Etiket arşivi: Yılında

Egeli ihracatçılar, 2021 yılında yeşil üretimle 15 milyar dolar ihracat hedefi koydu

Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulları Ortak Toplantısında konuşan Eskinazi, Sürdürülebilirlik Yılı ilan ettikleri 2020 yılında İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapma hedefiyle projeler hayata geçirdiklerini kaydetti. Eskinazi, “Yayınladığımız sürdürülebilirlik manifestosunda “Sürdürülebilir bir dünya için, sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir ihracat” sloganıyla hareket ettik. Sürdürülebilirlik Çalışma Grubumuz 2020 yılı boyunca çalışmalarını sürdürdü. Türkiye’de Sıfır Atık Belgesine sahip olan ilk ihracatçı birliği olduk” diye konuştu.
Tüm dünyanın covid-19 virüsü nedeniyle 2020 yılında ekonomik hedeflerinin gerisinde kaldığına işaret eden Eskinazi, “Küresel ekonomide yüzde 4’lük bir küçülme bekleniyor. Türkiye, en iyimser senaryoyla 2020 yılını binde 3’lük büyüme ile kapatabilecek. Ortam olumsuz olsa da İhracatçılar olarak, enseyi karartmadık. Fiziki fuarların, sektörel ticaret heyetlerinin ve seyahatlerin iptal olduğu süreçte; Sanal fuarlarımız, sanal ticaret heyetlerimiz sonucunda pek çok yeni iş birliğine imza attık. Türkiye’nin ilk sanal fuarı Shoedex2020 Ayakkabı ve Saraciye Fuarı’na imza attık. Ardından ülkemizin ilk sanal gıda fuarı “The Fource 2020”yi gerçekleştirdik. Her türlü olumsuzluğa rağmen 2020 yılında, bugüne kadar Ege İhracatçı Birlikleri’ne üye 8 bin ihracatçımızla 216 ülkeye 13 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Covid-19 virüsünün aşısının bulunmuş olması ve uygulanmaya başlaması 2021 ile ilgili umutlarımızı arttırıyor. Aşının etkisiyle covid-19 virüsünün kontrol altına alınmasını, ekonomik göstergelerin insanlığın yüzünü güldürecek şekilde düzelmesini diliyoruz” dedi.
“Ege İhracatçı Birlikleri olarak, 2021 yılında da 8 bini aşan ihracatçımızla 82 yıldır yaptığımız gibi üretmeye ve ihraç etmeye devam edeceğiz” diyen Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “2020 yılı için belirlediğimiz, pandemi nedeniyle ötelemek durumunda kaldığımız 15 milyar dolar ihracat hedefine 2021 yılında ulaşmak için var gücümüzle çalışacağız. 2021 yılı hedefine ulaşmak için ihraç ürünlerimizi pazarlamada dijitalleşme, lojistik, Ar-Ge, İnovasyon ve Tasarım odaklanacağımız konuların başında olacak. 2020 yılında 2.2 milyar nüfusa sahip gelişme potansiyeli en yüksek 15 ülkenin bir araya gelerek oluşturduğu RCEP anlaşması bizim için büyük bir fırsat olabilir. Bu anlaşmanın taraflarından biri olan Çin özelinde Ticaret Bakanlığımızın İhracatçı Birlikleri ve lojistik sektörüyle bir araya gelerek hedef pazarlara erişimi kolaylaştıracak, var olan pazarların büyümesini sağlayacak lojistik merkezleri desteği ile dünyada e-ticaretin en yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında gelen Çin pazarında üyelerimizin JD, T-Mall gibi e-ticaret platformlarında başta kuru meyve, şarap, deri, tekstil olmak üzere tüm ürünlerimizin yer alması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu konuda kısa zamanda güzel haberler vereceğiz.”
 Yeşil üretime yönelin
Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu üyelerine, “2020 yılı değerlendirmesi, 2021 öngörüleri” içerikli bir sunum yapan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, covid-19 virüsü nedeniyle 2020 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 12 daralma beklentisi olduğunu, dünya ekonomisinin beklenenden daha çabuk toparlandığını ve 2020 yılında dünya mal ticaretindeki daralmanın yüzde 7’ye kadar düştüğünü dile getirdi.
