Üsküdar Üniversitesi, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türkiye’yi Nörobilim G20 Zirvesi’nde temsil eden tek Türk üniversitesi oldu. Koronavirüs önlemleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen kongrede 2020 yılına damga vuran Covid-19 pandemisi ve etkileri konuşuldu. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tüm dünyayı etkileyen pandeminin en büyük etkisinin yalnızlaşma olacağını söyledi. Tarhan, “Pandemi sonrası yalnızlık patlaması yaşanacak” uyarısında bulunarak önlem alınması gerektiğini söyledi. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, dünya çapında yapılan COH-FIT araştırmasından bahsederken; Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar ise Türkiye’de gerçekleştirilen Koronafobi araştırmasının sonuçlarını dünya ile paylaştı.
Beyin ve omurga girişimlerinde nörolojik bozuklukları olan hastalar için hızlı klinik çözümler sunmak amacıyla gerçekleşen 7. Nörobilim G20 Zirvesinde tüm dünyada etkili olan Covid-19 pandemisi ve psikiyatrik ve nörolojik hastalıklara etkileri ele alındı.
Pandemi önlemleri kapsamında bu yıl çevrimiçi gerçekleştirilen 7. Nörobilim G20 Zirvesinin açılış konuşmasını Society for Brain Mapping and Therapeutics (SBMT) – Beyin Haritalama ve Tedavi Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Babak Kateb yaptı.
Covid-19’un etkileri konuşuldu
Üsküdar Üniversitesi, 7. Nörobilim G20 Zirvesi’ne Türkiye’yi temsilen tek üniversite olarak katıldı. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Covid-19 Pandemik Yalnızlık ve Kriz Yönetimi” başlıklı konuşmasında pandeminin en büyük etkisinin yalnızlaşma olacağını söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi sonrası yalnızlık patlaması yaşanacak”
Tüm dünyayı etkileyen pandeminin en büyük etkisinin yalnızlık olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sonrası yalnızlığın patlama yapacağının altını çizdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Postpandemik dönem için önlem alınmalıdır”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, postpandemik dönemde psikiyatrik hastalık pandemisi beklendiğini belirterek “Ayaktan ve yatarak tedavi gören vaka sayısının artması gibi bazı öncüller de geldi. Krizin ikinci kuralı, kendi çözüm reçetelerini kendiliğinden üretmemesidir. Bunun için kriz yönetimi gereklidir. Aynı şey postpandemik dönem için de gereklidir” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Yalnızlık tüm dünyanın sorunu”
Dünyada refahın, sosyal ve ekonomik anlamda hareketliliğin artmasına rağmen toplumların büyük kesimlerinde yalnızlık yaşandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Büyük evler, küçük aileler; yüksek zekâ daha az ilişki; sosyal medyada yüzlerce arkadaşa rağmen gerçek bir dosta sahip olunamaması bugünün gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal ve ekonomik anlamda hareketlilik olmasına karşın toplumun büyük kesimi yalnızlık yaşıyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Gençlerin yüzde 40’ı yalnız hissediyor”
Dünyada yalnızlığın bilimsel araştırmalarda ön plana çıkarılan bir konu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gelişen teknolojiyle beraber yalnızlığın insanlar üzerindeki etkilerine işaret ederek İngiltere’de 2018 yılında 8,5 milyon insanın yalnız yaşaması üzerine ülkede “Yalnızlık Bakanlığı” kurulduğunu hatırlattı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Beklenenin aksine gençler daha yalnız”
İngiltere’de Manchester Üniversitesi ile BBC’nin ortak yaptığı 55 bin üzerinde kişinin katıldığı çalışmaya değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu çalışmanın sonuçlarında 16-24 yaş arasında yalnızlık oranı yüzde 40 olarak tespit edilmiş. İleri yaşlarda bu oran %27. Beklenenin tersi bir oran çıktı. Genellikle beklenen yalnızlığın yaşlanınca artmasıdır. Bütün ezberler bozuldu. Gençlik ve ergenlik dönemi sosyalleşme dönemidir. Hem aileye bağlı hem özgür hissetmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemde genç kendini yalnız hissediyor. Bu durum insanlığın geleceği açısından risk oluşturuyor. Bu kişiler 40-50 yıl sonra daha da yalnız hissedecek. Bu kişiler arasında intihar oranları daha yüksek” diye konuştu.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, COH-FIT araştırmasının Türkiye sonuçlarını paylaştı
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM Koordinatörü ve Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz “Türkiye’de Covid-19 Sürecinde Korku ve Anksiyete: Koronafobi Ölçeği” başlıklı sunumunda küresel Covid-19 salgınının etkilerini ölçmek amacıyla dünya çapında gerçekleştirilen COH-FİT çalışması ve elde edilen verilerden bahsetti.
