Dr. Lissa Rankin’den kendimizi tanıma rehberi: zihnin iyileştirici gücü

Hastalıklarımızın sebebinin genlerimiz olduğuna, dertlerimize de yalnızca doktorların çare bulabileceğine inanırız. Dr. Lissa Rankin de sağlığı bozulmaya başlayana kadar aynı fikirdeydi. Ancak yöneldiği tıbbi tedavilerin yeteri kadar fayda sağlayamadığını görünce dizginleri eline almaya karar verdi. Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmaları incelerken, kendisinin de bir parçası olduğu sağlık hizmetlerinin çok önemli bir noktayı görmezden geldiğini fark etti, o da şuydu: Vücut kendini iyileştirebilme becerisine sahiptir ve zihinlerimizi eğiterek bu özellikten en verimli şekilde istifade edebiliriz. Zihnin İyileştirici Gücü
• Düşüncelerinizi ve duygularınızı değiştirerek bedeninizi
iyileştirebilir misiniz?
• Hastalıklarınızın asıl kaynağının mesleki ve özel yaşamınızdaki sıkıntılar olabileceğini hiç düşündünüz mü?
• Kendinizi iyileştirme yolculuğunuzda size rehberlik edebilecek yeni ve radikal bir sağlık modeliyle tanışmaya hazır mısınız?
Zihnin İyileştirici Gücü, yalnızlık, kötümserlik, depresyon, korku ve kaygının vücuda zarar verdiğini, samimi ilişkiler, minnettarlık ve insanın gerçek benliğini dürüstçe ifade edebilmesinin ise iyileşme süreçlerini hızlandırdığını destekleyen bilimsel kanıtlar sunuyor. “Dr. Rankin, hem yaşamı hem de yazdıklarıyla, modern bilimin faydaları ve kalbin bilgeliğini bir araya getiren yeni bir yolun varlığına işaret ediyor… Sırf bu kitabı okumak bile insanın sağlığına iyi geliyor.”
– Martha Beck
“Zihnin İyileştirici Gücü, kadim bilgileri çağımıza uygun şekilde yorumlayıp herkes için anlaşılır hale getirmekle kalmıyor, gündelik hayatımızda bunlardan nasıl istifade edeceğimizin yollarını da gösteriyor… Hepimizin bu kitaptan öğreneceği dersler var.”
-Dr. Bernie Siegel, Kanser, Tıp ve Mucizeler kitabının yazarı
“Yeni nesil doktorların gerçek tıpla ilgilenmesini görmek beni çok mutlu ediyor. İyileşmenin ve sağlıklı olmanın gerçek gücünü içimizde taşıdığımızın farkındalar…”
– Dr. Christiane Northrup, Kadının Bedeni, Kadının Bilgeliği kitabının yazarı Dr. Lissa Rankin Hakkında
Dr. Lissa Rankin zihin-vücut tıbbı uzmanı, yazar, konuşmacı, sanatçı ve LissaRankin.com sitesinde blog yazarıdır. İnsanları sağlıklı kılan ve onları hastalığa yatkın hâle getiren meselelere dair büyük bir tutku duyan Rankin, doktorların hastalarla ve hastaların da kendileriyle nasıl daha iyi ilgilenebileceği üzerine çalışmalar yürütmektedir. Sağlık anlayışını iyileştirmeyi, hastaların kendilerini iyileştirmelerinde daha aktif bir rol oynamasına yardımcı olmayı ve sağlık endüstrisini mucizelere karşı direnmek yerine onları kabullenme yönünde teşvik etmeyi görev edinmiştir. Doktorları ve diğer sağlık çalışanlarını eğitmenin yanı sıra TEDx konuşmaları, sağlık konferansları ve sitesinde yayınladığı yazılarla insanları bilgilendirmektedir. Sağlık üzerine konuşup yazmadığı zamanlarda resim ve yoga yapar, kızı ve kocasıyla beraber doğa yürüyüşlerine çıkar.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Mobil Fintech Uygulaması Kullanımı COVID-19’un Etkisiyle 2020’nin İlk Yarısında Hızla Arttı

Ödeme uygulamalarının oturum sayısı, ülkeler arasında ortalama %49 arttı.  En çarpıcı büyüme oranlarının görüldüğü ülkeler, Japonya (%75), Almanya (%45), Türkiye (%39), ABD (%33) ve İngiltere (%29) oldu.
