Kategori arşivi: Güzellik

Makyajınızı sakın böyle temizlemeyin! Bugüne kadar doğru bilinen yanlış temizleme yöntemi pahalıya mal oluyor

Makyaj temizleme konusunda doğru bilinen pek çok yanlış, cilde büyük zararlar verebiliyor. Estetik ve plastik cerrahi uzmanları makyaj temizleme esnasında özellikle dikkat edilmesi gereken noktaları açıkladı. İşte bugüne dek doğru bilinen yanlış makyaj temizleme yöntemleri… Kaynak: ensonhaber

Televizyon ve sanat dünyasının ünlü isimleri, İSTANBUL GROUP DENTAL’İN Cadde açılış gecesinde bir araya geldi.

Influencer kliniği olarakta bilinen İstanbul Group

Dental Cadde şubesinin açılışını Şahane Cabaret’de muhteşem bir parti ile kutladı. Geceye ilgi büyüktü, partide Nilsu Berfin Aktaş, Berk Ali Çatal, Nagihan Karadere, Nilsu Yılmaz, Mustafa Açılan, Ozan Orhon, Murat Göçmez gibi ünlü isimler yer alırken Elif Yalçın, Çağla Bozcaada, Öykü Berkan, İrem Çalhan, Mustafa Ak, Gökhan Tevek gibi

influencerlar da katıldı. Broadway showları ile başlayan gece kliniğin kendi kurmuş olduğu IGD Band grubunun canlı performansı ile devam etti. Ozan Orhon’un da sahneye çıktığı gecede davetliler gösterilerle mest oldu.

BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi… TÜRKİYE’DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİ…

BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi 3. Yaşında teknolojik altyapısı ve başarılarına bir yenisini daha ekleyerek yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Hastalarına sunduğu hizmet kalitesini değerlendirmek üzere aldığı Joint Commission International (JCI) belgesinden sonra, şimdi de Alman akreditasyon kuruluşu TEMOS International sürecini başarıyla tamamlayarak Türkiye’de uluslararası alanda hem JCI hemde Temos akreditasyonunu birlikte başarıyla almış ilk hastane oldu.

Temos, uluslararası bir akredite kuruluşu olmakla birlikte dünyanın dört bir yanındaki hastanelere ve kliniklere uluslararası en iyi hastane ve hasta deneyimi uygulamalarını sunma konusunda yenilikçi bir liderdir. Değerlendirme sürecinde tüm alanlar ve yetkinlikler için birçok gözlemin yanında birebir hasta görüşmeleri ve personel görüşmeleri ile bir hafta boyunca süren denetimi başarıyla tamamlayan BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi “Sağlık artık daha değerli” sloganıyla, 2020 yılından bu yana yerli ve yabancı hastalarına yüksek kalitede hizmet vermeye tüm hızıyla devam ediyor.

Sönmez; “Müzik sadece ruhun gıdası değil, aynı zamanda ilacıdır”

Sesler, hayatımızın her yerinde ve her anında etkendir. Eğitimden sağlığa, iş hayatından sosyal yaşamın kalitesine kadar her alanda seslerin frekansı önemlidir. Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez, seslerin hayatımızı ne yönde etkilediğine ve ses ile yapılan tedavi yöntemlerine dair açıklamalarda bulundu. Sönmez; “Halk arasında ‘müzik ruhun gıdasıdır’ şeklinde bir tabir vardır. Sesler ve oluşturduğu frekanslar, hiç düşünemediğimiz bir hastalığın veya rahatsızlığın tedavisine önemli ölçüde destek olur. Bu nedenle müzik sadece ruhun gıdası değil, aynı zamanda ilacıdır” dedi.

İletişim, insanlığın var oluşundan bu yana hayatî değer taşımakta. İletişimi kolaylaştıran en temel unsurlardan biri de sestir. Her canlının birbiriyle olan iletişimi farklı olduğu gibi yaşam tarzını da belirleyen etkenlerden birinin de ses olduğunu biliyor muydunuz? Sesler bize sadece nerede, ne konumda, nasıl, ne seviyede yakın veya uzakta olduğumuza değil, duygu ve düşüncelerimizin de ne durumda olduğuna karar verir. Örneğin çok önemli bir proje veya sınav için çalışma yapmanız gerekiyor. Yaşınızdan çalıştığınız ortama, cinsiyetinizden dinlediğiniz müziğine kadar, sesler başarıya ulaşmanıza etken oluşturuyor. Sesler nasıl bu kadar hayatımıza etken oluyor sorusuna ise Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez çeşitli cevaplar veriyor. Sönmez, seslerin kişilik yapılarını dahi etkilediğine değindi.

