Emirates, Safe Travel Barometer tarafından COVID-19 salgınında aldığı önlemlerle dünyanın en güvenli havayolu seçildi.
Operasyonlarına devam ettiği Mayıs ayından beri sektöre liderlik eden güvenlik standartlarını belirleyen şirket, 230’dan fazla havayolu arasında 5.0 üzerinden 4.4 puanlık “En iyi Seyahat Puanı” ile sıralamanın zirvesinde yer aldı. Puan, havayollarının açıkladığı güvenlik protokolleri, yolculara sunulan kolaylık ve hizmet mükemmelliğini değerlendiren 26 sağlık ve güvenlik parametresinin bağımsız denetime göre belirleniyor.
Safe Travel Barometer, COVID sonrası ortamda seyahat, turizm ve ağırlama sektöründe gerçekleştirilen tedarikçi inisiyatiflerini izlemek vekarşılaştırmak için dünyanın en kapsamlı çözümüdür. Derecelendirme mekanizması, Emirates’in sürekli olarak sözünü tuttuğu bir alan olarak, bir yolcunun seyahatindeki tüm temas noktalarında güvenlik tedbirlerini ve hijyen standartlarını dikkate alır. Emirates, yolculuğun her adımında yolcularının, çalışanlarının ve topluluklarının bakım, sağlık ve güvenliğine öncelik vermek için hiçbir çabadan sakınmadı.
Emirates tarafından alınan gelişmiş biyolojik güvenlik tedbirleri arasında, ücretsiz hijyen kitleri, check-in masalarında ve psaport kontrol bankolarında koruyucu bariyerler, kabin ekibi ve yolcuyla yüz yüze pozisyonlardaki havalimanı çalışanları için kişisel koruyucu ekipman,e yeni güvenlik protokolleri ve uçuş sırasında 45 dakikada bir uçak tuvaletlerinin sık aralıklarla temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi gibi artırılmış uçak temizlik prosedürleri ve daha pek çok tedbir yer alıyor.
Emirates, Safe Travel Barometer tarafından dikkate alınan bir başka alt kategori olan yolculara sunulan kolaylık alanında da başı çekiyor. Havayolu, yolcularına, seyahatleri sırasında COVID-19 tanısı konması halinde, 150.000 EUR’ya kadar sağlık masraflarının ve 14 gün boyunca günde 100 EUR’ya kadar karantina masraflarının karşılanacağını bilerek daha güvenle seyahat etmelerine yardımcı olmak adına ücretsiz Covid-19 sigortası sunarak sektörde bir ilke imza attı. Emirates’in rezervasyon politikaları da yolculara seyahat planlarında büyük esneklik ve güven sunuyor.
Yolcular seyahat tarihlerini değiştirme veya bilet geçerlilik süresini iki yıl uzatma seçeneklerine sahipler. Ek olarak, havayolu, yolcu sadakat programı Emirates Skywards üyelerinin statülerini korumalarına yardımcı olmak ve Mil kazanıp harcamaları için yeni yollar sunmak adına inisiyatifler başlattı.
Safe Travel Barometer, dünya çapında yolcular için sağlık ve güvenlik tedbirlerini, yolculara sunulan kolaylık çalışmalarını, yolcuların karar vermesini ve yeni normalde seyahatin kendisini etkileyen genel yolcu deneyimlerini izlemek için 2020 yılında hayata geçti. Güvenli Seyahat Puanı, salgın sonrası toparlanma sürecinde oluşturan ve sektörde bir ilk niteliği taşıyan bir COVID-19 derecelendirme çalışmasıdır.
Safe Travel Barometer, seyahat sektörü danışmanlık firması VIDEC’in bağımsız bir iştiraki olan Safe Travel Technologies’e ait bir işletmeler arası (B2B) çözümdür. 10 sektör kategorisinden 2000’i aşkın şirketi, 50 parametreyi ve 80’den fazla destinasyonla ilgili yolcu varış bilgilerini kapsar.
