Etiket arşivi: koronavirüs

Koronavirüs Hastalarına Güç Veren Beslenme Önerileri

Koronavirüs vaka sayıları her geçen gün artarken, test sonucu pozitif çıkan bireylerin beslenme düzeninde dikkat etmesi gereken kurallar her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Hastalığın bağışıklık sisteminin gücüyle yakından ilişkisi artık herkes tarafından biliniyor. Bağışıklığı güçlü tutmak için ise en doğru yol sağlıklı bir beslenme düzeninden geçiyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Nihan Yakut, koronavirüs hastalarının beslenme düzeninde dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Tüm besin ögelerini içeren diyetler tercih edilmeli
Koronavirüs testi pozitif çıkmış ve tedavi sürecinde olan bir kişinin en temel ihtiyacı, tüm besin öğelerinin olduğu ve çeşitlilik içeren bir diyet uygulamasıdır. Et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, meyve, sebze, kurubaklagil, tahıl ve yağlı tohumların olduğu bir beslenme örüntüsü bu süreçteki güçlü bağışıklık için olmazsa olmazlardandır. Tüm besin öğeleri dengeli şekilde tercih edilmeli, mümkün olduğunca doğal içerikler kullanılmalıdır. Kilo verme sürecindeyken virüse yakalanan bireylerin çok düşük kalorili ve eksik besin öğeleri bulunan diyetleri bırakması önemlidir. Bu dönemde vücudun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayabilecek ihtiyacın tamamını karşılayabilecek dengeli diyetler uygulanmalıdır.
Günde en az 2 litre su tüketiminin tedavideki yeri çok önemli
Testi pozitif olan ve tedavisi başlayan bireyler mevsimine uygun taze meyve, sebze tüketmeye özen göstermelidir. Diyet planı tüm besin öğelerini içermelidir. Tamamen doğal besinlerden yararlanılmalı, yoğun katkı maddesi içeren besinlerden kaçınılmalıdır. Bu süreçte kesinlikle ihmal edilmemesi gereken nokta sıvı tüketimidir. Günde en az 2 litre sıvı tüketimi, hastalıkla savaşan bedeninizin toksinlerini atması için oldukça önemlidir.
Bu besinlerden uzak durun!
Bu dönemde yapılacak en büyük hata, boş karbonhidrat kaynaklarını yoğun tüketmektir. Basit şeker ve şerbet içeren besinler, ağır yemekler, ateşle temas ederek pişen besinler, fast food gibi gıdalar, alkol ve sigaradan uzak durulmalıdır.
Bu vitamin ve minerallerle koronavirüsü yenin
Koronavirüs tedavi sürecinde bedenimizin tüm vitamin ve minerallere ihtiyacı vardır. Özellikle bir besin grubu veya öğesi kurtarıcı nitelik taşımaz. Tam anlamıyla sağlıklı beslenme için her bir besin öğesi günlük beslenmede yer almalıdır. Buna nazaran azami ölçüde mutlaka alınması gereken besin öğeleri A, C, D ve E vitamini, selenyum ve çinko mineralleridir. Yağlı tohumlar, önemli miktarda E vitamini, çinko ve selenyum içermektedir. Bu nedenle gün içinde fındık, badem, ceviz tüketilmelidir. C vitamini kaynağı olan turunçgiller her gün mutlaka yenmelidir. Yeterli A vitamini alımı ve güçlü bir bağırsak florası için çözünür ve çözünmez lifler, tam tahıllı besinler ve sebzelerden yeterli düzeyde alınmalı, kefir, yoğurt, turşu, sirke gibi fermente gıdalar diyet içerisinde yer almalıdır. Ihlamur, adaçayı gibi bitki çayları boğaz enfeksiyonu yoğunsa zencefil eklenerek tüketilebilir. D vitamini koronavirüs ile ilgili önemli araştırmalara konu olan bir vitamindir. Ancak doktor onayı olmadan alınması ve kullanılması risklidir. D vitamini preparatları kullanımı için de hekime danışılmalıdır.
Belirtisiz atlatıyor olsanız da ağır egzersizlerden kaçının
Covid pozitif bireylerde egzersiz semptomlara bağlı değişiklik göstermelidir. Eğer yoğun kas ağrıları ve ateş varsa egzersiz yapılmamalı, daha çok dinlenmeye zaman ayrılmalıdır. Ateşin olduğu durumlarda egzersiz vücut ısısını artırarak hastalık seyrini ağırlaştırabilir. Hafif semptomlu veya semptomsuz şekilde geçiriliyorsa, düşük tempolu egzersizler yapılabilir. Yoğun egzersiz programlarından kaçınılmalıdır. Yumuşak pilates bantlarından destek alınarak kas gruplarını çalıştırmaya yönelik egzersizler veya hava sirkülasyonu olan bir odada yürüyüş yapılabilir. Yürüyüş bandı bulunuyorsa günlük 20- 30 dk. yavaş tempolu yürüyüşler yapılabilir. Egzersiz vücuda hala güçlü olduğunu hatırlatan önemli bir aktivitedir.
