Etiket arşivi: Ses

Sönmez; “Müzik sadece ruhun gıdası değil, aynı zamanda ilacıdır”

Sesler, hayatımızın her yerinde ve her anında etkendir. Eğitimden sağlığa, iş hayatından sosyal yaşamın kalitesine kadar her alanda seslerin frekansı önemlidir. Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez, seslerin hayatımızı ne yönde etkilediğine ve ses ile yapılan tedavi yöntemlerine dair açıklamalarda bulundu. Sönmez; “Halk arasında ‘müzik ruhun gıdasıdır’ şeklinde bir tabir vardır. Sesler ve oluşturduğu frekanslar, hiç düşünemediğimiz bir hastalığın veya rahatsızlığın tedavisine önemli ölçüde destek olur. Bu nedenle müzik sadece ruhun gıdası değil, aynı zamanda ilacıdır” dedi.

İletişim, insanlığın var oluşundan bu yana hayatî değer taşımakta. İletişimi kolaylaştıran en temel unsurlardan biri de sestir. Her canlının birbiriyle olan iletişimi farklı olduğu gibi yaşam tarzını da belirleyen etkenlerden birinin de ses olduğunu biliyor muydunuz? Sesler bize sadece nerede, ne konumda, nasıl, ne seviyede yakın veya uzakta olduğumuza değil, duygu ve düşüncelerimizin de ne durumda olduğuna karar verir. Örneğin çok önemli bir proje veya sınav için çalışma yapmanız gerekiyor. Yaşınızdan çalıştığınız ortama, cinsiyetinizden dinlediğiniz müziğine kadar, sesler başarıya ulaşmanıza etken oluşturuyor. Sesler nasıl bu kadar hayatımıza etken oluyor sorusuna ise Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez çeşitli cevaplar veriyor. Sönmez, seslerin kişilik yapılarını dahi etkilediğine değindi.

“SESLERİ SADECE KULAĞIMIZ DEĞİL RUHUMUZ DA DUYUYOR”

Uzman Psikolog Şafak Simge Sönmez, seslerin fiziki etkisinden daha çok ruhsal etkisinin olduğunu belirtti. Sönmez, yapılan araştırmalar sonucunda seslerin önemli bir etken olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Sönmez “Dünya genelinde ses üzerine farklı tarihlerde ve farklı ülkelerde pek çok çalışma ve araştırma yapılmıştır. Yapılan araştırmalar sonrası genel tespitler, ses frekanslarının sadece bir titreşim değil aynı zamanda ruh halimizden karakterimize kadar etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu anlamda ses terapileri, dinletiler vs gibi etkinlikler yapılmakta. Dinleme ya da ses terapisinin, nörogelişimsel bozukluklarda ortaya çıkan bilişsel, duygusal ve davranışsal belirtilerin azaltılmasında, ana tedaviyi tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılabileceği söylenebilir. İleride yapılacak daha kapsamlı çalışmalar, bu konudaki bilgi birikiminin daha sağlam bir zemin üzerine oturmasını sağlayacaktır. Kulak, bilindiği üzere fiziksel ve zihinsel sağlığı etkileyen kraniyal sinirlerle bağlantılıdır. Böylece tüm psikonöroimmünolojik sistem, işlenmiş müzik dinletileri ile yeniden yapılandırılmış olur. Odyo-psiko-fonolojik yöntemlerle uygulanan müzik seansları, aşamalı olarak artırılan frekans düzenlemeleri dışında, yüksek frekanslı (tiz) seslerin, düşük frekanslı (pest) sesler ile bir tür egzersiz yapmasına olanak tanıyan teknik bir geçiş sistemini içerir. İki kanal arası geçişi olanaklı kılan bu teknik sayesinde, yüksek frekanslı sesler ile kulak kasları gerginleşir, düşük frekanslı pest sesler ile kaslar gevşer. Tekrar eden kasılma-gevşeme egzersizleriyle orta kulaktaki ossiküler zincir/refleks, eş güdümlü çalışmaya başlar. Nasıl ki fizik tedavide birtakım beden hareketleri araç olarak kullanılıyorsa, dinleme terapilerinde de ses ve müzik araçsallaştırılır. Bu nedenle evimizde, caddede, trafikte, iş yerinde, okulda kısacası vaktinizi geçirdiğiniz her yerde algıladığınız sesler, o günkü durumunuzdan duygularınıza kadar etki etmektedir. Eğer kendinize, hayatınıza ve çevrenize karşı bir rahatsızlık veya şikayetiniz varsa ses ile dinleme terapileri size yardımcı olacak en önemli terapi yöntemlerinden biridir” dedi.

