Kategori arşivi: Yaşam

LG OLED TV’den 212 Photography Istanbul’a Destek

LG OLED TV, 8-18 Ekim 2020 tarihleri arasında İstanbul’da 5 farklı mekanda gerçekleştirilecek 212 Photography Istanbul’un bu yılki destekçileri arasında yer alıyor.
Bu yıl 3. kez düzenlenecek 212 Photography Istanbul, 8-18 Ekim 2020 tarihleri arasında özel bir rota dahilinde 5 farklı mekanda gerçekleşecek. Fotoğrafı evrensel bir dil olarak benimseyen etkinlik, çok sesli, multidisipliner yapısıyla farklı bir tartışma ve buluşma platformu yaratmayı amaçlıyor. 212 Photography Istanbul’un bu yılki destekçileri arasında yer alan LG OLED TV, 10 gün boyunca sürecek etkinlik kapsamında Yapı Kredi Bomontiada, Zülfaris Karaköy ve Tekfur Sarayı Müzesi’ne kurulan Galeri Tasarımı OLED ekranlar ile dünyadan ve ülkemizden önemli birçok sanatçının video eserlerinin ziyaretçilerle buluşmasına olanak sağlayacak.
Sanatla Teknolojiyi Buluşturan Galeri Tasarımı OLED TV
Sanat eserlerinin sunumundan ilham alınarak tasarlanan Galeri Tasarımı LG GX OLED TV, kendinden aydınlatmalı OLED piksel teknolojisini yenilikçi ve minimalist bir tarzla sunuyor. Duvara boşluksuz monte edilebilen ve kullanıcıların TV izlerken dikkatlerini dağıtabilecek her türlü detaydan arındırılmış bir tasarıma sahip GX OLED, şaşırtıcı inceliği ile de dikkat çekiyor. 19.9 mm inceliğindeki GX OLED modeli aynı zamanda sadece 5 mm genişliğindeki mimimal çerçevesi ile de neredeyse çerçevesiz denilebilecek bir tasarıma sahip. Kutu içerisinden çıkan özel askı aparatı sayesinde duvarla mükemmel uyum sağlayan GX OLED ince formu ile ev dekorasyonuyla da kusursuz uyum sağlıyor. TV’de bulunan Galeri Modu özelliği ise kullanıcıların TV izlemedikleri anlarda birbirinden değerli sanat eserleri ve fotoğrafları göstererek ekranı bir tabloya dönüştürüyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Geleceğin ulaşımı Yıldız Teknik Üniversitesi’nde araştırılacak

Yoğunlaşan nüfus nedeniyle şehirlerdeki hareketlilik her geçen gün artıyor. Yeni teknolojiler ve araçlar, şehirlere özel ulaşım teknikleriyle bu hareketlilik yönetilmeye çalışılıyor. Yerli otomobil ile tüm dünyada ses getiren Türkiye’nin yeni ulaşım stratejileri akademinin de desteğiyle sürekli araştırma ve geliştirme konusu haline gelecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Yıldız Teknik Üniversitesi’nin iş birliğinde Yıldız Teknopark bünyesinde kurulacak Mobilty-LAB (Hareketlilik Sistemleri Araştırma Merkezi) hareketliliği bilimsel verilerle doğru anlamlandırarak, başarıyla uygulanabilir çalışmalar üretecek.
Yoğunlaşan nüfus nedeniyle şehirlerdeki hareketlilik her geçen gün artıyor.Buna paralel olarak Türkiye’nin yeni ulaşım stratejilerini oluşturması bir zorunluluk haline gelmiş durumda. İşte bu amaçla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Yıldız Teknik Üniversitesi’nin iş birliğinde Yıldız Teknopark bünyesinde Mobilty-LAB (Hareketlilik Sistemleri Araştırma Merkezi) kuruluyor. Ulusal hareketi artırmak üzere kurulacak merkeze ilişkin protokol, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz arasında imzalandı. Bu iş birliğiyle Mobility-LAB’da ulusal hareketlilik stratejisi ve eylem planı çerçevesinde ortaya çıkabilecek Ar-Ge ve mühendislik çalışmalarını yaparak projeler üretilecek.
HAREKETLİLİĞE BİLİMSEL YAKLAŞIM
Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde gerçekleşen protokol töreni öncesinde Yıldız Teknopark’ı gezen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Yıldız Teknopark firmaları, YTÜ öğrenci ve akademisyenleri tarafından hayata geçirilen projeler hakkında bilgi aldı.
Ardından yapılan ‘Hareketlilik Sistemleri Araştırma ve Merkezi-Mobility LAB imza töreninde konuşan Bakan Karaismailoğlu, bu merkezde şehirlerde ulaşımın çehresini değiştiren, insanların kentsel ve ulusal düzeyde hareketlilik davranışlarını farklılaştıran hareketlilik sistemleri üzerine bilimsel çalışmalar yürütüleceğinin altını çizdi.