Üsküdar Üniversitesi’nin Türkiye’yi temsil ettiği, Dünya Psikiyatri Birliği, Avrupa Psikofarmakoloji Enstitüsü, Avrupa Psikiyatri Birliği tarafından tüm dünyada 40’ın üzerinde ülkede yapılan çalışmanın Türkiye’deki sonuçlarına değinen Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, halen devam eden çalışmaya şu ana kadar dünyadan 100 bin kişinin, ülkemizden ise 2 binin üzerinde kişi katıldığını söyledi.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: “Stres seviyesinde artış gözlendi”
Çalışmanın bu dönemin psikososyal etkilerini ölçmeyi de hedeflediğini kaydeden Dilbaz, “Stres, yalnızlık, öfkelilik ve fedakârlık(başkalarına yardım etmek vb.) üzerinde psikolojik etki gözlemlendi. Daha sistematik olarak katılımcıların 3’te 1’inden fazlası salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle ilgili stres seviyelerinde artış olduğunu bildirirken; %12’lik dilim azalma olduğunu belirtti. Stres azalış ve artışı konusunda farklı yaş ve cinsiyet grupları arasında kayda değer farka rastlanmadı.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: “Ergenlerde yalnızlık arttı”
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Yalnızlık konusunda, salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle alakalı olarak katılımcıların 3’te 1’i artış ve sadece çok azı (<6%) azalma olduğunu belirtti” diyerek “Cinsiyetler arasında sonuçlar kayda değer bir farklılık göstermedi. Ergen grubu ise yalnızlaşma konusunda orantısız bir artış gösterdi (38%)” dedi.
Öfkelilik duygusunda da artış var
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz şu bilgileri paylaştı: “Öfkelilik için salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle alakalı olarak katılımcıların %29’u artış ve sadece çok azı (<9%) azalma olduğunu belirtti. Katılımcıların büyük çoğunluğu (63%) ise çok az değişim olduğunu veya hiç olmadığını bildirdi. Cinsiyetler arası sonuçlar kayda değer farklılık göstermedi ancak ergen grubu öfkelilik konusunda orantısız bir artış gösterdi (34%).
