İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) ile birlikte İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi’nin (SESRIC) iki yılda bir gerçekleştirilen “2020 yılında İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu” raporunu açıkladı.
Yaklaşık 500 milyon olan dünya genç nüfusunun yaklaşık yüzde 29’unun İİT üye devletlerinde yaşıyor. İslam dünyasındaki gençliğin durumunu derinlemesine değerlendiren rapor, küreselleşmeden kaynaklanan hızlı kültürel değişimler ve özellikle dijital çağın getirdiği yaşam tarzları, gençler açısından yeni bir sürece işaret ediyor. Rapor, İİT üye devletlerindeki gençlerin hala dijital dünyaya sınırlı erişime sahip ve teknolojik yenilikten, eğitime ulaşmaya kadar uzanan fırsatlardan yararlanma açısından diğer ülkelere kıyasla daha dezavantajlı durumda olduğunu ortaya koyuyor.
İİT üye ülkelerindeki gençliğin ekonomik, sosyal ve siyasal durumunu inceleyen rapor, eğitim-öğretim, istihdam-girişimcilik, siyasi-sivil katılım, sağlık-ruh sağlığı, kültürel durum ve değerler gibi gençlerin refahına ilişkin temel alanların yanında gençlerin eğitiminin sonuçlarını incelemek için gençlik okuryazarlığı oranları, lise kayıt oranları ve uluslararası öğrenci hareketliliği gibi temel göstergeler de değerlendirildi.
İki bölümden oluşan İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu 2020 Gençliğin Ekonomik Katılımının Arttırılması raporu, ilk bölümde dört temel alan olan Eğitim ve Beceri Geliştirme; İstihdam ve Girişimcilik; Sağlık ve Refah; ve Sosyal Katılım inceleniyor. Raporun ikinci bölümünde ise, İİT Üye Devletlerinde gençliğin temel sorunlarını ortaya çıkarmak ve gençliğin durumunu iyileştirmeye yönelik politika önerileri sağlamak için gençlerin düşük ekonomik katılımına odaklanıyor.
GENÇLERİN YÜZDE 17,7’Sİ OKUMA YAZMA BİLMİYOR
İİT üyesi devletler eğitim ve beceri alanında önemli başarılara imza atmış olmasına rağmen, gençlerin halen yüzde 17,7’si okuma yazma bilmiyor. İİT Üye Devletlerinde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması gençlere yönelik kaliteli eğitimi güçlendirmek ve geliştirmek için etkili politikalar üretmesi gerekiyor.
HEM İŞSİZ, HEM İŞGÜCÜNE KATILIMI DÜŞÜK
Rapora göre, İİT üyesi ülkelerde gençler, yüksek işsizlik, düşük işgücü katılımı ve gençlerin girişimciliğe sınırlı katılımı dikkat çekiyor. Raporda genç nüfus işsizlik oranı yüzde 13,9 iken, dünya genç nüfusunda bu oran, yüzde 11,8. Gençlerin işgücüne katılımı açısından, İİT Üye Devletlerinin ortalaması yüzde 38,7’de kalırken, dünya ortalaması yüzde 41,4’ün oldukça altında kalıyor.
Toplumun gelişimi ve ilerlemesini gösteren önemli bir ölçü olan sağlık ve refah, gençlerin karşılaştığı başlıca sağlık sorunlarına değinen raporda üretken ve yapıcı becerilerinin ekonomilerine ve toplumlarına katkıda bulunmasını engellediği ortaya konuluyor.
Çeşitli kültürel, politik, ekonomik ve sosyal konular nedeniyle, İİT Üye Devletlerinde gençlerin katılımının diğer ülke gruplarından daha düşük olduğu ortaya konan raporda, siyasi istikrarsızlıklar, devam eden çatışmalar, geleneksel eski bakış açıları ve sivil toplum kuruluşlarının sınırlı gelişimi, gençlerin etkili sosyal katılımını engelleyen ana nedenlerden bazıları olarak sıralanıyor.
