Etiket arşivi: BABACAN:

Ali Babacan: ‘Ülkemizin siyasi birliği DEVA Partisi’nin temel meselesidir’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün akşam Olay TV’de “Murat Yetkin’le Gündem” programına katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Bu hükûmet hukuk reformu yapamaz
Bu hükûmetin yapmayacağı bir şey varsa, o da hukuk reformudur. Kimse boşuna beklemesin. Bu hükûmet her konuda U dönüşü yapar ama mesele hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ise bu konuda bir düzenleme hiç beklemeyin. Yönetimde buna inanan bir zihniyet yok.
 
“Haftanın düşmanı panosu” asmışlar
Dikkat edin, düşman hiç bitmiyor. Haftanın düşmanı diye bir pano asmışlar, bu hafta kimi düşman ilan etsek diyorlar. Oysa bu ülkenin en büyük düşmanı yoksulluktur, işsizliktir, pandemidir.
 
Ülkemizin siyasi birliği temel meselemizdir
Bu ülkenin bekası her şeyimizdir. Bu ülkenin toprak bütünlüğü, siyasi birliği temel meselemizdir. Bazı kesimleri düşman ilan ederek bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü sağlayamazsınız.
 
Dış ilişkileri arka kapı ilişkileri götürüyor
Türkiye‘nin dış ilişkilerini Dışişleri Bakanlığı değil, arka kapı ilişkileri götürüyor. İşi bilen diplomatlarımız her gün kahroluyor. Ankara’dan verilen yanlış talimatları uygulamak, saçma sapan fikirleri savunmak zorunda kalıyorlar.
 
Suriye’de askeri gücümüzü ölçtürdük
Benim Dışişleri Bakanlığım döneminde Türkiye itibarlı bir ülkeydi. İtibarlı ve güvenilebilir bir ülke olmanın gücünü biz dış politikada kullandık. Sözün gücünü kullandık. Bazen yüz binlerce askeri ordu ve yüzlerce savaş uçağı ile kazanamayacağınız zaferi iyi bir diplomasiyle kazanırsınız. Üstelik askeri güç caydırıcı bir güçtür. Kullanmadığınız zaman çok daha değerlidir. “Bak kullanırım ha” dediğiniz zaman daha değerlidir. Kullanmaya başladığınız zamanda ölçülebilir bir güç haline gelir. Suriye’de maalesef bunu yaşadık. Askeri gücün sınırlarını ölçtürdük.
 
Sayın Erdoğan faiz lobisine boyun mu eğdi?
Taraflı cumhurbaşkanı göreve başladığıdan bu yana en şiddetli faiz artışı son üç ay içinde yapıldı. Hani faiz lobisi vardı? Acaba Sayın Erdoğan faiz lobisine mi boyun eğdi? Şimdi faiz artışlarıyla ilgili hiçbir açıklama duymadık. Duran bir ekonomiye bir de faiz artmasının etkisini düşünebiliyor musunuz? Bu kadar işsizliğin olduğu bir ülkede bu kadar yüksek bir faiz ekonomiyi iyice durduracak.
 
Her gün uçak kazasında ölen insan sayısı kadar kayıp veriyoruz
Her gün bir uçak kazası olduğunu düşünün. Koronavirüsle ilgili açıklanan rakamlara inanıyorsak, Türkiye’de her gün uçak kazasında ölen insan sayısı kadar kayıp veriyoruz maalesef.
 
Aşı ücretsiz dağıtılmalı
Açıklanan bilgiler ile gelen bilgiler arasında tutarsızlık olduğunu gördük. Türk Tabipleri Birliği’nin açıkladığı vaka sayısı, hükûmetin açıkladığı rakamların tam iki katı. Böyle bir tabloda hükûmetin bugün aşı ile ilgili söylediklerine nasıl güveneceğiz? Aşı çok önemli bir tedbir, mutlaka açık fikirli olmak lazım. Ama hangi aşı iyidir diye bilim insanlarının dinlenmesi gerek. Aşının ulaşılabilir olması dünyada çok önemli bir insanlık sınavı olacak. İşin esası, aşıdan ücretsiz bir şekilde faydalanılması olmalı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

ALİ BABACAN: ‘Vaka sayısını gizleyen hükümetin önerdiği aşıya güvenmekte zorluk çekerim’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Medyascope TV’de Ruşen Çakır’ın konuğu oldu. Canlı yayında seyircilerin sorularını yanıtlayan Ali Babacan gündeme ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. İşte Babacan’ın açıklamalarından satırbaşları:
‘Aşı tavsiyesi bağımsız meslek örgütlerinden gelmeli’
“Aşıyla ilgili tavsiyenin hükümetten değil bağımsız, tarafsız, güvenilir meslek örgütlerinden gelmesi lâzım. Eğer meslek örgütleri, yani konunun tam uzmanları, örneğin Tabipler Birliği veya Eczacılar Birliği, bağımsız ve tarafsız şekilde çıkıp derlerse ki bu aşı güvenilirdir ve biz bunu halkımıza tavsiye ediyoruz, ben o zaman inanırım. Ama bugünkü hükümet artık sağlık konusunda da güvenirliğini yitirmiştir. Çünkü rakamlar konusunda gerçeği halkından saklayan bir hükümetin yaptığı aşı tavsiyesine ben şahsen güvenmekte zorluk çekiyorum. Hatta bu vaka sayısıyla ilgili biliyorsunuz bir Bilim Kurulu üyesi çıktı, vakaları biz de bilmiyorduk, 30 bin küsur açıklanınca biz de öğrendik, dedi. Düşünebiliyor musunuz, gerçekleri Bilim Kurulu’ndan dahi saklayan bir yaklaşım var burada.”