Koronavirüs en çok yorgunluğu seviyor
Bağışıklığı güçlendirmek; yeterli uyku, egzersizin eşlik ettiği bir yaşam, dengeli ve kaliteli bir diyet ile mümkündür. Bunlar bağışıklık sistemi bir puzzle gibi düşünüldüğünde olmazsa olmaz, bulunmadığında da bütünü bozan parçalar gibidir. Koronavirüs en çok yorgunluğu sevmektedir. Özellikle bedensel yorgunluklar bu sürede en az indirilmeli, uyku için ayrılan süre artırılmalıdır. Günlük ortalama 8 saat uyku uyunmalı ve mümkünse uyku hijyenine önem verilmelidir. Beden ve zihin, yeteri kadar dinlenirse kendini çok daha iyi yenileyebilir. Egzersiz yapılabildiği ölçüde hafif olarak muhakkak her gün tekrar edilmeli, sağlıklı kişiler için mümkünse açık ve geniş alanlarda, koronavirüs tedavi sürecinde ise evde düzenli şekilde yapılmalıdır. Bağışıklığın en önemli unsurlarından olan beslenme için, eğer kişilerin sürekli dışardan yemek yeme veya fast food tüketme alışkanlığı varsa veya sık sık öğün atlanıyorsa bu alışkanlıklar hızlıca değiştirilmelidir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Koronavirüs Geçirenler İçin Önemli Beslenme Önerileri

Son dönemlerde Covid 19 ile ilgili yapılan çalışmalar, virüse yakalanıp iyileştikten sonra tekrar hasta olunabildiğini ortaya koyuyor. Bu sebeple koronavirüsü atlatmış kişilerin de bulaş yollarına çok dikkat etmesi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi gerekiyor. Vücut direncini artırmanın en önemli yollarından biri de sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeninden geçiyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Aslıhan Altuntaş, koronavirüs hastalığını atlatmış kişilerin beslenme düzeninde dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Günlük sıvı tüketimi akciğerler için çok önemli
Koronavirüse yakalanıp atlatan kişilerde özellikle akciğerde nem tutabilmek için günlük sıvı tüketiminin minimum 2.5 litre olması çok önemlidir. Diğer sıvılar suyun yerine geçmeyeceği için ve telafisi başka sıvılarla yapılamadığından, sıvı alımını yalnızca su ile yapmak önemlidir.
Bu dönemde pancarı sofralarınızdan eksik etmeyin
Özellikle bu dönemde bağışıklık açısından oldukça önemli meyve ve sebzeler bulunmaktadır. Bunların başında rengi mor olanlar gelmektedir. Örneğin pancar, mucize besin olarak adlandırılan en önemli sebzelerimizden biridir. Pancarın içeriğindeki mor rengi veren antosiyaninlerin fazla olması, aynı zamanda folik asidin yüksek değerde bulunması bağışıklık sisteminde ve yaşam döngüsü adı verilen metilasyon döngüsünde yer aldığı için çok değerlidir. Çok hafif haşlayarak ya da çiğ olarak salatalarda kullanılabilir, turşusu da yapılabilir. “Pancar kvass” adı verilen tarifle günlük sıvı şeklinde şalgam suyuna benzer bir şekilde tüketilebilir. Ancak mutlaka haftada en az 4 gün, mümkünse her gün pancar sofralarda bulundurulmalıdır. Bununla birlikte mor havuç da tıpkı pancar gibi güçlü antioksidan etkisi olan sebzelerdendir. Mor havucu da yine ara öğün olarak normal havuç gibi yiyebilmek mümkündür. Salatalara da eklenebilir. Tuz miktarı doğru ayarlanarak şalgam suyu şeklinde tüketilebilir. Yemeklerin yanında değil de ara öğünlerde tüketilmesi özellikle tavsiye edilmektedir.
Basit karbonhidratların tüketimini sınırlandırın
Eğer günlük beslenmemizde basit karbonhidrat dediğimiz; şeker, tatlı, pirinç, beyaz undan yapılan hamur işleri, fast food besinler var ise bunları haftada en fazla 3 kere ile sınırlandırmak gerekmektedir.
Rengarenk sebzelerin gücünden faydalanın
Tüm besin gruplarını 4 şekilde ayırarak ilk başta bol renkli ve çeşitli sebze tüketmek, günde 2 porsiyonu aşmayacak şekilde farklı renkte meyveleri seçmek önemlidir. Tahıl grubunda beyaz un değil, tam tahıllı unlar olması önemlidir. Protein gruplarında günlük ihtiyaç eğer hala enfeksiyon devam ediyorsa yüksektir. Ancak enfeksiyon geçtiyse normal günlük tüketilmesi gereken proteini tüketmek yeterlidir. Protein grubu olarak ise balık önceliktir. Sonrasında hindi eti gelir. Kırmızı et ise haftada en fazla 4 öğünle sınırlandırılmalıdır. Yoğurt ve kefirden de protein desteği alınması gerektiği unutulmalıdır. Son olarak ise en dikkat edilmesi gereken grup yağlar ve şekerlerdir. Yağ olarak özellikle ceviz, fındık, fıstık, zeytinyağı gibi besinlerde sağlıklı yağlar bulunur ve bunlar E vitamini yönünden zengindir. E vitamini de çok kuvvetli bir antioksidandır. Günlük 1 avuç kadar, ortalama 40-50 gramı geçmeyecek şekilde kuruyemiş tüketilebilir. Bunun daha fazlasının ne kadar sağlıklı yağlar da olsa yağ olduğu unutulmamalıdır. Şekerli gıdalarda ise her ne kadar pekmezin, balın en doğalı olsa da bu besinlerin basit şeker olduğu unutulmamalı, herhangi bir kronik hastalık yok ise günlük 1 çay kaşık miktarı aşılmamalıdır. Ancak genellikle en fazla haftada 2-3 kere kahvaltıda 1’er tatlı kaşığı şeklinde sınırlandırılması gerekir.