“FARKLI RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİSİNDE ETKENDİR”

Sönmez, ses ile yapılan terapilerin pek çok hastalık ve rahatsızlık üzerinde olumlu etken olduğu belirtti. Sönme,  tedavi gören hastalara uygulanan ses terapilerinin olumlu etken ettiğini ve bu anlamda kişilerin mutlak doktor ve psikolog aracılığıyla bilgi alması gerektiğine değindi. Sönmez; “Pasif müzik terapisi türü olarak kabul edilen ses ya da dinleme terapisi, nörogelişimsel bozukluklarda görülen bilişsel, duygusal ve davranışsal belirtilerin azaltılmasında giderek daha sık kullanılmaktadır. Terapi programlarının bilişsel, davranışsal ve duygusal alandaki potansiyel düzenleyici rolündedir. Bu tür programların tamamlayıcı bir terapi olması ve yan etkilerinin bulunmaması önemli bir avantajdır. Randomize-kontrollü araştırma sayısı kısıtlı olsa da son 20 yıldır başta otistik spektrum olmak üzere zihinsel yetersizlik/anlıksal yetiyitimi, özgül öğrenme bozuklukları ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), iletişim bozuklukları ile motor bozukluklar gibi nörogelişimsel bozuklukların rehabilitasyonunda dinleme terapisi kullanılmakta ve son derece olumlu sonuçlar alınmaktadır. İlk aşamada, pasif bir biçimde müzik dinletileri alan bireyler, 2. aşamada daha aktif rol oynadıkları sesli okumalar yapmak gibi mikrofonlu odyo-vokal egzersizler gerçekleştirirler. Kimi zaman çocuklara, intrauterin sürecin yeniden yaşantılanmasına olanak sağlayan ve güvenli bağlanma pürüzlerini giderdiği varsayılan “anne sesi” dinletileri de verilir. Tüm bu uygulamaların, yalnız psikolojik değil, aynı zamanda nöroanatomik ve nörofizyolojik işlevleri de düzenlediği kabul edilir. Bu alanda yaptığı araştırmalar ile seslerin tedavilerdeki en önemli etkenlerden biri olduğunu tespit eden Fransız kulak-burun-boğaz (KBB) uzmanı Dr. Alfred A. Tomatis; ‘Kulağın, beyne giden en önemli kapıdır’ sözü çok anlamlı bir ifadedir” şeklinde konuştu.

“ÖFKE DURUMLARI VE PSİKOLOJİK BELİRTİLERİ ÜZERİNDE ÖNEMLİ DERECEDE ETKİSİ VAR”

Sönmez, öfkenin ve psikolojik belirtilerinin üzerinden ses terapilerinin önemli derecede etkisi olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Sönmez; “Yapılan çalışmalarda; bireylerin gündelik yaşamda dinlemeyi tercih ettikleri müziğin öfkelerine ve psikolojik durumları üzerine etkisinin olup olmadığı dair araştırmalar yapılmıştır” ifadelerini kullandı.