Bakan Karaismailoğlu şöyle konuştu:
“Son 18 yılda taşıt sayımızda yüzde 164’lük bir artış gerçekleşti. 2020’de toplam araç sayımız 23 milyon 650 bini aştı. Mevcut araç sayımızın yüzde 54’ü otomobillerden oluşuyor. 2003’te 4 milyon 700 bin otomobil varken, Ağustos 2020 itibarıyla bu sayı 2,7 kat artarak 12 milyon 800 bine çıktı. Hareketlilik, sektörel bazda çok ciddi ele alacağımız ve yakın gelecekte kendisinden fazlasıyla bahsedilen bir kavram haline gelecektir. Zira hareketlilik artık tek bir ulaşım moduyla, tek bir araçla değil; birçok alternatifin bir arada kullanılabildiği, bütünleşik bir yapıda ele alınacaktır.”
Karaismailoğlu, hareketliliğin teknik bir konu olduğu kadar, sosyal bilimler, mühendislik, lojistik gibi pek çok bilimsel alanı ihtiva eden bir konu olduğunu, bu alanda gelecek öngörülerini sağlıklı bir şekilde ele alabilmek gerektiğinin de altını çizdi.
Makro ölçekte bir bakış açısını ancak akademi dünyasıyla kuracakları ortaklık ve iş birlikleriyle elde edebileceklerini dile getiren Karaismailoğlu, “Bu kapsamda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız ve Yıldız Teknik Üniversitesi, şehirlerimizde ulaşımın çehresini değiştiren, insanların kentsel ve ulusal düzeyde hareketlilik davranışlarını farklılaştıran hareketlilik sistemleri üzerine bilimsel çalışmalar yürütecektir. Ayrıca, bizler de Bakanlık olarak Ulusal Hareketlilik Stratejimizi ve bu alana yönelik eylem planımızı oluşturmak için çalışmalarımıza başladık. Çevreci, etkin, sürdürülebilir ve erişilebilir bir hareketlilik sisteminin ulusal düzeyde kurulması için gerekli Ar-Ge ve mühendislik faaliyetlerinin yürütülmesi, yerli ve milli tasarım projelerinin üretilmesini hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
HEDEFTE NE VAR?
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin 1911 yılında kurulmuş 109 yıllık köklü bir üniversite olduğunu ve bugün yaklaşık 37 bin öğrenci, 2 bine yakını akademik olmak üzere3 bin personeliyle eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürdüğünü hatırlatan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz,yapılan iş birliğinden duyduğu mutluluğu dile getirerek kurulan Mobilty-LAB ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Üniversitelerin eğitim öğretim yapmanın yanı sıra topluma hizmet etmek ve araştırma geliştirme yapmak gibi görevleri de var. Özellikle Yıldız Teknik Üniversitesi, sektörlere, sanayiiye, kamuya proje üretmekteki başarısıyla bilenen lider olmuş üniversitelerden biri.Aynı zamanda Türkiye’nin en iyi ve en üretken teknoparkı olan Yıldız Teknopark’a sahip.Şimdi teknopark bünyesinde Mobility-LAB kurmaktan ötürü çok heyecanlıyız.Bu iş birliği doğrultusunda amacımız, ulusal hareketlilik stratejisi ve eylem planı çerçevesinde ortaya çıkabilecek Ar-Ge ve mühendislik çalışmalarını yapmak, projeler üretmek. Şehir yaşamına hareket ve özgürlük katan, yeni nesil hareketlilik sistemlerinin geleceğine yön vermek, emniyet, verimlilik, çevreye duyarlılık, sürüş deneyimi açısından bu hizmeti alanlar ve hizmet sağlayıcılar için araştırma ve geliştirme yapmak da diğer hedeflerimiz arasında olacak.Mobility LAB’de yeni nesil hareketlilik sistemlerinin sağladığı kazanımların güvence altına alınması ve gerekli düzenlemelerin yapılmasına yönelik teknik ve mühendislik çalışmaları yürüterek, ulusal düzeyde erişilebilirliği artıracak, hareket kabiliyeti kısıtlı bireylerin günlük hayatlarını kolaylaştıracak projeler üretmek hedefindeyiz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Başkan Tozoğlu: “Konya iktidara verdiği desteğin karşılığını alamıyor”

İYİ Parti Konya İl Başkanı Gökhan Tozoğlu, yazılı bir açıklama yaparak Konya’nın iktidara verdiği desteğin karşılığını alamadığına değindi.
Konya, il genelinde her seçimde AK Parti’ye büyük destekler sağlamış bir şehir olarak karşımıza çıkıyor. İYİ Parti Konya İl Başkanı Gökhan Tozoğlu, yaptığı yazılı açıklama ile bu desteğe dikkat çekerek, Konya’nın karşılığını almadığına değindi. Konya’nın hem yerel hem de ulusal anlamda daha iyi yerlerde olması gerektiğinin altını çizerken, iktidarı göreve çağırdı.
“YETKİLİLER TARAFINDAN HAK ETTİĞİ DESTEĞİ GÖREMİYOR”
AK Parti’nin kuruluşundan bu yana Konya’nın verdiği desteğe değinen Başkan Tozoğlu, “Şehrimiz AK Parti’nin kuruluşundan bu yana iktidar partisine hem genel seçimlerde hem yerel seçimlerde hem de referandumlarda yüksek oranda destek vermiştir. Ancak ne yazık ki şehrimiz, iktidara verdiği desteğin karşılığında iktidar yetkilileri tarafından hak ettiği desteği görmemektedir. Konya, Türkiye’nin en geniş coğrafyasına sahip, ulaşım ağı bakımında oldukça merkezi bir noktada, imkanlarıyla farklı sektörlerin güçlenebileceği bir merkez olarak oldukça müstesna bir yere sahiptir” dedi.
