SosyalBen Vakfı ve Koç Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen “Gönüllülük Araştırması” gençlerin gönüllülüğe olan yaklaşımlarını ve motivasyonlarını gösteren önemli veriler içeriyor.
Türkiye’nin ve dünyanın birçok bölgesinde gerçekleştirdiği saha çalışmalarıyla bugüne kadar 45.000’i aşkın çocuğun hayatına dokunan SosyalBen Vakfı dezavantajlı bölgelerde yaşamını sürdüren çocukların yeteneklerini keşfetmelerini ve kendilerini geliştirmelerini hedefliyor. Vakıf 11 ülkede on binlerce çocuğa ulaşarak yarattığı toplumsal fayda odaklı çalışmalarına, pandemi sürecinde de hız kesmeden devam ediyor.
SosyalBen Vakfı, Gönüllüler Haftası kapsamında Koç Üniversitesi iş birliği ile gerçekleştirdiği “Gönüllülük” Araştırması’nı kamuoyuyla paylaştı. KOÇ-KAM Direktör Yardımcısı ve SosyalBen Vakfı Araştırma Kurulu Başkanı Dr. Aslı Mert’in yürütücülüğünde gerçekleştirilen, Berra Karayel, Doğa Dilbilmez ve İlayda Eskitaşçıoğlu’nun araştırmacı olarak görev aldığı Gönüllülük Araştırması’na göre gençlerin gönüllülüğe verdikleri önem arttıkça hayata karşı duydukları tatmin ve genel mutluluk düzeyleri de aynı doğrultuda yükseliyor. Katılımcıların yüzde 78.9’u gençler arasında farkındalığı artırmak için gönüllülüğün eğitim müfredatının bir parçası olması gerektiğini vurguluyor.
SosyalBen Vakfı Kurucusu Ece Çiftçi, Vakıf olarak ilk kez gerçekleştirdikleri bu araştırma ile gençlerin gönüllülük konusundaki yaklaşımlarını ve taleplerini ortaya çıkartmaktan mutlu olduklarını belirterek, “SosyalBen olarak gönüllülüğe, gönüllü katılımına büyük önem veriyoruz. Pandemi süresinde fiziki saha çalışmalarımıza ara vermek zorunda kaldığımız için Türkiye’de ilk kez e-Gönüllülük projesini başlattık. Ayrıca Araştırma Kurulumuzun uzun soluklu çalışmaları ile gençliğin nabzını tutan kapsamlı bir gönüllülük araştırması gerçekleştirdik. SosyalBen yolculuğumuzun başından beri savunduğumuz şey gönüllülüğün öğretilen bir sorumluluğa dönüşmesiydi. Bu araştırmanın ortaya koyduğu bulgular da yol haritamızda önemli bir rehber oldu. Yeni neslin sivil toplum kuruluşu olarak gerçekleştirdiğimiz araştırmamızın akademik alana farklı bir bakış açısı ve değer katacağına inanıyorum. Başta Araştırma Kurulu Başkanımız Sayın Aslı Mert olmak üzere emeklerinden dolayı tüm araştırma kurulu üyelerimize yürekten teşekkür ediyorum” dedi.
Gönüllülüğün gençlere sorumluluk bilinci kazandırdığını vurgulayan SosyalBen Vakfı Araştırma Kurulu Başkanı Aslı E. Mert ise “Ülkemizde gönüllülük konusunda büyük bir potansiyel olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu potansiyelin optimize edilebilmesi için farkındalığa ve görünürlüğe ilişkin eksiklikler ile kurumsal ve resmi bariyerlerin aşılması gerektiğini gözlemlemekteyiz. SosyalBen Vakfı odağında, çoğunluğu genç gönüllülerden oluşan bir örneklem ile gerçekleştirdiğimiz bu araştırmada gönüllülerin motivasyonlarını, yaşam memnuniyeti ve mutluluk düzeylerini, gönüllülüğe ilişkin beklentilerini anlayarak bu konuda atılabilecek adımları birincil veriye dayalı olarak sunmak istedik” dedi.