Küresel uygulama pazarlaması platformu Adjust ve uygulama istatistikleri sağlayıcısı Apptopia, bugün Mobil Finans Raporu 2020’yi yayınladı. Bankacılık, ödeme ve yatırım uygulamalarının küresel bir değerlendirmesini sunan rapor, zaten güçlü bir büyüme içinde olan finansal teknoloji uygulamalarının COVID-19’un etkisiyle 2020’de daha da hızlı büyüdüğünü gösteriyor. 2019’un ilk yarısı ile 2020’nin ilk yarısı karşılaştırıldığında, çalışmaya dahil edilen ülkelerin Adjust ve Apptopia verileri şunları gösteriyor: Kullanıcıların doğrudan telefonlarından hisse senedi alıp satmalarını sağlayan yatırım uygulamalarının kullanımı hızla artıyor. Bu uygulamaların günlük oturumları Ocak-Haziran 2020 arasında ortalama %88 arttı. Acorns, Gatsby ve Stash gibi yatırım platformlarının uygulamaları, yatırım yapmayı kolaylaştırarak kitleler için daha erişilebilir kılıyor. Yatırım uygulamaları küresel olarak, Adjust’ın 2020’de takip ettiği sektörler içerisinde casual ve hyper-casual oyunları geride bırakarak en yüksek ikinci büyüme oranına sahip oldu.  Ödeme uygulamalarının oturum sayısı, çalışmamızdaki ülkeler arasında ortalama %49 arttı.  En çarpıcı büyüme oranlarının görüldüğü ülkeler, Japonya (%75), Almanya (%45), Türkiye (%39), ABD (%33) ve İngiltere (%29) oldu. Kullanıcılar işlemlerini sosyal mesafe kurallarına uyarak yapmak için telefonlarını gittikçe daha çok kullanıyorlar.
 
Türkiye’de mobil bankacılık ve uygulamaları kullanımı %31 arttı. Bankacılık ve ödeme uygulamalarının oturumları, çalışmamıza dahil olan ülkelerde %26 arttı. Tüm ülkelerdeki oturumlar yükselirken, Japonya (%142), Almanya (%40), Türkiye (%31) ve ABD’nin (%27) yüksek büyüme oranları göze çarpıyor. Süper-uygulamalar, mobildeki en yüksek trend olmaya devam ediyor. WeChat ve KakaoTalk gibi süper app’ler Asya’dan çıkmış olmalarına rağmen, bu trend diğer bölgelerde de tutmaya başladı; örneğin Revolut, “süper-uygulama” stratejisiyle dikkat çeken markalardan.
 
“Pandeminin bankacılık üzerindeki etkisi ve mobil dijital hizmetlerin artması hafife alınmamalıdır,” diyor Adjust’ın kurucu ortağı ve CTO’su Paul H. Müller. “Bankacılık sektörü birkaç yıldır dijital yeniliklere adapte olsa da, COVID-19 bu değişimi hızlandırıyor ve banka hesabı olmayan ya da banka erişimi sınırlı olan dünya çapında milyonlarca insana bankacılık hizmetlerinin kapısını açıyor.”
“Müşteriyi anlamak ve ihtiyaçları doğrultusunda onlara destek olmak bizim her zaman önceliğimiz. diyor Akbank Kıdemli Performans Pazarlaması Müdürü Tolga Kuzdere. “COVID-19 bizleri de büyük ölçüde etkiledi; şubelerimiz kapandı ve tüm sosyal mesafe kuralları devreye girdi. Bu doğrultu da biz de, mobil uygulamamızın çok daha fazla indirildiğini ve kullanıcıların çok daha fazla uygulama üzerinde vakit geçirdiğini gözlemledik. Burada hızlı bir adaptasyon yaşandı. Her geçen gün daha fazla insan, ödeme ve para transferi gibi banka ihtiyaçlarını dijital olarak yapıyor.”
Bankacılık uygulamaları, en güçlü büyüme oranlarını Türkiye, Ukrayna ve Brezilya gibi ülkelerde gösteriyor.
Japonya, analiz edilen ülkeler arasında bankacılık uygulaması indirmelerinde başı çekiyor, ancak bu biraz da uç bir bulgu. Apptopia’nın verilerine göre, diğer gelişmiş ekonomiler son 12 ayda kurulum sayılarında düşüş görüyorlar.