Yardımsever davranışlarda artış oldu
Yardımsever davranışlar konusunda, katılımcıların yaklaşık %19’u gelişme gösterirken %50’si davranışlarında bir değişim olmadığını belirtti. Cinsiyet ve yaş gruplarının sonuçları arasında kayda değer bir farka rastlanmadı.”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, Türkiye’deki Koronafobi araştırmasını sundu
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar ise ‘Covid-19 ile İlgili Travma Sonrası Büyüme ve Kaygı Kaynakları’ başlıklı sunumunda Covid-19’un tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de sağlık sorunlarının yanı sıra yaygın sosyal değişimlere yol açtığını belirterek Nisan 2020’de Türkiye genelinde gerçekleştirdikleri Koronafobi Araştırmasının sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “En çok sürecin belirsizliği kaygı yaratıyor”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, şunları söyledi: “Bu araştırmada toplumda salgınla ilgili içinde bulunulan sürece ve geleceğe yönelik kaygıların ve psikolojik olgunlaşma düzeylerinin belirlenmesini amaçladık. Veri toplama 17-25 Nisan 2020 tarihleri arasında çevrimiçi anket formu kullanılarak yürütüldü. Araştırmaya Türkiye genelinde 81 ilden 18-79 yaş arası bin 822 erkek ve 4 bin 496 kadın olmak üzere 6 bin 318 kişi katıldı. Araştırmada katılımcılara salgın süreci ile ilgili kaygıları soruldu. En sık bildirilen kaygılar şu şekilde sıralanmaktadır: Sürecin belirsizliği: %49,6; sosyal ilişkilerden uzak kalmak: %45.6; ölümü halinde aile bireylerinin gelecekleri: %35.3; yeterli sağlık hizmeti alamama endişesi: %31.3; ekonomik sorun yaşama kaygısı: %30.8; eğitimin aksaması ile ilgili kaygılar %28.4; aile bireylerinin ruhsal durumları %27,6.”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “Erkek ve kadınların yaşadığı kaygılar farklıydı”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, ekonomik sorunlar yaşamak, işsiz kalmak, sigara madde alkol gibi kimyasal bağımlılıkları sürdürememek, kumar gibi davranışsal bağımlılıkları sürdürememek, ibadetlerini istediği gibi yapamamak şeklindeki kaygıların erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık izlenen kaygılar olduğunu ifade etti. Sayar, “Evden çıkamamak evde sürekli bir arada olma sonucunda aile bireyleri ile gerilim yaşamak kıtlık yaşanması yemek yemeyi kontrol edemeyip kilo almak, sosyal ilişkilerden uzak kalmak, artan ev işleri nedeniyle tükenmişlik yaşamak ise kadınlarda daha sık izlenen bazı kaygılardır” diye konuştu.
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “Katılımcılar bu süreçte olgunlaştıklarını belirtti”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, araştırma kapsamında katılımcılara psikolojik olgunlaşma ile ilgili önermeler de yöneltildiğini ve salgın sürecinde bu önermeleri ne kadar yaşadıkları katılımcılara sorulduğunu belirterek araştırmada katılımcıların orta düzeyde ya da büyük ölçüde yaşadıklarını bildirdikleri olgunlaşma belirtilerinin de bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Salgın sürecinde elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım %74; Salgın sürecinde yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti %59; Salgın sürecinde zorlukları göğüsleyebileceğimi daha iyi anladım %56; Salgın sürecinde her şeyi olduğu gibi kabullenebilmeyi öğrendim %56; Salgın sürecinde manevi konulara ilgim arttı %49; Salgın süreci ile birlikte ilişkilerime daha çok emek sarf etmeye başladım %48”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “İnsanlık ciddi bir olgunlaşma sürecine girmek zorundadır”
Psikolojik olgunlaşma ile ilgili tüm maddelerinin görülme sıklıklarının kadınlarda erkeklere göre daha yüksek bulunduğunu belirten Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Araştırmanın sonuçlarına bir taraftan tehlike hissi varken diğer taraftan ümitsizliğe düşmezsek ve doğru seçimlerde bulunursak bu süreçten kazanımla çıkmak da mümkündür. İnsanlık ciddi bir psikolojik olgunlaşma sürecine girmek zorundadır” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda Beyin Girişimi Projesi’ne Türkiye’den proje ortağı olarak Üsküdar Üniversitesi seçilirken; Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da ABD’de beyin araştırmaları alanında faaliyet gösteren Society for Brain Mapping and Therapeutics (SBMT) – Beyin Haritalama ve Tedavi Derneği Yönetim Kurulu üyeliği görevine getirildi.