Emirates hakkında:
Emirates, dünyayı global merkezi olan Dubai aracılığıyla birbirine bağlayan, dünyanın en hızlı büyüyen havayolu şirketlerinden biridir. 270 uçaktan oluşan filoya sahip Emirates, bugüne kadar 500’ün üzerinde uluslararası ödül kazandı. Emirates modern, verimli ve rahat uçaklarıyla 1987 yılından beri Türkiye’deki yolcularını Dubai üzerinden dünyaya bağlıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: güvenli
“Sağlık Turizminde En Güvenli Ülkelerden Biriyiz”
Bazı ülkelerin Türkiye’ye seyahat kısıtlaması getirirken, Sağlık Turizmcisi Mehmet Hanifi Kutlar, Türkiye’nin pandemi önlemleri açısından dünyadaki en güvenli ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Türkiye’deki sağlık ve konaklama tesisleri ve havalimanlarının COVİD-19 salgını önlemleri açısından son derece güvenliği olduğunu belirten Kutlar, “Türkiye sağlık turizmi kapsamında tedavi olmayı düşünen yabancı misafirlerimiz çekinmeden ülkemize gelebilirler” dedi.
Sağlık Bakanlığı direktifleri doğrultusunda Sağlık Turizmi alanında sosyal mesafe, sağlık kontrolleri ve hijyen önlemlerin üst düzey seviyede uygulandığını açıkladı. Kutlar, özellikle İstanbul, Antalya ve İzmir’deki saç ekim merkezlerinin Covid-19 sürecinde de alınan önlemler sayesinde yurt içi ve yurt dışı hastalarında çok fazla düşüş olmadığını açıkladı.
Yeni tip Covid-19 sosyal ve ekonomik hayatı tüm dünyada olumsuz etkilerken, ülkeler arası ekonomik alışverişi de sekteye uğrattı. 10 yılı aşkın süredir sağlık turizmi sektöründe yer alan Mehmet Hanifi Kutlar, Sağlık Bakanlığı’nın yönergeleri doğrultusunda sağlık merkezlerinde uygulanan Covid-19 tedbirlerinin sağlık turizmi ile uğraşan merkez ve hastanelerde en üst düzeyde uygulandığını belirten Kutlar, “Gerek yurt dışından ülkemize, gerekse ülke içinde sağlık turizmi kapsamında tedavi olan hasta sayılarında alınan önlemler sayesinde çok fazla düşüş olmadı. Bu hassasiyet nedeniyle özellikle saç ekimi ve diş tedavilerinde pandemiye rağmen iyi bir gidişat yakaladık” dedi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle hizmete ara veren sağlık turizmi, normalleşme sürecinde aldığı sıkı önlemlerle birlikte kaldığı yerden hizmet vermeye başladığını anlatan Kutlar, “Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını birçok sektörün iş yapmasını engelledi. Sağlık turizminde dünyanın başlıca ülkelerinden Türkiye’de normalleşme sürecine girilmesiyle birlikte aldığı önlemlerle hasta kabulüne başladı.
Sağlık turizmcisi, Mehmet Hanifi Kutlar şöyle devam etti; “Koronavirüsten sonra hijyen konusunda aldığımız tüm önlemleri gözden geçirdik ve daha sıkı önlemler aldık. Bu önlemlerin başında hem hastalarımız için hem de sağlık personelimiz için son 24 saat içinde COVID-19 testi kontrolü yapılması geliyor. Yapılan işlemler sterilize ortamlarda gerçekleştiriliyor ve korucu özel kıyafetlerin
tercih edilmesi, yüksek koruma sağlayan maske kullanılması gibi sıkı önlemler de alıyoruz. Sağlık sektörü olarak hem çalışan hem de hasta sağlığına büyük önem veriyoruz”
SAÇ EKİMİ EN ÇOK TERCİH EDİLEN TEDAVİ
Sağlık turizminde son yıllarda en çok tercih edilen operasyonların başında teknolojik
ilerlemelerle birlikte her geçen gün gelişen saç ekimi geldiğini kaydeden Kutlar, “Türk erkeklerinin en büyük dertlerinden saç dökülmesi ve kelliğe çözüm olan saç ekimi, DHI saç ekim (Direct Hair Implant) tekniğiyle dikiş izi ve kesik olmadan doğal saç görünümü sunuyor. İyileşme sürecinin hızlı olduğu bu yöntem, başın arka kısımlarından ekilmek üzere alınan saç köklerinin (grefler) başta herhangi bir delik açmadan özel uçlar ile direkt olarak ekilmesiyle gerçekleştiriliyor. Aynı zaman da bu yöntemde saç kökleri ağrısız, acısız olarak yerleştiriliyor ve sağlıklı, güçlü saç kökleri sunuyor” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Pınar Su ve İçecek, TSE “Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi”ni aldı
Pınar Su ve İçecek, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından hazırlanan kılavuzdaki kriterleri yerine getirerek “Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi”ni almaya hak kazandı. Pınar Su ve İçecek’in Sakarya Gökçeağaç Tesisi, Aydın Madran Tesisi ve Bursa Uludağ Tesisi’nde yapılan incelemeler sonucunda güvenli üretim belgesi aldıklarını belirten Pınar Su ve İçecek Operasyonlar Direktörü Koral Kalpaklıoğlu, “Pandemi sürecinde Covid-19 ile mücadelede, hijyen, kalite ve iş sağlığı konularında aldığımız geniş önlemler ile üretime kesintisiz devam ettik” dedi.