“Genel ekonomik trendler, gelişmiş ekonomilerde bankacılık uygulamalarını zor günlerin beklediğini gösterse de, gelişmekte olan ülkelerde uluslararası finans uygulamalarının önemli büyüme fırsatları var,” diyor Apptopia’nın Analitik ve Bilgi VP’si Adam Blacker. “Bankacılık uygulamaları, en güçlü büyüme oranlarını Türkiye, Ukrayna ve Brezilya gibi ülkelerde gösteriyor.”
Kullanıcılar uygulamalarda daha çok zaman geçiriyorlar
2020’de finans uygulamalarının sadece oturum ve kurulumları artmakla kalmadı, aynı zamanda kullanıcıların uygulama içinde geçirdiği süre de arttı. 2019’un ilk yarısında kullanıcıların bankacılık ve ödeme uygulamalarındaki oturum süresi ortalama 7.7 dakika iken, 2020’de bu süre %8.9 artarak 8.35 dakikaya çıktı.
Adjust’ın verileri, finansal teknoloji uygulamalarında geçirilen süredeki en önemli artışın 2020’nin ikinci yarısındaki küresel pandemi önlemleri sırasında meydana geldiğini doğruluyor. Analiz edilen ülkeler arasında Arjantin, uygulama içinde geçirilen süre açısından %72 ile en yüksek yıllık büyüme kaydeden ülke oldu. Arjantin’i %62 ile Ukrayna ve ortalama %50 ile Rusya ve Brezilya takip etti. Japonya ise %21’lik bir artış kaydetti.
Kullanıcı kazanımı maliyetleri düşük ve bağlılık fırsatları yüksek
COVID-19 kaynaklı ekonomik ve sosyal değişimler ile birlikte, bankacılık ve ödeme uygulamalarının kullanıcı kazanımı maliyetleri hızla düştü. Şubat’tan beri düşen Kurulum Başına Efektif Maliyetler (eCPI), Mayıs’ta %77 azaldı ve bankacılık uygulamalarının yeni kullanıcı edinme maliyetleri, hala 2020’nin başlarındaki maliyetinin çok altında.
Metodoloji
Küresel mobil finans raporu, 1 Ocak 2020 ve 30 Haziran 2020 arasındaki Adjust ve Apptopia verilerini temel alarak 2019’daki aynı zaman dilimiyle karşılaştırıyor. Rapor, ABD, Rusya, Ukrayna, Türkiye, Brezilya, Almaya, İngiltere, Japonya ve Arjantin’deki bankacılık, ödeme ve yatırım alt sektörleri dahil 270’ten fazla finans uygulamasını  analiz ediyor. Ayrıca kurulum ve oturum oranlarının büyümesine, kullanıcıların uygulama içinde ne kadar zaman geçirdiğine ve bu sektördeki kullanıcı tutma oranlarına odaklanıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Mustafa Kemal Yılmaz’dan şiir tadında bir öykü: ”Pisi Pisi Paşa”

Mustafa Kemal Yılmaz’ın yazıp Emre Karacan’ın resimlediği Pisi Pisi Paşa, Tudem etiketiyle raflardaki yerini aldı. Kitap, ormanın en korkusuzu ve güçlüsü olarak bilinen Aslan Kral’a dahi şapka çıkartmayı başaran vakur ve mağrur bir kedinin, tesadüfî olmayan zaferini ele alıyor.
Türkçenin folklor mirasından beslenen bu kısa ama derin öykü, Nâzım Hikmet Ran’ın kaleme aldığı masallardan birinde, Pisi Pisi Paşa adıyla anılan ”hikâyesiz” bir kediciğe daha önce hiç anlatılmamış bir hikâye armağan ediyor.
Tekerlemeler ve kafiyeli tekrarlarla ahenkli bir okuma sunan Pisi Pisi Paşa, cesaret olgusu üzerine düşündürürken, ”ordu”, ”zafer”, ”unvan” gibi şatafatlı kavramlara da soru işareti koyuyor.
Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördünüz mü?