“SESLERİ SADECE KULAĞIMIZ DEĞİL RUHUMUZ DA DUYUYOR”

Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez, seslerin fiziki etkisinden daha çok ruhsal etkisinin olduğunu belirtti. Sönmez, yapılan araştırmalar sonucunda seslerin önemli bir etken olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Sönmez “Dünya genelinde ses üzerine farklı tarihlerde ve farklı ülkelerde pek çok çalışma ve araştırma yapılmıştır. Yapılan araştırmalar sonrası genel tespitler, ses frekanslarının sadece bir titreşim değil aynı zamanda ruh halimizden karakterimize kadar etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu anlamda ses terapileri, dinletiler vs gibi etkinlikler yapılmakta. Dinleme ya da ses terapisinin, nörogelişimsel bozukluklarda ortaya çıkan bilişsel, duygusal ve davranışsal belirtilerin azaltılmasında, ana tedaviyi tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılabileceği söylenebilir. İleride yapılacak daha kapsamlı çalışmalar, bu konudaki bilgi birikiminin daha sağlam bir zemin üzerine oturmasını sağlayacaktır. Kulak, bilindiği üzere fiziksel ve zihinsel sağlığı etkileyen kraniyal sinirlerle bağlantılıdır. Böylece tüm psikonöroimmünolojik sistem, işlenmiş müzik dinletileri ile yeniden yapılandırılmış olur. Odyo-psiko-fonolojik yöntemlerle uygulanan müzik seansları, aşamalı olarak artırılan frekans düzenlemeleri dışında, yüksek frekanslı (tiz) seslerin, düşük frekanslı (pest) sesler ile bir tür egzersiz yapmasına olanak tanıyan teknik bir geçiş sistemini içerir. İki kanal arası geçişi olanaklı kılan bu teknik sayesinde, yüksek frekanslı sesler ile kulak kasları gerginleşir, düşük frekanslı pest sesler ile kaslar gevşer. Tekrar eden kasılma-gevşeme egzersizleriyle orta kulaktaki ossiküler zincir/refleks, eş güdümlü çalışmaya başlar. Nasıl ki fizik tedavide birtakım beden hareketleri araç olarak kullanılıyorsa, dinleme terapilerinde de ses ve müzik araçsallaştırılır. Bu nedenle evimizde, caddede, trafikte, iş yerinde, okulda kısacası vaktinizi geçirdiğiniz her yerde algıladığınız sesler, o günkü durumunuzdan duygularınıza kadar etki etmektedir. Eğer kendinize, hayatınıza ve çevrenize karşı bir rahatsızlık veya şikayetiniz varsa ses ile dinleme terapileri size yardımcı olacak en önemli terapi yöntemlerinden biridir” dedi.

“FARKLI RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİSİNDE ETKENDİR”

Sönmez, ses ile yapılan terapilerin pek çok hastalık ve rahatsızlık üzerinde olumlu etken olduğu belirtti. Sönme,  tedavi gören hastalara uygulanan ses terapilerinin olumlu etken ettiğini ve bu anlamda kişilerin mutlak doktor ve psikolog aracılığıyla bilgi alması gerektiğine değindi. Sönmez; “Pasif müzik terapisi türü olarak kabul edilen ses ya da dinleme terapisi, nörogelişimsel bozukluklarda görülen bilişsel, duygusal ve davranışsal belirtilerin azaltılmasında giderek daha sık kullanılmaktadır. Terapi programlarının bilişsel, davranışsal ve duygusal alandaki potansiyel düzenleyici rolündedir. Bu tür programların tamamlayıcı bir terapi olması ve yan etkilerinin bulunmaması önemli bir avantajdır. Randomize-kontrollü araştırma sayısı kısıtlı olsa da son 20 yıldır başta otistik spektrum olmak üzere zihinsel yetersizlik/anlıksal yetiyitimi, özgül öğrenme bozuklukları ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), iletişim bozuklukları ile motor bozukluklar gibi nörogelişimsel bozuklukların rehabilitasyonunda dinleme terapisi kullanılmakta ve son derece olumlu sonuçlar alınmaktadır. İlk aşamada, pasif bir biçimde müzik dinletileri alan bireyler, 2. aşamada daha aktif rol oynadıkları sesli okumalar yapmak gibi mikrofonlu odyo-vokal egzersizler gerçekleştirirler. Kimi zaman çocuklara, intrauterin sürecin yeniden yaşantılanmasına olanak sağlayan ve güvenli bağlanma pürüzlerini giderdiği varsayılan “anne sesi” dinletileri de verilir. Tüm bu uygulamaların, yalnız psikolojik değil, aynı zamanda nöroanatomik ve nörofizyolojik işlevleri de düzenlediği kabul edilir. Bu alanda yaptığı araştırmalar ile seslerin tedavilerdeki en önemli etkenlerden biri olduğunu tespit eden Fransız kulak-burun-boğaz (KBB) uzmanı Dr. Alfred A. Tomatis; ‘Kulağın, beyne giden en önemli kapıdır’ sözü çok anlamlı bir ifadedir” şeklinde konuştu.