“MÜZİK VE CİNSELLİK AYRILMAZ İKİLİDİR”

Seslerin cinsel hayatımıza da önemli bir yer edindiğini yapılan araştırmalarla ortaya çıktığını ifade etti. Sönmez; “Frekansların her alanda hayatımıza etki ettiği ile ilgili yapılan araştırmalar ve danışanlarımdan tespit ettiğim bilgiler ile etkisini bizzat gördüm. Dikkat ettiğinizde aslında bunu günlük hayatımızda pek çok kez görürüz. Çok yüksek frekanslı ortamları sevmezken kimi zamanda çok sevebiliriz. İşte bu durum sizin frekanslarınızın uyumudur. Örneğin yeni tanışan kişiler olumsuz bir hava hissettiğinde bu durumu ‘elektrik alamadım’ olarak ifade eder. Bu durum vücudumuzun manyetik alanını ne kadar etki ediyorsa aynı zamanda frekanslarıyla da alakalıdır. Bunun üzerine yapılan değerlendirmelerde sesin cinsellik ve aşk hayatı üzerindeki etkisine yöneliktir. Yöneltilen sorularda büyük bir çoğunluk müzik ile cinselliğin ayrılmaz bir ikili olduğu konusunda hemfikirdir. Örneğin ünlü müzik platformu Spotify 2012 yılında Londra Goldsmiths Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Daniel Mullensiefen tarafından yürütülen bir çalışma yaparak müzik ve cinsellik arasındaki ilişkiyi çözmeye çalıştı. Müzik, romantizm ve baştan çıkarma arasındaki bağlantıyı sinir bilimsel bir bakış açısıyla inceleyen bu çalışmaya göre beynin alkol, yemek ve cinsellik ile olumlu şekilde uyarılan parçaları müzik dinlerken de aktive oluyor. Yani beynimizin cinsellik ile müziğe karşı verdiği tepkiler hemen hemen aynı. Müzik veya sesler sadece bir titreşim veya duyu olayı değil, ayrıca bir uyaran olduğu da tespit edilmiştir. Hatta öyle ki araştırmaya katılanların yüzde 50 gibi ciddi bir çoğunluğu, sevdikleri bir şarkıyı dinlerken yaşadıkları hazzı, sevgililerinin dokunuşlarına tercih edebileceklerini bile söylüyor” ifadelerini kullandı.

İZODER: “Isı, su, ses ve yangın yalıtımı tüm şehirlerimizde binaların tamamında uygulanmalı”