16 ülke bilimsel zirveye katıldı
Geçtiğimiz yıl Japonya’nın ev sahipliği yaptığı ve bu yıl Covid-19 önlemleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleşen 7. Nörobilim G20 Zirvesi, iki gün sürdü. 8 oturumda gerçekleşen zirveye ağırlıklı Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Türkiye, Avustralya, Hindistan, İran, Meksika, Pakistan, Japonya, Çin, Kanada, İngiltere, İsrail, Yunanistan, Almanya, Arjantin ve Fransa’dan alanında uzman 50’nin üzerinde konuşmacı katıldı. Sempozyumun sonuç bildirgesi ise çevrimiçi G20 Zirvesi’nin sonunda açıklandı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Pandemi
Pandemi Sürecinde Uzaktan Çalışma
İş dünyasının daha esnek ve çalışan odaklı modellere ihtiyacı pandemi sürecinde artarken, bünyesinde Arena Bilgisayar ve Paynet Ödeme finansal teknoloji şirketlerini barındıran Arena Grup İK Direktörü Günışığı Geçgil, bu dönemde kurum ve birey arasındaki iletişimin önemini anlattı.
Pandemi süreci, iş dünyası için “çalışma” kavramını yeniden tanımladı. Tüm sektörleri ve her ölçekte şirketi derinden etkileyen bu zorlu dönemde, çevik ve esnek çalışma modelleri ön plana çıktı. Sosyal mesafe kuralları gereği şirketler yeni çalışma modellerine geçişi hızlandırırken, kurumsal organizasyon ve teknolojik altyapı yatırımını önceden yapmış olanlar bu sürecin hızlı adapte olanları oldu. Çalışanlar için ofisten eve zorunlu geçişin yanı sıra, koronavirüs pandemisinin psikolojik etkilerinin de yeni normale alışmayı zorlaştırdığını hatırlatan Arena Grup İK Direktörü Günışığı Geçgil, “Pandemi öncesi çalışma düzeninde olağan saydığımız sosyalleşme, motivasyon ve bire bir iletişim gibi pek çok olgu, özellikle karantina sürecinde kritik birer ihtiyaç haline geldi. Bu dönemde çalışanların hem bireysel hem profesyonel ihtiyaçlarını başarıyla karşılayabilen şirketler, yepyeni bir çalışma sisteminin kapılarını araladı.” diye açıkladı.
Türkiye’deki ilk COVID-19 vakası sonrası uzaktan çalışma modeline hızla geçtiklerini belirten Geçgil, çalışanlara yönelik bir uzaktan çalışma kılavuzu hazırlamanın bu geçişi kolaylaştırdığını belirtti. Çalışanları dinleyen ve proaktif çözümler üreten bir İK yaklaşımının faydasına değinen Geçgil, “Bu dönemde düzenlenen online etkinlikler sayesinde, tüm çalışanlarımızla aynı ekibin parçası olduğumuzu hissetmek önem taşıyor.” diye açıkladı.
Ekiplerin uzaktan çalışmasını kolaylaştırmak çalışanın değil, şirketin görevi!
Teknolojiye yapılan yatırımın, pandemi döneminde daha güçlü bir iletişim için hayati önem taşıdığını belirten Geçgil, bununla birlikte uzaktan çalışma için çalışanların ihtiyaçlarının dinlenmesinin ve yoğun talep gören ihtiyaçlarla ilgili şirketin yapabileceği desteklerin önemini vurguladı.
“Şirketler, bu geçiş sürecinde çalışanlarına mutlaka gerekli desteği sağlamalı. Bu süreçte çalışanlarımızın yanında olmayı ve onlara destek olmayı önemsiyoruz.” diyen Geçgil, bu dönemde hayata geçirdikleri önlemleri ise şöyle özetledi:
“Her zaman çalışanlarımızın sağlığı olarak belirlediğimiz önceliklerimiz gereği, ekip arkadaşlarımızın sadece iş yaşamlarındaki profesyonel kimliklerine değil, salt birey olarak da ihtiyaç ve beklentilerine kulak verdik. Pandeminin getirdiği psikolojik baskıdan kaynaklanan, evde bir çalışma düzeni kurmanın zorluklarına karşı da onların yanında olduk. Tıpkı ofiste olduğu gibi, evde de konforlu ve ergonomik bir ortam oluşturabilmeleri için çalışma mobilyası alımlarına destek sağladık. Ayrıca iletişim ihtiyaçlarını kolaylaştırmak için internet paketi ödemelerine ve aylık yemek harcamalarına katkıda bulunuyoruz.”