“ÖFKE DURUMLARI VE PSİKOLOJİK BELİRTİLERİ ÜZERİNDE ÖNEMLİ DERECEDE ETKİSİ VAR”

Sönmez, öfkenin ve psikolojik belirtilerinin üzerinden ses terapilerinin önemli derecede etkisi olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Sönmez; “Yapılan çalışmalarda; bireylerin gündelik yaşamda dinlemeyi tercih ettikleri müziğin öfkelerine ve psikolojik durumları üzerine etkisinin olup olmadığı dair araştırmalar yapılmıştır” ifadelerini kullandı.

“MÜZİK VE CİNSELLİK AYRILMAZ İKİLİDİR”

Seslerin cinsel hayatımıza da önemli bir yer edindiğini yapılan araştırmalarla ortaya çıktığını ifade etti. Sönmez; “Frekansların her alanda hayatımıza etki ettiği ile ilgili yapılan araştırmalar ve danışanlarımdan tespit ettiğim bilgiler ile etkisini bizzat gördüm. Dikkat ettiğinizde aslında bunu günlük hayatımızda pek çok kez görürüz. Çok yüksek frekanslı ortamları sevmezken kimi zamanda çok sevebiliriz. İşte bu durum sizin frekanslarınızın uyumudur. Örneğin yeni tanışan kişiler olumsuz bir hava hissettiğinde bu durumu ‘elektrik alamadım’ olarak ifade eder. Bu durum vücudumuzun manyetik alanını ne kadar etki ediyorsa aynı zamanda frekanslarıyla da alakalıdır. Bunun üzerine yapılan değerlendirmelerde sesin cinsellik ve aşk hayatı üzerindeki etkisine yöneliktir. Yöneltilen sorularda büyük bir çoğunluk müzik ile cinselliğin ayrılmaz bir ikili olduğu konusunda hemfikirdir. Örneğin ünlü müzik platformu Spotify 2012 yılında Londra Goldsmiths Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Daniel Mullensiefen tarafından yürütülen bir çalışma yaparak müzik ve cinsellik arasındaki ilişkiyi çözmeye çalıştı. Müzik, romantizm ve baştan çıkarma arasındaki bağlantıyı sinir bilimsel bir bakış açısıyla inceleyen bu çalışmaya göre beynin alkol, yemek ve cinsellik ile olumlu şekilde uyarılan parçaları müzik dinlerken de aktive oluyor. Yani beynimizin cinsellik ile müziğe karşı verdiği tepkiler hemen hemen aynı. Müzik veya sesler sadece bir titreşim veya duyu olayı değil, ayrıca bir uyaran olduğu da tespit edilmiştir. Hatta öyle ki araştırmaya katılanların yüzde 50 gibi ciddi bir çoğunluğu, sevdikleri bir şarkıyı dinlerken yaşadıkları hazzı, sevgililerinin dokunuşlarına tercih edebileceklerini bile söylüyor” ifadelerini kullandı.

Alın’ genişliği alın yazısı olmaktan çıkıyor…

Son zamanların popüler estetiği ‘Alın daraltma’

–Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cengizhan Ekizceli, ‘’Plastik cerrahi operasyonlarında Türkiye önemli gelişmeler gösterdi. Alın daraltma estetiği son yıllarda popülerliğini artırdı. Dünyanın birçok bölgesinden alın daraltma ameliyatı olmak isteyenler Türkiye’ye geliyor’’ dedi.

Sağlık alanında yapılan yatırımlar sağlık turizminin gelişmesine katkı sağladı. Dünyanın birçok bölgesinden estetik ameliyatı olmak isteyenler Türkiye’nin yolunu tuttu. Plastik cerrahi alanında son yıllarda ‘alın daraltma’ da popülerliğini artırdı. Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cengizhan Ekizceli, alın daraltma ameliyatının önemli süreçlerini anlattı. Ekizceli, ‘’Alın daraltma son zamanlarda popüler estetik operasyonlardan biri haline geldi. Alın daraltma operasyonu alındaki saç çizgisinin yerinin değiştirilerek alına istenilen boyutun verilmesi işlemidir’’ ifadelerini kullandı.