SosyalBen Gönüllülük Araştırma Raporu:
Çoğunluğu 1-3 yıldır gönüllülük yapan 384 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma gençlerin gönüllülük yaparak sürdürülebilir fayda yaratmayı önemsediklerini gösteriyor. Katılımcıların %85,9’unun ailesi gönüllülük faaliyetlerinde bulunmalarını destekliyor. Bu açıdan bakıldığında, gençlerin aileleriyle birlikte toplumsal fayda yaratmayı önemsedikleri ve faaliyetlerine bunu yansıttıkları gözlemleniyor. Araştırma, gençlerin kendilerini gönüllü faaliyetlere yönlendirecek rol modellere ihtiyaç duyduklarını, bu sebeple topluma mâl olmuş kişilerin, medyatik isimlerin, öğretmen ve ebeveynlerin örnek olmalarının önemli olduğunun da altını çiziyor. SosyalBen Vakfı ilk kez bu yıl gerçekleştirdiği araştırmayı, gelenekselleştirerek kamuoyu ile paylaşmayı, her yıl farklı konuları da kapsayacak şekilde tekrarlayarak sivil toplumun gelişimine katkı sağlamayı hedefliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Yaratmak
Döngüsel Ekonomiyle Türkiye’de Binlerce Kişilik İstihdam, Milyarlarca Liralık Fayda Yaratmak Mümkün
Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup iş birliği ile bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilecek, Ege Bölgesi’nin, Türkiye’nin ve uluslararası anlamda bölgenin kalkınmasına sunduğu katkıların değerlendirileceği, bölge ekonomisinin gelişim alanlarını konuşulacağı Ege Ekonomik Forumu’nun öğlenden sonra oturumunda döngüsel ekonominin Avrupa ekonomisine katkısı ve Türkiye’ye sağlayabileceği katkılar detaylı bir biçimde konuşuldu. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, döngüsel ekonomi ile 2030’a kadar Avrupa Birliği’nin GSYH ile ilgili mevcut projeksiyonlara ek olarak 82 milyar euro’luk ve 700 bin kişilik istihdam fırsatı oluşabileceğini, yine 2030’a kadar kaynak verimliliği ile 1,8 trilyon euro’luk ekonomik fayda sağlanabileceğinin araştırmalar ile ortaya konduğunun paylaştı.
2 Aralık Çarşamba günü öğlenden sonra saat 14:00’te başlayan ‘ Değişim İçin Geri Dönüşüm’ başlıklı oturumda “Döngüsel Ekonominin Yarattığı 4,5 Trilyon Dolarlık Bir Fırsattan Türkiye Nasıl Pay Alabilir?”, “Kaynakların Verimli Kullanımı ile Sağlanan Ekonomik, Ticari ve Çevresel Kazançlar Nelerdir?”, “Döngüsel Ekonomi, İklim Değişikliği Mücadelesinde Nasıl Bir Rol Oynar?”, “Döngüsel Ekonomi İçin İnovatif Çözümler Nelerdir?”, “Atık Yönetiminde Uluslararası İş Birliğinin Güçlenmesi”, “Sürdürülebilir ve Sağlıklı Ekosistemler, Su Verimliliğinin Arttırılması, Su Kıtlığının Azaltılması ile Nasıl Elde Edilir?”, “AWS International Water Stewardship Standart (AWS Standardı)’na Göre Sürdürülebilir Su Yönetimi Nasıl Olmalı?” gibi konular ele alındı.
Forum İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yıldırım moderatörlüğünde, Philip Morris Sabancı Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Güney Altıntaş, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı & TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı & SEM Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, Yerli Yeşil Yeni Koordinatör & Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu konuşmacı olarak katıldı.
Döngüsel Ekonominin AB’ye Katkısı 1,8 Trilyon Euro’ya Ulaşabilir
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin; döngüsel ekonomiyi, her atığın tekrar değerlendirildiği, atık oluşumunu en aza indiren ve kaynakların en uzun sürede değerlendirilmesini hedefleyen ekonomik model olarak tanımladı.