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı önderliğinde, Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan kılavuzun kriterlerini yerine getiren Pınar Su ve İçecek; hijyen, kalite ve iş sağlığı güvenliği standartlarından ödün vermeden üretim yaparak Sakarya Gökçeağaç Tesisi, Aydın Madran Tesisi ve Bursa Uludağ Tesisi’ndeki denetimleri başarıyla geçti ve “Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi”ni almaya hak kazandı. Pınar Su ve İçecek; ambalajlı sularının yanı sıra şekerli/şekersiz limonata, meyveli gazlı içeceklerden oluşan Pınar Frii çeşitleri ve Yeni Nesil Yaşam Pınarım isimli fonksiyonel içecek ailesinin üretimi için de bu belgenin sahibi oldu.
Pınar Su ve İçecek Operasyonlar Direktörü Koral Kalpaklıoğlu: “Hijyen, kalite ve iş sağlığından ödün vermiyoruz”
Pandemi süresince faaliyetlerini sürdüren ve üretim hedeflerini büyüten Pınar Su ve İçecek Operasyonlar Direktörü Koral Kalpaklıoğlu, “Dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci ile ilgili bilimsel gelişmeleri, ulusal ve uluslararası otoritelerce önerilen hijyen önlemlerini yakından takip ediyor ve oluşabilecek tüm riskleri ve gereklilikleri dikkate alarak uygulamalarımızı sürekli gözden geçiriyoruz. Hijyen, kalite ve iş sağlığı konularında aldığımız geniş önlemler ile hem tedarikçilerimizi hem çalışanlarımızı hem de tüketicilerimizi koruyup, gıda güvenliğinin sürekliliğini sağlıyoruz. Yaptığımız bu çalışmalar sonucunda Türk Standartları Enstitüsü’nün Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almayı başardık. Tüm bu süreçlerimizde emeği geçen çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz” dedi. Pınar Su ve İçecek Hakkında
1984 yılında temellerini attığı tesisi ile Türk tüketicisini ambalajda, şişelenmiş doğal kaynak suyu ile tanıştıran Pınar Su ve İçecek, tüm iş süreçlerinde yüksek standartlara ulaşmış lider bir şirket olarak sektöre öncülük ediyor. Sektör standartlarının çok üzerinde bir hijyen ortamına sahip olan Pınar Su ve İçecek, kaynaktan doluma üretimin her aşamasında suyu fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik testlerden geçirerek tüketime hazır hale getiriyor.
Pınar Su ve İçecek, 2019 yılında Pınar Su’dan Pınar Su ve İçecek’e dönüşen yeni ticari ünvanıyla, inovatif ürünleri portföyüne ekleyerek tüketicilerinin beklentisine yanıt vermeye devam ediyor. Sektöründe bir ilke imza atan Pınar Su ve İçecek, mobil sipariş uygulamasında geçerli kredi kartı ile ödeme seçeneği sayesinde, sosyal mesafenin önem kazandığı bugünlerde para alışverişini sıfırlıyor.