Alın daraltma estetiğinin son yıllarda yaygınlaştığını söyleyen  Op. Dr. Cengizhan Ekizceli, ‘’Sosyal medyada insanların birbirini görmesinden dolayı alın daraltmaya da talep arttı. Alın daraltma işlemi saçlı derinin aşağıya alınması işlemidir. Bu şekilde alının boyu kısalıyor. Yurt dışında bu ameliyatlar çok yaygındı. Biz Türkiye’de kendi tekniklerimizi geliştirdik. Yurt dışından da Türkiye’ye çok fazla hastamız gelmeye başladı. Estetik cerrahi görselliğe hitap ediyor. Bizde bu alanda hizmet veriyoruz. Türkiye plastik cerrahi operasyonlarında çok gelişti’’ şeklinde konuştu.

‘’Ameliyat sonrası dışarıdan hiçbir iz görünmüyor’’

Alın daraltma ameliyatı öncesi hastaların belirli süreçlerden geçtiğini ifade eden Ekizceli, ‘’Hastalarımıza ameliyat öncesi tüm detayları anlatıyoruz. Muayene ederken hastamızın alnını kaç cm daraltacağımızı söylüyoruz. Yaptığımız ameliyatları hastamıza gösteriyoruz. Sonraki süreçte ameliyat başlıyor. Cerrahi işlem 1 – 1,5 saat sürüyor. İyileşme süreci plastik cerrahide 6 ay ile 1 yıl arasında değişiyor. Alın daraltma ameliyatında oluşabilecek izler saçların altında kalıyor. Böylece ameliyat sonrası dışarıdan hiçbir iz görünmüyor’’ diye konuştu.

Türkiye’ye alın daraltma ameliyatı için çok yoğun talep olduğunu belirten Ekizceli, ‘’Avrupa, Amerika ve Arap ülkelerinden çok fazla hastamız geliyor. Yüzde 90 oranında kadın hastalar alın daraltma yaptırmak istiyor. 18 yaş sınırlamamız var. Alın estetiğini 50 yaş üstü hastalarımızda da çok fazla önermiyoruz. Saç dökülme riski olanlara önermiyoruz. Hastamız yurt dışından geliyorsa bazı test sonuçlarını istiyoruz. Risk görülmediği takdirde hastalarımızı davet ediyoruz ve tekrar burada testler yapıyoruz. Gerekli testler sonrası ameliyat işlemini yapıyoruz’’ ifadelerini kullandı.

 

Ünlü Psikolog Şafak Simge Sönmez; “Herkesin psikoloğu olmalı”

Son günlerde adından sıkça bahsettiren Ünlü Psikolog Şafak Simge Sönmez, çocuk yaşlarda alınan psikolojik desteğin önemine değindi. Sönmez; “Psikoloji hayatımızın her anında var. Bu nedenle psikologlara danışmaktan veya terapi almak kadar doğal bir durum yok. Özellikle çocukluk döneminde alınan psikolojik destek çok önemli. Herkesin mutlaka danıştığı veya terapi aldığı bir psikoloğu olmalı” ifadelerini kullandı.

Aileden eğitime, iş dünyasından aşk hayatımıza kadar her alanda vücudumuz kadar duygularımız da yıpranıyor. Bedenimizin dinlenme ve tedavi süreci manevi dünyamıza göre daha kısa ve kolay olsa da ruhumuza ve duygularımıza işlenen hasarın tedavisi ise bir hayli zor. Bu nedenle psikiyatrsitler ve psikologlar bizlerin hem danışmanı hem de yol göstericisi oluyor. Son günlerin dikkat çeken isimlerinden genç ve başarılı ismi olan Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez, sosyal medya ve basının yakın takibinde. Yaptığı tespitler, yer aldığı çalışmalar, çalıştığı ünlü isimler ile adından sıklıkla bahsettiren Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez’in eğitim ve çalışma hayatını sizler için araştırdık.

UZMAN PSİKOLOG ŞAFAK SİMGE SÖNMEZ KİMDİR?

Ünlü Psikolog Şafak Simge Sönmez, duygu ve felsefe alanlarına olan ilgisi çocukluk yaşlarında başlıyor. İlk, Orta ve Lise eğitimini tamamladıktan sonra hayalindeki meslek olan psikologluk için zaman bile kaybetmeden lisans eğitimine başlıyor. Sönmez’in psikolojiye olan ilgisi o kadar yüksek ki öğrenciyken aktif çalışan ünlü isimlerin ve okulların çalışmalarını takip ediyor ve katılıyor. Psikoloji lisansını İstanbul Ticaret Üniversitesinde tamamlarken öğrencilik süreci boyunca, rehabilitasyon merkezi, STK, Anaokulu ve Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi gibi kuruluşlarda staj yapmıştır. Ayrıca süreç içerisinde Yüksek Lisans Eğitimini de İstanbul Ticaret Üniversitesinde tamamlamıştır.

