. Ardından sayın Erdoğan çıkıp yenilenmesi gereken bina sayısını açıkladı. Kaç açıkladı? 6,7 milyon. Aynı sayıyı açıkladı. Yahu ne yaptınız siz iki yılda?
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)