Doğaya ve çevreye sorumlu vizyonuyla sürdürülebilirlik temelindeki çalışmalarıyla geleceğe sahip çıkan Pınar Su ve İçecek, Türkiye’nin Karbon-Nötr sertifikalı ürünlerini üreten ilk içecek firması olmayı başardı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’de ilk: Online alışverişte kartsız şartsız güvenli ödeme kolaylığı!
Sosyal mesafenin önem kazandığı bu dönemde online alışverişe ve dijital ödeme yöntemlerine ilgi artarak devam ediyor. Bu süreçte bankacılık hizmeti almayan veya internetten alışverişte çeşitli güven sorunları yaşayan milyonlarca insanın hızlı ve güvenli ödeme yapabilmesi, Türkiye’nin internet alışverişlerinde 7/24 canlı destek veren tek hizmeti iyzico Korumalı Alışveriş ve iyzico ile Öde sayesinde mümkün oluyor.
Uzun ve karmaşık iade süreçleri nedeniyle ödeme sayfasını terk edip ihtiyacını karşılayamayan tüketiciler, hiçbir bankacılık hizmetini kullanmayanlar, güvenlik endişeleri nedeniyle online alışverişten uzak duranlar ve banka hesabından direkt ödeme yapmak isteyenler iyzico ile Öde sayesinde kolay ve güvenli ödeme deneyimi yaşıyor. On binlerce web sitesinde, 300 binden fazla iyzico üyesi tarafından kullanılan iyzico ile Öde, tüm tüketici profili için ödeme süreçlerini ve online alışverişi kolaylaştırıyor.
Üst düzey güvenlik
iyzico ile Öde güvenli alışveriş şimdi kolay dedirtiyor. Bugüne kadar 3 milyon işlem barajını aşan iyzico Korumalı Alışveriş, iyzico ile Öde ile birlikte ödemeden teslimata kadar tüm aşamalarda güvenliği üst seviyede tutuyor. iyzico Korumalı Alışveriş hizmeti ile yapılan alışverişlerde “ Siparişim istediğim gibi gelir mi?”, “ Kredi kartım kopyalanır mı?” gibi endişelere yer kalmıyor.
Alışveriş için banka hesabı gerekmiyor
Banka hesabı bulunmayan 22 milyon tüketici için internetten alışveriş yapmayı hızlı, pratik, masrafsız ve güvenli hale getiren bu hizmetten faydalanmak için iyzico hesabı açmak yeterli oluyor. Kullanıcıların hiçbir ücret ödemeden açıp para yükleyebildiği iyzico hesabında yapılan tüm işlemler iyzico mobil uygulamasında görüntülenebiliyor. Ayrıca iyzico ile Öde aracılığıyla yapılan tüm ödemelerde tüketiciler iyzico Korumalı Alışveriş kapsamında 7/24 canlı destek alıyor ve iptal/iade süreçlerinde kolaylığa sahip oluyor. iyzico hesap sahipleri dilediği zaman buradaki bakiyeyi banka hesaplarına aktarabiliyor.
Havale veya EFT yapmak mümkün
iyzico mobil uygulaması üzerinden iyzico hesabına kredi kartı ile para yüklemesi yapılabildiği gibi, EFT veya havale yöntemiyle de ödeme yapılabiliyor. iyzico hesabına tanımlanan saklı kart ile havale veya EFT işlemi yapılarak ödeme kolaylıkla tamamlanabiliyor.
Anında iade yapılıyor
Ödemelerin iadesi satıcı onayının ardından anında gerçekleştiriliyor. İade durumu iyzico mobil uygulamasından takip edilebiliyor. İade süreçleri için destek gereken durumlarda iyzico Korumalı Alışveriş kapsamında 7/24 canlı destek alınabiliyor.