UZMANLIK ALANLARI

Sönmez, gençlik yıllarında psikolojiye olan ilgisinin önemini unutmayarak; çocukluk ve ergenlik hakkında özel ve özenli çalışmalar göstermektedir. Sosyal medya hesaplarında farklı duygular ve sorunlar üzerinde yaptığı tespitler ile tanınan Sönmez, aldığı eğitimler ile de dikkat çekmekte. Sönmez; Oyun terapisi, Resim Analizi ve Çocuk ve Ergenlerde klinik görüşme teknikleri eğitimleri sertifikalı eğitmendir. Çift ve cinsel terapisi, boşanma terapisi, BDT, MMPI, Çocuk Değerlendirme Testleri, WISC-R, Kısa süreli çözüm odaklı terapi, Yetişkinlerle klinik görüşme teknikleri eğitimlerini tamamlamıştır. Küçük adımlar erken eğitim programı uygulayıcısıdır. Sadece danışanlarına değil, gönüllü olarak pek çok kuruluşun çalışmalarına katkı sunmuştur. Bugüne kadar bir çok sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak görev almış, 4 Anaokulunda ve özel eğitim kurumlarında çalışmıştır. Özel bir kurs merkezinde psikolog olarak çalışmalarını sürdürmekte olup, derneklerde aktif görev almakla birlikte mezuniyetinden bu yana danışmanlık merkezlerinde aktif danışan görmektedir. Bu çalışmaları ile birlikte yürüttüğü süpervizyon süreçlerini de tamamlamıştır. Sönmez, 3-Gen Klinik Psikoloji Danışmanlık Merkezinin de kurucusudur. Çocuk ve Ergen Psikolojisi üzerine yoğunlaşmakta olup bu alanlarda ayrıca psikoloji öğrencilerini de süpervize etmektedir. 3-11 yaş arası oyun Terapisi, 12 ve üzeri yaş grubu için psikoterapi uygulamaktadır. Ayrıca; Zeka testleri, Çocuk Değerlendirme Testleri, MOXO Dikkat Testi ve Neurosound programı uygulayıcı yetkilisidir. Yetişkin terapisinde Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, ekolleri ile çalışmaktadır. Şu anda EMDR terapi eğitimine ve hipnoterapi eğitimlerine devam etmektedir.

“HERKESİN PSİKOLOGU OLMALI”

Sönmez, basına yaptığı açıklamalarda psikolojinin önemini, çocukluk yaşlarda alınan psikolog danışmanlığın, ergenlik ve sonrasındaki duygu ve durum değişikliğinin önemine dair konulara değindi. Sönmez psikolojik anlamda kendini kayba uğradığını düşünen insanların mutlaka bir psikolog ile görüşmesi gerektiğini belirtti. Sönmez; “Hayat engin bir okyanus, yeri geliyor zorlu şartlarda yeri gelsin güneşli ve sakin bir kumsal misali. Biz psikologlarda bu okyanusta sizlerin kılavuzuyuz. Psikolojimiz hayatımızın her noktasında ve anında yer alıyor. Bu nedenle psikologlara danışmaktan veya terapi almak kadar doğal bir durum yok. Herkesin mutlaka danıştığı veya terapi aldığı bir psikoloğu olmalı. Üzülmek, kızmak, kırılmak diye tabir ettiğimiz durumlar nasıl her insan için geçerliyse bir psikoloğa danışmak da o kadar normaldir” ifadeleriyle durumu özetliyor.

KILINÇARSLAN UYARDI; “SAHTE GÖZLÜKLER, GÖZÜNÜZDEN EDEBİLİR ”

Yaz ve Kış aylarında vazgeçemediğimiz aksesuarların başında gelen gözlüklerde dikkat etmeniz gereken pek çok detay var. Eğer doğru bir gözlük tercihi yapamazsak, sadece şıklıktan değil göz sağlığımızdan bile olabiliriz. Gözlük sektöründe 33 yıldan bu yana hizmet veren ünlü  Recep Kılınçarslan, gözlük alırken dikkat etmemiz gerekenler hakkında detaylı bilgiler verdi.