Enfeksiyon sürecinin ardından beslenme düzeni normale dönebilir
Enerji verici gıdalar olarak algılanması gerekenler kesinlikle şeker, bal, pekmez, tatlı gibi basit karbonhidratlar değildir. Genel olarak vücutta halihazırda bir enfeksiyon varsa vücudun enerji ihtiyacı artmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayacak en önemli besin grubu sebzelerdir. Örneğin daha fazla salata tüketilmelidir. 3 öğüne de farklı renkleri içeren sebzelerin mutlaka koyulması gerekir. Meyveler antioksidan lif, vitamin ve mineral açısından çok değerlidir. Ancak aynı zamanda şeker içerdikleri unutulmamalıdır. Meyveler, günde erkekler için 3, kadınlar içinse 2 porsiyon olarak tüketim limitinde önerilmektedir. Protein ihtiyacı enfeksiyon sürecinde artar ancak enfeksiyon atlatıldıysa günlük alınması gereken besin tüketimi yeterli olacaktır. Eğer birey enfeksiyon sürecindeyse ve halihazırda enerji düşük ise o zaman örneğin günde ortalama tüketilmesi gereken 2 dilim peynir ise, enfeksiyon sürecinde bu miktar 4 dilime çıkabilir. Ya da günlük ortalama kadınlar için 3, erkekler için 5 köfte yeterlidir. Ancak enfeksiyon sürecinde 6-7 köfte miktarına çıkarılabilir. Protein alımı 1-2 porsiyon artırılabilir.
Koronavirüsle mücadelede en önemli kahramanlar D ve C vitaminleri
Koronavirüste D vitamini alımı çok önemlidir. D vitamini düzeylerinin mutlaka kontrol ettirilerek, düşüklük var ise bunun giderilmesi için gerekli replasman tedavisinin yapılması gerekmektedir. Normal aralıkta ise bile kilogram başına hesaplanacak şekilde D vitamini takviyesi uzmanlara danışılarak mutlaka alınmalıdır. D vitamini besinlerden çok fazla alınamamaktadır. Güneşten faydalanılabilir ancak çok ciddi bir düşüklük varsa mutlaka hekim kontrolünde takviye yapılması gerekmektedir. C vitamini takviyesi de büyük öneme sahiptir. Ancak C vitamininde günlük alım düzeyinin üzerine çıkılmamalıdır. Bu değer ortalama 500 miligramdır. Bu miktar, günlük sebze ve meyveler düzenli tüketildiğinde zaten alınmaktadır. C vitamininde ise en etkili besinler daha çok turunçgiller diye bilinir ancak yeşil sivri biberin C vitamini içeriği turunçgillerden daha fazladır. Bu nedenle günlük olarak yeşil sivri biberlerden ya da kırmızı acı biberlerden tercih edilebilir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Koronavirüs tüm dünyada emeklilik sistemlerini zorluyor

Lider küresel insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı firması Mercer, CFA Institute ve Monash Finans Araştırmaları Merkezi’nin (MCFS) işbirliğiyle gerçekleştirdiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi Raporu’nun sonuçları açıklandı. A derecesini koruyan Hollanda ve Danimarka yine en iyi emeklilik sistemine sahip ülkeler oldu. Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarına göre; koronavirüsün dünya çapında gelecekte emekli maaşlarının sağlanması üzerindeki etkisi, azalan katkı payları, düşük yatırım getirileri ve daha yüksek devlet borcu seviyeleri nedeniyle olumsuz olacak.
Firmaların değişen iş gücünün sağlık, varlık ve kariyer alanlarındaki ihtiyaçlarını yönetmeleri için çözümler sunan ve danışmanlık veren Mercer, ‘Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarını paylaştı. Bu yıl 12’incisi gerçekleştirilen endeksin sonuçlarına göre; koronavirüsün yaygın ekonomik etkisi, emeklilerin hem şimdi hem de gelecekte karşı karşıya olduğu finansal baskıları artırıyor. Yaşam beklentilerindeki artış ve yaşlanan nüfusun sağlığını ve refahını desteklemek için kamu kaynakları üzerindeki artan baskı, pandeminin ekonomiler üzerindeki etkileriyle birleştiğinde, emeklilik dönemine ilişkin kaygı da giderek yükseliyor.
Toplam 39 emeklilik sisteminin 50’den fazla gösterge çerçevesinde değerlendirildiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi’ne göre yüzde 82,6 ile Hollanda en yüksek endeks değerine sahip ülke olurken, yüzde 40,8 ile Tayland en düşük değere sahip ülke oldu. Belçika ve İsrail bu yıl ilk kez araştırmada yer alan ülkeler olurken, hızla gelişmekte olan emeklilik sistemiyle araştırmada ikinci kez yer alan Türkiye ise, 37’inci sırada yer aldı.