Yalıtım sektörünün çatı kuruluşu İZODER, ‘8 Kasım Dünya Şehircilik Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, tüm şehirlerde depreme karşı güvenli, enerji verimli ve konforlu binalara sahip olmak için ısı, su, ses ve yangın yalıtımının binaların tamamında uygulanması gerektiğine dikkat çekti.
Güvenli ve sağlıklı yapılara kavuşmak için tüm yalıtım branşlarının, yönetmelik ve standartlara uygun bir şekilde, tüm şehirlerde binalara uygulanması gerektiğini vurgulayan İZODER Başkanı Levent Gökçe, şunları söyledi: “Ülke olarak depremle yaşamayı öğrenmeli, güvenli ve kaliteli yapılaşma bilinciyle hareket etmeliyiz. Topraklarının yüzde 95’lik bölümü deprem kuşağında yer alan ülkemizde, can ve mal güvenliğini sağlayabilmek için alınması gereken önlemlerin başında uzun ömürlü ve depreme dayanıklı binalar inşa etmek geliyor. Ancak bugün ülke genelinde milyonlarca konutta halen su yalıtımı bulunmuyor.
Türkiye’de inşaat sektöründe büyük bir eksikliği gidererek, binalara dayanıklılık, kalite ve konfor kazandıracak ‘Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’, 1 Haziran 2018’de yürürlüğe girdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, İZODER’in de destek ve girişimleriyle mevzuattaki eksikleri gidermek üzere hazırlanan yeni yönetmelikle, su yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Türkiye inşaat sektörü ve kullanıcılar açısından çok önemli bir adım olan bu yönetmelik, su yalıtımı ile ilgili çok büyük bir eksikliği giderecek. Yeni yapılan binalarda bu yönetmelikte öngörülen esaslara uyulmadığının tespit edilmesi halinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar binaya yapı kullanma izin belgesi verilmiyor.
Türkiye’de sadece yeni binaların değil mevcutların da enerji verimli hale getirilmesi, ülke ekonomisi açısından çok önemli. Çok ciddi seviyede eski bina stokuna sahip olan ülkemizde mevzuatlara uygun olarak yapılacak ısı yalıtım uygulamaları ile enerji verimli, sağlıklı ve konforlu yapılara kavuşmak mümkün olacaktır, bunun için de yalıtımda seferberlik ilan etmeliyiz. Mevcut binaların enerji verimli hale getirilebilmesi için vatandaşların teşvik edilmesi gerekli.
Türkiye, Avrupa kıtasında en hızlı büyüyen bina stokuna sahip ülkedir. AB’de sıfır enerji binalara geçiş başlamışken, mevcut standartlarımıza baktığımızda ülkemizde halen bir metrekarelik bir alanın ısıtılması için harcanmasına izin verilen yıllık enerji miktarı, gelişmiş ülkelerin çok üzerindedir. Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri ile ülkemizde tavsiye edilen U değerlerini mukayese ettiğimizde, ülke olarak daha verimli çözümlere yönelmemiz gerektiğini görüyoruz. Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması öncelikli hedefimiz olmalı.
Günümüzde binalarda en önemli sorunlardan biri de gürültü. Ses yalıtımı, içinde yaşadığımız konutlara hitap eden ve toplumu direkt ilgilendiren, çok önemli bir konu. Bugün özellikle büyük şehirlerde yaşamımızın her alanında, farkında olmadan gürültüye maruz kalıyor ve bu durumun olumsuz etkilerini gün geçtikçe daha fazla hissediyoruz. Gelişmiş ülkelerde yalıtım konusunda yüksek hassasiyet var ve ses yalıtımı çağdaş yaşam standartlarının oluşmasına katkı sağlıyor. Gürültü insanlarda sağlık sorunlarına yol açıyor. Türkiye’de gürültü kirliliğini önlemek amacıyla hazırlanan Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik, 1 Haziran 2018’de yürürlüğe girdi. Böylece yönetmelikle, ses yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Yönetmelik, konutların yanı sıra okul, hastane gibi halkın yoğun olarak bulunduğu binaları da kapsıyor.
Yürürlükte olan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik uyarınca; ülkemizdeki binaların bir yangın meydana geldiğinde, içerisindeki kişilerin güvenli bir şekilde tahliye edilmelerine, itfaiye ekiplerinin de güvenli bir şekilde müdahale etmesine olanak sağlayacak süre boyunca yıkılmadan fonksiyonlarını sürdürmesi gerekiyor. Bu çerçevede yapının başta taşıyıcı elemanları olmak üzere bazı bölümlerinin yangına karşı dayanıklı olacak şekilde tasarlanması gereklidir. Yangının zararlı etkilerinin sınırlandırılması ve güvenli kaçış bölgelerinin oluşturulması amacı ile oluşturulan bölümlerin duvarlarına, tavanına ve döşemesine yangın yalıtımı yapılmalıdır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Türk yazılım mühendislerinin geliştirdiği Coach Connect dünya çapında ses getirdi!