Pandeminin etkilerinin sadece fiziksel çalışma ortamıyla sınırlı kalmadığının altını çizen Geçgil, “Ruhsal ve bedensel olarak da birçok ani değişim yaşadık. Her birey farklı zorluklarla karşı karşıya kaldı. Evde tek kalanlar, okullu çocuğu olan ebeveynler, iş özel hayat dengesini kurmakta güçlük yaşayanlar, sağlık problemleriyle mücadele edenler gibi gündemleri olan çalışanlarımızın ihtiyaç duyduklarında ulaşabilmeleri için psikolog desteği sunuyoruz.” diye ekledi.
Yarının ekipleri, mesafeden bağımsız çalışacak.
Kurum yönetimi ve çalışanlar arasındaki aktif iletişimin, pandemi sürecinde büyük önem kazandığına değinen Geçgil: “Yeni nesil iletişim teknolojileri, uzaktan çalışmayı mümkün kılıyor. Ancak güçlü bir kurumsal yapılanma ve yetkin İK desteği olmadığı sürece en yeni teknolojiler dahi yeterince iyi sonuçlar yaratamıyor. Bu nedenle şirketlerin, teknoloji yatırımlarının ötesinde, çalışan ihtiyaçlarını gerçekten dinlemesi ve proaktif çözümler üreterek, çalışanların mesafelerden bağımsız bir ekibin parçası olduğunu hissettirmesi gerekiyor.”
Hayatın normalleşmeye başladığı önümüzdeki süreçte, iş dünyasının da uzaktan çalışma ve ofis düzenini bir arada kullanacak hibrit sistemlere geçeceğini kaydeden Geçgil, “Sadece Paynet veya Arena gibi teknoloji odaklı şirketler değil, tüm iş dünyası pandemi sonrası dönemde esnek çalışma modellerine ayak uydurabilmek için gerekli adımları atacak. İş yeri kavramı bu süreçte yeni bir anlam kazandı. Bundan sonra da ofisler, şirket çalışanları için sosyalleşmenin sağlandığı ve ortak çalışma ekiplerini bir arada tutan platformlar olarak işlev görecek.” diye ekledi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
‘Karanlıkta Komedi’ pandemi gölgesinde yeni sezona hazırlanıyor
Geçen sezon sahnelenmeye başlayan, pandemi nedeniyle gösterilerine ara veren ‘Karanlık Komedi’nin oyuncuları uzun bir aradan sonra tekrar biraraya geldi. 30 Ekim’de sezonun ilk oyununu sahneleyecek olan Karanlıkta Komedi ekibi Trump Sahne’de provalarına başladı.
Jest Tiyatro’nun sahneye koyduğu, Ebru Kara’nın yönettiği Karanlıkta Komedi’de Burcu Kara, Gökçe Özyol, Ahu Yağtu, Atilla Olgaç, Akasya Asiltürkmen, Bülent Alkış ve Barış Kıralioğlu rol alıyor. Ahu Yağtu dışındaki oyuncular geçtiğimiz gün Trump Sahne’de buluştu. Hem hasret giderip hem de ilk provayı yapan oyuncular, herkesi tiyatroya davet etti.
“Destek bekliyoruz”
Zor dönemlerden geçtiklerini söyleyen oyuncular, “Özellikle sanat dünyası pandemiden çok fazla etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Ama biz seyircilerimizin desteğiyle tiyatroyu yaşatacağız. Çünkü tiyatro hayatın kendisidir. Biz var olduğumuz sürece bu sahnelerde hayat devam edecek. Seyircilerimizi salonlara bekliyoruz, bizi izlemeye çağırıyoruz” şeklinde konuştular.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Pelin Karahan: “Pandemi döneminde sushi bile yaptım”
Trendyol’un Instagram hesabı üzerinden yayınlanan “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Pelin Karahan oldu. Mutfakla arasının çok iyi olduğunu belirten Karahan, pandemi döneminde sushi bile yaptığını açıkladı. Tatlılarda çok başarılı olduğunu söyleyen Karahan, eşi Bedri Güntay’ın yemek konusunda seçici olduğunu ve yemeklerini zor beğendirdiğini itiraf etti. Üçüncü çocuğu düşünmediklerini söyleyen Karahan, 3 erkeğe anca yetişebildiğini belirtti.