“KONYA’NIN TARIMA DAYALI SANAYİNİN MERKEZİ OLMASI GEREKİYOR”
Konya’nın tarım konusunda lokomotif bir sanayi kenti olması gerektiğini dile getiren Başkan Tozoğlu, “Ancak ilimizde çok sayıda KOBİ olmasına karşın büyük sanayi ve üretim tesislerinin (çiftçi kooperatifimiz hariç) bulunmaması düşündürücüdür. Tarıma dayalı sanayinin merkezi olması gereken şehrimiz, bu alandan oldukça uzak kalmıştır. Çevre illerin neredeyse tamamının teşvik kapsamında olmasına rağmen şehrimizin teşviklerden yeterince yararlanamaması genç işsizliği artırmakta Konya göç veren bir şehir olma yolunda ilerlemektedir” ifadelerini kullandı.
“KONYA’YA SAHİP ÇIKMAYA DAVET EDİYORUM”
İktidarı hem yerel hem de ulusal anlamda Konya’ya sahip çıkmaya çağıran Başkan Tozoğlu, “Yılan hikayesine dönen metro hizmeti, giderek keşmekeş hale gelen şehri trafiği şehrimiz açısından olumsuz bir tablo çıkarmaktadır. Hem tarihi hem kültürel hem de doğal anlamda turizmin başkenti olabilecek Konya’nın bu potansiyelinden faydalanamaması şehrin hem yerelde hem de genelde sahipsiz olduğunu göstermektedir. Hülasası şudur ki Konya, iktidar partisine verdiği desteğin karşılığını alamayan, her seçimden önce vaatlerle avutulan bir şehir olmuştur. Şehrimiz bunu hak etmemektedir. İktidar partisini hem yerelde hem de genelde şehre sahip çıkmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.
KONYA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kızılboğa grup toplantısını değerlendirdi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM’de yeni yasama yılının ilk grup toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıyı değerlendiren İYİ Parti Bingöl İl başkanı Hasan Kızılboğa, ilk grup toplantılarının tüm İYİ Parti camiasına hayırlı olması temennisinde bulundu.
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı ‘Yeni Ekonomi Programı’nı, “Damat Bakan pembe tablolarla millete yeni masallar anlattı” ifadesiyle eleştirdi.
HALK YARGIYA GÜVENMEZ OLDU
Toplantıyı değerlendiren İYİ Parti Bingöl İl başkanı Hasan Kızılboğa, “Sayın Genel başkanımız Meral Akşener Hanımefendi konuşmasında önemli noktalara değindi. Sayın genel başkanımızın dediği gibi ükemizde iktidarın elinde olan yargı sistemi ile insanların yargıya adalete olan güveni sarsıldı. Haksız verilen kararlar ve yargılamalar halkın devlete olan güvenini de sarstı. İktidar partili anayasa ile yasalara olan güveni yerle bir etmiştir” dedi.
Ekonomi politikalarını da eleştiren il başkanı Kızılboğa, “İktidar 2023 yılı için neler vaaddetti. Ancak damat bakanın son sözleri ekonomimizin ne denli kötü boyuta geldiğini kanıtlar nitelikte olmuş ve kayınpederinin daha önce verdiği sözlerin de ne denli inanılmaz sözler olduğunu kanıtlamış oldu. Çiftçimiz, asgari ücret ile geçinen vatandaşlarımız sürekli yükselen fiyatlar nedeni ile yoksulluk sınırda yaşarken iktidar halen herşeyi güllük gülistanlıkmış gibi gösterme çabasındadır. Öyle ki iktidar insanların aklı ile dalga geçmeyi sürdürüyor” ifadelerini kullandı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Limoon butik lezzetler İzmirlilerin vazgeçilmezi oldu

Alışılagelmiş lezzetlerden sıkılanlar için ezberleri bozmayı ve gastronomi dünyasında yeni bir sayfa açmayı hedef edinmiş bir Cafe Tire’de hizmet veriyor.
Tire Teira AVM‘nin teras katında hizmet veren Nilay Davutoğlu ve Emre Davutoğlu‘nun sahip olduğu Limon Butik Lezzetler, sabah kahvaltısı, öğlen ve akşam yemekleri için vazgeçilmeziniz olabilir, ayrıca tatlılarıyla dillere pelesenk olmuş bir işletme.
İzmir’in yeşil ve güzel ilçesi Tire’nin sonsuz manzarasında ve gün batımına hâkim olabileceğiniz ve çok özel tatları deneyimleyebileceğiniz eşsiz bir mekân olan Limon Butik Lezzetler‘in oldukça çeşitli bir menüsü var.