GENÇ KADINLARIN ÜÇTE BİRİ İSTİHDAM, EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE AKTİF DEĞİL
İşgücü piyasasında gençler için imkanların sınırlı veya yetersiz olması durumu olan ekonomik hareketsizliğin dünyada gençler arasındaki oranı yüzde 58,6 iken, İİT Üye Devletlerindeki gençlerde bu oran yüzde 61,3 olduğu ortaya çıkarıldı. İİT Üye Devletlerinde, 2019’da ortalama gençlerin yüzde 24,1’i istihdam, eğitim veya öğretimde yer almadığını ortaya koyan rapor, İİT Üye Devletlerinde genç kadınların üçte birinden fazlasının (% 34,5) ne istihdam, ne eğitim ne de öğretimde aktif rol almadığını gösteriyor
Çalışma alanlarında sınırlı genç hareketsizliği, İİT Üye Devletlerinin gelişimi ve büyümesi üzerinde ciddi etkilere sahip olduğunu ortaya koyan rapor, gençliğin ekonomik katılımının nasıl artırılacağına özel dikkat gösterilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
RAPOR, GENÇLİK STRATEJİSİNİN TEMELİ
İİT Gençlik Araştırmasının İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler için önemli veriler ortaya koyduğunu söyleyen İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) Başkanı Taha Ayhan, şöyle dedi:
“Bazı üye devletler, gençlerin ekonomik katılımını artırmak için halihazırda özel programlar ve politikalar geliştirmiştir. Hatta bu programlardan ve politikalardan bazılarının diğer üye devletler tarafından kullanılabilecek başarı hikayeleri veya en iyi uygulamalar olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bazı üye devletler, gençlerin ekonomik katılımını artırma çabalarını daha da destekleyebilecek İİT Gençlik Stratejisini uygulamaya başlamıştır.”
AYHAN: “İİT GENÇLERİNE DEĞER KATMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu araştırmalarının ICYF’in gelecek planlarına önemli katkıları bulunduğunu ve Gençlik Stratejisi ile pandemiye rağmen çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Ayhan, “İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu” sonuçları temelinde yapılandırılan 2021 Stratejik Planı çerçevesinde, küresel ölçekte gençlerin güçlendirilmesine yardımcı olmak için kültür, gençlik gelişimi, ekonomik kalkındırma, çevre(doğa), networking, sosyal farkındalık, sanat olmak üzere 7 öncelik alanı belirlediklerini anlattı.
Son iki yılda İslam İşbirliği Gençlik Forumu olarak 30 MOU ve İşbirliği Protokolü, 4 İİT Üye Devlet Bakanlıkları İle İkili Anlaşmalar, 10 Uluslararası kurum, 8 üniversite, 4 STK ve 4 Devlet kurumu ile sözleşme imzaladıklarını anlatan Ayhan konuşmasına şöyle devam etti:
“2019’dan beri ulaştığımız genç sayısına bakınca gurur verici bir tablo çıkıyor. Bugüne kadar projelerimize başvuru sayısı 80 bin 150; programlarımıza katılmış ve eğitim görmüş genç sayısı 11 bin 865; online programlarımızın izlenme sayısı 620 bin 750 ve toplamda projelerimiz aracılığıyla ulaşabildiğimiz genç sayısı 5 milyon 437 bin 362. Bu bizim için çok gurur verici bir sonuç olmakla beraber bizi daha çok Müslüman gence ulaşmak için teşvik eden, heveslendiren bir sonuç aynı zamanda. Gençlerimizin parlak geleceği, onların yeteneklerine, öğrenme kapasitelerine olduğu kadar aldıkları kaliteli eğitime, bilime ve teknolojiye yapılan akıllı yatırıma bağlıdır. İnanıyorum ki, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da göstereceğimiz çabalarımızla ve destekçilerimizle işbirliği içinde, tüm sorunları ve zorlukları aşabiliriz. Gençlerimiz bizim bugünümüz ve geleceğimizdir.”