‘KHK mağdurlarının itibarlarının iade edilmemesi kabul edilemez’
“KHK uygulaması, evrensel hukuk çerçevesinden gayet sıkıntılı bir uygulama. Bağımsız ve tarafsız bir yargı kararı olmadan sadece idari bir kararla insanların işten atılması, toplumdaki itibarlarının sıfırlanması hem vicdani değil, hem hukuki değil. Hele hele mahkemeye gitmiş mahkeme tarafından beraat etmiş ya da savcılıklar tarafından takipsizlik kararı verilmiş kişilerin hâlâ itibarlarının, özlük haklarının iade edilmemesi kabul edilemez. Burada hukuk ve adalet çizgisi içinde; bağımsız, tarafsız yargı kararlarına göre hareket etmek lazım. İnsanların bir yargı süreci olmadan, bağımsız ve tarafsız bir çalışma olmadan tamamen yoksulluğa ve açlığa mahkûm edilmesi, mahkemede haklı çıktıkları hâlde bu uygulamanın devam etmesi kuşkusuz kabul edilebilir bir durum değil.”
‘TÜİK verilerini düşük asgari ücret zammı için kullanıyorlar’
“Gerçek hayatın enflasyonu, yani çarşı-pazar sokak enflasyonuyla hükümetin açıkladığı enflasyon arasında artık bir uçurum var. Çarşı-pazar enflasyonu oranında bir asgari ücret zammının çalışanlarımıza verilmesi gerekiyor. Yani diyecekler ki enflasyon yüzde 10 küsur, biz de ona göre artırdık; ama enflasyon öyle değil. Yani kimse kusura bakmasın, üzülerek bunu söylüyorum; bizim zamanında kurduğumuz bağımsız TÜİK bugün artık bağımsız değil. Hükümetin talimatıyla veri yayınlamaya başladılar uzun süredir ve o verileri de istedikleri gibi kullanıyorlar. Bazen vatandaşa gerçekleri olduğundan daha iyi göstermek, bazen de işte böyle maaş zamanlarını düşük verebilmek için kullanıyorlar. Biz çarşı-pazar enflasyonuna bakıyoruz, hayat çok pahalı, geçim artık çok zor. Dolayısıyla asgari ücretin mutlaka insani bir seviyeye çıkması lazım. Ama küçük işletme sahiplerinin de, esnafın da mutlaka hele hele böyle bir pandemi döneminde hak ettikleri gibi desteklenmesi lazım.”
‘Bizden ders almıyorsunuz, bari ülkenin başına gelenlerden ders alın’
“Esnafa doğrudan destek lâzım, Yani, kira desteği gibi karşılıksız destek. Oysa şu anda Türkiye bütün gelişmekte olan ülkeler içerisinde doğrudan desteğin en düşük olduğu ülke. Niye? Çünkü hazine boş, son iki yılda hazinenin borcu tam ikiye katlanmış durumda. Merkez Bankası’nın elindeki dövizden daha fazla piyasaya borcu var. Hiç olmazsa dedik, mesela şu stopajı sıfırlayın ya da esnafın kamusal yükümlülüklerini, yani sosyal güvenlik ödemesi gibi, muhtasar gibi, vergi ödemeleri gibi ödemelerini pandeminin etkisi bitene kadar öteleyin, pandemi bittikten sonra da uzun vadeye yayın. Bunların hepsi hükümete tavsiyemiz. Ama bugüne kadar hiçbiri yapılmadı. Meğer başka ülkelerin pandemiyi kolay atlatması için bütçeden destek veriyorlarmış. Bunu iki gün önce Cumhurbaşkanı’ndan duyduk. Böylesine kendi ülkesinden habersiz, kendi esnafının sorunlarından habersiz bir yönetim tarzı gerçekten düşünülemez… Bir de Cumhurbaşkanı benim için, kalkmış bana ders vermeye çalışıyor, dedi. İşte ders almayınca ülkenin içinde olduğu durumu hep beraber görüyorsunuz. Biz de diyoruz ki; tamam, bizden ders almıyorsunuz, ama hiç olmazsa şu ülkenin başına gelenlerden ders alın.”