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
 

CHP’li Sarı: esnafa kira ve stopaj desteği verilmeli

Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir İl Başkanı Serkan Sarı, pandemi döneminde uzun süre kapalı olduğu için yapamayan kahveci, lokanta, kırtasiye esnafının bugün de zor günler yaşadığına dikkat çekerek, esnafa kira ve stopaj desteği verilmesi gerektiğini söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir İl Başkanı Serkan Sarı, partisinin grup toplantısının ardından gündemi değerlendirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi Meclis’e verilen aranın son bulmasının ardından yeni dönemde ilk grup toplantısını yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında esnafın sorunlarını gündeme getirdi. Başkan Sarı, genel başkan Kılıçdaroğlu’nun “Bir ekonomik buhran yaşıyoruz. Yıllardır yapılan yanlış ekonomi politikaları yüzünden bu hale geldik. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde 5 çocuk babası bir esnaf borcunu ödeyemediği için kendini dükkanında astı. Sonra dükkanı satılığa çıkarıldı. Aydın’da evli ve 2 çocuk babası bir kişi kendini evinde astı. Eşine attığı son mesajda ekonomik sebepler yüzünden intihar ettiğini söylüyor” sözlerini anımsattı.
Esnafın yaşadığı sorunlara değinen Başkan Sarı, “Özellikle pandemi döneminde çok sayıda sektör kepenk kapattı. Yeni normalleşme dönemi olarak tarif edilen dönemde de bir çok esnaf iş yapamadı. kahveci, lokanta, kırtasiye, servisçi, minibüsçü esnafı gibi pek çok sektörde esnafımız zor günler yaşıyor. Hükümet, genel başkanımızın yaptığı çağrıya kulak vermeli ve esnafa stopaj ve kira desteği vermelidir. Esnaf ekonominin bel kemiğidir” dedi.
BALIKESİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

12. ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması

Arap gençlerin yaklaşık yarısı ekonomiyle ve yaygın hükümet yolsuzluğuyla mücadele etmekten bıkmış durumda ve ülkelerini terk etmeyi düşünüyor.
– Göç etme arzusu en yüksek ülkeler arasında Lübnan, Irak, Ürdün, Suriye, Yemen ve Filistin öne çıkarken, petrol zengini Körfez ülkelerinin genç vatandaşlarının göç olasılığı en düşük
– Araştırma bulguları, Arap gençlerinin hükümet karşıtı protestolar, cinsiyet hakları, kişisel kimlik, işler, dış ilişkiler ve COVID-19 salgını hakkındaki görüşlerine ışık tuttu.
Bugün yayınlanan 12. ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması’nın bulgularına göre, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki 200 milyon Arap gencin yaklaşık yarısı ekonomiyle ve yaygın hükümet yolsuzluğuyla mücadele etmekten bıkmış durumda ve ülkelerini terk etmeyi düşünüyor. Araştırma ayrıca üçte biri ülkesini terk etme olasılığına sahip Arap gençlerinin Covid-19 nedeniyle, göç etme arzusunun daha da arttığını ortaya koyuyor.
Bölgedeki Arap gençlerin yüzde 42’si başka bir ülkeye göç etmeyi düşünüyor. Lübnan, Irak, Ürdün, Suriye, Yemen ve Filistin’de yaşayan gençlerin %63’ü ülkeden ayrılma arzu ediyor. Bunun yanında, petrol zengini Körfez İş birliği Konseyi (KİK) eyaletlerindeki gençlerin ayrılık düşünceleri %13 ile düşük seviyede seyrediyor. Ekonomik nedenler (yüzde 24) ve yolsuzluk (yüzde 16) potansiyel göçün başlıca nedenleri; eğitim fırsatları, yeni deneyimler ve güvenlik de önemli bir rol oynuyor.
ASDA’A BCW için küresel bir stratejik araştırma ve analitik danışmanlık şirketi olan PSB tarafından yürütülen MENA’nın en büyük bağımsız çalışmasının bulguları, geçtiğimiz yıl bölgenin bazı kısımlarını kasıp kavuran hükümet karşıtı protestolar, cinsiyet hakları, kişisel kimlik, istihdam, kişisel borç, dış ilişkiler ve medya tüketimi gibi çeşitli konularda Arap gençlerin görüşlerini ortaya koyuyor.
Araştırma kapsamında, erkek ve kadın sayısı eşit olmak üzere, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki 17 Arap eyaletinden yaşları 18 ile 24 arasında değişen 4.000 genç Arap vatandaşıyla anket yapıldı. Araştırma, ilki COVID-19 salgını bölgeyi etkilemeden önce, 19 Ocak ve 3 Mart 2020 tarihleri arasında yapılan ana araştırma; ikincisi18-26 Ağustos 2020 tarihleri arasında altı Arap eyaletinde gerçekleştirilen COVID-19 nabız araştırması olmak üzere iki fazda gerçekleştirildi.
BCW (Burson Cohn & Wolfe) Global CEO’su Donna Imperato, “Arap Gençlik Araştırmamızın bulguları, Arap dünyasındaki gençlerin isteklerini karşılamak için ele alınması gereken karmaşıklıkları ve fırsatları vurguluyor. Dünyanın en çeşitli bölgelerinden biri olan ve nüfusun üçte ikisini 30 yaşın altındakilerin oluşturduğu bölgeye ilişkin bu bilgiler, hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör dahil olmak üzere müşterilerimize sunduğumuz iletişim danışmanlığının temelini oluşturuyor” dedi.