SESRIC Genel Koordinatörü Nebil Dabur rapora ilişkin, “Ana bulgularımızda, İİT ülkelerindeki gençler kayda değer bir ilerlemeye işaret ediyor. Ortalamayı ele aldığımızda ekonomi, eğitim, sağlık ve sosyal katılım alanlarında gelişmeler kaydedilmiştir. Raporun İİT ülkelerindeki gençlerin umutlarını ve hayallerini anlamak ve onların ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik politika ve programlar geliştirmek için mükemmel bir kaynak olacağına inanıyorum” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: sonuçlar
Covid-19 aşısı anketinden dikkat çeken sonuçlar
‘Covid-19 aşısı’ anketini değerlendiren Prof. Dr. Sıla Akhan, “Ankete katılanların yüzde 40’ının üniversite mezunu olduğunu ve onların yüzde 27’sinin “hayır” yanıtı verdiğini görüyoruz. Bu yüzden her eğitim düzeyine aşının yararları anlatılmalıdır” dedi.
Doktorsitesi tarafından yapılan “Covid-19 aşısı” anketi, aşıya olumsuz bakan ve aşı konusunda kararsız olan kişilerin fazla olduğunu ortaya koydu. Ankete göre Covid-19 aşısı yaptırmak istemeyen ve kararsız olanların oranı, ankete katılanların yüzde 57’sini oluşturuyor. Ankete katılanların sadece yüzde 15’i aşı yaptırmak istediğini söyledi. Anketi yorumlayan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sıla Akhan, bir salgına ancak aşının kesin bir çözüm olabileceğini belirterek, “Her eğitim düzeyine aşının yararları anlatılmalıdır. Hastalığı geçiren kişilerin, hayatlarını kaybedenler dışında ne tür sorunlarla karşılaştıkları; yoğun bakımda tedavi olmanın ne kadar meşakkatli bir durum olduğu gösterilmelidir.” dedi.
Doktorsitesi tarafından Aralik ayında Covid-19 aşısına ilişkin bir anket yapıldı. “Covid-19 Aşısı Kullanıcı Görüşleri Anketi- 2020” adlı ankette katılımcılara “Ülkemizde Covid-19 aşısı uygulanmaya başlandığında yaptırmayı düşünüyor musunuz?” sorusu soruldu. Buna göre, katılımcı 2 bin 40 kişiden 569’u (%28) Covid-19 aşısı yaptırmak istemediğini belirtti. Ankete katılan 307 kişi aşı yaptırmak istediğini; 560 kişi endişeleri olduğunu; 604 kişi de kararsız olduğunu söyledi. Buna göre, ankete katılanların sadece yüzde 15’i aşı yaptırmak istiyor. Katılımcıların yüzde 29’u kararsız, yüzde 28’i de ‘hayır’ diyor. Böylece ankete katılanların yüzde 57’si aşı konusunda kararsız ya da olumsuz düşünüyor.
“25-35 yaş grubu, bilgi kirliliğinden en fazla etkilenen grup”
Anketi yorumlayan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sıla Akhan, ankete katılımda kadın-erkek oranı dağılımının birbirine eşit kabul edilebileceğini söyledi. Aşıyı “kesinlikle yaptırırım” diyenler arasında kadınların oranının yüzde 10’un altında çok düşük kaldığını; erkeklerde beşte bir oranında daha makul bir seviyede görüldüğünü belirten Akhan, “’Kararsızım’ ve ‘hayır’ diyenlerin toplamı erkeklerde yarısından az; ama kadınlarda ise üçte ikiyi kapsıyor. Endişeleri olanlar arasında kadın ve erkekte çok fark göze çarpmıyor.” ifadelerini kullandı.