Türkiye gelişim alanlarına sahip
Türkiye, yüzde 44,2 ile ‘Yeterlilik Alt Endeksi’nde 34’üncü, yüzde 24,9 ile ‘Sürdürebilirlik Alt Endeksi’nde 36’ıncı ve yüzde 65,3 ile ‘Bütünlük Alt Endeksi’nde 27’inci sırada yer aldı. Araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’nin özellikle sürdürebilirlik açısından gelişim alanları mevcutken, yüksek net ikame oranı, düşük hane halkı ve kamu borçluluk oranı, demografik yapı, Devlet Katkısı teşviki, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin şeffaf, güvenilir ve etkin bir şekilde yönetilmesi güçlü alanları olarak tespit edildi. Raporda Türkiye için asgari ve muhtaç emeklilik aylığı seviyesinin iyileştirmesi, bireysel emeklilik birikimlerine erken yaşta erişimin engellenmesi ve emeklilik döneminde bireysel emeklilik birikiminin belirli bir bölümün aylık maaş olarak alınmasının zorunlu kılınması tavsiyeleri yer aldı.
Koronavirüs hükümetlerin emeklilik ve sağlık hizmetlerini kısıtlayacak
‘Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarına göre; koronavirüsün sadece sağlık açısından değil, endüstrileri, faiz oranlarını, yatırım getirilerini ve toplumun geleceğe olan güvenini etkileyen uzun vadeli ekonomik etkileri söz konusu. Dolayısıyla uzun vadede yeterli ve sürdürülebilir emeklilik gelirlerinin sağlanması konusunda da bu etkilerin çok net görülmesi bekleniyor. Koronavirüsü takiben birçok ülkede devlet borcu seviyesi arttı. Artan bu borcun, gelecekte, hükümetlerin yaşlı nüfuslarını emekli aylıkları, sağlık ya da yaşlı bakımı gibi diğer hizmetlerin sağlanması yoluyla destekleme kabiliyetlerini kısıtlaması muhtemel görünüyor.
Hükümetler koronavirüsün etkisini hafifletmeye yardımcı olmak amacıyla, vatandaşlarını ve emeklilik sistemlerini desteklemek amacıyla çok çeşitli uygulamaları hayata geçiriyor. Avustralya, geliri yüzde 20’den fazla düşen bireylerin emeklilik varlıklarından 13.000 dolarına erişim sağlamasına izin verirken, Şili aktif katkıda bulunanların 5.600 doları aşmayacak ölçüde bireysel emeklilik fonlarının yüzde 10’unu gönüllü olarak çekmesine izin verdi. Küresel Emeklilik Endeksi’ndeki en büyük iki emeklilik geliri sistemine sahip Hollanda ve Danimarka, her bir emeklilik sisteminin varlıkları, ülkenin GSYİH’sinin yüzde 150’sinden fazla olmasına rağmen, emeklilik varlıklarına erken erişime izin vermedi.
Mevcut bir sistemin gelecekte de fayda sağlama olasılığını ölçen sürdürülebilirlik alt endeksi, birçok sistemdeki zayıflıkları vurgulamaya devam ediyor. Koronavirüs nedeniyle çoğu ekonomide yaşanan olumsuz ekonomik büyüme nedeniyle 2020’de ülkelerin sürdürülebilirlik puanı ortalama 1,2 düştü.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sağlık krizinin neden olduğu ekonomik durgunluğun, çoğu ülkede emeklilik katkılarının ve yatırım getirilerinin azalmasına ve devlet borcunun artmasına neden olduğuna dikkat çeken Mercer Türkiye Bireysel Emeklilik Danışmanlık ve Brokerlik Lideri Serap Özalp Arslanargın, “Bu durum kaçınılmaz olarak gelecekte emekli maaşlarını etkileyecek, yani bazı insanlar daha uzun süre çalışmak zorunda kalırken, diğerleri emeklilikte daha düşük bir yaşam standardına razı olmak zorunda kalacak. Koronavirüsten önce bile, dünyadaki birçok kamu ve özel emeklilik sistemi, sosyal yardımları sürdürmek için artan baskı altındaydı. Emekliler için daha iyi uzun vadeli sonuçlar elde etmek üzere hükümetlerin sistemlerinin güçlü ve zayıf yönlerini yeniden ele alması kritik önem taşıyor. Türkiye bu yıl araştırmada ikinci kez yer alıyor. Ülkemizde de emeklilik sistemi koronavirüs salgınından önemli derece etkilendi. Ancak sistemin genel işleyişi, kanun ve mevzuatların etkin şekilde uygulanması ve sistemde sağlanan şeffaflık güçlü yanlarımız olarak gözüküyor. Araştırma ayrıca özellikle sürdürebilirlik açısından gelişim alanlarının olduğunu bize gösteriyor” dedi.