Orta Doğu, BCW Başkanı ve ASDA’A BCW Kurucusu Sunil John ise “Bağımsız bir çalışma olarak, ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması, Arap dünyasındaki gençlerin umutları ve hayal kırıklıklarına ilişkin sürekli olarak kanıta dayalı bilgiler sunuyor. Sokak protestolarına ve şiddetli hükümet bütçe açıklarına yol açan petrol fiyatlarındaki keskin düşüşe karşı koyan çalışma, zayıf yönetim ve fırsat eksikliği arasındaki bağlantıyı gösteriyor. Bulgular, MENA bölgesinin birçok kısmının gençlik temettülerine odaklanması ve onu karşılaması için ihtiyaçlarının ya da en parlak genç neslini kaybetme riskinin temelini oluşturuyor” dedi.
Araştırma, son 12 ayda bölgedeki hükümet karşıtı protesto dalgasının ardından, araştırma Cezayir, Irak, Sudan ve Lübnan’daki her 10 Arap gençten neredeyse dokuzunun kendi ülkelerindeki protestoları desteklediğini ortaya koyuyor. Bu dört ülkedeki gençlerin çoğunluğu, protestoların gerçek anlamda olumlu bir değişime yol açacağı konusunda iyimser.
Protestolar, Sudan’da yaklaşık otuz yıl iktidarda kaldıktan sonra Ömer El Beşir’in devrilmesiyle ve yirmi yıldan uzun bir süre Cezayir Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Abdülaziz Buteflika’nın istifasıyla sonuçlandı. Lübnan ve Irak da liderlikte bir değişiklik gördü. COVID-19 salgını, özellikle COVID-19 nabız anketine katılanların yaklaşık dörtte üçünün salgının siyasi statükoya karşı protestoları daha olası hale getirdiğine inandıklarını söylediği Lübnan’da daha fazla huzursuzluk olasılığını artırmış gibi görünüyor.
John, “Protestolarla yolsuzluk arasındaki bağlantı, hükümetteki yolsuzlukla mücadelenin (tüm yanıt verenlerin yüzde 36’sı) Arap dünyasında ilerleme sağlamak için en büyük öncelik olarak, yüksek maaşlı işler yaratmak (yüzde 32) ve terör örgütlerini yenmek veya Arap-İsrail ihtilafını çözmek de dahil olmak üzere başka herhangi bir sorunun önünde görülmesi gerçeğinden de anlaşılabilir” diyor.
Bölgesel ilerleme için ikinci en önemli öncelik olarak belirlenen istihdam yaratmanın yanında, her 10 gençten neredeyse dokuzu (yüzde 87) işsizlik konusunda endişeli olduğunu belirtirken; ancak yarısı (yüzde 51) hükümetlerinin işsizlikle başa çıkma becerisine güvendiğini söylüyor.
Devam eden ekonomik sıkıntılar, COVID-19’un etkisiyle daha da şiddetleniyor gibi görünüyor; gençlerin yüzde 20’si pandemi nedeniyle ailesinden birinin işini kaybettiğini belirtiyor, yüzde 30’u daha yüksek hane borcu bildiriyor ve yüzde 72’si salgının iş bulmayı daha da zorlaştırdığını söylüyor.
Dünyanın en yüksek genç işsizliğine sahip bölgede (Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre yüzde 26’nın üzerinde), giderek daha fazla sayıda Arap genç, kendileri veya aileleri için çalışmayı tercih etmek yerine (2019’da yüzde 23’e karşı yüzde 16) istihdam sağlamak için hükümetin veya özel sektörün ötesine bakıyor. Beşte ikisi de önümüzdeki beş yıl içinde kendi işini kurmayı düşünüyor – en büyük girişimci ruhu KİK’deki gençler gösteriyor (yüzde 55).
Araştırma ayrıca bölgeye ilişkin özellikle de cinsiyet haklarıyla ilgili basmakalıp fikirleri çürütüyor. Genç Arap kadınların güçlü bir çoğunluğu (yüzde 75) ülkelerindeki erkeklerle aynı veya daha fazla haklara sahip olduklarını söylüyor. Genç Arap kadınları (yüzde 76) ve erkekleri (yüzde 70), bir kadının evde kalmaktan çok çalışarak ailesine daha fazla fayda sağlayabileceği konusunda hemfikir.
Dış ilişkilerin değişen dinamiklerine ilişkin görüşlerini dile getiren Arap gençleri, Suudi Arabistan ve BAE’yi bölgenin jeopolitik çevresi üzerinde en fazla etkiye sahip iki yükselen Arap gücü olarak görüyor (sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 34). Arap olmayan devletler arasında son beş yılda bölgedeki etkisini en çok artıran devletin ABD olduğu görülüyor. Bu yıl ABD de Arap gençleri tarafından 2019’a göre (yüzde 41) veya 2016’dan bugüne herhangi bir noktadakinden daha olumlu görülüyor (yüzde 56).
BAE, arka arkaya dokuz yıldır Arap gençlerin yaşamak için (yüzde 46) ve kendi uluslarının (yüzde 52) benzemesi için tercih ettikleri ülke olarak hakim olmaya devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri, Arap gençleri arasında yaşanacak (yüzde 33) ve özenilen (yüzde 30) en popüler ikinci ülke.