“Döngüsel ekonomi modeli, atıklar kaynak olarak ele alınıyor. Böylece; hammadde maliyetleri ve ekonomik maliyetler azalırken, kaynak verimliliği açısından maksimum verim alınması sağlanıyor. Atık tamamen ortadan kalkıyor, üretim ve tüketim biçimleri de tamamen değişiyor bu modelle. Böylece değerin dolaşmasına imkân sunuyor.”
İş modellerini sürdürülebilir hale getirmek için yeniden tasarlanması gerektiğini belirten, günümüz koşullarında daha önceki yıllara göre daha fazla konuşulduğunu ve sorgulandığını belirten Edin, bunun önemli bir sebebinin dünyanın kaynaklarının tükenmesi olduğunu belirtti.
SKD Türkiye olarak döngüsellik oranını hesaplamak adına Fransız Kalkınma Ajansı ile bir proje başlattıklarını belirten Edin, 2021 başı itibariyle Türkiye’nin bu alandaki oranının hesaplayacaklarını paylaştı.
“Döngüsel ekonomi örneği olarak şunu paylaşmak isterim. Renault, geçtiğimiz günlerde Paris yakınlarındaki bir fabrikasını kapatarak döngüsel ekonomi prensiplerine uygun bir şekilde burayı dönüştüreceğini açıkladı. Yani, bu fabrikada yeni araç üretilmeyecek, ancak ikinci el araçlar yenilenerek tekrar kullanılabilir hale gelecek. Ayrıca, elektrikli araçlardaki piller de yeniden kullanılabilecek. Bu yaklaşım ile Renault hem yeni paydaşlara açık hem de start-up’ların dahil olabileceği bir ekosistem yaratılması hedefliyor.”
Edin; döngüsel ekonomi ile 2030’a kadar Avrupa Birliği’nin GSYH ile ilgili mevcut projeksiyonlara ek olarak 82 milyar euro’luk ve 700 bin kişilik istihdam fırsatı oluşabileceğini, yine 2030’a kadar kaynak verimliliği ile 1,8 trilyon euro’luk ekonomik fayda sağlanabileceğini ortaya koyan araştırmalar olduğunu da ekledi.
“Döngüsel Ekonomiye Geçişte Sanayi Kuruluşlarına Büyük Sorumluluk Düşüyor”
Ardından söz alan oturumun ikinci konuşmacısı Philip Morris Sabancı Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Güney Altıntaş, Philip Morris Sabancı olarak “sürdürülebilirlik her şeyden önce sorumluluğumuzdur” felsefesi ile yola çıktıklarını, İzmir’de kuruldukları günden bu yana çevre hassasiyeti ile hareket ettiklerini ifade etti:
“Sürdürülebilir bir dünya için her alanda proje geliştirmeye çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik şemsiyesini 4 ana başlık altında topluyoruz; 1. Tüm faaliyet alanlarında dönüşüm, 2. Operasyonel mükemmeliyet, 3. Sosyal etkimizin iyileştirilmesi, 4. Çevresel ayak izimizi azaltmak. Buradan hareketle doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye geçişte biz sanayi kuruluşlarına çok önemli sorumluluk düştüğünün bilincindeyiz ve bu alanda somut adımları da hayata geçiriyoruz. Yanı sıra her türlü iş birliğine de açık olduğumuzu paylaşmak isterim.”
İzmir’deki fabrikanın tüm dünyadaki en büyük üretim tesisi olduğunu, son yılarda en başarılı fabrika ödüllerini art arda aldıklarını belirten Altıntaş, bu sayede bu konuda uzmanlaşan ekip arkadaşlarının Türkiye’de yaptığı ya da geliştirdiği projeleri tüm dünyaya yayma avantajları olduklarının altını çizdi. Altıntaş, şöyle devam etti:
“Kendi fabrikamızda atık yönetiminde geri dönüşümü odağımıza aldık. 2001 yılında EBSO’nun düzenlediği ilk çevre ödül töreninde ödül aldık. Çevre hassasiyetimiz çok uzun zamandır sürüyor. Öncelikli amacımız ise çevre kirliliğimizi mümkün olduğunca önlemek. Temel yaklaşımımız sıfır kayıp felsefesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Veriye çok önem veriyoruz. Böylece kök nedenlere ulaşarak, iyileştirmeleri daha rahat hayata geçirebiliyoruz.”