Küresel Emeklilik Endeksi Sıralaması SİSTEM Ortalama Endeks Değeri Alt Endeks Değerleri Yeterlilik Sürdürülebilirlik Bütünlük Hollanda 82.6 81.5 79.3 88.9 Danimarka 81.4 79.8 82.6 82.4 Israil 74.7 70.7 72.4 84.2 Avustralya 74.2 66.8 74.6 85.5 Finlandiya 72.9 71.0 60.5 93.5 Norveç 71.2 73.4 55.1 90.3 Singapur 71.2 74.1 59.9 82.5 İsveç 71.2 65.2 72.0 79.8 Kanada 69.3 68.2 64.4 77.8 Yeni Zelanda 68.3 63.8 62.9 82.9 Almanya 67.3 78.8 44.1 81.4 Şili 67.0 56.5 70.0 79.6 İsviçre 67.0 59.5 64.2 83.1 İrlanda 65.0 74.7 45.6 76.5 Birleşik Krallık 64.9 59.2 58.0 83.7 Belçika 63.4 74.6 32.4 88.9 Hong Kong 61.1 54.5 50.0 87.1 ABD 60.3 58.9 62.1 59.9 Malezya 60.1 50.1 58.6 78.0 Fransa 60.0 78.7 40.9 57.0 Kolombiya 58.5 62.5 45.5 70.5 İspanya 57.7 71.0 27,5 78.5 Suudi Arabistan 57.5 59.6 51.6 62.4 Peru 57.2 59.5 49.2 64.6 Polonya 54.7 59.9 40.7 65.9 Brezilya 54.5 72.6 22,3 70.7 Güney Afrika 53.2 43.0 46.7 78.3 Avusturya 52.1 64.4 22,1 74.6 İtalya 51.9 66.7 18,8 74.4 Endonezya 51.4 45.7 45.6 68.7 Kore 50.5 48.0 53.4 50.3 Japonya 48.5 52.9 35.9 59.2 Çin 47.3 57.4 36.2 46.7 Hindistan 45.7 38.8 43.1 60.3 Meksika 44.7 36.5 55.8 42.2 Filipinler 43.0 38.9 53.4 34.8 Türkiye 42.7 44.2 24,9 65.3 Arjantin 42.5 54.5 27,6 44.4 Tayland 40.8 36.8 40.8 47.3 Ortalama 59.7 60.9 50.0 71.3
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Bosch’un yeni hızlı koronavirüs testi, 39 dakika içerisinde güvenilir sonuçlar veriyor

Hızlı test, özellikle mobil test merkezlerinde merkezi olmayan kullanıma uygun. Bosch CEO’su Dr. Volkmar Denner: “İnsanların kafasını çok daha hızlı rahatlatabiliriz.” Test, yüzde 98 duyarlılığa ve yüzde 100 özgüllüğe sahip. Bir test kartuşu ile aynı anda beş kişinin test edilmesi ekim ayının başında mümkün olacak. Bosch, sonucu elde etme süresini daha da kısaltmaya çalışıyor.
Stuttgart, Almanya – Bosch, SARS-CoV-2 patojenini tespit etmek üzere Vivalytic analiz cihazı için yeni bir hızlı test geliştirdi. Test, şu anda dünya genelinde en hızlı polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testi durumunda ve 39 dakika içerisinde güvenilir sonuç veriyor. Bosch’un yeni hızlı testi, otoyol servis istasyonlarında veya havaalanlarındaki test merkezlerinde merkezi olmayan kullanım için uygulanacak. Testi yaptıran kişiler, testin yapıldığı yerde güvenilir sonuç elde edebilecek. Avrupa’da kullanıma giren CE onaylı test, karantinada kalma süresini azaltmaya, laboratuvarların yükünü azaltmaya, tekrar seyahat etmeyi ve çalışmayı güvenli hale getirmeye yardımcı oluyor. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Koronavirüs pandemisiyle mücadelenin kilit noktalarından bir tanesi, enfeksiyon kaynaklarının hızlı bir şekilde tespit edilmesidir. Bu nedenle, ilk koronavirüs testimizin ardından çok daha hızlı bir test hazırlamaya odaklandık. Bu test, insanların kafasını çok daha hızlı bir şekilde rahatlatmamızı sağlayacak.” dedi.
Yeni Bosch PCR singleplex testi, Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) tarafından finanse edilen bir araştırma ve geliştirme projesinin bir parçası. Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Anja Karliczek, “İnsanların, sağlık durumları ile ilgili net bilgileri mümkün olan en kısa sürede öğrenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan, bilim ve araştırmadan elde edilen iç görüler insanlara büyük faydalar sağlayabilir. Önümüzdeki birkaç ay boyunca, daha fazla insanı test etme zorunluluğuyla karşı karşıya kalacağız. BMBF’nin desteğiyle Bosch tarafından geliştirilen iyileştirilmiş test prosedürü, bu karmaşık görevde muazzam bir yardım sağlama potansiyeline sahip. Teknolojik kabiliyetlerimizin hızlı gelişimi, Alman şirketlerinin kriz zamanlarında ne gibi yenilikçi başarılar sağlayabileceğini gösteriyor.” dedi.
Test, yüzde 98 hassasiyete ve yüzde 100 özgüllüğe sahip. Bosch’un yan kuruluşu Bosch Healthcare Solutions, bu testi geliştirmek için son derece hassas manuel PCR testlerinin önde gelen sağlayıcısı olan Alman biyoteknoloji şirketi R-Biopharm ile güçlerini birleştirdi. PCR testleri, test yöntemlerinin altın standardı olarak kabul ediliyor.