Araştırmada elde edilen diğer önemli bulgular: Giderek daha çok Arap genç kişisel borç aldıklarını söylüyor. Arap gençlerin neredeyse üçte biri (yüzde 31) şu anda borçta olduklarını söylüyor, bu oranda önceki yıllara göre kayda değer artış var (2019 yılında yüzde 21) Din, Arap gençlerin kişisel kimliklerinin en önemli kısmını oluşturuyor (yüzde 40). Ailelerinden, milliyetlerinden, cinsiyetlerinden ve diğer faktörlerden daha önemli olduğunu belirtiyorlar. Arap gençliği dijital devrimi giderek daha fazla kucaklıyor: 2015’te Arap gençlerin sadece yüzde 25’i haber kaynağı olarak sosyal medyayı belirtirken, bu yıl yüzde 79’u haberleri sosyal medyadan aldıklarını söylüyor. E-ticaret, 2018’den bu yana Arap gençleri arasında da katlanarak büyüdü ve gençlerin büyük çoğunluğu (yüzde 80) çevrimiçi alışveriş yapmaya başladı.
Nüfusun üçte ikisinin 30 yaşın altında olduğu Arap dünyasında yapılan araştırma, Arap gençlerin tutumlarına ilişkin kanıta dayalı bilgiler sunuyor; kamu ve özel sektör kuruluşlarına karar alma ve politika oluşturma konusunda bilgi verecek veri ve analizler sunuyor.
ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması Hakkında
Yıllık ASDA’A BCW Arap Gençlik Araştırması, 12. Yılında Orta Doğu’da yürütülen en önemli araştırmalardan biridir ve bölgenin en büyük demografisinin tutumları ve istekleri hakkında benzersiz bilgiler sunmaktadır. Arap nüfusunun yüzde 65’inin 30 yaşın altında olmasıyla araştırma, Arap gençlerinin tutumlarına ilişkin kanıta dayalı bilgiler sunmakta; kamu ve özel sektör kuruluşlarına karar alma ve politika oluşturma konusunda bilgi vermek için veri ve analiz sağlamaktadır.
Araştırma bölgenin en büyük demografisi olan gençlik türünün en büyüğü. Bu yıl, 18-24 yaşları arasındaki 4.000 Arap genci kapsayan araştırma iki bölüm halinde gerçekleştirildi: Koronavirüs salgınından önceki ilk Ana Anket ve krizin ardından ikinci COVID-19 Nabız Anketi.
Ana Anket, COVID-19 krizi bölgeyi etkilemeden önce, 19 Ocak – 3 Mart 2020 tarihleri arasında 17 Arap ülkesinde gerçekleştirildi. Profesyonel görüşmeciler tarafından 3.400 yüz yüze görüşme yapıldı. Görüşmeler, genç Arap erkek ve kadınlarla Arapça ve İngilizce olarak tamamlandı. Örnek bölünmesi 50:50 erkek / kadındı. Anket, her eyaletteki yalnızca genç vatandaşları kapsıyordu.
17 Arap ülkesi ve bölgesi kapsayan Ana Anket beş Körfez İş birliği Konseyi devletini (Bahreyn, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan ve BAE), Kuzey Afrika’yı (Cezayir, Mısır, Libya, Fas, Sudan ve Tunus) ve Levant’ı (Irak, Ürdün, Lübnan, Filistin toprakları, Suriye ve Yemen) içermektedir.
COVID-19 Nabız Anketi için, 18-26 Ağustos 2020 tarihleri arasında bölgedeki altı ülkenin – Cezayir, Mısır, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve BAE – genç Arap vatandaşları arasında 600 yüz yüze ve çevrimiçi mülakat yapıldı. Ankete katılanların coğrafi konumu, ülke başkentlerini ve diğer şehirleri içeriyordu.
COVID-19’un Arap gençliği üzerindeki etkisini anlamak ve Ana Anketin bulgularını doğrulamak için ek mülakatlar yapıldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

“Sağlık Turizminde En Güvenli Ülkelerden Biriyiz”

Bazı ülkelerin Türkiye’ye seyahat kısıtlaması getirirken, Sağlık Turizmcisi Mehmet Hanifi Kutlar, Türkiye’nin pandemi önlemleri açısından dünyadaki en güvenli ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Türkiye’deki sağlık ve konaklama tesisleri ve havalimanlarının COVİD-19 salgını önlemleri açısından son derece güvenliği olduğunu belirten Kutlar, “Türkiye sağlık turizmi kapsamında tedavi olmayı düşünen yabancı misafirlerimiz çekinmeden ülkemize gelebilirler” dedi.
Sağlık Bakanlığı direktifleri doğrultusunda Sağlık Turizmi alanında sosyal mesafe, sağlık kontrolleri ve hijyen önlemlerin üst düzey seviyede uygulandığını açıkladı. Kutlar, özellikle İstanbul, Antalya ve İzmir’deki saç ekim merkezlerinin Covid-19 sürecinde de alınan önlemler sayesinde yurt içi ve yurt dışı hastalarında çok fazla düşüş olmadığını açıkladı.