‘Katar’ın yatırımları ekonomik güven değil, siyasi destek gereği’
“Katar, bizim için dost bir ülke, önemli bir dostumuz. Katar’ın Türkiye’ye yatırım yapmasından çok memnun oluruz. Ama bu yatırımlar böyle siyasi ilişkilerle değil, gerçekten Türkiye’nin ekonomik geleceğine güvenle olması gerekir. Eğer Türkiye’nin ekonomik geleceğine güveni varsa, sadece Katar’ın değil onlarca ülkenin gelip Türkiye’ye yatırım yapması gerekir. Bazen siyasi ilişkiler gereği, siyasi destek gereği yatırım alabilirsiniz, ama asıl önemli olan burada güven ortamını oluşturup pek çok ülkeden yatırımı cezbedebilmek. Ve bu ülkenin geleceğine güvendikleri için, Türkiye’nin yarınlarına güvendikleri için insanların gelip buraya yatırım yapması esastır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ali Babacan: ‘Vaka tablosunun bu denli ağır olmasının tek sebebi kötü yönetim’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Samsun İl Kongresi’nde konuştu. Babacan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
‘Artık yeter! İşin ucunda bu milletin sağlığı var’ 
“Şu an halkımızın açık bir şekilde sağlık hakkına erişimi engelleniyor. Bu yönetim sağlık sistemini ciddi bir tıkanıklığa mahkûm etti. Herkesin maaşından sağlık sigortası primi kesiliyor. Halkımız bu bedeli ödediği hâlde sağlık hizmetlerine erişmekte güçlük çekiyor. İşte burada da kaybet-kaybet tablosu görüyoruz.
Artık yeter! İşin ucunda bu milletin hayatı var. Tekrar ediyorum: İnsanların salgın hastalık yüzünden hayatlarını kaybetmeleri önlenebilir. Tablonun bu denli ağır olmasının tek sebebi kötü yönetimdir. Açıklanan düşük vaka sayısıyla bile, pandemide dünya üçüncüsü olmamızın başka bir izahı yok.”
‘Aklınız şimdi mi başınıza geliyor?’
“Tekrar tekrar yaşanan döviz krizlerinden ve ekonominin dibe çakılmasından sonra bugünlerde hükümet ‘güven olmadan ekonomi güçlenmez‘ diyor. Aklınız şimdi mi başınıza geliyor? Beni kastederek ‘bir de kalkmış bize ders vermeye kalkıyor’ diyorlar ama, söylediklerimizden epey kopya çekiyorlar.
Hazırsanız kopya veriyorum, dikkatle dinleyin: Enflasyonu olduğundan düşük açıklamak size güven kazandırmaz. Pandemi vaka sayılarını düşük açıklamak, size güven kazandırmaz. Doğru haber yapan gazetecileri işten attırmak, doğruyu söyleyen sivil toplum kuruluşlarını hain ilan etmek, size güven kazandırmaz. Suç örgütlerine, yasadışı yapılara övgüler düzenlerle ortak olmak, onlara sahip çıkmak, size güven kazandırmaz. Yargıyı siyasi etki altına alıp, mahkemelerin bağımsızlığını yok etmek, size güven kazandırmaz. Bu toplumu kutuplaştırmak, bazı toplum kesimlerini öteki ilan etmek, düşman ilan etmek, size güven kazandırmaz. Dış ilişkilerde herkesle kavgalı olmak, herkesi düşman ilan edip, sonra da yapayalnız kalmak, size güven kazandırmaz.”
‘Çeteler kol geziyor, hukuk reformundan bahsediyorlar’
“Ekonominin bu kötü durumda olmasının en önemli sebeplerinden birisi, şu andaki yönetimin hukuku çiğnemeyi bir alışkanlık hâline getirmesi. Mafyanın, çetelerin, karanlık güçlerin kol gezdiği, Cumhurbaşkanı’nın desteğiyle mahkemelerin anayasaya uymadığı bir dönemde, kalkmışlar bir de hukuk reformundan bahsediyorlar.
 
Âdeta konuşmayı yasakladılar ülkede. Ağzını açanı, fikrini söyleyeni susturuyorlar. Bakın şu an ekonomimiz son yirmi yılın en kötü seviyesinde. Konuşmaya müsaade etmezlerse, kulaklarını açıp dinlemezlerse ‘en doğru benim fikrim’ diye inat ederlerse elbette sonuç bu olur. İşte o yüzden biz diyoruz ki korkma Türkiye. Konuş. Konuş ki Türkiye kazansın!”
‘Yanlış politikalar yüzünden ülke içe kapanıyor’
“Geçtiğimiz gün Ağrı’nın İran sınırına 81 kilometrelik duvar yaptıklarını söylediler. Zaten Suriye sınırımızdaki 800 küsur kilometrelik duvarı da geçtiğimiz aylarda tamamladılar. Dış politikayı, diplomasiyi rafa kaldırdıkları için, güvenliği ancak sınırlar boyu duvarlarla sağlamaya çalışıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Biz vaktiyle dış ilişkileri yönetirken komşularımızla iyi ilişkileri esas aldık. Bırakın duvar örmeyi, serbest dolaşımı hedefledik. Hatırlayın, o günlerde hem üretimimiz hem de ihracatımız hızla arttı. Ülkemizin refahı arttı. En çok da sınır illerimiz istifade etti bundan. Ama şimdi uygulanan bu yanlış politikalarla ülkemiz daha da içe kapanıyor.”
‘Sanki senelerdir Avrupa’yla kavga eden kendileri değil’
“Sanki senelerdir Avrupa’yla kavga eden kendileri değilmiş gibi, geçen günlerde kendimizi Avrupa’da görüyoruz‘ dediler. Siz iktidara daha dün gelmediniz. Avrupa’yla, NATO’yla, Batı’yla kavga eden; ülkeyi içe kapatan, tüm ülkeyi kendi şahsınızı merkeze alarak yöneten sizsiniz. Bu zihniyet nedeniyle, ülkemizi yoksullaştıran da sizsiniz.