Dünyada bir ilk: Beş numunenin eşzamanlı olarak test edilmesi
Bosch, Vivalytic analiz cihazı için ilk hızlı testi, yalnızca altı haftalık geliştirme sürecinin ardından mart ayı sonunda sundu. Bir multipleks test olarak, SARS-CoV-2 virüs numunelerini ve diğer dokuz solunum hastalığının numunelerini eşzamanlı olarak iki buçuk saatte kontrol ediyor. Yeni, hızlandırılmış test sadece SARS-CoV-2 içindir. Bosch Healthcare Solutions Başkanı Marc Meier, “Farklı koronavirüs testlerimiz ve değişken analiz stratejilerimizle, Vivalytic cihazı aracılığıyla taramadan benzer semptomlara sahip hastalıklar için ayırıcı tanıyı desteklemeye kadar bir dizi test senaryosu oluşturuyoruz.” dedi. Bosch’ta geliştirme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor: Ekim 2020’nin başından itibaren, beş numuneyi tek bir test kartuşunda ve benzer bir hızda eşzamanlı olarak değerlendirmek mümkün hale gelecek. Şirkete göre bu, dünyada bir ilk olacak. Böylece Bosch, Vivalytic cihazı kullanılarak günde 160’tan fazla numunenin tam otomatik olarak işlenmesini sağlayarak mevcut test kapasitesini artırıyor. Ayrıca, optimize edilmiş yazılım, önümüzdeki birkaç hafta içerisinde pozitif numuneler üzerinde SARS-CoV-2 testinin sonuçlanma süresini daha da kısaltacak.
Vivalytic analiz cihazı: Test yerinde kolay kullanım
Bosch’un hızlı testinin sağladığı avantajlar yalnızca hızlı analizle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kullanım kolaylığı da sağlıyor. Numune, bir swab yardımıyla hastanın burnundan veya boğazından alınıyor ve test kartuşuna yerleştiriliyor. Ardından, test için gerekli tüm ayıraçları içeren test kartuşu, otomatik analiz için Vivalytic cihazına yerleştiriliyor. Vivalytic analiz cihazı, kullanıcı dostu olacak şekilde tasarlandı. Sağlık personelinin, cihazın nasıl çalıştırılacağı konusunda sadece kısa bir eğitime ihtiyacı olacak. Bir analiz cihazı ve test kartuşlarından oluşan Vivalytic sisteminin geliştirilmesi, Bosch’un kurumsal araştırma ve ileri seviye mühendisliği ile Bosch Healthcare Solutions arasında uzun süredir devam eden iş birliği ile sağlandı.
Bosch, yılsonuna kadar bir milyon test kapasitesine ulaşmak istiyor. Analiz cihazına ve hızlı testlere olan talep yüksek olmaya devam ederken, şirket kapasiteyi en üst düzeye çıkarmak ve arzı daha da artırmak için tedarikçileriyle yakın çalışmalar gerçekleştiriyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Koronavirüs ile beraber emlak seçimlerimiz de değişti

Emlakjet, kendi işlem hacmi ve veri tabanına dayandırdığı verilerle sektörün nabzını tutuyor. Emlakjet’in ağustos ayı verileri, Covid-19 öncesi dönem ile karşılaştırdığımızda alışkanlıklarımızın ve gayrimenkul seçimlerinin nasıl değiştiğini gözönüne seriyor.
Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görüldüğü mart ayından itibaren kısa süreli bir durgunluk yaşayan emlak sektöründe, özellikle haziran ayında kamu bankalarının açıkladığı düşük konut kredi faizleri can suyu oldu. Faiz düşüşüyle birlikte sektör yeniden hareketlenirken, canlanma verilere de yansıdı. TÜİK konut satış istatistiklerine göre, Türkiye genelinde konut satışları ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,2 artarak 170 bin 408 oldu. Söz konusu ayda ipotekli konut satışı 15 bin 367, yabancıya satılan konut adedi ise 3 bin 893 oldu.
Temmuz ayında Cumhuriyet tarihi rekorunun kırıldığını, Ağustos ayı rakamlarının da gayrimenkul talebinin ne kadar canlı olduğunu bir kez daha teyit ettiğini belirten Emlakjet CEO’su Tolga İdikat, “Bu canlanmada konut kredi faizlerindeki indirimin rolü büyük. Ben canlılığın devam edeceğini düşünüyorum, yeter ki konut faizleri makul düzeyde olsun…” dedi.
Müstakil hayata geçiş
Emlak sektörüne ilişkin verileri yakından takip eden Emlakjet, kendi işlem hacmi ve veri tabanına dayandırdığı verilerle sektörün nabzını tutuyor. Ağustos verilerini Covid-19 dönemi öncesi yılın ilk üç ay ortalamasına göre karşılaştırdığımızda daire aramaları %7 arttığı halde, aynı dönem kıyaslamasında müstakil ev aramalarında %27 artış, villa aramaları ise %68 artış gösteriyor. Bu da aslında yeni dönemde insanların ortak yaşamdan ziyade daha çok müstakil yaşama kayma isteğine işaret ediyor.
İl bazlı gayrimenkul arama detayına baktığımızda pandemi öncesi Ocak – Mart ortalamasına göre Ağustos’ta İstanbul’da %5, Ankara’da %4, İzmir’de %15, Antalya’da %5 artış göstermiştir. Satılık aramaları Covid-19 öncesi ortalamasına göre Ağustos ayında %16, kiralıkta %28 artış gösterirken, esas dikkat çekici nokta ise günlük kiralıklardaki %44 artıştır.Günlük kiralık artışları İstanbul’da %47, Ankara’da %20, İzmir’de %39 artmış bu da insanların yaz boyunca aslında otellerden ve kalabalık ortamlardan uzak durmak için sergiledikleri bir davranış olarak yorumlanabilir.