Yeni tip Covid-19 sosyal ve ekonomik hayatı tüm dünyada olumsuz etkilerken, ülkeler arası ekonomik alışverişi de sekteye uğrattı. 10 yılı aşkın süredir sağlık turizmi sektöründe yer alan Mehmet Hanifi Kutlar, Sağlık Bakanlığı’nın yönergeleri doğrultusunda sağlık merkezlerinde uygulanan Covid-19 tedbirlerinin sağlık turizmi ile uğraşan merkez ve hastanelerde en üst düzeyde uygulandığını belirten Kutlar, “Gerek yurt dışından ülkemize, gerekse ülke içinde sağlık turizmi kapsamında tedavi olan hasta sayılarında alınan önlemler sayesinde çok fazla düşüş olmadı. Bu hassasiyet nedeniyle özellikle saç ekimi ve diş tedavilerinde pandemiye rağmen iyi bir gidişat yakaladık” dedi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle hizmete ara veren sağlık turizmi, normalleşme sürecinde aldığı sıkı önlemlerle birlikte kaldığı yerden hizmet vermeye başladığını anlatan Kutlar, “Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını birçok sektörün iş yapmasını engelledi. Sağlık turizminde dünyanın başlıca ülkelerinden Türkiye’de normalleşme sürecine girilmesiyle birlikte aldığı önlemlerle hasta kabulüne başladı.
Sağlık turizmcisi, Mehmet Hanifi Kutlar şöyle devam etti; “Koronavirüsten sonra hijyen konusunda aldığımız tüm önlemleri gözden geçirdik ve daha sıkı önlemler aldık. Bu önlemlerin başında hem hastalarımız için hem de sağlık personelimiz için son 24 saat içinde COVID-19 testi kontrolü yapılması geliyor. Yapılan işlemler sterilize ortamlarda gerçekleştiriliyor ve korucu özel kıyafetlerin
tercih edilmesi, yüksek koruma sağlayan maske kullanılması gibi sıkı önlemler de alıyoruz. Sağlık sektörü olarak hem çalışan hem de hasta sağlığına büyük önem veriyoruz”
SAÇ EKİMİ EN ÇOK TERCİH EDİLEN TEDAVİ
Sağlık turizminde son yıllarda en çok tercih edilen operasyonların başında teknolojik
ilerlemelerle birlikte her geçen gün gelişen saç ekimi geldiğini kaydeden Kutlar, “Türk erkeklerinin en büyük dertlerinden saç dökülmesi ve kelliğe çözüm olan saç ekimi, DHI saç ekim (Direct Hair Implant) tekniğiyle dikiş izi ve kesik olmadan doğal saç görünümü sunuyor. İyileşme sürecinin hızlı olduğu bu yöntem, başın arka kısımlarından ekilmek üzere alınan saç köklerinin (grefler) başta herhangi bir delik açmadan özel uçlar ile direkt olarak ekilmesiyle gerçekleştiriliyor. Aynı zaman da bu yöntemde saç kökleri ağrısız, acısız olarak yerleştiriliyor ve sağlıklı, güçlü saç kökleri sunuyor” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Veeam, Kasten’i 150 Milyon Dolarlık bir işlemle bünyesine kattı.

Veeam, Kubarnetes Yedekleme ve Felaket Kurtarma Pazar lideri Kasten’i 150 Milyon Dolarlık işlemle bünyesine kattı
Bulut Veri Yönetimi sağlayan Yedekleme lideri Veeam® Software, şirket içi ve çoklu bulut ortamlarında Kubernetes-Yerel İş Yüklerinin Korunmasına ivme kazandırmak için Kubernetes Yedekleme ve Felaket Kurtarma’da sektör lideri Kasten’i satın aldı. S&P Global Market Intelligence’a ait 451 Research’e göre, kuruluşların yaklaşık dörtte üçü şu anda Kubernetes kullanıyor veya önümüzdeki iki yıl içinde kullanmayı planlıyor. Bu değişimin veri korumanın geleceği için büyük bir fırsat yarattığına inanan Veeam, satın alma ile işletmelerin dönüşümlerini daha güçlü bir şekilde desteklemeye devam edecek. Veeam, Kasten’i pazar lideri Bulut Veri Yönetimi platformuna entegre ederek işletmeler için veri yönetimini radikal bir şekilde kolaylaştıracak.