Ankette yaşa göre dağılıma bakıldığında katılımcıların yüzde 30’unun 35-45 yaş arası olduğunu; bunlar arasında yüzde 30’unun kararsız kaldığını; yüzde 33’ünün ise ‘hayır’ cevabı verdiğini belirten Akhan, şu ifadeleri kullandı; “Bu yaş grubu belki en çok aşı ile ilgili bilgilendirilmesi gereken grup. Çünkü bu grup, aynı zamanda çocuk sahibi olup yetiştiren grup. Bu yüzden yetişecek olan nesiller açısından da önemli bir veri niteliği taşıyor. Endişelerin yaşla azalması beklenirken 45-55 yaş grubu da benzer bir profil sergilemiş. Daha ileri yaşlarda kararsızlar ve ‘hayır aşı olmayı düşünmüyorum’ diyenlerin sayısı beklendiği gibi azalmış. 25-35 yaş grubu yüzde 40 gibi yüksek oranda ‘hayır’ cevabı vermiş. Bu çok dikkat çekici bulgudan hareketle bu yaş grubunun bilimsel yazılardan çok fazla, hızlı ve bir dayanağı olamayan bilgi kirliliğinden en fazla etkilenen grup olduğunu söyleyebiliriz.”
“Kadınlarda infeksiyonlara ve aşılara karşı daha güçlü bir immun sistem var”
Dünyada Covid-19 hastalığına yakalanmada kadın-erkek oranının eşit seviyelerde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akhan, şu ifadeleri kullandı; “Yaş, cinsiyet ve komorbidite açısından veriler tam olmasa da erkeklerde daha ağır seyirler, yoğun bakım ihtiyacı ve ölümler görülüyor. Kadınlarda infeksiyonlara ve aşılara karşı daha güçlü bir immun sistem var gibi düşünülüyor. Bunun sebebi östrojenin T ve B hücre lenfosit oluşumunu baskılaması; fakat B hücre fonksiyonunu aktive etmesi olarak kabul ediliyor. Östrojen; humoral cevabı yani B hücre farklılaşmasını ve immünglobulin yapımını yükseltir. X kromozomunda kodlanan immün düzenleyici genler virüs yükünü ve inflamasyonu azaltır. Bu da kadınların 2X kromozomunun olması sebebi ile virüslerle savaşta daha kuvvetli olmasını sağladığı öne sürülüyor.”
“Her eğitim düzeyine aşının yararları anlatılmalıdır”
Ankette Covid-19 tanısı almış katılımcıların sayısının yüzde 10 gibi çok az bir oranda olduğunu; ama cevaplarda tanı almayanlarla benzer oranlar görüldüğünü belirten Prof. Dr. Sıla Akhan, “Toplumda hastalığın aniden çıkmasının ve bütün hayatımızı etkilemesinin aşı gibi çok bilinen konularda bile kararsızlık ve moralsizlik oluşturduğunu düşünüyorum.” dedi. Prof. Dr. Akhan, şöyle devam etti; “Aşı ile korunulabilir hastalıklardan ölüm oranları dünyada çok azaldı. Buna karşın aşıların nörolojik bir takım hastalıklara yol açabileceği endişesi aşı karşıtlığını ortaya çıkarıyor. Bununla ilgili yapılmış birçok çalışma olmasına ve aralarında bir ilişki saptanamamış olmasına rağmen halen aşının getirdiği yararlar tam olarak anlatılamıyor.”
Prof. Dr. Akhan, ankette, aşıların pandemi gibi bütün dünyayı etkileyen ve insanların hayatını kaybetmesine yol açan bir durumda bile tartışılır halde olmasının eğitim düzeyi ile ilgili olup olmadığının da irdelendiğini kaydederek, “Ankete katılanların yüzde 40’ının üniversite mezunu olduğunu ve onların yüzde 27’sinin ‘hayır’ yanıtı verdiğini görüyoruz. Bu yüzden her eğitim düzeyine aşının yararları anlatılmalıdır. Hastalığı geçiren kişilerin, hayatlarını kaybedenler dışında ne tür sorunlarla karşılaştıkları, yoğun bakımda tedavi olmanın ne kadar meşakkatli bir durum olduğu gösterilmelidir. Hafif geçirenlere ise, sorunu hafife almamak gerekliliği ve virüsü yakınlarına bulaştırmalarının nelere yol açabileceğinin net bir şekilde anlatılmalıdır.” ifadelerini vurguladı.