S400 füzelerine milyarlarca dolar para verdiniz, kullanamıyorsunuz. F35 savaş uçaklarına milyarlarca dolar para verdiniz, onları da alamadınız. Hem milyarlarca doları kaybet, hem F35’leri kaybet, hem de S400’leri… Bu mu dış politika? Kaybet-kaybet-kaybet!”
‘Gerçek enflasyonu pazara giden vatandaş iyi biliyor’
“Halkımız pandemiyle daha da derinleşen ekonomik kriz nedeniyle açlık sınırında yaşıyor. Türkiye’yi getirdikleri bu noktada, her üç kişiden biri işsiz veya atıl durumda. Çarşı pazar enflasyonunu yüzde 30’lara, 40’lara, 50’lere kadar yükselttiler. Onlara sorsanız enflasyon yüzde 10 küsur. Ama gerçek enflasyonu sokağa çıkan, pazara giden vatandaş çok iyi biliyor.”
‘Çevreyle dost bir politika izlemek zorundayız’
“Çevre konusundaki en önemli konu nesiller arası adalet. Biz bugün hızlı büyüme adına çevreyi, havayı, suyu kirletiyorsak ve bu gelecek nesiller için daha kötü bir gelecek demekse bu adaletli değil. Hepimizin üzerinde bireysel ve toplumsal bir sorumluluk var. Çevreyle dost bir politika izlemek zorundayız.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Babacan: ‘Sayın Erdoğan her şey oldu ama Cumhurbaşkanı olamadı’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Kütahya İl Kongresi’nde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Sayın Erdoğan Türkiye’nin ihtiyacı olan bir cumhurbaşkanı olamadı
Bu sistemin adını “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi” koydular. Ancak bu sistemde olması beklenen bir cumhurbaşkanlığı makamı ve cumhurbaşkanı yok. Şu an o koltuktaki kişi, parti genel başkanlığı, belediye başkanlığı, hatta genel müdürlük, daire başkanlığı gibi konularla uğraşıyor ama öngörüldüğü gibi bir cumhurbaşkanlığı yapmıyor. Bu sistemle birlikte Sayın Erdoğan her şey oldu ama Türkiye’nin ihtiyacı olan bir cumhurbaşkanı olamadı.
Varlık Fonu’nu siz kapatmazsanız, biz kapatacağız
Şu Varlık Fonu’nu derhal kapatın. Zaten siz kapatmazsanız, biz yarın gelip kapatacağız. Ne olduğu bilinmeyen, şeffaf olmayan, her türlü denetimden uzak olan bu kara delikler vatandaşımızı sadece fakirleştirir. Buna bir son vermek lazım.
Gerçek milliyetçilik bu milleti ekmek parasına mahkûm etmek değildir
Durmaksızın “yerli ve milli” diyorlar. Yaptıkları her hatayı “milliyetçilik” örtüsü ile kamufle etmeye çalışıyorlar. Hayır, sizin hatalarınız yerlilik değil, millilik değil, milliyetçilik hiç değil. Gerçek milliyetçilik, bu ülkede yaşayan herkesin başını dik tutabilmesini sağlamaktır. Gerçek milliyetçilik, vatandaşlarımızın, çocuklarının geleceğinden kaygı duymadan başlarını yastığa koymasını sağlamaktır. Gerçek milliyetçilik, bu milleti ekmek parasına mahkum etmek değildir.
İktidarın refahtan anladığı üç beş zengin türetmek
Ülkemizde beyan edilen ücretlerin %42’si asgari ücret iken %82’si ise asgari ücretin iki katından az. Çalışanların yaklaşık yüzde 80’i, ayda 5 bin liranın altında bir gelirle ailesini geçindirmek zorunda. Hükûmetin zenginleşmeden, refahtan anladığı üç beş tane zengin türetmek. Onlar zenginleşirken bu halk fakirleşti. Onlar zenginleşirken bu halk sosyal yardımlara muhtaç hale geldi.
Etraflarındaki yandaşlardan, konvoylardan halkı göremez oldular
Büyük ortağın partisine mensup bir vekil kalkmış “Kriz yok, iş beğenmiyorlar” diyor. Bu milleti fakirleştirdiler, ekmek parasına muhtaç ettiler, bir de kalkıp vatandaşı suçluyorlar. Bunun nedeni toplumdan kopmaları. Halkla kaynaşamıyorlar. Sokaklara çıkıp bir dolaşın. Ama öyle “Eve ekmek götüremiyorum“ diyene, “Al keyif çayı iç“ demeyin. Halkımızı dinleyin de öğrenin. Etraflarındaki yandaşlardan ve konvoylar dolusu arabadan dolayı halkı göremiyorlar.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Babacan: ‘Esnaf can derdinde, Saray vergi peşinde’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Eskişehir İl Kongresi’nde konuştu. Babacan’ın gündeminde partisinin gençlik politikaları ve ekonomik kriz vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Esnaftan stopaj vergisini hiç almayın
Kredi borçlarını pandemi döneminde ödemesiz ve sıfır faizli yeniden yapılandırmak lazım. Anladık kasayı boşalttınız, hibe vermiyorsunuz. Esnafı hiç olmazsa “vergi vergi” diye sıkboğaz etmeyin. Dükkan kapalı, siftah yok, esnafın cebine para girmiyor. Kirasını bile ödemekte zorluk çekiyor. Kira stopajını hiç almayın. Zamanı gelince mal sahibinden alırsınız.