Dünyanın bir numaralı golf medya şirketi Golf Digest, Rapsodo ile yaptığı işbirliğini Orlando’da gerçekleştirdiği bir lansman ile duyurdu. Bu işbirliği sayesinde Golf Digest’in dünyaca ünlü golf eğitmenleri, Türk yazılımcıların geliştirdiği Coach Connect platformu üzerinden eğitim vermeye başladı.
Dünyanın bir numaralı golf medya şirketi Golf Digest, Rapsodo ile yaptığı işbirliğini Orlando’da gerçekleştirdiği bir lansman ile duyurdu. Golf Digest ve Rapsodo, Coach Connect platformu adıyla duyurdukları işbirliği ile dünya golf pazarında büyük ses getirdi. Yüksek teknolojik altyapıya sahip Rapsodo yazılım ve donanımlarının kullanıldığı platform, veri analizine dayalı hizmet modeliyle golf tutkunlarının performansını gözle görülür şekilde artırıyor. Farklı yetenek gruplarına hitap eden platform, sahip olduğu teknoloji sayesinde golf tutkunlarına güçlü bir oyun geliştirme deneyimi ve eğitimi sunuyor.
Üyelik modeliyle çalışan sistemde golf öğrencisi çektiği videoyu Rapsodo MLM uygulaması üzerinden kaydederek ünlü Golf Digest eğitmenlerinden istediği birine gönderiyor. Atış hızı, mesafesi, açısı, topun devri ve sapma oranı gibi atış performansının tüm detayıyla sunulduğu veriye dayalı altyapı sayesinde; dünyaca ünlü golf eğitmenleri, Türk yazılımcıların geliştirdiği Coach Connect platformu üzerinden eğitim veriyor.
Yüzde 100 Türk yazılım mühendislerinin ürünü
2021 yılında Türkiye ofisinde yüzde 100’ün üzerinde büyüme hedefleyen Rapsodo Türkiye Ofisi Direktörü Dilek Devran, “Merkezi Singapur, pazar odağı Amerika olan Rapsodo’nun Ar-Ge üssü İzmir Teknopark’ta faaliyet gösteriyor. Golf Digest işbirliğine zemin hazırlayan Coach Connect, çok gurur verici ki; tamamen Türk yazılımcıların ürünü. Dünyanın birçok ulusuna göre avantajlara sahibiz. Türk gençleri, potansiyelinin farkına varmalı. Onlara her fırsatta çağrımızı yineliyoruz. Gelin Rapsodo çatısı altında teknoloji geliştirip, ihraç edelim ve kullanıcıların değişen yaşamlarına birlikte şahit olalım” dedi.
Türkiye’den dünyaya yazılım ihracatı atağı
2011 yılında Singapur’da kurulan Rapsodo, ağırlıklı olarak Amerika ve Japonya pazarına hitap eden ürün ve teknolojiler geliştiriyor. 2018 yılında Türkiye’ye yatırım yapma kararı alan Rapsodo’nun Kurucusu ve CEO’su Batuhan Okur, “Rapsodo’nun küresel pazardaki büyüme eğrisi, Türkiye’ye yatırım yapmamızı hızlandırdı. Türkiye’ye ciddi Ar-Ge ve insan kaynağı yatırımı yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Çünkü dünyaya sunduğumuz yüksek teknoloji ürünlerinin Ar-Ge’sini Türkiye’den yönetiyoruz. Bu çok heyecan verici. Rapsodo Singapur doğumlu, Amerika’da büyüyen, Türkiye’de Ar-Ge yapan önemli bir oluşum, güçlü bir marka. Yakın gelecekte dikkat çeken yeni yatırımlarımızı duymaya devam edeceksiniz” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

O Ses Türkiye’de Yarı Final gören Yunus Bulmuş Organizasyon ve Menajerlik şirketi kurdu!

İzmir Tire’de müzisyen olan ve TV8’de yayınlanan Acun Ilıcalı’nın sunduğu ‘O Ses Türkiye’de yarı finale kadar çıkan başarılı müzisyen Yunus Bulmuş Oganizasyon ve Menajerlik şirketi kurdu…
‘Rey Müzik – Sanat’ İzmir Tire’de organizasyon, menajerlik, davet gibi birçok sektörde hizmet vermek amacıyla kuruldu.
 Sektöründe tek olmayı amaçlayan Yunus Bulmuş, ‘Rey Müzik – Sanat’ta; Organizasyon, Menajerlik, sahne ekipman kiralama, proje koordinatörlüğü, davet olmak üzere 5 dalda hizmet vereceklerini ve profesyonel ekibiyle yaptıkları her projede üst düzey hizmet verip bu sektörde kaliteli hizmetle herkesin tanıştıracaklarını söylüyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Müzik Camiasından ‘Müziğe Ses Ver’ Kampanyası!

İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın talimatları doğrultusunda alınan yeni koronavirüs tedbirleri kapsamında konserlerin iptal edilmesi, eğlence mekanlarında canlı müziklerin yasaklanması, gece 00:00’dan sonra müzik çalınmasının yasaklanması sonucu bir çok sanatçı, mekan sahipleri, menajerler alınan bu kararda kendilerinin ve bir çok insanın mağdur olduklarını ifade ederek ortaklaşa bir paylaşımda bulunurken bu paylaşıma sosyal medya üzerinden çok kısa bir sürede bir çok ünlü sanatçı ve sosyal medya kullanıcısı destek verdi.
#müziğesesver hashtagi ile yapılan paylaşıma destek veren sanatçıların arasında Suzan Kardeş, Tan taşçı, Özgün, Cansever, Yonca Lodi, Ercüment Karanfil, Levent Dörter, Murat Dalkılıç, Mahmut Görgen, Kalben, İlyas Yalçıntaş ve Hamiyet gibi ünlü isimler yer aldı.
Yapılan paylaşımda ise; Kamuoyunun Dikkatine! Küresel bir salgın olan ve maalesef ülkemizde de görülmeye başlanan Coronavirüsü ile ilgili gelişmeleri önce bir insan olarak, sonra da uzun yıllardır tökezleyerek ilerlemeye çalışan bir sektörün çalışanları olarak derin üzüntü ve büyük endişe ile izlemekteyiz. Tüm insanlık olarak içinde bulunduğumuz durum son derece tedirgin edici boyutta. Bu salgının ülkemize bu kadar geç sirayet etmesinde, devletimizin gösterdiği iradeyi canı gönülden kutluyor ve destekliyoruz. Müzik sektörü çalışanları olarak, bu krizde elimizden gelen her türlü özveriyi gönülden
yapacağımızın bilinmesini istiyoruz. İnsan hayatının mevzu bahis olduğu bu sağlık krizinde, pek çok sektörde olduğu gibi müzik sektöründe de derin ekonomik hasarlar oluşmakta. Uzun bir süredir ülkemizde yaşanan deprem, maden faciası, yurtiçinde ve yurtdışında yaşanan terör saldırıları olaylarında kepenk kapatan ilk sektör olarak müzik camiası, bu krizlerde ekonomik batağa saplanmış olmasına karşın elinden geleni yapmış; müziğin sadece ”eğlence” olmadığını, insanların müzik ile bir araya gelip bir birine el uzatıp can verdiğini göstermiştir. Van Depremi için pek çok organizatör, mekan, işletmeci ve müzisyen bir araya gelip yardım konseri yapmış Van’a bir okul hediye etmiştir.
Şehitlerimizin haberleri geldiğinde ilk önce mekanlar ve müzisyenler tepkisini göstermiş, sahnelerini susturmuş, bir kısmı gelirlerini ihtiyaç sahiplerine bağışlamıştır. Her dönemde yaşanan ekonomik kriz sonrasında hiç bir devlet kurumunun desteği olmadan tamamen kendi imkanlarıyla tekrar ve tekrar ayağa kalkmıştır. Müzisyenler, bağımsız yapım firmaları, bağımsız menajerlik firmaları, konser mekanları gibi başlıklar altında toplanabilecek müzik sektörü garsonlardan güvenlik elemanlarına, komilerden sesçilere, kulis sorumlularından teknik ekibe, müzisyenlerden rodilere, aşçılardan temizlik elemanlarına, firmalardaki sekreterlerden asistanlara yaklaşık bir milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Devletin önemli gelir kaynaklarından olan bu sektörün SGK ödemelerinden  stopaja, KDV’den personel maaşlarına, mekan kiralarından seyahat sigortalarına kadar ciddi miktarda bir ödeme yükü vardır. Hali hazırda bir ekonomik darboğazda olan ve gelinen noktada tamamen şalteri indirme konumuna gelen sektörün, mevcut ekonomik hasardan kendi çabaları ile kurtulması imkansızdır. Müzik, eğlence sektörü ve sahne sanatçıları emekçileri kısaca Türk müzik sektörü çalışanları için herkesi birliğe ve sesimizi duyurmaya devam ediyoruz. Müziğe ses ver” ifadeleri yer aldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)