Dünya mal ticaretinin 2019 yılında 18 trilyon 35 milyar dolar olduğu bilgisini veren Gürlesel, “2020 yılında dünya mal ticareti 17 trilyon dolar civarında kalacak. 2021 yılından itibaren ihracatta öne çıkabilmek için “Yeşil üretime yönelin” çağrısı yaptı. Gürlesel, Avrupa’ya ihracatta 2022 yılında uygulamaya geçmesi beklenen karbon vergisinin yine 2022 yılında ABD’ye ihracatta da gündeme geleceği uyarısında bulundu. 
2021 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ithalat taleplerinde patlama olabilir 
2021 yılı için Covid-19 virüs aşısının başarılı olup olmaması eksenli iyimser ve kötümser iki senaryodan söz eden Dr. Gürlesel, “2021 için iyimser senaryo var. Dünya genelinde aşının 2021 başından itibaren uygulanmaya başlanması ve salgının 2021 yılı sonunda kontrol altına alınmasını öngören iyimser bir senaryo. Buradaki sonucu sahadaki uygulamada göreceğiz.  ABD’deki aşılara izin veren yetkili kurum, Avrupa ve Batı pazarlarının 2021 yılı ikinci çeyreğinden itibaren yüzde 60-70 seviyesinde bağışıklığa kavuşabileceği öngörüsünde bulunuyor. Buna bağlı olarak 2021 dünya ekonomisinde beklentiler şekilleniyor. Bu gerçekleşirse 2021’in ilk çeyreğinde bir miktar küçülme olsa da diğer çeyreklerde hızlı geri dönüş bekleniyor. 2021 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ithalat taleplerinde patlama olacak. Toparlanma öngörüleri var. OECD 1 Aralık öngörüsünde 2021’in üçüncü çeyreğinden itibaren 2019 seviyelerine dünya ekonomisinin ulaşacağına inanıyor. Yüzde 4.5-5 büyüme bekleniyor. Dünya ortalaması üçüncü çeyrekte, ABD’nin ise 4. çeyrekte 2019 seviyelerine gelecek. Bunun sürükleyicisi Çin ve gelişen pazarlar olacak. Euro bölgesinde geri dönüş 2022 yılına kalabilir.”
“Tarımsal ürünlerin pandeminin baskıcı etkilerinden daha az etkilendiğini görüyoruz” tespitinde bulunan Gürlesel, 2019 yılında dünya genelinde 3 trilyon 313 milyar dolar olan tarımsal ürün ticaretinin sadece 50 milyar dolarlık bir daralmayla 2020 yılını geride bırakacağı bilgisini verdi.
İyimser beklentiye göre 2021 yılında dünya mal ticareti yüzde 8 büyüyecek
İyimser senaryoya göre 2021 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 8 büyüme beklentisi olduğundan söz eden Dr. Gürlesel, 2020 yılını 17 trilyon dolarla geride bırakacak olan dünya mal ticaretinin 18 trilyon 450 milyar dolara çıkacağı değerlendirmesinde bulundu.
Dünya genelinde aşı stoku yeterli olan ülkeler ve yetersiz olan ülkeler şeklinde sınıflandırmalar yapıldığı bilgisini paylaşan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Batılı ülkeler 2021 yılının ilk iki çeyreğinde aşılamayı yapacaklar ve bağışıklığı kazanacaklar. Diğerlerinde risk oluşacak. 2021’de aşı olanlar, olmayanlar ayrımı gündeme gelecek. Avrupa ve Batı ülkeleri aşılama sürecini tamamlamayan ülkelere sınırları kapatabilir. Aşının başarısız olması, ekonomide aktivitelerde daralma getirecek. Aşıda başarısız olursak dünya mal ticaretindeki büyüme yüzde 2 ile sınırlı kalacak. Bu da baz etkisiyle olabilecek.”
Dünya genelinde ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı korumacılık önlemleri ile 2020 yılı dünya ticaretinde 2.44 trilyon dolarlık ürün grubu üzerinde koruma önlemleri uygulandığını hatırlatan Gürlesel, ABD’nin yeni Başkanı Biden’in ticaret savaşlarını diplomasiye dönüştürmesinin beklendiğini, bu sürecin de ihracata etkilerinin olumlu olmasının beklendiğini dile getirdi.