Çiftçi desteklerine artış sıfır, Cumhurbaşkanlığı ödeneğine artış %28
Meclis’te gelecek yılın bütçesi görüşülüyor. Bakıyoruz, gelecek yıl için tarımsal destek ödeneği 22 Milyar TL. Bu yıl da zaten 22 milyar TL idi. Yani 2020’den 2021’e artış sıfır. Bir de Cumhurbaşkanlığı ödeneğine bakıyoruz; 2021 bütçesinde 2020’ye göre tam %28 artış var. Siz “itibardan tasarruf olmaz” diyerek, kendi harcamalarınızı her yıl enflasyonun çok üzerinde artırırken, çiftçimizin en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda gereken desteği vermeyeceğinizi ilan ediyorsunuz. Bu, ülkenin gerçeklerinden, tarımından, çiftçisinden habersiz olmak demektir.
Gençlerimizin özgürlüğü bir parmak şıklatmaya bakar
Gençler “Düşüncelerimi yazarsam gece yarısı polis kapımızı çalar, ileride bu yazdığımı önüme koyup iş vermezler” diye çekiniyor. “Silivri soğuktur şimdi” diye şakalaşıyor. İfade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmadıkça demokrasimiz ilerlemeyecek. Tüm bu sorunların çözümü çok kolay, tek bir harekete bakar. İktidara geldiğimizde bir parmak şıklatacağız, “Gençler özgürsünüz” diyeceğiz.
YÖK’ü kaldıracağız
Üniversitelerimizi özgürleştireceğiz. Bunun yolunun Yüksek Öğretim Kurulu’nu kapatıp kaldırmaktan geçtiğine inanıyoruz. 12 Eylül darbesinin akademideki kalıntılarına son vereceğiz. Üniversitelerde itaatin değil, aklın ve bilimin önünü açacağız.
Yerli ve milli anlayış, gençleri kendi vatanlarından kaçırmak değildir
Gençlerimiz “Boşuna mı okuduk?” diyor. Gençlerin hayallerine vurulan prangaları teker teker söküp atacağız. Gençlerimiz kendi ayakları üstünde duracaklar. Kara kara düşünmeden yuvalarını kuracaklar, ailelerine muhtaç bir şekilde yaşlanmayacaklar. Her gün bize yerlilik ve millilik anlatanlara sesleniyorum: Gençlerimizi öyle bir noktaya getirdiniz ki, gençlerimiz yarınlarını kendi vatanlarında kurmak istemiyor. Bu mudur yerlilik? Bu mudur millilik? Bu mudur milliyetçilik?
İşe alımlarda mülakatı kaldıracağız
Kamuda işe alımlarda mülakat sistemine son vereceğiz. Mülakat olmuş particilik aracı, mülakat olmuş bazı toplum kesimlerini dışlama aracı, mülakat olmuş eş, dost, ahbap kayırma aracı. Onun adamı, şunun yakını, bu partiden demeyeceğiz. Liyakata ve bilgiye değer vereceğiz.
Limanlarla demiryollarının bağlantılarını kuracağız
Kanal İstanbul gibi çevre etkisini bile doğru düzgün ölçmedikleri rant projeleriyle yatıp kalkıyorlar. Zihniyet bu. Bunlardan önce yapmamız gereken çok iş var. Depreme hazırlık, tarımda sulama projeleri gibi. Ayrıca ülkemizin limanlarını büyütmemiz gerekiyor. Limanlarla demiryollarının bağlantılarının kurulması gerekiyor. Doğudan batıya, kuzeyden güneye yük taşımacılığını demiryollarıyla sağlayacağız.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Babacan: ‘Salgının bu noktaya gelmesinin sorumlusu Saray yönetimidir’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Kocaeli İl Kongresi’nde konuştu. Konuşmasının sonlarına doğru, eş zamanlı gerçekleşen Tunceli İl Kongresi’ne bağlanan Babacan şu ifadeleri kullandı:
Salgının faturasını vatandaşa kestiler
Demiştim ki “Lütfen ‘Biz elimizden geleni yaptık, halkımıza söz dinletemedik’ demeyin.” Bunu da dediler. Hatta dün sayın Erdoğan “Sorumluluk Bilim Kurulunda. Vatandaşlarımız da önlemlere uymuyor” dedi. Faturayı; rapor bile tutamayan, vaka sayıları kendilerinden gizlenen, konunun tüm uzmanlarının yeterli oranda temsil edilmediği Bilim Kurulu’na kesti. Peşinden de vatandaşa.
Salgınla mücadelede gerçekleri gizleyen, yeterli önlem almayan, kendileri değilmiş gibi önce Bilim Kurulu’nu, peşinden de vatandaşı suçluyorlar. Canıyla uğraşan vatandaşımız, ölürken bile suçlu.
Hangi kararı Bilim Kurulu verdi?
Yaygın bir şekilde tarama testi yapmıyorsunuz. Hastayla yakın temas edenlerde semptom yoksa test yapmıyorsunuz. Şehirlerin farklı noktalarına, hastanelerden bağımsız test istasyonları kurun dedik, kurmadınız. 1 Haziran’dan sonra önlemleri iyice gevşettiniz, bunun kararını kim verdi? Bunların kararını Bilim Kurulu mu verdi, vatandaş mı verdi yoksa siz mi verdiniz?