Her Perşembe Trendyol Instagram hesabı üzerinden ünlü isimlerin konuk olduğu “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Pelin Karahan oldu.
Kadın oyuncular anne olduktan sonra setleri bırakacak gibi bir algı oluştuğunu belirten başarılı oyuncu, bu algının yanlış olduğunu ve hem anneliğin hem de oyunculuğun yapılabileceğini belirtti. Setlere çoktan hazır olduğunu söyleyen Karahan, “Şu anda reklam iş birliklerim ön planda. Pandemi nedeniyle dizi ve sinemada belirsizlik var. Çok özledim, inşallah yakında kavuşuruz” dedi. Oyunculuk öncesinde ilk parasını bir düğünde yer göstererek kazandığını belirten Karahan, o dönem 30 lira kazandığını ve bu parayla Zara’da beğendiği kırmızı ayakkabıyı aldığını söyledi. Karahan o ayakkabıyı hala sakladığını da açıkladı.
“Üçüncü çocuğu düşünmüyoruz”
Güzel oyuncu Mert Vidinli’nin annelik mi zor setler mi sorusuna ise “İkisi çok karşılaştırılabilecek şeyler değil. İkisinin de yaptıklarının karşısında aldığın duygular çok farklı. Annelik bambaşka bir şey” dedi. İki erkekten sonra bir kız çocuğu ister misin sorusunu ise “3 erkekle ilgilenmek kolay değil. Hepsi ayrı ilgi istiyor, ben ancak yetişebiliyorum. Bir de kızım olursa kim bakar bilmiyorum. Üçüncü çocuğu düşünmüyorum. Allah isteyenlere versin” şeklinde yanıtladı.
“Çocuklara paramız yetmez diyorum”
Hayatı boyunca gereksiz harcamalar yapmadığını ve iyi para biriktirdiğini söyleyen güzel oyuncu, “Hiç pişman olduğum bir harcamam olmadı. Çocuklar için gerçekleştirdiğim harcamalar da geçerli. Çocuklar her şeyi istiyor ve en pahalısını istiyor. Annecim onlara paramız yetmez diyerek, 20-30 liralık şeyler alıyoruz. En pahalısını da alsak o akşam hevesleri geçecek biliyoruz” diye konuştu.
“Pandemi döneminde sushi bile yaptım”
Mutfakla arasının iyi olduğunu belirten Pelin Karahan, tatlılarının çok başarılı olduğunu söyledi. Eşi Bedri Güntay’ın yemek konusunda seçici olduğunu ifade eden Karahan, “Tüm yemeklerimi yer ama zor beğeniyor. Canım çok istediği için pandemi döneminde sushi bile yaptım. Bedri, illa bir kulp buluyor” dedi. En sevdiği yemeğin makarna, vazgeçemediği tatlının da nutella olduğunu belirten Karahan, “Bunları her gün yiyebilirim. Hayatımda bir kez diyet yaptım. 21 gün boyunca karbonhidrat ve tatlı tüketmedim. Diyet biter bitmez makarna ve nutellaya koştum. Diyet yapmasam da düzenli spor yapıyorum” diye konuştu.