Türkiye’nin ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında reformları yapması halinde 2021 yılı için iyimser beklenti içinde olduğunu paylaşan Dr. Can Fuat Gürlesel, 2021 için öngörülerini şöyle özetledi; “Türkiye ekonomisinde yüzde 3-3.5 büyüme, Merkez Bankası politika faizi yıl sonuna kadar yüzde 15, TL-Dolar Kurunu 2021 yılı ortalamasında 8.50 TL, 2021 yılı sonunda 9 TL. TÜFE yüzde 10, TL Kredi faizi yüzde 18. Cari Açık/GSYİH’nın yüzde 1.5’u, Bütçe açığı/GSYİH’nın yüzde 3’ü 2021 ihracatı  190 milyar dolar”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

“Ölümünün 500. Yılında Şeyh Hamdullah” Sergisi Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde

Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Fatih Sultan Mehmed ve Sultan II. Bayezid dönemlerinin büyük hattatı Şeyh Hamdullah’ı, ölümünün 500. yılında çağdaşları ile birlikte özel bir sergiyle anıyor.
Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu’nda Şeyh Hamdullah ve çağdaşlarının, Şeyh yolundan giden hattatların ve 16. yüzyılın usta müzehhiplerinin elinden çıkmış nadir eserleri koruyan SSM’in hayata geçirdiği “Ölümünün 500. Yılında Şeyh Hamdullah” sergisi, 15. yüzyılın ikinci yarısı ve 16. yüzyılın ilk yarısında üretilmiş nadir el yazması kitaplar, Kuran-ı Kerim nüshaları, kıtalar ve albümlerden oluşuyor.
SSM koleksiyonunun yanı sıra, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Sadberk Hanım Müzesi, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Ekrem Hakkı Ayverdi Koleksiyonu’ndan derlenen eserlerin de yer aldığı sergide; Topkapı Sarayı Müzesi, Süleymaniye Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, Dallas Museum of Art ve Hannover Kestner Museum’daki sanatçıya ait eserler, dijital bir yerleştirme ile sanatseverlerle buluşuyor.
 
Suhreveriyye tarikatı Şeyhi Mustafa Dede’nin oğlu olarak dönemin  en seçkin ilim yuvalarından Amasya’da doğan, eğitim alan ve zaman içinde  “Hattatların kutbu”, “Hattatların kıblesi” unvanlarıyla tanınan  Şeyh Hamdullah, Amasya’da uzun yıllar Sancak beyi olan Şehzade Bayezid’in yakın çevresinde yer aldı ve onun dostluğunu kazandı..  Fatih Sultan Mehmed’in 1481’deki ölümü üzerine Osmanlı tahtına çıkan Sultan II. Bayezid’in davetiyle Topkapı Sarayında “Ehl-i Hiref” teşkilatı içinde “katib-i hassa” unvanıyla görev aldı. Farklı yazı stillerine hakimiyeti ile bilinen sanatçı, hat sanatında önemli değişiklikler yaparak günümüze kadar geçerliliğini koruyan “Osmanlı hat” ekolünü yarattı.
 
SSM Müdürü Nazan Ölçer, Kurucumuz Sakıp Sabancı’nın uzun yıllar içinde toparladığı eserlerden oluşan “önemli bir Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu’na sahip müzemizde Şeyh Hamdullah ve yakın takipçilerine ait değerli eserler yer alıyor.  Buradan yola çıkarak,  büyük üstadla ilgili kapsamlı bir uluslararası sergi yapmak düşüncemiz geçmiş yıllara uzanmakta.. İçinde bulunduğumuz 2020 yılının Şeyh Hamdullah’ın ölümünün 500. Yılı olması, sergi tarihini de belirlemişti. Ancak önceden bilemeyeceğimiz  husus, bu yılın Covid -19 salgınına denk gelmesi ve sergi kapsamının bu nedenle daralmak zorunda kalması oldu.