Günlerden bir gün, Manda Ana süzgün, böcekten yılgın, sıcaktan baygın bir şekilde uyuyakaldığı sırada; yavrusu çocuk başına karşı dağın kaşına çıkar. İşte tam da o anda bir cibin, yani sinek, yani Vız Vız, yani Koncolos Karası, kapıverir o ”masum” yavruyu kaşla göz arası! Vah ki ne vah! Felaket! Facia! Yardım diye inler durur Manda Ana. Bakalım, elli iki hayvan türüne kucak açan koskoca çayırda, ilk önce kim ses verecek bu imdat çığlığına? Bilge Baykuş mu, Şaşkın Baklan mı, Kraliçe Kaplan mı? Yoksa hiç umulmadık bir başka kahraman mı?
Kıvrak zekâsı sayesinde cüssesinden ve heybetinden imtina edilen nice hayvanı cesurlukta geride bırakmayı başaran Pisi Pisi Paşa’nın nasıl da mangal yürekli bir kahramana dönüştüğünü anlatan bu şiir tadındaki öykü; okuruna ters köşe yaparak, gerçekte hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını hatırlatıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

GeForce Game Ready Oyuncuları “Call of Duty: Black Ops Cold War” BETA Sürümüne Hazır!

NVIDIA, en yeni GeForce Game Ready sürücüsü ile GeForce oyuncularını önümüzdeki hafta yayınlanacak olan Call of Duty: Black Ops Cold War beta sürümüne hazırlıyor. 15 Ekim’de yayınlanacak olan beta sürümü, NVIDIA Reflex teknolojisiyle GeForce oyuncularının sistem gecikmesini azaltmasına ve oyunun daha hızlı yanıt vermesine olanak tanıyacak.
Call of Duty: Black Ops Cold War’a NVIDIA Reflex Desteği
Rekabetçi oyunlarda sistem gecikmesini ölçen ve azaltan devrim niteliğinde bir GPU, G-SYNC ekran ve oyun içi teknoloji paketi olan NVIDIA Reflex’i hali hazırda destekleyen oyunlardan olan Call of Duty: Modern Warfare ve Call of Duty: Warzone’nin yanına Call of Duty: Black Ops Cold War beta sürümü de ekleniyor.
NVIDIA Reflex desteği alan diğer oyunlar arasında Fortnite, Valorant, Apex Legends, Cuisine Royale, Destiny 2, Enlisted, Kovaak 2.0, ve Mordhau yer alıyor.
NVIDIA Game Ready Sürücüleri Hakkında
Game Ready Sürücüler, çoğu büyük oyun için lansman günü ya da öncesinde hazırlanarak en iyi performans ve kusursuz oyun deneyimi sunmak üzere ayarlanıyor. Tüm NVIDIA Game Ready Sürücüleri, Microsoft WHQL sertifikalı olarak yayınlanıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

LG OLED TV’den 212 Photography Istanbul’a Destek

LG OLED TV, 8-18 Ekim 2020 tarihleri arasında İstanbul’da 5 farklı mekanda gerçekleştirilecek 212 Photography Istanbul’un bu yılki destekçileri arasında yer alıyor.
Bu yıl 3. kez düzenlenecek 212 Photography Istanbul, 8-18 Ekim 2020 tarihleri arasında özel bir rota dahilinde 5 farklı mekanda gerçekleşecek. Fotoğrafı evrensel bir dil olarak benimseyen etkinlik, çok sesli, multidisipliner yapısıyla farklı bir tartışma ve buluşma platformu yaratmayı amaçlıyor. 212 Photography Istanbul’un bu yılki destekçileri arasında yer alan LG OLED TV, 10 gün boyunca sürecek etkinlik kapsamında Yapı Kredi Bomontiada, Zülfaris Karaköy ve Tekfur Sarayı Müzesi’ne kurulan Galeri Tasarımı OLED ekranlar ile dünyadan ve ülkemizden önemli birçok sanatçının video eserlerinin ziyaretçilerle buluşmasına olanak sağlayacak.