“Hamile olduğumu açıkladığım an çok özeldi”
Eşi ile en özel anının Ali Demir’e hamile olduğunu paylaştığı an diye belirten Karahan, “Bir zıbın ve ev için birkaç parça şey almıştım. Ev için aldıklarımı gösteriyordum sonra zıbını kucağına attım. Ne olduğunu anlayamadı ve hamile olduğumu açıkladım. Çok duygusal bir andı” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Pandemi yasakları nedeniyle ”Kamp Tatillerine Büyük İlgi”
Bütün dünyayı etkisine alan Covit 19 virüsü nedeni ile evlerine tıkılıp kalan doğa sever tatilcilerin yeni trenti Kamp Tatili oldu. Pandeminin etkilerinden uzakta doğa ile başbaşa Çadır kampı, Bungalov ve Karavan tatillerini tercih eden doğa severlerin en büyük tutkusu yaktıkları kocaman ateş ile yıldızların altında müzik dinleyip dans etmek.
Geçtiğimiz yılın sonunda Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covit 19 virüsü sonrasında bütün dünyaya yayılmaya başladı. Mart ayının ortalarında Türkiye’de de yayılmaya başlayan pandemi sonrasında yasaklar başlarken herkesi de korku sardı. Pandeminin etkilerinden korkan doğa sever tatilciler evden dışarı kaçmanın yolunu bulmuş gözüküyorlar. Bazı kişiler çadır malzemelerini alıp kendi araçları ile programlı kamp etkinliklerine katılırken, kimileride aynı etkinliklere karavanları ile katılıp doğada zaman geçiriyor. Uzun yıllardır kamp programları yaparak bu konuda büyük bir deneyime sahip olan Star’s Camping Time adlı markanın organizatörü Esin Tutgun; Biz İstanbul Şile de yıllardır Çadır, Karavan ve Bungalov evlerde doğa tatilleri gerçekleştiriyoruz, pandemiden sıkılan herkese bu tip tatilleri tavsiye ediyoruz ve bekliyoruz. dedi.
Yıldızların Altında Kamp Ateşi, Dans, Müzik.
Kamp programları hakkında bilgi veren Esin hanım şu şekilde sürdürdü; Programlarımızı genelde hafta sonları gerçekleştiriyoruz, Baba çocuk, Anne çocuk, Aile, Gençlik, gibi farklı farklı programlarımız oluyor. Her programın kendi içinde farklılıklar gösterebiliyor. Mesela bir baba oğlu yada kızı ile birlikte katıldığı baba çocuk kampında bir birlerininin çok farklı yönlerini keşfederken, başka bir gençlik programına katılan iki sevgili genç çift, gece kumsaldaki sıçak ateşin başında romantik bir şekilde yıldızları seyredip gitar eşliğinde dans ederek bir birlerine daha fazla aşık olabiliyorlar.
Aston Martin Türkiye distribütöründen sektörle alakalı Pandemi açıklaması
Aston Martin Türkiye distribütörü D&D Motorlu Araçlar Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Kaya “Türkiye olarak son yıllarda birçok sınavdan başarıyla çıktık ve pandemi sürecinin olumsuzluklarını da en az hasar ile atlatacağımıza yürekten inanıyorum” derken Yeniköy Motors ve Aston Martin Türkiye ailesi olarak yatırımlarına ara vermeden devam ettiklerini söyledi.
Pandemi süreci pek çok sektör gibi otomotiv sektörünü de olumsuz etkiledi. Korona virüs salgını üretimden satışa, 2. el piyasasından satış sonrasına tüm alanlarda sektörü sarstı ve değişime zorladı. Özellikle Şubat ayı ortasından başlayarak Nisan ayı sonuna kadar tüm dünyada üretimin durması, satışların durma noktasına gelmesi, servis hizmetlerinin mecbur kalınmadıkça ertelenmesi, otomotiv sektöründeki tüm firmaları ekonomik olarak gerçek manada zorladı.
Aston Martin Türkiye distribütörü D&D Motorlu Araçlar Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Kaya “Yeniköy Motors ve Aston Martin Türkiye ailesi olarak bu zor dönemde bir yandan her zamankinden daha çok çalışarak ve yatırımlarımıza ara vermeyerek büyüme odaklı aktivitelerimizi sürdürürken, diğer yandan da çalışanlarımızın ve müşterilerimizin güvenliği ve sağlığını koruma anlamında elimizden gelen her önlemi aldık” diyor. “1991 yılında kurulan ve 29 yıldır müşterileri ile dürüstlük ve samimiyet bağı kurmuş bir firma olarak üstümüze düşeni layığı ile yaptık” diye konuşan Kaya, normalleşme süreciyle birlikte ivme kazanan sektör hakkında konuştu.