Türkiye’deki Geri Dönüşüm Ekonomisi Fırsatı
PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı & TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı & SEM Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu ise insanlığın ihtiyacı olan ürünleri defalarca kullanmasına vesile olacak değerlendirilebilecek bir sisteme gidilmesi gerektiğini vurguladı.
Plastik dahil, dünyada bugün kullanılan tüm malzemelerin aslında doğal bir kaynağın toplumsal refah sağlamak için üretildiğini hatırlatan Eroğlu, burada kullanılan kaynakların verimli değerlendirilmesi, bilinçsizce tüketilmemesinin önemine dikkat çekti:
“İhtiyacımız olan hayatımız için gerekil ürünleri kullandığımızda da artık döngüsel ekonomi çerçevesinde defalarca sisteme katacak, yeni bir kaynak ihtiyacı olmadan değerlendirebileceğimiz bir sisteme gitmemiz gerekiyor. Türkiye bu anlamda çok kritik. Ülkemiz, yıllık 10 milyona yaklaşan üretim kapasitesi ile plastik sektöründe güçlü bir yerde. Avrupa’da üretim kapasitesinde Almanya’dan sonra ikinci, dünyada ise altıncı sırada. Global anlamda plastiğin yerini anlamak için de şu rakamı paylaşmak isterim. 1950’lerde bulunan plastik, tüm dünyada bir yılda 1,5 milyon ton üretilirken bugünkü bu rakam yılda 300 milyon tona yaklaşmış durumda.”
Eroğlu; Türkiye’nin plastik üretimi için gerekli olan hammaddeyi ithal ettiğini, burada da ciddi bir fırsat olduğunu belirtirken, çok büyük bir geri dönüşüm endüstrisi hem plastikteki hammadde açığının kapatılabileceği hem de döngüsel ekonomide büyük değişimin parçası olabilmenin mümkün olduğunu vurguladı.
Anadolu’da Hane Atık Yönetimi Farkındalık Artırılmalı
Oturumun son konuşmacısı olan Yerli Yeşil Yeni Koordinatör ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu ise bu kapsamda farkındalık yaratılması için çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Yerli Yeşil Yeni Kooperatifi’nin mensubu olan, gönüllü bir öğrenci hareket olarak başlayan bu sürecin, göç ekonomisinden döngüsel ekonomiye pek çok konuya dokunan bir oluşum olduğunu paylaştı. Yerli Yeşil Yeni ile Türkiye’deki yerli, yeşil ve yenilikçi üretim yapanların hikayelerini anlattıklarını, bu alanda toplumsal farkındalığı artırmak adına faaliyetleri olduğunu belirten Tiryakioğlu, yenilikçi yöntemler ile, doğal kaynakları tüketmeden bir şeyleri yapabilmenin mümkün olduğunu belirtti. Tiryakioğlu, şöyle devam etti:
“Sokaktaki geri dönüşüm ekonomisine katkı yapan aktörler var. Onları da iş kapsamında istihdam edebiliriz. Ülkemizde çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyoruz ve bunların bir kısmı ağırlıklı olarak sokaktaki atıkların toplanması ile hayatlarını sürdürüyorlar. Biz de Yerli Yeşil Yeni Kooperatifi olarak bu alanda bir dizi çalışmalar yürütüyoruz.”
Hane atık yönetim sürecinin de önemli olduğunu, İzmir, İstanbul ve kısmen Ankara’da bu konuda farkındalığın dışarıya yansıdığını belirten Tiryakioğlu, Anadolu geri dönüşüm ya da atık yönetimi açısından yerel yönetimlerin farkındalık açısından daha aktif olmalarının ya da bu alana yönelik mevzuatlar ile adım atılmasının daha sağlıklı sonuçlar verebileceğini belirtti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)