Şeyh Hamdullah uzun ömrü içinde olağanüstü değerde eserler yarattı, hat sanatına yeni açılımlar getirdi bu yeniliklerle ufuk açtı, sonraki hattatlara, ölümünden sonra bile önderlik etmeyi sürdürdü. SSM olarak değerli uzmanlar Prof. Dr. Zeren Tanındı ve  Prof. Dr. Muhittin Serin ile  birlikte yurt dışındaki müze ve kütüphane koleksiyonlarından ödünç alınacak eserlerle planladığımız sergimizin kapsamını tüm dünyayı saran Covid-19 salgını yüzünden maalesef daraltmak zorunda kaldık. Sergimizde yer almasını arzu ettiğimiz Topkapı Sarayı koleksiyonundaki bazı eserleri ise Topkapı Sarayı’ndaki yeni yapılanma ve devam eden sayım işlemleri nedeniyle dijital görselleriyle ekleyebildik. Bu koşullara rağmen, büyük sanatçıyı bir sergi ile anmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.
Ölümünün 500. Yılında Şeyh Hamdullah Sergisi, salı – cuma günleri 10.00 – 16.00 saatleri arasında SSM Atlı Köşk’te ziyaret edilebilecek. Ziyaretçilerin maske takmasının zorunlu olduğu ve sosyal mesafe kurallarının titizlikle uygulandığı SSM’de tüm ortak alanların detaylı dezenfeksiyonu Sağlık Bakanlığı onaylı insan, hayvan ve çevre dostu “Antimic Nano Teknoloji Dezenfeksiyon” ile sağlanıyor ve havalandırma sistemleri %100 temiz havayla çalışıyor.
 
Şeyh Hamdullah bin Mustafa Dede
Şeyh Hamdullah, Amasyalı Sarıkadızâdeler ailesinden Sühreverdiyye şeyhi Mustafa Dede’nin oğludur. Babası, Buhara’dan Amasya’ya göç etmiştir. Selçuklu döneminde ve Osmanlı’nın fetih yıllarında, Herat, Horasan ve Semerkand gibi kültür merkezlerinden göç eden şair, hattat, nakkaş ve ulema, Konya, Kayseri, Sivas ve Amasya gibi şehirlerde toplanmıştı. Hamdullah, böylece hat sanatının merkezi haline gelmiş Amasya’da, Hayreddin Mar‘aşî’den meşk ederek aklâm-ı sitte’den icâzet aldı. Muhtemelen babası Şeyh Mustafa Dede’nin sohbet meclislerinde Şehzade Bayezid ile tanıştı. Bayezid, onu kendisine hat hocası tayin etti ve ondan icâzet aldı. Daha Amasya’da iken tanınmaya başlayan Şeyh Hamdullah, bu yıllarda Fatih Sultan Mehmed’in hususi kütüphanesi için bazı eserler istinsah etti.
Şeyh Hamdullah, kardeşi Cem Sultan ile yaşadığı taht mücadelesinin ardından 1481’de tahta çıkan II. Bayezid’in daveti üzerine ailesiyle birlikte İstanbul’a gitti. Şeyh Hamdullah en güzel eserlerini sarayda görevlendirildikten sonra vermeye başladı. Bundan sonra eserlerinin ketebesinde “kâtibü’s-sultân Bâyezîd Han” unvanını kullandı.
Şeyh Hamdullah, 1512’de Sultan II. Bayezid’in tahttan feragat etmesinin ve tahta oğlu I. Selim’in geçmesinin ardından inzivaya çekildi. Sultan I. Selim dönemini evinde ibadet ederek ve talebelerinin ziyaretini kabul ederek geçirdi. Babası I. Selim’in ardından 1520’de tahta çıkan Kanuni Sultan Süleyman’ın Şeyh Hamdullah’ı saraya davet ederek hürmet gösterdiği ve kendisi için bir mushaf yazmasını istediği, ancak hattatın yaşlandığını ileri sürerek Muhyiddin Amâsî’yi tavsiye ettiği, bunun üzerine Kanuni’nin ona bir samur kürk giydirip hayır duasını aldığı bilinmektedir.