Evden çalışmayla beraber büyük konutlara talep artıyor
Koronavirüs pandemisi nedeniyle evde geçirilen zamanın artması, buna ek olarak uzaktan çalışma modelinin de giderek kalıcı hale gelmesi, konut arayışında olanların daha büyük seçeneklere yönelmesine yol açtı. Emlakjet verilerine göre geçtiğimiz yılın ağustos ayında kullanıcıların yüzde 35’i 3+1, yüzde 32’si 2+1, yüzde 11’i 1+1, yüzde 9’u ise 4+1 ev ararken, bu yılın aynı ayında konut arayanların yüzde 37’sinin talebi 3+1 evlere yöneldi. Kullanıcıların yüzde 33’ü 2+1 ev ararken, 1+1 evlere olan talebin gerilediği görüldü.
Anadolu’daki gayrimenkullere talepte rekor artış!
Ağustos ayı ilan arama trafiğinde yaptığımız son bir yıllık karşılaştırmada; Bartın’da yüzde 340, Siirt’te yüzde 267, Kilis’te yüzde 214, Batman’da yüzde 159, Ardahan’da yüzde 90, Tekirdağ’da ise yüzde 63 oranında bir trafik artışı yaşandığı görüldü.
Ağustosta bir önceki aya göre konut trafiğinde artış yaşanan illere ilişkin değerlendirmede, Kütahya yüzde 22’lik artış ile başı çekti. Bu kenti, Şanlıurfa yüzde 20, Kilis ve Tunceli yüzde 13, Samsun yüzde 6’lık artışla takip etti.
İşyeri ve ofis taleplerinde büyük düşüş
Yine Emlakjet verilerine göre Ağustos ayı ilan arama trafiğini analiz ettiğimizde pandemi öncesi döneme göre mağaza arama trafiği %82,ofis talepleri %21 düşmüş durumda. Bu rakamlar ekonomideki sürecin, online satınalma tercihlerindeki artış ve de şirketlerin evden çalışma sistemine geçmesinin sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Emlakjet’te her 3 çağrıdan 1’i işlemle sonuçlanıyor
“Emlakjet’e gerçekten emlak arayan, ciddi alıcılar giriyor” diyen Emlakjet CEO’su Tolga İdikat, çağrıların yüzde 30’unun işlemle sonuçlandığını açıkladı. İdikat, “Rakamlarımız 2020 yılında 15 binden fazla üye gayrimenkul danışmanımıza çağrı gönderdiğimizi ve bu çağrıların da yüzde 30’unun satılık veya kiralık olarak işleme döndüğünü gösteriyor. Pandemi dönemi olduğu için, müşterilerimize şeffaf, sürekli ve net performans takibi yapabildikleri dijital çözüm ortaklarıyla ilerlemelerini tavsiye ediyorum. Emlakjet olarak vizyonumuz emlak arayan son tüketicileri memnun etmek, bu sırada da profesyonel emlak danışmanlarına ölçülebilir, şeffaf ve tabi ki yüksek değer üretmek. Çalışmalarımıza bu bilinçle devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

“Hükümet koronavirüs salgını ile mücadeleyi iyi yönetemiyor!”

DEVA Partisi tarafından açıklanan bir raporda Koronavirüs salgınında son dönemde yeniden başlayan artış ele alındı.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan Sağlık Politikaları Başkanı Medeni Yılmaz şu görüşleri ifade etti:
“İktidar yalancı çobanlık yapmamalıdır! ”
“Siyasi iktidarın birinci ve en önemli sorumluluğunun halkı doğru bilgilendirmek olduğunu söyleyen Yılmaz “siyasi iktidar hangi gerekçe ile olursa olsun, “yalancı çoban” durumuna düşmemelidir. Gerçeklerin gizlenmesi, önce tehlikeli bir rahatlığı, sonrasında tedbirsizliği ve salgında artış riskini getiriyor” dedi.
“Başarılı ülke örnekleri ve bilimsel araştırmaların, koronavirüs salgını ile mücadelede kapsamlı koruma ve izolasyon tedbirlerinin kararlılıkla uygulanması durumunda ekonomi üzerindeki olumsuz etkinin uzun dönemde çok daha az olacağını ortaya koyduğuna dikkat çeken” Yılmaz, “DEVA Partisi olarak özellikle 3 temel konuda siyasi iktidarı acil olarak harekete geçmeye çağırdı”:
1- “Salgını önlemede, koruyucu sağlık hizmeti hastanede verilen hizmetten daha önceliklidir.”
a. “İnsanların topluca bir arada bulunduğu mekanlarda denetim yetersizdir. Yayılmayı daha fazla artırmadan kontrolü sağlayacak tedbirlerin hızla alınması gereklidir. Kitlesel hareketler (toplantı, açılış, düğün, tören, seyircili spor gösterileri gibi) yasaklanmalıdır.
i. Yapılacak denetimlerin hem eğitici olması hem de kurallara riayet edilmesi konusunda çok daha aktif yapılması önemlidir. Bu denetlemelerde Sağlık Bakanlığının İçişleri Bakanlığı ile ortak bir şekilde denetim ekiplerini artırarak çok daha aktif rol alması gereklidir.”
b. “Koronavirüs testleri kamu-özel her hastanede ücretsiz yapılmalıdır.
i. Test çalışmaları mutlaka yaygın bir şekilde yapılmalı özellikle temaslı gruba kesinlikle test yapılmalıdır. Bu salgında başarılı olan ülkelerin hemen hepsi yaygın test yapan ülkelerdir.
ii. Mobil test uygulaması hayata geçirilerek test sayısı hızlı bir şekilde artırılmalı ve hastanelere yığılım önlenmelidir.”