Mobil uygulama ile cepte
Mobil dünyada hayat iyzico mobil uygulamasıyla şimdi kolay. iOs ve Android işletim sistemi yüklü cihazlara ücretsiz olarak indirilen uygulama sayesinde tüketiciler “ internetten alışverişin en kolay hali” ile tanışabiliyor. Yalnızca telefon numarası ve e-mail ile güvenli şekilde giriş yapılabilen uygulamada panel üzerinden banka transferi veya kart ile hesaba para yatırılabiliyor. Profil bölümünde banka hesapları veya kartlar görüntülenebiliyor. Ücretsiz olarak yapılan işlemlerin ardından iyzico ödeme altyapısını kullanan on binlerce sitede iyzico bakiye ile ödeme yapılabiliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
“Güvenli bağlanma olmayınca yalnızlık ortaya çıkıyor”
Kocaeli’nin Darıca ilçesinde 18 yaşındaki Furkan Celep, sosyal medyada yazdığı bir notun ardından hayatına son verdi. Furkan Celep’in intiharına ilişkin değerlendirmede bulunan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Celep’in yoğun bir yalnızlık yaşamış olabileceğine dikkat çekti. Kişiyi hayata bağlayan, yaşamasına anlam katan şeyin güvenli bağlanma olduğunu belirten Tarhan, aileyle kurulan yakın ilişkinin önemine işaret etti. Gençlere bilgelik eğitiminin verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gençlerin maddi amaçlardan çok iyi insan olma gibi hedeflere yönlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Darıca’da sosyal medyada yazdığı notun ardından yaşamına son veren Furkan Celep’in intiharına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Batı’da bu tip intiharlar daha yoğun
18 yaşındaki gencin ölümünden önce sosyal medyada paylaştığı mektubun çok manidar olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mektupta içki ve uyuşturucu etkisinde olmadığını, haftalardır düşündüğünü söylüyor. Böyle bir kararı alırken ‘Artık hayatımı bir araba ve ev için yaşamak çok anlamsız’ diyor. En altta da annesinin, babasının ve abisinin suçu olmadığını ama babası ve abisi ile dertleşemediğini, şefkat hissedemediğini söylüyor. Şimdi bu aslında şu anda Batı’da, Hollanda’da, Belçika’da, İngiltere’de rutin olan bir olay. Hemen hemen her gün bir olay var. Hatta İngiltere’de 16-24 yaş arasındaki kişilerin trafik kazasına bağlı ölüm oranından daha çok intiharlı ölümler var” dedi.
Güvenli bağlanma duygusu eksikliği olabilir
Mektuptan görüldüğü üzere intihar eden gencin yalnızlık yaşadığının anlaşıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Güvenli bağlanma duygusu çok önemli. Çünkü insanı hayata bağlayan, yaşamasına anlam katan şey güvenli bağlanma duygusunu yaşamasıdır. Bu güvenli bağlanma duygusu küçük yaşta anneyle başlar. Daha sonra erkek çocuk, babasıyla, abisiyle, dayısıyla, amcasıyla kurabiliyor. Ama bağlanma duygusu için kişinin yalnızlığını gidermesi gerekiyor. Güvenli bağlanma yaşayamayan gençlerde üç türlü tepki oluşuyor. İlk tepkide depresyona giriyorlar ve psikiyatrik tedavi görüyorlar, ikinci tepkide alkol veya başka maddeye yöneliyorlar bağlanma duygusunu tatmin için. Üçüncü tepkide ise bu gençte olduğu gibi intihar ediyorlar. Bağlanma duygusu olmadığı zaman kişi kendini yalnız, korumasız ve savunmasız hissediyor. Gündüz işinde veya dersini çalışıyor ama akşam evine geldiğinde yalnızlık hissediyor.”