Kimse suçu üzerinden atmasın
Bu sistemde ilgili bakan bile karar veremiyor. Bakanlar kendi alanlarındaki konularda konuşurken “sayın Cumhurbaşkanının talimatlarıyla” diye söze başlıyor. Daha ilk zamanlarda sokağa çıkma sınırlandırılması ile ilgili krizi hatırlayın. Bir bakan “sınırlandırma var” dedi, diğeri “yok” dedi. En son yine Cumhurbaşkanının talimatını beklediler. Bu salgına karşı alınmayan tüm önlemlerden kimin sorumlu olduğunu herkes biliyor. Kimse suçu kendilerinden dahi bilgi gizlenen Bilim Kuruluna, hele hele vatandaşımıza atmasın.
Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını çözeceğiz
Dersimli dostlarımın huzurunda sesleniyorum. En yakın zamanda Dersim’e geleceğiz, Munzur Gözeleri’nde sizlerle çay içeceğiz. Geçmişte yaşanan olayları çok iyi biliyoruz ve acıları paylaşıyoruz. Yarınlarımızı birlikte inşa edeceğiz. Tüm vatandaşlarımızın, inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalara son vereceğiz. Alevi vatandaşlarımızın başta Cem Evlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözümü için gerekli her türlü adımı atacağız.
Yüzde 1 bile oy alamayan şahıs “fikirlerim iktidarda” diyor
“Milli irade“ diyenler, milletin iradesini bir hiç yaptılar. Grup Başkanvekilleri “Biz bir hiçiz“ diyor. Yüzde 1 bile oy alamayan, 28 Şubat karanlığının destekçisi bir şahıs da “Fikirlerim iktidarda“ diyor.
Ülkemizi de yüzde 10 oy almış bir genel başkan, diğer küçük ortak yönetiyor. Daha da şaşırtıcı olanı, büyük ortağın iç işlerini de küçük ortak yönetiyor. Türkiye siyasi tarihinde görmediğimiz manzaralara şahit oluyoruz.
İki yıldır Kanal İstanbul’la mı yatıp kalktınız?
17 Ağustos 1999’da deprem gerçeğiyle en ağır yüzleşmeyi Kocaeli’nde yaşadık. Kaynaklarımızı Kanal İstanbul gibi dipsiz bir kuyuda, ranta dönüştürmek isteyenler, en azından Kocaeli’ndeki 1500 konutun iyileştirilmesine neden kaynak bulamazlar? İlgili bakan, iki yıl evvel, dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon konut bulunduğunu açıklamıştı. Aradan iki yıl geçti, maalesef en son İzmir depremini yaşadık. Ardından sayın Erdoğan çıkıp yenilenmesi gereken bina sayısını açıkladı. Kaç açıkladı? 6,7 milyon. Aynı sayıyı açıkladı. Yahu ne yaptınız siz iki yılda?
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

‘Casa de Mandala’ by Tanju Babacan

Tanju Babacan sıcacık bir koleksiyon ile evlerdeki yerini almaya hazırlanıyor.
Bugüne kadar ünlü sanatçılara yaptığı sıra dışı kostümler ve ses getiren defilelerle tanıdığımız kırmızı sakallı moda tasarımcısı Tanju Babacan, markası altındaki koleksiyon yelpazesine bir yenisini ekliyor. Hali hazırda Haute Couture, Fast Couture, Hazır Giyim, Aksesuar koleksiyonları ile tüketiciyle buluşmaya devam eden tasarımcı, yeni ev tekstili koleksiyonuyla evlere renk getirmeyi vaat ediyor.
Yıllardan beridir mekanlara göre kostümler ve konseptlere uygun mekanlar tasarladığını ifade eden Tanju Babacan’a göre artık ev tekstili koleksiyonu çıkarmanın vakti gelmişti de geçiyordu bile. Kendisini harekete geçirenin ise yeni taşındığı evi için ruhunu yansıtan bir yatak örtüsü bulamayışı olduğunu dile getiriyor.
Bir süredir ruhunu dinlendiren mandala yolculuğunu 30 yıllık Haute Couture deneyimi ile birleştiren Tanju Babacan, tasarladığı koleksiyonun sınırlı sayıda üretilen ilk serisini beğeniye sunacak. Kırmızı sakallı tasarımcı ‘Casa de Mandala’ adını verdiği koleksiyonunu -sıcaklık ve canlı renk opsiyonlarını göz
önünde bulundurarak- Polar kumaşlar ile hazırlıyor. Koleksiyonun ilk sürümünde yatak örtüleri, yastıklar, kırlentler, minderler, duble polar battaniyeler, elyaflı ve kapitoneli battaniyeler yer alıyor. Her biri Tanju Babacan ‘ın mandala çizimlerinden hayata getirilen tasarımların üretim sürecinde lazer kesim, patchwork prensipleri, kapitone gibi uygulamalar tercih edilirken, elyaf seçiminde de anti bakteriyel boncuk silikon ve ecotex sertifikası gözetildiğini belirtmekte fayda var. Tanju Babacan ‘ın yeni ev tekstili koleksiyonu ‘Casa de Mandala’ önümüzdeki hafta online platform ve Tanju Babacan web kanallarından satışa sunulacak. Ev tekstili çalışmalarının bu koleksiyonla sınırlı kalmayacağının işaretini de veren tasarımcı, yakında koleksiyonun ürün gamını genişletmeye yönelik çalışmalara başlayacağının da müjdesini veriyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Babacan: ‘Mafya, siyaseti dizayn ederken Cumhurbaşkanı ittifak derdinde’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Kastamonu İl Kongresinde konuştu. Babacan’ın gündeminde mafya-siyaset ilişkisi ve alınan Koronavirüs önlemleri vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Cumhurbaşkanı, ittifak bozulmasın diye küçük ortağa ses çıkaramıyor
Suçluluğu mahkemelerce sabit bulunmuş bir suç örgütü yöneticisi bir siyasetçiyi tehdit etti. Çok ağır hakaretlerde bulundu. Her konuda hemen anında açıklama yapan Cumhurbaşkanından bir ses duydunuz mu? Çok değil, 7 sene evvel “Çeteler dönemi, mafya dönemi bitmiştir” diyen Cumhurbaşkanı, bugün illegal yapıların suça konu sözlerine tek kelime edemiyor. İttifak bozulur kaygısıyla, ortağının suça sahip çıkmasına ses çıkarmıyor.