Gözlerimiz vücudumuzun en önemli organlarının başında gelir. Göz sağlığımızı korumak için kullanacağımız koruma yöntemleri kadar  kullandığımız aksesuarlar da bir o kadar önemlidir. Gözlük kullanan insanlar, sadece sağlık için değil aynı zamanda şıklık için de farklı markalara ve tarzlara yöneliyor. Bu durumu fark eden bazı sahtekarlar ve istismarcılar, durumdan istifade etmek için ünlü markaların ve modellerin sahtelerini üretiyor. Sahte gözlükler, sadece göz sağlığını değil yüzümüze ve hatta deri sağlığımıza kadar etkileri var. Konu hakkında gözlük sektörünün yakından tanıdığı isim ünlü gözlükçü Recep Kılınçarslan açıklamalarda bulundu. 33 yıllık profesyonel deneyimleriyle, dünyaca ünlü markanın binlerce ürünü için tercih edilen Kılınçarslan, nelere dikkat edilmesi gerektiğinden gözlük alırken yapılması gerekenlere kadar tüm detaylara değindi. Sektöre nasıl başladığına değinen Kılınçarslan; “Optik sektörüne ilk adımım 1991 yılında oldu. Optik sektöründeki maceram Denizli’de başladı. Çırak olarak çalışıyordum aynı zamanda hem okuyup hem çalışan kişiydim. Okul harçlığını çıkartırken aynı zamanda bu mesleği öğrenmem gerektiğini bilincine vardım. Mesleğin çok güzel olduğunu ilerki zamanlarda çok iyi yerlere geleceğini ve çok değerli insanlarla tanışacağını hep hayal etmiştim. Hayal ediyordum ama gerçek oldu. İlk mağazamı açmaya karar verdiğimde hiç tereddüt etmeden ‘yapar mıyım yapamaz mıyım. İstanbul’da nasıl olur nasıl yapabilirim’ düşünmeden 1997’de karar verdim ve başladım. Şu anda dünyaca ünlü markaların yüzlerce ürünlerini satan, 33 yıllık deneyim ile insanların tercihi olmaktan gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.

“SADECE ‘GÖZLÜK’ DEYİP GEÇMEYİN”

Gözlük kullanımında kullanılan ürünlerin ne kadar önemli olduğuna değinen Kılınçarslan, gözlüğün küçümsenecek bir aksesuar olmadığını belirterek; “Gözümüz öyle bir organ ki mucizelerle dolu. Ancak gözümüzün sağlığını korumak da bir o kadar önemli. Öncelikle mağazamıza gelen kişiler, hangi yaş grubunda olursa olsun müşteri olarak değil, ailenin bir ferdi olarak düşünürüz. Gözlük seçiminde önemli olan değerli misafirimizin nasıl bir model istediği gibi, kullanacağı zaman ve alan, nasıl bir renkten hoşlandığı, tarzının nasıl olması gerektiği hakkında yardımcı olabiliriz. Bzi hangi koşulda olursa olsun, bize sorulduğunda fikrimizi dürüstçe söyleriz. Önemli olan satılan üründen memnuniyet oranı. Satış sonrası da çok ilgiliyizdir. Çünkü o kişi bir müşterimizden ziyade, güvendiği için bizden bir gözlük almıştır. Bir nevi gözünü bize emanet etmiştir. Yakışan ya da yakışmayan en doğru şekilde en doğru yüz hatlarına uygun gözlüğü tavsiye ediyoruz. Ancak şıklığının veya beğenilen gözlüğün kullanım alanı da önemlidir. Örneğin kullanacağınız alana uygun değilse gözlükten memnun kalamayabilirsiniz. Bu sebepten dolayı gözlük aynı zamanda gözünüzü koruduğu gibi gözlük sağlığınıza da yardımcı olur. Biz gözlüğe sadece bir aksesuar değil, hem sağlık hem de şıklık olarak iki durumda değerlendiriyoruz. Gözlük alırken lütfen sadece gözlüktür deyip geçmeyin. Bu yaklaşım ve deneyimle 33 yıllık tecrübemizle sektörün tercih edilen ilk sıralarında yer almak gurur veren bir duygu” dedi.

“HER ZAMAN UZMANINA DANIŞIN”

Gözlük tercihlerinde kullanılacak olan gözlüğün uzman kişilere danışılarak alınması hata payını azaltacağı gibi memnuniyet oranını da arttıracağını belirten Kılınçarslan; “Öncelikle tüketicilerin güneş gözlüğü ya da numaralı gözlük alması konusunda kesinlikle profesyonel bir optik mağazasına danışması gerekiyor. Özellikle piyasamızda maalesef ki çok sahte dediğimiz orijinal olmayan gözlükler var. Optik mağazasındaki yetkili ve profesyonel bir satıcıya danışıldığında hangi güneş camının daha sağlık ihtiyacınızı görecek şekilde yardımcı olur. Numaralı camda en iyi şekilde uzmanına sormak her zaman için daha mantıklıdır. Gözlük seçiminde en önemli. Gözlüklerinin birbirinden farklı ihtiyaç alanında kullanıldığı için farklı özellikleri vardır. Gözlüğün camlarının ultraviyole koruyucu özelliği olması gerekiyor veya polarize olabilir, kristal camlı olabilir, antre filtreli dediğimiz güneş camları olabilir, optik camlar olabilir. Optik seçimde bizim özellikle favorimiz yüzdeki şıklığı rahatlığı ve konforudur. Gözlük taktığımızda yüzümüzün hatları ve görünümüne de büyük ölçüde değişiklik gösterecektir. Özellikle günümüzde en fazla kullanılan kemik diye tabir ettiğimiz asetat gözlükler daha rahat ve daha kullanışlıdır. Bunun dışında metal gözlüklerin de rahat ve titanyum olanları tavsiye ediliyor. Yine bu seçimi yaparken uzman bir yetkiliye sormak en iyi tercihi yapmanıza yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.