2- “Sağlık çalışanlarının sosyal, ekonomik durumları ve çalışma şartları düzeltilmelidir.
a. Koronavirüs sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılmalı ve bu konu ile ilgili yasal düzenleme mutlaka yapılmalıdır.”
3- “Bilim Kurulu yeniden yapılandırılmalı, sağlıkla ilgili meslek örgütlerinin çalışmalara katkı sunmasına olanak sağlanmalı ve kararları kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Yüz yüze eğitimde koronavirüs önlemlerine uyulmalı

21 Eylül’de yüz yüze eğitime geçilmesi planlanan okullarda özellikle temizlik koşullarının sağlanmasının önemine işaret eden uzmanlar, çocuklara fiziksel mesafe ve maske kullanımına ilişkin bilgi verilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Uzmanlar, ebeveynlerin okula “Okulum Temiz” belgesini sorması gerektiğinin de altını çiziyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer, 21 Eylül’de yüz yüze eğitime geçilmesi planlanan okullarda gerekli tedbirler alınmasının önemli olduğunu kaydetti.
Ebeveynler okula ‘Okulum Temiz’ belgesini sormalı
Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda gerekli önlemlerin alındığını ve ‘Okulum Temiz’ başlıklı bir belge verildiğini açıkladığını hatırlatan Dr. Songül Özer, “Ebeveynler yüzyüze eğitim başlamadan önce özellikle bu belgenin olup olmadığı sorgulamalı. Düzenli temizlik yapılıyor mu, yemekhanelerde masa düzeni gibi gerekli önlemler alınmış mı, sınıflardaki öğrenci sayısı azaltılmış mı, büyüklerle aynı okula giden ufak çocuklar aynı anda mı tenefüse ve yemeğe çıkıyor sorgulanmalı. Çocuk maske takıp mesafe kuralına uyup korunsa da sınıfta hemen yanına bir çocuk oturtulduğunda yine o mikroorganizmayı alma ihtimali doğuyor. Çocuklar ve aileler virüsten korunma önlemlerini alıyor fakat eğitim alanında en önemli görev Milli Eğitim Bakanlığına, okul yönetimine ve okul müdürlerine düşüyor” dedi.
Dr. Songül Özer, ebeveynlerin çocuklarına maske kullanımı, fiziksel mesafe ve temizlik kuralları hakkında mutlaka bilgi vermesi ve bunlara uyulması konusunda tavsiyelerde bulunması gerektiğini kaydetti.
Virüs daha çok aile içinde yayılıyor
Dr. Songül Özer, koronavirüsün çocukları ve gençleri etkilemediği, onlarda enfeksiyon yaratmadığı algısının da yanlış olduğuna dikkat çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Koronavirüs, 0-100 yaş arasındaki herkesi etkileyebilir. Sadece etkileme şekli farklıdır, hastalığın seyri ve ağırlığı farklıdır. Çocuklarda ve gençlerde bağışıklık sistemini bozucu faktörler daha az olduğu için onlar daha hafif geçirirler. Altta yatan bir hastalıkları varsa, örneğin kanser hastalığı olan bir çocuksa onun hastalığı geçirdiği ağırlık 70 yaşındaki kişiyle aynıdır. Hastalığın etkisi yine bizim tamamen altta yatan hastalığımız ve bağışıklık sistemimizle alakalı. Son 6-7 aydır çocuklarda ve gençlerde koronavirüsün hafif geçtiğini gördük fakat bir de asemptomatik yani belirtisiz geçiren bir grup insan da var. Çocuklar ve gençler asemptomatik gruba dahil oluyor daha çok. Kendileri bu mikroorganizmayı alıyor, belirgin hastalık tablosunu yaşamıyor ama vücutlarında o virüs olduğu için solunum yoluyla birlikte çevrelerine yayıyorlar. Evde yaşı daha ileri büyükler varsa onlara da en büyük virüs kaynağı oluyorlar. Bir araştırma koronavirüsün yüzde 75 oranında aile içinde, yüzde 40 – 45 oranında iş yerinde, yüzde 20-25’de restoranlar ve toplu taşıma gibi kalabalığın olduğu alanlarda bulaştığını ortaya koydu. Sokağa çıkıp yürümeye korkuyorduk fakat o esnada bulaşma oranı çok düşük. Yani maskeyi takıp sokakta yürüdüğümüzde hiçbirşey olmuyor. Sakin, açık alanda ve az insanın olduğu yerde tek başınaysak maske takmasak bile hiç bulaşma ihtimali yok.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)