Gençler ev ve araba dışında amaçlara yönlendirilmeli
Kişilerin hayatında soyut amaçların bulunması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Örneğin Batı’da buna Çek Cumhuriyeti de dahil gençler yürüyüş yapıyorlar, yürüyüşte açılan pankartlarda ‘Hayatta uğrunda çabalayacağımız bir şey yok, neden yaşayalım?’ yazıyor. Gençlere baktığımızda böyle feryatlar var. Uğrunda yaşanacak amacımız yok diyorlar. Bu ne demektir? Bu gençlere aileleri ev ve arabadan başka amaç koymamış. Bu hayatın sonuna geldiklerinde nasıl bir insan olacakları ile ilgili amaç sunulmamış. Anne ve babalar koymadığı gibi, eğitim sistemi de böyle bir amaca yönlendirmemiş. ‘Hayattaki amacın evin ve arabana sahip olmaktır’ diyorlar. Ancak insanın hayattaki amacı, anlam arayışı bu gençlere lisede, ilkokulda, ortaokulda öğretilemez mi? Eğitim sistemimizin bunu öğretmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Pozitif psikoloji dersleri duygusal zekâyı yükseltiyor
Son yıllarda Mutluluk Bilimi diye yeni bir bilim dalının ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerine şöyle devam etti:
“Batı dünyası bunu keşfetti. Bunun resmi karşılığı da Pozitif Psikoloji. 2015’te Harvard Üniversitesi, 2017 yılında Yale Üniversitesi ve 2019’da Bristol Üniversitesi ders olarak işlemeye başladı. İngiltere’deki Bristol Üniversitesi’nin web sayfasında ‘İntihar salgınına karşı çözüm olarak bu dersi koyduk’ yazıyor. Biz Üsküdar Üniversitesi olarak bu dersi Harvard Üniversitesi’nden önce yani 2013’te işlemeye başladık. Bu dersi okuyan öğrencilerin ön testlerini ve son testlerini yaptık. Bu dersi aldıktan sonra öğrenciler, babalarıyla, arkadaşlarıyla ilişkilerinin düzeldiğini, öfke ve sinirlerini daha iyi kontrol edebildiklerini, kendilerini daha iyi hissettiklerini belirttiler. Derslerde bu çocukların duygusal zekâlarının yüzde 20 yükseldiğini tespit ettik. Pozitif psikolojinin ders içeriğine baktığımız zaman kendini tanıma, öz bilinç, başkalarını tanıma, sosyal bilinç, empati, özyönetim, ilişki yönetimi, minnettarlık eğitimi gibi konular var.Bu konuların yanı sıra uzlaşmacılık modülü, bağışlayıcılık modülü, motivasyon modülü gibi modüller var. Bu modüllerle biz çocuklara akademik başarı ile birlikte hayat başarısını da veriyoruz. Bilgelik eğitimi bu bağlamda çok önemli. Toplum olarak ve eğitim sistemi olarak bunu başarabilmemiz gerekir”
Duygusal sorunların yönetimi önemli
İntihar eden gencin duygularını yönetememiş olabileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Geride bıraktığı mektubundan da anlaşılacağı üzere duygusal sorunları ile ilgili çözümler üretememiş gibi. Duygusal zeka, duygusal sorunlarına zekice çözüm üretebilme kapasitesidir. Mantıksal zeka ise hayattaki problemlere karşı zekice çözümler üretebilme özelliğidir. Duygusal zekâda sorunların çözümü için stratejiler geliştirme, zekice çözüm üretebilme, duygular yerine başka duygular koyabilmek gerekir. Bunun öğrenilmesi gerekiyor” dedi.
Önlem alınmazsa benzer örnekler artabilir
Gerekli önlemler alınmazsa bu tip olayların artış gösterebileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Önlem alıp bu tür olayları aşağı çekebildiğimiz kadar çekeceğiz ya da önümüzdeki on yıllarda bu tür olaylarla karşılaşacağız. İntihar eden gencimizin ümit duygusunu kaybettiğini de gözlemliyoruz. Ümit duygusu bilgelik eğitiminde çok önemli. Kişinin ümidini ayakta tutabilme ve yükseltme becerisini öğretmeye çalışıyoruz. Bunun için olayları doğru yorumlamak gerek. Otantik mutluluk öğretiliyor. Otantik mutlulukta her şartta umudunu kaybetmemeyi ve mutlu olmayı başarabilmek var. Bu konuda gencimiz tamamen rehbersiz kalmış. Gencimizin belki bir psikiyatrik yardım alamamış ama en azından birinin rehberliğine ihtiyacı vardı” şeklinde konuştu.
Gençler için tek seçenek spor değil
Bu olaydan ailelerin, öğretmenlerin ve eğitim camiasının, gençlik politikalarını belirleyenlerin dersler çıkarması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gençleri sadece sporla mutlu edemeyiz. Şu anda gençlik deyince, gençler spora kendisini verince mutlu olacak sanılıyor. Tamam o bir seçenek ama her genç buna uygun değil ki. Bazı gençler felsefi sorgulamalar yapıyorlar, varoluşu sorguluyorlar. Her genci spor yapmaya sevk edemeyiz, o seçeneklerden biridir ama tek seçenek o değildir” diye konuştu.