“ÇERÇEVENİN VE OPTİKLERİNİN KALİTESİZLİĞİNDEN DOLAYI CİLTTE VE GÖZLERDE İNANILMAZ DERECEDE HASAR VERMEKTEDİR”

Ünlü gözlük markalarının birebir benzerlerini üreten bazı kişiler, sadece şıklık değil aynı zamanda göz sağlığınıza da zarar veriyor. Ünlü markaların ünlü modellerinin sahtelerinin ne denli zarar verdiği hakkında bilgiler veren Kılınçarslan; “Gözlük diğer aksesuarlardan daha önemlidir. Çünkü yüzümüze takacağımız her hangi bir ürün sadece şıklık değil sağlık anlamında da etkendir. Son zamanlarda maalesef ki sahte gözlükler piyasamızda oldukça arttı. Göz sağlığına iyi gelen, koruyan, şık duran markaların çeşitli modellerinin sahteleri de var ne yazık ki. Bunlar toplama plastiklerden yapılan veya katılarak yapılan, güneş camları tezgâhta pazar yerinde ya da takıcılarda satılan gözlükler. Gözlük kullanıcılarının veya gözlük almak isteyenler hiçbir şekilde bu gözlükleri gözünde bulundurmaması takmaması gerekir. Çerçevenin kalitesizliğinden dolayı ciltte inanılmaz derece hasar, gözde inanılmaz derecede hasar vermektedir. Hiçbir şekilde tavsiye etmiyoruz. Ucuz oldukları için ya da modelini beğendikleri için çok tercih edenler var ama ileriki yaşlarda cilde ve göze verebilecek büyük zararların farkında olmuyorlar. Örneğin 1000 TL tasarruf etmek isteyen kişiler ileride sahte gözlük kullanımdan dolayı oluşan hasarı gidermek için 10.000 TL ödemek veya daha fazla miktarlarda hastanelere yatırmak zorunda kalıyorlar. Gözlük bu kadar önemlidir” şeklinde konuştu.

“MAĞAZALARI TERCİH EDİN”

Gözlük kullanmak zorunda olan veya şıklık için gözlük tercih edecek kişilerin ilk tercihi mağazaların olması gerektiğine değinen Kılınçarslan; “Göz sağlığınıza veya şıklığınıza şıklık katmak istiyorsanız; gözlük almadan önce mutlaka mağazaları tercih edin. Gittiğiniz mağazada beğendiğiniz bir gözlük alıyorsanız; orijinalliğini kanıtlayan bandrol veya belgesi olup olmadığına bakın. Kullanacağınız alan ne ise bunu belirterek sunulan gözlükler arasında tercih yapmaya çalışın” dedi.

Ayfer Öz; “Aradığınız duyguları, mucizeler ile ulaşabilirsiniz”

Kişisel gelişim ve Spiritüel Yaşam Uzmanlığı alanlarında başarılı isimler arasında yer alan Ayfer Öz, 4 Ocak 2023 tarihinde açılışını  yapacağı ‘Mucizeler Kursu’ adlı eğitim programına ilgiler artmakta. Öz; “Mucizeler mümkündür ve kaynağı da sadece bizdedir. Limitli bilinç yapısından kurtulduğumuzda, mucizelerin mümkün olduğu bilince geçeriz ve geçmişin etkilerinden kurtulup anı deneyimleyen oluruz. Aslında hep peşinden koştuğumuz huzur buradadır” ifadelerini kullanarak açıklamalarına devam etti.

ÖZ, MUCİZELER KURSU HAKKINDA BİLGİLER VERDİ

Ayfer Öz, Mucizelerimize ulaşmanın mümkün olduğuna değindi. Öz’ün 4 Ocak 2023 tarihinde açacağı  ‘Mucizeler Kursu’na ilgi artarken, kurs hakkında soruları yanıtladı. Sosyal meday platformalarından gelen en çok soruları değerlendiren Öz, yanıtlar verdi.

-“MUCİZELERİMİZİ BULMAK İÇİN NE KADAR ZAMAN GEREKİYOR?”

Öz; “Mucizeler kursu, 365 gün süren kolaylıkla uygulanabilen her gün tekrarlanan küçük metinlerin olduğu bir zihin dönüşüm programıdır. Her ders bir gün için tasarlanmıştır. Bir yıl boyunca her hafta aynı gün o haftanın dersleri verilir ve dersler hafta boyunca her gün yaşamınızın akışını etkilemeden içinizden tekrar etmek suretiyle kolaylıkla uygulanır. Herkes için her zaman uygundur”

-“MUCİZELER KURSUNA KATILMAK İÇİN ŞARTLAR NELER? MUCİZELER HERKESTE VAR MI?”