“Virüsle savaş ancak toplumsal bir birliktelik ve bilinçle olabilir”
Koronavirüsün bireysel olarak geçirilip biten bir hastalık olmadığına; kimde, hangi aşamada biteceğinin bilinemediğine dikkat çeken Akhan, şu değerlendirmelerde bulundu; “Hepimizin öncelikle hastalanmamaya ve bir başkasına bulaştırmamaya azami dikkati göstermemiz gereken bir dönemdeyiz. Virüsle savaş ancak toplumsal bir birliktelik ve bilinçle olabilir. Bir salgının bitişi bütün önlemlerin ve tedavilerin yanı sıra ancak aşı gibi kesin bir çözüm ile olabilir. Her eğitim grubunda kararsızları yaklaşık 3’te 1 gibi yüksek sayılabilecek bir oranda görüyoruz. Bu da bu konuda bilgi açlığı olduğunu ve sonuçların çok da iyi anlatılamamış olduğu izlenimi veriyor.”
Akhan, sözlerini şöyle tamamladı; “Unutulmamalıdır ki hayattaki çoğu hastalık için yüzde 100 bir tedavi olsun, hiçbir yan etkisi olmasın, her genetik yapıdaki kişiyi sorunsuz iyileştirsin gibi mükemmel bir durum ne yazık ki bulunmuyor. Böylesine konak değiştirmiş hayvanlardan insana geçmiş ve yeni özellikleri olan bir virüs için aşı gibi kitleler üzerinde etkili olarak salgını durdurabilme şansı olan bir duruma ulaşmışken, artıların fazla olduğu yöne doğru bir karar vermemiz gerekir diye düşünüyorum. Kararsızlık da toplumu çok yanlış yönlere götürebilir; ama aynı zamanda düzeltilebilir olasılığını barındırması açısından önemlidir. Bilimin bize gösterdiği açıdan uzaklaştığımız anda sonuçtan da uzaklaşırız!”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Bosch’un yeni hızlı koronavirüs testi, 39 dakika içerisinde güvenilir sonuçlar veriyor
Hızlı test, özellikle mobil test merkezlerinde merkezi olmayan kullanıma uygun. Bosch CEO’su Dr. Volkmar Denner: “İnsanların kafasını çok daha hızlı rahatlatabiliriz.” Test, yüzde 98 duyarlılığa ve yüzde 100 özgüllüğe sahip. Bir test kartuşu ile aynı anda beş kişinin test edilmesi ekim ayının başında mümkün olacak. Bosch, sonucu elde etme süresini daha da kısaltmaya çalışıyor.
Stuttgart, Almanya – Bosch, SARS-CoV-2 patojenini tespit etmek üzere Vivalytic analiz cihazı için yeni bir hızlı test geliştirdi. Test, şu anda dünya genelinde en hızlı polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testi durumunda ve 39 dakika içerisinde güvenilir sonuç veriyor. Bosch’un yeni hızlı testi, otoyol servis istasyonlarında veya havaalanlarındaki test merkezlerinde merkezi olmayan kullanım için uygulanacak. Testi yaptıran kişiler, testin yapıldığı yerde güvenilir sonuç elde edebilecek. Avrupa’da kullanıma giren CE onaylı test, karantinada kalma süresini azaltmaya, laboratuvarların yükünü azaltmaya, tekrar seyahat etmeyi ve çalışmayı güvenli hale getirmeye yardımcı oluyor. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Koronavirüs pandemisiyle mücadelenin kilit noktalarından bir tanesi, enfeksiyon kaynaklarının hızlı bir şekilde tespit edilmesidir. Bu nedenle, ilk koronavirüs testimizin ardından çok daha hızlı bir test hazırlamaya odaklandık. Bu test, insanların kafasını çok daha hızlı bir şekilde rahatlatmamızı sağlayacak.” dedi.