Sanatla Teknolojiyi Buluşturan Galeri Tasarımı OLED TV
Sanat eserlerinin sunumundan ilham alınarak tasarlanan Galeri Tasarımı LG GX OLED TV, kendinden aydınlatmalı OLED piksel teknolojisini yenilikçi ve minimalist bir tarzla sunuyor. Duvara boşluksuz monte edilebilen ve kullanıcıların TV izlerken dikkatlerini dağıtabilecek her türlü detaydan arındırılmış bir tasarıma sahip GX OLED, şaşırtıcı inceliği ile de dikkat çekiyor. 19.9 mm inceliğindeki GX OLED modeli aynı zamanda sadece 5 mm genişliğindeki mimimal çerçevesi ile de neredeyse çerçevesiz denilebilecek bir tasarıma sahip. Kutu içerisinden çıkan özel askı aparatı sayesinde duvarla mükemmel uyum sağlayan GX OLED ince formu ile ev dekorasyonuyla da kusursuz uyum sağlıyor. TV’de bulunan Galeri Modu özelliği ise kullanıcıların TV izlemedikleri anlarda birbirinden değerli sanat eserleri ve fotoğrafları göstererek ekranı bir tabloya dönüştürüyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Derin Mermerci: “Lal ile Mila’da bunu görüyorum.”

Cemiyet hayatının en cool ve stil denildiğinde Türkiye’de ilk akla gelen isimlerden biri olan Derin Mermerci ile bu hafta ALEM dergisi çok konuşulacak bir çekime imza attı.
Çekimin sytling’ini kendi üstlendi
ALEM dergisi ile gerçekleşen çekimin stylin’ini Derin Mermerci üstlendi. Mermerci bununla ilgil şu cümleleri kurdu. “Bu çekimde giyeceklerime bir gece önce karar verdim. Her daim kullanılabilecek zamansız parçalara sahip olduğumu gördüm ve vintage parçalarla kombinledim. Bir anlamda da insanlara “elimizdekileri değerlendirmemiz gerekir” demek istedim. Fazlasıyla tüketen bir toplum olmuştuk. Yaşadığımız bu olağandışı süreçte var olanı değerlendirmenin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha fark ettik. Çekimde giydiğim parçaların birçoğu ortalama 10-15 yıllık geçmişe sahip.” Dedi.
“Bana çok görgüsüz geliyor.”
Asla giymem dediği parçalarını sorduğumuzda Mermerci “Dolgu topuk sevmiyorum. Ya da üzerinde kocaman marka yazan herhangi bir şey kullanmak, giymek bana çok görgüsüz geliyor.” Dedi.
“Lal ile Mila’da bunu görüyorum.”
2 tane dünyalar güzeli kızı olduğunu söyleyen Mermerci, ilerde kızlarına vereceği en iyi stil tavsiyesiyle ilgili ise “Cool olun, kendinize özgü stiliniz olsun. Kaldı ki isteseler de sıradan olamayacaklarına inanıyorum. Farklı olmak doğuştan gelen bir özellik ve Lal ile Mila’da bunu görüyorum.” Dedi. İkizleriyle ilgili ayrıca “Tabii ki farklılar. Herkes ikizleri aynı karakter bekliyor halbuki iki ayrı gezegen gibiler. Ortak özellikleri müthiş sevgi dolular. Merhametliler, zekiler. İkisiyle de çok gurur duyuyorum.” dedi.
“Hayvan sevmeyen insan benim çevremde olamaz.”
Hayvanları çok sevdiğini bildiğimiz Mermerci onlar için “Çocuklar ve hayvanlar benim kırmızı çizgim ve evet ailemden geliyor. Hayvan sevmeyen insan benim çevremde olamaz. Barınakta bakımını üstelendiğim çok fazla köpek var. Sokak hayvanlarının sahiplendirilmesi konusuna oldukça fazla zaman ayırıyorum. Sahip bulunması noktasında tıkandığımda sizin de gördüğünüz gibi sosyal medya hesabımdan paylaşıyorum. Yardım istiyorum. Hayvanların olmadığı bir dünyada yaşamayı düşünemiyorum. Son zamanlarda medyaya yansıyan ve hayvanlara yapılan işkenceleri gördüğümde gerçekten hasta oluyorum.
“Yalan söyleme ki ne dediğini hatırlamak zorunda kalma.”