Hem Satışta Hem Serviste Hareketlenme Başladı
Aston Martin Türkiye distribütörü D&D Motorlu Araçlar Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Kaya, Mayıs ayı ortasından itibaren hem satış hem de servis alanında ciddi bir hareketlenme başladığını vurgularken çalışmalarının son hızla devam ettiğinin altını çizdi:
“Ötelenen satın alma talepleri, normalleşme adımları ile bir anda yoğunlaştı ki fabrikalar, üretime ara vermişti. Dolayısıyla piyasada araç bulmanın zorlaştığı bir dönem… Uçak yolcuğundan çekinen bazı müşterilerimiz konforlu ve güvenli bir şekilde uzun yol yapabilecekleri SUV segmentinde araçlara yöneldiler. Bireysel kullanıma yönelik spor otomobillerde de normalleşme sonrası hareketlenme azımsanacak düzeyde değil tabii. Aston Martin Türkiye olarak Mayıs-Haziran içinde 6 haftalık süreçte, ikisi 0 KM olmak üzere 7 araç satışımız bulunmakta… Bu başarıda yıllardır oluşturduğumuz güvenin yanı sıra Aston Martin Lagonda Finansman desteği ile yüzde 50 peşin, kalan yüzde 50’si 36 Ay vadeli satış kampanyamızın da desteği büyük. Ayrıca 0 KM Aston Martin’lerde 5 yıl ücretsiz bakım olması ve müşterilerimizin araç 15 yaşına gelene kadar garanti uzatma haklarının da olması, Aston Martin Lagonda LTD’nin yani fabrikanın da araçların arkasında olduğunun bir kanıtı olarak müşterilerimize güven sağladı. Biz, araçları satarken kendi sınıfımızda başka hiçbir rakibimizin yapmadığı veya yapamadığı şekilde araçlarını değerinde geri alma sözü veriyoruz.”
Aston Martin Felsefesi
“Müşterilerimiz araçlarının servis bakım ve onarımlarını zamanında ve doğru şekilde yaptırdığı sürece araçlarını değerinden geri takasa alma sözü veriyoruz” diyen Nevzat Kaya, Aston Martin felsefesini şöyle açıkladı:
“Yüksek vergi oranlarından dolayı 0-5 yaş arası bir 2. el aracın maliyeti 0 km bir süper otomobilin vergi öncesi maliyetinin en az iki katı olduğundan rakiplerimizden hiçbiri buna yanaşmıyor. Ancak bizim politikamız otomobil satıp sonra arkamızı döneceğimiz bir müşteri değil, yıllarca dürüstlük ve samimiyet üstüne kurulu bir ilişki oluşturacağımız dostlar edinmektir. Bunun faydasını da uzun vadede her zaman gördük ve görmeye devam edeceğimizi umuyorum.”
Aston Martin’in İlk SUV’u DBX Yıl Bitmeden Türkiye’de
“En Teknolojik SUV” olarak tanımlanan, Aston Martin’in tarihinde ilk kez ürettiği SUV modeli DBX’in test aracı ise Ağustos ayında Türkiye Showroomlarına geliyor. Kullanıcılar bu üstün teknoloji harikası modeli en kısa zamanda deneyimleyebilecek; hatta yıl bitmeden de DBX’e sahip olabilecekler. 2020’nin son çeyreğinde DBX’in Türkiye’de olması beklenirken DBX’lerin; Arizona Bronze, Magnetic Silver, Minotaur Green, Onyx Black, Satin Silver Bronze, Stratus White, Xenon Grey renk seçenekleri ile İstanbul ve İzmir’deki Aston Martin Showroomlarında yerini alacağı da Aston Martin Türkiye’nin bir diğer müjdesi…