İllegal yapıların siyaseti dizayn etmesine müsaade etmeyeceğiz
İllegal yapıların siyaseti dizayn etme çabalarına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye, illegal yapılardan da bu yapıların arkasına saklanan siyasetçilerden de büyüktür. Suç örgütlerinden, illegal yapılardan, ülkemizi 90’lı yıllara döndürmek isteyen karanlıktan “Korkma Türkiye” diyoruz.
Önlem aldık demek için genelge yayınladılar
Salgınla mücadelede sırf önlem aldık demek için sonuç getirmeyecek bir genelge yayınladılar. Salgınla mücadele etmek için değil de sanki sadece ceza kesmek için genelge çıkarmışlar. Biz size önlem alın dediğimizde, milletimize ceza keserek kasayı doldurmanız için önlem alın demedik. Halkın sağlığı için önlem alın dedik.
Verileri Bilim Kurulu’ndan bile saklıyorlar
Bir Bilim Kurulu üyesi çok enteresan bir açıklamada bulundu: “Vaka sayılarını biz de bilmiyoruz, Kurula gelmiyor” dedi. Bilim Kurulu tavsiye üretecek, hükûmete doğrusunu söyleyecek. Verilerle oynamaya TÜİK’ten alıştılar da, görüş oluşturan Bilim Kurulu’ndan veriler saklanır mı? Sırf bu salgınla mücadele etmek için oluşturduğunuz Bilim Kurulundan, oradaki bilim insanlarından gerçekleri saklayamazsınız.
Devletin ceplerini boşalttıkları için ekonomik önlem alamıyorlar
Hazineyi boşaltıp, ülkeyi borç batağına soktukları için ekonomik önlem de alamıyorlar. Gelişmiş ülkeler gibi “siz yeter ki sağlığınızla ilgilenin” diyerek vatandaşımıza hibeler, destekler veremiyorlar. Çünkü daha salgın ortada yokken devletin ceplerini boşalttılar. Devletin sağ cebini de, sol cebini de, arka cebini de boşalttılar.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Babacan: “Acı reçete zam demektir”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bu sabah Fox TV’de yayımlanan Çalar Saat programında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. Babacan gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Hükümet esnafa destek olarak daha çok borç veriyor
Zaten zor geçinen küçük işletmelerin tamamı perişan olmuş durumda. 20’nin üzerinde il ziyaret ettim, esnafla sohbet ettim. Bütün ödemeler, borç taksitleri devam ediyor. Hükumet de destek olarak daha çok borç veriyor. Biz ilk günden beri, özellikle kamusal yükler açısından muafiyet tanınması gerektiğini söyledik.
Kasa pandemiden önce boşaltıldı
Pek çok güçlü ekonomide esnafa doğrudan, karşılıksız destek verildi. Borç değil. “Senin dükkanın kapalı, hiçbir şey kazanmıyorsun, bu dönemde yüklerini devlet olarak karşılıyoruz” dediler ama Türkiye’de böyle bir imkan yok. Çünkü biz bıraktığımızda 24 Milyar Lira olan bütçe açığı bugün 239 Milyar Liraya çıkmış. Tam on misli. Pandemiden önce Merkez Bankasının rezervleri boşaltıldı, yedek akçeleri tüketildi.
Yanlışlar Cumhurbaşkanının talimatıyla yapıldı
Sanki başkaları bu ülkeyi ekonomik krize soktu, sanki başkaları hukuksuzluk yaptı da gelip kendileri düzeltecekmiş gibi bir havada anlatıyorlar. O kadar kolay değil. Krizin sorumlusu hükûmettir, en başında kimin olduğu bellidir. Önemli kararların hepsi Cumhurbaşkanına gidiyor. Ülkede hukuksuzluk varsa, ekonomi yanlış yönetiliyorsa, bunlar bizzat Cumhurbaşkanının talimatıyla yapılan yanlışlardır.
Sizin hatalarınızın bedelini niye bu millet ödesin?
Sayın Erdoğan, Partili Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığında en yakın akrabasını ekonominin başına getirdi. O günden bugüne hazinenin borcu 970 Milyardan, 1 Trilyon 860 Milyara çıkmış. İkiye katlamış. Şimdi acı reçete diyorlar. Vatandaş da diyor ki “Ben bir şey yapmadım ki, sadece oy verdim“. Sizin hatalarınızın bedelini niye bu millet ödesin?