Yeni Bosch PCR singleplex testi, Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) tarafından finanse edilen bir araştırma ve geliştirme projesinin bir parçası. Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Anja Karliczek, “İnsanların, sağlık durumları ile ilgili net bilgileri mümkün olan en kısa sürede öğrenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan, bilim ve araştırmadan elde edilen iç görüler insanlara büyük faydalar sağlayabilir. Önümüzdeki birkaç ay boyunca, daha fazla insanı test etme zorunluluğuyla karşı karşıya kalacağız. BMBF’nin desteğiyle Bosch tarafından geliştirilen iyileştirilmiş test prosedürü, bu karmaşık görevde muazzam bir yardım sağlama potansiyeline sahip. Teknolojik kabiliyetlerimizin hızlı gelişimi, Alman şirketlerinin kriz zamanlarında ne gibi yenilikçi başarılar sağlayabileceğini gösteriyor.” dedi.
Test, yüzde 98 hassasiyete ve yüzde 100 özgüllüğe sahip. Bosch’un yan kuruluşu Bosch Healthcare Solutions, bu testi geliştirmek için son derece hassas manuel PCR testlerinin önde gelen sağlayıcısı olan Alman biyoteknoloji şirketi R-Biopharm ile güçlerini birleştirdi. PCR testleri, test yöntemlerinin altın standardı olarak kabul ediliyor.
Dünyada bir ilk: Beş numunenin eşzamanlı olarak test edilmesi
Bosch, Vivalytic analiz cihazı için ilk hızlı testi, yalnızca altı haftalık geliştirme sürecinin ardından mart ayı sonunda sundu. Bir multipleks test olarak, SARS-CoV-2 virüs numunelerini ve diğer dokuz solunum hastalığının numunelerini eşzamanlı olarak iki buçuk saatte kontrol ediyor. Yeni, hızlandırılmış test sadece SARS-CoV-2 içindir. Bosch Healthcare Solutions Başkanı Marc Meier, “Farklı koronavirüs testlerimiz ve değişken analiz stratejilerimizle, Vivalytic cihazı aracılığıyla taramadan benzer semptomlara sahip hastalıklar için ayırıcı tanıyı desteklemeye kadar bir dizi test senaryosu oluşturuyoruz.” dedi. Bosch’ta geliştirme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor: Ekim 2020’nin başından itibaren, beş numuneyi tek bir test kartuşunda ve benzer bir hızda eşzamanlı olarak değerlendirmek mümkün hale gelecek. Şirkete göre bu, dünyada bir ilk olacak. Böylece Bosch, Vivalytic cihazı kullanılarak günde 160’tan fazla numunenin tam otomatik olarak işlenmesini sağlayarak mevcut test kapasitesini artırıyor. Ayrıca, optimize edilmiş yazılım, önümüzdeki birkaç hafta içerisinde pozitif numuneler üzerinde SARS-CoV-2 testinin sonuçlanma süresini daha da kısaltacak.
Vivalytic analiz cihazı: Test yerinde kolay kullanım
Bosch’un hızlı testinin sağladığı avantajlar yalnızca hızlı analizle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kullanım kolaylığı da sağlıyor. Numune, bir swab yardımıyla hastanın burnundan veya boğazından alınıyor ve test kartuşuna yerleştiriliyor. Ardından, test için gerekli tüm ayıraçları içeren test kartuşu, otomatik analiz için Vivalytic cihazına yerleştiriliyor. Vivalytic analiz cihazı, kullanıcı dostu olacak şekilde tasarlandı. Sağlık personelinin, cihazın nasıl çalıştırılacağı konusunda sadece kısa bir eğitime ihtiyacı olacak. Bir analiz cihazı ve test kartuşlarından oluşan Vivalytic sisteminin geliştirilmesi, Bosch’un kurumsal araştırma ve ileri seviye mühendisliği ile Bosch Healthcare Solutions arasında uzun süredir devam eden iş birliği ile sağlandı.
Bosch, yılsonuna kadar bir milyon test kapasitesine ulaşmak istiyor. Analiz cihazına ve hızlı testlere olan talep yüksek olmaya devam ederken, şirket kapasiteyi en üst düzeye çıkarmak ve arzı daha da artırmak için tedarikçileriyle yakın çalışmalar gerçekleştiriyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)