Öz; “Yargı barındırmaz. Dil, din, ırk, mezhep barındırmaz. Herkesi her şartta sorgulamadan kabul eden bir yapıya sahiptir. Hiçbir hazırlık veya özel çalışma gerektirmez. Bazen karşınıza çıkan o günün dersi size beklediğiniz bir sorunun cevabı gibi gelir. aşk, iş, eğitim, para, aile, sağlık  hayatınıza dair tüm alanlarda etkisini gösterir. Mucizeler Kursu’nun bir dersinde der ki: ‘gerçek olan tehdit edilemez, gerçek olmayan var olamaz. Burada Tanrı’nın huzuru yatar’ Nedir gerçek olan ve olmayan? Kurs, gerçek olan ve olmayan arasında; bilgi ve algı arasında… Belirgin bir ayrım yapar. Bilgi gerçektir. Gerçek değiştirilemez, başı ve sonu yoktur. Zamana ve mekâna göre değişiklik göstermez. Algı dünyası ise zamanın, değişimin, başlangıcın ve bitişlerin dünyasıdır. Değişkenlik gösterir. Gerçeğe değil yoruma dayanır. Gerçek sandığın yorumlarınla yarattığın kendi gerçekliğindir. Ölüm, kayıp ve ayrılık inancı üzerine kurulmuştur. Bizi algı ve yorumlardan oluşan illüzyonlar dünyasından gerçeğe götüren kurstur”

-“MUCİZELER GÜNLÜK HAYATIMIZI NE KADAR DEĞİŞTİRECEK? BİZ FARKEDEBİLECEK MİYİZ?”

Öz; “Acı, keder, kuşku, öfke, kırgınlık, pişmanlık gibi bizi altüst eden duyguları oluşturan alışa geldiğimiz düşünce sistemimizi değiştirir. Her gün yapılan derslerle beynimizde yavaş yavaş yeni nörolojik ağlar oluşturur. Doğruluğunu sorgulamadan inandığımız yargı ve yorumlarımız nedeniyle inandığımız düşüncelerin bize çektirdiği acıları önce fark ederiz ve derslerin tekrarıyla da bakış açılarımızı değiştirmiş olur acıları bırakırız. Kısıtlı bakış açıları, hatalı algılar, yargı ve yorumlar gider, yerine bağışlamanın huzuru (ki burada ki bağışlama bildiğimiz anlamda değildir kurs içerisinde bağışlamanın gerçek anlamı da öğrenilecektir ve bu içsel huzurun en kolay formülü olarak yeni yaşamınızda sizin mucizevi anahtarınız olacaktır.) Ve gerçeği görebilme yetisi gelir. Mucizeler mümkündür ve kaynağı da sadece bizdedir. Limitli bilinç yapısından kurtulduğumuzda, mucizelerin mümkün olduğu bilince geçeriz ve geçmişin etkilerinden kurtulup anı deneyimleyen oluruz. Aslında hep peşinden koştuğumuz huzur buradadır”

-“MUCİZELERİMİZİ BULDUĞUMUZDA KAYBEDEBİLİR MİYİZ?”

Öz; “Bu kursu sadece çağrıyı duyanlar alır. Duymaya hazır olmayanlar için zaman uygun değildir. Gün olacak ve bu kursu almamış kimse kalmayacaktır. Kollektif anlamda mucize bilincine erişmiş toplumlar olabilmemiz dileğiyle. Özümüze geri dönüş yani hakikat yolunda bize rehberlik edecek bu kursta sizlere davetiye olmaya niyet ediyorum. Çağrımı duyanlarla harika bir yıl geçirmeye ve mucize bilincini kendime sizleri vesile kılarak tekrar tekrar anlatmaya sabırsızlanıyorum. Korkularla, kaygılarla, ben merkezli davranışlarla  kendimizi Özümüzden ayırdığımız için ve yüce yaradanım ilahi planda bize sundukları yani başımıza gelenler, olan.. adına her ne derseniz.  Yani yaşadıklarımızla kavga ettiğimiz, ilahi planda olacak olana güvenmeyip kendi istediğimizi oldurmaya çalıştığımız  için olanla kolkola girmek yerine, olanla kavga ettiğimiz için bu dünyada kendimize cenneti deneyimletmeye çalışırken, cehennemi yaşatan  oluyoruz. Mucizeler kursu, bize Tanrı’nın bir parçası olduğumuzu hatırlatarak bizi o cehennem diye tanımladığımız zihin hapishanesinden kurtarmak içindir”