Varoluş bunalımı mı?
Furkan Celep’in yazdığı nottan düşünen ve sorgulayan bir genç olduğunun anlaşılabildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İyi bir mecraya girseydi, belki iyi bir felsefeci olacaktı. Sorunları fark etmiş aslında. 20, 30, 40 yaşında pek çok kişinin fark ettiği sorunları bu yaşta fark etmiş. Bu kişi aslında varoluş bunalımı yaşamış, çözememiş. Gençlere varoluş problemini çözmeyle ilgili hayatın anlamını çözmeyle ilgili yardım etmek ve rehber olmaya ihtiyaç var. Gençlik politikalarını belirleyenlerin bunu ele alıp benzer olayların tekrarlamaması için çalışma yapmaları gerekiyor” dedi.
Bu olayın ardından sosyal medyada iyilik-kötülük meselesinin tartışıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Niye kendine kıydın diyorlar. Kötü olanlar suç makinası oluyor, çıkarcı oluyorlar. Kapitalist ahlak oluyor. ‘Acımasız olsaydın, neden karıncaya merhametli oluyorsun. Bak kendine kötülük yaptın’ diyorlar. İşte Batı’nın bulduğu çözüm bu. Böyle kişilere ‘Acımasız ol, merhametsiz ol. Özgül ol, savaşçı ol’ deniyor. Bu da toplumsal huzuru bozan bir şeydir. Gençlerin çoğu böyle olduğu zaman, böyle durumlarda ne oluyor? Annesiz babasız, sokaklarda ölen, evlenmeyen ve toplumsal faydası olmayan kendi çıkarı peşinde koşan kişi ortaya çıkıyor” dedi.
Bu gence toplumsal fayda öğretilebilirdi
“Furkan Celep’e ne tavsiye edilebilirdi?” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bize bir şekilde gelseydi bu çocuğa mentorlük yapılırdı. İyi bir mentorlükle bu gence hayatta üreterek mutlu olmanın, toplumsal fayda ile bireysel fayda arasında denge sağlayarak mutlu olmanın, kendisi ile barışık olmanın yolları öğretilirdi. Bunun karşıtı ‘Acımasız ol, zalim ol, savaşçı ol ve sadece kendi çıkarını düşün.’ Buna karşı önerilen çözüm, Batı’nın çözümü bu. Bu çözüm sonucunda da ne oluyor? Toplumsal barış bozuluyor. Zaten onu yapan kişi mutlu olamıyor. Acımasız oluyor ama bir noktada duruyor, suç işliyor. Suça becerikli oluyor. Pişmanlık duymadığı şeyler yapıyor” dedi.
Fazla eleştiriyle büyütülen çocuklarda benlik algısı düşük oluyor
Bu çocuğun acımasız olması halinde çevresine çok fazla zarar verebileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ya bağımlılığa yönelirdi ya istismar olaylarına yönelirdi. Toplumda bakıyorsunuz birçok ihmal ve istismar vakaları var. Bu çocuk başkasına zarar vermektense kendine zarar verip hayatını bitirmek istemiş. Ama buna zalimce bir çözüm bulsaydı, başkasını öldürürdü, zevk alırdı. Ondan tatmin olurdu. Bu çocuğun benlik algısı düşük olabilir. Fazla eleştiriyle büyütülen çocuklarda bu olur. Eleştiriyle büyütülen çocuklarda kendine güven düşer. Eğer hayatta anlam yoksa da böyle durumlar ortaya çıkar. Çünkü çocuk kendini değersiz ve yetersiz görüyor. Yetiştirildiği ortamda özgüvenini besleyici eğitim verilmemiş olabiliyor. Her şeyden sen sorumlusun tarzında bir eğitim vurgulamak istediğim. Eleştirinin dozu kaçmış bir eğitim verilmiş olabilir. Elbette büyüdüğü şartları bilmiyoruz, genelleme yapıyorum. Bu çocuklar yalnız kaldığı için yalnızlığa karşı kendi çözümünü üretemiyor. Çözüm üretemediği için de dışardan gelen her yanlıştan kendini sorumlu tutuyor. Kendinin sebebiyet verdiğini düşünmek tarzında yanlış bir zihinsel algısı olabilir” diye konuştu.