Derin Mermerci rahmetli babasıyla ilgili ise “Canım babamla çok az vakit geçirmiş olmakla birlikte her şeyini. Aklını, hayat dersi olacak cümlelerini. Mesela, çocukken beni işe götürürdü, hemen çalışma masasının arkasında kendi kaleme aldığı kocaman bir yazı vardı, “Yalan söyleme ki ne dediğini hatırlamak zorunda kalma” yazardı. Bu kadar değerli bir hayat bilgisini nereden öğrenebilirdim ki.” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Netflix, The Witcher’in ikinci sezonundan Anya Chalotra’nın ilk görsellerini paylaştı

Netflix, The Witcher’in ikinci sezonun ana karakter üçlemesinin son iki görüntüsünü paylaştı. Son paylaşılan karelerde, Anya Chalotra’nın hayat verdiği Vengerberg’lü Yennefer yer alıyor.
Sodden Tepesi Savaşı’nın ardından zincirlenen büyücünün dönüşü görünüyor… Peki bu Yennefer’in kaderini nasıl etkileyecek?
The Witcher hakkında:
Dünyaca ünlü kitap dizisinden uyarlanan The Witcher destansı bir ailenin epik öyküsünü konu alıyor. Yalnız bir canavar avcısı olan Rivialı Geralt, insanların yaratıklardan bile daha kötü olabildiği bir dünyada kendine yer edinmeye çalışmaktadır. Ancak kader onu güçlü bir büyücü ve tehlikeli bir sırra sahip genç bir prensesle karşılaştırır. Üçlü, artık her geçen gün daha da vahşi hale gelen bu kıtada birlikte yürümeyi öğrenmelidir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Geleceğin ulaşımı Yıldız Teknik Üniversitesi’nde araştırılacak

Yoğunlaşan nüfus nedeniyle şehirlerdeki hareketlilik her geçen gün artıyor. Yeni teknolojiler ve araçlar, şehirlere özel ulaşım teknikleriyle bu hareketlilik yönetilmeye çalışılıyor. Yerli otomobil ile tüm dünyada ses getiren Türkiye’nin yeni ulaşım stratejileri akademinin de desteğiyle sürekli araştırma ve geliştirme konusu haline gelecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Yıldız Teknik Üniversitesi’nin iş birliğinde Yıldız Teknopark bünyesinde kurulacak Mobilty-LAB (Hareketlilik Sistemleri Araştırma Merkezi) hareketliliği bilimsel verilerle doğru anlamlandırarak, başarıyla uygulanabilir çalışmalar üretecek.
Yoğunlaşan nüfus nedeniyle şehirlerdeki hareketlilik her geçen gün artıyor.Buna paralel olarak Türkiye’nin yeni ulaşım stratejilerini oluşturması bir zorunluluk haline gelmiş durumda. İşte bu amaçla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Yıldız Teknik Üniversitesi’nin iş birliğinde Yıldız Teknopark bünyesinde Mobilty-LAB (Hareketlilik Sistemleri Araştırma Merkezi) kuruluyor. Ulusal hareketi artırmak üzere kurulacak merkeze ilişkin protokol, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz arasında imzalandı. Bu iş birliğiyle Mobility-LAB’da ulusal hareketlilik stratejisi ve eylem planı çerçevesinde ortaya çıkabilecek Ar-Ge ve mühendislik çalışmalarını yaparak projeler üretilecek.
HAREKETLİLİĞE BİLİMSEL YAKLAŞIM
Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde gerçekleşen protokol töreni öncesinde Yıldız Teknopark’ı gezen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Yıldız Teknopark firmaları, YTÜ öğrenci ve akademisyenleri tarafından hayata geçirilen projeler hakkında bilgi aldı.
Ardından yapılan ‘Hareketlilik Sistemleri Araştırma ve Merkezi-Mobility LAB imza töreninde konuşan Bakan Karaismailoğlu, bu merkezde şehirlerde ulaşımın çehresini değiştiren, insanların kentsel ve ulusal düzeyde hareketlilik davranışlarını farklılaştıran hareketlilik sistemleri üzerine bilimsel çalışmalar yürütüleceğinin altını çizdi.
Bakan Karaismailoğlu şöyle konuştu:
“Son 18 yılda taşıt sayımızda yüzde 164’lük bir artış gerçekleşti. 2020’de toplam araç sayımız 23 milyon 650 bini aştı. Mevcut araç sayımızın yüzde 54’ü otomobillerden oluşuyor. 2003’te 4 milyon 700 bin otomobil varken, Ağustos 2020 itibarıyla bu sayı 2,7 kat artarak 12 milyon 800 bine çıktı. Hareketlilik, sektörel bazda çok ciddi ele alacağımız ve yakın gelecekte kendisinden fazlasıyla bahsedilen bir kavram haline gelecektir. Zira hareketlilik artık tek bir ulaşım moduyla, tek bir araçla değil; birçok alternatifin bir arada kullanılabildiği, bütünleşik bir yapıda ele alınacaktır.”