Şeyh Hamdullah’ın bu hadiseden birkaç ay sonra vefat ettiğini söyleyen Müstakimzâde ölümüne şu beyti tarih düşürmüştür: “Şeyh Hamdullāh olup küttâba kıble pîr-i hat / Rihletinde dil dedi târîhini dayf-i ilâh” (926/1520). Dünyevi sıfat ve mevkilere iltifat etmeyen Şeyh Hamdullah, mezar taşına isminin yazılmasını istememiştir. Mezar taşı kitâbesi, daha sonra Sultan II. Mustafa’nın saray hattatı Şâhin Ağa (öl. 1701) tarafından yazılmıştır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Mor Çatı 30. Yılında “Değiştirmek Mümkün” Diyor

Kadına yönelik şiddet alanında mücadele eden Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı bu yıl 30. kuruluş yıldönümünü kutluyor.
Şiddetten uzak bir hayatın mümkün olduğunu, değiştirmek için gücümüz olduğunu biliyoruz.
Mor Çatı’nın 30. yıl videosu Değiştirmek Mümkün diyor. Rafineri tarafından hazırlanan, Norr Prodüksiyon’un yapımını üstlendiği filmde hiç tanışmayan kadınların kendi hayatlarında erkek şiddetine karşı verdikleri mücadelenin birbirilerini nasıl güçlendirdiği anlatılıyor.
Filmde Mor Çatı’nın kuruluşundan bu yana geçen 30 yıl boyunca kadınların mücadelesi sayesinde edinilen kazanımlar vurgulanıyor. Bu kazanımların başında kadına yönelik şiddetin kaynağı olan cinsiyet eşitsizliğinin görünür hale gelmesi, kadınların maruz kaldığı erkek şiddetinin kamusal alanda yaygın bir biçimde tartışılmaya ve tepki görmeye başlaması, kadınlara yönelik şiddeti önlemek ve sonlandırmak için yasal değişiklikler yapılması, şiddete karşı yeni mekanizmalar üretilmesi, kadınların şiddetin adını koyarak şiddetsiz bir hayat için adım atmaya başlaması sayılıyor.
Mor Çatı tüm bu değişimin kadınların mücadelesi sayesinde gerçekleştiğinin altını çiziyor. Kadınların hem sokaklarda hem kendi hayatlarında erkek şiddetine karşı mücadelelerini hatırlatıyor.
30 yıl boyunca 40 bin kadının yolu Mor Çatı’dan geçti. Bir nefes aldılar, bir karar aldılar, bir adım attılar. Birlikte, yan yana, kadın dayanışması ile güçlendiler. Değiştirmek için gücü birbirilerinde ve kendilerinde buldular. Umut ettiler, değiştirdiler.
Mor Çatı Hakkında
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 1990 yılında kadına yönelik şiddetle mücadele etmek amacıyla feminist kadınlar tarafından kuruldu. Mor Çatı’da şiddete maruz kalan kadınlara ve varsa çocuklarına destek verilerek erkek şiddetinden uzakta bir yaşam kurabilmeleri hedeflenir. Kadınlarla birebir dayanışma kurmanın yanı sıra şiddetle mücadele etmek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için ulusal ve uluslararası sözleşme, kanun ve yönetmeliklerin uygulamaları izlenir, raporlanır ve karar vericilere gerekli politikalara dair öneriler sunulur. Alandaki bilgi ve deneyimi paylaşmak için şiddet alanında çalışan kadın örgütleri, sivil toplum kuruluşları, barolar ve belediyelerle atölyeler yapılır. Ulusal ve uluslararası kadın örgütleri ile dayanışma içinde kampanyalar ve eylemlilikler yoluyla patriyarkaya karşı, kadınların özgür ve bağımsız hayatlar kurabilmeleri için mücadele edilir.