Aile Sağlığı merkezlerinde uzman psikolog olmalı
Böyle olayların önlenmesinde iyi bir rehberlik hizmetinin etkili olabileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu konuda sosyal destek önemli. Bu genç intihar edeceğine ilişkin mutlaka bir ipucu vermiştir. Bir uzmana götürülmüş mü, sosyal çalışmacıdan destek almış mı şu an bilemiyoruz. Şu an İngiltere’de böyle bir sistem var. İngiltere’de her bölgeden sorumlu psikiyatrist var. Orada biri intihar ettiği zaman ‘Bu kişi sana geldi mi?’ diye o uzmandan bilgi isteniyor.İngiltere çözüm olarak bunu üretmiş. Bizim Aile Sağlığı merkezlerinde birer klinik psikolog gönderilmesi ve bununla ilgili bir çalışma yapılması gerekiyor. Arşiv çalışması yapılması gerekiyor. Böyle bir durumda devlette nereye başvuracağı çocuğun aklına gelmemiş olabilir. Bu durumdaki kişilerin yardım için başvuracağı bir sistem kurmamız lazım. Kendini böyle hisseden kişinin Aile Sağlığı Merkezi’ndeki psikoloğa gidebilmesi lazım. Kısa vadede bu yapılabilir. Orta ve uzun vadede de bununla ilgili eğitimler verilebilir” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Uzmanlar güvenli süt tüketimine dikkat çekiyor
Bağışlık sistemini kuvvetlendirmeden, zihinsel ve fiziksel gelişimi desteklemeye kadar birçok faydası bulunan süt, uygun koşullarda üretilmediği ve yeterli ısıl işlem görmediğinde sağlık için tehlikeli hale geliyor. Açıkta satılan ve kaynağı belli olmayan sütlerin insan sağlığı açısından taşıdığı risklere dikkat çeken uzmanlar, hijyen ve gıda güvenliği bakımından ambalajlı sütün tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Besin değerleri sayesinde her gün düzenli olarak içilen iki bardak süt, çocuk ve yetişkinlerin günlük kalsiyum, vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamaya yardımcı oluyor. Ancak ambalajsız olarak tüketime sunulan denetimsiz açık sütler, sağımdan tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen süreçte dış etkenlere de açık oluyor ve insan sağlığını tehlikeye atacak mikropların da yaşamasına uygun bir ortam sunuyor.
Sadece denetimli tesislerde profesyonel şekilde üretilen sütün “güvenle” tüketilebileceğinin altını çizen Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. U. Tansel Şireli, tüketicilerin sağlıklarını korumak için ısıl işlem uygulanmış pastörize veya UHT sütler tercih etmeleri konusunda uyarıyor: “Sütün tehlikeli olup olmadığı; bakarak, tadarak ya da koklayarak anlaşılamaz. O nedenle tüketici, sütün güvenilir olup olmadığını bilemez. Sağıldığı hayvanın sağlık durumu, sağım koşulları belli olmayan, hiçbir denetime tabi olmadan sokaklarda satılan sütler; yüksek düzeyde tehlike potansiyeli taşır. Açıkta satılan sütlerde, gerek hijyen koşullarına uyulmadan yapılan sağım gerekse de sağımdan tüketime kadar geçen süreçte soğuk zincirin sağlanamaması veya insan teması sebebiyle birçok zararlı mikroorganizma ürer ve çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Evde yapılan kaynatma da bu mikroorganizmalardan bazılarının yok edilmesini sağlayacak düzeyde değildir. UHT ve pastörize olarak işlem görmüş ambalajlı sütler ise içme sütü olarak işlem görmeden önce platform testleri denilen güvenlik testlerinden geçer. Tüketicilerin, “güvenli” süt tüketmek ve sağlıklarını korumak için Türk Gıda Kodeksi’nin belirlediği normlar çerçevesinde üretilen ambalajlı ürünleri tercih etmeleri gerekir.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)