Karaismailoğlu, hareketliliğin teknik bir konu olduğu kadar, sosyal bilimler, mühendislik, lojistik gibi pek çok bilimsel alanı ihtiva eden bir konu olduğunu, bu alanda gelecek öngörülerini sağlıklı bir şekilde ele alabilmek gerektiğinin de altını çizdi.
Makro ölçekte bir bakış açısını ancak akademi dünyasıyla kuracakları ortaklık ve iş birlikleriyle elde edebileceklerini dile getiren Karaismailoğlu, “Bu kapsamda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız ve Yıldız Teknik Üniversitesi, şehirlerimizde ulaşımın çehresini değiştiren, insanların kentsel ve ulusal düzeyde hareketlilik davranışlarını farklılaştıran hareketlilik sistemleri üzerine bilimsel çalışmalar yürütecektir. Ayrıca, bizler de Bakanlık olarak Ulusal Hareketlilik Stratejimizi ve bu alana yönelik eylem planımızı oluşturmak için çalışmalarımıza başladık. Çevreci, etkin, sürdürülebilir ve erişilebilir bir hareketlilik sisteminin ulusal düzeyde kurulması için gerekli Ar-Ge ve mühendislik faaliyetlerinin yürütülmesi, yerli ve milli tasarım projelerinin üretilmesini hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
HEDEFTE NE VAR?
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin 1911 yılında kurulmuş 109 yıllık köklü bir üniversite olduğunu ve bugün yaklaşık 37 bin öğrenci, 2 bine yakını akademik olmak üzere3 bin personeliyle eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürdüğünü hatırlatan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz,yapılan iş birliğinden duyduğu mutluluğu dile getirerek kurulan Mobilty-LAB ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Üniversitelerin eğitim öğretim yapmanın yanı sıra topluma hizmet etmek ve araştırma geliştirme yapmak gibi görevleri de var. Özellikle Yıldız Teknik Üniversitesi, sektörlere, sanayiiye, kamuya proje üretmekteki başarısıyla bilenen lider olmuş üniversitelerden biri.Aynı zamanda Türkiye’nin en iyi ve en üretken teknoparkı olan Yıldız Teknopark’a sahip.Şimdi teknopark bünyesinde Mobility-LAB kurmaktan ötürü çok heyecanlıyız.Bu iş birliği doğrultusunda amacımız, ulusal hareketlilik stratejisi ve eylem planı çerçevesinde ortaya çıkabilecek Ar-Ge ve mühendislik çalışmalarını yapmak, projeler üretmek. Şehir yaşamına hareket ve özgürlük katan, yeni nesil hareketlilik sistemlerinin geleceğine yön vermek, emniyet, verimlilik, çevreye duyarlılık, sürüş deneyimi açısından bu hizmeti alanlar ve hizmet sağlayıcılar için araştırma ve geliştirme yapmak da diğer hedeflerimiz arasında olacak.Mobility LAB’de yeni nesil hareketlilik sistemlerinin sağladığı kazanımların güvence altına alınması ve gerekli düzenlemelerin yapılmasına yönelik teknik ve mühendislik çalışmaları yürüterek, ulusal düzeyde erişilebilirliği artıracak, hareket kabiliyeti kısıtlı bireylerin günlük hayatlarını kolaylaştıracak projeler üretmek hedefindeyiz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Başkan Tozoğlu: “Konya iktidara verdiği desteğin karşılığını alamıyor”

İYİ Parti Konya İl Başkanı Gökhan Tozoğlu, yazılı bir açıklama yaparak Konya’nın iktidara verdiği desteğin karşılığını alamadığına değindi.
Konya, il genelinde her seçimde AK Parti’ye büyük destekler sağlamış bir şehir olarak karşımıza çıkıyor. İYİ Parti Konya İl Başkanı Gökhan Tozoğlu, yaptığı yazılı açıklama ile bu desteğe dikkat çekerek, Konya’nın karşılığını almadığına değindi. Konya’nın hem yerel hem de ulusal anlamda daha iyi yerlerde olması gerektiğinin altını çizerken, iktidarı göreve çağırdı.