Veeam CTO’su ve Ürün Stratejisinden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Danny Allan konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı; “İşletmelere sanal ve modern veri altyapıları için en iyi veri korumasını sunmak üzere çıktığımız yolda sektör lideri olarak fiziksel ve bulut ortamları için tekliflerimizi genişletmeye devam ediyoruz. Ortağımız Kasten’i satın alarak, şirket içi ve çoklu bulut ortamlarında Kubernetes yerel iş yüklerini korumak konusunda önemli bir adım attık. Dönüm noktası olarak değerlendirdiğimiz bu önemli gelişmeyle Kubernetes ortamlarında yerleşik konteyner tabanlı uygulamalar için veri korumasını destekleyerek Bulut Veri Yönetimi’nde öncü konumumuzu daha da sağlamlaştırdık.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Romatizma kaderiniz değil, iyileşebilir

Sonbaharın gelişi ve havaların soğuması, romatizma hastaları için ağrıların artış dönemidir. Romatizmal hastalıklar alevlenme ve sönmeler ile gelen bir hastalıktır ve kış aylarında bu alevlenmeler daha da artar. Kanser ve diyabet gibi toplum sağlığını ciddi şekilde tehdit eden hastalık gruplarından biri olan romatizmal hastalıkların toplumda son derece yaygın olduğuna dikkat çeken Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “Romatizmal hastalıklar otoimmün hastalıklardır. Burada problem bağışıklık sistemindedir ve bu noktada beslenme şekli son derece önemlidir. Havalar daha da soğumadan önlem alınması, beslenme şeklinin çok hızlı değiştirilmesi hastaya fayda sağlar” dedi.
Romatizma hastalığı tedavi edilebilir
Romatizma hastalığını beslenme düzeni ile tedavi etmenin mümkün olduğunu belirten Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “Romatizma hastalığında beslenmenin önemi nedense hep göz ardı edilir. Eğer bir romatizma hastası iseniz hayatınızdan şekeri, işlenmiş gıdaları ve gluten içeren tahılları tamamen çıkarmalısınız. Romatizma hastalarının diyetinin başköşesinde kolajen zengini kemik suyu ve kemik suyuyla pişmiş yemekler olmalı. Özellikle ağrıların arttığı ve yangınların şiddetlendiği dönemlerde hastaların romatizma orucu yapmaları, oruç boyunca patlıcan, domates, biber ve patates gibi besinleri tüketilmemeleri tedavi sürecinin devamlılığı için önem taşır” dedi.
D vitamini, Probiyotik ve Ozon terapi ile romatizma ağrıları azalır
Romatizmanın bir kronik hastalık olduğunu belirten Dr. Ümit Aktaş, “Bu hastalık ancak sabırla tedavi edilebilir. Her ağrıda bir ağrı kesici ya da bir romatizma ilacı yutarsanız belki kısa bir süreliğine rahatlarsınız ama uzun vadede durumunuz daha da kötüleşir ve hiç aklınıza hayalinize gelmeyen ciddi sağlık problemleriyle karşılaşırsınız. Romatizma ağrıları çekenlerin D vitamini takviyesi almaları, probiyotik yoğunluklu beslenmeleri ve ozon terapisinden faydalanması tedavi süreci için önemlidir’’ dedi.
Romatizmal hastalıklardan korunmak için probiyotik takviyelerin önemine dikkat çeken Dr. Ümit Aktaş beslenme önerilerinde bulundu. “Probiyotikleri takviye etmeden, romatizmal hastalıklardan korunabilmek veya bunları tedavi edebilmek mümkün değildir. Dolayısıyla, bol bol probiyotik zengini gıda ile beslenmek gereklidir. Ev turşusu, ev yoğurdu, mandıra yoğurdu, kefir, doğal mayalanmış sirke, şıra, doğal mayalanmış peynir ve çökelek probiyotik gıdalardır. Hazır mayadan uzak durmak gerekir. Açma, paskalya çöreği, simit gibi mayalı pastane ürünlerinde, ekmek, pide gibi fırın ürünlerinde, pizzada, sokak simidinde hazır maya bulunur. Peynirlerin çoğunda hazır maya bulunur. Hazır mayayla yapılmış peynirden de uzak durmak gerekir.’’
 
Romatizma ağrılarına iyi gelecek kereviz kürü
Kök ve yaprak kerevizi ince ince kıyın. İki mandalinanın kabuklarını ekleyin. Yarım litre suyun içinde kısık ateşte 7 dakika kaynatın. Cam bir kavanoz veya sürahiye süzüp, buzdolabına kaldırın. Her sabah taze olarak hazırlayıp, aynı gün içinde 3 seferde tüketin. Yemeklerden 30 dakika önce için ve içtikten sonra 30 dakika boyunca hiçbir şey yiyip içmeyin.
Ağrı kesici yerine bitkisel çaylar tüketin
Eklem, kas ve romatizmal ağrılarda ciddi yan etkileri olan ağrı kesiciler yerine bitkisel çaylar tüketilmesi önerisinde bulunan Dr. Ümit Aktaş, “Özelikle romatizma hastalarına bol bol bitkisel çaylar tüketmelerini öneriyorum. Romatizma tedavisinde etkili olan takviyelerin ancak ve ancak doğru bir beslenme modeliyle etkili olabileceğini unutmayın!’’ diyor.
Romatizma tedavisinde etkili 6 bitki!
·         Isırgan: Son derece kuvvetli yangı ve ağrı giderici etkisi vardır. Güvenli bir bitkidir.
·         Kuşburnu: Yangı gidericidir ve yüksek miktarda C vitamini içerir.
·         Papatya: Yangı giderici ve sakinleştiricidir.
·         Zencefil: Kuvvetli yangı gidericidir. Mide bulantısını giderir.
·         Zerdeçal: Kuvvetli yangı giderici özelliği yanında, Karaciğer üzerinde kuvvetlendirici ve kan yağlarını düşürücü etkisi vardır.
·         Meyan kökü: Yangı gidericidir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)