Mor Çatı dayanışma merkezinden, bugüne kadar 40.000’den fazla kadın ve çocuk destek aldı. Her gün ortalama 10kadın telefon, mail ve yüz yüze görüşerek Mor Çatı’dan destek alıyor. Merkez, çalışmalarını kadınlara yardım etmek değil, şiddete karşı kadın dayanışması oluşturmak, birlikte mücadele etmek üzere sürdürüyor. Kadınlar Mor Çatı’ya en çok yaşadıklarını paylaşmak, sosyal ve hukuki hakları konusunda bilgi edinmek için başvuruyorlar. Arayan her kadına sosyal destek verilirken ihtiyaç duymaları halinde hukuki, psikolojik destek ve sığınak desteği de alabiliyorlar.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Balparmak’a 40. Yılında, Felis’ten Üç Ödül Birden

Balparmak bu yıl 15’incisi gerçekleştirilen Felis Ödülleri’nde üç ödülün sahibi oldu. Bu yıl 40. yılı kutlayan Balparmak, Arıcılık Akademisi ile Felis’e layık görülürken,yarışmanın PR bölümünde Arıcılık Akademisi ve Arılar Varsa Yarınlar Var projesiyle iki başarı ödülü aldı.
Pazarlama iletişimi ekosisteminde fark yaratan fikirlerin ve çalışmaların ödüllendirildiği Felis Ödülleri’nin bu yılki kazananları açıklandı. 40 yıldır doğal, sağlıklı ve analiz edilmiş balları sofralara taşıyan Balparmak, Felis’te Arıcılık Akademisi ve Arılar Varsa Yarınlar Var projesiyle üç ödüle birden layık görüldü. Balparmak, Arıcılık Akademisi ile “Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Bölümü – Diğer Toplumsal Meseleler Kategorisi”nde Felis’in sahibi olurken, “PR Bölümü – Sürdürülebilirlik Yönetimi Kategorisi”nde de başarı ödülü kazandı. Balparmak’ın arının doğa ve toplum yaşamına katkıları hakkında toplumda farkındalık yaratmayı hedefleyen Arılar Varsa Yarınlar Var projesi ise “PR Bölümü – Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kategorisi”nde başarı ödülüne değer bulundu.
Balparmak Arıcılık Akademisi sektöre 104 yeni arıcı kazandırdı
Balparmak’a Felis kazandıran Arıcılık Akademisi, 2018 yılında arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak için kırsal kalkınma bölgelerindeki kadınları ve gençleri sektöre kazandırmak ve doğal balın yanı sıra arısütü, polen, propolis gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasına destek olmak hedefiyle Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) katkılarıyla kuruldu. Balparmak Arıcılık Akademisi’nde uzaktan eğitimin yanı sıra Muğla’nın Ula ilçesindeki yerleşkesinde düzenlenen teorik ve uygulamalı eğitimleri başarıyla tamamlayan 52’si kadın olmak üzere 104 arıcı adayına, BALDER (Arı Ürünleri ile Sağlıklı Yaşam Platformu) sertifikasıyla birlikte, iki adet arılı kovan vererek mesleğe ilk adımı atmalarına destek verildi.
Aktif olarak çalışmalarını sürdüren Balparmak Arıcılık Akademisi’nde konusunda uzman akademisyenler eşliğinde uzaktan, gezici, teorik ve uygulamalı sınıf eğitimlerinden oluşan üç ayrı eğitim modeli uygulanıyor. Eğitimlerde arı yaşamı ve biyolojisi, koloni bakımı ve yönetimi, arı hastalıkları, ana arı üretimi, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları, regülasyonlar, nektarlı bitkiler gibi arıcılık mesleğinde kaliteli üretiminin sağlanmasını ve mesleğin sürdürülebilir olmasını sağlayan en temel konular, teorik olarak anlatılıp uygulamalı olarak gösteriliyor. Muğla’nın Ula ilçesinde bulunan Akademi’de, en az 30 kovan içeren ve uygulamalı eğitimlerin yapıldığı bir arılık bulunuyor. Akademiye gelemeyen arıcı adayı kadın ve gençlere ise gezici eğitim aracı ile ulaşılarak, köylerinde benzer eğitimler veriliyor. Aynı zamanda gezici araç ile mevcut arıcıların arılıkları da ziyaret edilerek bilgileri güncelleniyor ve arıcılıktaki son gelişmeler paylaşılıyor. Türkiye’de arıcılık sektöründe ilk kez Balparmak’ın hayata geçirdiği uzaktan eğitime isteyen herkes Balparmak web sitesinde yer alan “Balparmak Arıcılık Akademisi” sayfasına kayıt olarak katılabiliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)