“YETKİLİLER TARAFINDAN HAK ETTİĞİ DESTEĞİ GÖREMİYOR”
AK Parti’nin kuruluşundan bu yana Konya’nın verdiği desteğe değinen Başkan Tozoğlu, “Şehrimiz AK Parti’nin kuruluşundan bu yana iktidar partisine hem genel seçimlerde hem yerel seçimlerde hem de referandumlarda yüksek oranda destek vermiştir. Ancak ne yazık ki şehrimiz, iktidara verdiği desteğin karşılığında iktidar yetkilileri tarafından hak ettiği desteği görmemektedir. Konya, Türkiye’nin en geniş coğrafyasına sahip, ulaşım ağı bakımında oldukça merkezi bir noktada, imkanlarıyla farklı sektörlerin güçlenebileceği bir merkez olarak oldukça müstesna bir yere sahiptir” dedi.
“KONYA’NIN TARIMA DAYALI SANAYİNİN MERKEZİ OLMASI GEREKİYOR”
Konya’nın tarım konusunda lokomotif bir sanayi kenti olması gerektiğini dile getiren Başkan Tozoğlu, “Ancak ilimizde çok sayıda KOBİ olmasına karşın büyük sanayi ve üretim tesislerinin (çiftçi kooperatifimiz hariç) bulunmaması düşündürücüdür. Tarıma dayalı sanayinin merkezi olması gereken şehrimiz, bu alandan oldukça uzak kalmıştır. Çevre illerin neredeyse tamamının teşvik kapsamında olmasına rağmen şehrimizin teşviklerden yeterince yararlanamaması genç işsizliği artırmakta Konya göç veren bir şehir olma yolunda ilerlemektedir” ifadelerini kullandı.
“KONYA’YA SAHİP ÇIKMAYA DAVET EDİYORUM”
İktidarı hem yerel hem de ulusal anlamda Konya’ya sahip çıkmaya çağıran Başkan Tozoğlu, “Yılan hikayesine dönen metro hizmeti, giderek keşmekeş hale gelen şehri trafiği şehrimiz açısından olumsuz bir tablo çıkarmaktadır. Hem tarihi hem kültürel hem de doğal anlamda turizmin başkenti olabilecek Konya’nın bu potansiyelinden faydalanamaması şehrin hem yerelde hem de genelde sahipsiz olduğunu göstermektedir. Hülasası şudur ki Konya, iktidar partisine verdiği desteğin karşılığını alamayan, her seçimden önce vaatlerle avutulan bir şehir olmuştur. Şehrimiz bunu hak etmemektedir. İktidar partisini hem yerelde hem de genelde şehre sahip çıkmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.
KONYA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Yeşil Kasaba Yağmur Yağmur’la zirveyi zorluyor

Geçtiğimiz günlerde yeni şarkıları Yağmur Yağmuru dinleyenleri ile buluşturan Yeşil Kasaba, şarkının ismi gibi bereketli olduğunu ve özellikle dinleyen esnafların işlerinin adeta Yağmur gibi bereketli olduğunu, bu güzel şarkıyla işlerinin açıldığını belirtip, tüm mekanların denemesini önerdiler. Şarkı kısa süre içerisinde dijital platformlarda yaklaşık 2 Milyon görüntüleme ile en beğenilen şarkılar arasına girmeyi başardı.
Yeşil Kasaba’nın kuruldukları zamandan bu yana sosyal sorumluluk projelerine ağırlık verdiğini ve bu konuda oldukça hassas olduklarını sevenleri bilmekte.Bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesaplarından yeni bir paylaşım daha yaptılar.”Yeşil Kasaba olarak dijital platformlardan ve konserlerimizden gelen gelirimizin %40ını Kimsesiz ve Engelli Çocuklarımıza bağışlıyoruz.Bizler Sanatçı olarak topluma ışık tutmalı imkanlarımız yettiğince el uzatmalıyız.İnsanlığımızı unutmadan yaşamaya çalışan canlılarız “dediler. Ayrıca ‘Yağmur Yağmur şarkısının tüm gelirini engelli kimsesiz çocuklarımıza bağışlıyoruz’ dediler.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)