Acı reçete vergi artışıdır
Ekonomi literatüründe acı reçete nedir? Acı reçete vergi artışıdır, zamdır. Harcamalardan kısmaktır; emeklinin, memurun, işçinin, sabit gelirlinin gelirini baskı altında tutmaktır. Faizi arttıran kuru sabitleme çalışmak, bir yandan da yüksek faizlerle ekonomiyi boğmaktır. Problemlerin temelinde pandemi varmış gibi anlatıyorlar. Geçen yıl pandemi yokken Türkiye’nin büyüme oranı yüzde 1 bile değildi.
AB kamu ihale mevzuatını uygulayalım
Niye bütçe açığı var? Kriz olduğu için vergi geliri azalıyor. İsraf durmuyor, had safhada. Tasarruf yapacaksak, kamu ihale yasasıyla ilgili düzenlemeler yapabilirler. Avrupa Birliği’nde 28 ülkenin ortak kullandığı kamu ihale mevzuatını getirip, aynen uygulayalım. 28 ülkede test edilmiş. Bunlar gelişmiş, kalkınmış ülkeler.
Gezi Parkı’ndan davacı olmadım, mağduru da değilim
Gezi Parkı davasında savcı, tek taraflı olarak o günkü bütün bakanları mağdur olarak değerlendirmiş. Yargı sistemimizde mağduriyetten çekilme diye bir şey yok. Hukukçu arkadaşlarımızla oturduk konuştuk. Savcı tek taraflı değerlendirme yapmış, benim şikayetim yok. Davacı değilim, müdahil değilim. Daha önce açıkladım; mağdur da değilim.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Babacan: “Devlet tek bir partinin değildir, Kanal İstanbul’u eleştireceğiz”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Ağrı İl Kongresinde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Ülke de bizimle beraber batsın diyerek tehdit ediyorlar
Ülkenin kaderiyle kendi partilerinin kaderinin aynı olduğunu söylüyorlar. Bu ne kadar tehlikeli bir ifade. Bu ifadeyi dikkatle değerlendirmek lazım. “Biz batarsak ülke de batar” diye adeta insanımızı korkutuyorlar. Biraz daha analiz ettiğimizde, sadece korkutma değil, altında tehdit de olduğunu görüyoruz. “Biz batacaksak ülke de batsın” diye bir tehdit var. Hiç merak etmesinler. Bu milletin çalışkan ve fedakar evlatları, DEVA Partisi’nin genç kadroları, ehliyet ve liyakat sahibi kadrolar bu ülkeyi layık olduğu şekliyle yönetecek.
Bu devlet tek bir partinin devleti değildir
Devlet ile bir partiyi aynı hamura koyuyorlar. Bu devlet tek bir partinin devleti olamaz, olmayacak. İzin vermeyeceğiz. Bu devlet hepimizin, bu milletin. Kimse milyonlarca insanın oyuyla seçilmiş kişilerin eleştirilerine karşı yeni şeyler icat etmesin. Böyle bir şey yok. Eleştireceğiz, sonuna kadar eleştireceğiz. Oturup bunu tartışacaksınız. Tarafsız ve bağımsız kuruluşlarla bu projenin etki analizlerini iyi yapacaksınız.
Kanal İstanbul’u tabii ki eleştireceğiz
Kanal İstanbul için devlet projesi diye bir kavram uydurdular. Neymiş; “devlet projesi” imiş. Hiç kimse bunu eleştiremezmiş. Ülkenin bu yokluğunda Kanal İstanbul diye bir projeye milyarlarca dolar para harcamaya hazırlanıyorsunuz. Tarım alanlarının suya ihtiyaç duyduğu, şehirlerimizin depreme karşı hazırlanması gereken bir dönemde Kanal İstanbul diye bir projeyi kafayı taktınız. Çünkü orada rant var. O projenin yapılacağı ilin belediye başkanı o projeyi eleştiremezmiş! Tabii ki eleştireceğiz.
Sosyal yardımlar kesilmeyecek
Kendileri giderse, bu sosyal yardımlar ortadan kalkacakmış, artık verilmeyecekmiş gibi hava oluşturmaya çalışıyorlar. Öyle bir şey yok. Kimse bundan korkmasın. Biz DEVA Partisi olarak onların zihniyetinin tam tersine, sosyal yardımları hak temelli bir sisteme oturtacağız. Bu yardımlar iktidar partisinin lütfu değil, vatandaşımızın zaten hakkıdır. Sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal sigorta ve istihdam hizmetlerinde entegrasyonu sağlayacağız.
Bu birlikteliğe dağlar da şahlar da dayanamayacak
Biz partimizi ülkemizin tüm renklerinden kadrolarımızla kurduk. Usta yazarımız rahmetli Yaşar Kemal, “Ağrıdağı Efsanesi” kitabında ne güzel söylemişti: “Biz hep böyle, her şeyde birlik olsak, kimse bize diş geçiremez. Bize dağlar, şahlar dayanmaz. Hiç kimse… Yeter ki böyle birlik olalım.” İşte DEVA Partisi bu birlik için yola çıktı. Bu birlikteliğe dağlar da şahlar da dayanamayacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)